506

Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore
Page 2: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt Do'urden'in Maceraları

Cilt 4

Şafağa Geçit

R. A. Salvatore

Şimdi hırlama sırası ondaydı. Bu yabani, ilkel bir sesdeğildi. Aklın ve ahlakın, eskiden olduğu kişiden geriye kalan

Page 3: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

o küçücük kıvılcımın bir ürünüydü. Dilberin elini kavradı veonu büküp çevirerek kendisinden uzaklaştırdı. Dilberin karşıkoyarken gösterdiği güç adamın bütün hafızasını canlandırdı.Zira bu doğa üstü bir şeydi, kadının küçük vücuduylabaşarabileceğinin çok ötesindeydi.

Yine de o daha güçlüydü. Böylece kadının elini zorlauzaklaştırıp öbür tarafa çevirmeyi başardı ve bakışlarını onakenetledi.

Kadının gür saçları biraz değişmiş, beyaz ve küçükboynuzlarından birisi saçların arasından dışarı çıkmıştı.

"Yapma bunu, aşkım," diye işveyle mırıldandı. Kadınınyalvarışının ağırlığı neredeyse direnişini kıracaktı. Tıpkıfiziksel gücü gibi, kadının sesi de doğaüstüydü. Sesicazibenin, hilekârlığın, bütün bu mekânın aslen kendisi olan okoca yalanın bir simgesiydi.

Adamın dudaklarından bir feryat sızıverdi ve kadını bütüngücüyle geri doğru çekip çıkıntının kenarından aşağı fırlattıİri, yarasamsı kanatlar açıldı ve succubus* ona gülerekhavada süzüldü. Açılan ağzı, eğer yenilseydi boynunu ısırıpdelecek olan feci dişlerini gözler önüne serdi. Dişi iblis onagülüyordu ve adam, direnmiş olmasına rağmen galipgelmediğini, asla galip gelemeyeceğini biliyordu.

* Ç.N. succubus; kurbanına cazibesiyle işkence eden bir tanar'ri türü

Bu sefer neredeyse iradesini kırmayı başarmış, onu altetmeye bir öncekinden daha çok yaklaşmıştı ve bir sonrakindedaha da yaklaşacaktı.

Page 4: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İşte bu yüzden ona gülüyor, onunla alay ediyordu. Hep alayediyordu!

Bunun bir sınav olduğunu fark etti, her zaman bir sınavolurdu. Bunu kimin tasarladığını biliyordu ve bir kamçı sırtınıyarıp onu yere devirdiğinde hiç şaşırmadı. Büzüşüp kendisinikorumaya çahşti, etrafında yükselen yoğun ısıyı hissetti, amahiçbir kaçış olmadığını biliyordu.

İkinci bir kırbaç darbesi, adamın uçurum kenarına doğrusürünmeye başlamasına sebep oldu. Sonra üçüncü darbegeldi ve adam çıkıntının kenannı kavradı, haykırdı vekendisini çekerek aşağı fırlattı. Uçurumdan aşağı çakılmak vevücudunu kayalara çarpıp parçalanmak istiyordu. Çaresizceölümü arzuluyordu.

Üzerinden dumanlar tüten koyu kırmızı pulları ve şişkinkaslarıyla, yaklaşık beş metre boyundaki büyük balor Errtu,kayıtsızca uçurum kenarına yürüdü aşağıya baktı. Zamanınşafağından beri Cehennem'in sislerinin ardını gören gözlerleErrtu, düşen şekli buldu ve ona doğru uzandı.

Adamın düşüşü yavaşladı, sonra tamamen kesiliverdi.Efendisi tarafından yukarı çekilen telekinetik ağa yakalanmışbir halde yükselmeye başladı. Kamçı onu bekliyordu ve birsonraki darbe —şükür ki— adamın kendisinden geçipbayılmasına sebep oldu.

Errtu kamçımn kayışlarını geri çekmedi. Balor, aynıtelekinetik enerjiyi kullanarak kayışları kurbanının etrafınadoladı ve onu sıkıca sarmaladı.

Page 5: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu isterik bir şekilde gülen succubusa baktı ve başıylatakdir etti. Bugün iyi iş çıkartmıştı.

Bayılan adamın görüntüsü karşısında dişi iblisin altdudağından salyalar süzülüyordu. Kendisine ziyafet çekmekistiyordu. Onun gözünden bakılırsa, yemek sofrasıhazırlanmıştı ve kendisim bekliyordu. Kanatlarını tek birçırpışı, dişi iblisi çıkıntının üzerine geri indirdi ve succubusihtiyatla, balorun savunmasını aşmanın bir yolunu arayarakyaklaştı.

Errtu onun yaklaşmasına, daha da yaklaşmasına izinverdikten sonra kamçısına hafifçe asıldı. Kurbanı garip birşekilde hopladı ve balorun ebedi alevlerinin dışına çıktı.Errtu yana doğru bir adım attı ve iri vücudunu kurban ilesuccubusun arasına yerleştirdi.

"Yapmalıyım," diye cıyakladı dişi iblis yan yürüyüp yarıuçarak biraz daha yaklaşmaya cüret etti. Aldatıcı bir şekildezarif olan elleri ileri uzandı ve dumanlı havayı kavrayarakkapandı. Dişi iblis titriyor ve sık nefes alıyordu.

Errtu yana adım attı ve dişi iblis daha da yaklaştı.

Balorun kendisiyle alay ettiğini biliyordu, ama bunaarkasını dönüp gidemezdi, karşısında çaresizce yatan buadamın sergilediği manzarayı görmezden gelemezdi.Cezalandınlacağım bildiği için bir kez daha cıyakladı, amaduramazdı.

Hafifçe dolambaçlı bir yol takip eden dişi iblis, balorunyanından geçti. Tekrar cıyakladı ve hızla ileri koşup Errtu

Page 6: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

onu defetmeden önce en azından kurbanın şöyle bir tadınabakabilmek için ayaklarım sıkıca yere sabitledi, Errtu'nunkolu ileri doğru savruldu, elinde şimşekten oluşmuş bir kılıçvardı. Kılıcı havaya kaldırıp bir emir sözü söyledi ve çarpanyıldırımın gücüyle birlikte zemin sarsıldı.

Succubus bekledi ve ileri sıçradı. Çıkıntıya doğru koşturduve cıyaklamaya devam ederek uçurumun kenanndan aşağıatladı. Errtu'nun şimşeği dişi iblisin sıranda patladı ve dönedöne düşmesine neden oldu. Succubus kendisine gelemedenönce çıkıntının çok aşağısına düşmüştü bile.

Çıkıntının tepesindeki Errtu, dişi iblisi bir daha düşünmedi.Balor esirini düşünüyordu, her zaman esirini düşünürdü. Busefil şeye işkence etmeye bayılıyordu, ama sürekli olarakhayvani güdülerini dizginlemek durumundaydı. Bunu yokedemez, çok fazla hırpalayamazdı, aksi takdirde kurbanınbalor için hiçbir değeri kalmazdı. Bu sadece tek bir canlıydıve Ana Madde Düzlem'de tekrar serbestçe yürüme vaadinekıyasla pek büyük bir bedel gibi görünmüyordu.

O özgürlüğü, sadece Entu'yu yüz yıllığına Cehennemesürgün etmiş olan hain kara elf Drizzt DoUrdenbahsedebilirdi. Errtu, bu sefil yaratığın karşılığında drowunbunu yapacağına inanıyordu.

Errtu boynuzlu, gorilimsi kafasını çevirip iri omzununüzerinden baktı. Balom kuşatan alevler şimdi azalmıştı veErrtu'nun hiddeti gibi için için yanıyordu. 'Sabır,' diyekendisine hatırlattı balor. Bu sefil yaratık değerliydi vekorunması gerekiyordu.

Page 7: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu zamanın yaklaştığının farkındaydı. Madde Düzlem'debir yıl daha geçmeden önce Drizzt Do'Urden ile konuşacaktı.Errtu, cadıyla irtibat kurmuştu ve o da iblisin mesajını drowailetecekti.

Aşağı düzlemlerin en büyük yaratıklarından, gerçektanafrilerden birisi olan balor serbest kalacaktı. Errtu işteondan sonra bu sefil şeyi, Drizzt Do'Urden'i ve hain drowuseven her canlıyı yok edebilirdi.

KISIM 1

RÜZGAR VE SERPİNTİLER

Altı yıl. Bir drovmn hayatında pek uzun bir süre değil. Amayine de, geçip giden ayları, haftaları, günleri ve saatleridüşününce bana bundan yüz kat daha fazla bir süre boyuncaMührü Salonu'ndan uzak kalmışım gibi geliyor. Orası uzaktı,başka bir zamandı, başka bir yaşam biçimiydi ve sadece birbasamak taşıydı...

Page 8: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Peki ne için? Neresi için?

Mührü Salonu hakkında hafızamdaki en canlı hatıra,yanımda Cattibrie ile birlikte oradan ayrılırken arkamı dönüpbaktığımda gördüğüm, Konaktaşı kasabasından DördüncüZirve adındaki dağa doğru yükselen duman bulutlarınınmanzarası, Mührü Salonu Bruenor'un krallığı, Bruenor'unyuvasıydı. Bruenor ise benim en yakın dostlarımdan birisiydi.

Ama orası benim yuvam değildi ve asla olmamıştı.

Bunu o zaman açıklayamıyordum ve hâlâaçıklayamıyorum, istilacı drow ordusu mağlup edildiktensonra orada her şeyin yolunda olması gerekirdi. MührüSalonu refah ve dostluğunu etrafındaki bütün yerleşimbirimleriyle paylaşıyordu. Sınırlarını koruyup fakirlerinibesleyebilecek kadar güçlü olan krallıklardan oluşan birittifakın üyesiydi.

Bunların hepsi tamamdı, ama yine de Mührü Salonu benimiçin ve Cattibrie için bir yuva değildi. İşte bu yüzden batıya,sahile, Derinsu'ya doğru yola koyulmuştuk.

Cattibrie'ın Mührü Salonu'nu terk etme kararına asla karşıçıkmadım ki o kesinlikle benim bunu yapacağımı sanmıştı. Bizkafa dengiyiz. Oraya gerçek anlamda bir türlü ısınamamıştıkHep çok meşgul olmuştuk; oraya hakim olan düşmanlarıyenmekle, cüce madenlerini tekrar açmakla ve MührüSalonu'na gelen kara elflerle savaşmakla uğraşmıştık hep.Bunların hepsi tamamlandığında, artık şöyle adamakıllıyerleşip dinlenmenin ve maceralarımız hakkında hikâyeleranlatmanın zamanı gelmiş gibi görünüyordu. Eğer

Page 9: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

savaşlardan önce Mührü Salonu bizim yuvamız olsaydı,orada kalırdık. Savaşlardan, kayıplardan sonra...

hem Drizzt Do'Urden, hem de Cattibrie için artık çok geçti.Mührü Salonu Bruenor'un mekânıydı, bizim değil. Karaırkımın mirasıyla yeniden yüzleşmek zorunda kaldığım, savaşyaraları almış bir yerdi orası. Beni Menzoberranzan'a gerigötüren yolun başlangıcı orasıydı.

Wulfgar'ın öldüğü yer de orasıydı.

Cattibrie ve ben, günün birinde oraya döneceğimize yeminetmiştik ve dönecektik de. Çünkü Bruenor ve Regis oradaydı.Ama Cattibrie işin aslını görmüştü. Kan kokusunu aslataşların üzerinden silip atamazsınız.

Eğer kan döküldüğünde orada bulunmuşsanız, asılı kalankoku, yanında yaşayamayacağınız kadar acı verici görüntülercanlandırır hafızanızda.

Altıyılın ardından Bruenor'u, Regis'i, StumpetRakingclaw'uve hatta Konaktaşı'nı yöneten Cesur Berkthgar'ı dahi özledim.Muhteşem Gümüşay'a yaptığım yolculukları ve DördüncüZirve'nin kayalıklı yükseltilerinden şafağı seyretmeyi özledim.Şimdi Kılıç Sahili'nde dalgaları sürüyorum, yüzümde rüzgârve su serpintileriyle. Tavanım hızla uçup geçen bulutlardan veyıldızlardan oluşan çardak; zeminim ise hızlı, bakımlı birgeminin gıcırdayan tahtaları; onun ötesinde düz ve durgun,yükselen ve coşan, yağmurda tıslayan ve yukarı sıçramış birbalinanın düşüşüyle patlayıp havaya saçılan masmavi biryorgan.

Page 10: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Peki burası benim yuvam mı? Bilmiyorum. Başka birbasamak taşı olduğunu tahmin ediyorum, ama beni yuvamdiyebileceğim bir yere götürecek bir yolun gerçekte var olupolmadığını bilmiyorum.

Ve bu konuyu pek sık düşünmüyorum, çünkü bunuumursamadığımı fark ettim. Eğer bu yol, sürüp giden bubasamak taşları hiçbir yere çıkmıyorsa, o zaman öyle olsun.O yollarda dostlarımla birlikte yürüyorum, öyleyse yuvamdayanımda.

—Drizzt Do'Urden

BÖLÜM 1

SU PERİSİ

Drizzt Do'Urden geminin en ucunda duruyordu,gidebileceği kadar ileri gitmiş ve dalgalanan flok yelkenininyön tayin halatını bir eliyle sıkıca kavramıştı. Bu hafif bir hızgemisiydi, dengesiyle ağırlığı mükemmeldi ve mürettebatı da

Page 11: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

çok iyiydi. Ama deniz bugün hırçındı ve Su Perisi dalgalararasından yelkenleri fora etmiş bir halde zıplayıp hoplayarakilerliyor, deniz yüzeyine her çarpışında havaya yoğun suserpintileri saçıyordu.

Drizzt buna aldırmıyordu. Rüzgârı ve su serpintisiniyüzünde hissetmeye bayılıyor, tuzlu suyun kokusunuseviyordu. Bu özgürlüktü, uçmak tı, suyun üstündesüzülmekti, dalgalar üzerinde sıçramaktı. Drizzt'in gür beyazsaçları deniz yeliyle birlikte havalanıyor, tıpkı ardındasavrulan yeşil pelerini gibi uçuşuyor ve neredeyse ıslandığıkadar çabuk bir şekilde kuruyordu. Yüzündeki beyaz renklituz kalıntıları, ıslaklıkla ışıldayan abanoz derisininparlaklığını hiç azaltamıyordu. Gözlerini kısıp ufka doğrubaktığında ve peşinde oldukları geminin yelkenlerini hayalmeyal gördüğünde menekşe renkli gözleri parladı.

Peşinde oldukları ve yakalayacakları gemi. Drizzt bunubiliyordu, zira Baldur Kapısı'nın kuzeyinde KaptanDeudermontun Su Perisi'ni atlatabilecek bir gemi daha yoktu.Üç direkli bir uskunaydı, yeni tasarımdı, hafifti, bakımlıydı veyelkenleri rüzgârla doluydu. Peşinde oldukları dörtgenşeklindeki karavela düz bir hat üzerinde oldukça hızlıgidebilirdi, ama daha ağır olan gemi rotasını biraz olsundeğiştirdiği anda Su Perisi belli bir açıyla ona yanaşır ve arayıkapatırdı. Her zaman arayı kapatırdı.

Çünkü bunu yapmak için tasarlanmıştı. Derinsunun en iyimühendisleri ve büyücüleri tarafından inşa edilen, sermayesio şehrin lordları tarafından verilmiş olan bu uşkuna, birkorsan avcısıydı. Drizzt Derinsuya varınca, eski dostuDeudermontun şansının iyi gittiğini öğrendiğinde ne kadar da

Page 12: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sevinmişti. Kiralık Katil Artemis Entreri buçukluk Regis'iyakaladığında, Drizzt ta Derinsudan Calimshan'a kadaronunla birlikte yolculuk etmişti. O yolculuk, özellikle deKaptan Deudermont'un, kötü şöhretli Pinochet'nin sancakgemisi de dahil olmak üzere üç korsan gemisine galebeçaldığı —ki Drizzt ile yoldaşlarının ettiği yardım hiç küçüksayılmazdı— Asavir Kanalı Savaşı, Kılıç Sahili boyuncalordların ve tüccarların ilgisini çekmişti. İki direkli gemisini,yani orijinal Su Perisi'ni çok seviyordu, ama hiçbir denizci buyeni geminin cazibesine karşı koyamazdı. Deudermontonların hizmetinde çalışmayı kabul etmişti, onlar da gemininismini kendisinin koymasına ve mürettebatı da tek tekkendisinin seçmesine izin vermişlerdi.

Drizzt ile Cattibrie bundan belli bir süre sonra Derinsu'yavarmışlardı. Su Perisi şehrin büyük limanına demir attığındave Deudermont eski dostlarını bulduğunda derhâl kırk kişilikmürettebatında onlara da yer açmıştı. Bu, alü yıl ve yirmi yediyolculuk önceydi. Kılıç Sahilinin deniz yollarını gözleyenler,özellikle de korsanlar arasında bu uşkuna bir baş belâsı halinialmıştı. Zira gemi, otuz yedi zafer kazanmıştı ve hâlâ sudaydı.

Şimdi otuz sekizinci de görünür olmuştu işte.

Karavela, Derinsu sancağını göremeyecek kadar uzak birmesafeden onları fark etmişti, ama bu hiç önemli değildi. Zirabu bölgedeki diğer hiçbir gemi Su Perisi'nin belirgindizaynına, yani üçgen şeklinde laten yelkenler taşıyan üçdireğe sahip değildi. Karavelanm dörtgen yelkenleri foraedildi ve takip tüm hızıyla başladı.

Page 13: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt en uçtaydı, bir ayağı aslan başlı gemi kaidesininüzerindeydi ve her aran tadım çıkartıyordu. Altında yükselipalçalan denizin katıksız gücünü duyumsayabiliyor, suserpintilerini ve rüzgârı yüzünde hissediyordu. Yüksek vegüçlü bir şekilde çalan müziği duyuyordu, zira Su Perisimürettebatından birkaç kişi ozandı ve her ne zaman takipbaşlasa, enstrümanlarını alıyor ve insanı şevklendiren şarkılarçalıyorlardı.

"İki bin!" diye haykırdı Cattibrie gözcü çanaklığından aşağıdoğru.

Bu hâlâ kapatılması gereken mesafeydi. Cattibrie'ıntahmini beş yüze indiğinde, mürettebat savaş yerlerinialacaktı; üç kişi Su Perisi'nin kıç tarafındaki yüksek güvertedebir kaidenin üzerinde duran iri balistanın yanına gidecek, ikikişi ise kaptan köprüsünün ön köşelerinde bulunanarbaletlerin arkasına geçecekti. Drizzt dümenin başındakiDeudermont'a katılacak ve ikisi yakın saldırıyıdüzenleyeceklerdi. Drowun serbest olan eli bu düşünceylebirlikte palalarından birisinin kabzasına doğru kaydı. SuPerisi uzak mesafeden de zorlu bir düşmandı. Usta okçulara,yetenekli bir balista ekibine, oldukça tehlikeli bir sihirbaza(yani alev toplan ve yıldırım mızraklarıyla donanmış birzuhur büyücüsüne) ve elbette ölümcül yayı Kalp AvcısıTaulmaril ile birlikte Cattibrie'a sahip bir gemiydi. Ama SuPerisi'nin esas ölümcül olduğu zaman, yakın dövüşzamanıydı, yani Drizzt ile panter yoldaşı Guenhwyvar'ın vetabii diğer yetenekli savaşçıların öbür gemiye geçebildiğizaman.

Page 14: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bin sekiz yüz!" diye geldi Cattibrie'ın bir sonrakihaykırışı. Drizzt süratli olduklarını doğrularcasına başınısalladı, fakat ulaştıkları hız gerçekten de şaşırtıcıydı. Su Perisiher zamankinden daha da hızlı gidiyordu. Drizzt gemininomurgasının ıslanıp ıslanmadığını merak etmeden edemedi.

Drow bir elini kesesinin içine daldırdı ve panteri AstralDüzlem'den çağırmak için kullandığı büyülü heykelciği elyordamıyla aradı. Bu sefer Guenhwyvar'ı çağırıp çağırmamakonusunda emin değildi. Panter geçen haftanın büyük birkısmında yuvasından uzakta kalmıştı, geminin yiyecekdeposuna karşı tehlike arz eden yüzlerce sıçanı yakalamaklauğraşmıştı ve muhtemelen yorgundu.

"Sadece sana ihtiyacım olursa, dostum," diye fısıldadıDrizzt. Su Perisi sancak tarafına doğru sertçe dümen kırdı veDrizzt yelken halatını iki eliyle birlikte kavramak zorundakaldı. Dengesini topladı ve sessiz kaldı. Bakışlarını ufukçizgisine, her dakika daha da büyüyen dörtgen şeklindekigemiye kenetlemişti. Drizzt ruhunun derinliklerini hissederekkendisini yaklaşan savaşa zihinsel olarak hazırladı. Kendisinialtodaki suyun çağıltısı ve tıslayışına, rüzgârı yarıp aşanheyecanlandıncı müziğe ve Cattibrie'ın sesine kenetledi.

Bin beş yüz, bin.

"Kırmızı hatlı kara pala!" diye aşağı doğru haykırdı gençkadın, dürbünü sayesinde karavelanın dalgalanansancağmdaki armayı seçebilecek hale geldiğinde.

Drizzt bu nisam tanımıyordu ve umurunda değildi. Bukaravela bir korsan gemisiydi, Derinsu limanlarının

Page 15: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yakmlannda çizmeyi aşan bir sürü gemiden sadece birisiydi.Ticaret hattı bulunan her türlü su yolunda olduğu gibi, KılıçSahili'nde de her zaman korsanlar olmuştu. Fakat korsanlar şuson birkaç yıla kadar nispeten medeniydi ve bazı davranışprensiplerini takip etmekteydi. Deudermont, AsavirKanalı'nda Pinochet'yi mağlup ettikten sonra korsanı özgürbırakmıştı. Usul böyleydi, yani üzerinde konuşulmamış birmutabakat mevcuttu.

Artık durum böyle değildi. Kuzeyli korsanlar çok dahacüretkâr ve vahşi bir hal almıştı. Gemiler artık sadeceyağmalanmakla kalmıyor, aynı zamanda mürettebatları,özellikle de gemideki dişiler işkence görüyor vekatlediliyorlardı. Derinsu karasularında birçok gemi enkazıbulunuyordu.

Korsanlar çizgiyi aşmıştı.

Drizzt, Deudermont ve Su Perisi'nin geri kalan mürettebatı,yaptıkları iş karşılığında oldukça yüklü bir ücret alıyorlardı.Ama içlerinden hiçbirisi (tabii sihirbaz Robillard hariçtutulabilir) altın için korsan avlamıyordu.

Kurbanlar için savaşıyorlardı.

"Beş yüz!" diye seslendi Cattibrie.

Drizzt silkinerek transtan uyandı ve karavelaya baktı.Şimdi geminin güvertesinde koşuşturup duran, savaş içinhazırlanan ve bir karınca sürüsünü andıran adamlarıgörebiliyordu. Drizzt, Su Perisi'nin mürettebatının düşmanakarşı muhtemelen ikiye bir oranında sayıca az olduğunu fark

Page 16: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

etti. Ayrıca karavela ağır donanımlıydı. Kıç taraftakigüvertesinde oldukça iri bir mancınık taşıyordu vemuhtemelen onun altında ise açık pencerelerden dışarı atışyapmak için hazır bekleyen bir balista mevcuttu.

Drow başıyla onayladı ve güverteye geri döndü. Kaptanköprüsüne sabitlenmiş arbaletîerin ve balistanın başınaadamlar geçmişti; mürettebatın büyük bir kısmı küpeşteyedizilmiş, uzun yaylarını gerip tartıyordu.

Ozanlar, gemiler arasına kalaslar koyulana kadarsürdürecekleri şarkıya devam ediyorlardı. Drizzt, güverteninçok yükseğinde duran Cattibrie'ı gördü; bir elinde Taulmaril,diğerinde ise dürbünü vardı. Kadına ıslık çaldı ve o da barizbir heyecanla çabucak elini sallayarak karşılık verdi.

Başka nasıl olabilirdi ki? Takip, rüzgâr, müzik ve iyi bir işyaptıklarını bilmek. Drow, yüzünde kocaman birgülümsemeyle ön kirişi aştı, küpeştenin üzerinde geri yürüdüve dümenin yanma gidip Deudermont'a katıldı. Alışıldığı gibisıkılmış görünen ve pupa güvertesinin kenarında otamaktaolan büyücü Robillard'ı gördü. Büyücü arada sırada anayelken direğine doğru elini sallamaktaydı. Robillard’ın oelinde iri bir yüzük vardı; üzerinde bir elmas bulunan gümüşbir halkaydı ve Parıltısı basit bir ışık yansımasından çok dahaötedeydi. Büyücünün yaptığı her hareketle birlikte yüzükbüyüsünü salıyor ve şişip gerilmiş yelkenlere doğru güçlü birrüzgâr üfürüyordu. Drizzt ana yelken direğinden gelen itirazgıcırtısını işitti ve bugünkü esrarengiz hızlarının sebebinianlayıverdi.

Page 17: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Carrackus," diye belirtti Kaptan Deudermont, drow onunyanına gelir gelmez. "Kırmızı hatlı kara pala."

Bu ismi bilmeyen Drizzt ona merakla baktı.

"Eskiden Pinochet'yle birlikteydi," diye açıkladıDeudermont.

"Korsanın sancak gemisindeki ikinci kaptanı. AsavirKanalı'nda savaşanlar arasındaydı."

"Yakalanmış mıydı?" diye sordu Drizzt.

Deudermont başını sağa sola salladı. "Carrackus bir scrag,yani bir su trolüdür."

"Onu hatırlamıyorum."

"Belâdan kaçma konusunda özel bir yeteneği var," diyeyanıtladı Deudermont. "VVulfgar onun gemisine bodoslamagirişmemizi sağlayacak şekilde bizi döndürdüğü anda büyükihtimâlle gemiden aşağı atlamış ve suyun derinliklerinekaçmıştır."

Drizzt o hadiseyi anımsadı; güçlü dostunun eski SuPerisi'ni neredeyse tamamen kıç tarafı üzerinde döndürüpşaşkına dönen korsanların karşısına getirmesini sağlayaninanılmaz yelken çekişini hatırladı.

"Fakat Carrackus oradaydı," diye devam etti Deudermont"Gelen bütün raporlara göre, Memnon'un dışında onu suya

Page 18: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bıraktığımda Pinochet'nin hasar görmüş gemisini bulan kişide oymuş."

"Peki scrag hâlâ Pinochet ile müttefik mi?" diye sorduDrizzt.

Deudermont, asık bir suratla başını olumlu anlamda salladı.Bundan çıkartılacak mana barizdi. Pinochet, baş belâsı SuPerisinin peşine düşemiyordu, zira özgür bırakılmasıkarşılığında Deudermont'tan intikam almayacağına dairyemin etmişti. Tabii korsanın, düşmanlarından intikamalmasının başka yollan vardı. Tıpkı Carrackus gibi, onunkişisel yeminine bağlı olmayan bir sürü müttefiki mevcuttu.

Drizzt, Guenhwyvar'a ihtiyaç duyulacağım o anda anladıve heykelciği kesesinden çıkarttı. Sonra Deudermont'adikkâtle baktı. Adam dimdik ve mağrur duruyordu, ince yapılıama kaslıydı, gri renkli saçı ve sakalı itinayla tıraş edilmişti.Zarif bir kaptandı, kıyafeti kusursuzdu, sanki açık denizüzerinde büyük bir baloya katılmış gibiydi. Şimdi, kendilerineait bir renkleri varmış gibi görünmekten çok, dışarıdakitonları yansıtıyormuş gibi görünecek kadar açık renkli olangözleri gerginliğini açığa vuruyordu.

Korsanların gemiye karşı toplu bir saldın tasarladığıhakkındaki söylentiler birçok aydır Su Perisi'ni takipetmekteydi. Karavelanm Pinochet ile ittifak içindeolduğundan emin olan Deudermont, bu hadisenin basit birtesadüften ibaret olmadığına inanıyordu.

Drizzt dönüp Robillard'a baktı. Büyücü şimdi tek dizininüzerine çökmüş, kollarını iki yana açmış, gözlerini kapatmış

Page 19: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ve derin bir meditasyona girmişti. Drow, Deudernıontunonlan bu denli pervasız bir hıza neden çıkarttığını şimdianlıyordu.

Birkaç saniye sonra Su Perisinin etrafında bir sis bulutubelirdi ve şimdi taş çatlasa yüz yarda ötede olan karavelanmgörüntüsünü kararttı.

Yan taraftan gelen yüksek bir floş sesi, onlara mancınığınateşe başladığını belirtti. Bir saniye sonra önlerinde bir alevpatlaması oldu ve Su Perisi, koruyucu sis kalkamyla birliktealevlerin içinden geçerlerken tıslayan bir buhar bulutu oluştu.

"Bir büyücüleri var," diye belirtti Drizzt.

"Hiç şaşırtıcı değil," diye çabucak cevap verdiDeudermont.

Robillard'a doğru dönüp baktı. "Büyülerini savunmasınınnda tut," diye emretti. "Onlan balista ve yaylahaklayabiliriz!"

"Bütün eğlence de size kalır," diye huysuzca seslendiRobillard Deudermont, bariz gerginliğine rağmengülümsemeyi başardı.

On taraftan, "Misil!" diye bir haykırış, daha doğrusu birçokhaykırış geldi. Deudermont içgüdüsel olarak dümeni kırdı veSu Perisi manevra yapıp dönerken öyle bir yan yattı ki, Drizztalabora olacaklarından korktu.

Page 20: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Aynı anda Drizzt sağ tarafından gelen şiddetli bir rüzgârsesi duydu; iri balista misili hızla geçti, kalın bir halatı yaladı,şaşkına dönen Robillard'ın hemen yanından geçip pupagüvertesinin kenarını sıyırdı ve çarpıp sekerek civadrasancağında —yani mizana direğindeki yelkende— küçük birdelik açtı.

"O halatı sağlama alın," diye soğukkanlılıkla talimat verdiDeudermont.

Drizzt, inanılmaz derecede hızlı hareket ederek o yönedoğru ilerlemeye başlamıştı bile. Kopmak üzere olan halatıhızla kavrayıp bağladı ve Su Perisi tekrar doğrulurkenküpeşteye doğru gitti. Şimdi taş çatlasa elli yarda ötede,sancak tarafında olan karavelaya baktı. İki gemi arasındakisular çılgınlar gibi yükselip alçalıyordu. Beyaz köpüklüdalgalar ve muazzam bir rüzgâra yakalanan sular sisbulutundan dışarı püskürüyordu.

Karavelanın mürettebatı bunu anlamadı, böylece yaylarınıgerip ateşe başladılar. Ama en ağır arbalet okları bile,Robillard'ın iki gemi arasında meydana getirdiği rüzgârduvarını aşmaya çalışırken gemiye hiçbir zarar veremedensavuşturuluyordu.

Bunun gibi taktiklere alışkın olan Su Perisi okçuları ateşebaşlamadılar. Cattibrie ve diğer geminin gözcü çanaklığındabulunan okçu —yüzü insandan çok köpeğe benzeyen, çirkin,iki metrelik bir gnol— rüzgâr duvarının üzerindeydi.

Ağır yayıyla ilk atışı yapan canavanmsı yaratık oldu; okunana direğe, Cattibrie'in durduğu yerin birkaç santim aşağısına

Page 21: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

derince gömülmesini sağlayan iyi bir atıştı bu. Gnol, yaymabaşka bir ok daha yerleştirmek için kendi gözcü çanaklığınıniçine gömülüp gizlendi.

Ahmak yaratığın kendisini güvende hissettiğine hiç şüpheyoktu, zira Taulmaril'in ne olduğunu bilmiyordu.

Cattibrie zamanını kolladı ve Su Perisi yaklaşırkenkendisini sabitledi.

Otuz yarda.

Oku bir yıldırım gibi gümüş kıvılcımlar saçarak uçtu vesanki eski bir parşömen yaprağından daha güçlüdeğilmişçesine karavelanın cılız gözcü çanaklığını yarıp geçti.Tahta parçalan ve bahtsız gözcü havaya yükseldi. Sonu gelengnol bir feryat koyverdi, karavelanın ana yelken direğininkalasına çarpıp sekti, baş aşağı dönüp denize çakıldı ve hızlagiden gemiler tarafından çabucak geride bırakıldı.

Cattibrie biraz daha aşağı nişan alıp mancınık tayfasınayoğunlaşarak tekrar ateş etti. Görünüşüne bakılırsa ork meleziolan yabani bir adamı hakladı, ama mancınık yanan ziftledolu yükünü ateşlemeyi başardı.

Karavelanın topçuları, Su Perisi'nin katıksız hızını tamolarak hesaba katmamışlardı. Böylece uşkuna, iri zift topununaltından geçip gitmiş ve yanan top suya çarpıp itiraz içindetısladığı zaman ondan uzaklaşmıştı.

Deudermont, uskunayı karavelanın yanına getirdi.Aralarında taş çatlasa yirmi yarda vardı. Aniden iki gemi

Page 22: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

arasındaki o dar kanalda bulunan sular rüzgârla yükselmeyikesti ve Su Perisi'nin okçuları, uçları yanan ziftle dolu olanoklarının büyük bir kısmını ateşlediler.

Cattibrie, bu sefer mancınığa ateş etti ve büyülü okuylamakinenin atış kirişinde derin bir çatlak açtı. Su Perisi'ninölümcül balistası, su seviyesinden karevalanın omurgakısmına doğru ağır bir misil fırlattı.

Yaptığı yakın geçişten memnun kalan Deudermont dümeniiskele tarafına doğru kırdı ve arayı açıp uzaklaştı. RobillardSu Perisi'nin kıç tarafında bir sis kalkanı oluşturmadan önce,iki gemi arasında çoğu ateşli olmak üzere pek çok misiluçuştu.

Karavelanın büyücüsü, duman bulutunun arasına biryıldırım mızrağı fırlattı. Enerji patlaması epey dağıtılmış olsada, Su Perisi'nin dört bir köşesinde cızırdayarak dolaştı vebirçok adamın güverteye yığılmasına sebep oldu.

Yıldırım mızrağının enerjisiyle saçları çılgınlar gibihavalanmış olan, küpeştenin üzerinde öne doğru eğilipkaravelanın güvertesini görmeye çalışan Drizzt, büyücününgeminin tam ortasında, ana yelken direğinin yanındadurduğunu tespit etti. Şimdi korsan gemisinden diklemesineuzaklaşmakta olan Su Perisi çok fazla açılamadan önce, drowdoğuştan gelen güçlerine başvurarak zifiri bir karanlık küresimeydana getirdi ve küreyi adamın üzerine yerleştirdi.

Kürenin karavelanın güvertesinde hareket etmeyebaşladığını görünce zaferle yumruğunu sıktı, çünkü hedefibulmuştu ve kürenin tılsımı büyücüyü yakalamıştı. Büyüyü

Page 23: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bozmanın bir yolunu bulana dek karanlık küresi onu takipedip körleştirecekti. Daha da kötüsü, üç metrelik karanlıkküresi, bu tehlikeli büyücüyü açık bir hedef halinegetiriyordu.

"Cattibrie!" diye haykırdı Drizzt.

"Hakladım onu!" diye yanıtladı kadın ve Taulmaril üst üsteiki kez vızıldayarak karanlık küresinin içine iki tane yıldırımkuyruklu ok gönderdi.

Küre hâlâ koşmaya devam ediyordu. Cattibrie büyücüyüalaşağı edememişti, ama kesinlikle genç kadın ve Drizzt, buadama üzerinde kafa yoracağı bir şeyler sunmuşlardı!

Su Perisi'nden ikinci bir balista misili fırlayıp karavelanınpruvasını yardı ve bundan sonra Robillard’ın attığı bir ateştopu hızla giden geminin önünde infilak etti.Yeterince kıvrakolmayan ve artık muktedir büyücüsünü kullanamayankaravela bu patlamaların tam ortasına dalıverdi. Ateş topuortadan kaybolduğunda, dörtgen pupalı geminin iki yelkeni dealev almış ve açık denizin üzerindeki iki devasa mumabenzemişti.

Karavela, mancınıkla karşılık vermeye çalıştı, amaCattibrie'in okları işlerini gayet iyi yapmıştı. Böylecemancınık ekibi kalası haddinden fazla gerdiğinde fırlatmakirişi kırılıp ikiye ayrıldı.

Drizzt dümenin başına geri koşturdu. "Bir kez dahageçecek misin?" diye Deudermont'a sordu.

Page 24: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kaptan başını olumsuz manada salladı. "Sadece bir geçişezaman vardı," diye açıkladı. "Ve durup da öbür gemiyeçıkmak için hiç zaman yok."

"iki bin yarda! iki gemi!" diye haykırdı Cattibrie.

Drizzt, Deudermont'a samimi bir takdirle baktı. "Pinochefnin müttefikleri mi?" diye sordu, cevabı çoktan bildiği halde.

"Karavela tek başına bizi yenemezdi," diye soğukkanlılıklaekledi deneyimli kaptan. "Carrackus bunu biliyor, Pinochet deöyle. O bizi buraya çekmek içindi."

"Ama biz o taktik için çok hızlıyız," diye mantık yürüttüDrizzt.

"Dövüşmeye hazır mısın?" diye muzipçe sorduDeudermont.

Daha drow cevap veremeden önce Deudermont dümenesertçe asıldı ve Su Perisi yavaşlamış karavelayla yüz yüzegelene kadar sancak tarafına doğru yatarak döndü. Dörtgenyelkenli geminin üst direkleri yanıyordu ve mürettebatınyansı, en azından gemiyi yarım yelkenle su üzerindetutabilmek için hasarlan onarmakla meşguldü. Deudermontgemisini araya girecek ve pruvasıyla yaracak bir hale getirdi;okçular bu harekete "yay manevrası" diyordu.

Ve hasar görmüş olan karavela zarar görmeden çekilipgitmeyi başaramadı. Karavelamn büyücüsü, kör olmuş olsadahi, standart ve etkili bir deniz savunması yöntemi olan kesif

Page 25: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir sis bulutu kalkanını geminin üzerine yerleştirecek kadarkendisindeydi.

Su Perisi'ni sis bulutunun ve şiddetle yükselen sularınhemen kıyısında yan döndürmek ve karavelaya elindengeldiğince yaklaşmak isteyen Deudermont, açısını dikkâtleölçüp tarttı. Bu son yakın geçişleriydi ve yok edici nitelikteolmalıydı, aksi takdirde karavela, hızla yaklaşan kardeşgemileriyle birlikte savaşa katılabilecekti.

Dörtgen pupalı geminin güvertesinde bir parlama oldu;Drizzt'in karanlık büyüsünü alt eden bir ışık tılsımıydı bu.

Savunma büyüsünün üzerindeki korunaklı yerinde duranCattibrie bunu gördü. Cattibrie zaten karanlık küresininüzerine yoğunlaşıyordu ki, büyücü görünür oldu. Cübbeliadam, karavelamn pruvasını yaramadan önce Su Perisi'ne yokedici bir büyü yapmaya niyetlenerek derhâl sihirli sözlersöylemeye başladı. Ama göğsüne muazzam bir şeyinsaplandığını hissedip arkasında duran gemi kalaslarınınparçalandığını işitmeden önce sadece birkaç kelime sarfedebildi. Kafasını eğip güverte zeminine dökülmeye başlayankanına baktı ve çöküp oturduğunu, sonra da yere yığıldığınıfark etti. Bundan sonra bütün dünyası karardı.

Büyücünün oluşturduğu sis duvarı yok oluverdi.

Bu hadiseyi görüp ne olduğunu anlayan Robillard, ikiyıldırım mızrağını birbirine çapraz şekilde karavelanıngüvertesine yollayıp direklere darbe indirdi ve birçok korsanöldürdü. Su Perisi, karavelanın hemen önünden geçti veokçular ateş etti. Balista ekibi de atış yaptı, ama bu sefer ağır

Page 26: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir mızrak fırlatmamışlardı. Arkasına bir zincir bulunan veüzerinde çok sayıda çatal dişli çapa olan kısaltılmış, dengesizbir misil kullandılar.

Bu garip zamazingo uçarken hızla döndü, birçok halatadolandı ve karavelanın donanımlarını mahvetti.

Başka bir misil, canlı bir misil, yani üç yüz kiloluk zarif vekaslı bir panter, Su Perisi düşmanın yanından geçip küpeştekirişini yakaladığında ileri atıldı.

"Hazır mısın, drow?" diye seslendi Robillard, savaşbaşladığından bu yana ilk defa heyecanlanmış görünerek.

Drizzt başını olumlu anlamda salladı ve silah arkadaşlarına,yani Su Perisi'nin düşman gemisine çıkacak borda timinioluşturan yirmi deneyimli savaşçıya işaret verdi. Yaylarınıyere bırakıp yakın dövüş silahlarını çekerek geminin dört birköşesinden büyücünün yanma koşturdular.

Hücumda başı çeken Drizzt, Robillard’ın yanmageldiğinde, büyücü çoktan güvertenin üzerinde parıldayan biralan —yani büyülü bir kapı— meydana getirmişti bile. Drizzthiç tereddüt etmeden dosdoğru kapıdan geçti.

Palaları elindeydi ve içlerinden bir tanesi, Parıltı, şiddetlibir mavi renkle ışıldıyordu.

Robillard’ın büyülü tünelinin öbür ucundan dışarı çıktı vekaravelanın üzerinde duran şaşkına dönmüş korsanlarınarasına daldı. Drizzt sola ve sağa hamle yaparak korsan safları

Page 27: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

arasında bir delik açtı ve ayakları görülmeyecek kadar hızlıbir şekilde hareket ederek dosdoğru ileri atıldı.

Bir okçu atış yaptığında, drow keskin bir dönüşle yanadoğru dalışa geçip yuvarlandı, böylece ok hiçbir zararveremeden üzerinden geçti. Tekrar ayağa kalktı; dosdoğruokçunun üzerine yürüdü ve adamı kesip biçti.

Büyülü kapıdan dışarı Su Perisi'nin diğer savaşçılarıçıkageldi ve karavelanın orta güvertesinde çılgın bir savaşbaşladı.

Sadece dişler ve pençelerden oluşmuş gibi görünenGuenhwyvar, güçlü hayvandan uzaklaşmaktan başka hiçbirşey istemeyen korsan güruhunu yarıp parçalarken, gemininpruva kısmında çıkan kargaşanın da diğerinden aşağı kalır biryanı yoktu. Birçoğu o güçlü pençelerle alaşağı edildi ve diğerbirkaçı ise basitçe yana doğru kaçıp suya atladılar, ziraşanslarını köpekbalıklarıyla denemeye hazırlardı.

Deudermont iskele tarafina doğru dümeni sertçe kırıpkaraveladan uzaklaştırdığında ve diğer iki gemiyle doğrudançarpışmak için döndüğünde Su Perisi yine suyun içinde aşağıindi. Uzun boylu kaptan, ardındaki gemiden gelen dövüşseslerini işittiğinde gülümsedi, her ne kadar hâlâ ikiye biroranında sayıca az olsalar bile borda timine güveniyordu.

Kara elf ve panteri, sayı üstünlüğü oranını eşitlemekleilgileniyorlardı.

Cattibrie durduğu yüksek yerden birkaç atış daha yaptı veher bir atışıyla stratejik noktalarda duran bir okçu korsanı

Page 28: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hakladı, hatta oklardan birisi bir adamı deşip geçtikten sonraonun yanında oturan goblin korsanı da öldürdü!

Sonra genç kadın ilgisini karaveladan uzaklaştırdı ve SuPerisi'nin hareketlerini yönlendirmek için ileri baktı.

Drizzt koşuyor, yuvarlanıyor, kafa karıştıracak şekildedönüyor ve her zaman palalarını düşmanın en can alıcıbölgelerine doğru nişanlıyordu. Çizmelerinin altında, kararenkli köselenin etrafina dizilen parlak mithril halkalardanyapılmış bileklikler vardı; bu bileklikler hız büyüsüne sahipti.Drizzt onları, meşhur bir drow silah ustası olan DantragBaenre'den almıştı. Dantrag onları ellerini hızlandırmak içinkullanıyordu, ama Drizzt bu nesnelerin esas nerede işeyarayacağını anlamıştı. Ayak bileklerine takılıyken drowunbir yabani tavşan kadar hızlı koşup depar atmasınısağlıyorlardı.

Şimdi korsanların kafasını karıştırmak, az önce neredeolduğunu ve az sonra nerede olacağını kestiremeyip şüpheyedüşmelerini sağlamak için muhteşem çevikliğine ek olarakonları da kullanıyordu. Her ne zaman içlerinden birisi yanlışbir tahminde bulunsa ve hazırlıksız yakalansa Drizzt firsatıdeğerlendiriyor ve palalarını savurarak sertçe saldırıyordu.

Yolunu genel olarak ileri doğru açıyor ve dövüş partneriolan, onu herkesten iyi tanıyan ve bütün hareketlerine uyumsağlayan Guenhwyvar ile bir araya gelmeye çalışıyordu.

Panterin yanma dahi varamadı. Karaveladaki bozgunneredeyse sona ermiş, birçok korsan ölmüştü ve diğerleri yasilahlarını yere atıyor yada kendilerini çaresizlik içinde denize

Page 29: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

fırlatıyorlardı. Mürettebattan birisi, içlerinden en deneyimli veen korkunç olanı, yani Pinochefnin yakın bir dostu, o kadar daçabuk pes etmeyecekti.

Ön köprünün altındaki kamarasından dışarı çıktı. Çıkarkenvücudunu bükmek zorunda kaldı, zira geminin alçak tavanlıtasarımı onun üç metrelik boyuna göre yapılmamıştı. Sadecekolsuz kırmızı bir yelek ve pullu yeşil derisini pek örtmeyenkısa bir pantolon giymişti. Yosun rengindeki saçları iriomuzlarının altına kadar dökülüyordu. Bir demircinin örsündedövülmüş olan hiçbir silahı yoktu, ama pis pençeleri ve bolmiktarda dişi yeterince ölümcül görünüyordu.

"Demek söylentiler doğruymuş, kara elf," dedi ıslak,fokurtu dolu bir sesle. "Denize geri dönmüşsün."

"Seni tanımıyorum," dedi Drizzt, scragdan ihtiyatlı birmesafe ötede durarak. Bu korsanın Deudermont'un sözünüettiği su trolü Carrackus olduğunu tahmin ediyordu, amabundan emin değildi.

"Ben seni tanıyorum!" diye hırladı scrag. Pençeli elleriniDrizzt'in kafasına doğru savurarak hücum etti.

Üç hızlı adım Drizzt'i canavarın yolundan uzaklaştırdı.Drow bir dizinin üzerine çöküp iki palasını birbirindenneredeyse bir santim arayla ileri doğru savurarak döndü.

Drizzt'in beklediğinden daha çevik olan rakibi öbür tarafadönüp kıvrıldı ve arkadaki bacağını çekti. Drowun palalarıgeçerken canavara sadece bir çentik atmayı başarabildi.

Page 30: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Scrag, Drizzt'i diz çökmüş olduğu yerde alaşağı etmeyidüşünerek saldırdı, ama drow yine bu denli dolambaçsız birtaktik için fazla hızlı çıktı.

Ayağa kalktı ve sola doğru gider gibi yaptı. Scrag bu yemiyutup dönmeye başladığında Drizzt hızla sağa ilerledi vecanavarın savurduğu kolunun altına girdi.

Parıltı yaratığın kalçasını biçti ve takip eden diğer kılıç isescragin böğrüne derin bir kesik açtı.

Drizzt, rakibinin elinin tersiyle savurduğu darbeyi kabuletti, zira dengesi bozulmuş olan scragin inanılmaz kuvvetininve ağırlığının büyük bir kısmını bu darbeye veremeyeceğinibiliyordu. Uzun ve sıska kol drowun omzunda patladı ve önedoğru eğilen yaratıkla yüzleşmek için dönen drowunpalalarının üzerinden geçti.

Şimdi saldırma sırası Drizzt'teydi. Şimşek hızında vedosdoğru hamle yaptı. Parıltı'yı scragin ileri doğru uzattığıkolunun altına kaydırıp derin bir yarık açtı. Sonra keskin vekıvnmlı kılıcı derisinin açılıp yanlmış olan yerine bir kancagibi geçirdi. Diğer palası, savunmak için gelen kolunyanından geçerek scragin göğsüne doğru ilerledi.

Drizzt, dengesini yitirmiş canavarın hareket edebileceği tekbir yön olduğunu biliyordu. Drizzt bunu biliyor ve scragingeri çekilmesini bekliyordu. Drow, Parıltı'yı daha sağlam birşekilde kavradı, hatta silahı sabit tutabilmek için kabzasınıomzuna yasladı. Scrag acı içinde haykınp çaprazlamasına,yani Parıltı'nm acımasız ısınğınm tam aksi yönüne doğru geriçekildi. Scragin kolunun iğrenç derisi, pazılanndan bileğine

Page 31: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kadar yüzüldü. Kopan et parçası mide bulandırıcı bir seslegüverteye düştü.

Yaratığın kara gözleri hiddet ve nefretle doldu. Scragkafasını eğip açıkta kalan kemiğe ve güvertede kıvranıpsürünen trol eti parçasına baktı.

En sonunda kafasını kaldırıp, palalarını aşağıdaçaprazlamış bir halde kayıtsızca karşısında duran Drizzt'ebaktı.

"Lanet olsun sana, Drizzt," diye hırladı canavar korsan.

"Sancağını indir," diye emretti Drizzt.

"Kazandığını mı sanıyorsun?"

Drizzt cevap olarak başını eğip kopuk et parçasına baktı.

"İyileşecek, ahmak kara elf!" diye ısrar etti korsan.

Drizzt, scragin doğru söylediğini biliyordu. Scragler,yemlenme güçleriyle meşhur yaratıklar olan korkunç trollerinyakın akrabalarıydı. Parçalara ayrılmış ölü bir trol tekrar biraraya gelebilirdi.

Tabii eğer...

Drizzt bir kez daha doğuştan gelen yeteneklerine, yani karaelf ırkında kalıtsal olan büyülü gücün küçük bir kısmınabaşvurdu. Bir saniye sonra, kule gibi yükselen trolünvücudunu mor renkli alevler kapladı ve yeşil pullarını

Page 32: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yalamaya başladı. Bu sadece bir peri ateşiydi, yanirakiplerinin hatlanm belirginleştirmek için kara elflerinkullandığı zararsız bir ışık büyüsü. Yakmak gibi bir gücüyoktu ve bir trolün yenilenme gücünü de engelleyemezdi.

Drizzt bunu biliyordu ve canavann bilmediğini umuyordu.

Scragin iğrenç yüz hatlan katıksız bir dehşet ifadesiyleburuştu.

Sağlam olan kolunu savurup bacağına ve kalçasına vurdu.İnatçı mor alevler pes etmedi.

"Sancağını indir ve ben de seni alevlerden azat edeyim ki,yaraların iyileşsin," diye teklif etti Drizzt.

Scrag drowa katıksız bir nefretle baktı. İleri doğru bir adımattı, ama Drizzf in palalan havaya kalktı. Canavar o silahlannısırığını bir kez daha tatmak istemediğine karar verdi,özellikle de bu alevler onun iyileşmesini engelleyecekse!

"Tekrar karşılaşacağız!" diye söz verdi scrag. Yaratıkarkasını döndü ve kendisine hayretle bakan bir düzine yüzbuldu, Deudermont'un mürettebatı ve yakalanan korsanlar.Uludu ve çılgın depan sırasında önüne çıkanları etrafadağıtarak güverte boyunca koşturdu. Korsan, küpeşteninkenarından sıçrayıp denize atladı ve yaralannıiyileştirebileceği gerçek yuvasına geri döndü.

Drizzt o kadar hızlıydı ki, daha scrag kendisini küpeşteninkenarından aşağı atamadan ona ulaşıp bir darbe dahaindirmeyi başardı. Drowun o noktada durması gerekiyordu,

Page 33: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

zira onu takip edemezdi ve su trolünün gerçekten de iyileşiptamamen sağlığına kavuşacağını iyi biliyordu.

Daha ağzından sinirli bir kurur dahi çıkamadan önce yantarafından gelen hızlı bir hareket, süratle ilerleyen kara bir şeygördü. Guenhwyvar sıçrayıp Drizzt'i aştı, küpeşteninüzerinden uçtu ve trolün hemen ardından suya daldı.

Panter mavi örtünün altında kayboldu. Sert ve çalkantılıdalgalar, scrag ile panterin az önce suya dalmış olduğukonusundaki her türlü izi derhâl yok etti.

Su Perisi borda timinin çoğu dikkâtle küpeştenin üzerindendenize baktı, kendileri için bir dost olan panter adınaendişelenmişlerdi.

"Guenhwyvar tehlikede değil," diye onlara hatırlattı Drizzt,heykelciği çıkartıp herkesin görebileceği şekilde havayakaldırarak. Scragin yapıp yapabileceği en kötü şey panteriAstral Düzlem'e geri yollamak olurdu, ki kedi oradayken hertürlü yarasını iyileştirir ve Drizzt in bir sonraki çağrısınacevap vermeye hazır olurdu. Yme de, Guenhwyvar'ın suyadaldığı noktaya bakarken ve panterin acı çekiyor olabileceğinidüşünürken drowun yüz ifadesi hiç de parlak değildi.

Ele geçirilen karavelanın güvertesi, eski gemininkalaslarının gıcırtısı haricinde mükemmel bir sessizliğebüründü.

Güneyden gelen bir patlamayla birlikte bütün kafalar oyöne doğru döndü ve bütün gözler hâlâ çok uzakta olan minikyelkenleri görebilmek için kısıldı. Korsan gemilerinden birisi

Page 34: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

tornistan yapmıştı, diğer karavela yanıyordu ve Su Perisi isetam anlamıyla onun etrafında daireler çiziyordu. Su Perisi'ningözcü sahanlığından art arda gümüş kuyruklu oklar yağıyor,hasara uğramış ve görünüşe bakılırsa çaresiz durumda kalmışolan geminin omurgasına ve direklerine zarar veriyordu.

Ele geçirilen karavelanın üzerindekiler bu kadar uzak birmesafeden dahi ana yelken direği üzerindeki korsanbayrağının aşağı indiğini, yani teslim işareti olarak sancağınalaşağı edildiğini görebiliyordu.

Bu hadise Su Perisi'nin borda timini neşeye boğdu ve birtezahürat yükseldi. Ama bu haykırışlar karavelanın hemenyanında kabarıp çalkalanan sularla birlikte aniden kesildi.Yeşil pullarla kara kürkün bir karmaşa halinde debelendiğinigördüler. O yığının içinden bir scrag kolu yükseldi ve Drizzt,Guenhwyvar'ın scragin sırtına binmiş olduğunu o karmaşanınarasından görmeyi başarabildi. Panterin ön bacaklarıcanavarın omuzlarına sıkıca yapışmıştı, arka bacakları iseçılgınlar gibi tekmeler atıp pençeliyordu ve panterin güçlüçenesi ise scragin ensesine sıkıca kapanmıştı.

Denizin koyu renkli suları kanla bulandı, korsanın kopmuşet ve kemik parçalarıyla karıştı. Guenhwyvar kısa süre içinde,pençeleri ve dişleri su yüzeyine vuran scragin üzerine sıkıcasabitlenmiş bir halde kıpırtısız kaldı.

"Yaratığı sudan çıkartsak iyi olur," diye belirtti Su Perisiborda takımından birisi, "yoksa o leş kokulu trollerdenkocaman bir mürettebatla karşılaşırız!"

Page 35: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Adamlar uzun balıkçı kancalarıyla küpeştenin başınagittiler ve cesedi gemiye çıkartma işine başladılar.Guenhwyvar küpeşteye tırmanarak kolayca güverteye geriçıktı ve etrafındaki herkese su sıçratarak iyice silkelendi.

"Scragler denizden çıkarlarsa iyileşemezler," diye Drizzt'ebildirdi bir adam. "Yukarı çekip kuruması için güverteyebırakalım, sonra da şu lanet şeyi yakalım."

Drizzt başıyla onayladı. Borda timi görevini oldukça iyibiliyordu.

Yakalanan korsanlan hizaya sokup denetleyecek, donanımıonaracak ve Derinsu'ya yapılacak yolculuk için karavelayımümkün olduğunca denizde yüzebilecek hale getireceklerdi.

Drizzt güney ufkuna doğru baktı ve Su Perisinin geridönmekte olduğunu gördü. Hasarlı korsan gemisi ise onunyanından geliyordu.

"Otuz sekiz ve otuz dokuz," diye mırıldandı drow.

Guenhwyvar cevap olarak hırladı ve tekrar güçlü birşekilde silkelenerek kara elf yoldaşını sırılsıklam etti.

BÖLÜM 2

Page 36: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İLK HABERCİ

Kaptan Deudermont Rıhtım Sokak'ta, yani Derinsu Limanıboyunca uzanan kötü şöhretli, kaba ve karmaşık bulvardayürürken gerçekten de buraya hiç ait değilmiş gibigörünüyordu. Kıyafeti kaliteliydi ve uzun ince vücudunamükemmel bir şekilde oturuyordu. Görünüşü çok heybetliydi,saçı ve keçi sakalı titiz bir şekilde tıraş edilmişti. Etrafında,karada geçirecekleri haftalar için limana demir atmış olan pisdeniz kurtları, leş gibi bira kokarak tavernalardan dışarıtökezliyor ya da bilinçlerini yitirmiş bir halde toz toprağıniçine devriliyorlardı. Onları bu civarda pusuya yatanhırsızlardan koruyan tek şey ise çalınacak paraları veyadeğerli eşyalarının olmayışıydı.

Deudermont etrafındaki çirkin manzaraları görmezdengeliyordu, ama kendisini bu deniz kurtlarından çokyükseklerde gördüğü de yoktu.

Aslında onlann yaşam tarzlannda beyefendi kaptanınilgisini çeken bir yön, soyluların gösterişli teveccühüyle alayeden bir dürüstlük edası vardı.

Deudermont, limandan esen ayaz gece rüzgârındankorunmak için kalın pelerinini boynuna daha sıkı doladı.Normalde bir kimse Rıhtım Sokak'ta tek başına dolaşmazdı,hatta öğle vaktinde dahi. Ama Deudermont kendisini güvendehissediyordu. Gösterişli palasını belinde taşıyor ve onu nasılkullanacağını gayet iyi biliyordu. Üstüne üstlük, Su Perisininkaptanının Derinsu Lordlannm kişisel koruması altındabulunduğu ve bunlara, onlar limandayken kaptanı ve tayfasınırahatsız eden her türlü kişiyi arayıp yok edebilecek güçlü

Page 37: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

büyücülerin de dahil olduğu konusundaki haberler bütüntavernalara ve iskelelere yayılmıştı. Derinsu, Su Perisininsığmağıydı ve bu sebeple Deudermont, Rıhtım Sokak'ta tekbaşına dolaşmak konusunda hiçbir korku duymuyordu.Kemikleri sayılacak kadar zayıf, bir buçuk metre boyunda,buruş kınş, yaşlı bir adam ona bir ara sokağın kenanndanseslendiğinde Deudermont ürkmekten çok meraklandı.

Deudermont durdu ve etrafına bakındı. Rıhtım Sokaksessizdi, tabii birçok tavernadan dışarı taşan gürültüler veamansız deniz rüzgârı karşısında inleyen eski kalasların sesiharicinde.

"Sien Dü-dier-mont-iii misindir?" diye hafifçe seslendiyaşlı deniz kurdu, ağzından çıkan her heceyle birlikte ıslığabenzer bir ses çıkartarak.

Yüzünde kocaman, neredeyse müstehcen bir gülümsemebelirdi ve kapkara diş etleri üzerinde duran birkaç çarpık dişigözler önüne serdi.

Deudermont durdu ve adama sabırla, sessizce göz gezdirdi.Bu soruyu cevaplandırmaya hiç istekli değildi.

"Eer sien oysan," diye hırıltıyla soludu adam, "o zamansienin için bikaç habierim vardır. Sienin haklı olarak korktuunbir adamdan bir uyan."

Kaptan umursamaz bir tavırla dimdik durdu. Yüzü,zihninde dönüp duran sorular hakkında hiçbir işaretgöstermiyordu. Korkuyor olması gereken kimdi? Bu yaşlıkurt, Pinochet'den mi bahsediyordu yoksa? Bu muhtemel

Page 38: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

görünüyordu, özellikle de o haftanın başında Su Perisi'ninDerinsu'ya getirdiği iki karavela düşünülecek olursa. FakatDerinsu'da pek az kişinin, kendi çöplüğü çok daha güneyde,hatta Baldur Kapısı'nın dahi güneyinde, Moonshae Adalarıcivarında olan o korsanla irtibatı vardı.

Ama bu adam başka kimden bahsediyor olabilirdi ki?

Hâlâ gülümsemeye devam eden deniz kurdu, Deudermont'aara sokağa gelmesini işaret etti. Yaşlı adam dönüp sokağagirdiğinde Deudermont hiç kıpırdamadı.

"Bak sindi, yoksa yaşlı Scaramundi'dien korkuyormuşundur?" diye hırıldadı deniz kurdu.

Deudermont bunun bir numara olabileceğini fark etti.Diyarlar'daki birçok kiralık katil de en az bunun kadar sefilgörünebilir ve ondan sonra kurbanının göğsüne zehirli birhançer saplayabilirdi.

Deniz kurdu ara sokağın girişine geri geldi ve sokağınortasına, Deudermont'a doğru yürümeye başladı.

"Numara falan değil,' dedi kaptan kendi kendisine, ziraeksiksiz ve mükemmeldi. Ayrıca bu yaşlı adamı daha önce de,muhtemelen yuvası olan bu ara sokağın başında otururkengörmüş olduğunu hatırladı.

Peki öyleyse neydi bu? Yoksa sokakta onun için kurulmuşbir pusu mu vardı?

Page 39: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Sienin istediin gibi olsun o zaman," diye hırıldandı yaşlıadam, bir kolunu yukan doğru kaldırarak. Bastonundan ağırbir şekilde destek alarak ve söylenerek ara sokağa doğru geriyürümeye başladı. "Bien sadece bi haberciyim ve haberleridinleyip dinlemedim de umrumda diil!"

Deudermont tekrar ihtiyatla etrafına bakındı. Yakınlardahiç kimse olmadığını ve etrafta bir pusu için elverişlisaklanma yerleri bulunmadığını görünce yan sokağın girişinedoğru ilerledi. Yaşlı deniz kurdu kaptandan on kısa adımötede, sağ taraftaki binanın yana yatan gölgeleri arasındaduruyor ve o loşlukta zar zor görülebiliyordu. Güldü, öksürdüve bir adım daha attı.

Deudermont bir elini palasının kabzasına atarak, ihtiyatlave atacağı her adımdan önce etrafi tarayarak yaklaştı. Sokakgayet boş görünüyordu.

"Yeterince gittin!" dedi Deudermont aniden, deniz kurdunudurdurarak. "Eğer bana verecek haberlerin varsa, hemenşimdi konuş."

"Bazı şeyler o kadar yüksek sesle söylenmemeli," diyeyanıtladı yaşlı adam.

"Şimdi!" diye ısrar etti Deudermont.

Gevrek deniz kurdu yine kocaman gülümsedi ve öksürdü,muhtemelen gülmüştü. Geri geri birkaç adım yürüdü veDeudermonftan taş çatlasa bir iki metre ötede durdu.

Page 40: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Adamdan yayılan koku, keskin vücut kokularına alıştanolan kaptanı neredeyse bayıltacakti. Denizdeyken gemide pekfazla yıkanma olanağı bulunmuyordu ve Su Perisi sık sıkhaftalar, hatta aylar boyunca denize açılıyordu. Yine de ucuzşarap ve ter kokusunun karışımı bu adama, Deudermont'unyüzünü buruşturacak ve hatta kötü kokuyu engellemeçabasıyla bir eliyle burnunu kapatacak bir hava veriyordu.

Deniz kurdu, elbette ki bunun karşısında isterik bir şekildegüldü.

''Şimdi!'' diye ısrar etti kaptan.

Bu söz Deudermont'un dudaklarından çıkar çıkmaz denizkurdu ileri uzandı ve kaptanı bileğinden yakaladı. Hiçkorkmayan Deudermont kolunu döndürdü, ama yaşlı adaminatla tuttu.

"Bana kara kişiden bahsetmeni istiyorum," dedi denizkurdu ve adamın rıhtım aksanının kaybolmuş olduğunuanlaması Deudermont'un birkaç saniyesini aldı.

"Kimsin sen?" diye ısrar etti Deudermont ve şiddetleasıldığı halde hiçbir sonuç alamadı. Deudermont, bu insanötesi kavrayışın ardındaki gerçeği ancak o zaman arılayabildi;çok güneyde, Delmarin Adası'nın etrafındaki resiflerdeyaşayan iri sis devlerine karşı direnseydi de aynı şeydi.

"Kara kişi," diye tekrarladı yaşlı adam. Hiçbir gayretgöstermeden Deudermont'u ara sokağın içine çekti.

Page 41: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kaptan palasına davrandı. Yaşlı adam, Deudermont'un sağelini sıkıca tutuyor olsa bile sol eliyle de yeterince iyidövüşebilirdi. O eliyle kıvrımlı kılıcı kınından çekmekoldukça zordu ve pala tamamıyla dışarı çıkmadan önce yaşlıadamın serbest olan eli, avuç içi açık bir şekilde ileri fırlayıpDeudermont'un yüzüne vurdu. Kaptan geriye doğru uçupduvara çarptı. Aklını başında tutmaya çalışarak kılıcım çekti,onu şimdi serbest olan eline geçirdi ve yaklaşan denizkurdunun kaburgalarına doğru sert bir hamle yaptı.

Kaliteli pala, deniz kurdunun böğrünü derince yardı, amayaşlı adam yüzünü dahi buruşturmadı. Deudermont birsonraki ve ondan sonraki tokadı engellemeye çalıştı, amasavunması yeterince güçlü değildi.

Savuşturmak için palasını kaldırmaya çalıştı, ama yaşlıadam silaha vurup kaptanın elinden kurtulup dönerekuzaklaşmasını sağladı. Sonra Deudermont'u tartaklamayadevam etti. Açık avuç içleri saldıran bir yılanın hızıyla ileriatıldı, ağır darbelerle Deudermont'un kafası yana eğildi veeğer yaşlı adam onu omzundan kavrayıp sıkıca tutmasaydıkaptan yere devrilecekti.

Deudermont kızarmış gözleriyle düşmanına baktı.Düşmanının yüzü erimeye ve yeniden şekil almayabaşladığında Deudermont'un sert yüz hatlarında bir şaşkınlıkedası belirdi.

"Kara kişi?" diye sordu adam, daha doğrusu yaratık.Deudermont, kendi yüzünün kendisine baktığını gördüğündeo kadar afallamıştı ki, bu sesi zar zor duyabildi, zatenduyduğu da kendi sesiydi.

Page 42: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Şimdiye burada olmalıydı," diye belirtti Cattibrie, barınüzerine yaslanarak.

Drizzt kadının sabrının taşmaya başladığını fark etti. Bununsebebi Deudermontun geç kalması değildi —kaptan herzaman Derinsu'nun bir yerinde alıkoyulurdu zaten. Sebebikadının diğer tarafında duran tıknaz, kısa boylu, kuzgunkanadı renginde gür sakalı ve kıvırcık saçlan olan denizcinindurmadan ona çarpıp durmasıydı. Adam her seferindeomzunun üzerinden geri dönerek güzel kadına bakıp özürdiliyor, sık sık göz kırpıyor ve sürekli gülüyordu.

Drizzt, bel hizasındaki bar tezgâhına arkasını döndü.Denizkızının Koynu bu gece neredeyse boştu. Hava güzeldi,bu sebeple balıkçı ve tüccar gemilerinin çoğu denizeaçılmıştı. Yine de mekân gürültülü ve uğultuluydu; aylarınsıkkınlığını içkiyle, dostlukla, bol miktarda kabadayılık vehatta bilek güreşiyle atan denizcilerle doluydu.

"Robillard," diye fısıldadı Drizzt ve Cattibrie dönüpdrowun bakışlarını takip edince kalabalığın arasından geçen,barın önüne gelip onlara katılmak için ilerleyen büyücüyügördü.

"İyi akşamlar," dedi büyücü, pek de hevesli olmadan.Konuşurken yoldaşlara bakmadı ve barmenin gelmesini debeklemedi. Sadece parmaklarını kıpırdattı ve bir şişeyle birbardak, büyülü bir yolla önüne geldi.

Barmen itiraz edecek gibi oldu, ama ellerinde bir bakırsikke torbası beliriverdi. Su Perisi'nin büyücüsünü ve onun

Page 43: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

küstah soytanlıklannı hiçbir zaman pek tutmamış barmenbaşını salladı ve uzaklaştı.

"Deudermont nerede?" diye sordu Robillard. "Hiç şüphesizmaaşını saçıp savuruyordur."

Drizzt ve Cattibrie, olanlara inanamayarak gülümsediler vebirbirilerine baktılar. Robillard, ikisinin de şimdiye kadartanıdığı en sinir bozucu adamdı, Mithril SalonundaBruenor'un garnizon kumandanı olarak hizmet veren ve asıksuratlı bir cüce olan General Dagna'dan bile daha huysuzbiriydi.

"Hiç şüphesiz," diye yanıtladı Drizzt.

Robillard ona doğru dönüp suçlayıcı ve hiddetli bir bakışattı.

"Elbette ki, Deudermont her zaman bizden çalıp duruyor,"diye ekledi Cattibrie. "Hammlann en güzellerine, şarabın enkalitelisine düşkün ve serbestçe dolaşmaması gereken şeyleserbestçe dolaşıyor."

Robillard’ın ince dudaklannm arasından bir hınltı çıktı vebüyücü bara elini koyup kendisini iterek oradan uzaklaştı.

"O adamın hikâyesini bilmek isterdim," diye belirttiCattibrie.

Drizzt, gözlerini giden büyücünün üzerinden hiç ayırmadanbaşıyla onayladı.

Page 44: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Robillard gerçekten de garip biriydi ve drow, geçmişindebir yerde onun başına feci bir şeylerin gelmiş olduğunudüşünüyordu. BeM de istemeden birisini öldürmüş ya dagerçek aşkı tarafından reddedilmişti.

Belki de çok fazla büyücülük görmüş ve bir insan gözününbakmaması gereken yerlere bakmıştı.

Cattibrie'in basitçe dile getirdiği düşüncesi, aniden DrizztDoUrden'in içinde bir merak kıvılcımı uyandırdı. Robillardkimdi, sonsuz sıkıntısını ve hiddetini körükleyen şey neydi?

"Deudermont nerede?" diye bir ses geldi yan taraftan vedalıp gitmiş Drizzt'i kendisine getirdi. Dönüp baktığındaWaillan Micantyyi gördü. Taş çatlasa yirmi kış görüpgeçirmiş bir delikanlıydı; kum rengi saçlan, tarçın rengigözleri vardı ve kocaman gamzeleri her zaman belirgindi,çünkü Waillan gülümsemeyi asla kesmiyor gibiydi. Su Perisimürettebatının en genci oydu, Cattibrie'dan bile daha gençti,ama balista konusunda inanılmaz bir yeteneğe sahipti.Waillan'm atışlan hızla efsaneleşmeye başlamıştı ve eğer gençadam yeterince uzun yaşarsa, Kılıç Sahili boyunca büyük birüne kavuşacağı şüphesizdi. Waillan Micanty bir keresinde,dört yüz metreden balista mızrağını bir korsan kaptanınınkamarasının penceresinden içeri sokmuş ve o sırada palasınıbeline takmakta olan adamı şişlemişti.

Ağır mızrağın gücü korsanı kapalı kamara kapısındandışarı uçurmuş ve güverteye çıkartmıştı. Korsan gemisi derhâlsancağını indirip teslim olmuş ve daha dövüş gerçek anlamdabaşlamadan önce suçlular yakalanmıştı.

Page 45: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Onu bekliyoruz," diye yanıtladı Drizzt, etrafına neşe saçangenç adamı görünce ruh hali bir anda değişerek. Drizzt, budelikanlı ile, kendisi hariç tutulduğunda mürettebatın en yaşlıüyesi olan Robillard arasındaki tezata dikkât etmedenyapamadı.

Waillan başıyla onayladı. "Şimdiye burada olmasıgerekirdi," diye sessizce söylendi, ama drowun keskinkulakları adamın söylediği her sözü duydu.

"Onu mu bekliyorsun?" diye çabucak sordu Drizzt.

"Onunla konuşmam gerekli," diye kabul etti Waillan,"kazandığım şeylere yapılması muhtemel bir eklemekonusunda." Genç adam kıpkırmızı kesildi ve Cattibrieduyamasm diye Drizzt'e daha da yaklaştı. "Bir bayan arkadaşyani," diye açıkladı.

Drizzt gülümsemesinin daha da genişlediğim fark etti."Kaptan geç kaldı," dedi. "Daha fazla gecikmeyeceğindeneminim."

"Onu gördüğümde on biralık mesafeden daha yakındaydı,"dedi Waillan. "Sisli Liman civarındaydı ve buraya doğrugeliyordu. Buraya benden önce varacağını düşünmüştüm."

Drizzt ilk defa biraz endişelenmeye başladı. "Bu ne kadarönceydi?"

Waillan omuz silkti. "Bir önceki dövüşten beridirburadaydım," dedi.

Page 46: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt arkasını döndü ve bara yaslandı. Drow ve Cattibriebu sefer birbirilerine endişe dolu bakışlar attılar, zira en soniki dövüşün üzerinden birçok dakika geçmişti. DenizkızınmKoynu ile kıyaslandığında Waillan'ın sözünü ettiği mekândakaptanın pek fazla ilgisini çekecek bir şey bulunmuyordu vekesinlikle Deudermont'u bu kadar uzun bir süre geciktirecekbir şey yoktu.

Drizzt iç geçirdi ve içtiği sudan büyük bir yudum aldı. Pekyakınlarda, Su Perisi mürettebatının üyelerinin oturduğu dörtsandalyenin yanında daha fazla boş yer olmasına rağmenkendi basma oturmakta olan Robillard'a baktı. Drizzt çokendişelenmemişti. Muhtemelen Deudermon'un unuttuğu birişi vardı, ya da sadece bu gece Denizkızınm Koynu'na gelmekonusunda fikrini değiştirmişti. Ama yine de Derinsu'dakiRıhtım Sokak tehlikeli bir yerdi ve drow kolcunun altıncıhissi, yani savaşçı içgüdüsü ona tetikte olmasını söylüyordu.

Neredeyse baygın olan Deudermont, canavarın kendisinidaha ne kadar tartakladığını bilmiyordu. Şu anda soğukzeminde yatmakta olduğundan emindi. Giysileri ve hattasilahlarıyla Deudermont'un şekline tamamen bürünmüş olan oşey, artık her neydiyse, sırtında oturmaktaydı. Artık fizikselişkence o kadar büyük değildi, ama dövülmekten daha kötüsü,kaptan o yaratığı zihninin içinde hissediyor, düşünceleriniokuduğunu, hiç şüphesiz dostlarına karşı kullanacağı bilgileriedindiğini biliyordu.

'Tadın güzel olacak,' diyen bir ses duydu Deudermontdüşüncelerinde. "Yaşlı Scaramundi'den daha güzel.'

Page 47: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bütün bunların hayal ürünü gibi olmasına ve gerçek birduyumdan yoksun olmasına rağmen kaptan midesininçalkalandığını hissem.

Zihnindeki o uzak bilinç köşesinde kendisine çatancanavarın ne olduğunu biliyordu. Surethırsızlan Diyarlar'dapek yaygın değildi, ama kendisini tanıtan birkaçı, bu dünyadışı ırka feci bir ün kazandıracak kadar fazla zarar ziyana yolaçmıştı.

Deudermont yerden kaldırıldığını hissetti. Yaratık o kadargüçlüydü ki, kaptan kendisini sanki ağırlıksızmış gibi, basitçesüzülerek ayağa kalkıyormuş gibi hissetti. Döndürüldü veyaratıkla, daha doğrusu kendisiyle yüz yüze geldi. İşte ozaman yenilip yutulmayı bekledi.

"Henüz değil," diye yanıtladı yaratık, kaptanın dilegetirmediği korkularına cevaben. "Düşüncelerine ihtiyacımvar, iyi yürekli Kaptan Deudermont. Sen ve senin geminhakkında yeterince bilgi edinmeliyim.

Derinsu Limanından, çok güneyde ve çok batıdaki biradaya, pek az kişinin bildiği, ama birçok kişinin sözünü ettiğibir adaya doğru yelken açmak için."

Yaratığın gülümseyişi alaycıydı ve Deudermont bugülümseyişe henüz odaklanmıştı ki, yaratığın kafası ileridoğru savruldu, alnıyla kaptanın yüzüne vurdu ve onu bayılttı.Deudermont bir süre sonra —kaç dakikanın geçmişolabileceğini bilmiyordu— bir kez daha yanağında soğukzemini hissetti. Elleri sertçe arkasında bağlanmıştı, ayakbilekleri de aynı şekilde bağlıydı ve ağzında sıkı bir tıkaç

Page 48: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

vardı. Hâlâ onun suretinde dolaşan yaratığın ağır bir demirsokak ızgarasına doğru eğildiğini görebilecek kadar kafasınıçevirmeyi başardı.

Yaratık yaklaşık iki yüz elli kilo ağırlığında olan lağımkapağını açarken, Deudermont onun gücüne inanmakta zorlukçekti. Yaratık ızgarayı kayıtsız bir tavırla bir binanın duvarınayasladıktan sonra dönüp Deudermont'u kavradı, onu açıklağım kapağına doğru sürükledi ve kaba bir şekilde aşağı attı.

Koku iğrençti, kaptanın bir lağım çukurundanbeklediğinden daha kötüydü ve Deudermont yüzünü pisliğiniçinden kaldırmayı başardığında bu leş kokunun kaynağınıanlayıverdi.

Scaramundi —bu Scaramundi olmalıydı— yanındayatıyordu. Kan revan içindeydi, göğsünün yarısından fazlasıkoparılmış ve yaratık tarafından yenilmişti. Lağım ızgarasıtekrar yerine düşüp Tclank' ettiğinde Deudermont irkildi.Ondan sonra dehşete kapılmış ve çaresiz kalmış bir halde,kısa süre içinde aynı vahşet dolu kaderi paylaşacağını bilereköylece yattı.

BÖLÜM 3

Page 49: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

GİZLİCE VERİLEN MESAJ

Bir süre sonra Drizzt endişelenmeye başladı. Robillard,kendi deyimiyle kaptanının "güvenilmez bir herif olduğundanyakınarak Deniz-Kızının Koynunu çoktan terk etmişti.Waillan Micanty hâlâ barda Drizzt'in yanındaydı, fakat gençadam öteki tarafında duran başka bir denizciyle muhabbetedalmıştı.

Sırtını bara vermiş olan Drizzt kalabalığa göz gezdirmeyedevam etti, denizciler arasındayken son derece rahattı. Herzaman böyle olmamıştı tabii. Drizzt Cattibrie ile MithrilSalonunu terk etmeden önce Derinsuya sadece iki kezgelmişti; ilk olarak Calimport'a kadar Entreri'yi takip ederken,ikincisi ise Mithril Salonunu geri almak için dönüş yolunda.

Drizzt şehirden ilk geçişini, bir yüzey elfi gibi görünmesinisağlayan büyülü bir maskeyle yapmıştı. Fakat maskesizolarak yaptığı ikinci yolculukta, çok daha hassas bir teklifalmıştı. Su Perisi sabahın erken vaktinde Derinsu Limanı'nademir atmıştı, ama Drizzt ile dostları, Deudermontün isteğiüzerine, doğuya giden yola koyulmak için gecenin çökmesinibeklemişlerdi.

Altı yıl önce Cattibrie ile Derinsuya geri dönüşününardından, Drizzt bir drow olarak açıkça sokaklarda dolaşmayacesaret etmişti ve bu çok rahatsız edici bir deneyim olmuştu.Her adımında onu izleyen gözler vardı ve ona meydan okuyanserserilerin sayısı birden fazlaydı. Drizzt bu meydanokumalardan sakınıyordu, ama er ya da geç dövüşmekzorunda kalacağını da biliyordu. Daha da kötüsü, derisinin

Page 50: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

renginden başka hiçbir sebepten olmadığı halde gizlenmiş birokçu tarafından uzaktan öldürülebilirdi.

Derken Su Perisi limana demir atmış ve Drizzt, büyükşehrin rıhtımlarında hatırı sayılır bir üne sahip olan eski dostuDeudermontü bulmuştu.

Kısa süre içinde Drizzt, Derinsuda oldukça kabul görürolmuştu, özellikle de tüm Rıhtım Sokak boyunca. Zira kendişöhreti de, Kaptan Deudermont sayesinde oldukça hızlı birşekilde yayılmıştı. Su Perisi her nerede limana demir atsa,Drizzt DoTJrden'in, yani bu olağanüstü kara elfin, o gemininkahraman mürettebatından birisi olduğu açıkça belirtilirdi.Drizzt'in yolu çok daha kolay, hatta rahat olmuştu.

Ve bütün bu olanlar zarfında Cattibrie ile Guenhwyvaryaranda bulunmuştu. Şimdi onlara bakıyordu; genç kadın, SuPerisi mürettebatından iki kişiyle birlikte bir masadaoturuyordu, iri panter de onun ayağının dibinde yerekıvnlmıştı. Guenhwyvar, Denizkızının Koynu'nda bulunanmüdavimler için bir maskot halini almıştı ve Drizzt aradasırada kediyi sadece savaşmak için değil, dostluk içinçağırabilmesinden memnundu.

Drizzt bugün onu hangi sebepten çağırdığını merakediyordu. Cattibrie ayaklarının üşüdüğünü söyleyerek panteriçağırmasını istemiş, Drizzt de bunu kabul etmişti. Amadrowun zihninin gerilerinde, Deudermont'un başının belâdaolabileceği düşüncesi vardı. Guenhwyvar'm dostlukgöstermekten fazlasını yapmasına ihtiyaç olabilirdi.

Page 51: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kaptan Deudermont, Denizkızının Koynu'na girip etrafabakındığında ve Drizzt'e odaklanıp bara doğru ilerlemeyebaşladığında, drow tam anlamıyla rahatlayarak nefes verdi.

"Calimshan şarabı," dedi surethırsızı, barmene. ZiraDeudermont'un zihnini taramış ve adamın her zamankiiçkisini öğrenmişti. Beraber geçirdikleri kısa süre içindesurethırsızı, kaptan Deudermont ve Su Perisi hakkında birçokşey öğrenmişti.

Drizzt döndü ve bara yaslandı. "Geciktin," diye belirtti,kaptanın ağzını yoklama, bir sorun yaşayıp yaşamadığınıkestirmeye çabasıyla.

"Küçük bir problem çıktı da," diye drowu temin ettisahtekâr.

"Ne oldu, Guen?" diye hafifçe sordu Cattibrie. Panterinkafası aniden yukarı kalkmıştı, kedi Drizzt ve Deudermont'unolduğu yöne bakıyordu, kulakları kafasına kadar yatmıştı vegüçlü vücudundan kısık bir hırıltı geliyordu. "Negörüyorsun?"

Guenhwyvar ikiliyi dikkâtle izlemeye devam etti, amaCattibrie, Drizzt ile Deudermont'un ötesindeki köşede bir fareolduğunu düşünerek kedinin huzursuzluğuna aldırış etmedi.

"Caerwich," diye Drizzt'e bildirdi sahtekâr.

Kolcu, adama merakla baktı. "Caerwich mi?" diyetekrarladı. Drizzt bu adı biliyordu, Kılıç Sahili'ndeki her

Page 52: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

denizci, gemici haritalarında yer almayacak kadar küçük veuzakta olan o minik adanın adını bilirdi.

"Derhâl Caerwich'e doğru yola çıkmalıyız," diye açıkladısahtekâr, dosdoğru Drizzt'in gözlerinin içine bakarak.Surethırsızının büründüğü kılık o kadar mükemmeldi ki,herhangi bir şeyin yanlış olduğu konusunda Drizzt'in en ufakbir fikri bile yoktu.

Yine de bu istek Drizzt'in kulağına garip geliyordu.Caerwich bir güverte hikayesiydi, kör bir cadının evi olanperili bir adanın masalından o mekânı ziyaret ettiklerini iddiaetse bile, birçoğu söylentiden ibaretti. Bazıları şüpheliydiDrizzt ile Deudermont kesinlikle o ada ve onun varlığınıanlamışlardı ve kaptanın oraya gitmeleri gerektiği hakkındahiç konuşmamışlardı.Kaptanın bunu söylemesi Drizzt'itamamen şaşırttı,drow, Deudermont'u inceledi, bu seferadamın sert tavrına dikkat etti.

Ama Surethırsızınm da hesaba katmadığı şey Guenhwyvaridi.

panteri yerleri süpürecek kadar yere sinmişti ve kulaklarınıdümdüz tutuyordu. Kedi, göbeği zemini süpürerekDeudermont'a milim milim yaklaşıyordu. Guenhwyvarhücuma geçtiği anda sırtını bara döndürdü.

... Kedi yükseğe sıçradı ve yaratığı barın üzerine yatırıpmıhladı, "Kimsin sen" diye cevap istedi Drizzt-

O sırada orada bulunan diğerleri ayaklanmıştı. Çoğu,alışıldık kavgalardan birisinin patlak verdiğini sanıyordu.

Page 53: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ama Su Perisi'nin mürettebatı, özellikle de Cattibrie, busahnenin garipliğini fark etmişti.

Surethırsızı kapıya doğru koşturdu ve yolunda duranşaşkına dönmüş bir denizciyi, Su Perisi mürettebatındanbirisini iterek yana devirdi.

Cattibrie yayını hazırladı ve ardında gümüş kıvılcımlarbırakan bir ok fırlattı. Ok, yaratığın kafasının hemen yanındangeçip duvarda patladı.

Surethırsızı onunla yüzleşmek için döndü, yüksek sesletısladı ve bundan sonra üç yüz kiloluk uçan bir pantertataSndaıı alaşağı edildi. Bu sefer Guenhwyvar düşmanınıngücünün farkındaydı ve böylece iki rakip yuvarlanmayıkestiğinde koca kedi, yaratığın ince ensesine güçlü çenesinibastırmış bir halde surethırsızının sırtında oturmaktaydı.Drizzt derhâl oraya gitti ve hemen ardından Cattibrie geldi.Waillan Micanty, mürettebatın geri kalanı ve büyülü oktarafından açılan hasara bir göz atmak isteyen taverna sahibide dahil olmak üzere birkaç meraklı izleyici onları takip etti.

"Nesin sen?" diye cevap istedi Drizzt, sahtekârı saçındanyakalayıp yüzüne bakabilmek için kafasını yukarı doğruçevirerek. Drizzt, herhangi bir makyaj arayarak serbest olaneliyle yaratığın yanağını ovuşturdu ama hiçbir şey bulamadı.Parmaklarını, surethırsızı onlara doğru bir ısırık atmadan azönce çekmeyi başardı.

Guenhwyvar hırlayıp çenesini daha da sıktı ve yaratığıyüzünü sertçe taş zemine çarpmaya zorladı.

Page 54: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Gidin ve Rıhtım Sokak'ı arayın!" diye Wallian'a seslendiDrizzt.

"Kaptanı en son gördüğün yerin civarına bakın!"

"Ama..." diye itiraz etti Wallian, yerde yüzükoyun yatansureti işaret ederek.

"Bu Kaptan Deudermont değil," diye onu temin etti Drizzt."Bu şey insan bile değil!"

Wallian, Su Perisi mürettebatından birkaç kişiye işaret ettive dışarı çıktı. Kendilerini kaybolmuş olan kaptanın dostusayan birçok denizci de onlan takip etti.

"Zabıtaları da çağırın!" diye arkalanndan haykırdı Drizzt,Derinsunun meşhur devriye birliklerini kastederek. "Yayımhazırla," dedi Drizzt Cattibrie'a ve genç kadın başıylaonaylayarak yayın kirişine başka bir ok yerleştirdi.

Guenhwyvar ile birlikte çalışan drow, surethırsızmı tamanlamıyla teslim almayı ve onu bir duvara yaslayıp ayaktatutmayı başardı. Barmen kalın bir ip getirdi ve surethırsızınınellerini sıkıca arkasında bağladılar.

"Sana bir kez daha soruyorum," diye tehditkâr bir seslebaşladı Drizzt. Yaratık sadece yüzüne tükürdü ve gülmeyebaşladı; hakikaten de şeytani bir ses çıkartıyordu.

Drow kaba kuvvetle karşılık vermedi, sadece sahtekârasertçe baktı.

Page 55: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt'in morali o anda gerçekten bozuldu; yaratığın sadecekendisine bakıp güldüğünü gördüğünde tüyleri diken dikenoldu. Kendi güvenliği için korkmuyordu, bunu asla yapmazdı,ama geçmişinin bir kez daha onu yakaladığından,Menzoberranzarim şeytani gücünün onu burada, Derinsu'dabulduğundan ve iyi kalpli Kaptan Deudermont’un da onunyüzünden öldüğünden korkuyordu.

Eğer doğruysa, bu Drizzt DoTJrden'in kaldıramayacağıkadar fazlaydı.

"Kaptan Deudermont karşılığında sana hayatınısunuyorum," dedi drow.

"Bu... artık her neyse onunla pazarlık yapmak sanadüşmez," diye belirtti Drizzt'in tanımadığı bir denizci. Drowhiddetle kaşlarını çatarak adama doğru döndü. Adam isesessizleşti ve bir kara elfın, özellikle de Drizzt'in dövüşşöhretine sahip bir kara elfın gazabını uyandırmaya hiç istekduymayarak geri çekildi.

"Deudermont'a karşılık hayatın," dedi Drizzt tekrarsurethırsızma. O şeytani kahkaha yine duyuldu ve yaratıkDrizzt'in yüzüne tükürdü, Drizzt'in açık avuçları hızlabirbirini izleyerek sola, sağa ve tekrar sola doğru savruldu veyaratığın yüzüne darbeler indirdi. En son darbe yaratığınburnunu yana doğru büktü, ama burun, Drizzt'in gözleriönünde hemen geri gelip eski halinde dönerek KaptanDeudermont'un pürüzsüz burnunun suretine mükemmel birşekilde büründü.

Page 56: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Devam eden kahkahayla birleşen bu görüntü, drowun içinihiddet dalgalarıyla doldurdu ve Drizzt sahtekâra bütüngücüyle girişti.

Cattibrie kollarını Drizzt'e doladı ve onu geri çekti. Fakatkadını karşısında görmesi Drizzt'e kim olduğunu hatırlattı vedüşüncesiz, kontrolsüz hareketinden utanmasını sağladı.

"Nerede?" diye cevap istedi Drizzt ve yaratık onunla alayetmeye devam etti. Guenhwyvar arka bacakları üzerindedoğruldu, yaratığın her bir omzuna bir patisini koydu vehırlayan yüzünü surethırsızının yüzünden sadece bir santimöteye getirdi. İşte bu, yaratığı sessizleştirmişti, ziraGuenhwyvar'ın varoluşunun hakikatini anladığını ve hiddetlipanterin onu kesin bir şekilde yok edebileceğini biliyordu.

"Bir büyücü çağırın," diye aniden önerdi denizcinin biri.

"Robillard!" diye haykırdı bir diğeri, Su Perisimürettebatından Drizzt ile Cati-brie'm yanında tavernadakalan son kişi. "Bu şeyden nasıl bilgi alacağını bilir o."

"Koş," diye hemfikir oldu Cattibrie ve adam aceleyle dışarıçıktı.

"Bir rahip," diye önerdi bir diğer adam. "Bir rahip bu...şeyle daha iyi ilgilenir." Sahtekârın ne olduğunu bilmeyenadam duraksadı.

Bu esnada surethırsızı pasif kalıp Guenhwyvar'ınbakışlarına cevap verdi, ama tehditkâr hiçbir harekettebulunmadı. Adam daha henüz dışarı çıkmıştı ki, yanından Su

Page 57: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Perisi mürettebatından başka biri geçti ve tavernaya giripDeudermont'un bulunduğu haberini verdi.

Dışarı çıktılar, Drizzt ise suret hırsızını önüne katıp ite kakagötürmeye başladı. Guenhwyvar yaratığın yanındaydı veCattibrie yayını kaldırıp hazır etmiş bir halde, okunun ucuneredeyse yaratığın kafasına değecek kadar yakından takipediyordu. Lağım ızgarası çekilip çıkartılırken ara sokağavardılar. Denizcilerden birisi kaptanını dışarı çıkartmak içinderhâl deliğin içine atladı.

Deudermont surethırsızına, kendisinin mükemmel suretine,açıktan açığa aşağılayıcı bir tavırla bakü. "Doğal haline geridönebilirsin," dedi yaratığa. Ayağa kalkıp doğruldu veüzerindeki pisliği biraz silerek saygınlığını derhâl gerikazandı. "Benim kim olduğumu ve senin kim olduğunubiliyorlar."

Surethırsızı hiçbir şey yapmadı. Drizzt Parıltıyı yaratığınensesinin yanma dayalı tutuyordu, öteki tarafta Guenhwyvarhazır bekliyordu. Cattibrie ise Deudermont'un yanma gitti veyaralı adama destek oldu.

"Yayına yaslanabilir miyim?" diye sordu kaptan veCattibrie hiç düşünmeden silahını ona verdi.

"Bir büyücü olmalı," dedi Deudermont, Drizzt'e. Fakatkaptan bunun böyle almadığından şüpheleniyordu.Yaralanmış Deudermont kendisine sunulan yayı kabul etti veağırlığının büyük kısmını silahın üzerine verdi.

Page 58: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Eğer istenmeden tek bir hece bile mırıldanırsa boğazınıdeş," diye talimat verdi.

Drizzt başıyla onayladı ve Parıltı'yı daha da yaklaştırdı.Cattibrie Deudermont'un koluna girmek için ilerledi, amakaptan elini zarifçe savurarak ona önden buyurmasını işaretetti ve ardından takip etmeye başladı.

Çok uzaklarda, Cehennem'in dumanlı bir katmanında, Errtubu sahneyi katıksız bir keyifle izliyordu. Tuzak kurulmuştu.Büyük tanafri, surethırsızını Derinsu'ya yolladığı zamanolacağını düşündüğü şekilde olmamıştı, ama yine de tuzakkurulmuştu ve belki de daha leziz, daha beklenmedik, dahakaotik bir şekilde hazırlanmıştı.

Errtu, Drizzt Do'Urden'i, Caenvich'in bahsedilmesi gerekentek yem olduğunu bilecek kadar iyi tanıyordu. O gecebaşlarına feci bir şey gelmişti ve bunu yabana atmayacaklardı,adı geçen adaya gidecek ve bu işin kaynağını bulacaklardı.

Kudretli iblis yıllardır eğlenmediği kadar çok eğleniyordu.Errtu, mesajını Drizzt'e çok daha kolay bir şekilde iletebilirdi,ama bu entrika —surethırsızı ve Caerwich'te onları bekleyenkör cadı— işe eğlence katıyordu.

Errtu için daha çok eğlenceli olacak tek şey DrizztDo'Urden'in kalbini parçalamak, lime lime etmek ve onungözlerinin önünde derisini yiyip bitirmek olurdu.

Balor bu düşünceyle birlikte uludu, kısa süre içinde onu dayapacağını düşünüyordu.

Page 59: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont elinden geldiğince dik durdu ve kendisinesunulan bütün yardımları reddetmeye devam etti. Kaptanyüzüne olumlu bir ifade yerleştirdi ve ara sokağın çıkışmadoğru, Drizzt, Guenhwyvar ve esir alınmış surethırsızınadoğru yavaşça ilerlemekte olan Cattibrie'ı yakından takip etti.

Deudermont bu garip yaratığı hepsinden daha büyük birdikkâtle inceledi. Yaratığın şeytanlığını anlıyordu, onuoldukça yakından hissetmişti. Deudermont kendisini dövdüğüiçin bu yaratıktan nefret ediyordu, ama yaratık onun suretinebürünmekle kaptanın müsamaha gösteremeyeceği kadarbüyük bir saygısızlık ermişti. Şimdi, Su Perisi'nin kaptanınınsuretinde dolaşan bu yaratığa bakarken, Deudermont hiddetinizar zor zaptedebiliyordu. Cattibrie'a çok yakın duruyor,izliyor ve bekliyordu.

Rıhtım Sokak'm yakınlarında Drizzt, elleri bağlanmış olansahtekârın yanında sessizce durmaktaydı. Drow ve etraftaolan birçok mürettebat üyesi yaralanmış kaptanlailgileniyordu ve yaratık bükülgen şeklini bir kez dahadeğiştirmeye başladığında, kollarını yeniden şekillendiripbağlarından kurtardığında içlerinden hiçbirisi bunu farketmedi.

Drizzt henüz ikinci palasını çekmişti ki, yaratık onu kenaraitti.

Surethırsızı, hemen arkasından koşan Guenhwyvar ilebirlikte sokağın çıkışma doğru depara kalktı. Surethırsızınmsırtından dışarı kanatlar uzandı ve yaratık gece karanlığınauçmaya niyetlenerek yükseğe sıçradı.

Page 60: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Guenhwyvar hücum etti ve güçlü bir sıçrayış yaptı. Busırada Kaptan Deudermont, Cattibrie'in belinde duransadaktan bir ok çekiverdi.

Kendisinden bir şey alındığını hisseden kadın hızladöndüğünde yay yukarı yükselmişti. Genç kadın haykınpkendisini yana doğru fırlattı ve Deudermont atışını yaptı.

Guenhwyvar sıçramaya başladığında surethırsızı yerdenaltı metre yüksekteydi, ama yine de iri panter, uçan canavarayetişti ve çenesiyle yaratığın ayak bileğini sıkıca kavradı.Surethırsızının bacağı derhâl değişip yemden şekillendi vepanterin sıkı kavrayışını bozdu. Derken gümüş kuyruklu okgeldi, surethırsızının sırtında, kanatlarının tam ortasındapatladı.

Guenhwyvar aşağı düştü ve patilerinin üzerine hafifçekondu.

Surethırsızı da yere çarpmadan önce ölerek aşağı düştü.

Drizzt derhâl oraya vardı, diğerleri ise ona yetişmek içinkoşturdu.

Yaratık suretini tekrar değiştirmeye başladı. En son oluşandış hatları eridi ve orada toplanmış olanlardan hiçbirisinindaha önce görmediği insansı bir şekle büründü. Derisimükemmel bir şekilde pürüzsüzdü, zarif elinin parmaklarındagörünen hiçbir çizgi yoktu. Tamamen tüysüzdü ve her yeritamamen belirsiz görünüyordu. İnsan şeklindeki bir kilyığınından başka bir şey değildi.

Page 61: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Surethırsızı," diye belirtti Deudermont. "Görünüşebakılırsa, Pinochet bizim son marifetimizden hiç memnunkalmamış."

Drizzt, kaptanın yürüttüğü mantıkla hemfikir olmak içinkendisine izin vererek başıyla onayladı. Bu hadise onunla,eskiden olduğu kişiyle ve geldiği yerle alâkadar değildi.

Buna inanmak zorundaydı.

Errtu bu hadisenin tadını çıkartıyordu ve kiraladığı kılıkdeğiştirme ustasına arak ödeme yapmak zorunda olmadığıiçin de gayet memnundu.

Bilinmeyen adaya yapacağı yolculukta Su Perisinerehberlik edecek olan yaratığın az önce ölmüş olması iblisi biranlığına rahatsız etti, ama balor inancını korudu. Tohumlaratılmıştı; surethırsızı gidecekleri yer konusundaDeudermont’u meraklandırmıştı ve Drizzt adanın adını kesinolarak duymuştu ve bunu kaptana iletecekti. Balor ikisinin dekorkak olmadığını, ikisinin de becerikli kimseler olduğunu veartık meraklanmış olduklarını biliyordu.

Errtu, Drizzt ile Deudermont'un eninde sonunda Caerwich'ive onun mesajını verecek olan kör kâhini bulacaklarınıbiliyordu. Pek yakında.

Page 62: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

BÖLÜM 4

İSTENMEMİŞ "YARDIM"

Su Perisi bu olaydan iki hafta sonra, rotasını güneye doğruçizerek tekrar denize açıldı. Kaptan Deudermont, KılıçSahili'ndeki en büyük limanlardan birisi olan ve Derinsu ileCalimshan'm tam ortasında bulunan Baldur Kapısı'nda onlarıbekleyen bir işleri olduğunu açıklamıştı.

Deudermont’u kimse açık olarak sorgulamamıştı, amabirçoğu adamın gergin olduğunu, neredeyse kararsızolduğunu hissetmişti, ki bu hali, kendinden emin kaptandadaha önce hiç görmemişlerdi.

Derinsu Limanı'ndan ayrıldıktan dört gün sonra SuPerisi'nin gözcüsü, güvertesi denizcilerle dolu olan dörtgentasarımlı bir gemi gördüğünde kaptanın bu tavrı değişiverdi.Karavelalar normalde kırk ila elli arası adam taşırdı. Süratleve ezici sayı üstünlüğüyle saldırıp ganimeti hızla karayagötürmek isteyen bir korsan gemisi ise o sayının üç katıfazlasını taşıyabilirdi. Korsan gemileri yük taşımazdı; savaşçıtaşırlardı.

Deudermont bundan önce kararsız görünüyor olsa bile,arak öyle değildi. Su Perisi'nin yelkenleri tamamen foraedildi. Cattibrie Taulmaril'i omzuna astı ve gözcü çanaklığına

Page 63: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

doğru tırmanmaya başladı. Bu sırada Robillard'a pupagüvertesindeki yerini alması ve yelkenleri daha da fazlarüzgârla doldurmak için büyüsünü kullanması söylendi. Amakuzey batıdan esen doğal rüzgâr zaten güçlüydü, hem SuPerisi'nin hem de kaçan korsan gemisinin yelkenlerini zatenşişirip kabartıyordu ve takip uzun sürecekti.

Merkez güvertede geminin çalgıcıları insanı hareketegeçiren bir melodi çalmaya başladılar ve Drizzt pruvakalasından, dümen başındaki Deudermontun yanına normaldeolduğundan daha erken geldi.

"Onu yakaladıktan sonra nereye çekeceğiz?" diye sordudrow. Engin denizde sıkça sorulan bir soruydu bu. Derinsu'yahâlâ Baldur Kapısı'na olduklarından daha yakınlardı, amarüzgâr genel olarak kuzeyden esiyor ve güneye doğru çizilenrotalara destek veriyordu.

"Orlumbor," diye hiç tereddüt etmeden yanıtladıDeudermont.

Drizzt buna şaşırdı. Orlumbor, Derinsu ile Baldur Kapısıarasında bulunan kayalıklı, rüzgârlı bir adaydı. Az nüfuslu,bağımsız bir şehirdi ve korsanlarla dolu bir karavelayıbarındıracak bir donanıma sahip sayılmazdı.

"Tersaneciler onu kabul eder mi?" diye şüpheyle sordudrow.

Deudermont sert bir yüz ifadesiyle başını sallayıp onayladı.

Page 64: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Orlumbor, Derinsu'ya çok şey borçlu," diye açıkladı."Derinsu'nun başka bir gemisi gelip onu götürene kadar onulimanda tutacaklardır. Derinsu Lordlan ile irtibat kurmak içingüçlerini kullanması konusunda Robillard'a talimatvereceğim."

