Cuma10
H a z i r a n1 9 6 0
B o z h u r tg ü n l ü k m ü s t a k i l s i y a s i g a z e t e
| H e r G ü n 4 Sayfa F i a 1 1 1 5 M i l
SAYI : 1478 YIL : 9Müdür ve lıntlymc, ta b ib i : C EM AL TOOAN
Adres: G lm e Caddesi. L efko** . K ıbru .Telgraf : "B O Z K U B T ” -F .K . » M -T e l : JM I Ditilip Banıldı#! Yar : "B O Z K U K T BM iluevt"
Türktatiirk Meydanında
imanla Döndüğünü SöylediAUF DENKTAŞ İKİLİK YARATMAYA
ÇALIŞANLARA HÜCUM ETTİ
H eye ti T e za h ü ra tla KarşılandıYaptığı Konuşmada Dr. Küçük Anavatandan Yeni Birfc ■■ ■ | ■ . . . .
i İnönü Kıbrıs Türklerine Göstermektedir
-m 3
Stire önce yeni Türkiye neti ile tem aslarda bulun
; ve Kıbrıs Türk toplunıuııu Bren- apeş’eleleri görüş-
ilisere Ankara'yı ziyaret olan Dr. Fazıl Küçük, Raif Deııktaş, Osman ö -
ve Fazıl Plüm er’den kurıı- hey’eti_ tem as ve g ö
mmelerini bitirerek dün saat 5'te Türk Hava Yollarına
: bir uçakin Ankara'dan Kıb- ıs’ıı hareket etmi.ş ve saat
İîOO’rie Kıbrıs'a varm ıştır AN K A R A ’DAN U ftU R L A M Ş
Hey’et Ankara'da Esenboga i
ugurlanmıştır.H E Y E T İN K A R Ş IL A N IŞ IH ey’et, Lefko.şa uçak alanın
da Türkiyen ln ' K ıbrıs Muavin Konsolosu Halûk A fra , Federasyon A sbaşkanı Dr. Orhan Müderrisoğlu, Dr. N iyazi Man. yera, A vukat Üm,lt Süleyman, Vali Sir Hugtı F oot ve Başpis- koboos M akarios’un tem silcileriyle kalabalık bir halk topluluğu tarafından karşılanmıştır.
D E N K T A Ş ’IN DEMECİ Kıbrıs Türk K urum lan Fede-
«?atD lev™»,. t
Büyük Bir İlgiböyle olacağını söylemiştir. D E N K T A Ş, "H E R K E S PARTİ K U R M A K T A SER B E STTİR ”
DİYORDr. İhsan A li’nin Kıbrıs’ta
yeni bir siyasî parti kurmak istedi konusunda ne düşündüğü orulan Denktaş, herkes diledi
ği gibi bir parti kurm akta serbest olduğunu, fakat bu zaman da Kıbrıs Türk toplumunun bir lik ve beraberlik içinde parçalanmadan ilerlemesi gerektiği kanaatinde bulunduğunu söylemiş ve bu görüşün yeni Türk hükümetince de ileri sürüldüğünü belirterek Kıbrısta görüş
ül
Dün öğleden sonra, Atatürk Meydanında toplanan m uazzam kalabalığa hitaben Reisicumhur Muavini I>r. F. Küçük İle K .T .K .F . BaşkanıRauf Denktaş konuşurlarken. (Foto. Bozkut - B tL B A Y )
I Birinci Sayfada* kalanıx>»iugunu iddia eden BMs ’ mnhttrbaşkam ile k a k a n ı Yardımcısını üb ra t halkı tarafında neleri lâzım niş; parlâmentonun len ve Rumlardaa ■ N p ; t a a s ve iki toplum# liübetine göre mebus ;erektigirsi sözlerine M* aittir.Mr. John KMs fon
unlun yamtfn:■ Tooraklanmızdft ne
rdu iateriz ne de bir ıwfnam birkaç yıl « « • * * { jlyonlarcadolajfJÎlffeh değil®. Ayrtff '« is te n için devanödir.
Heyetliniz Lef koşa U çak Alanı’nda kendilerini karşılayanlarla blrarada.(Foto. Bozkurt
avın TÜCCAR,
SSSM5 $ $ 8 8 » 9
Kiuvu <^ a,,nU?
m
.E>ZKURL*un
\
Kazık■•SI»
r S j* röi p ku vvetl
TürkTöen \ i .
Bunu
afta
çEKSi(J»ı '
fl» . filn»
mAnas»
; 0rof11,eV.İt H
| jjj»ı ı
BİRLİKTE ÇALIŞMAK
•ytRIH ve Londra anla.şıııala- §■ £ rı, tedhiş felâketleriyle kan
lı bir macera haline Kelen
Kıbrıs meselesine bundan on iiç, ondttrt ay önce bir hal çâresi bulmuşsa da, Kıbrıs Türklerini» millî d&v&sını başarı ile '■ona edirmemlştlr. Mikadele henüz sona ermemiştir. Çünkü Türk toplumunun karşısında '•ayı ve servet bakımından kat kut Üstün bir Rum topluluğu, her tilriü hile ve entrikaya !>;>' vurarak "Enosls” rüyasını ger- çeklestlrmlye çalışmaktadır. “EııoMs”ln Kıbrıs Türklerl için ıııutlıtk ölüm mftnûsına g<‘ldi£l- nl, Türk toplumu çoktan anlaş- nııijtır, İşte bunun lçlıı hiç bir zaman gafil avlanmıyacaftız.
D&v&mızda başarıya ulaşmak için birlikte çalışmamız K*»ekıııektedlr. Bunun lüzumunu. her fırsat düştüğünde. Ana yurdumuzun devlet ve hiikfı- met adamları İşaret etmişlerdir. l)ün Ankara’dan dönen Kıbrıs Türk heyeti mensuplan, ıtavlet adamlarunuın birlik ve hfraberllftln önemine ısrarla ieıııa* ettiklerini açıklamışlar 'hr. Heyete başkanlık eden Dr. •■a?4l KüçUk’ün elini sıktığında, devlet ve hükümet reisimiz Or- J*«*rftl Cem&l Gürsel, Kıbrıs Sirklerinin mllU dâvı’isını ıı de- r,'Oıl« sağlam tuttuğunu belirtmiştir.
Anayurdumuz bize hiç bir Varillini eHİrgenüyerektir. Ye- ,l‘r kİ Kıbrısta dâvftııııza »ıhı
sarılalım ve birbirimizi ll,alanuyalım. Şüphe yok ki
afla Türklüğü her zamankin- ' " fazla tesanütle muhtaçtır.
ımlıti bugün bize Zürilı \r •-"iıdra anlaşmaları İle tanınan haklarımızı bile çok gören Rinalar; purçalanınaımzı, zayıf
-'temizi beklemekte ve an- !'"l‘ *»1 suretle gayelerine erlşe- * "'•'eklerini «anmaktadırlar. jHııl asla fırsat vermemeliyiz, jrilkt# çalışarak toplumumu-
V*H‘ seltıneli, dâv&ıııızı ka- ' ‘"Ilımlıyız, Bizlııı hürriyet sa- »fiıntz Rumların Enosis’ine
i" ■ugillzlerln sömürgeciliğine arşıdır. Bu mücadele haşarıya
'"aştığımı, nlsbette, hürriyetl- ‘"*1 sağUıyacak ve yabancı
■"S'ıınılurıığu altımla ezilıııtye-
rasyonu Başkam R auf R a if Denktaş, T ürkiye ’de çok fa y dalı tem aslarda bulunulduğunu söylem iş ve yeni Türk hüküm etinin K ıbrıs m es’elesini Londra ve Zürilı anlaşm aları çerçevesi içinde halletm ek azminde olduğunu belirterek K ıbrıs’taki Türk haklarının korunacağını ifade etmiştir.K IB R IS M E S ’ELESİ U L U S A L
BİR D A V A D IRParti liderleriyle de görüş
melerini açıklayan Federasyon Başkanı, K ıbrıs m es’elesinin milli bir dava olduğunu hatırlatm ış; bunun sürekli olarak
B ILB A Y)melere devam edilmesine Türk toplumu delegasyonunun daha hazır olduğunu açıklamıştır. T Ü R K İY E ’N İN Y A R D IM ELİ
K ıbrıs Türk H ey’etinin A ta türk M eydanına varışında ise Dr. Fazıl Küçük İşçi Birlikleri Federasyonu Lokali’nden bir konuşma yapm ış ve “ Gönlümüz, imanımız ve ruhumuz yepyeni bir inançla dolu o la rak döndük. Türkiye’de yaptığım ız temaslar, Türkiye ’nin Kıbrıs Türküne imdat elini u- zatmasına yardım etm iştir” demiştir.
(Devamı 4 üncü sayfada)
Hürriyet Şehitleri Bugün Toprağa VerilecekŞehit Öğrencilerin Naaşları Muazzam Bir Törenle İstanbuldan Ankaraya Gönderildi
Türkiye’deki son olaylar s ırasında şehit olan Turan Emek siz, Nedim özpulat ve Teğmen Ali Ihsan Kalm az’ın Ankara’da defnedilmeleri için yapılan hazırlıklar sona ermiştir.
ŞEH İTLER BUGÜN D EFN ED İLİYO R
Hazırlanan programa göre, şehitler, bugün büyük bir tö renle Anıt Kabir yanında ayrılan özel bir yere göm üleceklerdir.
Bu cümleden olmak üzere İs tanbul’da şehit olan Turan E- m eksiz ile Nedim özpulat, tö renle Ankara'ya götürülmüştür.
M U A ZZA M TÖRENİki hürriyet Şehidinin İstan
bul’da yapılan cenaze törenleri gayet muazzam olmuştur. On binlerce kişinin katıldığı bu tö ren, Üniversite bahçesindeki Atatürk Anıtı önünde başlamış ve Üniversite Rektörü Sıddık Sâmi Onar ile Savunma Bakanı Fahri özd ilek ’in ve diğer ha- tiblerin yaptıkları konuşmadan sonra Sultanahmet Camiine g idilmiştir. Rektör konuşmasında diğer kayıp cesetlerin aranmakta olduğunu söylemiştir.
Halk “ Kahrolsun Sîzlere Kıyan Eller” Diye Feryat Ederken Bazı Kadınlar BayıldıB A Y IL A N K A D IN L A RTören esnasında lıalk ağla
makta idi. “Kahrolsun size kı yan eller” diye etraftan fer yatlar yükselirken bazı kadın lar bayılmıştır.
Yüzbinin üstünde olan lıalk kütlesi ellerinde şehitlerin
biiyiik çapta resimlerini, dövizler ve flamalar taşımakta idi. Cenaze merasimine takriben 500 çelenk gönderilmiştir. Avukatlar cübbeleri içinde törene katılmışlar ve elle
rinde Tiirk bayrağı şeklinde yapılmış bir çelenk taşımakta idiler.
İdare değişikliği esnasında da ölen yegâne asker olan Ali İhsan Kanmaz, bugiin Ankara'da yapılacak törenle şehit öğrencilerle birlikte Anıt - Ka bir yanındaki Hürriyet şehitliğine gömülecektir.JET FİLO LAR I V A Z İF E L E
RİNİ İFA ETTİLER
Kortej, Beyazıt Meydanından Sultanahmet Camiine gi
derken jet filoları da son va zifesini ifa ediyorlardı. Cenaze alayında askerî bando bulunuyordu.
Sultanahmet Camiinde cenaze namazı kılındıktan sonra naaşlanrı havi bulunduğu Türk bayrağına sarılmış tabutlar, top arabalarına konulmuş ve Saravhurnunda bu - lundurulan vapura götürülmüştür.ŞEH İTLE R İN U Ğ U R L A N IŞI
Şehitler, burada Hava, Ka
ra ve Deniz kuvvetlerine men sup askerler, Üniversiteliler ve İstanbul halkı tarafından bando ile uğurlanmışlar ve goz yaşlarına vesile olmuşlardır.
