12
YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN ) SIGNIFICANCE OF SUFI ORDERS IN THE ESTABLISHMENT OF ISLAMIC CULTURE IN OLD YUGOSLA.VIA MEHMET DR. A.Ü.D.T.C.F. SANATTARlH! ÖÖR. GÖR. A) Eski Yugoslavya'da Tarikatierin Tarih- çesi GtlnQmO.Ze kadar Yugoslavya'da tartkatler dedi toplu bir çogu, tarikat veya tekkelerin son faaliyet ve tekke Nitekim bir çok lmparatorlu- gu•nun çekirdeglntn Avrupa'ya Balkanlar'da ola- rak aktif rol olan gaye, hedef ve felsefelerini incelemeden.Wa- dece son dönemlerde dejenerasyona var olan tartkatierin zlklr bahsetmeleri ,mensup oldugu dahi gerçek felsefesini tam kavramaktan uzak dediklertyle yetinmelert konuya ne kadar yQ.zeysel bir ffa- desidir. Bu arada da belirtmek gerekir ki. son dönemde bu konuyla ciddi ve dertn- ligine olan Alexandre Popoviç'in malan1 Balkanlarda tasavvufi hareketin gerçek manada genç tutacak niteliktedir. Bizim Ise bu daha ziyade, Balkanlarda ve bil- hassa eski Yugoslavya dahilinde tart- katierin ragbet gormeleri!ldeki sebeblerden, gayelerinden, özelliklerinden. felsefele- rinden ve halk azerinde tesirlerinden ve ganomoZcle bu tesirierin ne · söz etmege gayret sarf . gibi her temelinde yaymak" ve "insan nefsini terbiye etmek " Bu iki temel unsura Oneelik verme tarikatiere gore t.arikatlerde yaymak blrfnci derece- de önem aksine insan nef - JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4. sini terbiye etmek hususunun On plana geçtigt gornlmektedir. Tarikatlerde bu öneml üzerinde durmak ve elde edilen olumlu veya olumsuz sonuçlan ederek. bu kadar edilen ihtimaliere etmek Istiyoruz. Eski herhangi bir bolge- sinde belirli halk kitlesi benimse- nen tarikat. bir bölgede kökeni ayn olan bir halk kitlesi hor gori\- Ieb1liyor. Buna biraz daha getirecek olursak, Arnavutlar benimsenen ta- rikat, ve TOrkler pek benimsenmiyor veya bunun bazen aksi de oldugu gori\lebillyor. Yu- goslavya'da milli kökeniere sahip bu halk 1opluluklann tartkatleri seçmelerlnde, Oneeden sahip olduklan kOltOrel birikim, orr.· adet ve ge- leneklerin Onemli OlçOde etki ettikleri gOri\1- Bu milli degerierin Bal- kanlar'da ve bilhassa Yugoslavya'da ve ne derece Onemli rol son ilmi da ortaya BOtOn temelinde Allah'a ve felsefesi Ancak. bu tek hedefe için me- lporovtç, A.: L 'tslam Balkanlque-"Les" musulman du Sud-est eurropeen la per1ocle post· ottornan, ostcuropa lnstttut, Ber- lln-1986.., Popovlç, A.: -Vclnsten, G,: Lcs ordres mystiqucs dans L'islam, -"Lcs ordres mysUques musulmans du sud- est eurpecn la perlode post-ottomane" (s. 83-99), Paris - 1986 .. Popovtç, A.; "Lcs musulmans du sud-est europecn dans la perlode post-ottomane" journal Aslatlque, CCI..XIII/3-4, Paris, 1975, (s. 317-360). Halk kabul edip Make- donca ve Bulgarca. halk verllen Devlet Ise resmi olarak "Makedon veya Bulgar olarak Buna Pomak ve kendilerini TOrk olarak tcdlrler.

YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESiNDE …isamveri.org/pdfdrg/D00064/1992_4/1992_4_IBRAHIMIM.pdf · 2016. 4. 28. · ESK~ YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN ) YERLEŞMESiNDE

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • • • ESK~ YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN ) YERLEŞMESiNDE TARİKATLARlN ÖNEMİ

    SIGNIFICANCE OF SUFI ORDERS IN THE ESTABLISHMENT OF ISLAMIC CULTURE IN OLD YUGOSLA.VIA

    MEHMET İBRABİMİ DR. A.Ü.D.T.C.F. SANATTARlH! ÖÖR. GÖR.

    GİRİŞ A) Eski Yugoslavya'da Tarikatierin Tarih-

    çesi

    GtlnQmO.Ze kadar Yugoslavya'da tartkatler hakkında dedi toplu bir araştırma yapılmamış~· Yapılan araştırmalann çogu, tarikat veya tekkelerin son faaliyet durumlannı ve tekke şeyhlerinf tanıtınakla yetinmişlerdir. Nitekim bir çok araştırmacının: Osmanlı lmparatorlu-gu•nun çekirdeglntn oluşmasında, Avrupa'ya açılmasında, İslam'ın Balkanlar'da kalıcı ola-rak yerleşmesinde aktif rol olan tartkatl~ asıl gaye, hedef ve felsefelerini incelemeden.Wa-dece son dönemlerde dejenerasyona ugramış şekliyle var olan tartkatierin zlklr şekillerinden bahsetmeleri ,mensup oldugu tarikatın dahi gerçek felsefesini tam anlamıyla kavramaktan uzak şeyhlerin dediklertyle yetinmelert konuya ne kadar yQ.zeysel yaklaştıklannın açık bir ffa-desidir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki. son dönemde bu konuyla ciddi şekilde ve dertn-ligine meşgul olan Alexandre Popoviç'in çalışmalan1 Balkanlarda tasavvufi hareketin gerçek manada anlaş!lrnasında genç araştırmacılara ışık tutacak niteliktedir. Bizim Ise bu kısa çalışmamızda daha ziyade, Balkanlarda ve bil-hassa eski Yugoslavya sınırlan dahilinde tart-katierin ragbet gormeleri!ldeki sebeblerden, yayılış gayelerinden, özelliklerinden. felsefele-rinden ve halk azerinde tesirlerinden ve ganomoZcle bu tesirierin ne şekil yansıdıgından

    · söz etmege gayret sarf edecegız.

    . Bilindtgı gibi her tarikatın temelinde "İslamı yaymak" ve "insan nefsini terbiye etmek" bulunmaktadır. Bu iki temel unsura Oneelik verme oranı tarikatiere gore degışmektedlr. Bazı t.arikatlerde lslam'ı yaymak blrfnci derece-de önem taşırken, bazılarında aksine insan nef-

    JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4.

    sini terbiye etmek hususunun On plana geçtigt gornlmektedir. Tarikatlerde gorıllen bu farklı anlayışın öneml üzerinde durmak ve elde edilen olumlu veya olumsuz sonuçlan tesbıt ederek. bu gılne kadar gözardı edilen bazı ihtimaliere işaret etmek Istiyoruz.

    Eski Yugoslavya'nın herhangi bir bolge-sinde belirli halk kitlesi tarafından benimse-nen tarikat. bir başka bölgede kökeni ayn olan bir başka halk kitlesi tarafından hor gori\-Ieb1liyor. Buna biraz daha açıklık getirecek olursak, Arnavutlar tarafından benimsenen ta-rikat, Boşnaklar, Pomaklar-Torbeşler2 ve TOrkler arasında pek benimsenmiyor veya bunun bazen aksi de oldugu gori\lebillyor. Yu-goslavya'da farklı milli kökeniere sahip bu halk 1opluluklann tartkatleri seçmelerlnde, Oneeden sahip olduklan kOltOrel birikim, orr. ·adet ve ge-leneklerin Onemli OlçOde etki ettikleri gOri\1-mekte~lr. Bu saydıgımız milli degerierin Bal-kanlar'da ve bilhassa Yugoslavya'da İslam'ın yayılmasında ve yerleşmesinde ne derece Onemli rol aldıklannı son ~amanlarda yapılan ilmi çalışmalar da açık şekilde ortaya çıkarmıştır.

    BOtOn tarikatıerin temelinde Allah'a ulaşma ve yaktaşma felsefesi bulunmaktadır. Ancak. bu tek hedefe ulaşmak için farklı me-

    lporovtç, A.: L 'ts lam Balkanlque-"Les "musulman du Sud-est eurropeen la per1ocle post· ottornan, ostcuropa lnstttut, Ber-lln-1986 .. , Popovlç, A.: -Vclnsten, G,: Lcs ordres mystiqucs dans L'islam, -"Lcs ordres mysUques musulmans du sud- est eurpecn dıınS la perlode post-ottomane" (s. 83-99), Paris -1986 .. Popovtç, A.; "Lcs musulmans du sud-est europecn dans la perlode post-ottomane" journal Aslatlque, CCI..XIII/3-4, Paris, 1975, (s. 317-360). 2roRBEŞ-POMAK: Halk arasında lslaml~tl kabul edip Make-donca ve Bulgarca. konuşan halk toplulugwıa verllen addır. Devlet tarafından Ise resmi olarak "Makedon veya Bulgar MılslOmai:ılan" olarak adlandınlmaktadır. Buna karşılık Pomak ve Tor:beşlerln ço~ kendilerini TOrk olarak blsseıinektcdlrler.

