Upload
dangbao
View
224
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS)
Mart 2016 March 2016
Yıl 9, Sayı XXV, ss. 1-30. Year 9, Issue XXV, pp. 1-30.
DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh843
ORTA ÇAĞ AVRUPASI KANUNNAMELERİNDEN HERSTAL
KANUNNAMESİ (779) VE DEĞERLENDİRMESİ
Özlem GENÇ
Özet
Herstal Kanunnamesi Karolenj İmparatoru Charlemagne döneminde
oluşturulmuş yüzü aşkın kanunnameden ikincisidir. Maddeleri incelendiğinde Orta
Çağ Avrupa`sına ait, dönemi farklı açılardan aydınlatabilecek pek çok veriye
ulaşılmaktadır. Bunlar arasında piskoposların görevleri, manastır hayatı, dul kadınlar,
ensest ilişkiler, kira getiren kilise mülkleri, vergi sistemi gösterilebilir. Ayrıca
maddeler incelendiğinde haç sınaması, dokunulmazlık bölgesi, balmumu vergisi gibi
çok bilinmeyen kavramların varlığına da rastlanılmaktadır. Yeminin bir kanıt olarak
kabul edilmesine, sözleşmelerin yazıya geçirilmesine ve adalete yaptığı vurgular, hem
dönemin ihtiyaçlarını hem de kralın önem verdiği konuları da ortaya koymaktadır.
Makalemizde kanunname maddeleri Latince aslından tercüme edilerek yorumlanmaya
ve dönemin daha iyi anlaşılabilmesine çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Herstal Kanunnamesi, Charlemagne, Orta Çağ
Avrupa`sı.
From Medieval Europe Capitularies The Capitulary of Herstal (779) and
Its Evaluation
Abstract
The Capitulary of Herstal is the second of more than a hundred capitularies
legislated during the reign of Carolingian Emperor Charlemagne. When its articles are
analyzed, it is reached to a lot of data that can illuminate the Medieval Europe from
different perspectives. Among them, there are duties of bishops, monasticism, widow
women, incest relationships, rentable church properties and tax system. The articles
also covered lesser known concepts such as cross test, untouchable region and wax
Yrd. Doç. Dr., Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Özlem Genç
[2]
tax. Its emphases on justice, the acceptance of oath as evidence and putting contracts
in writing reveal both the needs of the period and the issues attached importance by
the King. In this writing, we will try to interpret the articles of the Capitulary by
translating them from Latin and better understand the period.
Key Words: Herstal Capitulary, Charlemagne, Medieval Europe.
Giriş
Bilinmezliği ve akıl almazlığı ile ünlü Orta Çağ Avrupa`sının yaklaşık
bin yıllık süreci içerisinde yayımlanan yasalar incelendiğinde o bilinmezliğe
ışık tutacak bilgilerin tüm çıplaklığıyla göz önüne serildiği görülmektedir.
Öyle ki bazen dünyevi ya da ruhani bir meclis sonrası alınan kararların yazıya
geçirilmiş hali olan bu yasalarda, ailevi konulardan yargılama usullerine,
kilise mensuplarından manastır hayatına, günlük yaşantılardan ticarete kadar
pek çok konuda bilgiye rastlamak mümkündür. Tıpkı Doğu dünyasında
olduğu gibi, Batı dünyasını anlamak için de yasa metinlerine başvurmak son
derece önemlidir.
Makalemize konu ettiğimiz kanunname Orta Çağ`ın en mahir
hükümdarlarından birine, Karolenj İmparatorluğu`nun ilk imparatoru
Charlemagne`a aittir. Kendisine ait yüzü aşkın kanunname arasından Herstal
Kanunnamesi`ni seçmemizin nedeni ilk yayımlananlardan biri olmasıdır.
Amacımız ise Türkçe`ye kazandırarak hem Orta Çağ Latincesi öğrencilerine
hem de Orta Çağ Avrupa`sını daha iyi anlamak isteyenlere yardımcı
olabilmektir. Zira Orta Çağ Latincesi Klasik Latince`den farklılık
göstermektedir. Kanunnamenin Türkçe çevirisinin metin içinde, Latince
aslının ise dipnotlarda verilmesi uygun görülmüştür.
Herstal Kanunnamesi, giriş kısmında da belirtildiği gibi, 779 yılının
Mart ayında, bugün Belçika sınırlarında bulunan Herstal kentinde yazılmıştır.
Bu tarih Charlemagne`ın tahta çıktığı 768 yılından 11 yıl sonraya denk
gelmektedir ve bu tarihte burada bulunduğu biyografi yazarı Einhard
tarafından da teyit edilmektedir. Einhard, 779 yılında Charlemagne`ın
Herstal`de olduğunu, kışı burada geçirdiğini, hem İsa`nın doğumunu hem de
Paskalya`yı burada kutladığını belirtmektedir.1 Aynı zamanda kralın bu tarihte
1 "DCCLXXVIIII. At rex de Heristallio, ubi hiemaverat et ubi natalem Domini ac sandtum
pascha celebraverat", G. H. Pertz (Ed.), Annales Regni Francorum, MGH, SSRG, In Usum,
Hannover, 1895, s. 53.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[3]
burada bir meclis topladığı da bilinmektedir.2 Bu durum kanunnamenin bir
meclis tarafından onaylanmış pek az kanunnameden biri3 olduğu gerçeğini
ortaya koymaktadır.
Kanunname ortak biçim ve Lombard biçimi olmak üzere iki farklı
biçimde yazılmış ve ortak biçimde 33, Lombard biçiminde 7 kopya halinde
günümüze gelebilmiştir.4 Bizim de kullandığımız versiyonun
5 editörünün
belirttiğine göre bazılarında 22, bazılarında 24 maddeden oluşmaktadır.
Kanunname ayrıca İtalya`da yazılmış pek çok elyazmasında da yer
almaktadır.6 Charlemagne`ın 774`te İtalya`nın büyük bir kısmına hâkim olan
Lombard Krallığı`nı ele geçirdiği7 düşünüldüğünde kanunnamenin neden bir
de Lombard biçimi olduğu anlaşılacaktır. Makalemizde bilim insanlarının
çoğunluğunun tercihine sadık kalınarak ortak biçim dikkate alınmış, çeviri
yapılırken açıklayıcı bilgilere yer veren dipnotlardan da yararlanılmıştır.
Resim 1. Charlemagne Dönemi Herstal8
2 Matthew Innes, "Charlemagne`s Government", Charlemagne: Empire And Society, Ed.: Joanna
Story, Manchester University Press, UK, 2005, s. 76. 3 Rosamond McKitterick, Charlemagne: The Formation Of A European Identity, Cambridge
University Press, UK, 2008, s. 239. 4 McKitterick, Charlemagne, s. 242. 5 Capitulare Haristallense, Ed.: A. Boretius, MGH, Leges, Cap. Reg. Fran. I, Hanover, 1883, s.
47-51. 6 "Capitulare Haristallense in compluribus codocobus in Italia scriptis invenitur", s. 47. 7 Bernard Bachrach, Charlemagne`s Early Campaigns, BRILL, Netherlands, 2013, s. 383. 8 McKitterick, Charlemagne, s. 76
Özlem Genç
[4]
HERSTAL KANUNNAMESİ (779)
En ünlü efendimiz kral Karolus`un yönetiminin en uğurlu on birinci
yılının Mart ayında yapılmış bu kararname, en dindar efendimizle bir kilise
meclisinde bir araya gelmiş, piskoposlar, başrahipler ve ünlü kontlar
tarafından, Tanrı`nın isteğine uygun olarak geçerli sebeplerden dolayı görüş
birliğiyle kabul edilmiştir.9
1. Başkentlerdeki piskoposlar hakkında, yardımcı piskoposlar kanunlara
uygun olarak onlara bağlı olmalıdırlar ve onların görevleriyle ilgili
düzeltilmesi gereken şeyleri araştırmalı, gönüllü bir kalple düzeltmeli ve
geliştirmelidirler.10
2. Piskoposlar hakkında, şu an piskopos atanmamış yerlere gecikmeden
atanmalıdırlar.11
3. Manastır kuralları olan12
manastırlar hakkında, kurala uygun
yaşamalıdırlar; bir de hem kızların manastırları da rahiplerin kutsal kuralını13
gözetmeli hem de her başrahibe ara vermeden kendi manastırında
oturmalıdır.14
4. Piskoposlar, onların idare bölgelerindeki rahipler ve papazlar
üzerinde yasalara uygun olarak otoriteye sahip olmalıdırlar.15
5. Piskoposlar ensest ilişki içerisinde olanları ıslah etmek için yetkiye
ve kendi bölgelerindeki dulları cezalandırmak16
için otoriteye sahip
olmalıdırlar.17
9 Anno feliciter undecimo regni domni nostri Karoli gloriosissimi regis in mense Martio factum
capitulare, qualiter, congregatis in unum sinodali concilio episcopis, abbatibus virisque inlustribus comitibus, una cum piissimo domno nostro secundum Dei voluntatem pro causis oportunis consenserunt decretum.
10 De metropolitanis, ut suffraganii episcopi eis secundum canones subiecti sint, et ea quae erga ministerium illorum emendanda cognoscunt, libenti animo emendent atque corrigant. Cap. Harist., s. 47.
11 De episcopis, ubi praesens episcopi ordinati non sunt, sine tarditate ordinentur. Cap. Harist., s. 47.
12 Regularis: Manastır kuralına uygun, J. F. Niermeyer, Mediae Latinitatis Lexicon Minus, BRILL, Leiden, 1876, s. 904.
13 Ordo: Rahiplerin (keşişlerin) kuralı, Niermeyer, a.g.e., s. 749. 14 De monasteriis qui regulares fuerunt, ut secundum regulam vivant; necnon et monasteria
puellarum ordinem sanctum custodiant, et unaquaeque abbatissa in suo monasterio sine intermissione resedeat. Cap. Harist., s. 47.
15 Ut episcopi de presbiteris et clericis infra illorum parrochia potestatem habeant secundum canones. Cap. Harist., s. 47.