Drizzt başıyla onayladı. Son derece mantıklı geliyordu,ama yine de son derece yersizdi. Drow bunun, normaldesabırlı olan Su Perisi için sıradan bir yolculuk olmadığını oanda anladı. Deudermont daha evvel yakalanmış bir gemiyive mürettebatını, ardından gelen bir geminin alıp götürmesiiçin asla bırakıp girmemişti. Burada, denizin değişmez vesonsuz dalgalan arasında zaman asla kayda değer bir meselegibi görünmezdi. Su Perisi normalde bir korsan gemisi bulanakadar denizde dolaşır, bulduğu gemiyi hasara uğratır veyabatırır, ondan sonra da her ne kadar uzun sürerse sürsün dostlimanlardan birisine yollanıp korsan gemisini teslim ederdi.

"Baldir Kapısı'ndaki işimiz acil olmalı," diye belirtti drow,kaptana doğru şüpheyle gözünü devirip bakarak.

Deudermont dosdoğru ona döndü ve yolculuğun başındanberi ilk defa Drizzt'e uzun uzun, dikkâtle baktı. "BaldurKapısı'na gitmiyoruz," diye itiraf etti.

"Öyleyse nereye?" Drizzfin ses tonu, duyduğu bu haberehiç şaşırmamış olduğunu gösteriyordu.

Kaptan başını salladı ve bakışlanm öne doğru çevirdi,gemisini hızla giden karavelayla aynı hizada tutmak içinhafifçe dümeni kırdı.

Page 65: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt bunu kabullendi. Deudermont'un, Baldur Kapısı'nagitmeyecek olduklarını kabul etmekle dahi ona bir lütuftabulunduğunu biliyordu.

Aynı zamanda Deudermont'un ona içini dökmeye ihtiyaçduyacağını da biliyordu. Şimdiki meseleleri hâlâ çok uzaktaolan, dörtgen yelkenleri mavi ufuk çizgisinin üzerinde zar zorgörünen korsan gemisiydi.

"Daha fazla rüzgâr, büyücü!" diye kayıtsızca Robillard'aseslendi Deudermont. Büyücü ise homurdandı ve kaptanadoğru elini salladı. "Daha fazla rüzgânmız olmazsa onu şafakvaktine kadar yakalayamayacağız."

Drizzt, Deudermont'a gülümsedikten sonra pruva kalasına,yani deniz kokusuna ve serpintilere, hızla giden Su Perisi'ninfokurtusuna, düşünmek ve hazırlanmak için ihtiyaç duyduğuyalnızlığa doğru ilerledi.

Karavelayı, gözcü çanaklığından dürbünüyle izleyenCattibrie'in, bunun gerçekten de bir korsan gemisi olduğunudoğrulayabilmesine yetecek kadar yaklaşamadan önce üç saatgeçti. O an geldiğinde gün ilerlemişti, güneş batı utkuyladoruk noktası arasında yan mesafedeydi ve takipçiler bugemiyi ellerinden kaçırabileceklerini biliyorlardı. Eğer güneşbatmadan evvel korsan gemisine erişemezlerse, gemikaranlığın içinde kaybolacaktı. Robillard bir takım büyülerleonun hareketlerinin izini sürmeyi deneyebilirdi, ama hiçşüphesiz ki korsan gemisinin de kendi büyücüsü, ya da enazından bir ruhbanı mevcutta İkisi de muhtemelen pek güçlüolmasa, kesinlikle Robillard kadar hünerli olmasa bile, o türiz sürme büyüleri kolayca alt edilebilirdi. Aynı zamanda

Page 66: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

korsanlar asla gizli sığınaklarından çok fazla uzağaaçılmazlardı ve Su Perisi bu gemiyi müttefiklerinin bekliyorolabileceği yuvasına kadar takip edemezdi.

Deudermont bu konuda o kadar da endişeliymiş gibigörünmüyordu.

Daha önce de korsanları gecenin içinde kaybettikleriolmuştu ve bundan sonra da olacaktı. Her zaman takipedilecek başka bir haydut bulunurdu.

Ama kaptanı gizliden gizliye izleyen Drizzt, onu hiç budenli kayıtsız gördüğünü hatırlamıyordu. Bunun Derinsüdayaşanan hadiseyle ve Deudermont'un hakkında hiçkonuşmadığı o gizemli yerle bariz bir şekilde bir alâkasıvardı, ya da tamamen bununla ilgiliydi.

Drow dalgalanan flok yelkenindeki halatı daha da sıkıcatuttu ve iç geçirdi. Deudermont zamanı gelince ona söylerdi.

Rüzgâr azaldı ve Su Perisi arayı biraz kapadı. Korsangemisi kaçıp kurtulamayacakmış gibi görünmeye başlamıştı.Takibin uzun ve can sıkıcı orta saatlerinde müziği kesmiş olanozanlar tekrar bir araya gelip melodiyi çalmaya başladılar.Drizzt, korsanların kısa süre içinde o müziği duyacağını,seslerin dalgalar üzerinden onlara ulaşacağını ve sonlarınınhabercisi olacağını biliyordu.

Artık işler normale dönmüş gibiydi; savaş daha yakındaolsa bile, ortamdaki gerginlik azalmış gibiydi. Drizzt,Deudermont'un korsan gemisini yakalayacaklarından emin

Page 67: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

olduğu için sakin kaldığına kendisini inandırmaya çalıştı. Herşey normale dönmüştü.

"Kıç taraftan dalga geliyor!" diye bir haykırış duyuldu vebütün başlar geri çevrildi.

"Bu da ne?" diye haykırdı birçok ses. Drizzt, Cattibrie'abaktı. Kadın dürbünüyle Su Perisi'nin arkasına bakıyor vekafasını merakla sallıyordu. Drow küpeştenin üzerinde hızlailerledi, geminin tam ortasında durdu ve bu bilinmediktakipçiyi görebilmek için öne doğru eğildi. Yüksek bir dalgaçıkıntısı gördü. Bir katil balinanın arka yüzgecininçıkartabileceği türden bir dalgaydı; tabii dünyadaki herhangibir balina bu kadar hızlı hareket edebilseydi. Ama bu doğalbir hayvan değildi. Drizzt bunu içgüdüsel olarak anladı, SuPerisi'nde bulunan diğer herkes de öyle.

"Çarpacak!" diye uyardı Waillan Micanty, geminin kıçtarafındaki balistanın yanından. Daha o konuşurken, hızlagiden garip takipçi sancak tarafına doğru kırdı ve sankiolduğu yerde duruyormuşçasma Su Perisinin yanından geçti.

Yaratık, ya da her neyse, bir saban gibi yanlarındangeçerken Drizzt onun bir balina olmadığını fark etti. SuPerisi'nin yirmi metre ötesinden geçmişti, ama uskunanm yantarafına doğru kocaman bir su duvarı yükseltecek kadaryakındı. Drow o dalganın içinde bir suret gördüğünü sandı,bir insan suretiydi bu.

"Bu bir adam!" diye yukarıdan seslendi Cattibrie, Drizzt'inşüphesini doğrulayarak.

Page 68: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Süratli yaratık Su Perisi'nden hızla uzaklaşıp karavelaylaarayı kapatırken bütün mürettebat gözlerine inanamayarakolanları izledi.

"Bir büyücü mü?" diye Robillard'a sordu Deudermont.

Robillard da tıpkı yakında duran diğerleri gibi omuz silkti,hiçbirisinin herhangi bir açıklaması yoktu. "Daha önemlisoru," dedi büyücü en sonunda, "yeni gelen bu şeyinsadakatinin ne yönde olduğudur. Dost mu, düşman mı?"

Görünüşe bakılırsa, karavelanın üzerindekiler de bu cevabıbilmiyorlardı. Çünkü bazıları sessizce küpeştenin üzerindenbakarken, diğerleri arbaletlerini kaldırdılar. Hatta korsangemisinin mancınık ekibi, yeni gelen şeye yanan bir zift topufırlattı. Ama o kadar hızlı hareket ediyordu ki, mesafeyiayarlayamadılar ve attıkları misil hiçbir zarar veremedendalga köpüklerinin içine batıp tısladı. Sonra, hızla giden adamkaravelanın yanına geldi ve kolayca onu geçti. Suda bıraktığıizler azaldı ve bir anda kaybolarak sırtında ağır bir bohçataşıyan, dalgaların üzerinde duran, kollarını çılgınlar gibisallayıp haykıran cübbeli bir adamı gözler önüne serdi. ŞimdiSu Perisi'nden herhangi birinin onun neler dediğimanlayamayacağı kadar uzaktaydı.

"Büyü yaptığı kesin!" diye gözcü çanaklığından aşağıhaykırdı Cattibrie. "O—" Aniden durdu ve bu hareketiDrizzt'in endişeyle ona bakmasına neden oldu. Drow onu bukadar aşağıdan ve bu açıdan tam olarak göremese bile, gençkadının kafasının karıştığını ve sanki bir şeylere itirazedermişçesine kafasını sağa sola salladığını görebiliyordu.

Page 69: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Su Perisi'nin güvertesinde bulunanlar tam olarak nelerdöndüğünü anlamaya çalışıyorlardı. Sular üzerinde duranadama bakan küpeştenin yakınlarında güçlü bir hareketgördüler. Haykırışlar ve ateşlenen arbaletlerin "klik" sesleriniduydular, ama eğer adama oklardan birisi saplandıysa bilebunu hiç belli etmedi.

Aniden muazzam bir alev parlaması oldu ve bu alevlerderhâl karavelanın olduğu yerde devasa, kesif bir dumanbulutuna dönüştü ve bembeyaz bir küre halini aldı. Ve git gidebüyüyordu! Bulut kısa süre içinde su üstünde yürüyenbüyücünün etrafını sardı, kesif ve geniş bir şekilde etrafayayıldı.

Deudermont rotasını düz, gemisini hızlı tuttu. Ama ensonunda o noktaya yaklaştığında, bu beklenmedik kümeniniçine girmeye cesaret edemediği için yavaşlamak zorundakalmıştı. Sinirleri bozulan, küfredip duran Deudermont, SuPerisini döndürüp bordasını dumanlı örtüye doğru çevirdi.

Küpeştenin üzerindeki bütün eller hazır bekliyordu. Ağırdonanımlı arbalet yayları kurulmuş ve hazırlanmıştı, SuPerisi'nin pupa güvertesinde bulunan balista da öyle.

En sonunda sis bulutu dağılmaya, sert deniz rüzgârınınbaskısıyla itilerek ilerlemeye başladı. O duman örtüsününhemen içinde hayaletimsi bir suret belirdi; suyun üzerindeduruyordu, çenesini avucunun içine almıştı ve az öncekaravelanın bulunduğu yere hoşnutsuz bir şekildebakmaktaydı.

Page 70: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Buna inanamayacaksın," diye Drizzt'e seslendi Cattibrie,sözlerinin ardından bir inilti koyvererek.

Gerçekten de Drizzt inanamıyordu, zira o da beklenmedikbir şekilde çıkıp gelen bu kişiyi tanımıştı. Büyücü rünleriyleve şaşkınlık verici imgelerle süslü olan lal rengi cübbeyi farketti. Aslında bunlar, büyü yapan sihirbazları temsil eden çöpadam resimleriydi, yani büyücü olmaya heveslenen beşyaşındaki bir çocuğun oyuncak büyü kitabına çizeceği türdenşekillerden ibaretti. Drizzt aynı zamanda adamın —gamzelerive iri mavi gözleriyle— neredeyse çocuksu denilebileceksakalsız yüzünü, kulaklarının arkasında sıkıca tutturulan veböylece kafasının arkasından dışarı taşıyormuş gibi görünenuzun, düz, kahverengi saçlarını da tanıdı.

"Nedir bu?" diye drowa sordu Deudermont.

"Ne değil," diye düzeltti Drizzt. "Kim." Drow kısaca güldüve olanlara inanamayarak kafasını salladı.

"Kim, öyleyse?" diye cevap istedi Deudermont, Drizzt'inkahkahası rahatlatıcı ve bulaşıcı olsa da sesinin sert çıkmasınaözen göstererek.

"Bir dost," diye yanıtladı Drizzt ve duraksayıp kafasınıkaldırarak Cattibrie'a baktı. "Uzunsemer'den Harkle Harpel."

"Ah, hayır," diye inledi Robillard arkalarından.Diyarlar'daki tüm büyücüler gibi Robillard da Uzunsemer veeksantrik Harpel ailesi —çoklu evrende kasıtsız olaraktehlikeli olmayı en çok başarabilen büyücüler topluluğu—hakkındaki hikâyeleri işitmişti.

Page 71: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Saniyeler geçtikçe ve sis bulutu dağılmaya devam ettikçe,Deudermont ile mürettebatı rahatladı. Sis bulutu geçipgitmeye yüz tutana kadar karavelanın başına ne geldiğihakkında hiçbir fikirleri olmadı. Zira sis geçtiğinde korsangemisinin çok, çok uzaklarda hızla gitmekte olduğunugördüler. Deudermont neredeyse yelkenlerin fora edilmesiniemredip bir kez daha takibe başlayacaktı, ama inişe geçengüneşe baktı, kendi gemisi ve rakibi arasındaki mesafeyiölçüp tarttı ve bu seferkinin kaçmayı başarmış olduğuna kararverdi.

Büyücü Harkle Harpel artık net bir şekilde görünüyordu,Su Perisi pruvasının sancak tarafında yaklaşık on metreötedeydi. Deudermont dümeni mürettebatından birisine teslimettikten sonra Drizzt ve Robillard ile birlikte büyücüye enyakın olan noktaya ilerledi. Cattibrie da ana yelkendireğinden aşağı inip onlara katıldı.

Harkle çenesini eline almış bir şekilde kayıtsızca duruyor,karavelanın az önce bulunduğu noktaya bakıyordu. Dalgalarlabirlikte yükselip alçalıyor ve sürekli olarak ayağını suyunüzerine vurup duruyordu. Bu garip bir görüntüydü; zira suüzerinde yürüme büyüsü, ayağının tuzlu sıvıya değmesiniengellediği için sular onun altından kaçıp duruyordu.

Harkle en sonunda Su Perisi'ne, Drizzt'e ve diğerlerinebaktı. "Bunu hiç düşünmemiştim," diye itiraf etti, başınısallayarak. "Sanırım alev topunu çok aşağı nişanladım."

"Harika," diye söylendi Robillard.

Page 72: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Gemiye gelecek misin?" diye adama sordu Deudermont vebu soru, ya da aniden herhangi bir geminin üzerindedurmadığını anlayışı Harkle'i düşüncelerinden ayırdı.

"Ah, evet!" dedi. "Aslında iyi fikir. Sizi bulduğumamemnunum."

Ayaklarını işaret etti. "Büyümün daha ne kadardayanacağını—"

Daha sözlerini bitiremeden büyüsü görünüşe bakılırsa sonaerdi ve Harkle 'floş' diye denize gömüldü.

"Büyük sürpriz," diye belirtti Cattibrie, küpeşteye gelipdiğerlerine katılarak.

Deudermont, büyücünün sudan çıkartılması için balıkçısopaları getirilmesini emretti, sonra da olanlara inanamayarakdostlarına baktı.

"Açık denizlere bu kadar güvenilmez bir büyüyle miçıkmış yani?" diye sordu kaptan, olanlara inanamayarak."Bizi ya da başka bir dost gemiyi asla bulamayabilirdi ve ozaman..."

"O bir Harpel," diye cevapladı Robillard, sanki bu her şeyiaçıklamaya yetermiş gibi.

"Harkle Harpel,"diye ekledi Cattibrie, iğneleyici sestonuyla büyücünün sözlerine vurgu katarak.

Page 73: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont, yanında duran Drizzt'in bütün bu olanlarlabariz bir şekilde eğlenmesi karşısında biraz rahatlayarakkafasını salladı.

BÖLÜM 5

ANLIK BİR DÜŞÜNCE

Kendisi bir battaniyeye sarılmış, cübbesi rüzgârda kurumaküzere ana direğe asılmış olan sırılsıklam büyücü arka arkayahapşrnyor ve etrafındakilere tükürükler saçıyordu. Kaptanonunla tanışmak için geldiğinde kendisini tutamadı ve tamDeudermont’un yüzünün ortasına hapşınverdi.

"Sana Uzunsemer'den Harkle Harpel'i takdim ederim," dediDrizzt, Deudermont'a. Harkle elini uzattı ve battaniyeüzerinden kayıp düştü.

Sıska sihirbaz onu geri almak için hızla ileri atıldı, amaartık çok geçti.

"Şu herife yiyecek bir şeyler verin," diye arkalardan biryerlerden sırıttı Cattibrie. "Kesinlikle o kıçın biraz ete ihtiyacı

Page 74: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

var."

Harkle kıpkırmızı kesildi, Harpel ile tanışmış olanRobillard ise kafasını sallayarak ve kendilerini heyecan doluzamanlann beklediğinden şüphelenerek uzaklaştı.

"Seni buraya ne getirdi," diye sordu Deudermont, "kıyıdanbu kadar uzaklara ve açık denizlere hangi rüzgâr attı?"

Harkle, Drizzt'e baktı. "Bir davet üzerine geldim," dedi ensonunda, drow onun yerine cevap vermek için hiçbirgirişimde bulunmadığında oldukça kırılmış görünerek.

Drizzt ona merakla baktı.

"Öyle!" diye itiraz etti sihirbaz. "Senin sözünle." DönüpCattibrie'a baktı. "Ve senin de!"

Cattibrie, Drizzt'e baktı. Drow ise omuz silkti ve Harkle'inneden söz ettiği hakkında hiçbir fikre sahip olmadığı içinellerini iki yana açtı.

"Ah, pekâlâ, pekâlâ, çok iyi bir 'merhaba' oldu bu," diyekekeledi siniri bozulan sihirbaz. "Ama zaten bunubekliyordum, fakat bir drow elfinin hafızasının daha kuvvetliolmasını ummuştum. Bir asır sonra karşılaştığın birine nediyeceksin peki? Onun ismini falan hatırlayamayacaksın,değil mi? Ah, hayır, hayır. Sana fazla zahmet olur tabii."

"Kimden söz ediyorsun sen?" diye sormadan edemediDrizzt. "İsmini hatırlıyorum."

Page 75: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bu da iyi bir şey tabii!" diye kükredi Harkle. "Yoksagerçekten küplere binerdim!" Kızgın bir tavırla parmaklarınışıklattı ve bu ses onu kendisine getirdi. Tam anlamıyla kafasıkanşarak, sanki ne hakkında konuştuğunu unutmuş gibigörünerek uzun bir süre öylece kaldı.

"Ah, evet," dedi Harkle en sonunda ve dosdoğru Drizzt'ebaktı.

Sihirbazın sert yüz ifadesi kısa süre içinde yumuşayıpmeraklı bir bakışa dönüştü.

"Neden bahsediyorsun?" diye tekrar sordu Drizzt, Harkle'ıkonuşmaya teşvik ederek.

"Bilmiyorum," diye itiraf etti sihirbaz.

"Seni buraya neyin getirdiğini söylüyordun," diye sözekarıştı Deudermont

Harkle tekrar parmaklarını şıklattı. "Elbette ki büyü!" dedineşeyle.

Deudermont iç geçirdi. "Bir büyü olduğu barizdi zaten,"diye yavaşça konuşmaya başladı kaptan, zırvalayıp duranbüyücüden biraz bilgi toplamanın bir yolunu bulmayaçalışarak.

"Herhangi 'bir' büyü değil," diye cevap verdi Harkle. "Esasbüyü. En yeni büyüm, kaderin sisi."

"Kaderin sisi mi?" diye tekrarladı Deudermont.

Page 76: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ah, çok sıkı bir büyüdür," diye başladı Harkle heyecanla."Şey, bazı şeyleri hızlandırır. Hayatınızı kolaylaştırmanızıfalan sağlar. Nereye gitmeniz gerektiğini gösterir. Hattasanırım sizi oraya götürür de. Ama size nedenini söylemez."Sihirbaz bir elini yukarı kaldırıp çenesine hafifçe vurdu vebattaniyesi yine üzerinden kayıp düştü, ama bunu farketmemiş gibiydi. "Bu kısım üzerinde çalışmam gerek. Evet,evet, o zaman neden burada olduğumu bilirim."

"Bunu bilmiyor musun yani?" diye sordu Cattibrie,Harkle'in kemikleri sayılan kıçına bakmamak için küpeşteyedoğru dönerek ve hatta üzerine epey yaslanarak.

"Sanırım bir davete cevaben geldim," diye yanıtladıHarkle.

Cattibrie'ın yüz ifadesi kesinlikle şüpheciydi, Drizzt'inki deöyle.

"Bu doğru!" diye öfkeyle itiraz etti Harkle. "Ah, sizinunutmanız ne kadar da doğal tabii. Arkasında durmayacağınızşeyleri söylememelisiniz, derim ben! Altı yıl önce siz, ikinizbirden"—parmağını sallayarak birinden diğerine baktı—"Uzunsemer'den geçtiğinizde, yollarımızın bir kez dahakesişmesini umduğunuzu söylemiştiniz. 'Kendini her nezaman bize yakın bulursan.' İşte dediğiniz şey tamı tamınabu!"

"Ben bunu—" diye başladı Drizzt, ama Harkle elinisallayıp onu susturdu ve beraberinde getirdiği, şu andagüvertede kurumakta olan, haddinden büyük sırt çantasınadoğru koşturdu. Battaniyesi daha da aşağı kaydı, ama sihirbaz

Page 77: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bunu fark etmeyecek kadar kendisini işine kaptırmıştı.Cattibrie kafasını çevirip başka yöne bakma zahmetinegirmedi, sadece sırıttı ve kafasını salladı.

Harkle, çantasından küçük bir şişecik çıkarttı, iffet namınabattaniyesini yukarı çekti ve paldır küldür eski yerinekoşturarak Drizzt'in tam önünde durdu. Drowun önündemeydan okurcasına parmaklarını şıklatan sihirbaz tıpayı açtı.

Şişeciğin içinden bir ses geldi, Cattibrie'm sesiydi bu."Kendim her ne zaman bize yakın bulursan," dedi kadın,"uğramaya çekinme."

"Al bakalım," dedi Harkle muzaffer bir tonlamayla, tıpayışişeciğin ağzına geri tıkıştırırken. Drizzt'in gülümsemesidostane bir hal alana kadar, ellerini beline dayamış bir haldeuzun süre durdu. "Peki neredeyiz biz?" diye sordu sihirbaz,Deudermont'a doğru dönerek.

Kaptan, drow kolcuya baktı ve Drizzt cevaben sadeceomuz silkebildi. "Gel de sana göstereyim," dedi Deudermont,büyücüyü kamarasına doğru götürerek. "Ayrıca cübbenkuruyana kadar sana doğru dürüst giyecek bir şeylervereyim."

İkisi gittikten sonra Cattibrie dostunun yanma geldi.Robillard yakında bir yerde durmuş, ikisine de dik dikbakmaktaydı.

"Dua edin de, yükümüzden kurtulana kadar savaşacakbaşka korsanlar bulmayalım," dedi büyücü.

Page 78: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Harkle yardım etmeye çalışacaktır," diye yanıtladıCattibrie.

"Sıkı dua edin," diye mırıldandı Robillard ve uzaklaştı.

"Ağzından çıkan sözler konusunda daha dikkatliolmalısın," diye belirtti Drizzt, Cattibrie'a.

"Benimki yerine senin sesin de olabilirdi," diye cevabıyapıştırdı genç kadın. "Ayrıca, Harkle savaşta bize yardımetmeye çalıştı."

"Dumanın ya da alevlerin içine gömülen gemi pekâlâ bizde olabilirdik," diye hemen ona hatırlattı Drizzt.

Cattibrie iç geçirdi ve verecek cevap bulamadı.Deudermont'un kamarasının kapısına doğru döndüler. Kaptankapı eşiğinde Harkle ile birlikte duruyordu ve ikisi içerigirmek üzereydi.

"Demek korsan dostlarımıza yaptığın büyü kaderin sisiydi,öyle mi?" diye sordu Deudermont, etkilenmiş görünmeyeçalışarak.

"Hıı?" diye yanıtladı Harkle. "O mu? Ah, hayır, hayır, o biralev topuydu. O meretleri fırlatma konusunda çok iyiyimdir!"Harpel duraksadı, bakışlarını yere indirdi ve içeri girenDeudermonfu takip etti. "Tabii bu sefer çok aşağıya nişanaldım," diye sessizce itiraf etti Harkle.

Cattibrie ile Drizzt önce birbirilerine, sonra Robillard'abaktılar ve hepsi de aynı anda, "Dua," diye fısıldadılar.

Page 79: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

O gece Drizzt ve Cattibrie, akşam yemeklerini Deudermontile birlikte yediler. Kaptan, Derinsu'dan denize açıldıklarındanbu yana hiç görünmediği kadar heyecanlı görünüyordu. İkidost, Harkle'in gelişi konusunda birçok kez özür dilemekistedi, fakat Deudermont o tür düşünceleri elini savurarakgeçiştirdi, hatta Harpel'in gelişiyle neşesinin o kadar da fazlakaçmamış olduğunu ima etti.

En sonunda Deudermont sandalyesinde arkasına yaslandı,muntazaman tıraşlanmış keçi sakalını saten bir mendille sildive iki dosta ciddiyetle baktı. Kaptanın onlara söyleyecekönemli bir şeyi olduğunu anlayan dostlar ise sessizleştiler.

"Bu bölgeye şans eseri gelmedik," diye açık bir şekildeitiraf etti Deudermont.

Ta en başından beri bundan şüphelenmiş olan Drizzt,"Baldur Kapısı' na da gitmiyoruz," diye mantık yürüttü. SuPerisi görünüş itibarıyla Baldur Kapısı'na doğru yol alıyordu,ama Deudermont kıyıya yakın gitme konusunda o kadar dadikkatli davranmamıştı, ki bu rota, daha dolaysız ve korsanbulup yakalamalarına daha çok imkân veren bir rotaydı.

Yme uzun bir duraksama oldu. Sanki kaptanın bazı şeyleriaçıkça itiraf etmeden önce onları kendi zihninde bir hale yolakoymaya ihtiyacı varmış gibiydi. "Mintarn'a gitmek içinbatıya döneceğiz," dedi Deudermont.

Cattibrie'ın ağzı bir karış açık kaldı.

"Serbest bir liman," diye hatırlattı ve uyardı Drizzt.Engebeli ve sert bir mekân olan Mintarn adası, korsanlar ve

Page 80: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

diğer kanun kaçaklarına sığınaklık etme konusunda hakkıylakazanılmış bir üne sahipti. Su Perisi, yani adaletin avcısı, öylebir limanda nasıl karşılanırdı?

"Serbest bir liman," diye hemfikir oldu Deudermont. "Hemkorsanlar için, hem de bilgiye ihtiyaç duyan Su Perisi için."

Drizzt açıktan açığa kaptanı sorgulamadı, ama şüpheli yüzifadesi oldukça yüksek sesle konuşuyordu.

"Derinsu Lordlan Su Perisi'ni tamamen bana verdi," dediDeudermont, oldukça kaba bir tavırla. "O benim gemim vesadece benim emrime bakar. Eğer dilersem onu Mintarn'a,Moonshaeler'e ve ta Ruathym'e kadar götürebilirim ve kimsede bana karşı çıkamaz!"

Kaba sözlerden incinen ve dostu Deudermont'un ona sankiemrindeki bir astıymış gibi davranmasına şaşıran Drizztsandalyesinde geri yaslandı.

Kaptan, drowun hayal kırıklığını görünce yüzünüburuşturdu. "Özür dilerim," dedi sessizce.

Drizzt sandalyesinde öne doğruldu ve kendisiniDeudermont'a yaklaştırmak için dirseklerini masaya dayadı."Caerwich mi?" diye sordu.

Deudermont dosdoğru ona bakıyordu. "SurethırsızıCaerwich'ten söz etti, bu yüzden Caerwich'e gitmeliyim."

"Peki dosdoğru bir tuzağın içine gidebileceğinidüşünmüyor musun hiç?" diye söze karıştı Cattibrie. "Tam

Page 81: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

olarak senin gitmeni istedikleri yere giderek yani?"

"Kimler istiyor?" diye sordu Deudermont "Surethırsızınıher kim yolladıysa onlar," diye mantık yürüttü Cattibrie.

"Kimler?" diye tekrar sordu Deudermont.

Cattibrie omuz silkti. "Pinochet?" diye önerdi. "Yoksa SuPerisi'nden nasibini almış başka bir korsan olabilir mi?"

Deudermont sandalyesinde tekrar geri yaslandı, Drizzt deöyle. Üçü de dakikalarca sessizlik içinde oturdu. "Sanki hiçbirşey olmamış gibi Kılıç Sahili'nde yukarı aşağı gezmemem vesizin de bunu yapabileceğinize inanmıyorum," diye açıkladıkaptan. Bu cevabı bekleyen ve kaptanın mantığıyla hemfikirolan Drizzt lavanta renkli gözlerini kapadı. "Güçlü birisi —zira kiralık surethırsızlan ne çok yaygındır, ne de ucuz—benim ölümümü ve Su Perisi'nin sonunu görmek istiyor veben de bunun kim olduğunu bulmaya niyetliyim. Asla birsavaştan kaçmadım, mürettebatım da öyle. Caerwich'egitmeye hazır olmayanlar Mintarn'da karaya çıkabilir veDerinsu'ya giden bir gemiye binip geri dönebilir, ki bunu dacebimden öderim."

"Bir kişi bile gitmeyecektir," diye kabul etti Cattibrie.

"Fakat Caerwich'in gerçekten var olup olmadığını dahibilmiyoruz," diye belirtti Drizzt. "Birçok kişi oraya gittiğiniiddia ediyor, ama bunlar denizci hikâyeleri, yani çoğunluklaiçki ve kabadayılıkla abartılan hikâyeler."

Page 82: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Öyleyse bunu öğrenmemiz gerekli," dedi Deudermont,noktayı koyan bir tonlamayla. Sorunlarla dosdoğruyüzleşmeye gönüllü olan Drizzt ve Cattibrie tek bir itiraz sözüdahi etmediler. "Belki de sizin şu sihirbaz dostunuzun gelişi okadar da kötü bir şey değildir," diye sözüne devam ettikaptan. "Mistik sanatlar konusunda bilgili olan başka birsihirbaz, bu gizemi çözmemize yardımcı olabilir."

Cattibrie ile Drizzt şüpheyle bakıştılar; KaptanDeudermont'un Harkle Harpel'i tanımadığı barizdi! Fakat bukonuda başka bir şey söylemediler ve yemeklerini, gemi ilemürettebatın gündelik meseleleriyle alâkadar konulankonuşarak tamamladılar. Deudermont Mintarn'a gitmekistiyordu ve Drizzt ile Cattibrie onu izleyecekti.

Yemekten sonra iki dost, uskunanın neredeyse boşaltılmışolan güvertesine çıktılar ve parlak yıldızlarla dolu birkubbenin altında yürüdüler.

"Kaptanın hikâyesini duyunca pek rahatladın," diye belirttiCattibrie.

Bir anlık şaşkınlıktan sonra Drizzt başını sallayıpdoğruladı.

"Derinsu'daki saldırının Deudermont veya Su Perisi'yledeğil de seninle alâkalı olduğunu düşünüyordun," diye devametti Cattibrie.

Drow öylece durup dinledi. Zira her zaman olduğu gibi,zeki genç kadın onun hisleri hakkında hedefi on ikidenvurmuş, Drizzt'i açık bir kitap gibi okuyuvermişti.

Page 83: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Her zaman bütün tehlikelerin yurdundan geldiğindenkorkacaksın," dedi Cattibrie, küpeştenin yanma giderek veyıldızların dalgalı sulardaki yansımasını izleyerek.

"Birçok düşman edindim," diye yanıtladı Drizzt, gidip onakatılırken.

"Onları geçtiğin yollara gömüp bıraktın," dedi Cattibriegülerek.

Drizzt de bu kahkahaya katıldı ve onun haklı olduğunukabul etmek zorunda kaldı. Bu sefer, bütün bunlarınkendisiyle alâkadar olmadığına inanıyordu. Son birkaçsenedir, dünyanın daha geniş bir tiyatro oyununda rolalmaktaydı. Menzoberranzan'dan ilk ayrılışından beri onutakip eden kişisel tehlike unsuru, şimdi geçmişte kalmışgibiydi. Şimdi, yanında Cattibrie ile birlikte yıldızların altındave Menzoberranzan'dan millerce, yıllarca uzaktayken DrizztDoTJrden, kendisini gerçekten özgür ve kaygısızhissediyordu. Periler hakkındaki söylentiler her ne olursaolsun Mintarn'a, ya da onun ötesindeki gizemli bir adayayapacakları yolculuktan korkmuyordu. Drizzt Do'Urdentehlikeden asla korkmazdı. Belânın kıyısında gönüllü olarakyaşardı ve eğer Deudermont tehlike altındaysa, o zamanDrizzt palalarını çekmeye hazırdı.

Yayı Taulmaril ve her zaman belinde hazır bekleyenmuhteşem kılıç Khazid'hea ile birlikte Cattibrie da öyle. Herzaman için sadık bir yoldaş olan Guenhwyvar da öyle. Drizzttehlikeden korkmuyordu; onun dirençli omuzlarını sadecesuçluluk duygusu bükebilirdi. Bu sefer, Derinsu'daki saldırıveya Su Perisi'nin kendisine seçtiği yol konusunda hiçbir

Page 84: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

suçu, hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi görünüyordu.Deudermont'un tiyatro oyunundaki bir oyuncuydu, gönüllübir oyuncu.

Drizzt ile Cattibrie, rüzgârın ve serpintilerin tadınıçıkartılar, saatler boyunca sessizce yıldızları izlediler.

BÖLÜM 6

GÖÇEBELER

Revjak oğlu Kierstaad, yumuşak çimen üzerine diz çöktüve dizi hafifçe zemine gömüldü. Buzyeli Vadisi göçebelerininstandartlarına göre boyu uzun sayılmazdı, taş çatlasa birseksen boyundaydı ve birçoğunun olduğu kadar kaslı dadeğildi. Saçı uzun ve sarıydı, gözleri en parlak günlerdekigökyüzünün rengindeydi ve nadir görünen gülümseyişi içtenruhunun parıldayışı gibiydi.

Kierstaad, tundranın üzerindeki Kelvin Yığını'nın karlarlaörtülü zirvesini görebiliyordu. Hareketli Buz Denizi ileDünyanın Omurgası'nın kuzey çıkıntısı arasındaki rüzgâr

Page 85: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yemiş tundra arazisinde, yani Buzyeli Vadisi adındaki bin milkarelik alanda bulunan tek dağ buydu. Kierstaad, eğer dağadoğru birkaç mil yürürse —bölgedeki üç gölün en genişikincisi— Lac Dinneshere'de yüzen balıkçı gemilerininyelken direklerini görebileceğini biliyordu.

'Farklı bir dünya birkaç mil ötede,' diye fark etti Kierstaad.Gerçekten de sadece bir delikanlıydı, sadece on yedi kışgörüp geçirmişti. Ama o süreç içinde Kierstaad, Diyarlar'mharikalarına dünyadaki birçok kişinin hayatları boyunca bilipbileceğinden çok daha fazla tanık olmuştu.

Wulfgar'ın çağrısı üzerine birçok savaşçıyla birlikteBuzyeli Vadisi'nden çıkıp çok, çok uzaklarda bulunan,Konaktaşı adındaki bir yere yolculuk etmişti. Dokuzuncu yaşgününü yolda, ailesinden uzakta kutlamıştı. Genç barbaroğlan on bir yaşındayken, Konaktaşı lideri olan CesurBerkthgar'ın yanında goblinlerle, koboldlarla ve drowelfleriyle savaşmıştı. Barbar halkının Buzyeli Vadisi'ne —yani ata yurduna— ve geçmişten kalan kültürlerine geridönme zamanı geldiğine karar veren kişi Berkthgar olmuştu.

Kierstaad çok fazla şeye tanık olmuştu ve iki ayrı dünyada,iki ayrı hayat yaşamış gibiydi. Şimdi on sekiz yaşına ve tekbaşına yapacağı ilk ava yaklaşan bir göçebe, engin tundradakibir avcıydı. Fakat Kelvin Yığını'na bakan, Lac Dinneshere'de,batıdaki Mael Dualdon'da ve güneydeki Kızılsular'da gezinenbalıkçı gemilerinden haberdar olan Kierstaad, hayatınınesasında ne kadar da sınırlı bir hal aldığını ve dünyanın —şuanda diz çöktüğü yerden sadece birkaç mil ötede bulunandünyanın— ne kadar da engin olduğunu fark etti. Göllerinetrafını çevrelemiş on kasabanın en büyüğü olan Bryn

Page 86: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Shander'daki pazar yerlerini, renkli renkli giysileri vemücevherleri hayal edebiliyordu. Göllerde bol miktardabulunan boğumbaş alabalıklarının kafatası kemiklerindenyapılan kaliteli oyma eserleri için baharla birlikte alışverişegelen güneyli tüccar kervanları içeri girdiğinde yaşananheyecanı aklında canlandırabiliyordu.

Kierstaad’ın giysileri tıpkı tundra gibi, halkının avladığırengeyikleri gibi ve içinde yaşadıkları çadırlar gibikahverengiydi.

Yine de genç adamın iç geçirişi, kaybettiği şeylere duyduğuhüzünden değil, şu anda yaşadığı kültüre, yani atalarınınkültürüne boyun eğişinden ileri geliyordu. Kierstaad’ın kabuletmesi gerekirdi, ki bunun kendisine has, yalın bir güzelliğivardı. Ayrıca vücudu ve ruhu güçlendiren bir sertliğe desahipti. Kierstaad genç bir adamdı, ama yaşının ötesinde birbilgeliğe sahipti. Bunun aileden gelen bir hüner olduğusöyleniyordu, zira Kierstaad’ın babası Revjak, Wulfgarayrıldıktan sonra birleşmiş kabileleri yönelmişti. Sakin ve herzaman kontrollü olan Revjak, çok yaşlandığını, âdetlerine çokbağlanmış olduğunu açıklamış ve Mithril Salonu'ndaki savaşagitmek için Buzyeli Vadisini terk etmemişti. Revjak, barbarhalkının büyük bir çoğunluğuyla birlikte burada kalmış,göçebe kabileler arasındaki ittifakı korumuş ve aynı zamandaOn-Kasaba halkıyla aralarındaki ilişkileri de güçlendirmişti.

Revjak, Berkthgar'm, —en genç çocuğu olan—Kierstaad'ın ve diğerlerinin geri döndüğünü görünce hiçşaşırmamış ve çok memnun olmuştu. Yine de onların geridönüşüyle birlikte, göçebe kabilelerin geleceği ve barbarhalkının yönetimiyle ilgili birçok soru ortaya çıkmıştı.

Page 87: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Daha fazla kan?" diye bir soru geldi ve genç adamı derindüşüncelerinden uyandırdı. Kierstaad dönüp baktığında diğeravcıların onun arkasından geldiğini gördü. Berkthgar daaralarındaydı.

Kierstaad başıyla onayladı ve kahverengi zemindekikırmızı lekeyi işaret etti. Berkthgar bir rengeyiğine mızrakfırlatmış, uzak mesafeden oldukça iyi bir atış yapmıştı. Amasadece hayvanı yaralamayı başarmış ve geyik kaçıp gitmişti.Her zaman, özellikle de onlara bu kadar çok şey veren buhayvanı avlarken hünerle çalışan avcılar ise aceleyle onutakibe koyulmuşlardı. Bir hayvanı yaralayıp da kendisinesahip çıkan olmadan ölmesine izin vermezlerdi, çünkü buonların usulleri değildi. Berkthgar'a bakılırsa bu, "On-Kasaba'da ve Dünyanın Omurgasmı'nın güneyinde yaşayaninsanların yapacağı bir israftı."

Berkthgar, yere diz çökmüş genç adamın yanma yürüdü.Uzun boylu lider, bakışlarını belli bir mesafe ötedeki KelvinYığınına kenetledi.

"Hayvana kısa sürede yetişmeliyiz," diye belirtti Berkthgar."Eğer vadiye çok yaklaşırsa, cüceler onu çalar."

Birkaç kişi başını sallayarak onunla hemfikir oldu ve avcıgrubu tekrar hızlı bir tempoyla yola koyuldu. Bu seferKierstaad geriden geldi, liderinin sözleriyle birlikte adımlanağırlaşmıştı. Konaktaşı'ndan ayrılalı beri Berkthgar cücelerhakkında, yani eskiden dostları ve müttefikleri olan, iyi birgaye uğruna onlarla birlikte savaşan Bruenor'un halkıhakkında kötü konuşuyordu. O zafer sevinçlerine ne olmuştu?Konaktaşı'nda geçirdiği birkaç sene hakkında en net olarak

Page 88: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hatırladığı şey drow savaşı değil, savaşın ardından gelenkutlamalardı; cüceler, garip svirfhebliler ve birkaç civarköyden gelip davaya katılmış olan savaşçılar arasında büyükbir dostluğun yaşandığı bir zamandı o.

Bütün bunlar nasıl da bir anda değişivermişti?Konaktaşı'ndan çıkıp yola koyulalı bir hafta olmamıştı, kibarbarların oradaki varlığı hakkındaki hikâye değişivermişti.Artık iyi zamanlardan bahsedilmiyordu, onlar yerlerini trajedive zorluklara bırakmışlardı; barbarların Alageyik Kabilesi'ne,Ayı Kabilesi'ne veya atadan kalma diğer kabilelereyaraşmayacak şekilde ruhlarını adi işlerle alçaltnklanndanbahsedilmeye başlamıştı. Bu konuşmalar DünyanınOmurgası'mn etrafından dolaşıp Buzyeli Vadisi'ne girenekadar sürmüştü ve ondan sonra yavaş yavaş sönüp gitmişti.

Şimdi, Buzyeli Vadisi'ne birkaç düzine cücenin geridöndüğü konusundaki söylentilerle birlikte Berkthgar'meleştirel söylevleri yeniden başlamıştı. Kierstaad bunun esaskaynağını anlıyordu. Söylentilere göre Mithril Salonu'nunSekizinci Kralı olan Bruenor Battlehammer da geri dönmüştü.Drow savaşından kısa bir süre sonra Bruenor tahtını, atası veBattlehammer Klanı'nm kurucusu olan, drow elflerinin elindebüyülü bir şekilde esir tutularak geçirdiği asırların ardındangeri dönen Gandalug'a bırakmıştı. İttifaklarının doruktaolduğu zamanlarda dahi Berkthgar ile Bruenor arasındakiilişkiler gergin olmuştu, çünkü Bruenor Wulfgar'ın, yanibarbar efsanelerinde en yüksekte olan adamın üvey babasıydı.Aegis-fang'i, Wulfgaf in ellerinde bütün kabileler için en şanlısilah haline gelen savaş çekicini yapan kişi Bruenor idi.

Page 89: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ama Wulfgar öldükten sonra Bruenor, Aegis-fang'iBerkthgar'a vermeyi reddetti.

Bekçi Vadisi'nde drowlara karşı sergilediği kahramancamarifetlerden sonra dahi Berklhgar, Wulfgar'ın gölgesindekalmıştı. Akıllı biri olan Kierstaad'a öyle geliyordu ki,Berkthgar, Wulfgar'ı gözden düşürmek için bir karalamakampanyasına girişmişti. Gururlu halkına Wulfgar’ın hatalıolduğuna, güçlü bir lider olmadığına, hatta halkına vetanrılarına karşı bir hain olduğuna inandırmaya çalışıyordu.Berkthgar'ın dediğine göre, eski yaşamları, yani tundradagezinmek ve herhangi bir bağdan azade bir şekilde yaşamakdaha iyi bir yoldu.

Kierstaad tundradaki yaşamını seviyordu ve Berkthgar'ınhangisinin daha şerefli bir yaşam tarzı olduğu konusundakigörüşlerine katılmadığı konusundan emin değildi. Ama gençadam, Wulfgafa hayranlık duyarak büyümüştü veBerkthgar’ın ölü liderin arkasından ettiği sözler Kierstaad'ınhiç hoşuna gitmiyordu.

Kierstaad yumuşak, otlak arazide koşarken KelvinYığını'na baktı ve söylentilerin doğru olup olmadığını meraketti. Cüceler geri dönmüş müydü ve dönmüşlerse KralBruenor onlarla mıydı?

Ve eğer onlarlaysa, savaş çekiçleri arasında en kudretlisiolan Aegis-fang'i de beraberinde getirmiş miydi?

Kierstaad bu düşünceyle birlikte içinde bir kıpırtı hissetti,ama bir saniye sonra Berkthgar yaralı rengeyiğini gördü ve avtüm hızıyla devam etti.

Page 90: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Halat!" diye böğürdü Bruenor, dükkâncının ona sunduğukırnap sicimini yere fırlatarak. "Kolum kadar kalın olacak,lanet ork kafalı seni!

Bununla bir tüneli ayakta tutabileceğimi mi sanıyorsun?"

Telaşa kapılan dükkâncı, kınnap sicimini yerden aldı veattığı her adımla birlikte homurdanarak hızla uzaklaştı.

Bruenor'un solunda duran Regis, cüceye ters bir bakış attı.

"Ne var be?" diye sordu kızıl sakallı cüce, ileri sıçrayıptombul buçuklukla dosdoğru yüz yüze gelerek. Bir buçukmetre boyundaki cücenin tepeden bakabileceği pek fazlakimse yoktu, ama Regis o kimseler arasındaydı.

Regis, iki tombul elini birden kıvırcık kahverengi saçlarınadaldırıp kıkırdadı. "Kasanın geniş olması iyi bir şey," dedibuçukluk, kabadayı Bruenof dan biraz olsun korkmayarak."Yoksa Maboyo seni sokağa fırlatırdı."

"Pöh!" diye homurdandı cüce, başını çevirirken yanlankesik, tek boynuzlu miğferini kafasında dikleştirerek. "Onunişe ihtiyacı var. Benim de açılacak madenlerim var ve bu daMaboyo'nun cebine atanlar girecek demek oluyor."

"İyi bir şey tabii," diye mırıldandı Regis.

"Söylenmeye devam et bakalım," diye uyardı Bruenor.

Regis merakla başını kaldırıp baktı, yüzündeki ifade hayretdoluydu.

Page 91: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ne var?" diye üsteledi Bruenor, dönüp ona bakarak.

"Beni gördün," diye nefes verdi Regis. "Ve az önce beniyine gördün."

Bruenor cevap yetiştirmeye başladı, ama sözler boğazınadüğümlenip kaldı. Regis, Bruenor'un sol tarafında duruyorduve Bruenor sol gözünü Mithril Salonu'ndaki savaşta yitirmişti.Mithril Salonu ile Menzoberranzan arasındaki savaşınardından, Gümüşay'm en kudretli ruhbanlarından birisiBruenor'un alnından başlayan, gözünün üzerinden geçen veçenesinin yanma kadar çaprazlamasına inen yaraşmaiyileştirme büyüleri yapmıştı. O zamana kadar yaranınüzerinden epey zaman geçmişti ve ruhban, bunun yalnızca dışgörünüşünü düzeltmekten fazla işe yaramayacağınısöylemişti. Gerçekten de yaranın boğumları arasında yeni birgözün oluşması birkaç ay almıştı ve gözün büyüyüp normalboya gelmesi için de belli bir süre geçmesi gerekmişti.

Regis, Bruenofu aşağı çekip kendisine yakınlaştırdı.Buçukluk hiç beklenmedik bir şekilde Bruenor'un sağ gözünükapadı, diğer elinin işaret parmağını çıkarttı ve cücenin solgözüne batırır gibi yaptı.

Bruenor zıpladı ve gözüne doğru gelen eli yakaladı.

"Görebiliyorsun!" diye haykırdı buçukluk.

Bruenor, Regis'e sıkıca sarıldı, hatta onu havada döndürdü.Bu doğruydu, cücenin sol gözü tekrar görüyordu!

Page 92: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dükkândaki diğer birkaç müşteri de bu duygusal anıseyrediyordu ve Bruenor onların kendisine baktığının, dahada kötüsü gülümsediğinin farkına vardığı anda Regis'i sertçeyere bıraktı.

O sırada Maboyo, koluna geçirdiği ağır bir halat kangalıylageri geldi. "Bu isteğinizi karşılar mı?" diye sordu.

"Bu sadece bir başlangıç," diye ona kükredi Bruenor. Cücebir anda tekrar huysuzlaşmıştı. "Üç yüz metrelik halata dahaihtiyacım var."

Maboyo ona bakakaldı.

"Şimdi!" diye kükredi Bruenor. "Ya bana halat getirirsin, yada bana ve halkıma yüz yıl yetecek kadar yük arabasıylabirlikte Luskan'a giderim, ona göre!"

Maboyo bir süre daha bakakaldı, sonra pes etti ve deposunakoşturdu. Dükkânına kabarık bir cüzdanla girdiği andaBruenor'un onun elindeki malzemelerin çoğunu tüketeceğinianlamıştı. Maboyo mallarını yavaş yavaş, zamanla, alınan herşeyin çok değerliymiş gibi görünmesini sağlayarak vemüşteriden koparabileceği kadar fazla altın kopararak satmayıseverdi. Dağların bu tarafındaki en sıkı pazarlık ustası olanBruenor ise o oyunu yutmamıştı.

"Görüş yeteneğini geri kazanman aksiliğini hiç geçirmedi,"diye belirtti Regis, Maboyo gözden kaybolduğu anda.

Bruenor ona göz kırptı. "Oyunu bozma, Gümbürgöbek,"dedi cüce kurnazca. "Geri döndüğümüze memnun. İşlerini iki

Page 93: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

katına çıkarttık."

'Oldukça doğru,' diye fark etti Regis. Bruenor veBattlehammer Klanı'ndan iki yüz kişinin Buzyeli Vadisi'negeri dönmesiyle birlikte, Maboyo'nun dükkânı —ki Brynn-Shander'da ve On-Kasaba'da bulunan en büyük ve en iyistoklu dükkân buydu— epey iş yapacaktı.

Elbette ki bu, Maboyo'nun dünyadaki en huysuzmüşterilerle iş yapması anlamına geliyordu. Regis, tıpkı on yılönce, Kelvin Yığını'nın dibindeki vadi cüce çekiçlerininçmlamasıyla inlediği zamanlarda olduğu gibi, dükkâncı ileBruenor'un edeceği kavgaları düşününce kendi kendinekıkırdadı.

Regis uzun süre Bruenor’a baktı. Yuvaya geri dönmek çokhoştu.

KISIM 2

KADERİN SİSİ

Page 94: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Merkezde biz varız. Hepimiz kendi zihnimizde —bazılarıbuna kibir veya bencillik diyebilir ama— merkezdebulunuyoruz ve dünya bizim etrafımızda, bizim için ve bizimsayemizde dönüyor. Toplumun yaşadığı paradoks budur; bireyve çoğunluk. Bireyin arzuları sık sık çoğunluğunihtiyaçlarıyla tamı tamına zıt düşer. Aramızdan hangimiz,bütün dünyanın kişisel bir rüyadan ibaret olduğunudüşünmemiştir ki?

Bu gibi düşüncelerin kibirli veya bencilce olduğunainanmıyorum. Bu sadece algı meselesi; kendimizi başkabirisinin yerine koyabiliriz, ama dünyayı başka bir kişiningördüğü gibi göremeyiz, ya da başka birinin, hatta birdostumuzun zihnini ve kalbini etkileyen hadiseleriyargılayanlayız.

Ama denemeliyiz. Bütün dünyanın iyiliği için denemeliyiz.Bu, fedakârlığın; toplum için gerekli olan en temel ve enyadsınamaz nitelikteki özelliğin sınavıdır, işte paradoksburada yatar, zira eninde sonunda, mantıken, hepimizkendimizi diğerlerinden daha fazla düşünmek durumundayız.Yine de, eğer akıllı varlıklar olarak o mantık yolunu takipedersek, kendi ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi, içindebulunduğumuz toplumun ihtiyaçlarının üzerinde tutarız vetoplum diye bir şey kalmaz.

Ben Menzoberranzan'dan geliyorum, droyvlann şehrinden,benlik şehrinden. Bencillikle dolu yaşam tarzını gördüm. Sefilbir şekilde başarısız olduğuna da tanık oldum. Kişisel çıkarhüküm sürdüğünde, bütün toplum kaybeder ve sonunda kişisel

Page 95: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

çıkar için didinenlerin elinde gerçekten değerli olan hiçbirşey kalmaz.

Çünkü bu hayatta bulup bulacağımız değerli her şey,etrafımızdakilerle olan ilişkilerimize dayanır. Çünkü elletutulup gözle görülmeyen sevgi ve dostluk gibi kavramlaraeşdeğer olabilecek hiçbir somut madde mevcut değildir

Bu sebeple, o bencilliği aşmamız ve denememiz gerekli;umursamamız gerekli. Bu gerçeği, Kaptan Deudermont'aDerinsu'da yapılan saldırıdan hemen sonra açıkça gördüm.Kalbimin ilk meylettiği inanç, bu soruna benim geçmişiminsebep olduğu, hayatımın yine bir dostuma acı getirdiğiyönündeydi. Bu düşünceye tahammül edemiyordum. Kendimiyaşlı ve yorgun hissediyordum. Daha sonra, bu sorunun —benim değil de— Deudermont'un eski düşmanlarından çıkmışolabileceğini öğrenişim savaşmak için beni daha fazlayüreklendirdi.

Peki neden? Benim için mevcut olan tehlike hiç de küçükdeğildi; Deudermont, Cattibrie veya etrafımızdaki diğerkimseler için de öyle.

Fakat hislerini gerçekti, oldukça gerçek. Ben ise,kaynaklarını bulamasam bile, o hisleri fark edip anladım.Simdi, üzerinde düşündükçe, kaynağını da anlıyorum vebundan gurur duyuyonım. Bireyselliğin çöküşüne tanıkoldum; öyle bir dünyadan kaçtım. Deudermont'un benimgeçmişim yüzümden ölmesindense, ben onun geçmişiyüzünden ölmeyi tercih ederim. Bütün fiziksel acılarakatlanırım, hatta hayatımın sona ermesini dahi kabul ederim.Sevdiğim birisinin benim yüzünden acı çekip ölmesini

Page 96: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

izlemekten iyidir Yüreğimin, sevginin özünün, empatinin vemadde bedenimden daha büyük bir şeye ait olma ihtiyacımınyok edibnesindense, fiziksel kalbimin göğsümden sökülmesinitercih ederim.

Çok garip şeyler, şu hisler. Nasıl da mantığa rağmenuçuşup durur, en temel içgüdülere bile üstün gelirler. Çünküzamanın ve insanlığın gözünde, biz o ben merkezli içgüdülerezayıftık olarak bakarız; toplumun ihtiyacının kişininarzularından üstün olması gerektiğine inanırız. Sadecebaşarısızlıklarımızı kabul edip zayıflıklarımızın farkınavarırsak onları aşabiliriz.

Hep birlikte.

—Drizzt Do'Urden

BÖLÜM 7

MINTARN

Drizzt'in, panteri tespit etmesi için biraz uğraşması gerekti.

Page 97: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Derinsu’nun dört yüz mil güneybatısında bulunan MintarnAdası gür ağaçlarla örtülüydü ve Guenhwyvar ortamamükemmel bir şekilde karışmıştı; yerden altı metreyüksekteki bir dalın üzerinde duran panter, kendisini o kadariyi kamufle etmişti ki, bir geyik kedinin tam altından geçsedahi, sonunun yaklaştığını fark etmezdi.

Guenhwyvar bugün geyik avlamıyordu. Su Perisi sadeceiki saat önce, hiçbir bayrak veya flama dalgalandırmadan veismini muşambalarla kapatarak limana demir atmıştı. Fakat üçdirekli uşkuna muhtemelen tanınırdı, zira Kılıç Sahilinde bireşi yoktu ve şu anda serbest limana demir atmış haydutlarınbirçoğu geçmişte onun gazabından kaçmıştı. Bu sebepleDrizzt, Cattibrie ve Deudermont, rıhtımların hemen yanındabulunan Serbestgocuk adındaki tavernaya girdiklerinden kısabir süre sonra irtibata geçmişlerdi.

Şimdi, kasaba merkezinden sadece yüz metre ötedeki gürağaçlar arasında kendilerine bir pusu hazırlanacağını tahminederek bağlantı kuracakları kişiyi bekliyorlardı.

Orada ve o anda, Deudermont bu denli sadık ve güçlüdostların değerini gerçekten kavradı. Drizzt, Cattibrie ve herzaman tetikte olan Guenhwyvar etrafı kollarken, kaptan hiçbirpusudan korkmuyordu, hatta Kılıç Sahili'ndeki bütünkorsanlar üzerine çullanacak olsa bile! Yanında bu üçüolmasaydı Deudermont feci şekilde saldırıya açık olurdu.Yadsınamaz derecede güçlü, ama aynı derecede sağı solubelirsiz olan Robillard bile, kaptanın içini bu denlirahatlatamazdı. Deudermont bu üç yoldaşa, becerilerindençok sadık olmaları sebebiyle güveniyordu. Risk ne olursaolsun, içlerinden hiçbiri onu terk etmezdi.

Page 98: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Guenhwyvar'ın kulakları geriye yattı ve panter kısık seslehırladı; diğer üçünün kulaklarıyla duymaktan çok karınlarındahissettiği bir sesti bu.

Drizzt yere sindi ve bölgeyi taradı, doğuyu ve kuzeyi işaretettikten sonra ölüm kadar sessiz bir şekilde gölgeler arasınasüzüldü. Cattibrie bir ağacın arkasına geçti ve Taulmaril'inkirişine bir ok yerleştirdi. Drizzt'in hareketlerini takip etmeyeve irtibata geçecekleri kişinin ne kadar yaklaştığınıkararlaştırmak için o hareketlerden yararlanmaya çalıştı, amadrow gidivermişti. Gür ağaçların arasına daldığı anda sankiortadan kaybolmuş gibiydi. Az sonra anladığı üzere,Cattibrie'ın kılavuz olarak Drizzt'in hareketlerini takip etmesigerekmiyordu, zira ziyaretçileri orman içinde onlar kadarsessiz ve görünmez bir şekilde ilerleyecek kadar hünerlideğildi.

Deudermont sakince, ellerini arkasında kavuşturmuş birhalde açık alanda duruyordu. Arada sırada elini kaldırıyor veağzında duran pipoyu düzeltiyordu. O da, başka adamlarınçok yakında olduğunu ve etrafındaki ağaçlar arasındayerlerini aldıklarını hissetti.

"Buraya ait değilsiniz," diye beklenmedik bir ses geldigölgeler arasından. Konuşan kişi küçük, koyu renkli gözlereve tas şeklinde kesilmiş kahverengi saçlarının arasındanMayan kocaman kulaklara sahip, ufak tefek bir adamdı ve şuanda bulunduğu yerden yirmi adım ötede duran —ki hâlâkaptandan on metre uzaktaydı— birisinin onu tespit ettiğininfarkında değildi. Yedi yoldaşının yerinin de Drizzt, Cattibrieve özellikle Guenhwyvar tarafından bilindiğinin de farkındadeğildi. Panter, ağaç dalları arasında dolaşan bir gölgeydi, tek

Page 99: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir sıçrayışla dört adamın birden tepesine binecek şekildeyaklaşıyordu.

Konuşan adamın sol tarafında duran yoldaşlarından biriCattibrie'ı gördü ve yayını kaldırıp kadının olduğu yere doğruok atmaya hazırlandı.

Bir hışırtı duydu, ama bir tepki veremeden önce kara birsuret yanından geçti. Adam cıyaklayıp geri düştü ve ormanyeşili bir pelerinin hızla geçtiğini gördü. Ondan sonra suretgitmiş, adamı afallamış ve zarar görmemiş bir haldebırakmıştı.

"Brer'Cannon?" diye sordu, Deudermont'la konuşan kişi vebirkaç yerden hışırtılar geldi.

"Ben iyiyim," dedi afallayan Brer'Cannon çabucak.Doğruldu ve yanından neden geçtiklerini anlamaya uğraşti.En sonunda yayına dönüp baktığında, kirişin kesilmişolduğunu gördü ve sebebini anlayıverdi.

"Lanet olsun," diye söylendi Brer'Cannon, çalıları çılgınlargibi tarayarak.

"Gölgelerle konuşmaya alışık değilim," diye netçe, hiçürkmemiş bir tonla seslendi Deudermont.

"Yalnız değilsin," diye yanıtladı az önce konuşan kişi.

"Sen de öyle," dedi Deudermont hiç tereddüt etmeden."Öyleyse dışarı gel de işimizi görelim —tabii benimle her neişin varsa."

Page 100: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Gölgeler arasından gelen hışırtı sesleri arttı ve birkaçfısıltılı ses Dunkin adındaki sözcüye, gidip Su Perisininkaptanıyla konuşmasını söyledi.

En sonunda Dunkin doğrulup öne çıkacak kadar cesaretinitopladı. Bir adım atıp etrafına bakıyor, sonra bir adım dahaatıp yine etrafına bakıyordu.

Guenhwyvar'ın hemen altından geçti ve bunun farkınavarmadı, ki bu da Deudermonfun dudaklarında birgülümseme oluşturdu. Drizzt'in bir metre ötesinden geçti veonu da fark etmedi. Ama Cattibrie'ı gördü, ziraDeudermont'un durduğu küçük açık alanın hemenkenarındaki bir ağacın arkasında olan Cattibrie kendisinigizlemek için pek gayret göstermiyordu.

Dunkin soğukkanlılığını ve saygınlığını geri kazanmak içinçaba sarfediyordu. Uzun boylu kaptanın birkaç adım önünegeldi ve doğrulup dik durdu. "Buraya ait değilsiniz," dedi,sadece bir kez çatlayan bir sesle.

"Mintarn'm serbest bir liman olduğunu sanıyordum," diyeyanıtladı Deudermont. "Yoksa sadece haydutlar için mi öyle?"

Dunkin parmağını ileri uzattı ve cevap vermeye yeltendi.Ama sözler görünüşe bakılırsa yeterli olmayacaktı, böylecesadece anlamsız bir homurtu çıkarttıktan sonra susuverdi.

"Limana demir atmak isteyen gemilere herhangi birsınırlama getirildiğini hiç işitmedim," diye devam ettiDeudermont. "Benim gemim kesinlikle Mintarn Limanı'ndabayraksız ve ismini örtmüş bir şekilde duran tek gemi değil."

Page 101: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu son dediği yeterince doğruydu. Serbest limana yanaşangemilerin tamı tamına üçte ikisi açıkça kimliğinisergilemeden duruyordu.

"Sen Deudermont'sun, gemin de Derinsu'dan gelen SuPerisi," dedi Dunkin, itham dolu bir ses tonuyla. Konuşurkenkulağını çekiştiriyordu.

'Sinirsel bir tik olsa gerek,' diye mantık yürüttü kaptan.

Deudermont omuz silkip başıyla onayladı.

"Bir kanun gemisi," diye devam etti Dunkin, en sonundacesaretini biraz toplamayı başararak. Kulağını bıraktı."Korsan avcısı ve hiç şüphesiz buraya gelme sebebi de—"

"Benim amaçlarımı bildiğini sanma," diye sertçe sözünükesti Deudermont.

"Su Perisi'nin amacı her zaman bilinir," diye karşılık verdiDunkin, eşit derecede sert bir sesle. "O bir korsan avcısıdır veevet, Mintarn'da gerçekten de limana demir atmış korsanlarmevcut, hatta senin bu hafta peşine düştüğün korsanlar dabuna dahil."

Deudermont'un yüz ifadesi sertleşti. Bu adamın Mintarn'ınbir memuru olduğunu, tiran hazretleri TamheelEmbuirhan'dan gelen bir elçi olduğunu biliyordu. Tamheel,Mintarn'ı serbest liman olarak kazandığı üne layık bir yerolarak tutmaya niyetli olduğunu, Kılıç Sahili'ndeki bütünlordlara açıkça belirtmişti. Mintarn kan davalarının

Page 102: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

halledileceği veya kanun kaçaklarının yakalanacağı bir yerdeğildi.

"Eğer korsanlar için gelmiş olsaydık," dedi Deudermontaçıkça, "Su Perisi, açık ve korkusuz bir şekilde Derinsu'nunbayrağım dalgalandınrdı."

"Öyleyse kimliğinizi kabul ediyorsun," diye suçladıDunkin.

"Onu sadece sizin limanınızda belâ çıkmasın diyegizledik," diye rahat bir tavırla yanıtladı Deudermont. "Şuanda Mintarn Limanı'nda bulunan herhangi bir korsan gemisibizden intikam almak isterse, onları batırmak zorundakalacaktık ve eminim ki lordun, kendi limanının sulanndagemi enkazlan bulunmasından hiç hoşlanmaz. SeniSerbestgocuk'ta beni bulman için tam olarak bu sebeptendolayı göndermedi mi? Peki o zaman buraya gelip banakabadayılık etmeni neden emretti?"

Dunkin yine cevap verecek söz bulamıyor gibiydi.

"Peki sen kimsin?" diye sordu Deudermont, gergin adamıkonuşmaya teşvik ederek.

Dunkin, sanki mevkiini hatırlamış gibi bir kez dahadikleşü. "Dunkin Uzundirek," dedi açık seçik bir dille,"Serbest liman Mintarn'm Tiranı olan Lord TarnheelEmbuirhan'ın elçisiyim."

Deudermont sahte olduğu besbelli olan isme dikkât etti. Buadam muhtemelen yıllar önce ya başka bir hayduttan ya da

Page 103: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kanundan kaçıp Mintarn nhtımma sürünerek çıkmış vezamanla Tarnheel'in ada muhafız birliğine girmenin biryolunu bulmuştu. Deudermont, Dunkin'in bir elçi için iyi birseçim olmadığını fark etti. Diplomasi konusunda deneyimlideğildi ve büyük bir cesareti de yoktu. Ama kaptan, Tarnheeriküçük görmemesi gerektiğini biliyordu; söylendiğine göre,yıllar boyunca Mintarn'da nispeten asayişi sağlamış olanhünerli bir savaşçıydı o. Dunkin bir diplomat olarak hiç deetkileyici değildi, ama Tarnheel büyük ihtimâlle Deudermontile onun görüşmesine belli bir sebepten dolayı karar vermişti;muhtemelen onun ve gemisinin tiran hazretlerinin gözündehiç de önemli olmadığını Su Perisi'nin kaptanına göstermekiçin.

Diplomasi garip bir oyundu.

"Su Perisi herhangi bir korsan gemisiyle savaşa tutuşmakiçin gelmedi," diye adamı temin etti Deudermont. "Mintarn'dagizlenen herhangi bir adamı da aramıyor. Buraya, erzak almakve bilgi edinmek için geldik."

"Bir korsan hakkında," diye mantık yürüttü Dunkin, hiç dememnun görünmeyerek.

"Bir ada hakkında," diye yanıtladı Deudermont.

"Bir korsan adası mı?" karşılık verdi Dunkin ve yine sestonu, söylediği şeyi bir sorudan çok bir ithama dönüştürdü.

Deudermont piposunu ağzından çekti ve Dunkin'e sertçebakarak adamın sorusunu tek bir kelime dahi etmedenyanıtladı.

Page 104: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Denildiğine göre Diyarlar'daki başka hiçbir yerde,Mintarn'da olduğu kadar çok deneyimli deniz kurdu bulmakmümkün değilmiş," diye en sonunda konuşmaya başladıDeudermont. "Gerçekten efsane haline gelmiş bir adayıarıyorum, birçok çetin hikâyede anlatılan, ama sadece birkaçkişinin bizzat gitmiş olduğu bir ada."

Dunkin yanıt vermedi ve Deudermont'un neden bahsettiğihakkında hiçbir fikri yokmuş gibi göründü.

"Sana bir teklif sunacağım," diye önerdi kaptan.

"Pazarlık edecek neyin var?" diye çabucak karşılık verdiDunkin.

"Ben ve bütün mürettebatım sessizce ve limandan uzak biryerde Su Perisi'nde kalacağız. Bu sebeple Mintarn'm asayişigarantiye alınacak.

Adanızda bulunan herhangi birini, hatta meşhur hayduttandahi avlamak gibi bir niyetimiz yok. Fakat birçoğu, ahmaklıkedip Su Perisi'nin limandayken savunmasız olduğunu sanarakbizim peşimize düşebilir."

Dunkin başını sallayıp onaylamadan edemedi.Serbestgocuk'ta, limandaki birçok geminin Su Perisi'nigördüğüne hiç memnun olmadığı ve ona karşı birleşebileceğihakkında bazı fısıltılar duymuştu bile.

"Biz nhtım alanının yakm çevresinden uzak duracağız,"dedi Deudermont tekrar, "ve sen, Dunkin Uzundirek, banaistediğim bilgiyi getireceksin." Daha Dunkin bir cevap

Page 105: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

veremeden önce Deudermont ona altın sikkelerle dolu birkese fırlattı. "Caerwich," diye açıkladı kaptan.

"Caerwich'e gitmek için bir harita istiyorum."

"Caerwich mi?" diye kuşkucu bir tavırla tekrarladı Dunkin.

"Duyduğum hikâyelere bakılırsa, güneybatıdaymış," diyeyanıtladı Deudermont.

Dunkin nahoş bir bakış attıktan sonra sikkeleri gerifırlatmaya davrandı, ama Deudermont elini kaldınp onudurdurdu. "Derinsu Lordları, Mintarn'm misafirperverliğininkendi gemilerinden birisine gösterilmediğini öğrendiğinde hiçmemnun kalmayacaktır," diye çabucak belirtti kaptan. "EğerDerinsu'nun yasal gemileri için serbest bir liman değilseniz, ozaman sadece kanun kaçaklan için açık bir liman olduğunuzuilan etmiş sayılırsınız. Lordun Tarnheel böyle bir ilanınsonuçlanndan hiç memnun kalmayacaktır."

Bu cümle, Deudermont'un bir tehdide yaklaşmakisteyebileceği kadar yakm sayılırdı ve Dunkin sikke kesesinibir kez daha sıkıca kavradığında Deudermont rahatladı.

"Tiran hazretleriyle konuşacağım," diye belirtti kısa boyluadam.

"Eğer kabul ederse..." Dunkin bu kadannı söyledikten sonraelini salladı.

Deudermont piposunu ağzına geri koydu ve yayınıgevşetmiş, bütün oklarını sadağına geri yerleştirmiş bir halde

Page 106: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ortaya çıkan Cattibrie'a doğru başım salladı. Kadın, Dunkin'inyanından geçerken gözünü dahi kırpmadı ve adam da onunbakışına aynı şekilde karşılık verdi.

Fakat bir saniye sonra Drizzt, hemen yanındaki birçalılıktan dışarı fırladığında adamın kararlı tavrı eriyip gitti.Ve bir drow elfinin görüntüsü Dunkin'in gözünü korkutmayayetmiyorduysa, adamın sadece iki metre ötesindeki bir daldanaşağı atlayıp aniden ortaya çıkan üç yüz kiloluk kara panterinvarlığı yetiyor da artıyordu.

Dunkin, hemen ertesi gün kürek çekerek Su Perisi'ne gitti.

Deudermontun onu sıcak bir şekilde karşılamasına rağmen,adam sanki Kılıç Sahili'nde hızla bir efsaneye dönüşmekteolan bu gemi karşısında huşuya kapılmış gibi, güverteyetedirginlikle çıktı.

Dunkin'i açık güvertede, mürettebatın gözünün önündekarşıladılar.

Guenhwyvar astral yuvasında dinleniyordu, ama bu seferdiğerlerine Robillard ile Harkle katılmıştı. Büyücüler yanyana duruyordu ve Drizzt bunun iyi bir şey olduğunudüşündü. 'Belki de hünerli bir büyücü olan Robillard,Harkle'in güçlerini kontrol altında tutabilir,' diye mantıkyürüttü drow. Ve belki de Harkle'in hiç eksilmeyengülümseyişinin bir kısmı somurtkan Robillard'a bulaşır!'

"İstediğim bilgiyi edindin mi?" diye sordu Deudermont,konuyu dosdoğru sadede getirerek. Su Perisi bu zamana kadarsakince ve rahatsız edilmeden durmuştu, ama Deudermonfun

Page 107: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Mintarn Limanı'nda güvende oldukları konusunda hiçbir boşhayali yoktu. Kaptan, şu anda limanda bulunan bir düzinedenfazla geminin onların sonunu arzuladığını ve Mintarn'dan nekadar çabuk ayrmrsa o kadar iyi olacağını biliyorda Dunkin,kaptanın özel kamarasının kapısını işaret etti.

"Burada," diye ısrar etti Deudermont. "Bilgiyi ver ve git.Hiçbir gecikmeye tahammülüm yok ve mürettebatımdan birşey gizlemeye de ihtiyacım yok."

Bu konu üzerinde tartışmaya hiç niyeti olmayan Dunkinetrafına bakındı ve başını salladı.

"Bilgi?" diye sordu Deudermont Dunkin sanki şaşırmış gibibiraz, irkildi. "Ah, evet," diye kekeledi.

"Bir haritamız var, ama pek detaylı değil. Elbette ki eminolamıyoruz, çünkü sizin aradığınız ada sadece efsanedenibaret olabilir ve eğer öyleyse, elbette ki doğru harita diye birşey de olmaz."

Yaptığı esprinin hiç takdir edilmediğini kısa süre içindefark etti ve sakinleşip boğazını temizledi.

"Altınımı aldın," dedi Deudermont, başka bir uzunsessizlikten sonra.

"Tiran Hazretleri farklı bir bedel istiyor," diye yanıtladıDunkin.

"Altından daha fazlasını."

Page 108: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont'un gözleri tehlikeli bir şekilde kısıldı. Kasıtlıolarak piposunu ağzına götürdü ve uzun, çok uzun bir nefesçekti.

"Zor bir şey değil," diye onu temin etmekte çabuk davrandıDunkin.

"Ve lordum, bu bedel karşılığında basit bir haritadan dahafazlasını vaat ediyor. Yeterli miktarda erzak taşımak için birbüyücünün veya bir rahibin yeterince geniş bir depoyaratmasına ihtiyacınız olacak."

"Bu biz oluyoruz," diye söze daldı Harkle, konuşurken birkolunu Robillard'ın omzuna atarak ve somurtkan büyücününkaşları çatık bakışını gördüğü anda hızla geri çekerek.

"Ah, evet, ama buna hiç gerek yok, hiç gerek yok," diyeöttü Dunkin.

"Zira Tiran Hazretleri muhteşem bir sandığa, büyülü birdepoya sahip. Pek de fazla miktarda olmayan altın kesesi vebaşka bir iyilik karşılığında size onu ve haritayı ödünçverecek."

"Konuş bakalım," diye talep etti Deudermont, bumuammalı oyundan bıkarak.

"O," dedi Dunkin, Drizzfi işaret ederek.

Cattibrie'm ileri atılıp adamın yüzüne yumruğu indirmesiniengelleyen tek şey Drizzt'in hızla hareket edip kolunukaldırması oldu.

Page 109: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"O mu?" diye sordu Deudermont, duyduğunainanamayarak.

"Sadece drowla tanışmak istiyor," diye çabucak açıkladıDunkin, şu noktada tehlikeli bir zeminde yürümekte olduğunufark ederek. Mintarn çevresindeki su soğuktu ve adam takıyıya kadar yüzmek istemiyordu.

"Egzotik bir hediye olarak mı yani?" diye sordu Cattibrie,Drizzt'in kolunu ittirerek. "O ahmak tiranın için sana bir şeyvereyim de gör!"

"Hayır, hayır," diye açıklamaya çalıştı Dunkin. Eğer Drizzthiçbir alınganlık emaresi sergilemeyen sakin bir sesle arayagirmeseydi, Dunkin bu sözleri ağzından hiç çıkaramaz, sırf busaçma teklifi sunduğu için gemiden aşağı atılırdı.

"Lordunun isteğini açıkla," dedi drow sessizce.

"Harın sayılır bir ünün var, iyi drow," diye kekelediDunkin.

"Mintarn'a topallayarak gelen birçok korsan seninmarifetlerinden bahseder. Eğer Su Perisi şu ana kadar..."Durdu ve gerginlikle Deudermont'a baktı.

"Mintarn Limam'nda şu ana kadar saldırıya uğramadıysa,bunun sebebi drowdur," diye onun cümlesini bitirdiDeudermont.

"Gelip de seninle yüzleşmeye cesaret edemiyorlar," diyesözünü bitirmeye cüret etti Dunkin, tekrar Drizzt'e bakarak.

Page 110: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Lordum da savaşçılık şöhreti konusunda hatırı sayılır bir ünesahiptir hani."

"Kahretsin," diye mırıldandı Cattibrie, neyin gelmekteolduğunu tahmin ederek. Drizzt de konunun nereye gittiğinigörebiliyordu.

"Sadece bir müsabaka," diye bitirdi Dunkin. "Özel birdövüş."

"Kimin daha iyi olduğunu kanıtlamaktan başka bir sebebiyok," diye tatsızca yanıtladı Drizzt.

"Harita için," diye ona hatırlattı Dunkin. "Ve sandık için, kihiç de küçük bir ödül sayılmaz." Bir an düşündükten sonraekledi, "Kazansan da kaybetsen de bunları alacaksınız."

Drizzt önce Cattibrie'a, sonra Deudermont'a, sonra dakonuşulan her sözü dikkâtle dinlediklerim artık gizlemeyeçalışmayan mürettebata baktı.

"Haydi bitirelim şu işi," dedi drow.

Cattibrie onun kolunu yakaladı ve kendisiyle yüzleşmesiiçin döndürdü. Drizzt onun bunu tasvip etmediğini anladı.

"Senden böyle bir şey yapmanı isteyemem," dediDeudermont.

Drizzt yüzünde bir gülümsemeyle dosdoğru ona baktı."Belki de kimin daha iyi dövüşçü olduğu konusunda benim

Page 111: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

merakımın Tamheel'inkinden aşağı kalır bir yanı yoktur," dediCattibrie'a bakarak.

Genç kadın ise onu ve onun davranışının ardındaki amacıbunu yutmayacak kadar iyi biliyordu.

"Kara elfler Mithril Salonu'na gelmeden önce senin, Aegis-fang için Berkthgafla yaptığın dövüşten bir farkı var mı?"diye basitçe sordu Drizzt.

Cattibrie bunun doğru olduğunu kabul etmek zorundakaldı. Drow savaşından önce Berkthgar, eğer Aegis-fang'i onavermezse Bruenor ile olan ittifakını bozmakla tehdit etmişti.Cattibrie Konaktaşı'na gitmiş ve Berkthgar'ı bire bir dövüştemağlup ederek bu tartışmaya son noktayı koymuştu. Ohadiseyi hatırlayan ve dramın şimdiki görevini düşünenCattibrie, Drizzt'in kolunu bıraktı.

"Hemen geri döneceğim," diye söz verdi Drizzt ve köprüyedoğru Dunkin'i takip edip küçük kayığa bindi.

Deudermont, Cattibrie ve mürettebatın birçoğu onlarınkürek çekerek uzaklaşmasını izledi ve Cattibrie, kaptanınyüzündeki nahoş ifadeyi fark etti. Sanki Deudermont hayalkırıklığına uğramış gibiydi, zeki genç kadının oldukça iyianladığı bir şeydi bu.

"Dövüşmek falan istediği yok," diye kaptanı temin etti.

"Merakı yüzünden mi gitti?" diye sordu Deudermont.

Page 112: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Sadakati yüzünden," diye cevap verdi Cattibrie. "Başkahiçbir sebebi yok. Drizzt sana ve mürettebata dostlukla bağlıve eğer o herifle yapacağı basit bir müsabaka bize daha kolaybir yolculuk sağlayacaksa, dövüşmeye razı. Ama Drizzt'inhiçbir şeyi merak ettiği falan yok.

Ahmakça bir kibri de yok. Kılıç oyununda kimin daha iyiolduğu onun umurunda değil."

Deudermont başıyla onayladı ve yüz ifadesi aydınlandı.Genç kadının sözleri, kaptanın dostuna olan inancınıdoğruluyordu.

Dakikalar bir saate ve iki saate bağlandı, Su Perisi'ndekimuhabbet ise eninde sonunda Drizzt'in müsabakasından kendidurumlarına döndü.

İkisi de dörtgen tasarımlı olan iki gemi Mintarn'dan dışarısüzüldü. İkisi de açık denize çıkmadı, limanın ötesinderüzgâra doğru döndü ve nispeten sabit durmak için sağa solamanevra yapmaya başladı.

"Neden demir atmıyorlar ki?" diye sordu Waillan, pupagüvertesinde, Su Perisinin ölümcül balistasının arkasındaduran bir adama.

Geminin merkezine yakın bir yerde duran Cattibrie ileDeudermont bu sözlere kulak misafiri oldular ve birbirilerinebaktılar. İkisi de sebebini biliyordu.

Üçüncü bir gemi yelkenlerini fora etti ve Su Perisi'ninolduğu yöne doğru süzülmeye başladı.

Page 113: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bundan hiç hoşlanmadım," diye belirtti Cattibrie.

"Bir tuzağa düşürülmüş olabiliriz," diye yanıtladıDeudermont.

"Belki de Dunkin, şu denizci dostlarımıza Su Perisi'nin birsüreliğine belirli bir kara elften yoksun olacağı haberinivermiştir."

"Ben çanaklığa çıkıyorum," dedi Cattibrie. Taulmaril'iomzuna astı ve ana yelken direğine tırmanmaya başladı.

Robillard ile Harkle o sırada güverteye geri geldiler,görünüşe bakılırsa muhtemel tehlikenin farkındaydılar.Deudermont'a doğru başlarını salladılar ve arkaya, Waillan ilebalista ekibinin yanına geçtiler.

Sonra da beklediler, hepsi birden. Deudermont, üç gemininsinsice sokulma hareketlerini dikkâtle izledi. Derkendördüncü bir gemi Mintarnin uzun rıhtımından dışarı çıktı.Kaptan, etraflarının muhtemelen sarılmakta olduğunubiliyordu, ama aynı zamanda Su Perisi'nin birkaç dakikaiçinde demir alıp denize açılabileceğini de biliyordu, özelliklede Robillard’ın büyülü desteğiyle. Ve bu arada balista ileokçular, özellikle de yok edici yayıyla Cattibrie sayesinde, SuPerisi korsanların kendilerine açtığı her türlü yaylım ateşiylebaşa çıkabilirdi.

Deudermont'un o andaki esas endişesi gemisi değil Drizztidi. Eğer onu geride bırakmak zorunda kalırlarsa dramınbaşına neler gelebilirdi?

Page 114: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dürbünüyle bakan Cattibrie, Drizzt'in geri dönmekteolduğu haberini verince bu düşünce kayboldu, ama yeni birkorku belirdi. Deudermont ve diğer birçoğu kadının işaretettiği yere baktılar ve limandan çıkan üçüncü gemininönünde, sancak tarafında ilerleyen küçük kayığı gördüler.

"Robillard," diye haykırdı Deudermont.

Büyücü başıyla onayladı ve kayığı tespit etmek içindikkâtle baktı.

Derhâl bir büyü yapmaya başladı, ama daha ilk sözlerağzından yeni çıkmıştı ki, üçüncü korsan gemisinde bulunanmancınık atış yaptı. Kayığın hemen yanma bir zift topu düştüve neredeyse onu alabora edecekti.

"Yelkenler fora!" diye haykırdı Deudermont. "Demir al!"

Cattibrie'm yayı vızıldamaya başladı. Gemi hâlâ üç yüzmetreden uzakta olmasına rağmen yakınlaşan karavelayadoğru arka arkaya kuyruklu oklarını fırlattı.

Bütün liman derhâl harekete geçmiş gibiydi. Denizeaçılmış olan iki gemi yelkenlerini tamamen fora etti verüzgârı yakalamak için dönmeye başladı, üçüncü gemi,kayığa doğru bir atış daha yaptı ve dördüncü gemininyelkenleri —bu da komplonun bir parçasıydı— açılıverdi.

Daha Robillard’ın büyüsü etkisini gösteremeden önce,üçüncü bir zift topu kayığın arkasına isabet etti ve kıçtarafının bir kısmını götürdü.

Page 115: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Yine de sihirbazın büyüsü küçük kayığı yakalamayıbaşarmıştı.

Yönlendirilmiş bir dalga kayığın alüna girdi ve onu SuPerisinin olduğu yöne doğru hızla götürmeye başladı. Drizztartık faydasız hale gelmiş olan kürekleri bıraktı ve Dunkinçılgınlar gibi haykırdı. Uskunaya doğru çok hızlı bir şekildeyaklaşıyor olsalar dahi, hasar gören kayık Su Perisi'nevaracak kadar uzun bir süre su üzerinde kalmayıbaşaramayacaktı.

Robillard bu gerçeği fark etti ve kayık bata çıka ilerlerkenbüyüsünü bozdu. Aksi takdirde Drizzt ile Dunkin büyülüdalganın altına girip boğulacaklardı.

Deudermont'un zihni çılgınlar gibi çalışıyor, korsanlar ilearalarındaki mesafeyi ve onları yakalamalarına ne kadarzaman kaldığını hesaplamaya uğraşıyorda Yelkenler foraedilir edilmez Su Perisi'ni limana doğru döndürmesi gerektiğisonucuna vardı. Zira risk her ne olursa olsun Drizzt'i geridebırakamazdı.

Drizzt'in, yanında Dunkin ile birlikte çılgınlar gibi gemiyedoğru yüzmekte olduğunu görünce bütün hesaplan çabucakdeğişiverdi.

Dunkin, olayın bu şekilde gelişmesine Deudermont'tan biledaha fazla şaşırmıştı. Kayık battığında, adamın ilk içgüdüsüona drowdan uzaklaşmasını söylemişti. Drizzt'in iki tanepalası ve üzerine giydiği bir zincir zırhı vardı. Dunkinüzerinde kendisini ağırlaştıracak hiçbir şey taşımıyordu vedrowun kendisine tutunup muhtemelen ikisinin de

Page 116: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

boğulmasına sebep olacağını düşünmüştü. Fakat Drizzt,Dunkin'i şaşırtacak şekilde, sadece su üzerinde durmaklakalmıyor, aynı zamanda imkânsız derecede hızlı yüzüyordu.

Zincir zırh oldukça esnekti, Diyarlar'daki en iyidemircilerden birisi olan Battlehammer Klanı'ndan BusterBracer tarafından, en kaliteli malzeme kullanılarak ve drowusulünde tasarlanarak yapılmıştı. Ayrıca Drizzt ayaklarınıinanılmaz derecede hızlı çırpmasını sağlayan büyülü ayakbilekliklerini takmıştı. Dunkin'i yakaladı ve nerdeyse derhâlonu Su Perisi'ne doğru çekmeye başladı. Şaşkına uğrayanadam daha kendi başına yüzecek kadar aklını başınatoplayamadan önce Drizzt aradaki mesafenin neredeyse dörttebirini kapadı.

"Hızlı geliyorlar!" diye neşeyle seslendi Waillan, dostununbaşaracağını düşünerek.

"Ama sandığı düşürdüler!" diye gözlemledi Robillard,batıp çıkan kayığı işaret ederek. Yelkenlerini sonuna kadarrüzgârla doldurmuş olan üçüncü korsan gemisi, kayığınenkazının hemen ardından hızla gelmekteydi.

"Onu ben alırım!" diye haykırdı Harkle Harpel, bir işeyaramayı deliler gibi isteyerek. Büyücü parmaklarını şıklattıve bir büyünün sözlerini söylemeye başladı. Drizzt'in SuPerisi'ne ulaşma şansı bulabilmesi için korsan gemisini birşekilde yavaşlatmaları gerektiğini anlayan Robillard da büyüyapmaya başladı.

Fakat Robillard kendi büyüsünü neredeyse derhâl durdurduve merakla Harkle'a baktı.

Page 117: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Aniden Harkle'ın ayağının dibinde güvertede beliren balığıgörünce Robillard’ın gözleri belirgin bir biçimde genişledi."Hayır!" diye haykırdı ve onun ne çeşit bir büyü yaptığınıtahmin ederek Hamel'e doğru uzandı.

"Ekstra boyut büyüsüyle tılsımlanmış bir nesneye ekstraboyut büyüsü yapamazsın!"

Robillard doğru tahmin etmişti; Harkle git gide denizegömülen büyülü sandığı kayığın battığı noktada bir ek boyutkapısı yaratarak yanına çekmeye çalışıyordu. Bu iyi birfikirdi, daha doğrusu eğer Tarnheel'in Su Perisi'ne vaat ettiğisandık bir depolama sandığı —yani nesnenin boyutu veağırlığının birçok katı kadar yükü barındırabileceği ekstraboyut alanına sahip bir sandık— olmasaydı. Problem şuyduki, ekstra boyut büyüleri ve nesneleri genellikle birbirineuyum sağlamazdı. Bir depolama bohçasını bir depolamasandığının içine atmak feci sonuçlara yol açabilirdi. Mesela,kainatta bir yank açabilir, yakınlardaki her şeyi AstralDüzleme, hatta daha da kötüsü, varoluş düzlemleri arasındakibilinmeyen boşluklara fırlatabilirdi.

"Aman," dedi özür dilercesine Harkle, hatasını fark edipbüyüsünü bozmaya çalışarak.

Çok geç kalmıştı. Kayığın battığı bölgede kocaman birdalga patladı, yaklaşan karavelayı sarstı ve Drizzt ileDunkin'in üzerine yuvarlanarak onları Su Perisi'ne doğrufırlattı. Su çalkalanıp yükseldi ve devasa bir girdapoluşturarak dönmeye başladı.

Page 118: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Yelkenler fora!" diye haykırdı Deudermont, Drizzt ileDunkin'e ipler fırlatılırken. "Canınızı seviyorsanız yelkenlerifora edin!"

Yelkenler tamamen açıldı ve mürettebat onları rüzgârladolmaları için çekti. Su Perisi bir kez yalpalayıp derhâlilerlemeye başladı ve süratle limandan dışarı çıktı.

Peşlerindeki karavelanm işi o kadar da kolay değildi.Korsan gemisi rota değiştirip dönmeye çalıştı, ama git gidebüyüyen girdaba çok yakındı.

Girdabın kenarına gelip yükseldi ve şiddetle yana doğruçekildi, bu sırada mürettebatının çoğu güverteden düşüpkarmaşanın içine daldı. İki tam daire çizerek döndü. SuPerisi'nin üzerindekiler, korsan gemisi dönen suların içindegit gide daha derine batarken geminin yelkenlerinin gözdenkayboluşunu izlediler.

Ama dehşete kapılan Harkle dışında Su Perisi üzerindebulunan herkesin gözleri dışarıya, onları bekleyen iki gemiyedönmek zorunda kaldı. Deudermont'un niyetinin savaşatutuşmak değil, aralarından hızla geçip açık sulara çıkmakolduğunu anlayan Robillard bir sis bulutu oluşturdu.Waillan'm ekibiyle okçular serbest atış yaptılar, bu sıradamürettebattan birkaç kişi de Drizzt ile neye uğradığımşaşırmış olan Dunkin Uzundirek'i güverteye çekmekteydi.

"Kapağı sıkıca kapalı," dedi Drizzt Deudermont'a, yüzündemuzip bir gülümsemeyle. İçinde Caerwich'e gidiş haritasınıtaşıdığı bariz olan kapaklı bir parşömen tüpü çıkarttı.

Page 119: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont drowun omzuna hafifçe vurdu ve dümeninbaşına geri döndü. İkisi de durumu gözden geçirdi ve ikisi deSu Perisi'nin bu tuzağı atlatmakta pek sıkıntı çekmeyeceğisonucuna vardı.

İleri doğru bakanlar için durum parlak görünüyordu Amapupa köprüsü üzerinde duran Harkle Harpel olanları sadecedehşetle izleyebiliyordu. Mantıken, istemeden yol açtığıfelaket Drizzt ile kayıktaki diğer adamın hayatını kurtarmıştıve muhtemelen Su Perisi'nin kaçışını daha kolaylaştıracaktı.Ama nazik Harkle, girdabın içindeki karmaşa dolu sahneyi veboğulan adamların haykırışlarını hazmedemiyordu. Üst üste,"Ah, hayır," diye mırıldanıyor ve o zavallı adamlarıkaraveladan çıkartabilecek bir büyü arıyordu

Ama derken, girdap neredeyse oluştuğu kadar ani birşekilde yok oldu, su mükemmel bir şekilde düzleşti ve camgibi oldu. Karavela hâlâ orada duruyordu, yana doğru öyle biryatmıştı ki, neredeyse yelkenleri suya değecekti.

Harkle rahatlayarak nefes verdi ve kendisini dinleyebilecekher türlü tanrıya şükranlarını sundu. Su denizcilerle doluydu,ama hepsi de batmış gemi omurgasına ulaşabilecek kadaryakın gibi görünüyordu.

Harkle neşeyle ellerini çırptı ve pupa güvertesinden aşağıkoşturup dümenin başındaki Deudermont ile Drizzt'e katıldı.O sırada hücum tüm hızıyla başlamıştı; iki dörtgen tasarımlıgemi ile Su Perisi karşılıklı atış yapıyorlardı, fakat üçü debirbirine gerçek bir zarar verebilecek kadar yakın değildi.

Deudermont merakla Harkle'a baktı.

Page 120: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ne?" diye sordu sinirleri bozulmuş olan büyücü.

"Atabileceğin alev topun kaldı mı?" diye sorduDeudermont.

Harklein beti benzi attı. Girdap dehşetinin hemen ardından,başka bir gemiyi ateşe vermek istemiyordu. Ama kurnazDeudermonfun aklındaki şey bu değildi.

"Düşmanlarımızla aramızda suya bir tane alev topu at,"diye açıkladı ve Drizzt'e baktı. "Duman bulutunun içinegirecek ve iskeleye kıracağım, sonra sadece bize yakın kalantek bir korsan gemisiyle çekişmek durumunda kalacağız."

Drizzt başıyla onay verdi. Harkle'in yüzü aydınlandı vebunu büyük bir neşeyle kabul etti. Deudermont'un işaretinibekledi ve dalgaların hemen altına bir alev topu fırlattı.Bunun üzerine bir ışık parlaması oldu ve kesif bir buharbulutu oluştu.

Deudermont dosdoğru bulutun içine yöneldi ve dörtgentasarımlılar tahmin edildiği üzere onların kaçışını engellemekiçin döndüler.

Deudermont duman bulutunun içine girdikten kısa bir süresonra sertçe iskeleye doğru vira etti, dumanın içinde döndü veen sol tarafta duran korsan gemisinin öteki tarafına geçmişoldu.

Yakın geçiş yapacaklardı, ama Su Perisinin hızı veRobillardin büyülü savunması mevcutken bu durumDeudermont'u pek endişelendirmiyordu

Page 121: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bir patlama kısa süre içinde Deudermont'un fikrinideğiştirdi.

Robillard’ın savunma kalkanlarım yarıp geçen ve geminindonanımının hatırı sayılır bir kısmına hasar veren ağır birdemir toptu bu.

"Barutlu bir silahlan var!" diye kükredi Harkle.

"Neleri?" diye sordu Drizzt ile Deudermont aynı anda.

"Arkebus*," diye sızlandı Harkle ve elleri havada kocamandaireler çizmeye başladı. "Büyük bir arkebus."

* Ç.N. Arkebus: Taşınabilir ama ağır bir top cinsi. (İng:Arquebus)

"Bir ne?" diye sordu ikisi tekrar.

Harkle açıklama yapamadı, ama yüzündeki dehşet doluifade gayet yüksek sesle konuşuyordu. Barut nadir bulunantehlikeli bir şeydi, Gond rahiplerinin bulduğu acımasız birkarışımdı; katıksız patlayıcı enerjiyi metal namlulardanmisiller fırlatmak için kullanmaya yarıyordu ve sıklıkla topufırlatan namluyu da parçalıyordu. "Onda bir," tabiri, barutu iyibilenler arasında yaygındı. Bu deyiş, on atış denemesindenbirisinin büyük ihtimâlle geri tepeceği anlamına geliyordu.Harkle, bu denli tehlikeli bir saldın düzenlemeyi gözealdıklarına göre, bu korsanların gerçekten de Su Perisi'ndennefret ediyor olması gerektiğini düşündü.

Ama yine de, eğer onda bir kuralı doğruysa bile, ondadokuzluk pay Su Perisi'ni batırabilirdi!

Page 122: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Saniyeler geçtikçe, diğerleri, hatta Robillard dahi, nelerdöndüğünü ve neyle karşı karşıya olduklarını bilmeyerekçaresizce etrafa bakınırken Harkle bir şeyler yapmasıgerektiğini biliyordu. Barut, Diyarlafın güney kesimlerindedaha yaygındı ve uzun zamandan beri Cormyr'de kullanıldığısöylenirdi. Elbette ki Kılıç Sahili'nde de biraz su yüzüneçıktığı söylenirdi, özellikle de gemilerde. Harkle seçeneklerinidüşündü, barutun hacmini ve şiddetini ölçüp tarttı, elindebulunan silahlan gözden geçirdi.

"Metal bir silindir!" diye haykırdı Cattibrie, gözcüçanaklığından aşağı doğru. Dumanın arasından nişan alan topsilahını tespit etmişti.

"Yanında torbalar var mı?" diye haykırdı Harkle.

"Göremiyorum!" diye seslendi Cattibrie, zira duman bulutusüzülmeye ve korsan gemisini bulanıklaştırmaya devamediyordu.

Harkle zamanının dolmakta olduğunu biliyordu. Barutlutop atışları çok kesin ve net olmazdı, ama olması dagerekmiyordu. Çünkü bir atışta koca bir yelken direğiniindirebilir, hatta geminin omurgasına hafifçe isabet etse dahikocaman bir delik açıp uskunayı batırabilirdi.

"Ona nişan al!" diye haykırdı Harkle. "Silindire veetrafındaki güverteye!"

Cattibrie, asla Harkle Harpel'e güvenmezdi, ama o andakisözleri kulağa alışılmadık şekilde mantıklı geliyordu.Taulmarü'i kaldırdı ve silahı yok edemese bile etrafında

Page 123: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bulunan mürettebatı temizlemeyi düşünerek art arda iki okgönderdi. Büyülü oklar silindire çarpıp sektiğinde çıkankıvılcımları sisin arasından gördü ve topçulardan birisinihakladığında göğe yükselen acı dolu feryadı işitti.

Su Perisi hızla ilerlemeye ve korsan gemisine yaklaşmayadevam etti. Harkle tırnaklanın yiyordu. Aynı şekilde barutlusilahlardan haberdar olan Dunkin iri kulaklarınıçekiştirmekteydi.

"Ah, gemiyi döndür," dedi Harkle, Deudermonfa. "Çokyatansın, çok yakın. Onu tekrar ateşleyecekler, hem de tamsuratımızın ortasına. Ve bizi suya gömecekler."

Deudermont nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.Robillard'ın büyüsünün barutlu silahı durduramadığınıöğrenmişti.

Hakikaten de, genç kadının yüz ifadesine bakan Robillardve Harkle gülümsemekteydi.

"Drizzt onu yendi," dedi Robillard en sonunda.

Şaşırıp kalan Cattibrie, büyücüye doğru döndü.

"Merak ettiğin şey buydu," diye mantık yürüttü Robillard.

"Hepsini izledik," dedi Harkle. "Ah, elbette ki izledik. Çoksıkı bir müsabakaydı." Harkle yere sinip dövüş pozisyonualdı. Drizzt'in savaştaki halini elinden geldiğince taklitetmeye çalışıyordu, ki bu da elbette Cattibrie'a çok komikgeliyordu. "Sola doğru hamle yapti," diye başladı Harkle,

Page 124: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hareketi yaparak, "sonra o kadar hızlı ve yumuşak bir şekildesola kaçtı ki, Tarnheel bunu fark etmedi bile."

"Tabii darbeyi yiyene kadar," diye söze karıştı Robillard"Tiran hazretleri hâlâ öne doğru kılıç savurmaktaydı, sanki birhayalete saldırıyormuş gibi."

Bu sözler Cattibrie'a mantıklı geliyordu; az öncetanımladıkları manevranın adı "hayalet adımı" idi.

"Öyle olmadığını öğrendi, öğrendi ya!" diye uludu Harkle.

"Tiran hazretlerinin pek yakın bir zamanda kıçının üzerineoturamayacağını söylemekle yerinelim," diye bitirdi Robillardve iki büyücü kahkahaya boğuldu. Cattibrie, Robillard'ışimdiye kadar bu denli hayat dolu görmemişti hiç.

İkisi ulur gibi gülmeye devam ederek uzaklaşırken, gençkadın küpeşteye geri döndü. Şimdi, Drizzt'in dövüşün onuniçin önemli olmadığı konusunda ettiği sözlerin aslınıbiliyordu. Gelecek günlerde bu konuda drowa sataşacaktı.Aynı zamanda Drizzt kazandığı için gülümsemekteydi.

Bir sebepten dolayı, bu, Cattibrie için çok önemliydi.

BÖLÜM 8

Page 125: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

DENİZDE TOPLANTI

Su Perisi'ndeki tamirat iki gün daha devam etti veyelkenlerini tamamen fora etmesini engelledi. Yine de,kuzeyden esen güçlü rüzgâr sayesinde hızlı uşkuna, yelkenlerirüzgârla dolarak güneye doğru iyi bir süratle yol alıyordu.Mintarn'la büyük Moonshae Adaları'nın en güney noktasıarasında bulunan dört yüz millik mesafeyi sadece üç gündealmıştı ve Deudermont onu batıya, açık denize doğru çeviripMoonshaelefin güney kıyısından uzaklaştırdı.

"Moonshaelefi görerek iki gün daha yol alacağız," diyemürettebata bilgi verdi Deudermont.

"Corwell'e gitmiyor musun?" diye çabucak söze karıştıDunkin Uzundirek, ki her zaman soru soran kişi oymuşgibiydi. "Corwell'de karaya bırakılmak istiyorum. Bütünsöylenenlere göre, oldukça güzel bir şehirmiş." Adamınkabadayı tavrı, kulağını mıncıklamaya başladığı anda —kaygısını açığa vuran huzursuz bir tikti bu— hatırı sayılırölçüde etkisini kaybetmişti.

Deudermont baş belâsı adamı duymazdan geldi. "Eğerrüzgâr yarın, öğle vaktine kadar devam ederse, Ejderha Kafasıadındaki burundan geçeceğiz," diye açıkladı. "Sonra geniş birlimanı aşıp son tedariklerimizi edinmek üzere Wyngateadındaki bir köyde konaklayacağız. Sonra açık denizevuracağız, sanırım yirmi günlük bir yolculuk. Eğer rüzgârolmazsa iki katı."

Deneyimli mürettebat bunun zorlu bir yolculuk olacağınıanladı, ama başlarını sallayarak onayladılar ve hiçbirinden tek

Page 126: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir itiraz sözü bile gelmedi -tabii birisi müstesna.

"Wyngate mi?" diye itiraz etti Dunkin. "O yerdençıkabilmek için bir ay geçirmem gerekecek!"

"Senin ayrılacağını kim söyledi?" diye ona sorduDeudermont. "Seni istediğimiz yerde karaya bırakırız... geridöndükten sonra."

Bu sözler, adamın çenesini kapadı, ya da en azındandüşüncelerinin gidişatını değiştirdi. Zira daha Deudermontuzaklaşmak için üç adım atmamıştı ki Dunkin ona haykırdı."Yani eğer geri dönersek, demek istiyorsun!" diye seslendi."Kahrolası hayatının tamamı Kılıç Sahili'nde geçti.

Söylentileri biliyorsun, Deudermont."

Kaptan yavaşça, meşum bir tavırla dönüp adamla yüzleşti.İkisi de, Dunkin'in sözlerinin yol açtığı sessiz mırıltıların,uskunanm güvertesinde dolaşmaya başlayan fısıltılarınfarkındaydı.