  • 1

    ' 1 ı . ı ı ' o i

    ı

    i

    !. i

    1

    ı 1 1

    ı

    ESKI YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATLARlN ÖNEMl

    todlara başvurduklan görülmektedir. Nitekim, Allah'a giden yollar varlıklann sayısı kadar çoktur3 denilmektedir. Bu yaygın olan deyimi, Kur'an'da; AUah'a varmak için vesilelere saıılın4 ayetlyle aniatılmak istenen hususun bir başka ifadesi ol~ak görmek mümkündür.

    İnsanların yaratılışlannda kilinatın sım olarak her ferd birbirirıden farklı bir mizaca, düşünceye, duyguya ve şekile sahip olarak yaratılmıştır. İnsan şahsiyetinde kudret ve yaratıcılık derinleşip engirıleştlkçe, bir ferdin ötekilerden farklılığı da fazlalaşır. Her birimizin bağımsız bir alem olduğumuz fık.ri kendimizde nasıl olur. 5 Ancak bunun kadar gerçek olan bir diğer husus ta insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğidir. Diğer bir deyişle, insanı toplum dışı bir varlık olarak görmek veya düşünmek mümkün değUdir. İnsan kendi fikir. duygu ve düşüncesinin toplumun diğer fertleri tarafından paylaşılmasını ve benimsenmesini de ister. O halde insan şahsiyetinin farkına varmak, hem de birliğin tadını çıkarmak ıhtlyacını hisset-mektedir.6

    Buraya kadar yaptığımız izahatlarla sergi-lerneye çalıştığımız bu inceliği çok iyi kavrayan tasavvuf ehli, tarikatler aracılığıyla bir yandan ferdin müstakil dünyasına (personalite, indivi-dualite), bir yandan da insanın sosyal varlık yapısındaki birlik ve beraberlik ünitesine halk kitlelerini peşine talanayı başarmışlardır. Buna göre tarikat. şeriat (lslam1 hukuku)'nun gösterdiği hedefe varmak için bir vesUe veya takib edilen yol, kişisel karaktere göre de bir va-ziyet veya tutumdur7 • Bundan dolayı şeriat (İslam hukuku) tek olmasına rağmen tarikatler ·çoktur. ----- _ ...... --- -- .. - .. --

    Tarikatıerin takib ettikleri metod8 , zikir usulleri9, siyasi (politik) tavırlanl0 açısından bir takım sınıflandırinalara tabi tutulduğu da görülmektedir. Fakat tarikatleriri sınıflandırılmasında temel ölçü olarak Bir tek AUah'a, Hz. Muhammed'in peygamberligine ve Kur'an-t Kerirrtin AUa.h'm kitabı olduguna inanılması hu-susları alınmaktadır. Bu üç esası temel alan ta-rikatlar ehli kıble (ehli sünnet) olarak kabul edi-lirken. bunu dışında kalanlar ise batini (ehli sünnet dışı) tarikatlar olarak görülmektedirıı.

    Tarikatlerde görülen bu farklılıklara rağmen ehli kıble ve batini ayrımı yapmadan bü-tün tarikat hizmetlerinin iki noktada yoğuntaştığını söyleyebiliriz. Birincisi, lslam'ı yaymak ve ferdin (insanın) nefsani ve ruhani eğitiı;nini sağlamak. Bu. iki unsurdan birincisinin asli.

    ikincisininde vasıta unsuru olduğu görülmekte-dir.

    Tarikatıerin asli hedef olarak seçtikleri islamı yayma hususunda oldukça başarı ka-zandıkları, bilhassa son zamanlarda yapılan araştırmalarla ortaya konmuş durumdadır. Daha doğrusu bunların başarısında. İslam'ı karşı tarafa tebliğ etme noktasında, savaş ve kılıç yerine gönüle hitabı tercih etmelerinin önemli bir etken olduğu gözlenmektedir.

    Tarikat mensuplan lslam'ı benimsetmek ve sevdirrnek için g11zel konuşma, g11zel davranış ve örnek yaşayış gibi her türlü meziyetlerini azami bir şekilde ön plana çı.karmışlardır12 . Bunların ikna yoluyla kabul ertirdikleri lslam. kılıçtan ve vergiden kaçma gibi usullere dayalı suni dav-ranışlan aşarak samimi inanç şeklinde kendini göstermiştir1 3. Balkanlar'da İslam'ın kısa za-manda benimsenmesinde tarikat mensup-lannın ·onemli ölçüde etkili oldugu inkar edile-mez bir gerçektir. Ne var ki, başlangıçta tarikatler. Osmanlı devletinin Balka.nlar'a yerleşmesinde olumlu yönden hizmet etinişken, daha sonraki dönemlerde ise bazı tarikatler onun çöküşünü hızlandırmada rol almışlardırl4. Nitekim bunlardan biri Bektaşi tarikatıdır. On-dokuzuncu yl1z yılda Osmanlılar'ın hasta olduğu bir dönemde ortaya çıkan otorite boşluğundan istifade ederek bir takım isyanlara, suikastiere ve tertipiere öncülük ettikleri bilinmektedir15. Son zamanlarda ise tarikatlan yücelten "ilmi"

    3Hadfs (Hz. Muhammed'in sözü ve !şi) oldugu söylenmekte-dir. Bunun yanında tasavvuf ehlinin yaygın olarak kullandığı. bir dcylı:ndir.

    4coraxı, 5/3, Suudi Arabistan Krallığı. basım ev!, Medine 1987. 5Harntdullah, Muhammed,: Initiatiım a l'lslam. Paris-

    1970, Ss. 67). -6öztılrk.Yaşar Nurl;-T~fon Ruhu ve Tarikatler, Sidre

    yayıncılık.lstaobul-1988, (s. 104). · 1 Amold, T. W., lntışan Islam Tarihi. (Tercılme, A. Y. Ocak).

    1ürk Tarihi Kunımu Basım ev!, lstaobul-1971, (s. 86). Srankatler Izledikleri metodlara göre üçe aynlmaktadır:

    Tarik-i Ahyar, Tarik-I Ebrar, Tarik-ı Şuttar. Bu esasa dayana-rak "Ruhani" ve "Nefsani" olmak üzere de ikiye aynidıklan bi-linmektedir. •

    9Tarikatler zikir usullerine göre: Kıyaın-! (zlkirlerinl ayakta yapanlar), Kuud-1 (oturarak z1k1r yapanlar), Haf-ı (ztldrlerini gizli yapanlar), Cerh-t (zikirlerinl sesli yapanlar) diye dörde aynlmaktadır.

    ıOpoiJtık esasa dayanan sınıflandırma da Ise: Ortodoks (Ehli sünnet Içi) ve Heterodoks (Ehli sünnet dışı) olarak aynlmaktadır. . llöztı:ırk, Y. N.:, Tasavvıifun.RuJıu. s. 107. 12sarkan, Ömer Lutfi: "Istila Devrinde Kolonizatör Türk Devrişleri ve Zav!yeler" (s. 279-353), Vakıflar Dergisi. Sayı II, Ank.ara-1964. 13osmanlı idare sisteminde, Islamı kabul edenler "öşüı:". kabul etmeyenler Ise "cl.zye" vergısıue tabldirlcr. · 14öztürk, Y. N.: ''Yugoslavya'da Tasavvufi Hayat ve Tekkeler" (s. 223-238), 1ürkiye Yazarlar Birliği Yıllığı. Ankara-1986. 15Barkan. ö. ı.. s. 186.

    ISLAMi ARAŞTIRMALAR ClLT: 6. SAYI: 4

  • MEHMET IBRAHIMİ

    degerlerin·yerine, hayalleri Qlsleri On plana. ge-çirerek ve gerçelilik dOnyası bir tarafa bırakılarak her şeye keramet anlayışıyla açıklamaya çalışmhlan, tarikatların gerHemesine ve yozlaşmasına sebep olmuştur.

    B) Yugosİavya'da Tarikat Hareketleri ve İslamın Yayılması

    Osmanlılar'ın BaUsıan.lar'a yerleşmesinde tekkelerin ve tarikat şeyhlerinin Ostlenmiş ol-dukları görevler ve yaptıklan faaliyetlerin önemi ve derinllgi bilhassa son zamanlarda yapılan araştırmalarla gl1n ışıgına çıkmaktadır.

