98
8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 1/98 TC SELÇUK ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI TEFSR BL M DALI KUR’AN’DA KELME KAVRAMI YÜKSEK LSANS TEZ DANIŞMAN Prof. Dr. smet ERSÖZ HAZIRLAYAN Mehmet YILDIZ KONYA 2006

Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 1/98

TC 

SELÇUK ÜNVERSTES 

SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ

TEMEL SLAM BLMLER ANABLM DALI 

TEFSR BLM DALI

KUR’AN’DA KELME KAVRAMI

YÜKSEK LSANS TEZ 

DANIŞMAN

Prof. Dr. smet ERSÖZ

HAZIRLAYAN

Mehmet YILDIZ

KONYA 2006

Page 2: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 2/98

  i

ÇNDEKLER

 KISALTMALAR ____________________________________________________ iii

ÖNSÖZ ____________________________________________________________ iv

G   R Ş ______________________________________________________________1 B   R   NC   BÖLÜM ____________________________________________________5

 KEL   ME KAVRAMI VE KEL   MEYLE ANLAM YAKINLI Ğ  I OLAN  KAVRAMLAR _______________________________________________________5

 KEL   ME KAVRAMI __________________________________________________6 

1.KEL   MEN    N ANLAMI ______________________________________________6 

 2. KEL   MEYLE ANLAM YAKINLI Ğ  I VE ZIT OLAN KAVRAMLAR__________7 

2.1. Kavl (لا )_____________________________________________________7 

2.2. Vahiy ( ا )___________________________________________________8 

2.3. bare (ةرا ) ___________________________________________________9 

2.4. Savt (تا )____________________________________________________9 

2.5. Sayha (ا ) _________________________________________________10 

2.6. Nutuk (ا )___________________________________________________10 

2.7. Samem (ا ) _________________________________________________11 

2.9 Sükût (تا )__________________________________________________12 

 3- KEL   MEN    N KUR’AN’DAK   KULLANIMLARININ TABLOLA Ş TIRILMI  Ş   HAL  ______________________________________________________________13

 4- KEL   MEN    N FARKLI KULLANIMLARI _____________________________16 4.1. Kelamcılara Göre Kelime_____________________________________________ 16 

4.2. Tasavvufçulara Göre Kelime __________________________________________ 18 

4.3. Hadislerde Kelime___________________________________________________ 20 

4.4. Hıristiyanlıkta Kelime _______________________________________________ 21 

   K    NC   BÖLÜM ____________________________________________________23

 KEL   ME KAVRAMININ KUR’AN’DAK   KULLANIMLARI ________________23

1.  S   M TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI ___________________________24

1.1. Kelimetullah _______________________________________________________ 24 1.1.1. Allah’ın Hükmünde Bir Eksiklik Yoktur ______________________________________ 24 1.1.2. Allah Teala Hakkı Kelimeleriyle Ortaya Koyar _________________________________ 25 1.1.3. Kelimetullah Yücedir______________________________________________________ 27 1.1.4. srailoğulları’na Olan Sözü _________________________________________________ 28 1.1.5. Allah’ın Va’di, Nusreti ____________________________________________________ 30 1.1.6 Allah'ın Kelimesi Değişmez _________________________________________________ 31 1.1.7 Kelimetullah Hz sa’dır ____________________________________________________ 33 1.1.8 Allah'ın Kelimeleri Tükenmez _______________________________________________ 36 

1.2. Küfür Kelimesi (Sözü) _______________________________________________ 37 

Page 3: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 3/98

  ii

1.3. Takva Kelimesi (Sözü) _______________________________________________ 40 

1.4. Azap Kelimesi (Sözü) ________________________________________________ 42 

 2. YALIN HALDE KULLANIMI _______________________________________43

2.1. Hz brahim’in Denendiği Kelimeler ____________________________________ 43 

2.2. Ortak Kelime (Diyalog) ______________________________________________ 47 2.2.1. Diyalog Nasıl Olmalıdır?___________________________________________________ 50 

2.3. Hz Âdem’in Öğrendiği Kelimeler ______________________________________ 52 

2.4. Ahirette Kâfirlerin Pişmanlık fade Eden Sözleri Fayda Vermez ____________ 54 

2.5. Allah'ın Kelamının Tahrif ve Tebdil Edilmesi ____________________________ 56 2.5.1. Kur’an’da Tahrifat Olmuş mudur? ___________________________________________ 58 

 3. SIFAT TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI __________________________60

3.1. Kelime-i Tayyibe ____________________________________________________ 60 

3.2. Kelime-i Habise _____________________________________________________ 62 

 4. F   L OLARAK KULLANIMI ________________________________________63

4.1. Konuşma Vasfıyla Mümeyyez Olan Hz Musa ____________________________ 63 4.2. Kıyamette Azaların Şahitlik Etmeleri___________________________________ 65 

4.3. Vahyin Geliş Şekilleri ________________________________________________ 66 

4.4. Allah'ın Kıyamette Konuşmayacağı Kimseler ____________________________ 69 

4.5. Müşrikler, Hangi Delil Getirilse Getirilsin man Etmezler__________________ 73 

4.6. Bir ftira Karşısında Mü’min Tavrı ____________________________________ 75 

4.7. Susma Orucu _______________________________________________________ 77 

4.8. Dabbet'ul-Arzın Konuşması___________________________________________ 79 

SONUÇ____________________________________________________________83

 KAYNAKÇA ________________________________________________________85

Page 4: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 4/98

  iii

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser

a.s : Aleyhisselam

b. : bn.

bkz. : Bakınız

bs. : Baskı

çev. : Çeviren

h. : Hicri

haz. : Hazırlayan

Hz : Hazreti

FAV : Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı

m. 

: Miladimad. : Maddesi

nşr. : Neşreden (tahkik)

r.a. : Radıyallahu anh

s. : Sayfa

sav : Sallallahu aleyhi ve selem

sdl. : Sadeleştiren

thk. : Tahkik eden

thr. : Tahriçtrc. : Tercüme eden

ts. : Tarihsiz

t.y. : Tarih yok

v. : Vefat tarihi

y.y. : Yayın yeri yok

Page 5: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 5/98

  iv

ÖNSÖZ

Kur’an; Müslümanların yegâne rehberi, ahiret hayatının tanıtıcısı, insanlığı

saadete sevk edecek hakiki bir mürşid ve hadi, insana yol gösteren bir şeriat kitabı, bir

dua kitabı, hikmetlerle dolu, aynı zamanda bir zikir, fikir, ubudiyet ve emir vedavetler topluluğunu içeren ilahi, münzel, kıyamete kadar hükmü sürecek yüce bir

kelamdır.

Kur’an kendisine has bu özellikleriyle diğer bütün ilahi ve beşeri kitaplardan

ayrılır. Dolayısıyla üzerinde en çok düşünülen, insanların anlamak için çok gayret sarf 

ettiği bir kitaptır. Asr-ı saadetten bu yana üzerine yüzlerce tefsir yazılmış ve her asır

kendi özellikleri içinde Kur’an’ı anlamaya çalışmıştır. Asrımızda da aynı çabaların

sürdüğünü söyleyebiliriz. Bu asırda Kur’an’a olan ilgi azalmamış ve aynı hızla devam

etmiştir.

Günümüzde Kur’an’ı en ince ayrıntısına kadar anlama gayretlerinin devam

ettiğini söylemiştik. Bu gayretlerin sonucu olarak ortaya çıkan metotlardan biri de

“Konulu Tefsir Metodu”dur. Aslında konulu tefsirin ilk olarak Peygamber Hz

Peygamber zamanında dar çerçevede de olsa var olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim

sahabeden bazıları anlayamadıkları Kur’an ayetlerini Hz Peygamber’e soruyorlar, Hz

Peygamber de bu ayetleri açıklıyordu. Hz Peygamber’in verdiği bu cevapların da

konulu tefsirin ilk örneklerini teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Fakat bilinen manasıyla

yani Kur’an’da geçen bir kavramla veya bir konuyla alakalı detaylı bir araştırma

günümüzde ortaya çıkmış bir hadisedir.

Kur’an’ın kavram ve konularının derinlemesine araştırılmasıyla yapılan bu

konulu tefsir çalışmaları sonucunda, daha derin manalar ortaya çıkmıştır.

Kur’an’ın en bariz vasfı ilahi kelam olmasıdır. Biz de bu yönünü göz önünde

bulundurarak kelamla aynı kökten gelen “Kelime Kavramı”nı araştırmaya karar

verdik. Ve tezimizin ismini “KUR’AN’DA KELME KAVRAMI” koymayı uygun

bulduk.

Bu çalışmamızla kelimenin Kur’an’daki bütün kullanımları üzerinde durmaya

çalışacağız. Çalışmamızın ilk bölümünde kelime kavramının ne manaya geldiğini

geçmişten günümüze birçok değişik sözlükten istifade ederek açıklamaya çalışacağız.

Ayrıca “kelime”yle anlam yakınlığı olan kavramları inceleyerek bu kavrama farklı bir

pencereden bakmaya çalışacağız.

Page 6: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 6/98

  v

Çalışmamızın ikinci bölümünde kelime kavramının Kur’an’daki kullanımları

üzerinde duracağız. Bunu da dört bölüm halinde inceleyeceğiz. Bu bölümler

kelimenin Kur’an’daki kullanımları hakkında bize bilgi verir mahiyettedir. Yani

kelimenin isim ve sıfat tamlaması, fiil olarak ve bir de yalın haldeki kullanımlarıdır.

Yalın haldeki kullanımından kastımız herhangi bir terkip halinde olmayan yani isimve sıfat tamlaması olmayan kullanımlarıdır. Mesela kelimetullah şeklinde gelen

kullanımları yani kelimetullahın ne olduğu, kaç değişik kullanımının olduğu,

Kur’an’daki bu farklı kullanımların neyi ifade ettiği üzerinde duracağız. Bu

çalışmamız sonucunda Kur’an’da “kelime” kavramının ne mana ifade ettiğini

anlamaya çalışacağız.

Çalışmamda emeği geçen danışman hocam Prof. Dr. smet ERSÖZ Bey’e,

Prof. Dr. Sait Şimşek Bey’e, çalışmamızın şekillenmesinde bir manada yön veren

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Fethi POLAT Bey’e, yardımlarını esirgemeyen Hakan UĞURBey’e teşekkürlerimi arz ediyorum.

Mehmet YILDIZ

Konya 2006

Page 7: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 7/98

  1

GRŞ 

Allah Teala, Kur’an’ı peygamberinin en büyük mucizesi, kulları için kıyamete

kadar devam edecek bir delil ve slam davetinin kıyamete kadar devam edecek ışığı

kılmıştır. nananlar onun nurundan faydalanırlar, karşılaştıkları problemlerin

çözümlerini ondan çıkarırlar, hayatlarını ona göre tanzim ederler, onunla dünya ve

ahiret saadetine ererler. Nitekim Kur’an müminlerin şüphelerini gideren ilahi bir

kelamdır. On dört asır boyunca müminlerin ihtiyaçlarına cevap vermiştir ve bu

özelliğini kıyamete kadar devam ettirecektir.

Kur’an’ın her asra bakan bir yönü vardır. Kıyamete kadar hükmü baki

olduğundan ve hükmü, ilahi teminat altında olduğundan sadece bir asra hitap etmez.

Yani Kur’an sadece asr-ı saadette geldi ve o dönemde bedevi Araplara hitap etti ve

onların ihtiyaçlarını karşıladı denilemez. Nitekim on dört asırdır Kur’an’a yapılanyorumlar, tefsirler, te’viller bunun kanıtıdır. Onun için “Kur’an’ın her asra bakan bir

yönü vardır” dedik. Asr-ı saadette nasıl ki onlara hitap ettiyse, onların ihtiyaçlarına

cevap verdiyse, aynı şekilde günümüzde de bu konumunu koruyor ve Müslümanların

dünya ve ahiret hayatlarını tanzim etmeye devam ediyor.

Bazıları Kitap ve sünnetin insanların sürekli yenilenen ihtiyaçlarını

karşılayabilecek yapıda olduğu hususunu unutarak nassların sınırlı olduğunu ve yeni

olaylar karşısında yetersiz kaldığını düşünebilirler. Kur’an’ın indiği çağda olmayan

bir takım toplumsal, ekonomik ve kültürel problemlere Kur’an’ın çözüm üretipüretemeyeceği hususu bir şüphe olarak akla gelebilir. şte Konulu Tefsirin önemi

burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü Konulu Tefsir, ayetlerin bağlamından, kelimelerin

kullanış  şekillerinden, sure ve ayetlerin başları ile sonları arasındaki ilgi ve

bağlantılardan, Kur’ani çözümler ve yaklaşımlar çıkarmaya önem verir.

Türkçeye; “Konulu Tefsir” veya “Kavramsal Tefsir” olarak tercüme edilen

“et-Tefsîru’l-Mevdûi” veya “et-Tefsîru’t-Tevhidi” tabiri günümüze ait ıstılahi bir

tabirdir ki, âlimler buna değişik tarifler vermişlerdir. Bu tarifler, aslında birbirini

tamamlayan veya birbirinin tekrarından ibarettir. Şimdi bu tariflerden bazılarınızikredelim:

“Kur’an’da herhangi bir konu ile ilgili bütün ayetleri toplayarak, bunları

mümkün olduğunca nüzul sırasına koyup, ilmi bir incelemeye tabi tuttuktan sonra,

Page 8: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 8/98

  2

Yüce Allah’ın o konu ile ilgili muradını toplu bir şekilde ortaya koymaya çalışan bir

tefsir metodudur.”1 

“Kur’an’da işlenen konulardan herhangi birine dair ayetleri bütüncül bir bakış 

açısıyla göz önünde bulundurarak Kur’an’ın o konudaki görüşünü ortaya koyma

çabasıdır.”2

 Konulu Tefsir metodunun ne zaman ortaya çıktığı ve başladığı hususunda

âlimler arasında ihtilaf vardır. Kimilerine göre bu asırda ve Mısır’da ortaya çıkmış,

kimilerine göre ise Hz. Peygamber döneminde bizzat Hz. Peygamber tarafından

tatbik edilmiştir.3 

Yeni bir tefsir metodu olarak tanımlanan Konulu Tefsir metodunun, bugünkü

manası ve adıyla ilk defa içinde bulunduğumuz asırda ortaya çıktığı görülmektedir.

Bu metot, el-Ezher Üniversitesi Usûlu’d-Din Fakültesi Tefsir Bölümü, dersleri

arasına bu dersi de katmaya karar verdiğinde gün yüzüne çıkmıştır. Bu metot, yeniyeni meyvelerini vermeye başlamış, gün geçtikçe de önemi ve ona olan ihtiyaç daha

iyi anlaşılmıştır.4 

Ancak tefsirin bu çeşidinin kalıpları ve temel unsurları, Kur’an’ın indirildiği

asırdan bu yana mevcuttu. Âlimlerin sonradan, “Kur’an’ın Kur’an’la Tefsiri” adını

verdikleri, bir konu hakkındaki ayetleri araştırmak, anlamlarını bir araya

getirmek ve onları birbiriyle yorumlamak sadr-ı evvelde bilinen bir husustu.

Nitekim Rasulullah (a.s.) da kendisine sorulan bazı ayetlerin yorumunda aynı yönteme

başvuruyordu.5 

Böyle bir tefsir metodunun doğuşuna, bazı müsteşriklerin, bu asırda,

Kur’an’la lgili olarak ileri sürdükleri bir takım şüpheler vesile olduğu

zikredilmektedir.6 

Konulu tefsire “edebi tefsir ekolü” demek de doğru olur. Çünkü edebi tefsir

ekolü mensupları, tefsirin konulu tefsir şeklinde olmasının daha doğru olacağı

görüşündeler.7 Edebi tefsirin kurucusu Emin el-Huli (v.1966)’ye göre arap olsun,

olmasın, Arapça ile dil ve edebiyat açısından ilgisi olan kimselerin yerine getirmeleri

1 Güngör, Mevlüt, Kur'an Ara ştırmaları, Kur’an Kitaplığı, stanbul, 1995, I, 122 Şimşek, M. Said, Günümüz Tefsir Problemleri, Esra Yayınları, Konya, 1997, s165-1663 Müslim, Mustafa, Mebahisu fi't-Tefsiri' l-Mevduî, Darü'l-Kalem, Dımaşk, 1997, s174 Aydüz, Davut, Tefsir Çe şitleri ve Konulu Tefsir , Işık, stanbul, 2000, s.77, 78 5 Müslim, Mebahisu fi’t-Tefsiri'l-Mevduî , s176 Güngör, Kur'an Ara ştırmaları, I, 137 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s165

Page 9: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 9/98

  3

gereken ilk görev, en büyük Arapça kitap olan Kur’an’ın edebi tefsirini yapmaktır ve

bu edebi tefsirin Kur’an’ı parça parça değil de, konu konu ele alması gerekir.8 

Konulu Tefsir Metodu uygulanırken bir takım aşamalar takip edilir. Bu

aşamaları şu maddeler halinde verebiliriz:

1- Araştırılacak konunun çerçeve ve sınırları belirlenir.2- Konuyla ilgili ayetler derlenir.

3- Ayetler, nüzul sırasına göre dizilir.

4- Varsa ayetlerle ilgili nüzul sebepleri gözden geçirilir ve ayetler arası

münasebet tespit edilir.

5- Derlenen ayetler topluca gözden geçirilir ve buna göre konunun temel

öğeleri tespit edilir. şlenecek konunun yapısını göz önünde bulundurmak suretiyle

nüzul sırasına göre dizilen ayetler arasında takdim-te’hir yapılabilir.

6- Tahlil ve yorumlar yapılırken ayetlerde geçen kelimelerin sözlükanlamlarıyla Kur’an’daki kullanılışları değerlendirilir.

7- Araştırmacı ön yargılardan uzak durmalı, araştırmayı hedefinden

saptıracak ve okuyucusunun dikkatini başka tarafa çekecek ayrıntılara dalmamalıdır.

Şayet bu tür ayrıntılar, araştırmanın hedefine destek sağlayacaksa dipnotlarda bu

ayrıntılara yer verilebilir.9 

Kur’an’da araştırılmak istenen bir konu Kur’an’da o konuyla alakalı dağınık

halde bulunan ayetler bir tasnife tabi tutularak araştırılır. Araştırma yapılırken

konuya derinlemesine inilir ve ayrıntılara varana kadar gözden geçirilir. Bütün

yönleriyle incelenir.

Kur’an’da zikri geçen kavramlardan biri de “kelime”dir. Kelime, kelam

insanların hayatında fevkalade öneme sahiptir. nsanların hayatlarında en çok

ihtiyaç duyduğu şeylerden biridir. Kelime Kur’an’da çok farklı manalarda kullanılan

bir kavramdır. Kur’an’da kelimenin Hz sa oluşundan, Dabbetü’l-Arz oluşuna kadar

farklı, zengin kullanımları vardır. Bu farklı kullanımları Konulu Tefsir Metoduna

uygun olarak inceleyeceğiz.

Yaptığımız çalışmanın ilk bölümünde “kelime”nin sözlük anlamı, kelimeyle

anlam yakınlığı olan kavramların incelenmesi, kelime kavramının daha iyi

anlaşılabilmesi için Kur’an’daki kullanımlarının tablolaştırılmış hali ve kelimenin

8 Huli, Emin (1895-1966), Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod , (trc. Mevlüt Güngör), Kur’an Kitaplığı,stanbul, 1995, s769 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, s168-169

Page 10: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 10/98

  4

tasavvuf, kelam, Hıristiyanlık ve hadislerdeki kullanımlarını verdik. Bu şekilde

yapmamızın sebebi kelimenin Kur’an’daki kullanımlarına geçmeden önce bu

kavramın şematik olarak anlaşılmasıdır. Ayrıca bu kullanımları verirken ilk dönem

lügatlerden önemli ölçüde faydalandık. Kaynakların ilk dönem olmalarına dikkat

ettik. Ayrıca “garibü’l-Kur’an, meani’l-Kur’an, vucuh ve nezair” kitaplarından daistifade ettik.

kinci bölümü ise “kelime”nin Kur’an’daki kullanımlarına ayırdık. Bu

bölümde “kelime”yi dört ana başlık halinde inceledik. Bu ana başlıklar “kelime”nin

“yalın halde, isim-sıfat tamlaması ve fiil olarak” kullanımlarıdır. Bu şekilde bir

ayrıma tabi tutarken sıralamaya dikkat etmedik. Bu ana başlıklar halinde de

kelimenin Kur’an’daki kullanımlarını verdik. Bu kullanımlarında özellikle ilk

dönem tefsirlerden faydalanmaya çalıştık.

Kelime kavramını araştırırken Arapça cd’lerden faydalandık. Fakat kaynakolarak vermedik. Özellikle kullanım kolaylığı olan “el-Mektebetü’ş-Şamile” isimli

cd’den çokça faydalandık.

Page 11: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 11/98

  5

BRNC BÖLÜM

KELME KAVRAMI VE KELMEYLE ANLAM YAKINLIĞI OLAN

KAVRAMLAR

Page 12: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 12/98

  6

KELME KAVRAMI

1.KELMENN ANLAMI

Kur’an-ı Kerim’de yetmiş beş yerde geçmekte olan kelime kavramı, lügatte

iki manaya gelir; birincisi anlaşılır söze denir.10  kincisi ise “kelm” (آ) kökünden

türetilmiş bir isim olup “yaralama, tesir etme” gibi manalara gelir.11  آ اان  

denildiğinde “onu yaraladı” veya “cildini tırmaladı” manalarına gelir. Mecaz olarak

kınama manasına kullanılır.12 Rağıb el-sfehani (v.502/1108) nahivde isim, fiil, harf 

ve edat türünden tekil lafızlara kelime denildiğini belirtir.13 

Kelime herhangi bir zaman sigasıyla alakalandırılmadan bir manaya delalet

ediyorsa isim, manaya delaletinde bir sigaya bağlıysa fiil, tek başına bir anlam

taşımıyorsa harftir.

14

Ayrıca alfabenin harflerinden her birine, harflerden oluşan birlafıza kelime denildiği gibi bütünüyle bir kelam, kaside veya hutbe de mecazen

kelime olarak adlandırılmıştır.15 

Bahaeddin bn Akil (v.769/1367), kelimenin “anlamlı bir tek lafız” şeklindeki

tanımıyla herhangi bir manaya delaleti olmayan lafızlardan ve tekil olmasıyla da

kelamdan ayrıldığını, kelamın tekil olmayan manalara da delaleti bulunduğunu ifade

eder.16  slam felsefecileri de bir manaya ve bu mananın gerçekleştiği zamana vurgu

yaparak kelimeyi “bir zaman dilimi içinde belirli olmayan bir konuya ait manaya

delalet eden tekil lafız” şeklinde tanımlamışlar, “yürüdü” kelimesinin geçmiş zamanda herhangi bir kimsenin yürüdüğüne delalet etmesini örnek göstermişlerdir.17 

10 bn Faris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed b. Faris b. Zekeriyya,  Mücmelü'l-Luga, (thk. Abdülmuhsin Sultan),Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1984, III, 74611 el-sfahani, Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal Ragıb, Müfredatu elfazi’l-Kur’an, thk.Safvan Adnan Davudi, 3. bs. Darü’l-Kalem, Dımaşk; Darü’ş-Şamiyye, Beyrut, 2002/1423, s72212

 brahim, Muhammed smail, Mu’cemü’l-Elfaz ve’l-A’lamil-Kur’aniyye, Darü'l-Fikri'l-Arabi, Kahire,t.y. s45913 sfehanî, el-Müfredât , s72214  bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yusuf en-Nahvi, Katrü’n-Neda ve Bellü’s-Sada, el-Mektebetü'l-Asriyye, Beyrut, t.y. s1115 bn Manzur, Ebü'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensari, Lisanü'l-Arab, Beyrut, Daru Sadır,t.y. XII, 52416  bn Akil, Ebû Muhammed Bahaeddin Abdullah b. Abdurrahman, Ş erhu   bn Akil, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y. I, 15 17  bn Sina, Hüseyin b. Abdullah b. Ali Belhi, en-Necat fi'l-Hikmeti'l-Mantıkiyye ve't-Tabiiyye ve'l-  lahiyye, (tahkik Muhyiddin Sabri Kürdi) 2. bs. Matbaatü's-Saade, Kahire, 1938/1357, s11 

Page 13: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 13/98

  7

“Kelime”nin “kelime” “kilme” “kelme” olmak üzere üç masdarı vardır. Bir tek

sözcük manasına gelir.18 Çoğulu kelimdir.19 

Kuran-ı Kerimde kelime öncelikle “söz, kelam” şeklindeki anlamıyla Allahın

söz ve ayetleri, insanların sözleri anlamında kullanılmış. Onların küfrünü beyan eden

ifadeleri için20

kullanılmıştır. Öte yandan Allahın kullarına yönelik imtihanlarıyla21

 bazı mucizeleri gerçekleştiren tekvini emirleri de kelime ile anlatılmıştır.22 

“Kelimetullah”,23 “kelimetun tayyibetün”24 gibi terkiplerle tevhid inancının esasını

teşkil eden kelime-i tevhid ve daha genel olarak Allah’ın insanlığa gönderdiği son din

ifade edilmiştir.25 

2. KELMEYLE ANLAM YAKINLIĞI VE ZIT OLAN KAVRAMLAR

2.1. Kavl (لا )Kavl (ل) ve kil () şeklinde kullanımları vardır. Akla ilk gelen manası, ister

tek kelime, ister cümle olsun konuşma esnasında ortaya çıkan harflerden oluşan

terkibe denir. Kelime olarak kullanımına “Ahmet, Mehmet” demeyi örnek olarak

verebiliriz. Cümle olarak kullanımına ise; “Ahmet çıktı” gibi bir misal verebiliriz.

sim, fiil ve edatlara “kavl” denildiği gibi kaside, hutbe gibi şeylere de “kavl”

denilir.26 

kinci manası ise itikad, inanma, kabul etme manasına kullanılır. Mesela ن

بأ لب لی  “mam-ı Azam’ın dediğini söylüyor” demek, onun inandığına

inanıyor, kabul ettiğini kabul ediyor demektir.

Üçüncüsü; telaffuz etmeden gizli tutulan, tasavvur edilen şeydir. Mesela

ayette “onlar içlerinde ‘Allah bize azap etseydi ya’ diye geçirirler.” نأ نیو

 18 Zebidi, Ebü'l-Feyz Murtaza Muhammed b. Muhammed b. Muhammed, Tacü'l-Arus min Cevahiri'l-Kamus, Matbaatü'l-Hayriyye, Kahire, 1888/1306, IX, 4919

Cevheri, Ebû Nasr smail b. Hammad el-Farabi, es-Sıhah Taci'l-Luga ve Sıhahü'l-Arabiyye, Mukaddimetü’s-Sıhah (’dad. Ahmed Abdülgafur Attar), 4. bs. Darü'l-lm li'l-Melayin, Beyrut, 1990,V, 2023 20 et-Tevbe 9/7421 el-Bakara 2/12422 Yunus 10/81-82, eş-Şura 26/2423 et-Tevbe 9/4024 brahim 14/2425 Taberi, Ebû Cafer bn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Tefsirü't-Taberi, (thk. MahmudMuhammed Şakir, Ahmed Muhammed Şakir), 2. bs. Darü'l-Maarif, Kahire, 1969, XIV, 26126 sfehanî, el-Müfredât, s688

Page 14: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 14/98

  8

ا بی Cenab-ı Hakk içlerinden geçirdikleri şeyleri “kavl” kelimesiyle ifade

etmiştir.27 

Dördüncüsü; bir şeyi göstermek, bir şeye delalet etmektir.

Beşincisi; mantıkçılar tarif manasında kullanmışlardır. Mesela ها ل 

dediklerinde cevherin tarifi manasına kullanıyorlar.Altıncısı; ilham manasına kullanılır. Ayette ب    ن ت إم  أ   ن   ا اذ      ی “ Bunun

üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında iyilik etme

 yolunu seçeceksin, dedik ”28 şeklinde geçer. Burada     kelimesi hitap değildir. Bu bir

ilhamdır. Allah (cc) onu “kavl” olarak isimlendirmiştir.29 

Kur’an’da “kavl” ile “kelime” aynı manada kullanılmıştır. Mesela ال

أآه یمن   “  Andolsun ki onların ço ğ u gafletlerinin cezasını hak 

etmi şlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar ”30 ayetinde “kavl”, kelime manasına

kullanılmıştır.  بر    آ  تو “  Rabbinin sözü, do ğ ruluk ve adalet bakımındantamamlanmı ştır. O’nun sözlerini de ğ i ştirecek kimse yoktur. O i şitendir, bilendir .”31 

Bu ayette de “kelime” kavl manasına kullanılmıştır. Yine Yunus suresinin 96.

ayetinde “kelime” kavl manasında kullanılmıştır.

Ayrıca Kur’an Hz sa’yı Allah’ın kelimesi diye adlandırdığı gibi, Allah’ın

sözü olarak da adlandırmıştır. Meryem suresinin 34. ayetinde Hz sa (as) ا ل 

olarak adlandırmıştır. Allah’ın Hz sa’yı bu şekilde adlandırması “  Allah nezdinde

  sa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona

‘Ol!’ dedi ve oluverdi”32 ayetine bir hatırlatmadır.33 

2.2. Vahiy ( ا )

Vahiy; işaret, kitabet, risalet, mektup, kitap, gizli söz, başkalarına yazılan her

şey manalarına gelir. Mesela و ا ام denildiğinde bununla yazma ifade edilir.34 

27 Mücadele 58/828 Kehf 18/8629 sfehanî, el-Müfredât , s68830 Yasin 36/731 Enam 6/11532 Al-i mran 3/5933 sfehanî, el-Müfredât , s68934 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XV, 379

Page 15: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 15/98

  9

Kitap, mektup, söz manasına gelen vahyin cemisi  و (vuhiyyun)dur. Ayrıca

vahiy ses, sürat, hızlı olma anlamlarında kullanılır. و تم  denildiğinde bu kullanım

“hızlı ölüm” manasını ifade eder.35 

2.3. bare (ةرا )

Tefsir etme, işin sonunu bildirme, ağlama, bir kimse ile konuşma gibi

manalara gelir.36 Ayrıca bir şeyin tarafı, yanı manasına gelir. Mesela ا  

denildiğinde nehrin tarafı, bir yanı anlaşılır. Yolun bir tarafından diğer tarafına

geçmeyi ifade etme manasına س ب “yolu geçen” ifadesi kullanılır.