16 Corrigere: Cezalandırmak, Niermeyer, a.g.e., s. 276.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[5]
6. Başka birinin kâtibini almak ya da onu herhangi bir mertebeye
atamak için kimseye izin verilmemelidir.18
7. Ondalık vergi19
ile ilgili, herkes kendi ondalık vergisini vermelidir ve
vergiler piskoposun talimatıyla harcanmalıdırlar.20
8. Katiller ya da yasalara göre öldürülmesi21
gereken geriye kalan diğer
suçlular, kiliseye sığınırlarsa, cezasız kalmamalıdırlar22
ve orada onlara yemek
de verilmemelidir.23
9. Bir dokunulmazlık bölgesi24
içindeki haydutlar bölgenin yöneticileri25
tarafından kontların mahkemelerine getirilmeliler;26
bunu yapmayan kişi,
toprağını ve görevini kaybetmelidir. Benzer şekilde bizim vassalımız da,27
bunu yapmazsa, toprağı ve görevini28
kaybetmelidir ve toprağa sahip olmayan
kişi para cezası ödemelidir.29
10. Yalan yere yemin eden kişi hakkında, elini kaybetmedikçe hiçbir
kefareti olmamalıdır. Eğer suçlayan kişi yalan yere yemin etme konusunda
iddiasını sürdürmek isterse, haç önünde30
ayakta dursunlar ve eğer yemin eden
galip gelirse, suçlayan kişi kendi kefaretini ödemelidir.31
Bu gerçekte daha
küçük davalarda32
gözetilmelidir; daha büyük davalarda33
ya da özgürlük
durumuyla34
ilgili davalarda yasaya göre davranmalıdırlar.35
17 Ut episcopi de incestuosis hominibus emendandi licentiam habeant, seu et de viduis infra sua
parrochia potestatem habeant ad corrigendum. Cap. Harist., s. 48. 18 Ut nulli liceat alterius clericum recipere aut ordinare in aliquo gradu. Cap. Harist., s. 48. 19 Decima: Karolenjlerde zorunlu vergi, Niermeyer, a.g.e., s. 306. 20 De decimis, ut unusquisque suam decimam donet, atque per iussionem pontificis dispensentur.
Cap. Harist., s. 48. Dispensare: Harcamak, Niermeyer, a.g.e., s. 340. 21 Mori: Öldürülmesi. Niermeyer, a.g.e., s. 705. 22 Excusare: Cezadan kurtulmak, cezasız kalmak, Niermeyer, a.g.e., s. 390. 23 Ut homicidas aut caeteros reos qui legibus mori debent, si ad ecclesiam confugerint, non
excusentur, neque eis ibidem victus detur. Cap. Harist., s. 48. 24 Immunitas: Dokunulmaz arazi, Niermeyer, a.g.e., s. 512. 25 İudicis: Özel bir mülkün yöneticisi. Niermeyer, a.g.e., s. 562. 26 Praesentatio: Bir liderin önüne getirmek, adalete teslim etmek, Niermeyer, a.g.e., s. 839. 27 Vassus: Kralın ya da imparatorun vassalı, Niermeyer, a.g.e., s. 1064. 28 Honor: Önemli kamu görevi, Niermeyer, a.g.e., s. 496. 29 Ut latrones de infra inmunitatem illi iudicis ad comitum placita praesentetur; et qui hoc non
fecerit, beneficium et honorem perdat. Similiter et vassus noster, si hoc non adimpleverit, beneficium et honorem perdat; et qui beneficium non habuerit, bannum solvat. Cap. Harist., s. 48.
30 Crux: Haç yemini, Niermeyer, a.g.e., s. 284. 31 Emendare: para cezası ya da uzlaşı yoluyla ödeme, Niermeyer, a.g.e., s. 372 32 Minor: Kralın para cezasından (bannus) daha az para cezası içeren davalar. Niermeyer, a.g.e.,
s. 690.
Özlem Genç
[6]
11. Haydutlar için tanıklık ve cezalandırma hususunda, kontun günahı
olmaksızın, piskoposların tanıklığının geçerli olduğu ifade edilir, bununla
birlikte, kıskançlık ve kötü niyet olmayacağı gibi, orada gerçek adaleti
sağlamak amacı dışında başka hiçbir şey de araya sıkıştırılamaz. Eğer kişi, bir
insanı adaleti sağlamak amacıyla değil, nefret ve kötü niyetle sakatlayacak36
olursa, kendi mevkisini kaybetsin ve adaletsizce yaptığı eyleme karşı yasalara
göre çekmesi uygun olan cezayı çeksin.37
12. İyi hatıralı babamızın kendi meclislerinde38
ve kilise meclislerinde
oluşturduğu yasa bölümlerinin korunmasını istiyoruz.39
13. Şu anda kira40
getiren kilise mülklerinden, kirayla birlikte onda
birlik ve dokuzda birlik41
vergi alınmalıdır. Önceden kira getirmeyenler de
benzer şekilde onda birlik ve dokuzda birlik vergiyi vermelidir; ayrıca 50
çiftlik evi42
için 1 solidus, 30 çiftlik evi için yarım solidus, 20 çiftlik evi için
solidusun üçte biri43
verilmelidir. Güvencesiz sözleşmelerle44
ilgili, şuanda var
olan yerlerde yenilenmeli, var olmayan yerlerde yazılmalıdırlar. Bizim
33 Maior: Daha üst adli otoritenin alanına giren adli durumlar. Niermeyer, a.g.e., s. 627. 34 Statu: Kişinin yasal durumu, Niermeyer, a.g.e., s. 990. 35 De eo qui periurium fecerit, nullam redemptionem, nisi manum perdat. Quod si accusator
contendere voluerit de ipso periurio, stent ad crucem; et si iurator vicerit, legem suam accusator emendet. Haec vero de minoribus causis observandum; de maioribus vero rebus aut de statu ingenuitatis secundum legem custodiant. Cap. Harist., s. 49.
36 Disfacere: Sakatlamak, Niermeyer, a.g.e., s. 339. 37 De vindicta et indicio in latrones factum testimonium episcoporum absque peccato comitis esse
dicunt, ita tamen ut absque invidia aut occansione mala, et nihil aliud ibi interponatur nisi vera iustitia ad perficiendum. Et si per odium aut malo ingenio, nisi per iustitiam faciendam, hominem diffecerit, honorem suum perdat, et legibus contra quem iniuste fecit, secundum penam quam intulit, emendetur. Cap. Harist., s. 49. Emendare: Cezasını çekmek, Niermeyer, a.g.e., s. 372.
38 Placitus: Krallığın genel meclisi (toplantısı), Niermeyer, a.g.e., s. 803. 39 Capitula vero quae bonae memoriae genitor noster in sua placita constituit et sinodus
conservare volumus. Cap. Harist., s. 50. 40 Census: Güvence verenin kullanım hakkı için yıllık olarak yaptığı ödeme, (kira), Niermeyer,
a.g.e., s. 167. 41 Nona: Önceden onda birlik vergiyle azaltılmış ürünün dokuzda birlik vergisi. Kiliseye ait ama
kirada olan mülklerden alınmaktadır. Niermeyer, a.g.e., s. 720. 42 Casatus: çiftlik evi, kır evi, Niermeyer, a.g.e., s. 152. 43 Tremisses, solidusun üçte biridir. Leslie Webster, Michelle Brown, The Transformation Of The
Roman World, University Of California Press, California, 1997, s. 210. 44 Precarius: Güvencesiz sözleşme, Niermeyer, a.g.e., s. 825
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[7]
emrimizle45
yapılmış ve kiliselerin mülkleri üzerine kendi istekleriyle
yaptıkları kira sözleşmeleri arasında farklılık olmalıdır.46
14. Hiç kimse koruma şeklinde biçimlenen bir savaşçılar birliği47
oluşturmaya cüret etmemelidir.48
15. Kiliseye mum vergisi verenler ve sözleşme ya da beratla muaf
olanlar49
hakkında, uzun zamandır olduğu gibi korunmalıdır.50
16. Karşılıklı51
edilerek loncalara52
girilen yeminler hakkında, hiç kimse
buna cüret etmemelidir. Diğer yandan o kişilerin sadaka verme, yangın ya da
gemi kazası hususunda, loncalar53
oluşturabilmelerine karşın, hiç kimse bu
konuda yemin etmeye cüret etmemelidir.54
17. Saraya ya da başka bir yere seyahat edenlerle55
ilgili, hiç kimse
silahlı bir grupla56
onları vurmaya cüret etmemelidir. Ayrıca elçimiz57
olmadıkça ya da kalabalık savaşçılar58
içinde ilerlemedikçe, girişin yasak
olduğu59
dönemde hiç kimse başkasının ürününü almaya cüret etmemelidir;
başka şekilde davranmaya cüret eden kişi, yapılan yanlışı telafi etmelidir.60
45 Verbum: Kral tarafından verilmiş emir, Niermeyer, a.g.e., s. 1073. 46 De rebus vero ecclesiarum, unde nunc census exeunt, decima et nona cum ipso censu sit soluta;
et unde antea non exierunt, similiter nona et decima detur; atque de casatis quinquaginta solidum unum, et de casatis triginta dimidium solidum, et de viginti trimisse uno. Et de precariis, ubi modo sunt, renoventur, et ubi non sunt, scribantur. Et sit discretio inter precarias de verbo nostro factas et inter eas quae spontanea voluntate de ipsis rebus ecclesiarum faciunt. Cap. Harist., s. 50.
47 Trustis: Koruma şeklinde biçimlendirilen savaşçılar birliği, Niermeyer, a.g.e., s. 1047. Küçük bir savaşçı birliği. Maurizio Lupoi, The Origins Of The European Legal Order, Trans.: A. Belton, Cambridge University Press, UK, 2000, s. 260.
48 De truste faciendo nemo praesumat. Cap. Harist., s. 50. 49 Tabularius: Sözleşmeyle azat edilmiş, Niermeyer, a.g.e., s. 1011. 50 De cerariis et tabulariis atque cartolariis, sicut a longo tempore fuit, observetur. Cap. Harist., s.
50. 51 Conjurare: Yeminli bir birlik oluşturmak, karşılıklı yemin etmek, Niermeyer, a.g.e., s. 248. 52 Gildonium: Kardeşlik, Niermeyer, a.g.e., s. 468. 53 Convenientia: Birlik, dernek, kardeşlik, lonca. Niermeyer, a.g.e., s. 269. 54 De sacramentis per gildonia invicem coniurantibus, ut nemo facere praesumat. Alio vero modo
de illorum elemosinis aut de incendio aut de naufragio, quamvis convenentias faciant, nemo in hoc iurare praesumat. Cap. Harist., s. 51.
55 Iterans: Seyahat eden kişi, Niermeyer, a.g.e., s. 559. 56 Collecta: Silahlı grup, Niermeyer, a.g.e., s. 199. 57 Missus: Özel bir görevle kral tarafından gönderilmiş elçi, Niermeyer, a.g.e., s. 696. 58 Hoste: Kalabalık, savaşçıların tümü, Niermeyer, a.g.e., s. 506. 59 Defensio: Girişin yasaklanması, Niermeyer, a.g.e., s. 312. 60 De iterantibus, qui ad palatium aut aliubi pergunt, ut eos cum collecta nemo sit ausus adsalire.
Et nemo alterius (h)erbam defensionis tempore tollere praesumat, nisi in hoste pergendum aut
Özlem Genç
[8]
18. Önceden yasaklanmış61
geçiş ücretleriyle ilgili, eskiden beri ücretin
var olduğu yerler dışında, hiç kimse ücret ödememelidir.62
19. Kölelerin63
satılmasıyla ilgili, bu piskoposun ya da kontun
huzurunda yapılmalıdır, ya baş diyakozun ya kabile şefinin64
huzurunda, ya
kraliyet memurunun65
ya kontun temsilcisinin ya da iyi bilinen şahitler66
huzurunda yapılmalıdır ve sınırların67
dışında hiç kimse köle satmamalıdır.
