57
EDEBiYAT FAKÜLTESi YAYINLARI PUBLICATIONS OF THE FACULTY OF LETTERS, ISTANBUL UNIVERSITY DERGiSi ( REVIEW OF THE INSTITUTE OF ISLAMIC STUDIES ) Kurucusu: Ord. Prof. Dr. Z.V. Togan Müdür - Editar Prof. Dr. Salih TUG - VOLTIME : Vll CÜZ - PARTS : 3-4 1979 Edebiyat Fakültesi 1979

DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSTANBUL ÜN:İVERSİTESİ EDEBiYAT FAKÜLTESi YAYINLARI PUBLICATIONS OF THE FACULTY OF LETTERS, ISTANBUL UNIVERSITY

İSLAM TETKİKLERİ ENSTİTÜSÜ

DERGiSi

( REVIEW OF THE INSTITUTE OF ISLAMIC STUDIES )

Kurucusu: Ord. Prof. Dr. Z.V. Togan

Müdür - Editar Prof. Dr. Salih TUG

CİLD - VOLTIME : Vll CÜZ - PARTS : 3-4

1979

Edebiyat Fakültesi Basımevi

İSTANBUL

1979

Page 2: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

« Ş {f L İ 'ler »

İslam ile karşılaşan ilk Türkler

«ŞUI» (Çöl? Çor?) boylarmdan, Selçuklulara kadar, ]Jazar Denizi kıyılarındaki Oğıızlara dair

Emel ESIN

Türklerin lJazar denizi kıyılarına ne zaman geldiği bilinmemekdedir. Bazı araştırıcılarını sandığına göre, S:azar kıyıları Türklerin ilk vatanla­rından biri idi. Yayık2 (Ural) ırmağının adının Ptolemaios'un (M. 90-168 sıraları) coğrafyasında, türkçeye yakın bir şekilde, «Daix» olarak veril­mesi, bu araştırıcılarm dikkatini çekmişdir. Söz konusu araştırıcılar şu

suaJi sormakdadır. Bodrumlu Herodotos'un (M.Ö. 484-420 sıraları) köse olarak, yani mongoloid vechede anlattığı «Argyppaoi»3 kavmi, acaba Türk olup, Yayık kıyılarında mı yaşıyordu? (bkz. harita A).

Diğer araştırıcılar ise, Türklerin Doğu İç Asyadan, muhtemelen Miladdan önceki I. yüzyılda Çinlilerin «Hsiung-nu» dediği Doğu Asyalı Hunların Batıya ileriediği devirdeki göç hareketlerinin, başka boyları da Batıya itmesinin bir neticesi olarak, M. II.-IV. yüzyıllar arası, S:azar deni­zi kıyıla.rma geldiklerini tahmin etmekdedir. S:azarlar'ın Batıya göçü hak-

1 Kültür tarihi, 16; 26; not I/56 ve I/86'da verilen kaynaklar. Giriş, 41; Margu­lan ve diğerleri; Philipps ve Haussig, not 37-9.

2 Yayılı:: Killtilr tarihi, not I/86; ill/8, 55; VI/83. Ptolemaios, Geograplıie, 6, 9-21, I, Ronca tercemesi (Roma, 1971) 14/2, 4, 5 (Daix).

3 Herodotos, IV, 23. 4 Kiiltür tarihi, 56-58, not I/87-88-89 (Klya§tornıy, 60, 170, 175-77; Gumilev,

91 ile Geybullaev'e ve Pigulevskaya 38'e atf).

Page 3: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

32 EMEL ESİN

kında. '}umilev5 bu fikri ifade eylemişdi. Klyaştornıytı ise, Kök-Türk dev­rinde Keıfgeres adı altında bir Batılı Türk boyu olarak bilinen, İranllların Kafiha, Çinlilerin K'ang-kü dediği, Sır-derya vadisindeki devletin, yine «Hsiung-nu» ların Batıya ilerlemesi devrinde, M. II. yüzyıldan sonra, Ela­zar· denizi ellietine yayıldığına işaret etmekdedir.

Elazar denizinin batısında, bugünki Dagistan'da ve Derbend'in şima­linde bulunan Kafkasyalı «Hun» ların da o iliere M.Ö. II.-I. yüzyıllarda gelmiş olmaları keyfiyeti, Moravcsik, ve GeY.bullaev tarafından7, Ptole­maios ve Perigesis müellifi Dionysios gibi M. II. yüzyılın kaynaklarına dayanarak, tesbit edildi. Bu münaseb~t ile, Ermenilerin «Iviaz'kit» dediği ve Massagetoi boylarına mensub sayılan bir Kafkasyalı kavm de, söz ko­nusu olmakdadır. Şunu da ilave etmeli ki, Marquart'a göre, «Maz'kit» kavmi Türk olabilirdi, çünki Bizanslılar «Massagetoi» adını muhtelif Şi­mallilere ve bu arada Türklere de vermekde idiler. Her halde, Kafkasya­da bulunan «Mazk'it» boyu, M. II. yüzyıldan önce bir «Hun» sülalesinin idaresine geçmiş bulunuyordu. Demekki, o devirde, «Hun»lar, Elazar de­nizi kı yılarına yakın idiler.

Bu noktada, iki sual ile karşılaşmakdayız. Bunlardan biri, Elazar de­nizi çevresindeki «Hun» denen kavmierin hüvviyeti meselesidir. Mar­quart'ın8 kaydettiği gibi bu tesbit çok zordur, çünki bazen ayrı isimler ile aynı boy kasdedilmekde, bazen de aynı ad, birbirinden ayrı boylara teş­mil edilmekde idi. Kollautz ve Miyakawa9 ise şöyle bir tefrik yapmakda­dırlar: eskiden beri Avrupa ve Yakın Doğu sınırlarında, Aral gölü cenu­bunda ve Hazar denizi kıyılarında bulunan, eurepeoid vecheli olup, şehir­lerde oturan H unlara, latince Chionitae, süryanice Hiyônaye ve A vesta'­da Hiyaona deniyordu. Rumca Kidaritai denen Hunlar da bunlardan sa­yılmakdadır. Asıl Ak Hunlar (OEvxoı Ovuuoı) bunlar idi. Çin sınırları ve

Pamir'den gelen diğer ve ırken mongoloid vecheli Hun kavmine ise, çince «Hua» veya «Yeh-ta»; rumca Efdalidai~ veya Abdelai, arabça Hayapıalı denriıekde idi. Bunlar, rumca Efdalanos denen hükümdarın idaresinde, M. IV. yüzyılda, Cin sınırlarından Sasani Fars'a uzanan bir devlet kura­rak, Elazar denizi~ kıyılarında ancak V. yüzyılda belir~ceklerdi. Ak Hun

5 Bkz. yuk. not 4. 6 Ibid. 7 Geybullaev, 39. Moravcsik de (I, 56-7) Ptolemaios'un II.· yüzyılda «Hun»'lar­

dan bahs ettiğine dikkati çelrmekdedir. «Mazk'it» ler Türk olabilirdi: Eranşahr, 65 ve not 3.

8 Eranşahr, 50, 52. 9 Kollautz-Miyakawa, I, 93-5.

Page 4: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞıLAŞAN İLK TüRKLER 33

( Owoxı Ouvvoı ) adı, sonradan bunlara da teşmil oldu ve isim karışıklığı sonunda hüvviyet karışıklığı başladı.

Hatıra gelen ikinci sual şudur: U:azar denizi kıyılarındaki HUDların hepsinin Türkler ile bağları olduğunu mükerreren göreceğimize nazaran, bu bağlar ırki mi,. yoksa harsi mi idi? Bu sualeMoravcsik, asıl HUDları Türklerden ayırd etmek teşebbüsü ile, Marquart ve Pigulevskaya ise şöy­le cevab vermekdedirler:10 Çin kaynakları, «T'ie-le» dedikleri ve Çinden Bizans sınırlarına yaygın bulunan Türk boyları arasında, biri en Doğu­da, Uygur çevresinde; diğeri en Batıda, proto-Bulgar, On-Ogur ve Alan'-: lar ile birlikde olan, «Hun» adlı iki boy kaydedilmekdedir. J?öylece her yer­de olduğu gibi. U:azar denizi kıyılarında da HUDları Türklerden tefrik et­mek adeta imkansızdır.

I~ ljazar denizinin batısındaki «Şul»

Geybullaev'in araştırmalarına göre, muhtelif dillerdeki kaynaklarda, muharref şekilde geçen, Prokopios (öl. M. 562) tarafından «Tzour» diye anılan, ermernce «Çol», «Çola, «Çog» «Çor» ve arabça «Şill»11 denen ve asli adı türkçe «Çöl» veya «Çor» olduğu anlaşılan bir şehir, bugünki Der­bend sfırlarının yerinde, veya Derbend ile Barmak dağları arasında, M. I. yüzyılda, mevcild idi (bkz. harita B). Şehrin asli adı hakkındaki karar­sızlık muvacehesinde, biz Müslüman kaynaklarındaki «Şill» şeklini kulla­nacağız. Artamonov ve Geybullaev, bazı müelliflerin bu adı ermenice veya irani dillere bağlamak temayiliünde olduğunu kaydetmekdeler, fakat «Şill» şehrinin bir Hun merkezi olması ve aşağıda görüleceği gibi, aynı adı ta­şıyan bir Türk kavminin U:azar denizinin doğu kıyısında da bulunması keyfiyetlerinden, U:azar denizinin batısındaki şehrin de bu Türk kavmine aid bulunduğu ııeticesine varmışlardır. Gey}?ullaev, M. IX. yüzyıl Arab kaynaklarında görülen «Barınak» dağı adının halen mevcud olup o mın­tıkadaki Türklerce «parmak» manasma alındığını da ilave etmekdedir. Çor türkçe bir unvan idi12

; Çöl adının hatıra gelmesi U:azar doğusundaki «Şill» münasebeti il~ anlatılacakdır. Artamonov, Minorsky ve diğerleri,

~ «Şill»'un Derbend ile eş olduğunu, Geybullaev ise «Şill» şehrinin bugün Çullı denen harabelerde bulunduğunu, · sanmakdadırlar. Çullı harabeleri

10 Moravcsik, II, 359. Eran§ahr, 50, 52. Pigulevskaya, 38. «T'ie-Hi»· boyları: Liu, 128 ve not 663.

ll Geybullaev, 38-9, not ı ve 14-18. Artamonov, Xazar, 51-2; Minorskiy, Dar­bana, 14 (Yil.Js:ılt, Mu<cam, «Sfili>'e atf).

12 Çor: Clauson, s.v. Çöl: bkz. a§ağ. not 64.

Page 5: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

34 EMEL ESİN

hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var ise, bunu bana bildirecek zevata müteşekkir~olurdum. Şimdi­lik, arkeolajik bakımdan, ancak Derbend harabelerinden söz edebilmek­deyim.

Derbend13- sfırlarının en eski olan, saman katılniış balçıkdan dıvarlar, Artamanav'un tahminine göre, Miladdan önceki devre aiddir. Derbend'in ,Zu'l l}:arnayn adlı, hüvviyeti bilinmeyen ve Iskerider _ile belki eş olmadığı sanılan şahıs tarafından, kadim devirlerde yş.pdırıldığı- hakkındaki riva­yet, bu en eski dıvarlar ile alakah olabilmekdedir. Miladi I. yüzyılda mev­cud bulunan «Şub şehrinin surlarının kalıntıları da~ bu en eski dıvarlar olabilir. Moravcsik ve Geybullaev'in araştırmalarına göre :Uazar denizi batısında, Milad sıralarında mevcud bulunan «Hun» ların, bu sahadaki faaliyeti, M. IV. yüzyılda kaydedilmeğe başlandı. Bu devirde- Derbend'e «Hun kapısı» deniyordu. Burada gelen «Ak Hun» lar, veya «HaylendUI'k» adı verilen kavm, M. 395'de Anadoluya, Irak ve Suriyeye kadar akın et­rıllşler icli. Daha sonra «Hun» ların faaliyeti duraklamışdı ve Elişe Var­dapet14 (öL M. 480) şöyle diyordu: «Haylendurk»'lar (Hun'lar) Çor (ŞUl) geçidinden çıkınağa artık cesaret edemiyorlar.» «Haylendurk»'ların hü­cfı.mları 459'a kadar devam ettP5 ve bunlar hakkında haberler Attila'mn Pannonia'daki ordu'sunda, Romalılardan öğrenilmekde idi .. Yani, muhte­melen, :Uazar batısı ile Avrupa «H un» merkezleri arasında doğrudan~doğ­ruya haberleşme imkarn yokdu. Fakat :Uazar denizi batısındaki Hun'ların Orta Asya Kuşan devleti ile, yukarıda kayd edildiği gibi, yakın alakası ol­duğu, Bel adlı, Hristiyan dinine mensub Hun kralımn, Kuşan'a iltica et­mesi ile de anlaşılınakdadır. «Him» lara ve daha sonra Türklere ka~şı, Sasani hükümdarı Yezdigird II (438-57) ve halefleri, :Uusrav I (531-79) ile :Uusrav II (590-628), Derbend'de yeni sfırlar yapdırnıı§lar~~6 •

Yine «Hun» lardan sayılıp Rumların «Sabiroi» dediği ve daha önce, Sibiryaya adım veren Sabir veya Sibir isimli Türk kavnii de, M. 515'de Kafkasya'nın, şimalinde yerleşmiş bulunuyordu17 •. Pigulevskaya'nın~'fikriİıe göre, onlardan önceki «Ak» Hunlar ile, Sabir/Sibir boyları 'eş olabilirdi. Bizans kaynaklarının «Saragouroi»18 dediği Ogur'lara mensub bir diğer

13 :M:oravdsik, I, 57. Geybullaev, 38-9, not 1 ve 14-18 Eran§ahr, 96~8. Artamo-nov, Xazar, 60, Arkeoloji: Artamonov, «Derbend>>, 136-3.

14 Artamonov, Xa-zar, 57. 15 Eranşahr, 96-98. 16 Eranşalır, 97 ve Artamonov, «Derbend», 136-37. 17 Eranşalır, 98. :M:oravcsik, I, 66; II, 359. Pigulevskaya, 38. 18 :M:oravcsik, I, 66; 359. Eranşahr, 98-9.

Page 6: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM !LE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 35

Türk boyu, 466 sıralarında aynı geçidden ilerleyerek, Fars illerine ·akın etriıişdi19• Sabir'ler ise 515'de daha batıda bir geçid olan ve «Alan kapısu deneri Dariela (Darial) boğazından (l::ıkz. harita B) Fars idaresindeki ının­tikalara akın ediyorlar, fakat 558'de büyük bir yenilgiden sonra, dağ~­yorlardı. Sabir/Sibir'lerin bir kısmı, Doğu Roma Topraklarındft olan Kura ırmağı kıyılarına yerleşiyorlardı20• Derbend'in şimaline, VI. yüzyılda Türk prota-Bulgar'larınadını taşıyan bir böy da gelmiş bulunuyordu21

• · ·

Miladi. 626-28 arasında, Batı Türk Hakanlığına tabi J:Iazar22 hüküm­dan olan ve ermenice «Çin cebetuh»u, veya «cebuha», rumca « Zısf3rr'n »

denen «Yabgu», «Çog» («Şul») kapısından ilerledi. Jjazar hükümdarı Yab­gu, 628'de, «Çog» ( «Sfıl») yolu ile, Kostantiniye'ye elçiler maiyetinde, bin asker yollamışdı. Daha sonra, ı::Jazar hükümdarı ve oğlu Şad unvanlı bey, «Çoğ»'a ( «Sfıl»'a) geldiler. Z.V. Togan'ın araştırmalarına göre 558 de ku­rulmuş bulunan Jjazar ı::J~anlığı bundan sorira, dört asir boyunca, Jjazar denizinin batısında hüküm sürerek bu denize adını verdi. M. 585'de Ephe­sus'lu Yalıannes ve onu. takiben, Bar Hebraeiıs, artık Jjazar, denizi çevre­sinde bulunan ve «Kaspia» ( ?) denen şehre «Tür.k (Tôraye) kapısı» ve Bal'ami ise, Derbend'e, «Derbend-i Jjazaran» (Jjazarlar Derbend'i) demek.:. de idiler24

• Minorsky, :Derbend'in, «Sfıl» ile eş bir :tıazar şehri olduğuna, YaJPlt'a atfen, dikkati çekmekdedir. ·

Ermeni tariheisi Moses Kalankatvac'i, «Çola» (Şfıl) şehrinin surla­rıinn ı::Jazar hükümdan tarafından yıkıldığını nakl etmekdedir25

• Eğer Der­bend «Sfıl» ile eş ise, Derbend'in erken Orta Çağ devri sfırları Jjazar dev­rinde tekrar yapılmış olsa gerek. Arkeolajik araştırmalar bakımından,

Baklanov ve Artamonov, Derbend sfırları arasında (Türkistan usfılunde, «pab.sa» denen) büyük boydaki çiğ tuglalar · ile· inşa edi.l:ı:riiş dıvarları, Uazar devrine26 atf etmekd.edirler. :tıazar'ların eseri sanılan surların üs­tünde, Türk damgaları ile, Türk petroglifleri tarzında, zoomorfik şekil­ler ve uzun göğdeli at tasvirleri dikkati çekmekdedir. Derbend'i Osmanlı

19 Eranşahr, 99. 20 Ibid., 107. 21 ,<Jtreifzüge, indeks, Bulgaren (Kaukasische). 22 M. 626-28 savaşları: Chavannes, 242, 253 ve (not 6), 255 ve (not 3), 256,

Darband, 107. 23 «:e:azar», 398, 402 <:e:azar devleti kuruluşu ve sonu). 24 Btreifzüge, 15, 56. (Türk kapısı); Bal'ami 335-38 ( Derbend-i :e:azaran). Dar­

band, 14 (Yii.Js:üt, Mu'cam, «Sül»'a atf). 25 Kırzıoğlu, 81, 3. 26 Baklanov, 27. Artamonov, «Derbend», 137. Evliya Çelebi, II, 308.