Dunkin, Deudermont'a bakmıyor, güverteyi tarıyordu.Aniden huzursuz olan mürettebatı izlerken yüzündeki kurnazgülümseme genişleyip kocaman oldu. "Ah," diye bağırdışüpheyle. "Onlara söylemedin tabii."

Deudermont gözünü dahi kırpmıyordu.

"Onlara efsaneden bahsetmeden onları bir efsaneden ibaretolan adaya götürmeyi düşünmüyordun herhalde?" diye kurnazbir tonlamayla sordu Dunkin.

Page 127: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Herif entrikadan hoşlanıyor," diye Drizzt'e fısıldadıCattibrie.

"Belâdan hoşlanıyor," diye fısıldayarak cevap verdi Drizzt.

Deudermont uzun bir süre Dunkin'e baktı, kaptanın sertbakışı yavaş yavaş adamın aptal sırıtışını yüzünden çaldı.Sonra Deudermont Drizzt ve Cattibrie'a baktı —ne zamandesteğe ihtiyacı olsa Drizzt'e bakardı. İkisi de Dunkin'inmeşum sözlerine pek aldırış etmiyormuş gibi görünüyordu.

Onların özgüveniyle kuvvet bulan kaptan, her zamanolduğu gibi aklı başka bir yerdeymiş ve sanki muhabbetidinlemiyormuş gibi görünen Harkle'a döndü. Mürettebatıngeri kalan kısmı, en azından dümene yakın olanları hepsiniişitmişlerdi ve Deudermont içlerinden birkaçının huzursuzcakıpırdandığını görmüştü.

"Bize neyi söylememişsin?" diye dobra dobra sorduRobillard.

"Caerwich'in büyük gizemi neymiş?"

"Ah, Kaptan Deudermont," dedi Dunkin, hayal kınklığıylaiç geçirerek.

"Caerwich," diye başladı Deudermont sakince, "birefsaneden başka bir şey olmayabilir. Pek az kişi orayagittiğini iddia ediyor, zira çok uzakta, medeniyet görmüş tümtopraklardan uzakta."

Page 128: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bu kadarını zaten biliyoruz," diye belirtti Robillard. "Amaeğer sadece bir efsaneyse ve geri dönmek zorunda kalanakadar boş sularda dolaşacaksak, bunun Su Perisi'ne vereceğibir zarar yok. Bu değersiz solucanın ima ettiği şey ne?"

Deudermont, Dunkin'e o anda boğazına yapışmakisteyerek, sertçe baktı. "Oraya gidenlerin bazıları," diyebaşladı kaptan, sözlerini dikkâtle seçerek, "alışılmadık şeylergördüklerini iddia ediyorlar."

"Perili!" diye dramatik bir tavırla sözünü kesti Dunkin."Caerwich perili bir ada," diye ilan etti, yanında duranmürettebat üyelerine fal taşı gibi açık gözlerle bakmak içindönerek. "Hayalet gemiler ve cadılar!"

"Yeter," dedi Drizzt adama.

"Kapa çeneni," diye ekledi Cattibrie.

Dunkin çenesini kapadı, ama günü kazandığını düşünerekgenç kadına üstün bir tavırla baktı.

"Bunlar söylentiler," dedi Deudermont yüksek sesle."Wyngate'e varınca size anlatacak olduğum söylentiler, orayavarmadan önce değil."

Kaptan duraksadı ve bir kez daha etrafına bakındı ve busefer yüzündeki bakışla kendisiyle bu kadar uzun süre birlikteolmuş adamlardan dostluk ve sadakat diliyordu. "Sizesöyleyecektim," diye ısrar etti ve —muhtemelen Dunkindışında— gemideki herkes ona inandı.

Page 129: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bu yolculuk Derinsu için veya herhangi bir korsana karşıdeğil," diye devam etti Deudermont. "Benim için. RıhtımSokakta yaşanan hadise sebebiyle yapmam gereken bir şey.Su Perisi belki belâ, belki de cevaplar bulmaya gidiyordur.Ama sonuç ne olursa olsun gitmeliyim. İçinizden hiçbirinibenimle gelmeye zorlamayacağım. Korsan avlamak içinsözleşme imzaladınız ve yeri gelmişken söyleyeyim, bütünkaptanların dileyebileceği en iyi mürettebat oldunuz."

Yine bir duraksama yaşandı, bu seferki uzundu. Zira kaptantek tek her adamın, Cattibrie'ın ve en son olarak da Drizzt'ingözlerinin içine bakmıştı.

"Caerwich'e gitmek istemeyen herkes Wyngate'de karayaçıkabilir," diye teklif etti Deudermont. Bu, bütün mürettebatüyelerinin gözlerinin genişlemesine sebep olan olağandışı birteklifti. "Su Perisi'nde geçirdiğiniz zaman için ücretinizialacaksınız. Artı, benim şahsi kasamdan da prim alacaksınız.Geri döndüğümüzde..."

"Tabii dönerseniz," diye söze daldı Dunkin, amaDeudermont baş belâsını duymazdan geldi.

"Döndüğümüzde," dedi Deudermont yeniden, daha kararlıbir şekilde, "sizi Wyngate'ten alacağız. Sadakat konusundahiçbir soru sorulmayacak ve Caerwich'e yolculuk eden hiçkimseye ödül falan verilmeyecek."

Robillard homurdandı. "Her ada perili değil mi sanki?"diye sordu gülerek. "Eğer bir denizci fısıldanan her söylentiyeinanacak olsa Kılıç Sahili'nde gezinmeye cesaret edemez. Yok

Page 130: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Derinsu'nun deniz canavarlarıymış! Yok Ruathym'inçöreklenmiş yılanlanymış! Yok Nelanthefin korsanlanymış!"

"Sonuncusu yeterince gerçek ama!" diye laf attıdenizcilerden birisi ve gemideki herkes içten bir kahkahakoyverdi.

"Evet öyle!" diye yanıtladı Robillard. "Görünüşe bakılırsabazı söylentiler gerçek olabiliyor."

"Peki ya Caerwich periliyse?" diye sordu başka bir denizci.

"O zaman sabahleyin demir atarız," diye yanıtladı Waillan,pupa güvertesinin küpeştesine tutunmuş dururken, "veöğleden sonra denize açılırız."

"Ve geceyi de hortlaklara bırakırız!" diye bitirdi başka biradam, yine içten kahkahalara sebep olarak.

Deudermont gerçekten de onları takdir ediyordu, özelliklede Robillard'ı. Zira kaptan, ondan hiç bu denli bir destekgöreceğini ummamıştı. Daha sonra liste halinde mürettebatyoklaması yapıldığında, Su Perisi'nin tayfasından tek birkişinin bile Wyngate'te karaya çıkmayacağı anlaşıldı.

Dunkin bütün bunları katıksız bir şaşkınlıkla dinledi. PeriliCaerwich hakkındaki söylentilere biraz daha kötü bir havakatmaya, kelle uçurma hikâyeleri gibi bazı şeyler eklemeyeçalıştı, ama her seferinde ya azarla, ya da kahkahaylasusturuldu.

Page 131: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont'a gösterilen bu ortak destek karşısında neDrizzt ne de Cattibrie şaşırmıştı. İkisi de biliyordu ki, SuPerisi'nin mürettebatı gerçek dost olacak kadar uzun süredirberaberdi. Bu iki yol arkadaşı da dostluk hakkında, sadakatinne demek olduğunu anlayacak kadar fazla deneyim sahibiydi.

"Pekâlâ, ben Wyngate'te karaya çıkmaya niyetliyim," dedien sonunda, sinirleri bozulan Dunkin.

"Sana kim böyle bir seçenek sundu ki?" diye sordu Drizzt.

"Kaptan Deudermont az önce dedi ki..." diye konuşmayabaşladı Dunkin, Deudermont'a dönüp ithamla parmağınıuzatarak. Fakat sözleri boğazına düğümlenip kaldı, ziraDeudermont'un nahoş bakışı, o teklife kendisinin dahilolmadığını adama açıkça belirtiyordu.

"Beni burada tutamazsınız!" diye itiraz etti Dunkin. "Bentiran hazretlerinin elçisiyim. Mintarn'da serbest bırakılmamgerekirdi."

"Mintarn Limanı'nda öldürülmüş olacaktın," diye onahatırlattı Drizzt.

"Mintarn'da serbest bırakılacaksın," diye söz verdiDeudermont.

Dunkin bunun ne anlama geldiğini biliyordu.

"Su Perisi'ne düzenlenen saldırıda senin payının ne olduğukonusunda muntazam bir soruşturma yapma fırsat bulduktansonra tabii."

Page 132: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ben hiçbir şey yapmadım!" diye haykırdı Dunkin,kulağını çekiştirerek.

"Drizzt'in Su Perisi'nde olmasının her türlü korsansaldırısını engellediğini bana söylemenden hemen sonraDrizzt'i bizim güvertemizden alıp götürmen gayet manalıgörünüyor," dedi Deudermont.

"O pusu sırasında neredeyse öldürülüyordum!" diyekükreyerek itiraz etti Dunkin. "Eğer haydutların peşinizdeolduğunu bilseydim, limandan dışarı asla kayıklaçıkmazdım."

Deudermont Drizzt'e baktı.

"Bu yeterince doğru," diye kabul etti drow.

Deudermont bir süre duraksadıktan sonra başını sallayıponayladı.

Page 133: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Seni masum buluyorum," dedi Dunkin'e, "ve Caerwichyolculuğumuzdan dönüşte seni Mintarn'a geri götürmeyikabul ediyorum."

"O zaman beni Wyngate'ten alacaksın," diye mantık yürüttüDunkin, ama Deudermont kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Çok uzakta," diye yanıtladı kaptan. "Wyngate'temürettebatımdan kimse gemiden inmeyecek. Ve şimdiMintarn'a dönmek zorunda olduğum için, Caerwich'ten orayakuzey rotasını takip ederek ve Moonshaeler'in kuzeyindengeçerek gideceğim."

"O zaman beni Wyngate'te bırakın, ben de Moonshaelerinkuzeyindeki bir kasabada sizinle buluşmanın bir yolunubulayım," diye önerdi Dunkin.

"Hangi kuzey kasabasında?" diye sordu Deudermont.

Dunkin'in buna verecek cevabı yoktu.

"Ayrılmak istiyorsan Wyngate'te gemiden inebilirsin," diyeteklif etti Deudermont "Ama oradan Mintarn'a dönüşyolculuğunu sana garanti edemem." Bunun ardındanDeudermont sırtını döndü ve kamarasına yürüdü.

Arkasına bile bakmadan içeri daldı ve hüsrana uğramışDunkin'i, omuzları çökmüş bir halde dümenin başında yalnızbıraktı.

Page 134: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Caerwich hakkındaki bilgin sayesinde, bizim için çokdeğerli bir kaynak olacaksın," dedi Drizzt, adamın omzunahafifçe vurarak. "Burada olman takdir edilecektir."

"Ah, o zaman sen de gel," diye ekledi Cattibrie. "Birazmacera, biraz da dostluk görürsün. Daha fazla neisteyebilirsin ki?"

Drizzt ile Cattibrie, birbirilerine umut dolu gülücükleratarak uzaklaştılar.

"Ben de bu işte yeniyim," diye Dunkin'i teselli etti Harkle."Ama bunun çok eğlenceli olacağından eminim." Gamzelibüyücü, gülümseyerek ve kafasını aptal aptal sallayarakuzaklaştı.

Dunkin kafasını sallayarak küpeştenin kenarına gitti. SuPerisi'nden hoşlandığım kendisine itiraf etmek zorundaydı.Genç yaşında yetim kalan Dunkin, henüz bir çocukken denizeaçılmış ve bunun ardından, önündeki yirmi senenin büyük birkısmını korsan gemilerinde işçilik yaparak, Kılıç Sahili'ndekien azılı haydutların yanında çalışarak geçirmişti. Hayatındabu kadar dostlukla dolu bir gemi görmemişti ve Mintarn'dakikorsan pususundan kaçışları da son derece heyecan vericiolmuştu.

Şu son birkaç gündür durmadan şikâyet eden bir ahmakgibi davranmıştı. Ayrıca Deudermont onun geçmişini biliyorolmalıydı, ya da en azından Dunkin'in eskiden korsanlıkyaptığından şüpheleniyordu. Yine de kaptan ona esirmuamelesi yapmıyordu ve kara elfin sözlerine bakılacakolursa, Dunkin'in de onlarla Caerwich'e gelmesini istiyorlardı.

Page 135: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dunkin küpeşteye yaslandı, pruvanın dalgalan arasında biryunus sürüsünün dans ederek yüzdüğünü gördü vedüşüncelere daldı.

"Yine onları düşünüyorsun," diye bir ses geldi huysuzcücenin arkasından. Bu, Regis'in sesiydi, bir dostun sesi.

Bruenor cevap vermedi. Kelvin Yığını'nm dört milgüneyinde bulunan cüce vadisinin kenarındaki yüksek birnoktada, Bruenor Yokuşu diye bilinen bir yerde durmaktaydı.Burası cüce kralın düşüncelere dalma mekânıydı. Yığınhalindeki bu taşlar düz tundranın pek yükseğinde olmasa bile—taş çatlasa otuz metre yüksekteydi— bu dar ve dik patikayane zaman çıksa, Bruenor’a yıldızlara doğru yükselmiş gibigelirdi.

Regis son beş metreyi tırmanıp sakallı dostunun yanmagelirken oflayıp pufladı. "Geceleyin burayı gerçekten de çokseviyorum," diye belirtti buçukluk. "Ama bir ay sonra pekfazla gece göremeyeceğiz!" diye devam etti neşeyle,Bruenor'un yüzüne bir gülümseme getirmeye çalışarak. Bugözlemi yeterince doğruydu. Çok, çok kuzeyde bulunanBuzyeli Vadisi'nin yaz günleri gerçekten çok uzundu, amagüneş sadece birkaç saatliğine gökyüzünü süslerdi.

"Burada pek fazla zamanım yok," diye hemfikir olduBruenor. "O zamanı da yalnız başıma geçirmek istiyorum."Konuşurken Regis'e doğru döndü ve buçukluk karanlığıniçinde bile cücenin kaşları çatık yüzünü görebildi.

Regis bu yüz ifadesinin asıl sebebini biliyordu. Bruenorısırmaktan çok havlayan bir tipti.

Page 136: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Burada tek başına mutlu olmayacaksın ki," diye karşılıkverdi buçukluk, "Drizzt ile Cattibrie'ı düşüneceksin ve tıpkıbenim özlediğim gibi onları özleyeceksin, sabahleyin ise tamanlamıyla hırlayıp duran bir yetiye dönüşeceksin. Bunaelbette ki izin veremem," dedi buçukluk, bir parmağınıhavada sallayarak. "İşin aslı, bir düzine cüce buraya gelip deseni neşelendirmem için bana yalvardı durdu."

Braenor pufladı, ama mantıklı bir cevap veremedi.Regis'ten yüzünü çevirdi, bunun büyük bir sebebi ağzınınkenarında kıvrılan gülümseme belirtisini buçukluğungörmesini istememesiydi. Drizzt ile Cattibrie'in yokluğundageçen altı yıl zarfında Regis, Bruenor'ım en yakın dostu olupçıkmıştı. Fakat Stumpet Rakingclaw adındaki bir cücerahibesi de, her an Bruenor'un yanındaydı, özellikle de buaralar. Cüce kral ile dişi cüce arasında daha derin bir bağınoluştuğu hakkında bazı fısıltılar dolaşmaktaydı.

Ama Bruenor'u en iyi tanıyan kişi Regis idi. Bruenor'unitiraf etmesi gerekirdi ki, gerçekten de yanında birisine ihtiyaçduyduğunda buraya gelip onu bulan kişi de Regis idi. BuzyeliVadisi'ne geri döndüklerinden beri Drizzt ile Cattibrieneredeyse sürekli olarak yaşlı cücenin aklındaydı.

Bruenor'u derin bir depresyona girmekten kurtaran iki şeyvardı; birisi, cüce madenlerini yeniden açabilmek için yapılanaralıksız çalışmalar ve diğeri ise, her zaman yanında olan, herzaman gülümseyen ve Drizzt ile Cattibrie'ın onun yanına geridöneceği konusunda her zaman Bruenor'a teselli veren Regisidi.

Page 137: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Sence şimdi neredelerdir?" diye sordu Regis, uzun birsessizliğin ardından.

Bruenor gülümsedi ve omuz silkti. Buçukluğa doğru hiçdönmeden güney ve batıya baktı. "Orada bir yerde," verdiğitek yanıt oldu.

"Orada bir yerde," diye tekrarladı Regis. "Drizzt ileCattibrie. Sen de onları özlüyorsun, tıpkı benim gibi."Buçukluk cüceye yaklaştı ve Bruenor'un kaslı omzuna birelini koydu. "Ayrıca kediyi de özlediğim biliyorum," dediRegis, bir kez daha cüceyi karanlık düşüncelerinden çekipayırarak.

Bruenor ona baktı ve sırıtmadan edemedi. Guenhwyvafdansöz edilmesi Bruenor'a sadece panter ile aralarında geçendidişmeyi hatırlatmakla kalmıyor, aynı zamanda iki can dostuDrizzt ile Cattibrie'ın yalnız olmadığını ve kendi başlarınınçaresine bakabileceklerini de hatırlatıyordu.

Cüce ve buçukluk o gece, vadiye adını veren aralıksızrüzgârın sesini dinleyerek ve kendilerini yıldızlar arasındahissederek uzun bir süre boyunca orada sessizce durdular.

Wyngate'te erzak toplama işi gayet iyi gitti ve tedarikleritamamen sağlanıp onanmlan bitmiş olan Su Perisi denizeaçılıp kısa süre içinde Moonshaelert çok geride bıraktı.

Fakat, Moonshaeler'in batı sahilinden ayrıldıklarının ertesigünü rüzgâr büyük ölçüde azaldı. Görünürde hiçbir karaparçası yoktu ve engin okyanusun ortasındaydılar.

Page 138: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Gemide Robillard varken uskunanın gidişi tamamendurdurulamazdı. Ama yine de büyücünün güçleri sınırlıydı;yelkenleri çok uzun süre boyunca rüzgârla dolu tutamazdı. Busebeple, geminin yavaşça ilerlemesini sağlayan sürekli biresintiyle yetinmek zorunda kaldılar.

Günler böyle, olaysız ve sıcak bir şekilde geçip gitti. SuPerisi okyanus dalgalan üzerinde gıcırdayarak ve sağa solasallanarak ilerliyordu.

Deudermont, Wyngate'ten ayrıldıktan üç gün sonra erzakpaylaşımı konusunda katı kurallar getirdi. Bunun sebebi,erzak stoklarını korumak olduğu kadar, git gide artan deniztutması hastalığını yavaşlatmaktı. En azından mürettebat,korsanlar konusuna kafa yormuyordu. Bu kadar açıklara pekaz gemi gelirdi, bu gemiler de kesinlikle yük veya tüccargemisi olmazdı; yani burada bir korsanı mutlu edecek kadarçekici bir şey bulunmazdı.

Tek düşmanları deniz tutması, güneş yanığı ve dümdüzsudan başka hiçbir şey görmeden geçirilen günlerinyeknesanlığıydı.

Beşinci günlerinde biraz heyecan yaşadılar. Pruvakalasında duran Drizzt bir kuyruk yüzgeci gördü. Uskunayaparalel olarak giden iri bir köpekbalığınm yüzgeciydi bu.Drow, o sırada gözcü çanaklığında bulunan Waillan'ahaykırdı.

"Yedi metrelik!" diye aşağı seslendi genç adam, ziradurduğu yüksek yerden, iri balığın gölgesini görebiliyordu.

Page 139: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bütün mürettebat heyecanla haykrnp zıpkınlarını alarakgüverteye çıktı. Fakat, Waillan aşağıya doğru sayılarınıhaykırdığında ve bütün mürettebat bu köpekbalığınm yalnızolmadığını anladığında hayvanı mızrakla avlama hakkındakibütün düşünceleri bir anda korkuya dönüştü.

Sayıları değişiyordu —köpekbalığı kuyruklarını anidenhareketlenen suyun arasından tespit etmek zordu— amaWaillan'm tahminince, ki tahminin doğru olduğuna şüpheyoktu, sürünün sayısı birkaç yüze ulaşıyordu.

Birkaç yüz! Ayrıca birçoğu Drizzt'in ilk tespit ettiği balıkkadar iriydi. Heyecan sözleri kısa süre içinde yerlerini dualarabıraktı.

Köpekbalığı sürüsü gündüz ve gece boyunca Su Perisi'ninyanında kaldı. Deudermont, köpekbalıklarının bu geminin neolduğunu anlamadıklarını tahmin etti. Ve kimse yüksek sesledile getirmese bile, hepsi onunla aynı şeyi düşünüyor, oburbalıkların Su Perisi'ni hızla yüzen bir balina zannetmemesiniumut ediyordu.

Ertesi sabah köpekbalıkları, geldikleri kadar ani veanlaşılmaz bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Drizzt sabahınbüyük bir bölümünü geminin küpeştelerinde dolaşarak, hattabirkaç kez ana direkteki gözcü çanaklığına çıkıp etrafabakmarak geçirdi. Köpekbalıkları gitmişti, öylece gitmişlerdi.

Sabahın ilerleyen saatlerinde, gökyüzü gezintilerindenbirisini bitirip ana direkten aşağı inen Drizzfe, "Bize cevapvermiyorlar," diye belirtti Cattibrie. "Bunu asla yapmıyorlar.

Page 140: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kesinlikle bildikleri yollardan gidiyorlar, ama bizgidemiyoruz."

Bu Drizzt'e yalın bir gerçek gibi geliyordu; etrafındakidünyanın onun için, hatta hayatlarının büyük bir kısmınıdenizde geçiren Deudermont gibiler için dahi ne kadar dabilinmedik olduğunu hatırlatan basit bir gerçekti. Sudanoluşan bu dünya ve içinde yaşayan büyük yaratıklar, onunasla gerçekten anlayamadığı bir ritimle hareket ediyordu.Bunu anlayışı ve her ne yöne bakarsa baksın ufuk çizgisindedümdüz deniz suyu görmesi gerçeği, Drizzt'e kendilerinin nekadar küçük olduğunu ve doğanın ne kadar üstünolabileceğini hatırlattı.

Bütün eğitimine, kaliteli silahlarına, savaşçı yüreğinerağmen, drow kolcu küçük bir varlıktan, mavi-yeşil birhalının üzerindeki minik bir noktadan ibaretti.

Drizzt, bu düşünceyi aynı anda hem huzur bozucu hem derahatlatıcı buldu. O küçük, önemsiz bir varlıktı. Su Perisi'nekolayca yetişen o balıkların bir lokmada yutabileceği bircanlıydı. Ve yine de çok daha büyük bir şeyin parçasıydı,hayal gücünün dahi kavrayamayacağı kadar engin birmozaikteki bir çini tanesiydi.

Bir kolunu rahatça Cattibrie'ın omzuna doladı ve kendisini,kendi rengine uyan bu çini tanesiyle birleştirdi; genç kadın daona yaslandı.

Ertesi gün rüzgâr yeniden çıktı ve uşkuna, tezahüratlareşliğinde tekrar hızla ilerlemeye başladı. Fakat Robillard’ınneşesi kısa süre içinde kayboluverdi. Büyücünün hava

Page 141: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

durumunu tahmin etmekte kullanabileceği bazı büyülerimevcuttu ve Deudermonf a, bu rüzgârların çok şiddetli birfırtınanın öncüleri olduğu haberini verdi.

Ne yapabilirlerdi ki? Yakınlarda hiçbir liman, hiçbir karaparçası yoktu. Deudermont her şeyin elden geldiğince sıkı birşekilde güverteye çivilenmesini emretti.

Bunun ardından Cattibrie'ın hayatında yaşadığı en felaketgecelerden birisi geldi. Uskunanın üzerinde yolculuk edenherkesin şimdiye kadar görmüş olduğu en feci fırtınalardanbirisiydi bu. Su Perisi fırtınanın ortasında yol alırken,Deudermont ile kırk kişilik mürettebatı güverte altındakikamaralara sıkış tepiş doluştu. Uzun ince gemi çılgınlar gibisavruluyordu ve birkaç kez alabora olma tehlikesi atlattı.

Robillard ile Harkle çılgınlar gibi çalışıyordu. Robillardfirtınanın büyük bir kısmı boyunca güvertede kaldı. Bazenaşağıya inip kendisini korumak ve güverteyi büyülü,bedeninden ayrılmış gözlerle izlemek zorunda kalıyordu. Busırada, şiddetli rüzgârları engellemek için büyüler yapmayaçalışıyordu. Harkle, yanında Guenbvvyvar ve birkaçmürettebat üyesiyle birlikte en aşağı depoda emekliyor,sıçanları kovalıyor, erzak dolu sandıkları kenara itiyor vegemi omurgasını inceliyordu. Harpel'in ortamı iyiceaydınlatacak ve ahşaptaki çatlakları örtmek için kalaslarıgenişletecek bir büyüsü vardı. Mürettebat üyeleri iseellerindeki katranlı halatları su sızdıran kalasların arasınaçekiçle sıkıştırıyordu.

Cattibrie'ın midesi kıpırdayamayacak kadar bulanıyordu —diğer bir sürü kişinin de durumu aynıydı. Geminin sallanması

Page 142: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

öyle feci bir hal aldı ki, mürettebat üyelerinin duvarlara vurupsekmemek veya birbirilerine çarpmamak için kendilerinidurdukları yere bağlamaları gerekti. En şiddetli sarsıntıyıyaşayan zavallı Dunkin oldu. Diğerlerinden daha şiddetli olanbir savruluş sırasında, kendisine sunulan ipi almak için ileriuzanan Dunkin, tepetaklak bir halde uçtu ve bir kalasa okadar şiddetle çarptı ki, bir omzu çıktı ve bileği kırıldı.

O gece Su Perisi'nde kimse uyuyamadı.

Ertesi sabah gemi kötü bir şekilde iskele tarafına doğru yanyatmıştı, ama hâlâ yüzüyordu ve fırtına tek bir can kaybı dahiolmadan atlatılmıştı.

Mürettebat —tabii çalışacak durumda olanlar— tek biryelkeni kaldırmak için bütün sabah çalıştı.

Öğle vaktine doğru, Cattibrie gözcü çanaklığından aşağıhaykırdı ve kuzeybatıda havada bir sürü kuş olduğunu haberverdi. Deudernont rahatlayarak nefes verdi. Fırtınanın onlanrotalarından çıkarttığından ve Caerwich yolunda haritayageçmiş en son adalar olan Marn Kayaları'na çıkmalarınayetecek kadar çabuk toparlanamayacaklarından korkmuştu.

Anlaşıldığı üzere kararlaştırdıkları rotadan çokgüneydediler ve canla başla çalışmaları gerekti, özellikle dezavallı Robillard ile Harkle’ın. İki büyücünün de gözlerininaltında, hem bedensel hem de büyüsel yorgunluklarınıgösteren morumsu torbacıklar belirmişti.

Her nasılsa, Su Perisi kayalara varabilecek kadar yöndeğiştirmeyi başardı. Buraya verilen isim gayet münasipti.

Page 143: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Martı Kayaları, bazıları Su Perisi'nden küçük, birçoğu daancak iki ya da üç adamın üzerinde durabileceği kadar büyükkayalardan oluşan bir kara parçasıydı. Bir iki tane büyük kayaparçası vardı, bunlardan birisi yaklaşık bir mil uzunluğunda,ama geniş olan kayalar martı pisliğiyle kaplı olduğundandolayı griden çok beyazdı. Su Perisi kayalara yaklaşırken,binlerce ve binlerce martı, tam anlamıyla bir bulut oluşturarakgeminin etrafında uçuştu ve buraya, yani özel bölgelerinegiren bu izinsiz gemiye hiddetle cıyakladı.

Deudermont suyun daha sakin olduğu, onarımların daharahatça yapılabileceği ve mürettebattaki herkesin, başkahiçbir sebepten olmasa bile altüst olan midelerini yatıştırmakiçin sırayla karaya çıkabileceği küçük bir girinti buldu.

O günün ilerleyen saatlerinde, Martı Kayalan'nın denizseviyesinden yaklaşık yirmi metre yukarıda bulunan enyüksek noktasında Deudermont, yanında Drizzt ve Cattibrieile birlikte durmaktaydı. Kaptan, her ne kadar dümdüz sudanbaşka bir şey görmeyi beklemese bile, dürbünüyle güneyebakıyordu.

Moonshaelefin en batı bumu ile Martı Kayaları arasındabulunan beş yüz millik mesafeyi yaklaşık iki haftadaaşmışlardı, ki bu da Deudermont un tahmin ettiği süreninyaklaşık iki katıydı. Yine de kaptan, erzaklarının yeteceği veCaerwich'e varacakları konusunda kendisinden emindi. SuPerisi Wyngate'ten ayrılalı beri o ada hakkında pek fazla şeykonuşulmamıştı. En azından açıkça konuşulmamıştı, ziraDrizzt mürettebattan birçoğunun endişeyle fisıldaştığı şeylerekulak misafiri olmuştu.

Page 144: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bunlar, hortlak hikâyeleri ve benzeri şeylerdi.

"Beş yüz mil geride kaldı ve gidilecek beş yüz mil dahavar," dedi Deudermont, dürbününü gözüne dayamış bir haldegüneye ve batıya bakarak. "Güneyde, buraya pek de uzakolmayan bir ada var ve orada daha fazla tedariksağlayabiliriz."

"İhtiyacımız var mı?" diye sordu Drizzt.

"Caerwich'e kadar ve oradan dönüşte iyi bir hızla yolalırsak yok," diye yanıtladı Deudermont.

"Ne düşünüyorsun öyleyse?" diye sordu Cattibrie.

"Gecikmelerden ve yolculuktan usanmaya başladım," diyeyanıtladı Deudermont.

"Yolun sonundaki şeyden korkuyorsun da ondan," diyemantık yürüttü Cattibrie dobra dobra. "Caerwich'te nebulacağımızı, hatta bir Caerwich olup olmadığını kimbilebilir?"

"Orada bir yerde," diye ısrar etti kaptan.

"Dönüş yolumuzda, sözünü ettiğin şu diğer adada durmaimkânımız var," diye önerdi Drizzt. "Kesinlikle Caerwich'egitmeye yetecek kadar erzağımız mevcut."

Deudermont başıyla onayladı. Öyleyse dosdoğruCaerwich'e yollanmaları ve yolculuklarının en son ayağını datamamlamaları gerekiyordu.

Page 145: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kaptan yıldız ilmini biliyordu —onu Martı Kayalan'ndanCaerwich'e götürebilecek tek şey de yıldızlardı. Tarnheel'inkendisine verdiği haritanın doğru çıkmasını umut etti.

Caerwich'in gerçekten var olmasını umut etti.

Yine de, Deudermont'un kalbinin bir kısmı, onun varolmamasını diliyordu.

BÖLÜM 9

CAERWICH

"Şu Caerwich denilen ada ne kadar küçük?" diyeDeudermont'a sordu Cattibrie. Denizde bir hafta dahageçmişti ve bu seferki olaysızdı.

Her ne kadar uşkuna ağzına kadar mürettebatla dolu olsa vebir kişinin diğerlerinden ayrılıp tek başına kalacağı pek az yerbulunsa bile, bu hafta boşlukla ve yalnızlıkla geçmişti. Enginokyanusta durum hep böyledir, asla fiziksel olarak yalnızkalmazsınız, ama bütün dünya çok uzaktaymış gibi görünür.Cattibrie ile Drizzt sadece öylece durarak, dalıp giderek,

Page 146: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

masmavi örtünün dalgaları üzerinde sürüklenerek, birlikteama yalnız başlarına saatler geçirdiler.

"Birkaç mil kare," diye dalgın dalgın yanıtladı kaptan,sanki bu cevap bir şartlı refleksmiş gibi.

"Ve onu bulabileceğini mi düşünüyorsun?" Kadının sestonundaki belirgin gerginlik, Drizzt'ten ve Deudermont'tanaylak bir bakış yemesine sebep oldu.

"Martı Kayalan'ra bulduk," diye Cattibrie'a hatırlattı Drizzt.Her ne kadar kendi sesinde de o bariz rahatsızlık tınısı olsabile, kadının somurtkan havasını dağıtmaya çalışıyordu."Onlar da pek büyük değillerdi."

"Pöh, onları herkes biliyor," diye karşılık verdi Cattibrie."Batıya doğru dümdüz git, o kadar."

"Nerede olduğumuzu ve nereye gitmemiz gerektiğimbiliyoruz," diye ısrar etti Deudermont. "Ayrıca harita gibi birgerçek de var; yani denizde körlemesine dolaşmıyoruz."

Cattibrie kafasım çevirip omzunun üzerinden geriye, pupagüvertesini temizlemekle meşgul olan Dunkin'e, yani haritayıonlara sağlayan kişiye ters bir bakış attı. Sırf kadının nahoşyüz ifadesi dahi Deudermont'un iddiasına bir cevap vermeyeyetiyor, kadının haritanın ne kadar güvenilir olabileceğihakkındaki fikrini kaptana açıkça söylüyordu.

"Ayrıca büyücülerin uzakları görebilecekleri yeni gözlerivar," dedi Deudermont. Cattibrie bunun doğru olduğunu farketti, fakat o "gözlerin" ne kadar güvenilir olduğunu da merak

Page 147: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ediyordu. Harkle ile Robillard, Martı Kayaları'ndan birkaçkuş almış ve büyüleri sayesinde onlarla iletişimkurabildiklerini iddia etmişlerdi. İki büyücü martıların onlarayardım edeceğini söylemişlerdi ve her gün kuşları serbestbırakıyor, buldukları şeyleri haber vermek için gerigelmelerini emrediyorlardı. Cattibrie büyücülere pek belbağlamıyordu ve işin gerçeği, yanlarına aldıkları on kuştansadece ikisi Su Perisi'ne geri dönmüştü. Cattibrie kuşlarınmuhtemelen Martı Kayalarina geri uçtuğunu ve yol boyuncaiki ahmak büyücüye katıla katıla güldüklerini tahminediyordu.

"Mintarn'dan ayrılalı beri elimizde olan tek şey haritaydı,"dedi Drizzt yavaşça, kadının korkusunu dindirmeye vegüneşten yanmış güzel yüzünde apaçık görülen hiddetiyatıştırmaya çalışarak. Cattibrie'ın neler hissettiğimanlayabiliyordu, çünkü kendisi de aynı olumsuz düşünceleripaylaşmaktaydı. Hepsi şartların farkındaydı ve şu ana kadaryolculuk o kadar da kötü geçmemişti, kesinlikleolabileceğinin en kötüsü olmamıştı.

Birkaç haftadır yolculuktaydılar, bu zamanın büyük birkısmını açık okyanusta geçirmişlerdi, yine de mürettebattantek bir kişi bile kaybetmemişlerdi ve erzakları, az olmaklabirlikte yeterliydi. 'Bunun için Guenhwyvar ile Harkle'ateşekkür etmek gerek,' diye düşündü Drizzt gülümseyerek,zira panter ile büyücü, Wyngate'ten ayrıldıktan kısa bir süresonra gemiyi o baş belâsı sıçanlardan temizlemişti.

Ama yine de, yolculuğun düzgün ve olması gerektiği gibigittiğini mantıki olarak bilmesine rağmen, Drizzt içindentaşan hiddet dalgalarını engelleyemiyorda Bunun okyanusla,

Page 148: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sıkıntı ve yalnızlıkla bir alâkası olduğunu fark etti. Drowgerçekten de denize açılmayı ve dalgalar arasında olmayıseviyordu, fakat açık okyanusta, bütün dünyada bulunabileceken derin boşluğa bakarak geçirdiği uzun süre sinirlerinikemirip duruyordu.

Cattibrie söylenerek uzaklaştı. Drizzt, Deudermont’a baktıve deneyimli kaptanın gülümseyişi drowun endişelerini büyükölçüde dindirdi.

"Bunu daha önce görmüştüm," dedi Deudermont sessizceona.

"Caerwich'i ufukta gördüğümüz ya da doğuya geridönmeye karar verdiğimiz anda rahatlayacaktır."

"Bunu yaparmısın?" diye sordu Drizzt. "Surethırsızımnsözlerini boş verir misin?"

Deudermont bu soru üzerine enine boyuna düşündü."Bunun alınyazım olduğuna inandığım için buraya geldim,"diye yanıtladı. "Şu anda beni takip eden tehlike her neyse,onunla dosdoğru ve gözlerim açıkken yüzleşmek istiyorum.Ama mürettebatımın güvenliğini gereğinden fazla riskeatamam. Eğer erzaklarımız yola devam edemeyeceğimizkadar azalırsa geri döneceğiz."

"Peki ya surethırsızı ne olacak?" diye sordu Drizzt.

"Düşmanlarım beni bir kere buldu," diye yanıtladıDeudermont kayıtsız bir tavırla. Gerçekten de kaptan, Drizzfe ve tüm mürettebata bir kaya gibi, boşluğun denizinde

Page 149: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

tutunabilecekleri sert bir dayanak gibi görünüyordu. "Beniyine bulacaklardır."

"Biz de onları bekliyor olacağız," diye onu temin ettiDrizzt.

Ortaya çıktığı üzere bu bekleyiş —en azından Caerwichiçin bekleyiş pek uzun sürmedi. Bu konuşmanın üzerinden birsaatten az süre geçmişti ki, Harkle Harpel heyecanla elleriniçırparak, apar topar Deudermont’un özel kamarasından dışarıçıktı.

Onun yanma ilk giden Deudermont oldu, ardından ise birdüzine heyecanlı mürettebat üyesi geldi. En ön kalastakialışılmış yerinde duran Drizzt, açık köprünün küpeştesinegeldi ve toplanan mürettebatı gözden geçirdi. Nelerdöndüğünü derhâl fark etti ve yukarıya bakıp, gözcüçanaklığından hevesle aşağı bakan Cattibrie'ı gördü.

"Aman da ne kadar cici kusmuş benim Reggie'ciğim!" diyeneşeyle konuştu Harkle.

"Reggie mi?" diye sordu Deudermont ve yakında duranbirkaç kişi.

"Regweld'in adaşı, kendisi çok sıkı bir büyücüydü! Birkurbağayla bir atı melezlemişti —bu da öyle kolay iş değildirhani! Ona Hendekatlayan diyordu. Yoksa Nehirzıplayanmıydı? Yada şey..."

"Harkle," dedi Deudermont soğuk bir tavırla ve ses tonuylabüyücüyü saçma laf salatasından uyandırarak.

Page 150: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ah, elbette," diye gevezelik etti Harkle. "Evet, evet,nerede kalmıştım? Ah, evet, size Regweld'denbahsediyordum. Ne iyi adamdı.

Çok iyi adam. Hikâyeler onun Bekçi Vadisi'ndekahramanca savaştığını söylüyor. Bir seferinde..."

"Harkle!" Deudermontün ses tonunda artık üstü kapalı birbaskı değil, açıktan açığa saldırganlık vardı.

"Ne oldu yahu?" diye masumca sordu büyücü "Lanet olasımartı," diye hırladı Deudermont. "Ne buldun?"

"Ah, evet!" diye yanıtladı Harkle, ellerini çırparak. "Kuş,kuş. Adı Reggie. Evet, evet, cici kuş. İçlerinden en hızlı uçanıo."

"Harkle!" diye kükredi yirmi kişi aynı anda.

Telaşa kapılmış Harkle’ın arkasından, "Bir ada bulduk,"diye bir cevap geldi. Güverteye çıkan Robillard oldukça canısıkılmış görünüyordu. "Kuş bugün geri döndü ve bir adadansöz etti. İskele tarafında ileride ve çok uzakta değil."

"Ne kadar büyük?" diye sordu Deudermont.

Robillard omuz silkip güldü. "Bir martının gözlerindenbakıldığı zaman bütün adalar büyük görünür," diye yanıtladı."Sadece bir kaya parçası veya koca bir kıta bile olabilir."

"Hatta bir balina," diye öttü Harkle.

Page 151: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Sorun değildi. Eğer kuş gerçekten de orada, yani haritanınCaerwich'i gösterdiği yerde bir ada bulduysa, o zaman orasıCaerwich olmalıydı!

"Sen ve Dunkin," dedi Deudermont, Robillard'a ve dümeniişaret etti. "Bizi oraya götürün."

"Ve Reggie," diye ekledi Harkle neşeyle, ana yelkendireğinin ucuna, Cattibrie'ın kafasının hemen üzerine konmuşolan martıyı işaret ederek.

Kuşun durduğu yere, kadımn huysuz havasına ve yayını dayanında bulundurduğuna dikkât eden Drizzt muhtemel birsorunun farkına vardı.

Fakat berekettir ki kuş, Harkle’ın emri üzerine durduğuyerden uçtu ve ardında hiçbir armağan bırakmadı.

Eğer o kuş olmasaydı, Su Perisi dosdoğru Caerwich'inyanından, adanın yarım mil ötesinden geçer ve onu aslagöremezdi. Ada daire şeklindeydi, alçak bir koniyiandırıyordu ve çapı sadece birkaç yüz metre kadardı. Sürekliolarak, belli bir mesafe öteden deniz üzerindeki başka birdalga gibi görünmesini sağlayan mavimsi bir sis bulutuylakaplıydı.

Uşkuna, yelkenlerini yarıya indirmiş bir şekilde sisbulutuna yaklaşırken, rüzgâr soğuklaştı ve güneş çok daha azısıtır oldu. Deudermont adanın etrafında tam bir daire çizdi,ama özellikle göze batan bir yer veya kolay bir yanaşma vaateden herhangi bir bölge tespit edemedi.

Page 152: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İlk geldikleri noktaya geri dönen Deudermont, dümeniDunkin'den aldı ve Su Perisi'ni dosdoğru Caerwich'e çeviripyavaşça sis bulutunun içine girdi.

"Hayalet rüzgârı," diye endişeyle belirtti Dunkin, anidençıkan ayazla ürpererek. "Burası perili bir yer, sizesöylüyorum." Küçük adam çılgınlar gibi kulağınıçekiştiriyordu ve aniden Wyngate'te uskunadan inmiş olmayıdiledi. Dunkin'in diğer kulağı da çekildi, ama kendi elitarafından değil. Adam dönüp bakınca Drizzt Do'Urden ilegöz göze geldi. Drizzt'in kasları çok daha sıkı eğitilmiş olsada, ikisi yaklaşık aynı boydaydı ve aynı vücut yapısınasahiplerdi. Ama o anda Drizzt, zavallı Dunkin'e çok dahauzun boylu ve çok daha heybetli göründü.

"Hayalet rüzgâ—" diye konuşmaya başladı Dunkin, amaDrizzt adamın dudaklarına bir parmağını koyup onu susturdu.

Dunkin tüm ağırlığını küpeşteye verdi ve sessizleşti.

Deudermont yelkenlerin daha da gevşetilmesini emretti veuskunayı akıntıyla süzülmeye bıraktı. Etraflarındaki sis bulutukesifleşti ve geminin salınışmdaki garip bir şey, altındakisuyun akışında bulunan garip bir şey kaptana tetikte olmasınısöyledi. Cattibrie'a seslendi, ama kör edici sis bulutuyla etrafıkaptandan fazla kaplanmış olan genç kadından bir cevapçıkmadı.

Deudermont, Drizzt'e başıyla işaret verdi. Drow, pruvakalasına koşturdu, üzerine çıkıp eğildi ve yollarına baktı. Birsaniye sonra, onlardan taş çatlasa elli metre ötede duran birşey fark etti.

Page 153: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt sadece bir an için merakla baktıktan sonra neolduğunu anlayıverdi; bu, bir gemi direğinin üst kısmıydı.

"Gemiyi durdurun!" diye bağırdı.

Daha Deudermont bu uyarıyı yerine getirme talimatıvermeden önce Robillard büyü yapmaya başlamıştı bile.Sihirbaz, büyülü enerjisini dosdoğru Su Perisi'nin önünegönderdi ve geminin süzülüp gidişini kesmek için çıkıntıyapan bir su tabakası oluşturdu. Su Perisi'nin yelkenleriindirildi, geminin çapası suya 'floş' diye girdi ve bu ses birçoksaniye boyunca güvertede ürkütücü bir şekilde yankılandı.

"Derinlik ne kadar?" diye sordu Deudermont, demir atantayfalara.

Çapa zincirinin üzerinde, demir attıklarında derinliğiölçmelerini sağlayacak şekilde belli aralıklarla çizilmişişaretler bulunuyordu.

Birkaç saniye sonra içlerinden birisi, "Otuz beş metre,"diye seslendi.

Drizzt dümenin başında kaptana katıldı. "Tahminimce birresif," dedi drow, durma talebine açıklık getirerek. "Taşçatlasa iki gemilik mesafe ötemizde bir gemi enkazı var.Yelken direğinin ucu haricinde tamamen gömülmüş, ama hâlâdik duruyor. Bir şey onu hızla batırmış."

"Alt kısmı tamamen yarılıp sökülmüştür," diye mantıkyürüttü Robillard.

Page 154: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Tahminimce sahilden birkaç yüz metre uzaktayız," dediDeudermont, sisin içine dikkâtle bakarak. Kıç tarafına döndü.Su Perisi, pupa güvertesinin her bir yanında bir tane olmaküzere iki filika taşıyordu.

"Bir daire daha çizebiliriz," diye belirtti Robillard, kaptanındüşündüğü şeyin nereye gittiğini görerek. "Belki deyanaşabileceğimiz iyi bir nokta buluruz."

"Gemimi tehlikeye atmayacağım," diye yanıtladıDeudermont.

"Filikayı kullanarak kıyıya yanaşacağız," diye karara vardı.Yakınlardaki mürettebat üyelerine baktı. "Bir tanesini suyaindirin," diye talimat verdi.

Yirmi dakika sonra, Deudermont, Drizzt, Cattibrie, ikibüyücü, Wallian Micanty ve epey isteksiz ve oldukçakorkmuş haldeki Dunkin kürek çekerek Su Perisi'ndenyavaşça uzaklaştı. Filika öylesine dolmuştu ki, burun kısmızar zor kara suların üzerinde durmayı başanyordu.

Deudermont, Su Perisi'nde kalanlara kesin talimatlarvermişti. Mürettebat, sis bulutunun bin metre ötesinde demiratıp onların dönüşünü bekleyecekti. Eğer gece çökene kadargeri dönmezlerse Su Perisi adadan uzaklaşacak ve ertesi günöğle vaktinde Caerwich'e son bir kez gelip bakacaktı.

Bundan sonra, eğer filikayı tespit edemezlerse, Su Perisiyuvaya geri dönecekti.

Page 155: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Yedili Su Perisi'nden uzaklaştı; Dunkin ile Waillan kürekçekiyordu, Cattibrie ise her an bir resif tespit etmeyibekleyerek pruvadan ileri bakıyordu. Filikanın kıç kısmındaDrizzt, gördüğü direği işaret etmeye hazır bir haldeDeudermont'un yanma diz çökmüş duruyordu.

Drizzt direği bulamıyordu.

"Resif falan yok," dedi Cattibrie, ön taraftan. "Tahminimcegüzel ve derin bir koy." Arkasını dönüp Drizzfe ve özellikleDeudermont'a baktı.

"Gemiyi o kahrolası sahile kadar getirebilirdin," dedi.

Deudermont, sisin içini dikkâtle tarayan ve direğin nereyekaybolduğunu merak edip duran drowa baktı. Ne görmüşolduğunu yeniden belirtmek üzereydi ki, tabanı keskin birresifin kayalarına sürtünen filika aniden öne doğru yalpaladı.

Yükselerek duruverdiler. Orada asılı kalabilirlerdi, amaRobillard'ın yaptığı bir büyü iki sihirbazı, Deudermont veCattibriei filikanın gıcırdayan ahşabından yukarı kaldırdı. Busırada Drizzt, Dunkin ve Waillan dikkâtle filikayı suya geriindirdiler.

"Ta kıyıya kadar mı?" diye sordu Drizzt, Cattibrie'a.

"Orada değildi!" diye ısrar etti genç kadın. Cattibrie beşyıldan uzun bir süredir gözcülük yapmaktaydı ve denildiğinegöre Kılıç Sahili'ndeki en keskin gözlere sahipti. 'Peki öyleysenasıl oldu da,' diye düşündü, 'belirgin bir resifi gözden

Page 156: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kaçırdım, özellikle de tam o resifi görmek için etrafabakınırken?'

Birkaç saniye sonra filikanın en gerisinde duran Harkleürkerek haykırdı ve diğerleri dönüp baktıklarında, gemininyelkeninin büyücünün oturduğu yerin hemen yanındadurduğunu gördüler.

Şimdi diğerleri, özellikle de Drizzt, Cattibrie ile aynışüpheleri paylaşmaktaydı. Az önce o direğin üzerindengeçmişlerdi, peki öyleyse neden onu görmemişlerdi?

Dunkin çılgınlar gibi kulağını çekiştirdi.

"Sisin bir numarası," dedi Deudermont sakince. "Bizi odireğin etrafında dolaştırın." Bu emirle diğerlerini hazırlıksızyakalamıştı. Dunkin kafasını salladı, ama Waillan adamınomzuna vurdu.

"Asıl küreğe," diye emretti Waillan. "Kaptanı duydun."

Gemi enkazı hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenCattibrie filikanın yan tarafından eğildi. Ama sis suyunüzerinden yansıyor ve genç kadını, gizlediği şeylerin ötesinigöremediği gri bir örtüye bakmak zorunda bırakıyordu. Ensonunda Deudermont burada bilgi toplama işini boş verdi veWaillan ile Dunkin'e dosdoğru adaya yönelmelerini emretti.

İlk başta Dunkin sudan çıkacağı için sevinerek, heveslebaşını salladı.

Page 157: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Sonra çıkacağı karayı düşününce, küreklere asılmak yerinekulağına asıldı.

Yüzeydeki dalga güçlü değildi, ama suyun içindeki akıntigüçlüydü ve filikanın kaydettiği ilerlemeye engel oluyordu.Ada kısa süre içinde görünür oldu, ama birçok dakikaboyunca sanki orada, ulaşabileceklerinin biraz ötesindeduruyormuş gibi göründü.

"Sıkı asılın!" diye kürekçilere emretti Deudermont, tamolarak bu dediğini yaptıklarını ve bu işi bitirmeye en azkendisi kadar hevesli olduklarını bildiği halde. En sonundakaptan, dokunaklı bir şekilde Robillard'a baktı ve büyücü, pesetmiş bir tavırla iç geçirdikten sonra ellerini derin ceplerinesokup yararlı bir büyü için gereken malzemeleri aramayabaşladı.

Hâlâ en önde olan Cattibrie dikkâtle sisin ötesine bakıyor,üzerinde yaşayanlardan bir iz görebilmek için beyaz kumsalıinceliyordu. Bu hiç iyi değildi; kesif sise rağmen ada çokuzakta görünüyordu. Genç kadın bunun yerine kafasını eğipaşağıya, karanlık sulara baktı.

Mumlar gördü.

Cattibrie'ın yüzü şaşkınlıkla buruştu. Kafasını kaldırıpgözlerini ovuşturdu ve tekrar suya baktı.

Mumlar. Bu konuda yanılmış olamazdı. Mumlar... suyunaltında.

Page 158: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Meraklanan kadın daha da eğildi ve daha dikkâtle baktı.Sonunda, kendisine en yakın ışığı elinde tutan bir suret gördü.

Cattibrie, nefesini tutarak geri çekildi. "Ölüler," dedi, fakatağzından bir fısıltıdan fazlasını çıkartmayı başaramamışü.Sadece kadının yaptığı kesin hareketler diğerlerinin ilgisiniçekebildi. Sonra şişkin ve kararmış bir el filikanın kenarınıkavradığı anda Cattibrie sıçrayarak ayağa kalktı.

Sadece Cattibrie'a bakan Dunkin, kadın kılıcını çektiğindeçığlığı bastı. Drizzt de ayağa kalkti ve kürek çeken iki adamınarasından hızla geçti.

Cattibrie, hayaletin kafasının üstünün sudan çıkışını gördü.

Filikanın yanına dehşetengiz, iskeletimsi bir surat yükseldi.

Sertçe aşağı inen KhazidTıea, kayığın kenarından başkahiçbir şeye çarpmayı başaramadı ve su seviyesine gelenekadar filikanın ahşabını yardı.

"Ne halt ediyorsun?" diye haykırdı Dunkin. Cattibrie'ınyanına gelen Drizzt de aynı şeyi merak ediyordu. Ortalıktaherhangi bir hayaletten iz yoktu. Sadece Cattibrie'ın filikanınahşabına derince gömülmüş olan kılıcı vardı.

"Bizi yaklaştırın!" diye geriye doğru haykırdı Cattibrie."Bizi yaklaştırın!"

Drizzt önce kadına, sonra da etrafına baktı. Suyun içindekigarip ışıklan fark edince, "Mumlar mı?" diye sordu.

Page 159: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu basit söz, Deudermont'un, Robillard’ın, Waillan'm veDunkin'in yüreklerine korku saldı. Zira hepsi denizciydi vehepsi de dalgalar altında pusuya yatan, şişkin vücutlan ancakcadı ışığından mumlarla belli olan deniz hayaletlerininhikâyelerini biliyordu.

"Ne kadar hoş!" dedi hiçbir şeyden haberi olmayan Harkle,filikanın kenarından suya bakarak.

"Bizi kumsala götürün!" diye haykırdı Deudermont. Fakatbu zahmete girmesine hiç gerek yoktu, zira Waillan ileDunkin bütün güçleriyle küreklere asılmaktaydı.

Robillard kendisini büyü yapmaya kaptırmıştı. Küçükfilikanın hemen arkasında bir dalga oluşturdu ve filika havayayükselip hızla kıyıya doğru ilerlemeye başladı. Ani dalganınsarsıntısı Cattibrie'ı filikanın güvertesine düşürdü veneredeyse Drizzfin de suya düşmesine sebep olacaktı.

Mumlara dalıp gitmiş olan Harkle o kadar şanslı değildi.Dalga yükselip deniz seviyesinden yukan çıktığında Harklefilikadan aşağı düştü.

Filika dosdoğru ileri fırladı ve kayarak kumsala çıktı.

Harkle kıyıdan on metre ötede, dalganın geride bıraktığıköpükler arasında ayağa kalktı.

Bir düzine acayip, şişkin suret de onun etrafında belirdi.

"Ah, merhaba..." diye konuştu dost canlısı Harpel ve sonragözleri öyle bir genişledi ki, neredeyse yuvalarından

Page 160: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

fırlayacaklardı.

"Amanın!" diye haykırdı Harkle, geri çekilen suların içindekıyıya doğru koştururken.

Cattibrie çoktan ayağa kalkıp yerini almış, Taulmaril'ikaldırmıştı ve kirişe bir ok yerleştirmekteydi. Hızla nişan alıpatış yaptı.

Ok gümüş bir kuyrukla yanından geçtiğinde Harkleyeniden haykırdı.

Sonra ok, bir cesede saplanıp onu suya düşürürken içkaldıran bir saplanma sesiyle 'floş' sesi işitti ve kadınınhedefinin kendisi olmadığını anladı.

Hemen ardından başka bir ok daha geldi ve en yakındakidiğer zombiyi alaşağı etti. Daha sığ sulara gelen Harkleayağına dolanan yosunları silkeledi ve hızla diğercanavarlarla arayı açtı. Sudan henüz çıkmış, ıslak kumdabirkaç adım atmıştı ki, gürleyen alev sesleri işitti ve dönüpbaktığında kendisini sudan ve zombilerden ayıran bir ateşperdesi gördü.

Kumsalın geri kalan kısmım koşarak aşıp filikanın yanındaduran altı yoldaşının yanma geldi ve Robillard'a şükranlarınısundu. Büyücüyü öyle bü" sarstı ki, adamın konsantrasyonubozuldu.

Ateş perdesi yok oluverdi. Az önce on zombinin durduğuyerde şimdi yirmi tanesi vardı ve yosunların arasından dahada fazlası çıkmaktaydı.

Page 161: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"İyi halt ettin," dedi Robillard keyifsiz bir sesle.

Cattibrie tekrar atış yaparak bir diğer zombiyi alaşağı etti.

Robillard bir elinin parmaklarını gerdi ve her birinden yeşilenerji huzmeleri fişkmp kumsal boyunca hızla uçtu. Üç tanesibir zombiye art arda vurup canavarı suya düşürdü. İki tanesiise hızla onun yanından geçerek bir sonraki canavarı yaktı veaynı şekilde onu da alaşağı etti.

"Hiç de yaratıcı değil," diye belirtti Harkle.

Robillard kaşlarını çatarak ona baktı. "Daha iyisiniyapabilir misin?"

Harkle dargın bir şekilde parmaklarını şıklattı ve meydanokudu.

Drizzt ile diğerleri geride durdular. Silahlan hazırdı, amasihirbaz büyülerinin bulunduğu yerde düşmanasaldırmamaları gerektiğini biliyorlardı. Hatta Cattibrie bile,birkaç atış daha yaptıktan sonra yayını indirdi ve sahneyimüsabakaya tutuşmuş büyücülere bıraktı.

"Bunu bana Calimshanlı bir yılan oynatıcısı öğretmişti,"diye ilan etti Harkle. Havaya bir tutam ip attı ve çatlayan,yüksek oktavlı bir sesle büyünün sözlerini söyledi. Onunçağrısıyla bir yosun tabakası canlanıp yılan gibi doğruldu vederhâl kendisini en yakındaki zombinin etrafına sararakyaratığı suların altına gömdü, Harkle kocaman gülümsedi.

Page 162: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Robillard alayla homurdandı. "Sadece bir tane mi?" diyesordu ve başka bir büyü yapmaya başladı. Dönüp savruldu vehavaya ince metal parçalan savurdu. Sonra durdu, güçlü birşekilde döndü ve bir elini sahile doğru uzattı. Alevler içindekiparlak metal parçalan uçuştu, kendi başlarına devinim kazandıve zombilerin üzerine bir yaylım ateşi halinde yağdı.

Canavarlardan birkaçı vuruldu. Yanan metal parçalanzombilere yapıştı, yosunlan ve giysi paçavralannı kavurdu,çürümüş deriyi ve kemiği deşti.

Bir saniye sonra birkaç iğrenç zombi daha yığılıp kaldı.

"Ah, basit bir zuhur büyüsü," diye azarladı Harkle veküçük metal bir değnek çıkartıp kıyıya doğru işaret ederekRobillard’ın büyüsüne karşılık verdi.

Birkaç saniye sonra ileri doğru bir yıldınm mızrağı fırladı.Harkle suya nişan almıştı ve böylece yıldınm suya girerekgeniş, dairesel bir şekilde alana yayılarak birçok canavarıçarptı.

Bu manzara ne kadar da garip, hatta komikti! Zombilerinsaçları dimdik olmuştu ve kaskatı hareket eden yaratıklargarip bir şekilde sallanmaya, tam daireler çizmeye, bir o yanabir bu yana savrulmaya başladılar.

Daha sonra da dönerek suların içine gömüldüler.

Büyü sona erdiğinde, zombi safları yan yarıyatemizlenmişti, fakat daha fazlası inatla sudan kumsala doğruçıkmaktaydı.

Page 163: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Harkle gülümsedi ve tekrar parmaklarını şıklattı. "Bu dabasit bir zuhur büyüsüydü," diye belirtti.

"Hakikaten de öyle," diye homurdandı Robillard.

Cattibrie şu noktada yayının kirişini gevşetmişti ve iki yolarkadaşına bakarken gerçekten eğlenmiş bir haldegülümsemekteydi. Birkaç saniye önce öylesine korkuyakapılmış olan Dunkin bile, savaşan büyücülerin marifetlerinekahkahayı basmaya hazır gibi görünüyordu. İkiliye bakanDeudermont memnun oldu, çünkü böylesine dehşetengizdüşmanların görüntüsünün, grubun cesaretini kıracağındankorkmuştu.

Sıra Robillard'daydı ve büyücü sudan yeni çıkıp kumsaldailerlemekte olan bir zombiye odaklandı. Bu sefer büyümalzemesi kullanmadı, sadece hafifçe mırıldandı ve ellerinibelli hareketler yaparak salladı.

İleri uzattığı parmağından dışan bir alev huzmesi fişkırdı,bahtsız canavara doğru uçtu ve onu alevlerle kapladı. Yaratığıbirkaç saniye içinde tamamen yakıp kül eden bu büyüoldukça etkileyici bir numaraydı. Derin bir konsantrasyoniçinde olan Robillard, bundan sonra ateş huzmesinin yönünüdeğiştirdi ve ikinci canavan da yakıp kül etti.

"Kavurucu," dedi, büyü sona erdiğinde. "Agannazafmçalışmalarından bir yadigar."

Harkle burun büktü. "Agannazar düşük seviyeli birhokkabazdı!" diye ilan etti ve Robillard kaşlannı çattı.

Page 164: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Harkle, elini ceplerinden birine attı ve birkaç büyümalzemesi çıkarttı. "Dart," diye açıkladı, elindeki bir nesneyihavaya kaldırarak. "Ravent tozu ve engerek midesi."

"Melf!" diye neşeyle haykırdı Robillard.

"Melf ya!" diye tekrarladı Harpel. "İşte ona büyücü derimben!"

"Melfi tanıyorum," dedi Robillard.

Harkle kekeledi ve büyüsünü bozdu. "Kaç yaşındasın?"diye sordu.

"Melfin çalışmalannı biliyorum," diye sözüne açıklıkgetirdi Robillard.

"Ah," dedi Harkle ve büyüsüne geri döndü.

Robillard, sözünü kanıtlamak için elini cebine attı ve biravuç dolusu çam reçinesi kokan bilye çıkarttı. Harkle buesansın kokusunu aldı, ama o sırada kendi büyüsünün sonrünlerine gelmiş olduğu için, buna pek aldırış etmedi.

Dart Harkle’ın elinden hızla fırladı ve en yakındakizombinin göbeğine saplandı. Derhâl asit püskürtmeye başladıve yaratığın göbeğinde giderek genişleyen bir delik açtı.Zombi beyhude yere yarasını tuttu, hatta sanki kendi içindenöbür tarafa bakacakmış gibi eğildi.

Derken yere yığıldı.

Page 165: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Melf!" diye ilan etti Harkle, ama Robillard'a dönüpbaktığında ve büyücünün elinden küçük meteor parçalarıfışkırdığını, ileri doğru saçılıp zombi safları arasında minikalev toplan patlattığını gördüğünde sustu.

"Daha iyi Melf," diye kabul etti Harkle.

"Bu ahmaklığın bu kadarı yeter," diye araya girdi KaptanDeudermont "Basitçe kumsaldan kaçabiliriz. Bizi takipedeceklerini sanmıyorum." İki büyücünün de kendisine pekaldırış etmediğini anlayan Deudermont’un sesi yavaşçakısıldı.

Kızgın Robillard’ın verdiği tek cevap, "Gemide değiliz,"oldu. Sonra Harkle'a dönüp şöyle dedi, "Mağlubiyeti kabulediyor musun?"

"Daha esas gösteriye başlamadım bile!" diye ilan etti inatçıHarpel.

İkisi de kendilerini büyü yapmaya kaptırdılar ve hatırısayılır repertuarlarındaki en güçlü büyüleri seçmeyebaşladılar. Robillard küçük bir kürekle kova çıkarttı, bu sıradaHarkle yılan derisinden bir eldiven ve uzun, boyalı bir tırnakçıkarttı.

İlk olarak Robillard davrandı ve büyüsü en yakındakizombilerin ayaklarının altında aniden şiddetli bir şekildeçukur oluşturdu. Kumlar çılgınlar gibi uçuştu. Canavarlar buçukurun içine düşüp görünürden kayboldu. Robillard açısınıdeğiştirip tek bir kelime söyledi ve pek yakında başka birçukur açıldı.

Page 166: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Çukur kazma," diye Harkle'a mırıldandı, büyüsününarasından.

"Bigbi," diye karşılık verdi Harkle. "Bigbi'yi bilir misin?"

Yaptığı etkileyici gösteriye rağmen Robillard’ın beti benziatmıştı.

Elbette ki Bigbi'yi biliyordu! Tüm zamanlarda ve tümdiyarlarda gelmiş geçmiş en güçlü ve en etkileyicibüyücülerden birisiydi.

Harkle’ın büyüsü vücutsuz, devasa bir el oluşturarakbaşladı. Bu el saydamdı ve Robillard’ın ilk çukurununetrafında dolanıp duruyordu.

Robillard ilgiyle ele baktı. Elin üç parmağı ileri doğruuzanmış, deliği işaret ediyordu. Ama orta parmağı,başparmağın altına kısmış bir şekilde geri çekilmişti.

"Bigbi'nin büyüsünü biraz geliştirdim de," diye böbürlendiHarkle.

Bir zombi, devasa el ile deliğin arasına girdi.

"Doink!" diye emir verdi Harkle. Elin orta parmağı, başparmağın altından hızla kurtularak yaratığın kafasının yanmavurdu ve zombiyi yanlamasına çukura düşürdü.

Harkle, Robillard'a doğru dönüp kendini beğenmiş birtavırla gülümsedi. "Bigbi'nin Fiske Vuran Parmakları," diyeaçıkladı. Tekrar düşüncelerini el üzerine yoğunlaştırdı,

Page 167: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

iradesiyle onu hareket ettirerek kumsal boyunca dolaştırdı vemenziline giren her zombiyi "doinkleyip" devirdi.

Robillard kükreyip itiraz mı etsin, yoksa katıla katılagülsün mü kestiremedi. Harpel'in iyi, epey iyi olduğunu kabuletmek zorundaydı.

Ama Robillard bu müsabakayı kaybetmeyecekti. Bir elmasçıkarttı; bu elmas ona binden fazla altın sikkeye mal olmuştu."Otiluke," dedi meydan okurcasına. Çalışmaları büyücüöğretilerinin mihenk taşlarından birisini oluşturan başka birefsanevi ve kudretli büyücünün adıydı bu. Şimdi beti benziatma sırası Harkle'a gelmişti, zira efsanevi Otiluke hakkındapek az bilgiye sahipti.

Robillard önce elmasa, sonra da hızla azalan canavarsaflarına baktı ve buna gerçekten de değip değmeyeceğinimerak etti. Aklına gelen bir fikirle parmaklarını şıklattı,elması cebine geri koydu ve onun yerine ince bir kristalparçası çıkarttı.

"Otiluke," dedi yine, aynı büyünün başka bir türünüseçerek. Büyüyü derhâl yaptı ve bütün kumsalda kıyıya vuransular aniden donarak daha sudan çıkmamış olan bütünzombileri kalın buzun içine hapsetti.

"Ah, iyi işti," diye itiraf etti Harkle. Bu sırada Robillardellerini muzaffer bir tavırla birbirine çırparak kendisini, hemzombilerden hem de Harkle'dan kurtardığını belirtti. Yapılanbüyüler kumsaldaki düşmanları temizlemişti ve müsabakagörünüşe bakılırsa sona ermişti.

Page 168: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ama Harkle, Robillard’ın son sözü söylemesine izinveremezdi, hele bu şekilde asla. Buzun içinde debelenenzombilere göz attıktan sonra Robillard'a dik dik baktı. Gösteregöstere elini en derin cebine soktu ve seramik bir şişe çıkarttı."Süper kahramanlık," diye açıkladı. "Belki de Tenser adınıduymuşsundur?"

Robillard büzdüğü dudaklarına bir parmağım koydu. "Ah,evet," dedi bir saniye sonra. "Elbette, çılgın Tenser." Bu ismindoğuracağı sonuçlan düşünen Robillard'ın gözleri fal taşı gibiaçıldı. Söylendiğine göre Tenser'ın en bilindik büyüsü,büyücünün tekini kısa süreliğine bir savaşçıya dönüştürmüştü—bir başıbozuk savaşçısına!

"Tenser olmaz!" diye bağırdı Robillard, durduğu yerdeHarkle'ın üzerine çullanıp iksir şişesinin tıpasını açamadanönce adamı yere devirerek.

"Yardım edin!" diye yalvardı Robillard ve diğerleri derhâlonların yanına geldi. Savaş ve müsabaka sona ermişti.

Ayağa kalktılar ve Deudermont kumsalı terk etmezamanının geldiğini duyurdu.

Drizzt derhâl Cattibrie'a işaret etti ve ikisi öne geçtiler.Yola koyulmaya hazırlardı. Kadın onu derhâl takip etmedi.Büyücüler arasında süren —ve şimdi dostane olan—atışmalara takılmıştı. Daha çok, şimdiye kadar hiçgörünmediği kadar canlı ve mutlu görünen Robillard'ıinceliyordu.

Page 169: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Harkle Harpel'in gerçekten de adamın üzerinde olumlu biretkisi olduğunu düşündü.

"Ah, o kazma büyüsü benim Bigbi uyarlamamla gayet iyiuyuştu," dediğini duydu Harkle’ın. "Bana onu yapmayıöğretmelisin. Kuzenim Bidderdoo bir kurtadamdır ve kemikolsun, değnek olsun, bulduğu her şeyi ön bahçeye gömmekgibi bir alışkanlığı var. Kazma büyüsü bazı şeyleri bulmamayardımcı..."

Cattibrie kafasını salladı ve Drizzt'e yetişmek için aceleyleseğirtti.

Fakat aniden kayarak durdu ve filikaya geri baktı. Dahadoğrusu, sahile çıkmış filikanın içinde oturan ve kafasını ilerigeri sallayan Dunkin Uzundirek'e baktı. Cattibrie diğerlerineişaret etti ve hepsi adamın yanına geri gitti.

"Gemiye geri dönmek istiyorum," dedi Dunkin sertçe."Büyücülerden birisi beni oraya götürebilir." Adam biryandan konuşurken, diğer yandan filikanın kenannı öylesıkıca kavramıştı ki, iki eli de kansızlıktan bembeyazkesilmişti.

"Haydi gel," dedi Drizzt ona.

Dunkin kıpırdamadı.

"Sadece birkaç kişinin gördüğü bir şeyi görme şansınasahipsin," dedi kolcu. Drizzt bir yandan konuşurken, diğeryandan panter heykelciğini çıkarttı ve kumların üzerine attı.

Page 170: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Caerwich hakkında Su Perisi üzerinde bulunan herkestenfazla şey biliyorsun," diye ekledi Deudermont. "Bilgineihtiyacımız olacak."

"Az şey biliyorum," diye karşılık verdi Dunkin.

"Ama yine de diğerlerinden daha fazla," diye ısrar ettiDeudermont.

"Yardımın için sana verilecek bir ödül olacak," diye devametti Drizzt ve Dunkin'in gözleri bir anlığına panldadı —tabiidrow, "ödül" sözüyle ne kastettiğini açıklayana kadar.

"Burada ne gibi bir maceraya karışacağımızı kim bilebilir?"dedi Drizzt heyecanla. "Çözeceğimiz sırları kim bilebilir?"

"Macera mı?" diye kulaklarına inanamaz bir halde sorduDunkin.

Kumsaldaki katliam sahnesine ve hâlâ suyun içindedonmuş halde duran zombilere baktı. "Ödül mü?" diye ekledikıkırdayarak. "Daha çok bir ceza, hem de size zarar verecekhiçbir şey yapmadığım halde!"

"Bir gizemi çözmek için buradayız," dedi Drizzt, sanki bugerçeğin adamın ilgisini çekmesi gerekiyormuş gibi."Öğrenmek ve gelişmek için.

Etrafımızdaki dünyanın sırlarını keşfetmek için."

"Bilmek isteyen kim?" diye çıkıştı Dunkin, drowunhavasını söndürüp edebi konuşmasını bozarak. Dramın

Page 171: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sözlerinden ilham alan Waillan Micanty, sızlanan küçükadamı yeterince dinlenmiş olduğuna karar verdi.

Genç denizci kumun üzerindeki filikanın yanma gitti,Dunkin'in ellerini kayığın üzerinden koparırcasına ayırdı veadamı kaldırıp kuma indirdi.

"Bunu çok daha ustaca yapabilirdim," diye soğuk birtavırla belirtti Robillard.

"Tenser büyüsü de öyle," dedi Harkle.

"Tenser olmaz," diye ısrar etti Robillard.

"Tenser olmaz mı?"

"Tenser olmaz," diye tekrarladı Robillard, son noktayıkoyan bir tonlamayla. Harkle biraz mızmızlandı, ama cevapvermedi.

"Büyünüzü saklayın," dedi Waillan onlara. "Daha sonraihtiyacımız olabilir."

Bu sefer mızmızlanma sırası Dunkin'deydi.

"Bu iş bittiğinde, Mintarn Limanı'na demir atan herdenizcinin gözlerinin fal taşı gibi açılmasını sağlayacak birhikâyen olacak," dedi Drizzt, küçük adama.

Bu sözler Dunkin'i biraz yatıştırmış gibi göründü, tabiiCattibrie, "Eğer sağ kalırsan," diye ekleyene kadar.

Page 172: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt ile Deudermont genç kadına ters bakışlar attılar, amakadın sadece masumca sırıttı ve yürüyüp uzaklaştı.

"Tiran hazretlerine bunu söyleyeceğim," diye tehdit ettiDunkin, ama artık onu kimse dinlemiyordu.

Drizzt, Guenhwyvar'ı çağırdı ve panter kumsala geldiğindeyedi maceracı, Deudermontün etrafında toplandı. Kaptan,adanın kabaca hatlarını kumun üzerine çizdi. Üzerindebulunduklan kumsalı işaret etmesi için bir X çizdi, sonra SuPerisinin bulunduğu yeri belirtmek için adanın dışına da birtane koydu.

"Fikri olan var mı?" diye sordu, özellikle Dunkirie bakarak.

"İnsanlann İnleyen Mağaranın Cadısı' hakkındakonuştuğunu duymuştum," diye çekingenlikle konuştu küçükadam.

"Kıyı boyunca mağaralar olabilir," diye akıl yürüttüCattibrie. "Ya da burada." Parmağını Deudermontün kabacaçizdiği haritanın üzerine koydu ve Caerwich'in büyük birkısmını kaplayan, alçak, koni şeklindeki dağı işaret etti.

"Denize çıkmadan önce iç kesimleri araştırmalıyız," diyemantık yürüttü Deudermont ve Caerwich'in kıyı kesimindekitehlikeleri hatırlamaları için içlerinden hiçbirinin kaptanınbakışlannı takip edip donmuş zombilere tekrar göz atmasıgerekmedi. Böylece, şaşırtıcı derecede gür çalılar ve irieğreltiotları arasında ilerleyerek iç kesimlere doğru yolakoyuldular.

Page 173: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Neredeyse kumsalın açıklığını terk eder etmez,etraflarından sesler gelmeye başladı —egzotik kuşlarınötüşleriyle ıslıkları ve içlerinden hiçbirinin daha önceduymadığı, gırtlaktan gelen, ulumaya benzer sesler. Drizzt ileGuenhwyvar hiç ses çıkartmadan ilerleyip çalılıklar arasındakayboldular ve kanatları korumak için en öne geçtiler.

Dunkin, etrafındaki grubun bir anda küçülmesinden hiçhoşlanmayarak inledi. Cattibrie ona güldü ve adamdan ters birbakış yedi. Drow ile kedisi yanlarındayken ne kadar güvendeolduklarını Dunkin bir bilseydi.

Bir saatten uzun bir süre boyunca arayıp taradıktan sonra,kumsaldan alçak, koni şeklindeki dağa giden yolun yarımesafesindeki küçük bir açık alanda mola verdiler. Drizzt,kısa mola süresinde kedinin, grupça günün geri kalan kısmıboyunca arayıp tarayacaklarından çok daha fazla mesafe katedeceğini düşünerek Guenhwyvar'ı yalnız başına keşfeyolladı.

"Koninin arka tarafından aşağı inecek, sonra etrafındandolaşıp güneye doğru giderek filikaya varacağız," diyeaçıkladı Deudermont. "Sonra tekrar koninin üzerinden aşıpkuzeye doğru tur atacağız."

"Mağaranın hemen yanından geçmiş ve onu görmemişolabiliriz," diye homurdandı Robillard. Bunun gayet doğru birtahmin olduğunu herkes biliyordu, zira çalılar gürdü, etrafkaranlıktı ve sis biraz olsun hafiflememişti.

"İki büyücümüz gayet işe yarayabilirdi," dedi Deudermontiğneleyici bir tonlamayla, "tabii kendilerini kanıtlamak için

Page 174: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

büyülerini harcamış olmasalardı."

"Yok edilmesi gereken düşmanlar vardı," diye itiraz ettiHarkle.

"Onları yayımla avlayabilirdim," dedi Cattibrie.

"Ve oklarını boşa harcardın!" diye karşılık verdi sihirbaz,kadını mantık tuzağına düşürdüğünü sanarak.

Cattibrie'ın sadağının güçlü bir tılsıma sahip olduğunudiğerleri elbette ki biliyordu. "Benim oklarım tükenmez,"diye belirtti kadın ve Harkle susup oturdu.

Drizzt tam o sırada ayağa sıçrayıp ormanın içine dikkâtlebakarak bu muhabbetti böldü. Eli, oniks heykelciğinbulunduğu keseye gitti.

Cattibrie da ayağa sıçrayıp Taulmaril'i kaldırdı ve diğerlerionları izledi.

"Guenhwyvar mı?" diye sordu kadın.

Drizzt başıyla onayladı. Pantere bir şey olmuştu, amaDrizzt bunun ne olduğundan emin değildi. Ani bir içgüdüyleheykelciği çıkartıp yere koydu ve bir kez daha panteri çağırdı.Bir saniye sonra gri duman bulutu belirip şekil aldı veGuenhwyvar drowun etrafında gergin bir şekilde dolaşmayabaşladı.

"Bu şeylerden İM tane mi var?" diye sordu Dunkin.

Page 175: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Aynı kedi," diye açıkladı Cattibrie. "Bir şey Guen'iyuvasına geri yollamış."

Drizzt başını salladı ve Deudermont'a baktı."Guemvhyvafın tekrar bulabileceği bir şey," diye mantıkyürüttü.

Karmakarışık orman içinde tekrar yola koyuldular ve başıçeken Guenhwyvar'ı izlediler. Çok geçmeden koni şeklindekidağın kuzey yamacına geldiklerinde ve gür bir yosuntabakasının arkasında karanlık bir giriş buldular. Drizzt,Guenhwyvar'a işaret verdi, ama kedi içeri girmedi.

Drizzt merakla ona baktı.

"Ben filikaya geri dönüyorum," diye belirtti Dunkin.Uzaklaşmak için bir adım attı, ama adamın ahmaklığındanusanan Robillard bir büyü değneği çıkarttı ve Dunkin'in tamgözlerinin ortasına nişan aldı. Büyücü tek bir kelime dahietmedi, etmesi de gerekmiyordu.

Dunkin mağaraya doğru geri döndü.

Drizzt panterin yanında yere sindi. Guenhwyvar mağarayagirmiyordu ve bunun sebebi hakkında drowun hiçbir fikriyoktu.

Guenhwyvar'ın korkmadığını biliyordu. Bu alanda panteriniçeri girmesini engelleyen bir tılsım olabilir miydi?

Bu açıklamayla tatmin olan Drizzt, her zaman olduğu gibimavi bir ışıkla parlayan palası Parıltı'yı çıkarttı ve dostlarına

Page 176: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

beklemelerini işaret etti. Yosun tabakasını geçti, gözlerinindaha derin karanlığa uyum sağlaması için bir süre bekledi veiçeri girdi.

Parıltı'nın ışığı söndü. Drizzt yana doğru hamle yapıp birkayanın arkasına saklandı. Beklediği kadar hızlı hareketetmediğini fark etti, çünkü tılsımlı ayak bileklikleri ona faydasağlamıyordu.

"Büyü yok," diye mantık yürüttü ve Guenhwyvar'ın nedeniçeri girmediğini net bir şekilde anladı. Drow gerisin geriçıktı, ama sabırsız dostlannın çoktan onun peşinden içerigirmekte olduğunu gördü. Hem Harkle’ın, hem deRobillard’ın yüzünde garip ifadeler vardı. Cattibrie karanlığıniçinde göz kırpıştırıyordu ve bir eliyle alnında duran, anideniş görmez hale gelmiş kedi gözü tacını kurcalamaktaydı.

"Bütün büyülerimi unuttum," dedi Harkle yüksek sesle,sesi geniş mağaranın çıplak duvarlannda yankılanarak.Robillard eliyle Harkle'ın ağzını kapattı.

"Şşşşt!" diye tısladı daha sakin olan büyücü. FakatHarkle’ın az önce söylediği şeyi düşünen Robillard dapatlayıverdi. "Ben de öyle!" diye kükredi ve elini kendiağzının üzerine koydu.

"Burada büyü yok," dedi Drizzt onlara. "Guenhwyvar iştebu yüzden içeri giremedi."

"Kediyi yuvasına yollayan şey bu olabilir," diye eklediCattibrie.

Page 177: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Eğreti bir meşale yanıp parladığında tartışma bir anda sonaerdi ve bütün kafalar Waillan'a çevrildi.

"İçeri körlemesine girmem," diye açıkladı genç denizci,birbirine tutturduğu yanan dallan yukarı kaldırarak.

Kimse buna karşı çıkamazdı. Mağaranın girişinden içeridoğru attıkları birkaç 'adımdan sonra ışık büyük ölçüde azaldıve hisleri burasının küçük bir yer olmadığını onlara söyledi.Mağarada derin ve soğuk bir his vardı. Sanki adanın yapışyapış, nemli havası dışarıda kalmış gibiydi.

Biraz daha ilerlediklerinde meşale ışığı onlara sezgilerindeyanılmadıklarmı gösterdi. Mağara genişti ve kabaca daireselbir şekle sahipti, en uzun noktası yaklaşık otuz metre kadardı.Engebeli, kırık zemininde birkaç faklı katman vardı veyukarıdan devasa sarkıtlar onlara doğru eğilmekteydi.

Drizzt sistemli bir keşif yapmalarını önerecekti ki, bir sesbütün dinginliği bölüverdi.

"Beni kim görmek istiyor?" diye gıdaklamaya benzer birses geldi mağaranın arka tarafından. Grubun o andabulunduğu yerden dört metre yukarıda duran kayalıklı biryükselti vardı. Bütün grup üyeleri karanlığa doğru gözlerinikırpıştırarak baktı. Cattibrie Taulmarü'i daha da sıkı kavradıve büyüsü olmadan yayın ne kadar etkili olacağını merak etti.

Dunkin çıkışa doğru geri döndü ve Robillard'ın değneğiyine dışarı çıktı. Fakat büyücünün bakışları dosdoğru ileriye,kaya yükseltisine kenetlenmişti. Küçük adam tereddüt etti,

Page 178: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

derken Robillard'ın burada ona karşı kullanabileceği gücününolmadığını fark etti.

"Beni kim görmek istiyor?" diye tekrar geldi soru.

Dunkin yosunlu girişten dışarı ok gibi fırladı.

Bütün grup çıkışa doğru döndü.

"Bırakın gitsin," dedi Deudermont. Kaptan, meşaleyiWaillan'dan aldı ve yavaşça ilerledi. Diğer beşi ise onu takipetti. Her zaman ihtiyatlı olan Drizzt, mağaranın yan duvarınınoluşturduğu gölgeler arasına daldı.

Bu soru, sanki cadı, denizciler tarafından ziyaret edilmeyealışkınmışçasına bıkkın bir şekilde üçüncü kez geldi. Ondansonra, kayaların arasından dışarı çıkarak kendisini onlaragösterdi. Kocakan yaşlıydı, üzerinde kara bir paçavra vardı veparlatılmış, kısa bir ahşap değneğe dayanıyordu. Ağzı açıktı—nefes almakta zorlanıyormuş gibi— ve tek bir san dişinigözler önüne seriyordu. Bu mesafeden bile donuk görünengözlerini hiç kırpmıyordu.

"Bilginin yükünü kim taşıyacak?" diye sordu. Kısa bir sürebeş kişinin durduğu yöne doğru baktıktan sonra, gıdaklar gibikahkaha atmaya başladı.

Deudermont elini kaldırıp diğerlerine durmalarını işaret ettive cesurca öne çıktı. "Ben taşıyacağım," diye bildirdi. "BenSu Perisi'nin kaptanı Deudermont, Caerwich'e..."

Page 179: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kocakarı ona, "Geri git!" diye öyle bir şiddetle haykırdı ki,kaptan ne yaptığının farkına varmadan önce bir adım geriledi.Cattibrie yayını biraz daha gerdi, ama onu aşağıda tuttu vetehditkâr bir tavır sergilemedi.

"Bu senin için veya herhangi bir adam için değil!" diyeaçıkladı kocakarı. Bütün gözler Cattibrie'a döndü.

"İki kişi ve sadece iki kişi için," diye devam etti kocakarı.Cıyaklayan sesi, sanki bir kahramanlık şiiri okuyormuş gibiritmikti. "Hiçbir adam, ya da derisi güneş ışığıyla kararanhiçbir erkek için değil."

Anlamı bariz olan bu imayla Drizzt'in omuzları çöküverdi.Bir saniye sonra gölgeler arasından çıktı ve Cattibrie'a baktı.Bütün yaşananlar ardından bunun da Drizzt ile ilgili olduğunuaniden anlayan genç kadın, en az onun kadar yılgıngörünüyordu. Sırf onun geçmişi yüzünden, DeudermontDerinsu'da neredeyse katlediliyordu, Su Perisi ve mürettebatıalışkın oldukları sulardan bin mil ötede tehlike altındaydı.

Drizzt kılıçlarını kınlarına soktu ve Cattibrie'ın yanmayürüdü. İkisi, afallamış kaptanın yanından geçtiler ve körcadının önüne gidip onunla yüzleştiler.

"Selamlar olsun, DaermonN'a'shezbaemon'unhain evladı,"dedi kör cadı, Drizzt'in kadim aile ismini söyleyerek, ki buismi Menzoberranzan dışında pek az kimse bilirdi. "Ve sanada cücenin kızı, en büyük mızrağı atan kişi!"

Bu son cümle ikisini hazırlıksız yakaladı ve bir sürekafalarını karıştırdı. Derken neyi kastettiğini anladılar. Cadı,

Page 180: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie'ın çökerttiği sarkıt kayadan bahsediyor olmalıydı,yani Baenre Evi'nin dua salonunun kubbesinden içeri dalanbüyük "mızraktan!" Bu konu onlarla ilgiliydi, Drizzt'ingeçmişiyle ve geride bıraktıklarını sandıklan düşmanlarlailgiliydi.

Kör cadı onlara yaklaşmalarım işaret etti ve ikisitoplayabildikleri kadar cesaretle ona yaklaştılar. Çirkinkadından üç metre öteye geldiklerinde durdular. Aynızamanda ondan birkaç metre aşağıdaydılar ve bu da onu —bilmiyor olması gereken şeyleri bilen bu kişiyi— çok dahaheybetli kılıyordu. Kocakarı, kambur omuzlarını dikleştirmekiçin büyük çaba sarf ederek elinden geldiğince dik durdu vekör gözlerini Drizzt Do'Urden'inkilerle aynı seviyeye getirdi.

Sonra, Errtu'nun ona verdiği şiiri sessizce ve süratle okudu;

Şans eseri değil, komployla girilen bir yol

Yeni adımlar, babasının hayaletinin yolunda atılan.

Lloth'a hainlik eden kişi aranıyor

Ondan en çok nefret eden adam tarafından.

Bir evin düşüşü, bir mızrağın düşüşüyle

Örümcek Kraliçe'nin gururunu bir ok gibi deşti.

Şimdi iğneyi hissetme sırası Drizzt Do'Urden'de

Page 181: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Pelerinin kıvrımlarının altında, kalbinin derinlerinde.

Sana meydan okuyorum, hainin dölü hain

Karşı koyamayacağın altın bir yüzükle!

Uzat elini, ama sadece yaratık serbest bırakılana kadar

Cehennem'in dönen dumanları içinden.

Lloth'a verilmişti ve Lloth tarafından verildi.

Yolların en karanlığını arayasm diye.

Acımasızların en acımasızına bahşedildi

Ve sana sunuldu, başarısız ol diye!

Öyleyse ara bakalım, Drizzt Do'Urden,

Senden en çok nefret eden kişiyi,

Bir dost, aynı zamanda bir düşman o, ilk yurdundaedindiğin.

İşte orada bulacaksın korkmuş bir hayaleti

Sevgiyle ve savaş arzusuyla bağlanıp kaldığın.

Kör kocakarı aniden durdu. Görüşsüz gözleri dalıp gitmiştive sanki bu şiiri okumak gücünü büyük ölçüde tüketmiş gibi

Page 182: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bütün vücudu kıpırtısız kalmıştı. Sonra kayaların arasına geriçekilip gözden kayboldu.

Drizzt ona pek dikkât etmedi, sadece omuzlan anidençökmüş bir vaziyette öylece durdu. Bütün gücü, olmasıimkânsız olan o ihtimâlle çekilivermişti. "Lloth'a verilmişti,"diye çaresizce mırıldandı ve bundan sonra sadece tek birkelime daha edebildi; "Zaknafein."

BÖLÜM 10

KIERSTAAD'IN YÜREĞİ

Mağaradan dışarı çıktıklarında, Guenhwyvafı, yeremıhladığı Dunkin'in üzerinde sakince oturur bir haldebuldular. Drizzt kediyi adamın üzerinden kaldırdı ve hepberaber oradan ayrıldılar.

Drizzt filikaya dönüş yolculuğunun pek farkında değildi.Drizzt, bu sefer kumsalda hiçbir direnişlekarşılaşmayacaklarını anladıkları anda Guenhwyvar'ı astralyuvasına geri göndermekten gayrı tek kelime etmedi.

Page 183: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Buzlar gitmişti, zombiler de öyle. Drovvun ruh haline saygıduyan ve cadının ona verdiği cesaret kırıcı bilginin öneminianlayan diğerleri de sessiz kaldılar.

Drizzt, kör kocakarının sözlerini zihninde art ardatekrarladı ve beyhude yere onları ezberlemeye çalıştı. Drizzther bir hecenin bir ipucu olabileceğini, her bir kelimeçekiminin babasını kimin esir tuttuğuna dair bir işaret teşkiledebileceğini anlamıştı. Ama o sözler çok ani ve beklenmedikbir şekilde gelmişti.

Babası! Zaknafein! Drizzt aniden beliren bu ihtimâlidüşündükçe zar zor nefes alabiliyordu. Yaptıkları bir sürükılıç müsabakasını, birlikte geçirdikleri eğlenceli ve azimlieğitim yıllarını hatırladı. Zaknafein'in kendisini öldürmeyeçalıştığı zamanı hatırladı ve bunun için babasını daha da fazlasevdiğini fark etti, çünkü Zaknafein sadece biricik Drizzt'inindrowlann karanlık âdetlerine yenik düştüğünü sandığı içinonu öldürmeye çalışmıştı.

Drizzt, anılan zihninden silkeleyip uzaklaştırdı. Şimdinostaljiye ayıracak zamanı yoktu; aniden önünde beliren bugöreve odaklanmalıydı.

Zaknafein'in onun yanma dönebileceği ihtimâline sevindiğikadar, enişeliydi de. Güçlü bir varlık, bir matron ana veyabelki de Lloth'un ta kendisi bu sırrı saklıyordu ve kocakarınınsözleri Drizzt'e olduğu kadar Cattibrie'a da işaret ediyordu.Kolcu, kendisine benzer düşüncelere dalıp gitmiş olanCattibrie'a gözünün ucuyla baktı. Yaşlı cadı bütün bunların,Derinsu'daki saldırının ve bu uzak adaya yapılan yolculuğun,sadece Drizztten değil, aynı zamanda Cattibrie'dan da intikam

Page 184: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

almak isteyen güçlü bir düşman tarafından ayarlandığıizlenimim uyandırmıştı.

Drizzt yavaşladı ve diğerlerine birkaç adım öne geçipfilikayı suya itmeleri için izin verdi. Yaşlı cadının şiirinizihninde tekrarlarken Cattibrie'a bakmayı ve onu düşünmeyibıraktı, en azından bir süreliğine. Cattibrie ve Zaknafein içinyapabileceği en iyi şey o şiirin tamamım, mümkün olduğuncadoğru bir şekilde ezberlemekti. Drizzt bilincinde bununfarkındaydı, ama yine de Zaknafein'in hayatta olabilmeihtimâli nefesim kesiyor ve o şiir, kolcunun hatırlamak içinsavaş verdiği muğlak, uzak bir rüya gibi görünüyordu. Drizzt,onlar Caerwich kumsalından şapırtılar içinde suya açılırkentetikte değildi. Gözleri sadece karanlık suyun içine girenküreklere odaklanmıştı ve öylesine dalıp gitmişti ki, suyuniçinden koca bir zombi güruhu yükselseydi dahi en son silahçeken Drizzt olurdu.

Ancak Su Perisi'ne olaysız bir şekilde geri döndüler veDeudermont, adadaki işlerini bittiğinden emin olmak içinDrizzt'e çabucak akıl danıştıktan sonra gemiyi tekrar açıkdenize çıkartma konusunda hiç zaman harcamadı. Caerwich'içevreleyen sisin içinden çıktıkları anda Deudermontyelkenlerin tamamen fora edilmesini emretti ve hızlı uşkunakısa süre içinde sisli adayı çok, çok geride bıraktı.Deudermont, Caerwich görüş sahasından çıktıktan sonra, olupbitenler hakkında toplantı yapmak üzere Drizzt’i, Cattibrie'ıve iki büyücüyü özel kamarasına çağırdı.

"Yaşlı cadının neden söz ettiğini biliyordun, değil mi?"diye Drizzt'e sordu kaptan.

Page 185: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Zaknafein," diye hiç tereddüt etmeden yanıtladı drow.Cattibrie'ın yüz ifadesinin karardığını fark etti. Kadın,mağaradan geri dönerken bütün yol boyunca gergin, hattaneredeyse sersemlemiş gibiydi, ama şimdi yıkılmış gibigörünüyordu.

"Peki şimdi ne yöne gideceğiz?" diye sordu Deudermont.

"Yuvaya ve sadece yuvaya," diye belirtti Robillard."Erzağımız kalmadı ve Martı Kayalan'na varmadan önceyakalandığımız fırtınadan kalan bazı hasarların tamir edilmesigerekli."

"Peki ondan sonra?" diye cevap istedi kaptan, soruyusorarken dosdoğru Drizzt'e bakarak. Deudermontüngösterdiği duyarlılık, onun kararına riayet etmesi Drizzt'inyüreğini ısıttı. Drow bir cevap vermeyince kaptan sözünedevam etti.

" 'Senden en çok nefret eden kişiyi ara,' demişti cadı," diyemantık yürüttü Deudermont. "O kim olabilir?"

"Entreri," diye yanıtladı Cattibrie ve bu isim karşısındaşaşıran Deudermont'a doğru döndü "Artemis Entreri, güneydiyarlarından bir katil."

"Ta Calimshan'a kadar takip ettiğimiz kiralık katil mi?"diye sordu Deudermont.

"O herifle işimiz asla bitecekmiş gibi görünmüyor," diyeaçıkladı Cattibrie. "Drizzt'ten herkesten fazla nefret ediyor—"

Page 186: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Hayır," diye sözünü kesti Drizzt, kafasını olumsuz manadasallayarak ve bir elini gür beyaz saçları arasına daldırarak."Entreri değil."

Drow, Artemis Entreri'yi iyi tamyordu, hem de çok iyi.Entreri gerçekten de ondan nefret ediyordu, ya da birzamanlar nefret etmişti, ama ikisinin arasındaki dava, elletutulur bir husumet sebebinden çok gözü dönmüş bir kibirden,kiralık katilin kendisinin daha iyi olduğunu kanıtlamaarzusundan ileri geliyordu. Entreri, Menzoberranzan'dageçirdiği günlerin ardından o ihtiyacından kurtulmuştu, enazından büyük ölçüde. Hayır, bu meydan okuma kiralıkkatilin ötesindeydi. Bunun bizzat Lloth ile bir ilişkisiolmalıydı. Sadece Drizzti değil, Cattibrie'ı ve Baenre duasalonuna çöken sarkıt kayayı da içeriyordu. Bu takip, şumeşhur altın yüzük, şiddetli ve katıksız bir nefretedayanıyordu.

"Kim öyleyse?" diye sordu Deudermont, uzun süren birsessizliğin ardından.

Drizzt kesin bir cevap veremiyordu. "Büyük ihtimâlle birBaenre'dir," diye yanıtladı. "Birçok düşman edindim.Menzoberranzan'da beni öldürmek için çok büyük zahmetleregirecek pek çok kişi var."

"Peki bunun Menzoberranzan'dan birisi olduğunu nasılbiliyorsun?"

diye söze karıştı Harkle. "Bunu yanlış anlama, amayüzeyde de birçok düşman edindin!"

Page 187: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Entreri," dedi Cattibrie yine.

Drizzt kafasını olumsuz anlamda salladı. "Yaşlı cadı şöyledemişti, 'ilk yurdunda edindiğin bir düşman,' " diye açıkladıDrizzt. "Menzoberranzan'dan bir düşman."

Cattibrie, Drizzt'in cadının ağzından çıkan sözleri tamolarak tekrarladığından emin değildi, ama bu kanıtyadsınamaz gibi görünüyordu.

Müzakeredeki ılımlı kişi rolünü oynayan Deudermont,"Peki nereden başlamalı?" diye hepsine sordu.

"Cadı, dış dünya güçlerinden bahsetti," diye belirttiRobillard.

"Cehennem'den söz etti."

"Lloth'un yuvası," diye ekledi Drizzt.

Robillard başıyla onayladı. "O zaman Cehennem'den bazıcevaplar edinmeliyiz," diye mantık yürüttü büyücü.

"Oraya gemiyle mi gideceğiz yani?" diyerek işi şakayavurdu Deudermont.

Böyle konularda çok daha bilgili olan büyücü sadecegülümsedi ve kafasını salladı. "Dünyamıza bir iblisçağırmalıyız," diye açıkladı, "ve ondan bilgi almalıyız. Celpsanatında ustalaşmış kişiler için hiç de zor ve alışılmadık biriş değil bu."

Page 188: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Senin gibi mi?"

Robillard kafasını iki yana salladı ve Harkle'a baktı.

Aklı başka yerlerde olan Harkle bütün gözlerin kendisineçevrildiğini anladığı anda "Ne?" diye sordu. Büyücüdüşüncelere dalmıştı. O da, her ne kadar mağarada durduğuyerden bütün sözleri duyamamış olsa bile, kör cadının şiirinihatırlamaya çalışıyordu.

"Senin gibi biri," diye açıkladı Robillard, "yani celpsanatında ustalaşmış biri."

"Ben mi?" diye vırakladı. "Ah, hayır. Sarmaşık Konak'ta oiş yirmi yıldır yasak. Çok soruna yol açıyor. Ortalıkta dolaşıpHarpelleri yiyen bir sürü iblis oldu da!"

"Öyleyse cevapları kim alacak?" diye sordu Cattibrie.

"Luskan'da celp sanatıyla uğraşan büyücüler var," diyeönerdi Robillard, "Derinsu'daki bazı rahipler de çalışıyor.Fakat ikisi de ucuza mal olmayacaktır."

"Altınımız var," dedi Deudermont.

"Onlar bu geminin altınları," diye belirtti Drizzt. "SuPerisi'nin mürettebatına ait."

Deudermont, drow konuşurken elini sallayarak budüşünceyi savuşturdu ve Drizzt'in söylediği her heceylebirlikte kafasını salladı. "Drizzt Do'Urden ile Cattibrie gemiyekatılana dek bu kadar çok iş yapıp bu kadar çok kâr

Page 189: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

etmemiştik," dedi drowa. "Sizler Su Perisi'nin bir parçası,mürettebatın üyelerisiniz ve herkes başka birisine yardımetmek için kendi payına düşeni bağışlayacaktır, tıpkı sizin deyapacağınız gibi."

Drizzt bu teklife itiraz edecek söz bulamadı ve Robillard'ın,"Hakikaten öyle," diye homurdanarak eklediğini duydu.

"Öyleyse, Derinsu mu yoksa Luskan mı?" diye Robillard'asordu Deudermont. "Moonshaelerrn kuzeyine mi, yoksagüneyine mi gideceğiz?"

"Derinsu," diye beklenmedik bir şekilde cevapladı Harkle."Ah, ben olsam rahibi tercih ederdim," diye açıkladı sihirbaz."Hem de iyi bir rahip.

İblislerle uğraşma konusunda büyücülerden daha iyidir,çünkü bir büyücünün iblise vereceği başka işler ve soracağıbaşka sorular olacaktır.

Ben derim ki, bir iblisle fazla haşır neşir olmamak dahaiyidir."

Drizzt, Cattibrie ve Deudermont adama merakla baktılar veneden söz ettiğini anlamaya çalıştılar.

"O haklı," diye çabucak açıklama yaptı Su Perisi'ninbüyücüsü. "İyi bir rahip sadece tek bir göreve odaklanır veöyle birisinin bir iblisi sadece iyiliğe ve adalete hizmet etmekiçin çağıracağına güvenebiliriz." Bunu söylerken Drizzt'ebaktı ve drow, Robillard’ın bu arayışın, yani kör cadınınsözlerini takip etmenin akıllıca bir iş olup olmadığını

Page 190: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sorguladığı gibi bir izlenime kapıldı. Drizzt onun, izledikleriyolu ve belki de o yolu izleme sebebini sorguladığını fark etti.

"Zaknafein'i Lloth'un veya bir matron ananın pençelerindenkurtarmak adil bir davranış olur," diye ısrar etti Drizzt, sestonuna biraz hiddet tınısı sızarak.

"Öyleyse iyi bir rahip elimizdeki en iyi seçenek olur," diyekayıtsızca yanıtladı Su Perisi'nin büyücüsü, özürdilemeksizin.

Kierstaad, Buzyeli Vadisi'nin kısa süren yaz mevsimindehızla açan renkli çiçeklerle dolu dümdüz tundra üzerindehareketsiz, kıpırtısız yatan rengeyiğinin ölü, kara gözlerinebaktı. İri mızrağını tek bir kez fırlatarak geyiği temiz birşekilde öldürmüştü.

Kierstaad bundan memnundu. Muhteşem hayvanı bu haldegördüğü için pek vicdan azabı duymuyordu, çünkü halkınınhayatta kalması avın başarısına bağlıydı. Bu mağrur hayvanınen ufak bir parçası bile harcanmayacaktı. Yine de genç adambu avın, ilk avının temiz olmasından memnundu.

Ölü hayvanın gözlerinin içine baktı ve onun ruhunaşükranlarını sundu. Berkthgar genç avcının yanına geldi veomzuna hafifçe vurdu. Bu manzara karşısında çok etkilenmişolan ve kabilenin gözünde artık bir oğlan çocuğu olmadığınıaniden anlayan Kierstaad, iri adamın elinde uzun bir bıçaklayanından geçtiğini zar zor fark edebildi.

Berkthgar hayvanın yanma diz çöktü ve geyiğin bacaklarınıiki yana açtı. Kesişi temiz ve mükemmeldi, üzerinde uzun

Page 191: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

süre çalışılmıştı. Sadece birkaç saniye sonra döndü ve ayağakalkıp kanlı kollarını Kierstaad'a doğru uzattı. Hayvanınyüreğini Kierstaad'a doğru uzattı.

"Bunu ye ve geyiğin gücüyle hızını kazan," diye vaat ettibarbar lideri.

Kierstaad hayvanın yüreğini ürkekçe aldı ve dudaklarınagötürdü.

Bunun sınavın bir parçası olduğunu biliyordu, fakatkendisinden bunun bekleneceğini hiç düşünmemişti.Berkthgar'ın sesindeki ciddiyet tınısı kesindi ve bu sınavdabaşarısız olamazdı. 'Artık bir çocuk değilim,' dedi kendikendisine. Ne yapması gerektiğini düşündüğünde, kankokusunu duyduğunda içinden vahşi bir dürtü yükseldi.