Ayrıca bunu yapan kişi, köleleri sattığı kadar çok para cezası68
ödemelidir ve
eğer parası yoksa para cezasını ödeyene kadar konta hizmet için kendini
köleleştirmelidir.69
20. Zırhlarla70
ilgili, hiç kimse krallığımız dışında satmaya cüret
etmemelidir.71
21. Eğer kont kendi hâkimiyet bölgesinde adaleti72
sağlamıyorsa, orada
adalet sağlanana kadar kendi evinden elçimizin ihtiyaçlarını karşılamalıdır;73
eğer bizim vassalımız adaleti sağlayamazsa, o zaman hem kont hem elçi bizzat
onun evinde otururlar ve o adaleti sağlayana kadar kendisinden geçinirler.74
missus noster sit; et qui aliter facere praesumit, emendet. Cap. Harist., s. 51.Emendare: Yapılan
yanlışı düzeltmek, telafi etmek, Niermeyer, a.g.e., s. 372. 61 Forbannire: Yasaklamak, önlemek, Niermeyer, a.g.e., s. 441. 62 De toloneis qui iam antea forbanniti fuerunt, nemo tollat nisi ubi antiquo tempore fuerunt. Cap.
Harist., s. 51. 63 Mancipium: Kelime bağımlıların (tabilerin, kölelerin) çeşitli gruplarını ihtiva eder, Niermeyer,
a.g.e., s. 633. 64 Centenarius: Kabile şefi, Niermeyer, a.g.e., s. 169. 65 Vicedomni: Frank Krallığı`na konttan sonraki kraliyet memuru, Niermeyer, a.g.e., s. 1094. 66 Testimonium: Şaitlik, Niermeyer, a.g.e., s. 1027. 67 Marca: Krallığın sınırları, Niermeyer, a.g.e., s. 651. 68 Bannos: Para cezası, Niermeyer, a.g.e., s. 82. 69 De mancipia quae vendunt, ut in praesentia episcopi vel comitis sit, aut in praesentia
archidiaconi aut centenarii aut in praesentia vicedomni aut iudicis comitis aut ante bene nota testimonia; et foris marca nemo mancipium vendat. Et qui hoc fecerit, tantas vices bannos solvat quanta mancipias vendidit; et si non habet pretium, in wadio pro servo semetipsum comiti donet usque dum ipsum bannum solvat. Cap. Harist., s. 51. Wadio: Borcun ödenmesini
garanti etmek için kendini köleleştirme (sıklıkla bir cezanın ödenmesi), Niermeyer, a.g.e., s. 1123.
70 Brunia: Metal halka ve plakalarla kaplı tunik (zırh), Niermeyer, a.g.e., s. 106. 71 De brunias, ut nullus foris nostro regno vendere praesumat. Cap. Harist., s. 51. 72 Justitia: Yasaların pratiğe dökülmesi, Niermeyer, a.g.e., s. 570. 73 Sonniare: Birinin ihtiyaçlarını karşılamak, Niermeyer, a.g.e., s. 979. 74 Si comis in suo ministerio iustitias non fecerit, misso nostro de sua casa soniare faciat usque
dum iustitiae ibidem factae fuerint; et si vassus noster iustitiam non fecerit, tunc et comis et
missus ad ipsius casa sedeant et de suo vivant quousque iustitiam faciat. Cap. Harist., s. 51.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[9]
22. Eğer birisi intikamı satın almak için ödenen bedeli75
kabul etmek
istemezse, o zaman bize gönderilmelidir, biz onu en az zarar verebileceği yere
göndereceğiz. Benzer şekilde, birisi ne intikam bedelini ödemeyi ne de
sonradan adaleti yerine getirmeyi istemezse, o kişiyi daha büyük zarar
vermeyeceği bir yere göndermek istiyoruz.76
23. Haydutlarla ilgili şu şekilde davranılmasını emrediyoruz, ilk
suçundan dolayı öldürülmemeli ama gözünü kaybetmelidir, ikinci suçunda
burnu kesilmelidir; üçüncü suçunda, ıslah olmamışsa, öldürülmelidir.77
DEĞERLENDİRME
1. Maddelerin tek tek incelenmesine geçersek ilk madde yardımcı
piskoposlarla ilgilidir. Yardımcı piskoposlar başkentlerdeki piskoposlara ya da
diyakozluk piskoposlarına bağlıdırlar ve bir piskoposun litürjik (ayinsel) ve
kutsama faaliyetlerini yerine getirmesi için yardımcı olmakla
görevlendirilmişlerdir.78
Maddede dikkati çeken ilk şey astın üste itaatinin
zorunlu kılınmasıdır. Kanunnamelere hiç bir maddenin gereksiz yere
konulmadığı dikkate alındığında, bazı yardımcı piskoposların bağlı
bulundukları piskoposun otoritesi dışına çıktıkları düşünülebilir. İkinci husus
ise yardımcı piskoposların sorumlu oldukları bölgede görevlerini istekle
yapmalarına, yanlış giden şeyleri araştırıp bulmalarına ve düzeltmelerine
vurgu yapılmasıdır zira her ne kadar bir başpiskoposa bağlı olsalar da onların
da sorumlu oldukları bir bölge vardır ve her bölgenin ihtiyaçları, düzeltilmesi
gereken sorunları farklıdır. Kanunnameye göre yardımcı piskoposlar bunları
tespit etmeli ve düzeltmelidirler. Sonuç olarak maddenin geneli dini hayatı
düzenlemeye yöneliktir.
2. Madde yine dini hayata yöneliktir, hiç bir yerin dini yöneticisiz
kalmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu dönemde dini liderler, dünyevi güç
75 Faida: İntikamı satın almak için ödenen paranın tümü, Niermeyer, a.g.e., s. 405. 76 Si quis pro faida precium recipere non vult, tunc ad nos sit transmissus, et nos eum dirigamus
ubi damnum minime facere possit. Simili modo et qui pro faida pretium solvere noluerit nec iustitiam exinde facere, in tali loco eum mittere volumus ut per eum maior damnum non crescat. Cap. Harist., s. 51.
77 De latronibus ita precipimus observandum, ut pro prima vice non moriatur, sed oculum perdat, de secunda vero culpa nasus ipsius latronis abscidatur; de tertia vero culpa, si non emendaverit, moriatur. Cap. Harist., s. 51.
78 J. Jeffrey Tyler, "Bishops, Late Middle Ages And Reformation", Ed.: R. Benedetto, The New Westminster Dictionary Of Church History, vol. I, Westminster John Knox Press, London,
2008, s. 92.
Özlem Genç
[10]
ile uyumlu olduklarında birer vekil gibi, olmadıklarında müstakil bir yönetici
gibi otorite kullanabilmektedir. Dolayısıyla hem dünyevi gücün
uygulanmasını kolaylaştırmak hem de dini hayatın sekteye uğramaması için
piskopos tayinlerine çok önem verilmiştir. Bunda kralın dindar kişiliği de
etkilidir. Aynı etkiyi sonraki kanunnamelerde de açıkça görmekteyiz.
3. Madde manastır hayatıyla ilgilidir. Manastır kuralı derken kastedilen
aslında bir kurallar bütünüdür. Şöyle ki Orta Çağ`da manastırların geneli belli
manastır tarikatlarına bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Bunların en yaygını
Benedikten tarikatıdır. Bu tarikatlar mensuplarının uymaları gereken belli
şartlara sahiptirler. İşte bunların tümüne birden Kural ismi verilmektedir. Bu
kurallarda keşişlerin yatış kalkış saatlerinden, yiyecekleri yemeklere ve ne
zaman hangi duaları edeceklerine kadar pek çok ayrıntıya yer verilmiştir.
Madde tarikata bağlı manastırların kurallarına uygun olarak yaşamalarına ek
olarak kadın manastırlarının da, rahiplerin yani erkeklerin olmak koşuluyla,
mutlaka bir kurala uymaları gerektiğini vurgulamaktadır. Dikkat edilirse erkek
manastırları için böyle bir zorunluluktan bahsedilmemiştir çünkü onlar için bu
bir tercihtir, zorunluluk yoktur. Ancak kadın manastırları (maddede kız olarak
geçmektedir zira rahibelerin bakire olduğu varsayılmaktadır) zorunlu
tutulmuştur. Üstelik kadın manastırlarındaki en yüksek görevli baş rahibenin
hiç bir surette manastırdan ayrılmaması buyrulmuştur. Bu iki dayatmanın
sebebi aynıdır: kadınlara duyulan güvensizlik. Orta Çağ Avrupa`sı kadını her
türlü kötülüğün kaynağı ve her zaman günah işleme potansiyeli olan bir varlık
olarak kabul etmektedir. Bu nedenle kadınların rahibe olsun olmasın
erkeklerin gözetiminde olması gerektiğini savunmaktadır. Bahsi geçen madde
bu görüşün açık ispatıdır.
4. Madde piskopos otoritesine vurgu yapan bir maddedir. Piskoposların
düzgün bir idari sisteme sahip olmaları için, onlara devletin ileri gelenleri
tarafından yetki verilmiş ancak bunun yasal sınırlar içinde kalması da
belirtilmiştir. Bölgenin en üst yöneticisi ve dini lideri olsa dahi keyfi ya da
haksız uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir.
5. Kadınlar üzerindeki kontrolün açıkça hissedildiği bir diğer madde
beşinci maddedir. Burada dullardan kasıt erkekler değil kadınlardır. Dullar
gözetim altında tutulması ya da ıslah edilmesi gereken insanlar olarak
görülmektedirler. Bahsi geçen dönem Avrupa`sında boşanma dini açıdan hoş
karşılanmayan ve erkeğin keyfiyetine bağlı bir olgudur. Dolayısıyla kocası
tarafından herhangi bir sebeple boşanmış bir kadın, zaten tehlikeli olan sıradan
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[11]
bir kadından çok daha tehlikeli kabul edilmekte ve onları cezalandırmak için
piskoposlara yetki verilmektedir. Yalnız bilindiği üzere piskoposların
yargılama yetkisi zaten mevcuttur, o halde böyle bir maddenin bir
kanunnamede yer alması dul kadınlara özellikle dikkat edildiğini
göstermektedir. Bu noktada dul kadınların hak mahrumiyeti yaşadığı
düşünülmemelidir zira onlar da diğerleri gibi miras edinme, ticari faaliyette
bulunma gibi haklara sahiptirler. Ayrıca kocalarının ölmesi durumunda
yeniden evlenmek ya da sosyal statüsüne göre tazminat almak79
gibi hakları da
vardır. Evli kadınlara göre bağımsız yaşamaktadırlar. Dini otoritenin onları
kontrol etmek istemesinin bir nedeni de işte bu bağımsızlıktır. Kilise dulların
yeniden evlenmesinden ziyade rahibe olmasını tavsiye etmekte iken, bunu
kabul etmeyenlerin paganlarla evlenmesini önleme işini de üstlenmiştir.80
Hatta bazı din adamları çok ileri giderek bölgelerindeki dulların evlenmesi
dahi yasaklamışlardır.81
Buraya kadar bahsedilenler Orta Çağ`ın Avrupa`sında
yaşayan kadınlar azınlığını oluşturanlardır zira kadınların çoğu fakirdir ve pek
çok fakir dul kadın hem yaşayacak bir yere sahip olmak hem de çocuklarının
bakımına yardımcı olacak biriyle birlikte olmak için yeniden evlenmektedirler.
