14
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3229 Number: 43 , p. 275-288, Spring I 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 22.12.2015 13.03.2016 DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN SNAKE AS RELIGIOUS AND MYTHOLOGICAL A SYMBOL Yrd. Doç. Dr. Necati SÜMER Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öz Yılan sürüngen, pullu ve bacaksız bir hayvandır. O, hem korkutucu hem de gösterişli olmasından dolayı birçok toplumda gizemli bir varlık olarak imlenmiştir. Bu farklı özellikleriyle yılan, hemen hemen bütün toplumların mitosuna veya inancına ko- nu olmayı başarmıştır. Bazı toplumlarda iyileştirici ve koruyucu olarak görülen yılan bazı toplumlarda ise ölümcül olabilecek kadar tehlikeli bir hayvan olarak değer- lendirilmiştir. Bir toplumda mucize şeklinde nitelendirilen yılan başka bir toplumda çift yönlü işleviyle baskın bir sembol olabilmiştir. Böylesi farklı özelliklere sahip olan yılan, bu çalışmada belli başlı coğrafi bölgeler ve semitik dinler ayrımına göre ele alınmıştır. Buna göre yılan, Mezopotamya, Anadolu ve Mısır kültüründe tanrı, tanrıça ve hükümdarlarla ilişkilendirilmiştir. Antik Yunan’da sağlıkla özdeşleştirilen yılan, Orta ve Güney Amerika kültüründe dünyanın yaratılışında rol almıştır. Asya toplumlarında as- trolojinin önemli bir ögesi olan yılan; Çingene, İskandinav ve Kelt kültüründe kurnaz ve çift başlı bir yaratık olarak tasvir edilmiştir. Anadolu kültüründe ise o, bereketli ve iyiliksever bir canlı olarak ön plana çıkmıştır. Kurnaz, sinsi ve hain; akıllı, koruyucu ve kutsal yılanın genellikle birçok toplumda en belirgin özellikleri olmuştur. Ayrıca kabuk değiştirerek yenilenen yılan, bu özelliğiyle ölümsüzlüğü imgelerken kötü ve sinsi ol- masıyla da insana ölümü hatırlatan bir varlık olmuştur. Bazı toplumlar ise yılana tanrısallık atfetmiştir. Böylece yılan etrafında oluşturulan mitolojik ve dinsel kültür geçmişten günümüze; bilimden sanata ve mitostan inanca kadar birçok farklı düzlemde kendini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Yılan, Ölümcül, Ölümsüzlük, Kötücül, İyileştirici Abstract Snake is a reptile, squamous and archin animal. This animal has been labeled as a mysterious living creature in many societies due to its frightening nature and vanity. With its distinctive features, snake has played a role in the mythology and belief systems of almost all cultures. In some of them, it has been considered as a healer and protector while in others as a deadly dangerous animal. The snake which has been known as a miracle worker has also been come to known as a dominant figure with its two opposing characteristics. In this study snake is classified according to major geographical region

DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

  • Upload
    others

  • View
    31

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3229

Number: 43 , p. 275-288, Spring I 2016

Yayın Süreci

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date

22.12.2015 13.03.2016

DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN SNAKE AS RELIGIOUS AND MYTHOLOGICAL A SYMBOL

Yrd. Doç. Dr. Necati SÜMER

Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Öz

Yılan sürüngen, pullu ve bacaksız bir hayvandır. O, hem korkutucu hem de

gösterişli olmasından dolayı birçok toplumda gizemli bir varlık olarak imlenmiştir. Bu

farklı özellikleriyle yılan, hemen hemen bütün toplumların mitosuna veya inancına ko-

nu olmayı başarmıştır. Bazı toplumlarda iyileştirici ve koruyucu olarak görülen yılan

bazı toplumlarda ise ölümcül olabilecek kadar tehlikeli bir hayvan olarak değer-

lendirilmiştir. Bir toplumda mucize şeklinde nitelendirilen yılan başka bir toplumda çift

yönlü işleviyle baskın bir sembol olabilmiştir. Böylesi farklı özelliklere sahip olan yılan,

bu çalışmada belli başlı coğrafi bölgeler ve semitik dinler ayrımına göre ele alınmıştır.

Buna göre yılan, Mezopotamya, Anadolu ve Mısır kültüründe tanrı, tanrıça ve

hükümdarlarla ilişkilendirilmiştir. Antik Yunan’da sağlıkla özdeşleştirilen yılan, Orta ve

Güney Amerika kültüründe dünyanın yaratılışında rol almıştır. Asya toplumlarında as-

trolojinin önemli bir ögesi olan yılan; Çingene, İskandinav ve Kelt kültüründe kurnaz ve

çift başlı bir yaratık olarak tasvir edilmiştir. Anadolu kültüründe ise o, bereketli ve

iyiliksever bir canlı olarak ön plana çıkmıştır. Kurnaz, sinsi ve hain; akıllı, koruyucu ve

kutsal yılanın genellikle birçok toplumda en belirgin özellikleri olmuştur. Ayrıca kabuk

değiştirerek yenilenen yılan, bu özelliğiyle ölümsüzlüğü imgelerken kötü ve sinsi ol-

masıyla da insana ölümü hatırlatan bir varlık olmuştur. Bazı toplumlar ise yılana

tanrısallık atfetmiştir. Böylece yılan etrafında oluşturulan mitolojik ve dinsel kültür

geçmişten günümüze; bilimden sanata ve mitostan inanca kadar birçok farklı düzlemde

kendini göstermiştir.

Anahtar Kelimeler: Yılan, Ölümcül, Ölümsüzlük, Kötücül, İyileştirici

Abstract

Snake is a reptile, squamous and archin animal. This animal has been labeled as

a mysterious living creature in many societies due to its frightening nature and vanity.

With its distinctive features, snake has played a role in the mythology and belief systems

of almost all cultures. In some of them, it has been considered as a healer and protector

while in others as a deadly dangerous animal. The snake which has been known as a

miracle worker has also been come to known as a dominant figure with its two opposing

characteristics. In this study snake is classified according to major geographical region

Page 2: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

276

Necati SÜMER

and Semitic religions. Accordingly snake is associated with god, goddess and emperors

in Sumerian, Anatolian and Egyptian culture. Snake is identified with health in ancient

Greece, it took part in the world’s creation in South and Central America culture. Snake

is an important element of astrology in Asian societies. Also it is portrayed as a cunning

and double headed creature in Gypsy, Scandinavian and Celtic culture. It came into

prominence as a fertile and charitable living creature in Anatolian culture. Snake can be

cunning, sneaky and traitor; or smart, protective and sacred which are two opposing

character in some of societies. Also with its ability to shed skin for renewal, the snake has

been labeled as immortal while its malicious and cunning nature has been associated

with mortality. Some communities have been attributed to serpent deity. Thus, these

mythological and religious aspects attributed to snake are still present in various fields

ranging from science to arts; from mythology to belief systems.

Keywords: Snake, Deadly, Immortality, Malicious, Healer

GİRİŞ

Bilimde, sanatta ve bazı gelenek ve

kültürlerde sıkça karşılaştığımız canlı var-

lıklardan birisi de yılandır. Bu varlık ken-

dine has birçok özelliğiyle kuşkusuz gizem-

li ve aynı zamanda ürkütücüdür. Neredey-

se her toplumda farklı bir değerle karşımıza

çıkan bu hayvan neden bu kadar ön plan-

dadır? Her an bir tabloda, şiirde veya daha

farklı bir düzlemde rastlayabileceğimiz

yılan acaba mitoloji ve inanç sitemlerinde

kendine nasıl bir yer bulmuştur? İnsanlığın

tarihsel serüveninde onun olumlu veya

olumsuz katkısı olmuş mudur? Bazı top-

lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde

bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-

le olarak görünmektedir. Bu amaçla yılanı

sadece biyolojik bir canlı olarak değil çok

boyutlu bir sembol olarak analiz etme çaba-

sı içinde olacağız.

Yılan bacaksız, pullu, sürüngen ve

silindir şeklinde olan bir hayvan olarak

tanımlanır. Zehriyle korku salan bu canlı,

girdiği birçok ortamda gizlenebilir, deri

değiştirebilir ve hayatta kalabilir (Menez,

2003, s. 38). Sadece bu özellikleriyle bile

dikkat çekici olan yılan, ilkelinden medeni-

sine birçok toplumda yaratıcı ve kutsal

sayılmıştır. O, bazı toplumlarda kötülüğün

simgesi bir şeytan, bazı toplumlarda ise

hem zehir hem de şifa olabilen özellikleriy-

le tanrısal bir hayvan olarak belirmiştir.