Vapur, aziz şehitleri Kadıköy’e götürmüştür. Oradan da top arabalarıyla Haydarpaşa garına götürülen Turan Emeksiz ve Nedim özpulat, özel törenle İzmit’e, oradan da Ankara’ya ulaştırılmıştır.
Selim Saıper Tiirk - Yunan Münasebetlerinde Değişiklik
Olmadığını SöylediMÜZAKERELERİN NETİCELERİ HAKKINDA
İYİMSERLİKJFADE EDİLDİDr. Küçük İle Makarios Bugün Bir Görüşme
Dr. ihsan Ali Parti Kuracağını SöylediBaflı Doktor Grivas İle Kiprianos’un Beyanatlarım Kışkırtıcı
Bulmadığını Belirtti
Lefkoşa’daki Yunan Haberler Bürosunun yayımladığı bültende bildirildiği ne göre Türkiye Dışişleri Bakanı Selim Sarper, muhabirlere bir demeç vermiş ve Türk - Yunan münasebetlerinde hiçbir değişiklik olmadığını ve Atatürk ile
Cemâl GürseFe Minnet ve Şükranları
27 Mayıs inkılâbı dolayı siyle Türkiye’nin her yerinden gelen temsilci ve* heyetler, Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Gür- ısel’i ziyaret ederek minnet ,ve şükranlarını bildirmektedirler.
Orgeneral, dün de Turkı ye’nin birçok yerinden len hevetler yanında Kıbrıs Türk Gençlik Teşkilatı heyetimi de kabul etmiş ve kendileriyle bir süre görüş müştür.
YapacakVenizelos’uıı eseri olan Türk - Yunan dostluğunun Türkiye’nin dış siyasetinde bir gelenek teşkil ettiği mi söylemiştir. Dışişleri Ba kanı, ayrıca, iki memleket arasındaki münasebetlerin her iki memleketin menfaatine olmak üzere daha da artarak gelişeceğini belirtmiş ve Kıbrıs mes’elesine temasla bunun Zürih v»? Londra andlaşmalan ile halledilmiş bulunduğunu söylemiştir. Teferruatla il- giİi bazı noktalar üzerinde cereyan etmekte olan müzakerelerin sonucu üzerinde iyimser olduğunu da söyleyen Selim Sarper, Kıbrıs cumhuriyetinin pek yakında kurulacağına da inandığına dikkati çekmiş tir.
Sabık Baf Belediye Azası Dr. ihsan Ali, dün öğleden sonra saat 7.00’de Led ra Palace otelinde bir basın toplantısı yapmı| ve adada yeni bir siyasî parti kuracağını açıklamıştır.
Kurulacak Partinin GayesiDr. İhsan, kuracağı par
tinin gayesinin memlekette fikir ve söz hürriyeti ya ratmak olduğunu, isminin ise henüz kararlaştırılma- dığını, ve demokrasiye hiz met meyanında memleketin tealisine çalışacağını ilâve etmiştir.
Yeni Gazete ÇıkarılacakDr. İhsan Ali, sözlerine
devam ederek durumun uygun olduğu sıralarda bir de gazete çıkaracağını bildirmiş ve gazetecilerin sor
jdukları soruları cevaplandırarak fikirlerinin cemaatin bir kısmı tarafından desteklendiğine kani bulun duğunu açıklamıştır.
Türkten Türke Kampanyası
Dr. Ilışan, bu arada Tür kiye’ye de gideceğini söylemiş ve Türkten - Türke kampanyası üzerinde soru lan bir soruya şöyle cevap vermiştir : “Türk, Türkü himaye edebilir. Türk iktisadiyatının gelişmesi içinbir çok faaliyetler yapılabilir. Fakat ben Türkten Türke kampanyasını des- tekliyemiyeceğim. Çünkü ticaret kaidelerine aykırıdır.”
Bugün Dr. Fazıl ile Başpiskobos Makarios bir görüşme yapacaklardır. BAı görüşmenin Dr. Küçük’ ün isteğiyle yapılacağı bildirilmektedir.
HAVA GÜCÜ KAFİLESİ DÜN GİTTİBir haftadan beridir ada
mızda Futbol Federasyonunun davetlisi olarak misafir bulunan, Türk Hava' Gücü futbol kafilesi dün ö.s. saat
fi da iki askerî uçakla şehrimizden ayrılarak Ankara’ya dönmüşlerdir.
Misafirler hava alanında
büyük bir kalabalık ve basın mensupları ile Futbol Federasyonu ve kulüp idarecileri tarafından uğurlan- mışlardır.
Dün öftleden «mira adamızdan ayrılan Türk Hava GUcü Futbol Kafilesi Basluını Binbaşı Hüsamettin Tanır, Dr. F. Küçük ve Rauf Denktaş İle, Lef koşa uçak alanında vedalaşırken,
(F oto Bofckurt - B İL B A Y )
İki Toplum Arasında İşbirliği
Kıbrıs’taki iki toplumun hüsn-ü niyetle işbirliği yap ması taraftarı olduğunu da belirten Dr. İhsan, Rum vatandaşlarının artık ilhak taleblerini gömerek bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin meyvelerinden faydalanma ğa çalışmalarını tavsiye et miştir.
Diğer Sorulara Cevaplar
Dr. ihsan, gazetecilerin diğer sorularını da cevaplandırarak, belediyelerin taksiminin ancak tecrübeden sonra yapılabileceğini söylemiş; Grivas ve Kiprianos’un verdikleri ilhak nu tuklarında mahdut bir zümreye hitap ettikleri
Gençlik Gücü Kulübünün
Sayın Cemâl Gürsel’e Gönderdiği Telgraf ve
Gelen CevapS A Y IN O R G E N E R A L C E M A L G t'R SE L B A ŞV E K İL , A N K A R A
Millet ve vatanımızı fel&kete sürükleyenlere karşı giriştiğiniz mücadeledeki başarınızı Gençlik Gllcü Camiası minnetle yadeder bağlılıklarını blldlrlr-■er.
Gençlik Glirü idare Heyeti
g e n ç l i k g u c uİD ARE H EYETİ
LEFK O ŞA.Telgrafınızda l/h ar olunan
samimi ııl&ka ve Gtkzel duygulara teşekkür eder muhabbetle güzlerinizden öperini.
Devlet ve Milli Birlik Kom ite Başkanı
Orgeneral Cemal Gürsel
için iki toplumun arasını açıcı ve kışkırtıcı bulmadı ğını; Türkiye’ye gitmek için artık vize alabileceğini ; Halk Partisinin kendisini destekleyip desteklemi yeceği hususunda birşey söyleyemeyeceğini; Menderes’in resmini astıkları için bir sene evvel Baf Türk Birliğinden istifa ettiğini söylemiştir.
Türkiye’de Bağış
Kampanyası AçıldıTürk parasının değerini ar
tırmak ve devlet hazînesindeki altın stokunu takviye etmek am acıyla bütün Türkiye’de bir bağış kampanyası açılmıştır.
Bu kam panyaya bütün ordu katılm akta olup halk ta alyans, küpe ve bilezik gibi altın süs eşyasını devlet hâzinesine arma fa n etmektedir.
Kaçan Mahpus TutulduTüfekle ateş açmaktan 2i
sene hapislik cezası çekmekte oian v Lefkoşa Genel Hasta- haııesinde tedavi görmekte iken 6 Mayıs'ta kaçan 28 yaşında Vreçalı olup şimdi Kii çiik Kaymaklılı Ali Melımed Emin evvelki giin Polis tarafından tekrar yakalanmıştır. Alman haber üzerine harekete geçen Polis 1645’te Kiiçiik Kaymaklı’da Baypas civarında bir eve giderek orasını mıı hasara etmiştir.
Hâdise şu şekilde cereyan etmiş bulunuyordu : Eveyaklaşan bir polis Çavuşu, Emiri bir pençereden civardaki bir evin damına tırmandığını görür. Bu arada bir kaç el ateş açılır vc Emir tarlalara kaçar. Daha sonra takıp edilerek yakalanır.
Polis evin avlusunda bir tabanca bulmuştur.
ı L TAMA A K T A R ILM IŞT IR
( B O Z K ü R T ) c u m a ,
AKİSLER
HÜRRİYET ŞEHİTLERİOSMAN TÜRKAY
İki hafta önce şanlı ordumuz Anayurdumuzda bir devrim yaratmıştır. Bu devrim Türk ulusunu gerçek demok rasiye götürecektir, tşte bundan ötürü ,geçen iki hafta, mutlu bir bayram havası içinde yaşadık.
Türk ulusu yaradılıştan hürriyete âşıktır. Hürriyet uğrunda kan dökmeyi, can vermeyi en büyük şeref olarak kabul eder. Çünkü hürriyet ona ekmek kadar aziz, hava kadar lüzumludur.
Yarım asır kadar bir geçmişi bulunan Türk demokrasisi tehlikeye düşün- . ce, aydın Türk gençliği mücadeieye atılmaktan bir an olsun kaçınmadı. Egemenlik gerçek anlamda ulusa ait olmalıydı, Türk yurdunun idaresini, her türlü etkiden uzak, Türk ulusunun iradesi tayin etmeliydi. Vatandaş düşüncesini açıkça konuşmalı ve yazmalıydı.
Türklük medenî dünyanın kopmaz bir parçasıdır. Medenî dünya, hürriyet nimetinden faydalanarak, ileri çalışmalarına devam ederken, Türkler geriye
£ doğru gidemezdi. Üniversite gençleri, yılmadan istediğini haykırdı. Canını feda etti, fakat yolundan geri dönme- di.
X Bugün Ankarada yapılacak olan $ muazzam bir törenle, 28 Nisandan 27
Mayısa kadar hürriyet uğrunda ölen şehitlerimiz toprağa verilecektir. Anıt
| Kabir yanma kurulan Hürriyet Şehitli- | ği ve buraya dikilecek olan Hürriyet
Anıtı, canlı bir tarih gibi onların mücadelesini nesilden nesile intika l ettirecektir.
Canlarını feda eden asil kahraman, larımızm manevî huzurunda saygı ile iyiliriz.
sonra adada ce- EOKA tedhiş
TÜRKLER VE RUMLARUzun zamandanberi birçok yaban
cılar Kıbnstaki Türklerle Rumların milliyetlerini unutarak, kendilerini “ Kıbnslı” olarak farzetmeleri gerektiğini söylemekte veya gazete ve dergi makalelerinde yazmaktadırlar. Bir zamanlar, Kıbnsta da Malta biçimi, melez
atılmıştı. Fakat, daha reyan eden olaylar ve kampanyası, Türklerle Rumların birbirine karışıp bir millet meydana getirmeleri fikrinin çürüklüğünü ispat etmekle kalmamış; aynı zamanda iki toplumun bir arada yaşama ihtimalini bile şüpheye düşürmüştür.
Zürih ve Londra anlaşmalarıyla eşit şartlar altında ortak bir idare kurmak hususunda sarfedilen gayretlerde de Rumlar daima Türkleri ezmek yolunu tutmuşlardır. Bu da gösteriyor ki, Rumların Türklere karşı gizli bir husumeti vardır. Bundan başka, bütün faaliyetlerinde de sinsi bir maksat belirmektedir. Onların gayesi Türk top- lumunu Rumlar arasında eritmek ve ilhaka giden tıkanmış yollan tekrar açmaktır.
Bazı Rum liderleri ve aydınlan, Kıbnsta milliyetin ortadan kaldırılması fikrini kendilerine mal ederek yeniden ortaya atmışlardır. Kıbnsta yaşayan iki toplum mensuplan, kendilerini “ Türk” veya “Rum” olarak değil de, Kıbnslı” olarak görsünler imiş!. Bu suretle iki toplum birleşir ve ortada hiç bir aynlık kalmazmış!.