"Yürek, geyiğin ruhunu barındırıyor," diye açıkladı başkabir adam.

"O ruhu ye ve onunla beslen."

Kierstaad daha fazla tereddüt etmedi. Karaya çalan kırmızırenkli yüreği dudaklarına götürdü ve sertçe ısırdı. Daha sonrayaptığı şeylerin, kalbi yiyip yutuşunun ve avlanmış geyiğinruhuyla yıkanışının bilincinde değildi. Etrafında bir şarkı sesiyükseldi. Berkthgar'm avcı grubu onun erkekliğe girişinikabul etmekteydi.

Artık bir çocuk değildi.

Page 192: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kierstaad'dan başka bir şey istenmedi. Diğer avcılarrengeyiğini temizleyip derisini yüzerken Kierstaad kayıtsızbir şekilde kenarda durup bekledi. Bu, gerçekten de onun içinve halkı için daha iyi bir yaşam tarzıydı; zenginliğinkısıtlamalarından ve başkalarına bağlı kalmaktan özgür birşekilde yaşamak. Kierstaad, Berkthgar’ın en azından bukonuda haklı olduğunu biliyordu. Yine de genç adam, hâlâ necücelere ne de On-Kasaba halkına karşı hiçbir kötü niyetbeslemiyordu ve hiçbir yalanın, Buzyeli Vadisi kabilelerinebirçok iyiliği dokunmuş olan Wulfgar'a duyduğu saygıyıazaltmasına izin vermeye niyetli değildi.

Kierstaad rengeyiğinin mükemmel ve eksiksiz bir şekildedeğerlendirilişini izledi. Mağrur hayvanın hiçbir yeri boşaharcanmamış ve ona hiç saygısızlık edilmemişti. Kendi kanlıellerine ve kollarına baktı, çenesinden aşağı bir kandamlasının kaydığını ve otlaklı toprağa damladığını hissetti.Bu onun hayatı ve yazgısıydı. Peki bu ne manaya geliyordu?

Geçmişte birçok defa olduğu gibi On-Kasaba'yla daha fazlasavaşmak mı?

Peki ya Kelvin Yığını'nm güneyindeki madenlerine geridönen cücelerle ilişkileri nasıl olacaktı?

Kierstaad şu son birkaç hafta içinde Berkthgar’ınkonuşmalarını dinlemişti. Onun Revjak ile —Kiesrtaad'mbabası ve Buzyeli Vadisi tundrasında geriye kalmış tek kabileolan Alageyik Kabilesi'nin kabul görmüş lideriyle—tartışmalarını duymuştu. 'Berkthgar kabileden ayrılacak,' diyedüşündü Kierstaad, devasa adama bakarken. Ona göre,Berkthgar diğer genç savaşçıları yanma alacak ve Ayı

Page 193: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kabilesi'ni veya atadan kalma kabilelerden başka biriniyeniden kuracaktı. Bundan sonra ise Buzyeli Vadisibarbarlarının uzun zamandır yaşam tarzı olan kabileler arasımücadeleler yeniden başlayacaktı. Tundrada dolaşırkenyiyecek veya iyi topraklar için savaşacaklardı.

'Bu sadece bir ihtimâl,' diye çıkanın yaptı Kierstaad,rahatsız edici düşünceleri aklından uzaklaştırmaya çalışarak.Berkthgar başlı başına bir lider olmak, Wulfgar adındakiefsaneye yetişmek ve sonra da onu geride bırakmak istiyordu.Bunu barbarları bölerek başaramazdı, zira sayıları henüzbirbirinden ayrı olarak hakiki bir güç teşkil eden bir kabileoluşturabilecek kadar fazla değildi.

Wulfgar kabileleri birleştirmişti.

Başka ihtimâller de mevcuttu, ama Kierstaad onlarıdüşündüğünde hiçbirisinin hoşuna gitmediğini fark etti.

Berkthgar avdan başını kaldırıp yüzünde kocaman birgülümsemeyle baktı, Kierstaad'ı tümüyle ve içten pazarlıksızkabul ediyordu. Fakat Kierstaad, Revjak’ın oğluydu ve şuanda Kierstaad'a, Berkthgar ile babası sorunlu bir yolduilerliyor gibi görünüyordu. Bir barbar kabilesinin liderinemeydan okunabilirdi.

Başarıyla geri dönen avcı grubu, kabilenin geyik derisindençadırına yaklaşırken Bruenor Battlehammer ve başka bircüceyle, rahibe Stumpet Rakingclaw ile karşılaştığında budüşünce daha da yoğunlaştı.

Page 194: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Buraya ait değilsiniz!" diye derhâl hırladı Berkthgar, cücelidere.

Asla geride durup kendisi adına başkalarının konuşmasınaizin vermeyen Stumpet, "Sana da selam olsun," diyehırlayarak Berkthgar'a cevap verdi. "Demek, duyduğumuzgibi Bekçi Vadisi'ni unutmaya başladığın doğruymuş?"

"Önemli konularda dişilerle konuşmam," dedi Berkthgarsertçe.

Bruenor hızla hareket etti ve sinirden küplere binenStumpet'i zaptetmek için kolunu uzattı. "Ben de seninlekonuşmam," diye yanıtladı Bruenor. "Ben ve benim rahibemRevjak ile, yani Alageyik Kabilesi'nin lideriyle görüşmeyegeldik."

Berkthgar burnundan soludu. Bir anlığına Kierstaad vediğerleri onun Bruenor'un üzerine atılmasını bekledi.Kendisini hazırlayan ve bol çentikli baltasını açık avucunavuran cüce de bunu bekliyor gibiydi.

Ama bir ahmak olmayan Berkthgar kendisini sakinleştirdi."Buzyeli Vadisi'nin avcılarına ben de liderlik ediyorum," dedi."Konuşacağını konuş ve çek git!"

Burenor kıs kıs güldü ve gururlu barbarın yanından geçipkamp yerine girdi. Berkthgar kükredi ve ileri sıçrayıpBruenor'un yolunu kesti.

"Konaktaşı'ndayken liderdin," dedi kızıl sakallı cüce sertçe."Burada da lider olabilirsin. Ama aynı zamanda,

Page 195: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

olmayabilirsin de. Biz vadiyi terk ettiğimizde kral Revjak idive duyduklarıma bakılırsa kral hâlâ Revjak."

Bruenofun yargılayan gri gözleri, iri adamın yanından birkez daha geçerken onun üzerinden hiç ayrılmadı.

Stumpet kafasını çevirip burnunu havaya kaldırdı ve devbarbara bakmaya tenezzül etmedi.

Bruenor'dan ve onun vahşi klanından hoşlanan Kierstaadiçin bu acı bir buluşma olmuştu.

Rüzgâr hafifti, sakin sular üzerinde yavaşça doğuya doğrusüzülen Su Perisi'nde duyulan tek ses gıcırdayan kerestelerdi.Dolunay vardı ve tepelerinde, bulutsuz gökyüzündesüzülürken donuk görünüyordu.

Cattibrie, balista için ayrılmış olan yüksek platformda, birmumun yanma sokulmuş bir halde oturuyor ve sık sık yerdeduran parşömenin üzerine bir şeyler not ediyordu. Kendiparşömenini rulo yapıp pelerinin cebine koymuş olan Drizztise küpeşteye dayanmış duruyordu.

Deudermont’un verdiği akıllıca talimata göre, kör cadınınmağarasında bulunan altı kişi de hatırladıkları kadarıyla şiiribir kenara yazacaktı. Beş tanesi yazma biliyordu ve bualışılmadık bir orandı. Harfler konusunda pek yetenekliolmayan Waillan ise hatırladıklarını hem Harkle'a hem deRobillard'a yazdıracaktı. Onlar ise, umulduğu üzere kendiyorumlarını katmadan onun sözleri ayrı ayrı not edecekti.

Page 196: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Şiiri yazmak, en azından en net şekilde hatırladığı ve enönemli gördüğü yerleri kaydetmek Drizzt'in uzun zamanınıalmadı. Her kelimenin önemli bir ipucu olabileceğinibiliyordu, ama küçük ayrıntılara ilgi gösteremeyecek kadarheyecanlıydı. Cadı, şiirin ikinci dizesinde Drizzt'inbabasından söz etmiş ve ondan sonra birkaç kez babasınınhayata dönebileceğini ima etmişti. Drizzt'in düşünebildiği vehatırlamayı umut ettiği tek şey buydu.

Cattibrie daha dikkatliydi, kayda geçirdiği şiir çok dahabütündü.

Ama o da afallamış, şaşırmıştı ve kaydettiği sözlerin nekadar doğru olduğundan emin değildi.

"Bunun gibi bir geceyi onunla paylaşmak isterdim," dediDrizzt. Sesi gecenin dinginliğini o kadar beklenmedik birşekilde böldü ki, genç kadın kuş tüyünden kalemini neredeyseince parşömene batıracaktı. Kafasını kaldırıp Drizzt'e baktı.Drowun gözleri yukarıya bakıyordu ve aya odaklanmıştı.

"Sadece bir gece," diye devam etti drow. "Zaknafein yüzeygecesinden hoşlanırdı."

Bu iddiadan hiç şüphe duymayan Cattibrie gülümsedi.Drizzt ona birçok kez babasını anlatmıştı. Drizzt'in ruhubabasının mirasıydı, şeytani annesinin değil. İkisi hem dövüşhem de yürek bakımından aynıydı.

Aralarındaki tek belirgin fark, Drizzt'in Menzoberranzan'ıterk etme cesaretini göstermiş olması ve Zaknafein'in bunubaşaramamış olmasıydı.

Page 197: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

O, şeytani kara elflerle birlikte kalmış ve en sonundaÖrümcek Kraliçeye kurban edilmişti.

"Lloth'a verilmişti ve Lloth tarafından verildi."

Aniden doğru dize Cattibrie'm aklına geliverdi. Bunu birkez yüksek sesle fisıldadı, kulağa nasıl geldiğini ölçtü vedoğru olduğunu anladı.

Sonra parşömenine geri dönüp o dizeyi buldu. "Lloth'a"yerine "Lloth için" yazmıştı ve bunu çabucak düzeltti.

Her bir küçük kelime hayati önem taşıyor olabilirdi.

"Korkarım ki şimdi yüzleştiğim tehlike, daha evvelgördüğümüz her şeyin ötesinde," diye devam etti Drizzt,Cattibrie'a olduğu kadar kendi kendisine hitaben.

Cattibrie, drowun cümlesinde çoğul zamir kullanmakyerine, birinci tekil şahıs kullandığına dikkât etti. Kendisi debu işe dahildi ve bunu belirtmek üzereydi. Fakat Drizzt'iniddia ettiği şeyle birlikte aklına başka bir dize geldi.

"Yolların en karanlığını arayasm diye."

Cattibrie bunun bir sonraki dize olduğunu hatırladı ve kuştüyünden dolma kalemiyle işe koyuldu. Drizzt yinekonuşmaya başlamıştı, ama genç kadın onu duymuyordu.Fakat birkaç kelime yakaladı ve yazmayı kesti, gözleri drovvuincelemek için parşömenden kalktı. Yine tek başına yolakoyulmaktan söz ediyordu!

Page 198: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"O şiir ikimiz içindi," diye hatırlattı Cattibrie.

"Karanlık yol babama gidiyor," diye yanıtladı Drizzt,"senin hiç tanımadığın bir drowa."

"Peki demeye çalıştığın şey ne?" diye sordu Cattibrie.

"O yol benim yürümem için..."

"Benimle birlikte yürümen için," dedi Cattibrie kararlı birtavırla.

"Bunu bir daha sakın yapma!" diye azarladı. "Bir kez benibırakıp gittin ve ahmaklığınla neredeyse hem kendi sonunu,hem de bizim sonumuzu getiriyordun!"

Drizzt hızla döndü ve dosdoğru ona baktı. Bu kadını nekadar çok seviyordu! Bu konuda ona karşı çıkamayacağınınfarkındaydı, kadının onun sunacağı her türlü argümanı altedeceğini ya da basitçe duymazdan geleceğini biliyordu.

"Seninle geliyorum, yolun sonuna kadar," dedi Cattibrie,sert tonunda hiçbir uzlaşma emaresi olmadan. "Ve sanırımDeudermont, Harkle ve diğerlerinden birkaç kişi de gelecek.Sıkıysa bizi durdurmaya çalış bakalım, Drizzt Do'Urden!"

Drizzt cevap yetiştirmeye davrandı, ama fikrini değiştirdi.Neden uğraşacaktı ki? Bu karanlık yoldu tek başınayürümesine izin vermeleri için dostlannı asla iknaedemeyecekti. Asla.

Page 199: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Karanlık denize, aya, yıldızlara baktı ve düşünceleri tekrarZaknafein'e, cadının ona sunduğu "altın yüzüğe" kaydı.

"Limana geri dönmemiz en azından iki hafta alır," diyehayıflandı.

"Eğer rüzgâr güçlenmezse, üç hafta," diye belirtti Cattibrie,bakışlarım her şeyden önemli olan parşömenden hiçayırmayarak.

Pek yakınlarda, pupa güvertesinin hemen altındaki anagüvertede duran Harkle Harpel hevesle ellerini ovuşturdu. Buyolculuğun çok uzun süreceği konusunda Drizzt ile aynıhisleri paylaşıyordu ve midesi iki veya üç hafta daha boş sularüzerinde savrulup durmayı kaldıramazdı.

"Kaderin sisi," diye sessizce ağzını oynattı, yeni ve güçlübüyüsünü düşünerek. Onu Su Perisi'ne getiren şey de butılsımdı. Yeni büyüsünü bir kez daha devreye sokmak içinönüne çıkan fırsat gerçekten de mükemmel görünüyordu.

BÖLÜM 11

Page 200: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

KIZIŞAN FIRTINA

Söylentilerin doğru olduğunu, yani BruenorBattlehammer'ın Buzyeli Vadisi'ne geri döndüğünü görünce,Revjak’ın gülümsemesi neredeyse kulaklarına kadar yayıldı.İkisi, Revjak’ın hayatının ilk kırk senesinde yan yanayaşamışlardı, ama o süreç içinde barbann Bruenor ile pek azilişkisi olmuştu, düşmanlık dışında tabii. Fakat derkenWulfgar göçebe kabileleri birleştirmiş ve onlan On-Kasaba ileBattlehammer Klanı'nffi müttefiki olarak Akar Kessel vegoblin türü ordusuna karşı savaşa sokmuştu.

On yıldan az bir süre önce yaşanan o hadise sırasındaRevjak, Bruenor ile tüm cücelerin gücüne ve metanetinehayran kalmıştı. Bunu takip eden bir iki hafta içinde, Bruenorile Wulfgar Mithril Salonu'nu bulmak için yola koyulmadanönce Revjak, Bruenor ile birçok gün geçirmiş ve onunla güçlübir dostluk kurmuştu. Bruenor aynlacaktı, ama BattlehammerKlanı'nm geri kalan kısmı Mithril Salonu bulunana kadarBuzyeli Vadisi'nde kalacaktı ve dev barbarlarla bodur cücelerarasındaki dostluğu pekiştirme sorumluluğunu Revjaküstlenmişti. O kadar iyi bir iş çıkartmıştı ki, Berkthgar dadahil olmak üzere halkından birçok kimse, BattlehammerKlanı'yla birlikte Mithril Salonu'nu geri alma savaşınakatılmayı seçmiş ve birkaç sene orada kalmıştı.

Bilge Revjak'a, Berkthgar bütün bunlan unutmuş gibigörünüyordu, zira devasa savaşçı, Bruenor ve Stumpet ileyapılacak görüşmeye katılmak için çadıra girdiğinde yüzünesert, amansız, kaşları çatık bir bakış kazınmıştı.

Page 201: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Otur, Berkthgar," dedi Revjak, yanındaki yeri işaretederek.

Berkthgar elini kaldırdı ve ayakta kalacağını belirtti.Revjak adamın heybetli durmaya ve cücelerin üzerinde kulegibi yükselmeye çalıştığını biliyordu. Fakat Bruenor bundanen ufak bir rahatsızlık duyuyorduysa bile hiç belli etmiyordu.Ayakta duran Bekthgar'a bakmak için kafasını yukarıkaldırmak zorunda kalmamak amacıyla, yığın halinegetirilmiş derilerden oluşan kalın battaniyenin üzerinderahatça arkasına yaslandı.

"Hâlâ, en son yediğin yemeğin tadı pek iyi değilmiş gibigörünüyorsun," diye Berkthgar'a belirtti cüce.

"Neden bir kral, krallığından bu kadar uzaklara geldi?" diyekarşılık verdi Berkthgar.

"Artık bir kral değilim," diye düzeltti Bruenor. "Tahtıbüyük-büyük-büyük-büyük büyükbabama bıraktım."

Revjak merakla cüceye baktı. "Gandalug mu?" diye sordu.

Bruenor'un atası, Battlehammer Klanı'nın Hamisi veMirhril Salonu'nun kurucusu olan Gandalug'un drowelflerinin esaretinden kurtulup ölümden geri döndüğükonusunda Berkthgar'm anlattığı inanılmaz hikâyeyi hatırladı.

"Ta kendisi," diye yanıtladı Stumpet.

"Bana prens diyebilirsin," dedi Bruenor, Berkthgar'a. İriadam ise öfleyip kafasını çevirdi.

Page 202: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Demek Buzyeli Vadisi'ne geri döndün," diye araya girdiRevjak, tartışma çirkin boyutlara varmadan önce. Barbarliderine öyle geliyordu ki Bruenor, Berkthgar'm cücelerkonusunda yaymaya çalıştığı olumsuz havadan hiçhoşlanmıyordu —ya böyleydi, ya da Bruenor bunu birazolsun umursamıyordu. "Buraya ziyaret için mi geldiniz?"

"Kalmak için," diye düzeltti Bruenor. "Biz burada oturupkonuşurken madenler yemden açılmakta. İçeri doluşan şeyleritemizliyor ve destek sütunlarım onanyoruz. Bir hafta içindemaden cevheri elde etmeye ve ondan somaki hafta yenimallar üretmeye başlayacağız."

Revjak başıyla onayladı. "Öyleyse bu ziyaretin maksadı işkonuşmak," diye mantık yürüttü.

"Ve dostluk," diye çabucak yamtladı Bruenor. "Ben derimki, iki halk uyum içinde olursa daha iyi olur."

"Katılıyorum," dedi Revjak. Kafasım kaldırıp baktığındaBerkthgar'ın sinirle dudağını ısırmakta olduğunu gördü."Klanının, ihtiyaç duyduğumuz malların fiyatı konusunda adildavranacağına da inanıyorum."

"Metal bizde, deriler ve et sizde," diye yanıtladı Bruenor.

"Sizde bizim ihtiyacımız olan hiçbir şey yok," diye anidenve öfkeyle araya girdi Berkthgar. Zoraki bir şekilde sırıtanBruenor ise kafasım kaldırıp ona baktı. "Cücelerden gelecekhiçbir şeye ihtiyacımız yok," diye belirtti savaşçı. "Tümihtiyacımızı tundra karşılıyor."

Page 203: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Taş uçlu mızraklarınızkaliteli zırhlara çarpıp sekiyor!"

"Rengeyikleri zırh giymez," diye tatsızca yanıtladıBerkthgar. "Ve eğer On-Kasaba'yla ve On-Kasaba'nmmüttefikleriyle savaşmaya gelirsek, mızrakların taş uçlanylabir cücenin yapabileceği her şeyi delip geçebilmemiz içinsadece bilek gücümüz yeter."

Bruenor doğrulup dik oturdu ve hem Revjak hem deStumpet, kızıl sakallı, hiddetli cücenin böylesine açık birtehdit üzerine Berkthgar'ın üzerine atılacağından korkarakgerginleşti.

Fakat Bruenor bunu yapmayacak kadar yaşlı ve bilgeydi.Ona cevap vermek yerine Revjak'a baktı. "Kabile adına kimkonuşuyor?" diye sordu cüce.

"Ben," diye sertçe belirtti Revjak, dosdoğru Berkthgar'abakarak.

Berkthgar gözünü hiç kırpmadı. "Aegis-fang nerede?" diyesordu dev adam.

'İşte bu,' diye düşündü Bruenor, "bütün bunların sebebi, tabaşından beri tartışmanın tek kaynağı.' Bütün bunların sebebiAegis-fang, yani bizzat Bruenor Battlehammer tarafındanWulfgar'a, cücenin oğlu gibi olan barbar çocuğa bir armağanolarak yapılan kudretli savaş çekiciydi.

"Onu Mithril Salonunda mı bıraktın?" diye üstelediBerkthgar ve Bruenor’a savaşçı bu sorunun cevabının evet

Page 204: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

olmasını dilermiş gibi geldi.

"Bir duvarda faydasız bir süs olarak mı duruyor?"

Stumpet burada neler dönmekte olduğunu anlamıştı. O veBruenor, Buzyeli Vadisi'ne geri dönüş yoluna çıkmadan öncebu konuyu tartışmışlardı. Berkthgar, Aegis-fang'in MithrilSalonunda, yani Buzyeli Vadisi'nden yüzlerce ve yüzlerce milötede bırakmış olmalarını tercih ederdi. Çekiç o kadaruzaktayken onu ve onun büyük kılıcı olan Kuzeyin ÖfkesiBankenfuere'yi gölgede bırakamazdı. Fakat Bruenor bunuduymak bile istemiyordu. Aegis-fang onun en büyük başarısı,bir silah demircisi olarak yaptığı saygın kariyerinin doruknoktasıydı. Daha da önemlisi, kaybettiği oğlundan kalan tekyadigar oydu. Bruenor her nereye giderse Aegis-fang'da orayagiderdi ve Berkthgar'm hislerinin de canı cehennemeydi!

Bruenor, sanki en iyi konuşma taktiğini alıyormuşçasınalafı bu sorunun etrafında biraz dolandırdı. Ama Stumpet okadar kararsız değildi.

"Çekiç madenlerde," dedi kararlılıkla. "Onu yapan kişitarafından, Bruenor tarafından getirildi."

Berkthgar'ın kaşları çatık bakışı daha da derinleşti veStumpet derhâl saldırıya geçti.

"Az önce bütün ihtiyacınızı vadinin size sunduğunusöylemiştin," diye uludu rahibe. "O zaman neden cüce yapımıbir çekici umursuyorsun bakalım?"

Page 205: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dev barbar cevap vermedi, fakat hem Bruenor, hem deRevjak, bu tartışmada üstünlüğü Stumpet'in ele geçirmekteolduğunu düşündüler.

"Elbette sırtında asılı olan o kılıç da vadide yapılmamıştır,"diye belirtti. "Onu ticaretle aldın ve o da muhtemelen cücelertarafından yapılmıştı!"

Berkthgar ona güldü, ama Revjak'ın otağında hiç neşeli birhava yoktu, zira adamın kahkahası neşeden çok tehditkokuyordu.

"Kendilerini dostumuz addeden şu cücelere bakın hele!"dedi Berkthgar. "Ve yine de kabileye, kabileden biritarafindan efsaneye dönüştürülmüş olan bir silahı teslimetmiyorlar."

"Bu muhabbetin bayatlamaya başladı," diye uyardıBruenor.

"Sen de bayatlamaya başladın, cüce," diye karşılık verdiBerkthgar.

"Geri dönmemen gerekirdi." Bunun ardından Berkthgarhışımla cadın terk etti.

"Gözünü o heriften ayırmamalısın," dedi Bruenor,Revjak'a.

Barbar lider başıyla onayladı. "Berkthgar kendi sözleriyleördüğü bir ağa yakalanmış durumda," diye yanıtladı. "Vediğer birçoğu da öyle, özellikle de genç savaşçılar."

Page 206: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Her zaman dövüşmeye hevesliler," diye belirtti Bruenor.

Reyjak gülümsedi ve buna itiraz etmedi. Berkthgargerçekten de gözünü üzerinden ayırmaması gereken birkişiydi, ama işin gerçeği, Revjak'ın yapabileceği pek az şeyvardı. Berkthgar kabileyi ikiye bölmek isterse, bunu kabuledip onu izleyecek yeterince adam vardı ve Reyjak onudurduramazdı. Daha da kötüsü, eğer Berkthgar MeydanOkuma Hakkı'nı talep ederse, bunu elde edebilecek kadardestek görürdü ve Reyjak onun meydan okuyuşunureddetmekte güçlük çekerdi.

Reyjak, Berkthgar ile dövüşemeyecek kadar yaşlıydı.Wulfgar kabileleri birleştirdiği zaman Buzyeli Vadisibarbarlarının yaşam tarzının değiştiğini düşünmüştü. Wulfgarayrıldığı zaman kendisine sunulan liderlik mevkiini de busebeple kabul etmişti. Geçmişte ise böyle bir unvan sadecesoy veya dövüşle, yani marifet veya kan bağıyla eldeedilebilirdi.

'Eski usuller zor silinir,' diye fark etti Reyjak, Berkthgar’ıngidişi üzerine sallanan çadır cebine bakarken. Kabiledekibirçok kişi, özellikle de Mithril Salonu'ndan geri dönenler vehatta Reyjak ile kalanlar arasında git gide büyüyen bir kesim,terk edilmiş olan daha özgür ve daha vahşi töreleri hasretleanıyordu. Reyjak sık sık, yaşlı kabile adamlarının büyüksavaş hikâyelerini, barbarların birleşerek On-Kasaba'yasaldırdığı ve Wulfgar'ın Bruenor tarafindan yakalandığı osaldırının hikâyelerini anlattığına kulak misafiri oluyordu.

Reyjak, onların bu nostaljisinin yanlış yönlendirilmişolduğunu biliyordu. On-Kasaba'ya yapılan o saldırıda

Page 207: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

savaşçılar öylesine feci bir katliama uğramıştı ki, kabileler birsonraki kışı zar zor atlatmayı başarmıştı. Yme de o savaşınhikâyeleri her zaman şan şöhretle, heyecanla doluydu ve aslayaşanan trajedinin sözü edilmiyordu. Berkthgar'ın ve Bruenorile cücelerinin geri dönüşüyle yaşanan heyecanla birlikte,birçoğu ittifaktan önceki günleri hoş bir şekilde hatırlıyordu.

Revjak gerçekten de gözünü Berkthgar'dan ayırmayacaktı,ama yapabileceği tek şeyin bu olduğundan korkuyordu Otağındışında duran başka bir dinleyici, yani genç Kierstaad, başınısallayarak Bruenor'un uyarısıyla birlikte başını sallayıphemfikir oldu.

Kierstaad tam anlamıyla ikiye bölünmüştü, Berkthgafasonsuz bir takdir duyuyordu, ama Bruenor'a da öyle. Fakat oanda, o büyük ikilem genç adamın düşüncelerinde pek yertutamadı.

Bruenor, Aegis-fang'in vadide olduğunu doğrulamıştı!

"Bizi Martı Kayalan'nın yakınında yakalayan fırtına olabilirbu," diye belirtti Robillard, Su Perisinin önünde, doğuufkunda meşum bir şekilde uzanan kara bir bulut duvarınagöz gezdirirken.

"Ama daha güçlüsü," diye ekledi Deudermont. "Sudan güçalıyor."

Hâlâ güneşin altındaydılar, Caenvich'ten aynlalı altı günolmuştu ve Deudermont'un tahminlerine göre Moonshaeler'edaha sekiz gün vardı.

Page 208: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Güçlü bir rüzgârın ilk esintisi uzun boylu kaptanın yüzünüokşadı; kısa bir süre içinde üzerlerine çullanacak olan boranınilk hafif esintileriydi bunlar.

"Sancak tarafına sert kır!" diye haykırdı Deudermont,dümenin başındaki denizciye. "Onun etrafından geçeceğiz,kuzeye gidip Moonshaeler'in etrafından dolanacağız," dediancak Robillard'ın duyacağı kadar kısık bir sesle."Limanımıza giden daha düz bir rota."

Büyücü başıyla onayladı. Deudermont'un, rüzgârın dahabelirsiz, suların ise daha dalgalı ve soğuk olduğu kuzeyistikametine dönmek istemediğini biliyor, fakat şu noktadaönlerinde pek az seçenek olduğunu da anlıyordu. Eğer güneyedoğru gidip fırtınayı atlatmaya çalışırlarsa, rüzgârla birlikteKorsan Adalan Nelanther'in —yani korsanlar arasında budenli sivrilmiş olan Su Perisi'nin kesinlikle bulunmakistemeyeceği yerin— yakınlarına sürükleneceklerdi.

Bu sebeple kuzeye gidecek, firtınanın ve Moonshaeler'inetrafından dolanacaklardı. Ya da en azından umut ettikleri şeybuydu. Sık sık şimşeklerle aydınlanan kara bulut duvarınabakan Robillard, yeterince hızlı gidebileceklerinden emindeğildi.

"Git ve yelkenlerimizi büyülü rüzgârınla doldur," diye onatalimat verdi Deudermont ve kaptanın hafif ses tonu, onun dabüyücüyle aynı kaygıları taşıdığını açıkça belli ediyordu.

Robillard, pupa güvertesinin küpeştesine gidip oturdu,bacaklarını küpeştenin altından sarkıttı ve ana yelken direğineyüzünü döndü. Sol elini direğe doğru kaldırdı ve bir rüzgâr

Page 209: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

esintisi yaratmak için yüzüğünün gücüne başvurdu. Böylesineküçük bir tılsım, büyücünün kudretli yüzüğünün gücünükurutamazdı ve bu sebeple Robillard üst üste büyü yapıpyelkenleri doldurdu ve Su Perisini hızlı bir tempoya soktu.

Yeterince hızlı değildi. Kara duvar üzerlerine abandı,dalgalar Su Perisi'ni savurdu ve kısa süre içinde onuyüzmekten çok sular üzerinde zıplayıp hoplar bir hale getirdi.Deudermont'un önünde acı bir seçim duruyordu. Yelkenleriindirip firtmadan çıkma çabasıyla bütün gemi donanımını tirizedebilir veya ilerlemeye ve fırtınanın dış perçeminden giderekkuzey tarafından sıyrılıp kurtulmaya çalışabilirdi.

"Şans bizimle olsun," diye karar verdi kaptan ve tam hızgitmeyi denedi. En sonunda fırtına onları tamamen içine alanakadar da yelkenleri açık tuttu.

Bu, şimdiye kadar yapılmış en iyi gemilerden biriydi,mürettebatı tek tek seçilmiş usta denizcilerden oluşuyordu,buna iki büyücü, Drizzt, Cattibrie ve Guenhwyvar da dahildi.Ayrıca gemiye, Kılıç Sahilindeki en deneyimli ve en saygındenizcilerden birisi kaptanlık ediyordu. Normal insanstandartlarıyla karşılaştırıldığında Su Perisinin güçlerihakikaten de büyüktü, ama şimdi doğanın katıksız gücükarşısında çok küçük kalmıştı.

Kaçmaya çalıştılar, ama fırtına, hünerli bir avcı gibiüzerlerine kapandı.

Yön ipleri koptu ve baskıdan dolayı direk eğilir gibi oldu.Robillard ve Harkle Harpel buna çılgınlar gibi karşı koymayaçalıştı, fakat ikisinin birleşmiş büyüsü bile ana yelken direğini

Page 210: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kurtaramadı. Ana dikey kalasın üzerinde bir çatlak belirdi veonu kırılmaktan koruyan tek şey yatay kalasın da çatlamasıoldu.

Yelken serbest kalıp savruldu ve bir adamı güvertedensavurup çalkantılı suya düşürdü. Drizzt derhâl harekete geçti.Guenhwyvar'a seslenip panteri yanına çağırdı ve sonra onudenizciyi araması için küpeştenin üzerinden aşağı gönderdi.Guenhwyvar hiç tereddüt etmedi, bunu daha evvel deyapmışlardı. Kükreyen kedinin karanlık sulara gömülmesiylegözden kaybolması bir oldu.

Yağmur ve dolu taneleri onları dövüyordu, gemininpruvasına çarpan dalga duvarları da öyle. Savrulup durangeminin etrafında gök gümbürtüleri patlıyor ve uzun direklerebirçok yıldırım çatalı çarpıyordu, "Tam hız gitmeyi dahaerken kesmeliydim!" diye bağırdı Deudermont ve bütüngücüyle haykırmış olmasına rağmen, hemen yanında duranDrizzt onu rüzgânn kükreyişi ve gök gümbürtüsü arasındanzar zor duyabildi.

Drow başını olumsuz anlamda salladı. Gemi neredeysesuya gömülmüştü, mürettebatın çoğu aşağı kamaralara inmiştive Su Perisi çılgınlar gibi savruluyordu. "Sadece tam hızgittiğimiz için fırtınanın dış perçemindeyiz," dedi drow sertçe."Eğer daha erken durmuş olsaydın, fırtınanın tam kalbinedüşmüş olurduk ve hepimizin sonu gelirdi!"

Deudermont sadece birkaç kelimeyi duyabildi, ama kara elfdostunun kendisine anlatmaya çalıştığı şeyin ana fikrinianladı. Bir elini minnettarlıkla Drizzt'in omzuna koydu, fakatderken büyük bir dalga gemiye yandan çarpıp Su Perisi'ni

Page 211: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

neredeyse tam olarak yan yatırdığında, kaptan havayayükseldi, küpeşteye sertçe çarptı ve az kaldı suya düşecekti.

Drizzt derhâl onun yanma vardı. Dramın tılsımlı ayakbileklikleri ve müthiş çevikliği, çılgınlar gibi savrulangüvertenin üzerinde yolunu bulmasını sağlıyordu. Kaptanınayağa kalkmasına yardım etti ve ikisi geminin ambarınaaçılan kapağa varmak için büyük çaba sarfetti.

Aşağı ilk olarak Deudermont indi. Drizzt ise güverteyiincelemek ve herkesin aşağı indiğinden emin olmak için birazduraksadı. Sadece Robillard güvertede kalmıştı, bacaklarınısıkıca küpeşteye dolamış bir halde oturuyor, fırtınaya lanetleryağdırıyor ve şiddetle esen rüzgânn tam üstüne büyülüesintiler yolluyordu. Büyücü, Drizzt'in kendisine baktığınıfark etti ve elini sallayarak drowa gitmesini işaret etti, sonrada yüzüğünü göstererek, kendisini kurtarmaya yetecek kadarbüyülü gücü olduğunu Drizzt'e hatırlattı.

Drizzt, tıklım tıklım dolu olan aşağı güverteye indiği andapanter heykelciğini çıkarttı. Guenhwyvar'ın denizciyibulduğunu ve onu sıkıca tuttuğunu umut etmeliydi, zira eğeruzun süre beklerse, adam her halükârda boğulmuş olacaktı."Yuvana dön, Guenhwyvar," dedi heykelciğe.

Adamın kurtulup kurtulmadığını öğrenmek içinGuenhwyvar'ı derhâl geri çağırmak istedi, fakat gemiye birdalga çarptı ve heykelcik drowun elinden uçup karanlıktakayboldu. Drizzt onu takip etmeye çalışarak debelendi, amaaşağı güverte çok kalabalık ve karanlıktı.

Page 212: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Aşağı güvertenin karanlığı içinde, dehşete kapılmışmürettebatın, bunun daha önce yakalandıkları fırtınanın aynısıolup olmadığını bilmesinin hiçbir yolu yoktu. Eğer öyleysedaha da yoğunlaşmış olmalıydı, zira bu sefer Su Perisi tıpkıbir oyuncak gibi oradan oraya savruluyordu. Tepelerindekigüvertede bulunan bütün çatlaklardan üzerlerine sularyağıyordu. Gemiyi su üstünde tutan tek şey ise, karanlığa vedehşete rağmen düzenli ve disiplinli bir şekilde çılgınlar gibisu boşaltmalarıydı. İki saatten uzun sürdü, iki feci, mideburkan saat. Ama Drizzt'in, Deudermont’un tam hız gidişikonusundaki yargısı doğruydu. Su Perisi fırtınanın dışperçemindeydi, kalbinde değil; Diyarlar'daki hiçbir gemi bufırtınanın en şiddetli gücünden sağ kurtulamazdı.

Sonra her şey sessizleşti, tabii arada sırada patlayan ve gitgide uzaklaşan gök gürültüleri haricinde. Su Perisi fecişekilde yan yarıyor, ama hâlâ yüzüyordu

Güverteye ilk çıkan Drizzt oldu, onun hemen ardındanDeudermont takip etti. Hasar çok büyüktü, özellikle de anayelken direğinde.

"Onu tamir edebilir miyiz?" diye sordu Drizzt.

Deudermont hiç sanmıyordu. "Limana yanaşmadanolmaz," diye yanıtladı, en yakın limanın beş yüz mil ötedeolduğu gerçeğinden bahsetme zahmetine girmeden.

Kısa süre sonra Cattibrie, elinde oniks heykelcikleyanlarına geldi.

Page 213: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt panteri çağırma konusunda hiç zaman kaybetmedive kedi güverteye geri döndüğünde, yanında oldukça açmasıbir durumda bulunan bir denizci vardı.

"Al sana, torunlarına anlatacağın bir hikâye," dediDeudermont neşeli bir sesle. Adamın omzuna hafifçe vurduve yanındakilerin moralini yükseltmeye çalıştı. Mürettebattaniki kişi ona yardım edip adamı uzaklaştırırken, şok geçirmişolan denizci başıyla onayladı.

"Çok iyi bir dost," diye Drizzt'e belirtti Deudermont,Guenhwyvar'ı kastederek. "Adamın sonu gelmişti."

Drizzt başıyla onayladı ve bir elini Guenhwyvar'ın kaslıböğrüne koydu. Asla kedinin dostluğunu hafife almazdı.

Cattibrie, drovvun hareketlerini ilgiyle izledi ve denizciyikurtarmanın, Drizzt için fedakârlıktan daha öte bir önemiolduğunu fark etti.

Eğer denizci boğulmuş olsaydı, Drizzt Do'Urden'inomuzlarına bir suçluluk yükü daha binecek, bir kişi dahakolcunun karanlık geçmişine kurban gitmiş olacaktı.

Ama bu olmamıştı ve o anda Su Perisi ile bütün mürettebatısağ kurtulmuş gibi görünüyordu. Fakat bir saniye sonra, yaniHarkle koşturarak gelip de basit, ama acı bir soru sorduğundabu mutlu hava dağılıverdi.

"Robillard nerede?"

Page 214: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bütün gözler pupa güvertesinin ön küpeştesine çevrildi.Küpeşte, tam olarak Drizzt'in büyücüyü en son görmüşolduğu noktadan kırılıp parçalanmıştı.

Drizzt'in neredeyse kalbi duracaktı. Cattibrie hızlaküpeşteye koşturdu ve boş sulan taramaya başladı.

Deudermont o kadar endişelenmiş görünmüyordu."Büyücünün fırtınadan kurtulmak için yöntemleri var," diyediğerlerini temin etti kaptan. "Bu daha önce de olmuştu."

Drizzt ile Cattibrie, bunun doğru olduğunu fark etti.Robillard, birkaç sefer büyüsünü kullanarak Derinsu'dakilonca toplantısına katılmak için Su Perisi'ni terk etmişti, hemde gemi o sırada şehirden yüzlerce mil uzaktaki sulardayüzerken.

"Boğulmaz," diye onlan temin etti Deudermont. "O yüzükparmağındayken boğulmaz."

İki dost da bu sözlerle tatmin olmuş gibiydi. Robillard'ınyüzüğü Su Elementi Düzlemi'ne aitti; fırtınanın gücü her nekadar büyük olursa olsun, büyücüye denizde birçok avantajsağlayan kudretli bir ziynetti. Üzerine bir yıldınm düşmüşveya bir yere çarpıp bilincini yitirmiş olabilirdi. Ama SuPerisi'nin üzerinden savrulup, daha gemi fırtınayı atlatamadançok önce orayı terk etmek için büyüsünü kullanmak zorundakalmış olması daha muhtemeldi.

Cattibrie denizi taramaya devam etti ve Drizzt de onakatıldı.

Page 215: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermonfun ilgilenmesi gereken başka işleri vardı. SuPerisi'ni güvenli bir limana nasıl götüreceğini tasarlamakzorundaydı. Fırtınayı atlatıp kurtulmuşlardı, ama bu geçici birkurtuluş olup çıkabilirdi.

Kaptanın hareketlerini izleyen ve uskunanın aldığı büyükhasara göz gezdiren Harkle da bunun farkındaydı. SessizceDeudermonfun kamarasına gitti ve güvenle içeri girene kadarheyecanını bastırdı. Sonra yüzünde kocaman birgülümsemeyle ellerini hızlı hızlı ovuşturdu ve deri kaplı birkitap çıkarttı.

Kimsenin izlemediğinden emin olmak için etrafına bakmanHarkle, en yeni ve muhtemelen en güçlü büyüsü için gereklimalzemelerden birisi olan büyülü kitabı açtı. Sayfalann çoğuboştu, Harkle kaderin sisi büyüsünü yapana kadar tümsayfalar boştu. Şimdi ilk birkaç sayfada, Harkle'ın SuPerisi'ne yaptığı büyülü yolculuk bir günlük şeklinde kayıtlıdurmaktaydı ve gemideyken yaşadığı deneyimlerin de notedildiğini gördüğüne memnun oldu Onu tam anlamıylaşaşırtacak şekilde —zira daha evvel günlüğe iyice göz atmayacesaret edememişti— kör kâhinin şiiri de kelimesi kelimesineorada duruyordu.

Harkle, kaderin sisinin hâlâ iş başında olduğunu biliyordu,zira ne kendisi ne de başka bir kişi günlüğe tek bir kelimedahi yazmamıştı.

Büyünün devam eden tılsımı, yaşanan hadiseleri notetmekteydi!

Page 216: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu Harkle'ın kaderin sisinden beklediği en çılgın şeyleridahi aşmaktaydı. Bunun ne kadar devam edeceğinibilmiyordu, ama burada çok önemli bir şeye rastlamışolduğunun farkındaydı. Ve birkaç ekleme yapıl ması gerekenbir şeye. Su Perisi suyun üzerinde kalakalmıştı. Drizzt ileCattibrie'ın ve onlarla birlikte bulunan Harkle’ın başına gelenarayış da aynı şekilde yarım kalmıştı. Harkle sabırlıdavranacak tipte biri değildi, en azından şimdi değildi. Eliniboş sayfalardan ilkinin üzerinde dolaştırdı ve yavaşçamırıldandı. Bir kesenin içine elini attı ve biraz elmas tozuçıkartıp hâlâ boş duran ilk sayfaya tutumlu bir şekildeserpiştirdi.

Hiçbir şey olmadı.

Harkle nerdeyse bir saat devam etti, ama kamaradan dışarıçıktığında Su Perisi hâlâ yan yatıyor ve hedefsiz bir şekildesürüklenip gidiyordu.

Harkle tıraşsız yüzündeki kısa sakalı ovuşturdu. Görünüşebakılırsa, büyünün üzerinde hâlâ çalışılması gerekiyordu.

Robillard akıp giden dalganın üzerinde duruyor ve birayağını sabırsızlıkla suya vuruyordu. "O yabani şey nerede?"diye sordu, yardımına çağırdığı su elementali canavarınıkastederek. Yaratığı Su Perisini aramaya yollamıştı, ama bubirçok dakika evveldi.

En sonunda, büyücünün önündeki mavi örtü yükseldi vekabaca insansı bir şekle büründü. Robillard ona doğruguruldandı ve yaratığa kendi ıslak lisanında gemiyi bulupbulmadığını sordu.

Page 217: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Gemiyi bulmuştu. Böylece büyücü, elementale kendisinigemiye götürmesini emretti. Yaratık iri kollarından birisiniileri uzattı. Sudan oluşmuş gibi görünüyordu, ama aslındanormal bir sıvıdan çok daha katıydı.

Büyücü rahatça yerini aldığında, su canavarı onu süratleyuvarlanan bir dalganın hızıyla götürmeye başladı.

BÖLÜM 12

KADERİN SİSİ

Mürettebat ikindi vakti boyunca çalıştı, fakat gemininaldığı ciddi hasar konusunda pek az ilerleme kaydetmişgibiydiler. Yelkenlerden birisini, mizana yelkenini kaldırmayıbaşarmışlardı. Fakat onu rüzgârı yakalayacak kadar veyagemiyi istedikleri bir yöne döndürmesini sağlayacak kadarkontrol edemiyorlardı.

Cattibrie, gözcü çanaklığından aşağı bir uyan sinyaliverdiğinde durumlan buydu. Deudermont ile Drizzt,dostlanmn ne dediğini duymak için yan yana koşturarak

Page 218: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

geldiler. İkisi de bunun bir korsan gemisi olmasındankorkuyordu. Eğer durum böyleyse, bu denli hasar görmüş veRobillard'sız kalmış olan mağrur Su Perisi, hiç savaşmadanteslim olmak zorunda kalabilirdi.

Yollarını kesen hiçbir korsan yoktu, ama tam karşılarındakesif bir sis bulutu yükselmekteydi. Deudermont kafasınıkaldırıp Cattibrie'a baktı ve hiçbir açıklaması olmayan gençkadın da cevap olarak sadece omuz silkti.

Bu sıradan bir hadise değildi. Bu sis kümesi haricindegökyüzü oldukça temizdi ve ısı seviyesi de oldukça sabitti.

"Böyle bir sisi ne oluşturabilir ki?" diye Deudermont asordu Drizzt.

"Benim bildiğim hiçbir şey," diye ısrarla vurguladı kaptan.

"Küreklerin başına!" diye mürettebata seslendi. "Bir yelkenaçmaya çalışın. Etrafından dolaşabilecek miyiz, görelimbakalım."

Fakat Deudermont ilgisini önlerindeki sulara geri çevirdiğianda Drizzt'in şüpheyle kafasını salladığını gördü. Zira sisbulutu onlara daha şimdiden çok yaklaşmıştı. Sabit değildi.

"Bize yaklaşıyor," diye nefes verdi kaptan, gözlerineinanamayarak.

"Hem de hızla," diye ekledi Drizzt. Ondan sonra drow,keskin kulaklarıyla Harkle Harpel'in kıkırdadığını işitti vebunun büyücünün işi olduğunu anlayıverdi. Arkasını dönüp

Page 219: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

baktığında adamın aşağı güverteye açılan ambar kapağındaniçeri girdiğini gördü ve peşinden gitmeye davrandı. Fakat,Deudermont'un nefesini tuttuğunu ve birçok mürettebatüyesinin korkuyla haykırdığını işiten Drizzt, yer kapağınavaramadan önce durdu.

Cattibrie hızla direkten aşağı indi. "Nedir bu?" diye sordu,çaresizliğe yakın bir sesle.

Gri sis örtüsünün içine girdiklerinde suyun şapırtısıkesilmiş, aynı şekilde tüm hareket hisleri de kaybolmuştu.Mürettebat bir araya toplandı ve birçoğu, sanki karanlık sisiniçinden gemiye düşmanların çıkmasını beklermişçesinesilahlarını çekti.

Drizzt'e neler döndüğü hakkında bir sonraki ipucunu verenGuenhwyvar oldu. Panter, kulaklarını geriye yatırmış birhalde Drizzt'in yanına geldi. Ama yüz ifadesi ve tavrı,korkmaktan çok meraklanmış gibiydi.

"Boyutsal," diye belirtti drow.

Deudermont merakla ona baktı.

"Bu Harkle’ın işi," dedi Drizzt. "Büyücü bizi açık denizdençıkartmak için büyüsünü kullanıyor."

Bu düşünceyle birlikte Deudermont'un yüzü aydınlandı,aynı şekilde Cattibrie'm da öyle —en azından bu neşeleri,ikisi de hali hazırdaki kurtuluşlannm kaynağının kimolduğunu düşünene kadar sürdü.

Page 220: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie kesif duman bulutuna baktı. Aniden, boş sularüzerinde hasarlı bir gemiyle süzülüp gitmek ona o kadar dakötü bir şeymiş gibi gelmemeye başlamıştı.

"Ne demek istiyorsun?" diye kükredi Robillard. Ellerinihiddetle birbirine vurdu ve sorusunu, su elementalinin ıslak,gurultu dolu lisanına tercüme ederek yeniden sordu.

Cevap hiç tereddütsüz geldi ve Robillard, bu tür yaratıkları,onun bu hadisenin aslını öğrenmek için bazı yolları olduğunubilecek kadar iyi tarardı. Bu yaratık, her elemental gibiyardımseverdi ve Robillard onun kendisine yalan söylediğinisanmıyordu.

Su Perisi gitmiş, suyun üzerinden kaybolmuştu.

Robillard bir sonraki cevabı, yani geminin batmadığını,sadece suyun üzerinden kaybolup gittiğini işitincerahatlayarak nefes verdi.

"Harkle Harpel," diye yüksek sesle tahminde bulundubüyücü.

"Onları bir limana götürdü. Tebrik ederim!" Robillardbundan sonra kendi durumunu düşünüp tasındı; yalnızdı vekaradan çok uzaktaydı. Yaratığa kendisini genel olarakdoğuya doğru götürmesini emretti ve ona ertesi şafak vaktinekadar ihtiyaç duyacağını açıkladı. Sonra büyü kitabını çıkarttıve altın sırımlı kitap ayracını ışınlama büyüsünün olduğusayfaya koydu.

Page 221: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Sonra büyücü arkasına yaslanıp rahatladı. Uyuması,gücünü ve enerjisini toplaması gerekiyordu. Elementalşimdilik onun güvenliğiyle ilgilenecekti ve sabahleyinRobillard Derinsu'daki lonca binasındaki özel odasınaışınlanmak için büyüsünü kullanacaktı. 'Evet,' diye karar verdibüyücü, 'zorlu ve sıkıcı birkaç hafta geçti, şimdi huzur dolubir kara ziyaretinin tam zamanıydı.'

Sadece Deudermont'un sonra ona yetişmesi gerekecekti okadar.

Su Perisi, birçok dakika boyunca, hiçbir su veya rüzgâr sesiolmadan, gerçeküstü bir dinginliğin içinde süzüldü.Etraflarındaki sis bulutu o kadar kesifti ki, suyu görebilmesiiçin Drizzt'in küpeşteden aşağı sarkması gerekiyordu.Harkle’ın büyüsünün —tabii eğer bu gerçekten de Harkle'inbüyüsü idiyse— ne yaptığını bilemediği için, uzanıp grisıvıya dokunmaya cesaret edemiyordu.

En sonunda bir şapırtı, geminin pruvasına çarpan birdalganın sesini duydular. Sis kütlesi neredeyse derhâldağılmaya başladı, ama her ne kadar etraflarım göremeselerbile, gemide bulunan herkes bir şeylerin değişmiş olduğunuhissedebiliyordu.

"Koku," diye belirtti Cattibrie ve yakında bulunan herkeskafasını sallayıp onunla hemfikir oldu. Ağızda tat bırakacakkadar keskin olan tuzlu su kokusu gitmiş, yerini taze bir yazhavasına, ağaçların, çiçeklerin ve iç kesimlerdeki birbataklığın kokusuna bırakmıştı. Sesler de değişmişti.

Page 222: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Rüzgârın bomboş ve sonsuz ıslığı, derin suların dinginşapırtıları gitmiş ve yerlerini daha küçük dalga sesleriyle bazışakımalara bırakmıştı...

"Kuşlar mı?" diye sordu Drizzt.

Sis bulutu dağıldı ve bütün mürettebat rahat bir nefes aldı.Zira karaya yakınlardı! Sol taraflarında, üzeri ağaçlarla örtülüolan, tam merkezinde küçük bir şato ve etrafında birçok irikonak bulunan bir ada duruyordu. Su Perisi'nin önünde uzunbir köprü vardı. Bu köprü adadan kıyıya, yani geniş ve surlubir kasabanın rıhtımlarına kadar uzanıyordu.

Kasabanın gerisinde zemin uzun dağlar oluşturacak şekildeyukarı meylediyordu, bu hiçbir denizcinin gözdenkaçırmayacağı bir nirengi noktasıydı. Fakat Deudermont bunubilmiyordu. Etrafta bir sürü tekne vardı, ama hiçbiri SuPerisi'nin kıç tarafında taşıdığı filikalardan büyük sayılmazdı.Bütün teknelerin mürettebatları öylece durmuş, suyunüzerinde süzülen muhteşem gemiye boş boş bakıyordu.

"Derinsu değil," diye belirtti Deudermont. "Ya da bildiğimherhangi bir şehrin yakınlarında bir yer değil."

Drizzt etrafa göz gezdirdi ve arkalarında kıvrılarak uzanankıyı şeridini inceledi. "Açık deniz değil," diye yanıtladı.

"Bir göl," diye mantık yürüttü Cattibrie.

Üçü de bir anlığına birbirilerine baktıktan sonra hep birağızdan "Harkle!" diye haykırdılar. Kendisini çağırmalarını

Page 223: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

beklemekte olan Harpel, aşağı güverte kapağından dışarı çıktıve yüzünde neşe dolu bir ifadeyle yanlarına geldi.

"Neredeyiz?" diye cevap istedi Deudermont.

"Kader nerede olmamızı diliyorsa orada," dedi büyücügizemli bir sesle, ellerini sallayarak ve cübbesinin bolyenlerinin havada süzülmesini sağlayarak.

"Sanırım daha belirgin bir cevap vermen gerekecek," diyesoğukça belirtti Cattibrie.

Harkle omuz silkip kollarını aşağı indirdi. "Elbette ki, bunukesin olarak bilmiyorum," diye itiraf etti. "Büyü yerdeğiştirmeyi sağlıyor —ki bu gelişigüzel bir şey değil— fakatnereye götüreceğini kestiremiyorum."

"Büyü mü?" diye sordu Deudermont.

"Kaderin sisi," diye Harkle'dan önce yanıtladı Drizzt. "Senibizim yanımıza getiren büyü."

Harkle, drowun ağzından çıkan her söze başını sallayarakonay verdi. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve ifadesibaşarının gururuyla doluydu.

"Bizi bir göle getirdin!" diye hiddetle kükredi Deudermont.

Harkle bir cevap vermeye çalışarak kekeledi, ama sudangelen bir ses bu muhabbeti bölüverdi. "Hey ho, Su Perisi!"

Page 224: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dördü küpeşteye gittiler. Drizzt ise pelerinin başlığınıkafasına geçirdi. Nerede olduklarını ve nasıl bir karşılamagöreceklerini bilmiyordu, ama eğer bu denizciler Su Perisi'ninbir drow elfi taşıdığını öğrenirse o karşıla manın çok daha azdostane olacağı gibi bir his vardı içinde.

İrice bir balıkçı teknesi geminin yanma gelmişti ve altıkişilik mürettebatı dikkâtle uskunayı incelemekteydi. "Savaşagirmişsiniz," diye tahminde bulundu, balıkçı teknesininkaptanı gibi görünen yaşlı, boz sakallı bir adam.

"Bir fırtınaya girdik," diye düzeltti Deudermont. "Şimdiyekadar bildiğim en şiddetli boraydı."

Altı balıkçı şüpheyle bakıştı. Son bir ayın her günündesudaydılar ve fırtına falan görmemişlerdi.

"Buradan çok uzaklarda," diye açıklamaya çalıştıDeudermont, balıkçıların şüphe dolu yüz ifadelerini farkederek.

"Ne kadar uzağa gidebilirsiniz ki?" diye sordu boz sakallıyaşlı adam, her tarafı görünen kıyı şeridine bakarak.

"Söylersek şaşırırsın," diye yanıtladı Cattibrie, Harkle'a yanyan bir bakış atıp büyücünün kıpkırmızı kesilmesinisağlayarak "Nereden suya açıldınız?" diye sordu boz sakallıadam.

Deudermont ellerini iki yana açtı. "Biz Derinsüdan denizeaçılan Su Perisi'yiz."

Page 225: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Şüpheci yüz ifadeleri yerlerini açıktan açığa sırıtışlarabıraktı.

"Derinsu mu?" diye tekrarladı boz sakallı adama "Başka birdünyada mıyız?" diye Drizzt'e fısıldadı Cattibrie ve drow onurahatlatacak bir şey bulamadı, özellikle de bu işin arkasındaHarkle Harpel varken.

"Derinsu," dedi Deudermont sertçe, ciddiyetle, elindengeldiğince inandırıcı bir sesle.

"Yuvanızdan çok uzaktasınız, kaptan," diye belirttibalıkçılardan bir diğeri. "Bin mil kadar."

"Bin beş yüz," diye düzeltti boz sakallı adam.

"Ve hepsi de kara," diye gülerek ekledi bir diğeri. "SuPerisinin tekerlekleri mi var yoksa?" Bu sözler, altı balıkçınınve onları incelemek için gelen diğer birkaç teknenintayfalarının kıkırdamasını sağladı.

"Bir de onu çeken atları görmek isterdim," diye söze karıştıdiğer teknelerden birisi, yine adamları kahkahaya boğarak.

Deudermont bile gülümsemeyi başardı, görünüşe bakılırsagemisinin hâlâ Diyarlar'da olduğunu öğrendiği içinrahatlamıştı. "Büyücü işi," diye açıkladı. "Moonshaelerin beşyüz mil güneybatısında, Kılıçlar Denizi'ndeydik ki, birfırtınaya yakaladık ve akıntıyla sürüklenmeye başladık.Büyücümüz,"—Deudermont, Harkle'a baktı—"bizi limanagötürecek bir büyü yaptı."

Page 226: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Hedefi kaçırmış," diye uludu bir adam.

"Ama bizi açık denizden kurtardı," dedi Deudermont,kahkahalar kesilince. "Ki orada kalsaydık kesinlikle sonumuzgelirdi. Lütfen bana söyleyin, iyi yürekli denizciler, neredeyizbiz?"

"Burası Impresk Gölü," diye yanıtladı boz sakallı adam,sonra kıyıyı ve surlu kasabayı işaret etti. "Carradoon."

Deudermont her iki ismi de tanımıyordu.

"Bunlar Kartanesi Dağları," diye devam etti balıkçı kaptanı,dağları işaret ederek.

"Güneydeyiz," dedi Cattibrie aniden ve bütün gözler onadoğru döndü. "Dermsu'nun çok güneyindeyiz," dedi. "Ve eğergölden daha güneye gidecek olursak, Deepwash'a ve sonra daİç Deniz'de bulunan Vilhon Burnu'na varırız."

"Dediğin yerler mevcut," diye bildirdi boz sakallı adam."Ama o gemiyi Shalane Gölü'ne götürecek kadar subulamazsınız."

"Tekerleklerinizin yanı sıra kanatlarınız yoksa, ClovenDağları'nın üzerinden gemiyi aşıramazsınız!" diye uludu, bozsakallının yanında duran bir adam. Ama kahkahalar artıkdinmişti. Zira hem Su Perisi'ndeki, hem de balıkçıteknelerindeki bütün denizciler bu durumun ciddiyetinihazmetmişti.

Page 227: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont derince iç geçirdi ve Harkle'a baktı. Büyücüise bakışlarını güverteye doğru indirdi. "Nereye gideceğimizkonusunda daha sonra kafa patlatırız," dedi Deudermont."Şimdilik görevimiz Su Perisi'ni onarmak olacak." Bozsakallıya doğru döndü. "Korkarım ki gölünüz yeterince derindeğil," dedi. "Onarım için yanaşabileceğimiz uzun bir iskelemevcut mu?"

Balıkçı kaptan, Carradoon Adası'nı ve Su Perisi'ne doğrugelen uzun rıhtımı işaret etti.

"Adanın kuzey kısmında su daha derindir," diye belirttionun yanında duran adam.

"Ama uzun iskelenin sahibi var," diye belirtti üçüncü birbalıkçı.

"Gemiyi yanaştırmak için izin alırız," dedi boz sakallıadam sertçe.

"Ama işimiz hiç kolay değil," diye söze karıştıDeudermont. "Suda yüzmek için ne yelkenlerimiz, ne dedümenimiz mevcut. Ve ben kesinlikle bu sulan bilmiyorum."

"Bize halat atın, Kaptan..."

"Deudermont," diye yanıtladı Su Perisi'nin kaptanı."Kaptan Deudermont."

"Benim adım Terraducket," dedi boz sakallı adam."Tanıştığımıza memnun oldum." Bir yandan konuşurken, bir

Page 228: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yandan diğer teknelere işaret etti. Onlar ise çoktan SuPerisi'nin etrafında toplanıp yerlerini almaya başlamışlardı.

"Sizi rıhtıma çekeceğiz, Carradoon'da onarım işine yardımedecek birçok tersaneci mevcut," diye devam etti Terraducket."Hatta şu direği bile, fakat yerine yenisini koymak içingerçekten de uzun bir ağaç bulmamız gerekecek! Bilin ki, busize Kılıç Sahili'nde yaşadığınız birçok hikâyeye malolacaktır, tabii dostlarımı tanıyorsam!"

"Anlatacak birçok hikâyemiz var!" diye onu temin ettiDeudermont.

Halatlar suya atıldı, balıkçı tekneleri yerlerini aldı ve büyükuskunayı çekerek götürmeye başladı.

"Denizciler arasındaki kardeşlik ta göllere kadar uzanmış,"diye belirtti Drizzt.

"Öyle görünüyor," diye hemfikir oldu Deudermont. "Eğermürettebata yeni adam almamız gerekiyor olsaydı, aramayanereden başlayacağımı bilirdim." Kaptan kafasını çevirdi vehâlâ mahzun mahzun güverte zeminine bakmakta olanHarkle'a baktı. "İyi iş çıkarttın, Efendi Harpel," dediDeudermont ve kafasını kaldırıp ona bakan büyücünün yüzüaydınlandı. "Moonshaeler'den o kadar uzaktaki bilinmediksularda kesinlikle yok olurduk, ama şimdi yaşamaya devamedebileceğiz."

"Ama bir gölde," diye yanıtladı Harkle.

Page 229: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont elini sallayarak bu düşünceyi savuşturdu."Robillard bizi bulur ve ikiniz bizi ait olduğumuz yere geridöndürmenin bir yolunu bulursunuz, bundan hiç şüphem yok.Şimdilik, gemim ve mürettebatım güvende ve önemli olan tekşey de bu. Tebrik ederim!"

Harkle kıpkırmızı kesilmişti.

"Ama neden buradayız?" diye sormadan edemedi Cattibrie.

"Kaderin sisi," dedi Drizzt ile Harkle bir ağızdan.

"Bu da demek oluyor ki, burada bizim ihtiyacımız olan birşey mevcut," diye devam etti büyücü.

"Ne için ihtiyaç?" diye sordu Cattibrie.

"Arayışımız için, elbette!" diye kükredi Harkle. "Her şeybununla alâkadar, değil mi?" Sanki bu bütün olanlarıaçıklamaya yetermiş gibi etrafına bakındı, ama kendisineaülan bakışların kavrayış dolu bakışlar olmadığını fark etti."Fırtınadan önce, aradığımız şey..."

"Derinsu idi," diye yanıtladı Deudermont. "Büyün biziDerinsu'ya yaklaştırmadı."

Harkle çılgınlar gibi ellerini salladı. "Yo, yo," diye düzeltti."Derinsu değil, Derinsu'da bulunan bir rahip veya büyücü."

"Peki ihtiyacımız olan güçlü büyü kullanıcısını Derinsu'danziyade burada bulacağımızı mı düşünüyorsun?" diye

Page 230: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kulaklarına inanamayarak sordu Drizzt. "Yani yuvadan budenli uzakta olan bu küçük kasabada mı?"

"İyi yürekli Kaptan Terraducket," diye seslendi Harkle.

"Buradayım," diye daha öncekinden uzak bir yerden cevapgeldi, zira Terraducket'in balıkçı teknesi, gemiyi çekenlerekatılmak için önlere doğru ilerlemişti.

"Bir rahip arıyoruz," dedi Harkle. "Çok güçlü bir rahip..."

"Cadderly," diye hiç tereddüt etmeden söze karıştıTerraducket.

"Cadderly Bonaduce. Bütün Diyarlafda ondan daha güçlübir rahip bulamazsınız!" diye böbürlendi Terraducket, sankişu Cadderly denilen adam Carradoon'a mal olmuş birkişiymiş gibi.

Harkle dostlarına kendini beğenmiş bir bakış attı. "Kaderinsisi," diye belirtti.

"Peki şu Cadderly'yi nerede bulabiliriz?" diye sorduDeudermont.

"Carradoon'da mı?"

"Hayır," diye geldi Terraduckefin cevabı. "Buradan ikigünlük mesafe ötede, dağların içinde Yükselen Ruh adındakibir tapmakta."

Page 231: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Deudermont aklında artık hiçbir şüpheci soru bulunmadanHarkle'a baktı.

Harkle ellerini çırptı. "Kaderin sisi!" dedi tekrar. "Ah,ayrıca her şey o kadar birbirine uygun ki," dedi heyecanla,sanki aklına bir anda başka bir fikir gelmişçesine.

"Su Perisi'nin bir gölde olması gibi," diye belirtti Cattibrieiğneleyici bir sesle, ama Harkle onu duymazdan geldi.

"Anlamıyor musunuz?" diye hepsine sordu büyücü. Yineheyecanlanmıştı ve kanat gibi görünen kollarını sallıyordu."Su Perisi ve Yükselen Ruh. Her şeyden önce SP ve YR! VeKaderin sisi de, KS."

"Uzun bir uyku çekmeye ihtiyacım var," diye inlediCattibrie.

"Ve HH!" diye böğürdü Harkle. Drizzt ona merakla baktı."Harkle Harpel yahu!" diye açıkladı heyecanlı büyücü, sonrabir parmağım drowa doğru salladı. "Ve Drizzt Do'Urden içinDD! KS, kaderin sisi için ve SP ile YR, ayrıca HH ve DD! Vesana gelince..." Cattibrie'ı işaret etti.

"Olmadı," dedi genç kadın.

"Önemli değil," diye ekledi Drizzt. Deudermontdudaklarını ısırıyor ve Harkle’ın dolu anını kahkahaylabozmamaya çalışıyordu.

"Ah, harflerde bir sır olmalı," dedi Harkle, diğerlerindençok kendi kendisine konuşarak. "Bunu keşfetmem gerek!"

Page 232: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Kendi zihnini keşfet," dedi Cattibrie ona ve sadece Drizztile Deudermont'un duyabileceği kadar sessizce mmldandı,"yanma bir fener ve cücelerin mağara çantalarından alsan iyiolur."

Bu sözler, ikisinin sırıtmasına sebep oldu.

"Fakat baban!" diye aniden haykırdı Harkle, Cattibrie'adoğru sıçrayarak. Kadın o kadar şaşırdı ki, onu yumruklamadürtüsünü zor zaptetti.

"Babam mı?"

"BB!" dediler Harkle, Drizzt ve Deudermont aynı anda.Drow ile kaptan, heyecanlanmış gibi yapmışlardı.

"Evet, evet. Bruenor Battlehammer," dedi Harkle kendikendisine ve uzaklaşmaya başladı. "BB. Ah, harflerarasındaki ilişkiyi çözmem gerekli, evet, bunu yapmalıyım."

Bu konu üzerine düşünürken, aynı zamanda GG'nin nemanaya geldiğini de düşün," dedi Cattibrie ona. Aklı başkayerde olan büyücü başıyla onayladı ve tam manasıyla elkoymuş olduğu Deudermont’un özel kamarasına doğruilerledi.

"GG mi?" diye Cattibrie'a sordu kaptan.

"Geveze gerzek," diye aynı anda yanıtladı genç kadın ileDrizzt, etraftakileri yine kahkahaya boğarak. Yme de, neDrizzt, ne Cattibrie, ne Deudermont, ne de başka birisi, o

Page 233: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"geveze gerzeğin," Su Perisi'ni kurtardığını ve onlarıhedeflerine yaklaştırdığını göz ardı edemezdi.

KISIM 3

KÖTÜLÜĞÜN DOĞASI

Onlar mutlaklar, kusursuzlar panteonu; her zamanölümlülerin ruhları için mücadele eden iyi tanrılar ve kötüiblisler. Lloth'un tamamen kötü ve Mielikki'nin tamamen iyiolması. Siyahla beyaz kadar birbirine zıt olmaları vearalarında hiçbir gri tonunun bulunmaması.

İyilik ve kötülük kavramları da böyledir işte. Mutlakdeğişmez.

Gerçekten kötülükle dolu bir hareketin haklıgösterilebilecek hiçbir yanı yoktur; hiçbir gri tonu mevcutdeğildir. İyi bir hareket çoğunlukla kişisel kazanç getirse bile,

Page 234: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

o hareket sadece altında yatan niyetle mükemmellik kazanır.Bu da bizim panteondaki inancımız tarafındansomutlaştırılmıştır, peki ya ölümlü ırklar, yani akıllı varlıklar—insanlar, elftürü ve cüce türü ırklar, gnomlar vebuçukluklar, goblinler ve dev türleri? İşte soru buradabulanıklaşır ve mutlaklar birbirine karışır.

Çoğu için denklem çok basittir: Ben drovmm, drowlarkötüdür, öyleyse ben de kötüyüm.

Yanılıyorlar. Zira seçim diye bir şey olmazsa akıllı birvarlık ne işe yarar ki? Ve niyet olmadan ne kötülük, ne deiyilik mevcut olamaz.

Diyarlar'da genellikle kötü olan bazı kültürlerin ve ırkların—özellikle de goblin türü yaratıklar— varlığı doğrudur. Aynışekilde, tıpkı yüzey elfleri gibi, iyilik kavramına meyilli olanırklar da vardır. Ama, mutlak bir gerçeğin canlı birer örneğioldukları düşünülen bu ırkların içinde bile, nihai olarakkararı verecek şey bireylerin niyetleridir. Kötü olmayan birgoblinle tanışmıştım; ben ise kendi toplumunun usûllerineboyun eğmemiş bir drovvum. Yine de, pek az drow ve çokdaha az goblin böyle bir iddiada bulunabilir ve bu sebeplegenellemeler devam eder.

Irklar arasında en garip ve çeşitli olanları insanlardır.Denklemler ve beklentiler en çok bu noktada birbirine karışırBu konuda nihai kararı algı verir ve karşınızdakinin niyetiçoğunlukla gizlidir. Yanlışlarına mazeret maskesi takmakonusunda insanlar kadar becerikli başka bir ırk daha yoktur.Mazeretler uydurma ve en sonunda niyetinin iyi olduğunuiddia etme konusunda da onlar kadar beceriklisi bulunmaz.

Page 235: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Onlardan başka hiçbir ırk da, kendi iddiasına inanmakkonusunda onlar kadar yetenekli değildir. Kim bilir, insanıninsana karşı çarpıştığı kaç tane savaş yaşandı ve her iki orduda yanlarında ve kalplerinde bir tanrının, iyi bir tanrınınolduğunu iddia etti?

Ama iyilik algı meselesi değildir. Bir kültürde "iyi" olan birşey, diğerinde "kötü" olamaz. Bunlar detaylar ve küçükhareketlerde geçerli olabilir, ama erdemde değil. Erdemmutlaktır.

Öyle olmalıdır. Erdem hayatı ve aşkı kutlamaktır,diğerlerini olduğu gibi kabul etmektir, iyilik yolunda ilerleyipdaha iyiye gitme isteğidir.

Kibrin ve kıskançlığın olmaması, sevinçlerimizi paylaşmave diğerlerinin başarılarıyla neşe duyma halidir. Yanlışamazeret uydurmanın ötesindedir,

zira bütün kalplerin derinlerinde yatan gerçek budur. Birkişi kötü bir eylemde bulunduktan sonra mazeret maskesiniörmek için kendisine izin verse bile, gerçeği, mutlak olanı,yani kendi vicdanının gözünde çırılçıplak duranı örtemez.

Hepimizin içinde, gerçeklerden saklanamayacağımız,erdemin bir hakim gibi karşımızda oturduğu bir yer vardır.Hareketimizin gerçekte ne olduğunu itiraf etmek ise omahkemenin huzuruna çıkmak anlamına gelir, ki oradaolayların gidişatı konu dışıdır, iyilik ve kötülük niyetlerdenibarettir ve niyetlerin mazereti olmaz.

Page 236: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cadderly Bonaduce o mahkemeye, şimdiye kadar tanıdığımherkesten daha büyük bir istekle ve daha çıplak bir haldegitti. Onun özünde yaşadığı gelişmeyi fark ettim ve bununsonucunda ortaya çıkan ve insan başarıları arasındaki enmuhteşem, en mütevazı eser olan Yükselen Ruh 'u gördüm.

Artemis Entreri de oraya gidecek. Belki de ölüm anınakadar değil, ama hepimizin eninde sonunda gideceği gibi o dagidecek ve varlığının şeytani gerçeği önünde çırılçıplakkaldığında her şeyin farkına varacak.

Umarım oraya kısa süre içinde gider. Bu umudumun sebebiintikam duygusu değil, zira intikam boş bir duadır. Entreri,kalbindeki en gizli yere kendi iradesiyle gidip gerçeği görsünki, yanlışlarını düzeltebilsin. O takdirde çekeceği cezaylamutluluk bulacak ve şu anda üzerinde olduğu yoldu giderseasla bilemeyeceği bir ahenk görecektir.

Basit çıkarımlarla mazeret uydurma tuzağındankaçabildiğim zamanlarda sık sık kalbimdeki o mekânagiderim. Orası acı veren bir yerdir, çırılçıplak kalınan bir yer.Fakat sadece orada gelişip iyiye doğru gidebiliriz; sadeceorada hiçbir maske bize mazeret uyduramaz ve niyetlerimizin,bu sebeple hareketlerimizin ardındaki gerçeği sadece oradaöğrenebiliriz. Kahramanlar sadece orada, erdemin hakimolarak karşımızda durduğu yerde doğar.

—Drizzt Do'Urden

Page 237: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

BÖLÜM 13

YÜKSELEN RUH

Drizzt, Cattibrie, Deudermont ve Harkle, KartanesiDağlarına gitmek için Carradoon'u terk edişlerinden sonrahiçbir sorunla karşılaşmadılar. Drow pelerininin başlığınıyüzünün üzerine indirmişti ve kasabadaki herkes uskunanıngelişiyle öyle bir heyecanlanmıştı ki, kimse ayrılan küçükgruba dikkât etmemişti.

Cümle kapısını geçen dörtlünün yolculuğu kolay vegüvenli oldu Etraftaki her türlü muhtemel sorun konusundadrow kolcunun kılavuzluğuna başvuran grup, yol üstündedikkâte değer veya heyecan verici hiçbir şey bulamadı.

Geçen son birkaç hafta içinde yaşadıkları tüm o hadiselerdüşünülürse, zaten istedikleri tek şey de buydu.

Rahatça sohbet ediyorlardı, çoğunlukla Drizzt onlaraetraflarındaki vahşi yaşamın doğasını anlatıyordu —hangikuşların şakıdığım ve yakındaki çam korularının yanındakidüzleşmiş iğneler üzerinde kaç tane geyiğin yatmış olduğunu.Muhabbetleri arada sırada, dönüp dolanarak görevlerine, körkâhinin şiirine geliyordu. Bu durum da Harkle'ı zor birdurumda bırakıyordu. Diğerlerinin şiirdeki çok bariznoktaları, muhtemelen hayati önem taşıyan noktaları

Page 238: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kaçırdığını biliyordu. Zira büyülü günlüğü sayesinde bütünşiiri baştan aşağı inceleme fırsat bulmuştu. Fakat büyücü nekadar müdahale edebileceğinden emin değildi. Kaderin sisiedilgen bir büyü olarak yaratılmıştı. Harkle’ın bazıhadiselerin gelişmesine yardım etme ve o hadiselerinoluşumlarına tanık olma metoduydu. Bu tiyatro oyunundakidiğer oyuncuların günlüğe bakmasına izin vererek veyagünlüğün kendisine sunduğu bilgiyi kullanarak aktif birkatılımcı haline gelirse, muhtemelen büyüyü bozacaktı.

Eğer kader onları savaşa sürüklerse Harkle kesinlikle diğerbüyülü güçlerini kullanabilirdi ve elbette önsezilerinipaylaşabilirdi; tıpkı Su Perisinin güvertesindeyken bir celpbüyücüsü veya rahibe ihtiyaçları olduğu konusundamutabakata vardıkları zaman paylaştığı gibi. Fakat doğrudandoğruya müdahale, yani büyünün oluşumu tararından verilenbilgiyi kullanmak muhtemelen geleceği değiştirecek vekaderin amaçlarını alt etmiş olacaktı. Harkle'ın büyüsü öylebir amaç için yaratılmamıştı; büyünün kendi sınırlan vardı.Kırk yılını, en az kendisi kadar sıradışı büyücüler arasındageçirmiş olan Harkle, büyünün sınırlarını zorlamanındoğurabileceği muhtemel yan etkileri gayet iyi biliyordu.

Böylece Harkle, diğer üçünün şiir hakkındaki tutarsızsohbetlerini sürdürmelerine izin verdi, sık sık başını salladı veşiirin herhangi bir dizesi hakkında en çok kabul görenyorumlarla hemfikir oldu. Doğrudan kendisine sorulansorulardan kaçmdıysa da, gönülsüzce omuz silkişleri vemırıldanarak verdiği cevaplar sebebiyle bir çok meraklıbakışın odağı oldu Patikalar dağın yükseklerine doğru

Page 239: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

tırmanıyordu, ama yol hâlâ rahattı, zira patika iyice açılmıştıve sık sık üzerinde yolculuk ediliyordu.

Dörtlü, dağın gölgesinin altından açığa çıkıp, patikadanayrılarak dik bir yokuşun kenarındaki düz bir çayırlığageldiğinde bunun sebebini anlayıverdi.

Drizzt Do'Urden, Mithril Salonu'nun ihtişamını görmüştü,Cattibrie da öyle. Harkle Harpel, büyüsüyle birçok egzotikmekâna yolculuk etmişti, mesela Luskan'da bulunan BüyününSahipkulesi gibi.

Deudermont Derinsu'dan, egzotik Calimport'a kadar tümKılıç Sahili'ni gezmişti. Ama bu mekânların hiçbirisi, şu andadörtlünün karşısında duran manzara kadar nefeslerini kesmeyibaşaramamıştı.

Bunun adı Yükselen Ruh idi. Yükselen kuleleri ve göğeuzanan payandalanyla, renkli camlı iri pencereleriyle ve herköşesinde, ilginç bir taş işçiliğiyle süslenmiş heykellerbulunan oluk sistemiyle bu devasa tapınağa —katedrale—hakikaten yakışan bir isimdi bu. Katedralin ana çatısının enaşağıdaki köşeleri dahi zeminden kırk metre yüksekteydi vekulelerden üçü ise o yüksekliğin iki katından daha yukarıuzanıyordu.

Baenre ev sahası elbette ki bundan daha genişti veSahipkulesi'nin de sınırsız bir büyü gücüyle yaratılmış olduğubarizdi. Ama bu mekânın çok daha heybetli, aziz ve kutsal birhavası vardı. Katedralin taşlan gri ve kahverengi, yanigerçekten de göze çarpmayacak renklerdeydi. Ama onlarıniçini huşuyla dolduran şey, o taşlann inşasmdaki dünyevi ve

Page 240: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hatta daha da yüce olan güçtü. Sanki katedralin kökleridağlann derinlerine uzanıyormuş ve yukarı yükselen kuleleride göklere değiyormuş gibiydi.

Tapmaktan dışanya güzel bir melodi, gür ve hoş bir sesyükselip taşlardan yankılandı. Dört kişinin, bunun bir insansesi olduğunu fark etmeleri dahi belli bir süre aldı. ZiraYükselen Ruh'un kendisine ait bir melodisi varmış gibiydi.

Arazinin ihtişam konusunda diğerlerinden aşağı kalır biryanı yoktu.

Tapınağın devasa ön kapılarına çıkan taştan kaldırımlıyolun iki yanını sıra halinde uzanan bir ağaç korususüslüyordu. Mükemmel bir sıra halindeki o ağaçların dışında,muntazaman biçilmiş gür ve dolgun çimler uzanıyordu. Buçimlerin etrafı mükemmel bir şekilde kırpılmış çalılıklarla vekırmızı, pembe, mor, beyaz çiçeklerle çevrelenmişti.Çimenliğin üzerine serpiştirilmiş çok sayıda yeşil yapraklıçalı da vardı ve bu çalılar çeşitli orman hayvanlarınıandıracak şekilde kırpılmıştı —bir geyik ve bir ayı, iri birtavşan ve bir grup sincap.

Cattribrie bahçıvanı gördüğünde gözlerini kırpıştırdı. Bukişi onun, yani cüceler tarafından yetiştirilmiş olan birisininşimdiye kadar gördüğü en sıradışı cüceydi. Cattibrie, Drizzt'idürtüp küçük adamı işaret etti ve diğerleri de onu fark etti.Bahçıvan onlan gördü ve yüzünde kocaman birgülümsemeyle gruba doğru ilerlemeye başladı.

Sakalları yeşildi, —yeşil!— ikiye aynlmıştı ve irikulaklarının arkasından geçirilerek sırtının yansına kadar inen

Page 241: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

uzun yeşil saçlarıyla birlikte tek bir şerit halinde örülmüştü.Donuk yeşil renkte, dizlerine kadar inen, inanılmaz derecedetüylü ve kaslı olan çarpık bacaklarını açıkta bırakan, ince,kolsuz bir cübbe giymişti. Cücenin iri ayaklan da çıplaktı,tabii üstü açık sandaletlerinin ince parmak arası ipleriharicinde.

İlginç bir rota çizerek tastan kaldırımlı yola çıkıp,dörtlünün on metre ötesine geldi. O noktada durdu, ikiparmağını ağzına götürdü omzunun üzerinden geriye baktı vetiz bir ıslık çaldı.

"Ne?" diye bir ses geldi bir saniye sonra. İkinci bir cüce, buseferki dörtlünün bekleyeceği cinsten bir cüceydi, tapmakkapısının en yakınındaki bir ağacın gölgesinden çıktı. Geniş,yapılı omuzlan ve san sakalları vardı. Tamamıyla kahverengigiyinmiş olan cücenin sırtında iri bir balta duruyordu vekafasında geyik boynuzlanyla süslü bir miğfer vardı.

"Sana yardım edeceğimi söyledim ya!" diye kükredi sarısakallı.

"Ama bana uyumam için zaman tanıyacağına sözvermiştin!" Sonra ikinci cüce, dörtlü grubu fark etti veazarlamayı derhâl keserek gruba doğru paldır küldür ilerledi.

Yanlanna ilk varan yeşil sakallı cüce oldu. Tek kelimeetmeden, abartılı bir şekilde eğilip reverans yaptıktan sonraCattibrie'm elini aldı ve öptü. "Hee hee hee," diye öttü veyüzü kızardı. Bunun ardından Cattibrie'dan kafasını çeviripDeudermont'a baktı, sonra Drizzt'e, sonra da...

Page 242: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Tekrar Drizzt'e. Küçük adam yere sindi ve başlığın altındaniçeri baktı.

Drow başlığını açıp gür, beyaz saçlannı savurarak onayardımcı oldu İlk karşılaşmalar her zaman Drizzt için zorolurdu, özellikle de tanındığı ve kabul gördüğü yerlerdenuzak mekânlarda.

"Eek!" diye cıyakladı küçük adam.

"Lanet bir drow!" diye kükredi Sarı sakallı cüce, baltasınısırtından çekip patikadan aşağı koşturarak gelerek.

Drizzt hiç şaşırmamıştı ve orada bulunan diğerleri deürkmekten çok mahcup olmuşlardı.

Yeterince iyi huylu olan yeşil sakallı cüce, zıplayıphoplayarak işaret etmeye devam etti. Fakat Sarı sakallı olanıdaha düz ve tehditkâr bir yol izledi. Baltasını kafasınınüzerine kaldırdı ve bir boğa gibi saldırarak silahı Drizzt'edoğru indirdi.

Drizzt en son ana kadar bekledi, sonra, büyülü ayakbileklikleriyle eğitimli reflekslerini kullanarak yana adım attı.Sarı sakallı, onun yanından geçip tökezledi ve drowungerisinde duran ağaca tosladı.

Yeşil sakallı olanı, önce diğer cüceye, sonra Drizzt'e baktıve bir anlığına sanki kendisi de hücum edecekmiş gibigöründü. Sonra diğer cüceye tekrar bakıp baltasının ağacasaplanıp kalmış olduğunu fark etti. Sarı sakallı cüceye doğru

Page 243: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ilerleyip kendisini topladı ve cücenin kafasının yanına sertçevurdu.

"Lanet bir drow!" diye hırladı Sarı sakallı cüce, kafasınainen şaplakları savuşturmak için elini baltasının sapındanayırarak. En sonunda baltasını çekip serbest bırakmayıbaşardı, ama hızla dönüp onlara baktığında, dört kişidenüçünün —ki buna drow da dahildi— kayıtsız bir şekildekarşısında durduğunu gördü. Fakat dördüncüsü, yani kestanerenkli saçları olan kadının elinde gerilip hazırlanmış bir yayvardı.

"Eğer ölmeni isteseydik, uykundan uyanmadan önce senikesip biçerdik," dedi kadın.

"Kötü bir niyetim yok," diye ekledi Drizzt. "Ben birkolcuyum,"

dedi, özellikle de iki cüce arasında daha aklı selim sahibigibi görünen yeşil sakallıya konuşarak. "Tıpkı senin gibi,ormana ait bir varlığım."

"Kardeşim bir druittir," dedi Sarı sakallı, sert ve metingörünmeye çalışarak, ama daha çok kendisinden utanmış gibigörünerek.

"Duu-riit!" diye hemfikir oldu yeşil sakallı.

"Druit cüce mi?" diye sordu Cattibrie. "Hayatımın büyükbir bölümünü cücelerle geçirdim, ama o ırktan bir druitçıktığını hiç işitmedim."

Page 244: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İki cüce de başlarını merakla yana eğdiler. Genç kadınınkaba aksanının kulağa epey cücesel geldiği kesindi.

"Onlar hangi cüceler?" diye sordu Sarı sakallı.

Cattibrie, Taulmaril'i indirdi. "Ben Cattibrie," dedi "MithrilSalonunun Sekizinci Kralı Bruenor Battlehammer'ın evlatlıkkızıyım."

İki cücenin de gözleri kocaman oldu ve aynı şekildeağızlan da bir kanş açıldı. Cattibrie'ı dikkâtle inceleyipbirbirilerine baktılar, sonra tekrar Cattibrie'a bakıp, tekrarbirbirilerine döndüler. Alınlarını tokuşturup sert bir çarpışmasesi çıkarttıktan sonra tekrar Cattibrie'a baktılar.

"Hey," diye uludu sarı sakallı, tombul parmağını Drizzt'edoğru sallayarak. "Seni duymuştum. Sen Drizzt Dudden'sin."

"Drizzt Do'Urden," diye düzeltti drow, eğilip reveransyaparak.

"Evet," diye hemfikir oldu Sarı sakallı. "Seni duymuştum.Adım Ivan, Ivan Bouldershoulder, ve bu da kardeşim Pikel."

"Kardeşim," diye hemfikir oldu yeşil sakallı, bir kolunuIvan'm geniş omzuna atarak.

Ivan omzunun üzerinden arkaya döndü ve ağacın üzerindeaçtığı derin yanğa baktı. "Baltam için özür dilerim," dedi."Daha önce bir drow elfi görmemiştim de."

Page 245: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Buraya katedr... kateter... kater... lanet kiliseyi görmeye migeldiniz?" diye sordu Ivan.

"Cadderly Bonaduce adındaki adamı görmeye geldik," diyeyanıtladı Deudermont. "Ben, Derinsüdan denize açılan SuPerisi'nin kaptanı Deudermontum.''

"Karada gemi yüzdürdün galiba," dedi Ivan şakayla.

Deudermont, daha cüce beklenen cevabı vermeyebaşlamadan evvel elini kaldınp onu susturdu.

"Cadderly ile konuşmamız gerek," dedi Deudermont."İşimiz çok acil."

Pikel ellerini kavuşturup yana yatırdığı kafasının altınayastık gibi koydu, gözlerini kapadı ve horladı.

"Cadderly kestiriyor," diye açıkladı Ivan. "Ufaklıklar onuyoruyor da. Gidip Leydi Danica'yı görelim ve size yiyecek birşeyler ikram edelim." Cattibrie'a göz kırptı. "Ben ve kardeşimMithril Salonu hakkında daha fazla şey duymak istiyoruz da,"dedi. "Söylentilere göre, Bruenor Battlehammer orayı terkettiği için şimdi salonu yaşlı birisi yönetiyormuş."

Cattibrie şaşkınlığını gizlemeye çalıştı, hatta Ivan'msöylediği şeye hiç şaşırmamış gibi kafasını sallayıp onayladı.Genç kadın, Drizzt'e baktı.

Drowun ise bir cevabı yoktu. Bruenor aynlmış mıydı?Aniden iki dost da bu cücelerle bir kenara oturup muhabbet

Page 246: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

etmek ister olmuştu Cadderly ile yapılacak görüşme birazbekleyebilirdi.

Yükselen Ruhun iç kısmının, ihtişam ve huşu uyandırmabakımından dış görünüşünden aşağı kalır bir yanı yoktu.Katedralin ana bölümüne, yani merkezi salonuna girdiler vebu mekân o kadar büyüktü ki, içeride en az yirmi kişiolmasına rağmen dört yabancı da kendilerini yalnız hissettiler.Dördünün gözleri de kaçınılmaz bir şekilde yukarı doğrukalktı ve yükselen sütunların, süslü heykellerin sıralandığı birsürü çıkıntının, buzlu camdan pencereler arasından sızanparıltıların ötesine, kendilerinden otuz metre yüksektebulunan, detaylı oymalarla süslü kubbeli tavana baktı.

Ivan, büyülenmiş olan dörtlüyü en sonunda ana alandançekip almayı başardığında onları bir yan kapıdan geçirdi vedaha normal boyuttaki dairelere götürdü. Mekânınmühendislik tasarımı, katıksız gücü ve ince detayları onlarıbüyülemeye devam ediyordu. Üzerinde süs bulunmayanhiçbir destek kemeri veya kapı yoktu. İçinden geçtikleri birkapının üzeri öylesine çok rün ve kabartmayla kaplıydı ki,Drizzt, saatler boyunca öylece dikilip kapıyı incelese dahibütün detayları fark edip, bütün mesajları çözemeyeceğinidüşündü.

Ivan bir kapıyı çaldı, içeri girme izninin gelmesini bekledive izin geldiğinde kapıyı iterek açtı. "Size Leydi DanicaBonaduce'u takdim ederim," dedi cüce saygıyla, diğerlerinekendisini takip etmelerini işaret ederek.

Grup içeri girmeye başladı. En önde Deudermont vardı,ama kaptan aniden durmak zorunda kaldı, zira, bir kız diğeri

Page 247: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

oğlan olan iki çocuk önüne çıktığında neredeyse onlara takılıpdüşecekti. Yabancıyı gören çocuklar kayarak durdular. Bademşeklindeki gözlere ve kum sarısı saçlara sahip olan oğlançocuğu ağzını bir karış açtı ve drowu işaret etti.

"Lütfen çocuklarımın kusuruna bakmayın," dedi, odanınöbür tarafında duran bir hanım.

"Hiç alınmadım," diye onu temin etti Drizzt. Bir dizininüzerine çöktü ve iki çocuğa yanına gelmelerini işaret etti. İkiçocuk ise destek bulmak için birbirilerine baktıktan sonraihtiyatla drowun yanma geldi. Oğlan elini uzatıp Drizzt'inabanoz renkli derisine dokunmaya cesaret etti. Sonra, sankieline kara renginin bulaşıp bulaşmadığını görmek istercesinekendi parmaklarına baktı.

"Siyah yok, Anne," dedi, kadına bakıp elini kaldırarak."Siyah yok."

"Hee hee," diye kıkırdadı Pikel arka taraftan.

"Şu yumurcakları buradan dışarı çıkart," diye kardeşinefısıldadı Ivan.

Pikel dört yolduşın arasından çıkıp kendisini gösterdi veonu gören çocukların yüzleri derhâl aydmlanıverdi. Pikel ikielinin baş parmaklarını kulaklarına tıkayıp serbest kalanparmaklarını salladı..

Çocuklar aynı anda "Oo, ay!" diye haykırdı ve "PikelAmcaları'nın" peşine düşerek odadan ayrıldı.

Page 248: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Kardeşimin o ikisine neler öğrettiğine dikkât etseniz iyiolur," dedi Ivan, Danica'ya.

Kadın güldü ve ziyaretçilerini selamlamak içinsandalyesinden kalktı. "Pikel gibi bir dostlarının olması,kesinlikle ikizler için daha iyi," dedi.

"Ve tabii Ivan gibi de," diye nezaketle ekledi kadın. Demirkadar sert olan cüce de yüzünün kızardığını gizleyemedi.

Drizzt, bu kadının bir savaşçı olduğunu sadece odaboyunca yürüyüşünü görerek dahi anlayabildi. Hafifçe,sessizce ve her adımında, her hareketinde mükemmel birdengeyle yürüyordu. Vücut yapısı itibarıyla narindi,Cattibrie'dan birkaç santim kısaydı ve elli beş kilodan dahaağır değildi. Ama her bir kası eğitimliydi ve uyumla hareketediyordu. Gözleri, çocuklarınınkilerden dahi daha ilginçti;badem şeklinde, parlak kahverengi, yoğunlukla ve yaşamladolu gözler. Açık san renkli ve dramın beyaz saçları kadar gürolan saçlan, sanki kadının içinde mevcut olan bol miktardaenerji zaptedilemezmiş gibi neşeyle omuzlanna dökülüyordu.

Drizzt, Danica'dan kafasını çevirip Cattibrie'a baktı vebedensel olmasa bile ruhsal bir benzerlik gördü.

"Size Drizzt Dudden'i takdim ederim," diye söze başladıIvan, geyik boynuzlu miğferini başından çıkartarak. "MithrilSalonlu Bruenor Battlehammefm kızı Cattibrie, Derinsüdandenize açılan Su Perisi'nin kaptanı Deudermont ve..." Sarısakallı cüce aniden durdu ve merakla cılız büyücüye baktı."Adın neydi dediydin?" diye sordu.

Page 249: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Harpel Harkle... şey, Harkle Harpel," diye kekelediHarkle.

Danica'dan büyülenmiş olduğu barizdi. "Uzunsemer'den."

Danica başıyla onayladı. "Memnun oldum," dedi, tek tekher birine ve en son drowa bakarak.

"Drizzt Do'Urden," diye düzeltti kolcu.

Danica gülümsedi.

"Cadderly ile konuşmaya gelmişler," diye açıkladı Ivan.

Danica başıyla onayladı. "Git onu uyandır," dedi, hâlâDrizzt'in elini tutarak. "Bu denli seçkin ziyaretçilerle görüşmefırsatını kaçırmak istemeyecektir"

Ivan koridorda paldır küldür ilerleyerek uzaklaştı.

"Bizim adımızı duydunuz mu?" diye sordu Cattibrie.

Danica ona baktı ve başını salladı. "Şöhretiniz sizden öndegidiyor," diye genç kadını temin etti. "Bruenor Battlehammerve Mithril Salonu'nu geri almak için yaptığı savaşı işittik."

"Ya peki drow elfleriyle olan savaşı?" diye sordu Drizzt.

Danica başım olumlu manada salladı. "Kısmen," diyeyanıtladı. "Umarım, buradan ayrılmadan önce bize tümhikâyeyi anlatacak kadar vakit bulursunuz."

Page 250: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bruenor'un gidişi hakkında neler biliyorsunuz?" diyedobra dobra sordu Cattibrie.

"Cadderly benden daha çok şey biliyor," diye yanıtladıDanica.

"Bruenor'un, hakkıyla geri aldığı tahtını atalarından birisinebıraktığını işittim."

"Gandalug Battlehammer," diye açıkladı Drizzt.

"Öyle deniliyor," diye devam etti Danica. "Ama kralın veona sadık olan iki yüz cücenin nereye gittiğini bilmiyorum."

Drizzt ile Cattibrie bakıştılar, ikisinin de Bruenor'un nereyegitmiş olabileceği hakkında sıkı bir tahminleri vardı.

Derken Ivan geri döndü. Yanında, ten rengi-beyaz tunik veona uyumlu pantolon giyen yaşlı, ama dinç bir adam vardı.Açık mavi ipek bir pelerin omuzlarının arkasından aşağısarkıyordu ve başında mavi renkli, kırmızı şeritli, genişsiperlikli bir şapka vardı. Şapkanın ön kısmında porselen vealtından yapılmış bir süs vardı. Bu süs, bir gözün üzerindeyanan bir mum şeklindeydi, ki dördü de bunu —edebiyat vesanat tanrısı— Deneir'in kutsal sembolü olarak tanıyordu.

Adamın boyu ortalama insan standartlarındaydı, yaklaşıkbir seksen kadar. Aynca ilerlemiş yaşına rağmen vücut yapısıkaslıydı. Saçı, tabii dökülmemiş kısmı, çoğunlukla gümüşirenkteydi ve kahverengi tonları da mevcuttu. Dışgörünüşünde, yol arkadaşlarına garip bir şekilde sıradışı gelenbir şey vardı. Drizzt en sonunda, bunun sebebinin adamın

Page 251: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

gözleri olduğunu anladı; kıvılcımlarla dolu olan ve genç biradama aitmiş gibi görünen çarpıcı, gri renkli gözleri vardı.

"Ben Cadderly," dedi içtenlikle, tevazuyla eğilip reveransyaparak.

"Yükselen Ruha, Deneir'in, Oghma'nın ve bütün iyiliktanrılarının yuvasına hoş geldiniz. Eşim Danica ile tanıştınızmı?"

Cattibrie, kafasını Cadderly'den çevirdi ve kendisindendaha yaşlı olmadığı —kesinlikle yirmili yaşlarını henüzgeçmemişti— bariz görünen Danica'ya baktı.

"Ve ikizlerinle," diye sırıtarak ekledi Ivan, Danica'ya gözgezdirmekte olan Cattibrie'a bakarak. Zeki Drizzt veDeudermonta öyle geliyordu ki, bu cüce, bunun gibitanıştırma merasimlerinde yaşanan kafa karışıklıklarınaalışkındı. Bu gerçek de onları, Cadderly'nin ilerlemiş yaşınındoğal bir şey olmadığı sonucuna götürdü.

"Ah, evet, ikizler," dedi Cadderly, kafasını sallayarak veneşeli evlatlarının düşüncesiyle birlikte içinden gelengülümsemeyi zaptedemeyerek.

Bilge rahip, dördünün yüz ifadelerini inceledi veakıllarındaki bariz soruları nezaket icabı sormamalarını takdiretti. "Yirmi dokuz," diye belirtti kayıtsızca. "Ben yirmi dokuzyaşındayım."

"İki hafta içinde otuz olacaksın," diye ekledi Ivan. "Fakatyüz altı yaşından daha yaşlı göstermiyorsun!"

Page 252: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bunun sebebi katedrali inşa etme göreviydi," diye açıkladıDanica ve kontrol ettiği ses tonunda küçük bir hüzün vehiddet tınısı vardı.

"Cadderly bu mekâna hayat enerjisini verdi, tanrısının şanıiçin yaptığı bir seçim bu."

Drizzt, bu genç kadına, bu disiplinli savaşçıya uzun uzun,dikkâtle baktı ve Danica'nın da, Cadderly'nin bu seçimisebebiyle büyük bir fedakârlıkta bulunmak zorunda kalmışolduğunu anlayıverdi. Kadının içinde, adama duyduğusevgiyle ve yaptığı fedakârlığa duyduğu takdirle birliktederinlere gömülmüş bir hiddetin mevcut olduğunu hissetti.

Cattibrie da hiçbir işareti kaçırmadı. Aşkını kaybetmiş olangenç kadın, kesinlikle Danica'nın halinden anlıyor ve yine debu kadının kendisine acınmasına ihtiyacı olmadığınıbiliyordu. Açıklama olarak söylenen o birkaç cümleninardından, Cadderly ile Danica'nın karşısında ve inşa edilmişyapıların en kutsallarından birisi olan bu katedralinsalonlarında dururken, Cattibrie, eğer Danica'ya acırsa,yapılmış olan fedakârlığı ve Cadderly'nin yıllarını vererekbaşardığı o şeye gölge düşürmüş olacağını anladı.

İki kadın, birbirilerinin gözlerinin içine baktılar veDanica'nın badem şeklindeki sıradışı gözleriyle, Cattibrie'mderin mavi renkli iri gözleri birbirine kenetlendi. Cattibrieona, "En azından aşkının çocukları yanında," demekistiyordu, Danica'ya kendi kaybının getirdiği boşluğuanlatmak, Wulfgar'ın daha yaşanacak...

'Bir sürü şeyden önce,' diye düşündü Cattibrie iç geçirerek.

Page 253: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Danica bu hikâyeyi biliyordu. Sadece Cattibrie ile uzunsüre bakışmasıyla bile, kadının kalbindeki hisleri anladı veonu takdir etti.

Sekiz kişi —zira Pikel de kısa süre içinde geri dönmüş,çocukların bahçede uyuduğunu ve birkaç rahibin onlara gözkulak olduğunu açıklamıştı— bundan sonraki iki saatibirbirilerine hikâyeler anlatarak geçirdi.

Drizzt ile Cadderly kafa ve ruh dengi gibi görünüyorlardıve ikisi de birçok macera görüp geçirmişti, ikisi de bir kırmızıejderhayla yüzleşmiş ve bunun hikâyesini anlatmak üzerehayatta kalmayı başarmıştı, ikisi de geçmişlerinden gelenmirası aşmayı başarmıştı. İkisi çok güzel bir muhabbetedaldılar, Cattibrie ile Danica da öyle. Ve cüce kardeşler, herne kadar Mithril Salonu hakkında daha fazla hikâye dinlemekistese de, iki kadının ve Drizzt ile Cadderly'ninmuhabbetlerinin arasına girmekte zorluk çektiler. En sonundabundan vazgeçip Harkle ile sohbet ederek vakit geçirdiler.

Page 254: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Büyücü Mithril Salonunda bulunmuş, drow savaşındagörev almıştı ve anlaşıldığı üzere oldukça iyi hikâyeanlatıyordu. Anlattığı hikâyeleri de minik abartılarlasüslüyordu hani.

Deudermont kendisini bütün bunlara garip bir şekildeyabancı hissetti. Aniden denizi ve gemisini özlemiş, açıksularda korsanların peşine düşmek üzere Derinsu Limanındandenize açılmaya hasret duyar olmuştu.

Bu muhabbetler, bütün ikindi vakti boyunca sürebilirdi,tabii bir rahip kapıyı çalıp da Danica'ya çocukların uyandığınıhaber vermemiş olsaydı. Kadın, cüceleri de yanma alıp dışarıçıkmaya davrandı, ama Drizzt onu durdurdu. Panterheykelciğini çıkarttı ve Guenhwyvar'ı çağırdı.

İşte bu, Ivan'm ödünü koparttı! Pikel de cıyakladı, amaneşeyle haykırmıştı. Cüce druit, her zaman bunun gibimuhteşem bir hayvanla karşılaşmak istemişti, her ne kadar ohayvan yüzünü yarıp deşebilecek olsa bile.

"İkizler Guenhwyvar ile vakit geçirmektenhoşlanacaklardır," diye açıkladı drow.

İri kedi odadan dışarı çıktı. Pikel onun hemen ardmdaydıve panter kendisini çeksin diye Guenhwyvar'ın kuyruğunaasıldı.

"Ben kardeşim gibi değilim," diye belirtti, hâlâ birazşaşkınlık içinde olan Ivan.

Page 255: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Danica çocukların güvenliği hakkında sorular sormaküzereydi, ama eğer panter güvenilmez olsaydı, Drizzt'in onuasla buraya çağırmayacağını fark ederek, bu düşüncesinikendisine sakladı. Gülümseyip zarafetle reverans yaptıktansonra Ivan ile birlikte odadan ayrıldı. Cattibrie da onlarlagidebilirdi, ama Drizzt'in aniden resmileşmiş olan tavrınabakınca iş konuşma vaktinin gelmiş olduğunu anladı.