Bu manaların yanında ölme manasına da gelir. Kavim öldü demek için   ام

tabiri kullanılır.37 Aslında kelimenin kökü, bir durumdan başka bir duruma geçme

manasında kullanılır.  ر kelimesi ise suyu ya yüzerek veya gemiyle veya deveyle

veya köprüyle geçmektir. ما Kavim öldü derken sanki onlar hayat köprüsünü

geçmiş, başka bir aleme varmış gibidirler.38 

Kur’an’da yolcu olan39, ibret alma40, rüya tabiri41 manalarında kullanılmıştır.

Ayrıca ibareyle aynı kökten gelen “ta’bir” ifadesi, tefsir etme, açıklama rüya tabiri

manasında kullanılmıştır. “Kral dedi ki: Ben (rüyada) yedi arık  ine ğ in yedi ğ i yedi

semiz inek gördüm. Ayrıca, yedi ye şil ba şak ve di ğ erlerini de kuru gördüm. Ey ileri

gelenler! E  ğ er rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız.”42 Bu

bağlamda “tabir”, birisiyle konuşma manasına geldiği gibi, rüyayı açıklama manasına

da gelir.43 

Buradan anlıyoruz ki hem sözlük manası itibariyle hem de Kur’an’daki

kullanımları itibariyle “ibare” ifadesi “kelime”yle aynı manada kullanılmıştır.

2.4. Savt (تا )

nsanların konuşarak birbiriyle anlaşmaları için en önemli unsurlardan birisi de

ses manasına gelen “savt”tır. Lügatte ilan etme, bağırma, insanlar arasında yayılan

35 Cevheri, es-Sıhah, VI, 252036 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, IV, 529,53037 Cevheri, es-Sıhah, II, 73338 sfehanî, el-Müfredât, s54339 Nisa 4/4340 Haşir 59/241 Yusuf 12/4342 Yusuf 12/4343 Cevheri, es-Sıhah, II, 734

Page 16: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 16/98

  10

güzel söz gibi manalara gelir. Bu kelimeyle aynı kökten olan انت ifadesi cevap

vermek ve dönmek manalarına gelir.

Hadiste “helal ve haram arasındaki fark, def ve ilandır” derken savt kelimesi

kullanılmıştır.44 Buradaki “savt”tan kasıt nikâhın ilan edilmesi ve insanlara

duyurulmasıdır. Başka bir hadiste Hz Abbas (ra) için yüksek sesli manasına gelen جرص ifadesi kullanılmıştır. 45 

2.5. Sayha (ا )

Bağırma anlamına gelen46 bu kelime aynı zamanda, sesin yükseltilmesi, sesin

yayılması anlamında da kullanılmaktadır. Ayette çığlık manasında kullanılmıştır.

“(Onları helâk eden) korkunç sesten ba şka bir  şey de ğ ildi. Birdenbire sönüverdiler.”47 

“O gün insanlar bu sesi gerçekten i şiteceklerdir.  şte bu, çıkı ş günüdür .”48 Yani

mahşer gününde insanlar sura üflenişi işitirler. Araplar, “odun yarıldı, elbise yırtıldı”

derken ناح kelimesini kullanırlar. “Falan adamın arsasında bir ağaç çıktı” denilir.

Ağaç, bakanların gözüne görünecek seviyeye geldiğinde  صح kelimesi kullanılır.49 

Kur’an’da bir azap çeşidi manasında kullanılmıştır. Bu azapla geçmiş kavimlerden

biri helak olmuştur.50 “Güne ş do ğ arken onları o korkunç ses yakaladı.”51 Kur’an’da

kelime kavramı da Allah'ın gönderdiği azap manasında kullanılmıştır.52 

2.6. Nutuk (ا )

Nutuk (ا), “dilin ortaya çıkardığı, kulağın belirlediği şeylerdir” diye tarif 

edilmiştir.53 Hz brahim putları kırmaya giderken onlara “ Neden

konu şmuyorsunuz?”54  şeklinde hitapta bulunmuş ve onların konuşmayacaklarını

kavmine anlatmaya çalışmıştır. Nutuk insanlar için kullanılır. Natık تن ve مص 

kelimelerinde, birincisinde sesi olan, ikincisinde olmayan manası kastedilir.

44

 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 5745 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 5846 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 52047 Yasin 36/2948 Kaf 50/4249 sfehanî, el-Müfredât , s49650 bn Manzur, Lisanu'l-Arab, II, 52151 Hicr 15/7352 Zümer 39/19, 7153 sfehanî, el-Müfredât, s81154 Saffat 37/92

Page 17: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 17/98

  11

Hayvanlar için natık kelimesi kullanılmaz, sadece sınırlı yerlerde ve bazı şiirlerde

kullanılır.

Mantıkçılar konuşmanın yapıldığı kuvvete nutuk demişlerdir. Mantıkçılar

insanı tarif ederken “o diri, konuşan (natık), ölüdür” şeklinde tarif etmişlerdir. Onlara

göre nutuk, kelamın meydana geldiği insani kuvvetle, seslerle ortaya çıkan kelamarasında müşterektir.55 

Neml suresinde, Hz Süleyman kuşdilinin kendisine öğretildiğini ifade ediyor.

“Süleyman Davut’a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize ku şdili ö ğ retildi ve bize

her  şeyden (nasip) verildi. Do ğ rusu bu apaçık bir lütuftur .”56 Ayette kuş sesleri nutuk

ile ifade edilmiştir. Aslında kuşlar konuşmazlar. Ama bu şekilde kullanılmasının

sebebi Hz Süleyman onları anladığı için böyle ifade edilmiştir. Herhangi bir şeyden

mana çıkaran, onu anlayan bu şey dille konuşmasa da “natık” diye vasıflandırılır.

Eğer birisi söylenenden bir şey anlamıyorsa konuşuyor olsa da samittir.57 Konuşma, sadece kelimelerin dil ile yapılan telafuzu anlamında

kullanılmamıştır. Bunun için kitap da bir konuşma olarak kabul edilmiştir. Ayette de

bunu ifade eden kullanım vardır. Kelam da kitaptır. Fakat kitabı göz, kelamı kulak

idrak eder. “  Bu, yüzünüze kar  şı gerçe ğ i söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz,

 yaptıklarınızı kaydediyorduk .”58 K.Kerim'de azaların insanların aleyhinde

şahitlikte bulunmaları iki şekilde ifade ediliyor. Fussilet suresinde “intak” anlamında:

“Derilerine: Niçin aleyhimize  şahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her  şeyi konu şturan

(  ntak) Allah, bizi de konu şturdu.   lk defa sizi o yaratmı ştır. Yine O’na

döndürülüyorsunuz, derler”59  şeklinde bir kullanım vardır. Yasin suresinde ise

azaların şahitlikte bulunmaları “teklim” fiiliyle ifade edilmektedir. “O gün onların

a ğ ızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır (teklim), ayakları da  şahitlik 

eder.”60 

2.7. Samem (ا )

55 sfehanî, el-Müfredât, s81156 Neml 27/1657 sfehanî, el-Müfredât, s81258 Casiye 45/2959 Fussilet, 41/2160 Yasin, 36/65

Page 18: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 18/98

  12

Samem, kulağın işitme özelliğini kaybetmesidir. Hakka kulak vermeyen ve

hakkı kabul etmeyen kimse bununla vasıflandırılır.61 Kulağın işitmemesi, işitmenin

ağır olmasıdır.62 Araplar şişenin kapağının kapatılması için bu kelimeyi kullanırlar.

Bir şeyin sert, şiddetli olmasına da bu ad verilir. صا “sert kaya” demektir.

صء ise “şiddetli fitne” manasınadır. Cahiliye Arapları Recep ayını صا diyeadlandırıyorlardı. Böyle demelerinin sebebi yardım isteyen bir sesin olmaması ve

savaş veya silah sesleri işitilmediği için bu aya bu ismi vermişlerdir. Çünkü recep ayı

haram aylardandır.63 

Yukarda da ifade ettiğimiz gibi, işitme özelliğini kaybetme manasına geldiği

için hakkı kabul etmeyen, ona kulak vermeyen bununla vasıflanır.64 Ayetlerde de bu

şekilde kullanılmıştır. “ Bu iki zümrenin (müminlerle kâfirlerin) durumu, kör ve sa ğ ır 

ile gören ve i şiten kimseler gibidir. Bunların hali hiç e şit olur mu? Hâla ibret almıyor 

musunuz?”65 “ Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sa ğ ır kesildiler. Sonra Allahtövbelerini kabul etti. Sonra içlerinden ço ğ u yine kör ve sa ğ ır oldu. Allah onların

  yaptıklarını görmektedir .”66 Ayetlerde hakkı ve hakikati kabul etmeyip, ona kulak

vermeyenler, hiçbir sesi duymayan, sağır kimseler olarak tavsif edilmişlerdir. Araplar

arasında da böyle bir kullanım vardır. Araplar, öldürmenin ve kan dökmenin çok

olduğu yerde ص ة بم “kana düşen çakıl taşları sustu” derler. Yani öyle kan aktı

ki içine atılan taş ses çıkarmadı, gömüldü kaldı. O taş atılınca onda herhangi bir şey

işitilmez. Bu şekilde bir kullanım israf, katl ve çok kanın akıtılması gibi durumlar için

kullanılan bir darb-ı mesel haline gelmiştir.67 

2.9 Sükût (تا )

Öfkenin insandan gitmesi halinde س fiili kullanılır. Bir adam sakinleştiği

zaman, öfkesi dindiği zaman ا س denir. Bir kişinin uzun bir süre

konuşmaması halinde bu fiilin ism-i faili kullanılır.68 Sükût sözün terk edilmesidir.

61

el-Cevziyye, bn Kayyim, el-Emsal fi'l-Kur'ani'l-Kerim, (thk. Said Muhammed Nemr Hatib) 2. bs.Darü'l-Ma'rife, Beyrut, 1983, s4662 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XII, 34263 Cevheri, es-Sıhah, V, 196764 sfehanî, el-Müfredât , s49265 Hud 11/2466 Maide 5/7167 Meydani, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed b. Ahmed en-Nisaburi,  Mecmaü'l-Emsal, (thk.Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, sa El-Babi El-Halebi), Kahire, 1979, II, 21368 Ferahidi, Ebû Abdurrahman Halil b. Ahmed B.Amr i Halil b. Ahmed, Tertibu Kitâbi'l-Ayn, (haz.Muhammed Hasan Bükai), Müessesetü'n-Neşri'l-slami, Kum, 1994, s381

Page 19: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 19/98

  13

ا  “es-sekt” nefsin şarkı söylenmesi anında sakinleşmesidir.69 Kur’an’da Hz

Musa’nın öfkesinin dinip sakinleşmesi bu kelimeyle ifade edilmiştir.70 

Usulcülere göre sükut, kelamın zıddıdır. Onlara göre akıllı kimseler kelamın

sükuta zıt olan bir şey olduğuna ittifak etmişlerdir.71 

3- KELMENN KUR’AN’DAK KULLANIMLARININ

TABLOLAŞTIRILMIŞ HAL 

Tablo-1

Siga AdediYüzdelik Değeri

(%)

Kelime (آ) 28 37.33

Kelimat (تآ ) 14 18.66

69 sfehanî, el-Müfredât , s41670 el-Araf 7/15471 Dugeym, Semih, Mevsuatu Mustalahati’l-  mam Fahreddin er-Razi, Mektebetu Lübnan, Beyrut,2001, s621

Page 20: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 20/98

  14

el-Kelim (ا) 4 5.33

Kelam (مآ) 4 5.33

Teklim (ت) 1 1.33

Fiil-i Muzari (عرم ) 18 24

Fiil-i Mazi (ضم ) 6 8

Bu cetvel kelime kavramının Kur’an’daki kullanım sigalarını gösteriyor. Buna

göre “kelime” Kur’an’da 71 ayette, 75 defa k-l-m kökünden gelen sigalarla

kullanılmıştır.72 

Tablo–2 Kelimenin sim ve Fiil Olarak

Kullanımları AdediYüzdelik Değeri

(%)

sim Olarak Kullanımı 51 68

Allah Lafzıyla Birlikte Kullanımı 40 78.43

Fiil Olarak Kullanımı 24 32

72 Süleyman, Semir, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, Tahran, 1979, s16

Page 21: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 21/98

  15

Allah'a Nisbet Edilen Fiiller 8 33.33

sim Ve Fiil Olarak Kullanımları 75 100

Allah'a Nisbet Edilen sim VeFiiller 48 64

Bu cetvele göre Kur’an’da “k-l-m” kökünden gelen sigalar genellikle isim

olarak geliyor. sim olarak gelenlerin çoğu da Allah’a nisbet edilerek gelmiştir.73 

Tablo–3

Kelime Kavramını

Kur’an’daki Anlamları Nüzul Sırasına Göre Ayetler Adedi

YüzdelikDeğer

(%)

lahi Hüküm VeKanunlar

Araf 158, Taha 129, Yunus 19,33,64,82,96,Hud 110,119, Enam 34,115, Şura 14,21,24,

Kehf 27, Fussilet 45, Enfal 7, Feth 15, Tevbe40 19 26.76

nsanlar ArasındakiDiyalog

Meryem 10,26,29, Yusuf 54, Enam 111, Al-imran 41,46, Maide 110 8 11.26

73 Süleyman,  Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, s17

Page 22: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 22/98

  16

Kıyamet GünündeZalimlere Yapılan lahi

HitapHud 105, Müminun 100,108, Bakara 174,

Al-i mran 77, Nur 16 6 8.45Hak Ve Tevhide Olan

tikatFatır 10, Zuhruf 28, brahim 24,26, Al-i

mran 64 5 7.04Enbiya Ve Resullerle

Yapılan lahi Konuşma Araf 143,144, Şura 51, Bakara 253, Nisa 164 5 7.04lahi Kelamın Tahrif 

EdilmesindekiMesuliyet Bakara 75, Nisa 46, Maide 13,14 4 5.63

Tanıklık Etme Ve Delil Yasin 65, Neml 82, Rum 35, Bakara 118 4 5.63

Nebi Al-i mran 39,45, Nisa 171 3 4.22

Azap Zümer 19,71, Ğafir 6 3 4.22

lahi Güç Ve Kudret Lokman 26, Kehf 109 2 2.81

Kur’an Tevbe 6 1 1.40

Vahiy Tahrim 12 1 1.40Tevbe Bakara 37 1 1.40

Takva Feth 26 1 1.40Peygamberlere Olan

Yardım Saffat 171 1 1.40

Sevap Araf 137 1 1.40Alla'hın Kullarını

Denemesi Bakara 124 1 1.40

Bu cetvele baktığımızda kelime kavramının Kur’an’daki kullanımlarının hangianlamlarda kullanıldıklarını görürüz. Buna göre kelime Kur’an’da çok farklı

manalarda kullanılıyor.74 

4- KELMENN FARKLI KULLANIMLARI

4.1. Kelamcılara Göre Kelime

Hem kelime hem de kelam ikisi de tekil veya cümle halinde gelebilir. Dilciler

kelime ile kelamın farklı olduğunu söylerlerken usulcüler bunun hilafına aynıolduğunu söylüyorlar ve bununla alakalı çeşitli deliller getiriyorlar.75 Kelamla alakalı

çeşitli tarifler yapılmıştır. Kelam, Allah’ın zatından ve sıfatlarından ve başlangıç ve

74 Süleyman,  Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, s2775 Dugeym, Mevsuatu Mustalahati’l-  mam Fahreddin er-Razi, s621

Page 23: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 23/98

  17

sonuç itibariyle kâinatın hallerinden slam kanunu üzere bahseden bir ilimdir.76 

Kelamın gayesine göre yapılan tarifler arsında Ebu Nasr el-Farabi (v.339/950) ile

Adudüddin el-ci’nin (v.756/1355) tarifleri kabul görmüştür. Bu tarifler şöyledir:

Farabi kelamı, “Kelam sanatı, din kurucusunun açıkça belirttiği belli düşünce ve

davranışları teyit edip bunlara aykırı olan her şeyin yanlışlığını sözle gösterme gücükazandıran bir tartışma yeteneğidir” diye tarif ederken, ci “Kelam, kesin deliller

getirmek ve ileri sürülecek karşı fikirleri çürütmek suretiyle dini inançları kanıtlama

gücü kazandıran bir ilimdir” der. Bu tarifler dışında farklı tarifler de yapılmıştır.77 

Kelam âlimleri arasında kelime, dini bir terim olarak Allah’ın konuşma

yetkinliğine sahip bir varlık olduğunu bildiren kelam sıfatına ilişkin tartışmalara konu

olmuştur. Kelamcılar Allah’ın kelam sıfatının bulunduğu üzerinde birleşmiş 

olmalarına rağmen bu sıfatın mahiyeti, kadim veya hadis oluşu ve yaratıklartarafından işitilmesinin keyfiyeti üzerinde farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.78 

Allah Teala’nın muttasıf olduğu kemal sıfatlarından biri de kelam sıfatıdır.

Kelam, Allah’ın, seslere, harflere ve bu harflerden meydana gelen kelime ve cümleleri

tertip etmeye muhtaç olmaksızın mütekellim olmasıdır. Değişik ayetlerde bu husus

açıkça ortaya konmaktadır. Bütün slam âlimleri Allah’ın mütekellim olduğunda

müttefiktirler. Ancak Allah’ın kelamının mahlûk olup olmayışında slam mezhepleri

arasında ihtilaf vardır. Selef’e göre Kur’an Allah kelamıdır ve mahlûk değildir.

Mutezile âlimleri ise, Kur’an’ın ses, harf, ayet, sure ve cüzlerden meydana geldiğini,

indirilirken hudus alametleriyle vasıflandığını belirterek mahlûk olduğunu iddia

etmişlerdir. Ehl-i sünnet kelamcıları ise kelamı, nefsi ve lafzi olmak üzere ikiye

ayırmışlar ve nefsi kelam, Allah’ın zatı ile kaim, mahiyetinin idrak edemediğimiz

ezeli bir sıfattır demişlerdir. Lâfzî kelam ise, nefsi kelama delalet eden, ses ve

harflerden müteşekkil olan Kur’an lafzıdır. Bu lafzi kelam, ezeli değildir, hadis

özelliklere sahiptir.79 

Kelam ilminin temelinde slam’a gelen bir takım sorulara cevap vermek ve

slam’ın üstünlüğünü kanıtlamak gibi bir gayretin olduğunu görüyoruz. Bu şekilde bir

76 Cürcani, Ebü'l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali, et-Ta'rifat , (thk. AbdurrahmanUmeyre), Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1987, s23677 Bu tarifler için bkz. Yavuz, Yusuf  Şevki, “Kelam” ,    A, XXV, 19678 Sinanoğlu, Mustafa, “Kelime” ,    A, XXV, 21379 Gölcük, Şerafeddin, Süleyman Toprak, Kelam, 3. bs. Tekin Kitabevi, Konya, 1996, s221-222

Page 24: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 24/98

  18

savunma da Halku’l-Kur’an tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Hişam bn Abdülmelik

zamanında sarayda kâtiplik yapan Hıristiyan ilahiyatçılardan Yuhanna ed-Dımaşki,

Müslümanlara karşı Hz sa’nın ulûhiyetini kanıtlamak için Kur’an’da Hz sa’nın

“kelimetullah” olarak vasıflandırılmasından yola çıkarak ilahi kelimelerin yani

Kur’an’ın mahlûk olmadığını ortaya atmıştır. Zira Müslümanların Kur’an’ın mahlûkolduğunu kabul etmeyeceklerini, böyle bir görüşü savunanların zındık telakki

edileceğinin düşünüp Kur’an’ın kadim olduğu görüşünü savunmuştur. Bu durum Ca’d

bn Dirhem ve Cehm bn Safvan gibi Cehmiyye ve Mutezile âlimlerinin gözünden

kaçmamış ve Hıristiyanların iddialarını reddetmek için hem “kelimetullah” olan Hz

sa’nın hem de ilahi kelimelerin mahlûk olduğunu savunmuşlardır.80 

Kelam ilmine kelamcılar tarafından bu ismin verilmesinin sebepleri vardır. Bu

ismin verilmesinde kelime ile kelam arasında direk bir bağın olması etkili olmuştur.Nasıl ki mantık ilmi, felsefi konularda kişiye söz söyleme kabiliyeti, gücü

kazandırıyorsa, kelam ilmi de dini mevzularda söz söyleme ve onları ispat etme

kudreti kazandırır. Mantık kelimesi Yunancadaki “logiken”in karşılığıdır. Bu da

“logos”a yani söze ait demektir. Mantık ile kelam arasındaki bu mana benzerliğinden

bu ilme kelam denilmiştir. Ayrıca bu ilim kelama çok ihtiyaç duyduğundan bu isim

verilmiş olabilir. Bir diğer açıklama ise kelam kelimenin yaralamak manasına gelen

“kelm” kökünden türetilmiştir. Yani kalbe tesir eden, kalbe nüfuz eden bir ilim

olduğundan bu ilme kelam ismi verilmiştir.81

 

4.2. Tasavvufçulara Göre Kelime

Kelimenin en çok kullanıldığı alanlardan biri de tasavvuftur. Kelime

tasavvufta çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. Özelikle tasavvuf erbabının önde

gelenlerinden olan Muhyiddin bn Arabî’nin ıstılahında kelimenin çokça kullanımını

bulmak mümkündür. Kelimeyi en çok kullananların başında bn Arabî geliyor.

bn Arabî’nin eserlerinde, slam Kelamı olarak ifade edilebilecek olan deyimeişaret etmek üzere kullandığı 22’den fazla terim bulunmaktadır. bn Arabî’nin bu

derece zengin terimler kullanmasının nedenleri var. Öncelikle o, çok çeşitli

kaynaklardan, her kaynağın terminolojisini mümkün olduğu kadar muhafaza ederek

80 Yavuz, Yusuf  Şevki, “Halku’l-Kur’an” ,   A, XV, 37181 Gölcük, Kelam, s29-30

Page 25: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 25/98

  19

çıkarmıştır. kinci olarak, onun vahdet-i vücutçuluğu bütün şeylerin son sebebi olan

“Bir Hakikati” için herhangi bir şeyin adını kullanmasını kendisine sağlamaktadır.82 

Şehadet âlemindeki varlıkların her biri ilahi isimdir. Ancak ilahi isimlerin

hepsi kemaliyle insan-ı kâmilde tecelli ettiğinden o bu manada bir kelimedir. Buna

bağlı olarak insan-ı kâmil olan peygamberlerin ve velilerin hakikatlerine, özellikle de

Hz Peygamber’in hakikatine (hakikat-ı Muhammediye) kelime denir.83 Nitekim bn

Arabî, peygamberin hakikatlerini anlattığı Fusûsü’l-Hikem adlı eserinin bölüm

başlıklarında kelimeyi bu anlamda kullanmıştır. Eserin üzerine bina edildiği terim de

kelime yani hakikat-ı Muhammediyye kavramıdır. Bu bağlamda her peygamberin

batını bir kelime olmakla sahip olduğu hakikat mertebesi farklıdır. Hakikatlerin

hakikati yani külli kelime Hz Muhammed’in hakikatidir. Diğer bütün varlık

mertebeleri o kelimeden doğar, varlık sebep ve bilgilerini ondan alırlar.

84

 

Kelime kavramının tasavvufta çokça kullanıldığını söylemiştik. Şimdi bu

farklı kullanımları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

a- nsan-ı kamil, bir bütün olarak ilahi kemali kendi varlığında gerçekleştiren

insan. lahi isimlerin hepsi bu insanda tecelli ettiğinden sadece yeryüzünde değil,

bütün kâinatta Allah’ın halifesi olmaya layıktır.85 

b- Bütün peygamberlerin ve velilerin hakikatlerine (mahiyetlerine, manevihüviyetlerine) özellikle Hz Peygamber’in hakikatine (Hakikat-ı Muhammediye’ye) de

kelime denir. Bu anlamda kelime Logos demektir.86 

c- Kelimenin nefesle de ilgisi vardır. Telaffuz edilen kelimeler içimizden gelen

nefesin taayyünatı (belirli biçimlere girmiş şekilleri) olduğu gibi, Allah’ın kelimeleri

de (cevher-i vücut da denilen) nefesi rahmanideki taayyunlarından ibarettir.87 

d- Tekvin kelimesinin dış alemdeki mazharları olmaları sebebiyle varlıklardan

her biri Allah’ın kelimesidir.88 

82 Afifi, Ebü'l-A'la,  Muhyiddin   bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, (trc. Mehmet Dağ), AnkaraÜniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975, s7083 Afifi, Muhyiddin  bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, s7184 Sinanoğlu, “Kelime”, XXV, 21385 Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlü ğ ü, Marifet Yayınları, stanbul, 1991, s28186 Uludağ, a.g.e. s28187 Uludağ, a.g.e. s281

Page 26: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 26/98

  20

e- Dış alemdeki mahiyet, ayn, hakikat ve varlıklardan her biri, taayyun eden

her şey. Bazen bunların iç âlemle ilgili olanlarına manevi ve gaybi kelime, dış âlemle

ilgili olanına da kelime-i vücudiye, mücerred olanlarına ise kelime-i tamme denir. 89 

f- Kelimetü’l-Hazret: Külli iradenin sureti ve yaratma aracı olan “kün”

emridir.90 Allah bir şeye “ol” deyince o şey olur. şte buradaki “kün” kelimesi yaratma

vasıtasıdır.91 

g- Kelimetullah: Allah’ın kelimeleri, yani Allah’ın yaratıkları

(mahlukatullah).92 

h- Kelimat-ı lahiye: lahi kelimeler. Taayyun ederek meydana gelen hakikat

cevheri.93 

4.3. Hadislerde Kelime

Hadis kaynaklarında kelime, tekil ve çoğul olarak aynı kökten türetilmiş fiil ve

isim kalıplarıyla sıkça geçmektedir.94 Hadislerde kelime “söz, kelâm” şeklindeki

sözlük anlamıyla Allah’ın,95 Hz. Peygamber’in,96 ashabın97 sözleri yanında

inanmayanların küfrünü98 ve münafıkların nifakını99 beyan eden ifadeleri için de

kullanılmıştır. Öte yandan kimsenin değiştirmeye güç yetiremeyeceği Allah'ın

kanunları, hükümleri kelime ile de belirtilmiştir100 “Kelimetullah”,101 “kelimetün

88 Kehf 18/10989 Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed,  Istılahatü's-Sufiyye, (thk.Muhammed Kemal brahim Cafer), el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1981, s6890 Yasin 36/8291 Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed, Letaifü’l-A’lam fî  şarati Ehli’l-Elham, (tashih Mecid Hadizade), Merkez-i Neşr-i Miras-ı Mektub[Miras-ı Mektub], Tahran, 2000,s48692 Uludağ, a.g.e. s28193 Cürcani, et-Ta'rifat , s23894 Wensinck, Arent Jean (1358/1939), el-Mu'cemü'l-Müfehres li-Elfazi'l-Hadisi'n-Nebevi (Concordanceet ndices de la Tradition Musulmane), E. J. Brill, Leiden, 1967, k-l-m mad.95 Buhari, Ebu Abdullah Muhammed b. smail, Sahih-i Buhari ve Tercemesi, (trc. Mehmed Sofuoğlu),

Ötüken Neşriyat, stanbul, 1988, “îmân”, 1296 Müslim, Ebü'l-Hüseyin el-Kuşeyri en-Nisaburi b. el-Haccac, Sahihi Müslim, (neşr. Muhammed FuadAbdülbaki), El-Mektebetü'l-slamiyye, stanbul, t.y. “Fezâilü’s-sahâbe”, 71, Buhârî, "”lim”, 30, “Ri-kak”, 4197 Nesai, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb, Sünenü'l-Kübra, (thk. Abdülgaffar SüleymanBündari, Seyyid Kesrevi Hasan), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1991, “Tatbîk”, 11098 Buhârî, “Rikâk”, 23; Müslim, “Zühd” 4999 Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybani, el-Müsned , Çağrı Yayınları,stanbul, 1982, II, 286, 390100 Nesâî, “Cihâd”, 42101 Buhârî, “lim”, 45, “tevhid”, 28

Page 27: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 27/98

  21

tayyibetün”,102 “kelimetü't-takva”103 gibi terkiplerle kelime-i tevhid ve genel olarak

Allah’ın insanlığa gönderdiği son din kastedilmiştir. Bazı hadislerde Hz. sa’nın

Allah’ın kulu, resulü, Meryem’e ilkâ ettiği kelimesi (kelimetullah) ve O’ndan bir ruh

olduğu ifade edilir.104 Bu tür rivayetlerin dışında Habeşistan’a hicret eden ashabın

sözcüsü Cafer b. Ebû Talib’in, Habeş necâş  îsinin isteği üzerine Hz. sa hakkındakikanaatlerini aktarırken onun Allah’ın kulu, resulü, ruhu ve Meryem’e ilkâ ettiği

kelimesi olduğu şeklindeki ifadesi de bu bakımdan anlamlıdır.105 Ebû Ubeyd’in,

sa’nın Allah’ın kelimesi olmasını onun Allah’ın “kün” emri neticesinde var

olmasıyla açıkladığı rivayet edilmektedir.106 

4.4. Hıristiyanlıkta Kelime

Hz sa Kur’an’ı Kerim’de sa bn Meryem ve Mesih olarak geçmektedir.

Kendisine ncil verildiği ve Hz Peygamber’i müjdelediği anlatılıyor. Hz sa

kendisinden sonra gelecek olan peygamberi yani Hz Muhammed’i müjdelemiştir.107 

Kur’an’da Hz sa Allah’tan bir ruh ve kelime olarak adlandırılır.108 Hıristiyanlıkta ise

sa Mesih, Tanrı’nın oğlu, dolayısıyla Tanrı kabul edilmektedir.

Hıristiyanlıkta sa, tarihi olduğu kadar hatta ondan daha fazla teolojik yönden

önem taşımaktadır, zira bu dinin temel nassları sa ile ilgilidir. Hıristiyan inancına

göre sa Allah’ın bedenleşmiş kelamıdır, dolayısıyla tanrıdır. Tanrı’nın yaratılmamış 

olan ezeli mesajı bedenleşmiş olup sa olarak insanlar arasında yaşamaktadır. Busebeple Hıristiyanlar sa’ya “Tanrı oğlu, rab, Mesih” unvanlarını vermektedirler.

ncillerde Tanrı’nın ondan “oğlum”, onun ise Tanrı’dan “babam” diye bahsettiği

çeşitli pasajları sa’nın ilahlığına delil olarak getirmişlerdir.109 

Bazı Hıristiyan ilahiyatçılar Hz sa’nın Kur’an’da “kelimetullah” olarak

bahsedilmesinden yola çıkarak Hz sa’nın uluhuyetine delil getirmeye çalışmışlardır.