Page 7: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

36 EMEL ESİN

devrinde ziyaret eden Evliya Çelebi, deniz kenarındaki İskele-kapu'sunda, «l:razar-şab.» kİtabesinin mevcud olduğunu kaydetmekde, fakat fazla bilgi varmemekdedir. Dağıstanda bulunan, Kök-Türk yazısının Batı şeklindeki kitabeler, ı::razar devrine atf edilmekdedir27

" " .

ı::razar devri28, l:razar denizinin Batı kıyılarında, asgari M. X. yüzyıl

ortasına kadar sürdü. Adlarını l:razar (veya- Iİun) boylarından aldıkları sanılan iki büyük l:razar şehri, Balancar ve Samandar, Berbend'in az şi­malinde bulunuyorlardı (bkz. harita B) .. Ma~'udi'ye göre H. ·332/943'de l:raydak adlı l:razar sülalesi henuz Samandar'da devam ediyordu. H. 456/ 1064'de yani ı:ıelçuklu devrinde, yine ]J:azar'lar bu çevrede yerleşmiş bu­lunuyordu.

Derbend'in cenubunda bulunan Arran'daki Hristiyanlık merkezi tesiri altında, l:razar _denizi batısındaki Hunların Hristiyan dinine intisabi;:-681 sıralarında olrnuşdu29 • Bu Hunlar, l:fazar'lara tabi bulunuyordu, hatta Minorsky'ye göre, bunlar l:razar idi, çünki, beylerin adı veya unvam (Alp-EÜ:eberf türkçe idi30

• Alp-Elteber'in başkenti, Varaç'an, Derbimd'in şimalinde bugünkü Başlı'de bulunuyordu31 (bkz. harita B). Kafkasya «Hun» larının32 Hristiyanlıkdan önceki ayinleri ise, Türklerinkine çok benzemekde idi. Çinlilerin «T'ie-le»33 dediği ve «Hun» adlı iki boyun da mensuh bulunduğu Türk boyları gibi, Kafkasya «Hun»ları da, dini me­rasimlerde at üstünde yarış ediyorlardı. Yine diğer ·Türkler ( «T'ie-le», Kırgız, Oğuz, Kimek) gibi34, Kafkasya Hunları da, ağaçlara tapıyor ve ağaçlara kurban ettikleri atların derilerini, Oğuzlar ve Kök-Türkler gibi35

,

sırıklara36 asıyorlardı.

IDeretten az sonra, ]jaza~ l:r84anlığı devrinde, Derbend'deki Türk­ler, Islam ile karşılaşdılar. H. 22/642, veya H. 32/652'de, başlarında eshabdan Abu I:IuraYz'a ve Farslı Salman olduğu rivayet edilen Islam

27 Bkz. ·şçerbak. 28 «:Uazar», 399. Darband, 106-107, 108 ile not 2 ve s. 173'deki harita. 29 Darband, 166-167. 30 Darband, 93. 31 Darband, 93 ve s. 173'deki harita. 32 Darband, 166-67. 33 Bkz. yuk. not 8 ve Kültür tarihi, 72-73. 34 W. Eberhard, Çin'in şimtil komşuları (A. <1942), 68-9 ve E. Esin, «Ötüken­

yış», N . .Atsız armağanı (I. 1976), 163 (Birüni'ye atf). 35 Oğuzlar hakkında kayd: Killtilr tarihi, 38 (Togan, İbn Faiflan'a atf). Kök­

Türkler hususunda kayd: Liu, 10. 36 Bkz. yuk. not 32.

Page 8: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 37

orduları, «ı:r~an'ın ili» <ı:razar ı:ı:a~am) 37 saydıkları «Bab ul-Abvab'a» ( «Derbend»'e), «Türk' e karşı gazaya38» ilerlediler39

• İranlılar, «Derbend-i ı:ı:azaran'ı (Hazarlar kapısı), ye'cfı.c ile Mecfı.c'un hücfunlarına karşı Zu'l­I):arneyn'in bina ettiği bir .seddin bulunduğu, korkunç bir yer olarak an­latıyordu. Derbend'e giden bir seyyahın anlattığına göre, «sed»'din bulun-· duğu ilin «nielik»'inin. bir «kuşcı»'sı vardı (Bal'ami'de bu kelime. türkçe olarak geçer) . A vcı kuşları terbiye eden bu «kuş cı» 'mn bir kartal'ı, «kuş­cı» ile seyyahı, «Sed» de kadar uçurmuşdu. «Sed», iki azim dağ arasında yükselen, renga-reng taşlardan ve demirden bir kale idi. «Sed» in he:ı;ıdeği, gece gibi karanlık ve ölçülmez derinlikde idi. «Kuşcı»'nın kartalı, hende­ğin karanlıklarından, ateş gibi kızıl bir yakut getirmişdi. Bal'ami'nin bah­settiği: ''sed" kalesi, halen Derbend'in batısında, dağlardaki kale harabe­si olsa gerek. İki zirveli dağ Olearius'un resminde gözükmekdedir (lev. 1/a).

Iranlıların korkup katılınamasına rağmen, Isl~m orduları «Bab al-ab­vab»'a (Kapılar kapısına : Derbend'e) ilerledi. Derbend Türkleri, Müslü­manların şehadeti istediği ve ölümden çekinmediğiıii görünce, onların me­lekler himayesinde olduğunu sanmışlar idi. «Nfırlu» bir şahsiyet olarak anlatılan 'Abd ur-Ra];ıman b. Rabi'a, savaş sırasında ölünce, Türkler onun cesedini bir sandığa koymuş ve onunla yağntur duaşma kalkışmışlardı. Azizierin cesedini gömmeyip, munılayarak sandıkda saklamak, bir Hris­tiyan adetidir. Acaba bazı Derbend Türkleri bu ınıntıkada yaygın bulu­nan · Hristiyanlığa mı intisab etmişdi? Derbend'i ·ilk geçmek teşebbüsü

Müslümanlar için· muvafakiyetsizlik ile bitti., Müslümanların bir' kısmı, yine «Bab» (Derbend) yolu ile, diğerleri ise, Abfı. I:Iurayra ve Farslı Sal­man'a uyarak~ ı:ı:azar kıyılarım takiben, Curcan üstünden geri dönebilmiş­di. Bir kısım Müslümanlar da harb sırasında ölmüşdü. Balancar'da ve Derbend'de, Kırklar kapısındaki, Evliya Çelebi'ye nazaran Kfı.fi kitabeli bazı eski mezarlar (lev. I/a), savaşda ölen Müslümanlara atf. edilegel­mi§diİ'40 «Bab»41

, H. II/M. VIII. yüzyılda bir Islam şehri oldu. Hicri 104/721'de Azerbaycan'ın Müslüman valisi Cerrah b. 'Abdullah «Bab»'i geçmekde muvaffak olmuş ve Balancar'a kadar ilerlemişdi. «Bab»'ın

(Derbend'in) H. II./M. VIII. yüzyılda, Müslümanlar devrinde imar edil.;

37 Tabari, I, 25 93. 38 Xan-Mogamedov, 121 ve res. 9. 39 Tabari, I, 2667-69, 2890-92; Bal'ami, 335-38. 40 Barthold, «Derbend»; Evliya Çelebi, II, 312. 41 Tabari, II, 1453, 1562; m, 648. İslam devrinde «Bab» : Barthold, «Derbend»,

941-42; Ma)j:disi, 376; İştabri, 109-10; Artamonov, «Derbend». Hazar ıbeyliği: bkz. yuk. not.

Page 9: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

EMEL·ESİN

diği, fakat ylıie de Müslümanlar ile Uazar'lar arasında el değiştirdiği, Ta­bari'nin ifadelerinden belliilir: «Ve bu yıl (H. 115/733) Maslama b. 'Abd ul-Malik, ı:ra~anı maglftb ettikden sonra,' Bab'a gelip, orasıriı-tahkim. etti>>~ Fakat, H.· 183/799'da ı:razar'İar yine <<Bab'dan hurftc etıiıiŞdi». Nitekim M. X. yüzyıl ortasında «Bab»'ın az şimalinde bir :ijazar beyliğinin mevcfıdi­yeti, yukarıda kaydedilmişdi. Hicri IV./M; X. yüzyıi Müslüman· müellfileri «Bab»'ı bir stirlu şehir ve mıil!telif «kafir» illerinden ticari gelnilerin gel• diği bir liman olarak anlatmakda idiler. ·İlk Islam devri hara_belerinden caıiıi-mescidin şekli bu yapıinn eskideri kilise ;olduğu fikrini bazı müellif­lerde 1İyandırınışdır. «Bab»'ın şimali kapıları; ltazar iline açıldığından, bunlar hep kapalı tutulurdu. Şimali kapılardan Bab al-Cilıad'da buluiıdu­ğu Ibn al-Fa~ tarafından M. IV /X. yüzyılda kaydedilen arslan heykel-leri ile bazı arabca kitabeler hala, muhafaza olmakdadır. ·

«Bab»'ın bir dereceye kadar mahalli idarecileri bulunmakla beraber; ekseri Şirvan-şah'lara ve Azerbaycan'daki Islam valilerine tabi olduğu anlaşılmakdadır. Azerbaycan' daki Türk asıllı42 · valiler ve yardımcıları ara­sında, aşağıda bahsi geçE;!cek olan, Uazar denizi doğusundaki «Şfıl» sına.~

lesinden Mul;ıammed b. Şfıl (H. 134-137 /751:-54) ; 'Ucayf b. 'Anbasa (H. 217-24/832-838); Mengçur (H. 224-25/838-39);. ve H. 276-318/889-930 arasında Azerbaycanda sülale kuran Abfı Sac Divdad : alıfadı · bulu­nuyordu.

SelçUklu devrinin başlangıcı olan Oğuz ·akınlar1Il1Ii43 ilki Ibn ul-A§ir tarihinde, H. 420/1029 yılında kaydedilmekdedir. Müneccim-başı tarihin­de ki kaydlarda, Derbend'de Oğuzların hükmü, H. 436/1044'de başla­m.ışdı. Bu devirdeKara Tigin ve Yağma adlı Oğuz beylerinin adları geç­mekdedir. Selçuklu-sultanı Alp Arslan, H. 460/1067'da Derbend'e gelerek, bu ilin idaresini, maiyetinde hacib vazifesinde bulunan Sav-Tigin'e ver­ıiıişdi. Alp-Arslan:, Malazgird zaferinden dönerken, H. 468/1075'de yine Derbend'e uğradı ve bu şehirde artık hutbeler Alp Arslan ve ona tabi olan. Sav'Tigin adına okundu. SelçUklu devri böylece Derbend'de başlamışoldu ve resmen, Calalud-Din ı:rvarizmşah'ın, M. 622/1225'de, SelçUkluların va­risi olmak davasına ve Derbend'in Mogol devletine illı_akına kadar devam etti. Melikşab.'ın ölümünden sonra, Derbend'deki yerli beyler kısmen müs­takil olabilmekde idi. Hicri VI.-VII. M. XII.-XIII. yüZyıllarda· Derbend'e

42 Azerbaycanda ilk Hicri yüzyıllarda Türk valilerl: Zambaur, 177, 179. Mu­l;ıammed b. Şül: bkz. a§ağ. not 114. 'Ucayf b. 'Anbasa ve Sac-oğullarının ceddi Abft Sac Türk idiler: İştabri, 164; Cl. Huart, «Sadjids», EI (Leyden 1934), H.D. Yıldız, «Sac-oğulları», I, Tarih dergisi XXX 5 I., 1976).

Page 10: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM. İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 39

hakim bulunan Muz;affer-oğullarının, Bars-Beg gibi, türkçe adları vardı. Derbend'de, Orta~kapı gibi, Selçuklu devrinden _sftrlar da bulunmakda,dır.

Dede Korkui43 destanlarında yer alan «Demür-kapu Derbendi (veya Dervendi) » balısleri, Derbend cıvarında «:tior]Jut» ·.(Korkut) adı verilen veli ve Oğuzlara atf .olan mezarlar, (ler. I/a), .f$:azanHan ve Burla Hatun ınenkıbeleri, belki H. 420/1029'da başlayan Oğuz akınlarının hatırasını yad etmekde idi44 • F. Kırzıoğl:u, Derbend'de anılan Kazan Han menkıbele-rini, Mogol İl]Janı Gazan Han'a da bağlamakdadır. · ·

Böylece, İslam ile ilk karşılaşan, "ŞUI" adlı iki Türk merkezinden, Derbend' deki "ŞUI", Oğuzların İslam devrindeki akınlar_ı ile, İslami bir Türk merkezi oldu. Bugün, Dağıstan ve Azerbaycan adını taşıyan iller, İslami Türk vechelerini, Selçuklu devrinde alarak, Türkistan ile, M. 1071'­de yeni teessüs eden Türkiye arasında, bir köprü teşkil ettiler.

II- Jjazar deniii doğusundaki «Sul»

Miladi IV.-V. yüzyıllarda, Sır~derya kıyılarından geldikleri sanılan44

Hun-Türk boyları, ]jazar denizinin doğusuna ve cenubuna da ilerlemiş idiler. Merv yanında Bayram 'Ali'de yapılim kazıların IV.-V. yüzyıllara aid tabakalarında bulunan ees~dlerin tipolojisini, Trofimova 45

, mongo­loid veeheleri yanında, Eurepeoid'lerininkine benzer karta! burunları ol­duğu için, «büyük burunlu Mongoloid'ler» tesmiye etmekdedir. «B!.iyük burunlu Mongoloid»'lerin o de*de Sır-derya kıyılarından Merv ve Rey'e kadar inen Htm ve Türkİer olduğu sanılmakdadır. Çünki, aşağıda görüle­ceği gibi, Sasani kaynaklardan rivayet eden erken Müslüman müellifleri ve Ermeni tarihleri, bu devirde, Türklerin ve Hunların, Hazar denizinin cenubuna kadar istila ettiklerini bildirmekded,ir46

• Bizi· alakadar eden yine \

43 İbn al-A§ir, H. 420 yılı tarihi. Müneccim-başı, 10, 12, 14-5, 26-7. Darband, 33, 65, 73-4, 120-21, 136, 139, 141, 150-51. Giriş, 190, 441. Barthold, «Derbend».

44 Kırzıoğlu, 51-6, 81-3. Evliya Çelebi, II, 312. Barthold, «Derbencb, «Olearius'a atf).

45 Trofimova, 6, 8, «büyük burunlu Mongoloid>>ler dediği Eurepeoid'le kanşık Mongoloid'lerin aslen Sır-derya vadisinde bulunup, sonra cenüba indiklerini ve bu tipolojide insanlarm cesedierinin Merv yanındaki Bayram 'Ali Irazılarının rv.-V. yüz­yıllardan tabakalarmda bulunduğunu ifade etmekdedir. Tarihcilerin vardığı neticeler ile (bkz. aşağıda not 51-61) mukayese edilirse, Trofimova'nın <<buyük burunlu Mon­goloidı>'ler dediği ethnik grupun, lj:azar denizi doğtisunda rv.-v. yüzyıllarda beliren Chionitae, Kidara Hunlan ve «Sül» Türkleri olınası ihtimali mevcüddur.