    Osmanlı fetlhlerinln. Balkanlar'daki OneO-leri ve ilk mimarlan tarikat şeyhleri olmuştur. TOrk İslam tarihi bakımından büyük önem taşıyan Balkanlar'ın fethinde çok dikkat çekici olan bir nokta vardır ki o da şudur: Balkanlar, Osmanlı ordusunun gelip askeri açıdan feth et-mesinden çok daha önce tarikat akıncılan tarafından bir anlamda feth edilmiş, · diger bir deyişle Osmanlı buraya geldiginde yerli halkın psikolojik olarak bu fethe hazır hale getiril-digini, son derece elverişli bir ortamla karşılaştıgını söyleyeblliriz16. Balkanlar'da TOrk - İslam adına bir gonoı fethi gerçekleştirenlerin başında özelllkle Bektaşi'lerin Onemli rol oynadıgını giinüm'Clzde dahi yol kavşaklannda.yQzlerce Bektaşi tekkesinin varlıgını k

  • 1

    \

    ESKJ YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜL'IÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATIARlN ÖNEMl

    köklü bir şekilde yerleşmesini sadece buraya kadar bahsettigirniz tarika~erin faaliyetlerine baglamak. dogru degildir. Balkanlar'da Os-manhlarla birlikte İslam'ın yayılmasında tari-kat şeyhlerinin öneml oldugu kadar, burada 9. ve 10. asırda Orta Asya'dan göç etmiş Peçenek, Kıpçak. Kuman, Avar ve Vardorlot gibi Türk boy-lannın halen kaybetmediklerl, örf. adet ve gele-neklerin katkılanda oldugu görüşü yaygındır25. Çünkü, aynı milli degeriere baglı birbirinden ha-bersiZ iki kardeş topluluğun karşılaşmasında ortaya çıkabilecek bir çok sorunun halli kolayca mo.mkCın olabil.mJştir.

    1 O~ 14. yı1zyıla kadar Balkanlar'da Slav ak.ınlarına. maruz kalan bu Türk boylan büyük ölçüde llsanlarını kaybetmJşler26, fakat eski örf adet ve geleneklerini devam ettirmişlerı:Ur27.

    Onların bu şekilde örf, adet ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı kalmalan onların kolayca Os-manlı idaresini ve İslam dinini benimserneleri-ne yol açmışhr. Nitekim özellikle Boşnak ve Po-maklar'ın lslam'ı kabul etme hususu bu sebeb-Iere bağlanmaktadır28.

    Yugoslavya'da İslam'ın yayılması hadise-sinde bu yukarda saydıgınuz iki görüşün yanında üçüncü bir görüşe de yer verildiği görülmek-tedir. Nitekim bu görüşe göre; 13-14. yüz yılda eski Yugoslavya topraklannın büyük bir bölü-münde hakimlyetini sa.rda.ren BiZans'ın zayıflamış olmasıyla ortaya çıkan otorite boşlugu, toplumda kargaşa, yolsuzluk ve bir çok anarşi olaylarının yaşanmasına seb~b olmuştur29• Bu kargaşa ve anarşi döneroJnde Slavların baskı ve yagmalarına maruz kalan Arnavutlar, qsmanlıyı bir kurtarıcı olarak göımüşlerdir.

    Ni~~ b~.:J_ı ı.ısu~. Arnavutlar'ın Osm~!!'ya yaklaşmasına ve Osmanlı İdaresi'ni benimse-rnelerine ves.ile olmuştur. Arnavutlar'ın lslfuni-yeti kabul _etmelerinin bu şekilde olduğu kanaatı yaygıncJ.ır'30.

    II. YUGOSLAVYA'DA OSMANLI DÖNEMİNDE TARİKATLARıN FAALİYET DURUMU

    Osmanlı İmparatorlugu'nun batıya dogru fetihlerinde gazilerle birlikte tarikat şeyhlerinin katıldığını, yol kavşaklarında. !Joş ve tenha ara-zilerde tekke ve zaYiyelerini kurarak, kısa za-manda bu bölgeleri dini, sosyal, kültür merkezi haline getirdiklerini söylemiştik. Görünüşte sa-dece bir dini kuruluş gibi sanılan tekkelerin, aslında yöre halkının sosyal ve külta.rel ih-tiyaçlarını karşılayan bir kurum olarak ta faa-liyet yaptıklan görülmektedir31 • Osmanlı döne-minde tarikatierin dini, sosyal, sanat ve egitim alanlarındaki çok yönlü faaliyetlerini ayrı nok-talar halinde izah etmeye çalışacağız. ·

    A. Tarikatıerin dini .faaliyetleri Buraya kadar yaptığımız . iZahatlardan ko-

    layca anlaşıldıgı gıbı tarlkatler, İslamiyet'in yerli halk tarafından benimsenmesinde önemli rol oynamıştır. Çoğu tarikat şeyh ve dervişlerinin tekkeye gelen yol camiden geçer prensibi-ne bağlı kaldıklan görülmektedir. Nitekim Yu-goslavya'da bütün tekke yapılarında semahane-nin yanında meseldin bulunması, bu biraz önce ifade ettiğimiz prensibe bağlı kaldıklarını gös-termektedtr32.

    Yugoslavya'da tekke mimarisini incele-diğiınizde, Bektaşi tekkeleri dahil içinde mescidi bulunmayan bir tekke mimarisine rastlan-mamıştJr33. Osmanlı'nın en uç köşelerine kadar teşkilatını götürmeyi başarmış olan tarikatler, insanın ruhani ve nefsani degerierine önem ve-rerek, İslam'ın çevre halkı tarafından kolayca kabul edilmesine vesile olmuştur . . Dini, rengi, ırkı ve düşüncesi ne olursa olsun, ınsan denilen varlıgı layikiyle sevmek, hakkına saygı göster-mek hata ve kusurlarını hoşgörmek tekkenln en başta gelen gayelerinden biri olmuştur. İslam'ın ınsanlara karşı olan sevgi bağının en açık şeklini tarikatlerde görüyoruz.

    Nitekim, Kalkandelen (Tetova) Harabati baba Bektaşi tekkesi külliyesinin (kompleksi-nin) mescid kapısı üstünde yazılı "Bektaşi nefe-si"nde bunun güzel bir örneğini görmek müm-kündfır'34.

    Nefes'In transkıipslyonu:

    Talib isen ey üm ml erenlerln gelinanına

    Olmanadane mükartn gerçeğin gel yanına

    Can kulağını aç ve mOkemmel olanı dinle

    Yapbğı.n hayır dualan cihan sultanı kabul buyursun

    Günümüz-1ürkçesiyle:

    Ey cahil, e~er dervişlerln bilgisine ulaşmak Istersen Onlara (cahtllere) yataO olma gerçeğe doğru yaklaş Kaib kulağını aç ve mükemmel olanı dinle

    Yapbğı.n hayır dualan yarabem (Sultanm) kabul etsin

    2&rruhelka. Ciro; "Joş o testamentu gosta radina 1 o patarenl· m,a'' (s. 363-382). Glasnlk Zemaljskog Muzeja u Sarajevo, br. XXV, Sa.rajevo-19ı3., Oklç, T.; "BirTeokld. s. 332. 26r:randzıç. M.; s. 18. 27ok!ç, T.; ''San Saltuk. s. 51. 28RadJç, A.; "Naşl Thrcl" (s. 7-8), Novl Behar, XIII/19-22, Sara· jevo-194{). 29f>aı.ıkruşeva,.G·Tomovsk! K.; "Les Tekkes. s. 22. 30ı.aıaJ, P.; "Feja dhe gjul;a Shqtptare, (s. 105-ı23), Studlme Hlstorike, nu. 39, Tirane-1969. 31 Hasluck, F. W.; . s. 885. 32Jbrahiml. Mehmet; "Kalkandelen (Tetovo)'de Haralıatı Baba (Sersem Ali Baba) Bektaşi Tekkest, (s. 42-56), Milli Kültür. sayı 46, Ankara-1985. · 33lbrahlmi, M.; "Prilog kon teketo kako kulturno prosvetna lnstltuclja vo zapad.na Makedonlja", (s. 87-98), Blgorski Nauçnl Soblri, Xl, Zbornlk, Tctovo-1991. 341brthbnl, M.; ''PıilogKon. s. 89.

    iSLAMI ARAŞilRMALAR ClLT: 6, SAYI: 4.

  • MEHMET IBRAHlMi

    Yukardaki Nefesin ilk dörtlüğünden kolayca anlaşılacağı ÜZere; tekkeleriiı cehalete şiddetle karşı çıktıklan gerçeğe ve mükemmeliyete ulaşmanın · sadece ilim ve ırfan lle olabileceği, Allah'a karşı yapılacak her çeşit duanın ancak bu şekild~ kabul olacağı fıkri herkese tavsiye edllmektedir. · Tarikat şeyhleri halkın ilgisini çekebUrnek

    için, tekketerde belirli gÜnlerde herkese açık va-ziyette merasimler ve eğlenceler düzenlemişlerdfr35. Bu merasimler esnasında herkese parasız yemek dağıtıldığı ve ikramlarda bulunulduğu bi-linmektedu-36. ·

    - B) 'İ'arikatleriıi . Sosyal ve -E!H:iin Alanmdaki Faaliyetleri

    Tekkeler h,alk arasında dini yapılar olarak tanınmasına rağmen sosyal alanda faaliyet gösteren kurumlar olarak da bilinmektedir. NI-tekim, tekke komplekslerinde, semahane (zikir yapılan yer)nin türbeiıln yanında aş evinin, mi-safir hanenin, konak yerlerinin, yiyeceklerin depo edildiği yerlerin ve hayvanları barındırmak üzere ahırların bulunuşu, tekkelerin dini yapılar kadar aynı zamanda sosyal yapı özellikleri taşıdıklarını da göstermektedir. Tekkelerin bu çok yönlü faaliyetlerini günümüzde en iyi şekilde aksettiren Kalkandelen (Tetova) HarJ.>ati baba Bektaşi tekkesi lle Struga'da Zeynelfllii-din Halveti Tekkesi sayılmaktadır. Bu iki tekke-de geçtiğimiz yüzyıl. herkese günde bir defaya mahsus olmak -azere yemek dağıtıldığı söylen-mektedf:r37.