Yılan, Sümerlerden Hititlere; Anadolu’dan

Akdeniz’e kadar uzanan geniş bir yelpaze-

de çeşitli öykülere konu olmuştur. Ayrıca o,

Mısır, Yunan, Roma gibi birçok farklı antik

toplumda mitolojinin başat figürü olagel-

miştir. Genellikle yeraltı veya yerüstünü

temsil eden yılan, toprak altında yaşadığı

için onun ölü atalarla ilişkili olduğuna dair

yaygın bir kanaat oluşmuştur. Öyle ki bazı

dönemlerde tanrısal bir varlık olarak yılana

tapınılmıştır. Bu tapınma, İlk Çağ’da daha

çok ön plana çıkmış olsa da günümüz ilkel

kabilelerinde hala devam etmektedir (Han-

çerlioğlu, 1975, s. 561).

Yılan, derisini değiştirebilen bir

hayvan olduğu için yenilenmeyi temsil

etmiştir. Bu özelliği, onun ölümsüzlüğün

veya yeniden dünyaya gelişin simgesi ol-

masını sağlamıştır. Yılanın genellikle öz-

deşleştirildiği sembol ise aydır. Çünkü ay

da yılan gibi büyür, solar ve tekrar ortaya

çıkar. Yılan, aynı zamanda doğum ve ölüm

gizinin de ilahıdır. Yeryüzündeki değişim-

ler ona göre şekillenir. Ay, gelgitlerin oluş-

ması ve hayvanların beslenmesi için yetişe-

cek otların üzerine geceleri düşen çiyin

ilahıdır. Aya benzer şekilde yılan da suların

ilahıdır. O, yeryüzünde ağaçların kökleri-

nin arasında yaşar. Kayalıklara, bataklıkla-

ra ve su kaynaklarına doğru sürünerek

giden yılan, oralarda bir sarmaşık gibi kıv-

rılarak durur. Yılan, hızlı çatal dili ve öldü-

rücü zehriyle kendi kuyruğunu bile ısıracak

kadar tehlikelidir. Bu çerçevede o, etkileyici

özellikleri ve ayla yakın ilintisi nedeniyle

birçok mitosun ortak unsuru olmuştur

Page 3: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 277

(Campbell, 1995a, s. 13-14).

Yılan, ilk zamanlarda özellikle pa-

leolitik dönemde sonsuz yaşamın simgesi

olarak kabul edilmiştir. Bu durumla ilgili

birçok bulgu vardır. Nitekim antropolojik

araştırmalar neticesinde yılanın paleolitik

dönemde arka yüzünde ölüm labirenti bu-

lunan bir plaketle resmedildiği ortaya çıka-

rılmıştır. Bu plakette aynı zamanda ölüm

labirentinin yanında balık vardır. Burada

şaman kendinden geçmiş bir şekilde yatar-

ken kuşlar ölen ruhun uçuşunu betimle-

mektedir. Ölümü, yeniden doğuşu ve son-

suz yaşamı imleyen bu durum, daha sonra-

ki dönemlerde olduğu gibi genellikle yılan,

kuş, balık ve labirentle ifade edilmeye çalı-

şılmıştır. Buradan hareketle yılanın eskiden

beri ebedilikle özdeşleştirilen bir figür ol-

duğunu söylemek yanlış olmayacaktır

(Campbell, 1995b, s. 383).

Yılan, tarih boyunca önemsenen ve

her toplumda farklı yüzle anlam bulan bir

hayvan olmuştur. Bazı toplumlarda yılan

kendine özgü özellikleriyle ön planda olur-

ken, bazı toplumlarda ise yılan-ejderha,

Şahmeran gibi formlarla saygı görmüştür.

Diğer canlılara ait bazı özellikleri kendinde

birleştiren yılan böylece farklı varyantlarla

toplumda bir anlam ifade etmiştir. Her

kültür kendi dinamiklerine göre ona olum-

lu veya olumsuz anlamlar yüklemiştir.

Yılanın tarihsel çizgide hangi toplumda

nasıl bir işlev gördüğünü anlamak için söz

konusu bazı toplumlardan örnek vermek

gerekir.

1. Mezopotamya, Anadolu ve

Mısır Kültüründe Yılan

Dicle ve Fırat arasında kalan bölge

olarak ifade edilen Mezopotamya’da yılan-

lar hem tanrı hem de tanrıçalarla ilişkilen-

dirilmiştir. Örneğin Antik Mezopotamya’da

Nirah, bir yılan tanrısıdır. Ona, Mezopo-

tamya ve Elam arasındaki sınırda bulunan

Der şehrinin yerel tanrısı İştara’nın elçisi

olduğu düşünülerek tapınılmıştır. Benzer

şekilde yılan-ejderha motifi önce Ninur-

ta’nın sonra da Marduk’un hayvanı olarak

imgelenmiştir. Boynuzlara, bir yılanın be-

denine ve boynuna, bir aslanın ön ve bir

kuşun arka ayaklarına sahip olan yılan-

ejderha, Akad döneminden Hellenistik

dönemlere kadar ya koruyucu, büyülü

melez hayvan olarak ya da çeşitli tanrıların

simgesi olarak ifade bulmuştur. Bu yılan

türü Akadçada Muşhuşşu olarak adlandı-

rılmıştır. Bu kavram öfkeli yılan anlamına

gelmektedir. Sırasıyla Tişpak, Ningişzida

ve Marduk’un sembolü olan yılan-ejderha,

hizmetkârlığıyla bilinen bir hayvandır.

Mezopotamya sanatında resimlerde Tan-

rı’nın boynuna dolanmış şekilde tasvir edi-

lir. Kahramanlık ve koruyucu gibi özellikle-

ri, yılan-ejderhanın eski Mezopotamya’da

olumlu bir işlev gördüğünü ortaya koy-

maktadır (Black ve Green, 2003, s. 237).

İlk Sümer hükümdarı, MÖ

3000’lerde tahta çıkmış olan Etena isimli Kiş

kralıdır. İnsanoğlunun bilinen ilk impara-

torluk kurucusu olan Etena, ilk dönem Sü-

mer tarihinde dikkate değer bir isimdir.

Efsaneye göre Kral Etena, tanrılardan kor-

kan ve tanrısal kültleri sadakatle uygulayan

bir kişidir. Fakat çocuksuz olmakla eleşti-

rilmesi soyunu sürdürecek bir evlada sahip

olmaması konusunu kendisine dert etmesi-

ne sebebiyet vermiş ve bu durum da onu

ciddi şekilde endişelendirmiştir. Bu yüzden

en önemli dileği Doğum Otunu elde etmek-

tir. Fakat bu ot, ölümlülerin ulaşamayacağı

kadar yüksekte olan gökte bulunur. Etena,

göğe çıkmak için bir kartaldan yardım alır.

Efsaneye göre bu kartal, yılanla sıkı dostlu-

ğu olan bir hayvandır. Fakat yılan, bu dost-

luğa ihanet edip kartalın yavrusunu yer ve

onu daha sonra bir çukura atar. Etena, Do-

ğum Otu’nu bulmak için kartalın kanatla-

rında bir ölümlü olarak göğe yükselir. Bu

efsanede yılan, dostluğu uzun süre devam

ettirmeyen ve istediği zaman ihanet edebi-

len bir varlık olarak tasvir edilmiştir. Yıla-

Page 4: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

278

Necati SÜMER

nın en temel özelliklerinden biri olan kötü

olma vasfı, birçok antik toplumda olduğu

gibi burada da söz konusudur (Kramer,

2002, s. 65).

Yılan, ünlü Sümer destanı Gılga-

mış’ta da ölümsüzlük bitkisini kahraman

Gılgamış’tan aşıran kötü bir hayvan olarak

sembolize edilir. Destana göre Gılgamış,

canavar tanrı Humbaba ile savaştığı için

yaralanan ve bu yarasından ötürü ölen

dostu Enkidu1 için çok üzülür. Bu olaydan

sonra ölümsüzlük arayışına girer. Bu sebep-

le sonsuz yaşamın sırrını taşıyan Utnapist-

him’in yanına gider. Fakat bu Tanrı, böyle

bir şeyin imkânsız olduğunu söyler. Gılga-

mış’ın durumunu gören Utnapisthim’in

karısı Siduri, ona acır ve bir gölette kayalar

arasında gizli ölümsüzlük bitkisinin oldu-

ğunu söyler. Gılgamış oraya gider ve bitki-

yi alır. Fakat o sırada bir yılan süzülerek

Gılgamış’ın elindeki bitkiyi aşırır. Yılanın

gençleştiğini gören Gılgamış, hıçkırıklar

içinde ağlamaya başlar. Bir hiç için bu ka-

dar zahmete katlandığının farkına varır.