45 Bkz. yıık. not 44. 46 Bkz. Kültür tarihi, 57-60'deki kaynaklar.

Page 11: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

40 EMEL ES!N

«$ili» adını taşıyan ve :ı;;razar denizinin doğu kıyılarında Curcan'ın şiina­lindeki Dihistan'da bulunan Türk· (muhtemelen Oğuz) kavmidir. Dihis­tan47 ismi, bazı tahminlere göre, Romalıların Dahae dediği, Parili'ların

hükümdar soyundan mevrfis idi. «Stıl»48 adına gelince, Marquart her neden ise, iki «Şfıl» u birbirinden ayırt etmişdi. :ı:razar denizinin batısındaki «Ştıl»'den bahs ederken, iraDi bir. kelime saydığı «Çor» asiına; fakat Ha­zar denizinin doğus~daki «Şfıl»'u ise, türkçe <<Çöl» adına irca etmiş idi. Nitekim Ibn :ı;;rallikan da, Curc~nlı. Salıini'ye atfen, «Şfıl» Türklerinderi bahs ederken, bu adın Curcan cıvarında «Cvl» (Çöl) isimli-bir karye ol~ diığunu bildirmekdedir. Salıini rivayeti ışığında, her iki «Şfıl»'un aslı ola­rak, «Çöl» adı, «Çor»'a' karşı desteklenmiş bulunmakdadır.

Marquart49, :ı;;razar denizinin batısı ve doğusundaki Hunların. muh­temelen aynı kavm olduğunu sanmakda idi. Yine :ı;;razar denizinin batısın­da olduğu gibi, doğusunda da Hunları Türklerden ayırt etmenin zorlu­ğuna işaret eden Marquart, üstelik, :ı;;razar denizinin doğusunda, Hunları ve Türkleri Kl;lşan boylarından da tefrik etmenin imkansızlığını kayd edi­yordu. Bu münasebet ile, Marquart, Çinlilerin «T'ie-le» diye andığı; yay­gın Türk boyları arasında,hem Doğuda, hem Batıda; «Hun» adını taşı..;

yan iki boy olduğunu ve Tabari'nin Kuşan'ı da Türk saydığına dikkati çekmekdedir50

• Aral gölü centıbnnda ve Hazar denizinin doğusunda, Pro~ kopios'un (öl. M. 562) «Gorga»51 dediği Gurgan'da (arabca adı Curcan: ,bkz. harita B) yaşayan ilk Hunlar, yukarıda kaydedildiği gibi, europeoid veebeli ve şehirlerde oturan bir kavm idi52

• Miladi 356'da, Sasani hüküm­dan Şapur II, Gurgan sınırında, bu ilk Hunlar ile savaşıyordu53 • Bunlara latince Chionitae, Avesta'dıi Hiyaona ve süryanice Hiyôiıaye delıiyordu~ Marquart54 ve sonraki araştırıcılarö5 , Kuşana boyları ile akraba sayılıp, muhtemelen Aral gölünün centıbnndan gelip :ı:razar denizinin ·doğusunda M. V. yüzyılda beliren Kidara Hunlarını da, Chionitae'den saymakdadır. Marquart'a56 göre, :ı;;razar denizin doğusundaki «Ştıb Türkleri de Clıionitae'-

47 Bkz. Rawlinson, 96 ve not Ijudud, 386. 48 Eranşalır; 101; İbn Jjallikan, I, 44 (İbrahim b. al-'Abbas b. Mul)ammad b.

Şfll Tigin>> terceme-i hali. 49 Eranşalır, 50, 52. 50 Bkz. yuk. not 10. 51 Gorga: Eranşalır, 58. 52 Dieterich, I, 28. 53 Eranşalır, 50 ve not 5, 52, 55, 56. 54 Eranşalır, 51, 55, 58: 55 Kollautz-Miyakawa, I, 91; Chavannes, 232. 56 Eranşalır, 51, 56.

Page 12: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM'"İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER · 41

den ve Kidara Hunlarından idi. Böylece, Chionitae ve Kidara Hunları ile Kuşan boylarının da Türklerden olduğu farz edilebilmekdedir. Nitekim, başka araştırıcılar, Türkler ile bazı Hunlar ve Kuşan arasında bağlar tes­bit etti57• Marquart, Tabari'nin Kuşan devletinden «Türkler» diye bahset­tiğine ve Hiyaona adının, VI. yüzyılda, Türklere de ( «Kerrnibiones» şek­linde) teşmil edildiğine işaret etmekdedir. Harmatta ise «Kerrnibiones»'in Türgiş Türklerinden olup, bugünki Afganistan'da devlet kuran «AllJon»­ların (Al Hunlar) bunlardan olduğunu sanmakdadır (Kidarit Hunlarının da Afganistanda bulunduğu görülecekdir). Esasen Bundalıişm'de .. ve Menokre-Hrat'ın eserinde, ]jazar denizinin doğusundaki boylardan «IJiyôn denen Türkler» diye bahs ediliyordu58

• Böylece, Marquart'!fi59 tahmin etti­ğine göre, İslam kaynaklarının «Türk S:alcam» adını verdiği ve Merv ile Rey arasındaki saha ile Gurgan'da, Sasan:i Balıram Gfır (420-38) ile' çar~ pışan hükümdar, hem Chionitae'nin, hem «Şlli» Türklerinin başı idi.

Miladi 468 yılında, Kidarlt Hunları Orta Asyaya göç edip bugünki Af­ganistana yerleşmiş bulunuyordu60

• Bu arada, Çin sınırındaki arabça; Ha­ya !ila denen diğer Hunlar, büyük bir devlet kurmuş veSasan:i sı:llırlarında belirrrıişlerdi61• Bunlar da «Şfıh Türkleri ile karışdırılmakda idi62;

Yalmzca ]jazar denizi doğusundaki «Şlli» Türkleri dikkate alıİıırsa, Bariliold ve Minorsky'nin işaret ettiği gibi63

, kayd edilmesi gereken ilk keyfiyet «Şlli» Türklerinin M. IV. yüzyıldan beri, ileride Oğuzların yaŞa­yacağı illerde bulunup böylece muhtemelen Oğuz Türkleri olması imkam- . dır. Çünki Hicri IV /M. X. yüzyıl Müslüman müelliflerinin hepsi, Sır-derya ile ]jazar denizinin şimalinde olduğu gibi (bkz. harita A), ]jazar denizlı:iin doğusunda da, «Guzz»ların (Oğuzların) yaşadığını kayd etmekde idi. Bu husfısda bir kaç metni hatırlatabiliriz: «S:azar denizinin şimali ve doğu­sunda Oguz bozkırları vardır .... Curcan, Oguz sınırındadır» (lJudud) 55, 102). «Dihistan Oğuz Türkleri sınırıdır» (İştabri, 125 ve İbn I:Iav:ı_cal, 325).

Hoffmann ve Pigulevska'nm süryan:i kaynaklarında ve Togan ile Mar­quart'ın müslüman ve ermen:i tarihlerinde kaydettikleri bilgilerden aşağı-

57 Eranşahr, 50, 52 ve 50 (not 5). Bkz. Kültür tarihi, not ID/1 (Harmatta, «Bactrian», 31 ve id., «Byzantinoturcica», 138'e atf).

58 Kollautz-Miyakawa, I, 94. 59 Eranşahr, 51-2, 56. 60 Eranşalır, 58-9. 61 Chavannes, 221-22 ve Eranşalır, 58-9. 62 Bkz. yuk. not 10. 63 Barthold Turkmeniya, 13; Minorsky «Mashhad», id., l;ludud, 53, 60, 102, 133,

193, 319, 386; İşta)Jri, 125, 128; İbn I;IavJı:al, 325. 64 Eranşalır, 51, 55, 58, 214; Hoffmann, 280. Togan, «Amu-derya», 421-23.

Page 13: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

42 EMEL ESİN

daki neticeler çıkmakdadır. Chionitae ve Hayap.J.a ile karışdırılan ve Oğuz­ların ataları olarak gözüken «Şill» Türklerinin M. IV.-V. yüzyıllarda ya;;; şadıkiarı bölge şu idi: Batıda :tıazar denizi, şiınalde Büyük Balhan dağla­rı, Doğuda Kara-kum çölü ile Küren ve Köpet dağları, cenubda Etrek (At­rak) ırmağı (bkz. harita B), Marquart'a65 göre, IV.-V. yüzyıllarda bu mın­tıkanınbaşkenti, Çince ismi Po-lo, ruınca adı Ba1aam· olarak geçen şehir idi ·ve bu şehir Ma:Js:disi'nİn bahs ettiği BaU:ıan66 idi. Kadim müelliflere ve Ma:Js:disi'ye göre, Aıp.u-derya eskiden l:Iazar denizine akıyordu ve Ma:Js:disi Amu-derya munsabındaki Balhan adlı şehirden bahs etmekdedir. B.ilinmi-. yen bir tarihde, bir hükümdarın Amu-derya yatağını Balhan'a çevirmiş olmasına rağmen, ırmak o yatakdan ayrılmış ve Balhan, yine bilinmiyen bir zamanda, susuzlukdan harab olmuş idi. Tolstov67 bu menkıbeyi, kadim devirden beri ö ınıntıkada arıklar yapıldığına atf etmekdedir. Diğer bazı araştırıcılar ise, kurumuş· bir ırmak yatağnia benzeyen Uzboy'un (bkz. harita B), :tıazar denizine doğru gittiğine işaret ile, Uzboy'un Amu-der­ya'nın eski yatağı olduğu ve Amu-derya'nın eski munsabının bugünki Kı-:o zıl suv/Krasnovodsk körfezinde (bkz. harita B) olduğunu sanınakdadır~ Balhan şehri de bu munsabda idi. Miladi IV.-V. yüzyıllarda daha mevcftd olduğu Marquart tarafından ileri sürülen Balhan'ın yerini Rawlinson ara­ınışdı68. Rawlinson, Kızıl suv/Krasnovodsk körfezinde şehir harabesi olma­dığına dikkati çekerek, Amu-derya munsabının, kum kalıntılarından anla­şıldığına göre, üç kolu olduğuna ve centibi kolun l:Uyve körfezi üzerine (bkz. harita B) bulunduğuna işaret ediyordu. Nitekim. l:Uyve körfezinde, Köhne-pazar,. veya Ming-kışlak denen yerde, bir şehir kalıntısı olduğunu ve orada altın ve gümüş eşya ile keramik bulunduğunu, Rawlinson 1879'da kayd etmekde idi. Ancak bu yerlerin daha sonra da mesktın. olduğu aşağı~ da anlatılacakdır. Barthold'un araştırmaları devrinde, belki :tıazar ·denizi kıyılarında (lev. I), olagan bulunan topografik değişiklikler ile, bazı kıyı­larda suyun çekildiği veya su hasdığı için, Rawlinson'un bahsettiği şehir kalıntıları yok olmuşdu. Bu cihetten, Rawlinson'iın müşalıedeleri, bu mın­tıkanın M. IV.-V. yüzyıllardan itibaren tarihi coğrafyası için, değerli bir vesikadır.

Rawlinson69, Etrek munsabındaki Hasan-kulı körfezinden şimale dağ~

ru, iki ayrı yol tarif etmekdedir (bkz. harita B). Yolun biri sahil boyun­ca bozkır içinden, diğeri Etrek ve Suınbar ırmaklarinin münbit vadilerini

65 Eranşahr, 51, 55, 58, 214. 66 MaJs:disi, 285-86. Barthold, «Bai(Jam: 67 Tolstov, 328. 68 Rawlinso_n, 90.

Page 14: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

1

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 43 - .

takib ederek, gitmekdedir. Her iki yol üstünde, müteaddid harabeler mev­cfı.d, fakat bunların devrini tesbit etmek zor idi. Rawlinson'a göre, sahil boyundaki Gök-tepe ve Ak-tepe l:iöyükleri ile Çerçalı harabeleri ve Buğ-

. daylı gölü cıvarındaki «kile» ler (Türkmenler kale yerine «kile» demek:­dedir) ile, Etrek ve Su:mbar ırmakları boyunca bu1unan bazı «tepe» (hö­yük) ve «kile». ler eski devirden olup, «Şili» Türklerine aid olınalı idi. «Komnuk (kız demek imiş) kile»'nin cebheleri (lev. II/a), birbirini takib eden sütfı.nlar şeklinde, içi dolu kiııeleri ile, Türkm~nistanın M. VI.-VII. yüZyıl yapılarına70 (lev. II/b) hakikaten benzeıİıekdedir. Bu çevrede rast­lamin su arıkları ve bendierin kalıntıları da belki kadiİn yerleşmelerin ha­tir:ısını saklıyordu. Barthold'un11 fikrine göre, bu mıntıkanıiı ma'mfı.r kıs­mniın en eski devirlerden beri, Etrek --ırmağı boyunca. bÜlunduğu aşağıda kayd edilecekdir. ·

Sasanilerin I, yüZyılda Gürgan'm şimalinde başlıca düşmanlarının

«Şili» Türkleri olduğu, o çevrede inşa ettikleri müdafaa seddiıie «Bab-u Şili» («Şili» kapısı) adını verdiklerinden anlaşılmakdadır72• Rawlinson13,

«Bab-u Şili»'u da 1879'da tesbit etmişdi. Bu sedde, Türkmenler, «Kızıl­alan» (Kızıl tepeler silsilesi) demekde idi ve seddin yeri Gurgan ırmağı şimalindeiri Gümüş-tepe'den başlayarak, dağlara. uzanan bir sıra höyük şeklinde belirıriekde idi~ M.Y. Kiani de, 1977'de VII. İran sanatı kongresi­ne verdiği tebligde, Gurgan'daki «İskender seddi»'nden bahsetti. Kiani,_ bu çeyrede, 15 şehir ve kale harabesi tesbit etmişdir. Bunların arasında, daha sonraki Sasani kaleleri mevcfı.d olınalidır. Etineni kaynaklarına göre74, Yezdigird II ( 438-57), Gutgan'ın şimalindeki Çor (Şili) hükümdarını mag­lfı.b etmiş ve bu kavmin akınlarınil karşı «Şahristan-i Yezdigird» adlı ka­leyi yapdırmışdı75 • Sonraki Sasani hükümdarı Firfı.z (439-84) ise, Curcan (Gurgan) ile «Bab-u Şili» («Şili» kapısı) arasında, Rfı.şan-Flriız kalesini inşa ettirdi76

• Gerek Curcan, gerek Rilşan-Firfı.z, M. 430 ve 553 sıraların­da, Nesturi dini merkezleri idi77•

Miladi VI. yüZyılın ortasina doğru yükselen Kök-Türk I}:aganlığı, Ha-

69 Rawlinson, 93 ve not 103-109. 70 Turkmenistan, 132-37. 71 Bkz. as;ağ. not 96. 72 Ta bari, I, 87 4. 73 Rawlinson, 90. 7 4 Bkz. as; ağ. not. 74 Eranşahr, 56 (Hoffmann, 5o•ye atf). 75 Eranşahr, 73 (Hoffmann, 50 ve Elis;e, ll'e atf). 76 Ta bari, I, 87 4. 77 Eranşahr, 73-4.