    Bu gelenek Yugoslavya'da diğer tarikatiere aıt tekkeJerde bayram günleri, Ramazan ve aşure aylannda din, dil ırk farlq_ göz~~eksizin arzu eden herkese 1ftar sofralan kurulduğu ve aşurenin dağıtıldığı bilinmektedir38• Günümüz-de bazı tekketerde Ramazan aylarında aşurenin dağıtılması eski geleneğin hala .devam ettiğini göstermektedir: Belirll köy ve kasabalarda halk kendileri arasında bir sıra koyarak tekkeye · iftar götorme geleneğini devam ettirmektedirler. Tek-keye göti'lrOlen bu lftar yemeğinden sadece · tekke hizmetinde bulunanlar, kasaba veya köy-de misafir olanlar faydalanabilirler.

    Tekkelerin bu gibi sosyal hizmetleri yanında, yolda kalmış, fakir ve kimsesizlere de kapısını açık tuttuğu, bunlara tekke şeyhleri tarafından meziyetlerine (becerilerine) göre görev verildiği bilinmektedır39. Nitekim tekke-terde buna bağlı olarak çeşltıı zanaat ve sanat faaliyetlerine de yer verilmiştir. Tekkeler aynı zamanda,· ölüm hastalığına yakalanan, rilhl. bunalım geçiren ve çaresiZlik içinde kalan kim-

    JOURNAL OF ISlAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4 ,

    selerin derdine derman arayan hayır kuruluşları gibi de faaliyet göstermişlerdir.

    Tekkelerin din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkesin derdine çareler araması, farklı din mensuplan tarafından da ziyaret edilmesine ve ilgiyle izlenUmesine de vesile olmuştur.

    Osmanlı döneminde Yugoslavya'daki mev-cut tekketerde eğitim alanına büyük ölçüde önem verildiği görülmektedir. Tekkelerde kala-balık sayıda derviş ve mürillerin bulunması be-lirli bir tasawuf eğitimine tabi tutulduklarını göstermektedir4°. Nitekim tekke kütüphanele-rinde zengin bir kitap kataloğunun bulunması bu düşüncemizi doğrulayıcı niteliktedir. Tekke

    _ kütüphanelerinde tasavvufi eserlerin yanında, tefsır. }ladis, edebiyat, coğrafya, tarih ve hatta astroloji kitabiarının dahi bulunması. ilmin her çeşidine önem verdiklerini hatırlatmaktadır. Fakat buna rağmen, tekkelerde sıralı bir eğitimin yapıldığından söz etmek imkansızdır. Sadece Asitane statüsünde olan tekketerde sıralı bir eğitimden söz etmek mümkündür. Bektaşi tekkelerinde görev yapan şeyhlerin büyük bir ihtimalle Dimetoka (Yunanistan) Bektaşi Asitanesinde41 , Halvetı tekkelerinde görev yapanların ise Prizren Halveti Asitanesin-de, diğer tarikatıere ait tekke şeyhlerinin ise İstanbul, Konya ve Bursa asitanelerinde eğitim gördükleri kaynakların verdiği bilgiler . arasındadır42.

    C- Tarikatierin Kültür ve Sanat Alanlanndaki Faaliyetleri

    Osmanlı döneminde Yugoslavya'da tekkele-rin kültür ve sanat merkezi olarak faaliyet gösterdiklerini. günümÜZde en bariZ bir şekilde aksettiren Kalkandelen (Tetova) Harabati Baba Bektaşi tekkesi. Üsküp (Skopje) Rifayi tekkesi Prizren Halvetl tekkesi ve Struga Zeynel Abidin Halvetl tekkesi sayılmaktadır. Bütün bu tekke-lerde tarikat felsefelerini ifade eden şiirlerin değişik yazı çeşitleriyle (Sülüs, Nesih, Talik) yazılmış olması gelişmiş bir edebiyat ve hat sanatının var olduğunu göster:mektedir.

    35ı-Jafız, Nlmetullah; "'Yugoslavya"da Bektaşi Tekkeleı1" (s. 57-66), Çevren. IV /11, Pı1ştlne - 1976. 36f>elllmışeva. G. • Tomovskl, K.; "'Les Tekes. s. 206. 370y, Aydın; "Kalkandelen'de Harabatl Baba Tekkesf' (s. 18-29), Çevren 8/4, Prlştine-1980. 38Pallknışeva, G,-Tomovski, K; Les Tekes. p. 208. 39Kara, Mustafa: Tekkeler ve Zavtyeler, Dergah yayınlan, lstanbul-1980 (s. 126). 40-rrtfunovskl, J. F.; "O tekljama u donjem sltvu Bregalntce" (s. 255-258) Prtlozfza Orlentalnu Fllozollju. nu. 12-13, 1962-1963, Sarajevo-1965. 41oklç, Tayyfu: ''BirTenkld. s. 231. 42Elezovlç, Gl!şa: "'Derv1şkl Redovi Muslimanski Tekije u Skoplju•• (s. 9-19), GlasnJk Stara Srblja. Skopje-1925.

  • ;

    ~

    \ !

    i ı .

    ;

    i ı !

    1 l l 1

    ESK! YUGOSLAVYA'DA lsı..AM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATIARlN ÖNEMl

    Özellikle Harabatl Bektaşi tekkesinin duvar yozeylerinden Bektaşi nefeslerinin, panolar içinde yer alan yazılış şekli, edebiyat ve hat sanatının en güzel örneklerini teşkil etmel~tedir. Turabi43 gibi meşhur Bektaşi şairlerinin "Nefes"leri bulunması ilgi çekicidir. Tekke yapılarının inşa tarihleri rakamlarla değil ebcet hesabıyla verilmiş olması, Bektaşllerin şiirde ne kadar usta olduklarını göstermektedir.

    Bazı tekketerde süsleme ve resim sanatına da önem verildiği görGlGr. Ahşap, alçı ve taş üzerine işlenen bitkisel motifler ve geometrik figGrlerden tekke şeyhlerinin ince ruhlu bir şahsiyete sahip oldukları anlaşılmaktadır. Bunun yanında tekkelerde duvar resimlerine rastlanması, resim sanatına da verilen önemi hatırlatmaktadır.

    Yugoslavya'da hemen hemen botan Mevlevi tekkelerinde ve bazı Bektaşi ve Rlfayi tekkele- · rinde dahi musiki aletlerine rastlanmış olması gelişmiş bir musikl sanatının varlığını işaret et-mektedir.

    Tekkelerin bu çok yönlü faaliyetlerine cevap verecek bir tekke mimarisinin ·de kendi-liğinden geldiğini söyleyebiliriz. Tekke killllyesi içindeki yapılar bazen geUşlgOzel. bazen de sis-tematık bir programa tabi tutularak inşa edil-mişlerdir44. Nitekim, Harabati Baba Bektaşi tekkesi içindeki yapıların dini ve sosyal amaçlı olmak ilZere ·fki bölümde inşa edildiğini ve dini yapıların ganeyde, sosyal yapılarında kuzeyde oluşu, bu iki hedefe yönelik belirli bir plan ve programa göre inşa edildiklerini göstermek-tedir.

    Sonuç olarak tekkelerin. o dönemde vennlş olduklan bu çok yönlü hizmet ve faaliyetlerin gGnümilzde - bir-çok:-kuruluş··tarafından -ancak karşılanabildiğini söylemek gerekir.

    lll. ESKİ YUGOSLAVYA'DA GÜNÜMÜZE KAllAR MEVCUT TARiKATLER VE TEKKELER

    Eski Yugoslavya sınırlan dahilinde tarikat, tekke ve 4u;avvufi hayatın belki de en hareketli olduğu kısımlar Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova bölgelert sayılmaktadır. Bu bölgelerde tarikatierin yayılış ve yerleşme hadiseslilin te-melinde burada var olan milli unsur ve karakter-lerin önemli tesirleri görillGr. Örneğin, bilhassa Arnavutlar tarafından benimsenen Bektaşi tari-katı, istisnalan dışında Boşnaklaı_-, TOrkler ve Pomaklar arasında hor görulmüştGr. Buna karşılık Boşnaklar tarafından rağbet gören Mevlevi, Halveti, Kadiri ve Nakşibendl tartkatleri Arnavutlar arasında pek rağbet görmemiştir.

    TOrkler ve Pomaklar arasında bilhassa Halveti, Rifai ve Nakşibendi tartkatleri daha yaygındır.