Dn, dil, İrk, kültür ve hars bakımından birbirinden bu kadar ayn olan Türk ve Rum toplumlannm birle- şip bir arada yaşayabilecekleri ancak bir hayal olmaktan öteye geçemez. Biz herşeyden önce Türkiyeye ve Türklüğe bağlıyız. Anayurttaki 27 milyonun kopmaz bir parçasıyız, tşte bu bakımdan, hayal ve kuruntularla gerçeklerden uzaklaşılmasın. Türk toplumu Türklüğü ile iftihar ve gurur duyar ve vatanının bir parçası olan bu topraklan canı gibi sever. Kıbns Türkleri milliyetlerinden birşey kaybetmeye te- hammül edemezler., Zürih ve Londra anlaşmalarını benimsememizin bir sebebi de, iki topluma kendi bünyeleri dahilinde bağımsızlık bahşetmesi ve Türklerle Rumlara milliyetleri ile millî kültürlerini devam ettirmelerine hak tanınmış olmasıdır.
ATLATTIĞIMIZ BÜYÜK TEHLİKElürk milleti gizlenen hâdiseleri öğrenebilmek için asîl mücadeleyi
adice istismar eden kızıl radyoları dinlemek zorunda kalmıştı— Burası Moskova rad
yosu...Radyonun başındaki genç
hem bu bolşevik sesini din lediği için kendi kendine kı zıyor, fakat genede onu din lemeye devam ediyordu.
Çıldıracağım.. Bizıi bu komünist sesini dinlemeyle mecbur ediyorlar.
Neden? Yalnız o değil. Kanlı ve karışık günlerde daha birçok Türkü, hâdise teri tahrif ederek veren bu radyoları dinlemeye teşvik ettiler, onları o yola sürük leyip attılar. Neden mi? Türkiye radyoları o sırada ne anlatıyordu? Menderes’e bağlılık telgraflarını okuyordu. Mühim haber diye Nikaragua’daki hükümet değişikliğinden bahsediyor du. Halk ise,*Beyazid mey- danınde ne olduğunu, Kara Kuvvetleri Kumandanı Or general Cemal Gürsel’in neden çekildiğini öğrenmek istiyordu. tik günlerde iktidar radyolarını idare edenler, hâdiselere dair kendi görüş lerinıi aksettirirken, bu de fa tamamiyle susmuşları.
Onlar için, Türkiye hu- dudları dahilinde hiçbir şey yoktu! Hiçbir şey olma dığma da bu milleti inandır mak için çırpınıyorlardı.
“ Milliyet” gazetesini neden kapatmışlar, neden intişarını 15 gün müddetle durdurmuşlardı? Çünkü Londra ile Amerikanın Se
riyatma dair bilgi vermiş, (dalga uzunluklarını ilân et miştik. Demirperde gerisin deki milletler nasıl kapıları nı sımsıkı kapayıp, elektrikleri söndürüp radyolarının sesini mümkün olduğu kadar kısıp, demokrasilerin radyo yayınlarını dinliyor larsa, Türk milleti de öyle yapıyordu.
Ya Londra radyosu? Ya Amerikanın Sesi?...
Bunları dinlemek, Tür- kiyedeki hâdiseler hakkında oldukça objektif bilgi edinmek de kolay değildi, Çünkü her iki neşriyatı da, Sovyetler Birliğindeki bozucu merkezler kontrol altına almışlar , bu yayınları ciddî şekilde bozuyorlardı.KOMÜNİST RADYOLARI
Kala kala ne kalıyordu? Komünist radyolar ve bun ların tehlikeli yayınları, haberleri! Türkiye radyo larını bu hale getirenler milleti. bolşevik yayınlarının ku cağına doğru itiyorlar, sürüklüyorlardı .
Moskova bu fırsatı kaçırmak istememişti. Mosko va, Sofya, Bükreş, Budapeşte ve nihayet Doğu Al- manvada faaliyet gösteren “ Bizim radyo” adlı tah rik yuvası birden yayın sa atlerini arttırdılar. Bu rad yoların yayınları, haberleş me hürriyetine sâdık kalmak mecburiyetinde bubi
si radyolarının Türkçe n eş1 nan batılılar tarafından bo
bir millet yaratılması fikri bile ortaya* S»:-:-:“X<‘> x -:-:«> »X “X »x»X “:~ »o * > x -»x ~ x -> X “» x -> :-:-X “> > x -:-> :-:«:-> »»X "X -> x -<
KAPANA KISILMIŞTIM20 Ekim, 1944, yani Filipinlere Amerikalüar tarafından çıkarma yapıldığı gündü. Amerikan kuvvetleri Leyte Adasmın 5 km. içerlerine girdikleri öğleden sonra 4 sıralarında, bulutların arasından bir Japon tayyaresi çıkarak “Honolulu” kruvazörüne bir torpil salıverdi, infilâk, geminin iskele yanında 7.5 metrelik bir delik açarak 20 erin ölümüne sebep oldu.
Gemi suya doğru meylederken, sular üçüncü güverte ile ikinci bir kısmını basıyordu. Fakat üçüncü güvertede, 3 No. lu Radyo denilen kısımda bir hava cebi kalmıştı. 3 No. lu Radyoda ise üçüncü derecede bir telsizci olan 19 yaşındaki Lee
Karsian hapisti. Şimdi olanları onun ağzmdan dinleyelim.
suyun içinde süre süre yürü Evvelâ durakladı. Sonra
Yazlık HALK Sineması Tel: 6048BU AKŞAMDAN PAZARA KADAR
Saat 8.30 da Y E N Î TÜRK FİLMİ
ALLI GELİNBaş Rollerde: Mine Coşkun - Erdoğan Oker ve
Atıf Kaptan.Bu yeni Türk filmine ilâveten
BU AKSAM KORKUNÇ HEYECANLI İNGİLİZCE
V A M P İ RCumartesi ve Pazar Akşamları
Kışlık BİZİM ZAFER Sinemasında da BÜYÜK İNGİLİZCE HARP FİLMİ
MAN IN WA ROynayanlar ROBERT RYAN, ALD RAY
N O T: Ayni film ler Cumartesi ve Pazar günleri Saat 2.30 da
gösterilecektir.
Öğleye doğru sıcaktan junaimış ve yorgun halde ihtiyat telsiz bölmemiz olan i No. lu Radyo kısmına 'irmiştim. Burası 8/12 kalem ebadında ulak bir oda dınasına rağmen, vantüâtö- ■ii sayesinde gayet serindi. 'Leylini yerine gelmişti doğ •usu. Hemen yere bir batta- liye yaydım, ayakkublarımı şikardım ve rahat bir uyku- a daldım.Uyandığımda saatin -4,05 i
;österiyordu; demek vazife e ö dakika gecikmiştim, lemen ayağa fırlayarak yakkablarıını aradım. Fa- ;at dalıa doğrulmama fır- at kalmadan ayaklarımdan ibaren havaya doğrulduğu ıu, sonra da çelik zeminin zerine yüzüstü düştüğümü issettim. Aynı anda ışıklar ündü, bir alev şimşek gibi aktı ve müthiş bir infilâk ümbürtüsü duyuldu. Sırtı- ıa bir sürü eşyanın yuvar- ındığını hissettim; burun eliklerime tozlar doldu, imdi ambar ağzmdan içeri e suların hücum ettiğini ve ışarıdaki canhıraş feryatla duyabiliyordum. Derken
emdimi kaybetmiştim. Kendime gelene kadar ne
adar zamanın, geçtiğinin ırkında değilim. Burun deklerime toz ve duman doluştu; ağzımda ise tuhaf r lezzet vardı, Her tarafım ncıyordu. Altımda yerler fsıklamdı. Büyük bir gay- t sarfederek sırtıma tel- derdeıı kayarak düşmüş an iki ağır madenî levhanı altından sıyrıldım. Soıı- karanlıkta etrafımı yokla
ığa koyuldum. raziyet fena gözüküyordu, r kere içeriye süratle su iliyordu. Telsiz ölüydü. Maryadan da hayır yoktu, hta bölmeleri tekmeleyin- de dışarıdan hiç bir ce-
yunce suyun ölmenin içine boşandığı yeri buldum: Tabak büyüklüğünde bir şarap nel deliğiydi. Kapana kısılmış olduğumu bilmekle bera ber, deliği bir masanın altında bulduğum bir şiltenin pamuklarıyla tıkayınca ra- lıatbir nefes aldım. Ne çare (ki sevincim kısa sürdü. Elime geçen cep fenerinin ışığında, bölmelerde toplu iğne başı büyüklüğünde binlerce delik keşfettim; bunlardan içeriye fasüasız su sızmaktaydı. Bunun üzerine paniğe kapılmağa başladım..
Şiddetli bir öksürük nöbe tine tutularak sıralardan birine dayandım. Bu esnada cep fenerinin sönmesiyle bir kere daha karanlıklara gömüldüm. Şimdi artık paniğin pençesindeydim. İçimden ağlamak geliyor, fakat nedense ağlıyamıyordum.
Birdenbire bu bölmeyi geminin santralına bağlayan telefonu hatırladım. Adeta yüzerek telefonu bulunduğu yere gittim, fişe prize soktum ve ahizeyi kulağıma götürdüm.Telin öbür ucunda tanıdık
bir sesduyuııca, “John, ben Lee Karsian” diye haykırma mn önüne geçemedim.
Johp ise “ Le Karsian mı? İmkânsız. Sen öldün!" diye haykırışıma mukabele etti:
— “ 3 No. lu radyoda hapi- sim, dedim.Bunun üzerhie telde başka
kimselerin de sesleri duyulmağa başladı. Derken ana güverteden gelen bir ses duyuldu: “ Ben, yüzbaşıFhurber. Beni duyuyabili- yur musun Seni oradan çıkarmak için elimizden geleni yapacağız.”
Sonra en yakın ardakaşım Bili Gallagher araya karıştı “Bili, bana doğruyu söyle.
alamadım. Ayaklarımı | Batıyoruz, değil m it”
‘‘Lee, kabil olduğu kadar uzun zaman yüzebümesi için gemiyi hafifletiyorlar” dedi ve üâve ett: "Başka bir yenilik olursa sana haber veririm. Sen telefonun başın dan ayrılma sakın.”
Akabinde ikinci bir öksürük nöbetine tutularak bayıldım. Bereket versin, artık dizlerimin yukarısına kadar çıkmış olan suya yüzüm çar pınca kendime geldim. Bölmeye bitkin halde dayanarak zaman mefhumumu kay bettim.
Birdenbire subaylardan1 birinin sesi duyuldu: “ Karsian beni işitebüiyor musun t”
— “Evet” demem devametti :
— “Kötü haberi sana ilk olarak verenin ben olmağı istemezdim ama, çare yok. Karsian, gemiyi terketmek zorundayız. Emir henüz kat îleşmedi ama, galiba biraz- , dan destroyerlerimizden birine gemiyi batırma emri verilecek. Onlardan sadece tam isahet kaydetmeğe dikkat etmelerini rica edebilece ğiz.”
Subayın sesi kesilir kesil mez Bili telefona geldi.
— “ Lee! Kendini nakavt edebilmek için yanında ilâç var mı?”
Bunu ben daha öııce düşünmüştüm : Odadaki ilâçdolabında bir miktar morfin ampulu vardı. Biil’e:
‘Denizin dibini boylamam mukadderse, uyuyarak boylayacağım, merak etme” dedim.
Bili “ İyi öyleyse” diye mukabele etti. “ Gemiyi en son ben terkedeceğim.. Ben de gittikten sonra, ilâcı kullanmanın zamanın geldiğini anlarsın.”
Telefonda bundan sonra duyduğum ses, geminin pa-
Bill’in sesi “ Çok müteessirim Lee, koferdam çalışma dı” diyordu.
— “Ben de bundan korkuyordum.”
Artık derin bir ümitsizliğin pençesindeyim. Fakat bir kaç dakika sonra Bill’in sesini tekrar duydum:
— “ Lee, 3 No. lu Radyoya bitişik küçük odanın suyunu pompalamağa çalışıyorlar. Oradan duvarı kesip seni kurtarabileceklerini umuyorlar.”