Maddede dikkati çeken bir diğer unsur ensest ilişki kavramıdır. Orta
Çağ literatürü çekirdek aile içindeki ensest ilişki ile yakından ilgilenmiştir.
Kilisenin bu konudaki görüşü çağın başından itibaren insanoğluna zarar
verdiği şeklindedir ve iki akrabanın evliliği yasaklanmıştır. Kilise ya da
dünyevi otoritenin aile içi ilişkiler için yasak koyması gereksiz gibi görünse de
bu dönem hayat şartları düşünüldüğünde durum tersine dönebilir. Şöyle ki;
Orta Çağ Avrupa`sında doğum kontrolü çok azdır, evli kadınlar sıklıkla
hamile kalmaktadır, yatak az olduğu için aile üyeleri birlikte yatabilmektedir
ve yatak odalarında özel hayat diye bir şey yoktur. Dolayısıyla çekirdek aile
içerisinde ensest ilişkiler yaygındır. Genç kadınlar baba ya da erkek
kardeşlerinden şikâyetçi olmaya cesaret edemedikleri ve skandal ya da
onursuzluktan da kaçındıkları için durum mahkeme kayıtlarında çok az
79 Marjorie Ratcliffe, "Marriage And Divorce", Medieval Iberia, Ed. E. M. Gerli, Routledge,
Great Britain, 2003, s. 545. 80 Conor McCarthy, Marriage In Medieval England, The Boydell Press, Woodbridge, 2004, s.
142. 81 Janet Nelson, "The Wary Widow", Property And Power In The Early Middle Ages, Ed.: W.
Davies, P. Fouracre, Cambridge University Press, UK, 1995, s. 84.
Özlem Genç
[12]
görülse de amcalar ve kuzenleri içeren davalara rastlanılmaktadır.82
Bu
konudaki bilgilerin çoğu ise ilk cümlede dediğimiz gibi edebi kaynaklardan
alınmadır. Romanlar, azizlerin hayat hikâyeleri, didaktik metinler ve tarih
kitapları bu konuya çokça yer vermişlerdir. Birçok Orta Çağ ensest hikâyesi
ise rahipler tarafından yazılmış uyarıcı hikâyelerdir.83
Başka bir açıdan bakacak olursak kilisenin kan akrabalığı olan kişiler
arasındaki evlilikleri yasaklaması kendisine de yaramıştır. Bu yasağın
ardından büyük mal varlığına sahip olanlar bunu paylaşmamak için
evlenmeyecek, çocuksuz ve varissiz olan bu kişiler mallarını kiliseye
bağışlamakta diğerlerinden daha isteki olacaklardır. Ensest yasağı böylece
kilisenin yapılacak bağışların artmasını istemesiyle de bağlantılıdır.84
6. Bu maddeyle ilgili ilk olarak clericus kelimesi üzerinde durulmalıdır.
Orta Çağ Latincesi sözlüğünde âlim, katedral rahibi, papaz, bilgin ve kâtip
anlamlarına geldiği belirtilen bu kelime için çeviride kâtip anlamı tercih
edilmiştir. Bunun sebebi kâtip kelimesinin içeriğe daha uygun olması ve tüm
diğer anlamları karşılıyor olmasıdır. Şöyle ki; Orta Çağ Avrupa`sında okuma
yazma bilenler dini sınıfa mensup olanlardır. Kralların çoğu okuma yazma
bilmemektedir. Charlemagne buna örnek gösterilebilir. Kendisi çok başarılı
bir lider olmasına karşın okuyabilmekte ancak yazamamaktadır. Bu nedenle
clericus denilen din adamları gerek manastır ve kiliselerde gerekse saraylarda
kâtip olarak görevlendirilmektedirler. Kelime ise Orta Çağ boyunca, genellikle
kilise yararına çalışan okuma yazma bilen âlimler için kullanılagelmiştir.85
7. Bilindiği üzere Orta Çağ`da insanlar gelirlerinin onda birini kiliseye
vergi olarak vermek zorundadırlar. Bu ondalık vergilerin tarihi İncil ve
teologların çalışmalarıyla başlamaktadır. Hem Yeni hem de Eski ahit pek çok
kez ondalık vergilerden bahsetmekte ve işin ilk meyvesinin Tanrı`ya verilmesi
gerektiği vurgulanmaktadır.86
İşte bu nedenle başlangıçta ödenmeleri ilahi bir
emir olarak kabul edilmesine rağmen 8. yüzyıla gelindiğinde, dünyevi yasanın
82 Elizabeth Archibald, "Incest", Women And Gender In Medieval Europe, Ed.: M. C. Schaus,
Routledge, UK, 2006, s. 400. 83 Elizabeth Archibald, "Worse Than Bogery", Incest And The Literary Imagination, Ed.: E.
Barnes, University Press Of Florida, USA, 2002, s. 17. 84 David Herlihy, Women,Family And Society In Medieval Europe, Berghahn Books, UK, 1995,
s. 161. 85 Lewis P. Simpson, Imagining Our Time: Recollections And Reflections On American Writing,
Louisiana State University Press, USA, 2007, s. 1. 86 Jean Henrich, Middle Ages, Social Studies School Service, USA, 2006, s, 46.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[13]
bir bölümü olmadan önce, sadece ahlaki bir zorunluluk olarak görüldüğünden
nadiren ödenmiştir.
Verginin ödenmesi köleler dâhil her Hristiyan için zorunlu olmakla
birlikte, bazen krallar ve vassalları bunun dışında tutulmuşken İncil`e göre
rahipler ve keşişler de ödemek zorundadır. Ancak yine de uygulamada ruhban
sınıfının ödemediği bilinmektedir.87
Yıllık olarak her tür gelirden alınan bu
vergi Kuzey Denizi`ndeki korsanların ganimetlerinden bile alınmış,88
bölge
papazı, kilise için ayrılmış fon, piskopos ve yoksullar arasında eşit olarak
paylaştırılmıştır.89
Maddede ondalık vergilerin muhakkak verilmesi ve
harcanırken sorumlu piskoposun gözetiminde olması istenmektedir.
8. Orta Çağ`da sığınma çok yaygın bir uygulamadır. Sığınma yeri ise
genelde kilise ya da manastır gibi dini kurumlardır. Buralara sığınmasına izin
verilen suçlular dışarı çıkmaları yasaktır.90
Ayrıca dünyevi otoritelerin sığınan
kişiyi teslim etmesi için kilise otoritesini zorlamak gibi bir hakları da yoktur.91
Antik Yunan, Roma ve Bizans`ta da görülen bu dini kurum sığınma
âdetinin devlet tarafından onaylanması ilk kez 392 yılındaki Theodosian
Yasası ile olmuş, sığınma başlangıçta kilise sunağı ile sınırlıyken sonraları
piskoposların ikametgâhlarını ve hatta mezarlıkları kapsayacak şekilde
genişlemiştir.92
Sekizinci madde katillerin ya da ölüm cezası alacak kadar büyük bir suç
işlemiş olanların kiliselere sığınsalar dahi cezalarının bağışlanmamasını ayrıca
onlara yiyecek bile verilmemesini öngörmektedir. Dini kurumlar kendilerine
sığınan kişilere suçlu olsalar da sahip çıkıp besledikleri için büyük suç
işleyenler bu muameleden yararlanmasın, buna güvenip kimse suç işlemesin
istenilmiştir.
9. Editörün dipnotunun yardımıyla daha iyi anlaşılan bu maddede,
dokunulmazlık özelliği olan bir bölgede yakalanan hırsız ya da haydutların,
bölgenin yöneticileri ya da yargıçları tarafından yakalanıp kontun huzuruna
getirilmeleri gerektiği vurgulanmaktadır. Bunu yapmayan kişilerin, kralın
87 Giles Constable, Monastic Tithes, Cambridge University Press, UK, 1964, s. 16. 88 James A. Brundage, "Tithe", The Oxford Encyclopedia Economic History, vol. V, Ed.: J.
Mokyr, Oxford University Press, UK, 2003, s. 122. 89 Henrich, a.g.e., s. 46. 90 Thomas J. Gardner, Terry M. Anderson, Criminal Law, Tenth Edition, Thomson Wadsworth,
USA, 2006, s. 159. 91 Jennifer Lawler, Encyclopedia Of Women In The Middle Ages, McFarland & Company, USA,
2001, s. 238. 92 Randy Lippert, Sanctuary, Sovereignty, Sacrifice, UBC Press, Canada, 2005, s. 3.
Özlem Genç
[14]
vassalı dahi olsa, gelir kaynağı olan toprağıyla birlikte hem onurunu hem de
resmi görevini kaybedeceği, hatta toprağı yoksa para cezası da olsa mutlaka
bir bedel ödeyeceği bildirilmiştir. Burada dikkati çeken bir diğer husus bölge
yöneticilerinin yakalama görevi ve kontun yargılama yetkisine sahip en
yüksek adli merci olmasıdır.
Dokunulmazlık bölgesi kavramını biraz açmak gerekirse Frank
kontrolündeki topraklardaki kilise ve manastırların çoğunun Karolenj
döneminin sonuna kadar dokunulmazlık ayrıcalığını elde ettiği görülecektir.93
Dokunulmazlık her piskoposluk kilisesinin ve kraliyet manastırının kraliyet
korumasından yararlanması, vergiden muaf olması, kraliyet memurlarının
yetki alanının dışında kalması, küçük suçları cezalandırıp para cezası vermek
gibi basit yargılama haklarına sahip olması anlamına gelmektedir. Zamanla
kral piskoposlara ve başrahiplere emretme ve cezalandırma için kraliyet gücü
ve yasaklama hakkı verdiğinden dolayı kilise dokunulmazlığı, daha büyük
suçları yargılama, bedeni ve idam cezası verme hakkı demek olan yüksek
yargılama gücünü de kapsamıştır. Bu hak başta kilisenin sahip olduğu araziye
mahsusken sonradan sahip olmadığı alanlara da genişletilmiştir. Hatta daha da
ileri giderek kral bazı kontlukların kontrolünü de piskoposluklara ve kraliyet
manastırlarına vermiş, böylece onları da imparatorluk yönetiminin içine dâhil
etmiştir.94
Merovenjler ve Karolenjler, krallıklarındaki birçok katedral ve sayısız
manastıra dokunulmazlık hakkı vermişlerdir. Bu onları yerel kontların
yargılamasından ve kamu vergilendirmesinden özgür kılmış, kamu
memurlarını manastırın sıklıkla bir duvarla çevrili olan95
dokunulmazlık
bölgesine girmekten alıkoymuştur.96
10. Madde yemin etmenin davalarda olayların aydınlatılmasında ya da
bir kişinin sözüne inanılmasında güvenli bir yol olduğunu göstermektedir.