Yılanın bitkiyi yemesi ve gençleşmesi Gıl-

gamış’ı ölümsüzlük ve tanrısallık arayışın-

dan vazgeçirdiği gibi ona ölümlü bir varlık

olduğunu da hatırlatmıştır (Jackson, 2013, s.

79-83). Yılanın ölümsüzlüğe ulaşmak iste-

yen kahramana son anda engel olması

onun hem ölümlülüğe vurgu yapması hem

de sonsuz yaşamla nitelendirilen bir varlı-

ğın başkasının da kendisine benzemesini

1 Yaratılış tanrısı Aruru’nun tanrıların babası Anu ve

savaş tanrısı Ninurta’ya örnek olarak yarattığı doğal

insandır. Gılgamış’ın önceleri rakibi olan Enkidu daha

sonra onunla dost olmuş ve canavar tanrı Humbaba ile

savaşmıştır. Başta vahşi ve hayvani özelliklere sahip

olan Enkidu, İştar’ın tapınağında kutsal rahibe olan

Sahamhat ile tanıştıktan sonra medenileşmiştir. Danny

P. Jackson, Gılgamış Destanı, Çev.: Ahmet Antmen,

Ankara: Arkadaş Yayınevi, 2013, s.91. Ayrıca Kürşat

Demirci’ye göre Enkidu, insan doğasındaki medeni-

leşmemiş ve eğitilmemiş benlik arketipinin figüre

edilmiş halidir. Demirci, bu kahramanı uygarlığa geçiş

sürecinde kurulan modern düzene adaptasyon güçlü-

ğü yaşayan ve insan benliğinde varlığını sürdüren

vahşi bir hayvana benzetmiştir. Kürşat Demirci, Eski

Mezopotamya Dinlerine Giriş, Tanrılar, Ritüel, Tapınak,

İstanbul: Ayışığıkitapları, 2013, s.44.

istememe davranışı olarak değerlendirilebi-

lir.

Sümer destanlarında anlatılan baş-

ka mitoslarda da yılan motifine rastlamak-

tayız. Sümerli bir şairin anlattığı destanda

Sümerlerin Su Tanrısı Enki ile korkunç

canavarda vücut bulan ölüler diyarı arasın-

daki mücadele anlatılır. Burada yılanın

üstlendiği rol, büyü bilmeyen ve bulundu-

ğu yere zarar veren kötü bir hayvan olma-

sıdır. Destana göre Fırat’ın kenarında Hu-

luppu adı verilen bir ağaç rüzgâr tarafından

sökülüp nehirde sürüklenir. Ağacı, nehirde

fark eden Sümer tanrıçası İanna, onu kenti

Erek’e götürüp bahçesine diker. Ağaç, za-

manla büyür fakat ne dalı ne de yaprağı

olur. Çünkü büyünün ne olduğunu bilme-

yen yılan dibine, korkunç İmdugud Kuşu

tepesine ve vampir Lilith de ortasına yuva

yapmıştır. Tanrıça İanna üzüntü duyduğu

bu durumu ağabeyi Gılgamış’a anlatır. Kız

kardeşine yardım etmek isteyen Gılgamış,

baltasıyla ağacın dibindeki yılanı öldürür.

Böylece İmdugud Kuşu yavrusunu alıp ka-

çar. Lilith ise ağacın ortasındaki evini yıka-

rak ıssız harabelere kaçar. Gılgamış, ağacı

keserek taht ve araba yaptıktan sonra onları

İanna’ya verir (Jackson, 2013, s. 262-263).

Yılan, Mezopotamya’nın bir parçası

olan İran topraklarında da önemsenen bir

motiftir. İran dinlerinden Zerdüştlükte

“Sonsuz Zaman” anlamındaki Zervan Aka-

rana vardır. MS 190’larda bir mitra tapına-

ğında bulunan bu figürde, aslan başlı bir

adamın çıplak vücudu bir yılan tarafından

yedi defa sarmalanmıştır. Bu figürde dört

mevsimi temsil eden dört kanat ve ayrıca

yıldırım işareti vardır. Adamın çıplaklığını

örten yedi halkalı yılan ise geçiciliği ve

haftanın yedi gününü temsil etmektedir.

Buna göre Güneş günü (Sunday/Pazar), ay

günü (Moonday/Monday Pazartesi), Mars

günü (Germen Tiwes/Tuesday Salı), Mer-

kür günü (Germen Woden/Wednesday

Çarşamba), Jüpiter günü (Germen

Thor/Thursday Perşembe), Venüs günü

(Germen Frigg/Friday Cuma) ve Satürn

Page 5: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 279

günü (Saturday Cumartesi) anlamına gel-

mektedir. Hayatın geçiciliğine ve ölümlü-

lüğe vurgu yapan bu yılanların her biri

aynı zamanda gerçeğe ulaşmak için tercih

edilen mistik yolları da ifade etmektedir

(Campbell, 1995a, s. 220-223).

Anadolu’da yaşayan toplumlardan

bir olan Türklerde yılan ata ve yılan ana

kavramı vardır. Yılan ata veya tanrı, yılan-

ların kendisinden türediği efsanevi yaratık-

tır. Bu hayvan belden aşağısı yılan, üst kıs-

mı ise insan olarak tasvir edilir. Yerin yedi

kat altında yaşayan bu hayvan, her derde

deva olan bir canlı olarak bilinir. O, tek

veya çift boynuzlu olarak betimlenir. Yılan

ana ise yılanlara hükmeden bir tanrıçadır.

Yer altı güçlerini simgeleyen yılan ana,

yılan atanın aksine kara değil beyazdır.

Yılan ananın karnının altını sıvazlayan

kimselerin her şeyin gizemini çözeceğine

inanılır. Yılan ata ve yılan ana motifleri

Türklerde ölümlüleri iyileştiren ve sırları

açığa çıkaran bir varlık olarak ön plandadır.

Dolayısıyla sonsuz yaşamı imleyen yılan

motifinin diğer kültürlerde olduğu gibi

burada da hastalıklara şifa dağıtması veya

sağaltıcı özelliğiyle bilinmesi olumlanan ve

beklenen bir durumdur (Karabulut, 2011, s.

238-239).

Yılan, Mısır mitolojisinde kabuk

değiştirebilen ve kendini yenileme özelliği-

ne sahip bir varlık olarak tasvir edilir. Bu

çerçevede o, sonsuz yenilenmenin sembo-

lüdür. Özellikle kobra yılanı, Mısır mitosla-

rında zehriyle ünlenen korkutucu ve kutsal

bir figürdür. Bu türün en tipik örneği, Ura-

eus2 adlı kraliyeti koruyucu ve bilgeliğin

temsilcisi olan yılandır. O, kral ve kraliçele-

rin güvenliğini sağlayan bir yaratık olarak

olumlu işlev görmektedir. Aynı zamanda

2 Kraliyet imajını temsil eden kobra yılanı niteliğinde

olan Uraeus, zehirli bir yılandır. Genellikle resim,

heykel, mücevher ve sanatsal kalıntılarda resmedilir.

Don Nardo, Eygptian Mithology, Berkeley: Enslow

Publishers, 2001, s.120.

krallığı temsil eden ve düşmanlarına zehri-

ni akıtan Uraeus, gücünü Güneş Tanrı-

sı’ndan alır. Bataklıklar, tarlalar ve çöllerde

yaşam alanı bulan yılan, antik Mısır’da

bereketli yaşamın ve bol hasadın sembolü

olarak kabul edilir. Yılanın bu özelliği onun

üretkenlik ve yenilenmenin açık bir simgesi

olduğunu göstermektedir (Pinch, 2002, s.

198-200).

2. Antik Yunan ve Hellen Kültü-

ründe Yılan

Yılan, antik Yunan’da sağlıkla öz-

deşleştirilmiş bir hayvandır. Sağlıkla ilintili

olaraksa tıp, yer altı sularının bir şifa kay-

nağı olarak bitkilere öz verdiği ve bu öz

vesilesiyle insanların hayat bulduğu mesle-

ğin adıdır. Bu çerçevede Asklepios, Yunan

mitolojisinde tıbbın ve sağlığın Tanrısı ola-

rak bilinir (Campbell, 1995b, s. 190). Apollo

ve Koronis’in oğlu; Hygeia ve diğer bazı

tanrıların babasıdır. Latince adı Aescu-

lapius olan bu Tanrı, yılanlı asa veya asaya

dolanmış yılan şeklinde tasvir edilir. Yılan-

lar sık olarak kabuk döktükleri ve ciltlerinin

altında parlak yeni deriler ortaya çıkardık-

ları için yenilenmenin sembolü olmuştur.