Nasıl ki “keimetullah” mahlûk değilse aynı şekilde Hz sa da mahlûk değildir. Çünkü

o, Kur’an’da “Allah’ın bir kelimesi ve Allah’tan bir ruh” olarak geçmektedir. Buna

102 Müsned, II, 316, 374; Müslim, “Zekât”, 56103 Buhârî. “îmân”, 19104 Müsned, V, 314; Buhârî, “Enbiyâ”, 47; Müslim, “iman”, 46105 Müsned, I, 203,461; V, 292106 Buhârî, “Enbiyâ”, 47107 es-Saf 61/6108 Al-mran 3/39, en-Nisa 4/171109 Harman, Ömer Faruk, “sa”,   A, XXII, 468

Page 28: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 28/98

  22

slam âlimlerinden özellikle mutezili âlimler karşı çıkmışlar ve her ikisinin mahlûk

olduğunu savunmuşlardır.110 

110 Sinanoğlu, “Kelime”, XXV, 213

Page 29: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 29/98

  23

KNC BÖLÜM

KELME KAVRAMININ KUR’AN’DAK KULLANIMLARI

Page 30: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 30/98

  24

1. SM TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI

1.1. Kelimetullah

Kur’an’da “kelimat” veya “kelimetullah” şeklinde kullanımlar çoktur.

Damegani Kur’an’daki “kelimeler”in yedi farklı kullanımlarının olduğunusöylemektedir. Ona göre bu kullanımlar şunlardır: 1- Hac menasikleri. Bakara suresi

124. ayette geçen “Bir zamanlar Rabbi brahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları

tam olarak yerine getirdi” kelimeler hac menasikleridir. 2- Hz Âdem’in denendiği,

imtihan edildiği kelimeler. 3- Kelime-i tevhid. 4- Allah’ın sun’unun acaiplikleri. 5-

Hz sa. 6- Allah’ın dini. 7- Kendi kelamı olan Kur’an.111 

Damegani “kelimetullah”ın tasnifini “kelime”nin Kur’an’daki genel

kullanımlarını göz önünde bulundurarak yapıyor. Bizim bu başlık altında yapacağımız

tasnif ise “kelimetullah”ın Kur’an’daki kullanımlarını esas alarak yapacağız. Bu

başlık altında sadece Allah’a izafe edilen “kelimeler”i vereceğiz. Biz sadece

“kelimetullah”ı ve ne olduğunu sekiz başlık altında inceledik.

1.1.1. Allah’ın Hükmünde Bir Eksiklik Yoktur

Bir şeyin tamam olması, harici başka bir şeye ihtiyaç duyulmaması anlamına

gelir. Nakıs olan ise harici bir şeye ihtiyaç duyan şeydir.112 Kur’an’da Allah’ın

kelimesinin tam olduğundan ve Allah’ın nurunu tamamlayıcı olduğundan

bahsedilir.113 “ Rabbinin sözü, do ğ ruluk ve adalet bakımından tamamlanmı ştır. O’nun

sözlerini de ğ i ştirecek kimse yoktur. O i şitendir, bilendir .”114 Taberi (v.310/923)

“Rabbinin kelimesi”nden kasıt Kur’an olduğunu söyler. Nitekim Araplar bir kişinin

şiirinden, kasidesinden bahsederken “falanın kelimesi” diye bahsederler. Onların

bundan kastettikleri şairin şiirdir.115 Fahreddin Razi (v.606/1209) ise, bu ayetteki

“Rabbinin kelimesi”nin va’d, vaid, sevab ve ikab olduğunu ve bunlarda bir

değişikliğin söz konusu olamayacağını söyler. Kur’an’da bulunan şeyler iki çeşittir:

Haber ve teklif. Eğer onlar haber cinsinden ise, Allahın kelimesi doğrulukça

111 Damegani, Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed, el-Vücuh ve'n-Nezair li-Elfazi Kitâbillahi'l-Aziz,Vezaretü'l-Evkaf, Kahire, 1992/1412, II, 186-187112 sfehani, el-Müfredat , s168113 es-Saf 61/8114 Enam 6/115115 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XII, 62

Page 31: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 31/98

  25

tamamlanmıştır. Teklif cinsinden ise, adaletçe tamam olmuştur.116 Burada kelime

hüküm manasınadır. Kelime diye adlandırılan hükümler söz veya fiil ile ilgili olabilir.

Cenab-ı hak burada kelimesini sıdk ve adl ile tarif etmiştir. Kelime hem söz hem de

fiil ifade ettiği için sözün doğruluğunu ifade eden “sıdk” kelimesi, fiil

değişmemezliliğini, devamlılığını ve doğrulunu ifade eden “adl” kelimesikullanılmıştır.117 “Sıdk” haber verme ve vaad-vaidlerde kullanılır, “adl” ise

hükümlerde kullanılır.118 

Müfessirlerden birçoğunun ayette geçen “kelime”nin Allah’ın kelamı yani

Kur’an olduğunu söylediklerini yukarıda ifade ettik. Ayrıca Allahın dini manasına da

kullanılmıştır.119  بر آ تو ayet-i kerimesi ید آأ ما “ Bu gün size dininizi

tamamladım”120 ayeti gibi ayetlere bir işarettir. Yani Rabbinin ahkâmı ve dini

tamamlandı manasına gelebilir.

121

Allahın kitabı Kur’an’dır, onu hiç kimse tahrif edemez demektir.122 

Hadislerde Allah’ın kelimesinin tamam olması, Allah’ın vereceği nusret ve

ileride nasib edeceği fütuhatlara bir işaret olarak kullanılmıştır. Hz Peygamber (s.a.s)

Hendek gazvesinde kuyu kazarken sert bir kayaya denk gelmiş, Hz Peygamber kayayı

kendi elleriyle parçalamıştır. Üç darbede parçalamış ve her vuruşta bu ayeti

okumuştur. Bu sözleriyle Bizans’ın, ran’ın dize getirileceğini gaybi olarak haber

vermiştir. Bunun Allah’ın bir hükmü olduğunu, kesin gerçekleşeceğini ifade etmek

için bu ayeti okumuştur.123 

1.1.2. Allah Teala Hakkı Kelimeleriyle Ortaya Koyar

Allah müminlere bazı vaadlerde bulunur, fakat bu vaadlerin gerçekleşmesi için

bazı sebeblerin yerine getirilmesi gerekir. Biz imtihan dünyasında olduğumuzdan

dolayı olaylar sebepler planında işler. Cenab-ı Hak Asr-ı Saadette Hz Peygamber ve

onun ashabına vaadlerde bulunmuş ve zaman içinde bu vaadlerin hepsi

116 er-Razi, Ebû Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin, et-Tefsirü'l-Kebi (Mefatihü'l-Gayb), Beyrut, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, 1934, XIII, 160-161117 sfehanî, el-Müfredât s723118 Alusi, Ebü's-Sena Şehabeddin Mahmud b. Abdullah,  Ruhü'l-Meani fî tefsiri'l-Kur'ani'l-Azim, Daruhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y. VIII, 10119 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10120 Maide, 5/3121 sfehanî, el-Müfredât , s723122 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10123 Nesai, Kitabü’l-Cihad, 28

Page 32: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 32/98

  26

gerçekleşmiştir. Mesela Hudeybiye gazvesinde Fetih suresi nazil olmuş ve müminlere

Mekke’nin fethi müjdelenmiştir.124 Bu sure Hudeybiye’de müminler çok şiddetli

hüzün içindeyken nazil olmuş ve Müslümanları teselli etmiştir.125 Allah müminlere

olan vadini devam ettirmiş ve Bedir Gazvesinden önce Müslümanlara iki taifeden

birini vaat etmişti. “  Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kurey ş ordusundan) birinin sizin oldu ğ unu vâdediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın)

sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekle ştirmek ve (Kurey ş 

ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu (Bunlar,) günahkârlar 

istemese de hakkı gerçekle ştirmek ve bâtılı ortadan kaldırmak içindi.”126 

Bu ayet Bedir gazvesiyle alakalı olarak nazil olmuştur. Hz Peygamber (sas)

Şam’dan dönen Ebu Süfyan kafilesini yakalamak ve ellerindekini almak için yola

çıkmış, bu şekilde Mekkelilere ekonomik açıdan bir darbe vurmayı hedeflemişti. HzPeygamber’in kendisini takip ettiğini haber alan Ebu Süfyan müthiş bir korkuya

kapılmış ve olanları haber vermek üzere Mekke’ye hemen bir haberci göndermişti.127 

Rasulullah sadece kervanı vurma hedefinde olduğu için birçok sahabi hafif silahlarla

iştirak etmişlerdi. Diğer taraftan bütün Mekke ahalisi büyük bir hazırlığa girişmiş ve

Müslümanların üç katı kadar asker toplamışlardı. Başlarında da Ebu Cehil vardı.128 O

esnada Cibril (as) indi ve Cenab-ı Hakkın iki taifeden birini -yani Şam kafilesi veya

Kureyş ordusu- vaat etti. Hz Peygamber bununla alakalı ashabıyla istişare etti fakat

onlar daha kolay gibi görünen kervanı takip edip vurmayı tercih ettiler. Bunun üzerineHz Peygamber’in yüzlerinde kızgınlık emareleri meydana geldi. Daha sonra kervanın

kaçtığı haber verilince yine isteklerinde ısrar ettiler. Hz Peygamber’in hiddeti daha da

arttı. Hz Ebubekir ve Hz Ömer Hz Peygamber’e güzel sözler söylediler. Sad bin

Ubade de ayağa kalkarak “Ey Allahın Rasulü emrine bak, işini icra et, vallahi Aden

Körfezine gitsen Ensardan bir adam geri kalmaz” dedi.129 

124 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVIII, 77125 Vahidi, Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi, Esbabü'n-Nüzul, (thr. Asım b.Abdülmuhs Hamidan), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1991, s382126 Enfal 8/7-8127 bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik, es-Siretü'n-Nebeviyye, (thk. Süheyl Zekkar ;şrh. Vezir el-Magribi), Darü'l-Fikr, Beyrut, 1992, I, 442128 Hamidullah, Muhammed,   slam Peygamberi: Hayatı ve Faaliyeti, (çev. Salih Tuğ), 6. bs. rfanYayınevi, stanbul, 2003, s224129 Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi,  Hak Dini Kur'an Dili, (sdl. smail Karaçam, Emin Işık), FezaGazetecilik, stanbul, t.y. IV, 204

Page 33: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 33/98

  27

Yukarıda mealini verdiğimiz ayet Allah’ın takdirini ifade ediyor. Bedir

savaşında murad-ı ilahi Müslümanlara müşriklere karşı şerefli bir zafer vermek idi.

Ayetin başı Müslümanlara şerefli olan bir şeyi vaat ederken Müslümanlar bir an için

muradı ilahiye uygun olmayan daha kolay bir şeyi seçmek istemişlerdi. Hâlbuki

muradı ilahi yüksek işler, kelime-i hakkın ilası, kâfirleri kahretmekti. BöylelikleAllahın iradesiyle insanların isteklerinin ne kadar farklı olduğunu göstermekti. Burada

dikkat edilmesi gereken husus  Allah Teala bu ihkakı hakkı doğrudan yaratmasıyla

değil, kelimatı vasıtasıyla, yani emriyle yapmak istiyordu. Yoksa Allah Teala’nın

kelimatıyla, doğrudan cebri yaratmasıyla yaptığı ve yapacağı şeylerde çalışma ve

insan iradesinin hiçbir hükmü yoktur.130 

Ayet-i kerimede geçen ihkakı hakkın manası, hakkın ortaya konulması, açığa

çıkarılması ve kuvvetlendirilmesi demektir.

131

Cenab-ı Hak kelimeleriyle, yanihüccetleriyle, bürhanlarıyla hakkı ve hak slam’ı tahakkuk ettirecek, sağlamlaştıracak

ve açıklayacaktır.132 Suçluların hoşuna gitmese de Allah sözleriyle gerçeği ortaya

çıkaracaktır.133 “  Allah batılı yok eder; sözleriyle hakkı ortaya koyar. Ş üphesiz O

kalplerde olanları bilendir .”134 

1.1.3. Kelimetullah Yücedir

Allah yüce olduğu gibi O’na ait her şey de yücedir. Bu yücelik Cenab-ı Hakla

alakalı olan her şeyde vardır. Onun peygamberleri varlıkların en yüceleridir. Onundavası en yüce davadır. nsanlar Allah’a dayanarak yücelirler ve O’nun adıyla değer

kazanırlar. Kur’an da Allah sözü olduğu için kelamların en şereflisi ve en yücesidir.135 

Allah’a davet eden de sözlerin en güzelini söyler.136 Allah’ın kelimelerinden

Kur’an’da sıkça bahsedilir. O kelimelerin yüceliği ise şu ayette ifade ediliyor: “E  ğ er 

siz ona (Resûlullah’a) yardım etmezseniz (bu önemli de ğ il); ona Allah yardım

etmi ştir: Hani, kâfirler onu, iki ki şiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den)

çıkarmı şlardı; hani onlar ma ğ aradaydı; o, arkada şına ‘üzülme, çünkü Allah bizimle

beraberdir’ diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sa ğ layan) emniyetini indirdi,

130 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 205131 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XV, 128132  bn Kesir, Ebü’l-Fida madüddin smail b. Ömer, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, (thk. Sami b.Muhammed es-Selame), Daru Tayyibe, Riyad, 1997/1418, IV, 16133 Yunus 10/82134 Şura 42/24135 ez-Zümer 39/23136 Fussilet 41/33

Page 34: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 34/98

  28

onu sizin görmedi ğ iniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı.

 Allah’ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.”137 

Küfür kelimesinden kasıt Allaha şirk koşmaktır. Kelimetullah ise onun dini,

tevhid veya kelime-i tevhidin kendisidir. Allah Teala şirki kahr ve mağlup etmiş,

mahvedip iptal etmiştir.138 Küfür kelimesi, müşriklerin Daru-n Nedve’de hicret

esnasında Hz Peygamber’i yakalayıp öldürmeleri sözlerine ima veya şirk olabileceği;

kelimetullahın da Allah'ın onların bu tuzaklarını boşa çıkarması vaya kelime-i tevhid

olabileceği görüşünde olan müfessirler vardır.139 Allahın kelimesinin hücceti ve

hükümleri üstündür, yücedir manasına geldiği de ifade edilmiştir.140 

Allah kelimesini daima yüce tutar. Bunu, peygamberi en zayıf anındayken

yaptığı gibi Müslümanların güçlü oldukları zamanlarda da yapar. Allah’ın davasına

sahip çıkanların azlığı onun kelimesini alçaltmaz. Bilakis onun kelimesi her halükarda

yücedir. Allah nasıl ki peygamberi sadece yanında en sadık arkadaşı varken ve

yanlarında hiçbir kuvvet yokken onlara yardım etti, aynı şekilde yanında ordular

olduğu halde kendisine yardım etmediklerinde yine kelimesini yüceltir ve buna

kadirdir ve onların oturup peygambere yardım etmemeleri Allah’a herhangi bir zarar

vermez.141 

1.1.4. srailoğulları’na Olan Sözü

srailoğulları, Kur’an’da ehl-i kitap olarak geçer. “Ehl-i Kitap” tabiriyle

müşriklerden ayırt etmek için, vahiy yoluyla nazil olmuş kitapları (Tevrat, Zebur,

ncil) bulunan Yahudi ve Hıristiyanlar kastedilir.142 

K.Kerim, “srailoğulları” ve “Yahudiler” diye iki ayrı ıstılahı kullanmış ve

bunları birbirinden farklı konumlarda kullanmıştır. Yahudilerle srailoğulları bir

değildir. Kur’an salihlerden, peygamberlerden bahsederken srailoğulları,

137 Tevbe 9/40138 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XIV, 261139 Alusi, Ruhü'l-Meani, X, 98–99140 Alusi, Ruhü'l-Meani, VIII, 10141 bn Aşur, Muhammed Tahir b. Muhammed b. Muhammed et-Tunusi, Tefsirü’t-Tahrir ve't Tenvir ,y.y., t.y. VI, 201142 Kara, Necati, Kur'an'a Göre Hazreti Musa, Firavun ve Yahudiler , 2. bs. Seha Neşriyat, stanbul,1991, s. 85

Page 35: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 35/98

  29

zemmederken Yahudiler veya ehl-i kitap diye adlandırıyor. srailoğulları ve Yahudiler

arasında fark vardır.

K.Kerim Hz Peygamber Medine’ye hicret etmeden önce Yahudiler hakkında

“srailoğulları” ıstılahını mutlak manada kullanmıştır. Fakat Hz Peygamber Medine'ye

hicret etikten sonra o millet hakkında “Yahudiler” kelimesini kullanmıştır.143 

Allah srailoğulları'na çok büyük nimetler bahşetmiştir. Âlemlere üstün

kılınmaları144, ilme nail olmaları145, onlara birçok peygamberin gelmesi,146 sabırları

karşısında yerin doğularının ve batılarının verilmesi147 bunların başlıcalarıdır. Fakat

bütün bu nimetler karşısında onlar nankörlük etmişler, Allah’a isyan etmişler,

buzağıya tapmışlardır.148 Ayrıca bizim konumuzla alakalı olarak srailoğulları’na

verilen nimetleri anlatan ve Allah’ın onlara verdiği sözü ifade eden şu ayet de vardır:

“ Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (Yahudileri) de, içini bereketle doldurdu ğ umuz

 yerin do ğ u taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına kar  şılık Rabbinin

  srailo ğ ulları’na verdi ğ i güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta

olduklarını ve yeti ştirdikleri bahçeleri helâk ettik .”149 

srailoğulları’na verilen nimetlerin hepsi Allah'ın onların gayretlerine,

sabırlarına bakmaksızın verdiği nimetler değildir. Verilen bazı nimetler onların

sabırları, metanetleri ve Allah’a itaatleri karşısında verilmiştir. Araf 157. ayet de bunu

teyit ediyor. Ayetteki birtakım kullanımlar bunu bize açıkça ifade ediyor.  ب صوا

buradaki “ب ” harf-i ceri, sebebiyedir. manlarının kuvveti sonucu yüceltilmişler ve

onlara ayette bahsedilen nimetler bahşedilmiştir. Bunu bir başka ayette de görüyoruz.

Cenab-ı Hak Secde suresi 23-24. ayetlerde şöyle buyuruyor: “Ş u bir gerçektir ki, sana

verdi ğ imiz gibi Musa’ya da kitap vermi ş  , sana vahyetti ğ imiz gibi ona da

vahyetmi ştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldı ğ ından hiç tereddüdün olmasın.

  Biz ona verdi ğ imiz kitabı,   srailo ğ ulları’na rehber kıldık. Onlar sabretti ğ i ve

ayetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe biz, emir ve ir  şadımızla onlardan

143 Halidi, Salah Abdülfettah, e ş-Ş ahsiyetü'l-Yahudiyye min Hilali'l-Kur'an, Darü'l-Kalem, Dımaşk,1987, s38-39144 Bakara 2/47145 Yunus 10/93146 Maide 5/70147 Araf 7/137148 Bakara 2/153149 Araf 7/137

Page 36: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 36/98

  30

do ğ ru yolu gösteren önderler tayin ettik.” “اوص ” kelimesinde bu ihsanın vakitli ve

bazı şartlara bağlı olduğu ifade ediliyor. Onlar bu şartları taşıdıkça Allah onlara bolca

nimet vermiş, onlar bu özelliklerden uzaklaştıkça da Allah nimetlerini kesmiştir.150 

srailoğulları Firavun’un eziyetlerine, işkencelerine veya Allah’a kullukta

sabretmeleri sebebiyle151 Cenab-ı Hak, onların düşmanlarını helak etme ve yeryüzüne

onları mirasçı kılması şeklinde tam manasıyla onlara verdiği sözü yerine getirdi.

Çünkü ayette kelime-i hüsna terkibi kullanılmış. “ت” fiiliyle kullanılması verilen

sözün tam manasıyla yerine getirildiğini gösteriyor.152 

Ayette Allah’ın verdiği sözünün gereği olarak onları ülkenin doğularına ve

batılarına varis kıldığı ifade edilmektedir. Tefsirlerde ülkenin doğuları ve batılarıyla

alakalı çeşitli rivayetler vardır. Şam ve Mısır, sadece Şam’ın doğusu ve batısı, yani

tamamı, sadece Şam’ın bulunduğu yer.153 Bazıları Şam’ın doğuları, Mısır’ın batıları

demişlerdir. Çünkü Mısır Firavun’un tasarrufu altındaydı.154 

1.1.5. Allah’ın Va’di, Nusreti

Bazı ayetlerde Allah’ın kelimesi, Allah’ın müminlere nusret ve zafer va’di,

yahut da inkarcılara bu dünyada azap etmeyip, onların hesaplarını ahirette göreceğine

dair sözü ve takdiri manalarına gelmektedir. “  Andolsun ki senden önceki

  peygamberler de yalanlanmı ştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine

ra ğ men sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yeti şti. Allah’ın kelimelerini

(kanunlarını) de ğ i ştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin

haberlerinden bazısı sana da geldi.”155 Yani önceki peygamberler de tekzibe

uğramışlar, onların da ashabına eza ve cefa edilmiş; ama sonunda onlara

“Kelimetullah” olan Allah’ın yardımı ve zaferi gelmiştir. “  Andolsun ki, peygamber 

kullarımıza söz vermi şizdir. Onlar mutlaka zafere ula şacaklardır. Bizim ordumuz

 şüphesiz üstün gelecektir. Onun için sen bir süreye kadar onlara aldırma.”156 Çünkü

Allah: “Ben ve Resullerim elbette galip geliriz” diye hükmetmi ştir. Ş üphesiz ki Allah

150 Halidi, e ş-Ş ahsıyyetu’l- Yehudiyye, s113151 Maverdi, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib, en-Nüket ve'l-Uyun Tefsiri'l-Maverdi, (racaahues-Seyyid b. Abdülmaksud b. Abdürrahim), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1992, II, 254152 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIV, 222153 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, II, 254154 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIV, 221155 Enam 6/34156 Saffat 37/171-174

Page 37: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 37/98

  31

çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.”157 Bu galibiyet de iki şekilde olur. Savaşta meydana

gelen galibiyet veya savaş olmadan bir peygamberin gönderilerek onun eliyle delil ve

hüccetle meydana gelen galibiyet.158 

Yukarıda mealini verdiğimiz ayet-i kerimede peygamberlerin galebesinin

Allah’ın bir yazgısı olduğunun bildirilmesi, bu hususun nasıl bir takdir ve kanun

olduğunu ifade etmesi bakımından dikkat çekicidir. Peygamberlere ve müminlere

Allah’ın bu yardım va’di Kelimetullah gibi,159 inkârcılara ve asilere olan şu tehdidi de

Allah’ın bir kelimesidir, yani hem kanunu, hem de takdiridir. “ Rabbin dileseydi bütün

insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa dü şmeye devam edecekler.

  Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için

 yarattı. Rabbinin, ‘ Andolsun ki cehennemi tümüyle insanlar ve cinlerle dolduraca ğ ım’

sözü yerini buldu”

160

sözü gerçekleşecektir. Allah Teala bu durumu ezeli ilmi ile biliptakdir ettiği için böyle buyurmuştur. Çünkü onlar Allah’ın emirlerine muhalefet ettiler

ve onu inkâr ettiler.161 Nitekim şöyle buyurur: “ şte böylece Rabbinin yoldan çıkanlar 

hakkındaki ‘Onlar inanmazlar’ sözü gerçekle şmi ş oldu.”162 “Gerçekten haklarında

  Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar, inanmazlar. Kendilerine (istedikleri) bütün

mucizeler gelmi ş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır .”163 

1.1.6 Allah'ın Kelimesi Değişmez

Cenab-ı Allah’ın gerek peygamberlerine ve onların müminlerine olan yardımve zafer hususundaki ve gerekse diğer konulardaki sözü değişmez ve

değiştirilemez.164  لما ت “Onun sözlerini de ğ i ştirecek yoktur ” ifadesi birçok

ayette tekrar edilir.165 Kur’an’ı Kerim’in bu ifadesi ile ilgili değişik açıklamalar

yapılmıştır. Kelimetullah Allah’ın kitabı demektir. Onu neshedecek hiçbir nebi ve

157 Mücadele 58/21158 Semerkandi, Ebü'l-Leys mamülhüda Nasr b. Muhammed b. Ahmed, Tefsirü's-Semerkandi, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1993, III, 339159 Alusi, Ruhü'l-Meani, V, 137160 Hud 11/118–119161 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XV, 538, bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, IV, 363162 Yunus 10/33163 Yunus 10/96-97164 Alusi, Ruhü'l-Meani, VII, 137165 Enam 6/34-115; Kehf 18/27

Page 38: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 38/98

  32

hiçbir kitap gelmeyecektir. Onu kimse tahrif edemeyecek, değiştiremeyecek demektir.

Çünkü müşrikler “bundan ba şka bir Kur’an getir veya de ğ i ştir”166 demişlerdi.167 

Allah’ın kelimelerini değiştirecek yoktur demek, ne dünyada ne de ahirette

Allah’ın hükmünün aksine bir hüküm verebilecek veya O’nun hükmünü aksine

çevirebilecek kimse yoktur, demektir.168 Biraz farkla Allah’ın ahkâmını değiştirecek

kimse yoktur. Onlar ezeli ve ebedi oldukları için tebdil ve zeval kabul etmezler,

demektir. Allah’ın kelimeleri, Allah’ın değişmeyen va’d, vaid, sevap ve ikab

cinsinden şeyleri de olabilir .ي لا لی م “ Benim huzurumda söz de ğ i ştirilmez”169 

ve yine Hz Peygamber’in “Kıyamete kadar olacak şeyler hakkında kalem

kurumuştur” yani hüküm verilip bitmiştir, kabilinden haber verdiği bilgidir. Allah'ın

hükmü ezelde hâsıl olmuştur. Ondan sonra bir şey meydana gelmez, demektir.170 Aynı

zamanda Allah Teala’nın kitaplarında haber verdiği şeylerin zamanında meydanagelmesini veya meydana geleceği zamanı değiştirebilecek hiç kimse yoktur,

demektir.171 Çünkü “  Allah asla sözünden dönmez.”172 “  Rabbimiz! Bize,

 peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-

rüsva etme;  şüphesiz sen va’dinden caymazsın!”173 “ Dünya hayatında da ahirette de

onlara müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla de ğ i şme yoktur.  şte bu, büyük 

kurtulu şun kendisidir .”174 Bu ve benzeri ayetler bize Cenab-ı Hakk’ın kelimelerinin

değişmediğini ve nasıl söylemişse o şekilde meydana geldiğini ifade eder. Çünkü

mutlak güç sahibi ve her şeye gücü yeten bir yaratıcının sözünden dönmesi, yerinegetirememesi düşünülemez. Sözünü yerine getirememek bir acziyet ifadesidir ve bu

da Allah’a yakışmaz. nsanlar söz verirler ve yerine getiremeyebilirler. Çünkü

insanlar birçok halleriyle acziyet içindedirler ve sözlerini, söylediklerini yerine

getirememeleri onlar için çok büyük bir kusur sayılmaz.

166 Yunus 10/15167 sfehanî, el-Müfredât, s724; Taberi, VIII, 9168 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, III, 322169 Kaf 50/29170 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XIII, 161-162171 Taberî, Tefsirü't-Taberî , XII, 62172 Al-i mran 3/9173 Al-i mran 3/194174 Yunus 10/64

Page 39: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 39/98

  33

1.1.7 Kelimetullah Hz sa’dır

Hz sa ve Hz Meryem’in isimleri Kur’an’ın birçok yerinde geçmektedir. Hz

sa (as) Kur’an’da 25 yerde, Mesih şeklinde 11 ayette, Meryem’in ismi ise 34 yerde

geçmektedir. Kur’an’da geçiş  şekilleri şu şekildedir: sa olarak 9 defa, sa bn

Meryem şeklinde 13 defa, Mesih şeklinde 3 defa, Mesih bn Meryem şeklinde 5 defa,

Mesih sa bn Meryem şeklinde 3 defa, bn Meryem şeklinde 2 defa, Meryem

şeklinde 10 defa ve Meryem Binti mran şeklinde ise sadece Kur’an’ın bir yerinde

geçmektedir.175 

Kur’an’da Hz sa’ya kelime denilmesinin çeşitli sebepleri vardır. Bunları şu

şekilde sıralayabiliriz:

1- Hz sa’nın yaratılması Allah’ın “ol” emri ile olmuştur. O bir babanınvasıtası olmadan meydana gelmiştir. Nasıl ki mahlûk “halk”, makdur “kudret” olarak

adlandırılıyorsa aynı şekilde “ol” emriyle meydana gelen Hz sa’ya da “kelime”

denilmiştir. Bu şekilde bir kullanım Arapçada yaygın bir kullanımdır.

2-Hz sa daha çocukken konuşmaya başlamıştır. Allah ona daha çocukken

kitap vermiştir. Hz sa’nın özelliklerinden biri de iyi bir konuşmacı ve iyi bir mübelliğ 

olmasıdır. Böyle olan birine bu şekilde bir kullanım uygun düşer. Mesela çok cömert

olan bir adama ن جد  denilir. Yani çok cömert, adeta cömertlik kesilmiş manasında

masdarı kullanılır.

3- Kelime hakikatleri ve manaları ifade ediyor. Hz sa da hakikatlere ve ilahi

esrara irşat ediyor. Bundan kendisine kelime denilmiştir.

4- Kendinden önceki peygamberler onu müjdelemişlerdi. Hz sa gelince işte o

müjdelenen söz, kelime manasında ona kelime denilmiştir. 176 

Al-i mran, 39, 45. ve Nisa 171. ayetlerinde geçen Allah'ın kelimesinin Hz sa(as) olduğunda müfessirlerin cumhuru müttefiktirler.177 Bu ayetlerde geçen kelimeyle

alakalı farklı bir takım görüşler gelmekle beraber genel kanaat kelimeden kasıt Hz

175 Ebû Vendi, Riyaz,  sa ve Meryem Fi'l-Kur'an ve't-Tefasir, Darü'ş-Şuruk, Amman, 1996, önsöz176 Dugeym, Mevsuatu Mustalahati’l-  mam Fahreddin er-Razi, s626177 Bkz. Taberî, Tefsirü't-Taberî , VI, 371, 415; bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, II, 37; er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 35, 50

Page 40: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 40/98

  34

sa’dır. “ Zekeriyya mabette durmu ş namaz kılarken melekler ona  şöyle nida ettiler:

  Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime’yi tasdik edici, efendi, iffetli ve

sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler .”178 “ Melekler demi şlerdi ki: Ey

 Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime’yi müjdeliyor. Adı Meryem o ğ lu   sa’dır.

  Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah’ın kendisine yakınkıldıklarındandır .”179 “Ey ehl-i kitap! Dininizde a şırı gitmeyin ve Allah hakkında,

gerçekten ba şkasını söylemeyin. Meryem o ğ lu   sa Mesih, ancak Allah’ın resulüdür,

(o) Allah’ın, Meryem’e ula ştırdı ğ ı ‘kün: Ol’ kelimesi(nin eseri)dir, O’ndan bir ruhtur.

(O’nun tarafından gönderilmi ş yahut teyit edilmi ş yahut da Cebrail tarafından

üfürülmü ş bir ruhtur). Ş u halde Allah’a ve peygamberlerine iman edin. ‘(Tanrı)

üçtür’ demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek 

  Allah’tır. O, çocu ğ u olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi

O’nundur. Vekil olarak Allah yeter .”180 Bu ayeti kerimelerde Hz sa’nın Allah’tan birkelime olduğu açıkça ifade edilmektedir.

م ب denilmesi, Allah’tan bir risalet ve “O’nun kulundan bir haberdir”

demektir. Yani melekler Meryem’e, Allah tarafından sa’yı ve risaletini kendisine ilka

etmesini emrettiği kelimesini müjdelemişlerdi; yani Allah’ın kendisinden kocasız ve

erkeksiz bir çocuk yaratacağı müjdesini daha doğrusu bu müjde sözünü vermişlerdi.181 

Kelimenin müjde manasına da olduğu da söylenmiştir. Nitekim ncil de müjde

manasına gelir.182

Elmalılı Hamdi Yazır (1361/1942) telaffuz olunan anlamlı sesler veyazıların yanında âleme bakıldığında görme duyusuyla zihinde bir tesir meydana

getirerek cüzi veya külli bir anlama delalet eden belli varlıklara da kelime

denilebileceğini, Hz sa’nın kelime oluşunu da böyle anlamak gerektiğini ifade eder.

Ayrıca م ب  ifadesindeki kelimenin belirsiz olarak kullanılmasının sa’nın

yaratılışındaki gariplik ve tuhaflığa, bilinen yaratılış tarzına uymayan bir farklılığa,

dolayısıyla Hz sa’nın mucizevî bir şekilde babasız yaratılışına işaret ettiğini söyler.

Kelimenin Mesih oğlu sa olarak adlandırılması da Hz sa’nın Hıristiyanların teslis

anlayışındaki gibi Allah’ın değil ancak Meryem’in oğlu olduğun vurgular; dolayısıyla

178 Al-i mran 3/39179 Al-i mran 3/45180 Nisa 4/171181 Taberî, Tefsirü't-Taberî , IX, 418-419182 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 147

Page 41: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 41/98

  35

sa’nın kelime olarak Allah’a, oğul olarak ise Meryem’e nisbet edilmesi gerektiğini

ifade eder.183 

Kelime, manalar ve hakikatler ifade eder. sa (as)’ın da ilahi esrar ve

hakikatlere irşad etmesinden dolayı kendisine bu isim verilmiş olabilir. Allah, Hz

sa'nın kendisiyle hidayet ettiği gibi onu sözüyle de doğru yolu gösterir. Bu yönüyle

ona kelimetullah denmiş olabilir.184 

Kelimetullah Allah’ın kudret ve meşieti manasına da gelir.185 Al-i mran 39.

ve 45. ayetlerindeki Hz sa demek olan kelimenin nekre olması, onun Allah tarafından

bir kelime, bir fiil ve tesir, manalı bir eser, alışılanın aksine bir yaratma işi olduğunu

ve bir hak olduğunu ifade eder.186 

bn Abbas’tan gelen rivayete göre, insanlar nasıl Allah’ın yarattıklarını

diledikleri isimlerle isimlendiriyorlarsa, Allah Teala da Hz sa’yı kelime olarak

isimlendirmiştir, kelime sa demektir.187 

Hz sa’ya kelimetullah denildiği gibi, ruhullah da denir. Allah Teala insanı ruh

ile ihya ettiği gibi, Hz sa’nın getirdiği gerçeklerle de onları manen ihya ettiği için

kendisine ruhullah denilmiştir.188 Halkın dini hayatları için bir sebep olduğu için

kendisine ruh denmiş olabilir. Nitekim Kur’an’ın sıfatları hakkında Yüce Allah   آو

ن  مأ  م ور   إ  وأ “ şte böylece sana da emrimizle Kur’an’ı vahyettik. Sen, kitapnedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan diledi ğ imizi kendisiyle

do ğ ru yola eri ştirdi ğ imiz bir nur kıldık. Ş üphesiz ki sen do ğ ru bir yolu

göstermektesin”189 buyurmuştur.

Ruh, emanet manasına da gelir. sa (as) da insanların dinlerinde dünyalarında

onları irşada eden bir rahmet olmuştur. Ayrıca Araplarda ruh, üfürme manasına da

183 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, II, 363-364184 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 160; sfehanî, el-Müfredât, s723185 Zebidi, Tacü’l-Arus, IX, 49186 Elmalılı, II, 363187 Taberî, Tefsirü't-Taberî , VI, 373188 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 36189 Şura 42/52

Page 42: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 42/98

  36

gelir. Hz sa, Cibril’in (as), bir üfürmesi manasına gelebilir. Çünkü Hz sa, Cebrail

(as)’ın, Allah’ın emriyle, Meryem’in yakasına üfürmesinden hâsıl olmuştur.190 

Belki de ruh Yüce Allah’ın dilediği vakitte, dilediği şekilde kullarına akıttığı

kutsi bir ve ilahi bir sırdır. sa (as)’a ruhullah denilmesi mübalağa kabilinden

olabilir.191 

1.1.8 Allah'ın Kelimeleri Tükenmez

Allah’ın kudreti sonsuzdur. Ona bir sınır tayin etmek mümkün değildir.

Allah’ın sözleri de aynı durumu haizdir. Ayetlerde Allah’ın kelimelerinin

sınırsızlığını ifade etmek için bir takım miktarlar kullanılmıştır. Bu verilen miktarlar

getirildiğinde Allah’ın kelimeleri tükenecek manasına değildir. Bilakis böyle bir

miktarın verilmesinin sebebi insanların Allah’ın kelimelerinin sınırsızlığını anlamalarıiçindir.

Allah’ın kelimelerinin sınırsızlığını ifade eden ayet şudur: “Ş ayet yeryüzündeki

a ğ açlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah’ın

sözleri (yazmakla) tükenmez. Ş üphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir .”192

Bu ayette geçen Allah’ın nihayetsiz olan kelimelerinin, Yüce Rabbimizin

ilmi, hikmeti ve malumatı olduğu şeklinde izahlar yapılmıştır. Denizler genişlik ve

büyüklükte ne kadar büyük farz edilse de sonludur, Allah Teala’nın ilmi ise

sonsuzdur. Sonlular ne kadar çok olursa olsun sonsuza elbette yetmez ve yetişemez.193 

Sonlu ile sonlunun toplamı veya çarpımı yine sonludur. Kulların hepsinin ilmi,

Allah’ın ilmi yanında bütün denizlerin sularının bir damlası bile olamaz.194 

Müşrikler Kur’an için “Bu ancak tükenmek üzere olan bir sözdür” demişlerdi.

Bunun üzerine Allah Teala, Lokman 27. ayetini indirdi. Yani dünyanın ağaçları kalem

olsa, o denizle birlikte yedi deniz daha olsa, Allah’ın hayret veren varlıkları,

yaratıkları ve hikmetleri tükenmez. Bir de ayetin Yahudi âlimlerine cevap olarak

indiği rivayet edilmiştir. Yahudi âlimleri: “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki:

190 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XI, 115; Alusi, Ruhü'l-Meani, VI, 25191 Alusi, Ruhü'l-Meani, VI, 25192 Lokman 31/27193 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXV, 156; Alusi, Ruhü'l-Meani, XVI, 51194 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 349

Page 43: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 43/98

  37

 Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmi ştir ”195  sözüyle bizi mi

kastediyorsun, yoksa kendi kavmini mi?” demişler. Hz Peygamber (sas), “ikinizi de”

buyurmuş. Onlar da “Ama sen sana indirilene Kur’an’da içerisinde her şeyin beyanı

bulunan Tevrat’ın bize indirildiğini okumuyor musun?” demişler. Hz Peygamber de

“O Tevrat Allah’ın ilminden azdır. Size göre ise ondan size yetecek kadar şeybulunmaktadır” buyurur. Bunun üzerine Allah Teala, onların sorduğu hakkında bu

ayeti indirir.196 

Allah’ın kelimeleri bitmez demek, O’nun sanatının acaiplikleri bitmez,

demektir. O halde bu ayetlerdeki kelime, acayip şey, demektir. Bunun izah şekli

acayipliklerin Allah Teala’nın آ “ol” emriyle olmasıdır. Sebep olan şeyin müsebbebe

kullanılması caizdir. Mesela, hastaya ilaç için “bu senin şifandır” denildiği gibi; Hz

sa’ya kelime denilmesi de, onun babasız var olduğundan dolayı hayret verecek vehayret edilecek garip bir sanat olmasındandır.197 

1.2. Küfür Kelimesi (Sözü)

Küfür lügatte bir şeyi örtme manasına gelir. nsanları örttüğü için geceye kafir

denilmiştir. Aynı şekilde tohumu yere gömdüğü için çiftçiye de aynı isim

konulmuştur. 198 Küfrü benimseyene “fıtrî yeteneğini köreltip örten” anlamında kâfir

denilir. “Bilmemek, yadırgamak” manasındaki nukr kökünden türetilen ve “kabul

etmemek, reddetmek, hoş görmemek” anlamına gelen inkâr da küfür karşılığındakullanılmakta olup bu tavrı sergileyene münkir adı verilir.199 Arapça kâfir veya Farsça

gebrden (ateşe tapan) alınıp Türkçede kullanılan gâvur kelimesi de inanmayanı ifade

etmektedir.200 

Küfür imanın zıddıdır. Küfür imanın ve şükrün zıddı; nimetin ise inkar

edilmesidir. Cenab-ı Hak insanlara çok büyük nimetler bahşetmiştir. Buna rağmen

insanlar bu nimetleri inkâr edebiliyorlar ve sahibine karşı nankörlükte

bulunabiliyorlar. Verilen her bir nimet, karşılığında bir şükür ister. Kur’an, gücüsonsuz Allah’ın özellikle bir hayır ve kerem ilahı oluşunu şiddetle vurgulamaktadır.

195 sra 17/85196 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 349197 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXV, 156/157198 sfehanî, el-Müfredât , s714199 bn Manzur, Lisanü’l-Arab, V, 145200 Sinanoğlu, Mustafa, “Küfür”,  .A, XXVI, 534

Page 44: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 44/98

  38

Onun yaratmış olduğu insan, her şeyini, varlığını ve geçimini, Allah’ın sınırsız

merhametine borçludur. Buna göre insan Allah’a karşı minnet beslemek gibi bir

zorunluluğa sahiptir. Kâfir ise böyle bir davranış içine girmeyen ve hatta kendini

yaratana karşı bir isyan hareketine girişendir.201 Kuran-ı Kerim’de insanların nankör

olduğunu ve çok az şükrettiğini ifade eden ayetler var.202

 

Kur’ân-ı Kerim’de küfür kavramı kök halinde kırk bir yerde geçmekte, bunun

yanında çok sayıda ayette aynı kökten türemiş fiil ve isimler bulunmaktadır.

Kur’an’da kâfirlerin Allah’ı inkâr etmeleri (en-Nisâ 4/136,150; et-Tevbe 9/54; en-

Nahl 16/106), O’na oğul isnat etmeleri (el-Mâide 5/72-73; et-Tevbe 9/30), yolundan

yüz çevirmeleri (en-Nisâ 4/167), ulûhiyyetinde ortak tanıyarak şirke düşmeleri (Âl-i

mrân 3/151; el-Beyyine 98/1, 6), yanında O’nun âyetlerini (el-En'âm 6/39; el-Enfâl

8/31), peygamberlerini (en-Nisâ 4/42; Yûnus 10/2; er-Ra'd 13/42-43) inkâr ettikleri,bunlara ulûhiyyet payesi verdikleri (el-Mâide 5/17), Hz. Peygamber’in tebliğ et-

tiklerini, Kur’an’ı (el-srâ 17/41, 46; Meryem 19/73, 77; el-Enbiyâ 21/2-3), melekleri

(en-Nisâ 4/136), öldükten sonra dirilmeyi (Yâsîn 36/78-79) ve âhireti (el-A'râf 7/45;

Hûd 11/7, 19) reddettikleri belirtilmek suretiyle ferdi küfre götüren inançlara açıklık

getirilmiştir. Küfrün en büyüğü Allah’ın birliğinin veya şeriatın veya nübüvvetin inkâr

edilmesidir.203 

Yukarıda küfrün tarifini vermeye çalıştık. Bu kelime bizim konumuza bakan

yönüyle Kur’an’ı Kerim’de tevbe suresinin 74. ayetinde geçmektedir. “(Ey

  Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Hâlbuki o

küfür sözünü elbette söylediler ve Müslüman olduktan sonra kâfir oldular.

 Ba şaramadıkları bir  şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah

ve Resulü kendi lütuflarından onları zenginle ştirdi ğ i için öç almaya kalkı ştılar. E  ğ er 

tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da,

ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de

 yardımcısı vardır .” Bu ayette bir öç alma hadisesinden bahsediliyor. Fakat bu kötülükkarşılığında alınan bir öç değildir. Bilakis yapılan iyilikler karşılığında bir öç alma

hadisesi var. Yani bahsedilen münafıklar Allah ve Resulü lütuflarıyla kendilerini

201 Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar , (trc. Selahattin Ayaz) 2. bs. Pınar Yayınları,stanbul, 1991, s166202 Sebe, 34/13203 sfehanî, el-Müfredât , s714

Page 45: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 45/98

  39

zenginleştirdiği halde onlar nankörlükte bulunmuşlar. Kısacası dünyanın en

şahsiyetsiz insanların yaptığını yapmışlardır. Yani Türkçede çok güzel bir şekilde

ifade edilen “besle kargayı oysun gözünü” mantığı görülmektedir.204 

Bu ayet münafıklarla ilgili olarak inmiştir. Münafıklar birtakım fitne unsuru

olan şeyleri söylüyorlar, daha sonra kendilerine söyledikleri hatırlatılınca

korkuyorlardı ve söylediklerini inkâr ederek böyle bir şey söylemediklerine dair bir de

yemin ediyorlardı.205 Münafıklar Allah Resulüyle beraber Tebük seferine çıkmışlardı.

Kendi aralarında yalnız kalınca Hz Peygamber’e ve onun ashabına küfrettiler. Din ile

alakalı ileri geri konuştular. Huzeyfe (ra) bu münafıkların söylediklerini Resulullah’a

haber verdi. Hz Peygamber onları çağırarak “Ey ehl-i nifak bu sizinle alakalı bana

ulaşan nedir?” diye sordu. Onlar da böyle bir şey söylemediklerine dair yemin ettiler

ve bunu inkâr ettiler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.

206

Diğer bir rivayete göre isebu hadise Abdullah bn Übey bn Selül ile alakalıdır. Bir sefer dönüşünde Cüheyne

kabilesinden bir adamla Gıfar kabilesinden bir adam kavga ediyorlardı. Gıfar

kabilesinden olanı diğerine galip geldi. Abdullah bn Übey “ey ensar topluluğu!

Kardeşinize yardım edin. Allah’a yemin olsun ki Medine’ye vardığımızda azizler

zelilleri oradan çıkaracak” dedi ve bu sözüyle Hz Peygamber’i kastetti. Bunu

Müslümanlardan biri duydu ve bu münafığın söylediklerini Hz Peygamber’e haber

verdi. Fakat kendisine bunlar sorulunca yemin ederek inkâr etti.207 

Bu ayetten küfür kelimesini söyleyenlerin kâfir olduklarını anlıyoruz. Ayetten

“bunlar mümin oldukları halde kâfir olarak nitelenmeleri nasıl doğru olur?” gibi bir

soru akla gelebilir. Fakat bunlar gerçekte öyle değiller. Bunu yapanlar suret-i haktan

görünüp küfrün alasını yapan münafıklardır. Çünkü münafıklar kalben iman

etmedikleri halde birtakım nedenlerden dolayı sureten mümin görünen kişilerdi.

Ayette ifade edilen islamdan kasıt, savaşın zıddı olan barıştır. Diğer bir açıklama ise;

bunlar ilk önce iman edip daha sonra küfre giren kimselerdi.208 

204 Akdemir, Salih, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri: Ele ştirel Bir Yakla şım, Akid Yayıncılık,Ankara, 1989. s170205 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XVI, 135206 Vahidi, Esbabü'n-Nüzul, , s74207 Vahidi, Esbab-ı Nüzul, s74208 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XVI, 136-137

Page 46: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 46/98

  40

1.3. Takva Kelimesi (Sözü)

Takva,  bir şeyi zararlı ve eziyet veren şeylerden korumaktır.209 Bu koruma

manası ayetlerde çokça geçmektedir. En başta Allah’ın korumasından bahsedilir.

Kıyamette birtakım kimseler için de onların bir koruyucularının olmadığını ifade edenayetler vardır. Ayrıca Kur’an insanın kendisini ve ailesini azabı çok şiddetli olan

cehennem azabından korumalarını ister.210 Takva nefsi korkulan şeylerden bir koruma

altına almadır. Bazen korku takva olarak adlandırılmış, bazen de takva korku olarak

kullanılmıştır. Takva şer-i ıstılahta nefsi günah olan şeylerden korumadır.211 

Kuran’ı Kerim takvaya geniş yer vermiştir. Takva, Mekki ve Medeni ayetlerde

değişik şekillerde kullanılmıştır. Bizim konumuzla alakalı olarak takva kelimesi isim

tamlaması şeklinde Kuran’ın sadece bir yerinde geçmektedir. “O zaman inkâr 

edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerle ştirmi şlerdi. Allah da elçisineve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takva sözünü tutmalarını sa ğ ladı.

  Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her  şeyi bilendir .”212 Mealini

verdiğimiz ayette geçen “takva kelimesi” ile ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Takva

kelimesi dört manaya gelebilir. 1- bn Abbas’ın Hz Peygamber’den naklettiğine göre

bu “la ilahe illallah” sözüdür. 2- hlâstır. 3- Besmeledir. 4-Müslümanların savaşa

girdiklerinde “biz işittik ve itaat ettik” demeleridir.213 

Takva, Kuran’da üç manada kullanılmıştır. 1- Korku ve saygı manasında

kullanılmıştır. “Yalnız benden (benim azabımdan) korkun.” “Allah'a dönece ğ iniz vesonra haksızlı ğ a u ğ ramadan herkesin kazancının kendisine eksiksiz verilece ğ i günden

korkunuz.”214  2- Taat ve ibadet manasında kullanılmıştır. “Ey iman edenler!

 Allah'tan, O’na yara şır  şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.”215 3-

Kalbin günahlardan arındırılması. “Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah’a

saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, i şte asıl bunlar mutlulu ğ a erenlerdir.”216 Buna göre

takvanın hakikati kalbin günahlardan arındırılmasıdır.217 

209 sfehanî, el-Müfredât , s881210 el-nsan 11, ed-Duhan 56, er-Ra’d 37, et-Tahrim 6211 sfehanî, el-Müfredât , s881212 Fetih 26213 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, V, 321214 el-Bakara 2/41, 281215 Ali-mran 102216 Nur 52217 Fakihani, Ebû Hafs Taceddin Ömer b. Ali b. Salim, el-Gayetü'l-Kusva fi'l-Kelami Ala Ayati't-Takva,(thk. Muhammed Yahya Beydak), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1995/1415, s30-31

Page 47: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 47/98

  41

Takva sıradan bir korku türü değildir. Fakat başlangıç itibariyle bir korku

hissidir. Kuran’ın takvayla aynı anlama gelen olağan korkuyu ifade eden kelimeleri

kullanması takvanın başlangıç itibariyle bir korku hissi olduğunu gösterir. Bu

kelimelerin başında “haşye” kelimesi gelir.218 

Takva özellikle Mekki ayetlerde hüküm günü ile çok alakalıdır. Aralarındayakın bir irtibat vardır. Fakat ahiret düşüncesiyle çok yakın ilişkisi bulunan takva daha

sonra çok değişik bir renge bürünerek neticede “dindarlık” diyebileceğimiz bir anlam

taşımaya başlamıştır.219 Başlangıçta hüküm günü kavramına bağlı bir huy idi.

“Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.”220 Bu ayette geçen üç kelime

“ittika(korku), Allah, ikab(azap)” Kuran’da takva kelimesinin asıl yapısını açıkça

gösterir. Bu manada takva ahiretle alakalıdır. Daha sonra bu mana değişmiş “zahit

kimsenin Allah’tan korkması” ve nihayet sadece “dindarlık” manaları doğmuştur.221 

Izutsu, takva ile alakalı şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Takvacahiliyye devrinde kullanılıyordu. Fakat bizim anladığımız manada dini bir içeriğe

sahip değildi. Bir takım dindar çevreler hariç dini bir hüviyet taşımıyordu. “tteka”

fiili cahiliye şairlerinin en çok kullandığı fiillerdendir. Bu kullanımlarının çoğunda

dini bir anlam yoktur. Buna rağmen bu fiil Kuran’da çokça kullanılmış ve tamamıyla

dini bir hüviyet taşımıştır. Aslında cahiliye şairlerinin dini hüviyet taşımaksızın

kullanımları ile Kuran’ın tamamıyla dini bir hüviyetle kullanması arasında çok anlam

yakınlığı vardır. Bu takva kelimesinin taşıdığı sözlük manasından kaynaklanmaktadır.

Bunu arab şiirinde görebiliriz. Bunu en güzel açıklayan et-Tebrizi’nin Divanu’l-

Hamese üzerine yazdığı şerhte bulabiliriz. et-Tebrizi ittikayı şöyle tanımlıyor: “ttika,

seninle (A) korktuğun şey (B) arasına seni (B den) koruyacak bir engel (C)

koymandır.” Kısaca ittika bir şey vasıtasıyla kendini korumandır. Bu manayı

cahiiliyye şirinin tamamında görmek mümkündür. Kuran’da da bu manayı ifade eden

ayetler vardır. ‘Kıyamet gününde yüzüyle kendisini azabın en kötüsünden korumaya

çalı şan mı?’222 Bu ayet kıyamet gününde elleri arkasında bağlı olduğu için gelen

azabı yüzü ile kendisinden savmağa çalışan insanların durumunu alaylı bir şekilde

anlatıyor.”223 

218 Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar , s260219 Izutsu, Toshihiko, Izutsu, Toshihiko, Kur'an'da Allah ve   nsan, (trc. Süleyman Ateş) AnkaraÜniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975, s222220 Maide 2221 Izutsu, Kur'an'da Allah ve  nsan, s222222 Zümer 24223 Izutsu, Kuran’da Allah ve  nsan, s223-224

Page 48: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 48/98

  42

Cahiliye Araplarının ittika fiiline yükledikleri mana temel mana olduğu için bu

anlamla takva kelimesine, kavramına bakıldığında bizim hayatımızda son derece

yaygın olan bu kavram daha iyi anlaşılabilir ve bu şekilde kavram kargaşası meydana

gelmez. Çünkü takva kelimesi günümüzde en çok kullanılan ve belki de çok defa neyi

ifade ettiği bilinmeyen bir kavramdır.

1.4. Azap Kelimesi (Sözü)

Arapçada azap “terk etmek, vazgeçmek, vazgeçirmek” gibi manalara gelen

“azb” kökünden isim olup “işkence, eziyet ve elem” anlamında kullanılır. Elem ve

ıstırapların bir kısmı da ruh üzerinde etkili olduğuna göre azap hem maddi hem de

manevi bir elem ve ceza niteliği taşır.224 Kur’an’da türevleriyle birlikte 490 defa

geçen azap, genellikle ilahi emre karşı gelenlere verilen cezanın adı olarak kullanılır.

lgili ayetler incelendiğinde ilahi azap dünyada, kabir hayatında ve ahirette olmaküzere üç safhada gerçekleşir.

Kur’an’da birçok azap çeşidinden bahsedilir. Bunlar dünyevi ve uhrevi olarak

çeşitlilik arz ediyor.225 Bizim konumuzla alakalı olan azap çeşidi uhrevi azap olup

değişmeyen azaptır ve bu kâfirlerin başına gelecek olan ebedi azaptır.

Kur’an’da “azap kelimesi” şeklinde kullanım iki yerde geçmektedir. Bu iki

ayet de zümer suresindedir. Bu iki ayette de azabın kâfirler için kesin olduğu

anlatılıyor ve bu hükmün değiştirilemeyeceği ifade ediliyor. “(Resulüm!) Hakkında

azap hükmü gerçekle şmi ş kimseyi ve ate şte olanı sen mi kurtaracaksın!”226 Bu ayette

Hz Peygamber’e bir soru soruluyor. Aslında bu soru Arapçada “istifham- ı inkari”

diye tabir edilen sorudur. Yani soru sorarken böyle bir şeyin olamayacağını ifade

edercesine soru soruluyor. Yani onlara azap kelimesi verildiğinde onları sen mi

koruyacaksın, onları sen mi kurtaracaksın? Hayır, öyle değil, onları sen

kurtaramazsın, çünkü rabbinin hükmü kesindir. Bu şekilde inkari bir mana veriliğinde

mana tam olarak oturuyor.227 Ayette Hz Peygamber direk muhatap olarak alınmış.

Bunun sebebi Hz Peygamber’in müşriklerin Müslüman olmaları için adeta gösterdiği

hırstı. Yani bunun manası sen onlar isteseler de istemeseler de onların kalplerine

224 Yavuz, Yusuf Şevki,  .A, “Azab”, IV, 302225 Enbiya 21/12, brahim 14/29, Ahzab 33/60, Araf 7/78, Rahman 55/35226 Zümer 39/19227 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 262

Page 49: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 49/98

  43

slam’ı koyamazsın. Onlar iman etmedikleri zaman senin üzerine herhangi bir

mesuliyet düşmez. Onlar bunu kendi nefisleriyle yapıyorlar.228 

Zümer suresinin 72. ayeti ise şöyledir: “O küfredenler, bölük halinde

cehenneme sürülür. Nihayet oraya geldikleri zaman kapıları açılır, bekçileri onlara:

Size, içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavu şaca ğ ınızı ihtar eden

  peygamberler gelmedi mi? derler. ‘Evet, geldi’ derler ama azap sözü kâfirlerin

üzerine hak olmu ştur .” Bu ayette de yine kâfirlerin üzerine kesinleşmiş bir hükümden

bahsedilmektedir. Ayrıca bu ayette kâfirlerin doğruyu ikrar etmeleri onlar ile alakalı

kesinleşmiş olan hükümde herhangi bir değişiklik meydana getirmez. Çünkü ahiret

yurdunda yapılan itiraflar ve hakikati kabul etmeler bir değişiklik meydana getirmez.

Orası ceza ve mükâfat yurdudur. yiler mükâfatlarını, kötüler ise cezalarını görürler.

Yukarıda mealini verdiğimiz ayet aynı zamanda kâfirlerin mazeretlerini bir deliliolmadığını ifade ediyor. Çünkü ayetler bir beldeye uyarıcı, peygamber gelmediği

zaman onların sorumlu tutulmayacaklarını belirtiyor.229 Bu ayet bir peygamber

tarafından bir şeriat getirilmediğinde sorumluğun olmadığını ifade ediyor. Çünkü

ayette melekler, kâfirler için bir illet kalmadığını ifade ediyorlar. Eğer peygamberlerin

gönderilmesi azap için şart olmasaydı bu ayetin bir anlamı kalmazdı.230 

2. YALIN HALDE KULLANIMI

2.1. Hz brahim’in Denendiği Kelimeler

Hz brahim Yahudilik, Hıristiyanlık ve slâm’ın müştereken kabul ettiği büyük

bir peygamberdir. Yahudilik, Hıristiyanlık ve slâm tarafından en büyük ata ve temel

referans noktası kabul edilen brahim’le ilgili Tevrat’ta ve genel olarak Yahudi dinî 

literatüründe ayrıca Hıristiyan kültürü ile Kur’ân-ı Kerim ve sonraki slâmî literatürde

diğer birçok peygambere nisbetle daha geniş malûmat bulunmaktadır. Bilhassa

Yahudi ve slâm kaynaklarında Hz brahim hakkında tevhid inancını yerleştirmek

üzere gösterdiği faaliyetler merkeze alınarak bilgi verilmiştir. 231 

228 Tabersi, Ebû Ali Eminüddin Fazl b. Hasan b. Fazl,    Mecmaü'l-Beyan fî Tefsiri'l-Kur'an, Müessesetü'l-'lam Li'l-Matbua, Beyrut, 1995/1415, VIII, s392229 Fatır 35/24230 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVII, 21231 Harman, Ömer Faruk, “Hz brahim”  .A, XXI, 267

Page 50: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 50/98

  44

Hz brahim K.Kerim’de kendisinden en çok bahsedilen ülü’l-azm

peygamberlerden biridir. Ancak Kur’an Hz brahim’den bahsederken –Tevrat’ta

olduğu gibi kronolojik sıraya göre bilgi vermek yerine- çeşitli surelerde münasebet

düştükçe, onun genel inanç tarihindeki yerini, öğretisinin ana hatlarını ve özelliklerini,

tebliğ faaliyetlerini ve yöntemlerini, kişiliğinin dini, ahlaki, ictimai ve aileviboyutlarını tanıtmış, bu konularla ilgisi ölçüsünde hayatından da bazı kesitler

vermiştir.232 

K.Kerim’de Hz brahim’in şahsiyet özellikleri, manevi ve ahlaki nitelikleri

hakkında geniş bilgi verilmektedir. Buna göre brahim (as) Nuh’un (as)

milletindendir233, inananların babası234, kendisine göklerin ve yerin melekûtu

gösterilmiş235 Rabbinin emrettiği yere hicret etmiştir.236 O’nun soyuna da

peygamberlik ve kitap verilmiştir.