    Tarikatierin milli unsur ve karektere göre bu dağılını şeklinin tesadüfi olmadığı kanatin-deyiz. Bu halk topluluklarının tarikatleri seçmelerinde milli değerler, örf. adet ve gelenek gibi kOltür birikimleri önemli derecede rol oynamışlardır45. Aynı zamanda bu halk toplu-luklarının Osmanlı idare sistemininde üstlen-dikleri görevlerin de, .tarikat seçmelerine tesir ettiği görOlmüştür. Tarikatierin milli ve kültar birikimlerine göre dağılım şeklini daha iyi an-layabilmek için, Osmanlı'dan önce Yugosla-vya'da hangi değerlerinin bulunduğu, siyasi ve sosyal hayatın ne durumda oldu~unu iyi bilmek gerekir. Yoksa bu değerleri göz öniiİıde bulun-durmadığımiZ taktirde tartkatierin farklı millet-ler arasındaki dağılımı hakkında yapacağımız tespitler pek isabetli olmayabilir.

    Arnavutların bOyilk çoğunluğu Bektaşi tari-katini ve· bu tarikat aracılığıyla İslami b'eniıfısemlş olmaları, onların Osmanlılar döneminde, Bektaşi tarikatinin bir uzantısı olan "yeniçeri" mües~esinde aktif rol almış olmalarıyla açıklanabillr46. Bunun yanında uzun zaman Slav akıniarına maruz kalan Arnavutlar'ın Os-manlı'yı bir kurtarıcı olarak görmeleri İslamı da kitleler halinde kabul etmelerine vesile olmuştur47•

    Buna karşılık Boşnaklar'ın ise; Mevlevi ve Halveli tartkatının hakim olduğu Osmanlı saray çevresiyle yakın Ilişki içinde olmaları. bunların daha ziyade Mevlevi ve Halvetl tarikatlerini seçmele.rtne sebep olmuştur. Boşnaklar'ın os.: manlı idaresinde bu üst görevlere getlrllmelert gerek savaş kablliyetlertnden ve fiziki yaratılışlarının..ıJygıı_ı:Lg!Llm~lild~n. __ gereks~_Qsmanlıya karşı sadakatianndan kaynaklanmaktadır48.

    TOrkler'in büyük bir kısmının Halveti tari:-katına ragbet göstermesi, TOrk insanının anla-yış ve geleneğine Halveli tarikatının yakın oluşu ve Osmanlı padişahlannıh çoğunun Halveti ta-rlkatında olmasıyla izah edilebilir. TOrkler arasında Bektaşi tarikatına karşı tavır alanların bulunmasının, Bektaşi şeyhi Balım Sultan ile başlayan Osmanlı-Bektaşi çekişmesinden kay-

    43Ergun, Saadettın Nuzhet: Bektaşi Şairleri, Devlet Matbaası, Istanbul 1930, s. 37. . 44Jbrahlml, M.: 'Harabat1 Baba Tekke ve Tetovo", El·Hatil,ls-lamskt Kulturen 1 lnfonnativen Vesnlk, god. 3, br. 13, Mart-1990, Skopje (s. 7). 45Jiafiz. N:: Yugoslavya'da. s. 59. 46öxtüıit, Y. N.; YugoslavyadaTasavuığl. s . 235. 47Hafiz, N.; ''Yugoslavya'da Mevlevt Tekkelerl" (s. 173-178), Mevlana ve Yaşama Seuıncı, Konya Thrlzm Derneği Yayını, Ankara-1978. 48Ayverdt, Ekrem, Hakkı: Avrupa'da Osmanlı Mimari Eserle-ri, ctlt 3, kitap 3, Fetih Yayınlan, lstanbul-1981 (s. 108).

    IsLAMi ARAŞTIRMAIM ClLT: 6, SAYI: 4

  • MEHMET IBRAHI.Mf

    naklandıgı kanaatındeyiz. Gt1nt1m0Zde 1ür~er arasında Bektaşi tartkatı ve hatta Bektaşi men-sublan dahi hor görülmektedir.

    Eski Yugoslavya'da tarikatierin cografi bOlgelere göre d_agılımı biraz önce bahsettiğimiz milli unsurların yerleşim bölgelerine göre fark-Wık göstermektedir. Bosna-Hersek'te, Boşnaklar'ın yaşadıgı bölgede Mevlevi, Nakşibendi ve Halveti tarikatinin yaygın oldugu görülmek-tedir. Dolayısıyla bu bölgede inşa edilen tekke-lerin çogunlugu bu tarikatıere aittir. çogun-lukta Arnavutlar'ın ve Türkler'in ycişadıgı Koso-va bölgesinde Bektaşi ve Halveti tarikatlerinin Ticani, Sa' di, Sinani ve Hayati şubelerine ait tek-keler yaygındır. Türkler'in, AmavuWınn ve Po-maklar'ın yaşadıgı Makedonya bölgesinde ise; Halvetl tarikatinin Hayati kolu, Bektaşi ve Rifayi tarikatledyaygın bir şekilde bulunmaktadır.

    Osmanlı döneminde eski Yugoslavya top-raklannda yayılan ve faaliyet gösteren tarikat ve tekkelerin sayısı hakkında kesin bir bilgiye sahip degUiz. Evkaf kayıtlarından, vak:tlyelerden. tekke yapılannın kalıntılarından Müslt1manla-nn yaşadıgı hemen hemen her köy ve kasahada bir tekkenin var oldugu anlaşılmaktadır Bugün ise Yugoslavya'da 144 adet tekkenin faaliyet göstermest49, zengin bir tasavvufi hayatın bura-da var oldugunu göstermektedir. · ·

    Yaptıguruz inceleme sonucu faaliyetl~ne devam eden tartkatierin sayısı sadece sekizdir. Bazı araştırınacılar tse Sa'dl, Sinani, Ticani gibi Halvetl tarikatinin şubelerini bir başka tarıkatmış gibi düşündüklerinden tarikat sayısını ll olarak vermektedirler50, Kanaatlmizce bu tespit dogruyu yansıtmamaktadır. Tarikatler g~r~k Qspıan4 döne~d-~. _(18_8~~ 1 ŞJ_2) __ g~ç~k Krallık Yugoslavyası'nda (1918-1941) gerekse Komunist dönemi Yugoslavya'sında (1945-1990r yaşayan Boşnak, Arnavut. 1ürk ve Pomaklan, hatta tslamiyetl kabul eden Çingeneleri siyasi, sosyal, kültürel bakımdan etkisi altında tutmuşlardır. Mt1slt1man halkın üzerinde günümOzde dahi tesirleri hissedilen tarikatler arasında; Bektaşi, Halvetl (Sa'dl, Sinan!, Ticani, Hayati), · Rlfai, Mevlevi, Nakşibendl, Kadiri ve Melam.t tarıkatlerini sayabiliriz. Fakat, faaliyet yönünden daha aktif ve belirli bir kalabalık halk kitlesini peşinden sürükleyen tarikatler arasında Bektaşi, Rifayt, Halvetl ve Nakşibendl tarikatle-rini gösterebiliriz. ·

    1- Bektaşi Tarikatı Osmanlı siyaset tarihine damgasını vuran

    ana kuruluşlardan biri Bektaşi tarikatıdır. Os-manlı troparatorlugu'nun kuruluş, yükseliş ve düşüş dönemlerinde Bektaşi tarikatının aktif rol

    JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4 .

    255

    aldığını. Yeniçert Ocağı'nın da Bektaşller'in fikri ve ürünü oldugunu yukanda söylemiştik. Os-manlı'nın ilk dönemlerinde, Yugoslavya'da diger tarikatıere göre halkın büyük çoğunluğunun Bektaşi tarikatına mensup olduğu görül-mektedir. Başlangıçta, Bektaşi tarikatına gösterilen bu yakın alaka, bu bölgelerde İslami hareketin ilk olarak Bektaşi misyonerleriyle başlatılmasından kaynaklanmaktadır. Bunun yanında diğer bir görüşte; Yeniçeri ocağına alınan gençlerin çogunun bu bölgelerden seçil-mesi. Yeniçeri müessesesinin ise Bektaşi tari-katının bir uzantısı olması, Bektaşi tarikatının tercih edilmesine vesile olmuştur5ı. Her iki

    .görüşü savunanların ortaklaşa kabul ettikleri husus:. 18. yüzyıl sonuna kadar Yugoslavya'da bilhassa Makedonya ve Kosova bölgesinde halkın büyük çogunlugunun Bektaşi tarikatına mensup oldugu ftkridir. Evkaf kayıtlan ve tarihi belgeler fizerine yapılan araştırmalar. hemen hemen her köy ve kasahada bir Bektaşi tekkesi-nin gösterilmesi, biraz önce bahsettiğimiz görüşleri doğrülamaktadır. 19. yüzyılın sonuna kadar Makedonya ve Kosova bölgesinde Bektaşi tekkelerinin Dimetoka (Yunanistan) Bektaşi asitanesine baglı olarak faaliyet yaptıkları bi-linmektedJ.r52.