Bu özellikleri dolayısıyla yılan, Yunan mi-

tolojisinde “Caduces” adı verilen bir değ-

neğe sarılmış ikizler olarak tasvir edilir.

Kültü antik Yunan’da Epidaurus’ta bulu-

nan bu mitolojik Tanrı, hastaları tedavi

etmekle ünlüdür. Efsaneye göre Asklepios,

bilge ve nazik Kheiron’dan iyileştirme sa-

natını öğrenir. Asklepios, bu sanatta uz-

manlaşır ve ölüleri bile diriltecek bir bilge-

liğe ulaşır. Asklepios’un insanları ölümsüz

yapmasından endişelenen büyük Tanrı

Zeus, bir yıldırım ile onu vurur. Böylece

Zeus, onu küçük bir şifa veya tıp uzmanı

haline getirmiş olur. Böylesi mitolojik arka

planı olan Asklepios, sağlığı sembolize

eden yılanlı değnek motifiyle antik dönem-

den günümüze kadar önemini korumuştur

(Daly, 2004, s. 17).

Efsaneye göre Antik Yunan şehirle-

Page 6: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

280

Necati SÜMER

rinden Attika’nın ilk Kralı Kekrops, yarı

yılan yarı insan biçiminde bir yaratıktır. O,

Atina’yı kurmuş ve Athena ile Poseidon

arasındaki savaşta hakem olmuştur. Anla-

tıya göre Athena, Kekrops’un kızlarına bir

hediye kutusu yollar. Meraklarını yeneme-

yen kızlar, kutuyu açtıklarında delirir ve

gidip kendilerini Akropolis kayalıklarından

aşağı atarlar. Attika’da Çiy Tanrıçası olan

bu kızlar, ekinlere bereket saçmakla meş-

hurdur. Fakat onlar meraklarının kurbanı

olmuşlardır. Bu söylencede yılan arabulu-

culuk rolü üstlenerek olumlu bir işlev gör-

müştür. Onun insan bedeninde simetrik bir

parça olarak yer alması da ölümlülüğe bir

vurgudur (Necatigil, 2006, s. 89).

Başka bir Yunan mitosunda yılanın

bereketle özdeşleştirildiği görülür. Bu mito-

sa göre antik Yunan’da Pire adı verilen

yerde yaşayan halk, Zeus Meilichous adı

verilen yılan Tanrı’ya tapardı. Meilichous,

Zeus tarafından yutulan eski Atina tanrıla-

rındandır. O doğum ve ölüm Tanrısı olarak

ünlenmiştir. Epir halkı bereket ve kan dö-

kümüyle de ilişkili olan bu Tanrı’ya, başta

domuz olmak üzere çeşitli kurbanlar su-

nardı. Epir halkı Apollon ve Zeus Meilic-

hous için çeşitli şölenler düzenleyerek onla-

ra karşı saygılarını dile getirirdi. Halk, or-

manların içinde bu yılan Tanrı’ya adaklar

adamak için bir mabet yapmıştı. Buradaki

yılanlara rahibeler dışında kimse yaklaşa-

mazdı. Rahibeler, çıplak halde düzenli ola-

rak yılanlara yemek sunardı. Epir halkı,

yılanlar rahibeye yaklaşıp ona zarar ver-

meden yemeğini aldığında, o yılın bereketli

ve sağlıklı geçeğine inanırdı. Fakat yılanlar

rahibeye zarar verdiğinde ise o yılın kurak

ve hastalıklı geçeceğine inanılırdı. Yılanın

sağlık, bereket ve tapınma nesnesi olması

Mezopotamya kültüründe olduğu gibi Yu-

nan kültüründe de bir gerçeklik olarak

karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca yılan burada

hem bolluk vesilesi hem de kuraklık sebebi

olarak çift yönlü bir işlev görmektedir

(Campbell, 1995a, s. 22-23).

Yılan hakkındaki diğer bir Yunan

mitosuna göre Zeus’un dördüncü evliliğin-

den karısı olan Tanrıça Demeter, Zeus'tan

olma kızı Persefon ile Girit'ten Sicilya'ya

gelir. Kyane kaynağı yanında bir mağara

bulup kızı buraya gizler. Ayrıca kızın ara-

basına koşulmuş iki yılanı oraya bekçi ola-

rak koyar. Persefon, mağarada yünden ağ

örmeye başlar. Bu sırada annesi Demeter,

kızın babası Zeus'un, kızın varlığını öğ-

renmemesine çalışmaktadır. Fakat Tanrı

(Zeus), kızına bir yılan biçiminde yaklaşır

ve onu bir oğula yani Dionisos'a hamile

bırakır. Dionisos, mağarada doğup orada

yaşamını sürdürmeye başlar. Zeus'un kıs-

kanç karısı Hera, Titanları bu erkek çocuğu

kesmeleri için gönderir. Sonuçta Titanlar,

oynayan çocuğa çullanarak onu yedi par-

çaya ayırır. Bu mitosta yılan hem koruyucu

hem de sinsiliğiyle ön plana çıkmaktadır.

Birçok anlatıda olduğu gibi yılanın gizlice

bir tanrıçaya yaklaşıp onu hamile bırakması

bilinen bir izlektir. Bu çerçevede Zeus’un

Persefon’a yaklaşmak için yılan figürüne

bürünmesi dikkat çekicidir (Campbell,

1995b, s. 107).

Yunan mitolojisinde yılan, çoğu

zaman korkutucu bir varlık olarak bilinmiş-

tir. Genç kızların yılan tarafından kaçırıl-

ması ve bir kahramanın ortaya çıkıp onları

kurtarması sıkça tekrarlanan bir izlektir.

Bununla ilintili bir mitosa göre Perseus,

kanatlı sandallarıyla Etiyopya’nın üstünden

geçerken güzel bir prensesin deniz kena-

rındaki kayalıklarda zincirlendiğini görür.

Onu bir deniz yılanı kaçırmış ve oraya bağ-

lamıştır. Perseus, prensesi kurtarmaya çalı-

şırken birden bir canavar kadar büyük olan

deniz yılanı ortaya çıkıp ona saldırır. Bü-

yük bir boğuşmanın ardından Perseus,

yılanı öldürür ve prensesi özgürlüğüne

kavuşturur. Böylece Perseus, Etiyopya hü-

kümdarının kızı Andromeda’yı kurtararak

bir kahramanlık sergilemiş olur. Burada

hem kahramanlık miti hem de kötü huylu

olan yılanın yenilgiye uğratılması durumu

vardır. Yılanın korku veren bir varlık ola-

rak öldürülmesi onun kötü huylu olduğu-

Page 7: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 281

nu vurgulamaktadır (Campbell, 1995b, s.

189-190).

3. Orta ve Güney Amerika Kül-

türünde Yılan

Bir Orta Amerika halkı olan Aztek-

ler, değişik kabileler halinde farklı coğraf-

yalarda yaşamıştır. Onların dünyanın yara-

tılışı hakkında yılanla ilgili çeşitli mitosları

vardır. Güneşin bir gün gökyüzünde do-

nup bütün dünyayı mahvedeceğinden kor-

kan Aztekler, tanrılar için insan kurban

etmekten çekinmezler. Azteklerin güneşin

dünya etrafındaki dönüşünün durmasın-

dan korkmalarının temel nedeni, onların

dünyanın güneş sayesinde yaratıldığına

inanmalarıdır. Bir Aztek mitosuna göre

Quetzalcoatl ve Tezcatlipoca adı verilen iki

güçlü Tanrı, dünyanın Tlaltecuhtli denilen

çirkin ve kötü huylu bir Tanrıça tarafından

yeniden yaratılmasını kabullenmez. Fakat

bu Tanrıça gökyüzü ile sular arasında ne

varsa hepsini yok etmektedir. Oldukça

büyük ve çirkin olan bu Tanrıça, vücudun-

da birçok ağzı ve ağzında birçok keskin dişi

olan bir canavardır. İki güçlü Tanrı Quet-

zalcatl ve Tezcatlipoca, önüne gelen her

şeyi yutan bu canavarı ortadan kaldırıp

dünyayı yeniden yaratmak ister. Bir plan

yapan Tanrılar, kendilerini devasa bir yıla-

na dönüştürür. Quetzalcatl ve Tezcatlipoca

bir anda tanrıçaya sıkı bir şekilde sarılarak

onu iki farklı yöne çeker. Canavarın başını

vücudundan ayıran Tanrılar, bu iki parça-

dan yeni bir dünya yaratır. Böylece yılan

sayesinde dünya kötü bir canavardan kur-

tulur ve yeni bir yaratılış gerçekleşmiş olur.