237

 

Kur’an’da Hz brahim’in denendiği kelimeler şeklinde kullanım el-Bakara

suresinin 124. ayetinde geçmektedir. “  Bir zamanlar Rabbi   brahim’i bir takım

kelimelerle sınamı ş  , onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder 

 yapaca ğ ım, demi şti. ‘Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)’ dedi. Allah: Ahdim

 zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu.” Burada “ibtila” fiili kullanılmıştır.

btila denemek manasına gelmektedir. Bu hayırda olduğu gibi şerde de olabilir.238 

“Falan şu adamı denedi” sözü iki anlam taşır. Birincisi o adamın durumunun bilinmesi

ve gizli kalan durumunun ortaya çıkması; ikincisi ise o adamın iyilik ve kötülüğünün

ortaya çıkması anlamlarını içerir. “ibtilia” fiili kullanılırken ya her iki durum

kastedilir veya ikisinden biri kastedilir. Fakat Cenab-ı Hak için kullanıldığında sadece

kişinin iyilik ve kötülüğünün ortaya çıkması için kullanılır. Allah’ın Hz brahim’i

denemesi de bu türdendir.239 

232 Harman, “Hz brahim”, XXI, 269233 Saffat 37/83234 Nisa 4/125235 Enam 6/75236 Ankebut 29/26237 en-Nisa 4/54, el-Hadid 57/26238 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2285239 sfehanî, el-Müfredât , s146

Page 51: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 51/98

  45

Hz brahim Allah tarafından birtakım kelimelerle denenmiş, imtihandan

geçirilmiş ve bu imtihanı başarıyla tam manasıyla yerine getirmiştir. Bu sayede

insanlara önder (imam) yapılmıştır.240 

Hz brahim'in imtihan edildiği kelimelerle ilgili çeşitli yorumlar

bulunmaktadır. bn Abbas’a göre ibtila edildiği şeyler slami hükümlerdir. bn Abbas

“Allah’ın slami hükümlerle denediği hiçbir kimse yoktur ki onları tam anlamıyla

yerine getirsin. Fakat brahim (as) bundan müstesnadır. O verilen emirleri tam

manasıyla yerine getirmiştir.”241 Allah'ın Hz brahim’e buyurduğu emirler şunlardır:

On tane Tevbe suresinde geçen “O tevbe edenler, o ibadet edenler, o hamd edenler,

  Allah’ın rızası için sefer edenler, o rükû edenler, o secdeye kapananlar, iyilikleri

 yayanlar, kötülükleri önleyenler ve Allah’ın hudutlarını bekleyip koruyanlar yok mu?

 şte o müminleri müjdele!”

242

, on tanesi ahzab suresinde geçen “ Allah’a teslim olanerkekler ve teslim olan kadınlar,   slam dinine iman eden erkekler ve iman eden

kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, dürüst erkekler 

ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve

mütevazı kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç

tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan

kadınlar, Allah’ı zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya, i şte Allah onlara

ma ğ   firet ve büyük bir mükâfat hazırlamı ştır ”243 ve on tanesi de mü’minun suresinde

geçen “ Muhakkak ki müminler, mutluluk ve ba şarıya erdiler. Onlar namazlarında tambir saygı ve tevazu içindedirler. Onlar bo ş  şeylerden uzak dururlar. Onlar zekâtı ifa

ederler. Onlar mahrem yerlerini günahlardan korurlar. Yalnız e şleri ve cariyeleri ile

ili şki kurarlar. Çünkü bunu yapanlar ayıplanamazlar. Ama bu sınırın ötesine geçmek 

 pe şinde olanlar i şte onlardır haddi a şanlar. O müminler üzerlerindeki emanetleri

gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar. Onlar namazlarını vaktinde eda edip

  zayi etmekten korurlar. Namazlarını vakti vaktine hu şu içinde devam ettirirler.  şte

onlardır vâris olanlar. Onlardır ebedi kalacakları Firdevs cennetine vâris olanlar ”244 

özelliklerdir.245 Bu emirler beşi başta, beşi de cesette olan temizlik kurallarıdır.246 Bir

240 Bakara 2/124241 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 182242 Tevbe 9/112243 Ahzab 33/35244 Mü'minun 23/1-11245 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , IV, 38

Page 52: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 52/98

  46

rivayette Rasulullah şöyle buyuruyor: “Size Allah’ın brahim’i niye görevini tam

yapan diye adlandırdığını söyleyeyim mi? Çünkü her sabah ve akşam şu duayı

yapardı: اتا و،نت    وت   ناسن  اضراو   وو

نو    ت247 Bu kelimeler ayrıca Nemrut ile tartışması, kavmiyle ters düşmesi, ateşe

atılması, memleketinden hicrete mecbur kalması, oğlunu kurban etmekle imtihanedilmesi şeklinde de yorumlanmaktadır.248 

Muhammed Abduh yukarıda verdiğimiz rivayetlerin eleştirisini yaparak şöyle

diyor: “Bu rivayetlerde Kur’an’a karşı girişilmiş garip bir cüret vardır. Bana göre

bunlar kesinlikle Yahudiler’in slam’ı alay konusu yapmak için dine soktukları

şeylerdir. Şu sözü söyleyenin sözünden daha büyük bir saçmalık olabilir mi? Allah en

büyük peygamberlerden birini bu gibi emirlerle deniyor ve bunları tamamlamasından

dolayı onu övüyor ve bu emirleri Hz brahim’i insanlara önder yapmak için birmukaddime ve nübüvvet ağacının kökü haline getiriyor. Bu mükellefiyetler aklı

başında bir çocuğa yüklense onları çok rahat bir şekilde yerine getirebilir. Bunlar

büyük şeyler sayılmazlar. Doğru olan Cenab-ı Hak nasıl haber verdiyse o şekilde

almaktır ve Hz Peygamber’den herhangi bir şey gelmedikten sonra kastedilen şeyin

ortaya çıkarılması gerekmez. Allah’ın Hz brahim’i denemesinin faydası ise ona kendi

nefsini tanıtmasıdır.249 

Muhammed Abduh’un bu görüşü doğru olmakla birlikte eleştirirken kullandığı

üslup doğru değildir. “Kur’an’a karşı bir cüret ve saçmalık” gibi tabirler doğru

değildir.250 Çünkü sonuçta yapılanlar birer yorum ve Abduh’un da doğruya en yakın

olmakla birlikte yaptığı yine bir yorumdur. Bu konuda Kur’an ve sünnette kesin bir

şey yoktur.

Hz brahim’in denendiği kelimelerle alakalı söylenecek en güzel tercih şu

olmalıdır: “O slamla denendi, âlemlerin rabbine teslim oldu. Hicretle denendi,

yurdunu ve kavmini terk etti ve Allah için Şam’a hicret etti. Ateşle denendi, ateşe

246 Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed, el-Ke şşaf An Hakaiki't-Tenzilve Uyunü'l-Ekavil Fî Vücuhi't-Te’vil, Beyrut, Darü'l-Fikr, 1977/1397, I, 309 247 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 184248  bnü'l-Esir, Ebü'l-Hasan zzeddin Ali b. Muhammed b. Abdülkerim, el-Kamil fi't-Tarih, DaruBeyrut, Beyrut, 1992, I, s113-114249 Reşid Rıza, Muhammed, Tefsirü'l-Kur'ani'l-Hakim, 4. bs. y.y. Darü'l-Menar, 1954, I, s454250 Emiri, Ahmed el-Berk,   brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim, Darü'l-Menar,Cidde, 1986, s108

Page 53: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 53/98

  47

sabretti. Sonra sünnetle denendi, ona da sabretti. Oğlunu kurban etmekle denendi ona

da sabretti ve Allah’a itaatte kusur etmedi.” Bunlar Kur’an ve sünnette geçen Hz

brahim’in maruz kaldığı imtihanlardır ve Hz brahim bunları tam manasıyla yerine

getirmiştir.251 

Yukarıda aldığımız rivayetler ayette Hz brahim meful konumunda, Allah fail

konumundadır. bn Abbas’tan nakledilen rivayete göre, o brahim’i fail konumunda

merfu, Allah’ı da meful konumunda mansub okuyordu. Bu kıraate göre ayetin manası

şöyle olur: “O rabbinden bir takım şeyler istedi, Allah da onları verdi. Hz brahim

“beni önder yap dedi” Allah da bu isteğini kabul etti. “Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun

e ğ enlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar ”252 dedi, Allah bu

isteğini kabul etti. “bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira tövbeleri

çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin”

253

 şeklinde dua etti, Allah buduasını kabul etti. “ Rabbim! Bu şehri (Mekke’yi) emniyetli kıl”254 dedi, Allah bu duayı

kabul buyurdu. “halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları çe şitli meyvelerle

besle”255  şeklinde dua etti, Allah bu duasını da kabul etti.256 Bu rivayetten ziyade

cumhurun kıraati daha uygundur ve manası daha kuvvetlidir.

2.2. Ortak Kelime (Diyalog)

Zamanımızın önemli hususiyetlerinden birinin “diyalog” olduğunu söylemek

abartı olmaz. Diyalog bir arada yaşamak durumunda olan farklı insan guruplarınınkarşılıklı konuşması, birbirini anlama ve tanıma sürecine girmesidir ve eğer

mümkünse aralarındaki hukuki zemin teşkil edecek ortak paydaları ortaya çıkarıp bu

paydalar çerçevesinde yaşamasıdır.257 

Diyalog günümüzde en çok tartışılan konuların başında geliyor. Kuran ve

sünnetten meşruiyetine dair deliller getirenler olduğu gibi, günümüzde yapılan

diyalog faaliyetlerinin yanlış olduğu, Müslüman Türk halkını Hıristiyanlaştıracağı

251 Emiri,  brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim, s110252 el-Bakara 2/128253 el-Bakara 2/128254 brahim 14/35255 el-Bakara 2/126256 Emiri, a.g.e. s 111257 Bulaç, Ali, “Medine Vesikası”, Yeni Ümit Dergisi, zmir, Nisan, 2005, sayı:68, s42

Page 54: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 54/98

  48

endişesini taşıyanlar da var.258 Diyalog faaliyetlerini destekleyenler, buna kail olanlar

Ali mran suresinin 64. ayetini esas alıyorlar.259 Onlara göre diyalogun temelinde bu

ayet vardır.

Konuyla alakalı görüşleri vermeden önce Kur’an’daki kullanımı ve

müfessirlerin yaptıkları yorumlara yer vereceğiz. Ehli kitapla alakalı Kur’an’da birçok

ayet bulma imkânımız var. En başta Kur’an bizlere onları tanıtıyor, onların

karakteristik özelliklerini, tarihi geçmişlerini, kitaplarını tahrif edişlerini anlatıyor.

Ayrıca ehli kitapla nasıl bir muamele ve diyalog içinde olunması gerektiğini anlatıyor.

Kur’an’da bizim konumuzu ilgilendiren ayet Ali mran suresinin 64. ayetidir.

“(Resûlüm!) de ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda mü şterek olan bir söze

geliniz: Allah’tan ba şkasına tapmayalım. O’na hiçbir  şeyi e ş tutmayalım ve Allah’ı

bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhla ştırmasın. E  ğ er onlar yine yüz çevirirlerse, i şte o zaman: ‘Ş ahit olun ki biz Müslümanlarız!’ deyiniz.”

Ayette geçen ehli kitapla alakalı çeşitli yorumlar var. Ehli kitap terkibinde bir

iltifat var. Çünkü bu isim isimlerin ve lakapların en güzelidir. Bunun için Cenab-ı Hak

onları bu isimle çağırmıştır. Böyle bir hitapla muhatabı önemseme ve onun gönlünü

hoş tutmaya yönelik bir amaç güdülür. Mesela Kur’an hafızına “ey Kur’an taşıyıcısı”

veya Kur’an müfessirine “ey Allahın kitabını tefsir eden” diye hitapta bulunulması bu

kabildendir.260 Ehli kitaptan kasıt şu üç sınıftan biridir: 1- Necran Hıristiyanları 2-

Medine Yahudileri 3- Yahudiler ve Hıristiyanlar.261 

Necran heyeti Yahudilerle karşılaştılar ve Hz brahim ile alakalı olarak

tartıştılar. Hz Peygamber’e gelerek “ey Muhammed! Biz brahim hakkında tartışmaya

girdik” dediler. Yahudiler brahim’in Yahudi, Hırıstiyanlar ise onun Hırıstiyan

olduğunu düşünüyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah “her iki gurup da brahim’den

uzaktır. O sizin iddia ettiklerinizin aksine hanif bir müslümandı” dedi. Yahudiler de

“ey Muhammed biz Hıristiyanların sa’yı rab edindikleri gibi seni rab edinmek

istemiyoruz” dediler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.262 Fakat bu rivayet sağlam

258 Tekin, Ahmet, Türk’ü Hıristiyanla ştırma   slam’ı Tasfiye Ta şeronlarına Diyalogculara Kur’an Dersi, stanbul, Kelam Yayınları, 2006, s45259 Karaman, Hayreddin, Dinler Arası Diyalog Nedir ? Ufuk Yayınları, stanbul, 2005, s44260 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 85-86261 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 435262 Hilali, Selim b. d, Nasr, Muhammed b. Musa Al-i, el-  stiab fî Beyani’l-Esbab, Daru bnü’l-Cevzi,Demmam, 1425, I, 259

Page 55: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 55/98

  49

değildir. Çünkü bu ayet Necran heyetiyle alakalı olarak nazil olmuştur ve Necranlı

Hıristiyanlar Yahudilerle karşılaşmadan bu ayet nazil olmuştur.263 

Asıl üzerinde duracağımız kelime ayette geçen آءاس   terkibidir. Tefsirlerde

bununla alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Mukatil bin Süleyman’a (v. 150/767)

göre bundan kasıt “ihlâstır”.264 O kelime öyle bir kelime ki o kelimede inhiraf ve

haktan dönme yoktur.265 Buradaki  ساء kelimesi mastardır. Yani eşit, bir ihtilaf 

olmayan, Tevrat, ncil ve Kur’an’ın veya bütün şeriatlerin ittifak ettikleri ortak bir

kelimedir.266 Fahreddin Razi “bunun manası ‘gelin bizim sizin aranızda ortak olan

yani yarı yarıya olan bir kelimede buluşalım. ساء adalet ve yarı yarıya paylaşımdır.

Çünkü insaf (yarı yarıya paylaşım) yarıyı vermektir. nsanın kendisine ve başkasına

zulmetmeyi terk etmesidir. Bu da yarısını vermekle olur. Eğer yarısını karşıdakine

verirse kendisini ve muhatabını eşitlemiş olur, bu şekilde adalet gerçekleşir. Bueşitliğe vurgu yapmak için ساء kelimesi kullanılmıştır”.267 

Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir kelime

hepsinin kabul ettikleri bir kelime olmalıdır. Kur’an bütün dinlerin birleşebilecekleri

bir faslı müştereke davet ediyor. Bir manada Hıristiyan ve Yahudilerin sakat

anlayışlarını ve ulûhiyete uymayan anlayışlarını düzeltmeye yöneliktir. Çünkü

Hıristiyanlar Hz sa(as), Hz Meryem ve Cebrail(as)’ı ilah şeklinde düşünüp teslise

düşüyorlardı. Bu da Allahın şerik kabul etmemesi, ondan başka ilah olmaması

inancına tamamıyla ters bir akidedir. Cenab-ı Hak evvela onların bu sakat

anlayışlarını düzeltmeyi irade buyuruyor. “Allahtan başkasına ibadet etmeyeceğiz”

cümlesiyle başka ilahları, “Birbirimizi rab edinmeyeceğiz, rab olarak sadece Allah’ı

tanıyacağız” cümlesiyle rahipleri ve Yahudi din âlimlerini ret ediyor. “Ona hiçbir şeyi

ortak koşmayacağız” cümlesiyle de Hz sa ve diğerlerinin rab olarak tanınmasını

reddediyor.268 

263 Hilali, el-  stiab fî Beyani’l-Esbab, I, 259264 Mukatil, Ebü'l-Hasan b. Süleyman b. Beşir Mukatil b. Süleyman, Tefsiru Mukatil b. Süleyman,(tahkik Abdullah Mahmud Şehhate), el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1979, I, 281265 Şevkani, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlani, Fethül-Kadir: el-Cami’ BeyneFenni er-Rivaye ve’d-Diraye, Darü’l-Fikr, Beyrut, 1983/1403, I, 348266 Alusi, Ruhü'l-Meani, III, 162267 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 86268 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , VIII, 86

Page 56: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 56/98

  50

Bu ayet inince Yahudiler ve Hıristiyanlar buna karşı çıkmışlar ve din

âlimlerini rab edinmediklerini söylemişlerdi. Hz Peygamber onlara “siz onların helal

dediklerini helal, haram dediklerini haram demiyor muydunuz?” deyince onlar da

“evet öyle yapıyorduk” dediler. Hz Peygamber de “işte bu, sizin onları rab

edinmenizdir” diye cevap verdi.269

 

Bu ayet bize tevhit dersi veriyor. Şirkin hiçbir şeklini kabul etmiyor, hepsini

reddediyor. Yahudi ve Hıristiyanlar davet edilirken diyalogun en alt sınırı olan

tevhide davet ediliyor. Çünkü onların dinlerinin ve diğer semavi kaynaklı bütün

dinlerin temelinde de bu safi, duru, şirksiz, ortaksız tevhit anlayışı vardır. Ayrıca

insanın fıtratına bir ilaha inanma duygusu yerleştirilmiş ve fıtratında bir yüce

yaratıcıya inanma ihtiyacı vardır. slam’a göre din fıtridir ve insanın yaratılmasıyla bu

duygu fıtratına yerleştirilmiştir.

270

Bu duyguyu teyit eden ayetler de vardır:“(Resulüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmı ş 

ise ona çevir. Allah’ın yaratı şında de ğ i şme yoktur.  şte dosdo ğ ru din budur; fakat 

insanların ço ğ u bilmezler .”271 Bunun en duru hali Allah’ı bir tanıma, birleme, O’na

başka hiçbir şeyi ortak koşmamadır. 

2.2.1. Diyalog Nasıl Olmalıdır?

slam bilginlerinin belirttiği üzere ب نم ننا (insan tabiatı itibariyle

medenidir.) Bir arada, yani topluluk hayatı yaşamak zorunda olan medeni birvarlıktır.272 Bu özellikleri kimi yaratılıştandır, varlık yapısıyla ilgilidir (renk, ırk,

cinsiyet gibi), kimisi sonradan kazanılmış veya kazanılması mümkün olanlardır (din,

kültür, felsefi, mesleki, siyasi kimlik gibi).

slam sulhe, dayanışmaya, barışa dayanır. Zaten slam kök itibariyle silm

kökünden gelir (س). Silm ise barış, emniyet, sulh, esenlik demektir.273 Bu yönüyle

slam tarihi ve Müslümanların tarihi tecrübesi genel anlamıyla din, etnik, dil ve kültür

guruplarının farklılığını tanıma, onların temel hak ve özgürlüklerini hukukun teminatı

269 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, IV, 135270 Cilacı, Osman, Genel Hatlarıyla Dinler Tarihi, Mimoza Yayınları, Konya, 1994, s27271 er-Rum 30/30272  bn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed,  Mukaddime, (haz. SüleymanUludağ), Dergah Yayınları, stanbul, 1982, I, 271273 Cevheri, es-Sıhah, V, 1951

Page 57: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 57/98

  51

altına alma esasına dayanmış, böylelikle çok sayıda din, mezhep, kavim ve kültür bir

arada yaşama imkânı bulmuştur.274 

Müslümanların referansları Kur’an ve sünnettir. Bu iki asli kaynaktan

beslenirler. Böyle olunca diyalogu bir tebliğ faaliyeti olarak değerlendirirsek nasıl

olması gerektiğini yine Kur’an ve sünnetten almamız lazım. Yok, bunun dışında farklı

bir şey olarak değerlendirilirse ne anlaşılacaksa yine referansların Kur’an ve sünnetten

alınması gerekir. Yoksa bu slam dışı bir şey olur, bu da kabul edilemez. Kur’an,

“hidayetin Allah’tan olduğunu, Allah’ın insanları tek bir şekilde yaratmadığını, her

ümmete bir şeriat ve yaşama tarzı (minhac) verdiğini, farklı din gurupları arasında

ihtilafların vuku bulacağını, ancak son hükmü Allah’ın ahirette vereceğini,

Müslümanların yapmaları gereken şeyin ‘hayırlarda yarışmak’ olduğunu, dinlerini

tebliğ ederlerken öğüt ve hikmetle hareket edip başkalarıyla mücadele ve ilişkilerindeen güzel, en estetik yol ve yöntemi takip etmeleri gerektiğini” söyler.275 

Elmalılı Hamdi Yazır Ali mran suresinin 64. ayetinde şu değerlendirmelerde

bulunuyor: “Burada çeşitli vicdanların, muhtelif milletlerin, farklı dinlerin, çeşitli

itapların temelli bir vicdanda, hak bir sözde birleşebilecekleri, slam’ın insanlık

âleminde ne kadar geniş, ne kadar açık, ne kadar doğru bir hidayet yolu, bir hürriyet

kanunu öğretiş olduğu ve artık bunu, Arap ve Arap olmayana mahsus olmadığı tam

olarak gösterilmiştir. “  أ  ن إ ا وك  ن ب   ش و   ی    ب   ب ب برأ منو ا د ”

cümlesinde toplanan vicdani birlikten daha geniş, daha hiçbir vicdan bulmak mümkün

değildir ki onun arkasına düşülsün. Dini gelişmeler vicdanların ayrılık ifade eden

özelliklerinde değil, bütünlüğünde ve genişliğindedir. Bütün hürriyet ve eşitlik

davasının esası, bu bir kelimede, bir vicdanda toplanır. “Kimimiz kimimizi Allah’tan

başka Rab edinmesin.” şte hürriyet ve eşitlik davasının bütün çözüm anahtarı buradır.

Birbirimizi Rab, Mevla ve mutlak hâkim tanımayalım. Bütün hareketlerimizi bir

Hakkın emriyle ve Allah rızasıyla ölçelim. Allah’ı bırakıp onun gerisinde ve hakkın

dışında bir bağımlılık anlaşmamız olmasın. Hepimiz Allaha kul olalım ve kendimiziancak ona boyun eğmiş bilelim, birbirimize ancak bu açıdan uyalım ve bağlanalım,

hiç birimizin hakkına tecavüz etmeyelim. Asıl anlaşma ve asıl vicdan, bir Allahın

emrine uyma olunca, her anlaşmazlık hak düşüncesi ve hak kanunu ile çözümlenir. Ve

274Bulaç, “Medine Vesikası”, s43275 Maide 5/48; Nahl 16/125

Page 58: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 58/98

  52

hiçbir kimsenin şahsi isteği hâkim olmaz. Buna göre sa’yı rab tanımayalım, onu da

Allah’ın bir elçisi ve kulu tanıyalım. Aynı şekilde papalar, krallar, başkanlar hep

böyle! Birbirine Allah’a itaatleri ve hakkı araştırmaları açısından bakalım.”276 

2.3. Hz Âdem’in Öğrendiği Kelimeler

Hz Âdem, Semavî kitaplara göre ilk insan ve ilk peygamber, slâmî 

kaynaklarda insanlığın atası olması sebebiyle ebü'l-beşer,277 Kur’ân-ı Kerim’de

Allah’ın seçkin kıldığı kişiler arasında sayılmış olduğundan safiyyullah unvanlarıyla

da anılmaktadır.278 

Hz Âdem ilk yaratılan insandır. Kendisinden önce de Âdemlerin olduğuna dair

bir takım rivayetler vardır. Fakat bu rivayetler Kur’an ve sünnette Hz Âdem’in Allah

tarafından ilk insan olarak yaratıldığı açık bir şekilde belirtildiği için pek itibar

görmemiştir.279 Ayrıca bu tür rivayetler slami olmaktan çok uzak, slami düşünceyi

bozmaya yönelik ortaya atılan ve hiçbir ilmi dayanağı olmayan, isnadı zayıf, kasıtlı

haberlere dayanıyor.280 

Allah, Hz Âdem ve eşi Havva’yı yarattıktan sonra onlara cennete

yerleşmelerini emretti ve yasak ağaç hariç diledikleri şekilde cennetin nimetlerinden

yiyebileceklerini söyledi. Fakat şeytan onların ayaklarını kaydırdı, onlar da yasak

ağaçtan yediler. Allah’ın emrini unutup yasak ağaçtan yemeleri onların cennetten

çıkarılmalarına sebep oldu.

281

 Âdem (as) ve Havva bu yasak fiili unutarak yaptıktan sonra kendilerinin edep

yerleri açılmış ve kendilerini çıplak olarak bulmuşlardı.282 Bu açılış, Hz Âdem’de

birtakım iradi gelişmelere sebebiyet vermiş, cennette bile olsa bazı sorumluluklarının

olabileceğini anlamış, örtünme ihtiyacı hissetmiştir.283 Hz Âdem kasıtsız da olsa284 

yaptığı hatanın, Allah’ın emrini çiğnemek olduğunu bilmiş, çaresizlik içinde

bocalamıştır. Hz Âdem’in yaptığı bu hata, ilahi hikmetin gereği olarak bulunduğu

276 Yazır, Hak Dini Kuran Dili, II, 387-388277 el-Kari, Ebü'l-Hasan Nureddin Ali b. Sultan Muhammed Ali, Ş erhu Ş ifa-i Ş erif , Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, t.y. I, 376278 Âl-i Imrân 3/33279 Erdem, Mustafa, Hazreti Âdem,  lk insan, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993, s130280 Erdem, a.g.e. s132281 el-Bakara 2/35-36282 Araf 7/22, Taha 20/121283 Araf 7/22, Taha 20/121284 Taha 20/115

Page 59: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 59/98

  53

cennet hayatının sonu olmuş ve dünya hayatının başlangıcı olmuştur.285 

Hz Âdem bu hatayı işledikten sonra rabbinden birtakım kelimeler öğrenmiş ve

bu öğrendiği kelimeleri kullanarak Allah’a tövbe etmiş ve Allah ta onun bu samimi

tövbesini kabul etmiştir.286 Ayette “telekka” fiili kullanılmış. Bu fiil bir şeyi alma ve

kabul etme, karşılama, yüzünü dönme gibi manalara gelir.287

Hadiste de “Resulullahvahyi Cebrail’den alıyordu” derken yine aynı fiil kullanılmış. Sanki Allah yanındaki

birtakım kelimelerle ona tövbe etmesini ve dönmesini vahyetti, o da Cenab-ı Hakkın

dediği şekilde bunları yaptı.288 Yani Âdem birtakım kelimeler aldı, onları ezberledi ve

onlarla tövbe etti.

Bu ayette farklı bir kıraat de caizdir. Ayetteki “kelimat” tabiri merfu yani fail

makamında da okunmuştur. Buna göre Hz Âdem’e Allah’tan birtakım kelimeler geldi,

o da onları ezberleyerek o kelimelerle Allah’a tövbe etti, Allah da onun bu tövbesini

kabul etti.289 Fakat Taberi (310/923) bu kıraati caiz görmüyor. Çünkü ona göre halef ve selef uleması bu ayette failin Hz Âdem olduğuna ittifak etmişlerdir ve üzerinde

ittifak edilen bir konuda farklı bir yorumda bulunmak caiz değildir.290 

Hz Âdem’in öğrendiği kelimelerle alakalı çeşitli rivayetler var. Biz o

rivayetleri verip en doğrusunu sunmaya çalışacağız. Bunlardan birkaçı Kadı yaz’ın

(v.544/1149) Şifa-i Şerifinde gelen rivayetlerdir. Bu rivayetler şunlardır: “Ebu

Muhammed el-Mekki, Ebu’l-Leys es-Semerkandi ve diğerleri şöyle anlatıyorlar:

Âdem (as) cennetten çıkarıldığında “Ya Rabbi! Muhammed hakkı için hatamı bağışla

(bir rivayette de tövbemi kabul et) diye dua etti. Cenab-ı Allah, ‘Muhammed’i nerden

biliyorsun?’ diye sual edince ‘cennetin her yerinde Lailahe illallah Muhammedu’r-

Resulullah yazılı gördüm ve anladım ki, o, yarattıklarının sana en değerli olanıdır’

dedi. Bunun üzerine Allah Teala onun tövbesini kabul edip, hatasını bağışladı.

Bu haber, onu nakledenlere göre “Âdem Rabbinden birtakım kelimeler aldı.

 Bunun üzerine Allah tövbesin kabul etti”291 anlamındaki ayetin tevilidir. 292 

Başka bir rivayete göre de, Hz Âdem şöyle demiştir: “Ya Rabbi beni

285 el-Bakara 2/36286 el-Bakara 2/37287 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2484, er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 19288 bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, Tefsiru Garibi'l-Kur'an, (thk. es-Seyyid AhmedAbbas Sakr), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut,1978/1398, s46289 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 19290 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 542291 el-Bakara 2/37292 Kadi yaz, Ebü'l-Fazl yaz b. Musa b. yaz el-Yahsubi, Ş ifa-i Ş erif , (trc. Suat Cebeci), RehberYayıncılık, Ankara, 1992, s 131

Page 60: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 60/98

  54

yarattığında başımı arşa doğru kaldırdım. Baktım ki, orada ‘Lailahe illallah

Muhamedu’r-Resulullah’ yazılı. Anladım ki, senin katında kadri ondan daha yüce

olan kimse yoktur. Zira ismini kendi isminle yan yana koymuşsun.” Bunun üzerine

Allah (cc) Hz Âdem’e vahyederek “izzetim ve celalim hakkı için, o senin

zürriyetinden gelecek peygamberlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı seniyaratmazdım” buyurdu.293 

Taberi ve bn Kesir (v.774/1373) tefsirlerinde bu konuyla alakalı birçok

rivayet geçiyor. Biz bir iki tanesini vermekle iktifa edeceğiz. bn Abbas’tan gelen

rivayete göre Hz Âdem “Ey Rabbim sen beni elinle yaratmadın mı? O da ‘evet’ dedi.

Bana ruhundan üflemedin mi? ‘Evet’ dedi. Beni cennetine koymadın mı? ‘Evet’ dedi.