“ Tahta bölmenin başında, kurtarıcı ekipten ses almağa çalıştım. Bili telefonda beraberce geçirdiğimiz hoş vakitleri ve ileride yapmağı tasarladığımız işleri vadede- rek beni oyalamağa çalışıyordu. Fakat bir hayli zaman geçmişti. Nihayet daya namıyarak “Neden bu kadar geciktiler?” diye sordum. “ Olamıyor değil m i?”
Bili sabırlı bir edayla, Telâşlanma” dedi.. “ Orada
lar. Elini bölmeye daya.’ Elimi madenî sathın üzerin
de gezdirdim. Gözüm hizasında bir yerin gitgide ısın-
Y anımızda bir destroyer makta olduğu farkediliyor- var; iskele yanımızda da iki du. Sonra rengi yavaş ya- romorkör bizi su yüzünde j vaş pembeleşti, kızardı Sa- lul^mağa çalışıyor. Gemimiz niyeler den sonra kırmızı dolayısıyle de sen belki kur noktadan kıvılcımlar yağma
pazı Sharkey’e aitti. Bir gün önce Ordu ve Donanmanın futbol maçı için biletim olduğundan bahsetmiştim. Titreyen bir sesle: ‘O bileti kullanmam nasip oinııyacak” diye mırıldandım.
Papaz da: “ Öyle galiba” dedi.
Tekrar kendimi kaybetmi sim; ayılınca papazın monoton bir sesle birşeyler okuduğunu farkettim ve tüylerim diken diken oldu. Adam cenaze törenlerinde okunan duayı okuyordu hem de benim için,.
Zihnim geçmişe kaydı. New Jersey’in Union City şehrindeki evim gözmün önüne geldi. Babamın radyoyu din leyişini, annemin ise mutfakta bulaşıkları yıkayışını hatırladım. Birden papazın sesi kesildi.
Korku içinde: “Bili Bili!” diye haykırdım.
“Buradayım, Lee” diye cevap verdim. “Şimdi söy liyeceklerimi dinle. Ölüm düşüncesini aklından çıkar.
tulacaksın.”Tanımadığım başka bir
ses araya karıştı:— “Yukarıdaki güverte
ğa başladı.Birdenbire bütün oda
sanki alev aldı. Kıvılcımlar suyun sathındaki yağı tu-
135 snı. su altında. Bir ko- j tuşturmuştu. Öte tarafta' ferdam istettik. Onun senin 'kilere durmalarını havkır- yukaı-ına koyarak suyu d ı - ' dım. Sonra suyun altına da- şarıva pouıpalıyacağız, böy- larak battaniyemi buldumlece üzerindeki tavanı kesip sana ulaşmamız mümkün olacak”
Bundan sonra uzun müddet hiç bir haber almadım. Yağlı su şimdi belime kadar yükselmişti; geçirdiğim öksürük nöbetleri ise beni gitgide susatıyor ve zayıf düşürüyordu. Gene kendini kaybetmiş olacağım, zira birden geminin meylinin kaybolduğunun farkına var dım. Fakat sevincim pek kısa süreli oldu.
ve onunla alevleri boğdum.dene ağlamak istiyordum.
Su kooltuk altıma yükselmiş olduğu halde nefes nefesrt orada duruyor, ne yapacağı mı kestiremiyordum. İçim dışım kavrulmuştu. Kafamda da tekrar bayılacakmışım gibi bir hafiflik vardı. Yal mz bu defa artık ayağa kalkamayacağımı biliyordum.
Bölmenin öte tarafından biri “ Sigara büyüklüğünde bir delik açtık. Biraz su is-
D e v a m ı üçüncü sayfada
zulmuyordu. üstelik bu kuvvetli verici istasyonlar çok yakınlarımızda brlunu yordu. Sesleri koly dıkla dinlenebiliyordu. Radyolarının basma geçip, Türkiye hakkında bilgi verebilecek bir istasyon aramaya koyıı lanlar, düğmeyi çevirip du rurken birden bunlardan biri üzerine düşüyor, takılı yor kalıyor ve ertesi akşam da tekrar bunu arıyorlardı
Bu radyoları dinliyenler komünist değildi, Sovyet Rusyanın, bolsevizmin î'U vatan için teşkil ettiği te lıkevi müdrik bulunuyorlar dı Fakat bu istasyonları dinleve d'inleye fikirlerinde bazı istifhamlar belirmiye- cek midir? En büyük tehlikelerden biri buydu.
İşte bu rayoları dinleme ğe mecbur edilenlerin duy duklan ses, sık sık şunu tekrarlıyordu:
‘Türk gençliği. Türkmilleti, Amerikalılardan hürriyetini koparmak, Am'- rikayı kovmak için kan dö küvor. mücadele yapıyor!”
Acıkca komünist propfu gandası yapmıyorlardı, sinsi gayretleri ile Türk - Amerikan dostluğunu boz maya teşebbüs edivorlardı Bu milletin mücadelesinin ulvi gavelerini böylesine tahrif ediyorlardı. Onlara biç inanılır mıydı?
Fakat hayret... O günler de bu memleketin başında oturanlar, bu komünist radyoların doğru söylediklerine bu yayınların yalan 'dolu olmadığına bu milleti inandırmak istiyorlardı!
Sâbık Blaşbakan diyordu ki:
“ Bu ayaklanmalar NA- TO’ya, Amerikalı dostları miza karşıdır!”
Sâbık Hariciye Vekili, yabancı muhabirlerle yaptığı basm toplantısında “ Neden 1 Mayıs günü soka §a çıkma yasağı koydunuz?” sualine şöyle cevap vermiş ti:
“Biliyorsunuz.. 1 Mayıs.. Onun için.. Hem NATO Konfteransı açılıyor... Bir şey olmasın diye..”
Devamdı surette terini silerek bu kesik cümleleri ortaya atan sâbık Hariciye 'Vekili, demirperde radyola rının yayınlarım teyid etmiyor da ne yapıyordu ?
Gene onlar değilmiydi ki hâdiselerle ilgili Türkçe ya yınları için Londra radyo sunu resmen protesto eder ken, bolşevik radyolarının neşriyatı için herhangi bir 'teşebbüse girişmiyorlardı. l Bir taraftan bolşevikle- rin ve diğer taraftan sâbık iktidarın bu tahriklerine karşıdır ki, inkilâbı başaran Türk Silâhlı Kuvvet leri, ilk tebliğlerinde bütün dünyaya şu hakikati İlân etm işti:
“ Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gaye rniz Birleşmiş Milletler Anayasasına ve insan Hak ları prensiplerine tamamiy le riayettir. Atatürk’ün “ Yurtta sulh ve cihanda sulh” prensibi bayrağımız- dır. Bütün ittifaklarımıza
taahhütlerimize sâdıkız v TO’ya inanıyoruz ve
bağlıyız. CENTO’ya, inanıyoruz ve bağlıyız. Tekrar ediyoruz, düşüncemiz “Yurtta sulh ve cihanda sulhtur.”
Atlattığımız tehlike öyle sina büyüktü ki.”
Kiralık EvKöşklü Çiftlik’ te Savun
ma Bakanı Osman Örek Beyin evi yanında altı odası, mutfağı, banyosu ve suyu ile bir ev kiralıktır.
İsteklilerin Arasta Sokağı No. 42 adresinde Mehmet Âli Hüseyin’e müracaatları rica .olunur.
Mühim ilânUcuz ve garantili
radyo kuru bataryala rı yalnız 16/ şilin
Ahmet Rüstem Asmaltı Yavuz Selim
Sokak No. 10 LEFKOŞA
Kiralık EvLefkoşa’da Polis Stasyonu
karşısı No. 94 - 96 daki kahvehanenin üst kısmındaki dört oda holü ile birlikte kiralıktır.
Müracaat : Ayni adresdeMehmed Sami’ye yapılmalıdır.
« i .
f m m
Pfl"T
MUKADDES HEDİYEBu günlerde, İstanbul Caddeleri sanki
normalden daha kalabalık, Şehirde bir bayram havası var. Halk her zamankinden daha, güler yüzlü, kaldırımlarda yekdiğerini tebrik edenler, el sıkışanlar, öpüşenler, yakalarında “Millî Birlik” rozetleri taşıyanlar, şurada burada gurup, laşarak hadiseleri konuşanlar, hulâsa fevkalâde zamanlarda görülebilen bir hava içinde İstanbul halkı.... •
Günlük gazetelerin tirajları her halde normalin çok üstüne çıktı. Kapış kapış, yutarcasına okunuyor, beklenmedik bir havadisin tepkisi çehrelerde infial veya hayret izleri çizi Veriyor.
Doğru veya mübalâğalı bir rivayet derhal akis buluyor, bazan da gönüllere:
Bu havadis keşki yanlış çıksa.Gibi vatani arzular doğruyor.
Resmi ağızların dışında işleyen (Fısıltı Gazetesi) kulaklara bazan inanılmaz vakalar taşıyor, yabancı radyolar hoşa gitmiyecek rivayetlerden bahsedi veriyor.
Her şeve rağmen vatandaş olgunluk ve teenni göstererek resmi tebliğlerden başkasına inanmak istememe temayülü içinde İtekliyor ve fevkalâde günlerin havasına gözü kapalı girmemek için kendini sıkıyor.
Gururla söylenebilir ki, bugün Türk vatandaşı, idareyi eline almış yeni hükümetin iyi niyet ve âdil icraatından tamamen "femin olarak müsterih ve kendisinde doğan kâlb huzuruyla mesud....
iyi ve parlak günlerin güneşi doğmuştur artık. Her şeyden evvel millet yatağından hürriyet dolu bir sabaha gözlerini açmakta ve yeni güne başı dik girmektedir.
- Türk Ordusu milletine hediyelerin en mukaddesi olan hürriyeti vermiştir. Millet ona minnettardır.
Muhsin ŞEREF
BRAUN Televizyonları
Unyaca tanınmış Alman Braun Televizyonlarımı: yeni partisi, önümüzdeki Çarşamba günü müesses ze vasıl olacaktır. Son model Televizyohlarımız büyük fiat tenzilâtları yapılmıştır. Siparişi olan veya olmayan müşterilerimizin mağazamızı, ziyaretleri bildirilir. Kıbrıs Genel Ecenteliğı
AHMET SEDAT Evkaf Dairesi Karşısı
T el: 3640 — LEFKOŞA
O A V I C Â l
Van Heusetı çeşitleri arasında size emsalsiz biçim,
cins va desenlerden seçme imkânı bahş eden bir
çok güzel gömlekler mevcuttur. Parlak “Sca Island"
pamuğundan "Kensinglon” ve kendi kendine dam-
lıyarak kuruyan, ütüye ihtiyaç göstermîyen “Vantagc”
nevileri, kıyafetile gururlanan erkeklerce tercih
edilen hassaları haizdir. Alış veriş ettiğiniz mağazadan
Van Hcusen gömleklerini görmeği taleb ediniz.