Burada yılanın bir kahraman olarak ön

plana çıkması dolayısıyla olumlanması söz

konusudur (Taube, 1995, s. 36-37; Schuman,

2001, s. 75-79; Campbell, 1995b, s. 226).

Güney Amerika halklarından olan

İnkalarda yılan bereketin ve büyünün sim-

gesi olarak önemli bir motiftir. Özellikle

Amaru, İnkalar arasında bilinen en meşhur

yılandır. Doğaüstü güçleri olduğuna inanı-

lan Amaru, çift başlıdır. Yer altı yılanı vas-

fıyla bilinen Amaru, şiddetli bir şekilde

yerden çıkabilen tatlı suyla ilintili bir var-

lıktır. Ara sıra insanlara temiz sularda gö-

rünen bu yılan, önce insanları taciz etmekle

sonra da onları acımasızca öldürmekle ün

salmıştır. Bu özelliğinden dolayı İnkalar,

savaş esirlerini ceza olarak bu yılana verir-

di. Hakkında birçok efsane üretilen bu yı-

lan, İnka kültüründe ve sanatında çift başlı

ve çift gövdeli olarak resmedilir. Bu tasvir-

lerde aslında yılan diğer tanrılarla mücade-

le ettikten sonra taşa dönüşen Tanrıça

Amaru’yu simgelemektedir. Dolayısıyla

İnkalarda yılan hem kurtarıcı hem de ceza-

landırıcı özelliğiyle çift taraflı bir işlev gör-

mektedir (Steele, 2004, s. 95-97).

Güney Amerika ülkesi Peru’da ya-

şayan ilkel kabileler arasında Lik adı veri-

len yılan hakkında anlatılan bir mitos var-

dır. Bu mitosa göre Lik, kuyruğunun içinde

balık taşıyan doğaüstü, büyük bir yılandır.

O, kışın suların göllerden çekilmesiyle ku-

rak alanda kendine yer bulan ve nadir ola-

rak görülebilen bir hayvandır. Her seferin-

de büyüsü sayesinde hafifleşen Lik, efsane-

ye göre kendisini sulak yerlere götürenlere

yardım eder, onların dileklerinin gerçek-

leşmesini sağlar. O, yardımsever insanlara

başkalarına söylememek koşuluyla balık

verir (Strauss, 2012, s. 384-385). Yılanın bu

olumlu özelliği başka ilkel kabileler arasın-

da da görülür. Örneğin Amerikan Kızılderi-

lileri arasında da yılan, kuşlarla birlikte bir

mucizeye işaret eden hayvan olarak bilinir.

Doğaüstü özelliklere sahip olma, hem be-

densel hem de işlevsel olarak çift yönlülük

arz etme Orta ve Güney Amerikan kültü-

ründe yılan motifinin ön plana çıkan temel

özellikleridir (Campbell, 1995b, s. 293-294).

4. Asya Kültüründe Yılan

Bir Asya halkı olan Çinliler arasın-

da yılan önemli bir motiftir. Hem yılan hem

de ejderha birçok tören ve ritüelde kendine

yer bulan bir hayvandır. Çin resim sanatın-

Page 8: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

282

Necati SÜMER

da yılan, renkliliği ve zekâsıyla ön plana

çıksa da bazen de kötü olarak da bilinmek-

tedir. Çünkü Çin mitolojisi ve folklorunda

yılanlar genellikle masum göründüğünde

bile zarar verebilen ve kimliğini gizleyebi-

len kötü tanrılar olarak görülür. Onlar dal-

kavukluk ve yanlış yönlendirme yöntemini

kullanarak istediklerini elde edebilen kur-

naz ve bencil varlıklardır. Yılan aynı za-

manda Çin astrolojisindeki burçlardan biri-

sidir. Ejderha formunda ise kültürün en

değer verdiği ve saygı duyduğu yaratıklar

arasında yer alır. Dolayısıyla yılan, Çinliler

arasında hem görsel olarak çekici hem de

işlevsel olarak itici bir motif şeklinde belirir

(Robertz, 2004, s. 110).

Hint dinleri ve mitolojisinde de yı-

lanla ilgili birçok inanç vardır. Özellikle

Budizm, Hinduizm’e oranla yılanların

olumlu işlev kazandığı ve önemsendiği bir

dindir. Budist metinlerde yılan sürekli

Budda’ya güzel sözler söyleyen ve onu

kutsayan bir hayvan olarak betimlenir.

Güzel bir insan biçiminde resmedilen yılan,

zor zamanlarda Budda’ya övgü dolu sözler

sarf ederek onu hayatta tutmaya çalışır. Bir

yolculuk esnasında köylü kızlar tarafından

zayıf bir şekilde bulunup beslenen Bud-

da’nın Nairancana nehrinde Kalika adlı

yılana rastlaması ve onun tarafından övü-

lüp kutsanması bilinen bir Budist söylence-

dir. Budistlerin yılana olumlu yaklaşımının

aksine bazı Vişnucu Brahmanlar yılanı kötü

bir insan veya tanrı formu olarak kabul

eder. Fakat Hindular arasında yılanı olum-

layan yaklaşımlar da yok değildir (Rubben,

1995, s. 93-94).

Yılan, Hindu kültüründe olumlu

anlamda genellikle ölümsüzlüğün ortaya

çıkmasına yardımcı olan bir figür olarak

ifade edilir. Hindu anlatılarında yılanının

bu rolünü anlatan bazı mitoslar vardır.

Bunlardan birine göre tanrılar ve titanlar,

kendilerinden daha üst konumda olan

Hindu tanrıları Vişnu ve Şiva’nın emriyle

Samanyolu’nu yayıkta dövüp yağını çı-

karmak için işbirliği yaparlar. Bu iş için

Dünya Dağı’nı yayık sopası, Dünya Yıla-

nı’nı da çevirme ipi olarak kullanırlar. Böy-

lece bu ipi, dağa sarmalamış olurlar. Koru-

yucu Tanrı Vişnu, Dünya Dağı’nı; tanrılar

yılanın başını; cinler de yılanın kuyruğunu

tutup onu bin yıl çevirirler. Böylece hep

birlikte Ölümsüzlük Yağı’nı yapmış olurlar.

Burada yılanın diğer olumsuz özelliklerinin

aksine olumlu bir katkısı vardır (Campbell,

1995b, s. 239). Ayrıca Hindu üçlemesinin

önemli tanrılarından biri olan Şiva’nın çoğu

tasvirlerinde saçında kobra yılanı bulunur.

Edebiyatta da iki biçimli kozmik ve efsane-

vi insan olarak gösterilen Şiva ay, yaprak ve

yılan sembolleriyle tanrısal bir varlık olarak

belirir (Turani, 2010, s. 288).

5. Diğer Kültürlerde Yılan

Çingene kültüründe yılan, kendi-

sinden korkulmasına rağmen kutsal bir

hayvan olarak kabul edilir. Yılanla karşıla-

şan kişinin uzun ve sağlıklı yaşayacağına

inanılır. Balkanlarda yaşayan Kaldera Çin-

geneleri, yılanın tanrısal bir varlık olduğu-

na inanmasalar da günümüzde bile ilkba-

harda yılan günü olarak bilinen tanrısal

Serpent gününü kutlarlar. Bu inanca göre

yılan, hava durumunu düzenleyen bir Tan-

rı’nın özelliklerini taşıdığı için gök gürültü-

sü ve yıldırım çıkarabilmektedir. Çingene

mitoslarında yılan tohumlar ağacının kök-

lerini ağzında tutan, Suyolak adlı devi ka-

yaya bağlayan ve karnında Kadın Büyücü-

ler’i taşıyan kahraman bir motiftir. Bu mi-

toslardaki temel izlek, yılanın olumlu bir

işlevsellik göstermesidir. Çingene kültü-

ründe yılanın iyi olması ve uzun yaşamayı

sağlayan bir hayvan olarak kabul görmesi

diğer kültürlerde olduğu gibi ölümsüzlük

izleğiyle açıklanabilir (Berger, 2000, s. 95-

96).

İskandinav mitolojisinde önemli

tanrılardan sayılan Thor, aslında yedi hal-

kalı yılandan biridir. Germen tanrıları ara-

sında da meşhur olan Thor, Jupiter veya

Perşembe gününü (Thursday) temsil eden

yılana denk gelen bir Tanrı’dır. O, gücünü

babası Odin’den alan yetenekli bir ilahtır.