Sunakta ya da tasvirler önünde edilen yemin çok iyi bilinen bir yasal
uygulamadır ve bu yemin şekli rahip adaylarının dini kurallara uyacaklarına
93 Paul Fouracre, "Eternal Light And Earthly Needs: Practical Aspects Of The Development Of
Frankish Immunities", Property And Power In The Early Middle Ages, Ed.: W. Davies, P. Fouracre, Cambridge University Press, UK, 1995, s. 58.
94 Horst Fuhrmann, Germany In The High Middle Ages, Cambridge University Press, UK, 1986, s. 34.
95 Fritz Rörig, Medieval Town, University Of California Press, California, 1967, s. 174. 96 John W. Bernhardt, Itinerant Kingship And Royal Monasteries In Early Medieval Germany,
Cambridge University Press, UK, 1993, s. 29.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[15]
dair yemin etmesinden mülkiyet konularına kadar pek çok konuda
uygulanmıştır.97
Bu nedenledir ki, bir tür ebedi lanetlenme anlamı taşıyan98
yalan yere yemin etmek, kefareti99
olması gereken ciddi bir suç, ağır bir günah
ve skandal olarak değerlendirilmektedir. Orta Çağ yasası genel olarak onu
cinayet gibi bir suç kabul edip eşit cezalar öngörse100
de standart cezası bir eli
kaybetmektir. Ancak Karolenjler elin kesilmesine alternatif olarak zorlu bir
sınama getirmişlerdir. Bu genelde, maddede de geçen haç sınamasıdır.
Orta Çağ Hristiyanlığında haça saygı çok önemli olduğundan haç
sınaması yaygın bir yargılama metodudur. İki durumda yapılmaktadır. İlki
suçla ilgili davalarda tutuklu olan kişi masum olduğuna dair yemin ettiğinde
haç yargılamasına başvurulmaktadır. Uygulama şöyledir; iki eşit çubuk
alınmakta ve birine haç figürü işlenmektedir. İkisi de iyi kalitede beyaz pamuk
ile sarılıp sunağa ya da aziz tasvirlerinin önüne konmaktadır. Tanrı`ya edilen
törensel bir duadan sonra suçludan, suçlu ya da masum olduğunu belirleyecek
işaretli olanı bulması istenmekte, bulmuşsa masum, bulamamışsa suçlu ilan
edilmektedir. İkinci olarak özel hukuk davalarında ise yargıçlar, taraflar ve
ilgili herkes bir kilisede toplanmaktadır. Taraflardan her biri mahkemede onun
temsilcisi olması için bulabildiği en genç en dayanıklı bir rahibi seçmektedir.
Temsilciler bir haçın iki tarafında durmakta, işaret verildiğinde kollarını kol
boyu ölçüsünde vücutlarıyla bir haç şekli oluşturacak şekilde uzatmakta ve
tören yapılana kadar bu acılı biçimde ayakta durmaya devam etmektedirler. İlk
hangi tarafın temsilcisi kollarını indirirse o taraf davayı kaybetmektedir. 101
Charlemagne döneminde davalar görülürken sınama yapılması
yaygınlaşmış hatta yeni türler keşfedilmiştir. Babası Pepin haç sınamasına
inanmakta olduğundan Charlemagne bu sınama biçimini Sakson, Salic,
Ripuarian ve İtalyan yasalarına dâhil etmiştir.102
Haç önünde sınanma durumu yukarıda anlatıldığı gibi temsilciler
yoluyla yapılabileceği gibi tarafların bizzat kendileri tarafından da
yapılmaktadır. Dini seremoniler ve hazırlıklar yapıldıktan sonra davalı ve
davacı haç önünde kollarını kaldırarak durmakta, önce kim pes ederse haksız
97 Vickie L. Ziegler, Trial By Fire And Battle In Medieval German Literature, Camden House,
USA, 2004, s. 3-4. 98 Toby Purser, Medieval England,Heinemann, UK, 2004, s. 21. 99 Zbigniew Dalewski, Ritual And Politics, BRILL, Netherlands, 2008, s. 167. 100 Thomas A. Fudge, The Trial Of Jan Hus, Oxford University Press, UK, 2013, s.335. 101 Robert Henry, The History Of Great Britain, T. Cadells, Edinburg, 1774, . 304-5. 102 Steven L. Nock, The Costs Of Privacy, Aldine De Gruyter, New York, 1993, s. 77.
Özlem Genç
[16]
kabul edilmektedir. Bu uygulama ilk kez Pepin`in 752 tarihli bir
kanunnamesine, boşanmak isteyen kadınların başvurusunda kullanılmak üzere
eklenmiştir. Charlemagne ise aynı yöntemi piskopos ile vatandaşlar arasında
bazı duvarların inşa edilmesi konusundaki anlaşmazlıkta iki rahip seçerek
kullandırtmıştır.103
Maddede geçen haç önünde sınama şekli davalı ve
davacının bizzat yer aldığı bu son şekildir. Yalnız bunun daha az önemli
davalarda uygulanması, daha önemli davalarda yasaya uygun davranılması
belirtilmiştir.
11. Madde piskoposların tutumlarından ve yargıç olarak nasıl
davranmaları gerektiğinden bahsetmektedir. Buradan anlaşılan piskoposların
tanıklığının cezalandırma için yeterli olduğudur. Ancak bu nedenle onların
kıskançlık ve kötü niyetle hareket etmemeleri gerekmektedir. Bir piskopos
böyle davranıp kişisel duygularıyla birini cezalandırsa tespit edildiği takdirde
mevkisini kaybedeceği ve ceza alacağı vurgulanmıştır. Bu maddeyle
piskoposlara önemli bir sorumluluk yüklenirken, karar veriş süreçlerinde çok
dikkatli olmaları sağlanmak istenmiştir.
12. Madde Charlemagne`ın babasına verdiği değeri ve onun döneminde
alınan kararlara olan güvenini ortaya koymaktadır zira kral babası döneminde
neye karar verilmişse aynen devam edilmesini buyurmaktadır.
13. Madde kilisenin gelir getiren mülkleriyle ilgilidir. Bilindiği üzere
Orta Çağ kilise kurumu dönemin en zengin kurumlarından biridir. Din
adamları çalışmadığı için bu zenginliğin en büyük kaynağı yapılan bağışlardır.
İnsanlar öbür dünyalarını garanti altına almak, günahlarını bağışlatmak için
bazen ellerinde ne varsa kiliselere bağışlamışlar, kiliseler de bu sayede
güçlenerek dünyevi otoritelere bile kafa tutabilecek bir hale gelmişlerdir.
Bağışlanan bu toprakların kiliseye gelir getirmesi, kilise tarafından,
bağışlayan kişi de dâhil, kira karşılığı verilmesi ile gerçekleşmektedir. Mülkler
kiliseye, kullanım hakkı belli bir kira karşılığında şahsa aittir. Bu kira her
zaman para değil, bazen ürün de olabilmektedir. Bu kiralama şeklinin genel
özelliği, istisnalar olmakla birlikte, belli zaman aralıklarıyla yenilenmesinin
gerekliliği ya da kiralayan şahsın ölümü durumunda sona ermesidir.
Özellikle kralların önem vermesi sonucu yüksek aristokrasiden daha
küçük toprak sahiplerine kadar herkesin topraklarının bir kısmını sonradan
kiralamak koşuluyla kiliseye bağışladığı görülmektedir. Bağışın amacı bu
topraklara tanınan haklardan yararlanmak ve toprakları tehditlerden
103 Henry C. Lea, Supersitition And Force, Collins Printer, Philadephia, 1866, s 230.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[17]
korumaktır çünkü devlet, kilise ya da manastır topraklarını koruma altına
almaktadır. Aynı zamanda bu bağışlar çocuklar arasında toprakların eşit bir
şekilde paylaştırılması zorluğunu da ortadan kaldırmıştır. Geniş topraklar
üzerinde tek bir ailenin kontrol sağlamasının güçlüğü de sebeplere
eklenebilir.104
Bağışlar sırasında imzalanan sözleşmeler başlangıçta son derece
sade iken sonları kiracı lehine, ölüm halinde çocuğa bırakılması, kira miktarı
gibi, bazı maddeler de eklenmiştir. Toprağın bu şekilde bağışlanması özelikle
sekizinci yüzyılda suiistimale açık gerçek bir problemdir ve bazen gönül
rızasıyla da yapılmamıştır.105
Buna örnek olarak Charles Martel verilebilir.
Kendisi otoritesini güçlendirdiği dönem boyunca dini kurumların mülk
halklarına saygı göstermekle birlikte, mülkleri piskopos ve başrahiplerden alıp
destekçilerine bağışlamıştır. Bu nedenle 9. yüzyıl rahipleri onu açgözlülükle
suçlamışlardır. Ardılları da onun izinden giderek kilise mülkünü otoritelerini
güçlendirmek için kullanmışlardır. Maddede de geçen precaria verbo regis`in
açılımı işte budur: Kriz anında ya da ihtiyaç olduğunda kilise mülklerini alıp
kralın emriyle destekçilere (kiralamak ya da) bağışlamak.106
Burada kilise
mülkleri dünyevi otorite tarafından askeri hizmetin bir ödülü olarak
kullanılmaktadır.107
Charlemagne bu madde ile ilk olarak, önceden kira verilmeden işletilen
kilise mülklerinden onda birlik ve dokuzda birlik verginin108
yanında artık kira
da alınacağını ve bu kiranın mülk üzerinde sahip olunan ev oranında
belirleneceğini vurgulamaktadır. Bu noktada Charlemagne`ın bu kirayı
düşürdüğü belirtilmelidir. Carloman döneminde bir çiftlik evinden bir
solidus109
alınırken Charlemagne bunu 50 çiftlik evinden bir solidusa kadar
104 Guy Halsall, Warfare And Society In The Barbarian West, Routledge, UK, 2003, s. 72. 105 Constance B. Bouchard, Rewriting Saints And Ancestors, University Of Pennsylavania Press,
Philadelphia, 2015, s. 135. 106 Hans Hummer, Politics And Power In Early Medieval Europe, Cambridge University Press,
UK, 2005, s. 77. 107 Gregory I. Halfond, Archaeology Of Frankish Church Councils, BRILL, Leiden, 2010, s. 123. 108 Ürünün onda birinden vergi alındıktan sonra, kalanından da dokuzda bir oranında vergi
alınmakta, dolayısıyla alınan vergi beşte bir oranına tekabül etmektedir. 109 Bu dönem parasının ağırlığı yaklaşık 1.3. gramdır. Philip Grierson, Mark Blackburn, Medieval
European Coinage, Vol. I, Cambridge University Press, UK, 1986, s. 207. Charlemagne yeni bir para sistemi getirmiş ve bu sistem yaklaşık 1000 yıl Avrupa`da kullanılmıştır. Buna göre dolaşımdaki para yaklaşık 1.7 gram ağırlığında gümüş denarius olacak, 12 denarius, bir solidusa eşit olacak, solidus ise büyük miktarların hesaplanmasında kullanılacaktır. John Bell
Hennemann, "Currency",, Medieval France, Ed.: W. W. Kibler, Routledge, UK, 1995, s. 534.