Page 15: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

44. EMEL ESİN

yap.la devletini 554: sıralarmda maglub edince, Orta-Asya'dan Sasani sı­nırlarına· kadar uzanan Hayatila idaresindeki iller Kök-Türklere geçdi. Tabari'ye·s göre, Hayatila hükümdan «Vzr» ı ölc~üren «Sincibu» (İsteıni) :f$:agan (öl. 576) Sasani hududlarındaki Türkleri ve Jm arada «Şili» boyu- · na «teşci ediyor» ve Sasani sınırlarını istilaya hazırlamyordu;· Türk teh­likesine karşı harekete geçen :ausrav I Anuşirvan (531-79), «Şili» Türk­lerinin çoğunu öldürtmüş ve !ralan seksen kişiyi Firfız'un yapdırdığı bir şehre yerleşdirınişdi. Ancak bu şehrin Firfız'un yapdırdıklarmdan hangisi olduğu belli değildir, çünki Tabari, l:m münasebetle «Bab~ u Şili» yakmm:­daki «Ruşan-Firfrz»'un değil, Rey'deki «Şahram Firfrz»'un adım verımş­dir79. Her halde «Şili» Türkleri, :aazar denizinin doğusunda ve Curcan'm şimalindeki eski illerinde, yaşamağa devam ,ettiler, çünki daha sonraki kaynaklarda da, memleketleri orası olacakdı. :ausrav I'in, «Şili» illerinde yeni kaleler yapdırıp çe~eyi tahkimi üzerine İstemi :f$:ağan, «Şili» iline ilerlemekden vaz geçınişdi. ·

Fakat, Kiani'nin Glİrgan'da tesbit ettiği ve Sasani devrinden tarih­lendirdiği yapılar arasında, «Şub Türklerinin de kaleleri mevcud olsa ge~ rek, çünki erken Müslüman tarihÇilerinden Bala~i (öl. H. 279/892) ve :f$:udama (öL H. 320/932), «Şili» Türklerinin, M. VIII. yüzyıldan önce Di­histan' dan cenuba ilerleyerek, Gurgan'ı da almış • ·bulunduklarım bilcllr­mekdedir80. Gurgan (arabça metiiılerde Curcan) halkı, yukarİda anlatıl­

dığı81 gibi, M. IV. yüzyıldan beri, yerli İraiılılarm, Huiılar ve Türkler ile tedricen karışmasından doğan bir muhtelit toplurp. idi. Curcanlılarm mem­leketlerinin şimalindeki «Şili» Türklerinin akmlapna karşı korunmak:için irtşa ettikleri İslam kaynaklarinda anlatılan' ~ıfi/it (sftr) ise, muhtemelen, «Bab-u Şili» 82 denen ·sed idi .. J$:udama83 şöyle diyordu :

«Ehemmiyetli sınırlardan biri de Türk smırıdır, Curcan belde~ leri cıvarmdaki bozkır anıarın ('rürklerin) ilidir ve oradan akın. ederler. Ve (Curcan) halkı (Curcan'ı) tuğla .dıvar ile tahkim ederek, kendilerini akınlardan k,oruyordu. Fakat, Türk anıara galib geldi ve anıarın memleketille «'.$ili» dedikleri melik ha­kip:ı oldu». Bala?;uri84 ayın keyfiyeti şu kaydile teyyid etmekde idi:

78 Tabari, I, 894-95. 79 Ibid. 80 Bkz. aşağ. not 83-85. 81 Bkz. yuk. no~ 49-64. 82 Bkz. yuk. not 72. 83 l).udama, 361-62. 84 Balilzuri, 331-32.

Page 16: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 45

«Curcan tuğladan yapılmış bir silr ile çevrilmişdi ve böylece Türklere karşı kendilerini tahkim etmişlerdi. (Silr'un) bir ceb­hesi denize bakıyordu. Fakat Türkler b ınıntıkada galib geldi­ler ve «Şlli» onların (TUrklerin) hükümdan idi».

Nitekim H. 18/639 yılında, Suvayd b. MTI4arrin'in ordusu Curcan'a. geldiği zaman şehrin hükümdarı «Şili» sülalesinden Rzban (?) oğlu Rzban idi ss.

Suvayd b. MTI4arrin'in ordusundaki · bir şairin beytlerine göre86, · Cur­can, yeşillik ve ormanlık bir il idi. Curcanlılar silrlu meskenlerde (l)a'{.ar) yaşıyorlardı. Arab ordusunu görünce, «İbn Şftl» (Şftl-oğlu), onlara kese­ler ile hediyeler getirmiş ve memleketin «her nahiyesi için haraç vermiş~ di». Böylece, bir sulh muahedesi imzalandı. Muahedenin tam metni Taba­ri'yi takiben Prof. Harrudullah tarafından fransızca terceme olmuşdur87 • Suni muahedesinin umilmi hatları şunlar idi88

: Rzban oğlu Rzban Şftl, Di­histan ve bütün Curcan ehli narnma Müslümanların himayesi · (ıimmet) altına giriyordu. Her sene ıi.mmi'ler cizye verecek ve ona karşılık, eğer hücilma uğrarlar ise, Müslümanlar onları müdafaa edecek idi. Dihistan Türkleri (şimali) sınırı «sed edeceklerdi» (koruyacaklardı). Zimmi'lerin nefslerinin mallarının ve dinlerinin emniyeti Müslümaniar tarafından taahüd ediliyordu.

Görüldüğü gibi, Şftl sülalesinden Rzban oğlu Rzban'un H. 18/639'da «Dihistan ve sair Curcan ehli namına» Emeviler ile imzaladığı muahede Müslüman olmayanların dinleri «emniyet altına a~şdı»89 ; yani vicdan serbestisi tanılıyordu. Çevrenin muhtelif dinleri hakkında bazı tahminler

85 Sahmi, 4-6. 86 Sahmi, 6. Terceme edilmemiş olan beytler şöyledir :

. 1 ·ll ı}>Lall . . . . '- ~· f""' y - ~ ı.j ı.) . ..r: • ;ı)-~ ii ı; J _,_~ 0:1 L'ı;'\

;t_,aıı J~uı ı.>):~ 1 lr: .::...o\9 1

;tl2;l..\ ~- JJ.ü c?.JI ı..>;l 87 Haınidullalı, a.g.e. 88 Sahmi, 5; Tabari, I, 2657-58.

: ı..,..:. ı.!.U.5 j ~ 0'. ..)\_,- J\9_, ~

t~;~ ~c? ı)\ '..ı.:--1 Cı

L:Jı_,=-- 1_,9~ _, L~.»-1 \eli -;.;) I.Jıt' 0~ r-';l..ı ~~ u.:ıl_, ~·l!t~ c?.JII [J] ~ Jp.J

89 Sahmi, 6 ve Tabari, I, 2657-58'de verilen ibareler şöyledir:.

«(Tabari'de ~) ~\_,.!. J ~ J ~IJ .. \J ıtt-iıil ~ ~L.'':/1 ~J ':1 »

Page 17: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

46. EMEL ESİN

yapılabilir. Curcan'da M. 430, 490 ve 577 yıllarında, Nestiırl başpiskopos­luk merkezi bulunuyordu90• Prof. Margulan'ın lutfen bildlı:diğine göre, ]ja­zar denizi doğusundaki Türklerin (Oğuzların) atalar dinine bağlı kaldığı, son yıllarda aıılaşılmışdır : BalM.n dağlarının şima.lindeki Mangışlak' da, Oğuzlara atf edilen, «kerekü»91 (kubbeli Türk otağı) şeklinde ve içfude savaş sahneleri tasvir edilmiş bir tapınak bulunmt!§, Diğer tarafdan, İran­lıların arasında yaşayan Curcan'daki ve belki Dihistan'daki Türklerin İran dinlerine temayili etmiş olmaları da hatıra gelir. Nitekim, İbn ]jallikan'a nazaren, «Şfıl» sülalesinden iki kişi H. 98/716 tarihinde, Meclis! idi92

,

Rzban oğlı Bzban «Şfıl»'un H. 18/6Ş9'da EmevUer ile yapdığı muahe­deyi, «Şili» sülalesinin sonradan bozduğu aıılaşılınakdadır. H.- 30/650 yı­lında Sa'id b. al-'Aş Curcan ile yine sl,ılb. akd etmiş olmasına rağmen, <~ŞfİI» Türkleri, Azerbaycandan JS:ftmis (irani dilde Kfuniş). üzerinden ]jor~sana giden yolu kesmişlerdi93• JS:utayba b. Muslim'in yerine .Emevilerin S:orasan valisi olan Yazid b. Muhallab'in de yolunu «Türk kavminden Şili»' kesince, Yazid, selefinin bu vaziyeti düzeltmecqğine şaşmış ve «Türk kavm.i:nden Şili» ile savaşmak üzere, Emevi halifesinden izin istemişdi94 •

Yazid b. Muhallab'in «Şili» Türklerile savaşdığı H.· 98/716 yılında95 ,

durcan'da ve Dilıistan'da ayrı iki hükümdar bulunuyordu. Dihistan. «Şili;­un, Curcan ise Firftz b. JS:fıl'un idarelerinde idiler. «Şili»'un başkenti, Dihis.:. tan'da, tahmiıılere göre o eyaletin başkenti96 olup, aynı adı taşıyan ve Parth krallarının birinin yapdırdığı rivayet edilen şehirde idi. «Şili» un ba:şkenti Diliistan'dan 5 farsab {farsab:._5,6 lqn) denize doğru, Bul;ıairah (Göl) denen yerdeki· «cezire»'de (ada, veya yarım-ada) «Şili>>'un bir kalesi daha vardı~ «Şili»'un başkenti Dilıistan ile, Firfız b. J):ili'un, her halde Cur­can nehri üzerinde bulunan başkenti arasındaki mesafe, 25 fersab idi (125-150 kın). O halde, Rawlinson'un tahminine göre, Şili'un başkenti Dniistan şehrinin, S:azar denizi kıyısında, Gök-tepe'deki şehir kalıntısına benzeyen höyükde, veya o höyükden· doğuya İslam devri şehri, Ribat Dihistana gi­den çizgi üzerinde bulunması gerekmekdedir. (bkz. harita). Gök-tepe hö-

90 Eranşahr, 7 4. 91 Bkz. Kültür. tarihi, 6. 92 Bkz. aşağ. pot 98. 93 Tabari, I, 2Ş36-39. 94 Balazuri, 331-32. 95 H. 98 sava§lan: Balazuri, 331-32; Tabari, II, 1317-25, Ül27, 1411; Ibn ul-

Astr, IV, 147-50; Eranşahr, 72-4. . . , ,, 96 Eranşahr, 73-4; Rawlinson, .93 ve not; Barthold, «Ü§rosenie» 122-23. Mi­

norsky, «Mashhad»; Hoffmann, 279-80.

Page 18: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 47

yüğünfuı bulunduğu sahilde «BuJ;ıairah» (göl) adıni ve rivayetlerini hatır­latacak bir körfez .ve ada veya yarrm-ada bulunmainası keyfiyetini, Raw­linson, Jjazar denizi kıyılarının topografisinin, Mogöl devrinde, bendierin açılması ile değiştiğine ve bazı yarım adaların su altında kaldığına atf et- r

mekdedir; Rawlinson, Gök-tepe'nin az şimalindeki Buğdaylı gqllinün de BuJ;ıairah olabileceğine işaret etmekdedir. Barthold ise, Dihistan · şehrinin Parth devrinden beri mevciid olup muhtemelen, her vakit aynı yerde, İslam devri «Riba! Dihistan» harabelerinin bulunduğu gibi, Etrek ve Sumbar .ır­tnaklarının birleşdiği mevkide (bkz. harita B) olduğunu tasavvur etmek­dedir. Barthold'a göre, BuJ;ıairah ise, Etrek ırİnağının niunsabı, I::Iasan-1$:ulı körfezinde bulunuyordu (bkz. harita B) . Nitekim, X.- yüzyılda Diliis­tanan-i Siir denen ve Minorsky'e göre «Şiil» adını Sur şeklinde muhafaza eden yarım-adanın yeri de, Barthold'a nazaran, I::Iasan-]5:ulı körfezinde ol­malı idi. Hoffmann, BuJ;ıaira'İun daha şimalde, Balban şehrinin buluıidu­ğu tahinin edilen yerde, Kızıl-suv /Krasnovodsk körfezinde (bkz. harita B) olması imkanı üzerinde durmakda ve BuJ;ıaira'daki adanın yeri olarak, Çeleken adasını tahinin etmekdedir. Dihistan'da bir de Bayfisan (veya Bayasin97 şehri bulunuyordu.

«Şii!» sillalesinden birinin terceme-i hali münasebeti ile, İbn Jjallikan, «Şiil»'un Tigin mertebesinde bulunduğunu ve yine bu müellif ile daha eski tarihde yaşayan ve «Şiili» sülalesini tanıyan İsfahani (H. 284-356/897-967), «Şiil» ile Firfız b. I}.ul'un kardeş olduklarını söylemekdedirler98. Mar­qiıart99 I}.iil adının türkçe «kul» olabileceğine dikkati çekerek, İsfahani ve İbn Jjallikan'm rivayetini desteklemekdedir. Nitekim, H. 18/639'da «Şiil» beyi Rzban oğlu Rzbaİı100, hem Curcan, hem Dihis~an beyi olduğuna göre, H. 98/716'daki Curcan ve Dihistan beyleri onun ahfadından olsa gerek. Curcan'm şimal-doğusundaki Bayasanıoı adlı yerin hükümdarı Marzuban da Curcan beyi Firiiz b. I}.iil'un amca-zadesi, yani muhtemelen, Rzban oğlu Rzban «Şiil»'un bir üçüncü torunu idi. Bu üç, belki akraba htlküm­darı birbiri ile kavga halinde idiler102

• Firfız b. I}.iil, «Şiil» Türklerinin hü­cfunundan korkarak JJorasan'a Yazid b. Muhallab'ı çağırınağa gitmiş ve «Şili» Tigin Curcanı .almışdı. Firfız b. I}.iil'un düşündüğü bir hile ile, «Şili»

97 Eranşahr, 73, 310. 98 İbn :Uallikan, I, 44 (Şül Tigin ahfil.dından Abü tshaJı: İbrahim b. al-'Abbil.s

b. Mul}.ammed Şül Tigin'in terceme-i hil.li). Isfahil.ni, IX, 21. 99 Eranşahr, 73, not 5.

100 Bkz. yuk. not 85-88. 101 Eransahr, 73.

Page 19: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

. 48 EMEL ESİN

Tigin'in Curcari'dan çıkıp Dihistan'a ve adadaki kaleye çekilmesi teıpjn edildi. Böylece «Şill» Tigin'i mulıasara .edip, sonunda teslime mecbilr .lpJ..o mak imkarn olabilecek idi.

Türkler ile Emeviler arasındaki Dihistan ve Curcan savaşları, fevka­lade çetin olmuşdu. Gerek Curcan, gerek Dihistan'daki Türkler kalelere çekilmişili ve ancak istedikleri zaman çıkıp savaşarak, yine kalelere dö­nüyorlardı. Curcan dağlık· ve ormanlık olduğu için kalelerin yolunu bul­mak da zor idi. Yazid b. Mulıallab, o kadar asabi ölmuşdu ki, oğlu :tialid'i ve diğer kumandanlar ile askerleri, kaleleri alamazlar ise, ölüm ile tehdid ediyor ve ancak hile ile bazı kaleleri basarak, alabiliyordu. Galib gelip; ekmeğÜıi düşmanlarının kanına batırmadan kılıcım kınına sokmamağa ye­min etmişdi.

«Şfıh Tigin'in çekildiği ada üzerindeki kaleyi ise, Yazid b: Mulıallab, ancak aitı ay mulıasaradan sonra ve kalede kuyu suları bitip, hastalık çı­kınca, alabildi. «Şill» Tigin, üçyüz kişilik yakınları ile serbestçe l.ızaklaş­mak şartı altında, kaleyi teslim etmişdi. Kalede kalan Türklerin çoğu öldü ve ancak bir kısım kurtUldu.

Hicri 98/716'daki Emevileı'in Türklere karşı savaşları, kültür tarihi bakıımndan, her iki tarafa, büyük değişiklikler getirdi. İlk dikkati çeken husus, Arab kumandanların Sasani Fars'da olduğu gibi, Türk beyleri çer­çevesinde de, hükümdar debdebesi cazibesine kapılmasının bir işaretidir. Curcan ve Dihistan . savaşlarından alıtı.an ganimet arasında oir murassa tae bulunuyordu103

• Tae gibi hükümdar tezyinatı, fakirierin ekmeğille tah­sis- olması gereken servetin israfının bir timsali sayılarak, . ilk Müslüman­larda, nefret uyandırmakda idi104

• Bu sebebden, ganimet tacı kimse iste-­miyordu ve onun bir dilenciye vermişler idi. Fakat Yazid b. Mulıa1lab, giz­lice dilenciyi çağırıp, tacı ondan satın alımşdı.

Islamın Türkler üzerindeki kültürel nüffı.zu ise, Curcan ve Dihistan'­ın fethinde tez§.hür etti. O zamana kadar, Curcan'da, hükümdar kalelerin­den başka, yerli halkın oturmasına mahsus şehir yok iken, Yazid b. Mu­hallab ilk olarak bir şehir bina etti105• Islam PeygamberiniuMedine'si mi;. salinde; bir mescid etrafında Müslümanların toplarup cema'at kurmak ve şehir hayatına intibakının, Orta Asya'daki106 erken misallerinden biri budur.