Page 9: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 283

Thor, asla kılıç veya mızrak taşımaz fakat

bütün savaşlarda öldürücü özelliğiyle bili-

nir. Başından bir sürü macera geçen Thor,

en sonunda Midgar adlı yılanla savaşır ve

onu çekiçle denizin altında öldürür. Fakat

yılan ölmeden önce zehirli kuyruğunu

Thor’a sürer ve onu zehirler. Böylece dün-

yanın koruyucusu ve gücün simgesi olan

Thor, bir yılan yüzünden hayatını kaybet-

miş olur. Bu mitos özelinde İskandinav

mitolojisinde yılanın, önemli bir güce karşı

başka tehlikeli ve kurnaz bir gücü temsil

ettiğini söyleyebiliriz. Bir güç imgesini tem-

sil eden yılanın Hellen kültürünün yayıldı-

ğı birçok yerde bulunması bu varlıkla ilgili

yaygın bir inanışın olduğunu ortaya koy-

maktadır (Campbell, 1995a, s. 398-400).

Avrupa’da yaşamış halklardan olan

Keltler arasındaki bazı mitoslarda koç başlı

yılan önemli bir figürdür ve aynı zamanda

dinsel bir semboldür. Doğaüstü ve sağaltıcı

özellikleri bulunan bu sürüngen varlık,

sadece Keltlerde değil aynı zamanda Galya

ikonlarında da kendine yer bulur. Bazen

balığa benzer kuyruklu bir canlı olarak

tasvir edilen ve bereketin simgesi olan bu

yılan, Cernunnos adlı toprak tanrısını sem-

bolize eder. Koç başlı yılan İnkalarda Ama-

ru yılanında olduğu gibi verimlilik, koru-

yuculuk ve korkutuculuk vasıflarıyla ön

plandadır (Monaghan, 2004, s. 391; Maier,

1997, s. 232).

Anadolu coğrafyasında da yılanla

ilgili bazı anlatılar vardır. Bu anlatıların

batıl olup olmaması yılanın önemli bir mo-

tif olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Çünkü yeryüzünde neredeyse her toplum-

da yılan bir şekilde kendine yer bulabilmiş-

tir. Bu hakikat ışığında Anadolu’daki yay-

gın bir inanışa göre öldürülüp ağaca asılan

yılan, yağmurun yağacağına işarettir. Ana-

dolu’da yağmur duasına çıkan köylüler bu

inanışı göz ardı etmezler. Bu sebeple yılanı

öldürüp ağaca asarlar. Fakat öldürülen

yılan suya atılıp kaybolursa bu yağmurun

hiç durmayacağı hatta sel ve taşkınlara

neden olacağı anlamına gelir. Bu yüzden

köylüler öldürülen yılanı bir ipe bağlayıp

sudan çıkarır ve daha sonra onu toprağa

gömer. Yine Anadolu’da yılan etrafında

oluşturulan bazı inanışlar vardır. Yılanın

kimi hastalıklara iyi geldiği ve sinir bozuk-

luklarını tedavi ettiği şeklinde yaygın ina-

nış bunlardan biridir. Anadolu kırsalında

yılanla ilgili çeşitli büyülerin yapılması da

bilinen bir izlektir. Yılanın doğaüstü güçleri

olduğuna inanıp ona tanrısal bazı özellikler

atfetmek aslında ona dini bir hüviyet ka-

zandırma girişimidir (Eyuboğlu, 1998, s. 77-

81).

Anadolu’da, Çukurova bölgesinde

yılanların başı olarak bilinen Şahmeran ile

ilgili bazı efsaneler vardır. Bu yılan, halk

arasında Şahmaran veya Şahmeran olarak

bilinir. İnsan başlı ve yılan gövdeli olan

Şahmeran, Farsçada yılanların şahı anla-

mındaki Şah-ı Mârân kelimesinden gelir.

Onun başında boynuzu, süslü tacı, kuyru-

ğu ve yılanbaşlarından oluşan ayakları

vardır. Bu farklı görünümüyle o, hem este-

tik ve çekici hem de yabanıl ve gizemlidir.

Bu mitolojik motif Hint, İran, İbrani ve

Arap izleri taşımaktadır. Şahmeran hikâye-

si, başta Tarsus ve Mardin olmak üzere

Anadolu’nun değişik yerlerinde efsane

veya masal formunda anlatılmaya devam

edilmektedir. Genellikle gizemli ve olumlu

özelliğiyle bilinen Şahmeran, insanlara

yardım eden iyiliksever bir varlık olarak

tasvir edilir. O, hastaları iyileştiren ve bere-

ket getiren bir semboldür. Bu yüzden Ana-

dolu’da evlerde halı ve kilimlere dokunur;

evlenecek kızların çeyizlerinde işleme ola-

rak bulunur. Bir gücü temsil eden Şahme-

ran, insanı birçok kötülükten korur. Yangın

ve sel gibi afetlerden kurtaran; bolluk ve

uğur getiren Şahmeran, Anadolu’da ayrıca

cama, ahşaba ve taş baskılara işlenir. Farklı

boyama ve örme teknikleriyle el sanatlarına

konu olur (Çıblak, 2007, s. 185-196; Uğurlu,

Page 10: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

284

Necati SÜMER

2007, s. 1691-1718).

6. Semitik Dinlerde Yılan

Yılan sadece mitoslarda değil aynı

zamanda önemli inanç sitemlerinde de

kendine yer bulabilmiştir. Nitekim semitik

dinlerden biri olan Yahudilikte yılan motifi

kayda değer bir öneme sahiptir. Bu dinin

kutsal kitabı Eski Ahit’te yılanla ilişkili bazı

olaylar vardır. Bunlardan birine göre Tanrı

Yehova, Aden’de bir bahçe yaratıp onun

ortasında iyiyle kötüyü bilme ağacını yük-

seltir. Tanrı, Âdem’i topraktan Havva’yı ise

onun kaburga kemiğinden yarattıktan son-

ra onlara bu ağacın meyvesinden yemeyi

yasaklar. Yahve, onlara bu ağaçtan yedikle-

ri takdirde hemen öleceklerini söyler (Yara-

tılış, 2: 8-22). Âdem ve karısı, utanma duy-

gusundan yoksun bir şekilde Aden’de çıp-

lak olarak dolaşır. Tanrı’nın yarattığı en

kurnaz yabanıl hayvan olan yılan, Hav-

va’nın bilgelik ağacının meyvesinden ye-

mesi için onu kışkırtır. Havva’ya bu ağacın

meyvesinden yedikleri takdirde gözlerinin

açılıp Tanrı gibi bilge olacaklarını söyleyen

yılan amacına ulaşır. Yılanın tuzağına dü-

şen Havva, ağacın meyvesinden yer ve bir

kısmını da eşine yedirir. Böylece ikisinin de

gözleri açılır. Çıplak olduklarını anlayan

çift, mahrem yerlerini örter. Tanrı, onları

çıplak olarak görüp bunun sebebini sordu-

ğunda Âdem, Havva’yı; Havva da yılanı

suçlar. Bunun üzerine Yahve, yılanı hay-

vanların en lanetlisi ilan ederek ona hayatı

boyunca toprak yeme ve karnı üzerinde

sürünme cezası verir. Havva’yı doğum

sancısı çekmekle cezalandıran Yahve,

Âdem’e de hayatı boyunca emek vererek ve

alın teri dökerek çalışıp kazanma cezası

verir (Yaratılış, 3: 1-19).

Yılan, Eski Ahit’te yaratılış bölü-

mündeki pasajlara bakıldığında olumsuz-

lanan bir motiftir. O, Havva’nın aklını çelen

ve bilgelik ağacının bekçiliğini yapan kur-

naz bir hayvandır. Dolayısıyla Eski Ahit,

Âdem ve Havva’yı safça kanan yılanı ise

kandıran bir konumda tasvir eder. Eski

Ahit anlatısında yılan, diğer birçok kültür-

de olduğu gibi hayat veya gençliğin koru-

yuculuğunu da simgelemektedir. Fakat

Yahudi kutsal metninde yılan, Tanrı ile

insan arasında sorun çıkaran bir varlıktır.

O, ilk insanların cennetten kovuluşuna

neden olmuştur. Kurnazlığı yanında kötü

olması yılanın Yahudilikteki en belirgin

özelliğidir. Bu dinde yılan, insanın ölüm-

süzlük arzusuna vurulmuş bir sekte olarak

ifade edilmiştir. Ölümlü varlıkların iyi ile

kötüyü bilmeleri ve ölümlü olduklarını

anlamaları yılanın kötü niyeti ve davranış-

ları nedeniyledir (Eliade, 2003, s. 207-208).

Yahudi din adamları yılanın önce kadını

sonra da Âdem’i kandırarak onların hata

yapmasına neden olan kurnaz bir hayvan

olduğu konusunda görüş birliğindedir.