Özlem Genç
[18]
indirmiştir.110
Miktarı ne olursa olsun artık kilisenin kendi mülklerinden kira
alması kraliyet emriyle güvence altına alınmıştır.
İkinci olarak mülklerin kiralanmasıyla ilgili her türlü işlemin yazıya
geçirilmesini şart koşmuştur. Sözleşme yapılması gereken mülklerin kral
tarafından verilenler mi yoksa kilise tarafında verilenler mi olduğu maddede
net olarak belirtilmemişse de, bilim insanlarının genel görüşü tümünü
kapsadığı şeklindedir. Buradan anlaşılan daha önce sözlü kira sözleşmelerinin
varlığı ve bunların sorun teşkil ettiğidir. Kral bu nedenle daha önceden yazılı
olanların yenilenmesini, olmayan yazıya geçirilmesini istemiştir. Yazılı
belgenin güvenilir bir kanıt olacağı muhakkaktır.
Üçüncü olarak ise kilisenin kendi isteğiyle kiraladığı ve kralın emriyle
kiralanan mülkleri arasında ayrım yapılması buyrulmaktadır. Bahsi geçen
mülkler, yukarıda da belirtildiği üzere, kiliseye ait mülklerle, aslında kiliseye
ait olan ama kralın emriyle el koyulup bağış olarak dağıtılan (precaria verbo
regis) mülklerdir.
14. Charlemagne`ın yönetimi eşitlikçi eğilimlerin askeri sorunlar
çıkabileceğinden, silahlı grupların sınırlar içerisinde iç barışı tehlikeye
düşürebileceğinden endişelenen bir yönetimdir.111
Bu nedenle krallığın ileri
gelenlerine profesyonel askerlerden oluşan askeri birlikler barındırmaları için
kraliyet izni verilmektedir. Böylece bu kişiler, kral herhangi bir seferberlik
durumunda onları çağırdığında emre cevap verebilmişlerdir. Birliklere
katılmak için bir statü gerekmemekte, köleler dâhil katılanların hepsi krala
sadakat yemini etmek zorunda bırakılmakta ve vassal statüsü ile
onurlandırılmaktadır.112
On dördüncü maddede geçen savaşçılar birliğinden
kasıt barış zamanında hane halkını, savaş zamanında ise devleti koruyan işte
bu silahlı birliklerdir. Kral kraliyet izni olmaksızın böyle birlikler
oluşturulmasına karşı çıkmaktadır.
15. Madde Karolenj Krallığı`nda alınan pek çok vergiden biri olan
balmumu vergisi ile ilgilidir. Balmumu Orta Çağ`ın en değerli ürünlerinden
biridir, kilise seremonilerinde ya da konutlarda aydınlatmada kullanılmak
üzere satılmaktadır.113
Maddede çoğul olarak geçen cerarii kelimesi, kandil
110 Hummer, a.g.e., s. 98. 111 Janet Nelson, "Peers In The Early Middle Ages", Law, Laity And Solidarities, Ed.: P.
Stafford, J. Nelson, J. Martindale, Manchester University Press, UK, 2001, s. 40. 112 Bachrach, a.g.e., s. 6-7. 113 Laurentiu Radvan, At Europe`s Borders, Trans. V. Cirdei, BRILL, Netherlands, 2010, s. 415.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[19]
yapılarak114
kilisenin aydınlatılması için kiliseye nakit para ya da balmumu
ödemek zorunda olan kişiler için kullanılmaktadır. İlk kez 8. yüzyıl Karolenj
kanunnamelerinde görülen bu kişiler, yıllık yaklaşık dört denarius115
ödemekle
yükümlüdürler. Sosyal statü olarak altta bulunurlar ve aydınlatma için kendi
isteğiyle bağış yapanlardan farklıdırlar.116
Madde bu kişilerin önceki
durumları ne ise öyle devam etmesini öngörmektedir. Ayrıca maddeden
anlaşılan başka bir şey bu vergiden muaf olanların da var olduğudur.
16. Madde Karolenj ticari hayatında önemli bir yer tutan loncalarla
ilgilidir. Temel paydaları üyelerinin ortak çıkarlarını korumak, şahsi
zanaatların yönetimi ve bazı risklere karşı karşılıklı sigorta görevi görmek
olan loncalar Orta Çağ Avrupa`sının önemli unsurlarından biridir. Sayıları
oldukça fazla olan bu üretici birlikleri, otoriteler tarafından da
onaylanmışlardır. Loncalar hakkında yazılmış ilk belge makalemize konu
ettiğimiz kanunnamedir. Burada Charlemagne loncalar girerken edilen
yeminleri yasaklamaktadır. Burada dikkati çeken loncalara girişin değil edilen
yeminlerin yasaklanmasıdır. Bunun temel sebebi loncaların kendi kendilerini
yönetmesi, otoritelerin bilgi ve kontrolünden mümkün olduğunca uzak
durmaları ve üyelerinin ettikleri yemine güvenip bir araya gelerek devlete
karşı hareket etmeleri ihtimalidir.117
Erken Orta Çağ`da laik bir kökene sahip olan loncalar sonradan dini
özellik de kazanmışlar, hatta her biri kendisine bir aziz seçmiş ve kilise
ayinlerine katılmışlardır.118
Yine de bilim insanlarının bir kısmı kiliselerin
özelde loncalara genelde tüccar sınıfına düşmanlık beslediğini
düşünmektedir.119
Maddeden anlaşılan bir diğer konu insanların hangi amaçlarla yardım
birlikleri oluşturduklarına örnek veriyor olmasıdır. Görülen o ki Orta Çağ
insanı fakirlere yardım için ve yangın ya da gemi kazası durumunda loncaya
kayıtlı üyelerinin zararını karşılayabilmek için birlikler kurmaktadır. Buradan
114 Roy C. Cave, Herbert H. Coulson, A Source Book For Medieval Economic History, Noble
Offset Printers, New York, 1965, s. 46. 115 Ağırlığı Pepin döneminde 1.35 gram iken Charlemagne tarafından yapılan para reformu ile 1.
69 grama çıkarılan gümüş paradır. Pierre Riche, A Carolingians, University Of Pennsylvania Press, Philadelphia, 1993, s. 320.
116 Fouracre, a.g.m., s. 76. 117 Charles F. Trenerry, De Origin And Early History Of Insurance, P. S. King & Son Ltd.,
London, 1926, s. 250. 118 Norman Pounds, The Medieval City, Greenwood Press, London, 2005, s. 113. 119 Lupoi, a.g.e., s. 223.
Özlem Genç
[20]
bu tip olayların sıklıkla yaşandığı sonucu da rahatlıkla çıkarılabilir. Maddede
gemi kazasına özellikle yer verilmesinin bir diğer nedeni olarak belli bir yerin
kastedildiği de düşünülmektedir. Aşağı Meuse olduğu düşünülen bu yerde her
gün, sadece ticari amaçlı olmayan, botların kullanıldığı tahmin
edilmektedir.120
17. Madde seyahat halinde olanların can güvenliğini sağlamaya
yöneliktir zira Orta Çağ`da yolculuk yavaş, zor, pahalı ve tehlikeli bir
eylemdir.121
Zorluğu engebelerin çok oluşu, genelde nehirlerde köprülerin
olmayışı, kalacak yer bulma konusundaki sıkıntılardan kaynaklanırken,
tehlikeli oluşu karada haydutların, denizde korsanların saldırılarının var
olmasındandır. Bu nedenle kral yolculara kesinlikle saldırılmaması gibi bir
maddeyi kanunnameye ekletmiştir. Ayrıca ordunun ihtiyacı ya da kralın
elçisinin isteği haricinde kimsenin ürününün izinsiz alınmaması da
vurgulanmıştır. Talimatı dinlemeyen kişinin zararı telafi edeceği de
eklenmiştir. Görüldüğü üzere kral halkının mağduriyetini elinden geldiğince
gidermeye çalışmaktadır.
18. Madde Charlemagne`ın pek çok kanunnamesinde dile getirdiği
geçiş ücretleriyle ilgilidir ve hepsinin ortak özelliği eskiden beri alınıyorsa
alınmaya devam edilmesi, yeni konmaya çalışılıyorsa yasaklanmasına yapılan
vurgudur. Örneğin 806 tarihli bir kanunnamede "Geçiş ücretleri ve vergiler
eski gelenek oldukları yerde zorla alınmalıdır ama yeni oldukları yerde
yürürlükten kaldırılmalıdır" denmektedir.122
Bu örnekler artırılabilir ancak
burada önemli olan Karolenj topraklarında geçiş ücretleri alındığı ve
geleneklerine bağlı Kralın yeni bir geçiş ücreti konmasını istemediğidir.
19. Sıradaki madde Orta Çağ köleliğine ışık tutacak mahiyettedir.
Kölelik daha erken Orta Çağ`da Roma topraklarının içinde ve dışında hatta
İzlanda`da bile var olmuştur. Doğu ile ticaretin en popüler unsuru olan
kölelerin sayısı Karolenjlerin Slav topraklarına girmesiyle artmış, Karolenj
120 Janet Nelson, "Religion In The Age Of Charlemagne", The Oxford Handbook Of Medieval
Christianity, Ed.: J. H. Arnold, Oxford University Press, UK, 2014, s. 499. 121 Pamela White, Exploration In The World Of The Middle Ages, Facts On File, New York,
2005, s. 24. 122 Capitulare Missorum Niumagae Datum, MGH, Leges II, Cap. I, no.: 46, Ed.: A. Boretius,
Hanover 1883, s. 132.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[21]
kralları da bu trafiğe kayıtsız kalmamış, kontrol etmeyi denemiştir. Örneğin
Pepin Hristiyan ve pagan kölelerin satışını yasaklamıştır.123
Kilise kurumları dahi, her ne kadar onları ikinci sınıf Hristiyan olarak
görüp, rahiplik görevi vermese de, çok sayıda köleye sahiptir. Ancak bu
cümleden kilisenin köleliği her zaman onayladığı sonucu çıkarılmamalıdır zira
8. yüzyıldan itibaren kilise Hristiyan kölelerin paganlara satışını yasaklamış
ancak etkili olamamıştır.124
Hatta kilise mensupları köle ticaretinin
engellenmesi konusunda Charlemagne`a da başvurmuşlar ancak köle satışı
Charlemagne ve oğlu Dindar Louis döneminde kraliyet onayı ve koruması
almaya devam etmiştir.125
Kralın imparatorluk nüfusunun büyük bir kısmı
kölelerden oluştuğundan126
ve köleler yakın ilişkide olduğu Abbasilere
gönderilen ana ihraç mallarından olduğundan127
bu konuyla da ilgilenmiş ve
kanunnamenin bu maddesine köle satışlarında uyulması gereken kuralları
eklemiştir. Buna göre köle satışı piskopos, kont ya da başka güvenilir kişiler
huzurunda, kraliyet sınırları içinde yapılacaktır. Bu talimata uymayan kişi
cezasını, köleyi dışarıda sattığı miktar ne ise o kadar ödeyecek, parası yoksa o
da borcunu ödeyene kadar bir kontun yanında köle statüsüne düşürülecektir.