102 Bkz. yuk. not 95. 103 _ Tabari, n, 1326-27. 104 Bııbari, Şaliil], Cihad bahsi, l]adiş 102 (Kayserin tacını takbih). Bııbiiri, Tec­

rid, badiş 1948 (altından, mücevherli süs esıyası ve ipek giymek, iiıraf olarak, mek­riihdur).

Page 20: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 49_:

En nihayet H. 98/716 savaşlarını müteakıb, Yazid b. Muhallab,·gani­met tae'ın gurı1.runa kapılırken, «Şul» Tigin'in gö:blü Islama meyl ediyor­du. Bu menkıbeyi Sahmi teferruatı ile anlatmakdadır. «Şfıl» Tigin'in ah­fadından, Curcan Islam u1eması arasında adı geçen Ahmed b. Muhammed b. al-Tayyib al-Curcani,eeddi Muhammed b. Şfıl(Şfıl Tigin) hakkında ba­basıiıdan duyduğu şu menkıbeyi rivayet etmişdiı<ı• :

«Şfıl (Tigin), Curcan fethi olduğu zaman, Yazid b. al-Mulial­lab'a sordu: Islam'da senden celil biri var ise, onun önünde· Müslüman olmak isterim. (Yazid) şöyle dedi: evet, (benden celil kimse) Süleyman b. 'Abd u1-Malik'dir (Halife). (Şfıl) dedi: Beni ona gönder ki önünde Müslüman olayım. Ve o (Yazid, Şfıl'un istediğii:ıi) yapdı. Ve (Şfıl) onun (Halifenin) karşısına

gelince Yezid'e sorduğunu ona da (Halifeye de) sordu. Ve Sü­leyman (Halife) şöyle dedi: bugün, Müslümanlar arasında, ben­dem celil kimse yokdur, fakat rüchan Resfılullah'un kabrinde­dir. (Şfıl) bunun üzerine (şöyle) dedi: Orada Müslüman olaca­ğım. Ve Süleyman onu Medineye yolladı ve o (Şfıl), Kabrin hu­zfırunda Müslüman oldu».

Şfıl Tigin, Yazid b. Muhallab vasıtası ile İsla19-1 tamdığı için, onun mevlô!sı, kader-birliği yapdığı arkadaşı sayılıyordu~08. Bu sebeble, Halife Hişam'ın kardeşi Maslama b. 'Abd u1-Malik, H. 102/720'de, Yazid b. Mu.: hallab'a taaruz ettiği zaman, Yazid b. Muhallab, «Şfıl» Tigin'i imdada çağır­mışdı109. Yazid b. Muhallab'ın ailesi ile birlikde, Vasit yanında al-'A~'da, öldürilidüğünü gören «Şfıl» Tigin, Erneviiere mektub yazarak, onları Alla­hın kitabına ve Peygamberin sünnetine riayete çağırmışdı. Emevilerderi Yazid b. 'Abd u1-Malik ise, «sünnetsizlerin oğlu, namaz sürelerini bile an­layamıyan (arabça bilmeyen)» bir kişinin bu tekdirine kızmışdı;

Emeviler ile Yazid b. Muhallab arasında H. 102/720'de yer. alan sa­vaşda esir düşen «Kuhistan melik'i İbn Şfıl» Tigin'in kendisi, veya biİ oğlu idi (l}:uhistan, Dihistan'a verilen başka bir ad idi). H. 121/738 yılında, Naşr b. Sayyar'ın Uarasan valiliği sırasında, Süleyman b. Şfıl adlı, türkçe

105 İbn: ul-Aşir, IV, 147, 150. 106 Bkz. Kültür tarihi) 159, 161. 107 Sahm!, 194. 108 Ibid. ve İsfaham, IX, 21. Tabari, II, 1395-1411. 109 İsfahani, IX, 21. 110 Tabari, II, 1411. 111 Tabari, II, 1695-96.

Page 21: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

50. . EMEL ESİN

bilen bir kimse, Müslümanlar tarafından, Fargana'nm Türk hüküı:tıdarı (Arslan Tarb.an'a112 ) elçi yollanmışdı. Süleyman b. Şfıl Fargana hükümda­rının annesi Hatun ile dost olarak, onu Müslüman karargahma ziyarete getirmişdi.

Sahmi'den öğrenildiği gibi, «Şfıl» Tigin'in Curcanda da ahfadı kalmış­dı ve bunlardan Ahmed b. MUQ.ammed b. al-Tayyib al-Curcani din nlema­sından idi113

• «Şfıl» Tigin'in diğer bazı ahfadım, oğulları Sa'd b. Şfıl ile Muhammed b. Şfıl'dan inmekde idi. Abii 'Ammarah MUQ.ammed b. Şfı.l, Abii Muslim Jjorasani ile yükselen, 'Abbasi Hilafeti hiZmetindeki devlet adam­larmdan biri olarak, H. 132-33/749-50'de Musul'da, ve H. 134-35/751-52 da Azerbaycan'da vali idi. H. 137/754'de 'Abbasi'lerden Abii Ca'far Man­şiir halife olunca,. Arran'daki devlet memfı.rlarmdan, Ma"tcatil b. I:Iakim al­'Akki ile MUQ.,ammed b. Şfı.l, yeni halifeye biat etmedikleri için, öldürül­müşlerdi.

Sa'd b. Şili'un torunu 'Amrfı. b. Mas'ada (öl. H. 214/829) ile MUQ.am­med b. Şili'un iki torunu, 'Abdullah ve İbrahim (öl. H. 243/857) b. al-'Ab­bas115, 'Abbas! saraymda yetişmiş «katib» lerden (münevverlerden) idi­ler. MUQ.ammed b. «Şfı.l»'un iki oğlu, Tol].aristan valisi (H. 196/811'de) FaZI b. Sahl'in116 terbiyesinde, «edib ve zarifı> kimseler olmuşlardı. İki kardeş, dayıları1 meşhur şair 'Abbas b. al-Atmaf'dan da şür sevgisini almışlar ve ikisi de şair idi. 'Abdullah «istidadlı bir «katib», fakat İbrahim Arab ede­biyatmda ünsalmış bir şair idi. Kitab ul-ağan?.'de, içki alemleri sırasında, «muganniye'lerin» şarkı şeklinde söylediği bu şiirlerin güfteleri kalmışdır.

«Şfıl» Tiğin ahfadmdan ilmi ve «zerafeti» ile meşhfı.r bir şahsiyet de Abii Bakr MUQ.ammad b. Yal).ya b. 'Abdullah idi117 (ölümü H. 335/946) isimli «katib» (edib), tarihçi ve «şatranci» (şatranç oyuncusu) idi. Abii Bakr MUQ.ammad, yukarıda adı geçen118 iki kardeşden 'Abdullah'm torunu idi. Abii Bakr Mtil).ammad, bir 'Abbasi halifesinin hocası ve diğer iki halife­nin «nedim»'i olmuşdu. Zamanının en mahir şatranc oyuncusu olduğundan, halk arasmda bu oyunu onun icad ettiği samlırdı. Bundan başka, Abii

112 Bkz. Chavannes, 149. 113 Bkz. yuk. not 107. 114 İsfaham, IX, 21; Şe§en, 28 (':(abari, m, 39-40, 47, 81, 84, A 83'e atf); İbn

lj:allikii.n, I, 44-49. (İbra.Iıim b. ul-'Abbas b. Mutammad b. Şül Tigin terceme-i hiili). 115 'Amrfl b. Mas'ada b. Sa'd b. Şül: Ya]s:flt, İrşad, VI, 88-91. 'Abdullah ve İb-

ra.Iıim b. 'Abbas b. Mutanımad b. Şül: İsfaham, IX, 21; İbn ]jallikii.n, I, 44-49. 116 Bkz. Tabari, m, 840. 117 İbn un-Nadim, 221, 227; İbn ]jallikan, IV, 357 v.d. Mas'ii.di, IV, 234. 11,8 Bkz. yuk. not 115.

Page 22: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 51·

Bakr Mu.Q.ammad, Kitab al-vuzara gibi tanınmış tasnif eserleri ve tarih­ler de yazmış bir tarihci idi. Kütübhanesi zengin idi. Aleyhinde hicv ya­zan biri, eserlerini bu kitabiardan istinsah ettiğini ima ile, şöyle demiş idi: ihtiyar Şuli'nin evi renga-reng cildler ile doludur. Bir eser yazmak iste­yince, hizmetine bakan genc'e: «Çocuk! getir filan kitabı!» demekdedir.

Abu Bakr Muhammed pek magrfı.r ve hatta, rivayete göre küstah idi. Hayatı hazin bir şekilde bitti. Halife 'Ali hakkında söylediği bazı sözler­den dolayı cezalandırılmak üzere aranırken, Basrada gizlendiği yerde, H. 335/946'de öldü.

Böylece, H. 18/639'dan H. 335/946'ya kadar takib edilebilen, muh­temelen Oğuz neslinden olup İslam ile ilk muşerref olan Türklerden «Şul» ailesi, muhtelif istidadları ile göze çarpan şahsiyetler yetişdirmişdi.

III -Islami devirde Dihistan ve Ourcan

a-Ourcan

Yazid b. Muhallab, «Şill» Tigin'i yenip, Curcan ile Dihistan'ı aldıkdan sonra, gayr-i Müslim Oğuzlarm sınırmdaki119 bu çevrede, İslami topluın­larm teşekkülüne yardım için, çok sayıda mescidler120 ve yukarıda bahsi geçen Curcan121 şehrini inşa etmişdi. Curcan122 şehri, aynı adı taşıyan ır­

mağın bir başka dere ile birleşdiği kavşakda, denizden daha içerlek bir mevkide idi (bkz. harita B). Curcan'da, sıcak ve ratib iklimde yetişen, hurma, nar ve narenciye gibi yemişler ve patlıcan gibi sıcak iklim bitki­leri yanında, etrafdaki dağlarda, her mevsimde kar bulunurdu. Curcan ırmağı, şehri iki kısma ayırıyordu. Şehrin binaları balçıkdan idi (#n).

Sahmi'nin verdiği adlardan anlaşıldığı gibi, Curcan'de çok sayıda ule­ma vardı. Ma~disi, Curcan ırmağının iki kıyısında oturan cemaatler ara­sında, «mezheb asabiyetinden» doğan . çekişmelerden bahs etmekdedir. Komşu 'fabaristan'da, H. 250-424/864-1032 arasında, Hazret-i 'Ali ahfadı hükmediyordu ve 'Alevi tesirleri Curcan'da da hissediliyordu. İmam Ca'­far uş-ŞadlJ.<:'m mezarının Curcan'da olduğu rivayet ediliyordu.

119 Bkz. yuk. not 64. 120 Sahmi, 9. 121 Bkz. yuk. not 105, 106. 122 Bkz. Ma~disi 363-74; İştabri, 125; İbn I:Iav~al, 324-29; IÇB.zvini, 156; Hart­

mann; Kianl.

Page 23: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

52 EMEL E;JSİN

Curcan ibrişimi ve ipek kozası :ıneşhilr idi. Kiani'nin, Curcan'da yap­dığı kazılardan öğrenildiği gibi, Curcan ilk İslami devirden ·beri, mühim bir keraınik san'atı merkezi idi. Erken Curcan abidelerinden !}:abus b. Vaşmgir (H. 366~403/976-1012) künbedi hala durmakdadır.

Selçuklu devrinde, I}:azvini'nin tabiri ile «Melikşah'ın torunu» Curcan şeİırini ve silrlarını yeniden inşa etmişdi. Kiani, bu de.virden, kiremid kap­lı bir sokak bulmuşdu. Curcan'da, keramik sanatı Selçuklu devrinde en yüksek mertebesine erdi.· Curcan ·Mo gollar tarafından yıkılacak idi.

Curcan'ın limanı, aynı adı taşıyan ırmağın niunsabmda, bugünki Gü­müş-tepe çevresinde, Abaskiln123 da bulunuyordu (bkz. harita B). Mal}:­disi'nin verdiği H. IV/M. X. yüzyıla. aid bilgilere göre, :trazar Hakanlİğın­dan gelen mallar, Bab ul-Abvab'dan gemi ile Abaskfm'a getirilerek, orada, Bagdad'a gitmek üzere başka gemilere yüklenirdi. ]jazar'lar ile Müslüman­lar arasında, «Şal}:aliba» (Şal}:lab'lar) tercümanlık ederdi. Bu isim ekseri «Slav» olarak tefsir edilmekde ise de, Merhfım Prof. Togan «Şal}:aliba» adı altında Etil kıyılarındaki Türk prota-Bulgar'ların söz konusu olduğunu göstermişdir124 • Esasen ]jazar'lara tercüman olan Abaski'ın Şal}:lab'larının türkçe bildiği aşikardı. Mogolların, bu çevreyi istila edince, su bendierini açması neticesinde, Abaski'ın ve halkı boğulmuşdu.

b-Dihistan

Dihistan adı, İslam devrinde de, eskiden olduğu gibi125, hem eyalete, hem de o. eyaletteki muhtelif merkeziere verilmek de idi. Bu merkezlerden başlıcaları deniz kenarındaki Dihistanan-i Ştir ile, daha şirilaideki Dihistan başkentleri olarak gözüken, Abur ve Ribat şehirleri idi.

«Şfıh seddini şimale doğru geçer geçmez varılan :Ş:asan-kulı körfezi ve oradaki Çıkışlar adlı yarım~ada (bkz. harita B), yukarıda da kayd edildiği gibi126

, Barthold'un ve Minorsky'nin kanaatlerine göre, «Şfıl» Ti­gin'in Bul;ıairah adlı kalesinin bulunduğu yer idi. Hlcri IV /M. X. yüzyı.J müellifler1,· buraya, belki «Şfıl» kelimesinden muharref olarak, Dihistanan-i şiır diyorlardı. Dilıistanan-i Ştir hakkında H. 372/982'de yazan ljııdud al­'alam müellÜİ127 şöyle diyordu :

123 Bkz. not 121'deki kaynaklar. 124 İbn Farjlan, 1 (not 3) ve 4 (not 2). 125 Bkz. yuk. not 65 ve 96. 126 Bkz. yuk. not 96. 121 FJıuZud, 60.

Page 24: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 53

«Dihistana bağlı bir ada (yarn'n-ada: Çıkışlar?) vardır. Orada avcı kuşlar ile su kuşları aviayan ve balıkçılık eden bir kaç kişi yaşar».

Curcan sahillerinin karşısındaki adalarda beyaz renkdeki atmacalardan Mas'udi de bahsetmekdedir128

İştabri129 ve onu takiben İbn I:Iavı<:al şunları ifade etmekde idiler. Abaskun'den şimaldeki sahil boyu hep salıralık arazi idi ve 50 farsalı mesafedeki Dihistan'a (liman'a) varıncaya kadar, başka hiç bir yerleş­rneğe rastlanmıyordu. Dihistan limanı, dağların eteğinde, küçük bir ka­saba idi. İbn I:Iavı<:al devrinde (H. 359/969) şehrin valisi, ~azret-i F_3.tima eviadından bir 'Alevi idi. Abaskun'un mevkii şimdiki Gümüş-tepe oldu­ğuna göre, 50 farsahşimale (250-300 km) ilerleyince, küçük Balban sil­silesine ve :Uiyve körfezine, yani Rawlinson'un130 bir şehir harabeleri bu­lunduğunu ifade ettiği Köhne-pazar'a (veya Ming-kışlak'a) varılmakda­dır. Küçük Balban sUsilesinin eteğindeki (bkz. harita B) Köhne-pazar veya Ming-kışlak harabelerinde, madeni eşyadan başka, sırlı keramik ve cam bulunduğuna göre, bu şehir Islami devirdeki Dihistan limanı olabilirdi. Ne yazık ki Rawlison'un bahs ettiği harabeler, belki :Uazar denizi kıyılarındaki tabii değişiklikler neticesindee, Barthold'un devrin­de yok olmuşdu131 •

İştabri ve diğerlerinin ifadesine göre, daha şimaJde, Siyah-kUh132

(muhtemelen Mangışlak: bkz. harita B) adlı cezirede (ada, veya yarım ada), boylarından ayrılmış bazı Oğuzlar yaşamakda idi. Yukarıda bahsi geçen, Mangışlak'daki otag şeklinde Türk tapınağı bu Oğuzlara atf edil­mekdedir. Siyah-kUh, büyük ve ormanlık bir ada idi. Ormanlarda vahşi hayvanlar yaşıyordu. Siyah-kUh açığında denizde, tehlikeli bir girdab vardı (Rawlinson'a133 göre Kara-boğaz berzahı). Gemiler girdabda batar­sa, Oğuzlar gemi enkazını çıkarıyor ve kazazede gemiciler ile paylaşıyor­lardı.

«Şul». Tigin'in başkenti Dihistan'ın bulunduğu · sanılan yerde, yani Rawlinson'iın, Bul;ıairah mevkii olarak kabiH e~tiği. sahil boyundaki Gök­tepe'nin 65 km kadar doğusunda (bkz. harita B) 134, Etrek ve Sumbar ır-

128 Mas'üdi, I, 181. 129 İştabri, 128. 130 Bkz. yuk. not 68. 131 «Oroşenie», 121. 132 İştabri, 128-29. 133 Rawlinson, 89. 134 Bkz. yuk. not 96.

Page 25: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

EMEL ESİN

makları munsabmda, .Ahfır ile Ribat şehirleri bulunmakda idiler. Sınır bo­yunca inşa edilen ve gaziler ile murtibit'lerin (din alimlerinin) yaşadığı kalelere ribat denirdi. Barthold'a göre Dihistan'da asıl merkez Ribat idi ve .Ahur Ribat, yolcularm ahırı olarak başlayıp, sonradan şehir ol­muşdu. Sahmi, H. 293/905 ve H. 300/912 tarihli rivayetlerde, Ribat'daki «'AtiJ.c mescid».'den bir ziyaretgah ve murakebe yeri olarak bahs ettiğine göre, Ribai bu tarihlerden önce inşa edilmişdi. l;ludud ul-'alam müellifi, Dihistan Ribat'mda 'Ali b. Sukkari (veya Sagri) adlı velinin medfiln bulunduğunu söylemekdedir. Orta Asyada ribat müessesesi H. 109/927 de, Merv'de başlatılmışdı135• İştabri136 , Dihistan'daki · Ribat şehrini şöyle an­latmakdadır:

«Dihistan'daki Ribat'da bir minher (cami) vardır. Burası Türk­lerden Oğuzlarm sınırıdır. Ribat'm bulunduğu yer, Curcan'm son (şimali) kısmı ile :avarizm etrafındaki bozkırlardır. Türk­ler bu cihetten akın ederler».

Hicri 359/969 yılmda Ribat'a giden İbn I;IavJ.caP37 ise, şu bilgileri ver­mekde idi:

«Ve (Curcan'da) Ribat Dihistan adlı, ziyaretgah olan şehirde, bir minher (cami-mescid) vardır. Ve bu yer Türklerden Oğuz­larm sınırıdır. Fakat bu yerde bir karışıklık olduğundan şe­hir kuvvetinden kaybetti. Türkler ise, Curean sınırlarmdaki :S:varizm hazkırlarından akın ederler».

MaJ.cdisi133 yine H. IV /X. yüzyılda A1;ı.ur'deki abidevi tuğla minareden bahs ediyor ve Ribafı şöyle anlatıyordu:

«Bozkır başlangıcındaki Ribafm surlarını Sultan yıkdı. Sfırlar üç kapılı idi. (Ribat) mamurdur, güzel mescidleri ve sokakları, latif ikametgahları vardır ... Cuma mescidi yokdur. Buradaki 'Atil.c mescidin sütunları tahtadandır... Dandan-akan yolunda­ki (doğudaki) minareli (başka) mescid I;Iadiş ehline aiddir (Şafi'iler) 139

, diğer mescidler hepsi I;Ianefilerindir»-.

135 Sahmi, 293, 413; lfuditd, 133; İştabri, 125; IÇazvini, 157; Malı:disi, 356-59, «Oro§enie», 124; «Mashhad»; «Daxistan»; Turkmenistan, 168, 172, 200, 260-68, 298.

135 Kültür tarihi, 151. 136 İştabri, 125. 137 İbn I;IavJı:al, 325. 138 MaJ.cdisi, 359. 139 «Oro§enie», 124.

Page 26: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM _İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 55

«Şub Tigin'in başkentinin ve Ribat'm bulunduğu yer sanılan hara­belereı·1'', Meşhed-i Mişriyyan, ve Türkmenlerce, Meşhed-i Mestfı.riyyan, veya Mest-devran denmekdedir. Biz, bu son adı tercih edeceğiz. Mest-dev­ran'daki sfı.rlu şehir, beş köşeli bir poligon şeklinde olup, köşeden köşeye mesafe 600 m kadar idi. Köşelerde, toparlak kesitli kuleler bulunuyordu. Şehrin sfı.rları çift idi ve surlarm etrafında hendek vardı. İki sfı.r kuşağı arasına, düşmanıara karşı tuzaklar hazırlanmışdı. En büyüğü cenuba nazır bulunan üç kapıdan şehre giriliyordu. Şehrin, kadim Merv gibi, !Jeş köşeli poligon şeklinde olması ve surlarm aslen çiğ tuğladan inşa olup sonradan pişmiş tuğla ile kaplanmış bulunması keyfiyetleri, Pugaçenko­va'nm kanaatine göre, eski bir yapıya delalet etmekdedir: O halde, «Şul» Tigin'in başkenti Dihistan, sonradan Ribat olarak ittihaz edilmişdi. Şeh­rin içinde, cenub-doğu köşesinde, hükümdara veya askeri amire mahsus bir kale bulunuyordu. İki mescid, bir medrese, bir hamam, iki havuz, sa­natkar esnaf dükkanları ve az sayıda ev kalıntıları tesbit edilebilmişdir. Şehrin üç tarafını, arabça rabaz denen, dış mahalleler sarmışdı. Şimal ta­rafında ise, bir I;Ianefi mezarlığı ve bayram namazı için namazgah bulu­nuyordu.

Etrek ve Sumbar ırmaklarının munsabmdaki bendierden gelen arık­lar ve pişmiş toprakdan geniş su boruları, şehrin her tarafını ve bağçe­leri suluyordu. Muhtelif cihetlerden şehre erişen su bendierinin uzunluğu 150 km, arıklarm uzunluğu ise 60 km tahmin edilmekdedir. Bendler ve arıklar boyunca sıralanan kaleler su tesisatımn muhafazasını temin edi­yordu. Su teşkilatı ve muhafaza kaleleri §ebekesi de İslamiyetten önce olabilir.

Pugaçenkova'nm141 kanaatine göre, bu çevrede İslamın ilk devrinden kalan tek eser, Mest-devran'm 6 km şimalinde, Meşhed'deki mezarlıkda bulunan, «Şir Kebir» adlı yapıdır (bkz. lev. m ve IV). Pugaçenkova, Meş­hed'deki «Şir Kebir»'i Ribat'm «'Atil$: mescidi» sanmakdadır .'Al~ Sukkari adlı velinin türbesi de belki «'Atil$: mescid»'in yanmd?- idi ve Şir-Kebir ya­pısını bugün Türkmenlerin ziyaretgah sayması artık yok olmuş bulunan türbenin hatırası olabilirdi. Filhakika, Mal}:disi'ye142 göre, «'Atil$: mescid»'in önünde, tahta sütfı.nlu bir revak olmalı idi. Fakat, Pugaçenkova, bu kıs­mın zaman ile tahrib olup, M. XI-XII. yüzyıllardan, pişmiş tuğladan giriş kısmının (lev. V /a) eski revaklar yerine ilave olduğunu tahmin etmek-

140 Rawlinson, 106-108 (Lomakin'e atf). Şül Tigin'in başkenti: bkz. yuk. not 96. «Daxistan», 213-27; Turkmenistan, 195.

141 «Daxistan», 194-205. Turkmenistan, 168-74. 142 Bkz. yuk. not 139.

Page 27: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

56 EMEL ESİN

dedir. Pugaç~nkova, «'Atilf mescid» sandığı yapının (lev. ID) bu tarz mimi\.rinin en eski nunıfı.nelerinden olduğuna dikkati çekmekdedir. Böyle dörtköşe planda olup, sekiz köşeli ve kemerli bir kasnak üzerine yükse­len tek kubbeli mescid uslfı.bu, M. DC.-X .. yüzyıllarda, ancak Türkİstanda mevcfı.d idi (mesela Buhara'da Magak-i 'Attar'ın Samani devrindeki şek­li). Diğer mıntıkalarda, açık avlu ve revaklardan ibaret Arab mescidleri bulunmakda idi. Selçuklular ise, Buharada ve Dilıistanda alışdıkları tek kubbeli mescid uslfı.bunu devlet kurdukları illerde, bu meyanda, XI. yüz­yılda Fars'a (ve Anadoluya) götüreceklerdi.

Pugaçenkova'nın Dihistan Ribat'ının «'Atilf. mescidi» sandığı yapi (lev. m, IV), çiğ tuğla ve balçıkdan olup, iç tezyinatı ve mihrabı (lev. IV) oymalı ve resimli kaymak taşından idi. Kitabeler Türkmenİstanda klasik olacak, basık istifli Kfı.fi hat ile yazılmışdı (lev. IV /c). Resimler, beyaz üzerine gök ve kırmızı ile çizilmişdi. Tezyinatın unsurları iç-içe ve yan­yana diziimiş sivri ve oymalı kemer ler,· sekiz-köşeli yıldız ve nar şekil­leri idi. Kitabeler ve motifler, cenub dıvardaki, oymalı kaymaktaşından

.mihrabda da, tebarüz etmekdedir. Motiflerin bazısı bunların büyük çap­da tutulmuş olmaları keYfiyeti, Türkistan zevkine delalet ediyordu (lev. IV /a, b). Selçuklu devrinde (M. XI.-XII. yüzyıllar) yapının dışı pişmiş

tuğla ile kaplanacak idi (lev. V /a) .

. Dihistan Ribat'ının bu. ilk Islami abidelerini kim yapdırmış; İbn ~avl}al'ın H. 359/969 yılında bahsettiği Riba!'daki ihtilal kime karşı olmuş ve hangi «sultan» Ribat'ın sfırlarını yıkmışdı? Ibn I;Iavl}al144•

Curcan ve 'fabaristan'a H. 315-434/927-1042 sırasında hakim olan Zi­yarilerden Kabfı.s b. Vaşmgird'in (H. 366-403/976-1012), Curcan ve Dihistan'ın bir çok kalelerini elde edemeyip, ınıntıkaya hakim alamadı­ğını ve bu illerin bazen «Reylilere» Rey'deki Bfı.yi (H. 306-402/976-1029) bazen da I:Iorasan'daki Samanilere tabi olduklarını söylemekde idi. Mal}disi deı-ı5 , Ribat'a bazen «Deylemlilerin» (Bfı.yilerin), bazen «Türk-u Saman»'ın (Samanilerin Türklerinin) hakim olduğunu kayd ediyordu. Samanllerin (merkezi Nişapfır olan) I:Iorasan valileri, H. 286/899'da baş:.. lamış ve az sonra, H. 308/920'de, vali olan Kara Tigin146 adlı Türkden

143 Kraçkovskaya, 17. Bu müellif kitabeleri XI. yüzyıldan sanmışdı, fakat halen bunlar IX.-X. yüzyıllardan tarihlendirilmekdediı'.

144 İbn I;IavJı:al, 325. 145 MaJı:disi; 358. 146 Simcur-oğulları sülalesi: Zambaur, 49. Nişapür'da Simeliri devrinden dar lll­

imara ve Simcur-oğullarının yapdırdığı bilinen. medrese ve saray: R.W. Bulliet, The patriciaııs of Nislıapur (Cambridge, Mass. 1972), 7, 17-8, 250. Dar ul-imara resimleri:

Page 28: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM; İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 57

sonra,Simcur (veya Simcftr) -oğulları sülalesi, dört nesil boyunca, .H. 310-77/922-87 arasında, tı:orasan valiliği etmiş ve medrese ile saray gibi abi­deler yapdırmışlardı (Nişapilr'daki H. IV./X. yüzyıldan, resimleri ile ta­nınmış Dar ul-imara, Simcur-oğulları devrindendir). Sülalenin müessisi, Ahil 'İmran Simcur :ud-Davati147 (öl. H. 336/947), Samani saraymda bir Türk memluku iken, «divit sahibb (mühürdar) mevkiine yükselip, I}:uhis­tan eyaleti, ırsi olarak ona ve ahfadına ikta edilmişdi. I~uhistan adı muh.:. telif dağlık yerlere verilmekde idi. Söz konusu I}:uhistan148 Nişapftr'un ce­nubunda bulunan, İslamdan önce Hayatila ve bir ·Türk Tarhanı idaresin­de olan bir eyalet idP49 .Simcur-oğulları zamanında, I}:uhistan'ın başkenti

I}:ayin, seccadeleri ile meşhur bir şehitdi. Nişapur valisi_ bulundukları H. 310-77/M. 922-87 arasında150, Simcur-oğullarmın Curcan ve Dihistanda da abideler bina ettirmiş oldukları inıkanı, Sam'ani'nin151 ŞU ibaresinden, hatıra gelmekdedir:

«Abu 'İmran (sülalenin müessisi Simcur), emirlerin fazıl olan­larmdan ve devlet adamlarının akıllılarmdan idi. Oğlu, Emir İbrahim b. Abi 'İmran edib (okumuş) bir kimse idi ve eserleri tı:orasan ilinde, Rey'den Türk beldelerine kadar zahir idi».

Nitekim H. 373/983'de Curcan ve Dihistan halkı, diğer rakib bir valiye karşı, Simcftr-oğullarmm tarafını tutmuş ve H. 389/998'de tı:orasan ile Curcan ve Dihistanı idaresi altına alan Gazneli Mal;ımud, karşısında Sirn­eur-oğullarını bulmuş du 152

Selçuklu devri, Bal.Qan ve Dihistanda yeni bir Oğuz akını ile başladı. Selçukilliara tabi bazı Oğuzlarm H. 416/1025'den önce Balhan dağlarına hakim bulundukları, şu menkıbeden153 anlaşılmakdadır: Gazna Sultanı Mal;ımud, o tarihde, Selçuklu beyi Arslan Yabguya kuvvetlerinin sayısını sorunca, Arslan Yabgu sadağından iki ok çıkarmışdı. Oklardan biri Ma­veraunnehr'deki kuvvetlerinin, diğeri ise Balhan · dağlarmdaki kuvvetleri-

C.K. Wilkinson, «The Iranian expedition 1937», Bulletin of the Metropolitan Museum, XXXIII (1938), II, 4 (bu resimler halen Tehran müzesindedir ve maalesef hatalı şekilde restorasyona tabi tutulmuş imiş).

147 Turkestan, 16, 246, 238-39, 250, 335; Sam'ani, varak 239 (Turkestan, rusca, I), 59; Zambaur, 50, 210.

148 Bkz. Kraemers ve l;Iudfıd, 103, 125, 326. 149 Bkz. Esin, «Tarkhan». 150 Bkz. yuk. not 147. 151 Ibid. 152 İbn ul-Aşir, bu yılların vak'aları ve Bayha]>i. 153 Ravandi, 87-8.

Page 29: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

58 EMEL ESİN

nin timsali idi. Ayiıı yıl, Maveraunnehr'deki Selçuklu Oğuzları (bu devir­de Türkmenler de deniyordu), Gazna Sultam MaJ.ımfı.d'un izni ile, Amu­deryayı aşıp, {Iorasan'da, Curcan'ın cenfı.b-doğusundaki Bavard, Nasa ve Sarabs'da yurt tuttular154

• Ancak, yerli halkın şikayeti üzerine, Gazna Sultam MaJ.ımfı.d H. 419/1028'de Oğuzlara hücfı.m ile onları Balban dağ­larının doğusundaki Farava'da yendi105• Bazı Selçuklu Oğuzlarının da da­hil olduğu Oğuz boyları, bu maglfı.biyet neticesinde, ailelerini terk etmeğe mecbur kalarak, Balban dağlarına ve Dihistan'a iltica etmişlerdi. Oğuz beyleri arasında, bu sırada, Buka, Kızıl, Köktaş ve Yağmur'un adları ta­rihlerde geçmekdedir. Gazna hizmetindeki Türk ıieslinden Emir Taş ul­Farraş, H. 422/1030'da, Balban Oğuzlarına karşı savaşarak, Yağmur'u öldürtmüşdü. Hicri 422-26/1030-1034 arasında Dihistan ve Balban'daki Oğuzlar, Gaznalıların öldürdüğü babalarının öcünü almak için, mükerre­ren, cenfı.ba akın ediyorlardı156 • Selçuklu Oğuzları ise bu sırada, Balb.an dağlarının şimal-doğusunda, {Ivarizmde, Ürgenç (bkz. harita A) yanın­daki Maşa'ya15' sığınmışlardı. Hicri 427/1035'de, Selçuklu Oğuzları da, :Uvarizmden cenfı.ba inerek {Iorasan'a geçdi. Gaznalı Sultan Mes'fı.d üç Selçuklu beyine ikta vermek mecburiyelinde kaldı158• Dihistan ise, Çagrı Beg Davfıd'a ikta edildi. Beylik unvam işareti olarak Gazna Sultam Sel­çuklu beylerine hediyeler yollamışdı. Rediyelerin bazısı, bu arada kuldk-i du-şah (çift dallı, veya çift tüylü, veya çift boynuzlu küla.h) Gazna gele­neğinde bir hediye idi. Selçuklular bu küla.hı istihfaf etmiş ve ayak altın­da ezmişdi. · Diğer hediyeler ise Türk geleneğinde, bayrak, at, üstem»159

(altın, veya gümüş kemer tokası) ve altınlı kemer idi.

Böylece, H. 427 /1035'de Dihistanda ve H. 432/1040'da Selçuklular ile Gaznalılar arasında, Dandan-akan savaşını Selçukluların kazanmasından sonra, bütün :Uorasanda, Selçuklu devri başladı. Selçuklu devri, H. 548/ 1153 de yer alan yeni bir Oğuz akım neticesinde, Sultan Sancar'ın ölümü (H. 552/1157) ile sona erip, karışık bir safha ısa başlayacakdı. Sultan San­car'ın kız kardeşinin «:Uais:ani Türk» sülalesinden MuJ:ıammed Arslan Han'la evlenmesinden doğan Sultan MaJ.ımfı.d b~ MuJ:ıammed Buğra Han'ı, ve oğ­lunu, bazı Oğuzlar, kendilerine hükümdar seçmişler idi. Bu Oğuzlar, baş-

154 Ravandi, 92. Bu yerler için bkz. lfudud, 326. 155 Gardizi, 197-98; BayhaJı:i, 448. 156 Bayhalı:i, 448, 481, 484, 540-42. 157 Turkestan, 298. Maşa: ibid., 149. 158 BayhaJı:i, 598-99. 159 Kaşğari, s.v. 160 İbn al-A§ir, H. 548-61 vak'aları. \

Page 30: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

1SL~ İLE KARŞILAŞAN .İLK TÜRKLER 59

ka Oğuzlara ve Sultan Sancar'm maiyetinden Türk emirlerine karşı sa­vaşıyordu. Böylece, Dihistan elden ele geçmekde idi. Sultan Sancar'm emir­lerinden tbtiyaruddin Aytak, Dihistanda hükümdar iken, H. 555/1160'de Bugra Han idaresindeki Oğuzlar, Aytak'ı J;;Ivarizme kaçınağa mecbfı.r et­mişdi. Aytak, Türk neslinden Nuş Tigin oğlu J;;Ivarizmşaha iltica edip, onun yardımı ile, H. 558/1162'de Dihistam geri aldı. Fakat H. 561/1165'de J;;Ivarizmşahlar Dihistam ilhak ettiler.

Hicri 427/1035 ila H. 552/1157 arasmd.a, 122 yıl süren Selçuklu dev­rinde, Dihistan binaları tamir edildi ve yeni dini eserler vücuda geldi .. Bu yeni abideler de, artık çiğ değil pişmiş tuğladan inşa edilmeleri dışında, çok kerre, eski yapılardan pek farklı değildi. Dikkate· değer bir husus: Dihistan mescidleri, Kıbleye değil, İslamdan önceki yapılarda olduğu gibi, dört elliete nazır idi ve mihrablar cenubda yer alıyordu~ Mest-devran'daki şehrin şimalinde bulunan namazgah'da16

\ Selçuklu devrinden bir mes­cidin, ortadaki kubbeli kısmı (lev. V /b, c) 162

, Meşhed'deki , «'At~-mes.; cid» samlan Şir-Kebir yapısına (lev. m, IV) ısa o kadar benziyordu ki, bugünki Türkmenler, Selçuklu mescidine de aynı adı vermekdedir. Ancak «'Ati~-mescid» samlan Şir-Kebir çiğ tuğladan, Selçuklu devrinden Şir­Kebir ise pişmiş tuğladan inşa edilmişdi. Eski Şir-Kebir'in merkezi kub­beli hücresinin önüne, Selçuklu devrinde, bazı kubbesiz kısımlar ilave edil­mişdi (lev. ill/b; V /a). Yeni Şir-Kebir'de ise, kubbesiz kısımlar, merkezi kubbeli hücrenin iki yanında, kanat şeklinde idi (lev. V /b, c).

Eski Şir-Kebir'in bulunduğu Meşhed mezarlığmdaki, Selçuklu devrin­den sanılan, 1-5 numerolu türbelerin164 de Dihistan'm mahalli bir tarzını korudukları anlaşılmakdadır. Meşhed türbeleri (lev. VI), ekseriyetle çok köşeli idi. Kasnak kısmı, daha küçük bir çok köşeli yapı olarak, yükse­liyordu. Kubbeler, bazen, mahrfı.ti künbed şekline yaklaşmakda idi. Çok köşeli türbelerden, 2 ve 5 numerolu olanlarm köşeleri, kuleler ile, tak­viye edilmişdi (lev. VI/a, b). Mest-devran'daki beş köşeli şehrin köşe­lerinde de kuleler olması keyfiyeti, bu tarzın bir mahalli gelenek olduğu­na işaret etmekdedir. Bu tarz türbeler Selçuklular tarafından, Demavend ve I):aragan'da da inşa edilecekdi165 (J;;Iazar denizi cenubu).

161 Bkz. yuk. not 140. 162 «Daxistan», 221-23. Turkmenistan, 265-66. 163 Bkz. yuk. not 141. 164 «Daxistan», 206-13; Turkmenistan, 292-99. Çok köşeli ve köşelerinde kuleler

olan Mest-devran şehri plilıu: bkz. yuk. not 140. 165 Bkz. D. Stronach, Journal of the British Institute of Persian studies, no I,

(London, 1963).

Page 31: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

.60 EMEL ESİN

Dihistanda mescid mimarisinin geleneğe sadık kaldığ·ı yukarıda kay­dedildi ve yine görülecekdir166

• Ab.ur'da, M. X. "yüzyılda, pişmiş tuğladan, abidevi bir minarenin167 mevcudiyeti de, Dihistanda Selçuklu ve Hvarizm­şah devirleri:ıide inşa edilecek minarelerin168, müesses bir .yapı ananesine bağlandığını tahmin ettirmekdedir.

Mest-devran'da kalıntıları mevcud minarelerden (lev. VII/a, b), bi­rinin kitabesindeki H. 4:95/1102 tarihi169 Selçuklu sultanı Berkyarük dev­rine tesadüf etmekdedir (lev., VII/b). Bu minareniri aid bulunduğu mes­cid, çok harab düşdüğünden, şekli alllaşılamamışdır. Harab mescidden kalan ancak son cema'at revaklarının sütlllllarıdır. Bu sütlllllar oymalı kaymak-taşı ile kaplı idi ve tezyinat büyük çapda nebati motifler arz ediyordu.

Mescidin şimai-batı köşesindeki 8 m. kadar diametri olan minar~nin göğdesi, pişriıiş tuğla ile, hendesi şekillerde oymalı pişmiş toprakdan kapla:­inalar ile ve iki kuşak kitabe170 ile müzeyyen idi (lev. VII/b). Kitabelerde, minareyi ve mescidi_H. 495/1102 tarihinde, Rl.bafın ·amiri, Abu Ca'far Al,ı­mad b. Abu'l-Agarr'ın emri ile, «meşhfır» (namh) mimar 'Ali b. Ziyyad'u:ı inşa ettiği yazılıdır. «ŞaJ.clab» denen Etil kıyısındaki Buİgar (bkz. harita A) Tiirklerinin Curcanda bulunmasinın171 bazı kültür cereyalllarına yol aça­bildiğini düşündüren bir keyfiyet de, Etil Bulgar şehrindeki XII. yüzyıl­dan minarede olduğu gibi172, · :bihistan minaresinin de külalıının sivri . ol­masıdır (Dihistan minaresinin külahı, yere düşmüş olarak bulundu). O devirde, sivri külahlı minareler nadir idi ve Türkiye minarelerinin bir hususiyeti olarak, tebarüz edecek idi.

Mest-devran'daki H. 4:95 tarihli S"elçuklu mescdiniri. 120 ·m. cenubun-: daki diğer mescid, abidevi kapısındaki kitabeden173 cbilindiği gibi, I:lvari.zn:l­şah Mul;ıammad b. Tökiş (1200-1220) tarafından; baba-oğul gib! gözüken, Abfı.ll-ij:usayn b. Mul;ıammad ve Mul;ıaİnm.ad b. I:Iusayn ul-Nal}a (Nal}l}aş?) adlı, iki mimara yapdırılınışdı. Hvarizill.şah mescidinin kİtabelerinin çoğu nesb.i hat iledir. Mescid binası, ortasında büyük bir şadırvan bulunan bir avlunun cenfı.bi tarafında yer almışdı (lev. VITI). Hvarizmşah mescidinm

166 Bkz. yuk. not 161-163, aşağ. not 173. 167 Bkz. yuk. not 138. 168 «Daxistan», 214-17; Turkmenistan, 262-64. 169 Bkz. yuk. not 168. 170 «Daxistam>, 215; Türkmenistan, 262 (Semenov, o157 ve. Masson'a atf). 171 Bkz. yuk. not 123-124. 172 Bkz. Kültiir. tarıhi, Iev .. XCVI/a, c. 173 Semenov, o516; Masson, 16 ve Kraçkovskaya, 21, res. 27.

Page 32: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 61

de, Mest~devran'daki ve Meşhed denen mezarlıkdaki daha eski mescidler174

gibi (lev. ID, V /a, c), merkezi kısmı tek kubbeli bir yapı idi. Kitabeli abi­devi kapı, kubbeli merkezi yapıya aid idi (lev. VID). Kubbeli merkezi ya­pımn, kemerler ile açılan iki tarafında, sütılnlu revaklar bulunuyordu. Mi­nare, avlunun cenub-batı köşesinde olup, H. 495/1102 tarihli Selçuklu mi­naresP75 ile aynı uslubda bulunmuş olduğu gözükmekdedir. :S:varizmşah mescidinin, daha eski yapılara kıyas ile hususiyeti, bu yapıda sırlı kera­mikden mozaikli kaplamaların da kullamlması idi.

Mest-devran sılrlarının batı kısmına yakın bulunan ve mahiyeti an-· laşılmayan bir abidevi piştak176 kalıntısı da, :S:varizmşah MuJ;ıammed b. Tökiş mescidi ile aym uslub ve yapı tarzındadır (lev. VİIT/c).

Mest-devran'daki şehrin cenubi sılrları dışında, Selçuklu zamanın­da, bir de yolcu haru177 bulunuyordu (lev. IX). Pugaçenkova bu yapıyı Me­likşah devri haniarına benzetmekdedir. Ahır kısmı, han binasının cenubi tarafında bulunan, yüksek dıvarlar ile çevrili, geniş bir avlu teşkil edi.:. yordu. Avlunun şimali ucunda, yolculara mahsus, han binasına, ahırdan geçilerek varılıyordu. Han binası kale şeklinde, köşelerinde kuleler olan dört-köşe planda bir yapı idi (lev. IX). Hanın ortasında bir iç avlu ve dört yanda, o avluya açılan hücreler bulunmakda idi. İç dıvarların tez-· yinatı, oymalı kaymak taşından idi.

Hanın az ötesinde, yine aynı devirden, bir diğer yapıyı Pugaçenkova derviş tekkesi178 sanmakdadır. Çünki bu yapıda, mescide benzer, fakat daha ziyade tekke meydam mahiyetinde, kubbeli ve iç kısmı kaymak taşı üzerine gök renginde resimler ile süslü olan bir kısım yanında, bir de iki katlı ikametg~h bulunuyordu.

Temür ve ahfadı devrinde, kervan yolları üzerinde bir merhale ola­rak, yaşamağa devam eden Dihistan Ribatı, XVI. ~lda, Kalmuklar ta­rafından tahrib edilecekdi179

• Dihistan Ribat'ı harabeleri, bugünki Türk­menistan'dadır.

Bu uzun araştırmanın sonunda, varılan neticeler şöyle hulasa edile­bilir: a) :S:azar denizi batısı ile doğusu, ve bu arada Dihistan, asgari IV.-V.

174 Bkz. yuk. not 141, 161, 162, 168. 175 Bkz.' yuk. not 168. 176 «Daxistan», 224-25; Türkmenistan, 264-65. 177 «Daxistan>>, 225-27; Tilrkmenistan, 220. 178 «Daxistan», 226-27. 179 Bkz. «Mashhad>>.

Page 33: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

62 EMEL ESİN

yüzyıllardan beri, arabça tarihlerde «Şfıh (Çöl? Çor?) şeklinde adlandı­rılan ve Oğuz oldukları anlaşılan Türkler ile meskfı.n idi. b) H. II.jVIII. yüzyıl başında islamı kabule başlayan «Şfıl» boyları; Müslüman olan ilk Türkler meyanında bulunuyordu. c) Türkistan Türkleri arasında henf:ız Şafi'i mezhebi yaygın iken180

, Selçuklu Oğuzların ilk merkezlerinden Di­histan Ribafında, M. X. yüzyılda, Hanefiler çoklukda idi. Bu keyfiyet, Selçuklu devrinde İmam Abfı Hanife'ye «Türklerin imamı>>181 denmesini aydınlatmakdadır. d) Oğuzlar arasında Aleviliğin yayılınağa başladığı

merkezlerden biri Curcan idi. e) Dihistandaki, belki. «Şfıl» devrinden mev­rfıs mimari, bir tarafdan yerli geleneğe bağlı olup, diğer. yandan, Türkis­tan ile Yakın Doğu İslam dünyası arasında bir köprü teşkil ediyordu .. f) Dihistan mimarisinin bazı unsurları Selçuklular tarafından Yakın Doğu­ya götürülmüş ve bu arada Türkiyeye kadar gelmişdi. Bu meyanda şun­lar sayılabilir: çok köşeli planda ve köşelerinde kuleler olan türbe şekil­leri; kubbeli mescid ile revaklı son cemaat kısmından ibaret tertib; Etil Bulgarı ve Türkiyede görülen sivri külahlı minare; iç .dekarda, beyaz dı-varlar üzerine renkli kalem-işi tezyinat. '

Böylece, Dihistan, aynı yerlerde günümüze kadar yaŞamağa devam eden Oğuz neslinden Türkmenlerin olduğu kadar, Türkiyede XI. yüzyılda yurt kuran Oğuzların da, kültür tarihinde, ehemmiyetli bir merhale teş-kil etmiş gözükmekdedir. ·

Bibliografia ve Kısaltınalar :

A.: Ankara

AA.: Alma-ata

.A.A.ASH: .Actd antiqua .Academiae scientiarum Hungaricae

J. Artamonov,

1-«Derbend» : «Drevniy Derbent», Sovetskay_a arxeologiya, VIII (M. 1946) .

180 Bkz. Kültür tarihi) 154 ve V /72'deki kaynaklar. 181 Ibid.

Page 34: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM ·İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 63

2- X azar : lstoriya Xazar (Leningrad, 1962).

N.B. Baklanciv, Arxitekturnıe pamyatniki Dagestana (Leningrad, 1925)

Bal'ami, Terceme-i Tarfb-i '[abari1 Meşkfı.r bask. (T.H. 1237).

Bala~i,

Fututı, al-buldan (K., 1959).

W. Barthold,

Bay hap,

BulJari,

1-«Balban», lE (Leiden, 1913). 2 - «Derbend», lE (Leiden, 1913) . 3- «Üroşenie»: «K istorii oroşeniya Turkestana», Soçeneniya1

m (M. 1965). 4- Turkestan down to the Mangol invasion (London, 1928).

5- Turkestan (rusça) : Turkestan v epoxu Mongol1skago na-· §estviya (M. 1900) .

6- «Turkmeniya»: «Üçer ki istorii Turkmenskogo naroda», Türk­meniya (Leningrad, 1929).

Tarib-i Mas(udi (T., H. 1319).

1- Şal.ı}IJ (K., H. 1354).

2- Teorid-i şarıl; ve teroemesi1 A. Naim, A. Zebrdi, K. Miras bask. Diyanet İşleri neşriyatı no 40 (I., H. 1346).

E. Chavannes,

Doouments sur les Tou-kiue (Turos) Oooidentaux et N ot es addi­tionnelles (Petrograd, 1903).

G. Clauson,

An ethymologioal diotionary of pre-Thirteenth century Turkish (0., 1972).

Darband: bkz Minorsky.

«Daxstan» : bkz. Pugaçemkova.

Page 35: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

64- EMEL ESİN

K. Dieterich, · Byzantinische Quel:ten zur Laender und Völkerkunde (Leipzig, 1912).

EI: Encyclopaedia of Islam

Evliya Çelebi, Seyal;ıat-nameJ A. Cevdet bask. (I. H. 1314)

EV: Epigrafika Vostoka

E. Esin,

Gardizi,

1-Kültür tarihi: lslamiyetten önceki Türk kültür tarihi ve ls­. lama giriş (İstanbul, 1978).

2- «Tarkhan» : «Tarkhan Nizak or Tarkhan ·Tirek?», Journal of the .American Oriental societyJ 97/3. (Temmuz- Eylül 1977).

Zayn al-abbar (T., H. 1347).

G.A. Geybullaev, «0 proisxojdenii nazvaniya goroda Çöl»; Sovetskaya Turkologiya (Baku, 1975/6).

Giriş: bkz. Togan. L.N. Gumilev,

«New data on the history of the Khazars», .Acta archaeologica

.Academiae Scientiarum HungaricaeJ XIX, (1967).

M. Hamidullah,

Documents sur la diplomatie musulmane a lJepoque des Khalifes orthodoxes (Paris, 1935).

J. Harmatta,

1-«Bactrian» : «Late Bactrian inscriptions», .A.A.ASH XVII (Bud. 1969)

2- «Byzantinoturcica», .A.A.ASHJ X (Bud. 1962)

R. Hartmann,

«Djurdjan» EI (Leiden 1913).

Page 36: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM iLE KARŞILAŞAN .İLK TÜRKLER 65

W.H. Haussig, «Eski Türk boylarının taksimi», Türk kültürü el-kitabı1 seri II, c. 1/b (I. 1978).

«lJazar» : bkz. Togan

G. Hoffmann,

«Auszüge aus dem syrischen Erzaehlungen von peraisehen Mart­yrern», Abh. für die Kunde des Morgenlandes~ VII/3 (Leipzig, 1880-81).

J.ludud: bkz. Minorsky.

I: İstanbul

IA: Islam Ansiklopedisi İbn ul-A~ir, Al-Kamil fi t-tarib (Şam, H. 1357) lbn Faiflan: bkz. Togan.

İbn lJallikan, Vafayat al-a(yan~ I. Abbas neşri, (Beyrut, 1971).

İbn I;Iav:tcal, Kitab şurat al-art (Beyrut, tarihsiz).

İbn lJurda~ba,

Al-masalik va'l-mamalik~ de Goeje bask. (Leiden, 1889).

İbn un-Nadim, Al-Fihrist (K., tarihsiz).

İsfahani (Abu al-Farac), Kitab ul-ağanı (Beyrut, tarihsiz).

A.l-masalik va ul-mamalik (K. 1961).

K.: Kahire. Kaşgar! (Mal;rmud),

Ad-Divan u-luğat it-Turk~ B. Atalay bask: (A. 1941-43).

}$:azvln1, Nuzhat ul-qulub} Le Strange terc. (Leiden-London, 1919)'.

\,

Page 37: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

·aa EMEL ES1N

M.Y. Kiani, «Recent excavations in Jurjan», Oolloquy on art and arohaeology in Asia of the School of Oriental and Afrioan studiesJ no 4 (Lon­don, Haziran 1973) .

M.F. Kırzıoğlu, Dede Korkut OğuznameleriJ I (İ., 1952)

s;G. Klyaştornıy, Drevneturskie runiçeskie pamyatniki (M. 1964).

A. Kollautz -H. Miyakawa, Die Jou-Jan der Mongolei und die Avaren in Mitteleuropa (Kla­genfurt, 1970).

V.A. Kraçkovskaya, «Evolyutzia Kufiçeskogo pis'ma v·Sredney Azii», EV III (1949).

J.H. Kraemers, «I):uhistan», El (Leiden, 1927).

I):udama, Kitab ul-haraoJ de Goeje bask. (Leiden 1889).

Kültür tarihi : bkz. Esin. Liu Mau Tsai,

Die' ohinesi8ohen Nachriohten zur Gesohiohte der Ost-Türken (W. 1968).

M.: Moskova.

Ma~disi,

Al;.san ut-taJsasim fi ma~ ri fat il-alf.alim (Leideii., 1906).

A. Margulan - KI. Akışev - M.K. Kadırbaev - A.M. Oruzbaev,

Drevnyaya kunura TseiıtralJnogo Kazaxstana (A.A., 1966).

J. Marquart,

1-Eranşahr (Berlin, 1901).

2- Streifzüge : Osteuropaeiche und Ostasiatisohe Streifzüge (Darmstadt, 1961).

«Mashhad» : bkz. Minorsky

Page 38: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

!SLAM.!LE KARŞILAŞAN !LK TÜRKLER 67

M.E. Masson, «Novıe dannie o nadpisax odnogo Meşedi-Misrianskogo minare­ta», EVJ VIII (1953/7).

Mas'udi, Murnc uz-z.ahab (K., H. 1377).

V. Minorsky, 1-Darband: A history of Bharvan and Darband (London,_1953). 2 -lj.udud: lj.udud ulJalam (London, 1937). 3 - «Mashlıad» : «Mashhad i-Mişriyyan», EI (Leiden, 1936).

G. Moravcsik, Byzantino-turcica (Berlin, 1958).

Müneccim-başı (Lutfullah-oğlu ~ed),

BafJ.aJif ul-abbdrJ Minorsky bask., bkz. Darband.

0: Oxford,

A. Olearius,

Opisanie pU§çestva v Moskoviyu i serez Moskoviyu i Persiyu i obratno (Petrograd, 1906).

«Oroşenie» : bkz. Barthold. E.D. Plıilipps,

. «The Argippaoi of Herodotus», Arlibus AsiaeJ XXTII (1960).

N.B. Pigulevskaya, B'lf-riskie istoçniki po istorii narodov BBBR (M. 1941).

G.A. Pugaçenkova,

Ravandi,

1- «Daxstan» : «Arxitekturnıe pamyatniki Daxstana», M.E. Mass on, Trudı Yujno-Turkmenistanskoy · arxeologiçeskoy kompleksnoy ekspeditziiJ m (Aşxabad, 1953). .

2- Türkmenistan: Puti razvitiya arxitekturu Yujnogo Türk­menistana (M. 1958).

RafJ.at uş-şudurJ İkbal bask. (London, 1921).

H. Rawlinson, «The road to MerV», The country of the Turkomans (London, 1977).

Page 39: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

68 .EMEL :ıı;lSİN

Sahmi, TarilJ. Ourcan (Hyderabad, H. 1369).

A.A. Semenov, «Nadpisi na portale meçeti v Meşed-i Misrian», Zapiski Vostog­nogo otdeleniya Russkago arxologiçeskago obşçestvaJ XVIII (Petrograd, 1908).

Streifzüge: bkz. Marqmirt.

R. Şeşen, .Al-Oal;ıi:Çin Maruiqib Ound al-Khilafa· va façlaJil al-Atrak terce­mesi (A. 1967) .

T. Tahran,

Ta bari,

TarilJ ur-rusul vaJl muiuk (Leiden, 1879-81).

Z.V. Togan, 1-«Amu-derya», I.A (I. 1950).

· 2- Giriş: Umumi Tiirk ·tarihine giriş (I., l970).

3-]Jazar», lA (İ., 1967).

4 -lbn Façllans Reisebericht (Leipzig, 1939). S.P. Tolstov,

.Auf den Spuren der çıltkhorezmischen Kultur (Berlin, 1953). Turkestan: bkz. Barthold.

Turkestan (rusca): bkz. Barthold. Türkmenistan: bkz. Pugaçenkova.

. S.O. Xan-Magomedov,

«Stenı i başni Derbentskoy kreposti», .Arxitekturnoe. nasledstvoJ 17 (M. 1964). .

W: Wiesbaden,

Ya!fl:ı.t I:Iamavi,

1-lrşad ul-drib (K. 1930).

2-Mu( cam uZ-buldan (Beyrut, 1955).

A. de Zambaur, Manuel.degenealogie.et de chronologie pour lJhistoire de nslam (Bad Pyrmont, 1955).

Page 40: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

SUMMARY

The same name, given to two centers, on the opposite shores of the Caspian sea, «Şfıl» in Afabic, «Tzour» according to Procop, «Çor», «Çog», «Çol» in Armenian sources, has been reconstituted by various scholars, either into the Turkish title Çor, or into Çöl, which means steppe, or desert, in Turkish. «Şfıh is known in early Arabic sources, as the name of a Turkish trfbe ançİ_dynasty, whose history may be traced to the IVth century A.C.

«Şu.l» on the Western shore ·af the Caspian, is identified with_ the Cancasian pass of Darband, through which, Huns and ·Turks migrated southwards, in a process along which the ethııi~ composition of Dagistan and Azarbayjan became predominantly Turkish. «Şfı.l» on the Western shore of the Casp1an is known to have been in I>ihistan, · north of Gurgan (in Arabic, Jurjan), in the area:s now populated by Türkmens, in pre­sent Türkmenistan and in Iran. It is presUihed that the «Şfıh of Dihistan were the forerunners of the Oguz Turks, the ancestors of the Turks of ~erbayjan, Türkmenistan and Turkey.

It has been tried, in the present article, to summarize the histarical and archaeologic material, conriected principally with Turks, in both. cen­ters called «SUl», until the First and Second centuries of the Hegira, when the Arab armies introduced Islam to Darband and Dihistan. «SUl» Tigin, the ruler of the Turks of Dihistan, adhered to Islam in H. 98/716, in Madina, before the tomb of the Prophet.

Tıie articl~ further includes information on the better-knoWn. members of the Şuli family, the desceiıdantf:i of «Şili» Tigin ..

Lastly, some descriptions of the monuments of the Islamic 'era, in Darband, Dihistan und Jurjan, have been given, in connection with the history of the Oguz, down to the end of the Selj~id period. The influen­ces of the architecture of Dihistan on SeljuJ.<:id monuments there and el­sewhere have also been noted.

Y.K.

Page 41: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

70 EMEL ESİN

M.IV-X • .yllzJl.llaır­da ''S6.1' 'boyl~n ve di~er OP:uzlar­ın yayılışuıı

gösteren ha~! tR. ~azırlayan:E.Esi

Harita A -:- Sır-derya vadisi ile lj:azar denizi-kıyılarmda, M. IV-XI. yüzyıllar­da, «ŞiU» Türklerinin ve Oğuzlarm yerlerini gösteren_ harita.

Page 42: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

!s:ı;.,AM ·İLE KARŞ~ŞAN İLK TÜRKLER

Q llel"f

cuıı~ı.ııı ~"'

Harita B - :aazar denizinin doğusunda ve batısında, M. IV-XI. yüzyıllarda,

«Şili» Türklerinin ve Oğuzların yerleşme çevresini gösteren harita.

71·

Page 43: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

EMEL ESİN

Levha I/a - Derbend'in 1638'de görünü;şünün Olearius tarafından resmine müsteniden bakır levha ile baskı. Önde görülen ilk Müslümanlar ve Oğuzlanri

mezarlığ;ıdır.

Levha I/b - Uazar denizi doğusunda sahil boyunu gösteren, bir XIX. yüzyıl gravür'ü (Rawlinson'dan).

Page 44: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞII:iAŞ:AN: İLK TÜRKLER

Levha II/a.- «Komnuk-kile (kale)» nin XIX. yüzyılda yapılmış. bir,resıninden hakkedilen gravür (Rawlinson'dan).

Levha II/b - 'l;'iirkınenistan' da harabeleri bulunan · M. VI-VIII. yüzyıllardan

bir kalenin rekonstitüsionu (Pugaçenkova'dan).

Page 45: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

74 EMELES!N ..

Lev. ill/a

\ Şim~ı

Lev. ill/b

Page 46: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN· İLK TÜRKLER 75~

Levha ill/a, b, c - Mest-devramn 6 km §imalindeki Me§hed'deki eski Şir­

Kebir'in dı§ (a) ve iç görünii§ü ile planı (b) (Pugaçenkova'dan).

Page 47: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

EMEL ESİN

Lev. IV/a

Lev. IV/c

Page 48: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM ·!LE KARŞILAŞAN .İLK TÜRKLER

Levha IV /a, b, c - Mest-devranm 6 kın şimalindeki Meş~ed'de bulunan eski Şir-Kebir'in mihrabından (a) ve iç tezyinatından görünüşler ve bir yazı (a)

(B.P. Denike, Ara;itekturnıy ornament Sredney Azii (M. 1939) ve Kraçkovskaya'dan).

Page 49: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

78 ·EMEL ESİN··

Levha V /a - Mest-devranın 6 km §imalindeki Me§hed'de bulunan eski Şir­

Kebir'e Selçuklu devrinde ilave edilen giri§in cebhesi (Pugaçenkova'dan).

Page 50: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER 79

Lev. V/b

1 ş

f lll•

Levha V/b, c - Mest-devran'da bul~an yeni Şir-Kebir'in görünüşü (b) ve planı (c) (Pugaçenkova'dan).

Page 51: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

EMEL-EStN

Lev. VI/b

Lev. VI/c

Page 52: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM lLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER

Lev. VI/d

ş

Levha VI/a, b, c, d, e - Mest-devril.nın 6 km şimalinde bulunan Merşhed'deki Selçuklu devri türbelerinden, 2, 5 ve 4 numerolu türbeler ve planlan.

(Pugaçenkova'dan).

81:

Page 53: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

82

Page 54: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

İSLAM İLE KARŞILAŞAN İLK TÜRKLER

Levha VII/a, b - Mest-devran'daki H. 495 tarihli minare (a) ile diğer mina­reler, (Pugaçenkova ile Masson'dan).

83

Page 55: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

Levha VIII/a, b, c - Mest-devrfuı'da, :ij:varlzm§ah Mul)ammed b. Töki§ mes­cidinin cebhe ve planı (a) ile, aynı devirden. tak'ın resmi (Pugaçenkova'dan).

~

~

~~ "

--->til

• o •

~

~

Page 56: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

ış

0 J 10 M ' ' , 1 1 1 , ' 1 • 1

Levha IX/a- Mest~devran'daki Selçuklu devri han'ın pla.J1l (-Pugaçenkova'dan).

L~vha İ.X/b - ~azar denlzi. doğusundş. .yaşayan. ~ıpn:~nıerden iki kadınİn XIX. yüzyılda yapılmış resminden hakkedilen gravür (Rawlinson'dan}.

Page 57: DERGiSi - İSAMktp.isam.org.tr/pdfdrg/D00055/1979_3-4/1979_3-4_ESINE.pdf · 34 EMEL ESİN hakkında maalesef, arkeolajik bakımdan bilgi edinemedim. Çullı . üzerine neşriyat var

----c~'r ı ,( ·_,/.·

İlave resim - Prof. Klyaştornıy'nin ıutfedip yolladığı bir eserde neşr olan bu duvar resmi, IX.-X. yüzyıllarda Mangışlak'da yaşayan, Oğuzlara atf edilınek­dedir. Resim, San~taş körfezinde, Tüb-karagan yarımadasmda, muhtemelen eski bir mezar abigesi. olan yappmm kapısı yanmda bulunmuşdur. Yapı, «Şah Bagat» ( ? ) adı altında; mescid olarak, Hanefilerce kullanılmakdadır ve yanm­da Oğuz devrinden kalma mezarların da bulunduğu bir kabristan mevcüddur. Al boya ile renklendirilmiş duvar resimleri, belki bir alpm hayatını anlatmak­dadır. Ara b harfleri ile «Kale'n-Nebiyyu» · («Peygamber buyurdu ki ... ») yazısı,

Oğuzlarm İslama geçiş devresine işaret etmekdedir (A.G. Medoev, Gravyuri na .... · Bkaiaw, Alma-ata 1979, res. 65). • · · ~.