Senin rahmetin gazabını geçmemiş midir? ‘Evet’ dedi. Peki, tövbe eder, güzel ameller

işlersem beni tekrar cennete koyar mısın? Cenab-ı Hak yine ‘evet’ dedi.” şte bu Hz

Âdem’in Allah’tan öğrendiği ve onlarla Allah’a tövbe ettiği kelimelerdir.294 Çoğunluğun benimsediği rivayete göre Âdem ve Havva “(Âdem ile e şi)

dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. E  ğ er bizi ba ğ ı şlamaz ve bize

acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz”295  şeklinde yaptıkları duadır.296 Bu

samimi ve içten yakarışları karşısında Yüce Allah, onları seçip tövbelerini kabul etmiş 

ve doğru yolu göstermiştir.297 

2.4. Ahirette Kâfirlerin Pişmanlık fade Eden Sözleri Fayda Vermez

nsan hayatının üç evresi vardır; ana karnındaki hayat, dünya hayatı ve ahiret

hayatı. Bunlardan birincisi olmadan ikincisi, ikincisi olmadan da üçüncüsünün varlığı

tasavvur edilemez. O halde dünya hayatı olmadan ahiret hayatının hiçbir fonksiyonu

olamaz. Onun değeri ancak dünya hayatının varlığıyla ortaya çıkar. Kişi dünya

hayatında nasıl bir hayat sürdüyse ahirette de onun karşılığını bulacaktır. slam

büyükleri dünyayı ahirette biçilecek tarlaya benzetmişlerdir.298 Bu benzetmede dünya

ve ahiret hayatları veciz bir şekilde anlatılmıştır. Aynı zamanda bu söz “Kim ahiret 

kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da

293 Kadi yaz, Ş ifa-i Ş erif , s 131294 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 542295 Araf, 7/23296 Taberî, Tefsirü't-Taberî , I, 545; bn Kesir, I, 239297 Taha 20/122298 “Dünya ahiretin tarlasıdır” sözü, halk arasında meşhur olmuş. Hadis olarak bilinir, fakat hadisdeğildir. Bkz. Acluni, Ebü'l-Fida smail b. Muhammed, Ke ş fü'l-Hafa ve Müzilü'l-  lbas Amma  şteheremine'l-Ehadis Ala Elsineti’n-Nas, 2. bs. Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, 1932, I, 412

Page 61: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 61/98

  55

dünyadan bir  şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz”299 ayetine de

uygundur.

Kur’an birçok yerde kâfirlerin ahiretteki durumlarından bahsediyor. Ayrıca

onların ümitsiz durumlarını ve acınacak hallerini ifade ediyor. Onların ahirette

çekecekleri azabı anlattığı gibi onların dünyaya dönüşünün mümkün olmadığını da

anlatıyor. Kâfirlerin dönüşlerinin olmadığını anlamaları onlar için ayrı bir azap

oluyor. Kur’an’da kâfirlerin bu durumlarını anlatan ayetlerden biri de Mü’minun

suresinin 100. ayetinde geçmektedir. Ayetin meali şöyledir: “Ta ki bo şa geçirdi ğ im

dünyada iyi i ş (ve hareketler) yapayım. Hayır! Onun söyledi ğ i bu söz (bo ş) laftan

ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah

vardır .”

Bu ayette kâfirlerin dönme isteklerinin ne zaman olduğu hakkında ihtilaf 

edilmiştir. Bazıları bu durumun kâfirlerin ateşi gördüklerinde meydana geldiğini ifade

etmişlerdir. Fakat bu şekilde bir tefsir Kur’an’ın zahirine terstir. Çünkü ayette

kâfirlerin dönüp salih amel işleme isteklerinin ölüm kendilerine geldiğinde ifade

ettikleri anlatılıyor.300 Ayrıca başka bir ayette kâfirlerin ateşi gördüklerinde dönmek

istedikleri anlatılıyor. Fakat Zümer suresinin 58. ayetinde anlatılan kâfirlerin bu

istekleri “جر” fiiliyle anlatılmıyor. Bunun için kâfirlerin Mü’minun suresinde geçen

isteklerinin ateşi gördüklerinde değil de ölüm kendilerine geldiğinde meydana

geldiğini söylemek daha doğru olur.301 

Cenab-ı Hak kâfirlerin bu isteklerine aksine ihtimal vermeyecek şekilde, kesin

olarak cevap veriyor. Buna göre kâfirlerin bu istekleri reddediliyor ve bu durum

anlatılırken ayette “آ” ifadesi kullanılıyor. Bu kelime alıkoyma, bir işin olamayacağı

gibi manaları ifade ediyor. Bu kelime aynı zamanda muhatabın sözünün doğru

olmadığını ifade etmek için de kullanılmaktadır.302 Bu ifadede dönme isteğine kesin

bir red vardır.303 Ayette kâfirlerinin bu sözlerinin hiçbir mana ifade etmediği

anlatılıyor. Onların söyledikleri sadece ağızlarından çıkan, hiçbir şey ifade etmeyen

299 eş-Şura 42/20300 Mü’minun 23/99301 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 119302 Ma’luf, Luvis b. Nikola el-Ma'luf el-Yesui, el-Müncid fi'l-Luga ve'l-A'lam, 27. bs. Darü'l-Maşrık,Beyrut, 1986, s693303 Zemahşeri, el-Ke şşaf , III, 42

Page 62: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 62/98

  56

boş bir sözdür. Bu onun tek başına söylediği bir sözdür ve bu sözüne cevap verilmez,

bu sözü kimse tarafından işitilmez.304 

Ayetten kâfirlerin bu isteklerinde samimi olmadıklarını, yalan söylediklerini

anlıyoruz. Çünkü ayette “” kelimesi kullanılıyor ve bu kelime “şekki” ifade

ediyor.305 Bu ayette kâfirlerin dünyaya döndürüldüklerinde Cenab-ı Hakk’ın

emirlerini yerine getireceklerine ve salih amel işleyeceklerine tam emin

olamadıklarını anlıyoruz. Başka bir ayette ise onların yalan söylediklerini ve

döndürüldüklerinde tekrar aynı günahları işleyecekleri ve aynı küfrü ve isyanı

gerçekleştirecekleri anlatılıyor.306 O kâfirler yalan söylüyorlar, sadece bulundukları

kötü durumdan kurtulmak için o boş ve kendilerine bir faydası olmayan sözleri sarf 

ediyorlar.

2.5. Allah'ın Kelamının Tahrif ve Tebdil Edilmesi

Kur’an ilahi kelamın bozulmasından bahsederken iki fiille anlatıyor. Birincisi

“tahrif”, ikincisi ise “tebdil” masdarlarının fiilleridir.

Biz öncelikle konumuzla ilgili olarak Kur’an’ın bahsettiği tahriften, yani diğer

semavi kitaplarda meydanda gelen tahrife değineceğiz. Ayrıca konuya açıklık

getirmesi açısından Kur’an’ın lafzı dışında meydana gelen tahriften bahsedeceğiz.

Tahrif “ف” kökünden gelip “bozma, yerini değiştirme” gibi manalara

gelir.307 Ayrıca bir şeyi iki şekilde yorumlanabilecek bir hale getirmek manasına dagelir.308 Tebdil ise “لب” kökünden gelip değiştirmek, bir şeyin yerini değiştirmek

manalarına gelir.309 Tebdil kelimesinde değiştirilen şeyin yerine başka bir şeyin

getirilmesi gerekmez. Tebdil mutlak manada değiştirmedir.310 Her iki kelimede de bir

değiştirme ameliyesi var.

Kur’an dışında diğer ilahi kitaplar tebdile, tahrife uğramışlardır. Bu

bozulmalar çeşitli şekillerde olmuştur.

a- Bir lafzı diğer lafza tebdil etmek veya kaldırmak suretiyle yapılan tahrif.

b- Ortaya şüphe ve bozuk teviller atmak suretiyle gerçekleşen tahrif.

304 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 120305 Cevheri, es-Sıhah, V, 1815306 Enam 6/28307 Cevheri, es-Sıhah, IV, 1343308 sfehanî, el-Müfredât , s228309 Cevheri, es-Sıhah, IV, 1632310 sfehanî, el-Müfredât , s111

Page 63: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 63/98

  57

c- Yalnız kitapla değil kalplerindeki maksadı doğru söylemeyip tahrif etmek

suretiyle yapılan tahrif.311 

Kur’an dışında diğer semavi kitaplarda yapılan tahrif lâfzîdir. Tevrat ve

ncil’deki yapılan tahriflerin mana itibariyle olduğunu söylemek özellikle Hz

Peygamber ve ondan sonraki dönem için yanlış olur.312

Daha doğru bir şekilde ifadeedecek olursak Tevrat ve ncil’de meydana gelen bozulma Peygamber Hz

Peygamber’den (sas) önce olmuş ve bu tahrif lâfzî olmuştur. Tevrat da, ncil de Hz

Peygamber’den sonra herhangi bir tahrife uğramamışlardır. Şimdi elimizde bulunan

Tevrat ile Hz sa zamanında yazılan Tevrat arasında bir fark yoktur. ncil’de de bir

takım isim değişiklikleri hariç Hz Peygamber’den sonra herhangi bir tahrif meydana

gelmemiştir.313 

Kur’an’da “tahrif” olarak geçen ayetler Kur’an dışındaki semavi kitapların

tahrifinden bahsediyor. Dört yerde geçiyor. Bu ayetler şunlardır: “Ş imdi (eymüminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysaki onlardan bir zümre,

 Allah'ın kelâmını i şitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.”314 

“Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden de ğ i ştirirler, dillerini e ğ erek, bükerek 

ve dine saldırarak (Peygambere kar  şı) ‘ şittik ve kar  şı geldik’, ‘dinle, dinlemez olası’,

‘râinâ’ derler. E  ğ er onlar ‘ şittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet’ deselerdi  şüphesiz

kendileri için daha hayırlı ve daha do ğ ru olacaktı; fakat küfürleri (gerçe ğ i kabul

etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemi ştir. Artık pek az inanırlar .”315 “Sözlerini

bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katıla ştırdık. Onlar kelimelerin

  yerlerini de ğ i ştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine ö ğ retilen ahkâmın

(Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular.   çlerinden pek azı hariç, onlardan

daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırı ş etme. Ş üphesiz Allah

iyilik edenleri sever .”316 “Ey Resul! Kalpleri iman etmedi ğ i halde a ğ ızlarıyla ‘inandık’

diyen kimselerden ve Yahudilerden küfür içinde ko şu şanlar(ın hali) seni üzmesin.

Onlar durmadan yalana kulak verirler ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak 

verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp de ğ i ştirirler. ‘E  ğ er size  şu verilirse hemen

311Candan, Abdülcelil, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, (tefsire sokulan bid’at hurafe vetahrifat), Denge Yayınları, stanbul, 2000, s 34–35312 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , III, 134313 Cüveyni, Ebü'l-Meali mamü'l-Harameyn Rükneddin Abdülmelik, Ş ifaü'l-Galil fî Beyani ma Vakaa fi't-Tevrat ve'l-  ncil Mine’l-Tebdil, (thk. Ahmed Hicazi Sekka), Mektebetü'l-Külliyyati'l-Ezher, Kahire,1979, s 61-62 314 el-Bakara 2/75315 en-Nisa 4/46316 el-Maide 5/13

Page 64: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 64/98

  58

alın, o verilmezse sakının!’ derler. Allah bir kimseyi  şa şkınlı ğ a (fitneye) dü şürmek 

isterse, sen Allah’a kar  şı, onun lehine hiçbir   şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın

kalplerini temizlemek istemedi ğ i kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik ve ahirette

onlara mahsus büyük bir azap vardır .”317 

Bu ayetlerden, yapılan tahrifin bilinçli olduğunu ve bu tahrifi yapanların bilebile yaptıklarını anlıyoruz. Bir de bu kişiler münafıktırlar.318 

Yukarıda meallerini verdiğimiz ayetlerin dışında değiştirmeyi ifade eden başka

bir ayet de “tebdil” kalıbıyla kullanılmış. Ayet şöyledir: “Siz ganimetleri almak için

gitti ğ inizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza dü şelim, diyeceklerdir.

Onlar, Allah'ın sözünü de ğ i ştirmek isterler. De ki: ‘Siz asla bizim pe şimize

dü şmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmu ştur.’ Onlar size: ‘Hayır,

bizi kıskanıyorsunuz’ diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir .”319 

Bu ayet kalplerine iman tam anlamıyla yerleşmemiş bedevi Araplardanbahsediyor. Rasulullah (s.a.v) Hudeybiye senesi umre için Mekke’ye gitmek istediği

sırada Kureyş’in hücum veya mani olma ihtimaline karşı tedbir olarak birtakım Arap

kabileleriyle anlaşmış ve onlarla beraber hareket etmeyi istemişti. Fakat onlar daha

sonra Arap müşriklerinin çokluğu karşısında bu anlaşmadan vazgeçmişlerdi. Allah

Hudeybiye’ye katılanlara Hayber Gazasıyla ganimet vaat etti. Fakat Hudeybiye’den

geri kalan Arap kabileleri kendilerinin de ganimet almaları gerektiğini söyleyerek

Allah’ın bu hükmünü değiştirmek istediler. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.320 

2.5.1. Kur’an’da Tahrifat Olmuş mudur? 

Kur’an’da lâfzî tahriften söz etmek mümkün değildir. Çünkü Kur’an bizzat

Cenab-ı Hakkın koruması altındadır. Allah Teala bu korumayı insanlara bırakmamış 

bizzat kendisinin bu korumayı üstlendiğini kitabında ifade etmiştir: “Kur’an’ı

kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyaca ğ ız.”321 

Kur’an’ın lafzında bir değişikliğin olmaması Allah’ın bir kanunudur. Nasıl ki

Allah’ın kanununda bir değişiklik yoksa aynı şekilde Allah’ın kelamında da en ufakbir tahrif olmamıştır. Allah kanunun sabitliğini şu ayetle ifade ediyor: “ Allah’ın

317 el-Maide 5/41318 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, I, 327319 el-Fetih 48/15320 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 164321 el-Hicr 15/9

Page 65: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 65/98

  59

önceden gelip geçmi şlere uyguladı ğ ı yasası budur. Allah’ın yasasında de ğ i şme

bulamazsın.”322 Başka ayetlerde de Allah’ın kanunun değişmezliği ifade ediliyor.323 

Kur’an’ın korunması iner inmez başlamıştır. Çünkü Hz Peygamber (s.a.v.)’in

vahiy kâtipleri vardı ve bunlar vahyin inişiyle beraber gelen vahiyleri çeşitli şekillerde

kayıt altına alıyorlardı. Muhammed Hamidullah (v.2002), hicretten önce bileKur’an’ın yazılı olduğunu kaydettikten sonra şunları söylüyor: “Kaynakların ittifakla

bildirdiklerine göre ne zaman Kur’an’ı Kerim’in bir parçası vahyedilmiş olsa

Peygamber (s.a.v.) okur-yazar sahabelerden birini çağırır ve yeni vahyin şimdiye

kadar toplananların neresine konulacağını bildirirdi. Yazıldıktan sonra eğer eksiklik

varsa tashih edebilmek için kâtiplere yazdıklarını okumalarını söylerdi.”324 

“Hafızalarda tutulanlar ise yazılı metne müracaatla düzeltilebilirdi. Kıraat ve

ibadetler için yapılan bu ezber hayat boyunca, nesilden nesile devam etti.”325 

Kur’an’ın korunmasında sahabe üzerine düşeni tam manasıyla yerine getirdive bu konuda gereken her türlü hassasiyeti gösterdi. Bu iş Hz Ebu Bekir ile devam

etmiş ve Hz Ali ile son halini bulmuştur.326 Konumuz olmadığı için dört halife

döneminde bu faaliyetin nasıl olduğu üzerinde durmayacağız.

Kur’an’ın lafzının bozulmadığını çok net ve rahat bir şekilde söyledik. Çünkü

Kur’an’ın lafzı gücü her şeye yeten Allah’ın teminatı altındadır. Fakat aynı şeyi

Kur’an’ın manası, tefsiri için söyleyemeyiz. Tefsirde sapma diyebileceğimiz bir takım

teviller, yorumlar yapılmıştır. Bu sapmaların sebepleri vardır. Bunları kısaca şöyle

sıralayabiliriz:

1- Art niyet

2- Taassub ve taklit

3- Siyasi çıkarlar

4- Bilimsel gelişme ve yeni teknolojilere Kur’an’dan referans bulmaya

çalışmak

6- Gaybi konularda gereksiz ayrıntılara dalmak.327 

322 el-Feth 48/23323 Bkn el-sra 17/77, el-Ahzab 33/62, Fatır 35/43, Yunus 10/64, el-En’am 6/115324 Hamidullah, Muhammed, Kur'an-ı Kerim Tarihi, Özellikleri, Tedvini, Türkçe ve Batı DillerineYapılan Tercümeleri, (trc. Salih Tuğ), Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul,1993, s42325 Hamidullah, a.g.e. s44326 Candan, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, s 43-50327 Candan, a.g.e. s 83-170

Page 66: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 66/98

  60

Kur’an’da meydana gelen mana eksenli sapmalar düzeltilebilir niteliktedir.

Nitekim tefsirde meydana gelen bu bozulmalar halef ve selef ulemasının ciddi cehd ve

gayretleriyle Kur’an’ın asıl vermek istediği mesajlar ortaya çıkmıştır. Yoksa tefsirde

tam bir bozulmanın olduğunu söylemek Kur’an’ı Tevrat ve ncil’den farksız kılar.

Ulemanın bu gayretleri düşünüldüğünde Kur’an’da mana yönüyle bir tahriften sözetmek biraz zor olur. Bu samimi gayretler sonucu Kur’an’ın vermek istediği asıl

mesaj mana eksenli de olsa kaybolmuş değildir. Allah Teala kendi kelamını mana

yönüyle de tahriften korumuştur diyebiliriz.

3. SIFAT TAMLAMASI OLARAK KULLANIMI

3.1. Kelime-i Tayyibe

Kuranda birçok mesel bulunmaktadır. Kelime-i Tayyibe de bu mesellerden birtanesidir. Mesel, misil ve mesil; şebeh, şibih ve şebih gibi aslında bir şeyin benzeri

demektir.328 Misal de bu manadadır.329 Meselin çoğulu emsaldir. Timsal de suret

demektir.330  Şu halde meselin aslı, sözde iki şey arasındaki benzeşmedir. Ayakta

dikilip durmak manasına geldiği gibi,331 yere uzanıp yapışırcasına durmaktır.332 

Faziletli olmak, bir adama ibret alacak ceza vermek, benzetmek ve benzemek

manalarına gelir.333 

Istılahi olarak mesel şöyle bir tarife kavuşturulabilir. “Halk arasında kabulgörüp yayılmış, teşbihe dayalı, içerisinde bir düstur ve hikmet kinayeli veciz

sözlerdir.”334 Buna göre mesel Türkçede atasözü manasına gelmektedir. Arapçada

atasözleri ve deyimler hep mesel ismiyle ifade edilmiştir. Mesel manasında asıl mana

benzer ve nazir manasıdır.335 

328

Cevheri, es-Sıhah, V, 1816329 bn Faris, Mücmelü'l-Luga, III, 823330 sfehanî, el-Müfredât , s758331 Cevheri, es-Sıhah, V, 1816332 Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed, el-Faik fî Garibi'l-Hadis, (thk.Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, Ali Muhammed Becavi) 2. bs. sa El-Babi El-Halebi, Kahire,1971, III,354333 Firuzabadi, Ebü't-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed, el-Kamusü'l-Muhit ,Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1986, 1364-65334 Cerrahoğlu, smail, Tefsir Usulü, 9. bs. Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993, s174335 bn Kuteybe, Te'vilu Mü şkili'l-Kur'an, s496

Page 67: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 67/98

  61

Kelime-i Tayyibe güzel ve hoş kelime anlamında Kur’ani bir kavramdır.

Doğru söz ve sağlam inanç anlamını da ihtiva eden bu kavram, genel bir yaklaşımla

bütün güzel sözleri içine alır. Kelime-i tayyibe kelime-i tevhiddir. Tesbih, tahmid,

istiğifar, tevbe ve davet gibi güzel olan her kelime de olduğu söylenmiştir. bn

Abbas’a göre bu kelime kelime-i şehadettir.336

Allah Tealâ “Görmedin mi Allah nasılbir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir 

a ğ aca (benzetti)”337 ayetinde tevhid inancını ifade etmektedir. Hz. Enes (r.a)’ın

rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “man, kökleri yere

tutunmuş bir ağaca benzer. man bu ağacın kökü, namaz gövdesi, zekât parçaları, oruç

dalları, Allah yolunda eziyet görmek yeşillikleri, güzel ahlak yaprakları ve Allah’ın

yasaklarında kaçınma ise onun meyvesidir.”338 Bu hadis-i şerifte görüldüğü gibi iman;

ağacın kökündeki ince damarlara benzetilmiş, ağacın bütünüyle bu damarlar

vasıtasıyla beslendiği ifade edilerek namaz, zekât ve oruç gibi ibadetlerin iman ilealakalı olduğu anlatılmak istenmiştir.

Kelime-i Tayyibe aslı kalple tasdik, dalları dille ikrardır, meyvesi ameldir.

Nasıl ki ağaç meyve vermese de ağaç olarak adlandırılır, aynı şekilde mümin amel

işlemese de yine mümin olarak adlandırılır.339 

Kur’an’daki kelime-i tayyibe hadislerdeki izahına gelince; Hz. Peygamber’e

hurma lifinden bir tabak içinde yaş hurma getirilmişti. Hz. Peygamber (s.a.s) bunun

üzerine şu ayeti kerimeyi okudu: “Kelime-i tayyibe, kökü sa ğ lam, dalları gö ğ e do ğ ru

olan bir  şecere-i tayyibedir. Rabbinin izniyle o a ğ aç her an yemi şlerini verir ” Hz.

Peygamber sonra şöyle dedi: “Bu hurmadır.”340 

Yukarıda verdiğimiz rivayetlerde kelime-i tayyibe çeşitli şeylere benzetilmiş.

Razi bu ayetle alakalı şöyle der: “Yapılan bu benzetmeler doğru da olsa bu

benzetmeyi yapanlar asıl istenilen şeyi anlamaktan uzaklaşıyorlar. Burada asıl olan

kelime-i tayyibenin neye benzediği değildir. Bu kelime hurma ağacı veya başka bir

336 Zemahşeri, el-Ke şşaf , II, 376337 brahim 14/24338 el-Kurtubi, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensari, el-Cami li Ahkami’l-Kur’an, (i’tina vetashih Hişam Semir el-Buhari), Daru Alemü’l-Kütüb, Riyad, 2003/1423, V, 359339 Nesefi, Ebü'l-Berekat Hafızüddin Abdullah b. Ahmed b. Mahmud, Tefsirü’n- Nesefi, Medarikü’t-Tenzil ve Hakaiki’t-Te’vil, (racaahu ve zabtuhu ve eşrefe aleyh brahim Muhammed Ramazan), Darü’l-Kalem, Beyrut, 1989, II, 862340 Tirmizi, Ebû sa Muhamed b. sa b. Sevre es_Sülemi, el-Camiü’l-Kebir , (thk. Beşşar AvvadMa’ruf), 2. bs. Darü’l-Garbi’l-slami, Beyrut, 1998, Ebvabu Tefsiri’l-Kur’an, 14/1

Page 68: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 68/98

Page 69: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 69/98

  63

şte müminin imanı, aslı sabit, tadı ve kokusu güzel, meyvesi devamlı,

herkesin faydalandığı hurma ağacına benzetildiği gibi, kâfirin küfrü de; meyvesi acı,

kökü olmayan, görünüşü çirkin, yiyen kimseye tadı çok acı gelen bir ağaca

benzetilmiştir. Birisinin cazibesi ne kadarsa, diğerinin iticiliği de o kadardır. Fakat

buna rağmen her ikisinin de alıcısı oluyor. Hatta çoğunlukla kelime-i küfre rağbetbiraz daha fazla oluyor. Bunun çeşitli sebepleri var, fakat biz konumuz olmadığı için o

sebeplere girmeyeceğiz.

4. FL OLARAK KULLANIMI

4.1. Konuşma Vasfıyla Mümeyyez Olan Hz Musa

Hz Musa Yahudi kavmine gönderilmiş, kendisine kitap verilmiş büyük

peygamberlerden biridir. Kur’an’da en çok zikri geçen peygamberlerin başında gelir.

Aynı şekilde Yahudi kavmi Kur’an’ın değişik münasebetlerle aynı konuyla ilgili

farklı şekillerde kendilerinden bahsettiği bir kavimdir. Kur’an, Hz Musa’nın

doğumundan345 başlayarak onun Firavun’nun sarayına gelişini,346 gençlik yıllarında

bir kıptıyi öldürmesi sonucu Medyen’e kaçmak zorunda kalışını,347 Medyen’de bir

müddet kaldıktan sonra peygamberliğe adım atışını,348 daha sonra Firavun ve

kavmiyle olan mücadelesini349 tafsilatlı bir şekilde anlatır.

Kur’an peygamberlerin birbirlerine üstün olduklarını ve her birinin ayrı bir

özelliğinin olduğunu ifade eder.350 Bu üstünlükleri çeşitli şekillerde olabilir: 1-

Amellerinin üstünlükleri hasebiyle ahirette meydana gelecek üstünlük 2- Dünyadaki

üstünlükleri. Allah Teala bazılarını dost, bazılarını sözcü, bazılarını hükümdar

eylemiş bazılarına cin ve şeytanları musahhar kılmış, bazılarının eliyle ölüleri

diriltmiştir. 3- Kendilerine bir şeriatın verilip verilmemesi yönüyle olan üstünlük.351 

Hz Musa Kur’an’da arada herhangi bir vasıta olmadan Allah’la konuşan bir

peygamber olarak anlatılıyor. Kur’an’da üç yerde Hz Musa’nın Allah ile olan

344 Tirmizi, el-Camiü’l-Kebir , Ebvabu Tefsiri’l-Kur’an, 14/1345 el-Kasas 28/7, Taha 20/38-39346 Kasas 28/8, Taha 20/39347 Kasas 28/15-17-21-22348 Kasas 28/43, Meryem 51-52, Taha 20/11-14349 Taha 20/42-44, Araf 7/104-105, Şuara 26/24-25-26-27, Araf 7/129350 el-Bakara 2/253351 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 322

Page 70: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 70/98

  64

mükâlemesi anlatılır.352 Bu şekilde bir vasıflandırmadan dolayı Hz Musa “kelimullah”

olarak adlandırılmıştır.353 Bazıları “Allah Musa ile konuştu” ifadesini “Musa Allah ile

konuştu” şeklinde okumuşlardır.354 

Hz Musa’nın Allah ile olan mükâlemesinin mahiyetiyle alakalı ihtilaflar ortaya

çıkmıştır. Bunların başında Mutezile ve Ehl-i Sünnet tartışmaları gelmektedir. Bazıları“Allah’ın kelamı, bir araya getirilip telif edilmiş harflerden ibarettir” derken, bir kısmı

da, O’nun kelamının, “harfler ve seslerden başka olan, hakiki bir sıfat olduğunu”

söylemişlerdir. Hanbelîler harflerden ve seslerden meydana gelen kelamın “kadim”

(ezeli) olduğunu iddia etmişlerdir. Bu görüş, akıllı bir kimsenin dönüp bakmayacağı

kadar değersiz ve geçersiz bir görüştür.355 Mutezile âlimleri, Kur’an’ın ses, harf, ayet,

sure ve cüzlerden meydana geldiğini, indirilirken hudus alametleriyle vasıflandığını

belirterek mahlûk olduğunu iddia etmişlerdir. Onlara göre Allah’ın mütekellim olması

demek, kelamı bir mahalde, mesela Levh-i Mahfuzda, Cebrail’de, ya da peygamberdeyaratması demektir. Ehl-i Sünnet ise Allah, kelamı yarattığı için değil, kelam sıfatıyla

muttasıf olduğu için mütekellimdir. Zira Allah’a nasıl beyazı yarattığı için beyaz,

siyahı yarattığı için de siyah denmesi mümkün değilse, kelamın yaratıcısı olmasından

dolayı da mütekellim denemez. Ancak onunla konuşması sebebiyle mütekellim

denir.356 

Ayetlerden ve bu ayetlere yapılan tefsirlerden anlıyoruz ki Hz Musa’nın

konuşma özelliği ön plana çıkıyor. Fakat başka ayetlerde Hz Musa’nın dilinde bir

peltekliğin olduğu ve konuşmakta zorluk çektiği anlatılıyor. Bu özelliğinden dolayı da

dilindeki bu peltekliğin giderilmesi için Allah’tan yardım diliyor.357 Ayrıca

kendisinden daha fasih olduğunu söylediği kardeşi Harun’un yardımcı, destekçi

olarak verilmesini talep ediyor.358  Şimdi bu ayetler arasında bir tenakuz mu var?

Hayır, kesinlikle böyle bir şey yok. Hz Musa evvela dilindeki peltekliğin

giderilmesini ve Hz Harun’un vezir, yardımcı olarak verilmesini Firavun’a gitmeden

önce yani tebliğ görevine başlamadan önce istiyor. Çünkü tebliğde en önemli olan

hususlardan biri de meseleyi çok güzel bir şekilde takdim etmedir. Bunun için de

güzel bir konuşma becerisine sahip olmak gerekir. Yani biraz hatip olmak gerekir. Hz

352 el-Bakara 2/253, en-Nisa 4/164, Araf 7/143353 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 382354 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 582355 er- Râzî, et-Tefsiru'l-Kebir , XIV, 228356 Gölcük, Kelam, s222357 Taha 20/27-28358 Taha 20/29-35

Page 71: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 71/98

  65

Musa da bunun farkında olduğu için Allah’tan dilindeki bağın, peltekliğin

çözülmesini istiyor. Allah da Hz Musa’nın bu isteklerini yerine getiriyor.359 Hz Musa

bu aşamadan sonra çok iyi konuşur hale geliyor ve tebliğ vazifesini tam manasıyla

yerine getiriyor. Çünkü Kur’an, Hz Harun’un Firavun ve kavmiyle konuştuğundan,

onlara tebliğde bulunduğundan hiç bahsetmiyor. Nübüvvet konusunda ve görevindeasıl olan kişi Hz Musa’dır.360 Firavun’un yanında konuşan hep Hz Musa’dır. Yani

tebliğci, sözcü Hz Musa’dır. Bütün bunlar gösteriyor ki Hz Musa tebliğ görevine

başladıktan sonra dilindeki pelteklik gitmiş ve “kelimullah” vasfını almaya hak

kazanmıştır ve o bu aşamadan sonra iyi bir hatiptir.

