21
Turkish Studies Comperative Religious Studies Volume 13/9, Spring 2018, p. 293-313 DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.13341 ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY Research Article / Araştırma Makalesi Article Info/Makale Bilgisi Received/Geliş: Mart 2018 Accepted/Kabul: Haziran 2018 Referees/Hakemler: Prof. Dr. Adem EFE Prof. Dr. Mehmet EVKURAN - Doç. Dr. Eyup ŞİMŞEK This article was checked by iThenticate. BATI’DA İSLAMOFOBİ ALGISININ İSTATİSTİKİ ANLAMI ÜZERİNDE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM Ahmet YEMENİCİ * - Özcan GÜNGÖR ** ÖZET İslamofobi; çatışma ve terör algısı üzerinden önyargı, ayrımcılık ve şiddet gibi davranışlarla İslam ve Müslüman karşıtlığı şeklinde ortaya çıkmakta, bunun sonucunda da bir dinin ve onun müntesiplerinin adeta kitlesel bir korku nesnesine dönüştüğü süreçler yaşanmaktadır. Farklı dinlere mensup bireyler arasında ortaya çıkan ilişki biçimlerine ve deneyimlerine bakıldığında, gittikçe bir korku sarmalının dışına çıkabilme imkânının kaybolduğu algısı, çoktan belirleyici olmuş gibi gözükmektedir. Özellikle Amerika ve Avrupa Ülkelerinde sürekli tırmanan karşıtlık bu algıyı destekleyici ögeler taşımaktadır. Korku altında olma dışında adeta başka bir seçenek hiç yokmuş ve olmayacakmış gibi tek boyutlu bir ilişki biçiminin oluşturduğu baskı, bir sorun alanı olarak, tüm tarafların öncelikle, farklı bir ilişki zeminini tartışmaya açmalarıyla bağlantılı biçimde farklı bir boyut kazanacaktır. Bu bağlamda makalede Batı’da İslamofobi algısının tezahürlerinin nasıl ortaya çıktığı güncel istatistikler üzerinden eleştirel bir okumaya tabi tutulmuştur. Makalenin temel amacı doğrultusunda Amerika’da ve Avrupa’da (Fransa, Almanya, İngiltere örnekleminde) İslamofobi’nin a) şiddet, b) ayrımcılık, c) dışlama ve d) önyargı şeklinde ortaya çıkışının istatistikler ile değerlendirmesi yapılmış, tartışma ve sonuç bölümünde de İslamofobinin tezahür etme biçimleriyle ilgili ortaya çıkan bu istatistiki veriler eleştirel bir yaklaşım çerçevesinde irdelenmiştir. Bu bağlamda İslamofobi algısı üzerine yapılmış istatistiksel çalışmalara ve çalışmalar üzerinde yapılan değerlendirmelere yönelik eleştirel bir yaklaşımı belirleyen temel ölçütlerin neler olabileceği ya da olması gerektiği sorusu makalenin tartışma eksenini oluşturmuştur. Zira eleştirel yaklaşımda, teorik bir zemin olması bakımından, sorunun hangi ölçütler bağlamında irdeleneceği belirleyici bir durumdur. İslamofobi ile * Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, El-mek: [email protected] ** Doç. Dr., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, El-mek: [email protected]

Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Turkish Studies Comperative Religious Studies

Volume 13/9, Spring 2018, p. 293-313

DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.13341

ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY

Research Article / Araştırma Makalesi

Article Info/Makale Bilgisi

Received/Geliş: Mart 2018 Accepted/Kabul: Haziran 2018

Referees/Hakemler: Prof. Dr. Adem EFE – Prof. Dr. Mehmet

EVKURAN - Doç. Dr. Eyup ŞİMŞEK

This article was checked by iThenticate.

BATI’DA İSLAMOFOBİ ALGISININ İSTATİSTİKİ ANLAMI ÜZERİNDE ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

Ahmet YEMENİCİ* - Özcan GÜNGÖR**

ÖZET

İslamofobi; çatışma ve terör algısı üzerinden önyargı, ayrımcılık ve

şiddet gibi davranışlarla İslam ve Müslüman karşıtlığı şeklinde ortaya

çıkmakta, bunun sonucunda da bir dinin ve onun müntesiplerinin adeta

kitlesel bir korku nesnesine dönüştüğü süreçler yaşanmaktadır. Farklı

dinlere mensup bireyler arasında ortaya çıkan ilişki biçimlerine ve deneyimlerine bakıldığında, gittikçe bir korku sarmalının dışına

çıkabilme imkânının kaybolduğu algısı, çoktan belirleyici olmuş gibi

gözükmektedir. Özellikle Amerika ve Avrupa Ülkelerinde sürekli

tırmanan karşıtlık bu algıyı destekleyici ögeler taşımaktadır. Korku

altında olma dışında adeta başka bir seçenek hiç yokmuş ve

olmayacakmış gibi tek boyutlu bir ilişki biçiminin oluşturduğu baskı, bir sorun alanı olarak, tüm tarafların öncelikle, farklı bir ilişki zeminini

tartışmaya açmalarıyla bağlantılı biçimde farklı bir boyut kazanacaktır.

Bu bağlamda makalede Batı’da İslamofobi algısının tezahürlerinin nasıl

ortaya çıktığı güncel istatistikler üzerinden eleştirel bir okumaya tabi

tutulmuştur. Makalenin temel amacı doğrultusunda Amerika’da ve

Avrupa’da (Fransa, Almanya, İngiltere örnekleminde) İslamofobi’nin a) şiddet, b) ayrımcılık, c) dışlama ve d) önyargı şeklinde ortaya çıkışının

istatistikler ile değerlendirmesi yapılmış, tartışma ve sonuç bölümünde

de İslamofobinin tezahür etme biçimleriyle ilgili ortaya çıkan bu istatistiki

veriler eleştirel bir yaklaşım çerçevesinde irdelenmiştir.

Bu bağlamda İslamofobi algısı üzerine yapılmış istatistiksel çalışmalara ve çalışmalar üzerinde yapılan değerlendirmelere yönelik

eleştirel bir yaklaşımı belirleyen temel ölçütlerin neler olabileceği ya da

olması gerektiği sorusu makalenin tartışma eksenini oluşturmuştur. Zira

eleştirel yaklaşımda, teorik bir zemin olması bakımından, sorunun hangi

ölçütler bağlamında irdeleneceği belirleyici bir durumdur. İslamofobi ile

* Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, El-mek: [email protected]

** Doç. Dr., Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, El-mek: [email protected]

Page 2: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

294 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

ilgili veriler üzerinde değerlendirme yaparken, suni yönlendirmeler sonucu alışıla gelmiş fobik tutumların ötesinde, gerçekte ne oluyor

sorusuna daha metodolojik bir bakış açısının imkânı üzerinden cevaplar

aranmıştır.

Anahtar Kelimeler: İslamofobi, Batı, Eleştirel Yaklaşım, Şiddet,

Ayrımcılık, Dışlama, Önyargı

A CRITICAL APPROACH ON THE STATISTICAL PERCEPTION OF THE ISLAMOPHOPY IN THE WEST

ABSTRACT

Islamophobia; prejudice, discrimination, and violence through

conflict and terrorism, in the form of Islam and Muslim opposition. As a result, there is a process in which a religion and its followers are

transformed into an object of mass horror. Especially in America and

Europe, the climbing opposition is supporting these perceptions.

Except for producing a frightened relationship, a one-dimensional

relationship as if there was no other option, it is a situation with bad

results for all parties. Instead of all parties, they should first discuss the ground of a different relationship outside of fears, it will add a new

dimension to this situation. In this context, how the manifestations of the

Islamophobia perception emerged in the West has been subjected to a

critical reading through current statistics. The main objective of the study

was to evaluate the emergence of Islamophobia in the USA and Europe (France, Germany, England) in terms of a) violence, b) discrimination, c)

exclusion and d) prejudice. In the discussion and conclusion section, this

statistic about the forms of manifestation of Islamophobia is given and it

is examined within the framework of a critical approach.

The study focuses on the fear-based destruction of Islamophobia

on identities and focused on their results. In this case, to remove the heavy pressure on the identities of Islamophobic perception, first of all, it

is possible to be recruited by terrorist groups in the smallest force against

the environments that are disconnected from their cultural universe.

Therefore, the meaning of the parties to gain sensitivity has been

examined in this study. When evaluating the data related to Islamophobia. virtual orientations beyond the usual phobic attitudes, the

answers were sought through the possibility of a more methodological

point of view in terms of what is actually happening.

STRUCTURED ABSTRACT

There are Islamophobic situations in history. However, the Muslim

opposition, which started to increase in the United States after the

attacks of September 11, has spread to European countries such as

Germany, Austria, England, Holland and France. Many studies have

been done to reveal the anti-Islamism and the reflection of Islamophobia

Page 3: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 295

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

on the countries. As a few examples. DUBAM1 (2015) made a presentation on the Perception of Islam in Turkey, UHIM2 has produced a report on

rising hatred, racism and Islamophobia in Europe and SETA published ''

European Islamophobia Report '' in 2015 and 2016.

In this article, how the perception of Islamophobia occurs in the

West will be discussed with a critical approach through current statistical

data.

In this context, the main purpose of the article is; In the USA and

Europe (in the case of France, Germany, UK), to evaluate Islamophobia

with the statistics of a) violence, b) discrimination, c) exclusion and d)

prejudice, and in the discussion and conclusion section the

manifestations of Islamophobia to discuss this statistical data in relation to a critical approach.

It is necessary to clarify the meaning of the expressions such as

critical thinking and critical point of view. Because it is based on certain

criteria such as violence, discrimination, exclusion and prejudice, the

statistics are examined through a critical perspective and a criterion as a

criterion for critical approach.

The research is based on a critical perspective in order to

understand and explain a study on Islamophobia and to carry out new

studies on a qualified ground. In this framework, statistics are given

about the Islamophobia perception in the West and the evaluations

around Islamophobia are discussed with a critical understanding approach.

Discussion

Judging from the experiences of different countries, prejudice,

violence, exclusionism and discrimination emerge in the form of behavior

that nourishes Islamophobia.

and continues to grow and spread through the media. How should the process be assessed against hostility built on prejudice and media,

without falling into the spiral of violence and terrorism? Those who are

affected by terror and hatred now have to think about these issues

without giving them opportunity for new evils. They may cause violence

and hatred to increase, and perhaps later turn into terror. Those who want to get rid of violence and hatred, have come to a critical approach

to rethink their position.

How will it lead to an alienation on creation of fear through religion

in a process where differences are very intense in every aspect of life? It's

a thesis that your coexistence is no longer inevitable, the ground on

which a new culture universe based on the separation of Islamophobia will attract people is anxiety. Now, generalist categories are produced

such as the Eastern-Westerners; Muslims and Christians in a

"methodological and ideological" trap. (Evkuran, 2011: 207) Representing

Muslims with terrorist groups and Christians with a crusaded mentality

and identification attempts are in a disjunctive, alternative, and conflicting structure. wants to force people into a one-way relationship.

1 Dünya Bülteni Araştırma Merkezi. 2 Uluslarası Hak İhlalleri Merkezi.

Page 4: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

296 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Even if it is a very naïve attempt, who organize the Germans and organize marches against those who protest against a mosque to be built

in Germany, he gives a rose to those who fly on Friday as a westerner, a

Christian and a clergyman who always have a good relationship with the

Turkish Imam and the teachers, who can not come from ignoring to his

idea and acts (Yemenici, 2012: 224-225). As a criterion of critical

approach, naive, singular and different examples are being criticized as an illusion as well as being ignored by the dominant, highly visible ones

(Paul and Elder, 2013: 287).

As noted in the section where the statistics are given, various

foundations to organize Islamophobic activities (Baştürk, 2015: 16-17) it

strengthens the skepticism of whether otherisms are natural reactions. Terrorist incidents, prejudices, discrimination, violence, etc. situations,

worldview, theology and ideology are the actions that are carried out

(theological, ideological) in the areas manipulated by the available

factions at any moment to change. In the past, anti-Semitism (Adorno,

2016: 11-24), the structures and factions that emerged in the form of

anti-Islamism today are typical of this sense.