"Her ne kadar hoş olsalar bile, buraya sadece hikâyeanlatmaya gelmediniz herhalde," dedi Cadderly. Doğrulupoturdu, ellerini önünde kavuşturdu ve onların en önemlihikâyesini baştan sona dinlemeye hazırlandı.

Hikâyeyi Deudermont anlattı, Drizzt ile Cattibrie önemliolduğunu düşündükleri bazı noktalara ekleme yaptılar veHarkle ise sürekli olarak, konuyla hiçbir alâkası yokmuş gibigörünen bazı ek bilgilerle hikâyeyi süsledi.

Cadderly, Caenvich ve oradaki kör kâhin hakkında birşeyler okumuş olduğunu söyledi. "Kâhin bazı bilmecelerlekonuşur ve bu bilmeceler her zaman göründükleri gibideğildir," diye uyardı.

"Biz de öyle duymuştuk," diye hemfikir oldu Deudermont."Ama bu, dostlarımın yabana atamayacağı bir bilmece."

"Eğer kâhin doğru söylediyse, o zaman kayıp bir dost, yanibabam Zaknafein, şeytani bir varlığın pençelerinde esirdemektir," diye açıkladı Drizzt. "Belki de Llothün birhizmetkârı, ya da Menzoberranzan'ın hükümdar ailelerindenbirisinin matron anası."

Page 256: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Harkle dudağını ısırdı. Bu noktada bir hata gördü amabüyüsünün sınırlarını düşünmek zorunda kaldı. Kör kâhininşiirini kelimesi kelimesine, en az yirmi kere okumuş vetamamen ezberine yazmıştı. Ama bu ayrıcalıklı bir bilgiydi,büyüsünün sınırlarının ötesindeydi. Kaderin sisi olacakşeyleri kolaylaştırırdı, fakat Harkle şayet büyünün özel olarakona sunduğu bilgiyi kullanırsa, kaderin gidişatınıdeğiştirebilirdi. Bunun felaketle mi, yoksa daha iyi bir şeylemi sonuçlanacağını ise ancak tahmin edebilirdi.

Cadderly başıyla onayladı, Drizzt'in mantığına karşıçıkmıyordu.

Ama bütün bu hadisede kendisinin nereye oturacağını,ziyaretçilerin ondan hangi rolü oynamasını beklediğinianlayamamıştı.

"Bunun bir hizmetkâr olduğunu düşünüyorum," diyedevam etti Drizzt. "Cehennem'in ekstra boyutsal bir varlığı."

"Bunu doğrulamak için güçlerimi kullanmamı istiyorsun,"diye mantık yürüttü Cadderly. "Hatta belki de, babanın ruhukonusunda pazarlık etmek veya savaşmak için o yaratığıburaya getirmemi."

"İstediğim şeyin boyutlarının farkındayım," dedi Drizztciddiyetle.

"Bir yochlol güçlü bir yaratıktır..."

"Kötülükten korkmamayı uzun süre önce öğrendim," diyesakince onu temin etti Cadderly.

Page 257: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Altınımız var," diye önerdi Deudermont, bedelin yüksekolacağını düşünerek.

Ama Drizzt bunun böyle olmadığını biliyordu. Cadderly ilegeçirdiği kısa süre içinde, Drizzt, bu adamın yüreğini veharekete geçmesi için gerekli olan nedenleri anlamıştı.Cadderly basit bir cevap verdiğinde drow hiç şaşırmadı, "Tekbir ruh dahi kurtarılmaya değerdir."

BÖLÜM 14

SABRI TAŞAN BÜYÜCÜ

"Deudermont nerede?" diye Harkle'a sordu Cattibrie,büyücü, genç kadının Drizzt ile birlikte oturmakta olduğu yanodaya daldığında.

"Ah, buralarda bir yerlerde, buralarda bir yerlerde," diyeyanıtladı, aklı başka yerlerde olan Harpel. Odada iki koltukvardı ve ikisi de görkemli Kartanesi Dağlarina bakan genişpencerenin önündeydi. Drizzt ile Cattibrie bu koltuklardaoturuyor, hem birbirilerine dönük duruyor, hem de dışarıdaki

Page 258: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

güzel manzaraya bakıyorlardı. Kara elf arkasına yaslanmıştıve ayaklan pencerenin geniş pervazına dayalıydı. Harkle bumanzarayı bir saniyeliğine gözden geçirdikten sonrakendisine gelmiş gibiydi. Büyücü dosdoğru ikisinin arasınayürüdü. Drizzt'e ayaklarını indirmesini işaret ettikten sonrahoplayarak pencere pervazına oturdu.

"Lütfen bize katıl," dedi Cattibrie bariz bir iğnelemeyle, enazından Drizzt için barizdi, zira Harkle aptal aptal gülümsedi.

"Elbette ki, şiir hakkında tartışıyordunuz," diye mantıkyürüttü büyücü. Bu kısmen doğruydu. Drizzt ve Cattibrie enaz, önemli şiir hakkında konuştukları kadar, Bruenor'unMithril Salonu'nu terk etmesi hakkında konuşmaktaydı.

"Elbette ki konuşuyordunuz," dedi Harkle. "Buraya busebeple geldim."

"Şiirin başka bir dizesini deşifre mi ettin?" diye sorduDrizzt, pek de umutlu olmayan bir tavırla. Drow, Harkle'danhoşlanıyordu, ama büyücüden pek fazla bir şey beklememeyiöğrenmişti. Her şeyin ötesinde, Harkle ile ailesi sağı solu belliolmayan tiplerdi. Bazen büyük yardımları dokunurdu, meselaMithril Salonu savaşında olduğu gibi. Ama bazen de,yarardan çok zarar verirlerdi.

Harkle, drov/un şüpheli ses tonunu fark etti ve o andakendisini kanıtlamak, büyülü günlüğünün kendisine sunduğubütün bilgileri drowa vermek ve tıpkı kâhinin ağzından çıktığışekliyle, kelimesi kelimesine bütün şiiri okumak istedi. Fakat,büyüsünün sınırlarım zorlamaktan ve muhtemel

Page 259: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sonuçlarından korkan Harkle dilinin ucuna kadar gelen sözleriyuttu.

"Bu kişinin Baenre olduğunu düşünüyoruz," dedi Cattibrie."Yani, Baenre tahtına her kim çıkmışsa o olduğunu. 'Lloth'averilmişti ve Lloth tarafından veriliyor,' demişti kâhin.Örümcek Kraliçe böyle bir armağanı Baenre tahtında oturankişiden başka kime verir ki?"

Harkle başıyla onaylayıp Drizzt'in söze devam etmesineizin verdi, ama doğru yoldan sapmakta olduklarınainanıyordu.

"Cattibrie onun Baenre olduğunu düşünüyor, ama kâhinCehennem'den söz etmişti ve bu da, Lloth'un bir hizmetkârınıgörevlendirdiğini düşünmemi sağlıyor," dedi Drizzt.

Harkle dudağını sertçe ısırdı ve hiç ikna olmamış bir edaylabaşını iki yana salladı.

"Cadderly'nin Cehennem'de bir muhbiri varmış," diyeekledi Cattibrie. "Bir imp*, veya ona benzer bir şey. Oyaratığı çağıracak ve bize bir isim bulmaya çalışacak."

* Ç.N. imp: düşük seviyeli şeytan türü, küçük iblis.

"Ama korkarım ki benim yolum..." diye başladı Drizzt.

Cattibrie, "Bizim yolumuz," diye öyle sert bir sesle düzelttiki, Drizzt buna razı olmak zorunda kaldı.

Page 260: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Korkarım ki, bizim yolumuz tekrar Menzoberranzarfauzanıyor," dedi Drizzt iç geçirerek. Oraya geri gitmekistemiyordu, bu kadarı barizdi, ama kolcunun bir dostuuğruna o lânetli şehre körlemesine hücum edeceği de kesindi.

"Neden oraya?" diye sordu Harkle, neredeyse çılgın gibi birses tonuyla. Büyücü, kâhinin şiirinin Drizzt'i nereyegötürdüğünü görebiliyor ve ikinci dizenin, yani Drizzt'inbabasının hayaletiyle ilgili olan satırın, bütün bunlarınkaynağının Menzoberranzan olduğunu düşünmesinisağladığını da anlıyordu. Şiirde Menzoberranzan'a göndermeyapılıyordu, ama özellikle öyle bir kelime vardı ki, Harkle'ınnihai hedeflerinin drow şehri olmadığı sonucuna varmasınısağlamıştı.

"Bu konuyu daha önce de tartışmıştık," diye yanıtladıDrizzt.

"Kâhinin sözünü ettiği o karanlık yol Menzoberranzan gibigörünüyor."

"Bunun Lloth'un bir hizmetkârı olduğunu mudüşünüyorsun?" diye Drizzt'e sordu Harkle.

Drow yarı yarıya başıyla onayladı ve yan yarıya omuzsilkti.

"Sen de hemfikir misin?" diye Cattibrie'a sordu Harkle.

"Öyle olabilir," diye yanıtladı Cattibrie. "Ya da bir matronana olabilir. Ki tahminimce bu İkincisi."

Page 261: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Lloth'un hizmetkârları dişi değil midir?" Harkle'ın sorusukonuyla alâkasız gibi görünüyordu.

"Lloth'un en yakın tebaasının tümü dişidir," diye yanıtladıCattibrie.

"İşte bu yüzden Örümcek Kraliçe'den korkmak gerek," diyeekledi ve gerginliği azaltmaya çalışarak göz kırptı.

"Bütün maton analar da öyle," dedi Harkle.

Drizzt, Cattibrie'a baktı. İkisi de, sağı solu belirsizbüyücünün konuyu nereye getirmeye çalıştığını anlamıyordu.

Harkle aniden kollarını çırptı, sanki patlayacak gibigörünüyordu.

Pencere pervazından aşağı atladı ve neredeyse Drizzt'inkoltuğunu ters çevirecekti. "Kâhin adam dedi!" diye haykırdısabrı taşan büyücü. "Kör cadı 'adam' dedi yahu! 'Lloth'ahainlik eden kişi aranıyor Ondan en çok nefret eden adamtarafından!'" Harkle durdu ve derince, öfkeyle iç geçirdi.Derken bir tıslama sesi duyuldu ve büyücünün ceplerindendışarı gri bir duman sızmaya başladı.

"Ah, tanrılar adına," diye inledi büyücü.

Drizzt ile Cattibrie sıçrayarak ayağa kalktılar. Bunun sebebio anda beliren dumanlar değil, büyücünün şaşırtıcı derecededoğru olan sözleriydi.

Page 262: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Hangi düşman, Drizzt?" diye acilen üsteledi Harkle.Büyücü aniden zamanının daraldığından şüphelenmeyebaşlamıştı.

"Adam," diye tekrarladı Cattibrie üst üste, hafızasınıtoplamaya çalışarak. "Jarlaxle mı?"

" Acımasızların en acımasızı,'" diye ona hatırlattı Harkle.

"Öyleyse paralı asker değil," dedi Drizzt, zira Jarlaxle'mbirçoğu kadar şeytani olmadığı sonucuna varmıştı. "Belki deBerg'inyon Baenre'dir. Akademi'deki günlerimizden beribenden nefret ediyor."

"Düşünün! Düşünün! Düşünün!" diye haykırdı Harkle,cebinden dışarı kocaman bir duman kütlesi yükselirken.

"Sen ne yakıyorsun öyle?" diye sordu Cattibrie, daha iyigörmek için Harkle'ı döndürmeye çalışarak. Cattibrie'in eli,onu şaşırtacak ve dehşete düşürecek şekilde, anidenmaddiyatım yitirmiş olan büyücünün içinden geçti.

"Onu boş ver şimdi!" diye ona kızdı Harkle. "Düşün, DrizztDo'Urden. Hangi düşman acımasızlar acımasızı, Cehennem'indönen dumanları içinde olan ve senden herkesten çok nefreteden düşman kim?"

Harkle'ın sureti yok olmaya başladığında, sesi de giderekuzaklaştı.

"Büyümün sınırlarım aştım," diye açıklamaya çalıştıbüyücü, dehşete düşen yol arkadaşlarına. "Bu yüzden

Page 263: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

korkarım ki artık onun dışındayım, gönderiliyorum..."

Harkle'ın sesi, beklenmedik bir şekilde tekrar güçlendi."Hangi canavar, Drizzt? Hangi düşman?" Sonra büyücügitmiş, öylece yok olmuş, Drizzt ile Cattibrie'ı bomboş odanıniçinde yalnız başlarına bırakmıştı.

Görünürden kaybolurken Harkle'ın son haykırışı, Drizzt'ebunun gibi uzaktan gelen bir feryadı duymuş olduğu başka birzamanı hatırlattı.

"Errtu," diye fısıldadı drow, nefesi kesilerek. Bu barizcevabı verirken dahi kafasını olumsuz manada salladı, ziraHarkle'ın sözleri kulağa her ne kadar mantıklı gelse bile,şiirdeki sözlerin ışığında Drizzt'e doğru gelmiyordu.

"Errtu," diye tekrarladı Cattibrie. "Kesinlikle o sendenherkesten çok nefret ediyor ve Lloth'un onu tanıması ya dabilmesi muhtemel."

Drizzt başını olumsuz anlamda salladı. "Böyle olamaz, zirao tanar'riyle, kör kâhinin iddia ettiği üzere,Menzoberranzan'da tanışmadım."

Cattibrie bir saniyeliğine düşündü. "Hiç Menzoberranzandemedi ki," diye yanıtladı kadın. "Bir kez bilge."

"İlk yurdunda edindiğin..." diye şiiri tekrarlamaya başladıDrizzt, ama o dizenin anlamı hakkında çıkardığı yorumundoğru olmayabileceğini fark edince neredeyse bu sözleriyutarak durdu.

Page 264: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie da ayrıntıyı yakalamıştı. "Oraya asla yurdumdemedin," dedi. "Ve sık sık bana ilk yurdunun..."

"Buzyeli Vadisi olduğunu söylerdim," dedi Drizzt.

"Errtu ile tanıştığın ve onu düşman edindiğin yer deorasıydı," dedi Cattibrie ve o anda Harkle Harpel'in gerçektenbile bir adam olduğunu düşündü.

Drizzt, şeytani balorun gücünü ve acımasızlığınıhatırlayarak yüzünü buruşturdu. Zaknafein'i, Errtu'nunpençeleri arasında düşünmek kolcuya acı veriyordu.

Harkle Harpel, iri çalışma masasının üzerinden kafasınıkaldırdı ve esneyerek iyice gerindi.

"Ah, evet," dedi, masanın üzerine saçılmış olan parşömentomarlarını fark ederek. "Büyüm üzerinde çalışıyordum."

Harkle parşömenleri tasnif etti ve onlara daha dikkâtlebaktı.

"Yeni büyüm!" diye neşeyle haykırdı. "Ah, en sonundatamamlandı işte, kaderin sisi! Ah, ne mutlu, ne kutlu bir gün!"Büyücü, sandalyesinden sıçrayarak kalktı ve bol cübbesinietrafta uçuşturarak odanın içinde dönüp durdu. Yorucuaraştırmalarla geçen birçok ayın ardından, yeni büyüsü ensonunda tamamlanmıştı. İhtimaller Harkle'ın zihninde uçuşupduruyordu.

Belki de kaderin sisi onu Calimshan'a götürüp bir paşaylamaceraya çıkmasını sağlayacaktı, ya da belki onu büyük çöl

Page 265: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Anauroch'a, hatta hatta Vaasa bozkırlarına dahi götürebilirdi.Evet, Harkle Vaasa'ya ve engebeli Galena Dağlan'nagitmekten çok hoşlanırdı.

"Galena Dağları hakkında daha fazla bilgi edinmeli vebüyüyü yaptığımda o bilgileri tamamen zihnime yazmışolmalıyım," dedi kendi kendisine. "Evet, evet, işin sim bu."Büyücü, parmaklarım şaklattıktan sonra hızla çalışmamasasının başına geri koşturdu, uzun ve karmaşık büyüye aitçok sayıdaki parşömeni dikkâtle tasnif edip sıraya dizdi veonları bir çekmeceye yerleştirdi. Sonra hızla dışan çıktı veVaasa ile civarında bulunan Damara, yani meşhur KantaşıTopraklan hakkında bilgi toplamak için Sarmaşık Konak'mkütüphanesine yollandı. Aylarını verdiği zorlu çalışmanınmeyvesi olan yeni büyüsünün ilk kez yapıldığını sandığındano kadar heyecanlanmıştı ki, dengesini zor koruyordu.

Zira Harkle, büyüsünün esas "ilk yapılışı" hakkında hiçbirşey hatırlamıyordu. Son birkaç haftanın hatıralan hafızasındansilinmişti, tıpkı büyüyle birlikte gelen tılsımlı günlüğünsayfalarının bir kez daha bomboş olması gibi. Harkle'ınbildiği tek şey; Drizzt ile Cattibrie'm, adını bilmediği korsanavcısı bir gemiyle birlikte Derinsu sahillerinde yelkenaçtığıydı.

Drizzt, içinde tek bir mobilya olmamasına rağmen harikabir şekilde dekore edilmiş dörtgen şeklindeki bir odadaCadderly ile birlikte duruyordu. Duvarlar parlak kara taştandıve her duvann tam merkezine yerleştirilmiş olan demirmeşalelikler haricinde bomboşlardı. Bu meşaleleryanmıyordu, yani alışılmış şekilde yanmıyordu. Ahşaptan

Page 266: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

değil, kara metalden yapılmışlardı ve her birinin üst kısmındakristal bir küre mevcuttu.

Işık —göründüğü üzere, Cadderly istediği her renkten ışıkelde edebiliyordu— o kürelerden yayılıyordu. Birisi şimdikırmızı renkle parlıyordu, diğeri sarıydı, geri kalan ikisi deyeşil ışık saçıyordu. Böylece meşaleler, odaya garip bir renkkanşımı ve derinlik katıyordu. Bazı tonlar, cilalı duvarlanncam gibi yüzeyinde diğerlerinden daha derine işliyor gibigörünüyordu.

Bütün bunlar bir süre Drizzt'in ilgisini meşgul etti, bugerçekten de etkileyici bir görüntüydü. Fakat yetmiş yıllıkhayatında birçok muhteşem sahne görmüş olan kara elfte ençok hayranlık uyandıran şey zemindi.

Zeminin çevresi, tıpkı duvarlar gibi kara renkli ve camgibiydi. Ama zemin alanının büyük bir kısmı çift çizgili birdairenin içindeki bir mozaikle doluydu. Çizgiler arasındabulunan, bir ayak genişliğindeki alan kadim rünlerle doluydu.İç kısmına bir sembol hakkedilmişti ve yıldıza benzer uçlarıen içteki daireye değiyordu. Bütün bu desenler zemininkesilmesiyle elde edilmişti ve içleri çeşitli renklerdeki ezilmişmücevher tozlarıyla doldurulmuştu. Yakuttan bir yıldızınyanında zümrütten bir rün vardı ve her ikisi de, dış dairelerinelmastan hatları arasında duruyordu.

Drizzt, kesinlikle bu kadar muhteşemine rastlamamış olsada, Menzoberranzan'da bunun gibi odalar görmüştü ve odanınişlevini biliyordu. İyiliğin en büyük yapılarından birisininiçinde, böylesi bir oda ona oldukça garip görünüyordu. Ziraikiz daireler ve sembol yabancı dünyadan yaratıklar celp

Page 267: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

etmek için kullanılıyordu, ayrıca kenarları süsleyen o rünlergüç ve korunma rünleriydi. Celp edilen yaratıklarmuhtemelen iyi huylu olmazdı.

"Bu mekâna girmeye pek az kişi izinlidir," diye açıkladıCadderly, ciddi bir sesle. "Sadece ben, Danica ve kütüphanesakinlerinden birisi olan Birader Chaunticleer. Bu mekânınhizmetlerinden yararlanmak isteyen bütün ziyaretçiler yüksekbir incelemeye tabi tutulurlar."

Drizzt az evvel büyük bir iltifat almış olduğunun farkınavardı, ama bu durum, düşüncelerinde dönüp duran birçoksoruyu aklından uzaklaştırmaya yetmedi.

"Bunun gibi çağırma işlemlerinin sebepleri vardır," diyedevam etti Cadderly, sanki drowun zihnini okurmuş gibi."Bazen iyilik davasına, sadece kötülüğün aracılanyla işbirliğiyapmakla hizmet edilebilir."

"Bir tanar'ri veya daha küçük bir iblis çağırmak, kendiiçinde kötü bir davranış değil midir?" diye dobra dobra sorduDrizzt.

"Hayır," diye yanıtladı Cadderly. "Burada değil. Bu odamuhteşem bir tasarımla yapıldı ve bizzat Deneir tararındankutsandı. Buraya çağrılan bir iblis, tuzağa düşmüş bir iblistirve buradayken Cehennem'de olduğundan daha fazla tehditoluşturmaz. İyilik ve kötülük hakkındaki bütün meselelerdeolduğu üzere, bu işin değerini belirleyecek şey celbin ardındayatan niyettir. Bu hadisede, hiçbir işkenceyi hak etmemiş birruhun, bir iblisin ellerine düştüğünü öğrendik. O ruhu sadece

Page 268: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

iblisle karşılaşarak geri getirebiliriz. Bunu yapmak için,bundan iyi bir yer ve yöntem olabilir mi?"

Drizzt bunu kabul edebilirdi, özellikle de şimdi, yani işinsonucu çok yüksek ve kişisel iken.

"O Errtu," diye ilan etti Drizzt, kendinden emin bir şekilde."Bir balor."

Cadderly başıyla onayladı ve ona itiraz etmedi. Drizzt ona,Harkle Harpel ile konuşmasının ardından duymaya başladığışüphelerden bahsettiğinde, Cadderly küçük bir iblis, habis birimp çağırmış ve onu dramın şüphelerini doğrulaması içingörevlendirmişti. Şimdi cevapları almak için o impi geriçağıracaktı.

"Birader Chaunticleer, bugün Deneir'in bir aracısıylairtibata geçti," diye belirtti Cadderly.

"Peki cevap?" diye sordu kolcu. Fakat Drizzt,Chaunticleer'in seçmiş gibi göründüğü yöntem karşısındabiraz şaşırmıştı.

"Deneir'in hiçbir aracısı buna cevap veremez," diye derhâlyanıtladı Cadderly, dramın konu dışına saptığını fark ederek."Hayır, hayır, Chaunticleer, kayıp büyücü dostumuz hakkındabilgi istedi. Korkma, zira görünüşe bakılırsa Harkle Harpel,Uzunsemefdeki Sarmaşık Konak'a geri dönmüş. Onunlairtibata geçme, hatta eğer dilerseniz onu geri getirmeimkânımız mevcut."

Page 269: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Hayır!" diye atıldı Drizzt ve aniden çıkış yaptığı için birazutanarak kafasını çevirdi. "Hayır," diye daha sessizcetekrarladı. "Harkle Harpel zaten üzerine düşeni yaptı.Kendisini ilgilendirmeyen bu konu yüzünden onu tehlikeyeatmak istemem."

Drowun çekincesinin esas sebebini fark eden Cadderlybaşıyla onayladı ve gülümsedi. "Cevabımızı almamız içinşimdi Druzil'i çağırayım mı?" diye sordu, fakat bir cevabıngelmesini beklemedi. Her bir meşaleliğe bir kelime söyleyenCadderly, odanın içindeki ışıklan kadifemsi mor bir rengedönüştürdü. İkinci bir kelime ise zemindeki desenlerinürkütücü bir şekilde parıldamasını sağladı.

Böyle bir ayinin tam ortasında asla rahat edemeyen Drizztnefesini tuttu. Cadderly hafif ve ritmik bir şekilde büyüsözleri söylemeye başladığında onu pek dinlemedi. Bununyerine, parlayan rünlere odaklandı, şüphelerine ve gelecekkonusundaki ihtimâllere yoğunlaştı.

Birkaç dakika sonra, dairelerin tam ortasından keskin birtıslama sesi geldi ve bunun ardından, düzlemlerin dokusuyarılıp ayrılırken saniyelik bir karanlık yaşandı. Keskin birçatırtı sesi, hem tıslamayı hem de yırtılmayı sona erdirdi.Zeminde oturmuş küfreden ve tüküren, oldukça kızgıngörünen, yarasa kanatlı, köpek suratlı bir imp beliriverdi.

"Pekâlâ, selamlar sevgili Druzil," dedi Cadderly neşeyle.Bu da elbette ki gönülsüz bir hizmetkâr olan habis impin dahada fazla homurdanmasına sebep oldu. Druzil sıçrayarak ayağakalktı. Küçük boynuzları, ancak Drizzt in diz seviyesinegeliyordu. İmp kanatlarını kıvırıp topladı.

Page 270: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Dostumla tanışmanı istedim," dedi Cadderly, havadansudan konuşur gibi. "O kaliteli kılıçlarıyla seni küçükparçalara bölmesine izin verip vermeyeceğimi henüzkararlaştırmadım."

Druzil'in kara gözlerindeki şeytani bakış Drizzt'in lavantarenkli gözlerine kenetlendi. "Drizzt Do'Urden," diyerek âdetatükürdü imp. "Örümcek Kraliçe'ye ihanet eden kişi."

"Ah, çok iyi," dedi Cadderly. Rahibin ses tonu, drowutanımakla istemeden biraz bilgi sızdırmış olduğunu impe açıketti. "Onu tanıyorsun, demek ki gerçeği bilen bir iblislekonuşmuşsun."

"Belirli bir cevap istedin, tek bir cevap," diye hırladıDruzil. "Bunun karşılığında da, bir yıllığına senin emrindenazat olacağımı vaat ettin."

"Öyle yaptım," diye kabul etti Cadderly. "Peki cevabımıgetirdin mi?"

"Sana acıyorum, ahmak drow," dedi Druzil, tekrar dikkâtleDrizzt'e bakarak. "Sana acıyor ve gülüyorum. Ahmak drow.Örümcek Kraliçe seni artık pek umursamıyor, çünkü senincezanı verme görevini, kendisine Sıkıntılar Zamanı sırasındayardım eden bir kişiye bahşetti."

Drizzt gözlerini Druzil'den ayırıp Cadderly'ye baktı. Yaşlırahip mükemmel bir şekilde sakin ve kendisine hakimduruyordu.

Page 271: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bir balorun hiddetim uyandıran herkese acırım," diyedevam etti Druzil, acımasız bir kahkaha atarak.

Cadderly, impin bu tavrının, bütün bu olanların yoğungerginliğini yaşayan drowun gücüne gittiğini fark etti."Balorunismi!" diye cevap istedi rahip.

"Errtu!" diye havladı Druzil. "Bunu iyi belle, DrizztDo'Urden!"

Drizzt'in lavanta gözlerinde alevler parladı ve Druzil ogözlerin çelikten bakışına tahammül edemedi.

İmp, habis bakışlarım Cadderly'ye çevirdi. "Bir yıl boyuncaazat olacağımı vaat ettin," diye hırladı.

"Yıllar farklı usullerle ölçülebilir," diye ona hırladıCadderly.

"Ne gibi bir hainlik—" diye konuşmaya başladı Druzil,ama Cadderly ellerim çırpıp tek bir kelime söyledi ve impinher iki yanında iki kara çizgi, yani düzlemlerin dokusundakiyanklar tekrar belirdi. Sonra çizgiler, Cadderly'nin birbirineçarpan elleri kadar kuvvetli bir şekilde birleşti. Bir gümbürtükoptu ve bir duman patlaması oldu. Druzil gitmişti.

Cadderly derhâl odadaki ışığı aydınlattı ve bir süre sessizkalıp, başım önüne eğmiş bir halde haberin doğrulanışmıhazmetmekte olan Drizzt'e baktı.

"Onu kesinlikle yok etmelisin," dedi drow en sonunda.

Page 272: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cadderly gülümsedi. "Bu o kadar da kolay bir iş değil,"diye itiraf etti. "Druzil kötülüğün vücut bulmuş hali, normalbir varlıktan daha öte bir tür. Onun fiziki bedenini yokedebilirim, ama bu onu sadece Cehennem'e geri yollar.Sadece orada, onun dumanlı yuvasında, Druzil'i gerçektenyok edebilirim ve Cehennem'i ziyaret etmeyi hiçistemiyorum!" Cadderly, sanki bu gerçekten de hiç önemlideğilmişçesine omuz silkti. "Druzil oldukça zararsızdır," diyeaçıkladı rahip, "zira onu tanıyor, hakkında haber alıyor, onunerede bulacağımı biliyor ve eğer gerekirse o sefil hayatınıdaha da sefil bir hale sokmanın yolunu biliyorum."

"Artık şimdi söz konusu olanın gerçekten Errtu olduğunubiliyoruz," dedi Drizzt.

"Bir balor," diye yanıtladı Cadderly. "Kudretli birdüşmandır."

"Cehennem'deki bir düşman," dedi Drizzt. "Yani benim degitmeyi hiç istemediğim bir yerde."

"Hâlâ bazı cevaplara ihtiyacımız var," diye hatırlattıCadderly.

"Druzil'in bize getiremeyeceği cevaplara."

"Kim, öyleyse?"

"Biliyorsun," dedi Cadderly sessizce.

Drizzt biliyordu, ama iblis Errtu'yu buraya çağırma fikriona hiç hoş gelmiyordu.

Page 273: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Çember, baloru tutacaktır," diye onu temin etti Cadderly."Errtu'yu çağırdığımda burada olman gerekmiyor,"

Daha Cadderly cümlesini bitirmeden önce Drizzt bu fikrielini sallayarak savuşturdu. Kendisinden en çok nefret edenve görünüşe bakılırsa bir dostunu esir tutan kişiyle yüzleşmekiçin burada olacaktı.

Drizzt derince iç geçirdi. "Kocakarının sözünü ettiği esirinbabam Zaknafein olduğunu düşünüyorum," diye rahibe açıldıDrizzt, zira Cadderly'ye gerçekten güvendiğini anlamıştı. "Bukonuda neler hissettiğim hakkında henüz emin değilim."

"Babanın o denli feci ellerde olması kesinlikle sana acıveriyordur," diye yanıtladı Cadderly. "Ayrıca Zaknafein ile birkez daha karşılaşabileceğin düşüncesi de kesinlikle seniheyecanlandırıyordun" Drizzt başıyla onayladı. "Bundan dafazlası," dedi.

"Kararsız mısın?" diye sordu Cadderly ve sorunundobralığı karşısında hazırlıksız yakalanan Drizzt başını yanayatırıp rahibi inceledi.

"Hayatının o bölümünü kapadın mı, Drizzt Do'Urden? Veşimdi, tekrar açılmasından korkuyor musun?"

Drizzt hiç tereddüt etmeden başım sağa sola salladı, ama bupek ikna edici bir hareket değildi. Uzun süre duraksadıktansonra tekrar derinden iç geçirdi. "Hayal kırıklığına uğradım,"diye itiraf etti drow. "Kendimden, bencilliğimden. Zaknafein'itekrar görmek istiyorum, onun yanında olmak, öğrenmek vesözlerini dinlemek." Drizzt kafasını kaldırıp, oldukça dingin

Page 274: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir yüz ifadesiyle Cadderly'ye baktı. "Ama onu son gördüğümzamanı hatırlıyorum," dedi ve Cadderly'ye babasıyla sonkarşılaşmasını anlattı.

Zaknafein'in cesedi, Drizzt'in annesi olan Matron Malicetarafından ayağa kaldırılmış ve ölü drowun ruhuyladonatılmıştı. Şeytani Malice'e hizmet etmek üzere bağlı olanve onun için katillik yapan Zaknafein, bundan sonra Drizzt'iaramak için Karanlıkaltı'na çıkmıştı. En kritik anda, gerçekZaknafein, bir anlığına şeytani matron ananın iradesinikırmış, bir kez daha kendisi olmuş ve sevgili oğluylakonuşmuştu. O zafer anında, Zaknafein'in ruhu ebedi huzuraerişmişti. Zaknafein kendi cesedini yok edip Drizzt'ikurtarmış ve kendisini şeytani Malice Do'Urden'inkıskacından azat etmişti.

"Kör cadımn sözlerini işittiğimde ve üzerinde düşünmekiçin zaman harcadığımda, gerçekten çok üzüldüm," diyesözünü bitirdi Drizzt.

"Zaknafein'in artık onlardan azat olduğuna, Lloth'tan vetüm şeytanlıklardan kurtulduğuna, her zaman ruhunda mevcutolan doğruluk karşılığında kendisine sunulan adil bir ödülmekânında bulunduğuna inanıyordum."

Cadderly, bir elini Drizzt'in omzuna koydu.

"Onu bir kez daha yakaladıklarını düşünmek..."

"Ama durum böyle olmayabilir," dedi Cadderly. "Ve eğerdoğruysa, bütün umut yitirilmiş değil. Babanın yardımınaihtiyacı var."

Page 275: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt dişlerini sıkıp başıyla onayladı. "Cattibrie'ınyardımına da," diye yanıtladı. "Errtu'yu çağırdığımız zaman oda burada olacak."

BÖLÜM 15

KARANLIĞIN SURETİ

Dumanlı gövdesi neredeyse tüm çemberi kaplıyordu. Devköselemsi kanatlan en son raddeye kadar açılamıyordu, zira ozaman iblisin aşamayacağı sınır çizgisini geçmiş olurlardı.Errtu taş zemini pençeledi ve hafif, gırtlaktan gelen bir seslehırladı. İri, çirkin kafasını geriye savurdu ve çılgınlar gibikahkaha atü. Derken balor aniden sakinleşti ve ileri baktı.

Bilgiç gözleri Drizzt DoUrden'in bakışlarını âdeta delipgeçiyordu.

Drizzt'in, kudretli Errtu'yu en son görüşünün üzerindenbirçok sene geçmişti, ama kolcu kesinlikle bu iblisi tamdı.Çirkin yüzü bir köpekle maymun kanşımıydı ve gözleri —özellikle o gözleri— şeytanlığın kara çukurlarıydı, bazen

Page 276: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hiddetle genişleyip alev alıyor, bazen kısılıp yan bakışlaratıyor ve yoğunluklarıyla cehennemi işkenceler vaatediyordu.

Evet, Drizzt Errtu'yu ve yıllar önce Kelvin Yığını'nmyamacında ona karşı yaptığı çaresiz dövüşü gayet iyihatırlıyordu.

Kolcunun palası, beyaz ejderhanın ininde bulduğu kılıç daiblisi hatırlamış gibiydi. Zira Drizzt palanın kendisineseslendiğini, Errtu'nun alevli kalbini ısırıp beslenmesi içinonu çekip tekrar balora vurmasını söylüyordu. Kılıç, alevyaratıklarıyla savaşmak için yapılmıştı ve özellikle de biriblisin dumanlı tenine aç görünüyordu.

Cattibrie daha evvel hiç böyle bir yaratık görmemişti;karanlığın sureti, şeytanın vücut bulmuş hali, kötünün enkötüsü. Taulmaril'i kaldırıp yaratığın çirkin suratına bir okatmak istiyordu, ama bunu yaparsa acımasız Errtu'nunüzerlerine saldıracağından korkuyordu, ki bu da, genç kadınınolmasını hiç istemediği bir hadiseydi.

Errtu gülmeye devam etti ve dehşet verici bir süratle, çokkayışlı kamçısını Drizzt'e doğru savurdu. Silah ileri doğruatıldı ve sanki bir duvara çarpmış gibi havada asılı kalıpdüşüverdi, ki gerçekten de bir duvara çarpmıştı.

"Silahlarını, bedenini veya büyünü engelin ötesinegeçiremezsin, Errtu," dedi Cadderly sakince —yaşlı rahip,gerçek tanafri karşısında biraz olsun etkilenmişgörünmüyordu.

Page 277: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bakışlarını Cadderly'ye çeviren Errtu'nun gözleriacımasızca kısıldı, zira kendisini celp etmeye cüret edenrahibin o olduğunu biliyordu. O gümbürtü dolu kahkahayemden duyuldu. Errtu'nun iri, pençeli ayaklarının dibindensıcak, beyaz alevler fişkırdı ve öylesine yüksek bir ısıylaparladı ki neredeyse yol arkadaşları baloru göremez oldular.Üç dost, yoğun, yakıcı ısı karşısında gözlerini kırpıştırdılar.En sonunda Cattibrie bir uyarı haykınşıyla birlikte geri çekildive bu uyarıya kulak asan Drizzt de onunla beraber gitti. FakatCadderly olduğu yerde kaldı ve rünlerle kaplı çemberlerinalevleri durduracağından emin olduğu için hiç istifinibozmadan durdu. Yüzünde boncuk boncuk terler belirdi veburnundan aşağı damladı.

"Vazgeç!" diye çatırtılar arasından haykırdı Cadderly.Sonra ne Drizzt'in, ne de Cattibrie'ın daha önce duymadığı birlisanda sözler söyledi; vurguyla söylenen son sözü Errtu'nunismiyle biten büyülü bir mısraydı.

Balor sanki acı çekiyormuş gibi kükredi ve alev duvarlanyok olup gitti.

"Seni hatırlayacağım, yaşlı adam," diye söz verdi büyükbalor.

"Senin dünyan olan düzlemde yeniden dolaşabildiğimzaman."

"Beni bir ziyaret et," diye cevap verdi Cadderly. "Esasen aitolduğun pisliğe seni geri sürmek benim için bir şerefolacaktır."

Page 278: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu daha fazla konuşmadı, sadece hırladı ve bir kez dahahain drowa, en çok nefret ettiği kişi olan Drizzt Do'Urden'eodaklandı.

"O benim elimde, drow," diye alay etti iblis."Cehennem'de."

"Kim?" diye cevap talep etti Drizzt, ama balorun tek cevabıbaşka bir sapık kahkaha krizi oldu.

"Kim elinde, Errtu?" diye sertçe sordu Cadderly.

"Hiçbir soruya cevap vermek zorunda değilim," diye rahibehatırlattı balor. "O bende, bunu biliyorsunuz ve onu gerialmanızın tek yolu benim sürgün hükmüme son vermek. Onuburaya, sizin dünyanıza getireceğim, Drizzt Do'Urden ve eğeronu istiyorsan gelip alman gerekecek!"

"Zaknafein ile konuşmak istiyorum!" diye haykırdı Drizzt,eli aç palasının kabzasına doğru seğirerek. Errtu onunla alayetti, ona güldü.

Drizzt'in yaşadığı hüsrandan büyük bir haz duyuyordu. Budrowun işkencesinin henüz sadece başlangıcıydı.

"Serbest bırak beni!" diye kükredi iblis, sorulan sorulansusturarak.

"Beni şimdi serbest bırak! Esirim için her gün sonsuz birişkence, yani senin ba—" Errtu aniden durdu ve bu alay dolukelimeyi yanm bıraktı.

Page 279: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Balor bir parmağını Cadderly'ye doğru salladı."Kandırıldım mı?" dedi Errtu, dehşete düşmüş gibidavranarak. "Neredeyse benden istenmemiş bir soruyucevaplayacaktım."

Cadderly, Drizzt'e baktı ve kolcunun yaşadığı ikilemi farketti.

Rahip, kayıp babası ya da bir dostu veya iyi yürekliherhangi birisi uğruna, Drizzt in hemen orada, o andaçemberin içine atlayıp Errtu'yla dövüşmeye gönüllüolacağından emindi. Ama iblisi serbest bırakmak, soylukolcuya çaresiz ve tehlikeli bir hareket gibi geliyordu.Babasının uğruna yapacağı ve diğer birçok kişiyi tehlikeyeatacak bencilce bir davranıştı.

"Serbest bırak beni!" diye kükredi balor, gümbürtü dolusesi daire içinde yankılanarak.

Drizzt aniden sakinleşti. "Bunu yapamam, sefil yaratık,"dedi sessizce, kafasını sallayarak ve her geçen saniyedeverdiği kararından daha da emin olarak.

"Seni ahmak!" diye kükredi Errtu. "Onun derisinikemiğinden ayıracağım! Parmaklarını yiyeceğim! Ve onucanlı tutacağım, buna yemin ederim. Onu bütün bunlarsırasında canlı ve bilinçli tutacak, senin ona yardım etmeyireddettiğini ve felaketine sebep olduğunu söyleyeceğim!"

Şimdi o kadar da rahat olmayan Drizzt kafasını çevirdi.Nefesi sık ve hiddetli soluklar halindeydi. Fakat Zaknafein'infikir yapısını, babasının yüreğini anlıyor ve bedeli her ne

Page 280: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

olursa olsun, Drizzt'in Errtu'yu serbest bırakmasınıistemeyeceğini biliyordu.

Cattibrie Drizzt'in elini tuttu, Cadderly de öyle.

"Sana ne yapman gerektiğini söylemeyeceğim, iyi yüreklidrow," dedi yaşlı rahip, "ama eğer bu iblis o kaderi haketmeyen bir esiri elinde tutuyorsa, o zaman onu kurtarmakbizim sorumluluğumuz..."

"Ama bedeli ne?" diye çaresizce sordu Drizzt. "Dünyayabedeli ne?"

Errtu yine çılgınlar gibi gülmekteydi. Cadderly, iblisisusturmak için döndü, ama ilk olarak Errtu konuştu."Biliyorsun, rahip," diye suçladı iblis.

"Biliyorsun!"

"Bu çirkin yaratık ne kastediyor?" diye sordu Cattibrie.

"Söylesene onlara," diye Cadderly'ye emretti Errtu. Rahipise işin başından beri ilk defa rahatsız olmuş gibigörünüyordu.

"O zaman onlara ben söylerim!" diye haykırdı ErrtuBalorun gırtlaktan çıkan dehşetengiz sesi yine taştan odanıniçinde yankılandı ve dostların kulaklarına acı verdi.

"Gideceksin!" diye söz verdi Cadderly ve büyü sözlerisöylemeye başladı. Errtu aniden, şiddetle sarsıldı ve daha

Page 281: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

küçülmüş gibi, sanki iradesi zayıflıyormuş gibi göründü,"Artik serbestim!" diye ilan etti balor.

"Bekle," dedi Drizzt, Cadderly'ye ve rahip ona itaat etti.

"Nereye istersem oraya giderim, ahmak Drizzt DoUrden!Senin rızanla Ana Madde Düzlem'e ayak bastım ve böylecekovulma hükmüm sona erdi. Başka herhangi birisininçağrısıyla buraya geri dönebilirim!"

Cadderly tekrar, bu sefer daha fazla aceleyle büyü sözlerisöyledi ve Errtu kaybolmaya başladı.

"Gel bana, Drizzt DoUrden," diye çağırdı balorun uzaktangelen sesi. "Onu tekrar görmek istiyorsan. Ben sanagelmeyeceğim."

Sonra iblis gitti ve üç dostu odanın içinde bitkin düşmüş birhalde bıraktı. İçlerinden en bitkini Drizzt idi. Drow geriyığılıp duvara yaslandı ve diğerlerine, sanki bitap düşenkolcuyu ayakta tutan tek şey sert duvarmış gibi göründü

"Bunu bilmiyordun," dedi Cattibrie, dostunun omuzlarınabinen suçluluk duygusunu anlayarak. Ortaya çıkan sonuçlarkarşısında hiç rahatsız olmamış gibi görünen yaşlı rahibebaktı.

"Bu doğru mu?" diye Cadderly'ye sordu, Drizzt.

"Emin değilim," diye yanıtladı rahip. "Fakat sanırım,Errtu'yu Ana Madde Düzlem'e çağırmamız, hakikaten debalorun kovulma hükmünü sonlandırmış olabilir."

Page 282: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Sen de bunu başından beri biliyordun," dedi Cattibrie,suçlayıcı bir tonlamayla.

"Şüpheleniyordum," diye itiraf etti Cadderly.

"Peki öyleyse yaratığı çağırmama neden izin verdin?" diyesordu Drizzt, tamamen şaşkınlığa uğrayarak. Cadderly'ninöylesine şeytani bir canavann sürgün hükmüne son vereceğihayatta aklına gelmezdi. Fakat şimdi yaşlı rahibe bakanDrizzt e, sanki Cadderly biraz olsun endişelenmemiş gibigeliyordu.

"İblis, o tür varlıklarda her zaman söz konusu olduğu üzere,Ana Madde Düzlem'e sadece başka bir rahibin veyabüyücünün yardımıyla gelebilir," diye açıkladı Cadderly."Öyle bir yaratığı celp etmek isteyen birisi, çağrısına cevapverecek birçok iblis, hatta başka balorlar dahi bulabilir.Errtu'nun serbest kalması, tabii eğer Errtu serbest kaldıysa, okadar da feci bir şey değil."

Bu açıdan bakınca, Drizzt ile Cattibrie'a gayet mantıklıgeliyordu.

Hizmetine bir iblis çağırmak isteyen kişiler bu konuda hiçkıtlık çekmezlerdi, Cehennem kudretli varlıklarla doluydu vehepsi de dünyaya gelip ölümlülere zarar ziyan vermeyehevesliydi.

"Benim korktuğum şey," diye itiraf etti Cadderly, "bubalorun senden herkesten çok nefret etmesi, Drizzt. En sonsözlerine rağmen, eğer dünyamıza geri gelirse, seni arayıpbulabilir."

Page 283: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ya da ben Errtu'yu bulurum," diye yanıtladı Drizzt sertçe,hiç korkmadan ve bu tavn Cadderly'nin dudaklarına birgülümseme getirdi. Cesur drowdan duymayı beklediği cevapda tam olarak buydu zaten. Cadderly, karşısında iyilik uğrunasavaşan kudretli bir savaşçı olduğunu biliyordu.

Rahip, eğer öylesi bir savaş yaşanırsa Drizzt ile dostlarınıngalip geleceğine ve Drizzt'in babasının çektiği işkenceninsona ereceğine tüm kalbiyle inanıyordu.

Waülan Micanty ve Dunkin Uzundirek, o günün ilerleyensaatlerinde Yükselen Ruh'a geldiler ve Kaptan Deudermont'ubinanın dışında, bir ağacın gölgesi altına rahatça kurulmuş birhalde beyaz bir sincabı garip bir çeşit fındıkla beslerkenbuldular.

"Percival" diye iki adama açıklama yaptı Deudennont veelini sincaba doğru uzattı. Percival kendisine sunulan yemişikapar kapmaz, Deudermont elini uzattı ve her zaman olduğugibi bahçeleriyle ilgilenen Pikel Bouldershoulder'ı işaret etti."Pikel bana Percival'ın Cadderlynin yakın bir dostu olduğunusöyledi."

Waillan ile Dunkin birbirilerine şüpheli bakışlar attılar, ziraDeudermonrun neden bahsetmekte olduğu hakkında ikisininde en ufak bir fikri yoktu.

"Önemli değil," diye belirtti Deudermont, ayağa kalkıppantolonundaki kabukları silkeleyerek. "Su Perisindenhaberler ne?"

Page 284: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Onarımlar gayet iyi gidiyor," diye yanıtladı Waillan."Carradoonlu balıkçıların birçoğu yardım etmeye geldiler.Hatta direği değiştirmek için uygun bir ağaç bile buldular."

"Şu Carradoonlu adamlar gayet dost canlısı tipler," diyebelirtti Dunkin.

Deudermont bir süreliğine Dunkin'i inceledi ve adamdasezinlediği hafif değişikliklerden memnun kaldı. LordTarnheel Embuirhan'm elçisi olarak Drizzt Do'Urden ilekonuşmak için Su Perisine gelen somurtkan ve sinsi elçideneser yoktu. Adam iyi bir denizciydi ve Waillan'a bakılırsa, iyibir yoldaştı. Deudermont, gemiyi ait olduğu Kılıç Sahilineçıkartmanın bir yolunu bulur bulmaz ona Su Perisi'nin maaşlımürettebatına katılmasını teklif edecekti.

"Robillard Carradoon'da," dedi Waillan beklenmedik birşekilde, kaptanı hazırlıksız yakalayarak. Fakat kaptan,büyücünün o fırtınayı atlattığından ve kısa süre içindekendilerini bulacağından hiç şüphe etmemişti.

"Ya da öyleydi. Şimdi Derinsu'ya dönmüş olabilir. Bizi aitolduğumuz yere geri götürebileceğini söylüyor."

"Ama bu bize pahalıya patlayacakmış," diye eklediDunkin. "Zira büyücünün kendi camiasından bazılarınınyardımına ihtiyacı olacakmış ve Robillard’ın da itiraf ettiğiüzere, onlar aşın derecede aç gözlü tipler."

Deudermont bu konuda endişeli değildi. Derinsu Lordlanbüyük bir ihtimâlle her türlü ödemeyi kabul ederlerdi.

Page 285: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dunkin'in "biz" demesi kaptanın kulağından kaçmadı ve buonu oldukça memnun etti.

"Robillard, bütün bunları ayarlamanın biraz zamanalacağını söyledi," diye bitirdi Waillan. "Ama, her halükârdaSu Perisi'nin onarımım iki haftadan önce bitiremeyiz vealdığımız yardımla birlikte, onu Derinsu'dansa buradaonarmak çok daha kolay olacak."

Deudermont sadece başıyla onayladı. Derken Pikel geldi veWaillan ile Dunkin'in ilgisini üzerine çekti. Deudermont içinhava hoştu. Su Perisi'ni ait olduğu yere geri götürme işinindetayları eninde sonunda hallolacaktı, bundan hiç şüphesiyoktu. Robillard becerikli ve sadık bir büyücüydü. Amakaptan yakın gelecekte birileriyle yollarının ayrılacağımgörebiliyordu. Zira iki dostunun (Guenhwyvar da sayılırsa üçdostunun) gemiyle birlikte geri dönmesi ya da eğer dönerlersebile uzun süre onlarla kalması pek muhtemel değildi.

BÖLÜM 16

YEM

Page 286: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Buzyeli Vadisi," dedi Drizzt, üçü celp odasını terketmeden önce.

Cadderly şaşırmış görünüyordu, ama Cattibrie bu sözleriişitir işitmez Drizzt'in neden bahsettiğini anladı ve onunlahemfikir oldu. "İblisin kristal parçasını bulmaya gideceğinidüşünüyorsun," diye açıkladı kadın, Drizztin düşüncesinidoğrulama ihtiyacından çok Cadderly'ye bir açıklama yapmışolmak için.

"Eğer Errtu dünyamıza geri dönerse, kesinlikle o ziynetiaramaya gidecektir," diye yanıtladı Drizzt.

Cadderly, onların sözünü ettiği şu kristal parçası hakkındahiçbir şey bilmiyordu, ama ikilinin onun önemli bir şeyolduğuna inandığını fark etti.

"Bundan emin misin?" diye Drizzt'e sordu.

Drow başıyla onayladı. "Errtu'yla ilk olarak, DünyanınOmurgası'nın ötesindeki rüzgârlı bir dağın üzerinde, BuzyeliVadisi'nde bulunan Kelvin Yığını'nda karşılaşmıştım," diyeaçıkladı. "İblis, Crenshinibon'a —yani çok kudretli bir şeytaniziynet olan kristal parçasına— sahip bir büyücünün çağrısıylagelmişti."

"Peki bu ziynet nerede?" diye sordu Cadderly, aniden epeyendişelenmiş gibi görünerek. Şeytani ziynetlerle uğraşmakonusunda rahibin deneyimi vardı, bir keresinde öyle birnesneyi yok etmek uğruna hem kendi hayatını, hem desevdiği kimselerin hayatım tehlikeye atmıştı.

Page 287: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Gömüldü," diye yanıtladı Cattibrie. "Kelvin Yığınınınyamacından aşağı yuvarlanan bir çığ ile birlikte bir dağdolusu kar ve kayanın altına gömüldü." Konuşurken rahiptençok Drizzt'e bakıyordu. Yüzündeki ifade, kadının dramınyürüttüğü mantıktan şüphe etmeye başladığını gösteriyordu.

"Nesne bilinçlidir," diye kadına hatırlattı kolcu. "Öylesi birinzivayı kabul etmeyecek nitelikte, şeytani bir ziynet. EğerErrtu dünyamıza geri dönecek olursa, Crenshinibon'u aramakiçin Buzyeli Vadisi'ne gidecek ve eğer ona yakın olursa ziynetonu kendisine çağıracaktır."

Cadderly bu konuda hemfikir oldu. "Şu kristal parçasınıyok etmelisiniz," dedi. O kadar kararlı konuşmuştu ki, diğerikisini şaşkınlığa uğrattı. "En büyük gaye bu olmalıdır."

Drizzt onun verdiği bu önceliğe katıldığından emin değildi,özellikle de babası görünüş itibanyla balor tarafından esirtutulurken. Ama Crenshinibon gibi ziynetler olmadığıtakdirde bu dünyanın daha iyi bir yer olacağı konusundahemfikirdi.

"O denli güçlü bir ziyneti nasıl yok edebiliriz ki?" diyesormaya cesaret etti kolcu.

"Bilmiyorum. Her ziynetin yok edilmesi için kendine hasyolları vardır," diye yanıtladı Cadderly. "Birkaç yıl önce, bengençken, tanrım benden Ghearufü'yu, yani bilinçli ve şeytanibir ziyneti yok etmemi istedi.

Onu aramak... Büyük bir kırmızı ejderhadan yardımistemek zorunda kalmıştım."

Page 288: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Birkaç yıl önce, ben gençken," diye tekrarladı Cattibriesessizce, diğer ikisinin de duyamayacağı kadar hafif birşekilde.

"Bu sebeple Crenshinibon'u, sizin kristal parçası dediğinizşu ziyneti bulma ve yok etme işini sizin sorumluluğunuzaveriyorum."

"Ben hiç ejderha tanımıyorum," diye nahoşça belirttiCattibrie.

Aslında Drizzt bir kırmızı ejderha tanıyordu, amaHephaestus adındaki o büyük ejderle bir daha yüzleşmeye hiçniyeti olmadığı ve Cadderly'nin başka bir yol önereceğiniumduğu için, bunu dile getirmedi.

"Ziyneti aldığınızda ve Errtünun icabına bakıldığında onubana getirin," dedi Cadderly. "Hep birlikte, Deneir'inrehberliğiyle, kristal parçasının nasıl yok edilebileceğinikeşfederiz."

"Çok kolaymış gibi söylüyorsun," diye ekledi Cattibrie veses tonu yine iğneleme doluydu.

"Hiç değil," dedi Cadderly. "Ama inancıma sıkı sıkıyatutunurum.

'Başardığınızda' demek yerine, 'eğer başanrsanız' deseydimbu seni memnun eder miydi?

"Ne demeye çalıştığını anlamadım," diye yanıtladıCattibrie.

Page 289: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cadderly gülümsedi ve bir kolunu genç kadının güçlüomuzlarına doladı. Rahipten gerçekten hoşlandığını fark edenCattibrie onun temasından biraz olsun kaçınmadı. Cadderly'deonu rahatsız eden hiçbir şey yoktu, tabii Errtu veya kristalparçası gibi kudretlerle başa çıkma konusundaki rahat tavrıdışında. İşte özgüven diye buna denir!

"Kristal parçasını çöken yığının altından çıkartamayız,"dedi Cattibrie, Drizzt'e.

"Muhtemelen o kendisini çıkartmanın bir yolunu bulur,"dedi Cadderly. "Muhtemelen bulmuştur da."

"Ya da Errtu onu bulur," dedi Drizzt.

"O zaman Buzyeli Vadisi'ne gidip bekleyecek miyiz?" diyesöylendi Cattibrie, önlerinde uzanan görevin ehemmiyetinianiden fark ederek.

"Öylece oturup muhafızlık etmemizi mi istiyorsun? Pekikaç asır boyunca?"

Drizzt de bu ihtimâlden memnun değildi. Ama şimdi, yaniErrtu görünüşe bakılırsa serbest kaldığı için, sorumluluğukendisine açıkça görünüyordu Sırf Zaknafein'i tekrargörebilme düşüncesi dahi drowu orada tutardı, hem de asırlarboyu hizmet etmek anlamına gelse bile.

"Onu kaderin bize verdiği zaman alacağız," dedi Drizzt,Cattibrie'a.

Page 290: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Önümüzde uzun bir yol var, ve evet, ondan sonra belki deuzun bir bekleyiş."

"Luskan'da Denerdin bir tapmağı var," diye söze karıştıCadderly.

"Orası şu Buzyeli Vadisi adındaki yere yakın, değil mi?"

"Dağların güneyindeki en yakın şehir," diye yanıtladıDrizzt.

"Sizi oraya ulaştırabilirim," dedi Cadderly. "ÜçümüzLuskan'a gitmek için rüzgârın üzerinde yürüyebiliriz."

Drizzt olasılıkları düşünüp tarttı. Neredeyse yaz ortasıydıve birçok tüccar, değerli boğumbaş alabalığından yapılanoyma eserlerinin ticareti için Luskan'dan On-Kasaba'ya doğruyola koyulacaktı. Eğer Cadderly onları süratle Luskan'aulaştırabilirse, Buzyeli Vadisi'ne giden bir kervana katılmaktapek güçlük çekmezlerdi.

Drizzt başka bir engelin olduğunu sadece o andaarılayabildi. "Peki ya dostlarımız?" diye sordu.

Cattibrie ve Cadderly birbirilerine baktılar. Yaşananolayların heyecanı içinde, ikisi de Deudermonfu ve karayaoturan Su Perisi'ni neredeyse unutmuşlardı.

"Yanıma o kadar fazla kişi alamam," diye itiraf ettiCadderly.

"Kesinlikle bir gemiyi götüremem!"

Page 291: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt bu konuyu bir süre düşündü. "Ama gitmemizgerekli," dedi Cattibrie'a.

"Bence Deudermont bir gölde gemi yüzdürmektenhoşlanacaktır," diye alaycı bir sesle karşılık verdi Cattibrie."Hem etrafta pek fazla korsan yok, hem de eğer Su Perisi'ninyelkenlerini tamamen fora ederse, kendisini kesinlikle şulanet ormanın bir mil derinlerinde bulur!"

Kadının dürüstçe söylediği sözler karşısında Drizzt'inhavası sönmüş gibiydi. "Haydi gidip kaptanı bulalım," diyeyanıtladı. "Belki de Harkle Harpel'i geri getiririz. Su Perisi'niImpresk Gölü'ne o getirdi, bırakalım da ait olduğu yere ogötürsün!"

Cattibrie hafifçe, Drizzt'in herhangi bir kelimeyi deşifreedemeyeceği kadar kısık bir ses tonuyla bir şeylerhomurdandı. Fakat Drizzt, kadının Harkle hakkında nelerdüşündüğünü biliyor ve söylediği sözleri tahmin edebiliyordu.

Üçü, Deudermont, Waillan ve Dunkin'i, Yükselen Ruh'unön kapısının önündeki kaldırımda Ivan ve Pikel ile birlikteotururken buldular. Deudermont onlara Robillard'dan gelenhaberleri ve ait oldukları yere geri dönme planlarım anlattı, kibu da Drizzt ile Cattibrie'ın içini büyük ölçüde rahatlatmıştı.İkisi birbirine baktı ve Deudermont onlan, neler döndüğünüanlayabilecek kadar iyi tanıyordu.

"Bizi terk ediyorsunuz," diye mantık yürüttü. "Robillard’ındönüşümüzü ayarlaması için gerekli olan iki ya da üç haftalıksüreyi bekleyerek geçiremezsiniz."

Page 292: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Cadderly bizi Luskan'a götürebilirmiş," diye yanıtladıDrizzt. "İki ya da üç haftadan kısa bir süre içinde On-Kasaba'da olmayı umuyorum."

Bu haberler, az önce gayet hoş geçen sohbete gölgedüşürdü.

Diğerlerinin neden bahsettiğini pek bilmeyen Pikel dahiuzun ve içten bir "Ooooo," koyverdi.

Deudermont bu zor durumdan kurtulmanın bir yolunubulmaya çalıştı, ama bunun kaçınılmaz olduğunu fark etti.Onun yeri Su Perisi'ydi ve bu denli büyük bedeller sözkonusuyken Drizzt ile Cattibrie'ın, kör kâhinin sözlerini takipetmekten başka seçenekleri yoktu. Ayrıca Deudermont, Ivan,Bruenofun Mithril Salonu'nu terk ettiğini haber verdiğindeikisinin yüz ifadelerinde olan değişikliği gözdenkaçırmamıştı.

Drizzt On-Kasaba'ya, yani Buzyeli Vadisi'ne gerigideceğini söylemişti ve muhtemelen Bruenor'un gittiği yerde orasıydı.

"Eğer mevsim kışa dönmeden önce Kılıç Sahili'ne geriçıkmayı başarırsak, Su Perisi'ni büyük burnun etrafındandolaştınp Hareketli Buz Denizi'ne getiririm," dediDeudermont; işte dostlanna hoşça kal deme yolu buydu."Buzyeli Vadisini görmek isterim."

"Yuvam," dedi Drizzt ciddiyetle.

Page 293: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie, Drizzt'e ve Deudermont'a doğru başını salladı.Veda etme konusunda hiç rahat olamazdı ve bunun tam olarakbir veda olduğunu biliyordu.

Yuvaya dönme vakti gelmişti.

BÖLÜM 17

GÜCÜN HİSSİ

Stumpet Rakingclaw, Kelvin Yığını yamacının yanmesafesinde karlar arasında bata çıka ilerlemekteydi. Cüce,seçtiği rotanın riskli olduğunu biliyordu, zira BuzyeliVadisindeki kar erimeleri had safhadaydı ve dağ pek yüksekdeğildi, bu sebeple ısı seviyesi donma noktasının altındakalıyordu. Kalın deri çizmeleri arasından sızan ıslaklığıhissedebiliyordu ve itiraz eden karın uyan niteliğindekihomurtularını birkaç defa işitmişti.

Muhtemel tehlikeden heyecan duyan inatçı cüce, bata çıkayoluna devam etti. Dağın yamacı büsbütün aşağı

Page 294: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yuvarlanabilirdi; erimelerin hızla yaşandığı Kelvin Yığını'ndaçığ olayları alışılmadık bir şey değildi.

Stumpet o anda kendisini, birçok yıldır kimsenin ayakbasmadığı yollarda yürümeye cesaret eden gerçek birmaceracı gibi hissetti. Bu bölgenin tarihi hakkında pek azbilgisi vardı, zira Mithril Salonu'na Dagna ve AdbarKalesi'nin binlerce cücesiyle birlikte gelmişti. Ayrıca,madenlerdeyken çalışmakla o kadar çok meşgul olmuştu ki,Battlehammer Klanı üyelerinin Buzyeli Vadisi hakkındaanlattığı hikâyelere pek dikkât edememişti.

Stumpet, bu dağın üzerinde yaşanmış olan en meşhur çığolayının hikâyesini bilmiyordu. Drizzt ile Akar Kessel'in enson savaşlarını burada yaptıklarını ve altlarındaki zemininkayıp Kessel'i karlar altına gömdüğünü de bilmiyordu.

Stumpet durdu ve elini keselerinden birisine atıp bir parçadomuz yağı çıkarttı. Küçük bir tılsım sözü söyleyerek domuzyağını dudaklarına sürdü ve soğuktan korunmasına yardımcıolacak bir büyü yapü. Aşağıdaki mevsim hızla yazadönmekteydi, fakat buradaki rüzgâr hâlâ ayazdı ve cücesırılsıklam kalmıştı. Bu işi bitirdiğinde başka bir gümbürtüduydu ve hâlâ kendisinden altmış metre uzakta bulunan dağzirvesine baktı. Oraya varıp varamayacağını ilk defa meraketti.

Kelvin Yığını kesinlikle iri bir dağ değildi. Eğer Stumpet'inmemleketi olan Adbar yakınlarında veya Mithril Salonucivarında bulunsaydı, buna bir dağ bile denilmezdi. Sadecebir tepe, üç yüz elli metre yüksekliğinde bir kaya yığınıydı.Ama dümdüz tundranın üzerinde bir dağ gibi görünüyordu ve

Page 295: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Stumpet Rakingclaw, her türlü dağın başlıca varoluşsebebinin tırmanma sınavı olduğunu düşünen bir cüceydi. Yazsonuna kadar bekleyebileceğini biliyordu, ki o zaman KelvinYığını üzerinde pek az kar bulunurdu ve zemin çok dahakolay olurdu. Ama cüce asla sabrıyla ün salmış birisi değildi.Ne de olsa, tehlikeli ve kaygan karlar olmadığı zaman, bu dağpek de zorlu bir rakip olmazdı.

"Sakın tepeme cokeyim deme!" dedi Stumpet dağa. "Benita aşağı kadar yuvarlayayım da deme!"

Çok yüksek sesle konuşmuştu ve dağ da sanki cevapverirmişçesine muazzam bir gümbürtü koparttı. AnidenStumpet geriye doğru kaymaya başladı.

"Ah, lanet olsun sana!" diye küfretti, kazmasını çıkartıptutunacak bir yer ararken. Geriye doğru yuvarlandı, amakendisini çıkıntılı bir kayadan kurtaracak ve kayanın yanınakazmasını sertçe saplayacak kadar yönünü tayin etmeyibaşardı. Karlar üzerinden yuvarlanıp geçerken tüm kaslarıgerildi, ama çığ çok derin değildi ve gücü de şiddetli değildi.

Birkaç saniye sonra her taraf yine sessizleşti, tabii uzaktangelen yankılar haricinde. Stumpet kendisini, tutunduğukayayla birlikte içine gömüldükleri dev kartopunun içindenkurtardı.

Derken, şimdi dümdüz olmuş zeminde duran garip bir buzparçası gördü. Kar yığınından tamamen kurtulan cüce, garipşekilli nesneye pek aldırış etmedi. Zeminin çıplak olduğu birnoktaya gitti ve kar eriyip de zaten ıslak olan giysilerini

Page 296: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sırılsıklam etmesin diye elinden geldiğince hızlı bir şekildesilkelendi.

Gözleri tekrar kristale takıldı. O kadar sıradışıgörünmüyordu, sadece bir buz parçasıydı. Yine de cüceniniçinden, çok derinlerinden gelen bir ses, bunun bir buzparçasından daha fazlası olduğunu söylüyordu.

Stumpet içine dolan mantık dışı dürtüleri birkaç saniyeboyunca zaptedip tekrar tırmanmaya hazırlanma işineyoğunlaşmayı başardı.

Kristal, cücenin bilinç seviyesinin hemen altından onuçağırmaya, kendisini yerden alması için ona seslenmeyedevam ediyordu.

Daha ne yaptığını dahi anlayamadan nesneyi eline almıştı.Buz değil,' diye derhâl fark etti, zira sıcaktı. Sıcak ve oldukçahuzur verici.

Nesneyi kaldırıp ışığa tuttu. Taş çatlasa otuz santimboyunda olan dörtgen köşeli bir buz saçağı gibiydi. Stumpetdurdu ve eldivenlerini çıkarttı.

"Kristal," diye mınldanarak kendi kendisine onay verdi,zira sıcak nesnenin buzda olduğu gibi kaygan bir yüzeyiyoktu. Stumpet gözlerini kapatıp dokunma duyusunayoğunlaştı ve nesnenin esas ısısı derecesini hissetmeye çalıştı.

"Büyüm," diye fısıldadı cüce, gizemi çözdüğünüdüşünerek. Tekrar büyü sözü söyledi ve soğuktan korunmakiçin yaptığı tıslımı bozdu.

Page 297: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kristal hâlâ sıcaktı. Stumpet ellerini nesnenin kenarınasürttü ve sıcaklık ıslak ayak parmaklarına kadar yayıldı.

Cüce, çenesindeki kısa sakallan kaşıdı ve küçük çığsırasında yerinden çıkmış başka bir parçanın olup olmadığınıgörmek için etrafina bakındı. Şimdi net bir şekilde düşünüyorve bu beklenmedik gizemi mantığıyla çözmeye çalışıyordu.Ama tek gördüğü beyaz, gri ve kahverengiydi, yani KelvinYığını adındaki gösterişsiz duvar halısı. Bu onun şüphelerinidindirmedi. Tekrar kristal parçasını yukan kaldırdı ve güneşışığının kristalin derinliklerindeki raksını izledi.

"Soğuğa karşı büyülü bir koruma," dedi yüksek sesle. "Seniburaya, vadiye yolculuk yapan bir tüccar getirdi," diye mantıkyürüttü. "Senin onu koruyacağını düşünerek hazine aramayaçıkmış olabilir, ya da etrafa daha iyi bakabilmek için burayaçıkmıştır. Ve onu soğuktan korudun da," diye kendisindenemin bir şekilde mantık yürütmeye devam etti, "ama üzerineçöken çığdan değil!"

İşte gizemi çözmüştü. Stumpet, Kelvin Yığını adındaki buboş ve çorak arazide bu denli yararlı bir nesne bulduğu içinkendisini şanslı hissediyordu. Güneye, DünyanınOmurgası'mn sürekli olarak karlarla kaplı olan ve gri sisleriniçinde duran yüksek zirvelerine baktı. Aniden, cüce rahibe bukristal parçasının onu nerelere götürebileceğini düşünmeyebaşladı. Eğer yanında böyle bir koruyucu taşırsa, hangi dağonu alt edebilirdi? Hepsini tek bir yolculukta tırmanabilirdi veböylece cüceler arasında nam salardı.

Kristal parçası Crenshinibon, bilinçli ve sinsi ziynet, dahaşimdiden işe koyulmuştu. Stumpet'in en derin arzularını ona

Page 298: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

gizlice vaat ediyordu.

Crenshinibon kendisini alan bu kişinin sadece bir cücedeğil, aynı zamanda bir cüce rahibesi olduğunu anlamıştı vebundan hiç memnun değildi.

Cüceler inatçı ve zorlu bir ırktı, aynca büyüye karşıdirençliydiler. Ama yine de, ziynetlerin en şeytanisi olanCrenshinibon, kann içinden çıktığına ve kendisini alıpgötürecek birisinin Kelvin Yığını'na gelmiş olduğunamemnundu.

Kristal parçası yaşayanların diyarına, daha fazla yıkıma yolaçabileceği diyara artık geri dönmüştü.

Tüneller arasında gizlice, adımlarını cüce çekiçlerininritmik çınlayışlarına göre atarak ilerliyordu. Bu dar mekân hiçrahat değildi, yani yıldızlan tavan edinmeye alışkın birisi için.Kierstaad, bazen alçak kavisli geçişleri aşabilmek içindizlerinin üzerine çökmek zorunda kalıyordu.

Ayak sesleri işiten barbar bir köşe başında durdu vekendisini elinden geldiğince duvara yasladı. Silahsızdı, fakatburada, yani cüce madenlerinde hoş karşılanmayacaktı,özellikle de Bruenofun Berkthgar ile yaşadığı tatsızkarşılaşmanın ardından. Kierstaad’ın babası Revjak,Bruenofun geri dönüşünü kutlamış ve cüceyle anlaşmakonusunda daha başarılı olmuştu. Fakat o buluşmada bilebariz bir gerginlik yaşanmıştı.

Berkthgar ile takipçileri, tamamıyla eski adetlere geridönmeleri ve kendi kabilelerinden olmayan hiç kimseye

Page 299: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

güvenmemeleri konusunda Revjak'a büyük bir baskıyapmaktaydı. Revjak, bu konuda Berkthgar ile çok fazla zıtgiderse, kabilenin kontrolünü tamamen elindenkaçırabileceğini bilecek kadar akıllı birisiydi.

Kierstaad da bunu görüyordu ve hisleri karmaşa halindeydi.

Babasına sadıktı ve cücelerin dostları olduğuna inanıyordu,ama Berkthgafın öne sürdüğü fikirler de gayet ikna ediciydi.Eski usuller —tundrada avlanmak, avlanan hayvanlarınruhlarına dualar okumak— hayatının son birkaç yılını reziltüccarlarla pazarlık ederek ve kara elflerle savaşarak geçirmişolan genç adama öyle hayat verici görünüyordu ki.

Yaklaşan cüceler yol ağzında köşeyi dönüp barbarı hiç farketmeden uzaklaştılar ve Kierstaad rahat bir nefes aldı.Kendisini toplamak için biraz durdu, daha önce geçmişolduğu tünelleri ve liderin özel dairesi olduğuna inandığıyerin konumunu hatırladı. Bugün cücelerin çoğu madenlerdençıkmış ve Bruenofun satın aldığı malzemeleri getirmek içinBryn Shander’e gitmişti. Madenlerde kalanlar ise daha derintünellerde kıymetli mineral damarlarını hevesle açmaklameşguldü.

Kierstaad sık sık geldiği yoldan geri dönerek ve bazendaireler çizerek yolunu bulurken başka hiç kimseylekarşılaşmadı. En sonunda iki tarafında birer kapı ve sonundabaşka bir eşik bulunan küçük bir koridora geldi. İlk odacücelerin tarzına hiç benzemiyordu. Pelüş halılar, üzerindeyüksek bir şilte ve daha da yüksek, rahat yastıklar bulunan buodayı kimin kullandığını anladı.

Page 300: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Regis," dedi Kierstaad hatifçe gülerek ve bu ismisöylerken başını sallayarak. Buçukluk görünüş itibarıyla,barbar halkının hor gördüğü her şeye sahipmiş gibiydi;tembel, şişko, yağlı ve hepsinden beteri sinsiydi. Yine de, herne zaman Regis badi badi yürüyerek Konaktaşı'na gelseKierstaad’ın (ve diğer birçok barbarın) ağzı kulaklarınavarırdı. Regis, Kierstaad’ın tanıştığı tek buçukluktu, ama eğer—pek çok kişinin ona hitap ettiği ismiyle "Gümbürgöbek"ırkının bir temsilcisi idiyse, Kierstaad onlardan birçoğuylatanışmak isterdi. Kierstaad kapıyı usulca kapatmadan önceson bir kez döşek yığınına baktı ve sırıttı —Regis, her yerdeve her zaman rahatını bulabileceği konusunda sık sıkböbürlenirdi.

Hakikaten de öyleydi.

Koridorda bulunan diğer iki oda da boştu ve her ikisinde debir cüceden çok bir insana uyacak yataklar vardı. Kierstaadbunların da ne olduğunu anladı. Zira Burenor'un, Drizzt ileCattibrie'm bir gün yanına geri döneceğini umut ettiği bir sırdeğildi.

'Koridorun sonunda muhtemelen bir oturma odası vardır,'diye mantık yürüttü barbar. Geriye tek bir kapı kalıyordu,cüce kralın özel dairesine açılan kapı. Kurnaz bir tuzağınkurulmuş olduğundan korkan Kierstaad yavaşça, ihtiyatlahareket etti.

Kapıyı sadece bir santim açtı. Ayağının altında çukur falanaçılmadı ve tavandan kafasına taşlar yağmadı. Cesaretkazanan genç barbar kapıyı iterek sonuna kadar açtı.

Page 301: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bunun Bruenofun odası olduğuna hiç şüphe yokta Odanınöbür tarafında duran ahşap bir çalışma masasının üzerindeetrafa dağılmış parşömenler vardı. Bir köşede ise en azKierstaad’ın boyu kadar üst üste yığılmış giysiler duruyordu.Yatak toplanmamıştı, battaniyeler ve yastıklar birbirinedolanmış bir tümsek halinde duruyordu.

Kierstaad bunlara pek dikkât etmedi. Kapı açıldığı anda,gözleri Bruenor'un yatağının baş kısmındaki duvarda asılıduran tek bir nesneye kenetlenip kalmıştı.

Aegis-fang. Wulfgar’ın savaş çekici.

Zar zor nefes alan Kierstaad küçük odayı aşıp kudretlisilahın önüne geldi. Parlak mithril kafasına hakkedilmişmuhteşem rünleri gördü, cüce tanrısı ve sırların bekçisiDumathoin'in sembolü olan ikiz dağlar. Daha yakından bakanKierstaad iki dağın altına gömülmüş başka bir rünün bazıhatlarını seçebildi. Üzerindeki nakış o kadar ince işlenmiştiki, onun ne olduğunu tam olarak anlayamadı. Fakat Aegis-fang'in efsanesini biliyordu.

Kafanın bir tarafındaki gizli rünler, cüce tanrılarının enbüyüğü olan Ruh Demircisi Moradin'in işaretleriydi, diğertarafta ise cüce savaş tanrısı Clangeddon'un baltası vardı.

Kierstaad uzun süre boyunca, Wulfgar efsanesinidüşünerek, Berkthgar ile Revjak'ı düşünerek orada öylecedurup silaha baktı. Kendisi bu hikâyede nereye oturacaktı?Eğer Konaktaşı'nm eski lideriyle Alageyik Kabilesinin şuandaki lideri arasında bir çatışma patlak verirse, Kierstaad negibi bir rol oynayacaktı?

Page 302: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Eğer Aegis-fang'i ellerinde tutarsa oynayacağı rolün dahabüyük bir rol olacağını biliyordu. Kierstaad yaptığı hareketinpek farkında olmadan ileri uzanıp savaş çekicini sıkıcakavradı ve asılı olduğu duvar kancalarından kaldırdı.

Ne kadar ağır görünüyordu! Kierstaad bundan sonra onukendisine yaklaştırdı ve büyük bir çaba sarfederek başınınüzerine kaldırdı.

Çekiç alçak tavana çarptı ve silah onun hareketini kontroledemeyeceği kadar geniş bir şekilde duvardan sekerken gençadam neredeyse yana doğru devrilecekti. Kierstaad kendiahmaklığına güldü. Kudretli Aegis-fang'i taşımayı nasıl umutedebilirdi? Kudretli Wulfgar'ın dev ayak izlerini takip etmeyinasıl umut edebilirdi?

Muhteşem savaş çekicini tekrar göğsüne bastırdı vesaygıyla ona kollarını doladı. Silahın gücünü, dengesiniduyumsayabiliyor ve neredeyse onu o kadar uzun süre iyi birşekilde taşımış olan adamın varlığını dahi hissedebiliyordu.

Genç Kierstaad, Wulfgar gibi olmak istiyordu. Kabileyikendi dünya görüşüne göre yönetmek istiyordu. Wulfgar'ınseçtiği yola, şimdi Berkthgafın fikrine katıldığından fazlakatılmıyordu, ama ikisi arasında bir orta yol mevcuttu;barbarlara eski usullerin özgürlüğünü ve yeni düzeninittifakını verebilecek uzlaştırmacı bir yol. Elinde Aegis-fangvarken Kierstaad kendisini bunu yapabilecekmiş, kontrolüeline geçirip halkına muhtemel olan en iyi yolda liderlikedecekmiş gibi hissediyordu.

Page 303: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Genç barbar kafasını salladı, tekrar gülüp kendisiyle vebüyük hayalleriyle alay etti. Daha çocukluktan yeni çıkmıştıve Aegis-fang onun değildi. Bu düşünce, omzunun üzerindengeriye, açık kapıya bakmasını sağladı.

Eğer Bruenor geri döner de onu savaş çekicini elindetutarken bulursa, onu muhtemelen ikiye bölerdi.

Çekici duvar kancalarına geri asmak Kierstaad için hiçkolay olmadı, odayı terk etmek çok daha zordu. Ama başkaseçeneği yoktu Kierstaad boş ellerle, sessizce ve ihtiyatlatünellerden açık havaya geri çıktı ve kabilesinin tundradayaklaşık beş mil ötede bulunan kamp yerine kadar koştu.

Cüce, elinden geldiğince yükseğe uzandı, tombulparmaklan kabuk gibi duran karları kenara itti ve çılgınlargibi bir kayayı kavradı. En son çıkıntı, zirveye, doruknoktasına açılan kapı.

Stumpet inledi ve gerginleşti. Bunun aşılması imkânsız birengel olduğunu, sınırlarını aştığını ve kaderinde ölümünedoğru yüzlerce metre düşmek olduğunu anlamıştı.

Ama derken, her nasıl olduysa, gücünü topladı. Parmaklarısertçe kayayı kavradı ve kendisini bütün gücüyle çekti. Küçükbacakları kayanın üzerinde debelenip durdu ve aniden onunüzerine çıkmıştı işte. Tüm dünyadaki en yüksek dağınzirvesinde bulunan dümdüz platodaydı.

Dayanıklı cüce o yüksek yerde dimdik durdu ve altındauzanan manzaraya göz attı; dünyayı fethetmişti. Derken bütün

Page 304: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

vadileri ve patikaları doldurmuş olan kalabalık güruhları farketti. Hepsi ona tezahürat edip önünde eğiliyordu.

Stumpet kan ter içinde kalmış bir halde uyanıverdi.Kendisini toplaması, Buzyeli Vadisi'ndeki cüce madenlerindebulunan küçük odasında olduğunu anlaması birkaç saniyesinialdı. Net olarak gördüğü rüyayı, onu zirveye çıkartan nefeskesici heyecan dalgasını düşününce hafifçe gülümsedi. Amaondan sonra gelen sahneyi, yani kendisine tezahürat yapancüceleri hatırlayınca bu gülümsemesi şaşkınlıklakayboluverdi.

"Neden böyle bir şeyin rüyasını gördüm ki?" diye yükseksesle merak etti Stumpet. Asla şan şöhret için tırmanmazdı.Sadece bir dağın zirvesini fethetmenin ona verdiği kişiseltatmin için tırmanırdı. Stumpet başkalarının onun dağcılıkyeteneği hakkında ne düşündüğünü hiç umursamazdı. Nereyegittiğini, nerede olduğunu ve tırmanmanın başarılı olupolmadığını dahi pek nadiren başkalarına anlatırdı.

Cüce alnındaki terleri sildi ve sert döşeğinin içine gerikıvrıldı; rüyasının imgeleri hâlâ zihninde net bir şekilde canlıduruyordu. Bir rüya mı, yoksa kabus mu görmüştü?Tırmanma isteğinin gerçek sebepleri hakkında kendisineneden yalan söylüyordu? Bir dağı fethettiğinde hakikaten dekişisel bir tatmin, bir üstünlük duygusu hissediyor muydu?

Ve eğer böyleyse, o üstünlük hissi yalnızca dağa karşıdeğil, aynı zamanda diğer cücelere karşı mıydı?

Bu sorular, normalde güçlü olan ruhbanı, genelliklealçakgönüllü olan rahibeyi kemiriyordu. Stumpet bu

Page 305: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

düşüncelerin doğru olmamasını umut etti. Benliğine duyduğusaygı, bu gibi önemsiz şeylerle uğraşmasına izin vermeyecekkadar büyüktü. Uzun bir süre dönüp durduktan sonra, ensonunda tekrar uykuya daldı.

O uzun gece boyunca Stumpet başka rüya görmedi.Cücenin ayakucundaki bir sandıkta duran Crenshinibon,Stumpef in rahatsızlığını sezdi ve ona bunun gibi rüyalaryollarken dikkatli olması gerektiğini anladı. Cüce, kolaylıklakandırılacak birisi değildi. Stumpet Rakingclaw'u zayıflatmakiçin ne gibi hazineler vaat edeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

Kristal parçası, o sinsi vaatler olmadan cüceye sıkı sıkıyahakim olamazdı. Ama eğer Crenshinibon daha açık, dahaetkin olursa, Stumpet'e kendi hakikati ve emelleri hakkındaipucu verebilirdi. Ve ziynet, iyi tanrıların güçlerinebaşvurabilen, hatta belki de Crenshinibon'u yok etmeninsırlarına vakıf olabilecek bir kişinin şüphesini uyandırmayıkesinlikle istemiyordu.

Kristal parçası büyüsünü kapattı, bilinçli düşüncelerinidörtgen köşelerinin derinlerine gömdü. Uzun bekleyişininbitmemiş olduğunu fark etti, bu cücenin ellerinde kaldığısürece bitmeyecekti.

Page 306: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

KISIM 4

BUZYELİ VADİSİ

Menzoberranzan 'a, doğduğum ve çocukluğumun geçtiğişehre geri döndüğüm zamanı gayet iyi hatırlıyorum. Şehirgörünür olduğunda ve aynı zamanda hem görmekten korkuphem de özlemim çektiğim o manzara karşımda uzandığında,Donigarten Gölü 'nde bir salın üzerinde gitmekteydim.Menzoberranzan'a asla geri dönmek istememiştim, ama yinede oraya geri gitmenin nasıl bir his olacağını merak etmiştim.Orası, hatıralarımın bana söylediği kadar kötü bir yer miydi?

Mağaranın kıvrımlı duvarının yanından geçtiğimiz anı,oyulmuş dikitlerin görünür olduğu anı iyi hatırlıyorum.

Bir hayal kırıklığıydı.

Ne bir hiddet, ne de huşu duydum. Doğruya da yanlış, içimihiçbir sıcaklık veya nostalji hissi kaplamadı. Çocukluğumunhatıralarına geri dönmedim, hatta Zaknafein ile geçirdiğimiziyi zamanlara bile.

O kritik anda düşündüğüm tek şey şehirde ışıkların yanıyorolmasıydı, ki bu da alışılmadık ve muhtemelen önemli bir

Page 307: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hadiseydi. Tek düşündüğüm kritik görevim ve o işi halletmekiçin ne kadar hızlı hareket etmem gerektiğiydi. Korkularım,zira gerçekten de korkularım vardı, mantıksal çerçevedeydi.Çocukluk anılarımın getirdiği içgüdüsel ve mantıksız korkulardeğil, çok güçlü bir düşmanın mekânına girmenin verdiği,oldukça gerçekçi endişelerdi bunlar.

Ondan sonra, durumlar el verdiğinde, o anı enine boyunadüşündüm. Neden bunun o kadar büyük bir hayal kırıklığıolduğunu ve benim için hiçbir anlam ifade etmediğinidüşündüm. Hayatımın ilk otuz senesi boyunca yuvam olan oşehri gördüğümde neden içim kabarmamıştı?

Bunun sebebini ancak, Dünyanın Omurgası Dağları'nınkuzeybatı köşesini dönüp Buzyeli Vadisi'ne girinceanlayabildim. Menzoberranzan yolculuğumdaki bir yerdi,ama bir yuva değil, asla bir yuva değil. Kör kâhininbilmecesinde kastettiği gibi, benim ilk yuvam. BuzyeliVadisi'ydi.

Ondan önce geçtiğim ve o rüzgâr yemiş, konuk sevmeztopraklara gelmemi sağlayan her mekân —Menzoberranzan'dan Blingdenstone'a, yüzey ve hatta kolcuakıl hocam Montolio DeBrouchee'nin korusuna kadarbulunduğum her yer— sadece bir yol, takip edilen bir patikaolmuştu.

O köşeyi döndüğümde, vadiye on yılın ardından ilk defabaktığımda, o aralıksız riizgârı, her zaman orada olan ve bumekâna adını vere rüzgârı yüzümde hissettiğimde bugerçekleri net bir şekilde fark ettim.

Page 308: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Yuva: çok karmaşık bir kelime. Neredeyse her kişi içinfarklı tanımlamaları vardır. Benim için yuva sadece bir mekândeğil, bir his, sıcak ve rahat bir düzen duygusudur. Yuva,hareketlerim ve derimin rengi konusunda hiçbir mazeretsunmak zorunda olmadığım bir yerdir. Benim yerim olduğuiçin kabul edilmek zorunda olduğum bir yer. Orası hem kişiselhem de ortak bir bölgedir. Zira orası bir kişinin gerçekten ençok ait olduğu yerdir, bunun yegâne nedeni etrafındakidostlarıdır.

Menzoberranzan'ı ilk görüşümün aksine, Buzyeli Vadisi'neilk bakışımda, başımdan geçenlerin düşünceleriyle doldum.Kelvin Yığını'nın yamacında oturup yıldızları ve göçebebarbar kabilelerin kamp ateşlerini izlediğim zamanların,Bruenor'un yanında tundra yetisiyle savaştığımız zamanındüşünceleri. Baltasını yalayıp da bir tundra yetisinin beynininiğrenç bir tadı olduğunu ilk öğrenişinde cücenin yüzündehasıl olan o ekşimiş ifadeyi hatırladım. Hâlâ yoldaşım olanCattibrie ile tanışmamızı hatırladım. O zaman sadece bir kızçocuğuydu, güvenilir ve güzel bir ruhu vardı, vahşi birdoğaya sahipti, ama her zaman hassastı.

Çok şey hatırladım, tam anlamıyla bir imgeler selininaltında kaldım, ki o andaki görevimin hayatiyet ve aciliyetaçısından, beni Menzoberranzan'a götüren görevden aşağıkalır bir yanı yoktu. Onun hakkında hiçbir şey düşünmedim,hatta nasıl bir yol çizeceğimi dahi planlamadım.

O anda, görevin hiçbir önemi yoktu. Umurumda olan tekşey yuvaya dönmüş olduğumdu.

—Drizzt Do'Urden

Page 309: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

BÖLÜM 18

RÜZGÂR ÜZERİNDE YÜRÜMEK

Drizzt ile Cattibrie, beş yılı aşkın süredir birlikte çalıştıklarıve kendileri için dost olmuş olan mürettebata veda etmek içinCarradoon'a kadar Deudermont, Waillan ve Dunkin'e eşlikettiler. Drizzt sabırsızdı ve Buzyeli Vadisi'ne dönüşünügereğinden fazla geciktirmek istemiyordu, ama bu kısa gezintiönemliydi. Tekrar buluşacaklarını vaat ederek paylaştıklarıhoş bir vedalaşma oldu.

İki dost —Drizzt, Guenhwyvar'ı daha sonra çağırdı— ogece Deudermont ve Robillard ile birlikte akşam yemeğiyediler. Alışıldığından daha çok hayat dolu ve dost canlısıgörünen Robillard, onları yola koyulmak üzere YükselenRuh'a götürmek için büyüsünü kullanacağına söz verdi.

"Ne?" diye sordu büyücü, diğer üçü birbirilerine bilmişbilmiş bakıp sırıtırken. Zira üçü de tam olarak aynı şeyidüşünmekteydi.

Page 310: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Robillard şu son birkaç hafta içinde değişmişti, özellikle deCaerwich sahilinde yapılan çılgın savaştan sonra. İşin gerçeği,Harkle'ın neşesi ona bulaşmıştı.

"Ne var be?" diye sordu talepkar bir şekilde Robillard, busefer daha sert bir sesle.

Deudermont güldü ve şarap kadehini kaldırdı. "HarkleHarpel'e," dedi kaptan, "ve ardında bıraktığı iyiliklere!"

Robillard, Su Perisi'nin Kılıç Sahili'nden yüzlerce miluzaktaki bir gölde sıkışıp kaldığını onlara hatırlatmayahazırlanarak homurdandı. Ama yoldaşlannm yüzündekisırıtışlara dikkât edince, uyanık büyücü Deudermont'un kadehkaldırışının esas sebebini anladı ve bu sözlerle kendisinikastetmiş olduğunu fark etti.

Robillard’ın ilk içgüdüsü haykınp itiraz etmek, hatta belkide Drizzt ile Cattibrie'ı katedrale geri götürme teklifini gerialmak oldu. Ama büyücü en sonunda onların haklı olduğunukendisine itiraf etmek zorunda kaldı ve kadehini kaldırdı. Herne kadar sessiz kalsa da Robillard, Uzunsemer'deki şu meşhurSarmaşık Konak'a gidip eksantrik dostunu ziyaretedebileceğini düşünüyordu.

Drizzt, Cattibrie ve Deudermont'un birbirilerine vedaetmesi güç oldu. Kucaklaştılar ve tekrar karşılaşacaklarınadair birbirilerine söz verdiler. Fakat Drizzt ile Cattibrie'inyüzleşmek zorunda olduğu görevin ehemmiyetini hepsibiliyordu. İkisinin de bir daha Buzyeli Vadisi'nden sağçıkmama olasılığı mevcuttu.

Page 311: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Hepsi bunu biliyordu, ama hiçbiri bu ihtimâli dilegetirmedi ve hepsi de, sanki dostlukları yalnızca kısa birsüreliğine bölünüyormuş gibi davrandı.

Yirmi dakika sonra Drizzt ile Cattibrie Yükselen Ruh'a geridönmüştü. Robillard veda etti ve büyülü bir enerjiparlamasıyla birlikte gözden kayboldu.

Ivan, Pikel ve Danica onları karşıladı. "Cadderlyhazırlanıyor," diye belirtti tıknaz, san sakallı cüce. "Bilirsiniz,yaşlı adamın hazırlanması daha uzun sürer!"

"Hee hee hee," diye öttü Pikel.

Danica onlara itiraz edermiş gibi yaptı, ama aslında —Cattibrie'in gördüğü üzere— cücelerin Cadderiynin ilerlemişyaşıyla alay etmesinden memnundu. Bunu sadece rahibingitgide güçlendiğini, hatta gençleştiğini düşündükleri içinyapıyorlardı ve alayları kötü niyetle değil, umutla doluydu.

"Gel," dedi Danica, Cattibrie'a. "Birlikte yeterince zamangeçiremedik." Kadın, onların peşinden gitmeye davranan Ivanve Pikel'e nahoş bir bakış attı ve, "yalnız başımıza," diyekibarca sözünü bitirdi.

"Oooooo," diye sızlandı Pikel.

"Kardeşin bunu her zaman yapar mı?" diye Ivaria sorduDrizzt.

Cüce ise iç geçirip başıyla onayladı.

Page 312: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Sence bana Mithril Salonu hakkında hikâyeler anlatacakkadar zamanın var mıdır?" diye sordu Ivan. "Menzoberranzanhakkında bir şeyler işitmiştim, ama duyduğum şeylere pekinanmıyorum."

"Elimden geldiğince anlatırım," diye yanıtladı Drizzt. "Veanlatacağım harika hikâyelere inanmakta gerçekten de güçlükçekeceksin."

"Peki Bruenor'dan ne haber?" diye ekledi Ivan.

"Booner!" diye söze karıştı, heyecanlı Pikel.

Ivan kardeşinin ensesine şaplağı basıverdi. "Seninlegelirdik elf," diye açıkladı san sakallı cüce, "ama buradayapmam gereken işlerim var.

İkizlerle ilgilenmek falan fıstık işte. Kardeşimin debahçeleri var." Ivan, Pikel'den bahsettiği anda, onun başka birsaçma sapan şey söyleyeceğini düşünerek kardeşine doğrudöndü. Pikel bir şey söylemek istiyormuş gibi görünüyordu,ama aniden ıslık çalmaya başladı. Ivan, Drizzt e doğru geridöndüğünde, drow kafasını sallayıp dudağım ısırmak zorundakaldı. Zira, sarı sakallı Ivan'm omuzlan üzerinden geri bakanDrizzt, Pikel'in baş parmaklannı kulaklanna sokup diğerparmaklannı salladığını ve dilini en sonuna kadar çıkartıpkomik bir surat takınmış olduğunu gördü.

Ivan hızla geri döndü ama Pikel yine sessiz sakin durmaktave ıslık çalmaktaydı. Bu hadise üç kere daha yaşandıktansonra Ivan en sonunda pes ederek onu yakalamayaçalışmaktan vazgeçti.

Page 313: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt bu ikisini sadece iki gündür tanıyordu, ama onlarınçok eğlenceli olduklarını düşünüyordu. Ve eğer tanışırlarsa,Bouldershoulder kardeşlerin Bruenor ile ne kadar iyi vakitgeçireceklerini!

Danica ile Cattibrie için, birlikte geçirdikleri son saat çokdaha ciddi ve kotrollü oldu. Danica ile Cadderly'nin özeldairesine gittiler. Burası, büyük binanın arka tarafındabulunan beş odalık bir daireydi. Cadderly'yi yatak odasındadua edip hazırlanırken buldular ve sessizce onu yalnızbıraktılar.

İlk olarak genel konulardan söz ettiler. Cattibriegeçmişinden söz etti, genç yaşında yetim kalışını veBruenorün kanatlan altına alınıp Battlehammer Klanı'nmcüceleri arasında yetiştirilişini anlattı. Danica ise Büyük UstaPenpahg D'Ahn'm yanında gördüğü eğitimden söz etti. O birkeşişti, disiplinli bir savaşçıydı ve Cattibrie'dan pek farkıyoktu.

Cattibrie kendi yaşında ve kendi akıl yapısına sahipkadınlarla birlikte olmaya alışık değildi. Fakat bundanhoşlanmıştı, Danica'dan hoşlanmıştı ve eğer zaman vedurumlar el verirse, ikisinin arasında gelişebilecek büyükdostluğu hayal edebiliyordu. Aslında bu durum Danica için deepey garipti. Zira onun hayatı, Cattibrie'ınkinden daha kolayolmamıştı ve o da kendi yaşındaki kadınlarla pek iletişimkurmamıştı.

Geçmişten söz ettiler ve en sonunda konu şimdiki zamana,gelecek için umutlarına geldi.

Page 314: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Onu seviyor musun?" diye sormaya cesaret etti Danica,kara elfi kastederek.

Cattibrie kıpkırmızı kesildi ve verecek bir cevap bulamadı.Elbette Drizzt'i seviyordu, ama onu Danica'mn sözünü ettiğişekilde sevip sevmediğini bilemiyordu. Drizzt ile Cattibrie otür hisleri bir kenara koyma konusunda anlaşmışlardı, amaşimdi, Wulfgar'ın ölümü üzerinden bunca yıl geçmişken veCattibrie otuz yaşına yaklaşırken, bu soru tekrar yüzeyeçıkmaya başlamıştı.

"O çok yakışıklı biri," diye belirtti Danica, küçük bir kızçocuğu gibi kıkırdayarak.

Hakikaten de Cattibrie, Danica'mn oturma odasındaki iridivanda arkasına yaslanırken kendisini aynen böylehissediyordu: bir genç kız gibi.

Tekrar genç olmuş gibiydi, aşk ve hayat hakkındadüşünüyor ve en büyük sorununun Drizzt'in yakışıklı olupolmadığına karar vermek olduğuna inanmak için kendisineizin veriyordu.

Elbette ki, iki kadın için mevcut olan gerçeklerin ağırlığıaraya girmekte ve neşeli gülüşmelerini çalmakta çabukdavrandı. Cattibrie sevmiş ve kaybetmişti. İki çocuk sahibiolan Danica ise, Yükselen Ruh'un inşası için doğa dışı biryolla yaşlanmış olan kocasının kısa süre içinde yanındanayrılacak olmasının sorumluluğuyla yüzleşmek zorundaydı.

Sohbet yavaş yavaş yön değiştirdi ve en sonunda tükendi.Danica sessizce oturup Cattibrie'a manalı manalı baktı.

Page 315: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ne oldu?" diye bilmek istedi Cattibrie.

"Hamileyim," dedi Danica ve Cattibrie, keşişin bunu ilk —hatta Cadderly'den dahi önce— söylediği kişinin kendisiolduğunu hemen anladı.

Cattibrie biraz durdu ve hamile olmasının onun için iyi birşey olduğundan emin olmak için Danica'nm yüzündekigülümsemenin genişlemesini bekledi. Ondan sonra kendisi degülümsedi ve Danica'ya sıkı sıkıya sarıldı.

"Cadderly'ye hiçbir şey söyleme," diye yalvardı Danica."Ona nasıl söyleyeceğimi çoktan planladım bile."

Cattibrie arkasına yaslandı. "Ama ilk olarak banasöyledin," dedi, bu gerçeğin önemi ciddi ses tonundananlaşılıyordu.

"Buradan ayrılıyorsun," diye yanıtladı Danica, 'doğruyadoğru' bir ses tonuyla.

"Ama beni pek tanımıyorsun," diye ona hatırlattı Cattibrie.

Danica kafasını salladı, sarı saçları savruldu ve bademşeklindeki ilginç gözleri Cattibriein derin mavi gözlerinesıkıca kenetlendi. "Seni tanıyorum," dedi Danica hafifçe.

Bu yeterince doğruydu ve Cattibrie da Danica'yı yeterinceiyi tanıdığını hissediyordu. İkisi birbirine çok benziyordu veikisinin de birbirilerini çok özleyeceklerini fark etti.

Page 316: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cadderly'nin yan odada kıpırdandığını işittiler; gitmezamanı neredeyse gelmişti.

"Günün birinde geri döneceğim," diye söz verdi Cattibrie.

"Ben de Buzyeli Vadisi'ni ziyaret edeceğim," diye karşılıkverdi Danica.

Cadderly odaya girdi ve onlara Cattibrie ile Drizzt'in gitmezamanının gelmiş olduğunu söyledi. İçtenlikle gülümsedi veiki genç kadının da gözlerinin perçeminde beliren ıslaklıkhakkında hiçbir şey söylemeyecek kadar kibardı.

Cadderly, Drizzt ve Cattibrie, Yükselen Ruhun en yüksekkulesinin üzerindeydi. Zeminden neredeyse kırk metreyüksekte duruyorlardı ve rüzgâr sertçe sırtlarına vuruyordu.

Cadderly bir süre sessizce büyü sözleri söyledi ve iki dostda yavaş yavaş kendilerini daha hafif, her nasılsa daha azmaddesel hissetmeye başladılar. Cadderly ikisinin de bir elinitutup sözleri söylemeye devam etti ve üçü solarak görünürdenkayboldular. Tıpkı bir hayalet gibi, kulenin üzerinden dışançıkıp rüzgâr üzerinde yürümeye başladılar.

Bütün dünya hızla, bulanık bir şekilde, sisin içinde,rüyamsı bir görüntü gibi yanlarından geçiyordu. Ne kadaruzun süre uçtuklarını ne Drizzt, ne de Cattibriekestirebiliyordu, ama yavaşlayıp durduklarında ve bir kezdaha maddeleştiklerinde doğu ufkunda şafak sökmekteydi.

Kılıç Sahili'nin en kuzey uzantısında, Dünyanın OmurgasıDağlan'nın batı ucunun hemen doğusunda ve On-Kasaba'ya

Page 317: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

atla veya yaya olarak sadece iki yüz mil uzaklıkta bulunanLuskan şehrine gelmişlerdi.

Cadderly şehri bilmiyordu, fakat rahibin büyüsümükemmeldi ve üçü Deneir Tapmağı'nın hemen önünde butılsımdan çıktılar. Cadderly, dost rahipler tarafından oldukçaiyi karşılandı. Derhâl dostları için odalar ayarladı ve onlaruyurken, Drizzt ile Cattibrie'm Buzyeli Vadisi'ne giden birkervana katılmasını ayarlamak üzere Luskanlı rahiplerdenbirisiyle birlikte dışan çıktı.

İşler Cadderly'nin beklediğinden daha kolay olmuştu ve buonu memnun etmişti, zira Drizzt'in ırksal özelliklerinin, onunsöyleyebileceği her türlü şeye ağır basacağından korkmuştu.Ama Drizzt, Luskan'daki birçok tüccar tarafındantanınıyordu, tabii Cattibrie da öyle. ikisinin dövüşkonusundaki maharetleri, kuzeye, yani Buzyeli Vadisiadındaki tehlikeli topraklara seyahat eden her türlü kervaniçin seve seve kabul edilen bir ilave olacaktı.

Cadderly Deneir Tapmağı'na geri döndüğünde iki dostuyanmış, rahiplerle muhabbet ediyor ve kendilerini bekleyenuzun yol için erzak topluyordu. Drizzt kendisine sunulanhediyeleri saygıyla kabul etti, tapınağın önündeki kutsal suyladoldurulmuş olan bir çift su tulumuydu bunlar. Drow busuyun fazla bir fayda getireceğim düşünmüyordu, ama buhediyeyi kendisine, yani bir drow elfine, iyi bir tannnın insanolan bir rahibinin vermesinin önemini de gözden kaçırmadı.

"Dostların iyi kimselermiş," diye Cadderly'ye belirttiDrizzt, yaşlı rahip ve Cattibrie ile birlikte en sonunda yalnızkaldığında. Cadderly, Drizzt ile Cattibrie'ın kervanla buluşma

Page 318: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

zamanı ve yeri de dahil olmak üzere tüm hazırlıklarınyapılmış olduğunu onlara açıklamıştı. Tüccarlar hemen o günyola koyuluyor, bu da, iki dosta yola çıkmak için bir saattenaz zaman tanıyordu. Bir ayrılık zamanının daha gelip çattığınıanladılar.