20. Madde Charlemagne`ın askerlerini ne kadar önemsediğini
göstermektedir. Bu madde ile sınırları dışındaki yabancılara, zengin
vassalların sahip olmak zorunda olduğu, zincir zırh gömleklerin satışını
yasaklamıştır. Sebebi askerlerinin kendileri gibi giyinmiş düşman askerleriyle
karşılaşmasını önlemektir.128
Dikkat edilirse diğer silahlardan değil özellikle
zırh gömlekten bahsedilmiştir. Bu vurgudan zincir zırh gömleklerin iyi bir
koruyucu olduğu ve Karolenjler dışında imal edilmediği ya da yaygın olarak
kullanılmadığı sonucu çıkarılabilir.
123 Pierre Riche, Daily Life In The World Of Charlemagne, University Of Pennsylvania Press,
Philadelphia, 1978. s. 117. 124 Wim Blockmans, Peter Hoppenbrouwers, Introduction Of Medieval Europe, Routledge,
London, 2014, s. 93. 125 David Wyatt, Slaves And Warriors In Medieval Britain And Ireland, BRILL, Netherlands,
2009, s. 21. 126 Hugh Thomas, The Slave Trade, Simon & Schuster Paperbacks, New York, 1997, s. 34. 127 Valerie Hansen, Kenneth R. Curtis, Voyages In World History, Cengage Learning, Canada,
2014, s. 267. 128 Valerie D. Hampton, "Viking Age Arms And Armor Originating In The Frankish Kingdom",
The Hilltop Rewiew, Vol. 4, Iss. 2, September, 2011, s. 37-8.
http://scholarworks.wmich.edu/hilltopreview/vol4/iss2/8
Özlem Genç
[22]
21. Maddeden ilk anlaşılan kontların görevli oldukları bölgede adaleti
sağlayamadıkları durumlarda görevlerinden alınmadıkları aksine yanlarına
onlara yardımcı olmaları için bir kraliyet elçisinin gönderildiğidir. Burada
missus diye geçen elçi Charlemagne`ın geniş topraklarına hâkim olmak için
kullandığı yöntemlerinden biridir. Missusların bir görevi de kralla bölge
yöneticileri arasında iletişimi sağlamaktır zira iletişim ağı zayıftır.129
Missusların bu görevi nedeniyle kontların faaliyetlerini krala rapor ettikleri
bilinmektedir. Maddenin devamında gönderilen elçinin de bölge işlerinin
düzeltilmesinde aktif rol aldığı anlaşılmaktadır. Onun da başarılı olamama
ihtimali düşünülmüş ama bu durumda geri dönmesi yerine her şey yoluna
girene kadar, tüm masrafları sorunun asıl muhatabı olan kont tarafından
karşılanmak suretiyle kontun evinde kalmasına karar verilmiştir. Bir şekilde
adaletsizliğin giderilmesinin sağlanması istenmektedir.
22. Orta Çağ Avrupa`sında suç işlenme oranı oldukça yüksektir ve
suçluların cezaları her zaman devlet tarafından verilememektedir. Bugün de
olduğu gibi o dönemde de kendi intikamını kendisi almak isteyenler var
olduğundan, krallar kanunnameler yoluyla bunu yasaklamaya çalışmışlar, ölen
kişinin ailesine belli bir miktar ödeme yapılmasına karar vermişlerdir.
Wergeld/wergild denilen ve intikam eylemlerinin artmasını önlemek için
alınan para anlamına gelen130
bu kefalet iki tarafın çatışmaya girmemesini
öngörmektedir. Ancak yirmi ikinci maddeden rahatlıkla anlaşılıyor ki bu
kefalet yerine öcünü almak isteyenler de mevcuttur.
Aynı konuya Orta Çağ İngiltere`sinden örnek vermek gerekirse, ülke
sınırlarında bir cinayet olduğunda cezanın para biçimi olarak wergild devreye
girmektedir. Bu dönemde özgür bir Frank için alınan miktar 200 solidus idi.
Floransa`da ise aynı tarihlerde köleliğin en alt sınıfları için hiç bir değer
belirlenmemiştir.131
Görüldüğü üzere ödenecek kefalet miktarı önceden
belirlenmiş bir miktardır. Hatta daha da ileri gidilerek Karolenjler döneminde
herkesin bir bedeli olduğu belirtilmektedir. Erkek çocuğun bedeli ergenliğe
kadar çok yavaş artıp en büyük değere 20 yaşında ulaşırken, 20`den 50 yaşına
129 Herbert Applebaum, The Concept of Work: Ancient, Medieval and Modern, Albany, New
York State University Press, 1992, s. 214. 130 J. Black, L. Conolly, K. Flint, I. Grundy, D. LePan, R. Liuzza, J. J. McGann, A. L. Prescott,
B. V. Qualls, C. Waters, The Broadview Anthology Of British Literature, vol. I, Broadview Press, Canada, 2009, s. 362.
131 Milan Zafirovski, Exchange, Action And Social Structure, Greenwood Press, London, 2001, s.
60.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[23]
kadar en yüksek değerde kalmakta, 65`ine kadar da azalmaktadır. Kız
çocuklar ise daha az değerli olup, en yüksek değere çocuk doğurdukları 15-35
yaş arasında sahip olmaktadırlar.132
Charlemagne kanunnamelerinde kefalet kabulü ve ödemesi yoluyla
tartışmaların halledilmesi savunulmakta ve kişisel intikam suçlanmaktadır.133
Kralın intikam ve kefalet konusundaki fikrini ortaya koyan bu maddeden
herkesin ödenen parayı kabul etmesinin istendiği, hem parayı kabul etmek
istemeyen hem de parayı vermek istemeyen kişilerin ise devlet tarafından
kimseye herhangi bir zarar vermemeleri için uzaklaştırılacaklarını anlamak
mümkündür. Ayrıca burada adaleti yerine getirmekten kasıt suçlu kişinin
suçundan dolayı kefalet ödemek istemediği durumda cezası neyse onu
çekmeye razı olması gerektiğidir. Kral bu madde ile devlet tarafından resmi
bir dayatma yapmış, tarafların ödeme yapmaları ve buna razı olmalarını
sağlamaya ve intikamı yok etmeye çalışmıştır.
23. Kanunnamenin son maddesi hırsızların alacağı cezalarla ilgilidir.
Görüldüğü üzere aşamalı bir ilerleyiş söz konusudur. Kişi hırsızlık yapsa dahi
ıslah olması, vazgeçmesi beklenmekte ancak bu bekleyişe üç defa suç işleme
sınırı konmaktadır. Ayrıca bu madde ile toplumsal bir durum da ortaya
çıkmaktadır. Şöyle ki; insanın gözünü kaybetmesi için pek çok neden
olabilecekken burnunun kesilmesi için bir neden yoktur. Toplum içinde burnu
kesilmiş biri görüldüğünde bu suçlunun suçunu en az iki kez işlemiş,134
akıllanmamış biri olduğu hemen anlaşılacak ve bu durumu toplum tarafından
dışlanmasına neden olacaktır. Bu nedenle burun kesilmesi gibi diğerlerinden
saklanamayacak caydırıcı bir ceza konulmuş olmalıdır.
SONUÇ
Kanunname maddeleri incelendiğinde dikkati çeken ilk şey sadece
kralın kararıyla değil, piskoposların, başrahiplerin ve kontların da ortak
kararıyla, başka bir deyişle görüş birliği içerisinde hazırlanmış olmasıdır.
Kanunname aynı zamanda bir meclis sonunda yayımlandığı için Orta Çağ
meclislerinin yapısını, kimlerin katıldığını ve ne gibi konular görüşüldüğünü
de ortaya koymaktadır.
132 John Butt, Daily Life In The Age Of Charlemagne, Greenwood Press, London, 2002, s. 61. 133 Larissa Tracy, Torture And Brutality In Medieval Literature, D. S. Brewer, Cambridge, 2012,
s. 87. 134 Lisi Oliver, The Body Legal In Barbarian Law, University Of Toronto Press, Canada, 2011, s.
173.
Özlem Genç
[24]
Konulara genel olarak bakıldığında diğer kanunnamelerden çok da
farklı olmadığı ve ihtiyaç duyulan hususlarda karara varıldığı rahatlıkla
anlaşılmaktadır. Diğerlerinde olduğu gibi, dönemin baskın dini ortamıyla
uyumlu olarak, kilise ve dini hayat ile ilgili maddeler çoğunluktadır. Ayrıca
sonraki kanunnameler incelendiğinde pek çok yerde Herstal Kanunnamesinde
alınan kararların tekrarlandığı görülecektir.
Kanunname maddeleri bize öncelikle Orta Çağ dini hayatı ile ilgili
vermektedir. Dini hiyerarşi, bu hiyerarşi içerisinde sorunlar yaşandığı,
yardımcı piskopos kavramı, görevleri, her bölgenin piskoposu olması
zorunluluğu bunlardan birkaçıdır. Yine bu konuda manastır hayatına, Orta
Çağ manastır hayatının vazgeçilmezi uyulması gereken kurallar bütününe
değinilmekte, kadın-erkek manastırları arasındaki benzerlik ve farklara örnek
verilmektedir. Dini hayatın önemli unsuru piskoposların yasal sınırlar içindeki
mutlak otoritesi vurgulanmakta, keyfi uygulamaları yasaklanmaktadır. Yine
piskoposların yargıçlık konumlarına ve yargıçta bulunması gereken özelliklere
yer verilmektedir.
Sosyal hayata dair çıkarımlara bakıldığına ilk göze çarpan dul kadınlar
üzerinde durulduğudur. Dahası hiçbir dönemde rahatça dillendirilemeyecek
ensest ilişki kavramının Orta Çağ`ın bir gerçeği olduğu anlaşılmaktadır. Başka
bir gerçek ise köle ticaretidir. Geçmişi çok eskiye dayanan bu ticaret türünün
krallar için ne derece önemli olduğu da anlaşılmaktadır.