Onlara göre bahçeye gözcülük yapan yılan,

zayıf olduğu için önce kadını; kadın da

şehvetiyle Âdem’i kandırmıştır. Dolayısıyla

yılan kurnazlığıyla Havva da şehveti ve

aklıyla Âdem’in günah işlemesine neden

olmuştur. Böylece Eski Ahit anlatısında ve

Yahudilik kültüründe yılan figürü aldatma

ve aldanmanın sembolü olarak ön plana

çıkmıştır (Yasdıman, 2011, s. 9-35).

Eski Ahit’tin bazı pasajlarında ise

yılan, yaratılış bölümündeki gibi olumsuz-

lanmaz. Özellikle Mısırdan çıkış bölümün-

de yılan bir ders verme aracı olarak imlenir.

Yani Musa peygamber, İsrailoğullarını Fi-

ravun’dan kurtarmak için yılanı bir mucize

aracı olarak kullanır. Eski Ahit’te geçen bu

pasajlara göre Tanrı, endişeli olan Musa’ya

elindeki değneği yere atmasını ister. Musa,

yere attığı değneğin yılana dönüştüğünü

görünce ondan kaçar. Bu kez Tanrı, Mu-

sa’ya yılanı kuyruğundan tutmasını ister.

Musa, korkuyla yılanı kuyruğundan tuttu-

ğunda yılan tekrar değneğe dönüşür. Böy-

lece Tanrı, Musa’ya yılan mucizesini göste-

rerek onun ataları İbrahim, İshak ve Yakup

gibi insanları ikna etmeyi öğrenmesini sağ-

lamıştır. Dolayısıyla yılan, korkutucu özel-

liğiyle Musa’ya yardımcı olmuştur (Mı-

sır’dan Çıkış, 4: 1-5).

Eski Ahit’te yılan temasının olumlu

Page 11: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 285

olarak anlatıldığı başka pasajlar da vardır.

Buna göre Musa, İsrailoğullarını Mısır’dan

çıkarmak için Harun’la birlikte Firavun’un

yanına gider. Ondan halkını bırakmasını

ister. Fakat Firavun, inat edip ikisinden bir

mucize göstermesini ister. Bunun üzerine

Musa, değneğini Firavun ile görevlilerinin

önüne atar. Firavun, Mısır büyücülerini

çağırarak aynı büyüyü yaptırır. Fakat Mu-

sa’nın yılanı diğer tüm yılanları yutar. Buna

rağmen Firavun inat eder ve verdiği sözde

durmaz. İsrailoğullarını bırakmadığı için

Yahve, Musa’dan Firavun’u cezalandırma-

sını ister. Ertesi gün Musa, yılana dönüşen

değneğini alıp Nil Nehri’ne gider. Musa,

değneğini ırmağa vurunca ırmağın içindeki

bütün canlılar ölür ve sular kana bürünür.

Böylece Mısırlılar oradan su içemez hale

gelir (Mısır’dan Çıkış, 7: 9-21).

Yılan, Eski Ahit’te bazı pasajlarda

korkutucu özelliğiyle ön plana çıkarken

bazı pasajlarda ise Musa’ya yardım eden

bir figür haline dönüşür. Eski Ahit’te anlatı-

lanlara göre Musa ile birlikte çölde göç

eden İsrailoğulları çok susadıklarını söyle-

yerek Musa’ya çıkışır. Niçin bizi Mısır’dan

çıkardın diye Musa’ya söylenirler. Bunun

üzerine Tanrı, Musa’ya Horev Dağı üzerin-

de bir kayaya daha önce yılana dönüşen

değneğini vurmasını emreder. Musa söyle-

nen yere geldiğinde değneği kayaya vurun-

ca sular fışkırır. Halk onunla susuzluğunu

giderir (Mısır’dan Çıkış, 17: 1-7). Fakat bir

müddet sonra İsrailoğulları, çölde tekrar aç

ve susuz kalınca yine yakınmaya başlar.

Bunun üzerine Tanrı, yılanı önce bir korku

ve cezalandırma sonra da sağaltma aracı

olarak kullanır. Pasajlara göre Tanrı, İsrai-

loğulları üzerine zehirli yılanlar gönderir ve

birçoğu yılan ısırığıyla ölür. İsrailoğulları

bu durum karşısında paniğe kapılır ve Mu-

sa’dan kendilerini korumalarını ister. Halkı

için Tanrı’ya yalvaran Musa, O’nun emirle-

ri doğrultusunda tunçtan bir yılan yapıp bir

direğin üzerine koyar. Yılan tarafından

ısırılan herkes, bu tunç yılan heykeline ba-

kınca hemen iyileşiverir (Çölde Sayım, 21:

4-9).

Musa’nın halkını yılandan koru-

mak için yaptığı tunçtan yılan heykelleri

zamanla bir tapınma nesnesine dönüşmüş-

tür. İsrailoğulları, Nehuştan adı verilen bu

yılan heykellerine çok önem vermiş ve on-

lar için buhur yakma gibi çeşitli ritüeller

geliştirmiştir. Fakat Eski Ahit’e göre Yahu-

da Kralı Hezekiah (MÖ 719-691), bütün

tapınma yerlerini ortadan kaldırmıştır. Kral

Hezekiah dikili taşları, Aşera putlarını ve

Musa’nın yapmış olduğu Nehuştan adlı

tunç yılanı parçalatmıştır. Böylece kökleri

tarihin ilk çağlarına kadar uzanan yılan

tapımının izleri, Yahuda Kral’ın buyruğuy-

la İsrailoğulları arasında silinmiştir (2. Kral-

lar, 18: 4).

Yahudilikte olduğu gibi diğer

önemli dinlerden biri olan Hıristiyanlıkta

da yılan çift yönlü ve değişkenlik gösteren

bir sembol olarak belirir. O, hem bilgeliğin

sembolü olarak İsa ile özdeşleştirilir hem de

Âdem ve Havva’nın cennetten yeryüzüne

düşmesine neden olan kötü bir canlı olarak

nitelendirilir. İsa ile sembolize edilen yılan,

Nil Nehri’nde yaşayan küçük su yılanı

Hydrus’tur (Allaby, 2010, s. 91). Diğer taraf-

tan yılan veya ejderha özellikle cennette

düşüş öyküsünde şeytanla eş tutulan bir

varlıktır. O, baştan çıkarıcı, kurnaz, yıkıcı

ve kötüdür. Hıristiyanlıkta asli günahın

bütün insanlığa bulaşmasında onun da

büyük payı vardır. Fakat bilge olan İsa,

çarmıhta can vererek başta yılan olmak

üzere günaha neden olan bütün etmenleri

ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla iyi yönü

İsa’da bilgelik olarak açığa çıkan yılan,

şeytanla özdeşleştirilen kötü yönüne galebe

çalmıştır. Hıristiyanlıkta çift yönlü işlevi

ifade eden bu durum, yılanın kabuk değiş-

tirir gibi anlam değiştirebildiğini ortaya

koymaktadır (Vahiy, 12: 9; 2. Korintliler, 11:

3).

Page 12: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

286

Necati SÜMER

Tevrat’ta üzerinde önemle durulan

yılan, bazı farklılıklarla fakat sıradan bir

kahraman olarak İslam’ın kutsal kitabı

Kur’an-ı Kerim’de de geçmektedir. Dolayı-

sıyla Yahudilikte ve özellikle de Hıristiyan-

lıkta önem verilen yılanın, İslam inancında

rolü yoktur. Ayrıca Kur’an, diğer inanç

sistemlerinin kutsal metinleri gibi yılana

özel bir yer veya önem vermez (Schimmel,

2004, s. 51). Kur’an’da anlatılanlara göre

Hz. Musa Tuva denilen yerde bir ateş gö-

rür. Ailesinden izin isteyip oraya gider.

Ateşe yaklaşan Hz. Musa, Allah’ın kendisi-

ne seslenmesiyle ayakkabısını çıkarıp bu

kutsal yere çıplak ayakla basar. Allah, Hz.

Musa’ya peygamber seçildiğini söyleyerek

ona insanları uyarması için birtakım emir

ve yasaklar verir. Hz. Musa’nın yaslandığı

değneği yere atmasını isteyen Allah, onu

bir yılana çevirir. Ayrıca Hz. Musa elini

koynuna koyduğunda kolunun bembeyaz

kesildiğini görür. Allah, Hz. Musa’dan bu

iki mucizeyi Firavun’a karşı bir ikna aracı

olarak kullanmasını ister. Çünkü Firavun,

azgınlığa düşmüş ve söz dinlemez bir hale

gelmiştir. Bunun üzerine Hz. Musa, kardeşi

Harun’u da yanına yardımcı alarak ikna

etmek için Firavun’un yanına gider (Taha,

20: 9-37; Neml, 27: 6-13). Oraya varınca Hz.