4.2. Kıyamette Azaların Şahitlik Etmeleri

Kıyamette bütün ameller arz edilir ve herkes yaptığıyla hesaba çekilir. nsanlar

zerre kadar bir haksızlığa uğratılmazlar. nsanlar dünyada ne yapmışlarsa ahiretteonun karşılığını bulurlar.361 

Kur’an, birçok yerde kâfir ve günahkârlar ile alakalı olarak onların azalarının

kendileri aleyhine şehadette bulunacağını değişik ifadelerle bize anlatıyor.362 Cenab-ı

Hak Yasin suresinin 65. ayetinde şöyle buyuruyor: “O gün onların a ğ ızlarını

mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da  şahitlik eder .” Razi, bu ayet

hakkında şunları söylüyor: “Onlar Allah Teala’nın ‘nkârınız sebebiyle bugün oraya

girin!’  sözünü işitince ‘biz şirke girmedik, iman ettik’ deyip bunu inkâr etmekisteyecekler. Bunun üzerine Allah Teala onların ağızlarını mühürler, onlar

konuşamazlar ve dilleri hariç diğer azalarını konuşturunca günahlarını itiraf 

ederler.”363 

Yukarıda mealini verdiğimiz ayette ellerin konuşmasından, ayakların ise

şehadetinden bahsedilmiştir. Bununla alakalı müfessirler çeşitli yorumlarda

bulunmuşlardır. Başka ayetlerde iş yapma, ele izafe ediliyor.364 Bu ayette de konuşma

ameliyesi ellere izafe edilmiştir. Bu ayetlerde eller iş yapan olarak gösterilmiştir.365 

359 Taha 20/36360 er- Râzî, et-Tefsiru'l-Kebir , XIV, 227361 Zilzal 99/7-8362 Rum 30/41, Yasin 36/65, Fussilet 41/21, Şura 42/30, Nebe’ 78/40363 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 101364 el-Bakara 2/195, Yasin 36/35365 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 102

Page 72: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 72/98

  66

Bu ayetlerden yola çıkarak Mutezile ile Ehl-i Sünnet âlimleri arasında tartışma

çıkmıştır. Mutezile’ye göre Allah Teala onlar için konuşmayı yaratmış ve bu yaratılan

konuşmayla o azalar konuşacaklar. Bundan dolayı asıl konuşan azalar değil o

konuşmayı yaratandır. Yani Allah Teala’dır.366 Kıyamet günü mukarrebin ve

sıddiklerin şehadetleri kabul ediliyor. Fakat Allah’ın sevdiği bu kullar aynı zamandakâfirlerin, mücrimlerin düşmanıdırlar. Düşmanın düşmana şehadeti makbul değildir.

Kâfirlerin ve fasıkların ise bu şahadetleri makbul değildir. Bunun için Cenab-ı Hak o

mücrimlerin azalarını onlar üzerine şahit kıldı.367 

4.3. Vahyin Geliş Şekilleri

Vahiy kelimesi Arapça “و” kökünden masdar olup, sülasinin ikinci babı ile

mezîdlerden ifâl babından yani “یا” şeklinde geçmektedir.368 Bu kelime Kur’an’ı

Kerim’de yetmiş sekiz yerde zikredilirken, bunlardan altısı sülasi ikinci baptan, diğer

yetmiş ikisi ise ifâl kalıbının çeşitli türevleri şeklinde geçmektedir. Vahiy başka

dillerde var olmayan Arapça bir kelimedir.369 

Vahiyin; “kitap, işaret, kitabet, risâlet, ilham, gizli söz, fısıldama, başkasına

ilka edilen her şey,370 hat, mektup, melek,371 gibi çeşitli sözlük anlamları vardır.

Istılahi olarak çeşitli tarifleri yapılmıştır. Biz bunlar arasında mam Suyuti’nin (v.

911/1505) tarifini almakla iktifa edeceğiz. Suyuti vahyi, “Allah’ın peygamberlerinden

birine vahyettiği, onu kalbine iyice yerleştirdiği, peygamberin onu okuyup yazdığıAllah kelamı”372 şeklinde tarif eder.

Hz Peygamber’e gelen vahiy şekilleri bir tek olmayıp değişik şekillerde

olmuştur. Bunlardan bir tanesi de eş-Şura suresinin 51. ayetinde geçen “  Allah bir 

insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konu şur yahut bir elçi gönderip

izniyle ona diledi ğ ini vahyeder. O yücedir, hakîmdir ” şekillerdir. Bununla birlikte

ilahi vahyin geliş tarzı hakkında Kur’an’da fazla bir bilgi mevcut değildir. Daha çok

366 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 193-194367 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXVI, 102368 Ezheri, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevi, Tehzibü'l-Luga, (tahkik AbdullahDerviş), ed-Darü’l-Mısriyye li’t-Te’lif ve’t-Tercüme, Kahire, t.y. V, 296369 A’reci, Settar Cebr Hammud, el-Vahy ve Delaletuhu fî’l-Kur’ani’l-Kerim ve’l-fikri’l-  slami, Darü’l-Kütübi’l-lmiyye, Beyrut, 2001/1421, s9 370 Cevheri, es-Sıhah, VI, 2520371 Zebidi, Tacü’l-Arus, X, 385372 Suyuti, Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr, el-  tkan fî Ulumi'l-Kur'an, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1987, I, 98

Page 73: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 73/98

  67

ve ayrıntılı olarak Hz Peygamber’in sözlerinde açıklığa kavuşmaktadır. Ayrıca slami

kaynakların vahiyle ilgili yapılan yorumlardan da ortaya çıkmaktadır.373 

Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetin tefsirinde şöyle der: “Burada vahyin çeşitlerini

birbirinden ayırmak için doğrudan doğruya olan öncekine ‘و’, elçi aracılığıyla olan

üçüncüsüne ‘یإ’ denilmiştir. Kısacası yüce Allah hiçbir peygambere, ne Musa’ya ne

de diğerlerine bu üç çeşitten başka bir şekilde kelam söylememiştir ve hiçbir

insanoğluna başka türlü söylemez. nsanın insanla konuşması gibi karşı karşıya ve

apaçık bir şekilde konuşmaz. Çünkü o çok ulu, çok yücedir. Onun için insanoğlu

O’nun yüksekliğine yetişip de kadim (ezeli) olan kelamını olduğu gibi anlamaya

dayanamaz. Fakat hüküm ve hikmet sahibidir. Onun için hikmetine göre ‘vahiy’ veya

‘iyha’ ile söyler.”374 

Şura suresinin 51. ayeti bize Allah’ın bir beşerle muhatap olmasının üç şekilde

olduğunu ifade ediyor. Bunlar şu şekilde meydana gelmektedir: 1- Herhangi bir vasıta

olmadan meydana gelen vahiy. Bu vahiy direk ilham ve kalbe atılan şeylerle olur. 2-

Bir örtü arkasında yapılan konuşmayla meydana gelen vahiy. 3- Peygamberlere

gönderilen vahiy meleği vasıtasıyla meydana gelen vahiy.375 Kur’an’da vahiy

çeşitlerinden ve kimlere nasıl geldiğinden geniş bir şekilde bahsedilmekle beraber biz

sadece Şura suresi 51. ayette geçen vahiy çeşitlerine kısaca değineceğiz.

1- Allah-Beşer Diyalogunun lk Şekli Olan Vahiy

Hz Peygamber’e vahiy gelme zamanı belli değildir. Vahiy hali bazen ayakta

dururken, bazen oturmuş durumda iken; bazen sabah, bazen akşam vakti yürürken,

binek üzerinde iken, ashabıyla sohbet ederken, düşmanlarıyla konuşurken ve

savaşırken arız olabiliyordu.376 Ayette geçen bu ilk söz söyleme doğrudan doğruya

vahyederek, gayet hızlı ve gizli bir işaret halinde anlatarak ve birdenbire kalbe bırakıp

ilham suretiyle sözün sırf ruhani olarak vasıtasız içe doğması ve alınmasıdır. Şiddet ve

zayıflık ile çeşitli mertebelerde gelebilir.377 

2- Perde Arksında Konuşmak Suretiyle Gelen Vahiy

373 Aslan, Abdülgaffar Kur’an’da Vahiy, Ankara Okulu Yayınları, Ankara,2000, s191374 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VII, 37375 A’reci, el-Vahy ve Delaletuhu Fî’l-Kur’ani’l-Kerim, s48376 Suyuti, el-  tkan fî Ulumi'l-Kur'an, s36-49377 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 35

Page 74: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 74/98

Page 75: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 75/98

  69

vahyeder ”384 sözü Cebrail’in belli bir surette gelip Allah’ın sözlerini tebliğ ettiğini

gösterir.385 

Cebrail ile olan vahyin ifade ettiği zorunlu bilgi daha yüksek bir bilgidir.

Sonra peygamberler vasıtasıyla diğer insanlara olan tebliğler ve telkinler de vahyin

geliş  şekilleri arasında sayılmıştır.386 Bir elçi ile gelen vahiyler vahyin en kati ve

yüksek olanıdır. Çünkü bu tür vahiyde bilgiyi elde etmede temel olan göz ile görmek,

kulak ile işitmek ve içten kalp ile duymak gibi özellikler vardır. Böyle bir aynel yakin

bilgi olma özelliğine sahiptir. Peygamberlere çok defa bu surette vahyin gelmesinin

hikmeti bu olabilir.387 

4.4. Allah'ın Kıyamette Konuşmayacağı Kimseler

Allah Teala kıyamette birtakım kimselerle konuşmayacaktır. Bu da onlar içinbir azap olacak. Kıyamette meydana gelecek azaplardan biri de insanın en çok ihtiyaç

duyduğu konuşmanın olmamasıdır. Çünkü insanlar en dar zamanlarında kendilerini

rahatlatacak ve kendileriyle ünsiyet edecek, konuşacak birilerini ararlar. Birçok insan

bu şekilde sıkıntılarını atlatır ve bu problemlerini çözer. Kıyamet günü ise bütün

hesapların sorulma günü olduğu için insanlar o günde çok zorlanacaklardır. şte Allah

bu çok çetin günde birtakım insanlarla konuşmayacak veya onlarla konuşurken gazap

lisanıyla konuşacaktır. Bu konuşmama cezasının verilmesi yine dünyada o insanların

Allah’ın kelamıyla ilgili yaptıkları hatalardan kaynaklanmaktadır. Çünkü “ Bir kötülü ğ ün cezası, ona denk bir kötülüktür .”388 Bunlar ise Allah’ın kelamını

gizlediklerinden, ahirette rahmet sözünden mahrum kalacaklardır.389 Kur’an’daki

ayetlere baktığımızda Allah Teala’nın bazı kimselerle konuşmamsının sebepleri

olduğunu görürüz. Bu sebepleri üç başlık halinde inceleyebiliriz:

1- Allah’ın Ayetlerini Gizleme ve Onları Basit Bir Dünyalık Karşılığında

Satma

Kur’an’da Cenab-ı Hak bu durumu el-Bakara suresinin 174. ayetinde

anlatıyor. Ayet şöyle: “Allah'ın indirdi ğ i kitaptan bir  şeyi (ahir zaman Peygamberinin

384 eş-Şura 42/51385 sfehanî, el-Müfredât , s859386 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VII, 39387 Aslan, Kur’an’da Vahiy, s201388 eş-Şura 42/40389 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 488

Page 76: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 76/98

  70

vasıflarını) gizleyip onu az bir paha ile de ğ i şenler yok mu, i şte onların yiyip de

karınlarına doldurdukları, ate şten ba şka bir  şey de ğ ildir. Kıyamet günü Allah ne

kendileriyle konu şur ve ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir 

azap vardır.” Bu ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak Vahidi (v. 468/1075) şunları

zikreder: “Bu ayet Yahudi âlimleri ve büyükleri alakalı olarak nazil oldu. Onlarhalktan para ve hediyeler alıyorlardı ve gönderilecek peygamberin kendilerinden

olmasını istiyorlardı. Kendilerinden gönderilmeyince riyasetlerinin ve ellerindekinin

gitmesinden korktular. Kendi kitaplarında olan Hz Muhammed (s.a.v.) ile ilgili

anlatılan özellikleri değiştirdiler ve onları değiştirilmiş haliyle halka sundular ve ‘bu

sıfatlar ahir zamanda çıkacak olan peygamberin sıfatıdır’ dediler. Bu sonradan

çıkardıkları özellikler Hz Peygamber’in sıfatlarına benzemiyordu. Avam tabakası bu

değişmiş sıfatları görünce Hz Muhammed’e inanmadılar.”390 

Ayette ifade edilen konuşmama bir kızgınlık ifadesidir. Nasıl ki birisi

arkadaşına, yakınına kızdığında konuşmayı bırakıyorsa aynı şekilde bu da öyledir.

Veya hoşuna giden şeyleri konuşmayı terk etmesidir.391 Maverdi (v.450/1058) ayette

ifade edilen konuşmamayla üç şey anlatıldığını söylüyor: “1- Allah onlara

kızgınlığının ifadesi olarak konuşmuyor. Mesela ‘falan falanla konuşmuyor’

denildiğinde bu onun kızdığını ifade ediyor. 2- Onları selamlamak için Allah onlara

melekler göndermez. 3- Onlara sözünü işittirmez.”392 Fahreddin Razi bu ayetle alakalı

olarak birtakım sonuçlar çıkarıyor ve şöyle diyor: “Bu ayet birçok mesele içeriyor.Birinci Mesele: Usul uleması şöyle demişlerdir: ‘Kıyamet günü Allah ne kendileriyle

konuşur ve ne de onları temize çıkarır’ sözü alçaltma ve hafife almayı ifade eder.

‘Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır’ sözü ise zarara ve alçaltmanın ebedi

olduğuna delalet eder. kinci Mesele: Bu ayet din konusunda anlatılması gereken bir

şeyin gizlenmesinin yasak olduğunu gösteriyor. Üçüncü Mesele: Lafzın umumiyetine

itibar edilir, sebebin hususiliğine itibar edilmez. Bu ayet Yahudiler hakkında inmiş 

olsa da dinde anlatılması, ortaya çıkarılması gereken bir şeyi gizleyen herkes

hakkında geçerlidir.”393 

2- Verdiği Sözü Tutmama ve Yemini Yerine Getirmeme

390 Vahidi, Esbabü’n-Nüzul, s49391 Zemahşeri, el-Ke şşaf , I, 329392 Maverdî, en-Nüket ve'l-Uyun, I, 223-224393 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , V, 28

Page 77: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 77/98

  71

Kur’an’da söz “ahd” kelimesiyle ifade ediliyor. Sözlük itibariyle “bir şeyi her

durumda koruyup, gereğini yerine getirmek” demektir.394 Fiil olara kökü “” dır.

Ahd bu fiilin masdarı oluğu gibi, isim olarak da “her türlü durumda, o durumun

gerektirdiği biçimde korunulan ve gereği yerine getirilen şey, verilen söz”395 anlamına

geliyor.

Kur’an’ı Kerim ahdi insan hayatının bireysel ve toplumsal planlarda yaşatıcı

ve olgunlaştırıcı unsurlarından biri olarak görür. Sadece insanlar arası ilişkilerde ahd

çerçevesinde oluşup gelişmiyor; insan Allah ilişlilerinin temelinde de ahd vardır. Ve

ahde vefa göstermek hem insanlar arası ilişkilerin, hem de insan-Allah arası ilişkilerin

temelini oluşturuyor.396 

Allah Teala Al-i mran suresinin 77. ayetinde şöyle buyuruyor: “ Allah’a kar  şı

verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle de ğ i ştirenlere gelince, i şte bunların

ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konu şmayacak, onlara

bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır .” Bu

ayette Allah (cc) Yahudilerin hıyanetini anlatıyor. Bu ayet kendisinden önceki

ayetlerle alakalıdır. Önceki ayetlerde Ehl-i Kitaptan bazılarının yüklerle kendilerine

emanet verilse onu noksansız iade edeceği, fakat öyleleri de var ki az bir şey versen,

onun başına dikilip istemezsen onu sana asla geri vermeyeceği ve sözünü yerine

getirip kötülükten sakınanları Allah’ın sevdiği anlatılıyor.397 Başka ayetlerde de ahde

vefaya çok vurgu yapıldığını görüyoruz.398 

Bu ayetlerden yola çıkarak Allah’ın ahde vefaya çok önem verdiğini

anlayabiliriz. Çünkü Kur’an’da yapılan amele karşılık çok büyük mükâfat vaat

ediliyorsa bu o amelin Allah katında çok makbul olduğunu; şiddetli ceza tehdidi varsa

bu o amelin Allah’ı kızdıran bir amel olduğunu gösterir. Bu ayette de o şekildedir.

Cenab-ı Hak bu ayette sözüne vefa göstermeyenlere karşılık onlarla konuşmayacağını,

yüzlerine bakmayacağını ve onlar için acı veren bir azap olduğunu ifade ediyor.399 

394 Ünal, Ali, Kur'an'da Temel Kavramlar , 2. bs. Beyan Yayınları, stanbul, 1990, s109395 sfehanî, el-Müfredât , s591396 Öztürk, Yaşar Nuri, Kur'an'ın Temel Kavramları, 5. bs. Yeni Boyut Yayınları, stanbul, 1995, s29397 Al-i mran 3/75-76398 Ra’d 13/20, Nahl 16/91-95, Ahzab 33/23399 Al-i maran 3/77

Page 78: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 78/98

  72

Burada Allah konuşmayacağını ifade ediyor. Fakat başka yerlerde Allah’ın

insanlara teker teker hesap soracağı anlatılıyor.400 Sorma ise ancak konuşma ile

meydana gelir. Bu durum şu şekilde açıklanabilir. Cenab-ı Hakk’ın burada onlarla

konuşması müminlere olduğu gibi değildir. Onlara karşı konuşması onları azarlayıcı

ve onların azabını artırıcı şekilde olur. Veya Allah (cc) onlarla konuşmaz. Onlarakonuşan, soran meleklerdir.401 

3- Allah’ın Ayetleri Apaçık Bir şekilde Geldiği Halde nkâr Etmek

Allah, ahirette insanların itirazlarına karşı dünyada onlara doğru yolu

gösterecek rasuller, nebiler göndermiştir. Allah’ın adaleti bunu gerektiriyor. Çünkü

adalet gereken yolu gösterdikten sonra hesap sormayı gerektirir. Cenab-ı Hak

insanlara herhangi bir peygamber veya yol gösterici göndermeden de onları hesaba

çeker. Bu Allah’ın kudreti dâhilindedir. Fakat Cenab-ı Hakkın başka sıfatları da

vardır. Adil, Rahim, Rahman gibi. Bu sıfatları çatıştırmamak lazım. Kur’an’da birçok

yerde insanların başlarına gelenlerinin kendi iradeleriyle yaptıklarından kaynaklandığı

ifade ediliyor.402 Ayrıca peygamber, nezir gönderilmeyen bir kavmin azap

edilmeyeceği ifade ediliyor.403 

Kur’an bu şekilde ifadelerle insanların Allah’a bir mazeretlerinin olmayacağını

vurguluyor. Yani ahirette insanların kesinlikle bir mazeretleri olmayacak. nsanlar

artık kendi iradeleriyle iyi veya kötü amel yapacaklar ve ahirette de Allah’a karşı

hesap verecekler. Allah (cc) en-Nisa suresinin 165. ayetinde şöyle buyuruyor:

“(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki

insanların peygamberlerden sonra Allah’a kar  şı bir bahaneleri olmasın! Allah izzet 

ve hikmet sahibidir .” Buna göre Allah’ın gönderdiği elçilere uymayan ve onlara karşı

çıkan herkes ahirette cezaya çarptırılacak. Bu cezalardan bir tanesi de Allah’ın bu tür

kulları muhatap almaması ve onların dileklerini ebediyen kabul etmemesidir.

Zemahşeri (538/1144), Mü’minun suresinin 108. ayetinde geçen “  Buyurur ki:

 Alçaldıkça alçalın orada! Bana kar  şı konu şmayın artık!” sözü, kâfirlerin bir önceki

ayette geçen “ Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. E  ğ er bir daha (ettiklerimize) dönersek,

400 Araf 7/6, Hicr 15/92-93401 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , V, 28402 en-Nisa 4/153, Araf 7/39, et-Tevbe 9/82, 95, Yunus 10/8, Münafikun 63/3403 el-sra 17/15

Page 79: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 79/98

  73

artık belli ki biz zalim insanlarız” sözlerinin son sözleri olduğunu ve Allah’ın bundan

sonra onları konuşturmadığını ifade ediyor.404 

4.5. Müşrikler, Hangi Delil Getirilse Getirilsin man Etmezler

man, bir kişiyi söylediği sözde doğruluğa nisbet etmek ve söylediğini kabul

etmektir.405  manın şer’i manasıyla alakalı çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. man:

“kalbin tasdiki”, “kalbin marifeti olup ve Allah ve peygamberinin haber verdiği

şeyleri tasdik”, “mücerred olarak dilin tasdikidir”, “kalben tasdik, dil ile ikrardır”

şeklinde tarifler yapılmıştır.406 

Kâfirlerin inkâr sebepleriyle alakalı olarak birçok şey zikredilebilir. Bu

sebepler düşünce ve inançta sapmalara yol açabilir. Kur’an inkâr ve küfürden söz

ederken onu her zaman aynı açılardan ele almaz. Aksine her seferinde onu değişik

açılardan ele alır. Böylece insan zihnine onu tüm boyutlarıyla nakşetmeye çalışır.407 

nsanların inkârlarını besleyen ve devam etmesine sebep olan ve hakkı

görmesine engel olan sebepler vardır. Bu sebepleri Kur’an bize açıklıyor. Bunlardan

bir tanesi de cehalettir. Cehaleti sadece ilmin zıddı olarak ele almak doğru değildir.

slam öncesi kullanımı dikkate alanlar cehl, cehalet ve cahiliyeyi ilmin karşıtı olarak

değil, hilmin zıddı olmasını öne çıkarmak suretiyle bir sertlik ve katılığa işaret eden

bir kavram olarak açıklamışlardır.

408

  nanmama sebeplerinden biri olan cehaletianlatan ayetlerden bir tanesi de el-Enam suresinin 111. ayetinde geçiyor. Ayet şöyle:

“E  ğ er biz onlara melekleri indirseydik, ölüler onlarla konu şsaydı ve her   şeyi

kar  şılarına toplasaydık, Allah dilemedikçe, yine de inanmazlardı; fakat onların ço ğ u

bunu bilmiyorlar .”

Mealini verdiğimiz ayette genellikle mealciler zaman hatasına düşmüşlerdir.

Meallerde kullandığımız Diyanet Vakfı Meali de maalesef aynı hataya düşmüş. Bu

ayette verilmesi gereken meal “indirsek”, “konuşsa” değil de “indirseydik”,

konuşsaydı” şeklinde olması daha uygun olur.409

Bu ayet, kâfirlerin kendilerine delilolarak ne getirilse getirilsin iman etmeyeceklerini anlatıyor. Yani onlara melekler de

404 Zemahşeri, el-Ke şşaf , III, 44405 bn Manzur, Lisanü'l-Arab, XIII, 21406 Kılavuz, Ahmed Saim,  man-Küfür Sınırı: Tekfir Meselesi, Marifet Yayınları, stanbul, 1984, s20-24407 Yolcu, Mehmet, Kur’an’da  nkâr Psikolojisi, Çıra Yayınları, stanbul, 2004, s20408 Izutsu, Kur’an’da Dini ve Ahlaki Kavramlar , s52409 Akdemir, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri, s114

Page 80: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 80/98

Page 81: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 81/98

Page 82: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 82/98

  76

bulunup “bu bir iftiradır” demeleri lazım. Tam manasıyla durum ortaya çıkmadan kim

olursa olsun mümin olduktan sonra onun hakkında hüsnü zanda bulunulmalıdır.422 2-

Böyle bir durumda eğer iftirada bulunan kimse dört şahit getirmezse Allah katında

yalancılardandır.423 3- Müminler bir iftirayla karşılaştıklarında hemen inanıp kendileri

de içine girerlerse Allah’ın fazlı ve rahmeti olmazsa onlara dünyada ve ahirette büyükbir azap isabet edebilir. Bu durum bizim için de geçerlidir. Aynı duruma girersek aynı

akıbete uğrarız.424 4- Bir masuma iftira büyük bir hadisedir. Öyle küçümsenecek bir

durum değildir. Sağda solda konuşup bu iftirayı küçümsemek Allah katında büyük bir

günahtır. Böyle bir iftira karşısında müminler susmalı ve kesinlikle ağızların iğrenç

sakızı haline getirmemelidirler.425 5- Böyle bir durum karşısında iftirayı yapana,

söyleyene, yayana karşı “Bu konuda konuşmamız yakışık olmaz. Hâşâ! Bu çok büyük

bir iftiradır” denilmelidir. Müminler bu tür konularda ne söylediklerine dikkat etmeli

ve ağızlarına sahip olmalıdırlar.426 6- Böyle bir duruma düştükten sonra bunun çokbüyük bir hata olduğu bilinip bir daha asla aynı hataya düşülmemelidir.427 7- Sizin

başınıza böyle bir iftira geldiğinde onun sizin hakkınızda şer olduğunu düşünüp

üzülmeyin, o sizin için tam bir hayır olabilir.428 

Fahreddin Razi yukarıda mealini verdiğimiz Nur suresinin 16. ayetiyle alakalı

şöyle diyor: “Bu adap kısmına girer. Yani siz böyle bir şeyi işittiğinizde onun

hakkında konuşmamanız gerekmez miydi? Müminlerin böyle bir şeyden kaçınmaları

birkaç yönden gerekiyor: 1- Akıl ve din böyle bir konu hakkında konuşmamayıgerektiriyor. 2- Böyle bir durum Allah Rasulü’ne eziyet veren bir durumdur. Ona

eziyet vermek de Allah’ın lanetini çeker. Çünkü Allah Teala şöyle diyor: ‘Allah ve

 Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmi ş ve onlar için horlayıcı bir 

azap hazırlamı ştır.’429 3- Böyle bir durum Hz Aişe ve anne-babasına eziyettir. 4- Akıl

böyle bir durumdan uzaklaşmayı gerektirir. Çünkü böyle bir şeyi konuşan kişi eğer

doğruysa sevap veya cezayı hak etmez. Fakat eğer yalansa büyük bir azaba müstehak

olur. 5- Bu bir vakit kaybıdır. Çünkü insana bir şey kazandırmaz. Allah Resulü şöyle

buyuruyor: ‘Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi onu dinin

422 en-Nur 24/12423 en-Nur 24/13424 en-Nur 24/14425 en-Nur 24/15426 en-Nur 24/16427 en-Nur 24/17428 en-Nur 24/11429 el-Ahzab 33/57

Page 83: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 83/98

  77

güzelliğindendir.’ 6- nsanların güzel yönlerini ortaya çıkarmak ve kötülüklerini

örtmek Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmaktır. Çünkü Rasulullah ‘Allah’ın ahlakıyla

ahlaklanınız’ diyor.430 

4.7. Susma Orucu

Oruç, Farsça “ruze” kelimesinin Türkçeleşmiş  şeklidir. Arapça bir masdar

olarak “savm ve sıyam” sözlükte; “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini

tutmak, engellemek, oruç tutmak” demektir. Bir fıkıh terimi olarak ise; oruç tutmaya

ehil kimselerin niyet ederek, ikinci fecirden itibaren güneşin batışına kadar orucu

bozan şeylerden korunmalarıdır. Kısaca oruç, belli bir süreyle, bilinçli olarak yeme,

içme ve cinsel ilişkide uzak durmaktır.431 Müminlere Bakara suresinin 183. ayetiyle

farz kılınmıştır.

Oruç sadece slam’da olan bir ibadet değildir. Bu Hz Âdem’den başlayarak

Peygamberimize (s.a.v.) kadar devam eden bir ibadettir. lk orucun, Âdem (a.s.) ile

başladığı ve her Arabî ayın 13, 14, 15. günleri oruç tutmanın ondan kaldığı

nakledilir.432 

slam’dan önceki dinlerde orucun çeşitleri, milletlerin ve dinlerin değişmesiyle

değişmiş ve onu meydana getiren sebeplerin ve yerlerin çoğalmasıyla da çeşitleri

çoğalmış ve esası kaybolmuştur. Yemek, içmek, cinsi yakınlık, çalışmak ve

konuşmaktan uzak durma, oruçtan sayıldığı gibi, bunların birinden veya bir kısmından

sakınmak da oruçtan sayılmıştır. Bu oruç çeşitlerinin hepsinde esas olan; bedeni ve

ruhu sevdiği bazı zaruri ihtiyaçlardan uzak tutmaktır.433 

slam’dan önce değişik oruç çeşitlerinin olduğunu söyledik. Bunlardan bir

tanesi de sükût orucudur. Bu oruç srailoğulları’ndan koyu dindarların, sabahtan

akşama kadar konuşmaktan sakınmaları şeklindedir. Konuşmaktan sakınmak, belki de

oruç çeşitlerinin en ilgincidir. Aynı zamanda iptidai birçok kabilede yaygındır.

Mesela; Avustralya’nın yerli halkı arasında, kadının kocası öldüğü zaman, uzun bir

430 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIII, 180431 Döndüren, Hamdi, Delilleriyle  slam  lmihali, Erkam Yayınları, stanbul, 2005, s513432 Feyizli, Hasan Tahsin,   slamda ve Di ğ er   nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, Milli Eğitim Gençlikve Spor Bakanlığı, Ankara, 1988, s11433 Feyizli,  slam’da ve Di ğ er   nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, s11

Page 84: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 84/98

Page 85: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 85/98

  79

4.8. Dabbet'ul-Arzın Konuşması

Yeryüzünde yürüyen her şey “dabbe” olarak adlandırılır. Binilen şey demektir.

“Dabbetu’l-Arz”, slam kaynaklarında kıyamet alametlerinden biri olarak

zikredilmektedir. “Yaşlı, yavaş yürüdü” derken “debbe” fiili kullanılır.

442

Hafif biryürüme manasına gelir. Hayvanlar ve haşereler için kullanılır. Bunun yanı sıra içkinin

badene yayılması ve bir çürüklüğün etrafına sirayeti gibi hareketi gözle fark

edilmeyen şeyler için de kullanılır.443  ب ام ا اود   denildiğinde “kavim yavaş 

yavaş düşman üzerine yürüdü” manasına gelir.444 Kelimenin aslında bir yavaşlık var.

Temelde yavaş yavaş sirayet etme, içine girme vardır.