V a n H e u s e nT A R A F IN D A N İN G İL T E R E D E İM A I ED İLM İŞTİK
< T A R g| fS. V < İtO. sus a
( II O Z K D R T )
TürkYabancı basma söylediklerini Ulusundan saklamıştı
Dışişleri Bakanı, 5 Mayıs gösterilerini işsi2yaptıklarını da iddia etmişti Rars<>nlar
tarihin hangi devm
/görülmüştür? Bir [dış dünyada temsil
:ıp ,ş işleri Blakam bir 1 toplantısı yapsın ve
yabancılara söyledik r. ] endi milletinden sak
Akla hayale gelmi.ve ■ bir gariplik sabık icatları arasında
i ı r .gençliği zulüm re karşı isyan bayra-
« kmişti. Birkaç gün JL da istanbulda Nato tonlar Konseyi toplaman, Memleketimize dün
dprt bir köşesinden gazeteci gelmişti.
j ar hâdiselerin içinde Lor, olup bitenleri göz İle görüyor, gençliğin l i gaye için savaştığı anlıyorlardı. Fakat bir uetecinin vazifesi tekjjf], hareket etmek de ji. Bir de resmî ağızla- söyledilderini dinleme vazifeleri icabmdandı. Sabık Dışişleri Bakanı
jtin Rüştü Zorlu, dünya karşı kendisinin ve ide arkadaşlarının savunasım yapmak için istan jlJa ve Ankarada basın çlantılan tertiplemişti. ylece, günlerdir hâdise- kovalıyan, yorgun ve
vkusuz gazeteciler biraz lenmek ve gülmek fıra- u bulacaklardı. Fakat ay zamanda derin bir üzün içlerinin burkulduğuııu hissedeceklerdi. Ne de viizlerce gazeteci kar-
konuşan adam, temsil ediyordu,
o, bunun farkında ve Türk milleti adı
yalan söyleyecek, saç- •ve yüzlerce ga-
kahkahalarla giilti.K MEŞGUL”
toplantısı, sabık şişleri Bakanının, yabaıı
îcilerin sordukları ırulara cevap vermesi tklinde oldu. Gazeteciler
Zorlu’ya Menderes e görüşmelerinin mümin olup olmadığını sordu
bu suali şöyle ıdırdı:bir şey söyliyemi- kendisi şu sıralar
meşguldür.”ler: “Başbakan ıdür?”
“iktisadı mesele- ıyor.”iler bu cevaba kendilerini ala-
Çünkü hepsi Men- o sırada gençliği
anın çarelerini ara
dığını çok iyi biliyorlardı.Bundan sonra gazeteci
ler Zorluya, durumu nasıl tefsir ettiğini sordukları zaman şu cevabı aldılar:
“ Ankara ve İstanbul üni versitelerinde, muhalefetin kışkırtması ile meydana gelen bir öğrenci nüma yişi dolayısiyle örfi idare ilân etmeye mecbur olduk. Ne yaptığını bilmiyen ve tahrik neticesi hareket eden 3000 talebenin hareketine halk hiç bir zaman iştirak etmemiştir. (Halbu ki gazeteciler halkın genç
ileri alkışlariyle, evlerden (Verdikleri bayraklarla des teklediğini görmüşlerdi.) Halk iktidardan memnundur. üç defa serbest seçim le iş başına gelmiş bulunuyoruz.
Bir gazeteci: “üç defahür seçimle i ş başına gel diğinizi söylediniz. O hal de 1957 seçimlerinin netice lerini neden ilân etmedi- ,niz?”
Zorlu bu suale cevap ola rak bazı rakamlar verdi. Bunun üzerine gazeteci ce binden bir defter çıkararak s“ Şimdi söylediğiniz rakam lar, seçimıi takip eden gün lerde verilen rakamlara uy muyor” dedi.
“H A Y R E T’Mailen adında bir gaze-
ıteci: “ Bize ölü ve yaralımiktarını kat’i olarak söyler misiniz?”
Bu sual üzerine Zorlu yanında oturan adamların dan birine döndü. Bu, Basın Yayın Umum Müdürü \ltemur Kılıç’tı. Zorlunun kulağına bir şeyler fısılda dı. Sonra Dışişleri Bakanı gazetecilere “ ölü miktarı ondan az, yaralı miktarı yüzden azdır.” dedi.
Mullen: “ Hayret! Demek siz de bilmiyorsunuz. Hal buki İçişleri Bakanınız rad yoda bir ölü var dive ilân etti.”
Bu sırada bir Fransız ga zetecisi şu suali sordu: “Ko nuşmanızın başında bizleı- için yalan haber yazdığı-1 mızı söylemiştiniz. Biz hâ herlerimizi resmî makamlardan aldığımız bilgilere göre verdik. Onun için ha herlerimizin yalan olduğunu sanmıyorum.”
Zorlu, bu sözlere cevap vermedi.
Bir başka Fransız gazetecisi de şöyle dedi: “ Şimdi hükümet olarak hazırlıksız olduğunuzu söylemezsiniz.1 Bu hale göre nümayişler devam ederse yine ateş aça
: - Fİ dudaklarımıza modern parlak temasını bulaşıp yayılmıyan temiz, cazip bir diş hattı
ık ıııiilayim bir halde kayıp gider, lâtif şekilde ağınız dakikaya kadar çiğ gibi taze vc
Alevlenen renklerin kehkeşaııı içinde i li— Fİ güzellik takımınızdır.
M A X F A C T O R
cak mısınız?”Zorlu: “ Elbette.”Fransız gazetecisi: “Bir
general olduğunuzu bilmiyordum.”
Bu espiri, salonda bulunanları bir hayli güldürdü.
Bundan sonra gazeteciler, 5 mayıs günü Kızılay’ da gençlerin Menderes’i kıstırarak istifaya zorlama sı olayı hakkında bilgi is tediler. Zorlu şöyle dedi:
“Evet, bazı hâdiseler ter .tiplenmek istendi. Amma, bu teşebbüs do fiyasko ile neticelendi. Halk hayatından memnun olduğu için böyle tahriklere aldırış et memekte ve karışıklık çıka ranlar aradıkları zemini bulamamaktadırlar.”
Gazeteciler: “Mendereshâdisenin içine nasıl girdi?”
Zorlu: “Başbakan Meclisten Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı ile beraber çıktı. Evlerine dönerken nümayişle karşılaştılar. Başbakan arabadan inip halkı selâmlayınca coşkun tezahürat gördü. Bu durum karşısında nümayişçiler kaçışarak dağıldılar. “ Zorlu hiç sıkılmadan yalan söylüyordu. O gün Men deres kendini alkışlatmak için biı? tertip hazırlamış ve Kızılay'da bilerek bulun muştu .
İstanbul hâdiseleri hakkında sorulan bir suale ise Zorlu şu cevabı verdi:
“ Nümayişlere katılanla rın 800 kişi kadar olduğu anlaşılmıştır ki, bunlann büyük bir kısmının garson lar olduğu tevkifler netice sinde meydana çıkmıştır. Lokanta ve eğlence yerle ri örfi idare tarafından kapatıldığı için kahvelerde boş oturan garsonlar bu hale kızarak nümayişçilere katılmışlardır.”
Gazeteciler, Zorlu’ya 1 mayıs günü halkın neden evlerinden çıkarılmadığını sordular. Zorlu da şu cevabı verdi: “ 1 mayıs komü nist bayramıdır. Her ihtimale karşı tedbir aldık.” (Kanunlarımıza göre 1 ma yıs Bahar Bayramıdır. An İaşılan, Zorlu bu kadar ba sit hir şeyi bilmiyordu.)
Bir gazeteci: “Demek Türkiyede böyle bir tertibat alınmasını gerektirecek kadar çok komünist bulunduğunu söylüyorsunuz.”
Zorlu: “Şey, onu demek istemedim. Yani Nato top lantısı olduğu için buna lü zum gördük.”
Gazeteci: “Demek Türk milleti Natoya karşı hare kete geçmiştir.”
Zorlu: “Yanlış anlamayın. Talebeler nümayiş yap tıkları içindir.”
Gazeteci: “Demek silâh sîz gençleri tanklarla ezdi- recektiniz ?”
Daha başka suallerle de karşılaşan Zorlu bunlann içinden çıkamıyacağını anlayınca “ Bunlar bizim iç meselelerimiz” dedi.
Bunun üzerine gazeteciler: “ öyleydi de bizi neden buraya topladınız ?” diye sordular. Zorlu salonda da ha fazla duramıyarak çıkıp gitti.
Bu komedinin Türk mille tinden gizlenmesi için biraz sonra gazetelere: “Dış işleri Bakanının basın toplantısının Türkiyede neşri yasaktır.” diye neşir yasa ğı gelecekti.
KIBRIS®| ba sırtımD Ati.ELEFTERİYA, Noel Baker’in beyanatı ve
Makarios - Hristobulo temasları ile ilgili olarak şunları yazmak tadır:
Tamamiyle kendi arzusu üzerine adaya gelen ve Makarios Amer.v ve Foot ile ayrı ayrı temaslarda bu lunan ve bilâhare Atiııada Averof ile görüşen Baker dün bir beyanat vermiştir, Bu konuşmasında Baker en önemli meselenin üslerin geleceği olduğunun ve mev cut anlaşmazlığın herkesin ümit ettiğinden daha önemli olduğunu söylemiş tir. Makariosun talebini pek haklı bulan Baker ingı 1 izleri bu talebi kabule davet ediyor.
Birkaç günden beri sıkı temas halinde bulunan Makarios ile Hristobulos dün yeniden uzun süren bir görüşme yapmışlardır.
ETNİKi, şu mektubu yayınlamaktadır:
22 Mayıs günü yapılan Rum Memurlar Toplantısında Valinin 70:30 nisbeti ile ilgili kararın derhal tat bikini istemesi protesto edilmiştir. Söz alan hatiplerin, Rumların Orta çağ esirleri olmadığını söyledikleri ve yardımcı polis -gücüne şimdi başka bir çehre verilmesini asla kabul etmiyeceklerini ilân et tikleri malûmdur. O halde ne oluyor. Vali, resmi gazetede sık sık büyük ve küçük mevkiler için yalnız Türklerden istida davet edi yor. Gözlerimizin önünde de Amme hizmeti Türkleş tiriliyor. Rum memurlarının Fevkalâde Komitesi ne yapıyor. Bir haber bekliyoruz. Şimdi artık bir top lantıdan çok pek çok ilerile re giderek bir çâre aramalıyız. -
FİLELEFTEROS, Lef koşada tertiplenen An ma Töreni ile İlgili ola rak şunları yazmaktadır:İstanbul ve Ankarada
katledilen Türk talebeleri için Lefkoşada Türkler anma töreni tertiplemişlerdir Bu onların vazifeleri idi. Lâkin söz alan hatipler EOKA tarafından da şehit edilen Türklere de temas edince tarih ve din ile oynanmış oldu. Bu bir yanlış ithamdır ve tarihin yalanlanması demektir. Zira hiç bir Türk talebe EOKA tarafından katledilmiş değildir. EOKA tarafından hat
vermeleri istenince bu istek cevapsız kalmıştı. Hayatta olanlar için mevlût okutulması öldü diye o şahıslara dua edilmesi dine de hakarettir. Türk gazete leri cemaatlarını bu iddia nın yalan olduğunu akset tirmelidirler. Şöyle ki Selimiye meydanı toplantısı ne müşterek menfaatlerimize ne'de Türk menfaatlerine faydalı olmuştur.
HARAVGİ, “ Herkese tehlike” başlığı altında şu makeleyi neşrediyor:
Türk cemaatı ileri gelenlerinden Denktaş “ News Chronicles” gazetesinin bir muhabirine verdiği beyanatta Kıbrıstaki harp üslerini “istediğimizi” söylemiş zira bunların ingilte- reyi deruhte ettiği mesuliyetin ve bu arada adanın bağımsızlığım korumağa sevkettiğini ilâve etmiştir. Denktaşa hatırlatmak isteriz ki bir Türk gazetesi daha dün denecek kadar geçmiş bir zamanda üslerin ortadan kaldırılmasını zira bunların bağımsızlığımıza zarar verdiğini hatırlatmıştır. Türkler ve Rumlar artık anlamalıyız ki ingilizler adada kaldıkça Cumhuriyet tehlikede olacaktır.
TIMES OF CYPRUS, “Cevap evet veya hayır olabilir” başlığı altında şunları yazmak tadır:
News Chronicles” gazete sinde James Cameron’un bir makalesi intişar etmiştir. Mu makalede yazar ada da bulunduracakları üslerin evvelce birine verileceği hususunda gizli bir an laşmanm mevcut olup olmadığını soruyor. Bunu sormakta yazar haklıdır. Zira üslerin yüzölçümü ve sivil idaresi halledilmişken Makarios da bu üslerde in gilizlerin bin sene kalabile çeklerini söylerken bir ta lepte bulunmaktadır. “Her hangi bir sebepten dolayı İngiltere eğer üsleri terke- decek olursa bunları Kıbrıs Cumhuriyetine teslim etme lidir.” İngiltere buna ya “evet” veya “hayır” diye cevap verebilir. Mesuliyeti tamamiyle Britanyaya ait bir meseleyi körüşerek karar vermek için İngiltere üçli bir Hariciye Vekilleri Konferansı perdesi altında mesuliyeti başka memle-
Bu kız dilinin altında bir şeyler saklıyordu ama ne idi acaba?”