    Bektaşi tarikatının ikinci Piri olarak tanınan Balıın Sultan (Öl. 1516) ile baş gösteren Osmanlı-Bektaşi sürtüşmesi. II. Sultan Mahmut (Öl. 1745)'un Yeniçeri ocagını kapatması ve Bektaşi tarikatını yasaklaması ile, silahlı çatışmalara dönüşmılştor53. 18. yüzyıldan sonra Osmanlı tmparatorlugu'nun zayıflamaya yaz tutması, bu bölgelerd~ devlet otoritesinin baş göstermesine sebeb olmuştur. Bunu fırsat bilen bazı bölge idareetleri Osmanlı devletiyle Bektaşi anlaşmazlıgını köıilkleyerek Bektaşi tekkelerini kendi siyasi ve şahsi amaçlan dogrultusunda yönlendirmeye çalışmışlardır. Bu gibi hadisele-rin en güzel ömegini Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi tekkesinde görmekteyiz. Zamanın Kalkandelen idarecisi Recep Paşa - bey'in kendi

    · siyasi emelleri için Harabali baba tekkesini bir askert üst olarak kullandıgı bilinmektedir. Kal-kandelen'de Osmanlı devletine karşı Recep Paşa ile başlayan Isyan hareketleri; Oftlu Abdurrah-4S.yugoslavya Islami Tarikat ve Dervişler Birliği" başkanlıguu ve aynı zamanda Pr!zreo Rlfal Tekkesı şeyhliğini yapan Ce-mali Efendi'nin bize sunmuş olduğu kayıtlardan tesbit edil-miştir.

    50Popovlç, A.: "Les ordes mystlques mu~ulmans du sud·est evropeen dans la peı1ode post-ottoman" (s. 63-95), Popovlç A-Vensteln, G; Les Ord es Mlstlques Dans L'lslam, Parts-1986. 51HasJuek. F. W.; . s. 86. 52Morina, lrfan: '1

  • ' \ • 1

    ! i . 1

    1

    1

    1

    256 ESKİ YUGOSLAVYA'DA IsLAM KÜLTÜRÜN'ÜN YERLEŞMESINDE TARIKATURIN ÖNEMl

    man Paşa -Bey- (Öl. 1838) döneminde de devam etmlştiı-54. Bu ve benzeri Bektaşi Tek.kelerl'nln düzenledikleri isyanların daha ziyade batı Ma-kedonya, Kosova ve Arnavutluk'ta başgöstermesi bilhassa dikkat çekicidir. Osmanlı'nın Bal-kanlar'daki son dönemlerinde Arnavutların Os-manlı 'ya karşı başlattıkları Isyanlarda Bektaşi tekkelerinin parmagı oldugu fikri yaygındırss. Nitekim, 19. yQzyılın sonlarına dogru Bektaşi ta-rikatına mensup olanların büyük bir çogunlu-gunun Arnavut asıllı oldugu söylenmektedir56. Bu dönemde Bektaşi tekkelerlnln ünlversel anlayıştan belirli bir milli kisveye büründüklerl görOlınektedir. Bu gibi hadtseler, Bektaşi tari-katının Arnavutlar dışında bir çok taraftarını kaybetmesine vesile olmuştur.

    19. Yüzyılda Makedonya ve Kosovcı. bölge-lerinde siyasi ve sosyal alanda halkı büyük ölçüde yönlendiren Harabati Baba Tekkesi, 20. yüzyılda halktan gereken destegi görmeyince halk üzerinde eski otoritesini yitirmiş, zamanla şeyh ve dervişlerin 1920 yılında tek.keyi terket-meleriyle faaliyeti son bulmuştur. Tekke 1968'de onarılarak turistik amaçlar için kullanılmaya başlanmıştır. Devlet tarafından 1949-1950 yılları arasında kamulaştınlan vakıf mallarının

    son zamanlarda çıkan yeni bir kanunla asıl sa-hiplerine iade edilmesi söz konusudur. En kısa zamanda tekkenln eski faaliyetine dönecegını zannediyoruz. Bektaşi tekkelerlnın kapanma-larmdaki sebeb, Bektaşi şeyhlerinin ilmi ger-çeklerden ve halkın diniihtiyaçlarına cevap ver-mekten uzak olduklarından kaynaklanmclktadır.

    Osmanlılar'ın 1912 yılında· eski.~YÜgoslavya topraklaruu terk etmesiyle burada yaşamını:t devam eden Müslümanlarda Bektaşi tarikatına karşı ragbetin azal~gmı görmekteyiz. Çogu Bektaşi iekkesinln Nakşibendi veya Halveti ta-rikatine dönüştOrOlmesı57 bu görOşümüzO dog-rulayıcı niteliktedir.

    Krallık dönemi Yugoslavyası'nda (1918-1941) Bektaşi tekkeleri halk üzerindeki tesirini kaybetmeye devam etmiş ve bir _çok telQtenin şeyhler tarafından terkedilmesiyle harabeye dönmüşlerdir. Bektaşi tekkelerin! ayakta tuta-bilecek maddi gücü temin edemeyen şeyh ve dervlşlertn yaşadıkları evlerinde faaliyetlerine devam ettikleri bilinmektedir.

    Komünist dönemi Yugoslavyası'nda (1943-1990) Bektaşi tekkelerinin etki alanı daha da daralmaya devam etmiştir. Bu dön~mde Bektaşi tekkeleri Arnavutlar arasında da büyük ölçüde

    destegini kaybetmiş, buna karşılık Çingeneler arasmda ragmet görmeye başlamıştır.

    Günüm}l.Zde Yugoslavya'da faaliyetine de-vam eden Bektaşi tarikatlarından Dzakovica, Üsküp (Skopje) Pirtepe'ye baglı Kanatlar köyü tekkelerin! sayabilirtz. Üsküp'teki Bektaşi tek-kesinin burada yaşayan Çingeneler (Romlar) tarafından faaliyeti devam ettirilmektedir. Çin-geneler'in sembolü baline gelen bu tek.ke, diger iki Bektaşi tekkesine nazaran daha fazla men-subu bulundugunu ve daha aktif bir rol oynadıgını söyleyebiliriz. Nitekim bu tekkede Çingeneler'in siyasi ve kültürel faaliyetlerini yürüttügü bilinmektedir.

    Dzakovica'daki Bektaşi tekkesinde belirli günlerde zikirln devam etugı. ancak halk arasında gereken ilginin gösterilmedigi bilin-mektedir. Son yıllarda Kosova İslam Birliği Meşihatınm bu bölgelerde başlattıgı yogun faa-liyetler sonucu, birçok Bektaşi tarikatı mensu-bunun tekkeyi terk edip cami ile yakın alaka kill1Dasına sebep olmuştur.

    Pirlepe'ye baglı Kanatlar köyündeki Bek-taşi tekkesl, son şeybin 1988 yılında ölmesiyle kapanmış durumdadır. Bu tekkenin sadece be-lirli günlerde açıldıgı (aşure ayında), diger za-manlarda ise kapalı oldugu söylenmektedir.

    Son dönemlerde halen Bektaşi tarikatını küçük görme ve alaycı gözle bakn}a badisesi vardır. Bundan dolayı Bektaşi tartkatı mensup-lannın dahi Bektaşi mensubu olduklarını halk arasmda gtzlediklerl görülmektedir. Bunun se-bebi de, halk arasmda Bektaşi tarıkatının Alevi~ ligin bir uzantısı oldugu-flkrtdir ki, bu da Bek-taşllerin diğer Müslümanlar arasında dışlanmasıria vesile olmuştur.

    2. Halvetl Tartkatı Halvetl tarlkatı, adını .kurucusu Ebu Abdul-

    lah Siracuddin Ömer B. Ekmelüddin El-Halveti (Öl. 1349) den almaktadır.

    Yugoslavya'da Halveti tarikatuun diğer tari-katlara nazaran halk üzerinde etkisi daha fazla görülmektedir. Tekkeler üzerine yaptığımız in-celemeler burada en hakim tarikatın Halvetilik olduğunu gös:termiştır: Esasen Bektaşi tari-katının ardından Yugoslavya'da en büyük hiz-metleri Halveti ve Rifai tarikatlerinin verdıgı bi-linmektedir. Halveti tekkelerinln Yugoslavya'nın

    54Has}uck, F. W.; • s. 56. 65Pa1Jlauşeva, 0.-Tomovski .• K; "Les Tekes . s. 208. 56ıiasıuclto F. W.; • s. 51. 57Paltknışeva, 0.-Tomovskl; ''Les Tekes . s. 206.

    ISLAMI ARAŞTIRMALAR ClLT: 6, SAYI: 4

  • MEHMET IBRAHIMi

    her bölgesinde ve her halk kitlesinde tar;:Utar bulması, bu tarikatın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Yugoslavya'da Halveli tari-katınıiı Sa'di Ticani, Hayati ve Sinani kollannın (şubelerinin) rağbet gördüğü anlaşılmaktacJ.ır58.

    Halvetilik Yugoslavya'da farklı zümreleri te-siri altına alabilme özelliğini gösteren ender ta-rikatlardan biri sayılmı:ıktadır.

    Halveti tarikatının Yugoslavya'da yerleşmesinin, tarikatın ikinci piri Seyid Yahya Şirvani (Öl. 1457) döneminde olduğu söylenmekte-du-59. GünümOZde Yugoslavya'da 27 Halveli tari-katına mensup tekkenin faaliyetine devam ettiği bilinmektedir. Bu söylediğiİniz tekke sayısı Hai-veti tarikatının değişik şubelerine aittfr. Bu tek-kelerden 10'u Sa'di, 9'u Hayati, 6'sı Ticani ve 3'ü Sinani gibi Halveti şubelerinden sayılmaktactı:rBO.