Different cultures and beliefs are intertwined and in a process

where they are more visible to each other, the return of this global

situation, everyone is drawn to their limits. or in a closed social structure

within certain geographical boundaries. In this case, what will be the

direction of society's intertwining and becoming open to each other (Göle, 2009) is a question to be answered.

It is difficult to talk about the clear boundaries of identities in the

globalization process. What qualities will emerge in identities exposed

simultaneously to Islamophobia? This question draws attention to a

situation that needs to be discussed. Identity perceptions of individuals.

the global constraints that come upon it must be exposed and discussed in this process.

It is no longer possible for this global situation to reverse in a

process where different cultures and beliefs are intertwined and visible

to each other, everyone is drawn to their borders or continues in a closed

social structure. In this case, what is going to be the direction of the society's intertwining and becoming open to each other (Göle, 2009) is an

important question.

It is difficult to talk about the clear boundaries of identities in the

globalization process. What qualities will emerge in identities exposed

simultaneously to Islamophobia? This question draws attention to a

situation that needs to be discussed. Identity perceptions of individuals. the global constraints that come upon it must be exposed and discussed

in this process.

There will be global phobic processes on the one hand that can only

lay the groundwork for the destruction of the old, traditional areas of

conflict (religion, culture, ethnicity, social classes, etc.), including it and the common experiences of mankind generated by all its differences.

On the other side, there will be processes that can create confidence

in this natural way, giving opportunity and opportunity for the common

experience base that will be generated by racing if necessary. Inevitably,

Islamic theology and Muslims must seek ways to emerge not only as

Page 5: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 297

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

victims but also by giving concrete examples of the common heritage of mankind as well as the ability to protect the value of their own within

their own riches. The destructive pressure created around Islamophobia

can only be overcome in this way.

Keywords: Islamophobia, West, Critical Approach, Violence,

Discrimination, Discrimination, Prejudice

GİRİŞ

İslamofobi, 11 Eylül’den sonra ABD ve Avrupa’da İslam ve Müslüman karşıtı

tepkilerin/tutumların birleştiği ortak paydayı ifade etmek için yaygın bir şekilde kullanımda olan bir

kavramdır (Türkan, 2015: 23). İslamofobi kelimesi “İslam” ve Yunanca “phobos” kelimelerinin

birleşmesinden oluşmuştur. Terim olarak İslamofobi İslam’a karşı önyargı ve Müslüman azınlığa

karşı gösterilen ırkçılık şeklinde anlaşılabilir (Karslı, 2013: 80). İslamofobi ‘‘İslam’ı, hem din hem

hayat tarzı anlamında hem toplumsal proje anlamında hem de kültürel anlamda tamamen

reddetmektir’’ şeklinde ifadelendirilmektedir (Aydın ve Yardım, 2008: 8). Bu bağlamda İslamofobi

literatür içerisinde “önyargı”, “ayrımcılık”, “dışlanma” ,“şiddet” gibi kavramlara atfen

tanımlanmaktadır. Özllikle “Şiddet” kavramı Müslümanlara yapılan sözlü sataşmalar ile fiziki ve

psikolojik saldırılar içerisinde değerlendirilmektedir (Kirman, 2010: 22).

Günümüzde gelinen süreçte İslamofobi artık Müslümanlara yönelik sadece retorik bir nefret

söylemi olma eşiğini çoktan aşarak okul, iş yeri, cami, toplu taşıma araçları ve sokakta Müslümanlara

yönelik fiziki saldırılarda kendini gösteren somut bir düşmanlık haline evrilmeye başlamıştır (SETA,

2017). Bu anlamda başta eğitim olmak üzere bireysel ve toplumsal yapılar bağlamında İslamofobi

çok yönlü olarak tartışma konusu yapılmaktadır.

İslamofobi algılamasının oluşturulmasında bir takım siyasi, askeri, ekonomik ve tarihi

nedenler bulunduğu ileri sürülmektedir. (Karslı, 2013: 98). Batı’da cereyan eden İslam karşıtlığı ve

Müslüman korkusunun yeni olmadığı İslamofobi’nin Batı’da, İspanya’nın fethinden beri ya da

Osmanlı’nın Avrupa içlerine ilerleyişinden itibaren var olduğu ileri sürülmektedir (Aktaş, 2014: 36).

Batı’ya göre İslam, modern Batı değerlerle uyuşmayan geri, çağdışı, uzlaşmaz, fanatik ve

çatışmacı, özgürlük düşmanı, diktatörlüğü yücelten bir dindir. Müslümanlar hiçbir şey yapmasalar

bile İslam'ın bir din olarak bu olumsuz özellikleri başlı başına tehdit ve korku oluşturmak için

yeterlidir. İslam ve Batı çatışması kaçınılmazdır. Müslümanların terörist eylemleri, İslam'ın Batı

hakkında düşündüklerinin açığa çıkması şeklinde yorumlanmaktadır (Evkuran, 2011: 205). İslam;

Batı medeniyeti ve değerlerine yönelik küresel tehdit olarak algılanmaktadır. Örneğin, “kılıç dini,”

“şiddet dini” ve “şiddet peygamberi” gibi Ortaçağ döneminden kalma İslam nitelemeleri; çağdaş kitle

medyasının söylemlerinde hiçbir güncel eleştiriye tabi tutulmadan yer almaktadır. İslam; akıl dışı,

anti-modern ve katı bir inanç ve eylem düzeni olarak tasvir edilmek istenmektedir (Buehler, 2014:

132).

Avrupalıların, kendi kimliklerini kendi sınırları dışındaki toplulukları esas alarak

tanımladıkları tartışılmaktadır. Romalı yazarlar, henüz Araplar Müslüman olmadan önce onları

“Arabistan haydutları, Arabistan’ın kurtları” şeklinde tasvir etmişlerdir. Yani Avrupalıların “barbar

öteki” ye karşı “medeni biz” anlayışını daha dördüncü yüzyıldan itibaren tesis ettikleri ileri

sürülmektedir (Aktaş, 2014: 39). Aynı şekilde Müslüman Türkler de Avrupalıların bilinçaltına en önemli

“öteki” olarak işlenmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinde sıkça bu ötekileştirme

örnekleriyle karşılaşılmıştır. Gerekli kıstasları yerine getirse de Türkiye’nin Avrupa’da asla olamayacağı pek

çok kez dile getirilmiştir. Örneğin, AB Komisyon üyesi Frits Bolkestein, ‘‘Türkiye’nin AB’ye alınması

durumunda 300 yıl önceki Viyana mağlubiyetinin bir anlamı kalmayacaktır.’’ diyerek Türkiye’nin kesinlikle

AB’ye alınmaması tezini üzerinde durulmaktadır (Ataman, 2017).

Page 6: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

298 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Avrupa'da, İslam’ı Dinini terör ve şiddet olaylarıyla ilişkilendiren yayınların yapılması, Batı

değerlerini tehdit altında görerek/göstererek Müslümanların ötekileştirilmesi trajik sonuçlar

doğurmaktadır. Bu durum İslam hakkında bilgisi olmayan insanlarda İslam ve Müslümanlara karşı

bir korku oluşmasına neden olmaktadır (Karslı, 2013: 98). Ayrıca bu korku, pek çok Avrupa

ülkesinde Müslümanların baskı ve kontrol altında tutulmasına, Müslümanlara yönelik saldırıların da

artmasına sebep olmaktadır (Evkuran, 2011: 214).

Tarihsel temelleri bakımından İslamofobi, Batı ve öteki ilişkisini farklılıklar bağlamında

tümüyle bir tehdit algısı içine hapseden ve başka ilişki biçimleri üzerinde de karartma uygulayan bir

tutumu ifade etmektedir ( Yüksel, 2014). Diğer yandan yabancı düşmanlığının özellikle Hollanda

örneğinde giderek İslam ve Müslüman karşıtlığı şeklinde İslamofobiye dönüşmeye başladığı tespiti

dikkat çekicidir ( Canatan, 2008). 11 Eylül olayından sonra ABD’de artmaya başlayan Müslüman

karşıtlığı Avrupa ülkelerinde de giderek yayılmıştır. Anti İslamizmin ve İslamofobinin ülkelere

yansımalarını ortaya koymak için birçok çalışma yapılmıştır. Türkiye’de DÜBAM3 2015’te

İslamofobi ve Avrupa’da İslam Algısı üzerine bir sunum gerçekleştirirken UHİM4 Avrupa’da

yükselen nefret, ırkçılık ve İslamofobiyi konu edinen bir rapor hazırlamıştır. SETA 2015 ve 2016

yıllarında ‘‘Avrupa İslamofobi Raporu’’ yayınlamıştır.

Bu makalede ise Batı’da İslamofobi algısının tezahürlerinin nasıl ortaya çıktığı güncel

istatistikler üzerinden eleştirel bir okumaya tabi tutulacaktır. Bu bağlamda makalenin temel amacı;

Amerika’da ve Avrupa’da (Fransa, Almanya, İngiltere örnekleminde) İslamofobi’nin a) şiddet, b)

ayrımcılık, c) dışlama ve d) önyargı şeklinde ortaya çıkışının istatistikler ile değerlendirmesini

yapmak, tartışma ve sonuç bölümünde ise İslamofobinin tezahür etme biçimleriyle ilgili ortaya çıkan

bu istatistiki verileri eleştirel bir yaklaşım çerçevesinde tartışmaktır. İslamofobi algısı üzerine

yapılmış istatistiksel çalışmalara ve çalışmalar üzerinde yapılan değerlendirmelere yönelik eleştirel

bir yaklaşımı belirleyen temel ölçütlerin neler olabileceği ya da olması gerektiği sorusu makalenin

tartışma eksenini oluşturacaktır. Eleştirel düşünce, eleştirel bakış açısı gibi ifadelerin hangi anlamda

kullanılacağına açıklık getirmek gerekir. Çünkü makalede, istatistiki veriler şiddet, ayrımcılık,

dışlama ve önyargı gibi belirli gruplamalardan sonra eleştirel bir bakış açısıyla ve eleştirel yaklaşımın

gereği olarak belirli ölçütler üzerinden irdelenecektir.

M. Lipman’a göre eleştirel düşünme; iyi bir yargıya götüren, içinde bulunduğu bağlama

duyarlı, kriterler üzerine kurulu ve kendini düzeltici bir yapıya sahiptir (Nosich, 2015: 2). Eleştirel

düşünme bir başka açıklamada; iyi bir yargıyı hedefleyerek bir şeyin gerçek ederini, erdemini,

değerini ortaya koyup uygun değerlendirme standartlarını kullanma olarak ifade edilmektedir (Paul

ve Elder, 2013: xxvii).

Eleştirel düşünce biçiminde, özellikle çalışılan sorunsalın hangi ölçütler/standartlar

çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulacağı hem belirleyici hem de aşılması gereken bir süreçtir

(Nosich, 2015: 4-5). Eleştirel teori açısından kısaca ifade etmek gerekirse, böyle bir yaklaşım,

faillerin gizli zorlamaların farkına varmasını ve onları bu zorlamalardan kurtarıp doğru çıkarlarının

nerede olduğunu belirlemelerini hedefleyen teorik bir zemin sunar (Geuss, 2013: 88-89). Bu teorik

çerçeve, veri üretilen İslamofobi ile ilgili faillerin farklı davranışlarında tezahür eden durumun, hangi

yaklaşımla değerlendirilebileceğini de açıklamaya imkân verecektir. İslamofobi konusunda

metodolojik açıklık kazanmak için (Evkuran, 2011: 206-207) eleştirel bir yaklaşım aynı zamanda

üzerinde ilerleme kaydedilebilecek zemin oluşturacaktır.