— “Haklısın,” dedim. “ Böyle bir şeyi iddia edecek değilim. Yanız, senin bunu nereden öğrendiğini merak ediyorum?"
Düşünceli düşünceli başını salladı.
ı—- “Basit. Bana Jan söy ledi. Sizi telefona çağırdık lan zaman yanıma gelip bir sual sordu: ‘Matmazel Murat Beyi seviyor musunuz?”
“Ona hakikikati ifade edince;
— “öyleyse, dedi. “ Lüt fen kendisine söyleyiniz, odama gelsin. Onun için çok mühim olan bir hususu açıklayacağım.’
— “Peki, söylerim,” dedim. Ama gelip gelmiye- ceğinizi bilmediğimi ifade ettim. Onun üzerine:
“— Hayatının tehlikede olduğunu söylerseniz mut laka gelir, dedi ve hemen yanımdan uzaklaştı.
“ işte bu haber beni pe rişan etmişti.Önce size bel li etmek istemedim. Fakat Mihailesku’nun yanından dönüşte üstünüzün tozlu olduğunu görünce, aranız
,da bir mücadele geçtiğini anladım.| “ Artık daha fazla bigâne kalamazdım. Otele gelince olanları da biliyorsunuz.”
Güzel kız bunları göğsü me kapanarak bir nefes gi bi anlatmıştı. Kollarımın arasındaki vücudunun za - man zaman kasıldığını his sediyordum. Ellerimle tutup başını kaldırdım. Menekşe gözleri buğulanmış- tı.
— “ Sahi beni bu kadar çok seviyor musun Maria?
Cevabı bana sımsıkı sa- i-ılmak oldu.
Bu dilber casusun an'at tıklarına Allah biliyor ya pek aklım yatmamıştı. Eğer anlattığı hikâye doğ ru ise, ben fakir de Hint padişahının mahdum-u ne cabetperdidesi idim. Fakat Allah müstahaklannı versin kadın denen mahlûklar belli olmuyordu ki.
Daha fazla kurcalamak
ta bir talebenin öldürüldü- ketlerle paylaşmağa kalkış- ğünü iddia edenlerin isim-masın.
E M N İ Y E TKazmir Mağazası
EN UCUZ KAZMİR MAĞAZASIDIRKazmir alırken mağazamızı tercih ediniz
Yazlık — Kışlık — Mevsimlik, her renk ve desende kumaşlarımızı muhakkak görünüz.
ENVER U. İBRAHİMm
sAdıes: Arasta No. 70 - Lefkçşa
RADYO -TV
Mağazasını NaklettiEmekli öğretmenlerden
Bay Haşan Enver Abdi Çavuş No, 6 daki giyim eşyası mağazasını Mahkemeler Meydanı No. J8 e-taşı dığını saym müşterilerine bildirir.
Terzi Atölyesini Nakletti
Tanınmış Terzilerimizden Kâmil Tamaç Abdi Çavuş No. 6 daki Terzi Atölyesini Mahkemeler Meydanı No. 17 ye nakleylediğini saym müşterilerine bildi- rir.
Er Halis, en Temiz ve en ucu;
“ Yeşilada”Kuru Kahvesini
Tercib ediniz.51. Mıcidive Sekili
l E f K 0 S A
KIBRIS RADYOSU PROGRAMI
CUMA 10 Haziran 1960
SABAH YAYINI06.29 Açılış ve Program06.30 Kur’aıı-ı Kerim ve
Taksim06.45 Saz Eserleri07.00 Türkçe Haber Bülteni07.15 Tiirkçe şarkılar
Okuyan: Şükran özer07.40 Pierino Codevilla Or
kestrası08.00 Kapanış.ÖĞLE YAYINI12.29 Açılış ve Program12.30 Batıdan Sesler13.00 Beraber Türküler13.15 Mambolar h13.30 Tiirkçe Şarkılar Okuyan : Nadir Hilkat Çulha14.00 Türkçe Haber Bülteni 14.15-15.00 İngilizce Program
ve Kapanış.AKŞAM YAYINI
16.59 Açılış ve Program17.00 Ayla Büyükataman’dan
Şarkılar
17.15 Ara Müziği17.30 Çocuk Saati18.00 Kıbrıs’a Selâm18.45 Karma Türk Müziği19.00 İngilizce Program19.30 Türkçe Haber Bülteni19.45 Aile İstekleri20.00 K.R.Y.K. Fasıl Hey’eti20.30 Edebiyatımızdan Port
reler20.40 Piyano Soloları21.00 San’atkârlardan Birer
Şarkı21.30 Fen Konuşmaları22.45 Karma Tiirk Müziği22.00 Türkçe Haber Bülteni22.15 Cuma Konseri23.00 Kapanış,
TELEVİZYON 10 Haziran 1960 Cuma
19.30 Açılış19.32 Çoçuk Köşesi 20.07 Fury20.32 Türkçe Sözlü Aktüalite 20.52 Türkçe Film:
‘Günahkârlar Cenneti” Baş Rollerde: Neriman, Koksal, Bülent Oran, Muallâ Kaynak, Atıf Kaptan.
BULMACAHazırlıyan M Ş.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Soldan Sağa.-1. Göz önünde olmıyan.
Bir kümes hayvanı. 2. Türkiye devlet reisi Generalin soyadı. Nota. 3. Kayıpta olanı bulmıya çalışmak. 4. Nota. Alaca benekli demektir. 5. Duyan. Bir emirdir. 6. Bir kadir, ismidir. 7. Eftendi. Kötü 8. Eski zaman hâkimi, insan. 9. Bir emirdir. Bir sayıdır.Yukandan Aşağıya:
1. Kimsesiz. Harf okunuşu. 2. Pehlivanın yaptığı. Kafa. 3. Fasıla. Söyleme. 4. iftira. Sene. 5. Beya za az kırmızı katarak elde edilir. 6. Bir Kıbns şehri- 1 diı*. 7. T>ersi Kar- rengidir. Bir sayıdır. 8. Suç bağışı. Taaccüp etmek. 9. ilâve. Harf okunuşu. Nota.Dünkü Bulmacamızın HalliSoldan Sağa.
1. Keramet. 2. Sulu, Be. 3. Rahibe. 4. Tan, La, Ki. 5. An, itibar. 6. Akis, Ma. 7. Hadis, Zan. 8. Salata. 9. Hakikat.Yukandan Aşağıya:
1. Tarh. 2. Kuran, Asa. 3 Elan, Adak. 4. Ruh. ikili. 5. iltisak. 6. Bais, Ta. 7. Ebe, Zat. 8. Te, Kama. 9. Virane.
şimdilik benim de işime gel m ediği için üstelemedim ve bu balık vücutlu âfeti yanıma çekmekle iktifa ettim.
Maria, bir kadının sevgilisine verebileceği her şeyin âzamisini bana tattı rabilmek için elinden gelen bütün gayreti sarfetti. Hınzır kızın niyeti acaba beni kökten halsiz düşürüp işe yaramaz bir hale getir mek miydi? Bir müddet var gücümüzle seviştikten sonra, fırtınadan sonraki durgunluk gibi sâkinleş- tik. Yanyana arka üstü ko nuşmadan yatıyorduk. Ba şucumdaki komodinden iki sigara alıp yaktım. Birini Maria’ya verdim ve sonra ona döndüm.
— “Anlat sevgilim,” dedim. ‘ Bana her şeyi olduğu gibi anlat.”. Hayret etmiş göründü:
— “ Neyi anlatayım?”— “Evvelâ çantandaki
tabancadan başla. Sonra dün akşamki sözlerini izah et. Bana ‘Biliyorum’ demiştin. ‘Ben herşeyi biliyorum.’
Bununla, ne demek istedin?”
— “Onu biraz evvel anlattım. Mihailesku, sizin ba şınızııı dertte olduğunu ba na söylemişti...”
— “ Peki, tabanca? Hem de ağzına susturucu takılmış tabanca? Bunun çantanda ne işi vrdı?”
Cevap vermek istemediği her halinden belli oluyordu. Bir iki kere yutkun du, sonra bana dönüp çıp lak vücudunu bedenime ya piştirdi. Bir eli ile de saç- lanniı karıştırıyordu:
— “Ne’olur Murat Bey” dedi. “Blana bu hususta birşey sormayın. Hiç olmazsa şimdilik sormayın.”
ilk defa olarak ben de çarşafa dolandım. Ne yapa cağımı şaşırdım. Şimdi sor mazsam ne zamn soracaktım? Tuhaf bir hale düşmüştük. işi yine kendi düzeltti. Yarım doğrulup dudaklarımdan öptü. Hem de uzun uzun.. Hani insanın aklını başından alacak cinsten:
Devamı Var
EMNİYETİN GARANTİSİ
B A N K IN G 'E
Kapana Kısılmıştımikinoi sayfadan kalan
ter misin?” diye sordu. Bir dakika içinde delikten geçirilen tüpten kana kana su içmeğe koyuldum.
Sonra 1 “Artık iyiyim. Çalınmağa devam edelim” dedim.
Bölmenin 120 sm. kalınlığında olmasma rağmen kes nıe işi oldukça çabuk ilerliyordu. Sonunda kurtancı ekip delik açma işinin tamam olduğunu bildirdi. Delik ilk bakışta kâfi derecede geniş görünmüyordu ama, yegâne kurtuluş ümidimin oradan geçmek olduğunun farkındaydım.
Ustura gibi kesildi, kertikli kenarlaı-abir göz attıktan sonra derin bir nefes aldım, kollarımı başımın üze rinden uzattım ve omuzlarımı dikkatle deliğin içinden geçirdim. Kurtarıcılarım da beni ihtiyatla dışarı çekmeğe koyuldular. Bir ara çelik bir yerimi kesince durdular, ama ben, 20 saattenberi ilk defa etrafımda insanlar görünce ıstırabımı unut- itum: “ Çekin!” diye yalvardım ; onlar da çekmeğe devam ettiler.
Nihayet güverteye çıktı
ğımda is ile yağdan tepeden tırnağa kadar simsiyahtım. Denizciler beni görür görmez, “ Yaşa” âvazesiııi bastı lar. Götürüldüğüm revirde, vücutları üzerine kanlar sız mı§ kalın bandajlarla sıkı sıkı sanlı mumya gibi adam lar gördüm. Papaz Sharkey onları bırakarak yanıma gel di:
— “Kurtulduğuma memnun oldular, Lee. Seni merak ediyorlardı” dedi.
— “Ama bana sanki öleceklermiş gibi beliyor” diye ağzımdan kaçtı.
Papaz yavaşça: “ Evet,ölecekler” demez miî
Vücudumdaki yaralar ve kesikler sarılıp yağlar temiz lenirken sessiz sedasız oturdum. Sonra, revirden çıkarak ölüler ve yaralılarla dolu olan güvertede gezindim. İlerimizdeki destroyere ve römorkörlere baktıkça beni kurtarmak için ne kadar geminin harp harekâtını tehir ettiğini merak ediyordum. Bir ara birisi bana ürünerek revir istikametin
de koştu. Başımı kaldırıp baktım. Bill’di. . . | O T | D\ rO A R I L M İŞTİ R
S A Y F A 4( B O U G B l )
B o z k u f t
SP«rSahanın en İyileri Lefter ile Ergun’ duSolhaf Cumming bir futbol ziyafeti vererek Adalar’ ın en iyi
futbolcusu olduğunu Ankara’da da gösterdiAnkara'da çok sıcak bir hava da ve böyle milletlerarası bir maç için lıiç de elverişli olmayan arızalı bir sahada fut bolcuların normal formlarını göstermeleri hakikaten güçtii. Kaldı ki Futbol mevsiminin sona erdiği şu günlerde daha fazlasını beklemek kanaatimiz ce haksızlık olurdu.