Dini kurumları ilgilendiren balmumu vergisi türü, vergi sistemi, ne
aralıkta, ne kadar ödeneceği gibi bilgiler de oldukça önemlidir. Ayrıca yine
aynı bağlamda dokunulmazlık bölgesi kavramı ve mahiyeti, dini kuruma
sığınma durumu, haçın suçluya karar verecek bir mekanizma olarak görülmesi
ve haç ile sınama tipleri de dikkat çekicidir.
Kiliselerin gelir kaynaklarından biri olan kira gelirleri hakkında önemli
bilgiler veren kanunname, kira getiren mülklerin Orta Çağ`ın genelinde devam
eden kilise-devlet çatışmasının bir ayağını oluşturduğunu da göstermektedir.
Bahsi geçen dönemde insanlar arası ilişkileri düzenlerken nelere dikkat
edildiğine baktığımızda yine Herstal Kanunnamesine başvurulabilmektedir.
Yemin etmenin -tıpkı Babil medeniyetinde olduğu gibi- önemli bir kanıt
olarak kabul edildiği ancak her koşulda yazılı belge oluşturmanın çok daha
tercih edilir, güvenilir bir yöntem olduğu, barış zamanı hane halkını, savaş
zamanı devleti koruyan silahlı birliklerin varlığı ve nasıl oluşturulabileceği
kanunname sayesinde daha iyi anlaşılmaktadır. Yine adaletin sağlanmasına o
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[25]
derece önem verilmiştir ki, sonuna kadar bu işle görevlendirilenler ya da
sorumlular görevlerinden alınmamışlar, kendi hatalarını kendilerinin
düzeltmesi istenmiştir. Sosyal ilişkilerin suça temas ettiği yerde devlet eliyle
tedbirler alınmış, zorlamalarda bulunulmuş, devletin adalete verdiği önem ve
kefalet kavramı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir. Hırsızlık da aynı
başlık altında değerlendirilebilir. Devlet hırsızlık yapanların belli bir bedel
ödemek koşuluyla pişman olup vazgeçmelerine imkan tanımakta ancak
sınırsız taviz diye bir şey söz konusu edilmemektedir.
Dikkati çeken bir diğer unsur - aynısını Frank krallarının diğer
kanunnamelerinde de görmek mümkündür- önceden var olan durumların,
koşulların, vergilerin değiştirilmediğidir. Bunun sebebi geçmişe olan saygı
olabileceği gibi, krallar, herhangi bir karmaşa çıkmasın diye, insanların
alıştığı düzende yaşamaya devam etmelerini istemiş de olabilirler.
Kanunnamenin belki de en önemli özelliği lonca konusunun yer aldığı
ilk kanunname olmasıdır. Bu kurum Orta Çağ`ın güçlü bir dayanışma kurumu
olarak görünmekte, ne tip zararları karşıladığına, ne tür bir sigorta olduğuna
dair örneklere yer verilmektedir.
Sonuç olarak Herstal Kanunnamesi Orta Çağ Avrupa`sının idari, sosyal,
ekonomik pek çok alanına değinen, önemli bilgileriyle dönemin daha iyi
anlaşılmasını sağlayan bir kanunnamedir. Okunup irdelenmesiyle diğer
çalışmalara örnek olması umulmaktadır.
KAYNAKÇA
Applebaum, Herbert, The Concept of Work: Ancient, Medieval and
Modern, Albany, New York State University Press, 1992.
Archibald, Elizabeth, "Incest", Women And Gender In Medieval
Europe, Ed.: M. C. Schaus, Routledge, UK, 2006.
..............., "Worse Than Bogery", Incest And The Literary Imagination,
Ed.: E. Barnes, University Press Of Florida, USA, 2002.
Bachrach, Bernard, Charlemagne`s Early Campaigns, BRILL,
Netherlands, 2013.
Bernhardt, John W., Itinerant Kingship And Royal Monasteries In Early
Medieval Germany, Cambridge University Press, UK, 1993.
Black, J., L. Conolly, K. Flint, I. Grundy, D. LePan, R. Liuzza, J. J.
McGann, A. L. Prescott, B. V. Qualls, C. Waters, The Broadview Anthology
Of British Literature, vol. I, Broadview Press, Canada, 2009.
Özlem Genç
[26]
Blockmans, Wim, Peter Hoppenbrouwers, Introduction Of Medieval
Europe, Routledge, London, 2014.
Boretius, A., (Ed.), Capitulare HaristallenseMGH, Leges, Cap. Reg.
Fran. I, Hanover, 1883.
............., Capitulare Missorum Niumagae Datum, MGH, Leges II, Cap.
I, no. 46,: Hanover 1883.
Bouchard, Constance B., Rewriting Saints And Ancestors, University
Of Pennsylavania Press, Philadelphia, 2015.
Brundage, James A., "Tithe", The Oxford Encyclopedia Economic
History, vol. V, Ed.: J. Mokyr, Oxford University Press, UK, 2003.
Butt, John, Daily Life In The Age Of Charlemagne, Greenwood Press,
London, 2002.
Cave, Roy C., Herbert H. Coulson, A Source Book For Medieval
Economic History, Noble Offset Printers, New York, 1965.
Constable, Giles, Monastic Tithes, Cambridge University Press, UK,
1964.
Dalewski, Zbigniew, Ritual And Politics, BRILL, Neherlands, 2008.
Fouracre, Paul, "Eternal Light And Earthly Needs: Practical Aspects Of
The Development Of Frankish Immunities", Property And Power In The Early
Middle Ages, Ed.: W. Davies, P. Fouracre, Cambridge University Press, UK,
1995.
Fudge, Thomas A., The Trial Of Jan Hus, Oxford University Press, UK,
2013.
Fuhrmann, Horst, Germany In The High Middle Ages, Cambridge
University Press, UK, 1986.
Gardner, Thomas J., Terry M. Anderson, Criminal Law, Tenth Edition,
Thomson Wadsworth, USA, 2006.
Grierson, Philip, Mark Blackburn, Medieval European Coinage, Vol. I,
Cambridge University Press, UK, 1986.
Halfond, Gregory I., Archaeology Of Frankish Church Councils,
BRILL, Leiden, 2010.
Halsall, Guy, Warfare And Society In The Barbarian West, Routledge,
UK, 2003.
Hampton, Valerie D., "Viking Age Arms And Armor Originating In
The Frankish Kingdom", The Hilltop Rewiew, Vol. 4, Iss. 2, September, 2011.
http://scholarworks.wmich.edu/hilltopreview/vol4/iss2/8
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[27]
Hansen, Valerie, Kenneth R. Curtis, Voyages In World History,
Cengage Learning, Canada, 2014.
Hennemann, John Bell, "Currency",, Medieval France, Ed.: W. W.
Kibler, Routledge, UK, 1995.
Henrich, Jean, Middle Ages, Social Studies School Service, USA, 2006.
Henry, Robert, The History Of Great Britain, T. Cadells, Edinburg,
1774.
Herlihy, David, Women,Family And Society In Medieval Europe,
Berghahn Books, UK, 1995.
Hummer, Hans, Politics And Power In Early Medieval Europe,
Cambridge University Press, UK, 2005.
Innes, Matthew, "Charlemagne`s Government", Charlemagne: Empire
And Society, Ed.: Joanna Story, Manchester University Press, UK, 2005.
Lawler, Jennifer, Encyclopedia Of Women In The Middle Ages,
McFarland & Company, USA, 2001.
Lea, Henry C., Supersitition And Force, Collins Printer, Philadephia,
1866.
Lippert, Randy, Sanctuary, Sovereignty, Sacrifice, UBC Press, Canada,
2005.
Lupoi, Maurizio, The Origins Of The European Legal Order, Trans.: A.
Belton, Cambridge University Press, UK, 2000.
McCarthy, Conor, Marriage In Medieval England, The Boydell Press,
Woodbridge, 2004.
McKitterick, Rosamond, Charlemagne: The Formation Of A European
Identity, Cambridge University Press, UK, 2008.
Nelson, Janet, "Peers In The Early Middle Ages", Law, Laity And
Solidarities, Ed.: P. Stafford, J. Nelson, J. Martindale, Manchester University
Press, UK, 2001.
Nelson, Janet, "Religion In The Age Of Charlemagne", The Oxford
Handbook Of Medieval Christianity, Ed.: J. H. Arnold, Oxford University
Press, UK, 2014.
Nelson, Janet, "The Wary Widow", Property And Power In The Early
Middle Ages, Ed.: W. Davies, P. Fouracre, Cambridge University Press, UK,
1995.
Niermeyer, J. F., Mediae Latinitatis Lexicon Minus, BRILL, Leiden,
1876.
Özlem Genç
[28]
Nock, Steven L., The Costs Of Privacy, Aldine De Gruyter, New York,
1993.
Oliver, Lisi, The Body Legal In Barbarian Law, University Of Toronto
Press, Canada, 2011.
Pertz, H. (Ed.), Annales Regni Francorum, MGH, SSRG, In Usum,
Hannover, 1895.
Pounds, Norman, The Medieval City, Greenwood Press, London, 2005.
Purser, Toby, Medieval England,Heinemann, UK, 2004.
Radvan, Laurentiu, At Europe`s Borders, Trans. V. Cirdei, BRILL,
Netherlands, 2010.
Ratcliffe, Marjorie, "Marriage And Divorce", Medieval Iberia, Ed. E.
M. Gerli, Routledge, Great Britain, 2003.
Riche, Pierre, A Carolingians, University Of Pennsylvania Press,
Philadelphia, 1993.
Riche, Pierre, Daily Life In The World Of Charlemagne, University Of
Pennsylvania Press, Philadelphia, 1978.
Rörig, Fritz, Medieval Town, University Of California Press,
California, 1967.
Simpson, Lewis P., Imagining Our Time: Recollections And
Reflections On American Writing, Louisiana State University Press, USA,
2007.
Thomas, Hugh, The Slave Trade, Simon & Schuster Paperbacks, New
York, 1997.
Tracy, Larissa, Torture And Brutality In Medieval Literature, D. S.
Brewer, Cambridge, 2012.
Trenerry, Charles F., De Origin And Early History Of Insurance, P. S.
King & Son Ltd., London, 1926.
Tyler, J. Jeffrey, "Bishops, Late Middle Ages And Reformation", Ed.:
R. Benedetto, The New Westminster Dictionary Of Church History, vol. I,
Westminster John Knox Press, London, 2008.
Webster, Leslie, Michelle Brown, The Transformation Of The Roman
World, University Of California Press, California, 1997.
White, Pamela, Exploration In The World Of The Middle Ages, Facts
On File, New York, 2005.
Wyatt, David, Slaves And Warriors In Medieval Britain And Ireland,
BRILL, Netherlands, 2009.
Ortaçağ Avrupası Kanunnamelerinden Herstal Kanunnamesi (779)
[29]
Zafirovski, Milan, Exchange, Action And Social Structure, Greenwood
Press, London, 2001.
Ziegler, Vickie L., Trial By Fire And Battle In Medieval German
Literature, Camden House, USA, 2004.