İslamofobinin ne düzeyde bir olgu olduğunu, onu ortaya çıkaran nedenler bakımından Doğu

– Batı, İslam dünyası – Hristiyan dünyası ve Müslüman – Hristiyan bireyler arasındaki ilişki

3 Dünya Bülteni Araştırma Merkezi. 4 Uluslarası Hak İhlalleri Merkezi.

Page 7: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 299

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

biçimlerini hangi yapılar içinde etkilediğini ve yönlendirdiğini anlamak (Kirman, 2010: 25), eleştirel

bir bakış açısını gerekli kılmaktadır. Zira günümüzde İslam ilahiyat düşüncesi akademik düzeyde

dahi hem içerde Müslüman olanlara, hem de dışarda Müslüman olmayanlara karşı her türlü sert dini

söylem ve faaliyet içinde korku salmayı meziyet olarak gören anlayış ve baskı ile islamofobik bir

İslam ve Müslüman algısı arasında sıkışıp kalmıştır (Hakyemez, 2017: 31 – 35). Daha açık bir

ifadeyle makalede, islamofobi üzerinde yapılan bir çalışmayı anlamak, açıklamak ve yeni çalışmaları

da nitelikli bir zeminde yürütebilmek için eleştirel bakış açısı gereklidir varsayımından hareket

edilmekte, eleştirel bir yaklaşımın hangi ölçütlere dayalı olarak yapılabileceği çalışmada

irdelenmektedir. Bu çerçevede istatistiki olarak Batıdaki İslamofobi algısına ilişkin veriler ve

İslamofobi etrafında yürütülen değerlendirmeler eleştirel bir anlayıcı yaklaşımla tartışılacaktır.

Avrupa’da İslamofobi’ye İstatistiki Açıdan Genel Bir Bakış

Avrupa’da Medyanın, kitle iletişim araçlarının yanı sıra siyasi parti liderlerinin İslam’a ve

Müslümanlara yönelik olumsuz bakış açısı İslam karşıtlığını-Müslüman düşmanlığını

tırmandırmakta ve durumu kaygı verici boyutlara taşımaktadır. Özellikle ana akım siyasetçilerin,

İslamofobiyi canlı tutmadaki etkilerini onların söylemleri üzerinden çözümleyen az da olsa bazı

çalışmalar, 2001 – 2007 yılları arasında İngiltere’de hükümet yetkililerinin konuşmalarında

İslamofobik bir karakterin olduğunu belirtmektedir (Moosavi, 2013). Nitekim NATO genel sekreteri

Willy Claes’in 1995 yılında ‘‘İslam fundamentalizmi Avrupa için en büyük tehdittir’’ açıklaması bir

uyarı niteliği taşımakla birlikte, İslam – Müslüman karşıtlığını tırmandıran bir etki yaratmıştır

(Ataman, Er, 2008: 758). Diğer yandan Avrupa merkezci bu ideolojik tutumun Müslümanları

Avrupalı olmak ile Müslüman olmak arasında bir tercihe zorladığı belirtilmektedir (Evkuran, 2011:

214- 215).

İslamofobi’nin yükselişe geçmesi ve Avrupa’yı tedirgin etmesinde bir diğer unsur da

Avrupa’da Müslüman nüfusun artışıdır. PEW Araştırma Merkezi’nin “Küresel Müslüman Nüfusun

Geleceği: 2030 Öngörüsü” raporunda Avrupa’da 2030 yılında 58 milyona yani Avrupa nüfusunun

% 8’ine ulaşması tahmin edilmektedir (Aktaş, 2014: 33-34). Yine tahminlere göre 2050 yıllında

Müslümanların Avrupa’daki nüfus oranı % 20 olacaktır. Ayrıca Avrupa’da Müslümanların doğum

oranları, Müslüman olmayanlara göre 3 kat daha fazladır. Müslüman nüfusun ve mühtedilerin

artmasıyla, İslamofobinin yükselişe geçmesiyle doğru orantılı görünmektedir (Türkan, 2015: 32).

Avrupa’da İslamofobi’nin bir kısmı önyargıdan kaynaklanmaktadır. Yapılan araştırmalarda

ırk, cinsiyet, siyasi yönelim gibi demografik değişkenlerin önyargılı tutumlar ile ilişkili olduğu dikkat

çekmiştir. Lee ve arkadaşlarının 223 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları araştırmada,

İslamofobik tutumları yüksek olan bireylerin önyargı düzeylerinin de yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Böylece İslamofobi’nin oluşmasında yeterli verilere ulaşmadan peşin hükümle hareket etme

şeklindeki önyargılı yaklaşımların belirleyici olduğu görülmektedir (Karslı, 2013: 86).

Müslüman ve Müslüman olmayanlar üzerinde 2010 yılında Avrupa’da yaşayan toplam 2000

kişi olmak üzere yapılan OSI5 (2010: 22, 218) araştırmasında Müslümanların sadece % 2’si

yaşadıkları ülkede dini bir önyargının olmadığını ifade etmiştir. Raporda din, Müslümanların

entegrasyonuna engel olarak görülmekte, Müslümanlar sürekli gözetim altında tutulmakta ve şüpheli

olarak verilmektedir (Çötok ve Taşdelen, 2013: 8).

Avrupa Birliği’nin 27 ülkesinde 23,500 kişi üzerinde araştırma yapan European Union

Agency for Fundamental Fights yayınladığı sonuçlarda, her üç Müslüman’dan birinin sadece son bir

yılda mutlaka ayırımcılıkla karşılaştığı ve her on Müslüman’dan birinin de saldırı veya aşağılanmaya

maruz kaldığı görülmüştür. Araştırmaya katılanların %40’ı maruz kaldıkları bu ayırımcılık ve

saldırıların sebebini kültürel kökenleriye ilişkilendirmektedir. Yaşadıkları ülke vatandaşı olan

5 Open Society Institute Report.

Page 8: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

300 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Müslümanların % 27’si ayırımcılığa uğradığını ifade ederken, vatandaş olmayanlarda bu oran % 41

olarak saptanmıştır (Aktaş, 2014: 33-34). Başka bir araştırmada Kunst ve arkadaşları Avrupa’da

yaşayan farklı etnik kökenlerden Müslümanların örneklemini alarak İslamofobi’nin Müslüman

bireylerde stres ve ayrımcılık algısına neden olduğunu ortaya koymuşlardır. Araştırmada günlük

hayatlarında pek çok Müslümanın sadece ayrımcılığa uğramakla kalmadığını, aynı zamanda

toplumdaki değerlerinin de düşmekte olduğunun da farkında olduklarını ortaya çıkarmıştır (Karslı,

2013: 95-96). Uluslararası Helsinki İnsan Hakları Federasyonu tarafından 2005 yılında AB’de

Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık konusunda yapılan çalışmada 11 ülkenin

sonuçlarına göre Müslümanlar, düşman olarak görülmektedir (Çötok ve Taşdelen, 2013: 7).

11 farklı Avrupa kentinde yapılan araştırma sonucunda Müslümanlarda, farklı inanç

gruplarına kıyasla "dine saygının" daha önemli bir ulusal değer olduğu ortaya çıkmıştır

(Dünyabülteni, 2009). Avrupa‘da, ayrımcılığa uğrayan Müslümanlar sorunlarına siyaset yoluyla

çözüm üretmek için partilerini kurma kararı almıştır. Avusturya, Bulgaristan, Fransa, Hollanda,

İspanya ve Yunanistan’da kurucularının veya üyelerinin çoğunluğu Müslüman olan 11 partinin

sadece Müslümanlar için değil, aynı zamanda haksızlığa maruz kaldığını deneyimleyen farklı gruplar

için de olumlu bir adım olduğu düşünülmektedir (Türkiye Gazetesi, 2017).

İslamofobi bağlamında Avrupa’da Müslümanlara ve İslam’a ait değerler konusunda da

şiddet uygulanmaktadır. Şiddet camilere saldırı, hakaretler, tehdit, nefret söylemi, fiziksel şiddet,

özel mülklere saldırı, Vandalizm vb. şeklinde kendini göstermektedir (Sabah, 2017). Ayrıca Avrupa

ülkelerinde Müslümanların baskı ve kontrol altında tutulması, Müslümanlara yönelik saldırıların da

artmasına sebep olmaktadır (Evkuran, 2011: 214).

2001-2011 Yılları arasında Avrupa genelinde 200'den fazla camiye saldırı

gerçekleştirilmiştir. Avrupa'da camilerin direk hedef alınması camilerin kolay saldırılabilecek yerler

olmasından kaynaklanmaktadır. 2014'ün sonlarında Avrupa’da 7 ayrı ülkede İslam karşıtı saldırılar

düzenlenmiş ve 39 camiye saldırı yapıldığı haberlere konu olmuştur (Sabah, 2015). 2016-2017

verilerine göre ise Batı’da toplam 2800’den fazla İslamofobik saldırı gerçekleşmiş, bu da

İslamofobinin hızla arttığını göstermektedir (Sabah, 2017).

1. Almanya’da İslamofobi’nin İstatistiki Boyutu

PEW Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Müslümanlar Almanya’da nüfusun

% 5.8’ini (4 milyon 800 bin) oluşturmaktadırlar (Oruç, 2015: 7-8). Almanya’da 2007 Yılında

Berliner Zeitung gazetesi, Başbakan Merkel’i başörtülü, SPD lideri Kurt Beck’i de sakallı gösterdiği

bir haberde “Böyle devam ederse Almanya’da 50 yıl sonra Hıristiyanlar azınlıkta kalacak” şeklinde

idddialar ileri sürmüştür. Gazete, son bir yılda pek çok Alman’ın İslam dinine geçmesine dikkat

çekerek, yakında Almanya’nın bir İslam ülkesi haline gelebileceğini yazmıştır (Ataman, Er, 2008:

759). 50 yıl sonra yoğun göç ve doğum oranları dikkate alındığında Alman nüfusunun 100 milyonu

aşacağı ifade edilmekte ve Hıristiyan Müslüman nüfusunun eşitlenecek olması da Almanya’da

İslamofobiyi besleyen bir etken olarak görülmektedir (Ataman, Er, 2008: 760).

a) Şiddet Boyutu

2014 yılında Almanya’da PEGİDA6 adlı bir örgüt Müslüman karşıtı gösterileri ile tüm

Avrupa’ya yayılmıştır. Bu örgütün 2014 Ekim ayında gösterilere Dresden’de başlamasının ardından

yabancılara karşı saldırılar, PEGİDA gösterileri öncesindeki döneme göre iki kat artmıştır. Alman

Birinci Televizyon Kanalı’nda “Report Mainz” adıyla yayınlanan programın yürüttüğü bir başka

çalışmada PEGIDA eylemlerinin başladığı 20 Ekim 2014’ten önceki 3 Ay içinde Almanya’da

6 Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Olan Yurtsever Avrupalılar

Page 9: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 301

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

sığınmacılara ve göçmenlere karşı toplam 33 saldırı yapılmışken, eylemleri takip eden üç ayda bu

sayı 76’ya çıkmıştır (UHİM, 2016: 18).

PEGİDA hareketi ile 2015 yılı, Alman toplumunda İslamofobi’nin hissedildiği bir yıl

olmuştur. Bu Hareketin Müslümanları, ‘‘suçlu, seksist, homofobik’’ ve ‘‘Beyaz Almanlardan bile

daha terörist’’ olarak sunduğu ileri sürülmüştür (Aljazeera, 2016).

Özellikle Almanya’nın mültecileri kabul etmek istememesiyle ortaya çıkan mülteci krizi

İslamofobi’ye zemin kazandıran bir başka unsur olma özelliği bakımından tartışılmaktadır.

Sığınmacıların bulunduğu kamplara saldırıların düzenlenmesi girişimi, göçmen Müslümanların

Almanya’da kabul görmemesinin bir işareti olarak algılanmaktadır (Aljazeera, 2016). Almanya'da

260 İslam karşıtı eylem düzenlenmiş, 664 sığınmacı Müslüman mülteci saldırıya uğramıştır (Sabah,

2017). 2001-2014 yılları arasında Almanya’da, Resmî rakamlara göre 297 cami kundaklanmıştır.

Federal Anayasayı Koruma İstihbarat Teşkilatı verilerine göre Almanya’da ırkçı motifli

şiddet eylemleri son yedi yılda rekor düzeyde artmıştır. Bu rapora göre, 2014 yılında ırkçı saldırılar

2013’e oranla %23,6 artmıştır. Raporda toplam 990 ırkçı şiddet eylem kaydedilmiştir (UHİM, 2015:

17). 2015’de ise 1,1 milyondan fazla göçmenin gelmesi üzerine Almanya vatandaşları arasında

yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtı tutumlar artmıştır. 2015’te Dresden'in başkenti olan

Saksonya'nın doğu eyaletinde bulunan mülteci barınaklarına 800 saldırı gerçekleştirilmiştir (Hılling,

2016).

Müslümanlara karşı şiddet ve saldırıların gerçekleşmesinde IŞİD gibi terör yapan ve dinin

arkasına sığınan grupların etkisi de vardır. Müslüman kimliğe sahip kimselerin sebep olduğu ölümler

doğrudan Almanya'da Müslümanlara karşı nefret ve korkuyu tırmandırmaktadır. 10 Mayıs 2016’da

Grafing tren istasyonunda bir IŞİD mensubunun yolculardan birini öldürmesi, 18 Temmuz 2016’da

bir Afgan mültecinin Almanya'daki bir tren yolunda ‘‘Allahu Akbar’’ diye bağırarak balta ile

yolculara saldırması, 24 Temmuz 2016 bir sığınmacının Ansbach'da bir şarap barının önünde kendini

patlatarak 12 kişiyi yaralaması, 19 Aralık 2016’da Berlin’de bir kamyonun Noel pazarındaki

kalabalık üzerine sürülmesi Müslümanların sebep olduğu şiddete örnek olarak verilmektedir (Foster,

2016). 2017 yılı içerisinde de Müslüman olduğu ileri sürülen şahısların sebep olduğu şiddet devam

etmiş, 16 Nisan 2017 Essen’de IŞİD Sikh Düğününde bombalı saldırı gerçekleştirmiş, 29 Nisan

2017 Prien am Chiemsee’de İslam'ı Hıristiyanlık için terk eden kadın bıçaklanmış, 19 Mayıs Baden

Württemberg’de bir terör saldırısı gerçekleşmiştir (List of İslamic Teror Attaks: 2017).

Son olarak “Almanların İslam’a Karşı Yaklaşımları” başlıklı anket verilerinde katılımcıların

%64’ü İslam’ın şiddet ile özdeş olduğunu, %60’lık bir kesimi ise İslam’ın intikam ve cezalandırma

ile özdeş olduğu kanaatinde olduğu ileri sürülmektedir (Türkan, 2015: 28-29).

b) Ayrımcılık Boyutu

Allensbach Enstitüsü tarafından yapılan “Almanların İslam’a Karşı Yaklaşımları” başlıklı

ankette, katılım gösterenlere 21 farklı ifadeyle görüş ve düşüncelerini belirtrmeleri söylenmiştir.

Katılım gösterenlerin %83’ü İslam’ın kadınlara yönelik ayrımcı bir yaklaşım içinde olduğu

düşüncesini ifade etmiştir (Türkan, 2015: 28-29).

Chatham House Avrupa Programı tarafından yapılan bir araştırmaya göre Almanya’da

“Müslüman göçmenler başta olmak üzere yeni göç dalgaları engellenmeli” sorusuna katılımcılar

Almanya’da % 54 oranında destek vermiştir. Araştırmanın kapsamına giren ülkelerden hiçbirinde bu

ifadeye karşı çıkanların oranı yüzde 32’yi aşmamıştır (Bayraklı, 2017). Bertelsmann Vakfı tarafından

yapılan bir araştırmada Alman nüfusunun %57’si İslam’ı bir tehdit olarak görmektedir. İslam’ı tehdit

olarak algılayanların %50 oranında üniversite mezunu olduğu saptanmıştır (DW, 2015).

Page 10: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

302 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

c) Dışlayıcılık Boyutu

Yapılan bir araştırmada Almanların büyük oranda İslam’ı “Almanya toplumunun bir

parçası” olarak görmediği ileri sürülmektedir. Görüşüne başvurulan Almanların %61’i İslam’ın Batı

dünyasına ve Almanya’ya uygun olmadığını düşündükleri belirtilmektedir. Varılan bu sonuç iki yıl

önce yapılan başka bir çalışmaya oranla %9’luk artış olarak yorumlanmıştır. Çalışmaya katılım

gösterenlerin %40’ı ülkede yaşayan Müslümanlar nedeniyle kendilerini “kendi vatanlarında yabancı

hissettiklerini” belirtirken, her dört Almandan biri Müslümanların Almanya’ya gelmesinin yasak

edilmesini istediği belirtilmektedir (Türkan, 2015: 126-127). Müslümanların Almanya’da

istenmediği ve toplumun dışına atılmak istendiği algısı belirleyici olmuş gibi bir kanaatin oluştuğu

yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

d) Önyargı Boyutu

Almanya’da İslam’a dair önyargı öyle boyutlara ulaşmıştır ki Müslüman nüfusun yaşamadığı

bölgelerde İslamofobinin daha çok olduğu görülmektedir. Yapılan araştırmalardan birinde

Müslümanların çok daha yoğun yaşadığı eyaletlerde İslam'ı tehdit olarak görenlerin oranı daha düşük

olurken, Müslümanların çok daha az bir nüfusu teşkil ettiği doğu eyaletlerinde ise bu oranın çok daha

yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Müslümanlarn yoğun olduğu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde

İslam'ı tehdit olarak algılyanların oranı % 46, Müslümanın yaşamadığı Saksonya Eyaleti'nde ise bu

oran % 70 tir(DW, 2015).

2. Fransa’da İslamofobi’nin İstatistiki Boyutu

PEW Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Fransa nüfusunun % 7.5’i

Müslümandır (4 milyon 700 bin). Araştırmalara göre 2030’da Avrupa’nın % 8’i Müslümanlar

olacakken bu oran Fransa’da % 10 olacaktır. Bu durum 2030 yılında Fransa’nın belirli bölgelerinde

İslam 1. din haline gelecektir şeklinde yorumlanmaktadır (Oruç, 2015:7-8).

a) Şiddet Boyutu

Fransa Müslüman karşıtı gösterilerin en yoğun olduğu ülkelerden biri haline gelmiştir.

Özellikle Charlie Hebdo olayı Fransa’da İslamofobi açısından kritik bir etkiye sahiptir.

2011’de Charlie Hebdo Dergisinin kapağında "Gülmekten ölmezseniz 100 kırbaç" diyen ve Hz

Muhammed'i tasvir eden karikatür ile "Helal Aperatif" başlıklı köşe yazısı ve "Madam Şeriat" adlı bir kadın

ekine yer vermesi tepki çekmiştir. Bu çizimler bazı grupların derginin merkezini yakmaya kadar varan olaylara

sebep olmuştur. (ARSLAN, vd. 2016: 455). Charlie Hebdo olaylarından sonra Fransa’da ‘‘İslamofobi

Karşıtı Topluluk’’ tarafından yayımlanan raporda, 2012 yılında camilere yönelik 40, bireylere ise

418 İslamofobik saldırının gerçekleştirildiği belirtilmektedir (Türkan, 2015: 74).

Olayların iyice tırmanması sonucu 7 Ocak 2015 tarihinde derginin bulunduğu bina silahlı saldırganlar

tarafından basılmış ve derginin çizerleri ve polislerin de olduğu 11 kişi öldürülmüştür (Arslan, vd. 2016: 455).

BBC de bu saldırının ardından, Hz. Muhammed’e hakaret niteliği taşıyan karikatüre yer vermiş ve

yayın ilkelerinde de değişiklik yaparak “Hazreti Muhammed hiçbir şekilde tasvir edilemez”

maddesini kaldırmıştır (Türkan, 2015: 124).

Charlie Hebdo olayları ve düzenlenen saldırı sonrasında ülke çapında saldırgan eylemler

meydana gelmeye başlamıştır. Le Mans’daki bir camiye el bombası atılmış, Port-la-Nouvelle

kentinde bir mescide ateş açılmış, Villefranche-sur-Saone bölgesinde bir caminin yakınındaki kebap

restoranı önünde patlama meydana gelmiştir. 7 Ocak 2015-7 Şubat 2015 Tarihleri arasında Fransa’da

153 İslamofobik olay gerçekleştirilmiştir. 2014 Ocak ayı dikkate alındığında Müslümanlara karşı

yürütülen eylemlerde %70’lik bir artış olduğu gözlenmiştir (Türkan, 2015: 76- 77). SETA verilerinde

Müslümanlara yönelik fiziksel saldırılar, 2015 yılının ilk 6 ayında % 500 oranında çoğalmıştır. Sözlü

taciz %100, camilere yönelik saldırılar %400 oranında artmıştır. Fiziksel ya da sözlü taciz edilenlerin

Page 11: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 303

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

% 75’ini kadınlar oluşturmaktadır (Aljazeera, 2016). 2016-2017 arasında ise 360’tan fazla saldırı

olmuştur(Sabah, 2017).

Fransa’da İslamofobi ile Mücadele Derneği (CCIF) tarafından yapılan araştırmada

“İslamofobik saldırıların nedeni nedir?” sorusuna ankete katılanların %78’i saldırıların nedenini

medyanın taraflı olmasına bağladığını, %50’si politik söylemlerin İslamofobik olayları arttırdığını

belirtmiş, %41 ise Müslümanlardan bazılarının davranışlarının İslam karşıtlığına sebep teşkil ettiğini

savunmuş, %35’i de saldırıların Fransa’daki laiklik algısından kaynaklandığını ifade etmiştir.

Yapılan araştırmada saldırıların hedefleriyle ilgili ankete katılanların %68’i hayatları boyunca en az

bir kez İslamofobik saldırıya uğradığını, bunların %72’sinin başörtüsü takan genç kadınlar olduğu

belirtilmiştir. Fiziksel saldırıya uğrayanların %97’sinin ise kadın olduğu görülmüştür. İslamofobik

eylemlerin %26’sının kamusal alanlarda, %30 toplu taşıma araçları ve kamu hizmetlerinde, %13’ü

eğitim kurumlarında, %12’si mağazalarda, %8’si ise kişinin yakın çevresinde yaşanmıştır (Türkan,

2015: 75-76).

b) Ayrımcılık Boyutu

Fransa’da yine ‘‘İslamofobi Karşıtı Topluluk’’ tarafından yayımlanan raporda,

Müslümanların aşağılanmadan alay konusu edilmeye, fiziksel saldırılardan ayrımcılığa kadar çok

farklı olumsuzluklara ve İslamofobik ortamlara maruz kaldıkları bildirilmiştir (Türkan, 2015: 74).

Müslüman kadınlara karşı eğitim ve istihdam alanındaki ayrımcılık başta olmak üzere nefret

suçları, verilere göre Müslüman bir kadının sokakta saldırıya uğrama oranı Müslüman erkeklere göre

% 70 daha yüksek çıktığı dikkat çekici bulunmaktadır. Fransa’da Esma Bougnaoui’nin işine tesettür

sebebiyle son verilmesi ve böyle bir ayrımcılığa muhatap olması sebebiyle açtığı davada bu

muamele, Avrupa Adalet Divanı tarafından “gayri hukuki bir ayrımcılık” olarak değerlendirilmiştir

(Bayraklı, 2017).

Ayrımcılığın, olayların haber yapılma biçimlerinde dahi dikkat çekici bir şekilde ortaya

çıktığı belirtilmektedir. ABD’de 10 Şubat 2015’te üç Müslüman gencin evlerinde uğradıkları silahlı

saldırı sonucu ölümleri Avrupa medyası tarafından görmezden gelinmiştir. (Türkan, 2015: 116-117).

c) Dışlayıcılık Boyutu

Müslüman kadınlar birçok yerde toplumsal olarak dışlanmış durumda görünmektedir.

Fransa’da başörtüsü karşıtlığı %80’e ulaşmıştır (Türkan, 2015: 30-31). Bu sebeple başörtülü kadınlar

giyimleri sebebiyle istihdam edilmeyeceklerini düşündükleri için iş başvurusunda dahi

bulunmamaktadır. Müslüman kız öğrencilerin okullara başörtüsü ile gitme talepleri ile ilgili yapılan

tartışmalarda kızların, başörtüsünü aile baskısı değil de kendi istekleriyle takmaları daha fanatik ve

tehlikeli bulunmaktadır (Evkuran, 2011: 213-214). Fransızların %94’ü peçeli çarşafın, türbanın %80

Fransız toplumunda yaşama konusunda “sorun oluşturduğunu” düşünmektedir. Fransızların %54’ü

cami inşaatlarının “kolaylaştırılmamasını” istemektedir (Türkan, 2015: 22). Müslümanlara yönelik

Avrupa’da çıkarılan bazı yasalar ve hükümet uygulamalarında ayrımcılık ve baskı yapıldığı

belirtilmektedir. Pek çok yerde Müslüman varoşlarda yaşamaya zorlanmıştır(Karslı, 2013: 92).

İPSOS verilerine göre ise Fransa toplumunun %74’ü İslam’ın ‘Hoşgörüsüz’ olduğunu, İslam’ın

Fransa’nın değerleriyle uyuşmadığını düşünmektedir (Türkan, 2015: 74).

3. İngiltere’de İslamofobi’nin İstatistiki Boyutu

YouGov araştırmasına göre İngiltere’de ‘‘İslam, Batı değerlerine tehdittir.’’ diyenlerin

oranının 2001 yılında % 32 iken 2006’da %53'e yükselmiştir. Araştırma sonuçlarında, İngilizlerin

büyük bölümü polisin terörle mücadele için Müslümanları izlemesi gerektiğini düşünmektedir

(Çöteli, 2012: 12-13).

Page 12: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

304 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

a) Şiddet Boyutu

25 Ağustos 2006 tarihli Daily Telegraph Gazetesi'nin yaptırdığı YouGov araştırmasına göre

İngilizlerin % 53'ü İslam dinini ‘tehdit’ olarak görmekte ve Müslümanların çoğunun terör saldırısı

düzenleyebileceğine inanmaktadırlar. Araştırmaya göre ‘İngiliz Müslümanların barışçıl, yasalara

uyan ve terör eylemleri karşısında herkes gibi üzülen kişiler’ olduğuna inananların oranı bir yılda %

23'ten % 16'ya düştür. Müslümanlarının büyük çoğunluğunun ülkeye karşı sadakat duygusu içinde

olmadıklarını, her hangi bir terör eylemi olduğunda göz yumabileceklerini, hatta eylemi bizzat

gerçekleştirebileceklerini düşünenlerin oranı ise % 80 nispetinde artmıştır. Bu oran 2005’te % 10

olarak belirtilmiştir (Çöteli, 2012: 12-13).

Tell Mama’nın “Anti-Muslim Overview, Analysis and Cumulative Extremism” başlıklı

raporuna göre 1 Mayıs 2013 - 28 Şubat 2014 arasında İngiltere’de 734 İslamofobik olay ve 36 adet

fiziksel şiddet gerçekleşmiş ve bunlardan 13 tanesi ise aşırı şiddet vakası olarak nitelendirilmiştir.

Genel olarak Polis kayıtlarında nefret suçları İngiltere’de azalmaktaysa da İslam karşıtı olaylar artış

kaydetrmektedir. 22 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen Lee Rigby’nin öldürüldüğü Woolwich

saldırısından sonraki hafta Müslümanlara yönelik eylemlerde %373 artış görülmüştür (Türkan, 2015:

78).

2013 yılı “Maybe We Are Hated” raporunda kendisiyle görüşülen Müslüman kadınlar

toplum içinde açıkça aşağılayıcı hakaret ve tacizlere maruz kaldıklarını söylemiştir. Kendi

araçlarında veya toplu taşıma vasıtalarında önlerine çıkılarak terörist oldukları yüzlerine karşı

söylenmiş, “O başındaki şeyi çıkar” gibi tehditvari söylemlerde bulunulmuş, kendilerine “Bayan

Usame bin Ladin” denilerek seslenilmiştir. Rapora göre nefret suçuna maruz kalanlar %67 öfke,

%50 rahatsızlık, %40 şok, %39 korku, %35 güvensizlik, %23 endişe, %20 bunalım ve %17 uyku

bozukluğu yaşadıklarını ifade etmiştir (Türkan, 2015: 84).

Londra’da Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarının giderek artış gösterdiği, Ekim

2014’teki polis verilerine göre son 12 aylık süreçte %65 oranında yükselişte olduğu görülmüş ve bu

süre içinde İslamofobik nefret suçları artarak 344’ten 570’ye çıkmıştır (Türkan, 2015: 78).

3 Haziran 2017’de IŞİD’in üstlendiği saldırı sonrasında nefret suçlarında artış olduğu

belirtilmiştir (Haber, 2017).

b) Dışlayıcılık Boyutu

İngiltere Alo Çocuk Hattı’nın yaptığı açıklamada, 18 yaş altı 1400 kadar çocuğun deri

renkleri ve Müslüman olmaları sebebiyle aynı sınıfı paylaştığı çocuklar tarafından tartaklandığı

yönünde kendilerine şikâyetlerde bulunulduğunu bildirmiştir. 2011-2012 yılları arasında internet

yoluyla kişileri rahatsız etmenin %87, dışlandığı için kendine zarar vermenin %41, aynı sebeple

intihar girişiminin %33 oranında arttığı belirtilmiştir (İslami Analiz, 2017).

İngiltere Tell Mama tarafından ve 2013 “Maybe We Are Hated” raporunda Müslüman karşıtı

eyleme maruz kalmış 20 Müslüman kadınla yapılan derinlemesine görüşmede toplum tarafından

dışlanmışlık hissi, birçok Müslüman kadın’ın kimlik ve aidiyet sorunu yaşamasına yol açtığı ortaya

çıkmıştır (Türkan, 2015: 84).

c) Ayrımcılık Boyutu

İngiltere ulusal istatistik kurumunun verilerine göre son iki yılda ‘‘Muhammed’’ İngiltere ve

Galler bölgesinde bebeklere verilen en yaygın isim olmuştur (BBC, 2014). Fakat Avrupa’da

Müslüman isimli olmanın gelecekte bir dezavantaja dönüşmesi söz konusu edilmektedir. BBC’de

Inside Out programının yaptığı bir araştırmaya göre "Müslüman isimli olmayanların", "Müslüman

isimlilere" kıyasla üç kat daha fazla iş görüşmesine çağrılma şansına sahip olduğu görülmüştür.

Page 13: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 305

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Program için görüşüne başvurulan Müslümanlar, dini inançları nedeniyle başvurularında ret cevabı

aldıklarını söylemiştir (BBC, 2017).

Open Society Foundation’ın “Londra’da Müslümanlar” konulu araştırmasında Müslüman

katılımcılara ayrımcılık deneyimleri sorulduğunda sırasıyla dini ayrımcılık (45), ırki ayrımcılık (32)

renk ayrımcılığı (31), yaş (13), cinsiyet(11) ayrımcılığı yaşadıklarını belirtmişlerdir (Çötok ve

Taşdelen, 2013: 7).

İngiltere’de yaşayan Müslümanlara Islamic Human Rights Council tarafından yapılan

“ayrımcılık” ve “ötekileştirme” ile ilgili çalışmanın sonuçları dikkate alındığında; Katılımcıların

%66.9’u medyada olumsuz Müslüman tiplemesine tanıklık etmiştir. Katılımcıların %41.9’u etnik ve

dini kimliğinden ötürü alay ve dalga konusu olmuştur. Katılımcıların %44.6’ı ayrımcı politikalara

maruz kalmıştır. Katılımcıların %55.3’ü komşularıyla ırkçı gerilimler içinde olmuştur. Yine aynı

ankette, İngiltere’de yaşayan Müslümanları “ırkçı” ve “ayrımcı” bağlamda en çok rahatsız eden

başlıca üç sorun: Medyada İslam’ın olumsuz sunumu (%66.9), Yabancı gözlerin kendilerine olumsuz

bakışları (%44.4), Müslümanları olumsuz yönde etkileyen politikalar olarak saptanmıştır (%37.8)

(Türkan, 2015: 32-33).

İngiltere’de 2001 Eylül ile 2012 Ağustos arasında ise 2 bin 297 kişi terör suçlamasıyla

gözaltına alınmıştır. Gözaltı ve tutuklamaların %47’sini Müslümanlar oluştururken, %46’sı ise diğer

din mensuplarındandır. İngiltere’de 2001 Şubat’tan sonra kabul edilen terör yasası Müslümanlara

karşı hukuksuz gözaltı ve tutuklamaların kapısını açtığı belirtilmektedir (Türkan, 2015: 110-111).

d) Önyargı Boyutu

Open Society Foundation 2012’ın “Londra’da Müslümanlar” konulu araştırmasında

Müslümanların ayrımcılık konusundaki ifadeleri ilgi çekicidir. İngiltere’de ırkçı önyargının seviyesi

konusunda Müslümanlar içinde 100 kişiden % 58‟i epey ırkçı önyargının var olduğunu, % 19‟u az

olduğunu, % 17‟si ise çok fazla olduğunu ifade etmişlerdir. Irkçı önyargının yanı sıra dini önyargının

olup olmadığı ile ilgili yöneltilen soruda ise Müslümanların % 43‟ü çok fazla dini önyargının var

olduğunu, diğer % 43‟ü epey var olduğunu, % 9‟u ise dini önyargının az olduğunu ifade etmiştir.

Yani Müslümanların % 86‟sının verdikleri cevaplardan dini ön yargının var olduğunu belirttikleri

ortaya çıkmaktadır (Çötok ve Taşdelen, 2013: 7).

4. ABD’de İslamofobi’nin İstatistiki Boyutu

İslamofobinin 1990’ların başında nüvelerinin oluştuğu 11 Eylül sonrası dönemde bir sanayi

haline geldiği görülmektedir. Bunun örneklerinden birini Obama Center for American Progress’in

yaptığı ve 2011 yılında yayınlanan bir araştırmada, yedi tane vakıf 10 yıl boyunca çeşitli kuruluşlara

42 milyon dolar fon aktarması oluşturmaktadır. 42 milyon dolar fon, Amerika Birleşik Devletleri’nde

İslamofobik aktiviteleri organize etmeleri, örgütlemeleri, yayınlar yapmaları için aktarılmıştır.

Kaynak aktarılan bu grupların bir kısmının Avrupa’daki İslamofobik çevrelerle ortak faaliyetleri ve

mali ilişkileri bulunduğu belirtilmektedir (Baştürk, 2015: 16-17).

Diğer taraftan 80 ve 90’lı yıllarda çekilen “Iron Eagle”, “True Lies” ve “The Siege” gibi

büyük bütçeli Hollywood filmlerinde Müslüman teröristlerin Amerika’ya saldırıları konu edinilerek

insanların bilinçaltına Müslümanların terörist olduğu mesajı yüklenmeye çalışılmıştır (Karslı, 2013:

86). Müslümanların bu şekilde lanse edilmesi, Müslümanlara karşı aynı şekilde şiddetvari eylemlerle

karşılık verme eğilimine sebep olabilmektedir.

a) Şiddet Boyutu

DAEŞ’in ortaya çıkmasından sonra medyanın yayınları sebebiyle İslamofobi had safhaya

ulaşmıştır. Texas’ta bir caminin yakılması, ABD’de yaşayan DAEŞ Sempatizanı olanların 72 saat

içinde teslim olmasını ilan eden broşürlerin Boston sokaklarında dağıtılması İslamofobik tutumun

Page 14: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

306 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

örnekleri olarak algılanmıştır. Washington merkezli Brooking Institution Şubat ayında yürüttüğü

araştırmada DAEŞ sonrasında Amerikalıların İslam’a karşı nefretinin arttığı ve Amerikalıların

%14’ünün dünyadaki Müslümanların çoğunluğunun DAEŞ’i desteklediğine inandığı ortaya

çıkmıştır (UHİM, 2015: 14-15).

Floridalı Papaz Jerry Jones 11 Eylül 2010’u ‘‘Uluslararası Bir Kur’an Yak Günü’’ olarak

ilan etmiş ve takipçileriyle beraber Kur’an nüshalarını yakmıştır (Balcı, 2012).

Donald Trump'ın başkan seçildiği Kasım seçimlerinden sonra ise ırkçı eylemlerin yükselişe

geçtği belirtilmektedir. ABD'de bugüne kadar 450'den fazla İslamofobik saldırı gerçekleşmiş olduğu

ve bu saldırıların özellikle kasım seçimlerinden sonra daha da arttığı ifade edilmektedir (Sabah,

2017).

b) Ayrımcılık Boyutu

ABD 2016 Başkanlık Seçimlerinde Donald Trump, Müslümanların ‘küresel cihadı

desteklediğini’ iddia edip ‘‘ABD’nin kapıları Müslümanların girişine tamamen kapatılmalı” çağrısı

yapmıştır. ABD’deki Müslümanların büyük çoğunluğunun Amerikalılardan “nefret ettiğini” öne

süren Trump, “ABD’de yaşayan Müslümanların %51’i şeriatla yönetilme tercihinin sunulmasını

istiyor” iddiasına bulunmuştur (UHİM, 2015: 16).

c) Önyargı Boyutu

2008 ve 2012 başkanlık seçimlerinde de İslamofobi öne çıkmıştır. Pek çok Amerikalı,

Barack Obama’nın gizli bir Müslüman olduğu gerekçesiyle duydukları korkuyu ifade etmiş ve bu

nedenle Barack’ın oylarını hak etmediğini söylemişti (Türkan, 2015: 27). Obama’nın Müslüman

olma ihtimali bile insanlarda önyargılı bir yaklaşımın oluşmasına sebep olmuştur.

Time dergisinin 2010 yılında yaptığı bir ankette İslam karşıtlığının oluşmasında medyanın

çok önemli etkisi olduğu saptanmıştır. Ankete katılan Amerikalıların %62’si hayatlarında hiçbir

Müslümanla karşılaşmadıklarını belirtmişlerdir (Karslı, 2013: 86). Müslümanlarla iletişim

kurmadıkları halde Amerikalılar arasında İslamofobinin bu denli yüksek olmasının nedeni olarak,

televizyon, radyo, internet ve filmlerde yapılan İslam karşıtı propagandanın yol açtığı önyargılar

gösterilmektedir.

Ulaşılabilen verilere bakıldığında islamofobiye ilişkin ön yargı, şiddet, dışlayıcılık ve

ayrımcılık gibi davranışlara yönelik istatistiki veriler bir artışı göstermektedir. Ancak birer sonuç

olarak bu veriler, Müslümanlara karşı ön yargı, şiddet, dışlayıcılık ve ayrımcılık gibi davranış

örüntülerini ortaya çıkaran yapıları anlamak için yorumlanmaya ve değerlendirilmeye ihtiyaç

duymaktadır. Yukarda ilgili verilere müteakiben kısa bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Burada ise

İslam’a ve Müslümanlar’a karşı tezahür eden islamofobik davranışlara ilişkin veriler üzerinden konu

daha ayrıntılı olarak tartışılacaktır.

TARTIŞMA VE SONUÇ

Farklı ülke deneyimlerine bakıldığında ön yargı, şiddet, dışlayıcılık ve ayrımcılık,

islamofobiyi besleyen bir davranış örüntüsü halinde ortaya çıkmakta ve medya yoluyla da büyümeye

ve yayılmaya devam etmektedir. Önyargı ve medya üzerinden inşa edilen düşmanlık karşısında,

şiddet ve terör sarmalına düşmeden, hatta farkında olarak süreç nasıl değerlendirilmelidir. Belli ki

terör failleri ( ki bu failler devletler ve uluslararası hukukta cezayı hak eden suçlulardır) dışındaki

taraflar ve kitleler ciddi bir kafa karışıklığı ve güven bunalımı içine sürüklenmeden, yeni terör

faillerinin devşirilmesine fırsat vermeyecek, şiddet ve terör sarmalını kıracak ve aşacak eleştirel bir

bakış açısı geliştirmenin imkânını sorgulamak durumundadırlar.

Page 15: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 307

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Makalenin tartışma ve sonuç bölümünde, İslamofobik algılar üzerinde yapılan çalışmalardan

ortaya çıkan istatistiki veriler eleştirel bir yaklaşışımla tartışılmıştır. Aynı zamanda şiddet, terör, ön

yargı ve dışlama gibi davranışları ortaya çıkaran süreçler ve durumlar karşısında, tepkisel ve

alışılagelmiş davranışların ötesinde, daha geniş bir bakış açısıyla ve başka bir ilişki zemininin

varlığını sorgulayabilecek eleştirel yaklaşışımın (Nosich, 2015: 27-28) temel ölçütlerinin neler

olabileceği de yordanmaya çalışılmıştır.

Makalede eleştirel bakış açısının dayandığı ölçütlerden biri şu temel soru etrafında

tartışılmışktır; İslam’a ve Müslümanlara karşı geliştirilen İslamofobi – ya da antiislamizm şeklindeki

algılama biçimi ile Müslümanların İslamofobi – antiislamizm karşısındaki algıları, günümüzde

Müslümanlarla diğer din mensupları arasındaki ilişki biçimini ve bu ilişkinin derinliğini ne ölçüde

açıklayabilir?

Hem tarihte hem de günümüzde Müslümanlarla diğer din mensupları arasında kendi tarihsel

koşulları bağlamında olumlu olumsuz pek çok örnek yaşanmıştır. Fakat özellikle olumsuz örnekler

çekilerek tek yönlü algılar üzerinden tek bir ilişki biçimi geliştirmek, sahaya ilişkin yanılsamalar

oluşturma riskini taşımaktadır. Hatta ilişki biçimlerinin başka yönlerini görmeyi engelleyici bir

özellik kazanabilir. Aynı şekilde sadece olumlu örnekler çekilerek bunlar üzerinden kurulacak ilişki

biçimleri de sorunlar oluşturabilir. Olumlu olumsuz farklı ilişki biçimlerinin kendine özgü koşulları

vardır ve onlar üzerinde gerçekçi değerlendirmeler ve eleştiriler yapabilmek ancak metodolojik

olarak yol alma imkânı verebilecektir. Bilindiği üzere tarihte farklı dinlere mensup insanlar arasında

olumlu olumsuz pek çok ilişki biçimi deneyimlenmiştir (Andrea, 2012: 75). Özellikle yakın tarihe

kadar örneklik oluşturması bakımından Osmanlı tecrübesi ve hoşgörüsü, devraldığı miras yönüyle

de Türk ve İslam düşünce geleneğinden beslenmiştir (Zengin, 2008: 140-160).

Günümüz koşullarına bakıldığında artık insanların tüm dünyayı gezebildiği ve dünya

üzerinde yabancı diller ve aksanlarının konuşulmadığı bir şehrin hemen hemen olmadığı, sokakların,

iş yerlerinin ve evlerin yabancı ürünlerle dolu olduğu, televizyonlar vasıtasıyla çok sayıda yabancı

milletin, kültürün ve dinin oturma odalarımıza taşındığı (Smidler, 2007: 23 – 24) süreçler

yaşanmaktadır.

Hayatın her alanında farklılıkların çok yoğun olarak yaşandığı bir süreçte, din üzerinden

korku sarmalının inşa edilmesi, nasıl bir ötekileştirmeye yol açacaktır? Bir arada yaşamının artık

kaçınılmaz olduğu tezi yükselirken İslamofobi etrafında ayrıştırmaya dayalı yeni bir kültür evreninin

insanları sürükleyeceği zemin kaygı oluşturmaktadır. Artık Doğulular-Batılılar; Müslümanlar-

Hristiyanlar gibi genellemeci kategoriler üretilerek, “metodolojik ve ideolojik” tuzak içinde

(Evkuran, 2011: 207) Müslümanları terör guruplarıyla, Hristiyanları da haçlı zihniyeti ile temsil

etme ve tanımlama girişimleri ayrıştırıcı, ötekileştirici ve çatışmacı bir yapıda, insanları tek yönlü bir

ilişki biçimine hapsetmek istemektedir.

Elbette tarihte çok iyi örnekler olmakla beraber, İslam ve Hz. Peygambere karşı aleyhtarlık

düzeyinde teolojik söylemlere haiz olumsuz örnekler de söz konusudur (Canikli, 2017: 269-287,

2016: 269-281). Ancak günümüzde İslam ve Müslümanlar üzerinden tüm taraflar arasında, teolojik

tartışmaların ötesinde, iç içeliğin çok yoğun olarak yaşandığı bir süreçte şiddet ve terör ekseninde bir

karşıtlık oluşturulmakta, olumlu çağrışımlar yapmaya imkân vermeyecek düzeyde bir ötekileştirme

söylemi içine insanlar adeta sokulmak istenmektedir.

Çok naif bir girişim olarak bile alınsa, Almanya’da inşa edilecek bir camiye protesto

yapanlara karşı, Almanları organize eden ve yürüyüş düzenleyen, Cuma günü camiden çıkanlara gül

veren, Türkiye’den giden din görevlileriyle ve öğretmenlerle hep dostane ilişkiler kuran bir Batılı,

bir Hristiyan ve bir din adamının bu yaklaşımı hangi gerekçe ile görmezlikten gelinmelidir

(Yemenici, 2012: 224-225). Eleştirel yaklaşımın bir gereği olarak naif, tekil ve farklı örnekler,

Page 16: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

308 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

baskın, çok görünür olanlar yanında yok sayılması bir yanılsama olarak eleştiri konusu

yapılmaktadır (Paul ve Elder, 2013: 287).

Doğu batı, İslam dünyası Hristiyan dünyası vb. isimlendirmeler altında yürütülen ilişki

biçimleri sadece terörize yapılardan hareketle mi oluşturulmak isteniyor? Oysa bunun ötesinde

üniversiteler, sivil toplum örgütleri, sağduyulu politikacılar, akademisyenler din görevlileri vb. pek

çok toplum katmanları beraber (Şimşek, 2016) yaşamaya imkân veren, sorunları karşılıklı ve doğru

bir zeminde tartışma imkânını – stratejisini araştıran yaklaşımları, terörize eylemlere kıyasla daha mı

az önem arz ediyor? Bu anlamda toplumların hangi olaylara odaklandığı artık stratejik bir önem

taşımaya başlamıştır.

Şiddet, terör ve çatışmaya örnek gösterilen örgütsel yapılar, ötekileştirdiği insanlar için bir

tehdit oluştururken aynı zamanda kendi toplumları için de birer tehdit değil midir? Başta Kâbe

baskını olmak üzere İslam ülkelerinde ve Türkiye’de gerçekleştirilen terör olayları ve buna dayanak

oluşturan dini anlayışlar nasıl değerlendirilmelidir? Aynı şekilde batıda Nazi örgütlerinin yaptığı

eylemler, ön yargıların yol açtığı hak ihlalleri – saldırılar nasıl açıklanabilir? Dünyanın en çok

muzdarip olduğu terör olaylarına bakıldığında din, etnik farklılık gözetmeksizin her ülkede ve

coğrafyada terörün kendi dilini konuştuğu görülecektir (“Dünyanın en korkunç terör saldırıları”,

2018).

Adeta insanların kimlerle, olumlu ya da olumsuz nasıl bir ilişki kurması gerektiğine

bireylerin kendi deneyimlerine dayalı olarak onların iradeleri değil, baştan hedeflenmiş olan bir

anlayışın belirlediği sınırlar içindeki motivasyonlar tayin etmeye başlamıştır (Hull, 2004: 49-50).

İstatistiklerin verildiği bölümde de dikkat çekildiği üzere, islamofobik faaliyetleri organize etmek

üzere muhtelif vakıflarca ayrılan fonlar (Baştürk, 2015: 16-17), karşıtlık algılarının doğal tepkiler

olup olmadığı kuşkularını güçlendirmektedir.