Nitekim gerçekten başarılı bir oyun gösteren millî takımı mızın kazanacağı bu farklı net galibiyetin değerini iyi takdir ediyorum. Futbolcuların durumunu bir paragraf la belirtirken hava ve saha şartlarını fazlasile dikkate almış olduğumuzu kaydetmek isteriz.
T Ü R K 1 Y ETurgay : Kaptan olarak
vazifesini başardı. Gol olması normal olan iki şutu mükemmel plonjonlarla kurtardı. Bıına karşılık penaltı ile sonuç lanan müdahalesini ayak yeri ne ellerini kullanarak yapsa idi belki Kayanın büyük kusurunu örtebilirdi.
NACÎ : Müdafaanın üçbaşarılı elemanından biri idi. Kısa süren bir yadırgama dev resinden sonra canlı atakları ve defansı dinlendiren uzun vuruşları ile faydalı oldu... Böylece Necminin sağbekte muvaffak olamıyacağını zannedenler haksız çıktılar.
D E V L E T B A Ş K A N I K A P T A N L A R L A : Millî m açtan sonra şeref tribününe gelen İki ta kım kaptanı E vans (so ld a ) vc T u rgay ’ ı tebrik, eden devlet Reisim iz O rgeneral Cem al Gürsel, centilm ence oynadıkları için arkadaşları ile beraber İki fu tbolcu ya teşekkür etti.
fes ve enerjisini tüketinceye kadar mücadeleden geri kalmadı. Paslarının isabet yüz- desi yüksekti. Girgin davrana rak faydalı oldu..
ERGUN : Müdafaanın en az hata yapmak suretile tam numara alan kuıtanca- elemanı idi, kaldı ki rakibi santrfor Young ts-koç millî takımının dikkat çeken klâs futbolcusu olması Ergun'un başarısını da
beş dakikada hareketli kalan yalnız Kaya idi.
LEFTER : Büyük olarak kabul edilen futbolculuk vasıflarını dün bir kere daha sa- jhada konuşturan yıldızdı. Driblingleri, sert şutları, pasları ve bilhassa hareket kabili yeti ile mükemmeldi.
CAN : Kaliteli cereyaneden maçta Çan’dan klasına dalıa çok yakışan ııeticeli birM M — —
G A L İB İY E T K A P IS I: 82 nci dakikada B lrol’un soldan kale içine ortaladığı korneri M e tin - k a fay la sol ta ra fa indirince, L e fte r durdurm adan attığ ı sol p lâse ile safî alt köşeden ikinci
golUıııüzU attı ve durumu 2-1 yaptı.
BASRt : Bilinen ve beğenilen meziyetlerde rakibini te sirsiz hale getrdi. Soğuk kanlı lığını kaybetmedi. Enerjisini ve nefesini maç sonuna kadar kullanmasını bildi.. Basri dün kıi temkinli oyunu ile millî maç futbolcusu olduğunu ispat etti.
Marke etmekle mükeellef olduğu soliç Hunter çok hare ketli ve deplâsman yapan futbolcu idi. Bu yüzden Suat ne-
ha da değerlendirdi. Galibiyette büyük hissesi olduğunu tebarüz ettirmek icap eder.
KAYA : Biraz telâş, biraz da sahanın en berbat bir yerine verdiği lüzumsuz kısa geri pası hariç vazifesini iyi ba saran fırtbolcumuzdu. Gole sebep olan hatasından sonra morali bozulmayarak daha büyük bir gayretle çalışması takdir topladı, bilhassa takımımızın nefesi bittiği son on
oyun beklerdik. Bununla bera bar havanın sıcaklığına ve ze minin berbatlığna rağmen Can yoruluncaya kadar fayda lı oldu. Karşısında da İngiltere'nin en iyi sol lıafı bulundu ğuııu da gözden uzak tutma
mak lâzımdır.METİN : Sezonun en iyi
oyununu çıkardı. İlk golü atmakla hem galibiyetin yolu nu açtı hem de morali yükseltti. Gol bakımından pek şanslı değildi. Arızalanmasına rağmen saııtrahafla yaptığı bütün mücadeleleri kazandı.
B1ROL : İlk millî maçı idi bu sebeple tecrübeli arkadaş lanna nazaran heyecan' fazla idi.
Dakikalar ilerledikçe takıma intibak etmekte gecikmedi. Paslan zarif olduğu kadar
faydalı idi. Ancak rakip sağ- haf çevik Olduğundan fazla top kaptırdı. Gelecek millî maçlar için ümit verdi.
ŞENOL : Maç boyunca iyi mücadele etti. Yerini yadır gamadı. Serbest durumda aldığı paslan değerlendirmek suretile randıman verdi. Dör düncü golü atması galibiyeti peııcilemesini temin ett.
Gençler Birliği - 3Haydarpaşa - 1
Pazartesi ö. s. saat 4 de Yeni Sahada oynanan maç ta Gençler Birliği üstün bir oyundan sonra 3 - 1 galip gelmiştir.' Galip takım sahaya şu tertipde çıkm ıştır:
İlhan, Niyazi, Ertan, Erdoğan, Haşan, Halil,, Haşan, Ziya, özer, Hüseyin, Cemal.
O l U R M ü ? : Şahane L efter ’ln İkinci devredeki harika sol sııtu kaleci Brovvn’un m üdahalesine rağm en durduramayacak
fakat bu defa da yan direk gole ınanl Dolacaktır.
Müzayede İle Gayri Menkul Mal Satışı
12 Haziran l%0, önümüzdeki Pazar güııü Ambeliku Karyesinde sabah saat 10 dan itibaren aşağıda tarif edilmekte bulunan ve Ambelikuhı merhum Mustafa Kâşif Hasaıı terekesine aid bulunan mallar açık artırma ile satılacaktır :
KAMBO’da P>ano Lures mevkiinde 7 dönüm 3 evlek bağ ve bağ yeri; GÂLtNİ’de Aletri mevkiinde 32 dönüm 2 evlek tarla ve içerisinde 15 Harub ağacı;
AMBEIjlKU’da Elya-du-ayera mevkiinde 10 dönüm2 evlek, 5 döniim 3 evlek, 11 dönüm ve 14 dönüm 3 evlek sahasında 4 parça tarla; Haııdalya mevkiinde 2 evlek ve diğer 8 dönüm 3 evlek iki parça tarla; Ağroelyes mevkiinde 4(i dönüm, 34 dönüm 3 evlek (içinde 12 zeytin ağacı ile), ve 24 dönüm 2 evlek (içinde 2 zeytin ağacı ile) sahasında 3 parça tarla; Berııya mevkiinde 15 dönüm3 evlek tarla; Yaz-Suyu mevkiinde 37 dönüm »arla ile 3 zeytin ağacı; Ados mevkiinde İH dönüm 3 evlek tarla ile 3 zeytin ağacı ve Anzulomaci mevkiinde 06 dönüm tarla ile içerisinde 45 zeytin ağacı.
Kezalik bunlara ilâveten 3 aded yük otomobili de satılacaktır.
işbu terekenin idare memurları eıı yüksek veya her hangi lıir fiyat teklifini kabul etmeye mecbur değildirler.
Otomobiller teslim edildiği zaman sürülen peyin tamamı ödeııilecektir. ,v
Gayri menkul malların teslimi anında sürülen peyin üçte biri hemeıı ödenilecek ve mütebaki satış bedeli bir av zarfında, malın müşteri namına Tapu Dairesinde ferağ edilmesi üzerine, »denilecektir.
M. KAŞİF HAŞAN Terekesi İdare Memurları :
N. KORKUT E. MÜNİR K. PİLÂV AKİS
SEIBERLINGEN YIPRATICI
ŞARTLAR ALTINDA DAHİ, EN İYİ
RANDIMAN SAĞLI- YAN GARANTİLİ
LASTİKLERDİR. Toptan ve perakente.
satış yapılır. K ıbrıs U m um i Acenteliği'
HAŞAN E. HAKKICumhuriyet Sokağı
No. 6TE L: 72882, Lefkoşa.
T A K S İ M SinemasındaBU AKŞAM SAAT &15 DE
Bir müddet evvel sinemamızda takdirinize mazhar olan muazzam Türkçe film
BENZİNCİNİN AŞKIBaş Rollerde: Suphi KANER, Gönül BAYHAN
Ahmet Taı ık TEKÇE ve tanınmış diğer artistler.
Bu güzel komedi filmine ilâveten, baştan aşağı Rockn’ Roll müzik ve sarkılarıyle süslenmis
İN G İL İZ C E F İL M
THE DUKE W 0R E JEANSBaş Rollerde: Tommy Steele, June Laverick.
NE ZAMAN ve NEREYE GİTMEK İSTERSENİZ
S A Y A RSeyahat ve Turizm Acentası
HİZMETİNİZDEDİR Uçak veya vapurda yerinizi ayırtıp biletinizi alabilmek için Kıbrıs’ın her yerinden 74551 numaraya telefon etmeniz kâfidir. KIBRIS, TÜRKİYE VE DİĞER MEMLEKETLE
RE GRUP GEZİLERİ HAZIRLANIR. TÜRKİYE’DEKİ OTELLERDE YERİNİZ
AYIRTTIRIL ABİLİR.Fatin Rüştü Zorlu Cad. No. 29 Vakıflar İş Hanı P. K. 138, Lefkoşa Tel: 74551.
“ k r î Î L D ^ l b İ T a r * * *Cumartesi ve Pazar akşamlan Saat 8 de
Lefkoşada çok büyük bir rağbet gören ve hasılat rekorunu kıran Büyük Türk Filmi
AŞK RÜYASIBaş Rollerde: MUZAFFER TEMA, MUHTEREM NUR,
AHMET T. TEKÇE.
Bu yeni Türk filmine ilâveten:Cumartesi- TÜRKÇE YAZILI İNGİLİZCE BİR FİLM
Pazar. İngilizce
THE STORY OF MANKIND(İNSANLIĞIN TARİHİ)
Giriş: 100 ve 50 Mil’dir
Tekaüdiyeler Kanununu Tadil Eden Lâyiha
G e r ç e k ç eD iğer .“şeyler meya randa hayat pahalılığı tahsisatının bir k ıs mını tekaüdlyeli kılm ak m ak- sadıyle 1958 yılının 28 sayılı Kanunu İle T ekaüdiyeler k a nunu (F asıl 288) tadil edildiği zam an, o kısmın sadece m aaş ve denizaşırı tahsisatın yüzde onlkl buçuğuna inhisar ettirilmesi kararlaştırılm ıştı.
M am afih T ıp Dairesinin bazı m ensuplarında hayat pahalılığı tahsisatı, m aaş ve iaşe tahsisatı veya m aaş ve iaşe ve ibate tahsisatı üzerinde hesaplanm ak ta olduğundan, bu gibi m em ur, lar hususunda hayat pahalılığı tahsisatlarının tekaüdlyeli k ıs mı he nplanırken bu tahsisatların da hesaba katlim,ası m ünasip görülm üş olup bu lâyihanın gayesi bu hususta gerekil hüküm leri vaz ’etm ektedir
Lâyihanın 1 O cak 1957 den itibaren m akable ijilmulü o la caktır.
N I A A D T /
HALK EĞİTİMİ BÜROSUGÜZEL SAN’ATLAR KOLU
BAŞKANLIĞINDAN :istidadiı gençlerimize müzik eğitimi sağlamak yo
lunda ilk adım olarak, Müzik Kolumuz tarafııniun SOLFEJ dersleri verilmesi kararlaçtırıfmıştır. istek lile rin 20 Hazirana kadar Tiirk Maaiif M ü d ü rlü ğ ü , Halk
i»
Eğitimiolunur.