Musa, değneğini yere atar ve o değnek,

Firavun’un sihirbazlarının gösterdiği bütün

sihirleri yutar. Hz. Musa’nın gösterdiği

mucize, Firavun’un yanındakilerini ikna

etse de Firavun’un kendisini ikna etmez.

Firavun aynı azgınlıklara devam eder. Bu-

rada yılanın rolü iyi bir amaç için mucize

aracı olmasıdır. Fakat bu araç istenilen neti-

ceyi doğurmaz (Taha, 20: 65-70; Araf, 7:

105-120; Şuara, 26: 29-34; Kassas, 28: 30-31

SONUÇ

Yılan, insanoğlu tarafından zehrin-

den dolayı ürkütücü olarak bilinse de o

aynı zamanda görünüşü ve faydası bakı-

mından estetik bir varlıktır. Sadece fiziksel

özellikleri bakımından bile pragmatist yak-

laşabileceğimiz bu canlı, aslında mitos ve

inançlara konu olabilecek kadar sofistike-

dir. Fakat doğruluğu şüphe götürmeyecek

bir hakikat varsa o da yılanın çift yönlü bir

değer skalasına sahip olduğudur. Kurnaz,

sinsi ve hain; akıllı, koruyucu ve kutsal

yılanın çift yönlülüğünü tanımlamak için

kullanılabilecek dikotomilerden sadece

bazılarıdır.

Bir toplumda kahraman olarak ön

plana çıkan yılan, başka bir toplumda

kâbus olarak nitelendirilebilmektedir. Bi-

limde sağaltıcılığın sembolü olan yılan,

mitolojide savaşçı veya cezalandırıcı; inanç

sistemlerinde kurtarıcı veya günaha düşü-

rücü bir motif olabilmektedir. Dolayısıyla

ona tek bir kılıf biçmek yılanı basit bir or-

ganizma düzeyine indirgemektir. Oysa o,

tarihin ilk dönemlerinden günümüze değin

her türlü düzlemde kendine yer bulabilmiş

bir semboldür. Korkutucu bir varlık olarak

sakınılması gereken yılan, bu gücü saye-

sinde kutsal olarak nitelendirilmiştir. Bir

tapınma nesnesine dönüşmesi, kendisi için

ritüeller düzenlenmesi onun bazı toplum-

larda tanrı seviyesine çıkarılmasını sağla-

mıştır. Sürüngen ve zehirli bir varlık olarak

toprak altında yaşayan bu canlının göğe

çıkartılacak kadar tanrısallaştırılması onun

gücünün ve etkisinin ne denli önemli oldu-

ğunu ortaya koymaktadır.

Saygı ve korku insanın kutsala yak-

laşmasının ve onu içselleştirmesinin iki

önemli belirtisidir. Bu, güce karşı umudu

veya güç karşısında itaati aramak demektir.

Yılanın estetik ve işlevsel olarak faydalı;

gücü ve korku verici ürkünçlüğü nedeniyle

zarar verici olması, insanların ona tanrı

olarak bakmasını sağlamıştır. Bütün komp-

leks özellikleriyle tanrısal bir güce dönüşen

yılan böylece zamanla insanlar için gelene-

ğe, mite ve dine dönüşmüştür. Yılan etra-

fında oluşturulan bu çift yönlü gizemlilik

onun öyküsünün nesilden nesile okunabilir

ve aktarılabilir olmasını sağlamıştır. Dola-

yısıyla yılan, nesli tükenen bir canlı olma

tehlikesiyle karşılaşsa bile tarihsel serüve-

ninin getirdiği bilinçaltı ve tarihin hafıza-

Page 13: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

Dinsel ve Mitolojik Bir Sembol Olarak Yılan 287

sında bıraktığı gizemli tortu nedeniyle bi-

limde, mitolojide, inançta ve sanatta yaşa-

maya devam edecektir.

KAYNAKÇA

Allaby, M. (2010). Animals: From Mythology

to Zoology, New York: Facts on File.

Berger, H. (2000). Çingene Mitolojisi, Çev.:

Musa Yaşar Sağlam, Ankara: Ayraç

Yayınevi.

Black J. ve Green A. (2003). Mezopotamya

Mitolojisi Sözlüğü, Tanrılar, İfritler,

Semboller, İstanbul: Aram

Yayıncılık.

Campbell, J. (1995a). Batı Mitolojisi,

Tanrı’nın Maskeleri, Çev. Kudret

Emiroğlu, İstanbul: İmge Kitapevi

Yayınları.

Campbell, J. (1995b). İlkel Mitolojisi,

Tanrı’nın Maskeleri, Çev. Kudret

Emiroğlu, İstanbul: İmge Kitapevi

Yayınları.

Çıblak, N. (2007). Tarsus Kültürünün

Tanıtımında Şahmeran

Efsanelerinin Önemi, Çukurova

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Dergisi, C. 16, Sayı 1, s.185-196.

Daly, K. (2004). Greek and Roman Mythology,

Rev. Marian Rengel, New York:

Facts on File.

Demirci, K. (2013). Eski Mezopotamya

Dinlerine Giriş, Tanrılar, Ritüel,

Tapınak, İstanbul: Ayışığıkitapları.

Eliade, M. (2003). Dinsel İnançlar ve

Düşünceler Tarihi, Çev.: Ali

Berktay, C I, İstanbul: Kabalcı

Yayınevi.

Eyuboğlu, İ. Z. (1998). Anadolu İnançları,

Anadolu Üçlemesi-1, İstanbul:

Toplumsal Dönüşüm Yayınları.

Hançerlioğlu, O. (1995). Dünya İnançları

Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Jackson, D. (2013). Gılgamış Destanı, Çev.

Ahmet Antmen, Ankara: Arkadaş

Yayınevi.

Karabulut, D. (2011). Türk Söylence Sözlüğü,

Türkiye: e-kitap.

Kramer, S. N. (2002). Sümerler, Çev. Özcan

Buze, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Kutsal Kitap, (2001) “Eski ve Yeni Antlaşma”,

İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları.

Maier, B. (1997). Dictionary of Celtic Religion

and Folklore, Tanslated English: Cy-

ril Edwards, The Boydell Press:

Stutgard.

Menez, A. (2003). The Subtle Beats, Snakes

from Myth to Medicine, V 4, New

York: Taylor- Francis.

Monaghan, P. (2004). Celtic Mythology and

Folklore, New York: Facts on File

Press.

Nardo, D. (2001). Eygptian Mithology, Berke-

ley: Enslow Publishers.

Necatigil, B. (2006). Mitologya Sözlüğü, İs-

tanbul: Sel Yayıncılık.

Pinch, G. (2002). Handbook of Egyptian Myt-

hology, Oxford: Abc-Clio Press.

Robertz, J. (2004). Chinese Mythology A to Z,

New York: Facts on File.

Rubben, W. (1995). Eski Metinlere Göre Bu-

dizm, Budacılığın Diyalektik Yorumu,

Haz.: Lütfü Bozkurt, İstanbul: Ok-

yanus Yayınları.

Schimmel, A. (2004). Tanrı’nın Yeryüzündeki

İşaretleri, Çev: Ekrem Demirli, İs-

tanbul: Kabalcı Yayınevi.

Schuman, M. A. (2001). Mayan and Aztec

Mythology, Berkeley: Enslow Pub-

lishers.

Steele, P. R. (2004). Handbook of Inca Mytho-

logy, California: Abc-Clio Press.

Strauss, C. L. (2012). Yapısal Antropoloji,

Çev.: Adnan Kahiloğulları, İstan-

bul: İmge Kitabevi.

Taube, K. (1995). Aztec and Maya Myths,

London: British Museum Press.

Turani, A. (2010). Dünya Sanat Tarihi, İstan-

bul: Remzi Kitabevi.

Uğurlu, S. B. (2007). Çağdaş Türk Edebiya-

tında Şahmeran İmgesi: Arketipsel

Page 14: DİNSEL VE MİTOLOJİK BİR SEMBOL OLARAK YILAN...lumların mitoloji ve inanç sistemi ölçeğinde bu sorulara cevap bulmak önemli bir mese-le olarak görünmektedir. Bu amaçla

288

Necati SÜMER

Bir Yaklaşım, 38. İCANAS (Ulusla-

rarası Asya ve Kuzey Afrika Çalışma-

ları Kongresi), Ankara: Atatürk Kül-

tür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu

Başkanlığı, s.1691-1718

Yasdıman, H. Ş. (2011). Yılan, Adem, Hav-

va Arasında Geçen Olaylara İslam

ve Yahudiliğin Bakışı, Dokuz Eylül

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,

Sayı: XXXIV, s.9-35.