"Deneir'in göğsünü kabartıyorlar," diye hemfikir olduCadderly.

Bundan sonra Drizzt sırt çantasını hazırlamaya koyuldu veCattibrie Cadderly'yi bir kenara çekti. Kadının aklı, dostuolan Danica'daydı.

"Birçok sorumluluğun var," diye söze başladı Cattibrie.

"Tanrım fazla talepkâr değildir," dedi Cadderly utançla, ziraCattibrie'in onun Deneir'e karşı olan görevlerindenbahsetmediğini gayet iyi biliyordu.

"Ben ikizleri kastettim," diye fısıldadı Cattibrie. "VeDanica'yı."

Cadderly başıyla onayladı. Bu konuda hiçbir tartışmaolamazdı.

Cattibrie uzun bir süre duraksadı, sanki aklındakikelimelerle boğuşuyor gibiydi. Aklındaki düşünceleri yaşlırahibe hakaret etmeden nasıl dile getirebilirdi?

"Ivan bana senin... durumun hakkında bir şeyler söyledi,"diye itiraf etti Cattibrie.

Page 319: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Öyle mi?" diye yanıtladı Cadderly. Bu işi genç kadın içinhiç kolaylaştırmayacaktı.

"Cüce, Yükselen Ruh'un inşası tamamlanır tamamlanmazölmeni beklediklerini söylüyor," diye açıkladı Cattibrie. "Veölecekmiş gibi göründüğünü de söylüyor."

"Ölecekmişim gibi hissettim," diye itiraf etti Cadderly, "vekatedral hakkında gördüğüm rüyalar bunun gerçek olduğunainanmamı sağladı."

"Ama bu bir yıldan fazla süre önceydi," diye belirttiCattibrie.

Cadderly yeniden başıyla onayladı.

"Cüce senin sanki gençleşir gibi göründüğünü söyledi,"diye üsteledi Cattibrie. "Ve güçlenir gibi."

Cadderly'nin yüzündeki gülümseme kocamandı. Cadderly,Cattibrie'in Danica'nın iyiliğini gözettiğini anladı ve karısıylaaralarında olan derin dostluk rahibin kalbini ısıttı. "Hiçbirşeyden emin olamıyorum," dedi kadına, "ama cüceningözlemleri doğru gibi görünüyor. Şimdi daha güçlüyüm,katedralin ilk tamamlandığı mamandan beridir çok daha güçlüve enerjiğim." Cadderly elini kaldırdı ve kafasından birkaç telsaç kopardı.

Saçları çoğunlukla griydi, ama birkaç tane kum rengi tel demevcuttu.

Page 320: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Kahverengi saçlar," diye devam etti rahip. "Katedraltamamlandığında hepsi beyazdı, bembeyaz."

"Gençleşiyorsun!" diye haykırdı Cattibrie büyük birheyecanla.

Cadderly uzunca, derince iç çekti ve sonra başınısallamadan edemedi. "Öyle gibi görünüyor," diye itiraf etti.

"Hiçbir şeyden emin olamıyorum," dedi, sankidüşüncelerini yüksek sesle dile getirmekten korkuyormuşgibi. "Yapabildiğim tek açıklama şu; bana gösterilen rüyalar—yaklaşan ölümüm hakkındaki rüyalar— ve YükselenRuh'un tamamlanışından sonra hissettiğim bitkinlik, Deneir'inprensiplerine ve buyruklarına olan sadakatimi sınamak içindi.Yeni katedraldeki ilk ibâdet töreni biter bitmez ölmeyibekliyordum ve hakikaten de, tören bittiğinde beni büyük birbitkinlik sardı. Odama gittim —aslında beni oraya Danica ileIvan taşıdı— ve gözlerimi bu dünyaya bir daha aslaaçmayacağımı düşünerek uyudum. Bunu kabul ediyordum."Duraksayıp gözlerini kapattı ve o kader gününü hatırladı.

"Ama şimdi," diye onu konuşmaya teşvik etti Cattibrie.

"Belki de Deneir beni ve sadakatimi sınadı," dedi Cadderly."O sınavı geçmiş olabilirim ve böylece tanrım bana hayatımıbahşetmeyi seçmiş olabilir."

"Eğer o iyi bir tanrıysa, seçim yapılmış demektir," dediCattibrie sertçe. "Hiçbiriyi tanrı seni Danica'dan, ikizlerdenve..." Danica'nın sırrını açık etmek istemediği için duraksayıpdudağını ısırdı.

Page 321: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Deneir bir iyilik tanrısıdır," diye eşit derecede kararlı birses tonuyla yanıtladı Cadderly. "Ama sen ölümlülerinmeseleleri hakkında konuşuyorsun ve bizler Deneir'iniradesini veya usullerini anlayamayız. Eğer Deneir beniDanica'dan ve çocuklarımdan ayırırsa, bu onu esasındaolduğu iyi tanrıdan daha aşağı bir şey yapmaz."

Cattibrie kafasını olumsuz anlamda salladı, hiç de iknaolmuş görünmüyordu.

"Biz insanların anlayabildiğinden daha yüksek anlamlar veprensipler vardır," dedi Cadderly ona. "Deneir'in kendiihtiyaçları ve taşanları için —ki onlar benimkilere ağırbasarlar— nihai olarak doğru olanı yapacağına inanıyorum."

"Ama bunun doğru olmasını umut ediyorsun," dediCattibrie, ses tonu bu sözlerini bir ithama çevirerek. "Tekrargençleşmeyi, hanımın kadar gençleşmeyi, hayatını onun veçocuklarınızın yanında yaşamayı umut ediyorsun!"

Cadderly yüksek sesle güldü. "Bu doğru," diye en sonundaitiraf etti ve Cattibrie bundan memnun oldu.

Keskin drow kulaklarıyla dinleyen ve sadece ilgisininyansını sırt çantasını hazırlama işine vermiş olan Drizzt deöyle.

Cattibrie ve Cadderly birbirilerine sarıldılar. Bundan sonra,artık o kadar da yaşlı görünmeyen yaşlı rahip Drizzt'in yanmagitti ve içtenlikle onun elini sıktı. "Bana ziyneti, yani şukristal parçasını getir," dedi Cadderly. "Hep birlikte dünyayıonun şeytanlığından kurtarmanın bir yolunu buluruz.

Page 322: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Babam da getir," diye devam etti Cadderly. "YükselenRuh'ta misafir olmaktan hoşlanacağını hissediyorum."

Drizzt, Cadderly'nin elini daha da sıkıca tuttu.Başaracağına inandığı için rahibe minnettardı. "Ziynet bana...bize," diye düzeltti, Cattibrie'a bakarak, "Carradoon'ayolculuk etmek için gerekli olan mazereti sunacaktır."

"Şimdi benim yapmam gereken yolculuk," dedi Cadderlyve bundan sonra iki dosttan ayrıldı.

Yalnız kaldıklarında birbirilerine hiçbir şey söylemediler,sadece yol için hazırlıklarını bitirmek için işe koyuldular.

Yuvaya giden yol için.

BÖLÜM 19

VE BÜTÜN DÜNYA ONLARIN

Revjak işin bu noktaya varacağını biliyordu. Berkthgar'ındiğer kabilelerden birisini baştan kurmak üzere Alageyik

Page 323: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kabilesi'nden ayrılmaya niyetli olmadığını fark ettiği andabunun yaşanacağını tahmin etmişti.

İşte şimdi Revjak, halkının oluşturduğu bir çemberin içindeo yabani barbarla karşı karşıya durmaktaydı. Kabiledekiherkes ne olacağını biliyordu, ama bunun usulüne uygun birşekilde, kadim törelere göre yapılması gerekliydi.

Berkthgar toplanan kalabalığın sessizleşmesini bekledi.Fısıltıların onun lehine olduğunu, tahta çıkışı konusundakitartışmaların hız kazandığını bildiği için sabırlı olabiliyordu.En sonunda, Revjak'a birçok dakika gibi gelen süreninardından kalabalık sessizleşti.

Berkthgar kollarını göğe doğru kaldırdı ve ellerini iki yanaaçtı.

Arkasında, sırtına çaprazlama olarak asılı duran büyükkılıcı Bankenfuere uzanıyordu. "Meydan Okuma Hakkı'mtalep ediyorum," diye ilan etti iri barbar.

Bir tezahürat koptu, Berkthgar'ın beklediği kadar büyükdeğildi, ama epey bir destekçisinin olduğunu kanıtlıyordu.

"Doğuştan gelen hangi hakla böyle bir şeyi talepediyorsun?" diye resmi bir şekilde yanıtladı Revjak.

"Kan bağıyla değil," diye derhâl yanıtladı Berkthgar,"marifet yoluyla!" Genç adamın destekçilerinden yinetezahürat yükseldi.

Page 324: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Revjak kafasını salladı. "Eğer kan bağın meydan okumayıgerektirmiyorsa haklı bir gerekçen yok demektir," diye itirazetti ve her ne kadar Berkthgar'ınkiler kadar yüksek sesliolmasalar bile onun destekçileri de haykırdılar. "Halka barışiçinde ve güçlü bir şekilde liderlik ettim," diye sertçe sözünübitirdi Revjak, ki bu çok doğru bir iddiaydı.

"Ben de öyle!" diye araya girmekte çabuk davrandıBerkthgar.

"Yurdumuzdan çok uzakta, Konaktaşı'nda. Halkımızısavaştan selamete çıkarttım ve yurdumuz olan BuzyeliVadisi'ne yapılan yolculukta başı çektim!"

"Ki orada Alageyik Kabilesi'nin Kralı Revjak'tır," diyebelirtti yaşlı adam, hiç tereddüt etmeden.

"Doğuştan gelen hangi hakla?" diye cevap istedi Berkthgar.

Revjak bir sorunla karşı karşıyaydı ve bunu biliyordu.

"Bir kral olmayan Kızıl Jorn'un oğlu Revjak’ın iddiaedebileceği kan bağı var mı?" diye kurnazca sordu Berkthgar.

Revjak’ın buna verecek bir cevabı yoktu.

"O mevki sana verilmişti," diye devam etti Berkthgar, halkıiçin hiç yeni olmayan bir hikâyeyi anlatarak, fakat buhikâyeye normalde bilindiğinden biraz farklı bir bakış açısıgetirerek. "Sana hiçbir meydan okuma veya hak olmadanBeomegar oğlu Wulfgar tarafından verilmişti."

Page 325: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kierstaad bu hadiseyi kenardan izlemekteydi. Genç adam,Berkthgar'm Wulfgar’ın adını kötülemek için bir karalamakampanyası başlatmasının esas sebebini işte o andaanlayıverdi. Eğer Wulfgar efsanesi barbarların gönlündebüyük bir yer tutmaya devam ederse, babasının kral olarakkalma iddiası hakikaten de güçlü olurdu. Ama eğer Wulfgar'ınadı lekelenirse...

"O krallığını, kan bağıyla, hakkıyla kral olan Heafstaag'danalmıştı," dedi Revjak. "Burada kaç kişi," diye sordu toplanankalabalığa, "Beomegar oğlu Wulfgar’ın kralımız olduğusavaşı hatırlıyor?"

Birçoğu başlarıyla onayladı, bunların çoğu bunca yıldırBuzyeli Vadisi'nde kalan yaşlı kimselerdi.

"Ben de o savaşı hatırlıyorum," diye meydan okurcasınahırladı Berkthgar. "Ve Wulfgafm iddiasından şüpheetmiyorum, halkıma yaptığı iyiliklerden de. Ama senin de,tıpkı benim gibi kan yoluyla kazandığın hiçbir hakkın yok veben yönetebilirim Revjak. Meydan Okuma Hakkı'nı talepediyorum!"

Tezahüratlar hiç olmadığı kadar yüksekti.

Revjak oğluna bakıp gülümsedi. Berkthgar'm iddiasındankaçamayacağı gibi, bu iri adamı dövüşte yenemezdi.Berkthgar'a doğru döndü.

"Kabul edildi," dedi ve o anda, hem Berkthgar'm, hem deRevjak'ın takipçilerinden yükselen tezahüratlar kulakları sağıredecek gibiydi.

Page 326: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Beş saat içinde, güneş ufuk çizgisinden yükselmedenönce," diye başladı Berkthgar.

"Şimdi," dedi Revjak beklenmedik bir şekilde.

Berkthgar, ne gibi bir numara yaptığını anlamaya çalışarakadamı inceledi. Normalde bir Meydan Okuma, onun iddiaedildiği günün ilerleyen saatlerinde, iki dövüşçü dekendilerini zihinsel ve fiziksel olarak dövüşe hazırlamazamanı bulduktan sonra yerine getirilirdi.

Berkthgar mavi gözlerini kıstı ve bütün kalabalık beklentiiçinde sessizleşti. İri adamın yüzünde bir gülümseme belirdi.Revjak'tan korkmuyordu, ne şimdi, ne de başka bir zaman. İriadamın eli yavaşça omzunun üzerinden geriye gitti,Bankenftıere'nin kabzasını kavradı ve devasa kılıcı kınındançekip çıkarttı. Silahın kını, Berkthgar onu kolayca çekipçıkartabilsin diye üst kısmının kenarından kesilmişti. Barbarağır kılıcı hızla çekti ve göğe doğru kaldırdı.

Revjak da kendi silahını kaldırdı, ama gözlemci ve endişelioğluna hiç de savaşa hazırmış gibi görünmüyordu.

Berkthgar, attığı her adımda Bankenftıere'nin dengesinitartarak, ihtiyatla yaklaştı.

Derken Revjak elini kaldırdı ve Berkthgar durup bekledi.

"Aramızdan kimler Revjak’ın kazanmasını umut ediyor?"diye sordu ve birçok sesten oluşan yüksek bir tezahürat koptu.

Page 327: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu sorunun, onun kendisine güvenini sarsmak için yapılmışbir numaradan ibaret olduğunu düşünen Berkthgar alçak seslehırladı. "Peki kim Berkthgarı, Cesur Berkthgafı AlageyikKabilesi'nin Kralı olarak görmek istiyor?"

Tezahüratlar çok daha yüksekti ve aradaki fark barizdi.

Revjak, tehditkâr bir hareket sergilemeden, bir elini yukarıkaldırmış ve baltasının kafasını aşağı eğmiş bir şekilderakibinin yanma gitti.

"Müsabakanın sonucu belli oldu," dedi ve silahını yerebıraktı.

Bütün gözler şaşkınlıkla genişledi ve muhtemelen en çokgenişleyen Kierstaad’ın gözleriydi. Bu şerefsizlikti! Barbarlararasında korkaklık demekti!

"Seni mağlup edemem, Berkthgar," diye açıkladı Revjak,herkesin duyabilmesi için yüksek sesle konuşarak. "Sen debeni yenemezsin."

Berkthgar sertçe kaşlarını çattı. "Seni ikiye bölebilirim!"diye ilan etti, kılıcını öyle güçlü bir şekilde iki eliyle havayakaldırdı ki, Revjak hemen orada ve o anda bunu yapmasınıbekledi.

"Ve halkımız senin hareketlerinin sonuçlarına katlanmakzorunda kalır," dedi Revjak sessizce. "Müsabakayı her kimkazanırsa kazansın, bir değil, iki kabileyle, hiddetlebirbirinden ayrılan ve intikam isteyen iki kabileyle yüz yüzekalacak." Tekrar toplanan kalabalığa baktı ve tüm halkına

Page 328: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

seslendi. "Henüz bunu kaldırabilecek kadar güçlü değiliz,"dedi. "On-Kasaba'yla ve geri dönen cücelerle dostluğumuzugüçlendireceksek, veya eski usullere döneceksek de bunubirlikte, tek vücut halinde yapmalıyız!"

Berkthgar'ın kaşları çatık bakışı aman vermiyordu. Artıkanlamıştı.

Revjak onu dövüşte yenemezdi —bunu ikisi de biliyordu—bu sebeple kurnaz yaşlı adam meydan okumanın gücünü gaspetmişti. Berkthgar gerçekten de onu ikiye bölmek istiyordu,ama bu adama karşı nasıl olur da herhangi bir harekettebulunabilirdi?

"Tek vücut olarak," diye tekrarladı Revjak ve elini uzatıprakibine bileğini kavramasını işaret etti.

Berkthgar'm öfkeden gözü döndü. Ayağını Revjak’ın yerebıraktığı baltasının altına kanca gibi taktı ve onu fırlatıpçemberin içinde döne döne uçmasını sağladı. "Seninki birkorkağın yolu!" diye kükredi. "Bunu bugün kanıtladın!"Berkthgar'm koca kolları yukan kalktı ve muzaffer bir tavırlagenişçe iki yana açıldı.

"Benim kan yoluyla iddiam yok!" diye haykırdı Revjak,ilgileri üzerine çekerek. "Senin de! Kimin yöneteceğine vekimin kenara çekileceğine halk karar vermeli."

"Bu müsabaka dövüşle yapılır!" diye karşılık verdiBerkthgar.

Page 329: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bu sefer değil!" diye tersledi Revjak. "Bütün kabile seninahmak kibrinin sonuçlanna katlanacakken olmaz." Berkthgar,tekrar sanki saldıracakmış gibi bir hareket yaptı, ama Revjakona aldınş etmedi ve kalabalığa doğru döndü. "Karar verin!"diye emretti.

"Revjak!" diye haykırdı bir adam, ama adamın sesiBerkthgar için haykıran genç savaşçılann gümbürtüsü altındaboğulup kaldı. Buna karşılık olarak, genç savaşçılar daRevjak için haykıran büyük bir grup tarafindan bastınldı. Veböylece, yükselen haykırışlarla birlikte bu devam etti. Birkaçkavga patlak verdi ve silahlar çekildi.

Bütün bunlar sırasında Berkthgar dik dik Reyjak'a baktı veyaşlı adam onun yoğun bakışlanna karşılık verince Berkthgarsadece olanlara inanamayarak kafasını salladı. Revjak halkınakarşı bu şerefsizliği nasıl yapabilmişti?

Ama Revjak yaptığı seçime inanıyordu. Ölmektenkorkmuyordu, bundan asla korkmazdı, ama gerçekten dekendisiyle Berkthgar arasında yaşanacak bir dövüşün kabileyiikiye böleceğine ve her iki gruba da zorluk getireceğineinanıyordu. Bu daha iyi olan yoldu, tabii işler kontroldençıkmadığı müddetçe.

Ve şu anda o noktaya doğru ilerliyor gibi gözüküyorlardı.İki taraf da haykırmaya devam ediyordu, ama artık her birhaykınşla birlikte kılıçlar ve baltalar yükseliyor, açıktan açığatehditler savruluyordu.

Revjak kalabalığı dikkâtle inceledi, kendisi için veBerkthgafa verilen desteği ölçüp tarttı. Kısa süre içinde

Page 330: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

gerçeği anlayıp kabul etti.

"Durun!" diye emretti avazı çıktığı kadar bağırarak ve lafdalaşı yavaş yavaş kesildi.

"Tüm gücünüzle, kim Berkthgar için haykınyor?"

Büyük bir gümbürtü koptu.

"Peki Revjak için?"

"Dövüşmeyen Revjak için!" diye derhâl ekledi Berkthgarve Jorn'un oğlu için yapılan tezahüratlar o kadar da yükseksesli ve hevesli değildi.

"Öyleyse mesele halloldu," dedi Revjak, kalabalıktan çokBerkthgar'a. "Ve Alageyik Kabilesinin Kralı Berkthgar."

Berkthgar olan bitene inanmakta güçlük çekiyordu. Bukurnaz yaşlı adamı alaşağı etmek istiyordu. Bu onun şanşöhret günü, ölüm dövüşünde zafer kazandığı gün olmalıydı,kabilelerin doğuşundan beri olduğu gibi.

Ama bunu nasıl yapabilirdi? Kendisini halkın lideri olarakilan eden silahsız birisini nasıl öldürebilirdi?

"Akıllı ol, Berkthgar," dedi Revjak sessizce, onayaklaşarak, zira şaşkına uğramış kalabalığın uğultusuhakikaten de çok gürültülüydü.

"Halkımız için gerçek yolu, geleceğimiz için en iyi olanıbirlikte bulacağız."

Page 331: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Berkthgar onu kenara itti. "Kararlan ben vereceğim," diyeyüksek sesle düzeltti. "Bir korkaktan tavsiye almayaihtiyacım yok!"

Ondan sonra çemberin dışına çıktı ve en yakın destekçilerionun ardında sıra oluşturdu.

Teklifinin reddedilmesine alman, ama pek de şaşılmamışolan Revjak, halkı için doğru olanı yapmak üzere elindengeleni yaptığını düşünerek teselli buldu. Fakat adam kafasınıkaldırıp, daha erkeklik çağına geçme merasimlerini yenitamamlamış olan oğluna bakınca bu tesellinin pek faydasıolmadı.

Kierstaad’ın yüzündeki ifade hayret, hatta utanç doluydu.

Revjak başını dik tuttu ve genç adamın yanına gitti. "Anla,"diye emretti. "Tek yolu bu."

Kierstaad arkasını dönüp gitti. Mantığı ona babasınınbugün sergilediği cesaretin gerçek olduğunu gösterebilirdi,ama mantık, genç adamın bilincinde pek az rol oynuyordu.Kierstaad utanç doluydu, gerçekten utanmıştı ve engintundraya kaçmaktan başka hiçbir şey istemiyordu, yaşasın yada ölsün.

Ki bunun pek bir önemi yok gibiydi.

Stumpet, Kelvin Yığınının en yüksek zirvesindeoturmaktaydı, ki burası ona çok kolay bir tırmanış gibigörünmüştü. Uyanıkken düşündüğü şeyler, tıpkı rüyaları gibi,artık dosdoğru güneye, Dünyanın Omurgası'nın kule gibi

Page 332: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yükselen zirvelerine odaklanmıştı. Cücenin aklında şan şöhretve zafer görüntüleri belirip duruyordu. Kendisini en yüksekdağın tepesinde dururken ve bütün dünyaya tepeden bakarkenhayal ediyordu.

Bu görüntünün saçmalığı, tamamen mantık dışı oluşu,Stumpet Rakingclaw'un bilinçli düşüncelerine sızmayıbaşaramıyordu. Maruz kaldığı görüntüler sağanağı, hayalleryağmuru, normalde akılcı olan cücenin mantıklı düşünceleriniyıpratmaya başlamıştı. Stumpet'in mantığı hızla arzularınayenik düşüyordu, hem de esasen kendisine ait olmayanarzularına.

"Bekleyin geliyorum, yüksek zirveler," dedi cüce aniden,uzakta duran o dağlara seslenerek, "ve içinizden hiçbiri beniaşağıda tutacak kadar büyük değil!"

İşte, yüksek sesle söylemiş, çizeceği yolu ilan etmişti.Derhâl eşyalarını toplamaya başladı, kendisini zirveninkenarından aşağı bıraktı ve dağın temeline doğru bata çıkailerlemeye başladı.

Sırt çantasında duran Crenshinibon neşeylemırıldanmaktaydı.

Güçlü ziynetin, Stumpet Rakinclaw'u kendisini kullanankişi yapmak gibi bir planı yoktu. Bilinçli kristal parçası, azarazar ona verdiği boş hayallere rağmen bu cücenin inatçılığınıbiliyordu. Daha da kötüsü Crenshinibon, Stumpet'intoplumdaki mevkiini biliyordu; Ruh Demircisi Moradin'in birrahibesiydi. Ziynet, bu zamana kadar Stumpet'in tannsıylailetişim kurma girişimlerini saptamayı başarmıştı, ama cüce er

Page 333: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ya da geç o yüce mertebeye danışacak ve çantasında taşıdığı o"ısıtma sopasının" esas mahiyetini öğrenecekti.

Bu sebeple Crenshinibon onu cücelerden uzaklaşmak,Dünyanın Omurgası'nın yabanlık arazilerine kaçmak içinkullanacaktı, ki orada kendisine sahip olması için bir trol veyabir dev, hatta bir ejderha bulabilirdi.

'Evet, bir ejderha,' diye umut etti Crenshinibon. Birejderhayla işbirliği yapmaktan memnun olurdu!

Böyle dileklerin farkında olmayan, hatta "ısıtma sopasının"dilekte bulunabileceğini dahi bilmeyen zavallı Stumpet,sadece dağ zirvesini fethetmeyi umursuyordu. Ve neden bunuumursadığından kendisi dahi emin değildi.

Berkthgar, hükümdarlığının ilk gecesinde Buzyeli Vadisibarbarlannın takip edeceği prensipleri ilan etmeye başladı.Bundan sadece on yıl evvelsine kadar, Wulfgar gelip deHeafstaag'i mağlup edene kadar yaşamış oldukları bir hayattarzıydı bu.

On-Kasaba halkıyla olan bütün ilişkilerin kesilmesiemredildi ve Bruenor Battlehammer veya sakallı ırktanherhangi birisiyle konuşan bütün barbarlar ölüm hükmü giydi.

"Ve eğer cücelerden birisini tundrada yardıma muhtaç birhalde bulursanız," dedi Berkthgar, Kierstaad'a sanki adamdosdoğru kendisine bakıyormuş gibi geldi, "onu ölüme terkedin!"

Page 334: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

O gecenin ilerleyen saatlerinde Kierstaad, yıldızlardanoluşan engin çardağın altında içi kan ağlayarak oturmaktaydı.Babasının o gün ikindi vaktinde ne yapmaya çalışmışolduğunu şimdi anlıyordu. Revjak Berkthgar'ı yenemezdi,bunu herkes biliyordu. Bu sebeple yaşlı adam, bütünbarbarların yararına olacak uzlaşmacı bir yol çizmeyeçalışmıştı.

Kierstaad, çoğunluk Berkthgar'ı desteklerken Reyjak'mtahttan çekilmesinin akıllıca, hatta cesurca bir iş olduğunuanlıyordu. Ama kalbinde, derinlerinde bir yerde, genç adamhâlâ babasının dövüşmek istememesinin utancını yaşıyordu.

Revjak’ın baltasını kaldırıp da Berkthgar'ın ellerindeölmesinin daha iyi olacağına inanıyordu, ya da en azındankalbinin bir kısmı buna inanıyordu. Bu halklarının usulüydü,kadim ve kutsal töre buydu. Barbarların tanrısı, savaş tanrısıTempus bugün Revjak hakkında neler düşünmüştü?

Ölüm sonrası hayatta Revjak gibi birisi, dürüst ve hak birdövüşü reddeden birisi kendisine nasıl bir yer bulurdu?

Kierstaad kafasını ellerinin arasına aldı. Sadece babasınınşerefi iki paralık olmakla kalmamıştı, aynı zamanda onun veailesinin şerefi de mahvolmuştu.

Belki de Berkthgafa sadakat yemini etmeli ve babasınıreddetmeliydi. Bunca yıldır Konaktaşı'nda Kierstaad ilebirlikte olan, açık tundrada ilk avını öldürdüğünde onunyanında bulunan Berkthgar böyle bir desteği memnuniyetlekarşılardı. Hiç şüphesiz ki bunu, lider olarak mevkiiningüçlendirilmesi olarak görürdü.

Page 335: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Hayır. Ne kadar kızgın olursa olsun, babasını terkedemezdi. Eğer gerekirse Berkthgafa karşı silahlarını çeker veailesinin şerefini geri kazandırmak için ya adamı öldürür yada onun ellerinde can verirdi.

Babasını yan yolda bırakmayacaktı.

Bu seçenek de genç adama saçma görünüyordu. BöyleceBuzyeli Vadisi'nin engin çardağı altında oturdu. İçi kanağlıyordu.

BÖLÜM 20

YOLCULUK ÜCRETİ

Mithril Salonu'ndan Derinsu'ya yaptıklan yolculuksırasında hem Drizzt, hem de Cattibrie at sürme işindeoldukça hüner kazanmışlardı.

Ama bu altı yıl önceydi ve yoldaşların o zamandan berisürdüğü tek şey dalgalar olmuştu. Kervan, Luskan'dançıktıktan beş gün sonra Dünyanın Omurgası'nın batıperçemini döndüğü sıralarda, her ne kadar bacaklarında ve

Page 336: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kalçalarında sızılar olsa bile, iki yoldaş da at üzerinde birritme girmeyi başarmıştı.

Vadiye vardıklarında, başı çekiyorlardı ve kervanın çokönündeydiler.

Vadiye varmışlardı!

Drizzt yavaşlaması için Cattibrie'a seslenmek üzereydi,ama en az drow kadar huşuyla dolmuş olan kadın, daha Drizztona talimat vermeye başlamadan önce dizginlere asılmıştı.

Yuvaya dönmüşlerdi. Gerçekten yuvalarına, ilkkarşılaştıkları ve en önemli dostluklarını, hayatlarını kurupşekillendirdikleri o birkaç millik topraklara geri gelmişlerdi.Rüzgâr yemiş tundraya bakıp, kuzey ve doğudaki buzullardanesip gelen rüzgârların, yani vadiye adını veren buzyelinininiltisini ve aralıksız seslenişini işittikleri anda hatıralarızihinlerine bir sel gibi aktı.

Cattibrie Drizzt'e bir şeyler söylemek, derin ve anlamlısözler konuşmak istiyordu. Drizzt de aynı arzuyupaylaşıyordu. Fakat ikisi de söyleyecek sözleri bulamadılar.Sırf Buzyeli Vadisi'nin manzarasını yeniden görmeleriylebirlikte büyük bir huşuyla dolmuşlardı.

"Haydi gel," dedi Drizzt en sonunda. Drow, omzununüzerinden geriye, kendilerine yaklaşan altı arabalık kervanabaktı. Sonra bakışlarını ileriye, Buzyeli Vadisi adındaki güzelve muhteşem boş araziye çevirdi.

Page 337: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kelvin Yığını görünmüyordu, hâlâ çok uzaktaydı amaurukta belirmesi uzun zaman almayacaktı.

Aniden drow, o dağı tekrar görmeyi deliler gibi ister oldu!O kayalıklı yükseltinin yamacında kim bilir kaç saat ve kaçgün geçirmişti?

Kim bilir kaç kere Kelvin Yığını'mn çıplak kayalarıüzerinde oturup yıldızlara ve uzaktaki barbar kamplarınınparıldayan ateşlerine bakmıştı?

Cattibrie'a harekete geçmesini söylemek üzereydi, amakadın yine onun düşüncelerini paylaşıyor gibiydi. Zira dahaDrizzt kendi atını hareket ettiremeden önce, Cattibrie atimmahmuzlayıp koşturmaya başlamıştı.

Derken Drizzt Do'Urden'in aklına başka bir şey daha geldi,Buzyeli Vadisi'nin başka bir hatırası. Kolcu içgüdülerininburasının güvenli bir yer olmadığına dair ona yaptığı biruyarıydı bu. Dünyanın Omurgası'nın en son köşesinidönmeleri onları yabani topraklara, acımasız tundrayetilerinin ve vahşi goblin kabilelerinin gezindiği bir diyarageri getirmişti.

Cattibrie'in bu anım çalmak istemiyordu, henüz olmazdı.Ama kadının bir kez daha onun düşüncelerim paylaştığımumuyordu.

Buzyeli Vadisi adındaki acımasız diyarda ihtiyatsızkimseler uzun süre hayatta kalamazdı.

Page 338: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

O gün, ertesi gün ve şafaktan önceki erken saatlere kadarhiçbir sorunla karşılaşmadan büyük bir ilerleme kaydettiler.Bahar erimelerinden kalan çamurlar kurumuştu ve ayaklarınınaltındaki zemin sert, dümdüzdü.

Böylece arabaların tekerlekleri rahatça dönüyordu.

Güneş tam karşılarında yükselmiş, gözlerini yakıyordu,özellikle de Drizzt'in ışıksız Karanlıkaltt için tasarlanmış olanlavanta renkli gözlerim.

Yüzeyde yirmi yıldan uzun bir süre geçirdikten, KılıçSahili'nin parlak sularına altı yıl yelken açıktan sonra bile,Drizzt'in hassas gözleri yüzey ışığına tam anlamıyla uyumsağlayamamıştı. Fakat gözündeki acıya aldırış etmiyor, hattaonunla mutlu oluyor, aydınlık şafağı gülümsemeyle karşılıyorve bu ışığı ne kadar yol kat etmiş olduğunun bir simgesiolarak görüyordu.

O sabahın ilerleyen saatlerinde, güneş berrak güneydoğugöğüne yükseldiğinde ve önlerindeki ufuk çizgisi açıkça,mükemmel bir şekilde belirdiğinde, Drizzt'in iddia ettiğiüzere, yuvalarına ait olan ilk gerçek manzarayı gördüler;Drizzt bunun Kelvin Yığmı'nm zirvelerindeki kristalimsikardan yansıyan güneş ışığı olduğuna karar verdi.

Cattibrie bundan pek emin değildi. Kelvin Yığını o kadaryüksek bir dağ sayılmazdı ve önlerinde hâlâ iki günlük çetinbir yolculuk vardı. Fakat herhangi bir şüphesini dile getirmedive drowun haklı olduğunu umdu.

Yuvaya dönmek istiyordu!

Page 339: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt de öyle. Böylece tempoları arttı, o kadar hızlandılarki arabaları daha da geride bıraktılar. En sonunda, mantıklarıve en öndeki arabanın sürücüsünden gelen kısa, öz birsesleniş onlara görevlerini hatırlattı ve yavaşlamalarınısağladı. İkisi birbirine bakıp bilmiş bilmiş güldüler.

"Az kaldı," diye söz verdi Drizzt.

Tempoları hâlâ hızlıydı, kısa bir süre için. Derken, Drizztetrafına bakınıp havayı koklayarak atını yavaşlatmayabaşladı.

İşte bu Cattibrie'ın ihtiyaç duyduğu tek uyarıydı. Atınıtırısa kaldırdı ve zemini taradı.

Her şey Drizzt'in gözüne normal görünüyordu. Zemin düz,kahverengi, gri ve kırılmamıştı. Sıradışı hiçbir şey göremiyor,sert zemindeki toynaklann "klip-klop" sesinden ve rüzgârıniniltisinden başka hiçbir şey duyamıyordu. Buzyeli Vadisi'ninyaz rüzgârının her zaman taşıdığı o nemli kokudan başkahiçbir koku almıyordu. Ama bunlar, drowun bineğininüzerinde rahat oturmasını sağlamıyordu. Hiçbir işaret yoktu,fakat vadideki canavarlar söz konusu olduğunda durum hepböyle olurdu zaten.

"Ne buldun?" diye fısıldadı Cattibrie en sonunda.

Drizzt etrafına bakınmaya devam etti. Arabalarla aralarındayüz metre vardı ve aradaki mesafe hızla kapanıyordu. Yine dene Drizzt'in gözleri, ne keskin kulakları, hatta ne de kokualma duyusu ona bir şey söylüyordu Ama o savaşçı içgüdüsü,o altıncı his bunun böyle olmadığını, kendisinin ve

Page 340: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie'ın bir şeyi gözden kaçırdığını, bir şeyi atlamışolduklarını biliyordu.

Drizzt oniks heykelciği kesesinden çıkarttı ve hafifçeGuenhwyvar'a seslendi. Duman bulutu büyüyüp panter şeklinialırken, drow, Cattibrie'a yayını hazırlamasını —ki kadınçoktan bunu yapmaya başlamıştı— ve kendisi sol tarafagiderken onun arabalara doğru sağ kanadı koruyarak gerigitmesini işaret etti.

Genç kadın başıyla onayladı. Ensesindeki tüyler dikendiken olmuştu, savaşçı içgüdüleri ona hazır olmasınıhaykırıyordu. Taulmaril'e bir ok yerleştirmişti, bir eliyle silahırahatça tutuyor, diğeriyle de atını yönlendiriyordu.

Guenhwyvar tundraya kulaklarını geriye yatırmış bir haldegeldi.

Drizzt'in kısık ses tonu ve inanılmaz içgüdüleri sayesindeetrafta düşmanların olduğunu anlamıştı. Kedi önce Cattibrie'a,sonra da solda duran Drizzte baktı. Bunun ardından, ikisininde yardımına koşmaya hazır bir şekilde sessizce ortadanilerlemeye başladı.

Öncü muhafızlarının hareketlerini ve panterin varlığını farkeden lider sürücü, arabasını yavaşlattı ve tüm kervanadurmasını söyledi. Drizzt bir palasını havaya kaldırdı veonların durmasına onay verdiğini işaret etti.

Artık sağ tarafta bulunan Cattibrie, düşmanı ilk tespit edenkişi oldu.

Page 341: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Toprağın içine gömülmüştü ve sadece bir delikten dışarıuzanan kahverengi, kıllı kafasının tepesi görünüyordu. Bu birtundra yetişiydi, yani Buzyeli Vadisi'ndeki en vahşi avcı.Yazın kılları kahverengi olan ve kışın kar beyazı renginebürünen tundra yetileri, kamuflaj ustaları olarak bilinirdi.Cattibrie başını sallayarak bu görüşe hak verdi, hattaneredeyse bu yaratıkların hünerini takdir edecekti. Hiç deacemi olmayan Cattibrie ve Drizzt, bineklerini bu yaratıklarınhemen yanından geçirmiş ve tehlikenin farkınavarmamışlardı. Genç kadın, burasının Buzyeli Vadisi yani enküçük hatayı dahi affetmeyen acımasız bir yer olduğunuderhal kendisine hatırlattı.

'Ama bu sefer hatayı yeti yaptı,' diye sertçe karar verdiCattibrie, yayını kaldırarak. Bir ok hızla uçtu ve tehlikedenhaberdar olmayan hayvanın tam ensesinde patlayıverdi.Yaratık ileri doğru yalpaladı, şiddetle geri savruldu ve ölerekdeliğinin içine yığılıp kaldı.

Yarım saniye sonra, buna benzer çukurların içinden yarımdüzine yeti dışarı sıçradığında sanki zemin infilak ediyormuşgibi göründü. Güçlü, sert kıllı yaratıklardı. İnsan ile ayıkarışımı gibi görünüyorlardı —ve hakikaten de, BuzyeliVadisi barbar kabilelerinin atadan kalma bilgileri onların tamolarak bu olduğunu söylüyordu Drizzt ile Cattibrie'ingerisinde, kanatları koruyan ikilinin tam ortasında duranGuenhwyvar, bir yaratığa tüm hızıyla bodoslama girişti.

Hayvanı gerisin geri çukurunun içine düşürdü ve hızınıalamayarak kendisi de onun hemen ardından içeri daldı.

Page 342: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Yeti, kediyi boğazlayıp canını almayı düşünerek bütüngücüyle kavradı, ama Guenhwyvar'm güçlü arka bacaklanyaratığı pençeledi ve onu kontrol altında tuttu.

Bu sırada, Drizzt atını dört nala koşturdu, hızla dönen biryetinin yanından süratle geçti ve bineğine güçlü bacaklarıylasıkıca tutunarak palalarıyla çifte darbe indirdi.

Kan revan içinde kalan yaratık, itiraz içinde kükreyipuluyarak devrildi ve ikinci bir yetinin üzerine çullanmaktaolan Drizzt ona daha fazla aldırış etmedi. İkinci yeti onun içinhazırdı, hatta daha da kötüsü, atı için de hazırdı. Yetilerin dörtnala hücum eden atlan durdurabildiği ve bunu yaparkenhayvanlann boynunu kırdığı bilinirdi.

Drizzt bu riski göze alamazdı. Hücum yönünü yetinin soltarafına doğru değiştirdi, sonra bir bacağını semerinin öbürtarafına geçirerek, süratle giden bineğinden aşağı atladığıanda koşmaya başladı. Tılsımlı ayak bileklikleri ayaklannıbirkaç hızlı adımda kontrol etmesini sağladı.

Şaşkına dönen yetinin yanından çılgın, kesip biçen birkaraltı halinde geçip gitti ve vuramayacak kadaruzaklaşmadan önce birçok acımasız darbe indirmeyi başardı.İşi biç de bitmiş gibi görünmeyen yetinin kendisini takipetmek için döndüğünü bilen Drizzt koşmaya devam etti.

Kendisiyle yaratık arasındaki mesafeyi yeterince açtıktansonra geri döndü ve bir hızlı geçiş daha yapmak için açısınıayarladı.

Page 343: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Derken Cattibrie da atını dört nala hücuma kaldırdı. Sabitdurabilmek için bacaklarını kullandı, semerin üzerinde önedoğru eğildi ve kendisine en yakın olan yaratığı nişan aldı.

Atış yaptı ve hedefi kaçırdı, ama derhâl başka bir ok dahaçekip hazırladı ve tekrar ateş edip yetiyi kalçasından vurdu.

Yaratık okun hızıyla savruldu ve bir daire çizerek bir okdaha yedi.

Sonra kendisine yaklaşan kadınla yüzleşmek içindöndüğünde başka bir ok göğsünde patladı. Cattibrie onayaklaşırken yaratık inatla hâlâ ayaktaydı. Doğaçlamayapmaya yatkın olan kadın Taulmaril'i semerin çıkıntısına astıve net olarak seçilmeyen tek bir hareketle muhteşem kılıcıKhazid'hea'yı çekti.

Cattibrie hızla yetinin yanından geçti. Bu sırada aşağıdoğru bir kavisle kılıcı savurdu ve Khazidrıea'nın keskinkenarı ölen yaratığın kafatasına gömülerek işi tamamladı.Yaratık yere devrildi ve beyni kafatasından dışarı, kahverengiaraziye döküldü.

Cattibrie ölen yaratığın hemen yanından geçti, kılıcınıkınına geri taktı ve Taulmaril ile beşinci atışını yaptı. Buseferki ok, sıradaki yaratığın omzuna saplandı ve kolunun işeyaramaz hale gelip sarkmasını sağladı.

Yaralı yetinin ötesine bakan Cattibrie, öndeki arabaya enyakın duran son yetiyi gördü. Aynı zamanda, bir düzine sertsavaşçıdan oluşan kervan muhafızlarının savaşa yetişmek içinhızla at sürdüğünü de fark etti.

Page 344: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bu bizim savaşımız," dedi kadın sessizce, kararlı bir tonla.Yaralı yetinin üzerine hücum ederken Taulmaril'i bir kez dahasemerine taktı ve Khazid'hea'yı çekti.

Hâlâ dar deliğin içinde olan Guenhıvyvar, güçlüpençelerinin kendisine avantaj sağladığını gördü. Yetiısırmaya çalışıyordu, ama panter daha hızlıydı ve boynu dahaesnekti. Guenhwyvar yetinin çenesinin altına doğru dalışyaptı ve dişleri yaratığın kıllı boynunun üzerine kapanıverdi.

Pençeleri tırmıklamaya devam edip yetinin hatırı sayılırsilahlarını kontrol altında tutarken ölümcül çenesi sıkıcakapanıp hayvanı boğdu.

Yeti dövüşmeyi kestiği anda, panter küçük delikten dışarıçıktı.

Guenhwyvar sola ve sağa, Drizzt ve Cattibrie'a baktı.Kükredi ve sola, durumun çok daha tehlikeli göriindüğütarafa doğru depara kalktı.

Drizzt, yaraladığı yetiye hücum ediyordu, ama anidendurdu ve onun hücumuyla yüzleşemeye hazır olan yetininhamlesini yapmasına sebep oldu. Yaratık haddinden fazla öneuzanmıştı. Drowun palaları sert ve hızlı bir şekilde savrulupyetinin ellerini kesti ve birkaç parmağını koparttı.

Yeti uludu ve kollarını vücuduna doğru çekti. İmkânsızderecede hızlı olan Drizzt onları takip etti, Parıltı'yla yetininüst koluna vurdu ve diğer kılıcıyla aşağıya, yaratığın belinebaşka bir darbe indirdi. Sonra Drizzt, daha yaratık karşılık

Page 345: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

veremeden önce atik bir şekilde yana doğru çekilip yetininuzanabileceği mesafenin ötesine çıktı.

Yeti aptal bir yaratık değildi —özellikle de dövüş sözkonusu olduğunda— ve rakibinin kendisinden üstün olduğunuanlamıştı. Kaçmak için döndü ve her insana ya da her elfefark atabilecek nitelikteki uzun adımlarıyla koşmaya başladı.

Ama Drizzt tılsımlı ayak bilekliklerini takmıştı ve yaratığıkolayca yakaladı. Yetinin arkasına ve daha sonra yanma gelipart arda darbeler savurdu ve pis, sert kıllı kürkü akan kanlarlabirlikte parlak kırmızı rengine çevirdi. Kolcu, tundrayetilerinin doğasını biliyordu, onların basit hayvan avcılarıolmadığını da biliyordu. Bunlar yemek için olduğu kadareğlence için de öldüren vahşi canavarlardı.

Bu sebeple onu takibe devam etti, kaçmasına izinvermeyecekti.

Yaratığın kendisine vurmak için yaptığı zayıf girişimlerdenkolayca kurtuluyor ve kendi acımasız darbelerini arka arkayaindiriyordu. En sonunda yeti durdu ve dönerek çaresiz birşekilde rakibine hücum etti.

Drizzt de palalarını uzatıp hücum etti. Bir tanesiyle yetininboğazını deşti ve diğerini göbeğine sapladı.

Çevik Drizzt, tökezleyen yetinin uzanmış kolunun hemenaltından öbür tarafa geçti. Drow kayarak durdu ve kılıçlarınısertçe yetinin sırtına vurdu, ama yaratık çoktan düşüşegeçmiş, çoktan mağlup edilmişti. Toprak zemine yüzükoyundevrildi.

Page 346: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Şimdi geri kalan son yara almamış yetiye varmak içinCattibrie ve kolunu yaraladığı yeti arasında bir yarışbaşlamıştı.

O yarışı Cattibrie kazandı ve yeri işe yarayan koluylakendisine doğru uzanırken sert bir kesik attı. KeskinKhazid'hea o kolu net bir şekilde kesti ve omzundan koparttı.

Yeti gözü dönmüş bir şekilde savrulmaya başladı, dönüpdurdu ve yarasından kanlar fışkırarak yere yığıldı.

O gözü dönmüş saldırıya yakalanmak istemeyen vedövüşün henüz kazanılmadığını bilen Cattibrie yaratıktanhızla uzaklaştı. En son yetinin hücumuyla yüzleşmek için tamzamanında döndü ve kılıcım ileri uzatıp kendisini hazırladı.

Yaratık kollanın iki yana açıp ileri doğru uzatmış bir haldesaldırdı.

Khazid'hea yaratığın göğsüne saplandı, ama yetininkuvvetli kolları Cattibrie'ın omuzlannı kavradı ve vücutdevinimiyle genç kadını geriye ittirdi.

Geriye doğru uçup düşen Cattibrie, iki yüz elli kiloluk biryetinin üzerine çökmesinin tehlikesini fark etti. Derkenkendisinin halen düşmekte olmasına karşın, hızla sıçrayarakgelen Guenhwyvar sebebiyle, düşüp yönü değişen yeti anidengitmişti.

Cattibrie zemine sertçe çarptı, çarpışma şiddetini birazhafifletmek için yuvarlandı ve sonra tekrar ayağa kalktı.

Page 347: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Fakat, Guenhwyvar'ın çoktan ölmüş olan yetinin boğazınakenetlediği dişleriyle birlikte dövüş sona ermişti.

Cattibrie kafasını kaldırıp baktı ve kervan muhafızlarınınyüzünde belirmiş olan hayret dolu, boş bakışları gördü.

Sadece birkaç dakika içinde altı tane tundra yetisiöldürülmüştü.

Adamlar atlarını çevirip, olanlara inanamayarak başlarınıçevirip uzaklaşırken Cattibrie gülümsemesini tutamadı, tabiikadının yanına gelen Drizzt de öyle.

Cadderly'ye bakılırsa, onların kervana dahil olmasındabaşlıca neden Drizztin bir savaşçı olarak edindiği şöhretiydi.Şimdi önce, o şöhretin bütün Luskan tüccarları arasındayayılacağını fark etti.

Şöhreti yayılacaktı, tabii srradışı drowun kabul görmesi deöyle.

Kısa süre sonra dostlar tekrar bineklerinin üzerine çıkıpgeçtiler.

"Benim sayım üç," diye kayıtsız bir şekilde belirttiCattibria.

Kadına bakan Drizzt'in lavanta renkli gözleri kısıldı. Bunu,tanımıştı. Bunu macerayla dolu günlerinde sık sık Wulfgar ileve en çok Bruenor ile oynarlardı.

Page 348: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"İki buçuk," diye düzeltti Drizzt, en son yaratığınöldürülüşünde panterin oynadığı rolü hatırlayarak.

Cattibrie da aynı hesabı hızla yaptı ve her ne kadar en sonuGuenhwyvar daha ona yetişemeden önce ölmüş olduğunaemindi, drowun bu fikrini kabul etmekte hiçbir zararolmadığına karar vermişti bile

"İki buçuk," diye yanıtladı, "ama seninki sadece iki!"

Drizzt kahkahasını gizleyemedi.

"Ve kedininki ise sadece bir buçuk!" diye ekledi Cattibrie,palarını üstün bir tavırla şıklatarak.

Yanlarında koşan Guenhwyvar hırladı ve hem Drizzt, hemde Cattibrie akıllı panterin her sözü anladığını tahminederek°rr kahkaha patlattılar.

Kervan, başka bir hadise yaşanmadan Buzyeli Vadisi'ndeyoluna devam etti ve tasarladıklan zamandan çok önce,diyardaki en önemli pazar yeri ve bu bölgeye adını veren onkasabanın en büyüğü olan Bryn Shander'a vardılar. BrynShander, alçak tepelerin üzerine daire tasarımla insa edilmişsurlu bir sehirdi.

Kızılsular göllerinin oluşturduğu üçgenin tammerkezindeydi. Bryn Shander, on kasaba arasında, On-Kasaba ekonomisinin bel kemiğini teşkil eden balıkçıfilolarına sahip olmayan tek şehir olmasına rağmen, diğerleriarasında en gelişmişiydi. Zanaatkarların ve tüccarların yuvası;bu bölgedeki siyasi mekanizmanın merkeziydi.

Page 349: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt orada pek dostça karşılanmadı, hatta kapımuhafızlarına resmi olarak takdim edildikten ve içlerindenbirisi drow kolcuyu çocukluğundan hatırladığını itiraf ettiktensonra bile. Fakat Cattibrie hoş karşılandı ve buyur edildi,özellikle de babası vadiye geri döndüğü ve bütün şehir, cücemadenlerinden gelecek kıymetli metallerin heyecanı içindeolduğu için.

Kervan tüccarları için çalışma süresi sona erdiğindendolayı, Drizzt Bryn Shander'a girmeyi bile düşünmüyordu.Bunun yerine dosdoğru kuzeye, cüce vadisine yollanmayıplanlıyordu. Şehir kapılarının içinde kervan liderleriylehesaplarını kapatamadan önce, Bryn Shander SözcüsüCassius'un Cattibrie ile görüşmek istediği haberi geldi.

Üzeri uzun yolculuğun tozu kiriyle kaplı olsa ve rahat biryatağa kendisini atmaktan başka hiçbir şey istemese bile,Cattibrie bunu reddedemedi, fakat Drizzt'in de kendisine eşliketmesi konusunda ısrar etti.

"İyi gitti," diye belirtti genç kadın, o günün, ilerleyensaatlerinde Drizzt ile beraber sözcünün konağından dışarıçıktıklarında.

Drizzt buna karşı çıkmadı. Gerçekten de Drizzt'inumduğundan çok daha iyi gitmişti, zira Cassius, DrizztDo'Urden'i gayet iyi hatırlamış ve drowu beklenmedik birşekilde güler yüzle karşılamıştı. Ve şimdi Drizzt BrynShander sokaklarında açıkça dolaşıyordu. Bir sürü meraklıbakışın odağı oluyor, ama açıktan açığa hiçbir husumetlekarşılaşmıyordu.

Page 350: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Birçoğu, özellikle de çocuklar onu işaret edip fısıldaşıyorduve Drizzt'in keskin kulakları birkaç kez "kolcu" ve "savaşçı"kelimelerini yakalamıştı.

Bu kelimeler her zaman saygıyla söyleniyordu.

Yuvaya dönmek hoş bir şeydi, o kadar hoştu ki, Drizztneredeyse kendisini buraya getiren umutsuz arayışıunutacaktı. En azından kısa bir süre için, drowun Errtu vekristal parçasını düşünmesi gerekmiyordu.

İkisi kapıya ulaşmadan önce, Bryn Shander sakinlerindenbaşka birisi isimlerini haykırarak ve onlara doğu koşarakgeldi.

"Regis!" diye haykırdı Cattibrie, dönüp bir metre on santimboyundaki buçukluğu görerek. Uflayıp puflayarakkoştururken kıvırcık, kahverengi saçlan ve gereğinden fazlairi olan göbeği hoplayıp zıplıyordu.

"Beni ziyaret etmeden gidiyordunuz yani?" diye haykırdıbuçukluk, en sonunda ikiliye yetişerek. Derhâl, kendisinesöyleyecek söz bulamayan Cattibrie tarafından kucaklanarakhavaya kaldırıldı. "Eski dostunuza 'hoş bulduk' demek yokmu?" diye sordu Regis, ayaklarının üzerine geri indiğinde.

"Senin Bruenor ile birlikte olacağını düşündük," diyedürüstçe açıkladı Drizzt ve Regis hiç alınmamıştı, zira buaçıklama basitti ve gerçekten inanılır nitelikteydi. Eğer Drizztile Cattibrie, buçukluğun Bryn Shander'da olduğunu bilselerdidosdoğru onu görmeye giderlerdi.

Page 351: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Zamanımı madenler ve şehir arasında ikiye böldüm," diyeaçıkladı Regis. "Birisinin tüccarlar ve senin huysuz babanarasında elçilik yapması gerekli!"

Cattibrie ona tekrar sarıldı.

"Akşam yemeğini Cassius'la yedik," dedi Drizzt."Görünüşe bakılırsa On-Kasaba'da pek fazla değişen bir şeyyok."

"Tabii insanların çoğu dışında. Vadideki durumu bilirsiniz.Çoğu ya uzun süre kalmaz ya da uzun süre yaşamaz."

"Bryn Shandefı hâlâ Cassius yönetiyor," diye belirttiDrizzt.

"Ve Caer-Dineval için de Jensin Brent sözcülük yapıyor,"diye neşeyle bildirdi Regis. Bu, yol arkadaşları için iyi birhaber oldu, zira Jensin Brent, Akar Kessel ve kristal parçasınakarşı yapılan Buzyeli Vadisi savaşının kahramanlarındanbirisiydi, ikisinin de tanıdığı en mantıkli politikacılararasındaydı.

"İyinin yanında kötüsü de var tabii," diye devam etti Regis,"zira Kemp hâlâ Targos'ta."

"Kaba ork soyu," diye sessizce yanıtladı Cattibrie.

"Her zamankinden daha da kaba," dedi Regis. "Berkthgarda geri döndü."

Page 352: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt ile Cattibrie başlarıyla onayladılar. İkisi de bu yöndesöylentiler işitmişti.

"Revjak ve Alageyik Kabilesi'ne katıldı," diye açıkladıbuçukluk.

"Onlar hakkında pek az haber alıyoruz."

Buçukluğun ses tonu, bu hikâyede daha fazlasınınolduğunu iki dosta açık etti.

"Bruenor Revjak'ı ziyaret etti," diye itiraf etti Regis. "Pekiyi gitmedi."

Drizzt, Revjak'ı tanıyor ve bilge adamın kalbini iyibiliyordu.

Berkthgar’ı da iyi tanıyordu ve dramın görünenproblemlerin kaynağını tahmin etmesi uzun zaman almadı.

"Berkthgar, Bruenor'u asla affetmemiş," dedi Regis.

"Yine çekiç meselesi," dedi tepesi atan Cattibrie.

Regis hiçbir açıklama sunamadı, ama Drizzt hemen oradave o anda barbarları kendisinin de bir ziyaret etmesigerektiğine karar verdi. Berkthgar soylu ve güçlü birsavaşçıydı, ama epey inatçı olabiliyordu ve drow, eski dostuRevjak'ın biraz desteğe ihtiyaç duyabileceğini düşünüyorduama bu, başka bir güne bırakılması gereken bir işti. Drizzt ileCattibrie, geceyi Regis'in Bryn Shander'daki evinde geçirdilerve ertesi gün üçü, sabahın erken saatlerinde yola koyulup

Page 353: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kuzeye, yani cüce madenlerine doğru hızlı bir tempotutturdular.

Madenlere öğle vaktinden evvel vardılar ve vadiden aşağıinerlerken, burada büyümüş olduğu için heyecanlananCattibrie liderliği Regis'ten aldı. Genç kadının tanıdığıtopraklarda bir rehbere ihtiyacı yoktu.

Dosdoğru cüce tesisinin ana girişine gitti ve hiç tereddütetmeden içeri daldı. Alçak kapı çerçevesinin altındangeçerken öyle rahat bir şekilde eğildi ki, sanki bu mekânı aslaterk etmemiş gibiydi.

Loşça aydınlanmış koridorlarda koşturdu. Karşılaştığı hercüceyle birlikte duraksadı, Cattibrie ile Drizzt'in döndüğünüfark edince sakallı halkın yüzleri aydınlanıyordu. Birbirilerinesöyledikleri sözler kibar, ama çok kısaydı. Cüceler iyidileklerini sunuyor ve Cattibrie ya da Drizzt Bruenor'u neredebulabileceklerini soruşturuyordu.

En sonunda Bruenofun çalıştığı söylenen odaya geldiler.İçeride metale çarpan çekicin sesini işittiler, cüce demirdövüyordu, ki bu son on yılda, yani Aegis-fang'in yapımındanberi pek nadiren görülmüş bir hadiseydi.

Cattibrie kapıyı açtı. Bruenor'un sırtı ona dönüktü, amabunun o olduğunu gürbüz omuzlarından, alev kırmızısısaçlarından ve bir boynuzu kırık olan miğferinden anladı.Çekicinin gürültüsü ve hemen yanındaki ocağınkükreyişinden dolayı onların odaya girdiğini işitmemişti.

Page 354: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Üçü, hiçbir şeyin farkında olmayan cücenin yanına yürüdüve Cattibrie omzuna hafifçe vurdu. Cüce, yarı yarıya dönerekona şöyle bir bakış attı.

"Defol git!" diye homurdandı. "Görmüyor musun şunutamir..."

Bruenor'un sözleri derin bir yutkunuşla kesiliverdi. Sankibakmaya çekiniyormuş, sanki hızla attığı bakışın kendisinikandırmış olmasından korkuyormuş gibi uzun süre dosdoğruileri baktı.

Sonra, kızıl sakallı cüce döndü. Kızının ve en yakındostunun altı uzun yılın ardından onun yanma geri döndüğünügördüğünde neredeyse bayılacaktı. Çekicini kendi ayağınınüzerine düşürdü, ama bunu fark etmeden hızla ileri, uzandı vehem Cattibrie'a hem de Drizzt'e öyle sıkı sarıldı ki, dostlargüçlü cücenin omurgalarını kıracağını sandılar.

Bruenor yavaş yavaş Drizzt'i bıraktı ve Cattibrie'a daha dasıkıca sarıldı, bu sırada üst üste, "Kızım," diyemırıldanıyordu.

Drizzt Guenhwyvafı astral yuvasından çağırma fırsatınıdeğerlendirdi ve cüce en sonunda Cattibrie'ı bırakır bırakmazpanter onu altına alıp dümdüz yere serdi ve muzaffer biredayla üzerinde durdu.

"Lanet kediyi tepemden al!" diye kükredi Bruenor, kiGuenhwyvar buna cevaben cücenin yüzünü baştan aşağıyaladı.

Page 355: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ah, seni aptal kedi," diye söylendi Bruenor, ama sesindehiçbir hiddet tınısı yoktu. İki, hayır üç dostu geri döndüğündenasıl hiddetli olabilirdi ki?

Ve o hiddet, tabii eğer varsa, Drizzt, Cattibrie ve Regis'tenyükselen kahkahalara nasıl dayanabilirdi. Yenilgiyi kabuleden Bruenor kafasını kaldırıp kediye baktı ve sankiGuenhwyvar da gülümsüyor gibiydi.

Beş yoldaş o günün geri kalan kısmını, gecenin ilerleyensaatlerine kadar hikâyeler anlatarak geçirdiler. MithrilSalonu'nu Gandalugün ellerine bırakıp buzyeli Vadisi'nedönme kararlarını hızlıca tekrarlamaktan gayrı Bruenor ileRegis'in anlatacak pek az şeyi vardı.

Bruenor bu seçimini —onun seçimiydi, zira Regis sadeceonu takip etmişti— asla tam olarak açıklayamıyordu, amaDrizzt bunu yapabilirdi.

Wulfgar’ı kaybetmekten duyduğu kederi ve kara elflerekarşı kazandığı zaferin sevinci en sonunda dindiğinde,Bruenor da tıpkı Drizzt ve Cattibrie gibi huzursuzlaşrnıştı.Kızıl sakallı cüce yaşlıydı, iki yüz yaşını aşmıştı, ama cüceırkının standartlarına göre çok yaşlı sayılmazdı. Henüz biryere yerleşip hayatinin geri kalan kısmında mutlu mesutyaşamaya hazır değildi.

Gandalug'un Mithril Salonuna geri dönüşüyle birlikteBruenor, bir kez olsun, sorumluluklarını unutup kendihislerini düşünme imkânı bulmuştu.

Page 356: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt ile Cattibrie'ın hakkında konuşacakları çok dahafazla şeyleri vardı; Kaptan Deudermont ile birlikte KılıçSahili'nde korsan avı hikâyelerini anlattılar. Bruenor dakaptanla denize açılmıştı, fakat Regis adamı tanımıyordu.

Ve ikisinin anlatacak birçok hikâyesi vardı! Savaş üstünesavaş, heyecan verici takipler, çalan müzik ve her zamandurduğu yüksek yerden düşmanın sancağını görmeye çalışanCattibrie. Fakat son birkaç hafta içinde yaşanan hadiseleregeldiklerinde Drizzt hikâye anlatmayı beklenmedik birşekilde kesiverdi.

"İşte böyle," dedi drow. "Ama öyle zamanlar bile boş bireğlence halini alabiliyor. İkimiz de yuvaya dönme ve ikinizibulma vaktinin geldiğini anladık."

"Bizi nerede bulacağınızı nereden bildiniz peki?" diyesordu cüce.

Drizzt bir anlığına kekeleyerek bir cevap verdi. "Şey,yuvaya dönme vaktinin geldiğini nasıl anladıysak bunu daöyle bildik," diye yalan söyledi. "Luskan'da bazı cücelerinşehirden geçtiğini ve Buzyeli Vadisi'ne doğru gittiğini işittik.Söylentiler, Bruenor Battlehammerm da onlar arasında olduğuyolundaydı."

Bruenor başıyla onayladı, fakat dostunun gerçeğisöylemediğini ya da en azından gerçeğin tamamınısöylemediğini biliyordu. Bruenor'un grubu kasıtlı bir şekildeLuskan'dan uzak durmuş ve oradaki halk onlarınyürüyüşünden haberdar olsa bile, Dnzzt'in az önce iddia ettiğigibi "şehrin içinden geçmemişlerdi." Fakat zamanı gelince

Page 357: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzf in gerçeğin tamamını kendisine anlatacağından eminolan kızıl sakallı cüce hiçbir şey söylemedi.

Drizzt ile Cattibrie'ın hikâyeleri de tamamen anlatıldığı yada en azından bu konuşmada anlatılacağı kadarı anlatıldığıiçin grup bir süre sessizleşti. Regis koridora çıktı ve birkaçsaniye sonra geri dönüp güneşin doğu göğüne yükselmişolduğunu haber verdi.

"İyi yemek ve sıcak yataklar!" diye ilan etti Bruenor veböylece ayrıldılar. Drizzt Guenhwyvar'ı yuvasına yolladı vedinlenir dinlenmez onu geri çağıracağına söz verdi.

Kısa uykudan sonra birbirilerine gülümseyerek tekrar biraraya geldiler ve muhabbete devam ettiler —tabii on saattenazını çok kısa olarak değerlendiren Regis dışında. FakatDrizzt ile Cattibrie maceralarının son birkaç haftası hakkındahiçbir şeyi açık etmediler ve sevgili dostuyla biricik kızmagüvenen Bruenor bu konuyu üstelemedi.

En azından o kısa zaman içinde bütün dünya parlak vesorunsuz gibi görünüyordu.

BÖLÜM 21

Page 358: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

HER NE ZAMAN

Drizzt düz ve yana yatmıs bir kayanın gölgesinde arkasınayaslandı ellerini başının arkasında kavusturdu, gözlerinikapadı ve alışılmadık derecede sıcak olan —zira yazınortasında bile Buzyeli Vadisi'nde hava pek sıcak olmazdı—günün tadını çıkarttı.

Cüce madenlerinin girisinden çok uzakta olmasına rağnıenDrizzt tehlikeye hazır olmayısından korkmuyordu, ziraGuenhwyvar da yanına kıvrılmıstı. Drow tam uykuya dalmaküzereyken panter kulaklarını geri yatırarak kısık bir seslehırladı.

Drizzt doğrulup oturdu, fakat derken Guenhwyvarsakinleşti hatta tembelce kendisini yere bıraktı ve Drizzt gelenkisinin bir tehdit olusturmadığını arıladı. Birkaç saniye sonraCattibrie patikadaki bir virajı döndü ve dostlarına katıldı.Drizzt onu gördüğüne memnun oldu. Onu gördüğüne herzaman memnun olurdu, ama derken kadının yüz hatlarındabeliren sıkkın ifadeyi fark etti.

Kadın yürüyüp geldi ve kayanın üzerine, kara elfin yanınaoturdu

“Onlara söylememiz gerektiğini düşünüyorum," dediderhâl, bu muammayı sonlandırarak.

Drizzt, kadının tam olarak neden söz ettiğini anladı.Bruenor'a maceralarını anlattıklarında, son zamanlardakihikâyeleri sekillendiren Drizzt, yalnızca Drizzt olmustu.Cattibrie ise onunla isbirliği edip sessiz kalmıstı. Babasına

Page 359: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yalan söylemekten rahatsızdı. Drizzt de öyle idi, fakat onlarıvadiye getiren hadiseleri Bruenor'a arılatmak için ona nesöyleyebileceğinden emin değildi. Gerekli olmayan birgerginlik yaratmak istemiyordu ve onun bildiği kadarıylaErrtu onları bulana kadar on yıllar geçebilirdi.

"Eninde sonunda," diye Cattibrie'a cevap verdi Drizzt.

"Neden beklemek istiyorsun?" diye sordu kadın.

Drizzt duraksadı —bu iyi bir soruydu. "Daha fazla bilgiyeihtiyacımız var," diye açıkladı en sonunda.

"Errtu'nun vadiye gelmeyi tasarlayıp tasarlamadığınıbilmiyoruz ve bunun ne zaman olacağı hakkında hiçbirfikrimiz yok. İblisler zamanı bizden daha farklı değerlendirir;bir yıl Errtu'nun ırkından birisi için uzun bir süre değildir, birasır da öyle.

Bruenor ve Regis'i bu saatten endişeye sevk etmekistemiyorum."

Cattibrie bunun üzerine uzun bir süre düşündü. "Nasıl bilgiedinmeyi düşünüyorsun peki?" diye sordu.

"Stumpet Rakingclaw," diye yanıtladı Drizzt.

"Onu pek tanımıyorsun."

"Ama zamanla tanıyacağımß. Onu, ona güvenecek kadartanıyor ve Bekçi Vadisi'nde, Mithril Salonu'nda istilacı karaelflere karşı sergilediği marifetlerini biliyorum."

Page 360: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie başıyla onayladı —Stumpet Rakingclaw hakkındaduyduklarına bakılırsa, o rahibe mükemmel bir seçimdi. FakatCattibrie'in canını sıkan başka bir şey daha vardı, drowun imaettiği bir şey. Derince iç çekti ve Drizzt kadının aklından nelergeçtiğini anladı.

"Bunun ne kadar uzun süreceğini bilmemizin hiçbir yoluyok," diye itiraf etti drow kolcu.

"Peki o zaman bir yıl boyunca burada muhafızlık mıedeceğiz?" diye sordu Cattibrie, biraz sert bir sesle. "Ya dayüz yıl mı?" Drowun acı dolu bakışını gördü ve sözlerisöylediği anda buna pişman oldu. Gelip gelmeyeceği bilekesin olmayan bir iblisi aylar boyunca öylece oturupbeklemek kesinlikle Cattibrie için zor olacaktı. Ama Drizztiçin ne kadar daha feci olmalıydı! Çünkü Drizzt yalnızcaErrtüyu değil, aynı zamanda babasını, işkence içindekibabasını bekliyordu. Geçen her gün, Zaknafein'in Errtu'nunşeytani pençelerinde bir gün daha geçirmesi demekti.

Kadın başım öne eğdi. "Kusura bakma," dedi. "Babanıdüşünmeliydim."

Drizzt kadının omzuna elini koydu. "Korkma," diyeyanıtladı, "ben sürekli onu düşünüyorum."

Cattibrie derin mavi gözlerini kaldırıp drowun lavantarenkli gözlerine baktı. "Onu geri getireceğiz," diye sertçe.sözverdi, "ve sen de Errtu'ya babana yaşattığı acıların hesabınıödeteceksin"

Page 361: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Biliyorum," dedi Drizzt başını sallayarak. "Ama henüzmilleti alarma geçirmenin gereği yok. Kış hızla yaklaşırkenBruenor ve Regis'in düşünecek yeterince meselesi var zaten."

Cattibrie onunla hemfikir oldu ve ılık' kayaya sırtınıyasladı.

Gerektiği kadar bekleyeceklerdi ve ondan sonra Errtudikkât etmeliydi!

Böylece dostlar Buzyeli Vadisi'ndeki günlük, hayatın rutinişlerine düştüler ve o birkaç haftayı cücelerle çalışarakgeçirdiler. Drizzt, açık tundraya yaptığı çok sayıdaki yolculukiçin dışarıdaki kamp yeri olarak bir mağarayı hazırladı veCattibrie da orada, dostunun yanında epey bir zaman geçiripona sessizce destek oldu.

Errtu ve kristal parçasından pek söz etmediler ve Drizzthenüz Stumpet ile konuşmamıştı. Ama drow sürekli olarak,iblisi ve özellikle iblisin esirini düşünüyordu.

Ve içten içe köpürüyordu.

"Seni çağırdığımda daha hızlı gelmelisin!" diye hırladıbüyücü, odanın içinde gergince volta atarak. Dört metreboyundaki glabrezu karşısında hiç de heybetli görünmüyordu.İblisin, iki tanesi güçlü ellerle, diğer ikisi de bir adamı ikiyebölecek kıskaçlarla biten dört kolu vardı.

"Dostlarım gecikmelere müsamaha göstermez," diyedevam etti büyücü. Glabrezu Bizmatec, köpeğimsidudaklarını kurnaz bir gülümseme halinde kıvırdı. Bu

Page 362: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

büyücü, Sundabarlı Döşemen bir karmaşanın içindeydi,loncadaki dostlarıyla giriştiği ahmakça bir mücadeleyikazanmak için çabalayıp duruyordu. Belki de çemberihazırlarken bir hata yapmıştı...

"Senden çok şey mi istiyorum?" diye haykırdı Döşemen."Elbette ki hayır! Sadece birkaç küçük soruya birkaç cevap vekarşılığında çok şey veriyorum."

"Şikâyet etmiyorum," diye yanıtladı Bizmatec. İblis biryandan konuşurken, diğer yandan güç çemberini, yaniglabrezunun gazabını büyücüden uzakta tutan tek şeyiinceledi. Eğer Döşemen çemberi muntazam bir şekildehazırlamadıysa, Bizmatec onu yiyip yutmayı planlıyordu.

"Ama bana cevaplan da vermiyorsun!" diye uluduDöşemen.

"Şimdi, bir kez daha soruyorum ve cevaplarla geri dönmekiçin üç saatin, yalnızca üç saatin var."

Bizmatec bu sözleri net bir şekilde duydu ve manalarınıyeni, saygılı bir bakış açısıyla düşündü, zira o anda çemberinbütün ve mükemmel olduğunu görmüştü. Hiçbir kaçış yoluolamazdı.

Döşemen yedi sorusunu sormaya başladı. Büyücününloncasının başlattığı müsabaka dışında cevaplannınbulunmasının hiçbir değeri olmayan yedi tane önemsiz,belirsiz soru. Döşemenin sesi endişesini yansıtıyordu;dostlarından en az üçünün daha şimdiden bu sorulardanbirkaçına cevap bulduğunu biliyordu.

Page 363: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Fakat Bizmatec onu dinlemiyordu, Cehennem'de öğrendiğibir şeyi, kendisinden çok daha büyük bir tanar'ri tarafındanona sunulan bir teklifi hatırlamaya çalışıyordu. Glabrezumükemmel çembere tekrar baktı ve şüpheyle kaşlarını çattı.Fakat Errtu, celp edenin gücü veya büyülü tutma çemberininmükemmelliğinin hiçbir önemi olmadığını söylemişti.

"Bekle!" diye kükredi Bizmatec. Döşemen ise kendinegüvenine ve hiddetine rağmen geri çekilip sessizleşti.

"İstediğin cevaplan bulmak birçok saat alacaktır," diyeaçıkladı iblis.

"Birçok saatim yok!" diye karşılık verdi Döşemen,yükselen hiddetiyle soğukkanlılığını bir nebze geri kazanarak.

"Öyleyse sana bir cevabım var," diye yanıtladı glabrezu,kurnaz ve şeytani bir gülümsemeyle.

"Az önce dedin ki..."

"Sorularına hiçbir cevabım yok," diye çabucak açıkladıBizmatec.

"Ama cevabı olan birisini tanıyorum, bir balor."

Büyük yaratıktan söz edilmesiyle birlikte Döşemenin betibenzi attı.

Düşük seviyeli bir büyücü değildi, celp sanatında ustaydıve büyülü çemberine güveniyordu. Ama bir balor! Döşemendaha önce öyle bir yaratığı çağırmayı hiç denememişti.

Page 364: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Balorlar —ki söylenenlere göre onlardan sadece yirmi küsurtane mevcuttu— tanarriler arasındaki en yüksek seviyedeydi,yani Cehennem'in en büyük dehşetlerinden birisi sayılırlardı.

"Balordan korkuyor musun?" diye alay etti Bizmatec.

İblisin karşısında kendinden emin durması gerektiğinihatırlayan Döşemen doğrulup dimdik durdu. 'Tavırdakizayıflık, iblisi zaptetmekte de zayıflık getirir,' işte celpçilerindüsturu buydu. "Hiçbir şeyden korkmam!" diye ilan ettibüyücü.

"Öyleyse cevaplarını balordan al!" diye kükredi Bizmatec."Adı Errtu."

Döşemen, glabrezunun kükreyişinin katıksız gücüyle biradım daha geriledi. Derken büyücü dikkâte değer derecedesakinleşti ve öylece durup baktı. Glabrezu ona az önce birbalorun ismini açıkça ve hiçbir karşılık istemeden vermişti.Bir tanar'rinin ismi onunla beraber gelecek en önemliunsurlardan birisiydi, zira Döşemen gibi bir büyücü, o ismikullanarak çağrısını sağlamlaştırabilirdi.

"Rakiplerini mağlup etmeyi ne kadar istiyorsun?" diye alayetti Bizmatec, söylediği her sözle sırıtarak. "Kesinlikle Errtusana sorularının cevaplarını verecektir."

Döşemen bir süre bunu düşündükten sonra keskinceBizmatec'e doğru döndü. Hâlâ bir balor celp etme fikrineşüpheyle bakıyordu, ama kendisine sunulan havuç, yaniloncanın iki yılda bir tekrarlanan müsabakalarından birisindeilk defa zafer kazanma fikri, görmezden gelemeyeceği kadar

Page 365: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

lezzetliydi. "Defol!" diye emretti. "Senin gibiler için dahafazla enerji harcamayacağım."

Glabrezu bu vaadi duymaktan hoşlandı. Dosemen'in sadeceşu an için kendisi karşısında enerji harcamaktan söz ettiğinibiliyordu. Bu büyücü, glabrezu için bir baş belâsı halinialmıştı. Ama eğer Cehennem'de kudretli Errtu hakkındadolaşan fısıltılar doğruysa, Döşemen yeterince kısa süreiçinde kendi sözlerinin ironik bir şekilde doğru çıkmasınaşaşıracak ve dehşete kapılacaktı.

Cehennem'de, düzlemler arası kapı süratle kapanırken,Bizmatec hızla devasa mantarlarla dolu olan bir alana doğrukoşturdu; burası kudretli Errtünun iniydi. İlk baştaglabrezunun bir istilacı olduğunu sanan balor iblisi yok etmekiçin harekete geçti, ama Bizmatec haberlerini verince, Errtumantardan tahtına geri oturdu ve sırıtışı bir boynuzundandiğerine kadar yayıldı.

"Ahmağa ismimi verdin mi?" diye sordu Errtu.

Bizmatec tereddüt etti, ama Errtu'nun ses tonunda hiçbirhiddet tınısı mevcut değildi, sadece hevesli bir beklenti vardı."Aldığım talimatlara göre..." diye çekingenlikle söze başladıglabrezu, ama Errtu'nun kahkahası onu durdurdu.

"Bu iyi," dedi balor. Bizmatec epey rahatladı.

"Ama Döşemen düşük seviyeli bir büyücü değil," diyeuyardı Bizmatec. "Çemberi mükemmel."

Page 366: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu, sanki bu hiç önemli değilmiş gibi tekrar kıkırdadı.Balorun, kendisinin bulamadığı bir kusuru bulacağınıdüşündüğünü sanan Bizmatec bunu tekrarlamak üzereydi,ama ilk olarak Errtu davrandı ve küçük, kara bir kutu çıkarttı.

"Hiçbir çember mükemmel değildir," diye esrarengiz birşekilde, sonsuz bir özgüvenle cevap verdi balor. "Şimdi,çabuk gel. Sana vereceğim başka bir görev var, en değerliesirimi koruma hizmeti." Errtu tahtından aşağı indi veyürümeye başladı, ama glabrezunun tereddüt içinde olduğunugörünce duraksadı.

"Ödüller çok büyük olacak, generalim," diye söz verdiErrtu. "Ana Madde Düzlem'de serbestçe dolaşacağın birçokgün, yiyip yutacağın bir sürü ruh."

Hiçbir tanar'ri buna karşı koyamazdı.

Dosemen'in çağrısı kısa bir süre sonra geldi ve her ne kadarzayıf olsa da —zira büyücü büyülü enerjisinin büyük birkısmım Bizmatec'i celp etmeye harcamıştı bile— Errtukıymetli kutusunu aldı ve hızla çağrıya cevap verdi. Boyutlararası kapıdan geçip Dosemen'in Sundabar'daki odasına gittive mükemmel bir şekilde çizilmiş olan güç çemberinin tamortasında durdu, "Kapıyı çabuk kapat!" diye haykırdı balor,gümbürtü ve gıcırtı dolu sesi odanın taş duvarlarındanyankılanarak. "Baatezular beni takip edebilir! Ah, ahmak!Beni tebaamdan ayırdın ve şimdi felaket yaratıkları kapıdangeçip beni takip edecek! Çukur iblisleri odana doluştuğundane yapacaksın, ahmak ölümlü?"

Page 367: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Döşemen, her akıllı büyücünün yapacağı gibi, kapıyıkapatmak için çılgınlar gibi çabalamaya başlamıştı bile.Çukur iblisleri! Birden fazlası?

Hiçbir çember, hiçbir büyücü, bir balor ile beraber birkaçtane çukur iblisini tutamazdı. Döşemen büyü sözleri söyledive kollarıyla eşmerkezli daireler çizerek havaya çeşitli metalmalzemeler savurdu.

Errtu hiddet ve dehşet dolu oyununu oynamaya devam etti.

Büyücüye bakıyor, sonra da içinden geçip geldiği kapıyıkontrol edermiş gibi arkasına dönüyordu. Errtu'nun o kapınınkapanmasına ihtiyacı vardı, zira kısa süre içinde çalışan bütünbüyüler çözülecekti ve eğer kapı o anda hâlâ açık kalırsa,balor muhtemelen Cehennem'e geri yollanacaktı.

En sonunda kapı kapandı ve Döşemen sakince durdu —birbüyücü, bir balorun yarı maymun, yarı köpek suratınabakarken ne kadar sakin olabilirse o kadar tabii!

"Seni buraya basit bir—" diye başladı Döşemen.

"Sessizlik!" diye kükredi kudretli Errtu. "Beni celp ettin,çünkü sana beni celp etmen söylendi!"

Döşemen yaratığa merakla göz attı, sonra çemberine,mükemmel çemberine baktı. Kendisine güvenrneriydi,balorun sözlerini sadece blöf olarak değerlendirmeliydi.

"Sessizlik!" diye haykırdı Döşemen. Çemberi hakikaten demükemmel olduğu, tanar'riyi gerçek ismini kullanarak doğru

Page 368: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir şekilde celp ettiği için Errtu itaat etmek zorunda kaldı.

Böylece balor sessizleşti ve kara kutuyu çıkarttı ve onuuzatıp Dosemen'e gösterdi.

"Nedir o?" diye cevap istedi büyücü.

"Senin sonun," diye yanıtladı Errtu ve yalan söylemiyordu.Balor, şeytanca sırıtarak kutuyu açtı ve iri bir adamınyumruğu boyutunda, parlak kara safirden bir taş çıkarttı.Sıkıntılar Zamanı'ndan kalan bir yadigardı bu. Safirin içindebir antibüyü enerjisi vardı, zira bu tas, tanrıların avatarlarınınDiyarlar'da dolaştığı günlerin en önemli kalıntıları olan ölübüyü bölgelerine ait bir parçaydı. Koruyucu kutu açıldığındaDosemen'in Errtu üzerindeki zihinsel hükmü kayboldu veçizgileri mükemmel bir şekilde yerini korumasına rağmen,çemberi artık celp edilmiş iblis için bir hapis değildi, onuengellemiyordu. Tabii büyücünün kendisine yaptığı korumabüyüleri de öyle.

Ölü büyü taşı sebebiyle Errtu'nun da yapacak bir büyüsüyoktu, ama güçlü tanar'ri, yani beş yüz kiloluk bir kas veyıkım yığını buna hiç de ihtiyaç duymuyordu.

O gecenin ilerleyen saatlerinde, Dosemen'in büyücüarkadaşları, lonca kardeşleri için endişelenerek onun özelodasına girdiler. Bir, sadece bir tane ayakkabı ve kurumuş birkan lekesi buldular.

Safir taşı, o denli güçlü bir antibüyüyü bile koruyabilenkutusunun içine geri koymuş olan Errtu ise o sıradauzaklarda, çok uzaklardaydı.

Page 369: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kuzeybatıya, Buzyeli Vadisi'ne, asırlardır gözünü diktiğiziynet olan Crenshinibon'un kendisini beklediği yere doğruhızla uçmaktaydı.

BÖLÜM 22

ESKİDEN OLDUĞU GİBİ

Kolcu, kulaklarında rüzgâr sesiyle, sürekli uğultuylabirlikte koşuyordu. Rüzgâr artık, yaz mevsimi geçtiği, kısasüreli güz bitip uzun ve karanlık kış yaklaştığı için daha çokkuzeyden, buzullardan ve Hareketli Buz Denizi'ndeki devaysberglerden esiyordu.

Drizzt tundradaki bu değişimi herkesten iyi biliyordu.Buzyeli Vadisi'nde sadece on yıl yaşamıştı, ama o süre içindebu diyarı ve huylarını gayet iyi öğrenmişti. Zeminin sertlikderecesine bakarak, on gün içinde yılın hangi zamanınıngeleceğini anlayabiliyordu. Şimdi zemin bir kez dahasertleşiyordu, fakat hâlâ hızla hareket eden ayaklarının altındabiraz kayganlık, kuru yüzeyin altında kalan çamurlar vardı;bunlar kısa yazın son kalıntılarıydı.

Page 370: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kolcu, ayaz rüzgârdan korunmak için pelerinini sıkıcaboynuna dolamıştı. Başı sımsıkı sarılmış olsa ve rüzgârınaralıksız iniltisi arasından pek fazla şey işitemese biletetikteydi, her zaman tetikte olurdu. Buzyeli Vadisi adındakiaçık arazide dikkatsizce dolaşan yaratıklar uzun süre hayattakalamazdı. Drizzt birkaç yerde tundra yetisi izleri görmüştü.Ayrıca birbirine yakın olan, yan yana giden ve bir goblingrubunun yolculuk edeceği şekilde uzanan ayak izlerinerastlamıştı. O izleri okuyabiliyor, nerden gelip nereyegittiklerini anlayabiliyordu ve Kelvin Yığını'ndan dışarıdövüşmek için çıkmamıştı. Şimdi sadece izleri bırakanyaratıklardan sakınmak için onlara özellikle dikkât ediyordu.

Drizzt kısa süre içinde bulmak istediği işaretlere rastladı;insan boyutunda, tıpkı bir avcının av peşindeyken yapacağıgibi yavaşça yolculuk eden, hafif çizmelerin bıraktığı iki ayrıayak izi.

Topraktaki çöküntünün en derin olduğu yerin ayağın önkısmı olduğuna dikkât etti. Barbarlar parmak-topuk usulüyleyürürlerdi, Diyarlar'daki birçok ırkın yaptığı gibi önce topuk-sonra parmak yöntemiyle değil. Artık kolcunun hiçbir şüphesiyoktu. Evvelsi gece, Revjak ve Berkthgar ile konuşmayıamaçlayarak barbar kampının yakınlarına sokulmuştu. Fakatkaranlığın içinde gizlice dinleyen drow, Berkthgar'm ertesigün Revjak’ın oğluyla birlikte ava çıkmaya niyetli olduğunuöğrenmişti.

Bu haberler ilk başta Drizzt'in canını sıkmıştı, yoksaBerkthgar çocuğu öldürerek Revjak'a dolaylı yoldan bir darbemi indirmek istiyordu?

Page 371: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt derhâl bu saçma fikri aklından uzaklaştırdı;Berkthgar'ı tanıyordu.

Aralarındaki bütün anlaşmazlıklara rağmen adam şerefliydive bir katil değildi. 'Daha muhtemel olanı,' diye mantıkyürüttü Drizzt, 'Berkthgar, kabile içindeki nüfuzunugüçlendirmek için Revjak’ın oğlunun güvenini kazanmayaçalışması.'

Drizzt bütün gece kamp yerinin dışında, fark edilmedenkaranlıkta beklemişti. Şafaktan önce güvenle oradanuzaklaşmış ve onlardan önce kuzeye doğru yol almıştı.

Şimdi yan yana yürüyen iki adamın izlerine rastlamıştı.Ondan bir saat öndeydiler, ama avlandıkları için yavaşilerliyorlardı. Bu sebeple Drizzt onları birkaç dakika içindebulacağından emindi.

Kolcu birkaç saniye sonra, izlerin ikiye ayrıldığını, dahaküçük olan ayak izlerinin batıya ve daha iri olanların isedosdoğru kuzeye gittiğini görünce adımlarını yavaşlattı. Dahairi olan izlerin Berkthgafa ait olduğu sonucuna varan Drizztonları takip etti ve birkaç dakika sonra tundra zeminine dizçökmüş duran, elleriyle gözlerini koruyan ve kuzeybatıyabakan dev barbarı tespit etti.

Drizzt yavaşladı ve ihtiyatla ilerledi. Heybetli adamıngörüntüsü karşısında tedirgin olduğunu fark etti. Drizzt ileBerkthgar geçmişte birçok kez tartışmışlardı, Özellikle deDrizzt, Berkthgar'm hüküm sürdüğü Konaktaşı'na Bruenoradına bir elçi olarak gittiği zamanlarda. Drizzt bu sefer farklıolduğunu fark etti. Berkthgar artık yuvaya geri dönmüştü,

Page 372: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bruenofdan gelecek hiçbir şeye ihtiyacı yoktu ve bu da,adamı çok daha tehlikeli biri yapabilirdi.

Drizzt'in bunu öğrenmesi gerekiyordu. Zaten KelvinYığını'ndan dışarı çıkmasının ilk sebebi de buydu. Hâlâ dizçökmüş duran ve görünüşe bakılırsa onun farkına varmamışolan barbarın birkaç metre Ötesine gelene kadar sessizce,adım adım ilerledi.

"Selam olsun sana, Berkthgar," dedi kolcu. Drizzt'in anisesi, barbarı ürkütmüşe benzemiyordu. Böylece Drizzt,tundradayken kendisini yuvasında gibi hisseden Berkthgar'monun yaklaştığını sezdiğini düşündü.

Berkthgar yavaşça ayağa kalktı ve drowla yüzleşmek içindöndü.

Drizzt batıya, tundra üzerinde uzakta bulunan bir zerreyebaktı. "Av arkadaşın?" diye sordu.

"Revjak’ın oğlu, adı Kierstaad," diye yanıtladı Berkthgar."İyi bir çocuk."

"Peki ya Revjak'tan ne haber?" diye sordu Drizzt.

Berkthgar çenesini dimdik tutarak biraz duraksadı. "Vadiyegeri döndüğün söyleniyordu," dedi.

"Bu Berkthgar'm gözlerinde iyi bir şey mi?"

"Hayır," diye geldi basit cevap. "Tundra geniş, drow. Birdaha buluşmak zorunda kalmayacağımız kadar geniş."

Page 373: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Berkthgar, sanki söylenmesi gereken tek şey buymuş gibidönmeye davrandı, ama Drizzt işin peşini bu kadar kolaybırakmayacaktı.

"Neden bunu istiyorsun?" diye sordu Drizzt masumca,Berkthgar'ı elini açık oynamaya itmeye çalışarak. Drizzt,barbarların cücelerden ve On-Kasaba halkından ne kadaruzaklaştığını öğrenmek istiyordu. Tundrayı paylaşangörünmez ortaklar mı olacaktı, yoksa, eskiden olduğu üzerecan düşman mı?"

"Revjak beni dostu addeder," diye devam etti Drizzt."Yıllar önce vadiden ayrıldığımda Revjak'ı gerçektenözleyeceğim kişiler arasında saymıştım."

"Revjak yaşlı bir adam," dedi Berkthgar sertçe.

"Revjak kabile adına konuşuyor."

"Hayır!" Berkthgar'm cevabı hızlı ve keskindi. Sonra hızlasakinleşti ve gülümsemesi Drizzte bunun doğru olduğunusöyledi. "Revjak artık kabile adına konuşmuyor," diye devametti Berkthgar.

"Berkthgar mı öyleyse?" diye sordu Drizzt.

İri barbar, gülümsemeye devam ederek başını salladı."Halkımı yönetmek için geri döndüm, dedi. "Wulfgar veRevjak'ın hatalarından uzak bir şekilde, eskiden, özgürken,kendimiz ve kendi tanrımız dışında kimseye hesap vermezkenyaşadığımız âdetlere geri dönerek."

Page 374: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt bir süre bunu düşündü. Gururlu genç adamıngerçekten kendisini kandırdığını fark etti. Zira Berkthgar'mbüyük bir saygıyla sözünü ettiği o eski zamanlar, iri adamıngörünüşe bakılırsa inandığı kadar tasasız ve muhteşemdeğildi. O yıllar savaşla geçmişti, genellikle yetersiz kalanyiyecek uğruna barbarlar arasında çıkan savaşlarla. Barbarlaraçlıktan ve donarak ölüyordu ve sık sık tundra yetilerine ya datıpkı onlar gibi Hareketli Buz Denizi kıyısında rengeyiklerinitakip eden büyük beyaz ayılara yem oluyordu.

'İşte nostaljinin tehlikesi bu,' diye fark etti Drizzt. 'Kişigeçmişteki sorunları unutup iyilikleri hatırlıyor."

"Öyleyse kabileler adına Berkthgar konuşuyor," diyehemfikir oldu Drizzt. "Onları umutsuzluğa mı götürecek?Savaşa mı?"

"Savaş her zaman umutsuzluk değildir," dedi barbar soğukbir tavırla. "Wulfgarin yolunu takip etmemizin bizi seninhalkınla savaşa sürüklediğini unutuyor musun yoksa?"

Drizzt'in buna vereceği bir cevabı yoktu. Elbette ki tamolarak öyle olmamıştı. Drow savaşı, Wulfgar'ın yaptığıherhangi bir şeyden çok, bir tesadüf eseriydi. Ama yine de, busözler yeterince doğruydu, en azından Berkthgarin taraflıbakış açısına göre.

"Ve ondan önce, Wulfgar'ın yolu kabileleri savaşasokmuştu, senin şu nankör dostunun tahtını geri almasınayardım etmek için," diye bastırdı Berkthgar.

Page 375: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt ona dik dik baktı. Adamın sözleri, taraflı olsa bile,yine doğruydu. Drow, Berkthgar'ı alt etmek için pratik bircevabı olmadığını fark etti.

Kierstaad onlara doğru yaklaşırken, ikisi de tundradakizerrenin şimdi daha büyümüş olduğunu fark ettiler.

"Tundranın temiz havasına tekrar kavuştuk," diye ilan ettiBerkthgar, çocuk gelmeden önce. "Eski âdetlerimize, daha iyiolan âdetlerimize ve drow elfleriyle dostluk etmemiziyasaklayan âdetlerimize geri döndük."

"Berkthgar çok şey unutuyor," diye yanıtladı Drizzt.

"Berkthgar çok şey hatırlıyor," diye yanıtladı dev barbar veyürümeye başladı.

"Wulfgar'ın halkınız için yaptığı iyilikleri düşünmekle iyiedersin," diye onun ardından haykırdı Drizzt. "Belki deKonaktaşı kabile için uygun bir yer değildi, ama BuzyeliVadisi acımasız bir diyardır, müttefiklerin herkes için endeğerli servet olduğu bir diyar."

Berkthgar hiç yavaşlamadı. Kierstaad’ın yanına geldi vegenç adamı geçip gitti. Kierstaad döndü ve kısa bir süre onuizledi ve genç adam neler olduğunu kısa süre içindeanlayıvermişti. Sonra Kierstaad, Drizzt'e doğru döndü vedrowu tanıyınca hızla koşturup yanma gitti.

"Merhaba, Kierstaad," dedi Drizzt. "Yıllar sana yaramış."

Page 376: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt Do'Urden'in kendisine iltifat dolu bir sözsöylemesiyle heyecanlanan Kierstaad bu sözlerle birliktedimdik doğruldu. Drizzt, Mithril Salonu'ndan ayrıldığındaKierstaad sadece on iki yaşında bir çocuktu ve bu sebepledrowu iyi tanımıyordu. Fakat efsanevi savaşçı Drizzthakkında çok şey duymuştu. Bir keresinde Drizzt ileCattibrie, Konaktaşı'ndaki bal likörü salonu Hengorot'agelmişti ve Drizzt masanın üzerine çıkıp cüceler ile barbarlararasındaki irtifakı güçlendirmek adına bir konuşma yapmıştı.

Berkthgafın sık sık sözünü ettiği o eski usullere göre,Hengorot'a hiçbir drow elfi giremezdi ve kesinlikle o ırktanhiç kimseye saygı gösterilmezdi. Ama o bal likörü salonu, ogün, drowun savaş hünerleri sebebiyle Drizzt Do'Urden'esaygı göstermişti.

Kierstaad, babasının ona Drizzt hakkında anlattığıhikâyeleri de unutmamıştı. Özellikle On-Kasaba'yla yapılanşiddetli bir savaşta, On-Kasaba'yı istila eden barbar savaşçılarfeci şekilde mağlup edilmişti ve Drizzt DoUrden bundaoynadığı rol hiç de küçük değildi. Bu savaşın ardından barbarsafları büyük ölçüde azalmıştı. Yaklaşan kışla beraber,savaştan sağ kurtulanları birçok zorluk bekliyor gibiydi,özellikle de çok genç ve çok yaşlı olanları. Zira herkes içinyemek sağlamaya yetecek kadar çok avcı kalmamıştı.

Ama göçebe barbarlar sürüyle birlikte batıya doğruyolculuk ederken, yolun üzerinde temiz bir şekilde avlanmış,kabileler için bırakılmış ve yeni öldürülmüş rengeyikleribulunmuştu. Revjak ve bir sürü yaşlı kişi bunun DrizztDo'Urden'in, On-Kasaba'yı barbarlara karşı koruyan drowun

Page 377: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

işi olduğuna inanıyordu. Revjak ve yaşlı barbarların çoğu, oiyilik dolu hareketin önemini asla unutmamışlardı.

"Karşılaştığımıza sevindim," diye yanıtladı Kierstaad."Geri dönmüş olman iyi bir şey."

"Herkes bu görüşe katılmıyor," diye belirtti Drizzt.

Kierstaad homurdandı ve umursamaz bir şekilde omuzsilkti.

"Bruenor'un, Drizzt Do'Urden gibi birisini bir kez dahagörmekten memnun olduğundan eminim," dedi.

"Ve Cattibrie gibi," diye ekledi Drizzt. "Zira o da benimlebirlikte döndü."

Genç adam yine başıyla onayladı ve Drizzt onun bu kibarkonuşmadan çok daha derin bir şeyler söylemek istediğinigörebiliyordu. Fakat Kierstaad omzunun üzerinden geriye,oradan uzaklaşan lideri Berkthgar'a bakmaya devamediyordu. Sadakatinin bölündüğü barizdi.

En sonunda Kierstaad iç geçirdi ve kişisel mücadelesinisonuçlandırıp dosdoğru drowa döndü. "Birçoğu DrizztDo'Urden'i hatırlıyor," dedi.

"Peki ya Bruenor Battlehammer'ı?"

Kierstaad başıyla onayladı. "Berkthgar kabileyi marifethakkıyla yönetiyor, ama herkes onun her sözüne katılmıyor."

Page 378: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"O zaman umalım da Berkthgar kısa süre içinde gerçeğihatırlasın," diye yanıtladı Drizzt.

Kierstaad bir kez daha arkaya baktı ve Berkthgar'ın durupona bakmak için dönmüş olduğunu fark etti. Genç barbarkendisinden ne beklendiğini anladı ve Drizzt'e doğru hızlabaşını sallayarak, tek bir veda kelimesi dahi etmeden devadama katılmak için koşturdu.

Drizzt bu manzaradan, liderinin birçok görüşüne katilmasabile Berkthgar'ın iradesine körlemesine itaat etmesinden çıkanmanayı düşünerek uzun bir süre geçirdi. Sonra kendi rotasınıgözden geçirdi.

Revjak ile bir iki çift laf etmek için kamp yerine gitmeyeniyetliydi, ama şimdi bu faydasız ve hatta tehlikeli bir şeygibi görünüyordu.

Artık kabile adına Berkthgar konuşuyordu.

Drizzt, Kelvin Yığmı'nın kuzeyinde yolculuk ederken,başka bir yolcu da dağın güney tarafında kalan tundrayıaşmaktaydı. Stumpet Rakingclaw, iri çantasının ağırlığıylakamburunu çıkartmış, gözleri tek bir hedefe DünyanınOmurgası'nm kule gibi yükselen zirvelerine odaklanmış birhalde yürüyordu.

Cücenin kemerindeki bir ilmiğe asılı duran Crenshinibonsessiz ve memnundu. Ziynet, her gece Stumpet'in rüyalarınıistila etmişti. Cüceyle olan iletişimi, zorbaca davrananziynetin normalde yaptığından çok daha gizli kapaklıolmuştu, zira Crenshinibon, hem cüce, hem de iyi bir tanrının

Page 379: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

rahibesi olan bu kişiye epey saygı duyuyordu. Crenshinibon,haftalar içinde azar azar Stumpet'in direnişini yıpratmış,cüceyi bunun ahmakça ve tehlikeli bir yolculuk değil,yüzleşilmesi ve aşılması gereken bir sınav olduğuna yavaşçaikna etmişti.

Page 380: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Böylece Stumpet önceki gün yola koyulmuş, her türlücanavarla yüzleşmeye hazır bir şekilde silahını eline alarak,her türlü dağa tırmanmaya hazır olarak, kararlılıkla güneyedoğru yürümeye başlamıştı.

Henüz dağlara yaklaşmamıştı, üç gölün en güneydebulunanı olan Kızılsular ile dağlar arasında yan mesafedeydi.Crenshinibon sessiz kalmayı planlıyordu. Ziynet çağlara malolmuş bir eserdi ve geçecek birkaç gün onun için hiçbir anlamifade etmiyordu. Dağlara, yaban diyarlara çıkaklarında, ziynetkendisine daha uygun bir sahip bulacaktı.

Fakat derken kristal parçası beklenmedik bir şekilde birvarlık hissetti. Güçlü ve tanıdık bir varlık.

Bir tanarri.

Bir saniye sonra Stumpet koşmayı kesti ve kemerindekinesneyi incelerken yüzü merakla buruşuverdi. Ondan yayılantitreşimleri hissediyordu, sanki canlı bir şeymiş gibiydi.Nesneyi incelerken o titreşimlerin bir çağrı olduğunu anladı.

"Ne var?" diye sordu cüce, kristal parçasını ilmikten alıpkaldırarak.

"Ne peşindesin?"

Artık çağrıyı duymuş, köselemsi kanatlarıyla hızla uçan birkaranlık küresi, uzaktaki ufuk çizgisinin mavi pusununüzerinden geçtiğinde Stumpet hâlâ kristal parçasınabakmaktaydı. En sonunda cüce omuzlarını silkti. Hiçbir şey

Page 381: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

anlamadığı için kristal parçasını yerine koydu ve kafasınıkaldırıp baktı.

Çok geç kalmıştı.

Errtu hızla, sertçe geldi ve daha silahını kaldıramadan öncecüceyi alt etti. İblis sadece birkaç saniye içindeCrenshiniboriu pençelerinin içine aldı; ikisinin de arzu ettiğibir birleşmeydi bu.

Silahı elinden uzaklara fırlatılmış ve afallamış bir haldeyerde yatan Stumpet dirsekleri üzerine kalktı ve tanarriyebaktı. Tanrısına seslenmeye çalıştı ama Errtu buna izinvermeyecekti. Sertçe tekme savurup cüceyi beş metre öteyefırlattı ve öldürmek için üzerine doğru yürümeye başladı.

Crenshinibon onu durdurdu. Ziynet kaba kuvveti horgörmezdi, cüceye karşı herhangi bir şefkat duygusu da yoktu.Ama Errtu'ya, Stumpet gibi bir düşmanın onun avantajınakullanılabileceğini basitçe hatırlatması iblisin duraksamasınasebep oldu. Errtu, Bruenor Battlehammer veya Mithril Salonuarayışı hakkında hiçbir şey bilmiyordu, hatta geri dönmeleribir yana, klanın vadiden ayrılışı hakkında dahi hiçbir bilgisiyoktu.

Ama Drizzt'in daha önceden Buzyeli Vadisi cücelerinebağlı olduğunu biliyordu. Eğer Drizzt Do'Urden vadideyse, yada geri dönerse, Kelvin Yığını adındaki dağın güneyindekidağda çalışan cüceleri yeniden arkadaş edinmesi muhtemeldi.Bu dişinin o klandan olduğu barizdi.

Page 382: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu onun üzerinde heyula gibi yükseldi, tehdit ederek, birbüyü yapması için gerekli olan konsantrasyonunu toplamasınıve hatta silahı geri almasını engelleyerek öylece önündedikildi. İblis bir elini ileri uzattı, ikinci parmağında karamsı-mor bir mücevher taşla süslü bir yüzük vardı.

Cehennem'in gırtlaktan konuşulan lisanında sözlersöylemeye başladığında Errtu'nun kara gözlerinde turuncualevler parladı.

Mücevher, Stumpet'in üzerine mor bir ışık saçtı.