Müfettişliğine yazılı olarak müracaatı rica
Kıbrıs Türk Heyeti Tezahüratla Karşılandı(B irinci sayfadan kalan)
H E V ’E T E GÖSTERİLEN HÜSNÜ K A B U L
K ıbrıs ’tan ayrı bulundukları sırada K ıbrıs'ta bazı davranışlarla delegasyonun İşlerini g ü ç leştirm ek Istlycnlerj de tenkid eden Dr. K üçük, “ K ıbrıs Türk toplum u dört yildanberi m ü cadele ederken bizi arkadan vu ranlar, şim di sahneye çıkarak birlik ve beraberlik İçinde can v e m al m ücadelesi yapan ce maatl parçalam ağa yeltenm ektedirler” demiş ve T ürkiye'de kendilerine gösterilen hüsn’ü kabulden çok m em nun olduğu-
Ağırdağ ilkokulu nun Resim - Elişi ve Iğneişi
SergisiOkulumuzun yıllık Resim -
Elişi ve İğne İşi sergisi 12 Ha (Zİran, 1960 Pazar gün ö.s. 5 - 7’e kadar Ağırdağ İlkokulunda yapılacaktır.
Sayın halkımızın teşrifleri saygı ile rica olunur.
Talim Heyeti
ilânBen aşağıda imza sihibi
Şükrü S. Bterberoğlü, şimdiye kadar ismim olan Şükrü Salim Salih’i 26.5.60 dan itibaren değiştirdiğimi ve bundan sonra yeni ismimle anılacağımı ilân ederim.
Şükrü S. Berberoğlu Baf
Tenis TurnuvasıKıbrıs Türk Gençlik Teşki
lâtının S[K>r kolu tarafından
tertip edilen Teııis turnuvasın
da Pazartesi şu karşılaşmalar
yapılacaktır :
Feyzi - Özker , ve Yücem E. - Â. Savaş 4.30,
Feyhan - K. Sami ve Dr. Şemsi - G. Mustafa 5.30
Dr. Necdet - Dr. Ali ve V'. Bedevi - Hiisrev S. 6.30
Şevki - Cevdet ve Önder - S. Mirata : 7.30.
K.T.K. Federasyonundan
Seiberling Seiberling Lastikleri
Dünyam en iyi lâstikleri dir. Federasyon işleri için en sarp yollara SEIBER- LİNG lastikleri ile endişesiz gidiyoruz. Her lastikten daha uzun ömürlü ve konforlu olan bu lastiklerin Kıbrıs umum acentesi Türktür. Kendi kendimizi koruyalım. SEIBERLING LASTİKLERİN! TERCİH
DELİM.Umumi Acentesi
HAŞAN E. HAKKI Cumhuriyet Sokağı No. 6
LEFKOŞA
AzizOün
HAANKARA* 1
it
H alka biraz daha «abretnulerini ta v jiy e eden Dr. Küçül bundan ’onra "L ondra ve Zü- î* burada. ih andlftşnıalanntn bozulması. *
ıvı izin verm iyecegiz ve töhmet
Mağusa ve Baf’ taYol islerii
Mağusa Komiserinin bildir diğine göre, geçen Mayıs ayı içinde Mağusa kazasında yol işlerine £1,990 kadar para sar f edilmiştir.
Çalıştırılan amelenin günlük vasatas'ı 69 idi.
Ayni ay zarfında Baf Kaza sında yol işlerine £1,645 sar- fedilmiş ve 221 işçi çalıştırılmıştır.
Defteri Hakanı Ve Mesaha Dairesi
1945 Gayri Menkul Mal (Tasarruf, Kayıd ve Tak
diri Kıymet) Kanunu,48 inci madde tahdinde
ihbarname, istida No. A 1442/60
Lûricina sakinlerinden Hüseyin İbrahim Kulaklı, Köy yanı, Rosesi, Skoto- Twmi, Kapsalya, ve Has mevkilerinde ve Yusuf Ali Fokı, İbrahim Hüseyin Kulaklı. Mustafa Mehmet Gazi, Yusuf Osman Birini namlarında kayıdlı bulunan ve tafsilâtı Lûricina köyünde yapıştırılan 125 numaralı formada bildirilen harman, tarla ve bağdan ibaret olan altı parça malın namına kayıd edilmesi için Tapu Dairesine istida yapmıştır. Mezkûr gayri menkul malda alâkası olan her hangi bir kimsenin bu ihbarnamenin tarihinden itibaren (60) altmış gün zarfında teklif olu nan kaydın balâde zikir edilen müstedinin namına yapılmamasına sebeb göstermesi bununla taleb olunur.
(Lrfkoga Tapu Dairesi tarafından ısdar
edilmiştir.)Lefkoşa 9. 6 960
Satılık MobilyaBir misafir odası ile bu-
yatak odası takım mobilyası ve daha bazı ev eşyaları satılıktır. Müracaat her gün sabah saat 9 ile öğleden sonra saat 3’e kadar, Lefkoşada 5 Dede İsmail Sobağında-
ıııı söylem iştir.T Ü R K İY E ’N İN ISTBftt
Dr. K üçük, Orgeneral Gür- .sel'in K ıbrıs Türklerinin yalnızbırakıIm ıyacağına dair teminat verdiğini de anlatm ış ve ‘‘Türkiye burada nıüte.sanld bir klt.!e istiyor” dem iştir.
İNÖNÜ İLE YAPILAN GÖRÜŞME
< ıınılıuriyet Halk PnrtL Bafjkam İsm et İnönü ile yaptı| lan samlmt görüşme üzerinde ' o duran Dr. Küçük, İnönü’nün « * '
K ıbrıs'taki Türk topltımunun birlik ve beraberlik İçinde ol- m ısım a kendilerine kuvvet ver
f in i ifade ettiğini anlatmış vı herkese hürriyet verilmekle
er'iber cem aat aleyhinde ha* roket edenlere cem aat içinde y ıt verıim lyeceğlıjl ısrarla be- l.rü niştir, H İ
I.O N D K A V E ZÜR1H V N Ü U Ş M A U K I
İM*1 «illi İnkil&l |utında kalrruyacaftız demi» ve| " nt'te ı,lü "bu andlaşm alârı bozmak m es-j^ , tevd uliyeti, O 'nu bozm ak latiyenle-P ounü"' rin om uzlarında kalacaktır” <ıı|CttıeCI „a7, ü vv ilâve etm iştir. T ' l " ü r!,k
DENKTAIN SÖYLEVİ i But 12 00 < Dr, K ü çü k ten sonra Rauf » ■ll\ illkj
İRalf DenkUış, konuşmuş ve|ierive, ' m ;,ı T ürkiye 'de artık bir seferberlikle-' ,!' Kıı havası estiğim , T ü rk iy e 'n i* '» uluslararası tehlikelere karşnB. OKU hasırlanm akta olduğunu İl&ve lieltsubay etm iştir. Denktaş, Türkiye’deki vc•andalya kavgalarının sona er- ’ ....................diglnl d e söylem iştir.
C E M A L GÜRSEL’ !?.’H E Y E T İ KABULÜ
Dr. Fazıl K üçük, Atatürk M eydanında yapılan konulmalardan sonra bir radyo muhabirine bir dem eç vermiş ve T ü rk iye ’ye K ıbrıs Türklerinin varlık ve sadakatini inkılâp hü küm eline bildirm ek ve son olay lar üzerinde bilgi vermek için» Dr. ihsan A gittiklerini tekrarlamıştır. Dr. t jk, am ü/.cri K üçük ayrıca daha ilk günj takatinde, kendilerini kabul eden Devlet [ paüıs’ta t**rti|> vo Hüküm et Başkanı Örgene- ! Wlsl„da mi rai G ürsel’ in Zürih ve Londra Iiirk topluınııı andlaşrnaları çerçevesi içinde L re srvkede<'* K ıbrıs Cumhuriyetinin kurul-j « nka sjjIMürı ması gayesinde olduklarını söy. j itakcı' Rum lediğini Kıbrıs Türklerinin bir Wr„ k tik ve beraberlik içinde çalışmalarını istediğim belirttiğini anlatm ıştır. Türkiye Dışişleri,Ticaret, Z iraat ve Maliye Bakanlarının da K itindi Tllrkle- rin isteklerini ilgiyle dinlediklerini .'söyleyen Pr. Küçük, bütün bunların Kıbrıs Türkünün hayat garantisi olduğunu söylem iştir.
DR. KtîÇÜ K’ÜN MESAJI Dr Küçük, radyo muhabiri
ne verdiği demeçte İnönü'nün ilgisinden de söz etmiş ve rad- vo vvısıtasıyla Türk ordusu,Türk gençliği ve bütün Türk m illetine Kıbrıs Türklerine gös t erdikleri ilgiden dolayı bir me saj iletmiştir.
ÖREK VE PLÜMER'IN DEMECİ
Dr. Küçük'ün demecinden . onra aynı muhabire birer de*' m eç veren Osman örek ile Fazıl Plüm er de temaslarından çok memnun olduklarım ve yar ılım konusunda teminat, aldıklarını açıklamışlardır.
Ankara ’da bulundukları sırada. Türk H ey’etl mensubları,Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel tarafından kabul edilmişlerdi.
Hey'et a y n ca Dışişleri, Tica- ret, Maliye ve Ziraat Bakanlarını da ziyaret ederek muhtelif konularda görüşmelerde bulunmuşlardı.
Bu arada Türk toplumunu: ilgilendiren mes’eleler, Zürih ve Londra Andlaşmalannln tatbikatı ve tekemmülü hakkında Kıbrıs Türk h cy ’etl He Dışişleri Bakanlığı ileri gelenleri fikir vc göril.* teatisittde bulunmuş- lan lı. v-
R A F l N D iki eve yapılmabdır.b n L U K I A jVI A
ilân - ÇağrıLârnaka D e m i r l ü rk SpofB ir l iğ i S ek reterliğ in d en
Cumartesi
i 1 Haziran 1960, ö. s. saat: tam 5 te, umumî toplantı olacağında», bütün. Uy™; rin Demir Türk Spor BtfJN ği binasında hazır bulı*n' malan rica olunur,
(îündem:Kulübün mali vnziy'tı Spor konuları
Hayati noktalar.Demir Türk Spor Birli?»
Sekreterliği Lârnaka_______
_ Y A Z L I KÇ İ Ç E K Sineması’nda
Bu akşam saat 8 de Büyük Tiirk Film.Sokak Çocuğuf İlâveten !n$iUzct1
THE SAD SACKJBRİV LEVİSİN b,ıvf
metlisi. GÖnlükîrrini® e ’ j.
mini tııulıakkak
İ isinde savaşan
i içinden bir vt
I çıkıyor ve Tttı
i lunıız ila, Tül
| nııcaya kadı i Jüriiş açışındı
| da.
Dr. ihsan A I hasın toplan
I fikirler, Türk
ak birer felfi
Çiinkii, ada
[ ve Enosis'i
'Çin geceyi gü
liderlerinin sö
İsınının yaz ^n Ali’nin d
4* hiç bir fa
Romlar Ikt. ütikamıu ter
İhsan buna ş
la» kendini atat. yÜ7.(le 70(i"in tatbikin ehliyet nu‘>
m'ilar, Dr. i ![krl Kibl sav
wbnsa l’ürk
mani olı
buna 1"'manas
K°6uk davraılsr beledi ye
"luhalefet et ^ te e r ü b e y
BWün bun
" Ru"ı do» i ettiği ikat- Glrn
"“s »e eski '^ fn ıd a n v
bmu «tmesi, ,
ka* lr Sülün* "tyaset Irn " ' iir S(i toplun
„ jnubah tik Türkü 1 k«X0nV“nİ1*
KİÇÖk,n'î t l e r inreı"*l|. v l
I
D,
fa’»-»I S;
ftl’ya 960fe ts]'»ui’a
TfiL:Lef
AKTAI