    Halveli tarikatına ait bu şubelerin bölgelere göre dağılımı. şöyledir: Hayati koluna ait tekke-lerin çoğu Batı Makedonya ve Kosova bölgesin-de bulunmaktadır. Bu şubelere ait tekketerden gerek faaliyetleriyle gerek . mimarisiyle en önemli olarak gördüğümüz Ohri "Zeynel Abidin Tekkesi"dir. Ohri'nin merkezinde külliye (komp-leks) halinde olan bu tekke geniş bir alanı kap-samaktadır. Külliye içinde cami, Semahane türbe, misafirhane, şadırvan ve derviş evl gibi yapılar bulunmaktadır. -~

    Tekkede belirli günlerde yapılan zikir ayin-leri halk arasında ve hatta yabancı turistler tarafından ilgiyle izlendiği ve gençleri kendi safina çekmeyi başardığı ve yeni yeni üyelere sahip olduğu gözlenmektedir.

    Hayati kolunun ikinci önemli tekkelerinden biri Struga Halveli tekkesi sayılınaktadır. · Bu teıikeöiiide - lıhyük . hıi- ·caılıiıiida ·faaliyetine-devam ettiği görülür. Tekkede. niescid, semaha-ne, türbe ve misafir odası bulunmaktadır. Tek-kede belirli günlerde tassawufi. sohbetler ve Zi-kirler yapılmakta, halk tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Kırçova (Kiçevo)'çla Halveli tari-katının Hayati koluna bağlı olan tekke, belirli aralarla faaliyetine devam etmektedir. Halk üzerine etkisi biraz önce saydığımız Ohri ve Struga tekkelerinden daha azdır. Kırçova tekke-sinde Uginç olan husus semahanenin yazlık ve kışlık bölümlerinin olmasıdır. Yaz mevsimlerin-de yapılan Zikirler, tekke avlusunda şadırvan etrafında sedirlerle çevrili ve ahşap çıtalarla örtülü semahanede yapılmaktadır. Rodoviş'te Hayati koluna bağlı bir tekkenin olduğu ancak maddi imkansızlıklardan tekkenin onarılamadığı ve zikirlerin şeyhin evinde yapıldığı söylen-mektedir. Makedonya'da Hayati koluna bağlı tekkeler merkezi, Kırçova'daki şeyhe bağlı ola-

    JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: 6 NO: 4

    · .. -·· . .

    rak faaliyetine devam etmektedir. Ticani koluna ait Halveli tekkeleri ise daha

    ziyade Kosova ve Doğu Makedonya'da yaygındır. Kosova bölgesinde, Prizren, Dzakoviça ve Mamuşa'da faaliyetlerine devam eden Ticani ko-luna ait Halveli tekkeleri. Makedonya'daki tek-kelerden daha aktif durumdadırlar.

    Halveli tarikatının Sinani koluna ait tekke-ler Prizren ve Dzakoviça'da bulunmaktadır. Si-nani kolunun şeyh silsilesi, Halveli şeyhi Yusuf Sümbül Sinani'ye (Öl. 1529) bağlanmaktactıı-61.

    Halveli tarikatının Sa'di koluna ait tekkeler de Bosna-Hersek ve Kosova bölgelerinde daha yaygındır. Sarayova'da "İskender Paşa Tekkesi", Bjelina'da "Şeyh Seyfına Tekkesi", Prizren'de "Sa'd( Tekkeleri" bunların en gozel örneklerini teşkil etmektedir.

    Halveli tarikatının da toplu olarak yapılan zikirlerine "devran" denilmektedir.

    Halveli tarikatının yukarda saydığımız şubeleri bir felsefeyi ve aynı manayı ifade et-mektedirler. Farklı isimlerde adiandıniması da tekkenin kurucusu olan şeyhin isminden kay-naklanmaktadır. Halveli tarikatının şubelerini farklı bir tarikatmış gibi göstermek bizce yanlıştır. Nitekim bazı araştırmacılar bu hatayı bilerek veya bilmeyerek tekrarlaclık1arı görülür.

    3 . Rifai Tarikatı. Rifai tarikatının en eski tasavvuf kuru-

    luşlarından biri olduğu ve kurucusunun Ahmet Rifayi·(öl. 1182) olduğu söylenmektedir62.

    Rifai taİikatı, eski Yugoslavya'da bilha.Ssa Makedonya ve Kosova bölgesinde yaygındır. 1939 yılında sadece Makedonya'da Kalkande-len, Üsküp, lştip, Manastır (Bitola), Köprülü (Veles), Kumanova ve Ohri'de 9 Rifai tekkesinin varlığından bahsedilınektedir63. GünümÜZde ise faal durumda olan Rifayi tekketerinin sayısı sa-dece beştir. Bunlardan ikisi Makedonya'da üçü-de Kosova'da bulunmaktadır. Makedonya'da faaliyetine devam eden Rifayi tekketerinin ba-şında "Şeyh Mehmet tsrnail Efendi Tekkesi''yle "Radoviç Tekkesi"ni sayabiliriz. Kosova'da bulu-nan Rifai tekkeleri, Prizren, Orahovac ve lpek (Peç)'teki tekkelerdir. Bosna-Hersek'te ise sade-

    58Gölpınarlı, A.; Tftrkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar. lstanbul-1969, (s. 138).

    59Öztürk, Y. N.; 'Yugoslavya"da Tasavvufi . s. 234.

    60ı-r..afız, N.; 'Yugoslavya' da Mevlevi .s. ı 76. 6ıpaJ1kruşeva, G.; ''Deıvişkiot red Halveli vo Makedonija" (s. 105-119), Zborn!k na Ştlpskiot Nareden Muzey, br. ı. Ştlp-1959. 62Boşkov, V.- lshak, F.; ''Rlfaiskoto Tekke ve Skopje" (s. ı 79· 191), Glasnlk na tnstltutot za naclonaina istoıija. br. 2, kn. ı . Skopje-1958. 63Popoviç, A.; ''Les ordes mystique . s. 79.

  • ' \ \ 1. 1

    i.

    258 ESK! YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARII

  • MEHMET IBRAHIMi

    IV. YUGOSLAVYA'DA TARİKAT VE TEK-KELERiN ORGANizASYON ŞEKLİ

    Osmanlı döneminde, tarikat ve tek.keler "Meşihat-ı Celile-i İslamiye" veya devletin dini ve şeri hükümlerini yerine getiren resmi en yüksek kuruluşa baglı olarak faaliyetlerine devam etmişlerdir. Bu dönemde tarikat ve tek.kelerde kendilerine mahsus bir teşkilatıanmadan bah-setmek mümkün değildir.

    Osmanlılann 1912'de Yugoslavya'dan çe-kilmesi karşısında, burada yaşarnalanna devam eden Müslümanlarda yeniden teşkilatıanma ih-tiyacı başgöstermiştir.

    ·Avusturya-Macaristan idaresi altında yaşayan Bosna-Hersek Müslümanlarının, 24.01. 1882 tarihinde özel bir beyanatla İslami teşkilatlarını kurmalarına müsade edilmiştir. Müslümaniann oluşturduklan bu dini teşkilat reis ve dört meclis üyesinden ibarettir73. Tekke ve tarikatıann bu İslami teşkilatın içinde faa-liyetlerine devam ettikleri bilinmektedir.

    Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde yaşayan Müslümanların durumu, 14.03.1914 ta-rihinde Sırhistan-Türkiye banş anlaşmasıyla belirlenmiştir. Bu anlaşmaya göre merkezi Niş'te olan bir "Başmüftüliik"ün olmasına karar verilmiştir74. Krallık dönemi Yugoslavy~iıJ.Oda (1918-1941) Müslümanların teşkilaUanm~ı bu "Başmılftülük" statüsünde devam etmiş, ancak merkez Niş'ten Belgrad'a taşınmıştır. 1924 yılına kadar dini konularda başmüftü, İstanbul'daki hilafete (Halife-Şeyhül 1slam)'a baglı olarak karar verme imkanına sahiptir. 1924 yılında Türkiye'de hilafet ortadan kalkınca bu-rada yaşayan Müslümanların yeniden teşkilatıanmasına ihtiyaç duyulmuştur75. 1930'da Yugoslavya Krallık anayasasının 64. maddesin-de, "Başmüftüliik" yerine "YugoslaVya İslam Birligi." adını alması Ongörülmüştur76.

    Krallık dönemi Yugoslavyası'nda tarikat ve tekkelerin resmi bir kanuna göre faaliyet yap-madıgı görülmektedir. Devletin tarikat ve tekke-· leri İslam teşkilatının içinde degerlendirdıgı bi-linmektedir. Bu dönemde tekkelerin tarikat içinde değerlendirildi~i bilinmektedir. Bu dö-nemde tekkeler. tarikat şeyhlerinin şahsi gay-retleriyle faaliyetine devam etmişlerdir. Tekke-ler, devlet tarafından resmi bir yapıya sahip degildirler77.