Aniden Stumpet'in bakış açısı değişti. Artık iblisebakmıyordu.

Bunun yerine kendi vücuduna tepeden bakmaktaydı!Errtu'nun kahkahasını işitti, kristal parçasının onuonayladığını sezdi ve vücudunun yerden kalkıp düşürdüğünesneleri toplamaya başlayışını çaresizlik içinde izledi.

Zombi gibi, kaskatı kesilmiş bacaklarla yürüyen ruhsuzcüce vücudu döndü ve kuzeye doğru yürümeye başladı.

Stumpet'in ruhu morumsu mücevherin içinde hapiskalmıştı.

Kahkahaları işitiyor, şeytani ziynetin Errtu'ya yolladığışuurlu düşünce dalgalarını seziyordu.

Aynı gece, Drizzt ve Cattibrie, kızıl sakallı cüce ve Regisile birlikte Bruenor yokuşunun tepesinde oturmakta ve yıldızışığının tadını çıkartmaktaydı. Yol arkadaşlarının

Page 383: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

huzursuzluğunu cüce de, buçukluk da seziyor, Drizzt ileCattibrie'in bir sır sakladıklarını hissedebiliyordu.

Drow ile kadın birçok defa endişeli bakışlar paylaşmışlardı.

"Pekâlâ," dedi Bruenor en sonunda, bu gizli kapaklıbakışlara daha fazla tahammül edemeyerek.

Cattibrie kıkırdadı, babasının isabetli gözlemiyle birliktegerginlik geçmişti. O ve Drizzt, bu gece Bruenor ile Regis'isadece ayın ve yıldızların güzelliğini konuşmak içinçağırmamışlardı. Uzun bir tartışmanın ardından drow ensonunda, Buzyeli Vadisi'ne dönüşlerinin esas sebebinidostlarından saklamanın adil bir şey olmadığı konusundaCattibrie ile hemfikir olmuştu.

Böylece Drizzt Su Perisi'nde geçirdikleri son birkaçhaftanın hikâyesini anlattı; Derinsu'da Deudermont'a yapılansaldırıyı, Caerwich'e yolculuğu, Harkle’ın büyüsü nedeniyleCarradoon'a yapılan yolculuğu ve Cadderly ile birlikteçıktıkları, onları Luskaria getiren rüzgâr seyahatini.

Hiçbir şeyi atlamadı, hatta kör cadının şiirinden aklındakalan kırıntıları ve babasının büyük tanar'ri Entu'nun ellerindeesir olduğunu düşündüğünü dahi belirtti.

Cattibrie sık sık araya girip kendi düşüncelerini söyledi veyuvaya dönme zamanının geldiğine karar vermelerinin büyükbir sebebinin, burasının yuvalan olması, Bruenor ile Regis'inburada olması olduğu konusunda babasını temin etti.

Page 384: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt sözlerini bitirdikten sonra dört dostun üzerine birsessizlik çöktü. Bütün bakışlar Bruenor’a çevrildi, sankihepsinin karan olacakmış gibi ondan gelecek cevabıbekliyorlardı.

"Seni kahrolasıca elf!" diye böğürdü en sonunda. "Herzaman sorun getiriyorsun be! Hayat ilginç kıldığınıbilmelisin!"

Kısa ve gergin bir kahkahadan sonra Drizzt, Cattibrie veBruenor, bu konuda Regis'in neler diyeceğini duymak içindönüp ona baktılar.

"Arkadaş çevremi genişletmem gerekecek," diye belirttibuçukluk, ama tıpkı Bruenor'un hiddeti gibi, Regis'inumutsuzluğu da numaraydı.

Guenhwyvar gecenin karanlığında kükredi.

Tekrar birlikteydiler; her türlü düşmanla yüzleşmeye hazır,savaşa girmeye hazırdan da öte beş dost.

Entu'nun dehşetinin ne kadar derin olduğunu ve iblisinCrenshinibon'u çoktan şeytani ellerine geçirdiğinibilmiyorlardı.

BÖLÜM 23

Page 385: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

CRYSHAL-TIRITH

Bir fısıltıdan, karanlık gece göğünde süzülen bir karanlıkküresinden ibaret olan iblis hızla kuzeye uçtu, üç gölü veKelvin Yığını'nı aştı, engin tundranın ve Berkthgar'm halkınınkamp yerinin üzerinden geçti. Errtu kalesini kurmak içintundranın en ücra köşesine gitmek istiyordu, ama o noktaya,yani Hareketli Buz Denizi'nin kıyısına vardığında, daha iyi veçorak bir bölge buldu. Alevler içindeki Cehennemin biryaratığı olan Errtu kar ve buzdan hiç hoşlanmazdı, amasuların arasındaki dev aysberglerden oluşan bir alan —savunmaya yönelik, buz gibi su hendekleri arasında duran birdağlar silsilesi— ona karşı koyamayacağı bir fırsatsunuyordu.

Tanar'ri ileri atılıp açık sudan oluşan ilk ve en genişmesafeyi aştı. En yakındaki uzun aysbergin görünen konişeklindeki kısmının yamacına kondu. Karanlığın içine baktı,ilk başta normal görüş yeteneğini kullandı, daha sonra ısıtayfına döndü. Tahmin edildiği gibi hem normal, hem deenfraruj ışık tayflarından gözlerine soğuk bir karanlıkyansıyordu, soğuk ve ölü.

İblis tekrar harekete geçmeye davrandı, amaCrenshinibon'un iradesinin ona daha dikkatli bakmasınısöylediğini hissetti.

Hiçbir şey bulmayı beklemeyen Errtu, bu kadar dikkâtleincelemenin mantığını anlayamadı, ama etrafı taramayadevam etti. Yaklaşık yüz metre ötede olan bir aysberginyamacındaki bir oyuktan yükselen sıcak hava dalgasınıgördüğünde gerçekten de şaşırdı. Bu mesafe Errtu'nun

Page 386: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

herhangi bir şekli seçemeyeceği kadar uzaktı, böylece büyüktanar'ri köselemsi kanatlarını çırptı ve mesafeyi yarıladı.

Balor daha da yakma sokuldu. Errtu, bu ısının sıkı bir daireşeklinde bir araya sokulmuş olan bir grup sıcak kanlıyaratıktan yükseldiğini gördü.

Buzyeli Vadisi konusunda daha bilgili olan birisi onlarınfok, ya da başka bir çeşit deniz hayvanı olduklarınıdüşünebilirdi, fakat Errtu kuzeyin yaratıklarına aşina değildive bu yüzden ihtiyatla yaklaştı.

İnsan şeklinde ve insan boyutlanndaydılar, uzun kollan veiri kafaları vardı. Errtu onların kürk giydiklerini düşündü,tabii üzerlerinde hiçbir giysi olmadığını, bunun gür, sert kıllı,saydam bir parlaklığa sahip olan kendi kürkleri olduğunugörecek kadar yaklaşana kadar.

'Ordunun başlangıcı,' diye balorun düşüncelerine bir mesajgeldi, hevesli Crenshinibon daha fazla güç edinme arayışınayeniden başlarken.

Errtu duraksadı ve bir süre bunu düşünüp tarttı. İblis, birordu kurmayı düşünmüyordu, en azından bu çoraktopraklarda. Buzyeli Vadisi'nde sadece kısa bir süre kalacaktı,Drizzt Do'Urden'in yakınlarda olup olmadığını öğrenecek veeğer yakmlardaysa, drow kolcuyu öldürmeye yetecek bir süre.O iş hallolduğunda Errtu, vadinin bomboş topraklarındanayrılıp daha konuksever, daha kalabalık nüfusa sahipbölgelere gitmeyi planlıyordu.

Page 387: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Crenshinibon'un tavsiyeleri kesilmedi ve bir süre sonratanarri, bu bölgenin yaratıklarından bazılarım köle etmeninpotansiyel faydalarını görmeye başladı. Belki de bir miktarharcanabilir savaşçıyla gücünü sağlamlaştırmak akıllıcaolurda

Balor gaddarca güldü ve birkaç kelime söyledi, buyaratıklarla gırtlaktan konuşulan, hırıltı dolu lisanlarında —tabii homurtuları ve hırıltılarına bir lisan denilebilirse—iletişim kurmasını sağlayacak olan büyüyü yaptı. Errtu bir kezdaha büyülü yeteneklerine başvurdu ve gözden kaybolarakyaratıkların derme çatma kamp yerinin hemen arkasındakiyamacın üzerinde belirdi. Artık balor bu hayvanlan daha iyigörebiliyordu. Yaklaşık kırk tane olduklarım tahmin etti. Sertkıllı kürkleri beyazdı, kafaları kocamandı, fakat tammanasıyla alınları yoktu ve güçlü bir vücut yapısınasahiplerdi. Birbirlerini sertçe dürtüklüyor, görünüşe bakılırsahepsi çemberin merkezine yaklaşmaya çalışıyordu, ki Errtumerkezin en sıcak nokta olduğu sonucuna vardı.

'Hepsi senin!' diye ilan etti Crenshinibon.

Errtu da aynı fikirdeydi. Kristal parçasının gücünühissediyordu ve bu gerçekten de hükmedici bir güçtü Balor,çıkıntının üzerinden dört metrelik boyu kadar sıçradı ve kıllıinsansıların kendi lisanlarında böğürdü.

Errtu, kendisinin onların tanrısı olduğunu ilan etti.

Kamp yerini bir tantana sardı. Yaratıklar etrafta koşturuyor,çarpışıyor ve birbirilerine takılıp düşüyordu. Errtu tamortalarına süzülüp indi ve yaratıklar kule gibi yükselen

Page 388: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

iblisten uzaklaşıp onu ihtiyatla çember içine alırken, baloretrafında bir çember halinde yanan parlak bir alev oluşturdu.

Errtu yıldırımdan kılıcını havaya kaldırdı ve yaratıklaraönünde eğilmelerini emretti.

Kıllı yaratıklar bunu yapmak yerine içlerinden birisini,grup içinde en iri olanını öne sürdüler.

Errtu kendisine meydan okunduğunu anladı. İri, kıllıyaratık tek bir kez böğürüp onu tehdit etti, ama tanar'rinindiğer silahı, yani çok kayışlı, acımasız kamçı ileri savruluphayvanın ayak bileklerini kavradığında sözü boğazına takılıpkaldı. Kudretli iblisin kayıtsızca kamçıya asılmasıyla birlikteyaratık savrulup sırt üstü düştü ve Errtu onu umursamaz birtavırla kendisine doğru çekti. Böylece yaratık, iblisin ateştençemberi içinde ıstırapla haykırarak yattı.

Errtu yaratığı öldürmedi. Bir saniye sonra kamçısını hafifçesavurdu ve yaratık ateşler içinden dışarı doğru uçup, inleyerekbuzun üzerinde yuvarlandı.

"Errtu!" diye ilan etti tanar'ri, gök gürültüsüne benzersesiyle yaratıkları geri püskürterek. Errtu onların korkmuşama diz çökmemiş olduklarını fark etti ve başka bir taktikizledi. Errtu, kabile halindeki bu hayvanların yabani,içgüdüsel özelliklerini anlamıştı. Ateşin ışığında onlara veincik boncuklarına dikkâtle bakan balor, bu hayvanlarınmuhtemelen goblinlerden —ki onlarla uğraşmaya daha fazlaalışıktı— daha az uygarlaşmış olduklarını anladı.

Page 389: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

'Onları korkut ve ödüllendir,' diye bilgi verdi Crenshinibon.Errtu'nun çoktan uygulamaya koymuş olduğu bir stratejiydibu. Korkutma işi tamamlanmıştı. İblis kükreyerek sıçradı,aysbergin tepesinden aştı ve gecenin karanlığına karışarakkayboldu. Errtu ayrılırken yaratıkların çıkarttıklarıhomurtuları ve fısıltıları işitti. Ne kadar zeki olduğunu veödüllerini verince bu ahmak yabanilerin yüzlerininbürüneceği şekli düşünerek tekrar gülümsedi.

Ne tip bir ödülün gerekeceğini bulması için Errtu'nun fazlauzağa uçmasına gerek kalmadı. Bir yaratığın, iri bir yaratığınsuyun kara yüzeyinden yukarı çıkan yüzgecini gördü.

Bu bir katil balinaydı, fakat Errtu için sadece büyük birbalık, sadece bulup avlayabileceği bir et yığınından ibaretti.İblis aşağı doğru dalışa geçti, iri yaratığın sırtına sertçe bindi.Errtu bir elinde yıldırım kılıcını tutuyordu, diğerinde isekristal parçasını. Kılıcı indirdi ve güçlü bir darbe vurdu, amaCrenshinibon'dan gelen saldın daha da sertti. Birçok yıldırgücü ilk defa sahnmıştı, bembeyaz ateş, bir deniz feneriışığının gece göğünü yarması kadar kolay bir şekildebalinanın derisini yardı.

Sadece birkaç dakika sonra Errtu, ölü balinayı ardındansürükleyerek kıllı insansıların kamp yerine geri döndü.Yaratığı, afallamış insansıların tam ortasına fırlattı ve bir kezdaha onların tanrısı olduğunu ilan etti.

Yabani hayvanlar ölü balinanın üzerine çullandılar. Kababaltalarıyla çılgınlar gibi onu kesip doğradılar, derisinikoparttılar ve vahşi bir tören halinde onu kanlı kanlı yemeyebaşladılar.

Page 390: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Tam Errtu'nun sevdiği gibi.

Birkaç saat içinde Errtu ve yeni tebaası, kaleleri olmayauygun bir buz kütlesi buldular. Sonra Errtu bir kez dahaCrenshiniboriun gücünü kullandı ve daha şimdiden iblisetapınmaya başlamış olan yaratıklar daireler çizerek etraftakoşuşturdular, Errtu'nun ismini haykırdılar ve secdeyekapanıp yerlerde sülündüler.

Zira Crenshinibon'un en büyük gücü, kendisinin büyükölçekli bir kopyasından, kristal bir kule yaratmaktı —yaniCryshal-Tirith. Errtu'nun davetiyle birlikte yaratıklar kulenintüm taban kısmını araştırdılar, fakat hiçbir giriş yerigöremediler —sadece başka boyuttan gelen yaratıklarCryshal-Tirith'in kapısını bulabilirdi.

Errtu da tam olarak bunu yaptı ve kuleye girdi. İblisCehennem'e çağrıda bulundu. Bizmatec'i ve balorun çaresiz,işkence çeken mahkumunu bu dünyaya getirecek olan birboyut kapısı açmakta hiç vakit kaybetmedi.

"Yeni krallığıma hoş geldin," dedi Errtu işkence çekenruha. "Bu mekânı seveceksin." Errtu bununla birliktekamçısını art arda savurdu ve esiri döverek bayılttı.

Eğlencenin daha yeni başlamış olduğunu bilen Bizmatecneşeyle uludu.

Ondan sonraki birkaç gün içinde yeni kalelerine yerleştiler.Errtu başka küçük iblisler de getirdi, rezil bir mane grubuçağırdı, hatta başka bir gerçek ve güçlü tanafriyle, altı kollu

Page 391: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

bir marilith ile konuştu ve onu bu oyuna katılmaya tatlılıklaikna etti.

Ama Errtu'nun ilgisi asıl amacından çok uzaklara sapmadı;bu denli güç sarhoşluğunun kendisini küçük amacındanayırmasına izin vermedi.

Kulenin ikinci katındaki bir duvarda bir ayna vardı, bu birgörme cihazıydı ve Errtu sık sık onu kullanıyor, vadiyi büyülügörüşüyle tarayıp duruyordu. Drizzt Do'Urden'in gerçekten deBuzyeli Vadisi'ne geri döndüğünü öğrendiğinde Errtuhakikaten büyük bir haz duydu Drow elfini, insan kadını, kızılsakallı cüceyi ve aynı zamanda tombul buçukluğu görünce,her zaman Errtu'nun yanında olan esirin yüz ifadesi değişti.Birçok yıldır ilk defa gözleri parladı.

"Benim için hakikaten değerli olacaksın, diye belirtti Errtu,bütün umutlarım yok ederek ve onun iblis için sadece biraraç, bir değiş tokuş malzemesi olduğunu hatırlatarak."Elimde sen varken, drowu ayağıma getireceğim ve DrizztDo'Urden'i gözlerinin önünde yok edeceğim, seni de yokedeceğim. İşte bu senin kaderin ve lanetin." İblis zevkle uluduve esirini üst üste kamçılayarak yere devirdi.

"Sen de değerli olacaksın," dedi balor, yüzüğününüzerindeki iri, mor taşa, Stumpet Rakingclaw'un ruhununhücresine. "En azından bedenin."

Kısılıp kalmış olan Stumpet uzaktan gelen sözleri işitti,ama rahibenin ruhu gri bir boşluğun, tanrısının dahi onunyakarışlarını işitemediği bomboş bir mekânın içindehapsolmuştu.

Page 392: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

O gece Stumpet, yüzünde bomboş, her türlü histen yoksunbir ifadeyle cüce madenlerine girdiğinde, Drizzt, Bruenor vediğerleri onu çaresiz bir şaşkınlık içinde izlediler. Dişi cüce enüst kattaki makam salonuna gitti ve orada öylece durdu.

Cattibrie'ın tahmini, "Ruhu gitmiş," oldu ve cüceyiinceleyen, onu bu uyuşuk halinden uyandırmaya çalışan, hattayüzüne bir tokat indirecek kadar ileri giden diğerleri karşıçıkamadılar.

Drizzt, zombimsi cücenin önünde uzun bir süre geçirdi, onasorular sordu ve onu uyandırmaya çalışü. Bruenor diğerlerininçoğunu odanın dışına yolladı ve sadece en yakın dostlarının—ne komiktir ki, içlerinden birisi bile cüce değildi— oradakalmasına izin verdi.

Aklına bir fikir gelen drow, Regis'ten kıymetli yakutsüsünü vermesini istedi ve Regis de buna seve seve razıolarak tılsımlı nesneyi boynundan çıkartıp Drizzt'e fırlattı.Drizzt bir saniye durup iri yakuta hayranlıkla baktı. Yakutundurmadan dönen minik ışıklan, ondan şüphelenmeyen birisinihipnotize edici derinliklerine çekebilirdi. Sonra Drizzt,nesneyi zombi cücenin yüzünün önüne getirdi ve yavaşça,sakince onunla konuşmaya başladı.

Onu duyduysa, hatta yakut süsü gördüyse bile, bunu hiçbelli etmedi.

Drizzt, sanki bir şey söyleyecekmiş, yenilgiyi kabuledecekmiş gibi dönüp dostlanna baktı. Fakat derken, bir şeyfark ettiği için yüz ifadesi aydınlandı, tekrar ciddileşmeden

Page 393: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

önce drowun yüzünde küçük bir parıltı belirdi. "Stumpetkendi basma dışan çıktı mı?" diye Bmenor'a sordu Drizzt.

"Sıkıysa onu yerinde tutmaya çalış bakalım," diye yanıtladıcüce.

"Her zaman dışan çıkar —çantasına baksana. Bana öylegeliyor ki, yine dışan çıkmış ve tırmanması gereken biryerlere gitmiş."

Stumpet'in iri çantasına çabucak attığı bir bakış, kızılsakallı cücenin sözlerini doğruladı. Sırt çantası yemekle,dağcı kazıklanyla, iple ve dağa tırmanmak için gerekli olanalet edevatla doluydu.

"Kelvin Yığını'na tırmandı mı?" diye aniden sordu Drizzt.

Bilmecenin bütün parçalan en sonunda yerine oturmuştuişte.

Drowun konuyu nereye getirdiğini anlayan Cattibriehafifçe inledi.

"Daha On-Kasaba'ya girdiğimiz anda gözünü orayadikmişti," diye bildirdi Bruenor. "Sanırım onu kısa bir süreönce fethetti, yani bana fethettiğini söyledi."

Drizzt, Cattibrie'a baktı ve genç kadın başını sallayarakonayladı.

"Ne düşünüyorsunuz?" diye sordu Regis.

Page 394: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Kristal parçası," diye yanıtladı Cattibrie.

Ondan sonra dikkâtle Stumpet'in üzerini aradılar ve bundansonra cücenin odasına gidip mekânın altını üstüne getirdiler.Bruenor diğer rahiplerinden birisini, büyülü auralan tespitedebilecek birisini çağırdı, ama büyü tarayışı da aynı şekildebaşansız oldu.

Kısa süre sonra Stumpet'i rahibin yanında bıraktılar. Rahip,zombiye dönen cüceyi uyandırmak ya da en azından onurahatlatmak için çeşitli büyüler denedi. Bruenor, kristalparçasını arama işini genişletip madenlerdeki bütün cüceleri,yani iki yüz çalışkan dostunu buna dahil etti.

Bundan sonra yapabilecekleri tek şey beklemek ve ümitetmekti.

Bruenor o gecenin geç saatlerinde rahip tarafındanuyandırıldı.

Stumpet'in öylece yanından çekip gittiğini ve madenlerdendışarı çıktığını duyan cüce çılgına döndü

"Onu durdurdunuz mu?" diye çabucak sordu Bruenor,mahmurluğunu silkeleyerek.

"Onu beş cüce tutuyor," diye yanıtladı rahip. "Amayürümeye devam ediyor, onlan aşıp ilerlemeye çalışıyor!"

Bruenor üç dostunu uyandırdı ve hep birlikte madenlerinçıkışına koşturdular. Stumpet hâlâ yürümekteydi. Ettenduvara çarpıp geri sekiyor, ama inatla üstüne yürüyordu.

Page 395: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Stumpet'in önünü kesen cücelerden birisi, kralını görünce,"Onu durduramıyoruz, öldüremeyiz de," diye sızlandı.

"O zaman onu tutun!" diye hırladı Bruenor.

Drizzt, doğru yolun bu olduğundan o kadar emin değildi.Burada bir şeyler döndüğünü sezmeye başlamışü ve bunun birtesadüften daha Öte olduğu sonucuna vardı. Nasıl oluyorsa,Stumpet'in başına gelen bu şeyin, onun Buzyeli Vadisinedönüşüyle alâkası olduğu gibi bir his vardı drowun içinde.

Cattibrie'a döndü ve kadının bakışlanndan onun da aynıhissi paylaştığını anladı.

"Haydi yol için hazırlanalım," diye Bruenor'a fısıldadıDrizzt. "Belki de Stumpet'in bize göstermek istediği bir şeyvardır."

Güneş doğudaki dağların üzerinden yükselmeyebaşlamadan önce, Stumpet Rakingclaw cüce vadisinden dışarıçıkıp tundra boyunca kuzeye doğru yola koyulda Drizzt,Cattibrie, Bruenor ve Regis de onun hemen arkasındaydı.

Tam da Cryshal-Tirith'teki gözetleme odasından onlarıizlemekte olan Errtu'nun planladığı gibi.

İblis, pençeli ellerinden birisini salladı ve aynanın içindekigörüntü grileşip belirsizleştikten sonra tamamen silinipkayboldu. Errtu, bundan sonra kulenin en üst katına, kristalparçasının havada asılı bir şekilde durduğu küçük odaya çıktı.

Page 396: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu, nesnenin meraklı olduğunu hissetti, zira iblis,Crenhinibon ile oldukça özdeşleşmiş ve telepatik bir bağkurmuştu. İblis, kristal parçasının onun mutluluğunuhissettiğini ve bunun kaynağını öğrenmek istediğini anladı.

Errtu ona sırıttı ve ziyneti konuyla alâkasız bir görüntüsağanağına tutarak zihinsel saldırısını alt etti.

İblis aniden şok edici bir saldırıya uğradı. Bu,Crenshinibon'un iradesinin yoğun bir baskısıydı ve Stumpet'inhikâyesini neredeyse iblisin dudaklarından kopartıp alacaktı.Bu çağrıya karşı direnmek için iblisin bütün zihinsel enerjisinikullanması gerekti ve buna rağmen Errtu odayı terkedemediğini ve uzun süre direnemeyeceğini anladı.

"Bu ne cüret..." diye nefesi kesildi iblisin, ama kristalparçasının saldırısı durmadı.

Errtu anlamsız düşüncelerle bu saldırının önüne bir setçekti. Eğer Crenshinibon aklındaki fikirleri o anda öğrenirsesonunun geleceğini biliyordu. Dikkâtle elini belinin arkasınagötürdü ve köselemsi kanatlannm en aşağıdaki pençesindeasılı duran küçük keseyi aldı.

Errtu tek bir hızlı hareketle keseyi öne çıkarttı ve yarıverdi.İçindeki kutuyu kavrayıp açtığında kara safir taş elinin içineyuvarlandı.

Crenshinibon'un saldırısı daha da arttı; iblisin iri bacaklarıbüküldü. Ama Errtu yeterince yaklaşmıştı. "Efendi benim!"diye ilan etti Errtu, anti-büyü mücevherini Crenshinibon'ayaklaştırarak.

Page 397: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bunun ardından yaşanan patlama Errtuyu gerideki duvarauçurdu, kuleyi ve üzerinde durduğu buzulu köklerine kadarsarstı.

Tozlar çöktüğünde, anti-büyü mücevheri gitmiş, öyleceortadan kaybolmuştu ve az önce orada olduğunu gösteren tekşey, işe yaramaz bir toz kırıntısından ibaretti.

'Bir daha asla böyle ahmakça birşeyyapmaF diye telepatikbir emir geldi Crenshinibon'dan. Ziynet bu emri takiben feciişkenceler vaat etti.

Errtu, hiddetten köpürerek ve aynı zamanda memnunolarak ayağa kalktı. Müthiş bir anti-büyüye sahip olan safirikesin bir şekilde yok edişine bakılırsa, Crenshinibonün açığaçıkan gücü hakikaten de çok büyük olmalıydı. Fakat,Crenshinibon'un bundan sonra balora verdiği emir o kadargüçlü değildi. Errtu, kristal parçasını yaraladığlm biliyordu,tabii muhtemelen geçici bir süreliğine. Ama bu yine de aslayapmak istemediği bir şeydi. 'Bu kaçınılmazdı,' diye kararverdi iblis. Burada hükmeden kişi olmalıydı, büyülü birnesnenin kör hizmetkârı değil!

'Söyle bana!' diye tekrar geldi inatçı kristal parçasınındüşüncesi.

Ama iblisin anti-büyü taşıyla oynadığı oyuna gösterdiğitepkiden sonra bu telepatik mesaj pek güçlü sayılmazdı.

Errtu, havada asılı duran kristal parçasına açıkça güldü."Burada efendi benim, sen değilsin," diye ilan etti büyükbalor, tüm heybetiyle dimdik durarak. Boynuzlan, kristal

Page 398: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kulenin en tepesine değiyordu. Errtu boş kutuyu kristalinüzerine attı ve hedefi kaçırdı. "Ne zaman istersem o zamansöylerim ve sadece istediğim kadarını söylerim!"

Feci safirle yaşadığı yakın mücadelenin ardındanenerjisinin çoğunu tüketmiş olan kristal parçası, iblisisöylediğinin aksini yapmaya zorlayamadı. Errtu, tekrarkontrolü eline geçirdiğim bildiği için kahkahalar atarak odayıterk etti. Crenshinibon'a dikkât etmeli, önündeki günlerdenesnenin saygısını kazanmalıydı. Crenhsinibon tükettiğigücünü büyük ihtimâlle geri kazanacaktı ve Errtunun ziynetinüzerine fırlatacağı anti-büyü taşı kalmamıştı.

Ya kumanda Errtuda olacaktı ya da ikisi birlikteçalışacaklardı.

Mağrur balor, bundan azını kabul edemezdi.

KISIM 5

ÖLÜMCÜL DÜŞMANLAR

Page 399: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Berkthgar doğru olanı yaptı.

Halkını Buzyeli Vadisi'ne geri getirmekle belki doğru bir iş,onları kültürlerinin eski törelerine geri döndürmekle daha dadoğru bir iş yaptı. Hayat Konaktaşı'nda barbarlar için dahakolaydı, maddi zenginlikleri çok daha büyüktü. Konaktaşı'ndadaha fazla yiyecekleri, daha iyi sığınakları vardı veetraflarında müttefikler bulunması dolayısıylaemniyetteydiler.

Ama tanrıları burada, açık tundrada, rengeyiği süriisüylebirlikte konup göçüyordu. Ruhları da tundrada, atalarınınkemiklerini barındıran bu topraklardaydı. BarbarlarKonaktaşı'nda maddi açıdan çok zenginlerdi.

Ama buradayken ölümsüzlerdi ve böylece çok daha zenginsayılırlardı.

Bu sebeple Berkthgar Buzyeli Vadisi'ne ve eski âdetleregeri dönmekle doğru bir is yapmıştı. Aynı zamanda Wulfgar,kabileleri birleştirmekle ve On-Kasaba halkıyla, özellikle decücelerle bir ittifak kurmakla doğru bir iş yapmıştı. Ve halkınıkasıtsız olarak vadiden dışarı çıkaran Wulfgar, barbarlarınhayatını iyiye götürmeye çalışmakla doğru yapmıştı. Her nekadar eski törelerden, barbarlık geleneğinin ruhundanoldukça uzaklaşmış olsalar bile.

Barbar liderleri mevkilerine açık bir meydan okumaylayükselirler, "kan bağıyla veya marifetle," ve halklarını buşekilde yönetirler. Kanla; çağlar boyunca gelen bilgelikle, en

Page 400: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

iyi davayı takip etmekle oluşan kardeşlikle. Ya da marifetle;güçle ve kesin bir fiziksel hünerle. Hem Wulfgar, hem deBerkthgar liderliklerini marifet yoluyla elde etmişlerdi.Wulfgar, ejderha Buz Ölüm'ü öldürerek ve Berkthgar,Wulfgar'ın ölümünden sonra Konaktaşı'nın liderliğinegeçerek. Fakat aralarındaki benzerlik bundan ibaret. ÇünküWulfgar başa geçtikten sonra halkını kan yoluylayönetmişken, Berkthgar marifet yoluyla yönetmeye devamediyor. Wulfgar her zaman halkı için en iyi olanı istemişti.Seçtiği yolu izleyeceklerine veya seçtiği yolun yanlışolduğunu kanıtlayıp ona hatasını göstereceklerine ve o yolutakip etmeyi reddedeceklerine güvenmişti.

Berkthgar'da ne kendisine, ne de halkına karşı öyle birgüven duygusu yok. Sadece marifetle, güçle ve kabadayılıklayönetiyor. Vadiye dönmekle doğru bir iş yaptı. Ama halkıbunun doğru olduğunu anlayıp onun seçtiği yoluonaylayabilecekken, Berkthgar onlara asla böyle bir şanstanımadı.

işte Berkthgar'ın hatası bu; seçtiği yolun yanlışını onagösterecek birisi yok. Eskiye dönüş illa büsbütün olmakzorunda değildir, yeninin iyi yönlerini terk etmek de değildir.Çoğunlukla olduğu gibi, doğru yol ortada bir yerdebulunuyor. Revjak ve diğer birçoğu, özellikle de kabileninyaşlı üyeleri bunu biliyor. Fakat Berkthgar marifetleyönetirken, gücünde hiçbir özgüven ve dolayısıyla güvenyokken, bu muhalefetler hiçbir işe yaramaz.

Kabilenin birçok üyesi, çoğunlukla genç ve güçlü olanlar,kudretli Berkthgar'dan ve onun kararlı tavrından etkileniyor;içleri içlerine sığmıyor, ruhları yükseliyor.

Page 401: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Korkarım ki, uçurumdan aşağı düşecekler.

Eski usullerin içine dahil edilmesi gereken daha iyi yol,Wulfgar'ın kurduğu ittifaklara sıkı sıkıya sarılmaktır. İşte kanyolu, bilgelik yolu budur.

Berkthgar ise marifetle yönetiyor, kanla değil. Halkını eskiusullere ve eski düşmanlarına geri götürecek.

Onun yolu acıyla dolu.

—Drizzt Do'Urden

BÖLÜM 24

STUMPETİN YÜRÜYÜŞÜ

Drizzt, Cattibrie, Bruenor ve Regis, tundra üzerinde transhalinde yürüyen ve kuzeydoğuya doğru ilerleyen Stumpet'itakip ettiler. Saatler boyunca yorulmadan yürürken çizdiğirota, sanki nereye gittiğini biliyormuş gibi dosdoğruydu,mükemmel bir şekilde dosdoğru.

Page 402: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Eğer bütün gün yürümeyi planlıyorsa, onu takipedemeyiz," diye belirtti Bruenor, uflayıp puflayan, nefesalmaya ve onlara ayak uydurmaya çalışan Regis'e bakarak.

"Onu takip etmesi için kediyi çağırabilirsin," diye önerdiCattibrie, kolcuya. "Ondan sonra Guen daha sonra geri gelirve bize yolu gösterir."

Drizzt bir süre bu fikri düşündü, sonra kafasını olumsuzanlamda salladı. Guenhwyvar'a cüceyi takip etmekten çokdaha önemli şeyler için ihtiyaç duyulabileceğine karar verdi.Panterin Ana Madde Düzlem'deki kıymetli vaktini boşaharcamak istemiyordu. Drow, Stumpet'e bir kement atıp onusıkı sıkıya bağlamayı düşündü ve tam bunu yapmalarıgerektiğini Bruenor'a açıklayacaktı ki, cüce rahibe anidenyere oturuverdi.

Dört yol arkadaşı onun etrafını sardı. Onun güvenliğindenendişe ediyor ve Errtu'nun istediği yere geldiklerindenkorkuyorlardı. Cattibrie Taulmaril'i eline alıp hazırladı veiblisi görebilmek için öğle vakti göğünü taradı.

Ama her taraf sessizdi ve sert rüzgârlarla hızla süzülenkabarık bulutlar haricinde, gökyüzü masmavi ve bomboştu.

Kierstaad, babasının yaşlı adamlardan birisiyle Bruenor veDrizzt'in tundradaki yürüyüşü hakkında konuştuğunuişitmişti. Daha da önemlisi genç adam, babasının dostlarınınyine bir belâya doğru gittikleri konusundaki endişelerinekulak misafiri olmuştu. O sabah, babası en yakın dostlarındanoluşan bir grupla birlikte barbar kamp alanını terk edipavlanmaya çıkmıştı, yani öyle diyorlardı. Ama yaşının

Page 403: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ötesinde bir bilgeliğe sahip olan Kierstaad işin aslınıbiliyordu.

Revjak, Bruenor'u takip ediyordu.

İlk başta genç barbar, babasının kendisine bunusöylemediği, ona da gelmesini teklif etmediği için çokkırılmıştı. Ama Berkthgar!, her zaman hiddetin eşiğindeyaşayan o iri adamı düşündüğünde, Kierstaad artık alınmasıgerekmediğini fark etti. Eğer Jorn ailesinin şanını Revjakkaybettiyse, o zaman onu geri kazanmak Kierstaad'a,büyüyüp adam olan Kiertsaad'a düşüyordu. Berkthgar'ınkabile üzerindeki nüfuzu güçleniyordu ve Kierstaad'a MeydanOkuma Hakkı için ihtiyaç duyduğu desteği, sadecekahramanca bir marifet sağlayabilirdi. Bunu nasıl yapacağınıbiliyordu, zira ölmüş olan kahramanının bunu nasıl yaptığınıbiliyordu. Wulfgar'ın yol arkadaşlarının yaban topraklardaolduğunu ve yardıma ihtiyaç duyduklarını düşündü.

Şimdi kendisini gösterme sırası Kierstaad'daydı.

Cüce madenlerine öğle vaktinde vardı ve sessizce küçüktünellere girdi. Salonların çoğu yine boştu, zira cüceler herzaman olduğu gibi madencilik ve demircilikle meşguldü.Görünüşe bakılırsa çalışkanlıkları, liderlerinin güvenliğikonusunda duyabilecekleri bütün endişelere üstün geliyordu.İlk başta bu Kierstaad'a garip geldi, ama sonra cüceleringörünüş itibarıyla sergiledikleri bu kayıtsızlığın Bruenor'asaygıdan ileri geldiğini fark etti. Onun kendisine göz kulakolunmasına ihtiyacı yoktu ve ne de olsa cüce olmayandostlarıyla birlikte sık sık yollara koyulurdu.

Page 404: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Artık bu mekânı çok daha iyi tanıyan Kierstaad, Bruenofunodasına gitmekte pek güçlük çekmedi. Aegis-fang'i tekrarellerine aldığında, savaş çekici o kadar sert ve güven vericiduruyordu ki, Kierstaad’ın seçtiği yol önünde net bir şekildegörünür oldu.

Genç barbar, elinde Aegis-fang ile açık tundraya geriçıkmayı başardığında ikindi vakti gelmişti. Duyduklarınabakılırsa Bruenor ile yol arkadaşları ondan yarım gün öndeydive Revjak ise yaklaşık sekiz saattir yürümekteydi. AmaKierstaad hepsinin yürüdüğünü biliyordu ve o gençti.

Koşacaktı.

Mola ikindi vaktinin geri kalan kısmı boyunca devam etti.Derken Stumpet aniden ve beklenmedik bir şekilde ayağakalktı ve çorak tundra üzerinde yürümeye başladı. Belli biryere doğru gidiyordu, fakat gözlerinde sadece boş,düşünceden yoksun bir bakış vardı.

"Düşünceli iblismiş, bize mola süresi tanıdı," diyeiğneleyici bir şekilde belirtti Bruenor.

Diğerlerinden hiçbiri bu şakaya gülmedi, eğer bubeklenmedik dinlenceyi Errtu ayarladıysa, o zaman balorunşu anda nerede olduklarını görüyor olması muhtemeldi.

Bu düşünce attıkları her adımla birlikte akıllarınageliyordu, ta ki Drizzt kısa süre sonra başka bir şey daha farkedinceye kadar. Grubun kanatlarını koruyor, hızla koşuyor vegeniş yaylar çizerek bir yandan diğer yana geçiyordu. Bir süresonra duraksadı ve yanma gelmesi için Bruenor'a işaret etti.

Page 405: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Takip ediliyoruz," diye haber verdi drow.

Bruenor başıyla onayladı. Tundra konusunda hiç de acemiolmayan cüce, şüphe götürmez işaretleri fark etmişti; yantarafta, çok uzakta bir hareket belirtisi, dostlar tarafındanrahatsız edilemeyecek kadar uzakta olan bazı tundrahayvanlarının ürküp kaçışması gibi.

"Barbarlar mı?" diye sordu cüce, endişeli görünerek, ikihalk arasında son zamanlarda yaşanan sorunlara rağmen,Bruenor bunların Berkthgar ile kabile halkı olmasını umutediyordu. En azından o zaman, cüce ne gibi bir sorunlarıolduğunu bilirdi!

"Bizi takip eden her kimse tundrayı iyi biliyor, sadecebirkaç kuş kaçtı ve tek bir geyik bile ürkmedi. Goblin tarzıyaratıklar o kadar dikkatli olamaz, tundra yetileri ise takipetmez, pusuya düşürürler."

"İnsanlar, o zaman," diye yanıtladı cüce, "ve tundrayı bukadar tanıyan insanlar ancak barbarlar olabilir."

Drizzt buna karşı çıkmadı.

Ondan sonra ayrıldılar; Bruenor, Cattibrie ile Regis'inyanma gidip onlara şüphelerinden bahsetti ve Drizzt başka birgeniş yay çizmeye başladı. Takip konusunda yapacaklan pekfazla şey yoktu. Zemin, her türlü atlatma girişimi içinfazlasıyla açık ve düzdü. Eğer bunlar barbarlar idiyse, ozaman Berkthgar'm halkının herhangi bir tehditoluşturmaktan çok meraktan dolayı onları izlemesi

Page 406: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

muhtemeldi. Barbarla yüzleşmek, ortada hiçbir sorun yokkensorun çıkartabilirdi.

Böylece dostlar, günün geri kalan kısmında ve geceninilerleyen saatlerine kadar yollarına devam ettiler. SonraStumpet en sonunda yine durdu, soğuk ve sert zemine kababir şekilde çöküverdi. Yol arkadaşları bu sefer derhâl dermeçatma bir kamp yeri kurmaya giriştiler. Dinlencelerininsadece birkaç saat süreceğini tahmin ediyorlardı. Yazmevsiminin hızla geçip gitmekte olduğunun, kışın ayazhavasının Buzyeli Vadisi'ne sızmaya başladığınınfarkındaydılar, özellikle de git gide uzayan gece vaktinde.

Cattibrie, Stumpet'in üzerine kaim bir battaniye örttü, fakattrans halindeki cüce bunu fark etmiş gibi görünmüyordu.

Dingin sessizlik koca bir saat boyunca devam etti.

"Drizzt?" diye fısıldadı Cattibrie. Fakat konuştuğu andadramın aslında uyumadığını, sadece gözlerini kapamış birhalde kıpırtısız yatmakta olduğunu anladı. Drow oldukçatetikteydi ve kuş gibi, küçük bir suretin kamp yerininüzerinden süzüldüğünün gayet farkındaydı. Belki de birbaykuştu; Buzyeli Vadisi'nde iri baykuşlar vardı, fakat peknadiren görülürlerdi.

Belki de böyleydi, ama böyle düşünmeyi göze alamazlardı.

Kuzeyden hafif, neredeyse fark edilmez nitelikte olan okanat çırpma sesi tekrar duyuldu ve gece göğünden dahakaranlık bir suret sessizce üzerlerine süzüldü.

Page 407: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt hızla ayağa kalktı ve palaları kemerinden süratledışarı çıktı.

Yaratık derhâl tepki verdi ve kanatlarını hızla çırparakDrizzt'in ölümcül menzilinden dışarı çıktı.

Ama Taulmaril'in menzilinden çıkamamıştı.

Gümüş kuyruklu bir ok geceyi yardı ve daha kampyerinden uzaklaşamadan Önce yaratığa saplandı, artık herneydiyse. Çeşitli renklerde kıvılcımlar etrafa saçıldı ve Drizzt,afallamış, ama gerçekten yaralanmamış bir halde göktenyuvarlanarak düşen davetsiz misafiri ilk defa netçe görebildi;bu bir impti. Sertçe yere çarptı, yuvarlandı ve oturup kaldı.

Sonra hızla yukarı sıçradı ve ölümcül drow yaklaşamadanönce havaya yükselmek için yarasa kanatlarını çırptı.

O sırada Regis bir feneri yakıp gazını sonuna kadar açmıştı.Bruenor ile Drizzt yaratığın iki tarafında duruyordu. Cattibrieise, yayını hazırlamış bir halde geride kalmıştı.

"Efendim bunu yapacağını söylemişti," diye Cattibrie'ahırladı imp.

"Errtu beni koruyor!"

"Yine de seni gökten aşağı düşürdüm ya," diye yanıtladıkadın.

"Neden buradasın, Druzil?" diye sordu Drizzt. Bu impikesinlikle tanıyordu, Cadderly'nin Yükselen Ruh'ta bilgi

Page 408: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

edinmek için kullandığı impti bu.

"Bu şeyi tanıyor musun yani?" diye drowa sordu Bruenor.

Drizzt başıyla onayladı, ama sohbet edemeyecek kadarDruzil'e yoğunlaşmış olduğundan cevap vermedi.

"Cadderly'ye bilgi veren kişinin ben olduğumu öğrenmekErrtu'yu memnun etmedi," diye hırlayarak açıkladı Druzil."Şimdi Errtu'ya hizmet ediyorum."

"Zavallı Druzil," dedi Drizzt alayla. "Senin işin de zortabii."

"Bana boş yere acıma," diye hırladı imp. "Errtu içinçalışmayı çok seviyorum. Efendim burada senin işinibitirdikten sonra Cadderiyyi halletmeye gideceğiz. Hatta belkide Errtu, Yükselen Ruh'u kalemiz yapar!"

Druzil söylediği her sözle birlikte sırıtıyordu ve budüşünceden haz duyduğu barizdi.

Drizzt de sınüşma zar zor mani olabildi. Yükselen Ruhtabulunmuş ve orasının gücüyle saflığını görmüştü. Errtu her nekadar güçlü olursa olsun, tebaası her ne kadar çok sayıda vekuvvetli olursa olsun, Cadderly'i mağlup edemezdi. Orada,Deneir'in evinde, iyiliğin kalesinde onu yenemezdi.

"Bu yürüyüşün ve cücenin sorununun arkasında Errtununparmağı olduğunu itiraf ediyorsun demek?" diye sorduCattibrie, Stumpet'i işaret ederek.

Page 409: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Druzil kadını duymazdan geldi. "Ahmak!" diye Drizzt'ehırladı imp.

"Efendimin bu çorak yerdeki ayaktakımmı umursadığını mısanıyorsun?

Hayır, Errtu sadece seninle karşılaşmak için burada kalıyorDrizzt DoUrden, ona verdiğin sıkıntıların bedelini sanaödetmek için!"

Drizzt içgüdüsel olarak harekete geçti ve impe doğru hızlabir adım attı. Cattibrie yayını, Bruenor ise baltasını kaldırdı.

Ama Drizzt, daha fazla bilgi edinmeyi umarak çabucaksakmleşti ve elini havaya kaldırarak tehlikeli dostlarınızaptetti.

"Errtu'dan bir anlaşma teklifiyle geldim," dedi Druzil,sadece Drizzt'e konuşarak. "İşkence gören kişinin ve dişicücenin ruhlarına karşılık senin ruhun."

İmpin Zaknafein'i "işkence gören kişi," diye tarif etmesiDrizzt'in kalbine bir sızı verdi. Bir anlığına, kendisine sunulananlaşmanın cazibesine yenik düşecek gibi oldu. Anidenkafasını öne eğip durdu ve palalannın uçları zemine doğruindi. Zaknafein'i veya Stumper'i kurtarmak için kendisini seveseve feda ederdi. Daha azım nasıl yapabilirdi ki?

Ama derken Drizzt, ne Zaknafein'in, ne de Stumpet'in onunbunu yapmasını istemeyeceğini, ikisinin de bunu yaptığınıbilerek hayatlarına devam edemeyeceğini anladı.

Page 410: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drow hızla harekete geçti, Druzil'in tepki veremeyeceğikadar süratliydi. Parıltı, impin kanadına derin bir yarık açtı.Diğer pala, ateş yaratıklarıyla savaşmak için yaratılmış olankılıç, havada dönen impin göğsünü çizdi ve çok derinesaplanmamış olduğu halde Druzil'in yaşam enerjisini emdi.

Druzil dönerek uzaklaşmayı başardı ve son bir çaresizküstahlık yaparak bir şeyler söylemeye davrandı. FakatCattibrie'ın ilk atışı impin büyülü kalkanını parçalamışü vemükemmel bir şekilde nişan alarak yaptığı ikinci atış impigöklerden aşağı düşürdü.

Drizzt anında o noktaya vardı ve palasını derhâl Druzil'inkafasına sapladı. İmp bir kez sarsıldıktan sonra kara ve kötükokulu bir duman bulutu haline dönüştü.

"Aşağı düzlem yaratıklarıyla pazarlık etmem," diyeaçıkladı drow kolcu, savaşa katılabilecek kadar hızlıdavranamamış olan ve aceleyle yanma gelen Bruenor'a.

Yine de Bruenor, maddesel bedeni tamamen ortadankaybolmadan önce, âdet yerini bulsun diye baltasını ölü impinkafasına geçirdi. "İyi seçim," diye takdir etti cüce.

Kısa süre sonra, Regis keyifle horlamakta ve Cattibrie mışılmışıl uyumaktaydı. Her ne kadar o gece Errtudan başka birsorun geleceğini ummasa da, dostlanna göz kulak olup nöbettutmayı tercih eden Drizzt uyumadı. Kamp yerinin etrafındagezindi, ufak çizgisini taradı ve sık sık kafasını kaldırıp parlakyıldızlara bakarak kalbinin, adına Buzyeli Vadisi denilenözgürlükle yükselmesine izin verdi. O anda, o mükemmelgüzelliğin manzarası karşısındayken, Drizzt esasında neden

Page 411: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

geri dönmüş olduğunu ve Berkthgar ile diğer Konaktaslılannneden yuvalarına geri gelmiş olduklannı anladı.

"O lanet yıldızların arkasından bizi dikizleyen pek fazlacanavar bulamazsın," diye kaba bir fısıltı geldi arkasından.Drizzt dönüp baktığında Bruenorün kendisine yaklaştığınıgördü. Cüce daha şimdiden savaş kıyafetini kuşanmış, tekboynuzlu miğferini kafasında yana yatırmış ve çok çentiklibaltasını rahatça bir omzuna dayamıştı. Yaklaşan yolculuğunbeklentisi içindeydi.

"Balorlar uçabilir," diye ona hatırlattı Drizzt, fakat ikisi deonun herhangi bir düşman beklentisiyle göklere bakmadığınıbiliyordu.

Bruenor başıyla onayladı ve dostunun yanma geldi Bunuuzun bir sessizlik takip etti, ikisi de rüzgârın karşısında,yıldızlann altında yalnız başlarına kalmıştı. Drizzt,Bruenor'un kasvetli ruh halini fark etti ve cücenin kampyerinden dışan belli bir sebepten dolayı, muhtemelen ona birşey söylemek için gelmiş olduğunu anladı.

"Geri dönmek zorundaydım," dedi Bruenor en sonunda.

Drizzt ona bakıp başını salladı, ama Bruenor hâlâgökyüzüne bakıyordu.

"Mithril Salonunu Gandalug aldı," diye belirtti Bruenor.Drizzt'e sanki, kızıl sakallı cüce mazeret uyduruyormuş gibigeldi. "Hakkıyla onun."

"Ve Buzyeli Vadisi de senin," diye ekledi Drizzt.

Page 412: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bruenor bundan sonra ona doğru döndü, sanki itiraz etmek,daha fazla açıklama yapmak istiyormuş gibiydi. Drizzt'inlavanta renkli gözlerine bir kez bakınca bunu yapmasıgerekmediğini fark etti. Drizzt onu ve onun hareketlerinianlıyordu. Geri dönmek zorundaydı. Söylemesi gereken tekşey buydu.

İkisi, gecenin geri kalan kısmını ayaz rüzgâra karşı öylecedurup yıldızları izleyerek geçirdiler. Ta ki şafağın ilk ışıklanbu ihtişam dolu manzarayı çalıp götürene ya da daha doğrusu,yerine yenisini getirene dek.

Stumpet kısa süre sonra ayaklandı ve tekrar bir zombi gibiyürümeye başladı. İkili, Cattibrie ile Regis'i uyandırdı vedostlar hep birlikte takibe başladılar.

BÖLÜM 25

BUZULLARA DOĞRU

Bir çıkıntının üzerinden, Hareketli Buz Denizi'nin karanlıksuları üzerinde duran aysbergleri ve yüzen buz kütlelerini

Page 413: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

gördüler. Mantıkları onlara hedeflerine yaklaşmış olmalarıgerektiğini söylüyordu, ama hepsi de Stumpet'in yürümeyedevam edeceğinden, o güvenilmez geniş alanlar üzerindeilerleyeceğinden, bir buz kütlesinden diğerine geçerek konişeklindeki buzullara tırmanıp ineceğinden korkuyordu.Crenshinibon'un kuleler yarattığı bilinirdi; ziynetin diğerisimlerinden birisi de Cryshal-Tirith idi, ki bu da elfçedentercüme edildiğinde tam olarak "kristal kule" anlamınageliyordu. Bir çıkıntı, kıyı kesimini görmelerini engelliyordu,ama denizin önünde bulunan her türlü kulenin şimdiye kadargörünür olması gerekliydi.

Hiçbir şeyden haberdar değilmiş gibi görünen Stumpetdenize doğru ilerlemeye devam etti. Çıkıntıya ilk olarak oçıktı, dostlar ise onu yakından takip etmek için aceleylekoşturdular. Tam bu sırada buzlu kar toplarından oluşan biryaylım ateşine tutuldular.

Drizzt hızla harekete geçti, sola ve sağa manevra yaptı,eğilip kalkarak kar toplarına palalanyla vurdu ve onlarısavuşturdu. Regis ile Cattibrie derhâl yere kapandı, ama ikicüce, özellikle de yürümeye devam eden zavallı Stumpet,kartoplanyla vuruldu. Rahibenin yüzünde kan oturmuşşişkinlikler belirdi ve Stumpet birkaç kez tökezledi.

Şaşkınlığından kurtulan Cattibrie ayağını yere sabitledi veileri koşup Stumpet'i yere devirdi ve koruyucu bir tavırlaüzerine kapandı.

Yaylım ateşi başladığı kadar beklenmedik bir şekildebitiverdi.

Page 414: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt oniks heykelciği yere koymuş sessizce panterdostunu çağırıyordu. O sırada düşmanı gördü, hepsi gördüler.Fakat içlerinden hiçbirisi bu yaratıkların ne olduğunuçıkartamadı. Sanki hayaletler gibi geldiler, buzun üzerindenhâlâ kahverengi olan kıyı şeridine o kadar yumuşak birşekilde kayarak indiler ki, sanki toprağın bir parçası gibigörünüyorlardı. İnsan şeklinde, iki ayaklı, geniş, güçlü ve sertbeyaz kıllı yaratıklardı.

"O kadar çirkin olsaydım, ben de yabani olurdum," diyebelirtti Bruenor, bir sonraki hareketlerini tasarlayabilmek içinDrizzt'in yanma gelerek.

"Zaten öylesin," dedi Regis yattığı yerden.

Ne drow ne de cüce, buçukluğa laf yetiştirmeye zamanbulamadı ve buna tenezzül etmediler. Buzlu denizden dışarıyagit gide daha çok düşman çıkıyor, sağa sola yayılıyordu Kırktane, altmış tane... ve hâlâ gelmeye devam ediyorlardı.

"Sanırım geri dönmek isteyebiliriz," diye belirtti Bruenor.

Drizzt bu düşünceden nefret ediyordu, ama tek seçenekleribu gibi görünmekteydi. O ve dostları hatırı sayılır derecedehasar kaldırabilirlerdi, birçok kudretli düşmanlasavaşmışlardı, ama şu anda karşılarında bu yaratıklardan enaz yüz tane vardı. Düzenli ve kurnaz bir şekilde hareketedişlerine bakılırsa, aptal hayvanlar olmadıkları barizdi.

O sırada Guenhwyvar, efendisinin yanma gelmişti ve ileriatılmaya hazırdı.

Page 415: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Belki de onları korkutup kaçırabiliriz," diye Bruenor'afısıldadı Drizzt ve tek bir kelimeyle kedinin hızla ileri atılıpgüçlü bir depara kalkmasını sağladı.

Panterin kara böğrüne bir buz topu sağanağı yağdı vedosdoğru Guenhwyvar'ın karşısında olan yaratıklar dahi geriçekilmedi, hatta kıpırdamadılar bile. İki tanesi durduklarıyerde alaşağı edildi, ama diğerleri bir güruh halinde üzerinekapandı ve ağır sopalarım kediye doğru savurmaya başladı.Kısa süre sonra tüm hızıyla geri çekilen Guenhwyvar oldu.

Bu sırada Cattibrie, Stumpet'in üzerinden kalktı —ki cücederhâl ayağa kalkıp Regis kendisini yere devirene kadaryürümeye devam etti— ve Taulmaril'i gerdi. Hızla etrafıtaradı ve sol tarafında duran en iri yaratığın iki yana açtığıbacaklarının arasına bir ok attı. Merhametli Cattibrie yinesadece yaratığı korkutmak istemişti ve aldığı vahşi cevapkarşısında şaşırıp kaldı. Yaratık, sanki yaşayıp ölmeyiumursarmyormuş gibi, hiç ürkmedi ve yanındaki yirmiyaratıkla birlikte kadının üzerine buz topları atarak cevapverdi.

Cattibrie kendisini yere atıp yuvarlandı, ama birkaç kezvuruldu.

Şakağına gelen bir top onu neredeyse bayıltacaktı. Ayağakalkıp kafasını eğerek koştu, Drizzt, Bruenor ve geri dönenpanterin yanma gitti.

"Sanırım yolumuz az önce öteki tarafa doğru döndü," diyebelirtti kadın, alnındaki çürüğü ovuşturarak.

Page 416: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Gerçek bir savaşçı ne zaman dönmesi gerektiğini bilir,"diyerek hemfikir oldu Drizzt, ama gözleri denizin üzerindekibuzulları taramaya, Cryshal-Tirith'ten bir iz görmek, Errtu'nunyakınlarda olduğuna dair bir işaret görmek için etrafabakınmaya devam ediyordu.

"Birisi bunu şu lanet olası cüceye de söyler mi lütfen!" diyehaykırdı tepesi atan Regis, Stumpet'm güçlü bacaklarındanbirisini sıkı sıkıya tutarken. Trans halindeki rahibe sadeceonunla beraber yürüyor ve buçukluğu tundra zeminindesürüklüyordu.

Yaratıklar etraflarını sarmaya devam ettiler ve o feci buztoplarından yeni bir yaylım ateşi hattı kurdular ki yoldaşlarbunun ardından vahşi bir saldın geleceğinden şüphelendiler.

Kaçmak zorundaydılar, ama Stumpet'i de beraberlerindesürükleyecek zamanlan yoktu. Eğer cüce onlarla birlikte geridönmezse kesinlikle öldürülecekti.

"Onları sen yolladm!" diye suçlayıcı bir şekilde kükrediErrtu, Cryshal-Tirith'in en üst kattaki odasında havada asılıduran kristal parçasına doğru. Kudretli balor, tebaası olantaerlerin Drizzt Do'Urden'in yolunu kesişini izlemeaynasından seyrediyordu ki bu, Errtu'nun kesinlikleistemediği bir şeydi.

"İtiraf et!" diye böğürdü iblis.

'Hain drow uğruna tehlikeli riskler alıyorsun,' diye telepatikbir cevap geldi. 'Buna izin veremem.'

Page 417: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Taerler benim kumandam altında!" diye çığlık attı Errtu.İblis sadece vereceği cevaplan düşünse de kristal parçasınınonlan "duyacağını" biliyordu, ama Errtu o kötü zamandakendi kükreyişini duymaya, hiddetini kelimelerle kusmayaihtiyaç duyuyordu.

"Hiç sorun değil," diye karar verdi iblis, bir saniye sonra."Drizzt DoUrden küçük bir düşman değildir. O ve yoldaşlantaerleri dağıtacak. Onu durduramadın!"

'Onlar düşünceden yoksun araçlardan ibaret,' diye geldiCrenshinibon'un kayıtsız ve kendinden emin cevabı. 'DrizztDo'Urden durduruldu.'

Errtu bu iddiadan şüphe etmedi. Crenshinibon, her ne kadaranti-büyü safir taşıyla yaptığı mücadeleyle zayıflamış olsa da,aptal taerlere hükmedebilecek kadar güçlüydü. Ve sayılanyüzü aşan o yaratıklar, Drizzt ile dostlarının yenemeyeceğikadar güçlü ve çoktu. Kaçabilirlerdi en azından çevik ayaklıdrow ama Stumpet'in sonu gelmişti, Bruenor Battlehammer'ınve şişko buçukluğun da öyle.

Errtu sahile gidip drowla orada ve o anda yüzleşmek içinkulesinden dışarı uçmayı veya oraya gitmek üzere büyülüyeteneklerini kullanmayı düşündü.

Crenshinibon iblisin düşüncelerini açık seçik okudu vegörme aynasındaki görüntü bir anda yok oluverdi. Errtu'nunbüyülü ışınlanma seçeneği de yok olmuştu, zira balor osahilin nerede olduğundan emin değildi. Elbette ki, uçarakgidebilirdi ve Stumpet'in Hareketli Buz Denizi'nin neresine

Page 418: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

doğru gideceğini kabaca biliyordu. Ama oraya varana kadarDrizzt Do'Urden'in muhtemelen ölmüş olacağını fark etti.

İblis hiddetle kristal parçasına doğru döndü veCrenshinibon onun hiddetini, yatıştırıcı düşüncelerle, dahabüyük güç ve ihtişam vaatleriyle sakinleştirdi.

Bilinçli ziynet, Errtu'nun nefretinin derecesinikavrayamamıştı, iblisin Ana Madde Düzlem'e gelmesinin enönemli sebebinin Drizzt Do'Urden'den intikamını almakolduğunu anlayamamıştı.

Eli kolu bağlı olan ve kafası kansan Errtu hışımla odayıterk etti.

"Stumpet'i bırakamayız," dedi Cattibrie ve Drizzt ileBruenor elbette ki, onunla hemfikirdi.

"Onları vur," diye talimat verdi drow. "Oklarını öldürmekiçin fırlat."

Daha o bu sözleri söylerken, buz topu yaylım ateşi başladı.Zavallı Stumpet arka arkaya darbe aldı; Regis kafasına birtane buz topu yedi ve cüceyi bıraktı. Dişi cüce yürümeyedevam etti, ta ki arka arkaya üç buz topuyla vurulup yeredevrilene kadar.

Cattibrie hızlı bir başarıyla iki taer öldürdü, sonra Stumpetile Regis'in etrafında bir savunma çemberi oluşturmak içinaceleyle seğirten Drizzt, Bruenor ve Guenhwyvar'ın yanmakoşturdu. Derken taerlerin buz topları tükendi, yaratıklar artık

Page 419: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hücuma başlamışlardı. Korkusuzca, sopalarını savurarak vekuzey rüzgân gibi uluyarak saldınya geçtiler.

"O lanet şeylerden sadece yüz tane var!" diye kabadayılıktasladı Bruenor, baltasını kaldırarak.

"Ve bizim sayımız dört!" diye bağırdı Cattibrie.

"Beş," diye düzeltti Regis, ayağa kalkarak.

Guenhwyvar kükredi. Cattibrie atış yapıp bir yaratık dahaöldürdü.

'Beni eline al!' diye gözü dönmüş bir yalvanş geldiKhazidhea'dan.

Kadın bir ok daha yolladı. Ama o zamana kadar yaratıklarçok yaklaşmıştı. Kıymetli yayını yere attı ve savaşa hevesliolan Khazid'hea'yı çekti.

Drizzt onun önüne atılıp bir taerin gırtlağını iki palasıylabirden yardı, sonra dönerek dizleri üzerine çöktü ve Parıltıyıileri doğru ittirip kıvrımlı kılıcı bir yaratığın karnınınderinlerine sapladı. Diğer palasını arka tarafında yatay birşekilde savurdu ve Cattibrie'ın üzerine çullanan bir sonrakiyaratığın öne doğru tökezlemesini sağladı.

Kadının aşağı doğru yaptığı hamle, Khaziduea'nın yaratığınkafatasını yarıp boynunun yansına kadar gömülmesinisağladı. Ama Cattibrie kılıcını derhâl çekip kurtarmak, Drizztde ayağa kalkıp başka bir hızlı manevra yapmak zorunda

Page 420: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kaldı. Zira güruh üzerlerine kapanmış ve her türlü kaçışyolunu kesmişti.

Sonlarının geldiğini biliyorlardı... ta ki hep bir ağızdanyükselen "Tempus!" haykırışını duyana kadar.

Revjak ile yirmi savaşçısı, taer safları arasına şiddetledaldılar ve iri silahlarını savurarak şaşkına dönen kıllıyaratıkların arasında yollarını açtılar.

Regis gelen takviyeye seslendi, ama omzuna sertçe inen,nefesini kesen ve uçarak yere yığılmasına sebep olan bir taersopasıyla sesi kesildi.

Üç yaratık, onu ezip parçalamaya hazır bir şekildetepesinde heyula gibi dikilmişti.

Uçarak gelen Guenhwyvar onlara yanlamasına çarptı.Panter dört pençesiyle birden vahşice tırmık atarak dönüpdurdu. Dördüncü bir taer, dövüş halinde olan üç yaratığınyanından sıyrıldı ve yerde yatan buçukluk ile yanında durandişi cüceyi aramaya başladı.

Karşısında hırlayan Bruenor'u, ya da daha doğrusuBruenor'un aşağı doğru inen baltasını buldu.

Afallayıp kalan Regis, bacaklarını iki yana açıp üzerindedikilen Bruenor'un çizmelerim gördüğüne memnun oldu.

Şimdi Drizzt ile Cattibrie, uzun süredir birlikte olan,birlikte savaşan iki dost, yan yanaydı.

Page 421: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cattibrie taerlerden birisinin sopasını serbest olan eliyleyakaladı ve Khazid'hea'yla kısa bir yay çizerek yaratığın ötekikolunu omzunun altından kesip koparttı. Fakat taer, kadınışaşırtacak ve dehşete düşürecek şekilde saldırmaya devam ettive onun hemen yanma, Cattibrie'in sol tarafına başka biryaratık daha geldi. İlk yaratığın sopasını sıkıca tutmak içinmücadele veren ve kılıcı öteki tarafta duran kadının, yenigelen canavara karşı pratik bir savunması yoktu.

Meydan okuyarak çığlık attı, bu sefer yüksek bir açıylatekrar kılıcını savurdu ve sıkıca tuttuğu yaratığın boynunu yanyanya kesti. Cattibrie bu hareketi yaparken gözlerini kapadı,yukarıdan aşağı inen sopayı görmek istemiyordu.

Drizzt'in palası, yüksekten kesen Khazid'hea'nın altındangeldi.

Drow, kılıcını Cattibrie'ın öteki tarafına geçirip sopayısavuşturmak için şiddetli bir hamle yapmıştı. Şaşkına dönenCattibrie'ın da gözlerini açınca fark ettiği üzere, savuşturmamükemmeldi.

Kadın hiç tereddüt etmedi. Drizzt'in dövüştüğü iki taeregeri dönmesi gerekliydi, ama bu çaresiz savuşturma hamlesiCattibrie'a ihtiyaç duyduğu zamanı vermişti, ikinci taer ileyüzleşmek için şiddetle asıldı, düşmeye başlamış olan ölüyaratığın boynunun geri kalan kısmını kılıcıyla yararakilerledi ve kılıç serbest kaldığı anda kazandığı hızı kullanıpdosdoğru ileri savurarak yeni düşmanının göğsüne sapladı.

Taer geriye doğru devrildi, ama yerine iki tane dahacanavar geçti.

Page 422: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bruenor'un etrafı yığın halindeki cesetler ve kopmuş kolbacaklarla dolarken, taerlerin sopalarından gelen darbeleri üstüste kabul ediyor ve bunun karşılığında yaratıkları kudretlibaltasıyla kesip biçiyordu.

"Altı!" diye haykırdı, baltası bir diğer yaratığın geniş alnınasaplanırken. Fakat bir diğer yaratık sırtına sertçe vurduğundacücenin haykırışı yanda kesildi.

Bu darbe acıtmıştı, gerçekten canını yakmıştı, ama Bruenoracıyı duymazdan gelmesi gerektiğini biliyordu. Nefesikesilmiş bir halde geri döndü, baltasını iki eliyle tutarak yarımdaire halinde savurdu ve sanki yaratık bir ağaçmış gibi silahıtaerin böğrüne geçirdi.

Balta içeri girerken taer yana doğru yalpaladıktan sonrasilahın keskin yerine asılı kalarak durdu ve hızla öldü.

Bruenor arkasından gelen kükreyişi duydu veGuenhwyvar'ın kendisini bir kez daha kurtarıp cüceninarkasını korumakta olduğunu anlayınca memnun oldu.

Derken başka bir haykırış duydu, Revjak ile savaşçılarınınyol arkadaşlarına kaülırken barbar tanrısına seslenerekartıkları naraydı bu.

Şimdi Regis ile Stumpet'in etrafındaki çembersağlamlaşmıştı; artık savunma hattı, Guenhwyvar’ın kaslı vekara bir yıkım topu halinde taer safları arasına dalmasınayetecek kadar sıkıydı. Drizzt ile Cattibrie ilk sırayı kesipbiçtikten sonra ikincisine giriştiler.

Page 423: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Birkaç dakika içinde bütün taerler ya öldürüldü ya daCrenshinibon'un emirleri dinmek bilmeyen bir beyo yıkamasaldırısı halinde zihinlerine doluşmaya devam etse dahi savaşdevam edemeyecekleri kadar ağır yaralar aldı.

Stumpet ise o zamana kadar kendisine gelip ayağa kalkmışve inatla yürümeye devam etmişti.

Bir dizinin üzerine çökmüş halde soluklanmaya çalışanDrizzt, Revjak'a seslendi ve barbar derhâl en güçlü ikiadamına cücenin etrafını sarıp onu yerden yukarıkaldırmalarını işaret etti. Stumpet hiçbir direniş göstermedi,sadece boş boş ileri bakarak ve ayaklar havada beyhude yereileri geri sallanarak öylece durdu.

Fakat Drizzt ile Revjak'ın paylaştıkları gülümseme tanıdıkbir ses tarafından bölünüverdi.

"Vatan hainliği!" diye kükredi Berkthgar, Revjak'ınberaberinde getirdiği sayının iki katı olan adamlarıyla grubunetrafını sararken.

"Bu iş git gide güzelleşiyor," dedi Cattibrie nahoş birtavırla.

"Kanunlar Revjak!" diye kabadayılık tasladı Berkthgar."Onları biliyordun ve itaatsizlik ettin!"

"Bruenor ve dostlarını ölüme terk mi etseydim yani?" diyesordu Revjak duyduklarına inanamayarak. Yoldaşlara kısasüre içinde bir savaş daha patlak verecekmiş gibi görünsedahi, Revjak hiçbir korku emaresi göstermedi. "Böyle bir

Page 424: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

emre asla itaat etmem," diye kendinden emin bir tavırlasözüne devam etti Revjak. Onunla beraber olan savaşçılar —ki çoğu taer dövüşünden yaralar almıştı— hemfikir olarak biraraya toplandılar.

"Halkımızdan bazıları Bruenor, Cattibrie, Drizzt Do'Urdenve diğerlerinin bize gösterdiği dostluğu unutmuyor," diyesözünü bitirdi yaşlı adam.

"Bazılarımız da Bruenor'un halkı ve On-Kasaba halkıylayapılan savaşı unutmuyor," diye karşılık verdi Berkthgar vesavaşçıları kabadayılık tasladı.

"Yeterince dinledim," diye fısıldadı Cattibrie ve Drizzt onudurduramadan önce aralanndaki boş zemin üzerinde hızlayürüyüp iri, heybetli barbarın tam önüne dikildi.

"Kesinlikle alçalmışsm," dedi Cattibrie meydan okurcasına.

Barbar liderin arkasından gelen sesler, bu küstah kadınatokadı basmasını söylüyordu. Fakat sağduyusu Berkthgafınbunu yapmasını engelledi. Zira, Konaktaşı'nda kadınkendisini bire bir dövüşte yendiği zaman bizzat öğrendiğiüzere Cattibrie sadece çetin bir rakip olmakla kalmıyor, aynızamanda Drizzt ve Bruenor tarafından korunuyordu, ki barbaronların ikisiyle de yüzleşmek istemezdi. Berkthgar anladı ki,eğer Cattibrie'a elini dahi sürerse drow kolcunun onuntepesine binmesini engelleyecek tek kişi Bruenor olurdu; tabiiilk olarak kendisi saldırmak için.

"Bir zamanlar sana saygı duyuyordum," diye devam ettiCattibrie.

Page 425: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Berkthgar, kadının ses tonunda ve sözlerinin gidişatındabeliren ani değişim karşısında şaşırdı. "Wulfgar'dan sonrahakkıyla liderdin," dedi samimiyetle. "Hem marifetle, hem debilgelikle. Sen onlara yol göstermemiş olsaydın, kabile çokuzaklardaki Konaktaşı'nda yitip giderdi."

"Yani ait olmadığımız bir yerde!" diye cevap vermekteçabuk davrandı Berkthgar.

"Kabul," dedi Cattibrie, tekrar adamı gafil avlayarak vehiddetini savuşturup geri çevirerek. "Vadiye ve tanrına geridönmekle doğru bir iş yaptın, ama kadim düşmanlıklara geridönmekle değil. Babamın esasında nasıl biri olduğunu düşün,Berkthgar ve Drizzf in nasıl biri olduğunu."

"İkisi de halkımı katletti."

"Sadece halkın öldürmek için geldiğinde," dedi Cattibrie,bir milim dahi gerilemeyerek. "Yuvalarım ve halklarınıkorumasalardı korkak olurlardı! Yoksa senden iyi savaştıklarıiçin onlara tahammül edemiyor musun?"

Berkthgar'ın nefesi kısa ve hiddetli soluklar halindeçıkıyordu. Drizzt bunu gördü ve Cattibrie'in yanma gitmekteçabuk davrandı. Sessizce yapılan bu tartışmayı kelimesikelimesine duymuştu ve hangi noktada devreye girmesigerektiğini biliyordu.

"Ne yaptığını biliyorum," dedi drow. Bu sözlerin bir ithamolduğunu düşünen Berkthgar dimdik kesildi.

Page 426: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Birleşmiş kabilenin kontrolünü eline geçirmek için,kendinden öncekilerin adını kötülemen gerekliydi. Amavadideki herkesin iyiliği için seni uyarıyorum; kendi yarımyamalak gerçeklerine kendin kapılma.

Mithril Salonu'nda, Gümüşay'da, Uzunsemer'de, Nesme'deve hatta OnKasaba ile cüce madenlerinde dahi Berkthgar ismisaygıyla anılıyor. Bekçi Vadisi'ndeki marifetlerinunutulmayacak, fakat Bruenor'un halkının seninle yaptığıittifakı ve size yaptığı iyilikleri sen unutuyor gibisin. ŞimdiRevjak'a bak —ki ona hayatlarımızı borçluyuz— ve karar ver,Berkthgar, senin ve halkın için daha iyi olan yol hangisi?"

Berkthgar bundan sonra sessizleşti ve hem Cattibrie, hemde Drizzt bunun iyi bir şey olduğunu biliyorlardı. Aptal biradam değildi, fakat sık sık hislerinin mantığını gölgelemesineizin verirdi. Revjak'a ve yaşlı adamın ardında duran kararlısavaşçılara baktı; biraz yaralıydılar, kesinlikle sayıca azdılar,ancak yine de hiçbir korku emaresi göstermiyorlardı. İribarbann dikkâtini çeken en önemli nokta ne Drizzt’in, ne deCattibrie'in onun liderlik konusundaki iddiasını reddetmemişolmasıydı. Onunla birlikte çalışmaya gönüllü gibigörünüyorlardı ve hatta Cattibrie herkesin gözü önünde, onuolumlu bir şekilde Wulfgar'la kıyaslamıştı!

"Ve bırak çekiç Bruenor'un yanında, hakkıyla ait olduğuyerde kalsın," diye listelemeye cesaret etti Cattibrie, sankiBerkthgar'ın her düşüncesini okuyormuş gibi. "Şimdikabilenin silahı senin kendi silahın; eğer Berkthgar yolunuakıllıca seçerse onun efsanesinin Aegis-fang'den aşağı kalıryanı olmaz."

Page 427: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İşte Berkthgar’ın görmezden gelemeyeceği yem buydu.Bariz bir şekilde rahatladı, onun her sözünü takip edenadamlar da öyle. Drizzt, az önce çok önemli bir sınavı geçmişolduklarını fark etti.

"Bruenor ile yol arkadaşlarını takip etmekle akıllıca bir işyaptın," dedi Berkthgar yüksek sesle, Revjak'a. Herhangibirinin gururlu barbardan duyduğu, bir özre en yakın olansözlerdi bunlar.

"Sen de, Bruenor ile olan dostluğumuzu reddetmekle yanlışbir iş yaptın," diye yanıtladı Reyjak. Drizzt ile Cattibrie,Revjak'ın belki de onu çok sertçe ve çok çabuk zorlamışolduğunu düşünerek gerginleştiler.

Ama Berkthgar hiç alınmadı. Bu ithama cevap vermedi.Barbar onun sözlerine katıldığını belli etmedi, amasavunmaya da çekilmedi.

"Şimdi bizimle birlikte geri dönün," dedi Revjak'a.

Reyjak, Drizzt'e ve Bmenor'a baktı. Hâlâ onun yardımınaihtiyaçları

olduğunu biliyordu. Her şey bir yana, Stumpet'i hâlâhavada tutan onun iki adamıydı.

Berkthgar önce Revjak'a baktı, sonra adamın bakışlarınıtakip ederek Bruenor'a döndü ve en sonunda cücenin deötesine, pek uzakta olmayan sahile baktı. "Hareketli BuzDenizine mi çıkacaksınız?"

Page 428: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Sinirleri bozuk olan Bruenor, gözünün kenarıyla Stumpet'ebir bakış attı. "Öyle görünüyor," diye itiraf etti cüce.

"Size eşlik edemeyiz," diye açıkça belirtti Berkthgar. "Vebu benim seçimim değil, atalarımızdan kalan bir buyruktur.Hiçbir kabile adamı suda yüzen diyara çıkmaya izinlideğildir."

Reyjak başını sallayıp onaylamak zorunda kaldı. Bugerçekten de kadim bir buyruktu. Tehlikeli buz kütlelerine,beyaz ayıların ve büyük balinaların diyarına çıkmaktakazanılacak az, kaybedilecek çok şey olduğundan dolayıkonulmuş bir kuraldı.

"Bizimle gelmenizi istemeyeceğiz," diye çabucak belirttiDrizzt ve yoldaşları bu söylediğine şaşırmış gibiydi. Birbalorla ve onun hain tebaasıyla savaşmaya gidiyorlardı, yanibir ordu dolusu güçlü kuvvetli barbar gayet işe yarayabilirdi!Ama Drizzt, Berkthgar'm kadim kuralı çiğnemeyeceğinibiliyordu ve Revjak'ın liderden daha fazla ayrılmasını, buradaiyileşmeye başlamış olan ilişkileri daha fazla tehlikeye atmayıistemiyordu. Aynı zamanda, Revjak'ın savaşçılarından hiçbiritaerlerle yapılan dövüşte ölmemişti, ama eğer Errtununkarşısına kadar Drizzt'i takip ederlerse bu durumun değişmesimuhtemeldi. Drizzt Do'Urden'in ellerinde daha şimdidenyeterince kan lekesi vardı zaten. Drow kolcu için bu kişiselbir savaştı. Errtu ile yalnız başına, teke tek karşılaşmayı tercihederdi. Ama Errtu'nun yalnız olmayacağını biliyordu ve enyakın dostlarının onun yanında olmak istemelerine karşıçıkamazdı, zira o da onlar için aynısını yapardı.

Page 429: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ama halkının en azından bu kadarını Bruenor'a borçluolduğunu kabul ediyor musun?" diye sormadan edemediCattibrie.

Berkthgar yine açıkça bir cevap vermedi, ama sessizliği,itiraz etmeyişi, kadının duyması gereken tek onaydı.

Yol arkadaşları ellerinden geldiğince çürüklerini sardılar vebarbarlarla vedalaşıp onlara teşekkür ettiler. Ondan sonraRevjak'ın adamları Stumpet'i yere bıraktı ve cüce yürüyüşünedevam etti. Yol arkadaşları onun ardından aceleyle seğirttiler.

Alageyik Kabilesi hep birlikte güneye doğru ilerlemeyebaşladı; Berkthgar ile Revjak yan yana yürüyordu.

Bir süre sonra Kierstaad, ikindi güneşi altında şişmeyebaşlamış olan yüze yakın taer cesedinin olduğu yere geldi.Kurnaz genç barbann neler yaşandığını anlaması uzunsürmedi. Babasıyla birlikte olan barbarların Bruenor'ungrubuna savaşta katılmış olduğu barizdi. Ayrıca birçok farklıayak izi mevcuttu, ki Kierstaad —muhtemelen Berkthgartarafından yönetilen— başka bir grubun daha buraya gelmişolduğunu anladı.

Kierstaad güneye baktı ve babasının kamp yerine bir esirolarak götürülüp götürülmediğini merak etti. Neredeysearkasını dönüp onları takip etmeye başlayacaktı, ama diğerizler —iki cüceye, bir drowa, bir kadına, bir buçukluğa ve biravcı kediye ait olan izler— onu kuzeye doğru gitmeyezorladı.

Page 430: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Genç barbar, elinde Aegis-fang ile birlikte soğuk sahilboyunca yolunu buldu ve bundan sonra buz kütlelerinin kırıkdökük patikalarında ilerledi. Halkının kadim buyruklannakarşı gelmekte olduğunu biliyordu, ama bunu aklındançıkarttı. Aklında ve yüreğinde, Wulfgar'ın ayak izlerini takipetmekteydi.

BÖLÜM 26

ŞANS ESERİ DEĞİL

Glabrezu kararlıydı, gergin ve gözü dönmüş bir halde olanErrtu'nun git gide artan tehditlerine rağmen anlattığıhikâyenin arkasında duruyordu.

"Drizzt Do'Urden ile dostları taerleri aştılar," diye bir kezdaha ısrar etti Bizmatec, "onları çayırlarda ölmüş veparamparça olmuş bir halde bıraktılar."

"Bunu gördün mü?" diye beşinci kez sordu Errtu. Büyükbalor, arka arkaya yumruğunu sıkıp bırakıyordu.

Page 431: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Gördüm," diye yanıtladı Bizmatec hiç tereddüt etmeden.Fakat glabrezu, balor karşısında ihtiyatla sindi. "Taerler onlarıdurduramadı, hatta yavaşlatamadı bile. Gerçekten dekudretliler, şu seçtiğin düşmanlar."

"Peki ya cüce?" diye sordu Errtu, hüsranı hızla hevesedönüşerek.

Balor konuşurken, esir edilen dişi cüceyi kastettiğinibelirtmek için mücevherli yüzüğünü gösterdi.

"Hâlâ onlara öncülük ediyor," diye şeytani birgülümsemeyle yanıtladı Bizmatec. Glabrezu, Errtu'nunparlayan gözlerine ışığı geri getiren o hevesi, o katıksızgaddarlığı görünce heyecanlanmıştı.

Balor büyük bir havayla odayı terk etti, muzaffer birşekilde döndü ve köselemsi kanatlarını bir kez çırparakkristalden kulenin açık olan birinci katındaki sahanlığa indi.Açlığıyla, Crenshinibon'a başansız olduğunu göstermearzusuyla delirmiş olan Errtu yukarı çıktı.

"Errtu bizi çerin düşmanlarla karşı karşıya getirdi," diyetekrar belirtti Bizmatec, balorun gidişini izlerken.

En alt kattaki diğer tanarti, vücudunun alt kısmı bir yılanşeklinde olan ve altı kola sahip dişi iblis sırıttı, hakikaten dehiç etkilenmişe benzemiyordu. Ana Madde Düzlem'inölümlüleri arasında çetin düşmanlar bulunmuyordu.

Tebaasının üzerinde duran Errtu, kulenin en üst katındakiküçük odaya paldır küldür girdi. İblis ilk başta dar pencerenin

Page 432: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

başına gitti ve yaklaşan avını şöyle bir görebilme umuduyladışarı baktı. Errtu, haberleri Crenshinibon'a dramatik birşekilde ilan etmek istiyordu, ama iblisin heyecanı bilinçli,telepatik ziynete karşı düşüncelerini ele verdi.

'Seçtiğinyol hâlâ tehlike dolu,'1 diye uyardı kristal parçası.

Errtu pencerenin başından hızla döndü ve içten bir şekilde,hırlayarak kahkaha attı.

'Başarısız olmamalısın,' diye devam etti ziynetin telepatikmesajı.

'Eğer sen ve maiyetindekiler yenilirse, ben de yenilmişsayılırım, benim doğamı bilen kimselerin eline geçmiş olurumve...'

Errtu'nun devam eden kahkahası, gelen telepatik mesajlarlaalay ediyordu.

"Drizzt Do'Urden ile daha önce karşılaşmıştım," dedibüyük balor vahşi bir hırıltıyla. "Onu ölümüyle serbestbırakmadan önce gerçek keder ve gerçek hüzün neymişöğrenecek! Sevdiklerinin, ona eşlik edecek kadar ahmakolanların ve esir tuttuğum kişinin ölümlerine şahit olacak."Büyük iblis hiddetle pencereye doğru geri döndü. "Kendinenasıl bir düşman edindin, ahmak drow hain! Şimdi bana gelde intikamımı alayım ve hak ettiğin cezayı sana vereyim!"

Errtu bunu söyledikten sonra, kristal parçası ve anti-büyüsafir taşı arasında yaşanan şiddetli çekişmenin ardından yeredüşürdüğü yerde durmakta olan küçük kutuyu tekmeledi.

Page 433: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu odayı terk etmeye davrandı, ama bir saniyeliğineyeniden düşündü. Drizzt ve yol arkadaşlarıyla kısa süre içindeyüzleşecekti, ki buna esir rahibe de dahildi. Eğer Stumpet,iblisin hapseden mücevheriyle karşı karşıya gelirse, ruhuvücuduna geri dönmenin bir yolunu bulabilirdi.

Errtu yüzüğünü çıkarttı ve onu Crenshinibon'a gösterdi."Cüce rahibe," diye açıkladı iblis. "Bu onun ruhunu esirtutuyor. Ona hükmet ve elinden gelen yardımı yap!"

Errtu yüzüğü yere bırakıp hışımla odayı terk etti ve DrizztDoUrden'in gelişine hazırlanmak için tebaasının yanma geridöndü.

Crenshinibon, tanar'rinin hiddetini ve kudretli Errtu'dakikatıksız gaddarlığı net bir şekilde hissediyordu. Drizzt iledostları taerleri aşmıştı, yani öyle görünüyordu. Ama onlarErrtu'yla kıyaslandığında neydi ki?

Ve kristal parçası biliyordu ki Errtu'nun, kudretlimüttefikleri vardı.

Crenshinibon tatmin oldu ve kendisini gayet emniyettehissetti.

Şeytani ziynet için, Stumpet'i yoldaşlara karşı kullanmafikri kesinlikle çok hoştu.

Stumpet, güvenilmez ve kırık dökük buzlar üzerindeyürüyüşüne devam ediyordu. Küçük yarıkların üzerindenzıplıyor, bazen ayaklarını buz gibi suya 'floş' diye daldırıyor,

Page 434: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ama dondurucu ıslaklığa hiç aldırmıyormuş gibi onları sudangeri çıkartıyordu.

Drizzt suyun tehlikelerini biliyordu. Stumpet'i bir kez dahadevirip çizmelerini çıkartmak ve ayaklarını sıcak, kurubattaniyelere sarmak istiyordu. Fakat drow bundan vazgeçti.Sorunlarının en kötüsü donmuş ayak parmakları olacaksa,sonlannm umduğundan kesinlikle daha iyi olacağını düşündü.Şu anda Stumpet için, hepsi için, yapabileceği en iyi şeyErrtu'ya ulaşmak ve bu pis işi bitirmekti.

Drow, yürürken bir elini cebinde tutuyor ve paraıaklanylaoniks heykelciğin ince detaylannı hissediyordu. Taersavaşından kısa süre sonra Guenhwyvar'ı yuvasına yollamışve bir sonraki savaştan önce kediye biraz dinlenme zamanıtanımıştı. Şimdi, etrafına bakınırken, drow bu kararının nekadar akıllıca olduğunu düşünmeye başladı. Zira tanımadığıbu arazide bir yabancı olduğunu biliyordu.

Manzara gerçeküstü gibiydi; bazılan on beş metreye kadaryükselen sivri uçlu beyaz tümsekler ve çoğunlukla zikzakçizen kara çizgilerle çatlamış olan uzun, düz, bembeyazalanlar.

Sahilden aynlalı iki saatten uzun süre olmuştu ve buzlarladolu denizin içlerine doğru ilerlemişlerdi ki, hava değişiverdi.Karanlık ve meşum bulutlar yükseldi, rüzgâr biraz dahasertleşip soğuklaştı. Hâlâ bata çıka ilerliyor, koni şeklindekibuzullardan birisinin yamacından yukan tırmanıyor, sonraöteki tarafından aşağı kayıyorlardı. Daha fazla karanlık suyunve daha az buzun olduğu bir bölgeye geldiler ve hedeflerini

Page 435: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ilk olarak orada gördüler. Kuzeybatıya doğru çok uzaktaduruyordu.

Kristalden kule buzul konilerinin arasından ışıldıyor vedonuk gri ışığın altında dahi panldıyordu. Hiçbir şüpheolamazdı, zira kule doğal bir yapı değildi ve her ne kadarbuzdan yapılmış gibi görünse de, buzullann sert ve sadebeyazlığı arasında doğadışı ve yabancı duruyordu.

Bruenor bu manzarayı inceledikten ve hali hazırdaçizdikleri rotayı ölçüp tarttıktan sonra kafasını salladı. "Çokfazla su var," diye açıkladı, batıyı işaret ederek. "Dosdoğru oyöne gitmemiz gerekli."

Görünüşe bakılırsa, cüce haklı gibiydi. Genel olarakkuzeye doğru ilerliyorlardı, ama buz kütleleri batıya doğrudaha iç içe gibi görünüyordu.

Fakat rotalarına kendileri karar vermiyorlardı ve Stumpethiçbir şeyin farkında olmadan kuzeye doğru ilerlemeyedevam ediyordu; o yönde ise suyla dolu geniş bir açık alantarafından durdurulacakmış gibi görünüyordu.

Tanımadıklan gerçeküstü diyarda görünüşler aldatıcıolabilirdi.

Sudan oluşan o açık alanın üzerinde bir köprü halinde uzunbir buz kütlesi vardı ve onları kristal kuleye doğru dahadosdoğru bir yola sokuyordu.

Köprüyü geçtiklerinde bir araya doluşmuş buzullardanoluşan başka bir alana çıktılar ve karşılarında, taş çatlasa

Page 436: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

çeyrek mil ötelerinde Cryshal-Tirith yükselmekteydi.

Drizzt, Guenhwyvar'ı bir kez daha çağırdı. Cattibrie, alanıdaha iyi taramak için en yakında bulunan tepenin üzerinetırmanırken, Bruenor Stumpef i yere devirip üzerine oturdu.

Kule geniş bir buzulun üzerinde, doğal aysbergin on metreboyunda ve koni şeklindeki zirvesinin arka kısmındaduruyordu. Cattibrie, kendisinin ve dostlarının o buzulagüneybatıdan, yaklaşık dört metre genişliğindeki dar bir buzuzantısı üzerinden varacaklarını tahmin etti.

Kulenin tam batısında bulunan bir diğer aysberg,muhtemelen ana alana atlayabilecekleri kadar yakındı, amabunun dışında iblisin kalesinin etrafı okyanusla çevrelenmişti.

Cattibrie başka bir yer daha tespit etti: koni şeklindekizirvenin güney yüzünde, buzulun öbür tarafında bulunankulenin neredeyse tam karşısında duran bir mağara girişiydibu. Buzulun güney kısmındaki geniş ve düz alandan en az biradam boyu yüksekliğindeydi, ki kısa bir süre içinde birkatliam sahnesine dönüşecek gibi görünüyordu. Kadın herşeyikabullenmiş bir şekilde iç geçirerek aşağı indi ve bütünbunları dostlarına anlattı.

"Errtunun tebaası, en son düzlüğü aştıktan kısa süre sonrabizi karşılayacaktır," diye mantık yürüttü Drizzt ve Cattibriebaşını sallayarak onun her sözünü onayladı. "Mağara girişinekadar onlarla savaşmamız gerekli, hatta içeride daha dafazlası olacaktır."

Page 437: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Haydi bitirelim şu işi öyleyse," diye homurdandı Bruenor."Lanet olasıca ayaklarım üşümeye başladı!"

Cattibrie, sanki birkaç farklı seçenek duymak istiyormuşgibi Drizzt'e baktı. Fakat pek az seçenekleri varmış gibigörünüyordu. Aradaki mesafeyi sıçramak her ne kadarCattibrie, Drizzt ve Guenhwyvar için mümkün olsa da, ağırzırhı içindeki Bruenor ve Regis bunu başaramazdı.

Ve eğer o yöne doğru giderlerse —sadece yürüyebilen—Stumpet yalnız kalırdı.

"Bir dövüşte pek de işe yaramam," dedi Regis sessizce.

"Bu seni daha önce hiç durdurmamıştı!" diye uluduBruenor, yanlış anlayarak. "Burada öylece oturup—"

Dikkâte değer derecede hünerli biri olan buçukluğunaklında önemli ve değerli bir şey olduğunu tahmin edenDrizzt elini kaldırarak cüceyi durdurdu.

"Eğer Guenhwyvar beni o açık alanın öteki tarafınageçirebilirse, sessizce kuleye girebilirim," diye açıkladıbuçukluk.

İhtimalleri düşünmeye başlayan dostların yüzleriaydınlandı.

"Daha önce Cryshal-Tirith'in içinde bulunmuştum," diyedevam etti Regis. "Kulenin içinde yolumu nasıl bulacağımı veeğer ona ulaşabilirsem kristal parçasını nasıl mağlupedebileceğimi biliyorum." Bunu derken Drizzt'e baktı ve

Page 438: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

başını salladı. Drow, Bryn Shander'in kuzeyindeki ovadaAkar Kessel'in kulesini mağlup ettiğinde Regis onunlabirlikteydi.

"Zayıf bir olasılık," diye belirtti Drizzt.

"Evet," diye nahoşça hemfikir oldu Bruenor. "Bir tanar'rigüruhunun ortasına bodoslama dalmak gibi değil."

Bu sözler, grubun —her ne kadar gergince olsa bile—gülmesini sağladı.

"Stumpefi bırak da ayağa kalksın," dedi Drizzt, Bruenor'a."Bizi, Errtu her ne planladıysa onun içine götürecek. Ve sen,"diye ekledi, buçukluğa bakarak, "Mielikki'nin hizmetkârı vekolcuların başı olan Gwaeron Windstorm seninle birlikteolsun. Guenhwyvar seni karşıya geçirecek.

Bilmelisin ki, küçük dostum, eğer başarısız olursan veCrenshinibon mağlup edilmezse Errtu çok daha güçlüolacak!"

Regis kararlılıkla başını salladı ve Guenhwyvafmensesindeki yelelere sıkıca tutundu. Tek şansının buzula hızlave gizlice geçmek olduğunu düşünerek grubun yanındanayrıldı. Engebeli arazide ilerleyen buçukluk ile kedi kısa süreiçinde gözden kayboldular. İşin çoğunu Guenhwyvar yaptı,pençeleri buza derince batıyor ve bulabildiği yerleretutunuyordu. Regis sadece panteri tutmaya devam etti ve çokbüyük bir yük olmamak için bacaklarını yeterince hızlıhareket ettirmeye çalıştı.

Page 439: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dik bir koninin kayganlaşmış arka tarafından aşağıinerlerken neredeyse felaketle karşı karşıya kalacaklardı.Guenhwyvar pençesini sapladı, ama Regis tökezledi ve yeredüştü. Kedinin yanından kayarak geçerken aldığı hız kediyitutunduğu yerden etti. Son sürat aşağı, karanlık sulara doğrukaydılar. Regis haykırışını zaptetti, ama gözlerini kapadı vebuzdan ölümüne çakılmayı bekledi.

Guenhwyvar ölümcül derecede soğuk olan denizden sadecebirkaç santim evvel tutunacak başka bir yer buldu.

Sarsılan ve berelenen ikili kendilerini yukarı çekip tekraryola koyuldular. Regis cesaretini topladı ve görevinin öneminikendisine tekrar tekrar hatırlatarak korkularını bastırdı.

Yol arkadaşları, Cryshal-Tirith'in bulunduğu iri buzulagiden en son buz kütlesini aşarken ne kadar da saldırıya açıkolduklarını fark ettiler.

İzlendiklerini seziyor, feci bir şeyin yaşanmak üzereolduğunu hissediyorlardı.

Drizzt, Stumpet'in daha hızlı gitmesini sağlamaya çalıştı.Bruenor ile Cattibrie ise koşarak öne geçti.

Errtunun tebaası, mağara girişinin önüne ve buzdanyükseltilerin

arkasına sinmiş bir halde beklemekteydi. İblis hakikaten degrubu izliyordu, Crenshinibon da öyle.

Page 440: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ziynet, pek az kazanç uğruna bu kadar çok şeyi riske attığıiçin balorun bir ahmak olduğunu düşünüyordu. Stumpet'ebağlanmak, esir cücenin gözlerinden görmek vedüşmanlarının tam olarak nerede olduğunu bilmek içinmücevherli yüzüğü kullandı.

Aniden Cryshal-Tirith'in en tepesi şiddetli bir kırmızırenkte parlamaya başladı ve yaklaşan fırtınanın griliğinipembe bir sise dönüştürdü.

Cattibrie, Drizzt'e seslendi; Bruenor kadını sıkıca tuttu veonu ileri doğru ittirip yere devirdi.

Drizzt, Stumpet'e omuz attı ama sadece geri sekti. Hızlayanından geçti —hareket etmesi gerekliydi— derken kulenintepesinden bir alev huzmesi üşkınp drowun önündeki buzdanyola düştüğünde Drizzt yavaşlamak için çaresizce kaydı.

Alanı buhar kapladı ve dramın afallamasına sebep oldu.Drizzt tamamıyla duramazdı, böylece haykırarak ileri atıldı.Tüm gücüyle sıçrayıp yuvarlandı.

Sadece şansı onu kurtarmıştı. Kuleden fışkıran alevhuzmesi aniden durdu ve sonra yeniden başladı, bu sefer cücerahibenin üzerinden aşıp onun arkasında başka bir buzparçasını yardı. Darbenin şiddetiyle havaya buz parçalanyükseldi ve buhar bulutu daha da kesifleşti. Artık bölünmüşolan buz kütlesi, suyun üzerinde yüzen iki yüz metrekarelikbir buz kütlesi güneydoğuya doğru süzülmeye ve yavaşçadönmeye başladı.

Page 441: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Stumpet'in gidecek bir yeri yoktu, bu sebeple, yüzündeduygusuz bir bakışla kıpırtısız bir şekilde durdu.

Ana buzulun üzerinde duran üç yoldaş bir kez daha ayağakalkıp koşmaya başlamıştı.

"Solda!" diye seslendi Cattibrie, merkezi koninin yantarafını teşkil eden çıkıntının üzerinden bir yaratığıntırmandığını görünce. Feci yaratığı görünce kadının sözlerineredeyse boğazına düğümlenecek gibi oldu.

Cehennem canlılannın en düşük seviyelilerinden birisi olanmane adındaki türdendi. Ana Madde Düzlem'den birucubenin ölü ruhuydu bu. Donuk beyaz derisi dışan sızansıvılarla şişip kabarmıştı ve postuna çok bacaklı parazitleryapışmıştı. Boyu sadece bir metre, yani Regis kadardı, amabariz bir şekilde keskin olan uzun pençeleri ve feci dişlerivardı.

Cattibrie tek bir gümüş kuyruklu ok atarak onu alaşağı etti.Ama yaratığın yandaşlarından oluşan bir grup, kendigüvenliklerini biraz olsun umursamadan onun hemenardından çıkıntının arkasından belirdi.

"Solda!" diye tekrar haykırdı kadın, ama Drizzt ve Bruenoronun sözlerine kulak verecek durumda değildi.

Zira sadece otuz metre ötede olan mağara ağzından dışarıdaha fazla mane çıktı ve insan ile dev bir sineğin korkunç birkarışımı gibi görünen iki tane kanatlı iblis, bu güruhunüzerinde uçmaya başladı.

Page 442: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bruenor en yakındaki iblisleri baltasını şiddetle savurarakkarşıladı.

İndirdiği tek darbe işe yaradı, ama yok edilen iblis, yeredevrilip ölmek yerine, cücenin derisini ve ciğerlerini yakanzehirli, asitli bir duman bulutu halinde infilak etti.

"Lanet bataklık orklan," diye homurdandı kızıl sakallı cüceve hiç de durdurulmuş değildi. Hızlı bir başarı sergileyerekikinci ve üçüncü bir iblisi de hakladı ve havayı dumanaboğdu.

Drizzt manelere darbe indirip öyle hızlı kaçıyordu ki habisduman bulutları ona dokunamıyordu bile. İblislerin birsırasını alaşağı etmişti, ama derken uçan tanarrilerden —kionlara chasme deniliyordu— birisi alçak dalışa geçtiğindeondan sakınmak için kendisini yüzükoyun yere atması gerekti

Drow tekrar ayağa kalktığında, bir mane grubu etrafınısarmış ve uzun, feci pençelerini ona doğru uzatmayabaşlamıştı.

Uçan iblislerin görüntüsü karşısında Cattibrie'ın yine içikalktı.

Daha şimdiden yarım düzine mane haklamıştı, ama artıkilgisini o feci böceklere çevirmesi gerekliydi.

Hızla döndü ve en yakmdakine bir ok attı. Neredeysenoktasal bir atış yapmıştı ve attığı ok iblisi geriye doğrufirlatıp yere çakılmasını sağladığında genç kadın rahatlayaraknefes verdi.

Page 443: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Fakat onun yoldaşı gitmiş, yaptığı iblis büyüsüyle öylecegörünürden kaybolmuştu.

Sessizce Cattibrie'in arkasında belirdi.

Regis ile Guenhwyvar bu kargaşayı fark ettiler, parlayanbeyaz alev huzmelerini ve bunu takiben patlak veren savaşıgördüler. Adımlarını ellerinden geldiğince hızlandırdılar, amazemin hiç elverişli değildi.

Buçukluk yine sadece tutunuyor ve hızla koşanGuenhwyvar'ın kendisini çekmesine izin veriyordu. Regissağa sola çarpıp sekmesine rağmen hiç şikâyet etmedi. Her neacı hissediyorsa, dostlarının daha kötüsünü hissettiğindenemindi.

"Arkanda!" diye haykırdı Bruenor, mane güruhununiçinden hışımla çıkarak. Sefil yaratıklardan birisi cüceye sıkısıkıya yapışmıştı, pençeleri ensesine derince batmıştı, amaBruenor bunu hiç umursamıyordu.

O anda önemli olan tek şey Cattibrie idi ve kızının başı fecişekilde belâdaydı. Cüce, onun arkasında duran ibliseyetişemezdi, ama okuyla aşağı düşürdüğü iblis ayağa kalkmışyürümekteydi ve Bruenor ile sevgili kızının tam arasındaduruyordu.

Durmak için hiç de iyi bir yer seçmemişti.

Chasme saldırdığı anda Cattibrie topukları üzerinde döndü.

Page 444: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Omzuna yediği sert darbeyi kabul ederek onunla birliktekedisini savurdu ve ayaklarını tekrar buzlu zemine koymadanönce iki tam parende attı.

Bruenor'un hızla dönerek gelen baltası chasmenin sırtınatüm gücüyle saplanıp yaratığı ikinci kez yere devirdi. İnatçıyaratık hâlâ ayağa kalkmaya çalışıyordu, ama koşarak gelencüce derhâl üzerine çullanarak onu yere mıhladı ve silahınıkavradı. Baltasını koparırcasına serbest bıraktı ve arka arkayadarbeler indirerek chasmeyi buzun üzerine yığdı, bembeyazzemini yeşil ve sarı kanlarla boyadı.

Diğer küçük iblis, hâlâ hiddetli cücenin sırtında duruyor,tırmık atıp ısırıyordu. Gerçek bir hasar vermeye yenibaşlamıştı, ama drowun palasından gelen darbeyle ani birşekilde saldırısı sona erdi.

Hayatta kalan chasme bir kez daha havaya yükselmişti veCattibrie okunu gerip nişan almıştı. Acımasız bir atış kaydettive iblis pes etti. Onun hemen üzerinden geçip çıkıntıyı aştı vebuzulun arka tarafına uçta Uçan iblisi yayıyla takip etmek içindönen Cattibrie, yayını aşağıya, başka bir hedefe, o sıradaçıkıntının kenarından aşağı inmiş olan yirmi maneden birisinedoğru indirmek zorunda kaldı.

Bruenor'un ayaklarının dibindeki chasme sanki sönüyorgibiydi, hakikaten de iblisin vücudunun, sanki içindeki sıvıyıakıtan bir su tulumu gibi sönüşünü tarif edecek başka bir sözyoktu.

Drizzt cüceyi çekerek ayağa kaldırdı ve sertçe döndürdü.Cattibrie'm yüzleştiği acil tehdit durdurulmuştu, ama yer

Page 445: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kaybetmişlerdi ve üzerlerinden sıvılar akıtan mane güruhutekrar bir araya toplanmıştı.

İki deneyimli dost için bu hiç sorun değildi. Hızla yanadoğru attıkları bir bakış, Cattibrie'ın kanattaki grubu kontrolaltında tuttuğunu görmelerini sağladı. Böylece yan yanahücuma geçtiler ve düşük seviyeli tanafrilerin en yakındakisaflarını paramparça ettiler.

İşin çoğunu, kesip biçen ölümcül palaları ve hızlıayaklarıyla Drizzt yaptı. İleri uzanan kolları kesip kopartarakve gözü dönmüş bir şekilde hamleler yaparak sadece birkaçsaniye içinde altı tanesini alaşağı etti.

Drow bir saniye sonra rakibinin değiştiğini pek farketmedi, tabii çılgınca savurduğu kılıçları, sadece bir değil,birbirinden ayrı üç çınlama sesiyle savuşturulana kadar.

Düşük seviyeli iblislerin, şimdi Drizzt Do'Urden ileyüzleşen altı kollu canavardan saygıyla uzak durmasıylabirlikte bu bölgedeki güruh seyrelmişti.

Cattibrie bu dövüşü gördü ve dramın içinde bulunduğu zordurumu anladı. Sağa doğru depara kalkıp kıyıya koşturdu.Atış yapabileceği bir açı yakalamaya çalışıyordu ve o andabuzuldan on beş metre uzaktaki yüzen buz kütlesinin üzerindegözlerini hiç kırpmadan duran Stumpet'e dikkât etmedi. Yaralıomzundan kan fışkırmaya devam ediyordu —bir chasmenindarbesi hakikaten de feci olurdu— ama durup da onubandajlayacak durumda değildi.

Page 446: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kadın kayarak bir dizinin üzerine çöktü. Zor bir açıdaydı,özellikle de onunla altı kollu tanar'ri arasında hızla hareketeden drow varken daha da zorlaşıyordu. Ama Cattibrie,Drizzt'in onun bu atışı denemesini istemek bir yana dursun,bu atışı denemesine ihtiyacı olduğunu biliyordu.

Taulmaril yukarı kalktı, Cattibrie'ın parmaklan okun sapkısmının arkasında, yayın kirişi üzerinde yerini buldu.

"Drow kendi savaşını vermez mi?" diye kadının arkasındanbir ses geldi, derin, gırtlaktan çıkan bir sesti bu. "Bu konudakonuşmalıyız." Bu, glabrezu Bizmatec idi.

Cattibrie ileri atıldı ve yayı korumak, daha da önemlisihazırladığı okun sağlamlığını korumak için kolunu gerebildiğikadar gererek omzunu öne doğru eğdi. Cattibrie yinedönüşünü tamamlamadan önce atışını yaptı ve omzundankıpkırmızı kanlar fışkırırken yüzünü acıyla buruşturdu.

Gümüş kuyruklu ok glabrezunun iri bacağının iç kısmınıyarıp geçtiğinde Cattibrie'in en yeni rakibinin yüz ifadesihayretten ıstıraba dönüştü.

Cattibrie irkildi, zira ok sudan sekerek uçmaya devam ettive yüzen buz kütlesine, hiçbir şeyin farkında olmayanStumpet'in sadece birkaç metre ötesine saplanıp kaldı. Fakatkadın, okun gidişini izleyerek zaman kaybetmemiş olmasıgerektiğini fark etti, zira dört metre boyundaki bir kas vekıskaç yığını olan glabrezu hiddetle kükredi ve Cattibrie ilearasındaki mesafeyi attığı tek bir uzun adımda kapayıverdi.

Page 447: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kadını kolayca ikiye bölecek canavar pençesi dalışa geçtive Cattibrie'in ince, korunmasız beline doğru uzandı.

Cattibrie yaptığı tek bir akıcı hareketle elini yay ve kirişinarasından uzattı, vücudunun öbür tarafına uzandı veKhazid'hea'yı kınından çekti.

Cattibrie haykırdı ve beyhude yere geri düşmeye çalıştı, busırada kılıcı iblisin kıskaçları arasına bir kıskı gibi koyupsaldırıyı savuşturmayı umarak kılıcıyla zayıf bir ters darbevurdu.

Çok keskin olan Khazid'hea, kıskacın iç kısmına vurdu vedosdoğru yararak yoluna devam etti.

'Unutulduğumdan korkuyordum!' diye Cattibrie'a belirttibilinçli kılıç.

"Asla," diye sertçe yanıtladı kadın.

Bizmatec yeniden uludu ve iri kolunu ileri savurdu. Busırada geriye kalan kıskaçlarıyla Cattibrie yere düşürdü.Glabrezu kadının üzerine çullandı ve onu ezmek için iriayaklarından birisini havaya kaldırdı.

Hızla ve kesin bir şekilde yukarı kalkan Khazid'hea, iblisinbu hareketi üzerinde bir kez daha düşünmesini sağladı vebunu yaparken Bizmatec'in iri ayağındaki parmaklardanbirisini kesip koparttı.

Glabrezu yine hiddetle uludu. Bizmatec geri sıçradı veCattibrie ayağa kalkıp kendisini bir sonraki saldırıya

Page 448: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hazırladı.

Bunu takip eden saldırı kadının beklediği türden değildi.Bizmatec ölümlülerle, özellikle de insanlarla oyuncak gibioynamaya, onlara işkence etmeye ve en sonunda onlarıparçalara ayırıp lime lime etmeye bayılırdı.

Yaralı tanafri, bu kadının öyle taktikler için çok çetinolduğuna karar verdi.

Ve böylece Bizmatec büyülü güçlerine başvurdu Cattibriearka tarafta duran ayağının altından kaydığını hissetti vedengesini toplamaya çalıştığında, artık buzun üzerindedurmadığını, havada asılı olduğunu fark etti.

"Hayır, seni hilekâr, köpek suratlı, duman emici!" diyebeyhude yere itiraz etti Cattibrie.

Bizmatec iri elini savurdu ve Cattibrie havaya yükseldi,şimdi üç metre yüksekteydi ve açık suyun üzerine doğrusüzülüyordu. Kadın meydan okurcasına hırladı. İblisinaklından ne geçtiğini anlayan kadın, Khazid'hea'yı tek eliylebir kılıçtan çok bir mızrakmış gibi tuttu ve yana, Stumpet'inüzerinde durduğu buz kütlesine doğru fırlattı. Kılıç cüceninhemen yanında buza saplandı ve kabzasına kadar gömüldü.

Cattibrie ona bakmıyor, dengesini geri kazanmak ve yayınıhazırlamak için debeleniyordu. Bunu başardı, ama Bizmatecsadece güldü ve büyülü enerjisini serbest bıraktı.

Cattibrie buz gibi suya 'floş' diye çakıldı, derhâl nefesinikaybetti ve ayak parmaklannın hızla uyuşmaya başladığını

Page 449: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hissetti.

"Stumpet!" diye cüceye haykırdı Cattibrie; Khazid'hea darahibeye sesleniyor, kılıcı buzun içinden çekip çıkartması içinona yalvanyordu.

Stumpet duygusuz bir şekilde öylece durdu, etrafındakitehlikeli sahneden tam anlamıyla habersizdi.

Bruenor, Cattibrie'in basma ne geldiğini anladı. Cüce,kadının havaya yükseldiğini görmüş, 'floş' sesini duymuş vebunun ardından Cattibrie'ın Stumpet'e seslenişini işitmişti.Bruenor'un bütün babalık içgüdüleri koşarak savaşı terketmesini ve kızının ardından suya dalmasını söylüyordu, fakatyine de bunun pervasızca bir hareket olacağını biliyordu.Sadece kendisim öldürmekle kalmaz (ki Cattibrie sözkonusuyken kendi güvenliğine hiç aldırış etmezdi) kızının dasonunu getirirdi. Bruenor'un, Cattibrie için yapabileceği tekşey savaşı hızla kazanmaktı ve böylece cüce gözü dönmüş birşekilde manelere girişti, kudretli baltasıyla düşmanlannıneredeyse tam ortadan ikiye bölmeye ve bir yandanhaykırmaya başladı. Kaydettiği başarı etkileyiciydi vecücenin etrafındaki alan san renkli gaz bulutlarıyla dolmuştu.

Bruenor'un şansı, aniden yükselen bir alev patlamasıyladonuverdi.

Cüce geriye doğru düşüp haykırdı, bir anlığına afalladı veyüzü parlayan ateşten dolayı kıpkırmızı kesildi. Kafasınısertçe salladı ve kendisine geldi.

Page 450: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu sırada Bizmatec dövüşe katılmıştı. İri iblis sağpençesinden geriye kalanlarla Bruenor'un kafasına vuruyor vesol taraftaki kıskaçlan hızla öldürmek için cücenin boğazınadoğru uzanıyordu.

Drizzt hem Cattibrie'm, hem de Bruenor'un başına gelenleriişitti.

Drow, suçluluk duygusunun duyulanna sinsice sokulmasınaizin vermedi.

Drizzt Do'Urden dünyadaki bütün kederden kendisininsorumlu olmadığını ve dostlannm kendi seçtikleri yolu takipedeceklerini uzun zaman önce Öğrenmişti. Drizzt'in hissettiğitek şey hiddetti, basit ve katıksız bir hiddet. Damarlannaadrenalin hücum etti ve çok daha iyi savaşmasını sağladı.

Ama bir kişi nasıl olur da altı ayn saldınyı savuşturabilirdi?

Parıltı sola, sola, sola, sonra sağa savruldu ve her birhareketiyle hızla gelen bir kılıcı savuşturdu. Drizzt'in açlıklanabız gibi atan diğer palası, dikey bir şekilde aşağı indi ve ucuyere bakar hale gelerek rnarilifhin iki kılıcım aynı andadurdurdu. Parıltı öteki tarafa doğru uçarak hamleyi önlemekiçin yerini aldı ve sonra araya girmek için aşağı doğru döndü.Sonra Marilith yan yarıya dönüp yeşil, pullu kuyruğunusavurarak Drizzt'e çelme takmaya çalışınca drow, sadeceiçgüdüsüyle hareket ederek mümkün olduğunca yükseğesıçradı.

Avantajı eline geçiren Drizzt yere değdiği anda, palalarımçılgınlar gibi saldırı hamleleriyle savurarak dosdoğru ileri

Page 451: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

koşmaya başladı. İblisin altı kılıcının açılarının ötesinegeçmiş olsa bile, Marilith öylece —pat diye!— ortadankaybolduğunda ve hemen arkasında yeniden belirdiğindesaldırısı başarısız oldu.

Drizzt iblisler hakkında bu harekete tepki verecek kadarbilgi sahibiydi. Hedefi gözden kaybolduğu anda kendisiniileri fırlatıp dalışa geçti ve ayağını yere koyarken vücudunubüktü. Kana susamış olan palası, Drizzt ayağa kalkarken yantaraftan savruldu ve kendisine haddinden fazla yaklaşan biriblisi kesti. Ama Drizzt bu saldırıya devam etmedi, yönünüdeğiştirmek, Marilith ile tekrar yüzleşmek için hızlı ayaklançoktan buzun üzerinde dönmeye başlamıştı.

Neredeyse bir mucize, tam anlamıyla imkânsız gibigörünüyordu, ama ilk darbeyi Drizzt indirdi. Parıltı,Marilith'in çok sayıdaki omuzlarından birisine vurdu ve okolu etkisiz bıraktı.

Artık drowun yüzüne doğru savrulan beş kılıç vardı veDrizzt geri çekilmek zorunda kaldı.

Regis ile Guenhwyvar en sonunda iki buzul arasındakikanalın en dar noktasına varmayı başardılar. Korkuya kapılanbuçukluğun gözüne umutsuz bir sıçrayış olacakmış gibigörünüyordu. Daha da kötüsü, yeni bir problem belirmişti,zira karşılannda duran alan boş değildi ve kristal kuleyegizlice sokulma imkânı vermiyor, hızla o rezil manelerledoluyordu.

Regis o noktada, dostlarını bulmaya çalışmayı denemekveya ölmüşlerse dosdoğru arkasını dönüp cüce madenlerine

Page 452: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kadar tundra boyunca koşturmayı tercih ederek pes edebilirdi.Buçukluğun zihninde bir ordu dolusu cüceyle birlikte (dahadoğrusu bir ordu dolusu cücenin arkasında!) buraya geridönüşünün görüntüleri canlandı, ama kısa süre içinde bununfaydasız bir düşünce olduğunu fark etti.

Regis, Guenhwyvafa sıkı sıkıya tutunuyordu ve sadıkpanterin yavaşlamaya dahi niyeti olmadığını anladı. Buçuklukdaha da sıkıca tutundu. Regis korkuyla haykırdı. Büyük kedihavaya sıçrayıp karanlık suların üzerinden süzülerek uçmayabaşladı, aradaki boşluğu aştı ve buzun üzerine sertçe düşüpkayarak en yakındaki manelerin dağılmasını sağladı.

Guenhwyvar bu feci yaratıkların işini kısa süredebitirebilirdi, ama panter görevim biliyordu ve zihnim sadecetek bir şeye yoğunlaştırarak dosdoğru ilerledi. Guenhwyvar,kendisine çılgınlar gibi tutunan ve dehşet içinde haykıranRegis ile birlikte koşmaya başladı. Sola ve sağa hamleleryapıp manelerden kaçındı ve onlan geride bıraktı. Sadecebirkaç saniye içinde, bir çıkıntının üzerine çıktılar ve ötekitaraftan aşağıya indiklerinde küçük, boş bir vadiye, Cryshal-Tirith'in alt kısmının hemen karşısına geldiler.

Görünüşe bakılırsa, görüş mesafelerinden dışan çıkanavlarını takip edemeyecek kadar aptal olan manelerpeşlerinden gelmemişti.

"Çıldırmış olmalıyım," diye fısıldadı Regis, Akar KesselBuzyeli Vadisi'ni istila ettiği zaman içine hapsolduğu kristalkuleye kafasını kaldırıp bakarken. Ve Kessel, her ne kadarbüyücü de olsa, bir insandı. Bu sefer kristal parçasını bir iblis,büyük ve kudretli bir balor kontrol ediyordu!

Page 453: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Regis dört köşeli kulenin üzerinde herhangi bir kapıgöremiyordu ve göremeyeceğini de biliyordu. Kulenin eksavunmalanndan birisi de, Cryshal-Tirith'in girişinin kuleninbulunduğu düzlemin yaratıklanna görünmemesiydi, tabiikristal parçasının sahibi müstesna. Regis kapıyı göremezdi,ama Astral Düzlem'in bir yaratığı olan Guenhwyvar kesinliklegörebilirdi.

Regis tereddüt etti ve Guenhwyvar'ı bir anlığınadurdurmayı başardı.

"Muhafızlar var," diye açıkladı buçukluk. En son Cryshal-Tirith'in içinde bulunan devasa, güçlü trolleri hatırladı veErrtu'nun ne gibi canavarlar dikmiş olabileceğini düşündü.

Buçukluk konuşurken, ikili bir vızıltı duydu ve kafalanmkaldırıp yukan baktılar. Bir chasme çıkıntının kenanndan aşıpüzerlerine doğru dalışa geçtiğinde Regis neredeyse korkudanbayılacaktı.

Kafasına vurulmasına hiç aldınş etmeyen Bıuenor, baltasınıkaldırdı ve boğazını kapmaya gelen kıskacı önledi. Cücedosdoğru ileri hücum etti, ya da en azından bunu denedi.Saldırısı işe yaramayınca, akıllıca davranıp yönünü değiştirdive hızla taktiksel bir şekilde geri çekildi.

"Daha büyük canavar, daha büyük hedef," diye hırladıBruenor, kafasındaki tek boynuzlu miğferi doğrultarak.Baltasını hızla yana savurup birkaç mane devirdikten sonra,biraz olsun korku emaresi göstermeyerek dosdoğruBizmatec'e hücum etti.

Page 454: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Dört kollu glabrezu, onun hücumunu yarım pençesi veyumruk halindeki iki eliyle karşıladı. Bruenor bir darbeindirmeyi başardı, ama bunun karşılığında iki yumruk yedi.Afallayan cüce, iblisin sağlam olan kıskacı tekrar dalışageçtiğinde sadece onu izlemekle yetindi.

Cücenin hemen yanından gümüş renkli bir ışık huzmesigeçti ve ok iblisin geniş göğsüne saplanıp Bizmatec'in birkaçadım gerilemesini sağladı.

Cattibrie orada duruyor, hâlâ suyun içinde debeleniyor, yançevirdiği Taulmaril'i atış yapabilecek kadar uzun bir süresuyun dışında tutabilmek için yükseliyordu. Yay ile arışyapmak zaten başlı basma güç bir şeydi, ama kızın hedefibulması...

Bruenor, kadının tekrar nasıl yükseldiğini, imkânsızgörünen o yüksekliğe nasıl çıktığını anlayamadı. Tabii,Cattibrie'ın ayağını suyun içine batık duran bir buz kütlesinekoymuş olduğunu fark edene kadar. Kadın yükselip ölümcüloklarından birini daha fırlattı.

Bizmatec uludu ve sendeleyerek bir adım daha geriledi.

Cattibrie da neşeyle uludu, ama onun haykırışı içtendeğildi. İblisten intikamını bir nebze olsun alabildiği vebabasına yardım edebildiği için memnundu, ama bacaklarınındaha şimdiden uyuşmuş olduğunu, omzunun kanamayadevam ettiğini ve çok uzun süre bu dövüşte kalamayacağınıgörmezden gelemezdi. Etrafındaki kara ve soğuk sular, sonugelmiş kadını yiyip yutmak için sabırsızlıkla bekleyen bir avcıhayvan gibiydi.

Page 455: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Üçüncü atışı hedefi kaçırdı, ama yakın düştü ve Bizmatecaniden eğilmek zorunda kaldı. İblis vücudunu büküp eğildi,sonra alnını Bruenor'un hızla savrulan baltasının tam karşısınagetirmiş olduğunu fark edince gözleri dikkâte değer derecedegenişledi.

Patlayan darbe Bizmatec'i dizlerinin üzerine çökertti.Bruenor baltasını kopartırcasma çıkarttığında iblis bir şeyinsertçe çekildiğini hissetti.

Sonra bir darbe daha geldi ve yan tarafta glabrezununyardımına koşmaya çalışan maneleri gümüş kuyruklu bir okhakladı. Errtu şimdi neredeydi?

Derken üçüncü darbe indi ve Bizmatec'in ruhu, onu yüzyıllık sürgünü için Cehennem'e geri götürecek olan koridordahızla kayarken dünya sönmeye, kararmaya başladı.

Bruenor, glabrezudan geriye kalan kara dumanın içindenyenilenmiş bir hiddetle çıktı ve manelenn hızla incelensaflarına saldırarak Drizzt'e doğru yolunu açtı. Drowugöremiyordu, ama çeliğin çınlayışını, imkânsız bir hızlatekrar tekrar kılıca çarpan başka bir kılıcın sesiniduyabiliyordu.

Cattibrie'ı şöyle bir görmeyi başarabildi ve kalbi umutladoldu. Zira kızı bir şekilde Stumpet'in olduğu buz kütlesineulaşmayı başarmıştı "Haydi cüce," diye homurdandı Bruenorheyecanla. "Tanrını bul ve kızımı kurtar!"

Cattibrie debelenmeye devam ederken Stumpet hiçkıpırdamadı.

Page 456: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kadın, tıpkı babası gibi, savaş alanına doğru hızla, zarafetlebuzun üzerinde ilerleyen diğer bir iri sureti fark edemeyecekkadar meşguldü.

Errtu, mağara girişinin kısa bir mesafe gerisinden bütünbunları katıksız bir eğlence içinde izlemekteydi. Bizmatecyokluğa geri gönderildiğinde iblis bir şey kaybettiğimdüşünmedi, chasmeyi pek umursamıyordu ve maneler hiçumurunda değildi. Balorun canını bir tek, Drizzt ile çılgınlargibi mücadele etmekte olan Marilith sıkıyordu, çünkü Errtuonun drowu öldüreceğinden korkuyordu. Generalleri veaskerlerine gelince, yerlerine yenisi getirilebilirdi, hem dekolayca. Cehennem'de hevesle bekleyen iblisler kıtlıktadeğildi.

'O zaman bırakayım da yoldaşlar buzuldaki açık alandasavaşı kazansın,' diye karara vardı Errta Kadın çoktan savaşdışı kalmış, cüce ise yaralanmıştı. Ve Drizzt, her ne kadar iyidövüşse de kesinlikle yorulmaya başlıyordu. Drizzt mağarayagirdiğinde muhtemelen tek başına olacaktı ve yalnız başınahiçbir ölümlü, hatta bir drow elfı bile, kudretli balorunkarşısında duramazdı.

İblis gaddarca gülümsedi ve devam eden dövüşü izledi.Eğer Marilith çok fazla avantaj kazanırsa Errtu'nun arayagirmesi gerekecekti.

Crenshinibon da savaşı büyük bir ilgiyle izlemekteydi. Anadövüşe yoğunlaşmış olan kristal parçası, Cryshal-Tirith'inkapı eşiğine gelen düşmanların farkında değildi. Errtu'nunaksine, ziynet bu savaşın çabucak bitmesini, Drizzt iledostlarının daha mağaraya yaklaşamadan önce basitçe yok

Page 457: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

edilmelerini istiyordu. Crenshinibon bir alev huzmesi dahayollamak isterdi —şu anda dövüşe tutuşmuş olan drow dahasabit bir hedef olurdu— ama ilk saldırısı kristal parçasını fecişekilde zayıflatmıştı. Ayrıca anti-büyü safir taşıyla mücadeleside gücünü kurutmuştu. Crenshinibon sadece bu hasarın ensonunda iyileşeceğini umut edebilirdi.

Fakat şimdi...

Gaddar ziynet bir yol buldu. Errtu'nun zemine bıraktığı,mücevherden hücrenin içinde duran esir cüceye telepatikolarak seslendi.

Buz kütlesinin üzerinde duran Stumpet en sonunda hareketetti ve hiçbir şey anlamayan Cattibrie, rahibenin kendisineyaklaştığım fark edince umutla gülümsedi.

Cehennem'in asla son bulmayan savaşlarında, Marilithlerdiye bilinen iblisler generaller ve en iyi taktik ustaları olarakün salmışlardı. Ama Drizzt kısa süre içinde, yedi kolluyaratığın hareketlerinin birbirileriyle o kadar da uyumluolmadığını fark etti. Marilith'in hamleleri farklılıkgöstermiyordu, bunun sebebi ise altı ayn kılıcı uyum içindesavurmaya çalışan herkesin çekeceği zorluktu.

Ve böylece drow daha iyi dövüşüyordu, fakat yaptığısavuşturmaların ardından kolları uyuşup karıncalanmaktaydı.

Parıltı, sola, sola ve sağa giderek, yukarı aşağı savrulandiğer palanın hareketlerine uyum gösterdi ve Marilith'inkuyruğu, tahmin edildiği gibi, savrularak geldiğinde Drizzthavaya sıçramakta çabuk davrandı.

Page 458: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

İblis bir kez daha gözden kayboldu ve Drizzt hızla arkasınıdönmeye karar verdi. Fakat Marilith'in onun bunu yapmasınıbekleyeceğim fark edince, dosdoğru ileri saldırdı ve yaratıktam olarak az önce durduğu yerde tekrar belirdiğinde Drizztona şiddetli bir darbe indirdi.

"Ah, oğlum benim,'' dedi Marilith, beklenmedik bir şekilde,geri çekilerek.

Bu, Drizzt'in duraksamasına sebep oldu. Ama hâlâ hazır birşekilde yere sinmiş duruyordu ve yanına yaklaşan iki maneyeçifte darbe indirip onları gaz bulutuna dönüştürebilmeyibaşardı.

"Ah, oğlum benim," dedi iblis yine, cefakâr drowun çok iyitanıdığı bir sesle. "Bu suretin ötesini göremiyor musun?" diyedevam etti düşman.

Drizzt derin bir nefes aldı, Marilith'in sol göğsüne açtığıderin, kanayan yarığa bakmamaya çalıştı ve aniden acabaahmakça saldırıp saldırmadığını düşündü

"Ben Zaknafein'im," diye devam etti. "Errtu'nun birnumarası bu, beni sana karşı savaşmaya zorlamak için... tıpkıMatron Malice'in Zin-carla yoluyla yaptığı gibi!"

Bu sözler Drizzt'in afallamasına, ayaklarının birbirinedolaşmasına sebep oldu. Yaratık yavaş yavaş şekildeğiştirmeye, altı kollu bir canavardan yakışıklı bir erkekdrowa dönüşmeye başladığında Drizzt'in dizleri büküldü.Drizzt bu erkek drowu çok iyi tanıyordu.

Page 459: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Zaknafein!

"Errtu senin beni yok etmeni istiyor," dedi yaratık. Marilithyüzünde belirecek sırıtışı sakladı. Bu oyunu oynamak içinDrizzt'in düşüncelerine sızmıştı ve her adımda Drizzt'inöncülük etmesine izin vererek o düşüncelerin gittiği yolutakip etmişti. Bunun balorun bir numarası olduğunu iddiaettiği anda Drizzt, Matron Malice'i düşünmüştü, artık herkimdiyse ve Zin-carla'yı, artık her neydiyse. Marilith buoyunu oynamak için hazırdan da öteydi.

Ve işe yarıyordu! Drizzt'in palaları aşağı indi. "Savaşonunla, baba!" diye haykırdı Drizzt. "Özgürlüğünü ondankazan, Malice'e yaptığın gibi!"

"Çok güçlü," diye yanıtladı Marilith. "O..." Yaratıkgülümsedi ve ellerindeki iki kılıcı aşağı sarktı. "Oğlum!" diyegeldi sakinleştirici, tanıdık ses.

Drizzt neredeyse bayılacaktı. "Cüceye yardım etmeliyiz,"dedi, onun hakikaten Zaknafein olduğuna ve babasınınErrtu'nun zihinsel pençelerinden kurtulmayı başaracağınainanmaya gönüllüydü.

Drizzt buna inanmaya gönüllüydü, ama bunun gibi alevyaratıklarını yok etmek için yaratılmış olan palası kesinlikledeğildi. Pala, Marilith'in yarattığı illüzyonu "göremiyor" vesakinleştirici sesi duymuyordu.

Drizzt yana, Bruenor'a doğru bir adım atmıştı ki, kılıcınhâlâ nabız gibi atmaya devam ettiğini, hiç azalmayanaçlığının dinmemiş olduğunu fark etti. Ayaklarını düzgün bir

Page 460: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

şekilde yere sabitleyebilmek için bir adım daha attıktan sonrababasının illüzyonunun üzerine atıldı ve hiddeti iki kat arttı.

Marilith hızla doğal suretine geri döndüğünde Drizzt'i gerikalan beş kılıç karşıladı ve dövüş yeniden başladı.

Drizzt doğuştan gelen büyüsüne başvurarak iblisi morumsuperi ateşiyle aydınlattı, ama Marilith gülümsedi ve büyülüenerjiyi defederek tek bir düşüncesiyle alevleri söndürdü.

Drizzt arkasından gelen tanıdık sürtünme sesini duydu vederhâl hem kendisinin, hem de yaratığın üzerine zifiri birkaranlık küresi yerleştirdi.

Marilith onunla alay etti. "Göremediğimi mi sanıyorsun?"diye neşeyle kükredi iblis. "Karanlığın içinde senden uzunyaşadım, Drizzt Do'Urden!"

İblisin ardı arkası kesilmeyen saldırıları, sözlerini doğrulargibiydi.

Bir kılıç palaya çarpıp çınladı, tekrar palaya çarptı, tekrarpalaya çarptı ve...baltaya çarptı.

Yaratık ne olduğunu bir saniyeliğine anlayamadı, ki buölümcül bir tereddüttü. Aniden önünde duran kişinin Drizztdeğil, drowun cüce müttefiki olduğunu fark etti! Ve eğerBruenor önündeyse...

Marilith, kendisini güvenli bir yere ışınlamayı düşünerekdoğal yeteneğine bir kez daha başvurdu.

Page 461: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Fakat Drizzt'in darbesi daha önce indi ve kana susamışpalası Marilith'in omurgasına daldı.

Derken drowun karanlık küresi kayboldu ve iblisin önündeduran Bruenor, Drizzt'in palasının ucu Marilith'in göğsündendışarı çıktığında çılgınlar gibi uludu.

Pala, iblisin yaşam gücüyle beslenirken, metal yeri vekabzası üzerine enerji dalgaları yayılırken Drizzt onu ttıtmayı,hatta bir iki kez bükmeyi başardı.

Marilith lanet üstüne lanet yağdırdı. Bruenor'a saldırmayaçalıştı, ama o gaddar ve lânetli kılıç onun hayat gücünü emipkuruturken kollarını kaldırmayı başaramadı. Marilithanidettaaha soyut bir hal almıştı, bedeni eriyip dumanlı birhiçliğe dönüşüyordu.

Drizzt Do'Urden’e binlerce işkence dolu ölüm sözü verdi,bir gün intikamını feci şekilde almak için geri döneceğini vaatetti.

Drizzt bu hikâyeyi dahâ önce de duymuştu.

"İçeride daha fazlası ve daha kötüleri var," dedi Drizzt,Bruenor'a, Marilith'in işi bittiğinde.

Bruenor omzunun üzerinden çabucak geriye baktı veStumpet'in, yerde debelenen kızma yaklaşmakta olduğunugördü —ki cüce bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyordu.Bruenor'un kızı için yapabileceği başka bir şey yoktu. "Haydigidelim öyleyse!" diye kükredi cevap olarak.

Page 462: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Sadece birkaç tane mane kalmıştı —buzulun arkatarafından bu yana doğru daha fazlası geliyordu— ve dostlaryan yana hücuma geçtiler.

Karşılarına çıkan yetersiz direnişi paramparça ederekyardılar ve mağaranın içine sertçe, hızla girdiler. Orada onlarıen son mane grubu bekliyordu ve onlar da derhâl yokedildiler.

Yol arkadaşlarının yanındaki tek ışık Drizzt'in kılıçlarındangeliyordu. Parıltı alışılageldik mavi rengiyle ışıldıyordu,diğeri ise daha canlı ve daha değişik bir mavi tonundaparlamaktaydı.

Mağara, içeriden daha geniş görünüyordu. Giriş kısmınınardındaki zemin dik bir şekilde meyledip derinliğiarttınyordu, fakat mekân sarkıt ve dikitlerle doluydu.Dikitlerin çoğu üzerinde durdukları zeminden, şimdi ikilininon metre yukarısında bulunan tavana kadar uzanıyordu.

Dövüş bittiğinde Drizzt, duvarın karşısındaki yolu, kalınbir buz kütlesinin etrafindan dolaşıyormuş gibi görünen biraçık alana çıkan dik yokuşu işaret etti.

Sivri çıkıntılarla dolu zeminde ilerlemeye başladılar, amamanyakça bir kahkaha işittiklerinde duruverdiler. Errtu belirdive kudretli balor yok edici ateşini saldığında soğuk, yerinisıcağa bıraktı.

Bu, basit bir hafife alma vakasıydı. Chasmenin maddedünya hakkında bilgisi vardı, daha evvel burada bulunmuştu

Page 463: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

ve burada yaşayan yaratıklardan ne beklemesi gerektiğinibiliyordu.

Ama Guenhwyvar madde dünyadan değildi ve normal birkedinin çok üzerindeydi. Chasme, kendisinin güvende olacakkadar yüksekte durduğunu düşünerek ikilinin üzerine saldırdı.Kudretli kedi dosdoğru yukarı sıçrayıp sadece bir saniyeiçinde on metre yükseldiğinde ve iri pençelerini yaratığınböceğimsi vücuduna kanca gibi geçirdiğinde, iblisin yaşadığışaşkınlık hakikaten de büyüktü.

İkisi bir yığın halinde aşağı düştüler. Guenhwyvar arkabacaklarıyla çılgınlar gibi tırmıklıyor, ön pençeleriyle sıkıcatutunuyor ve güçlü çenesinin tüm kuvvetiyle ısırıyordu.

Regis yuvarlanan ikiliye baktı ve yardım etmek içinyapabileceği pek az şey olduğu sonucuna vardı. Art ardaGuenhwyvar'a seslendi, derken etrafına bakmıp manelerdenbazılarının hızla geri döndüğünü, bu sefer onlara yaklaşmakiçin çıkıntının üzerinden aştıklarım gördü.

"Acele et Guenhwyvar!" diye haykırdı buçukluk ve panterde aynen bu dediğini yaparak yok edici tanıklarını iki katınaçıkarttı.

Derken Guenhwyvar, yerde tek basma kaldı ve hızladağılan kara dumandan uzaklaştı. Kedi derhâl Regis'in yanınageldi ve kapıya doğru ilerlemeye başladı, ama aklına anidenbir fikir beliren Regis kediyi durdurmak için onu sertçeçekiştirdi.

Page 464: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Üst katta bir pencere var!" diye açıkladı buçukluk, zirakulenin muhafizlanyla dövüşerek yolunu açmayı hiçistemiyordu, ki fark ettiği üzere bu muhafizlara Errtu da dahilolabilirdi. Bunun umutsuz bir ihtimâl olduğunu biliyordu, ziraCryshal-Tirith'in üst karındaki pencere sıklıkla başka bir yereaçılan bir boyut kapısı olurdu, tıpkı kulenin normal girişininveya çıkışının olduğu gibi.

Guenhwyvar, onun gösterdiği alanı hızla taradıktan sonrayönünü değiştirdi. Ayaklarını ona yetişecek kadar hızlıhareket ettiremezse kediyi yavaşlatacağını düşünen Regisçabucak panterin sırtına zıpladı.

Guenhwyvar koni şeklindeki tepenin yamacından yukarıtumandı.

Patilerini karın içine saplayıp bacaklarını tüm gücüylehareket ettiren panter, nispeten daha düz olan bir alana geliphız kazandı ve kulenin küçük penceresine doğru sıçradı.

İkili, Crenshiniborfun duvarına sertçe çarptı. Her nasılolduysa Regis panterin üzerinden aşıp vücudunu darpencereden içeri sokmayı başarmıştı. Sertçe zemineçarptıktan sonra geriye yuvarlandı ve en sonunda sırtını birduvara yaslayıp durdu. Guenhwyvar'a, yanına gelmesi içinseslenmeye davrandı.

Ama kedinin kükrediğini ve kulenin yanından uzaklaştığınıişitti.

Panter hızla efendisinin yardımına koşuyordu.

Page 465: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Böylece Regis, küçük odanın içinde kristal parçasıylayüzleşmek üzere yalnız başına kalmıştı.

"Harika," dedi ödü patlayan buçukluk keyifsizce.

BÖLÜM 27

ÇÖZÜM

Drizzt ile Bruenor, Errtu ile karşı karşıya kaldıklarıelverişsiz koşullann hızla farbna vardılar. İblisin alevleriyükselip buz mağarasını sırılsıklam bir bataklığa çeviriyordu.Tavandan iri kütleler düşüyor ve dostları kenara kaçıpçekilmeye zorluyordu. Soğuk sular hareketleriniağırlaştırıyordu.

Daha da kötüsü, büyük balor ikisinden her ne zamanuzaklaşsa, yani şeytani alevini geri çekse, Drizzt ileBruenor'un etrafındaki sular yeniden donmaya başlayıp onlarıyavaşlatıyordu.

Bütün bu çetin sınav sırasında, kudretli Errtu'nun alaycıkahkahasını işittiler.

Page 466: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Seni öyle işkenceler bekliyor ki, Drizzt Do'Urden!" diyeböğürdü iblis.

Drizzt arkasından gelen ani şıpırtıyı duydu, bir andayoğunlaşan ısıyı hissetti ve iblisin büyüsünü kullandığını,dramın hemen arkasında belirmek için kendisim ışınladığımanladı. Drizzt dönmeye davrandı, darbeden kaçabilecek kadarhızlıydı, ama iblis yıldırımdan kılıcını basitçe dramınarkasında suya batırdı ve kılıçtan yayılan elektrik enerjisiDrizzt'in tüm kaslarını çarptı.

Şeytani kılıcı başka bir şok dalgası, başka bir elektrikenerjisi yaydığında iblis daha da yüksek sesle güldü. Enerjiakımı, Drizzt'in palasından geçip vücuduna yayıldı vedizlerini öyle bir acı verecek şekilde çarptı ki, drow dengesinikaybetti ve bilincim yitirecek gibi oldu.

Bruenor'un kükrediğini ve paldır küldür yanına gelirkençıkardığı 'floş' seslerini duydu. Drizzt cücenin orayazamanında varamayacağını fark etti. Errtu'nun ani saldırısıonu mağlup etmişti.

Ama iblis aniden kayboldu, öylece yok olda Drizzt'in neolduğunu anlaması sadece bir saniyesini aldı: Errtu onlarlaoyun oynuyordu! İblis, Drizzt'ten intikamını almak için buncasenedir beklemişti ve şimdi gaddar balor kesinlikleeğleniyordu.

Drizzt tekrar ayağa kalktığı sırada Bruenor kayarak onunyanına geldi. İkili, Errtu'nun uzaktan gelen alaycı kahkahasınıbir kez daha duydu.

Page 467: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Dikkatli ol, iblis istediği her yerde belirebilir," diye uyardıDrizzt ve daha bu sözleri bitirmeden, bir kamçının saklayışınıve cücenin acı feryadını duydu. Bruenor ayaklarına dolanankamçıyla çekilirken Drizzt döndü.

"Ah, ne demezsin!" dedi cüce, Errtu onu çekip Drizzt'tenuzaklaştırırken kendisini saldırı durumuna getirebilmek içinçılgınlar gibi debelenerek.

Bruenor o sırada başının ne kadar büyük bir belâdaolduğunu fark etti. Çünkü geriye dönüp baktığında önündeyükselen, buzlan eritip suya dönüştürürken cızırdayıpfokurdayan alev duvarını gördü. Onun arkasında duran Errtucüceyi kamçısıyla çekiyor ve gaddarca sırıtıyordu.

Drizzt vücudundaki tüm gücün çekildiğini hissetti;Errtu'nun kendisine nasıl işkence etmeye niyetli olduğunuşimdi anlamıştı. Bruenor'un sonu gelmişti.

Regis bunu bilmiyordu, ama Cattibrie'ı kurtaran tek şey,kendisinin Crsyhal-Tirith'in en yüksek katındaki küçük odadabulunuyor olmasıydı.

Stumpet, buz kütlesinin kenarındaki kadına yakındı.Cattibrie'm dehşetle fark ettiği üzere, cüce onun uyuşmuşbedenini buz kütlesinin kenarından yukarı çekmesine yardımetmedi, bunun yerine onu itip tekmelemeye, buzun üzerindenayırıp suyun içine geri düşürmeye çalıştı.

Cattibrie elinden geldiğince direndi, ama basacağı sert birzemin olmadığı ve bacakları tamamen uyuşmuş olduğu içinmücadeleyi kaybetmek üzereydi.

Page 468: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ama derken Regis kulenin içine girdi ve kristal parçasınınStumpet'i hüküm kıskacından serbest bırakıp karşısında duranyeni tehdide odaklanması gerekti.

Stumpet mücadele etmeyi bıraktı ve kıpırtısız durdu.Cattibrie, cücenin hareketsiz kaldığını anlar anlamazStumpet'in gürbüz bacaklarından birisini sıkıca kavradı vecücenin vücut ağırlığını kullanarak kendisini sudan dışarıçekti.

Kayda değer bir uğraşın ardından, sallanarak ayağakalkmayı başardı. O sırada Drizzt ile Bruenor mağaranın içinegirmişti. Ama hâlâ atış yapması gereken bir grup mane vardı,ki bunlara suyun içine atlayıp debelenerek yüzen, Cattibrie veSrumpet'in bulunduğu yerle aralarındaki mesafeyi azar azarkapatmakta olan bir grup da dahildi. Görebildiği en sondüşmanlar bunlardı.

Taulmaril yukarı kalktı.

Bruenor tüm gücüyle direniyordu. Yok edilmiş bir dikittenarta kalan çıkıntıya elini attı, ama buzdan nesne cüceninsıkıca tutunamayacağı kadar kaygandı. Zaten —iri ve güçlü—Errtu onu çekerken bunun bir yararı olmazdı. Ayaklan iblisalevine girdiğinde cüce acıyla haykırdı.

Drizzt öyle hızlı koştu ki, ayaklan kaydı. Fakat hareketetmeye devam edip dizlerini büktü ve sertçe zemine çarptı.Drow hissettiği acıyı hiç umursarmyordu. Bruenor'un onaihtiyacı vardı ve önemli olan tek şey buydu. Tüm hızıylakoşturdu, buzlu bataklığın arasında ayağını basabilecek uygunbir zemin buldu ve ileri sıçrayıp kayarak dosdoğru hücum etti.

Page 469: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kolunu uzatti ve buz gücüyle yapılmış palasını ileridetutarak kılıcın kıvrımlı metal kısmını dostunun yanma getirdi.

O bölgede Errtu'nun alevleri sönüverdi, palanın büyüsüyledefedildi.

İki dost da ayağa kalkmaya çalışıyordu ve balor bir yandanalay ederek yıldınm kılıcını sulu buzun içine sapladığındaikisi de elektrik şokuyla geri uçtular.

"Evet, bir erteleme!" diye böğürdü iblis. "Aferin, DrizztDo'Urden, ahmak drow. Hazzımı arttirdın ve bunun için—"

İblisin cümlesi bir homurtuyla son buldu. Zira Guenhwyvaruçarak gelmiş, Errtu'ya sertçe bindirmiş ve dengesini bozarakonu kaygan zemine devirmişti.

Drizzt ayağa kalkıp saldınya geçti. Bruenor, kendisiniiblisin kamçısının kayışlanndan kurtarmak için hızla uğraşvermekteydi.

Guenhwyvar da çılgınlar gibi tırmıklıyor, ısınyor,pençeliyordu.

Errtu bu kediyi tanıyordu, Drizzt'in onu sürgüne yolladığısavaşta panterle dövüşmüştü ve balor, hayvanın kısa süreiçinde drowun yardımına yetişeceğini tahmin etmediği içinkendisini ahmak gibi hissediyordu.

'Fakat bu hiç sorun değil,' diye sonuca vardı Errtu ve güçlükaslarını sertçe gererek kediyi üzerinden silkeleyip fırlattı.

Page 470: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt hamle yaptı ve kana susamış palası iblisin göbeğinedoğru dalışa geçti.

Errtu'nun yıldınm kılıcı aşağı inip palayı savuşturdu ve busavuşturmanın kendisi de başlı başına bir saldırıydı. Ziraelektrik enerjisi bir silahtan diğerine ve en sonunda Drizzt'eakarak onu geri püskürttü.

Derken hızla Bruenor saldırdı ve cücenin baltası Errtu'nunbacağını sertçe kesti. İblis, kükreyerek cüceye vurdu veBruenor geriye doğru uçtu.

İblisin köselemsi kanatları açıldı ve Errtu havayayükselerek güçlü dostların ulaşamayacağı bir yere çıktı.Guenhwyvar yine sıçradı, ama Errtu, tıpkı Glabrezu'nunCattibrie'a yaptığı gibi, panteri telekinesis büyüsüyleyakalayıp havada tuttu.

Yine de Guenhwyvar, aldıkları yaralar ardındantoparlanmakta olan Drizzt ile Bruenor'a yardımcı oluyor,iblisin hatırı sayılır büyülerini meşgul ediyordu.

"Babamı serbest bırak!" diye haykırdı Drizzt.

Errtu ona güldü ve erteleme zamanı sona erdi. Errtu'nunbüyüsü panteri kenara savurdu ve iblis tüm gazabıyla tekrarsaldırdı.

Küçük bir odaydı, muhtemelen dört metre çapmdaydı vekulenin en yüksek noktasına uzanan kubbeli bir tavanı vardı.Odanın tam ortasında, Crenshinibon, kristal parçası, kulenin

Page 471: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kalbi, havada asılı duruyordu ve sanki canlı bir varhkmış gibipembe-kırmızı bir ışıkla nabız gibi atıyordu.

Regis hızla etrafına bakındı. Yerde duran küçük kutuyu —onu bir yerden tanıyordu, ama nereden tanıdığını hemençıkaramadı— ve mücevherli yüzüğü gördü. Ama buçuklukonların öneminin ne olduğundan emin değildi.

Ve bunu düşünüp taşınacak zamanı da yoktu. Kessel'inölümü ardından Regis, Drizzt ile detaylı bir şekildekonuşmuştu ve drowun kuleyi mağlup etmek için kullandığıtekniği öğrenmişti; Drizzt kristal parçasının üzerini unlakaplayarak onu yenmişti. Şimdi buçukluğun yanında da unvardı ve emin adımlarla yürürken çantasından keseyi çıkarttı.

"Uyku vakti," diye alay etti Regis. Neredeyse doğrusöylemişti, ama kastettiği manada değil. Zira neredeysederhâl bilincini yitirdi. Buçukluk ve Drizzt hata yapmışlardı.Yıllar önce Bryn Shanderin dışındaki çayırda bulunan kulede,Drizzt, Crenshinibon'un kendisini değil, kristal parçasınınsayısız suretlerinden birisinin üzerini kaplamıştı. Ama şu andakulenin kalbi, bilinçli ve güçlü bir ziynet olan esas kristalparçasıydı. Kristalden yükselen bir enerji dalgası, serpişmekteolan unlan dağıttı, buçukluğun ellerindeki keseyi yaktı vebuçukluğu uzaktaki duvara doğru sertçe fırlattı.

Böylece bu zayıf saldın savuşturulmuş oldu.

Odadaki gizli kapılardan birisi açıldığından, afallamış olanbuçukluk daha da yüksek sesle inledi. İçeriye trollerin leşkokusu sızdı. Bunun ardından, sivri pençelere, çürük yeşili

Page 472: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

renginde kauçuk gibi bir deriye sahip olan iri ve geniş bir elgöründü.

Cattibrie uzuvlarını zar zor hissedebiliyordu, kontroledemediği dişleri takırdıyordu ve her ne kadar acı hissetmiyorda olsa, yay kirişinin parmaklarını derinden kesmekteolduğunu biliyordu. Babası ve Drizzt için devam etmeliydi.

Genç kadın, kaskatı kesilmiş duran Stumpef ten destekalarak kendisini sabitleştirdi ve bir ok atarak mağara girişineen yakın duran iblisi alaşağı etti. Tılsımlı sadağı kendisinesonsuz cephane sunan Cattibrie tekrar tekrar ateş etti. Buzdansahilin üzerindeki mane saflarının çoğunu yok etti veçıkıntının kenarından gelenleri de aşağı düşürdü. Hızla koşankediyi fark edemediğinden, neredeyse Guenhwyvafı davuracaktı. Kudretli panter hızla mağaranın içine daldığında,Cattibrie'ın kalbi umutla doldu.

Kısa süre içinde manelerden geriye kalanlar yalnızca sudadebelenen ve Cattibrie'a doğru hızla yüzenlerdi. Cattibrieçılgınlar gibi ok atıyordu —atışlarından çoğu hedefibuluyordu— ama manelerden birisi buz kütlesinin üzerineçıkmayı başardı ve koşarak hücum etti.

Cattibrie, kabzasına kadar buzun içine gömülmüş olankılıcına baktı ve ona zamanında yetişemeyeceğini anladı.Bunun yerine yayım bir sopa gibi kullanarak iblisin suratınasertçe vurdu.

Dengesini yitiren rezil yaratık kayarak geldi ve ikisi dövüşebaşladıkları anda Cattibrie çirkin iblisin burnuna kafa attı.Yayının ucu havaya kalkarak yaratığın sarkık çenesinin altına

Page 473: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sertçe gömüldü ve üzerinden sıvılar akan derisine battı.Yaratık infilak ederek zehirli bir gaz bulutu halini aldı, amaişini yapmıştı. Koşarak gelen iblisin devinimi, aniden belirenzehirli duman bulutuyla birleşerek Cattibrie'ın gerilemesineve cücenin yanından geçip suya düşmesine sebep oldu.

Su yüzeyine çıkıp nefes aldı ve hissedemediği kollarınıçırpmaya başladı. Artık bacaklan işe yaramaz haldeydi. Hernasılsa buz kütlesinin kenanna tutunmayı ve parmaklarınıküçük bir yarığa geçirmeyi başardı, zira gücünün çoktantükenmiş olduğunu biliyordu. Stumpet'e seslenmeye çalıştı,ama ağzındaki kaslar bile zihninin verdiği emirlere tepkivermiyordu.

Cattibrie, görünüşe bakılırsa iblisleri atlatmıştı, amaBuzyeli Vadisi'nin, yani hayatinin büyük bir kısmı boyuncayuvası olarak adlandırdığı bu toprakların doğal unsurlarıtarafından yok edilecekti.

Bütün dünyası hızla soğurken kaderin bu tuhaf cilvesinigözden kaçırmadı.

Odaya giren iki canavar arasında daha iri olan üç metreliktrol, buçukluğu havaya kaldırıp rengi atmış yüzüne bakarkenRegis'in sırtı kavisli tavana sürtündü "Sindi sen benimmiideme inicen!" diye ilan etti korkunç yaratık, dikkâte değerboyuttaki ağzını genişçe açarak.

Trolün konuşabiliyor olması gerçeği Regis'in aklına birfikir, çaresiz bir umut ışıltısı getirdi.

Page 474: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Bekle!" dedi yaratığa, tuniğinin altına elini atarak. "Sanasunacağım bir hazinem var." Ve buçukluğun değerlipendantifi dışarı çıktı. Hipnotize edici muhteşem yakut taş,ürken ve aniden meraklanan trolün gözlerinden sadece birkaçsantim ötede zincirinin ucunda sallanıyordu.

"Bu sadece bir başlangıç," diye kekeledi Regis, doğaçlamayaparak, bir şeyler uydurmaya çabalayarak. Zira başarısızolmasının doğuracağı sonuçlar ortadaydı. "Bunlardan yığınlavar —bak ne kadar muhteşem bir şekilde dönüyor, gözünüalıyor..."

"Hadi be, yaratıl yiyon mu, yemiyon mu?" diye sorduikinci trol, ilk trolü sertçe dürterek. Ama o trol, efsunla sıkısıkıya yakalanmıştı ve daha şimdiden bulduğu ganimetiyoldaşıyla paylaşmak istemediğini düşünmeye başlamıştı.

Bu sebeple iğrenç yaratık, Regis'in bir sonraki tavsiyesineuymaya gayet hazırdı. Buçukluk kayıtsızca diğer trole baktıve şöyle dedi, "Öldür onu."

Regis sertçe yere düştü ve İM trol vahşi bir güreşetutuştukları sırada neredeyse canavarlann ayaklan atındaezilip kalacaktı. Buçukluğun hızlı hareket etmesi gerekliydi,ama ne yapacaktı? Oradan yuvarlanarak uzaklaştığındamücevherli yüzüğün —ki yüzüğü hemen cebine indirdi— veaniden tanıyıverdiği boş, açık kutunun önüne geldi.

Regis ile yoldaşlan, Mithril Salonunun altındaki tünellerdeşeytani Matron Baenre ile karşılaştıklannda, glabrezununelinde taşıdığı kutuydu bu, yani bütün büyüleri çalıpgötürmüş olan o kara safir taşı içinde banndıran kutu.

Page 475: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Regis kutuyu yerden aldı ve güreşen trollerin yanındanhızla geçerek kristal parçasına doğru koştu. Derken aklına birsel gibi zihinsel görüntüler doluştu ve neredeyse dizlerinibükecekti. Tehlikeyi sezen şuurlu ziynet, buçukluğun zihninegirdi ve zavallı Regis'e baskıyla hükmetmeye başladı.

Regis ilerlemek istiyordu, gerçekten bunu yapmakistiyordu, ama ayakları ona itaat etmiyordu.

Derken, ilerlemek istediğinden dahi o kadar eminolmadığını anladı.

Regis bir anda, kristal parçasını, o güzel ve muhteşem eserineden yok etmek istediğini düşünmeden edemez hale geldi.Ziyneti kendi çıkarına kullanabilecekken, dilediği her şeyiyaratan Crenshinibon'un yok edilmesini neden isteyecekti?

Hem Drizzt ne bilirdi ki?

O noktada, her ne kadar aklı karışmış ve neredeysekaybolmuş biri olsa da, buçukluk kendi yakut taşını gözleriönüne kaldırmayı akıl etti.

Regis derhâl kendisini nesnenin derinliklerine doğru dönedöne giderken, git gide derine gömülen kırmızı parıltılarınarasında yüzerken buluverdi. Çoğu kimse bu tılsımın içindekaybolup giderdi, ama orada, mücevherin hipnozunun enderin yerinde, Regis kendisini buldu.

Pendantifm zincirini bırakıp ileri atıldı ve kristal parçasıölümcül bir enerji dalgası saldığı anda Regis koruyucu kutuyuCrenshinibon'un üzerine kapadı.

Page 476: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kutu, nesneyi ve saldırısını yuttu. Regis ise, kristalparçasını havada durduğu yerden çekip almış oldu.

Kristal parçasının devasa sureti olan kule derhâl sarsılmayabaşladı.

Bunlar ölüm sancılarının ilk gümbürtüleriydi.

"Ah hayır, yine mi?" diye mırıldandı buçukluk, zira bütünbunları daha önce de yaşamış ve sadece Guenhwyvafmyardımıyla kurtulmayı başarmıştı. Ve Drizzt'in kurtulmasınısağlayan şey ise...

Regis pencereye doğru döndü ve pervazına sıçradı.Arkasını dönüp, yuvaları olan kule sarsılırken dövüşmeyikesip birbirine sarılmış kalmış halde duran trollere baktı. İkiside aynı anda döndüler ve gülümseyen buçukluğa baktılar.

"Belki başka bir gün," dedi Regis onlara ve sonra aşağıbakmadan dışarı atladı. Yedi metre düştü, buzul konisininyanına çarptı ve çılgınlar gibi sekip yuvarlanarak kaydıktansonra aniden, sarsılarak buzlu karın üzerinde duruverdi.Kristal kule yıkıldı, afallayıp berelenmiş buçukluk ise irimoloz yığınları tarafından ezilmeyi kıl payıyla atlatmıştı.

Buzulun üzerinde meydana gelen sarsıntı, mağaranıniçindeki dövüşü kısa bir süre için durdurdu. Kudretli tanarritarafından fena halde tartaklanan dostlar için geçici birertelemeydi bu. Ama mağara duvarının yanında duran zavallıBruenor, ayağının altında açılan geniş bir yarığın içine düştü.Kırılan buz çatlağı çok derin olmasa bile —Bruenor'un bel

Page 477: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hizasına geliyordu— sarsıntılar sona erdiğinde, cüce kendisiniyarığın içine sıkışmış bir halde buldu

Crenshinibon'un yok oluşu, Errtu'nun güçlerini hiçzayıflatmadı ve kulenin çöküşü yalnızca balorun hiddetinikörüklemeye yaramıştı.

Guenhwyvar tekrar sıçrayarak üzerine atıldı, ama ibliskudretli kılıcıyla kediyi şişledi ve güçlü ellerinden sadecetekiyle onu havada tuttu.

Errtu sakince yaklaşırken ve panter ıstırap içinde gürleyipbeyhude yere kurtulmaya çabalarken, erimiş buzların üzerinediz çökmüş olan Drizzt olan biteni sadece dehşetleizleyebiliyordu. Bitmişti, Drizzt bunu biliyordu. Her şey anive feci bir son bulmuştu. Kazanamazdı. Guenhwyvar'm okılıçtan kurtulabilmesini diledi, eğer kedi bunu başarırsa,Drizzt onu Bruenor'un yanma gönderip yuvasına yollayacaktı.Cüceyi de kendisiyle beraber astral yuvasının nispeten dahagüvenli olan diyarına götürebileceğini umuyordu.

Ama bu olamazdı. Guenhwyvar yeniden kıpırdandı vegevşeyip yığılarak gri bir duman bulutu halini aldı. Maddebedeni mağlup edilmiş ve Ana Madde Düzlem'denkovulmuştu.

Drizzt heykelciği çıkarttı. Kediyi birkaç gün boyunca geriçağıramayacağını biliyordu İblisin alevi yaklaştığında vegüvenilir kılıcı tarafından söndürüldüğünde çıkan tıslamasesini duydu Kafasını heykelcikten kaldırdı ve sadece birbuçuk metre ötesinde kule gibi yükselen, sırıtan Errtu'yabaktı.

Page 478: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Ölmeye hazır mısın, Drizzt Do'Urden?" diye sordu iblis."Baban bizi görebiliyor, bunu biliyorsun. Senin benimellerimde yavaş yavaş ölmenden kim bilir nasıl acıduyacaktır!"

Drizzt onun sözlerinden şüphe etmiyordu ve hiddeti doruknoktasına çıkmıştı. Ama ona faydası olmayacaktı, bu seferdeğil. Üşümüştü,

bitkindi, keder içindeydi ve yenik düşmüştü. Bunubiliyordu.

Errtu'nun sözleri yan yarıya doğruydu Mağaranın yukarıbölümündeki kısmen saydam buz duvarının arkasında duranesir, Drizzt'in palaları ve Errtu'nun etrafındaki turuncu alevlertarafından aydınlatılan bu sahneyi hakikaten de görebiliyordu.

Beyhude yere duvarı tırmalamaktaydı. Birçok yıldırhaykırmadığı gibi haykırıyordu.

"Ve kedin benim için ne kadar da hoş bir evcil hayvanolacak," diye alay etti Errtu.

"Asla," diye hırladı drow ve sadece içgüdüsüyle hareketederek heykelciği tüm gücüyle mağara girişine doğru fırlattı.Nesnenin suya düşme sesini duymadı, ama denize ulaşacağıkadar uzağa fırlatmış olduğundan emindi.

"İyi yaptın dostum," dedi yan tarafta duran Bruenor acı acı.

Errtu'nun sırıtışı, yerini hiddetle buruşan bir surata bıraktı.Ölümcül kılıç havaya yükseldi, Drizzt'in savunmasız başının

Page 479: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

tam üstünde durdu.

Drow, darbeyi önlemek için Parıltı'yı kaldırdı.

Tam o anda, döne döne uçan bir çekiç balora sertçe çarptıve bunun ardından yürekten bir haykırış duyuldu, "Tempus!"

Kierstaad korkusuzca mağaranın içine daldı, Drizzt'inpalasının Errtu'nun alevlerini söndürdüğü yerden kayarakgeçti ve tanar'rinin tam önüne geldi. Bu sırada uluyarakAegis-fang'e sesleniyordu. Kierstaad çekicin efsanesinibiliyordu, ellerine geri döneceğinden haberdardı.

Ama geri dönmedi. Çekiç, iblisin yanında durduğu yerdenkayboldu, fakat Kierstaad’ın anlayamadığı bir sebeptendolayı, silah barbarın bekleyen ellerinde yeniden belirmedi.

"Geri dönmeliydi!" diye itiraz içinde haykırdı, bunu dahaçok Bruenor’a söylemişti. Derken iblisten bir tokat yiyenKierstaad havaya yükseldi. Bir buz yığınına sertçe çarpıpaşağı yuvarlandı ve inleyerek sulu zemine düştü.

"Geri dönmeliydi," dedi bir kez daha, bilincini yitirmedenönce.

Aegis-fang, Kierstaad'a geri dönememişti, çünkü hakkıylakendisine sahip olan kişinin ellerine dönmüştü; buz duvarınınarkasından bütün dövüşü izlemekte olan Beornegar oğluWulfgar'ın ellerine. Altı uzun yıl boyunca Errtu'nun esiri olankişi Wulfgar idi.

Page 480: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Silaha dokunmak Wulfgar'ı değiştirdi, onu oğlu gibi sevenbir cüce tarafından onun için yapılan bu savaş çekicinitanımasıyla birlikte eski kişiliğini bir nebze olsun geri verdi.O anda çok şey hatırladı, eskiden sahip olduğu ve oumutsuzluk yıllarında zorunluluktan dolayı kendisiniunutmaya zorladığı birçok şeyi anımsayıverdi.

Güçlü barbar gerçekten de duygulara boğulmuştu, ama acilihtiyacı unutacak kadar çok değil. Tanrısı Tempusün isminihaykırdı —o ismin dudaklarından çıkışını tekrar duymak nekadar güzeldi!— ve güçlü çekiciyle indirdiği şiddetlidarbelerle duvarı kırmaya başladı.

Regis zihninde bir çağrı hissetti. İlk başta bunun kristalparçası olduğunu sandı, ama sonra ziynetin o kutunun içindegüvenle ve tamamen hapsolduğuna kendisini ikna ettiği içinbu çağrınm yakut pendantiften geldiğini tahmin etti.

Bu da doğru çıkmayınca, Regis en sonunda kaynağınıanladı: cebindeki mücevher taşlı yüzük. Regis yüzüğü çıkarttıve ona dikkâtle baktı. Bunun Crenshinibonün bir diğeryaratısı olduğundan korktu ve onu denize atmak için kolunugeri savurdu.

Ama derken, aklındaki o küçük sesi tanıyan Regis durdu.

"Stumpet?" diye merakla sordu, taşın içine dikkâtlebakarak.

Konuşurken ilerledi ve yıkılmış kule sütunlarından birisininyanma diz çöktü. Küçük topuzunu çekti.

Page 481: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Barbarın darbelerinin gümbürtüsü bütün mağarayı öyle birsarsıyordu ki, aniden huzursuzlaşan Errtu arkasını dönüpbakmadan edemedi. Ve Balor bunu yaptığında, DrizztDo'Urden sert bir darbe indirdi.

Parıltı, iblisin baldırını yardı, bu sırada Drizzt diğer palasınıdaha yükseğe, Errtu'nun kasıklarına sapladı. Palanın sivri ucuiçeri daldığında Errtu nasıl da uludu! Pala, iblisin hayatenerjisini tekrar emerken çıkan o hoş akım Drizzt'in kolundanvücudunda yayıldı.

Ama savaşın gidişatı yalnızca geçici olarak değişmişti.Errtu hızla Drizzt'e tokat atıp onu uzaklaştırdı ve ortadankayboldu. Az sonra, tavandan aşağı sarkan sivri buzsaçaklarının arasında tekrar belirdi.

"Bruenor, yukan bak," diye seslendi Drizzt. "Biraz zamankazandık, zira Zaknafein az sonra aramızda olacak."

Drow, konuşurken kızıl sakallı cüceye baktı. Bruenorneredeyse sıkıştığı delikten çıkmayı başarmak üzereydi.

Drizzt hızla ayağa kalktı ve kendisini hazırladı, ama yantarafa doğru bakan Bruenor'un yüzünde hasıl olan ifade,Drizzt'in dizlerini gevşetti.

Cücenin bakışlarını takip etti ve Zaknafein'i görmeyiumarak buz duvarına doğru döndü.

Onun yerine Wulfgar’ı gördü; saçları ve sakalı dağınık,bakımsızdı.

Page 482: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Ama Aegis-fang'i havaya kaldıran ve katıksız bir nefretlekükreyen kişi hiç şüphesiz Wulfgar idi.

"Oğlum." Cücenin fısıldayabildiği tek şey buydu, bununardından Bruenor deliğin içine geri yığıldı.

Errtu şiddetle Wulfgafa saldırdı; saklayan kamçısı veparlayan kılıcıyla pike yaparak geldi.

Fırlatılan Aegis-fang neredeyse iblisi aşağı düşürecekti.Yine de balor hızla geçti, Wulfgar’ın ayak bileklerinikamçısıyla sardı ve adamı çıkıntının üzerinden çekerek ıslakzemindeki buz çıkıntılarına çarpıp sekmesine yola açtı.

"Wulfgar," diye haykırdı Drizzt ve adam yuvarlanırkenyüzünü buruşturdu. Şimdi dostlarının yanmdayken, kudretliçekicini elinde tutarken, yıllardır acılar çeken Wulfgar'ıdurdurmak için sert bir düşüşten fazlası gerekliydi. Hızlaayağa sıçrayıp bir hayvan gibi kükredi ve Aegis-fang, güzelve sert Aegis-fang, elinde yeniden belirmişti.

Errtu, bu küçük başkaldırıyı durdurmaya, önce Drizzt'inbütün dostlarını, sonra da drowu yok etmeye kararlı birşekilde çılgınlar gibi saldırdı.

Havada karanlık küreleri belirdi ve yeni bir atış yapmayahazırlanan Wulfgarlm görüşünü kısıtladı. İblis kamçısınışaklattı ve mağaranın içinde bir orada bir burada belirdi.Bazen hızla uçuyor, bazen de bir yerden başka bir yereışınlanmak için büyüsünü kullanıyordu.

Page 483: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Tam bir kaos hakimdi ve Drizzt, her ne zaman Bruenor1 a,Wulfgar'a ve hatta yerde yatan Kierstaad'a ulaşmaya çalışsa,Errtu karşısına çıkıyor, ona darbe indiriyordu. Drow,yıldırımdan kılıcı her seferinde savuşturuyordu, ama yaptığıher hamle onu elektrik şokuyla çarpıyor ve canını yakıyordu.Ve her seferinde, Drizzt daha karşı saldırıya geçemeden önceErrtu, mağaranın başka bir yerinde, drowun başka bir dostunazarar vermek üzere basitçe ortadan kayboluyordu.

Kadın artık üşümüyordu, o basit hissin çok ötesinegeçmişti. Cattibrie karanlıkta yürüyor ve ölümlüler diyarındanuzaklaşıyordu.

Güçlü bir el omzunu kavradı, yani fiziksel omzunu, veduyularını madde bedenine geri getirdi, derken Cattibriesuydan dışan çıkanldığını hissetti.

Ve sonra... kadın sıcaklığı hissetti. Artık pek hayatkalmamış vücuduna yaşam gücünü geri getiren büyülüsıcaklığı.

Cattibrie gözlerini kırpıştırarak açtığında, StumpetRakingclaw'un çılgınlar gibi onunla ilgilenmekte olduğunu,Battlehammer Klanı'nın kızı sayılan bu kadına yaşamüflemeleri için cüce tanrılarına seslenmekte olduğunu gördü.

Errtu her ne zaman kudretli kılıcını kullansa şimşeklerçakıyordu.

Gümbürtü sesleri iblisin zafer dolu kükreyişleri, devasaköselemsi kanatların çırpılma sesleriyle, Wulfgar'ın savaştanrısına yakanşıyla ve gözleri fal taşı gibi açılmış, hâlâ

Page 484: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

sıkışık duran Bruenor'un "Oğlum!" feryatlarıyla boyölçüşecek cinstendi. Drizzt, yoldaşlan arasında bir nebzeolsun düzen kurmaya, gaddar Errtu'yu köşeye sıkıştinp ensonunda mağlup etmelerini sağlayacak ortak bir stratejioluşturmaya çalışarak haykırdı.

İblis bunların hiçbirine katlanmayacaktı. Errtu dalışa geçipgözden kayboldu, hızla ve sertçe vurduktan sonra tekrar yokoldu. Bazen balor sarkıtların arasında duruyor, buzdan doğalçivileri gevşetip, aşağıda koşturup duran yol arkadaşlarınınüzerine yağdırmak için ateşini kullanıyordu.

Bazen de Errtu onlan bildirilerinden ayrı tutmak için aşağıinmek zorunda kalıyordu ve balorun muazzam gayretlerinerağmen Drizzt inatla Bruenor'a doğru yolunu açmayıbaşanyordu.

İblis her nerede belirmeyi seçse, orada çok uzun bir süreboyunca görünür bir halde kalmıyordu. Eriyen buzlar drowundeneyebileceği her türlü hareketi yavaşlatıyor olduğu halde,cüce o inatçı yangın içine sıkışıp kalmış olduğu halde, işkencegörmüş esir ve kudretli çekici saldırmakta çabukdavranıyordu. Birkaç sefer Errtu, Aegis-fang onunarkasındaki duvara 'güm' diye çarpıp ibişin az önce durduğunoktaya bir işaret koymadan sadece bir saniye önce ortadankaybolmayı başarabildi.

Böylece Errtu üstünlüğü eline geçirdi, ama o çılgınlıkiçinde iblis kesin bir darbe kaydedemedi.

Artık kazanma zamanıydı.

Page 485: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bruenor neredeyse çatlaktan kurtulmak üzereydi, sadecebir bacağı sıkışık duruyordu ki kudretli balor onun hemenardında beliriverdi.

Drizzt uyan niteliğinde haykırdı ve cüce tamameniçgüdüsel bir şekilde hızla arkasını dönüp kendisini mümkünolduğunca ileri savurarak balorun bacağını kavradı ve bunuyaparken dizini burktu. Errtu'nun kılıcı hızla aşağı indi, amaBruenor iblise, kılıcın kendisim ikiye bölemeyeceği kadaryakındı. Yine de cüce sert bir darbe yedi ve enerji şokuneredeyse dizlerini, özellikle de burkulmuş olanını, eklemyerlerinden sökecekti.

Bruenor daha da sıkı tutundu, balora zarar veremeyeceğinibiliyordu, ama dostlarının saldrrabileceği kadar uzun bir süreboyunca iblisi sabit tutmayı umut ediyordu. İblisin alevleriyükseldiğinde cücenin saçları alazlandı ve gözleri yandı. Amaalevler derhâl sönüverdi ve Bruenor, Drizzt'in yakınlardaolduğunu anladı.

Errtu'nun kamçısı saklayarak drowu yavaşlattı. Drizztkamçıdan kaçmak için tam bir tur dönüp bir dizinin üzerinedüştü ve tekrar ayağa kalkmaya çalışırken tökezledi.

Kamçı tekrar sakladı, ama dönerek gelen Aegis-fang'iyavaşlatmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Çekiç balorunböğründe patladı ve Errtu'nun arkadaki buz duvarına sertçeçarpmasını sağladı. İblisin, yıllardır esir tuttuğu adama olansaygısı arttı. Kierstaad savaşa dahil olduğunda, Errtu şu anakadar Aegis-fang ile bir kez vurulmuş ve silahın gücünüanlamıştı. Ama o ilk atış, Errtu'nun Wulfgafm gücüne

Page 486: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

hazırlıklı olmasını sağlayamazdı. Kierstaad’ın atışı birazacıtmıştı; ama Wulfgar'ın atışı canını feci şekilde yaktı.

Drizzt saldırdı, ama balor ayağını sertçe savurup Bruenor'uyarığın içinden kopartırcasma çıkarttı ve cüceyi mağarazemininde beş metre öteye fırlattı. İblis derhâl ortadankaybolmak için büyüsünü kullandı ve Drizzt kayarak boşduvara çarptı.

"Ahmaklar!" diye böğürdü balor, mağaranın çıkışından."Siz daha bu denizi terk etmeden önce kristal parçasını gerialacağım ve sizinle tekrar yüzleşeceğim. Sonunuzun geldiğinibilin!"

Drizzt hızla doğruldu, Wulfgar bir veda atışı yapmak içinhazırlanmaya başladı ve hatta Bruenor bile sendeleyerekayağa kalkmak için çaba sarfetti, ama hiçbirisi Errtu'yayetişemeyecekti.

İblis onlara arkasını döndü ve uçmak için havalandı, amatam yüzünün ortasında patlayan gümüş ışıklı bir okla şaşkınadöndü ve hareketi durduruldu.

Errtu uludu ve Wulfgar atışını yapıp iblisi tam göğsündenvurdu.

Balor yine uludu ve geri tökezleyerek mağaraya girdi.

Bruenor ona doğru topalladı ve Drizzt'in kendisine doğrufırlattığı baltasını havada yakaladı. Silahı kavradığı anda,uçan baltanın savrulma hızına güç katmak için elinin yönünü

Page 487: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

değiştirdi ve bol çentikli baltasını iblisin kalçasına derincesapladı.

Errtu yine uludu ve Cattibrie, bir evvelki okunun hemenyanından onu yine vurdu.

Drizzt iblisin yanına vardı ve Parıltıyla sert bir darbeindirdi. İblis, drowu geri püskürtmek için kendi kılıcınıkaldırmaya çalışırken Drizzt diğer kılıcını Errtu'nun kolununaltından ileri doğru saplayarak böğrüne gömdü. DerkenWulfgar oradaydı, artık babasının yanında dövüşüyordu.

Cattibrie sıkı bir ok yağmuruyla çıkış yolunu kapalıtutuyordu.

Ve Drizzt kılıcını tutuyordu, yaşam enerjisini emen palayıiblisin derisinin içinde bırakmıştı, bu sırada Parıltı çılgınlargibi savrulup yara üzerine yara açıyordu.

Errtu son bir enerji patlamasıyla birlikte döndü, Bruenor ileWulfgaf'ı üzerinden silkeledi, ama Drizzt'i değil. Kudretlibalor dosdoğru drowun lavanta renkli gözlerine baktı. Errtumağlup edilmişti —iblis daha şimdiden maddesel vücudununerimeye başladığını hissediyordu— ama bu sefer balor, DrizztDo'Urden'i de beraberinde Cehennem'e götürmeye kararlıydı.

Balorun kılıcı yukarı kalktı ve serbest kolu bir kalkan gibiönünde yükselerek Parıltı'dan gelen acı verici darbeyi kabuletti ve silahı kenara savurdu.

Drizzt'in savunması kalmamıştı. İblisin vücudunda gömülüduran palasını bıraktı ve kaçmaya çalıştı. Çok geç kalmıştı.

Page 488: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Kılıç drowun kafasına doğru dalışa geçtiğinde keskinyerinde yıldırım enerjisi parıldadı.

Dehşet içindeki dramın gözleri önünden güçlü bir el uzandıve iblisin bileğini kavradı ve her nasıl olduysa darbeyi yandadurdurarak kudretli Errtu'yu kontrol altında tutmayı başardı.Yıldırımdan silah, hedefinden sadece birkaç santim ötedeöylece durup kalmıştı. Errtu kafasını çevirip baktığındadişlerini sıkmış ve kaslarım çelikten teller gibi germiş birhalde duran Wulfgar'ı, kudretli Wulfgar’ı gördü. O demirdenkıskacın ardında bunca yılın kederi ve acısı vardı, gençbarbarın yaşadığı bütün dehşetler o anda iblise duyduğukatıksız bir nefrete dönüşmüştü.

Wulfgar’ın ya da herhangi bir insanın Errtu'yu böylezaptedebilmesi mümkün değildi. Ama Wulfgar, bu mantığı,bu gerçeği reddediyordu, zira Errtu'nun kendisine daha fazlazarar vermesine ve Drizzt'i ondan alıp götürmesine izinvermeyeceği daha üstün bir gerçekti.

Errtu, yan-köpek, yan-maymun kafasını salladı. Buolamazdı!

Ama olmuştu işte. Wulfgar onu tuttu ve balor tasa süresonra bir duman bulutuyla ve bir itiraz feryadıyla ortadankayboldu.

Üç dost, gözleri yaşlarla dolarak birbirilerine sanidılar.

Konuşamayacak, hatta ayakta duramayacak kadar duyguyaboğulmuş bir halde, birçok dakika boyunca öylece durdular.

Page 489: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

BÖLÜM 28

BEORNEGAR'IN OĞLU

Cattibrie, Regis'in koninin sol tarafındaki çıkıntıyatökezleyerek tırmandığını gördü. Destek almak içinbirbirilerine yaslanan Drizzt ile Bruenorun mağaradançıktıklarını gördü. Ve Kierstaad'ı gördü, birisi onu sırtındataşıyordu...

Stumpet, iyileştirme büyüleriyle kadının gücünü geritoplaması için birçok şey yapmıştı; bu yüzden de Cattibrieboğuk bir feryat koyverip dizleri üzerine çöktüğünde cüceşaşırdı. Cüce rahibe ona endişeyle baktı, sonra kadının boşbakışlarını takip etti ve bunun sebebini derhâl anladı.

"Hey," dedi Stumpet, hafif sakallı yüzünü kaşırken, "şugördüğüm..."

"Wulfgar," diye nefes verdi Cattibrie.

Regis, buzulun kenarında dördüne katıldı ve şeytanErrtu'nun pençelerinden kimi kurtardıklarını gördüğünde

Page 490: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

onun da ayakları birbirine dolaştı. Buçukluk art arda haykırdıve kendisini barbarın kollarına fırlattı.

Kaygan zeminde yürüyen ve omzunda Kierstaad'ı taşıyanWulfgar geriye doğru düştü, neredeyse kafasını çatlatacaktı.

Fakat iri adam buna aldırış etmedi. Errtu ile gaddar tebaasıgitmişti ve şimdi kutlama zamanıydı!

Yani, neredeyse.

Drizzt mağara girişinin hizasında buzulun kıyı şeridiniçılgınlar gibi aradı ve hem kendisine, hem de dostlarına olaninancını yitirdiği için kendine üst üste küfürler yağdırdı.Regis'e sordu, sonra Cattibrie ile Stumpet'e seslendi, amahiçbiri nesneyi görmemişti.

Drowun Guenhwyvar'ı çağırmasını sağlayan heykelcikgitmiş, karanlık deniz tarafından yutulmuştu.

Drizzt böyle bir kriz halindeyken, Bruenor durumu inceledive hızla işin başına geçerek dostlarına görevler verdi.Yapılacak işlerin başında, Cattibrie ile Stumpet'i yanlarınagetirmek geliyordu, ki bunu çabuk yapmaları gerekiyordu,zira Drizzt, Bruenor ve Wulfgar ıslanmış, donuyorlardı veKierstaad’ın acilen ruhbanın yardımına ihtiyacı vardı.

Buz kütlesinin üzerinde duran Stumpet, çantasından birfırlatma kancasıyla ağır bir halat çıkarttı ve deneyimlidağcının usta atışıyla birlikte kanca, yol arkadaşlarının üçmetre ötesinde buzula saplandı. Bruenor onu hızla sağlam birşekilde gömdükten sonra, yüzen buz kütlesini çekmek için

Page 491: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

çoktan sertçe asılmaya başlamış olan Wulfgar'ın yanma gitti.Cattibrie'a, aşkına, yıllar önce karısı olacak olan kadınabakınca halata daha da sıkı asıldı.

Drizzt'in pek yardımı dokunmadı. Buzulun kenarına dizçöktü ve suyu aydınlatmak için palalarını denize daldırdı."Oraya inebilmem için bir korunma yoluna ihtiyacım var!"diye Stumpet'e seslendi drow, ki cüce rahibe, halatın kenditarafında olan kısmını çekiyor ve keder içindeki drowa bazıteselli sözleri söylemeye çalışıyordu.

Drizzt'in yanında duran Regis bilgece kafasını salladı.Buçukluk, ucuna ağırlık taktığı kendi halatını aşağısarkıtmışü. On beş metrelik halatı tamamen suyun içindeydive hâlâ en dibe değmemişti. Stumpet, Drizzt'i ısıtacak vesuyun içinde nefes almasını sağlayacak bir büyü yapmayıbasarsa bile, drow o kadar derine uzun süre dalamazdı vekaranlık suların içinde kara renkli heykelciği bulma umuduyoktu.

Cattibrie ile Bruenor deniz kıyısında hızla birbirilerinesarıldılar —Stumpet dosdoğru Kierstaad ile ilgilenmeye gitti— ve genç kadın ile Wulfgar rahatsızlık verecek bir şekildekarşı karşıya kaldılar.

Barbar gerçekten de hırpani görünüyordu; san saçlarıçılgınlar gibi uçuşuyordu, sakalı göğsüne kadar uzamıştı vegözlerinde boş bir bakış vardı. Hâlâ iriydi, hâlâ kaslıydı, amauzuvlarına bir gevşeklik gelmişti.

Cattibrie, bunun vücut ölçüsü kaybından çok yaşamasevincinin kaybı olduğunu biliyordu. Ama bu Wulfgar idi ve

Page 492: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Errtu onda her ne çeşit yaralar açtıysa, onlar şu anda gençkadına önemsiz geliyordu.

Wulfgarlm kalbi, hâlâ iri olan göğsünün içinde güm gümatmaktaydı. Cattibrie hiç değişmiş görünmüyordu. Belki birazkilo almıştı, ama derin mavi gözlerindeki o kıvılcım, omacera tutkusu, o dize getirilemeyen vahşi ruh hâlâ yerliyerindeydi.

"Sanmıştım ki..." diye başladı Cattibrie, ama durup derincenefes alarak kendisini topladı. "Seni bir kez olsununutmadım."

Wulfgar onu kollarına sardı ve sıkıca sarıldı. Kadınlakonuşmaya, yaşadığı çetin sınav sırasında onu hayatta tutantek şeyin onu düşünmesi olduğunu açıklamaya çalıştı. Amasözleri bulamıyordu, tek kelime bile.

Bu yüzden ona mümkün olduğunca sıkı sarıldı ve ikisi degözyaşlarının süzülmesine izin verdi.

Bu Bruenor, Regis, Stumpet ve Drizzt'in kalplerini ısıtanbir sahneydi. Fakat drow bu anın tadını çıkartamadı.Guenhwyvar gitmişti ve bu kayıp, babasının ölümü kadar,Wulfgafm ölümü kadar acı bir kayıptı onun için. Guenhwyvarbirçok yıldır onun yoldaşı, çoğunlukla tek yol arkadaşı, tekgerçek dostu olmuştu.

Ona veda edememişti.

Bu anın büyüsünü bozan kişi, cücenin iyileştirmebüyüsünün yardımıyla uyuşukluğundan silkmen Kierstaad

Page 493: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

oldu. Barbar, başlarının hâlâ dertte olduğunun farkındaydı,özellikle de gökyüzü nemle dolarken ve kısa gün hızla solupgiderken. Burası, tundradan daha soğuktu, çok daha soğuk.Kamp kurup ateş yakabilmek için pek az malzemeleri vardı.

Kierstaad onları soğuktan korumanın başka bir yolunubiliyordu.

Hâlâ dirseklerinin üzerine doğrulmuş bir halde yerde yatanKierstaad, liderliği Bruenor'dan aldı ve onlara talimatlarvermeye başladı. Cattibrie, KhazidTıea'yı kullanarak buzdanbloklar kesti ve diğerleri barbarın talimatları doğrultusundaonları üst üste koyarak kubbe şeklinde bir bina inşa ettiler —buzdan bir kulübeydi bu.

Bunu çok kısa bir süre içinde yapamadılar, zira cücerahibenin büyüleri tükenmişti ve soğuk hava tekrar sinsice yolarkadaşlarını etkilemeye başlamıştı. Bir süre sonra gökyüzüaçıldı, sulusepken bir dolu yağdırmaya başladı ve bunuşiddetli bir kar firtinası takip etti.

Ama barınağın içinde, yol arkadaşları güvendeydi veısınıyorlardı.

Drizzt dışında. Drow, Guenhwyvar olmadan sanki bir dahaasla ısınamayacakmış gibi hissediyordu kendisini.

Ertesi günün şafağı bulanık ve griydi, hava evvelsi ayazgeceden de soğuktu. Daha da beteri, dostlar orada dımdızlakkısılıp kalmış olduklarını öğrendiler. Zira gece rüzgârları, budenize adım verecek şekilde buzulları sürüklemişti ve

Page 494: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

üzerinde bulundukları aysberg, başka bir buz kütlesinegeçemeyecekleri kadar uzaklaşmıştı.

Kendisini daha iyi hisseden Kierstaad, buzulun konişeklindeki tepesine tırmandı ve borusunu çıkartıp çılgınlargibi üfledi.

Ama gelen tek cevap, sayısız buz tepesinden yansıyarakkaranlık suların üzerinden geri dönen yankılardan ibaretti.

Drizzt o sabahı, Mielikki'ye ve Gwaeron Windstorm'a duaetmekle geçirdi. Onlann kılavuzluğunu aradı ve biricikdostunu ona geri getirmeleri için onlara yalvardı.Guenhwyvafın suyun içinden çıkartılmasını, kollanna geridönmesini istiyordu ve bunun için dua etti. Fakat Drizzt,işlerin bu şekilde yürümediğini biliyordu.

Derken aklına bir fikir geliverdi. Bunun ilahi bir ilham mıolduğunu, yoksa kendi fikri mi olduğunu bilmiyordu ve bupek umurunda değildi. İlk olarak Regis'in yanına gitti. Regis,boğumbaş alabalıklarının kafatası kemiklerinden mükemmeloyma süsler yaratmıştı, Drizzt'in boynunda asılı durantekboynuz kafasını da Regis yapmıştı.

Buçukluk yeterli büyüklükte bir buz bloğu kesti ve işekoyuldu, bu sırada Drizzt buzulun arka kısmına, mümkünolduğunca uzağa gitti ve seslenmeye başladı.

İki saat sonra drow, yeni bulduğu dostuyla, yani arkasındahoplayarak ilerleyen genç bir fokla birlikte geri döndü. Birkolcu olarak Drizzt hayvanları tanırdı ve onlarla temel olaraknasıl iletişim kurabileceğini bilirdi.

Page 495: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Hangi hareketlerin onları korkutacağını ve hangilerininonlara güven vereceğini de iyi bilirdi. Geri döndüğünde,Cattibrie ile Bruenor'un, bir yay ve aceleyle örülmüş, eğretibir ağla birkaç balık yakaladıklarını gördüğüne sevindi. Drowçabucak balıklardan birisini fırlatarak foka ikram etti.

"Hey!" diye haykırarak itiraz etti Bruenor, derken cüceninyüzü bir anda aydmlanıverdi. "Tabii ya," dedi, drowunniyetini anladığını zannedip ellerini hevesle ovuşturarak,"hayvanı besleyip semirtiyorsun."

Drizzt'in dik bakışı —ki şimdiye kadar hiç olmadığı kadarciddiydi— cücenin bu düşüncesine son verdi.

Drow bunun ardından Regis'in yanına gitti ve buçukluğunortaya çıkarttığı işe hem hayran kaldı, hem de heyecanlandı.Bir süre önce dikkâte değmeyecek bir buz bloğunun durduğuyerde şimdi, boy ve şekil olarak oniks heykelciğe çokbenzeyen buzdan bir heykelcik vardı.

"Daha fazla zamanım olsaydı," diye açıklamaya başladıRegis, ama Drizzt elini savurarak onu susturdu. Bu, işgörecekti.

Ve böylece foku eğitmeye başladılar. Drizzt buzdanheykelciği suya attı ve "Guen!" diye haykırdı ve Regis hızlabuzulun kenarına koşturup onu Bruenor'un balık tutmak içinördüğü ağ ile yakaladı. Regis ağı ve heykelciği Drizt'egetirince, drow ona bir balık hediye etti. Bunu üst üstetekrarladılar ve en sonunda Drizzt ağı fokun ağzına koydu,heykelciği suya fırlattı ve "Guen!" diye haykırdı.

Page 496: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Akıllı yaratık homurtu dolu bir ses çıkartıp suya atladı vebuçukluğun heykelciğini çabucak geri getirdi. Drizztdostlarına baktı ve hevesli foka bir balık atarken gülümsedi.

Buna yirmi dakikadan uzun bir süre boyunca devam ettiler,yapılan her başarılı atış kara suyun daha da ilerisinegidiyordu. Fok, her seferinde onu mükemmel bir şekilde gerigetirdi ve övgüyle, daha da önemlisi balıkla ödüllendirildi.

Bundan sonra mola vermek zorunda kaldılar, zira fokyorulmuştu ve artık aç değildi.

Bundan sonraki birkaç saat, zavallı Drizzte bir ömür kadaruzun geldi. Buzdan kulübenin içinde oturup dostlarıylabirlikte ısındı. Bu sırada diğerleri çoğunlukla Wulfgar ilekonuşuyor, onu gerçek dünyaya geri getirmeye çalışıyordu.

Daha yürümesi gereken uzun, çok uzun bir yol olduğu, acıverecek kadar barizdi, özellikle de Wulfgar için.

Bu zaman zarfında, Kierstaad arada sırada buzulun tepesineçıktı ve borusunu öttürdü. Genç barbar oldukçaendişelenmeye başlamıştı, zira eğer suda süzülüyorlardıysa,bu kıyıdan uzaklaşmakta oldukları anlamına geliyordu veyuvalarına geri dönmelerinin hiçbir yolu yokmuş gibigörünüyordu. Balık yakalayabilirlerdi, cüce rahibe ve buzdankulübeleri onlan ısıtmak için çok işe yarayabilirdi, amaHareketli Buz Denizi'nde, Buzyeli Vadisi'nin kışınıatlatmalarının hiçbir yolu yoktu! Kierstaad biliyordu ki,eninde sonunda bir kar fırtınası onlan yakalayacak vekulübelerinin içinde uyurken onlan karlar altına gömüpbırakacaktı. Ya da acıkan bir beyaz balina onlan bulabilirdi.

Page 497: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Drizzt o gün öğleden sonra işinin başına geri döndü. Regisfokun dikkâtini başka yöne çekerken, drow suyunşapırdamasını sağladı ve heykelciği suya atmış gibi yaptı.

Fok heyecanla suya atladı, ama bu sadece birkaç dakikasürdü. En sonunda hüsrana uğrayan yaratık buzulun üzerinegeri sıçradı ve itirazla havladı.

Drizzt onu ödüllendirmedi.

Drow, o gece ve ertesi sabahın büyük bir kısmı boyuncafoku buzdan kulübenin içinde tuttu. Yarauğm acıkmasına, çokacıkmasına ihtiyacı vardı, çünkü zamanlannın tükenmekteolduğunu biliyordu. Sadece buzulun, heykelcikten çokuzaklaşmamış olduğunu umabilirdi.

Birkaç atıştan sonra, drow aynı şekilde fokun ilgisini başkayöne çektirerek onu beyhude yere heykelciği aramayagönderdi. Birkaç dakika geçti ve fok hüsrana uğruyormuş gibigörünmeye başladığında Drizzt gizlice heykelciği suya attı.

Fok onu neşeyle buldu ve geri getirip ödülünü aldı.

"Batmıyor," diye belirtti Regis, sorunu tahmin ederek."Foku onu almak için dalmaya alıştırmamız gerekli." Bumantık doğrultusunda, heykelciği Stumpet'in fırlatmakancasıyla —ki Wulfgar onu kolayca bükmüştü—ağrrlaştırdılar. Drizzt bundan sonra yaptiğı birkaç atişa dikkâtetti ve heykelciğin suya batışını fokun görmesini sağladı.Kurnaz hayvan mükemmel bir iş sergileyerek serin suyunaltında daldı, ortadan kayboldu ve her seferinde heykelciğiağın içine koymuş bir halde geri döndü.

Page 498: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Bu numarayı tekrar denediler; diğerleri hayvanın ilgisiniçekerken Drizzt suya eliyle vurdu ve fok suyun derinlerinedaldığında hepsi nefeslerini tuttular.

Hayvan, buzuldan birçok metre ötede tekrar su yüzüneçıkıp Drizzt'e havladıktan sonra tekrar dalıp gözden kayboldu.Bu birçok defa yaşandı.

Derken fok, buzulun hemen yanında belirip neşeyle drawınyanına sıçradı; görevini tamamlamıştı.

Guenhwyvafın heykelciği ağın içindeydi.

Dostlar neşeyle kocaman bir tezahürat kopardılar veKierstaad borusunu güçlü bir şekilde öttürdü. Bu sefer gençbarbarın çağrısı, yankılardan daha fazlasıyla cevaplandırıldı.Kierstaad umutla diğerlerine baktı ve boruya tekrar üfledi.

Suyun üzerinde süzülen tek bir tekne belirdi. Berkthgarteknenin pruvasında dimdik duruyordu ve hem cücelerden,hem de barbarlardan oluşan bir grup bütün güçleriyleküreklere asılmaktaydı.

Kierstaad bir kez daha cevap verdikten sonra borusunuWulfgar'a uzattı, o da Buzyeli Vadisi'nde şimdiye kadarduyulan en güçlü ve en net notayı üfledi.

Karanlık suların üzerinde duran Berkthgar ona baktı,Revjak da öyle.

Önce şaşkınlıkla, sonra da neşeyle dolu bir andı. Hattamağrur Berkthgar için bile.

Page 499: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Cüce madenlerine geri döndükleri günün gecesinde, Drizztkarmaşık duygular içinde odasına çekildi. Wulfgarlm geridönmesi ve bu kadar güçlü düşmanlarla yaptıkları savaşınardından, Guenhwyvar da dahil olmak üzere, hemen hemenbütün dostlarının hiç yaralanmadan kurtulması karşısındamutlu olmuş ve inanılmaz derece heyecanlanmıştı.

Ama drow babasını düşünmeden edemiyordu. Aylardır,kendisini Zaknafein'e götüreceğine inanarak bu yolu izlemişti.Babasıyla, hocasıyla bir kez daha birlikte olma hayallerikurmuştu. Her ne kadar Errtu'nun esirinin Zaknafein değil deWulfgar çıkması konusunda bir an bile üzüntü duymasa bile,kurduğu o hayalleri kolayca bir kenara bırakamıyordu.

Huzursuzca uykuya daldı ve drow uykusunda rüya gördü.

Odasındaki hayaletimsi bir varlık tarafından uyandırıldı.Palalarına doğru uzanacak oldu, ama derken aniden durdu veyatağına geri çöktü.

Zaknafein'in ruhunu tanımıştı.

"Oğlum," dedi ruh ona ve Zaknafein içtenliklegülümsemekteydi.

Oğluyla gurur duyan bir baba, huzur içinde bir ruhtu. "Bençok iyiyim, hayal edebileceğinden çok daha iyi."

Drizzt cevap verecek söz bulamıyordu, ama yüz ifadesikalbinden geçen soruyu açık ediyordu.

Page 500: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Beni yaşlı bir rahip çağırdı," diye açıkladı Zaknafein."Bilmen gerektiğini söyledi. Hoşça kal, oğlum. Dostlarına vehatıralarına sıkı sıkıya tutun, ve yüreğinin derinlerinde bil kibir gün yeniden karşılaşacağız."

Hayalet bundan sonra kayboldu.

Drizzt bu rüyayı ertesi sabah net bir şekilde hatırladı vegerçekten teselli buldu. Mantığı ona bunun bir rüya olduğunusöyleyip durdu —ta ki hayaletin kendisiyle drow dilindekonuştuğunu ve Zaknafein'in sözünü ettiği yaşlı rahibinsadece Cadderly olabileceğini fark edene kadar.

Drizzt, kışın ardından Yükselen Ruh'a geri dönmeye ve sözverdiği üzere —koruyucu kutunun içinde güvenle kapalıduran— kristal parçasını götürmeye çok önce karar vermiştizaten.

Günler geçti ve ruhla karşılaştığı gecenin hatırasıhafızasından silinip gitmedi. Drow kolcu gerçek bir huzurakavuştu, zira onun bir rüya olmadığını anlamaya ve bunainanmaya başlamıştı.

"Kabilenin başına geçmemi teklif ettiler," dedi Wulfgar,Drizzt'e.

Hareketli Buz Denizi'nden geri dönüşlerinin üzerinden ikiaydan uzun bir süre geçmişti ve cüce madenlerinin dışındasoğuk bir kış günündeydiler.

Drizzt, hiç de beklenmedik nitelikte olmayan bu haberleri,dostunun daha sağlıklı görünmesi gerçeği ışığında yeniden

Page 501: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

düşündü. Sonra kafasını olumsuz anlamda salladı —Wulfgarhenüz iyileşmemişti ve böyle bir sorumluluğuyüklenmemeliydi.

"Reddettim," diye itiraf etti.

"Henüz değil," dedi Drizzt teselli edercesine.

Wulfgar, altı yıllık karanlığın ardından yeniden parlayangözlerinin rengindeki masmavi gökyüzüne baktı. "Hiçbirzaman," diye düzeltti.

"Burası benim yerim değil."

Drizzt buna katıldığından emin değildi. Wulfgar'ın buteklifi reddetme sebebinin, şu anda canla başla uyumgöstermeye çalışmasıyla ne kadar ilgisi olduğunu merak etti.Hayattaki en basit şeyler bile zavallı Wulfgarla yabancı gibigeliyordu. Arası herkesle bir garipti, özellikle de Cattibrie ile.Fakat, ikisinin arasında yeniden bir şeylerin alevlenmekteolduğu konusunda Bruenor ile Drizzt'in hiçbir şüphesi yoktu.

"Fakat Berkthgar'a yol göstereceğim," diye devam ettiWulfgar. "Ve onun halkıyla, yani kendi halkımla BuzyeliVadisi halkları arasında hiçbir düşmanlığa gözyummayacağım. Daha fazlasını edinmeden de, her iki tarafında yeterince düşmanı var zaten!"

Drizzt buna karşı çıkmadı.

"Onu seviyor musun?" diye aniden sordu Wulfgar ve drowhazırlıksız yakalandı.

Page 502: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

"Elbette ki, seviyorum," diye dürüstçe yanıtladı Drizzt."Seni, Bruenor'u ve Regis'i sevdiğim gibi."

"Araya girmem—" demeye davrandı Wulfgar, amaDrizzt'in hafifçe gülüşü onu susturdu.

"Seçim ne bana, ne de sana ait," diye açıkladı drow,"sadece Cattibrie'a ait. Eskiden neye sahip olduğunu hatırladostum ve ahmaklığınla neredeyse neyi kaybedecek olduğunuda hatırla."

Wulfgar, sevgili dostuna uzunca ve derince baktı. Onun bubilge tavsiyesine kulak vermeye kararlıydı. Cattibrie'm hayatikonusunda yalnızca Cattibrie karar verebilirdi. O her neyi veher kimi seçerse seçsin, Wulfgar her zaman onun dostlarıarasında kalacaktı.

Kış uzun ve soğuk olacaktı, her taraf karla kaplanacak vekısmetse hadisesiz geçecekti. Dostlar arasında hiçbir şeyeskisi gibi olmayacaktı, yaşadıkları bunca şeyden sonra aslaolamazdı. Ama ruhen, kalben tekrar birlikte olacaklardı vehiçbir insan, hiçbir iblis onları bir daha ayırmaya çalışamazdı!

Buzyeli Vadisindeki o mükemmel ilkbahar gecelerindenbirisiydi.

Çok soğuk değildi, ama insanın tenini ürpertecek bir rüzgâresiyordu. Yıldızlar pasparlak ve bolcaydı. Drizzt gecegöğünün nerede son bulup, karanlık tundranın neredebaşladığını kestiremiyordu. Ve bu durum onu, Bruenor'u veRegis'i hiç rahatsız etmiyordu. Bruenor Yokuşu'nun aşağıdaki

Page 503: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

kayaları üzerinde gezinen Guenhwyvar da aynı şekildehalinden memnundu.

"Tekrar dost oldular," dedi Bruenor, Cattibrie ileWulfgar'dan bahsederek. "Çocuğun kıza ihtiyacı var ve kız daonu geri getirmeye çalışıyor."

"Errtu gibi bir iblisin ellerinde yaşadığın altı yıllıkişkenceyi öyle kolayca unutamazsın," diye hemfikir olduRegis.

Dostlarının bir kez daha hep beraber dünyadaki yerlerinibulmuş olduğunu düşünen Drizzf in yüzünde kocaman birgülümseme vardı. Bu fikir, elbette ki, drowun dünyadakikendi yerini düşünmesini sağladı.

"Sanırım Luskan'da Deudermont'a yetişebilirim," dedianiden, beklenmedik bir şekilde. "Eğer orada olmazsa ozaman kesinlikle Derinsu'da bulurum."

"Seni lanet elf seni, şimdi neden kaçıyorsun bakalım?" diyebastırdı cüce.

Drizzt dönüp ona baktı ve bir kahkaha attı. "Hiçbir şeydenkaçmıyorum, iyi yürekli cüce," diye yanıtladı drow. "Amaverdiğim söze bağlı olarak ve herkesin iyiliği adına, kristalparçasını Carradoorida, Yükselen Ruhta bulunan Cadderly'yegötürmem gerekli."

"Kızım o yerin Sundabafın güneyinde olduğunusöylemişti," diye itiraz etti Bruenor, drowu yalan söylerken

Page 504: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yakaladığını düşünerek. "Oraya gemiyle gitmeyeceksinherhalde!"

"Sundabar'm çok güneyinde," diye hemfikir oldu Drizzt,"ama Derinsu'ya olduğundan çok Baldur Kapısı'na yakın. SuPerisi hızlı gider; Deudermont beni Cadderly'ye daha çokyaklaştırabilir."

Bu basit mantıkla birlikte Bruenor'un kabadayılığısöndürülmüş oldu. "Lanet elf," diye söylendi cüce. "Tekrarkahrolası bir gemiye binmeyi istemiyorum. Ama gitmemizgerekiyorsa..."

Drizzt, cüceye dikkâtle baktı. "Geliyor musunuz?"

"Burada kalacağımızı mı sandın?" diye yanıtladı Regis veDrizzt şaşkın bakışlarını buçukluğa çevirdiğinde, Regis onaderhâl Crenshinibon'u yakalayan kişinin o değil, kendisiolduğunu hatırlattı.

"Elbette ki, onlar da geliyor," diye tanıdık bir ses geldibiraz aşağıdan, karanlığın içinden. "Biz de öyle!"

Birkaç saniye sonra Cattibrie ile Wulfgar dik patikadançıkagelerek dostlarına katıldılar.

Drizzt tek tek onlara baktı ve sonra kafasını yıldızlaradoğru kaldırdı.

"Hayatım boyunca, bir yuva aradım," dedi drow sessizce."Hayatım boyunca, bana sunulandan daha fazlasını,Menzoberranzan'dan daha ötesini, sadece kişisel çıkar uğruna

Page 505: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

yanımda olan dostlardan daha fazlasını arayıp durdum. Hep,yuvanın bir yer olduğunu sanırdım ve hakikaten de öyledir,ama fiziksel anlamda değil. Tam burada olan bir yer," dediDrizzt, elini kalbine koyarak ve dönüp yol arkadaşlarınabakarak. "Gerçek dostlar tarafından verilen bir histir yuva.

"Bunu şimdi anlıyor ve yuvamda olduğumu biliyorum."

"Ama Carradoon'a doğru yola koyulacaksın," dedi Cattibriehafifçe.

"Ve biz de öyle!" diye böğürdü Bruenor.

Drizzt onlara gülümsedi, sonra da kahkahayı bastı. "Eğerşartlar yuvamda kalmama izin vermiyorsa," dedi kolcu sertçe,"o zaman ben de yuvamı yanımda götürürüm!"

Guenhwyvar yakınlardan bir yerden kükredi. Bir sonrakişafaktan önce dostlar, altısı birden tekrar yola koyulacaklardı.

***

Bir zamandı, başka bir yaşam biçimiydi ve sadece birbasamak taşıydı...

Peki ne için? Neresi için?"

Drizzt Do'Urden ve yol arkadaşı Cattibrie, MithrilSalonu'nu terk edeli altı yıl oldu. Şimdi iki yoldaş. KılıçlarDenizi'nde, Kaptan Deudermont ile birlikte korsanavlıyorlar. Engin denizlere yelken açıyor; dalgaların,serpintilerin, özgürlüğün ve dostluğun tadını çıkartıyorlar.

Page 506: Drizzt Do'Urden'in Maceralar± - 4 - afaa Ge§it - R. A. Salvatore

Esrarengiz bir yolculuk bekliyor onları; denizlerinötesine, haritalarda yazmayan bir yere doğru. Sebebini dahibilmedikleri bu maceranın kökleri, belki de karanlıkgeçmişlerine dayanıyor. Kaderin sisi sarıyor etraflarınıdenizin tam ortasında. Ağlarını örmeye başlayan karanlıkbir düşman, avını sinsice, şeytanca kendisine çekiyor, birşiirin can alıcı mısralarıyla.

Peki, şafağa giden geçidin ardında onları kim bekliyor?

3N 975-8518-65-8

R. A. Salvatore _ Drizzt Do'urden'in Maceraları Cilt4Şafağa Geçit