İslamofobik algı biçimini eleştirirken başvurulan birinci ölçüt açısından kısaca ifade etmek

gerekirse; Müslümanlarla diğer din mensupları, farklı toplumlar ve kültür çevreleri arasındaki ilişki

biçimini açıklamak için farkında olarak ya da olmayarak İslamofobik algı biçimlerinden ve

kavramsallaştırmalarından hareket etmek yanıltıcı sonuçları kaçınılmaz yapacaktır. Örnekleri sahada

görülen bu durum, bütünü kavramaktan alıkoyan, tepkisel olmanın ötesine geçemeyen, doğulular-

batılılar; Müslümanlar-Hristiyanlar; radikaller-ılımlılar gibi toptancı ve indirgemeci bir söylem

geliştiren, tarafların birer özne olduğu doğal ilişki zemininden kayarak iradeleri dışındaki her türlü

yönlendirilmeye maruz bir düzeyde gerçekleşmektedir.

Terör olayları, ön yargılar, ayrımcılık, şiddet vb. durumlar, dünya görüşü, teolojisi ve

ideolojisi değişmeye her an müsait failler tarafından manipüle edilen alanlarda (teolojik, ideolojik)

icra edilen eylemler olma özelliği taşırlar. Geçmişte antisemitizm (Adorno, 2016: 11-24),

günümüzde antiislamizm şeklinde ortaya çıkan, etrafındaki tepki sarmalında da farklı çatışma

alanları oluşturan yapılar ve failler bu anlamda tipik birer örnektir.

Farklı kültürlerin inançların iç içe girdiği ve birbirlerine daha görünür olduğu bir süreçte, bu

küresel durumun geriye dönmesi, herkesin kendi sınırlarına çekilmesi ya da belli coğrafi sınırlar

içinde kapalı bir toplumsal yapıda devam etmesi artık mümkün gözükmemektedir. Bu verili durumda

toplumların iç içeliğine ve birbirine açık hale gelişine (Göle, 2009) neyin yön vereceği cevaplanması

gereken bir soru. İslamofobi etrafında oluşturulmak istenen çatışama ve terör olayları mı yoksa

bireylerin ve toplumların kendi doğal koşullarında yaşayacakları ilişki biçimleri mi? Temel sorun,

dini, kültürel vb farklıkların ancak doğulular-batılar gibi tek bir ilişki biçimiyle ve çatışma - terör

olayları üzerinden anlaşılacak bir durum olduğu algısına, ilgili tarafların mahkûm olma tehlikesidir.

İslamofobik algılara ilişkin ortaya çıkan istatistiki verilere yönelik eleştirel yaklaşıma esas

teşkil eden ikinci ölçüt, İslamofobinin kimlikler üzerinde korkuya dayalı tahribatlarına ve

Page 17: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 309

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

sonuçlarına odaklanacaktır. Küreselleşmenin getirdiği, kimliklerin müphemleşmesi süreci

tartışmanın odağında olduğu bir anda, eş zamanlı olarak İslamofobinin etkisine maruz kalan

kimliklerde hangi nitelikler tezahür edecektir? Bu soru tartışılması gereken bir duruma dikkate

çekmektedir. Bireylerin kimlik algıları üzerine gelmekte olan küresel kısıtlamalar bu süreçte açığa

çıkarılmak ve tartışılmak durumundadır.

Küreselleşme sürecinde ortaya çıkan kültürün melezleşmesi olgusu üzerinde durulmaktadır

(Friedman, 1996: 101-105). Kimlikten kaynaklanan anlam çerçeveleri kaybolmakta, bu durum,

bireylerin iç ve dış dünyalarında meydana gelen olayları kendi kimlikleriyle anlama ve

anlamlandırmaları önünde engel teşkil edebilmektedir (Yapıcı, 2003: 131). Kimliklerin açıkça tehdit

altına girdiği, hatta bireyin kimlik sisteminin bütünüyle sarsıntı içinde kaldığı, insanların aidiyet

hissini sağlayan kültürel çevrenin müphemleşmekte olduğu ifade edilmektedir(Sayar, 2018: 6).

Küreselleşme ile eş zamanlı olarak, şiddet ve terör algısı üzerinden gündeme gelen İslam ve

Müslüman karşıtlığı, kimlikler üzerinde yeni bir baskı alanı ortaya çıkarmaya başlamıştır (Şirin,

2015: 241-245). Kimliklerin baskı altında ve zorlamalar karşısında ne tür davranış örüntüleriyle

ortaya çıkacağı (Gençtan, 1992: 134-137) ve nasıl tepkiler verebileceği sahadaki örnekler üzerine

bakıldığında artık çok yalın bir şekilde gözlemlenebilir hale gelmektedir. Fransa örneği üzerinden

yürütülen bir tartışmada radikalleşme, şiddet, çatışma ve terör anlamındaki savaş çığırtkanlığı,

nihilist bir isyan olarak ifadelendirilmekte, isyanın anahtarı, kültürel olarak yerleşik bir din

aktarımının olmamasında aranmaktadır. Özellikle kültürü reddeden selefi akıma kıyasla,

Türkiye’den Fransa’ya giden insanların bu radikal sapmalara maruz kalmadığı, bunun nedeni olarak,

Türkiye’den gönderilen öğretmen ve din görevlileri kanalıyla din ve kültür aktarımının yapılabilmiş

olması gösterilmektedir (Roy, 2017). Bu durumda islamofobik algılama biçiminin kimlikler üzerinde

oluşturduğu ağır baskıyı kaldırmak, öncelikle en küçük bir zorlamada devşirilmeye müsait, kendi

kültür evreninden kopuk ortamlara karşı, tarafların duyarlılık kazanmasından geçecektir. Bunun

anlamı ait olma ve birey olma yolunda anlık tepkisel refleksler tuzağı karşısında bir istikrar

yakalamaktır. Başta eğitim olmak üzere sosyokültürel ve teolojik boyutlar bir bütün olarak bu

istikrarın koruyucusu olurken, kışkırtıcılığı ile islamofobik algılama biçimi de tüm taraflar için

kimlikler üzerinde bir ifsat odağı olarak işlev görmektedir.

Bir din mensubu, ya da her hangi bir birey veya bir toplumsal yapı, korku ve karşıtlık

sarmalının baskısından kurtularak konuşması, düşünmesi ve yaşamını kendi iradesiyle sürdürmesi

ne kadar mümkündür? İslamofobi etrafında ortaya çıkan davranışlara ilişkin eleştirel yaklaşımın

dayandığı üçüncü ölçüt bu soru üzerinden değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu değerlendirmeyi

yaparken “Madun Konuşabilir mi” (Spivak, 2016)? adlı eseri ortaya çıkaran eleştirel yaklaşım bir

katkı olarak değerlendirilebilir. Bu ölçütte odak sorun; bireylerin, toplumların ya da bir dine-inanca

mensup insanların ne olduklarını ya da ne olmadıklarını, ötekileştirdikleri yapılar üzerinden inşa

etmeye başladıkları anda, kendilerini ötekileştirme sorunu (Yemenici, 2017: 161) içinde olup

olmadıklarını nasıl yordayacaklarıdır.

Farklılıklar arasında elbette Kur’an’da yer alan ifade biçimiyle “tearufî” (Selçuk, 2005: 229-

241) bir yön, günümüzde kavramsallaşan “diyalektik diyalogdan diyalojik diyaloğa” (Aydın, 2002:

26) doğru bir etkileşim, varoluşsal kaçınılmaz bir durumdur. Hatta ben ve öteki arasındaki ilişkinin

varlıkları, evreni ve insanları temellük edilecek bir meta olarak görmeyen, özne - nesne arasındaki

ilişkiye indirgemeyen, aksine ben ve öteki arasındaki ilişkiyi ontolojik ve varoluşsal boyutta

kavrayarak hakikati anlamak için diyalojik bir imkân olarak yorumlayan, özellikle farklılıkların

bireyin hem çevresine hem de kendisine yabancılaşmayı engelleyen onarıcı - iyileştirici anlamların

üretilmesini sağlayan boyutlar taşıdığı ileri sürülmektedir (Kalın, 2016). Ancak bu etkileşimin her

an bir risk olarak taraflar arasında kendini ötekileştirmeye evrilip evrilmediği, tetikte durmayı

gerektirecek metodolojik bir algıyı zorunlu kılar. İslamofobi etrafında karşılıklı olarak

oluşan/oluşturulan algılar ve tepkiler artık kendini ötekileştirme sarmalına çoktan düşmüş

Page 18: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

310 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

görünmektedir. Zira birinci ve ikinci ölçütte tartışıldığı üzere, karşılıklı ilişki biçimi ve kimliklerin

maruz kaldığı etkiler, islamofobik algılama biçiminde tek boyutlu, tepkisel ve indirgemeci bir

biçimde sadece öteki üzerinden yapılandırılmaya başlamakta, bunun sonucunda da kimlikler ve ilişki

biçimleri başka alanlara yönelmek için artık mecalsiz vaziyete düşmektedir. Bu anlamda yapılacak

olan eleştirel yaklaşımlar, taraflar arasında öncelikle kendilerini ötekileştirmekten kurtarmaya, sonra

da tüm farklıklarıyla birbirini geliştiren bir ilişki biçimi oluşturmaya imkân sunacaktır.

İstatistiki olarak her geçen gün artan islamofobik algılama biçiminin batıdaki tezahürü

üzerinde, panik ve tepkisel bir tutum yerine, verileri bir bilgiye dönüştürecek referans noktası ne

olabilir düşüncesinden hareketle sorun eleştirel bir yaklaşımla irdelenmelidir. Gittikçe artan şiddet

ve çatışma döngüsü karşında alışıla gelmiş yargı kalıpları dışına çıkmak için eleştirel bir bakış

açısının bir fırsat oluşturabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu doğrultuda çok yönlü ve bir o kadar da

farklı argümanlarla çalışma hiç şüphesiz sürdürülebilir.

Makalenin bütünü dikkate alındığında şu temel düşünce ileri sürülebilir. Sadece eskiden

kalan, geleneksel çatışma alanları (din, kültür, etnik, sosyal sınıflar vb) değil, bunu da kapsayan ve

tüm farklılıklarıyla insanlığın ürettiği ortak deneyimlerin yok edilmesine zemin hazırlayabilecek

küresel fobik süreçler bir tarafta, kendi doğal zemininde, gerekirse de yarışarak üreteceği ortak

deneyim zeminine fırsat ve imkân verebilen, bu yolla da güven oluşturmayı başaran süreçler bir

başka tarafta olacaktır. Kaçınılmaz olarak İslam ilahiyatı ve Müslümanlar, aynı şekilde diğer din

mensupları da birer mağdur olarak değil, insanlığın ortak mirasının kıymetini kendi zenginliği içinde

koruyabilme kabiliyetini canlı tutarak ve somut örnekler de sunarak çıkmanın yollarını aramak

durumundadırlar. İslamofobi etrafında oluşturulan tahrip edici baskı ancak bu şekilde aşılabilecektir.

KAYNAKÇA

Adorno, T.W.( 2016). Otoritaryen Kişilik Üzerine Niteliksel İdeoloji İncelemeleri. (D. Şahiner.

Çev.). İstanbul: Sel Yayıncılık.

Andrea, B.(2012). “Allah’ın Selamı Üzerlerine Olsun” Osmanlı Ruhu, Erken Modern Dönemde

Hoşgörü Modelleri ve Çokültürlülük Üzerine Çağdaş Tartışmalar. Kemal Karpat ve Yetkin

Yıldırım (Edt.) Osmanlı Hoşgörüsü içinde (s.75-102). İstanbul: Timaş Yayınları.

Aydın, M.Z., Yardım, M.(2008). ‘‘Belçika’da İslamofobi ve Müslümanlara Yönelik Ayrımcılık’’ XII/1 C.Ü

İlahiyat Fakültesi Dergisi.

Aktaş, M.(2014). ‘‘Avrupa’da Yükselen İslamofobi ve Medeniyetler Çatışması Tezi’’ Ankara

Avrupa Çalışmaları Dergisi 13:(1)

Aljazeera, (2016). http://www.aljazeera.com.tr/interaktif/ulke-ulke-islamofobi.

Arslan, K., Kayacı, M., Ünal, R.(2016). İslamofobi ve Batı Dünyasındaki Yansımaları. Dicle

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED) ISSN : 1308-6219.

Ataman, N. (2017). Batı’daki İslam ve Türk Algısı: Tıkanan Batı’da Yeniden Yükselen

Irkçılık http://www.diyanetdergi.com/gundem/item/1100-bati-daki-islam-ve-turk-algisi-

tikanan-bati-da-yeniden-yukselen-irkcilik.

Balcı, K.(2012). Evrilen Bir Gerçeklik Olarak İslamofobi. Dipnot Sosyal Bilim Dergisi.

Baştürk, L.(2015). İslamofobi ve Avrupa’da İslam Algısı. Dünya Bülteni Araştırma Masası.

BBC, (2014). http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/09/140901_muhammed_norvec

06.06.2017

Page 19: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 311

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

BBC, (2017). http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-38883105 06.06.2017 06.06.2017

DW, (2015). http://www.dw.com/tr/almanlar%C4%B1n-islam-alg%C4%B1s%C4%B1-tehdit/a-

18176558 5.06.2017

Bayrakeli, E.(2017). http://www.setav.org/islamofobi-abnin-yeni-kriteri/

Buehler, A.F.(2011). ÇEV: Mehmet Atalay (2014). İslamofobi: Batı’nın “Karanlık Tarafı”nın Bir

Yansıması. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 55:1 (2014), ss.123-140 DOI:

10.1501/Ilhfak_0000001407

Canatan, K., (2008). “Hollanda Toplumunda Yabancı Karşıtı Tutumların Analizi / Analysis of

Xenophobian attıtudes in the Dutch Society”, TURKISH STUDIES -International

Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 3/7 Fall

2008, p. 220-240, www.turkishstudies.net, DOI Number: 10.7827/TurkishStudies.498,

ANKARA - TURKEY

Canikli, İ. (2017). İslamofobinin Bir Tezahürü Olarak Peygamber Karşıtlığı. Bartın Üniversitesi

İslami İlimler Fakültesi 01-02 Aralık 2016 Uluslararası İslamofobi ve Terör Sempozyumu

içinde (s.269-287). Bartın Üniversitesi.

Canikli, İ. (2017). Hz.Muhammed Özelinde Peygamber Aleyhtarlığı. Ankara: Fecr Yayınları.

Çöteli, S.(2012). Propaganda ve İslamofobi’nin İngiliz Kitle İletişim Araçlarından Yansımaları.

Akademik Bakış Dergisi -Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi, Sayı: 33

ISSN:1694-528X

Çötok, N.A., Taşdelen, H.M.(2013). Avrupa Ekseninde Yabancı Korkusu ve İslamofobi Algısının

Değerlendirilmesi. Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature

and History of Turkish or Turkic Volume 8/6 Spring 2013, p. 1-13, www.turkishstudies.net,

DOI Number: 10.7827/TurkishStudies.4963, ANKARA-TURKEY

Dünyabülteni.(2009). http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=98895

08.06.017

Dünyanın en korkunç terör saldırıları. (2018, 27 Şubat). Erişim adresi:

https://www.cnnturk.com/fotogaleri/yasam/diger/-dunyanin-en-korkunc-teror-

saldirilari?page=1?.

Er, T ve Ataman, K. (2008). İslamofobi ve Avrupa’da Birlikte Yaşama Tecrübesi Üzerine. Uludağ

Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 17 (2), 747 – 770.

Evkuran, M.(2011). Bir Kimlik Politikası Olarak İslamofobi. Kolektif Bir Korkunun Anatomisi

Sempozyum Tebliğleri 18-19 Kasım 2011 Sıvas.

Foster, A.(2016). http://www.express.co.uk/news/world/652765/Terrorist-attacks-Germany-

Terrorism-Foiled-plots-Threat-Security-Islamic-State-ISIS 04.06.2017

Friedman, J. (1996). Küresel Sistem, Küreselleşme ve Modernitenin Parametreleri. A. Topçuoğlu ve

Yasin Aktay (Der.) Modernizm, İslam, Küreselleşme ve Oryantalizm. Ankara: Vadi

Yayınları.

Gençtan, E. ( 1992). Çağdaş Yaşam ve Normaldışı Davranışlar. 8. Baskı, İstanbul: Remzi Kitapevi.

Geuss, R. ( 2013). Eleştirel Teori Habermas ve Frankfurt Okulu, Çeviren. Ferda Keskin. İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Göle, N.(2009). İç içe girişler: İslam ve Avrupa. İstanbul: Metis Yayınları.

Page 20: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

312 Ahmet YEMENİCİ - Özcan GÜNGÖR

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Güler İ.(2017). http://www.islamianaliz.com/yazi/islam-neden-baris-ve-

%E2%80%9Cguven%E2%80%9D-dini-olmaktan-cikti-3491

Haber (2017). Londra'da Saldırının Ardından İslamofobik Nefret Suçlarında Artış.

http://www.ufkumuzhaber.com/londrada-saldirinin-ardindan-islamofobik-nefret-

suclarinda-artis-58239h.htm 06.06.2017

Hakyemez, C. ( 2017). İslamofobinin İslam Araştırmaları Üzerindeki Etkileri. İlahiyat Akademi

Dergisi (İslamofobi Özel Sayı), 6, 27 – 37. Erişim Adresi:

http://dergipark.gov.tr/ilak/issue/36729/394533

Hılling, M.(2016). http://www.politico.eu/article/head-of-german-anti-islamic-group-on-trial-for-

hate-speech-lutz-bachmann/ 08.06.2017

John. H. (2002). İnançların Gökkuşağı, Dinsel Çoğulculuk Üzerine Eleştirel Diyaloglar, (M. Aydın.

Çev.). Ankara: Ankara Okulu Yayınları.

Hul, J.M. (2004). Demokratik Çoğulcu Toplumlarda Din Eğitimi Üzerine Genel Değerlendirmeler.

Din Öğretiminde Yeni Yöntem Arayışları Uluslararası Sempozyum Bildiri ve Tartışmalar

(s.33-51) içinde. 2. Baskı. Ankara: MEB. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü.

İslami Analiz (2017). http://www.islamianaliz.com/haber/ingilterede-islamofobi-gittikce-artiyor-

2196

Karslı, N.(2013). İslamofobi’nin Psikolojik Olarak İncelenmesi. Din bilimleri Akademik Araştırma

Dergisi 13 (1), 75 - 100. Erişim Adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/52223

Kalın, İ. (2016). Ben, Öteki ve Ötesi. İslam – Batı İlişkileri Tarihine Giriş. İstanbul: İnsan Yayınları.

Kirman, M.A. (2010). İslamofobinin Kökenleri: Batılı mı Doğulu mu? İslami Araştırmalar,21(1),

21-39. Erişim adresi: http://www.islamiarastirmalar.com/upload/pdf/cd26fc5b60cec96.pdf

List of İslamic Attaks (2017). https://www.thereligionofpeace.com/attacks/europe-attacks.aspx

Moosavi, L. (2013). Islamophobia in the representations of Islam and Muslims by the

British government between 2001 and 2007, Turkish Journal of Sociology, 2013/2, 3/27, 2013/2,

333-368.

Nosich, G. ( 2015). Eleştirel Düşünme ve Disiplinlerarası Eleştirel Düşünme Rehberi. Çeviren Birsel

Aybek, Ankara: Anı Yayıncılık.

Okur, M.A.(2017). http://www.diyanetdergi.com/gundem/item/1099-uretilen-korku-psikolojisi-islamofobi

Oruç, S.(2015). İslamofobi ve Avrupa’da İslam Algısı Dünya Bülteni Araştırma Masası

Paul, R. ve Elder, L.( 2013). Kritik Düşünce. Çeviri Editörleri: Esra Aslan ve Gamze Sart. Bölüm

Çeviri: Gamze Sart. Ankara: Nobel Yayıncılık.

Purtaş, F.(2015). Bayraklı, Enes ve Hafez, Farid (Eds.) (2016). European Islamophobia Report 2015.

İstanbul: SETA Yay.

Roy, O. (2017). Cihadcılık Bir Kuşağa Özgü Nihilist Bir İsyandır, erişim tarihi: 27.11.2016,

http://medyascope.tv/2015/12/06/olivier-roy-cihadcilik-bir-kusaga-ozgu-nihilist-bir-

isyandir.

Sabah, (2015). http://www.sabah.com.tr/galeri/dunya/10-soruda-avrupada-islamofobi

Sabah, (2017). http://www.sabah.de/gundem/2017/02/01/batida-islamofobinin-2016-bilancosu

Page 21: Turkish Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03262/2018_9/2018_9_YEMENICIA_GUNGORO.pdf · Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım

Batı’da İslamofobi Algısının İstatistiki Anlamı Üzerinde Eleştirel Bir Yaklaşım 313

Turkish Studies Volume 13/9, Spring 2018

Samur, H.(2016). Avrupa’daki İslamofobinin ‘Avrupalı’ Sebepleri. Mukaddime, 2016, 7(2) doi:

10.19059/mukaddime.88976

Sayar, K. (2018, 5 Mart). Küreselleşmenin Psikolojik Boyutları, (Kişisel Web Sayfası).

http://www.kemalsayar.com/katagor_detay-kuresellesmen_n-ps_koloj_k-boyutlar_-30.html

Selçuk, M. (2005) Birlikte Yaşamaya Kur’an-i Bir Yaklaşım: “Tearuf”. Remziye Yılmaz (Ed.).

Kültürel Çeşitlilik ve Din içinde (s.229-241). Ankara: Sinemis Yayınları.

SETA, (2017). http://www.setav.org/islamofobi-abnin-yeni-kriteri/

Smidler, L.( 2007). Monolog Çağından Global Diyalog Çağına, (M. Şengün. Çev.). M. Aydın ve S.

Turan (Editörler). Tek Dünya Çok İnanç. İstanbul: Ufuk Kitap.

Spivak, G.C. (2016). Madun Konuşabilir mi? Ankara: Dipnot Yayınları.

Şimşek, E. (2016). Türkiye’de Din Eğitimi ve Dini Çoğulculuk: Birlikte mi, Beraber mi? Muhittin

Okumuşlar (Edt.) II. Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu 19 – 21

Mayıs 2016 SARAJEVAO. Konya: Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Yayınları.

Şirin, S. (2015). Müslüman Amerikalı Gençler, Çoklu Yöntemlerle Çoklu Kimlik Araştırmaları.

İstanbul: Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları.

Türkan, H. (2015). “Avrupa’da Yükselen Ayrımcılık Nefret, İslamofobi ve Irkçılık” ed. Hüseyin

Türkan

Türkiye Gazetesi, (2017). http://www.turkiyegazetesi.de/avrupanin-disladigi-muslumanlar-kendi-

partilerini-kuruyor/ 08.06.2017

Uhim (2015). https://uhim.org/2015_dunya_hak_ihlalleri_raporu.html.

Yapıcı, A. ve Yıldırım M. ( 2003). Küreselleşme Sürecinin Dinî Kimliklere Etkisi, Sosyal Psikolojik

Bir Değerlendirme. Dini Araştırmalar Dergisi, 6 (17), 117 – 138.

Yemenici, A. (2012). Din Kültürü ve Ahlak bilgisi Öğretmenlerinin Diğer Dinlere ve Din

Mensuplarına İlişkin Yaklaşımları. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Yemenici, A. (2017). İslamofobi karşısında İslam Algısına Dair Bir Türkiye Örneği: Hoşislamlar ve

Pedagojik/Eğitsel Değeri. Bartın Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi 01-02 Aralık 2016

Uluslararası İslamofobi ve Terör Sempozyumu (s.159-185) içinde. Bartın Üniversitesi.

Yüksel, M. (2014). İslamofobinin Tarihsel Temellerine Bir Bakış: Oryantalizm Ya da Batı ve Öteki.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 72 (1), 189 – 200.

Zengin, Z. S. (2008). Tanzimat ve Sonrası Dönemde Osmanlı Toplumunda Gayrimüslimler ve Din

Eğitimi. Değerler Eğitimi Dergisi, 6 (15), 139-170.