    Komünist dönemi Yugoslavyası (1943-1990) anayasasında 1952 yılına kadar tarikat ve tekkelerin faaliyetlerini belirtecek bir madde bulunmamaktadır78. Tarikat ve tekkeler lslam

    JOURNAL OF ISI.AMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4

    · .. - ..-. ~-

    259

    teşkilatma ait bir birim olarak görülmektedir. 1952 yılında, ilk olarak sadece Bosna-Hersek bölgesinde tarikat ve tekkelerin faaliyetleri ya-saklanır. Bosna-Hersek dışındaki bölgelerde ta-rikat ve tekke faaliyetleri kanunen yasak olmasına ragmen, tekkelerin yinede gayri kanu-ni olarak faaliyetlerine devam ettigi bilinmekte-dir.

    Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde ise tekkelerin faaliyetlerini resmi lolacak bir ka-nunun olmadığı, gelişi güzel olarak faaliyetleri-ne devam ettikleri görülmektedtr79.

    Tarikat ve tekkelerin kendileri arasında kurduklan bir organiZasyona ilk olarak 1970 yılında rastlıyoruz. Bu tarihte Yugoslavya tari-kat ve tekke dervişleri ortaklaşa olarak yapıklan ilk toplantıda Yugoslavya Islami Tari-kat DerviŞleri Federasyonu (Union des Ordes De Dervisches Islamique En Yugoslavie)'nu kurdu-lar80. Bu organizasyon bütün mevcut tarikat, şeyh ve tekkeleri bir çatı altında toplamayı he-defiemiştir. Aradan 2 yıl geçmeden 197 4 yılında bu teşkilat genişletilerek ''Yugoslavya İslami Ta-rikat ve Dervişler Birliği" (Comunaute des Ordes de Dervisches lslamique En Yugoslavie) adıyla faaliyetine devam etmişfuBl. Tarikat ve tekkele-rin bir organizasyon altında toplanmalan, faa-liyetlerine belirli bir hareketlilik ve canlılık ka-zandırdı. Nitekim, 1978 yılında müstakil olarak "Hu" adında kendi bültenlerini çıkarmaya başladılar82.

    Yugoslavya'da son dönemlerde yaşanan de-mokratik hareketlerden sonra Müslümaniann daha önce sahip oldukları lslami teşkilatlannda bazı değişiklikler yapılması ihtiyacı görül-miiş, ~Ş}90 yılında Yugoslavya lslam Birliği Riya-setl'nin çalışma programını belirleyecek yeni

    73Hadziç, O. N.: "Borba Muslimana za verska i val.\lfsko-marifetslm autonomiju, Bosna·Hercegovina u Austroungars-kom upravom, (s. 56-101), GecaKoo, Belgrad-1938. 74Karçiç, F.: Poçetokot i obllh.\l\lanjeto na sovremeoata Musll-manska vjerska admiolstraclja vo Jugoslovenskite zemji, El-Hilallslamsld h'Ulturen informativen vesnık. god. 4, br. 22. Ok-tomvti-Neoemvri-1991 , Skopje, (s. 7). 75Popoviç, A.: L~slam Balkanlque s. 316. 76şukriç, N.: "lslamska Zaeclolca u Bosnl ı Hercegovini oakoo oslobodzeoJa" (s. 153-168), Islam ı Muslimani u B i H, Saraje-vo-1977. 77segoviç. M.: "Organizacija lslamske vjerske zaednice u Kral-Jevinl Jugoslavijı" (s. 375-387). arhlv za pravne ı druştvene oau.ke, god, XXlll, ko. XXVU, Br. 5, Belgrad-1933. 78Begoviç, M.: lbid . s. 378. 79SUajdziç, K; Proho, 1: et ex •... "La Couınmunaute lslarnique en Yougoslavie, Documents Nord-Afr1caJns, Etude sociales Nord-Africaoes, (Tradu!L, J. V.de PemUie) 16.06.1952 ~Şulaiç, N.: . s. 159. 81KPopoviç, A.: • s. 83. 82Popovıç, A.; . s. 83.

  • ' \ 1 ı

    ! l i . ı

    i.

    1

    ı

    1 1

    ESK! YUGOSLAVYA'DA ISLAM KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESINDE TARIKATLARlN ÖNEMl

    bir anayasa hazırlanmıştır. Hazırlanan bu yeni anayasa taslağı orada yaşayan müslümanların oluşturduğu kamuoyu yoklamasından sonra yürürlüğe girdi. Tarikat ve tekkelerin oluşturdukları organiZasyonda. bu yeni anayasanın kapsamı içinde tutulmuştur. Buna göre; Yugos-lavya İslam Birliği Meclisinde, Meşihat ve Müftülük meclislerinde ve bütün çalışma organ-larında tarikat ve tekke mensuplarının da üyeleri olması şartı konulmuştw-83. Tekkelerde görev yapan görevliler de, İslam Birliği Riyaseti kadrosunda s·ayılıp, maaşlannı bu kuruluştan almaktadırlar84•

    V. DEGERLENDİRME - Osmarılı'ların Balkanlar'da ilk yerleşme

    döneminde tarikatierin önemli roller üstlen-diklerinl. Osmanlı döneminde de din, dil, ırk farkı gözetmeksizin halka dini, sosyal ve kültürel hizmetlerde bulunduklarını daha önceki bölümlerde söylemiştik. Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan kolayca anlaşıldığı üzere Yugoslavya'da gelişmiş bir ta:savvufi hayatın olduğu görülmektedir.

    - Osmanlıların 1912 yılında Balkanları terketmesiyle, burada yaşamlarını sürdüren müslümarıların dlni ihtiyaçlarına tarikat ve tek-keler tarafından cevap verilmeye çalışılmıştır.

    - B~gün "yugoslavya'da tasavvufi hayatı ayakta tutan ve yürüten Bektaşi tarikatı dışındaki tartkatlardır. En yayglllltolan tarikat-lar arasında sırasıyla Halvetl, Rifai, Kaderi ve Nakşibendi tarikatlarını sayabiliriz. Makedonya ve Kosova bölgesinde Halveti, Kaderi ve Rifayi

    . tarikatlan baş sıralarda yer alırken, buna karşılık Bosna-Hersek'te-ise Nakşibendi ve Hal-veti tartkatı ön sıralarda bulunmaktadır. Gerçek . anlamda tasavvufl hayatın ve anlayışın Besna-Hersek'teki tekkelerde olduğunu söyleyebiliriz.

    - Kosova ve Makedonya'daki tekkelerde, şeyhliğin babadan oğula sUsile olarak geçmesi usfilü. tarikat şeyhlerindeki kalitenin düşmesine sebep olmuştur. Tarikatlerde "Şeyhliğin evla-

    diyelik oluşu" tekke şeyhlerinin ehliyetli eller ye-rine, miras sahiplerine geçmesine sebep olmuş ve bu gelenek korkunç bir seviye düşüklüğüne yol açmıştır. Makedonya ve Kosova bölge-lerinde tekke muhitlerinde gelenek daha yaygın bir şekilde görülmektedir. Buna karşılık Bosna-Hersek'te tarikat şeyhinde aranan vasıflarda, bilgi birinci derecede önemlidir. Buna göre Ma-kedonya ve Kosova'da tekke şeyhlerinin çok olmasına rağmen, kaliteli bir tasavvuf şeyhine rastlamak zordur. Bosna-Hersek'te ise durum tamamen farklıdır. Tekke şeyhlerinin sayısı az olmasına rağmen kaliteli tarikat şeyhlerine rastlamak mümkündür. Hatta. Fakültede pro-fesör olarak çalışan bazı tarikat şeyhlerinin de olduğu bilinmektedir.

    Geçen yıl. Makedonya İslam Birliği Meşihatı adına Makedonya bölgesinde tekke şeyhlerinin icazetleri konusunda, bizzat yaptığım in-celemede, sadece Makedonya'da 60 tane şeyhin olduğu ortaya çıktı. Bu tekke şeyhlerinin çoğu. İslami ve tasavvufi bilgiler bakımından son de-rece yetersiz seviyede sayılmaktadırlar. Tekke şeyhleri içinde okuma-yazma bilmeyenler, namaz sürelerini layıkıyla okuyamıyanlar ta-savvufi ve tartkat konusunda en iptldayi bilgiler-den habersiz olanlar çoktur.

    - Kosova bölgesinde ise 55 tekkeniD faa-liyet gördüğünü ve bu tekkelere bağlı 60 bin dervişin veya müridin olduğu bilgilerimiz arasındadır.

    Tek.ke ve dervişler kabarık bir sayıya sahip olmasına rağmen, halkın genç ve entelektüel ke-simi üzerine tesiri azdır .

    Sonuç olarak Makedonya ve Kosova bölgesilide 'lıa.J..k taı-afuı.Cia.n-·tru-ikaf ve-tekkeTere · rağbetln gün geçtikçe azaldığı görülmektedir. Buna karşılık Bosna-Hersek'te tarikat ve tekke-lere genç nesiller arasında rağbet artmaktadır.

    83Hafiz. N.; Yugoslavya'da Mevlevi . s. ı 76. 84•'Ustav Rijaseta lslaınske Zajednlce u Jugslaviju" Sarejevo· 1990.

    ISLAMI ARAŞTIRMALAR CİLT: 6. SAYI: 4

    Button68: Button69: Button70: Button3: