Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Türk Dili ve Edebiyatı Araştırınalan Dergisi Sayı/Number: 21, Teınmuz/July-Aralık/December2011, s. 19-39
MOST ARLI ZİY AI'NİN BİLİNMEYEN BİR MESNEVİSİ:
KENZÜ'L-ESRAR
Yrd. Doç. Dr. Fatih Başpınar
Özet
· Mostarlı Ziyai'nin kaynaklarda Kenzü '/-Esrar adlı bir mesnevisi yer almamaktadır. Yapıca Nizfuıll'nin Mahzenü 'i-Esrar'ını andıran bu eser didaktik mahiyette bir mesnevidir. Eserin asıl kısmı türlü konulardaki 20 makale ve bu konulara dair her makale içinde yer alan 20 hikayeden oluşmak-tadır. Bu yazıda eserin mubtevasıyla birlikte göze çarpan özellikleri anlatılarak yazması hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca mesnevi içinde Ziyai'nin kendi yaşı ve eserin telif taribi ile ilgili verdiği bilgilerden onun doğum taribi olan 959/1551 yılını tespit etmek mümkün olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Ziyai, Kenzü'l-Esrar, mesnevi.
KENZU'L-ESRAR: ANUNKNOWN MATHNAWI OF ZIYAI OF MOSTAR
Abstract
In the sources it could not be found a record about the book as named Ke_nzu '/-Esrar which belongs to Ziyai of Mos tar. This bo ok which reminds Nizami's Mahzenu'l-Esrar, is a didactic mathnawi wbich contains 20 advice sections and 20 stories inside them. In this article it has been given some infarınations about the content of Kenzu '!-Esrar and has been defıned its manuscript. Also it has been possible to determine Ziyai's date of birth as 959/1551, by using infarınations about Ziyai's age when be has written this mathnawi'and the date of finishing his mathnawi that has been given by himself.
Keywords: Ziyai, Kenzu '/-Esrar (Treasure o[Secrets), mathnawi.
I. GİRİŞ
16. asır Osmanlı şairlerinden olan Mostarh Ziyai'nin bugüne değin bilinen eserleri elimizde mevcut olan Divan ve Kıssa-:i Şeyh Abdün·ezzak (Şeyhi San 'an Mesnevisi) ile henüz bulunamayan V arka vü Gülşah adlı
mesnevisinden ibaretti (Gürgendereli 2002:. 8-12). Ancak bunlardan başka bu
19
Fatih Başpınar
yazının konusunu teşkil eden Kenzü '1-Esrôr'ı da bu eserler listesine dahil etmek gerekmektedir.
Ziyaı'nin Divan (Gürgendereli 2002) ve Kıssa-i Şeyh Abdürrezzak ( Gürgendere li 2007) adlı eserleri içerisinde Kenzü 'i-Esrar' dan hiç bahsedilm ez. Zaten Ziyru hakkında çok az bilginin bulunduğu kaynaklarda da Kenzü 'lEsrôr'a dair bir bilgi yer almamaktadır. Bu yaiıda tarafımızdan tespit edilen mevcut tek nüshadan yola çıkarak eser hakkında çeşitli yönlerden bilgi verilmeye çalışılacaktır. Böylece bu bilgilerin de katkısıyla Ziyru'nin biyografisi ve edebi şahsiyeri hakkında edebiyat tarihi açısından eldeki bilgileri genişletmek mümkün olabilecektir.
n. KENZÜ'L-ESRAR
ll.l. Yazmanın Tanıtılması
Kenzü 'i-Esrar'ın bilinen nek nüshası, Marmara Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Kütüphanesi yazınaları arasındadır. Eser istinsah kaydına göre eser Bekir b. Ali adındaki bir müstensih tarafından müellif nüsbası esas alınarak 1004 yılının Şaban ayında (Nisan 1596) Ziyai'nin ölümünden on iki yıl sonra istinsah edilmiştir.
Y:3 numaralı 1 82 yapraklık mecmuanın ilk risalesi durumundaki eser, 64 yapraktan oluşmaktadır. Nesih batla on üç satır üzere yazılan metinde manzum eseriere mahsus düzene uyulmamıştır. İki mısra arasında bulunması gereken boşluk ya da cetvellere yer verilmemiş olması ilk bakışta metnin mensur bir eser olduğu fıkrini uyandırmaktadır. Başlıklar ve bazı beyitler kırmızı mürekkeple yazılmış olup kimi kelimeler harekelenmiştir. Yazınada müşir vardır. Kimi sayfaların oksitlenmesi sonucu birkaç kelime okunamaz durumdadır. Bazı kelimeler bozuk imla ile yazılmış olmasına rağmen nüsbanın dikkatli bir müstensih elinden çıkmış olduğu söylenebilir.
n. 2. Eserin Yapı Özellikleri
Kenzü 'i-Esrar aruzun remel bahrinirı fe'ilatün/fii'ilatün fe'ilatün fe ' ilün/fa'lün vezniyle mesnevi nazım şeklinde kaleme alınmıştır. Aşağıda da görüleceği üzere klasik mesnevi tertibine (Ünver 1986: 433-438; İpekten 2003: 60; Çelebioğlu 1999: 24) uygun olarak kaleme alınan ve toplam 1565 beyitten müteşekkil eseri Giriş, Asıl Kısım ve Bitiş olmak üzere üç ana bölüme ayırmak ve buna göre mesnevinin yapısını konularını da vererek şöyle göstermek mümkündür:
. A. Giriş
1. Besınele (1-37. b.)
2. Tevhld (38-66. b.)
20
Mostarlı Ziym'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esriir
3. Na't (67-98. b.)
4. Müna.cat (99-13 ı. b.)
5. Medhiye: Sultan Il Selim Han övgüsü. (132-155. b.)
6. Sebeb-i Te'lif(l56-193. b.)
7. Medhiye: Hüsaıni Efendi övgüsü. (194-216. b.)
B. Asıl Kısım:
ı. Birinci Bab: ilim. (217-279. b.)
2. İkinci Bab: Namaz. (280-346. b.)
3. Üçüncü Bab: Aşk. (347-434. b.)
4. Dördüncü Bab: Kanaat. (435-518. b.)
5. Beşinci Bab: Dünyanın geçiciliği. (519-579. b.)
6. Altıncı Bab: Beylere hizmet. (580-643. b.)
7. Yedinci Bab: Kibir. (644-711. b.)
8. Sekizinci Bab: Haya ve edeb. (712-775. b.)
9. Dokuzuncu Bab: Takva. (776-836. b.)
10. Onuncu Bab: Şeytan ve isyan. (837-908. b.)
I ı. On B~inci Bab: Dünyaya itibar etmemek. (909-971. b.)
12. On İkinci Bab: Diline hakim olmak. (972-1 039. b.)
13. On üÇüncü Bab: Hakiki-mecazi aşk. (1040-1112. b.)
ı 4. On Dördüncü Bab: Yiğitlik (ll ı 3-ı 168. b.)
ı5. On Beşinci Bab: Adalet ve zulüm. (1169-1221. b.)
16. On Altıncı Bab:. Cimrilik. (1222-ı282. b.)
17. On Yedinci Bab: Günahkadarla düşüp kalkmama. (1283-1337. b.)
18. OnSekizinci Bab: Haramdan ve günahtan sakınma. (1338-1405. b.)
19. On Dokuzuncu Bab: Tövbe. (1406-1472. b.)
20. Yirminci Bab: Kötülerle arkadaşlık. (1473-1527. b.)
c. Hatime (1528-1565. b.)
Mesnevinin Asıl Kısım olarak nitel.~ndirdiğimiz kısmı Nizarni'nin Mahzenü 'l-Esrar'ındaki (Kanar 2007: 184; Nizarni . 1946) yapıya benzemektedir. Ancak bu benzerlik yalnızca yapıyla sınırlı kalmakta, muhteva açısından böylesi bir benzerlik bulunmamakt~dır.
1 . 21
Fatih Başpınar
Nizarni'de olduğu gibi yirmi makale ÜZerine inşa edilen Asıl Kısımda nasihatlerden sonra konuyla ilgili bir hikaye ve hikayelerin sonuoda mutlaka iki dua beyti vardır. MeselaEvvelki Bab'da "Beşikten mezara kadar her Müslüman kadın ve erkeğe ilim öğrenmek farzdır. " hadisini başta zikreden Ziyai, ilirole ayıpların ve günahların örtüldüğü, ilirole uğraşanlara Allah tarafından rahrnetle muamele olunacağı, ilmin dinin tenieli olduğu gibi bilgi ve nasihatleri verdikten sonra tekkesini terk edip ilim yoluna giren bir zahidin niçin böyle yaptığını anlatmıştır. Hil<ayenin sonundaki ilme dair nasihatlerden sonra şairin:
Ya !la hi beni kıl alim-i has
Ma 'rifet bahri ne eyle gavvcis
Nazım-ı lü 'lu-yı irfan ey le
Sözümü tuhfe-i yarcin ey/e (278, 279. b.)
beyideriyle dua ederek hikayesini bitirdiği görülmektedir. Aynı yapı eserin öteki on dokuz babında da aynı şekilde uygulanmıştır.
Il. 3. Eserin Muhtevası
Ziyai'nin Kenzii 'l-Esrar'da seçtiği konular ve anlattığı hikayeler bütün Doğu edebiyatında manzum veya mensur birçok eserde dile getirilmiştir. Ziyai bu konuların kendisinden önce birçok şair ve düşünür tarafından işlendiğini, kendisinin de onlara özenerek bu yolda kalem oynattığını:
Gerçi söylendi ne var-ısa kamu
Nazm o/ındı nice kez bu lü 'lu
Nazm kıl sen da hı bu lü 'luyı
Bu gülün aleme toZsun büyı (185, 186. b.)
beyitleriyle bildiriyor. Dolayısıyla Ziyai'nin bir tek eseri esas aldığı iddia edilemez.
Eserin yapısı ve işieniş biçimi Nizarni'nin Mahzenü 'l-Esrar'ıyla kimliğini bulan ve daha sonra bir tür halini alan ayet, hadis ve kelam-ı kibarlarla süslenen yirmi makale ve yirmi hikaye düzeni üzerine inşa edilmiştir. Konuların, hikayelerin ve söyleyiş biçiminin Mahzen-i Esrar ile birebir örtüşmemesi, eserin bir tercümeden olmadığını, şairin Nizarni'nin eserini yalnızca yapi bakımından örnek aldığını, eserin muhteva ve üslup bakımından farklı bir hüviyet taşıdığını gösteriyor.
Fakat Ziyai'nin ı. makalede anlattığı hikayede aniatıcıikahraman Şeyh Sad i' dir ve ismi:
22
Mostarlı Ziynf'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esrnr
Bülbül-i sahn-ı gülisliin-ı ciniin
Ya 'ni kim HazretiSa 'di-i zaman (255. b.)
beytiyle biraz aşağıda:
Şeyh Sa 'dfye ceviib itdi he man
Didi iy ~ürşid-i her~pir ü cüviin (262. b)
beytinde geçmektedir. Bu hikaye de Gülistan'da yer almaktadır (Şeyh Sad!, 1995: 103).
Ayrıca Ziyai 12. makalede anlattığı hikayede (1013-1039. b.) açıkça Sadi'nin ve Gülistiin'ının adını: ·
Ki Gülistan gülidür ğu gül-i ter
Şeyh Sa 'diden alındı bu haber
Terceme oldz bu pend-i zibti
Türkf dilince diniidi amma (I 035, I 036. b.)
beyitlerinde anmakta ve Gülistiin'daki bir hikayeyi (Yılmaz 2008: 397; Şeyh Sadi 1995: 70) şiir diliyle Türkçeye çevirdiğini ifade etmektedir.
Eserdeki 20. hikaye (1506-1526. b.) şairin hayatından alınmış olması bakımından ayrıca önemlidir.
Eserde makaleler içerisinde anlatılan hikayelerin konusu şöyledir:
ll. 4. Eserde Anlatılan Hikayeler
1. Hikaye: ilmin öneminin anlatıldığı makaleden sonra zikredilen hikayeye göre eski zamanlarda yaşamış gönül eWi, zahit bir kimse vardır. Bir gün tekkeyi, sufileri bir kenara bırakıp medreseyi mekan tutar ve orada ilim öğrenmeye başlar. Şeyh Sadi kendisine tasavvufu bırakıp ilmi dindarlığa tercih etmesinin sebebini sorar. O da dindar kişinin kendisini kurtarmasının büyük bir kahramanlık olduğunu, ancak sadece kendisini kurtard1ğını, oysa alimierin isyan denizinde boğulan pek çok kimseyi kurtardığını anlatır. Yine alimierin Allah'ın rahmetine vesile olduğunu zikreder. Nasihatten sonra bu bölümü
.Ya fliihf beni kıl iilim-i has
Ma 'rifet bahri ne eyle gavviis
Nazım-ı lü 'lü-yı ilfiin eyle
Sözümi tuhfe-i yiiriin eyle (278, 279. b.)
şeklindeki dua beyideriyle bitirir.
23
Fatih Başpınar
2. Hilciye: Namazın cennete kılavuz olduğunun anlatıldığı makale sonunda. anlatılan hikayeye göre eskiden yaşamış, hep ibadetle meşgul, kalbi Allah korkusuyla dolu bir kadın vardır. İbadette ikinci bir Meryem haline gelen kadın ekmek pişirmek için hamur hazırlar, tandırda ateş yakar. Bu sırada namaz vakti girer. İşiyle meşgul olurken namaz vaktinin geçeceğini düşünür, namaza durur. Ancak namazdayken oğlu tandıra düşer ve şeytan kadına- gelip oğlunun ateşe. düştüğünü, onu ebediyen göremeyeceğini, ibadeti bırakması gerektiğini söyler. Ancak kadın namazını bozmaz ve Allah'a yakarır. Oğlunun sağ ve esen bir halde olmasını Allah'tan diler. Kalkıp tandırın başına vardığında oğlunun kılına zarar gelmediğini görür ve yine Allah'a şükreder. Müellif bu bölümü şu beyitlerle sona erdirir:
İy olan cümle ibada Ma 'büd
İy vb·en bendelerine maksiid
Kahil itme beni zühd ü arnele
İdeyin ta Id namaza acele (345, 346. b.)
3. Dilciye: Aşkın insanı Allah'a ulaştırdığı ve aşkın gizlenmesinin gerekli olduğu konularını anlatan makalenin ardından anlatılan hikayeye göre şehirde yaşayan bir güzel vardır. Seveni, kendisine kul olanı çoktur:
V ar-uiı şehrümüz içre bir ma h
Kulları çoğ-ıdz anun her-gah (401. b.)
Şair ona bunlardan, yani kendisine kul olanlardan ha,rıgilerini sevip hangilerini sevmediğini sorar. O da kendisine aşık olan, fakat başına ne gelirse gelsin, hangi bale düşerse düşsün sevdiğini hiç kimseye söylemeyen, eziyetlerine rağmen kendisine küstahça sözler demeyen kullarını çok sevdiğini; aşkın ne olduğunu bihaber bir halde hep kavga çıkaran, kendisini görünce ah edip aşkını ifşa eden kişiden ise nefret ettiğini anlatır.
4. Hilciye: Kanaatin en büyük hazine olduğunun, imanın bir yansını sabır ve öteki yarısını şükrün oluşturduğunun işlendiği makale:
Rızk-içün biz nice bir gam yiyelüm
Gelünüz bir gün ecel var diye/üm (435. b.)
beytiyfe başlar. Müellifin anlattığı hikayeye göre Musa peygamber zamanında çok fakir bir adam vardır. Fakirliğine rağmen tevek:kül ve kanaat içindeki bu adam balık aviarnaya deniz kıyısına gider. Musa peygamber birisi. bu fakir, öteki · imansız bir katir olan iki adamın balık avlamakta olduğunu görür. Müminin ağı hep boş çıkmakta, kiifırinse her defasında agİ ·balıkla dolmaktadır. Bu hali gören Musa peygamber Allah'a bunu hikmetini sorar. İlahi hitapla
24
Mostarlı Ziym'nin Bilinmeyen Bir Mesneuisi: Kenzü'l-Esriir
verilen cevapta kendisine o fakir müminin cennette makamı ve sahip olacağı köşkler gösterilir ve fakirin isterse denizin bütün balıkianna yahut bütün o köşklere sahip olacağı belirtilir. Bu duriıınu mümine anlatan Musa peygamber fakir adamdan Allah'tan gelene razı olduğu, fani dünya malına meyletmeyeceği cevabını alır.
5. Hikaye: Dünyanın fani, içindekilerin vefasız olduğunu ve:
Gör ne vech-ile geçer hdl-i cihan
Ki sefer ehli-durur pfr ü cüvdn (520. b.)
beytiyle herkesin mutlaka öleceğini tembih eden makalenin ardından anlatılan hikayeye göre Bağdafta velilik mertebesinde bir terzi yaşamıştir. Her sabah açtığı dtikkanının önüne bir bardak koyar ve şehirde o gün ölenler adedince içine taş atar. Her ayın sonunda bunları sayarak ay içinde kaç kişinin öldüğünü öğrenir. Fakat ecel bir gün ona da erer. Sonradan dükkanına gelip de terziyi bulamayan bir adam, terzinin komşusuna onun nerde olduğunu sorar. Komşusu terzinin kendi bardağına düştüğünü anlatır.
6. Hikaye: İbadeti bırakıp beylere hizmet etmenin yakışık almayacağını:
Ne reva kulı olan Mevldnun
Kul ola beglerine dünyanun (587. b.)
beytiyle belirten ve böyle davranan kişilerin akıbetinin kötü olacağını işleyen makalenin peşine şairin anlattığı hikayeye göre bir zamanlar yaşamış zayıf, beli bükülmüş bir ihtiyar vardır. Dertli dertli yol . kenarında oturmakta ve ağlamaktadır. Yoldan geçen biri halini, niçin ağladığını sorar. O da pek çok yıl beylere hizmet ettiğini, Allah'a layık bir amelininse ·bulunmadığını söyler ve o yo~cuya beylere hizmet etmeyip ibadetle meşgul olmasını vasiyet eder.
7. Hikaye: Gurur ve kibrin insanı alçaltınasım konu edinen makaleden sonra anlatılan hikayeye göre Zekeriya peygamber ümmetinden Allah'a iman etmelerini ister. Ka:firler onu dinlemezler, üstüne üstlük kin içinde onu öldürmek isterler. Zekeriya peygamberi dağ hayır kovalarlar. O da bir ağaca Allah'ın emriyle seslenir ve yarılmasını ister, içine saklanır. Fakat eteğinin ucu kapanan ağacın dışında kalır ve kafirler onun nereye saklandığını anlarlar. Ağaç içindeki Zekeriya peygamberi ağaçla birlikte testereyle keserler. Şair, bu hikayeyi anlatanların Zekeriya peygamberin o gün yeni bir elbise giyerek onunla övündüğünü, eteğinin ucuna gururla baktığını, bu yÜZden etek ucunun ağaç dışında kaldığını ve ölümline sebep olduğunu söylediklerini de ilave eder. Okuyana kibirden kaçınayı öğütleyen:
Ehl-i ucb olma sakın iy ddem
Gönlün alçaklığın ·eyle her dem (707. b.)
beyti ve ardından gelen dua ile bölüm sona e~er.
25
Fatih Başpınar
8. Hikaye: Haya ve edebin insanı yüceltınesini konu edinen makalenin peşinden şairin anlattığı hi.kayeye göre Hazreti Peygamber bir gün mescitte ayağını uzatmış oturmaktadır. Birçok sahabe mescide girip çıkınaktayken o Hazreti Osman mescide girince ayağını toplar. Sebebini soran sahabelere bütün varlıklarm utandığı, hatta Allah'ın da kendisine azap etmekten haya ettiği Osman'dan nasıl utanmam dediğini şu beyitlerle şair zikreder:
Utanur andan ehtilf-i felek
Utanur ins ü perf cinn ü melek
Utanur cümle-i insan andan
Ulanur hazret-i Yezdan andan
Ki haya ehli olana Vehhab
Ulanur eylemege dürlü aztib (760-762. b.)
Nasihatlerden sonra şair hi.kayeyi bitirir.
9. Hikiye: Takvayı anlatan makalenin ardından şaırın dile getirdiği hi.kayeye göre Nuşirevan'm güzel bir karısı vardır. Kırlara gezmeye gittikleri bir vakit karısını öpüp ona yaklaşmak ister. Ancak nergisin kendilerini gözlemekte olduğunu görür ve kafir ·olsa bile bu durumdan u tanır. Şair Allah 'ın her an insanları gördüğünü, bu sebeple günah işlernekten sakınmak gerektiğini anlatır ve:
İy Hudiivend-i Mucibü 'd-da 'avat
Fi 'lümi kıl hasenat u hayrat
H'ab-ı gajletden uyandur iy Hak
Rahmet ü cennete eyle e/yak (835, 836. b.)
duasıyla hikayeyi bitirir.
10. Hikiye: Şeytan ve isyanı işleyen, şeytanm insanın imanı aldığını:
Ayırur mü 'mini fmanından
Ayırur cennet ü rzdvanından (847. b.)
şeklinde söyleyen Ziyai'nin anlattığı hi.kayeye göre Hazreti Peygamber bir gün şeytanı acele içinde koşarken göiiir. Elinde bir maşrapa su vardır. Ona bunun sebebini sorunca şeytan durmak istemez; ancak kesin emir üzerine durur ve cevap verir. Müslümanlardan birinin ölüm döşeğinde olduğunu, ölüm
26
Mostarlı Ziyiü'nin Bilinmeyen Bir Mesnevisi: Kenzii'l-Esrar
susuzluğuyla yanıp kavrulduğunu, bu bal içindeyken suya karşılık ondan imanını istediğini, dayanılmaz susuzluk içindeki kişinin imanını verdiğiıı4 bunun üzerine maşrapayı yere çalıp suyu vermediğini, neticede kişiyi imansız bıraktığını anlatır.
11. Hikaye: Dünyaya itibar etmemeyi anlatan makale kısmından sonra şairin anlattığı bu hikayeye göre Hazreti İsa yolculuktayken bir adamın yol üstünde toz toprak içinde yatmakta olduğunu görür. Ona seslenerek:
Y db-ı gajletden uyan iy mağrUr
Ki degiil dar-ı fena cdy-ı huzur (954. b.)
der ve bu gaflet halinden uyanması gerektiğini söyler. Ancak adam az önce · ibadet ettiğini, şimdiyse dinlendiğini anlatır. Bunun üzerine Hazreti İsa onun kulluğunu takdir eder.
12. Hikaye:
Evvela fikr !al andan giiftar
Ki esas olmadın olmaz divar (972. b.)
beytiyle başlayan ve insanın dilini tutması üzerine düşünce ve nasihatlerin dile getirildiği makalenin ardından anlatılan hikayeye göre Hint ülkesinde toplanan alimler sohbet ederken Büzürgmihr'i anarlar. Onun yavaş söz söylemesinden başka bir kusurunu bulamazlar. Bunları işiten Büzürgmihr onlara söz söylemeden önce daha sonra malıcup olmamak için düşündüğünü anlatır. Yani öteki fılozofve alimiere göre onun ayıp sayılan susması aslında bir hünerdir.
13. Hilclye: Hakiki aşk ve mecazi aşkı dile getiren ve:
Işk-ı Mevldyı taleb eyleye ol
Işk-ı cananı bile vasıta ol (I 068. b.)
beytiyle mecazi aşkın hakiki aşka bir vasıta olduğunu anlatan makalenin peşinden anlatılan hikayeye göre bir pervane bir gece evin birinde yakılan mumun, ışıklarıyla bir evi doldurduğunu görür. Hemen bu mumun divanesi olur, ah ed~r. yanar yakılır. Sabah olunca mumdan ayn kalmanın üzüntüsüyle bir kat daha feryada başlar. Başka bir pervane onun bu balini görür ve kendisini bu hale getirenin ne olduğunu kınayarak sorar. Akşam olup mum tekrar yakılınca öteki pervane de birinci pervaneden daha beter tutulur ve söylediği sözlere pişman olur.
14. Hikaye: Savaşçı yiğitliği ve şehitliğin faziletlerini konu edinen makalede Ziyaı:
Devlet ol gaziye kim ola şehfd
'ide nagah irişüp ola sa 'id
: 27
Fatih Başpınar
Ne su 'al ü ne c eva b ola ana
Bağ-ı cennet ola ancak me 'va (1130, 1131. b.)
beyitleriyle şehitlerin erecekleri makamı anlatır ve şehitliğin faziletlerinden bahseder. Ardından gelen hikayede. ise Hazreti Peygamber gazllerin mahşerde alacakları mükafatı anlatır. Herkesin dünyada yaptıklarının sorgulandığı o günde gaziler malışer kalabalığı içinde, her ümmeti, her peygamberi kendilerine hayran bırakarak yürüyeceklerini söyler. Bunların kim olduklarını soranlara meleklerin, bunların Allah yolunda savaşan ve şehit olan kimseler olduğunu söylediğini haber verir.
15. Hikaye: AdaJet ve zulüm arasmda mukayesenin yapıldığı makalenin peşinden anlatılan hikayeye göre halife Hazreti Ömer, Yemen'e vali tayin eder. Valinin heratı yazılırken küçük bir ökstiz Ömer'in yanına gelir ve Ömer de onu sever okşar. Vali, Ömer'in çocuğu bu kadar sevmesinin yettiğini söyleyip bunun daha ne kadar süreceğini sorunca Hazreti Ömer de hemen valinin yazılan heratının parçalanmasını emreder ve yoksula, yetime merhamet etmeyenin beylik ve saltanata layık olmadığını anlattığını Ziyai:
Ol bege girü hitab itdi Ömer
Didi miskfne şu kim rahm eyler
Beglik ü saltanata layık olur
Ol:dahı merhamete layık olur
Şol ki rahm itmeye miskfne müdtim
Dünyede beglik ola ana haram (1214-1216. b.)
beyideriyle anlatır.
16. Hikaye: Cimriliğin kötülüğünün anlatıldığı ve:
Sadakatunı dirfğ itme igen
Ki hicab ola sana ateşden (1243. b.)
şeklinde sadakanın belaları defedeceğinin belirtildiği makaleden sonra zikredilen hikayeye göre cimrilik'te eşi benzeri görülmemiş bir adam bir gün yatağa düşer. Zayıflık ve hastalık içinde canı şeker çeker. Şeker bulup getirdiklerinde kaça aldıklarını sorar. Söyledikleri fiyatı çok pahalı bulur ve bu pahaya o şekerleri yemeyeceğini, zehir içmeye bile razı olduğunu, hatta ecel acısının bile daha tatlı olduğunu söyler:
28
Mostarlı Ziyffi'nin Bilinmeyen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esrar
Tatlu canumz virürsem didi ger
Bu bahaya yimeyem şimdi şeker
Razfyam zehri bu dem içmege ben
Tatmayam bu şeker-i şirinden
Ecel acısı bana yigdür yig
Bu bahaya yimeyem sükkeri tek (1270-1272. b.)
Hastayken bile cimriliğinden vazgeçmez.
17. Hilclye: Günaha batmış kimseleri bundan sakındırmamanın vebalini anlatan makaleden sonra şairin dillendirdiği hikayeye göre eski zamanlardaki bir topluluğa Allah gazaptanır ve Cebrail'e hepsinin helak edilmesini emreder. O topluluğun yurduna varan Cebrail aralannda Allah'ı bilen ve ibadet eden kimseler görür. Geri dönüp Allah' a onların da helak edilmesinin şaşılacak bir şey olduğunu söylediği:
Gördi çünkim buları Cebra 'il
Döndi vü didi eya Rabb-i Celfl
Sana ta 'at iden ehl-i iman
Ne reva hak-ile ola yeksan (1324, 1325. b.)
beyiderden sonra Allah onların günahkarlar arasında yaşayıp emirlerini onlara ilehnediklerini, onlara yol göstermediklerini söyler. Bunun üzerine Cebrail de onları hep birlikte yerle bir eder.
18. Hilclye: Haramdan ve günahtan sakınmayı, içki içmekten ve bak yemekten uzak durmayı öğütleyen makalenin ardından şairin anlattığı hikayeye göre bir adam Ziyai'ye başından geçenleri anlatır. Aile sahibi, toprağı olan bu adam mahsulünü değirmene götürür, öğütür ve un eder. Kafir birisi olan değirmenci, lınun öşrünü ister. Öşrünü eksik verme korkusuyla bunu kendi eliyle veremeyeceğini, kMirin kendisinin almasının uygun olacağını belirtir. Ancak kafır de ne zaman öşrü kendisi alsa korkudan titrediğini, alt üst olduğunu, gözüne korkutucu ejderhalar göründüğünü anlatır. ve gözleri yaş içinde kalır. Ziyaı, kafırin bu halinden ibret alınması gerektiğini:
Kanı iy da 'va-yı İslam iden
İmdi gel ibret al ol ktifirden
29
Ktifir-iken nice korkar hakdan·
Sakınur gayrılarun hakkından
Ne reva mü 'min iken iy gafil ·
Fatih Başpınar
Olasınfi'l-i harama mtiyil (1396..:1398. b.)
beyideriyle anlatır ve dua ile konuyu bitirir.
19. Hikaye: Tövbe etmenin her zaman gerekli olduğunu öğütleyen makaleden sonra anlatılan hikayeye göre .bir derviş dünya güzeli bir kadına gönül verir ve kadın da ona vuslatını sunar. Fakat sonra kaybolur gider. Kadının evine varan derviş aşk ile sabra mecalinin kalmadığını, kendisine eziyet etmemesini arzu ettiğini anlatır. Kadın, cariyesine getirttiği bir aynaya dervişin balonasını ve kendisiyle denk olmadığını anlamasını söyler. Bu hikayeden sonra müellif, kulun Allah'a layık olması için günahlarından tövbe etmesi ve gönül aynasını temizlernesi gerektiğini anlatır ve:
Ta 'at it Hakka yüri iy aşık
Ta ki dfdara olasın layık (1470. b.)
beytiyle nasihat eder. Dua beyitleriyle de bölümü sona erdirir.
20. Hikaye: Kötülerle arkadaşlık etmenin başa getirebileceği felaketiere işaret eden makalenin ardından zikredilen hikayede şair Ziyai kendi başından geçen bir hadiseyi anlatır. Ziy~i kendisine gelen iki şerli adama iyi davrandığını, yakınlık gösterdiğini belirtir. Önları iyi kişiler sanmıştır:
Bunları fazı! u dana sandum
Tarik-i devlet-i dünya sandum
Aşinalık idüp anlara tamam
Eyledüm can u gönülden ikram (1510-1511. b.)
Adamlar onunla dolaşmayı, ilim öğrenmeyi isterler. Fakat esas niyetleri olan Ziyai'nin şairliğinden, kaside söylemesinden yararlanmaktır. Ziyai bütün eşyqlarını ve kitaplarını onlara emanet ettiği sırada bunlarla birlikte ortadan kaybolurlar:
30
Girdi çün ellerine bunca kitab
Gitdiler bir tarafa hem-çü sehab
Mostarlı Ziym'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esriir
Cin gibi gayb olup ol aradan
Hiç havfitmediler Mevladan (1519-1520. b.)
Şair de düştüğü hata için duyduğu pişmanlığıyla baş başa kalır. Ziyai bu bölümü, okuyana:
Olmagıl bencileyin divane
Uyma her bilmedügüfi insana (1524.)
nasihatı ve dua ile bitirir.
n. 5. Eserin Üslubu
n. 5. 1. Genel Üslup Özellikleri
Ziyai'nin Kenzü 'l-Esrar'ı sanat göstermekten uzak, samimi, açık ve konuşma diline yakın canlı bir üslupla inşa ettiği görülüyor. Şairin öbür eserlerinde de izleri görülen bu söyleyiş biçiminin, nasihat ihtiva eden eseriere mahsus sıkıcılığı ve ifade kuruluğunu ortadan kaldırdığı söylenebilir. Samimi bir ifade taşıyan ve teşbih, mecaz ve istiarelerle süslenen birçok beyit, renkli ve etkileyici bir hale bürünerek eserle okuyucu arasındaki bağı güçlendirmektedir. Özellikle aşkın konu edildiği k.ısunlardaki (1040-1108) etkileyicilik ve dua bölümlerindeki içte~lik dikkat çekicidir.
Aşağıdaki beyitler şairin üslubuna dair ipuçları vermesi açısından buraya alındı:
H'ab-z gajlet yine geldi gözüme
Ab-ı rahmet n 'ola sepsen yüzüme (123. b.)
Üstühvlın-ı bedeni sanki 'ayan
Nerdübdn-zdı hernan çzkmağa can (250. b.)
Ha~ u has cümle su üstine çıkar
Ka 'r-ı deryaya düşer sinı-ile zer (661. b.)
Mivedar oldz gör alçakda enar
Mive tutmaz yücedür serv üçenar (664. b.)
Gül salar berg üzilür serv düşer
Bülbülün ömri figan-ıla geçer (928. b.}
31
Fatih Başpınar
ll. 5. 2. Dikkat Çekici Sanatlar
Tarsi Sanatı
Söz öbeklerinin iki mısra arasında yansunalı bir düzenle dizilmesi demek olan ve getirdiği ahenk ve düzenle şiiri dış yapı bakımından sağlamlaştıran tarsi sanatı Ziyai'nin üsftbunun dikkat çekici noktalarındandır. Bu sanata dair beyitler eser içerisine yer yer serpiştirildiği (40, 82, 99, 384, 729", 873, 1133, 1209, 1422. b.) gibi ardı ardına sıralanarak da (872-873, 1040-1075. b.) sunulmuştur. Şu iki bey it örnek gösterilebilir:
Nicesi bende-i m es 'üdundur
Nicesi bende-i merdüdundur
Kangı kuluna olursın nuiyil
Kangı kuluna degülsin kôyil (412, 413. b.)
İştikak Sanatı
Ses ve söz tekrarlarıyla ilgi uyandırması, akılda kalmayı kolaylaştırması ve söze mana çeşitliliği kazandırması gibi özellikleri sebebiyle cinas ve iştikak sanatına dair örnekler metinde sıklıkla geçmektedir. Hemen hemen aym etki ve işieniş biçimine sahip olan bu iki sanata sahne olan beyit örnekleri şöyledir:
Bu 1·iya hırkasını hark eyle
Buriya gibi anı hark eyle ( 115. b.)
Zalima eyle yüri terk-i günah
H er günah iç ün id üp her gün ah (1185. b.)
Gayra bal ana bela-y-ıla vebtil
Gayra mal ancak o midana melal (1277. b.)
Bununla ilgili olarak tespit edilebilen kelime öbekleri ise alfabetik liste balinde şunlardır:
32
aceba/'ucb/'acib: (678. b.)
akviH/makftıima'kfıl: (199. b.)
'ayan/ziyan: (1122. b.)
'ayb/gayb/reyb: (ll 1. b.)
'ayn/'ayn: (930. b.)
Mostarlı Ziyiü'nin Bilinmeı;en Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esrfir
azb/'azab: (806. b.)
bakar/bakar: (588. b.)
ballvebal: (1400. b.)
Barilban: (124. b.)
cürm/cirm: (271, 583. b.) .
derecat/dürc/derc: (586 .. b.)
dünya/den!: (524. b.)
efkar/efgar: (13 ı. b.)
enhar/nehar: (930. b.)
haraml!hamr/haram: (1351. b.)
kahraman/kalır: (936. b.)
kal'alkal ': (1122. b.)
keder/kadar/gider: (971. b.)
kıble/istikbalJkabül: (309. b.)
kıssalgussa: (120. b.)
künc/genclne: (304. b.)
lahd/ilbad: (108. b.)
mallmelai: (1277. b.)
malik/emlruc (145. b.)
mayillmai: (842. b.)
müstecmi/mecmfi': (23. b.)
nafaka/nif'ak: (780. b.)
nedlm/nedamet: (860. b.)
nefs/nerayis/nefes: (782. b.)
rabirn!Rahman: (1 ı 79. b.)
rahmet/mahrO.m/rnerhfi.m: (1472. b.)
sevab/savab: (806. b.)
sfif'ı/saff: (252. b.)
Sübhan!tesbili: (248. b.)
şehr/şöhret: (1225. b.)
33
Fatih Başpınar
şems/şemse/şemsiyye: (211 . b.)
taht/taht: (522, 937. b.)
yar/yar: (849. b.)
zururi/zarar: (860. b.)
Zekeriyya/zikr: (708. b.)
Harf Oyunlan
Harflerin şekillerini, kelime içerisindeki yerlerini ve benzetildikleri unsurlan esas alarak kurulan oyunlar, Kenzü '1-Esrtir'da söze süs katmak ve ifade zenginliği sağlamak için başvurulan hünerlerdendir. Özellikle besınelenin tarif edildiği kısım (1-3 7. b.) tamamen harf oyunları çerçevesinde kurulmuştur.
Bunun dışında birçok beyitte harflerle yapılan oyunlara rastlamak münikündür(142, 157,158,219,275,280,288,300,352,365,449,479,543-549, 741, 789, 970, 996, 1172, 11 88, 1233, 1410, 1472. b.):
Gözleri idi anun 'ayn-ı 'adem
Dal-i derd olmış-ıdı kameti hem (612. b.)
Nazar it k'oldı günahın sanı ah
Padişahun dahz cahun her-gah (1172. b.)
ll. 5. 3. Kenzü'l-Esrar'da Geçen Ayet ve Hadislerle Kelam-ı Kibarlar
Nasihat niteliğiurleki eserlerin genel bir özelliği olarak zikredebileceğimiz ayet ve hadislerden ve kelam-ı kibarlardan yararlanılması Kenzü'l-Esrar'da da görülmektedir. Müellif kimi konularda ayet, hadis ve . kelam-ı kibarları izah ederek deliller getirmiş ve böylece mevzunun güçlendirilmesine çalışmıştır. Ziyai'nin aynıyla, kısmen yahut mealen yaptığı alıntılar tasnif edilerek bir liste halinde aşağıda gösterildi.
Ayetler
Hadisiere nispetle sayıları az olmakla birlikte eserde geçen üç ayet tespit edilçii. Bunlar:
1. Tevhit bölümünde geçen ve ayetteki halinden biraz farklı olarak yer alan azmi ·ramim 'çürümüş kemik' (Yasin 36/78):
Ol-durur Kadir ü Vehhcib u Kerim
Can bulur emri ile azmi ramim (53. b.)
34
Mostarlı Ziyffi'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esriir
2. Eserin Dördüncü Bab'ının başlığında yer alan nahnu kasemna 'Biz taksim ettik.' (Zuhruf 43/32) ay eti.
3. Beşinci Bab içerisinde mealen· yer alan KüUü nefsin zi'ikatü'l-mevt 'Her nefis ölümü tadacaktır.' (Ali İmrfuı 3/1 85) ay eti:
Şerbetini ecelün ahir-i kar
Hep nüfos içse gerekdür iy yar (575. b.)
Hadisler
Kenzü '/-Esrar' da başlıklarda yahut metinde aynen veya mealen yer alan on yedi tane hadis tespit ettik. Bunlar ve geçtikleri yerler metindeki sırasıyla şöyledir:
1. Küntü nebiyyen ve Ademu beyne'l-ma'i ve't-tini 'Adem su ile çamur arasında (balçık durumunda) iken ben peygamberdim.' (80. b.)
2. El-' ilmu farizatün ala külli müslimün ve müslimetün mine'I-mehdi ile'l-Iabdi 'Beşikten mezara kadar her Müslüman kadın ve erkeğe ilim öğrenmek farzdır.' (Birinci Bab'ın başlığı, 216. beyitten sonra)
3. İnne li-külli şey'in tarikun ve tariku' l-cenneti el-'ilmü 'Her şeye ulaşmanın bir yolu vardır, cennetin yolu ise ilimdir.' (Birinci Bab'da 231. beyitten sonra)
4. Mealen yer almış olmak üzere Ed-dünya mezra'atü' l-ahirati 'Dünya ahiretin tarlasıdır':
arne/ün tohmını gel itme heba
ahiret mezra 'asıdur dünya (303. b.)
5. Mana olarak yer alan Es-salatü ' imadü'd-dini 'Namaz dinin direğidir.':
hane-i dfne imad oldz namaz
yıkma dfnün evini ey/e niydz (306. b.)
6. Mana olarak yer alan El-mü' minu fi'l-mescidi ke's-semeki fi' l-ma'i 'Mürnin mescitte sudaki balık gibidir.':
mescid içinde olan ehl-i sa/at
huta benzer ki bula suda hayat (307.b.)
7. El-kana'atü kenzün la-yefna 'Kanaat tükenmez bir hazinedir.' (Dördüncü Bab'ın başlığında)
8. El-imanü nıslani fe-nısfun fi's-sabri ve nısfun fi'ş-şükri 'İman iki kısımdır. Bir kısmı sabır ve bir kısmı şükürdür.' ( Dördüncü Bab'da 461. beyitten sonra ara başlıkta)
35
Fatih Başpınar
9. Men tevaza'a refa' ahu' llahu ve men tekebbera veza'ahu'llahu 'Allah alçak gönüllüyü yüceltir; büyüideneni ise alçaltır.' (Yedinci Bab' da 659. beyitten sonra)
10. Edebü' l-mer'i hayrun min zehebihi ve haya'u mine' I-imani 'İnsanın edep sahibi olması altın sahibi olmasından daha hayırlıdır ve haya imandandır.' (Sekizinci Bab'da 725. beyitten sonra)
1 ı. Hubbü'd-dünya re'sü külli bati' etin ve terkü' d-dünya re'sü külli ibadetin 'Dünya sevgisi bütün batalann başı; onu terk etmek ise bütün ibadetlerin temelidir.' (On Birinci Bab'ın başlığında 908. beyitten sonra)
12. Manaca yer alan Ed-dünya eifellin ve talibuha kilabun 'Dünya bir leştir ve ona düşkün olanlar ise köpektir.':
Cifedür sanki bu dünyii-yı hariib
Tiilib olmaz anailliiki kiliib (911. b.)
13. Mana olarak yer alan Ed-dünya sicnü'l-mü' mini ve cennetii' l-k3firi 'Dünya müminin zindanı kafırin cennetidir.'
Mü 'mine old ı bu dünyii zindiin
Gerçi kiifir olana oldı c inan (912. b.)
14. Mana olarak yer alan İnne'n-nase niya mun fe-iza matii in tebehô 'İnsanlar uykudadırlar; öldüklerinde uyanırlar. ':
Şimdi nevm içre-durur cümle enam
Uyanur/ar iricek rüz-ı kzyam (918. b.)
15. Men lem yerham lem yürham 'Merhamet etmeyene merhamet edilmez.' (On Beşinci Bab'da 1178. beyitten sonra)
16. Es-sadakatu teruddu' l-bela'e ve tüzidü' l-' ömre 'Sadaka belayı önler ve ömrü uzatır.' (On Altıncı Bab'da 1242. beyitten sonra)
17. Et-ta'ibü mine'z-zenbi ke-men la-zenbe lehu 'Günah.ından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir.' (On Dokuzuncu Bab'da 1425. beyitten sonra)
Kelam-ı Kibarlar
. Tespit edilebildiği kadarıyla Kenzü'l-Esrar'da aynen yahut tercüme yoluyla altı tane kelam-ı kibar geçmektedir. Bu kelam-ı kibarlarla geçtikleri yerler şöyJedir:
36
1. El-cinsü ile'I-cinsi yernil 'H~r cins kendi cinsine m ey leder.' sözü:
sana yetmez mi aceb işbu delfl
kavl-i el-cinsü ile 'i-cinsi yemfl (649. b.)
Mostarlı Ziym'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esrfir
2. Dokuzuncu Bab'ın başlığında yer alan En-nefsü ke't-tılli 'Nefis çocuk gibidir.' sözü. (775. beyitten sonra)
3. On İkinci Bab'ın başlığında tercüme olarak yer alan Rabatü'l-insani fi bıfzı'l-lisani 'İnsanın rabatı dili korumadadır.' sözü.
4. Beyit içerisinde manaca yer alan Kalbü'l-ahmaki fi fibi ve lisanü'l-'akıli fi kalbibi 'Abmağın kalbi ağzında akıllının dili kalbindedir.' sözü
kalb-i ahmak olur ağzında müdarn
alalun dili tutar dilde makam (977. b.)
5. Beyitre tercüme olarak yer alan ve Hazreti Ali'ye ait olduğu belirtilen El-mer'ü mabfiyyün tabte lisanihi 'İnsan, dilinin altında gizlidir.' sözü:
hem dahz böyle buyurdz Hayder
dili altında hafidür her er (989. b.)
6. On Üçüncü Bab'ın başlığında geçen EI-mecazu kantaratu'l-hakikati 'Mecaz hakikatin köprüsüdür.' sözü (1039. beyitten sonra)
ll. 6. Kenzü'l-Esrar'm Ziyai 'nin Öteki Eserleriyle Benzerlikleri
Öğüt veren eserlerin bir hususiyeti olarak yer yer atasözlerine de yer veren Ziyai'nin Kenzü 'i-Esrar'ında dikkati çeken bir husus da şairin Şeyh-i San 'an Mesnevisi'yle hemen hemen aynı beyitlere yer vermesidir. Özellikle iki mesnevinin de giriş kısmında bu aynılığın görüldüğü beyitler şunlardır:
:oıdz engüşt-i şehtidet elifi
·Vahdet-i Hakka işaret elifi (ŞSM· 31. b; KE: 20. b.)
Vahdet ehli ol e/if gibi hernin
Olasın ta Id Allaha yakin (ŞSM· 32. b.; KE: 21. b.)
Togruluk eyle e lif gibi müdarn
İtm'eye ta Id elem kaddüni lam (ŞSM· 33. b.; KE: 22. b.)
Bir alay oldı hurufi anun
Sımağa 'askerini şeyianun (ŞSM: 46. b.; KE: 33. b.)
Cennete uçmak içün mü 'min/er
Zikr üfikrin idinür bal ü per (ŞSM· 47. b.; KE: 34. b.)
37
Fatih Başpınar
Gökleri kıldı hewi üzre bina
Ce'ale'l:.arza ke-nakşinfi'l-ma (ŞSM· 53. b.; KE: 42. b.)
Anun emri ile her vakt-i seher
Gonçenüii bad-ı saha gönlin açar (ŞSM· 59. b.; KE: 46. b.)
Bu beyitlerin dışında küçük farklarla yahut bir mısra aynılığıyla da Şeyh-i San 'an Mesnevisi ile Kenzü '!-Esrar arasında benzerlikler tespit edilmiştir (1: 1, 11:9, 19: 13, 25:15, 42:29,43:30, 52:41, 54:43, 55:44).
ll. 7. Kenzü' l-Esra r ' m Önemi
Ziyai'nin Kenzü 'l-Esrar'ı 20 yaşmda yazdığı bilgisini verdiği:
Kendü kendüme didüm ki iy miskin
Sene-i ömrin olupdur işrin
Uşda işrfne iriş di yaşun
Old ı nefs-ile h eva yoldaşun (17 6, 177. b.)
beyitlerinden ve eserin:
Didi tarihini selılı tir-ı sulıen
Oldı tarihi kitab-ı ruşe11 (1565. b.)
şeklindeki son beytinin-her iki mısramda yer alan ifadelerin ebced değeriyle ortaya çıkan 979/1571-72 teliftarihinden hareketle şairin daha evvel bilinmeyen· doğum tarihi olan 959/1552 yılına ulaşılmaktadır. Bu bilgi şairin biyografisinde yer alan önemli bir boşluğu dolduracaktır. Ayrıca eser üzerinde hazırlanacak olan tenkitli metin çalışması sayesinde Kenzü 'I-Esrar' m edebi kıymeti, müellifmin öteki eserleri arasındaki yeri ve divan edebiyatı açısından önemi hakkında daha kapsamlı hüküm vermek mümkün olabilecektir.
ID. SONUÇ
ı . Ziyai Kenzü 'i-Esrar' ı 20 yaşmda yazmıştır. Eserin telif tarihi olan 979/1571:72 yılından hareketle müellifin doğum tarihini 95911552 olarak kayda geçirmek mümkündür. Böylelikler Mostarlı Ziyai'nin biyografisi içinde yer alan bir eksiklik giderilmiş olacaktır.
2 . Kenzü 'I-Esrar, yapı bakımından Nizfunl-i Geneevi'nin Mahzenü 'IEsrar' ını andıran, ancak onun bir tercümesi olmayıp orijinal olarak
38
Mostarlı Ziyiii'nin BilinmeıJen Bir Mesnevisi: Kenzü'l-Esriir
nitelendirilmesi gereken ahlaki ve didaktik bir mesnevidir. Eser klasik Türk edebiyatının mesnevi geleneğine uygun olarak kaleme alınmış, ı565 beyitten oluşan orta büyüklükte bir mesnevidir. ·
3. Bu çalışmada hakkında bilgi verilerek genel hatlarıyla önemi ortaya konulmaya çalışılan Kenzü'l-Esrar'ın tenkitli metninin hazırlarunası Ziyai ve edebi şahsiyeti hakkında verilecek hükümterin daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
Çelebioğlu, Amil (ı999). Türk Mesnevi Edebiyatı (15. yy.a kadar), İstanbul: Kitabevi.
Gürgendereli, Müberra (2002). Hasan Ziya'i Hayatı-Eserleri-Sanatı ve Divam (İnceleme-Metin), Ankara: Kültür Bakanlığı/2981, SanatEdebiyat Eserleri Dizisi/440- ı 55.
Gürgendereli, Müberra (2007). Mostarlı Ziya'i Şeyh-i San'an Mesnevisi, İstanbul: Kitabevi.
İpekten, Haluk (2003). Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz, İstanbul: Dergab Yayınlan (6. baskı).
Kanar, Mehmet (2007). ''Nizami-i Gencevi", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C:33, s. 183-ı 85. ·
Nizfuni (ı946). Mahzen-i Esrar (Tercüme: M. Nuri Gençosman), Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı, Dünya Edebiyatından Tercümeler, Şark-İslam Klasikleri 13.
Şeyh Sadi-i şirazi (ı995): Gülistan (Tercüme: Kilisli Rıfat Bilge), İstanbul: Sebil Yayınev i.
Üı:i.ver, İsmail (1986). "Mesnevi", Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı n (Divan Şüri) Temmuz-Ağustos-Eylül 1986, s. 430-563.
Yılmaz, Ozan (2008). 16. Yüzyıl Şarihlerinden Sudi-i Dosnevi ve Şerh-i Gülis~n'ı (İnceleme-Tenkitli Metin), İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı. (Basılmamış Doktora Tezi. Danışman: Prof. Dr. Nihat Öztoprak)
' . 39