Dabbe’nin çıkışı kıyamet alameti olarak ifade edilmiştir. Hadislerde buna dair

birçok rivayet vardır. Bu rivayetler sahih hadis kaynaklarında “fiten” ve “eşrat-ı saat”

bablarında bulmak mümkündür. Dabbetu’l-Arz için çeşitli şeyler söylenmiştir. Meselabazı kitaplarda başı bulutlara değecek kadar büyük olduğu, dört ayaklı olup, derisinin

kılla kaplı ve iki kanatlı olduğu, başı öküz başına, gözü domuz gözüne, kulağı

filkulağına, göğsü aslan göğsüne, rengi pars rengine, kuyruğu koç kuyruğuna, böğrü

inek böğrüne, ayağı deve ayağına benzediği bildirilmiştir. Çıkarken yanında Musa’nın

asası ve Süleyman’ın mührü olacak ve bu asayla mümin ve kâfirleri damgalayacak,

bundan sonra mümin ve kâfir birbirlerinden fark edilecek.445 Müminleri beyaz bir

nokta ile damgalayacak ve müminlerin yüzü bembeyaz olacak, kâfirlerin yüzünü

siyah bir nokta ile damgalayacak ve bu kâfirler simsiyah olacak.446 Bu yapılantasvirlere göre “dabbe” acayip bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hadislerde geçen

bu tasvirlerin zahiri manasıyla yola çıktığımızda Yunan tanrılarına benzeyen, insan

hayvan karışımı acayip bir varlıkla karşılaşırız. Fakat bu dünya imtihan dünyası

olduğuna göre, tarif edildiği şekliyle bir hayvanın ortaya çıkması imtihan sırrını

ortadan kaldırır. nsanları imana zorlar.447 Razi de “dabbe” ile alakalı rivayetleri

verdikten sonra şunları söylüyor: “Bilmiş ol ki, Kur’an’ı Kerim’de yukarıda anlatılan

hususlardan herhangi birisine delalet eden bir şey yoktur. Bu hususlarla ilgili

442 Cevheri, es-Sıhah, I, 124443 sfehanî, el-Müfredât , s306444 Ferahidi, Tertibu Kitâbi'l-Ayn, , s252445 bn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, VI, 214446 Ezheri, Tehzibü'l-Luga, X, 264447 Mutlu, smail, Bediüzzaman’ın Yorumları I  şı ğ ında Kıyamet Alametleri, Mutlu Yayıncılık, stanbul,1999, s250

Page 86: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 86/98

  80

Resulullah tarafından buyrulduğu sabit olan sahih hadis varsa, kabul edilir. Aksi

takdirde bu sözlere iltifat edilmez.”448 

Dabbetu’l-Arz Kur’an’da sadece bir ayette geçmektedir. O da Neml suresi 82.

ayetidir. Meali şöyle: “Kendilerine söylenmi ş olan ba şlarına geldi ğ i zaman, yerden

bir çesit hayvan çıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıkların söyler .” Elmalılı Hamdi Yazır bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Debb

ve Debib: Hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlarda ve çoğunlukla

haşerelerde, yani böceklerde kullanılır. çkinin vücuda yayılması ve bir çürüklüğün

etrafına bulaşması gibi, hareketi gözle tesbit olunamayan şeylerde de kullanılır.

‘Dabbe’ kelimesi de bundan fail olmak üzere asıl lügatte ‘mâyedübbü’, yani

debbeden, hafif yürüyen, debelenen demek olur. Ve şu halde tren, otomobil, bisiklet

gibi otomatik şeylere de, lügatın aslına göre ‘dâbbe’ demek uygun olabilecekse de dil

de kullanılışı hayvanlara mahsustur. Hatta örfte dört ayaklı hayvanlarda ve onlariçinde özellikle atta daha çok kullanılmıştır. Bununla beraber ‘Allah, her hayvanı

sudan yarattı. şte bunlardan kimi karnı üstünde sürünen, kimi iki ayağı üstünde yürür,

kimi dört ayaküstünde yürür’449 ayetinden anlaşılacağı üzere her hayvan hakkında

kullanılır. Hayvan kelimesi ile eşanlamlı gibidir. ‘Yeryüzünde yürüyen her canlının

rızkı, yalnızca Allah'a aittir’450 ayetinden anlaşılan da budur. Bundan dolayı hayvan

gibi insan için de kullanılır. Bu ayette “dâbbe” diye nekre (belirsiz isim) olarak

geldiğinden bunun bildiğimiz dâbbelerden bambaşka bir dâbbe olması akla gelir.

“Onlarla konuşan dâbbe” terkibinde açıkça belirtilen bunun konuşan bir hayvan, yani

insan olmasıdır. Tefsirler de bu iki nokta etrafında dolaşmaktadır.

Râgıb, Müfredat’ında bu konudaki görüşleri şöylece özetlemiştir: Neml

suresinin 82. ayetinde denildi ki: “Dâbbe, tanıdığımızın aksine bir hayvandır ki,

çıkması kıyamet vaktine mahsustur” Bir de denildi ki: “Bununla cehalet ve

bilgisizlikte hayvanlar gibi olan en şerli kimseler kasdolunmuştur.” Bu takdirde dâbbe

bütün debelenen yaratıkların ismi olarak ifade edilmiş olur. “Hain” kelimesinin

cemisi, “haine” gibi. Kâdı Beydâvî ve bazı hadisçiler bunu “cessâse” casuslar olarak

göstermişlerdir ki, bir hadiste haber verildiğine göre, cessâse, Deccal için haberler

araştırıp toplayan casus demektir.

448 er-Razi, et-Tefsirü'l-Kebir , XXIV, 218449 Nûr 24/45450 Hûd 11/6

Page 87: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 87/98

  81

Ebü’s-Suud da diyor ki: Bu dâbbe, casustur. Bundan cins isim söylenip, bir de

tefhim (büyüklüğüne işaret) tenviniyle bilinmezliğinin tekid edilmesi, şanının

garipliğine ve özelliğinin, davranışının açıklamadan uzak olduğuna delalet eder.

Bundan dolayı hadiste bildirilen bazı garip rivayetleri kaydettikten sonra, şunu da

ilave ediyor: Hz. Ali'den naklolundu: Kuyruğu olan bir dâbbe değil, sakalı olan birdâbbedir, demiş bir erkek olduğuna işaret etmiştir. Fakat meşhur olan bir dâbbe

olmasıdır. Şüphesiz Kur’ân’da denildiği için bir dâbbedir. Fakat erkek bir dâbbedir.

“Onlara söyleyen dâbbe” denilmesi ise, bunun bir insan olmasını belirtmek için açık

bir delildir. Burada söze mecazî bir mânâ vermek veya fiilini “söylemek” mânâsına

değil de cerh (yaralama) mânâsına konuşma ile yorumlamak, açık beyanın zıddınadır.

Garib rivayetler ile Kur’ân’ı açık manasından çıkarmak yakin ilmine zarar

vermektir.”451 

Günümüzde Dabbetu’l-Arz ile alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Ayetlere vehadislere dayanarak çeşitli çıkarımlar yapılmıştır. Bunları şöyle kısa ve öz bir şekilde

sıralayabiliriz:

Harun Yahya’ya göre Dabbetü’l-Arz televizyondur. Çünkü Dabbetü’l-Arz’ın

vasfının anlatıldığı ayette “onlara söyler” ifadesi vardır. Televizyon da bütün insanlığa

hitap eden, adeta onlarla konuşan bir alettir. Bir de televizyon, bütün parçalarıyla

yerden çıkma yani yeryüzündeki elementlerden oluşan bir aygıttır. Bu da ayetin

manasına uygundur.452 Bu şekilde yapılan bir yorum ayetin zahirine uzak

görünmektedir. Çünkü Dabbetu’l-Arz Allah’ın bir ayeti ve insanları hizaya getiren bir

delil olacaktır. Televizyon Dabbetü’l-Arz’ın bu vasfına aykırı görünmektedir. nsanlar

televizyonla değil hizaya gelmeleri, en azından Allah’ın varlığını hatırlamaları, belki

daha da çok Allah’ı unutmuşlar ve küfran-ı nimetlerini artırmışlardır.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk Dabbetü’l-Arz’ın Stephan Hawking olduğunu

söylüyor. Ona göre Dabbetü’l-Arz çıkmıştır. Konuşan bir varlıktır. Kendisi insan olup

fakat normal bir insan değildir. nsanların normal olarak gösterdikleri bedeni

fonksiyonları gösteremiyor. O; beyni, bilgisi ve ruhuyla öne çıkan bir varlıktır.

Kur’an’ın verileriyle bilim dünyasından yükselen uyarıları birlikte düşünenler

Dabbetü’l-Arz’ı çıkarırlar. O kişi de Stephan Hawking’dir.453 Öztürk, bu konudaki

451 Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VI, 160452 Yahya, Harun, Ahir Zaman ve Dabbetü’l-Arz, Kültür Yayıncılık, stanbul, 2001, s105453 Öztürk, Yaşar Nuri, Cevap Veriyorum, Gerçek Dini Arayanlarla Ba ş Ba şa, 2. bs. Yeni Boyut,stanbul, 2001, s137

Page 88: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 88/98

  82

hadislere itimat etmeyip sadece Kur’an’ın tarifinden yola çıkarak bu sonuca varıyor

ve bu bulgusunun Kur’an’ın tarifine tıpatıp uyduğunu iddia ediyor.454 

Said Nursi’ye göre nasıl ki Firavun kavmine çekirge ve bit belaları ve Kâbe’yi

tahrif etmek isteyen Ebrehe’ye Ebabil kuşları musallat olmuş; aynı şekilde Süfyan’ın

ve deccallerin fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana, Yecüc ve Mecüc’ünanarşistliğiyle fesada, dinsizliğe, küfre düşen insanların akıllarını başlarına getirmek

için yerden bir hayvan çıkacak ve onları yerle bir edecek. O dabbe bir nevidir. Bir

şahıs olsa herkese yetişemez. Belki Hz Süleyman’ın asasını kemirip yiyen bir kurtçuk

gibi ağaç kurdu olabilir. Bu kurtçuk insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek,

insanın cisminde dişinden tırnağa kadar yerleşecek. Müminler iman bereketiyle

kurtulacaklardır.455 

Said Nursi’nin bu yorumuna dayanarak Dabbetü’l-Arz’ın aids virüsü olduğunu

söyleyenler var.456 Bilindiği gibi aids virüsü ilk olarak 1971 yılında Zaire’de birmaymun ile ilişkide bulunan bir yerlinin aracılığıyla bulaşıcı nitelik kazandığı

belirlenmiştir. Özellikle ahlaki çöküntüye maruz kalan bölgelerde yaygın olan aids

virüsü insan mekanizmasını felç eden bir yapıya sahiptir. Halsizlik, bitkinlik, kilo

kaybı, lenf bezlerinde şişme, akciğer ve solunum yolları hastalıkları ve mahrem

bölgelerde kendini gösteriyor. Tam bir çözümü bulunabilmiş değil. Özellikle ahlaki

olmayan ilişkiler ve fuhuş bu hastalığa yakalanma riskini çok artırıyor.457 

Kur’an’ı Kerim’de geçen Dabbet’ül-Arz’ın mahiyetinin net olmadığını vehadislerde de özellikle kütübü sittede buna dair geniş bir malumatın olmadığını

görüyoruz. Bu bilgi eksikliği farklı yorumlara yol açıyor. Günümüz insanın da bundan

etkilendiğini görüyoruz. Bu etkilenme sinemaya yansımış ve dabbe konusu sinemaya

aktarılmıştır. Çekilen filme göre dabbe, internet yoluyla yayılan bir virüstür. Filmin

çıkış noktası da Neml suresinin 82. ayetidir.458 

Dabbetü’l-Arz’ın ortaya çıkış zamanıyla alakalı çeşitli şeyler söylenmiştir.

Buna göre Dabbetü’l-Arz Kur’an’da “kâfirlere vaad edilen azabın vaki olacağı zamanyerden çıkacağı ve onlarla konuşacağı (veya onları yaralayacağı)” dışında herhangi

bir tasvir bulunmamaktadır. Devam eden ayette ise “bu günde yalancıların

454Öztürk, a.g. s135455 Nursi, Bediüzzaman Said (1380/1960), Ş ualar , Sözler Yayınevi, stanbul, t.y., s427456 Mutlu, Bediüzzaman’ın Yorumları I  şı ğ ında Kıyamet Alametleri, s251457 Yahya, Harun, Aids Kur’an’da Bahsi Geçen Dabbet-ül Arz mı? Ferşat Yayınevi, stanbul, 1987, s11458 Zaman Gazetesi, 9 Şubat 2006

Page 89: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 89/98

  83

haşredileceği” ifade edilmektedir. Kur’an’ın ayetlerinden azabın vuku bulacağı zaman

ile haşr günü arasında irtibatın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu da Dabbetü’l-Arz’ın

kıyametin vukuundan önce ortaya çıkacak bir alamet değil, kıyametin vukuu ile

ortaya çıkacak bir olay oluğunu gösterir.459 

Sonuç olarak bütün bu söylenenler birer yorumdur. Bununla alakalı kesin bir

şey söylemek mümkün değildir. Çünkü Kur’an’da bir takım vasıfları verilmekle

birlikte kesin bir şey ifade edilmiyor. Bu tür konularda söylenecek en güzel şey ayet

ve hadisleri yorumladıktan sonra “Allah ve resulü en iyi bilir” diyerek bitirmektir.

Nitekim ulema hep böyle yapmıştır.

SONUÇ

459 Topaloğlu, Bekir, Yusuf Şevki Yavuz, lyas Çelebi,   slam’da  nanç Esasları, Marmara Üniversitesilahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1998, s283

Page 90: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 90/98

  84

nsanların en temel özelliği konuşma vasfıdır. Diğer varlıklardan temel ayırım

noktası konuşma özelliğine sahip olmasıdır. Ayrıca konuşma, insanın sahip olduğu en

büyük nimetlerden biridir.

Kelam Allah’ın bir vasfı olduğu gibi aynı zamanda bir tebliğ aracıdır. Bütün

peygamberler kendilerine verilen ilahi vahyi tam manasıyla, noksansız bir şekildetebliğ etmişlerdir. Zaten peygamberlerin sıfatlarından olan ismet sıfatının tebliğde

yani kendilerine indirilen ilahi vahyi eksiksiz tebliğ ettiklerinde ittifak vardır.

Kur’an’da “kelime” çok değişik manalarda kullanılmıştır. Müştaklarıyla

birlikte baktığımızda perspektifin genişlediğini görürüz. Çünkü Hz sa’dan insanların

bir haber duyduklarında takınacakları tavra varana kadar geniş bir kullanımının

olduğunu görüyoruz. Ayrıca Dabbetü’l-Arz’dan Hz Âdem’in öğrendiği kelimelere

varana kadar bir kullanım zenginliğinin olduğunu söylemek mümkündür. Kelimenin

Allah’a nisbet edilmesi halinde çeşitli anlamlara geldiğini görüyoruz. Allah’ınkelimesinin tam oluşu, Allah’ın hakkı kendi kelimeleriyle ortaya koyması,

kelimetullahın yüce oluşu, Allah’ın va’di, nusreti ve takdiri, Allah’ın hükmünün

değişmemesi, kelimetullahın Hz sa oluşu ve Allah’ın kelimelerinin tükenmemesi,

sınırının olmaması gibi manalarda kullanılmaktadır. Bunlar isim tamlaması olarak

kullanımlarıdır. Bu kelimenin Allah’a izafe edilmesi durumunda kazandığı

manalardır. Ayrıca isim tamlaması olarak kullanımında azap, takva ve küfür

kelimeleri gibi kullanımları vardır.

Kelime yalın halde kullanıldığında Hz brahim’in tabi tutulduğu imtihanlar,

Hz Âdem’in tevbe için kullandığı birer vasıta, ahirette kâfirlerin pişmanlıklarının bir

fayda vermemesi ve Allah’ın kelamının tahrif edilmesi gibi manalarda

kullanılmaktadır.

Sıfat tamlaması olarak kullanıldığı durumlarda iki şekilde kullanıldığını

görüyoruz. Kelime-i Tayyibe ve kelime-i habise şeklinde iki kullanımı vardır. Bu iki

kullanımla alakalı çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kelime-i tayyibenin, “Kelime-i şehadet

ve kelime-i tevhid, iman” olduğu söylenmiştir. Kelime-i habise ise “küfür” veya kötü

olan her şey olduğu söylenmiştir. Bu kullanım kâfir içindir. Kâfirin dünyada geçerli

bir ameli, ahirette de yüce tutulacak bir durumu yoktur.

Kur’an’da kelimenin dördüncü bir kullanım şekli ise fiil olarak kullanımıdır.

Bu şekilde kullanımı Allah’ın Hz Musa ile olan mükâlemesi, kıyamette azaların kişi

aleyhine şahitlikte bulunması, vahyin geliş şekilleri, Allah’ın kıyamette mükâlemede

bulunmayacağı veya zecr ile mükâlemede bulunacağı kimseler, müşriklerin hangi

Page 91: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 91/98

  85

delil getirilse de getirilsin inanmayacakları, bir iftira karşısında mümin tavrı, duruşu,

susma orucu ve Dabbetü’l-Arz’ın konuşması gibi manalarda kullanılmaktadır.

Konulu Tefsir Metoduna uygun olarak incelediğimiz bu konu Kur’an’da

zengin bir kullanıma sahiptir. Konumuzla ilgili olan bazı başlıklar tek başlarına

tezlere konu olmuştur. Mesela “Kur’an’da Azap Kavramı” ve “Kur’an’da TakvaKavramı” gibi konular. Biz ayrıntıları o tezlere bırakarak sadece bizim konumuzla

ilgili kısımları verdik.

Kelimenin kullanımında tartışmaların meydana geldiğini görmekteyiz.

Halku’l-Kur’an tartışmaları da bir manada bu kelimenin farklı anlaşılmasından

kaynaklanmıştır. Bu konu ehl-i sünnet ulemasıyla mutezile âlimleri arasında şiddetli

tartışmalara sebep olmuştur. Ahmet bn Hanbel gibi mezhep sahibi âlimlerin hapislere

girmelerine sebep olmuştur. Ayrıca Hıristiyanlar kelimenin Kur’an’daki

kullanımlarından yola çıkarak Hz sa’nın ulûhiyetine delil getirmeye çalışmışlardır.

KAYNAKÇA

Acluni, Ebü'l-Fida smail b. Muhammed (1162/1749), Ke ş fü'l-Hafa ve Müzilü'l-  lbas

Page 92: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 92/98

  86

 Amma  ştehere mine'l-Ehadis Ala Elsineti’n-Nas, 2. bs. Daru hyai't-Türasi'l-

Arabi, Beyrut, 1932. 

Afifi, Ebü'l-A'la, Muhyiddin  bnü'l-Arabi'nin Tasavvuf Felsefesi, (trc. Mehmet Dağ),

Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi, Ankara, 1975.

Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed eş-Şeybani (241/855), el- Müsned , I-VI, Çağrı Yayınları, stanbul, 1982.

Akdemir, Salih, Cumhuriyet Dönemi Kur'an Tercümeleri: Ele ştirel Bir Yakla şım,

Akid Yayıncılık, Ankara, 1989.

Alusi, Ebü's-Sena Şehabeddin Mahmud b. Abdullah (1270/1854), Ruhü'l-Meani fî 

tefsiri'l- Kur'ani'l-Azim, I-XXX, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y.

A’reci, Settar Cebr Hammud, el-Vahy ve Delaletuhu fî’l-Kur’ani’l-Kerim ve’l-fikri’l-

  slami Darü’l-Kütübi’l-lmiyye, Beyrut, 2001.

Aslan, Abdülgaffar Kur’an’da Vahiy, Ankara Okulu Yayınları, Ankara,2000.Buhari, Ebu Abdullah Muhammed b. smail (256/870), Sahih-i Buhari ve Tercemesi,

(trc. Mehmed Sofuoğlu), I-XV, Ötüken Neşriyat, stanbul, 1988.

Bulaç, Ali, “Medine Vesikası”, Yeni Ümit Dergisi, zmir, Nisan, 2005, sayı:68

Candan, Abdülcelil, Kur’an Tefsirinde Sapma ve Nedenleri, (tefsire sokulan bid’at 

hurafe ve tahrifat), Denge Yayınları, stanbul, 2000. 

Cerrahoğlu, smail, Tefsir Usulü, 9. bs. Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993.

Cevheri, Ebû Nasr smail b. Hammad el-Farabi (400/1009), es-Sıhah Taci'l-Luga ve

Sıhahü'l-  Arabiyye : Mukaddimetü’s-Sıhah, (’dad: Ahmed Abdülgafur Atar),

I-VI, 4. bs. Darü'l-lm li'l-Melayin, Beyrut, 1990. 

el-Cevziyye, bn Kayyim (751/1350), el-Emsal fi'l-Kur'ani'l-Kerim, (thk. Said

Muhammed Nemr Hatib) 2. bs. Darü'l-Ma'rife, Beyrut, 1983.

Cilacı, Osman, Genel Hatlarıyla Dinler Tarihi, Mimoza Yayınları, Konya, 1994.

Cürcani, Ebü'l-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali (816/1413), et-Ta'rifat ,

(thk. Abdurrahman Umeyre), Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1987.

Cüveyni, Ebü'l-Meali mamü'l-Harameyn Rükneddin Abdülmelik (478/1085), Ş ifaü'l-

Galil fî Beyani ma Vakaa fi't-Tevrat ve'l-  ncil Mine’l-Tebdil, (thk. Ahmed

Hicazi Sekka), Mektebetü'l-Külliyyati'l-Ezher, Kahire, 1979.

Damegani, Ebû Abdullah Hüseyin b. Muhammed, el-Vücuh ve'n-Nezair li-Elfazi

Kitâbillahi'l-Aziz, Vezaretü'l-Evkaf, Kahire, I-II, 1992/1412.

Döndüren, Hamdi, Delilleriyle  slam  lmihali, Erkam Yayınları, stanbul, 2005.

Page 93: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 93/98

  87

Dugeym, Semih, Mevsuatu Mustalahati’l-  mam Fahreddin er-Razi, Mektebetu

Lübnan, Beyrut, 2001.

Ebû Vendi, Riyaz,  sa ve Meryem Fi'l-Kur'an ve't-Tefasir, Darü'ş-Şuruk,

Amman, 1996.

Emiri, Ahmed el-Berk,  brahim Aleyhisselam ve Da'vetuhu fi'l-Kur'ani'l-Kerim,Darü'l- Menar, Cidde, 1986.

Erdem, Mustafa, Hazreti Âdem,  lk insan, Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara, 1993

Ezheri, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevi (370/980), Tehzibü'l-

 Luga, (tahkik Abdullah Derviş), I-XV, ed-Darü’l-Mısriyye li’t-Te’lif ve’t-

Tercüme, Kahire, t.y.

Fakihani, Ebû Hafs Taceddin Ömer b. Ali b. Salim (734/1334), el-Gayetü'l-Kusva

  fi'l-Kelami Ala Ayati't-Takva, (thk. Muhammed Yahya Beydak),

Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut, 1995/1415.Ferahidi, Ebû Abdurrahman Halil b. Ahmed B.Amr i Halil b. Ahmed (175/791), 

Tertibu Kitâbi'l-Ayn, (haz. Muhammed Hasan Bükai), Müessesetü'n-Neşri'l-

slami, Kum, 1994.

el-Ferra, Ebû Zekeriyya Yahya b. Ziyad b. Abdullah ed-Deylemi (207/822), Meani’l-

Kur’an, I-III, 2. bs. Alemü'l-Kütüb, Beyrut, 1980.

Feyizli, Hasan Tahsin,  slamda ve Di ğ er   nanç Sistemlerinde Oruç, Kurban, Milli

Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ankara, 1988.

Firuzabadi, Ebü't-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed

(817/1415), el- Kamusü'l-Muhit, Müessesetü'r-Risâle, Beyrut, 1986. 

Gölcük, Şerafeddin, Süleyman Toprak, Kelam, 3. bs. Tekin Kitabevi, Konya, 1996.

Güngör, Mevlut, Kur'an Ara ştırmaları, Kur’an Kitaplığı, I-II, stanbul, 1995.

Halidi, Salah Abdülfettah, e ş-Ş ahsiyetü'l-Yahudiyye min Hilali'l-Kur'an, Darü'l-

Kalem, Dımaşk, 1987.

Hamidullah, Muhammed (2002), Kur'an-ı Kerim Tarihi, Özellikleri, Tedvini, Türkçe

ve Batı Dillerine Yapılan Tercümeleri, (trc. Salih Tuğ), Marmara Üniversitesi

lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1993. 

  slam Peygamberi: Hayatı ve Faaliyeti, (çev. Salih Tuğ), 6. bs. rfan Yayınevi,

stanbul, 2003.

Harman, Ömer Faruk, “Hz brahim”  .A, XXI.

“sa”,   A, XXII.

Hilalî, Selim b. d, Nasr, Muhammed b. Musa Al-i, el-  stiab fî Beyani’l-Esbab, Daru

Page 94: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 94/98

  88

bnü’l- Cevzi, Demmam, 1425.

Huli, Emin (1895-1966), Kur’an Tefsirinde Yeni Bir Metod , (trc. Mevlüt Güngör),

Kur’an Kitaplığı, stanbul, 1995.

Izutsu, Toshihiko, Kur'anda Dini ve Ahlaki Kavramlar, (trc. Selahattin Ayaz) 2. bs.

Pınar Yayınları, stanbul, 1991.Kur'an'da Allah ve   nsan, (trc. Süleyman Ateş) Ankara Üniversitesi lahiyat

Fakültesi, Ankara, 1975.

bn Akil, Ebû Muhammed Bahaeddin Abdullah b. Abdurrahman (769/1367), Ş erhu

  bn Akil, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, t.y.

bn Aşur, Muhammed Tahir b. Muhammed b. Muhammed et-Tunusi (1394/1973),

Tefsirü’t- Tahrir ve't Tenvir , I-XV, y.y. t.y. 

bnü'l-Esir, Ebü'l-Hasan zzeddin Ali b. Muhammed b. Abdülkerim (630/1233), el-

Kamil  fi't-Tarih, I-XIII, Daru Beyrut, Beyrut, 1992. bn Faris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed b. Faris b. Zekeriyya (395/1004), Mücmelü'l-Luga,

(thk. Abdülmuhsin Sultan), I-II, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1984.

bn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed (808/1406),

 Mukaddime, (haz. Süleyman Uludağ), I-II, Dergâh Yayınları, stanbul, 1983.

bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yusuf en-Nahvi (761/1360),

Katrü’n-  Neda ve Bellü’s-Sada, el-Mektebetü'l-Asriyye, Beyrut, t.y. 

bn Hişam, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik (213/828), es-Siretü'n-

 Nebeviyye, (thk. Süheyl Zekkar; şrh. Vezir el-Magribi), I-II, Darü'l-Fikr,

Beyrut, 1992.

bn Kesir, Ebü’l-Fida madüddin smail b. Ömer (774/1373), Tefsirü’l-Kur’ani’l-

 Azim, (thk. Sami b. Muhammed es-Selame), I-VIII, Daru Tayyibe, Riyad,

1997/1418.

bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, Tefsiru Garibi'l-Kur'an,

(276/889), (thk. es-Seyyid Ahmed Abbas Sakr), Darü'l-Kütübi'l-lmiyye,

Beyrut,1978/1398.

bn Manzur, Ebü'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensari (711/1311),

 Lisanü'l-Arab, I-XV, Daru Sadır, Beyrut, t.y.

bn Sina, Ebû Ali Hüseyin b. Abdullah b. Ali Belhi (28/1037), en-Necat fi'l-

  Hikmeti'l- Mantıkiyye ve't-Tabiiyye ve'l-  lahiyye, (tahkik Muhyiddin Sabri

Kürdi) 2. bs. Matbaatü's-Saade, Kahire, 1938/1357.

Page 95: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 95/98

  89

brahim, Muhammed smail, Mu’cemü’l-Elfaz ve’l-A’lamil-Kur’aniyye, Darü'l-

Fikri'l-Arabi, Kahire, t.y.

el-sfahani, Ebü'l-Kasım Hüseyin b. Muhammed b. Mufaddal Ragıb (502/1108),

 Müfredatu elfazi’l-Kur’an, (thk. Safvan Adnan Davudi), 3. bs. Darü’l-Kalem,

Dımaşk; Darü’ş-Şamiyye, Beyrut, 2002/1423.Kadi yaz, Ebü'l-Fazl yaz b. Musa b. yaz el-Yahsubi, Ş ifa-i Ş erif , (544/1149), (trc.

Suat Cebeci), I-II, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1992.

Kara, Necati, Kur'an'a Göre Hazreti Musa, Firavun ve Yahudiler, 2. bs. Seha

Neşriyat, stanbul, 1991.

Karaman, Hayreddin, Dinler Arası Diyalog Nedir ?, Ufuk Yayınları, stanbul, 2005

el-Kari, Ebü'l-Hasan Nureddin Ali b. Sultan Muhammed Ali (1014/1606), Ş erhu Ş ifa-

i Ş erif , I-II, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, t.y.

Kaşani, Kemaleddin Abdürrezzak b. Ebü’l-Ganaim Muhammed (730/1329) Istılahatü's-  Sufiyye, (thk. Muhammed Kemal brahim Cafer), el-Hey'etü'l-

Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1981. 

  Letaifü’l-A’lam fî  şarati Ehli’l-Elham, (tashih Mecid Hadizade), Merkez-i

Neşr-i Miras-ı Mektub[Miras-ı Mektub], Tahran, 2000.

Kılavuz, Ahmed Saim,  man-Küfür Sınırı: Tekfir Meselesi, Marifet Yayınları,

stanbul, 1984.

el-Kurtubi, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensari (671/1273), el-Cami li

 Ahkami’l-  Kur’an, (i’tina ve tashih Hişam Semir el-Buhari), I-XII, Daru

Alemü’l-Kütüb, Riyad, 2003/1423.

Ma’luf, Luvis b. Nikola el-Ma'luf el-Yesui, el-Müncid fi'l-Luga ve'l-A'lam, 27. bs.

Darü'l-Maşrık, Beyrut, 1986.

Maverdi, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habib (450/1058), en-Nüket ve'l-Uyun

Tefsiri'l-  Maverdi, (racaahu es-Seyyid b. Abdülmaksud b. Abdürrahim), I-VI,

Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1992. 

Meydanî, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed b. Ahmed en-Nisaburi (518/1124),

 Mecmaü'l-  Emsal, (thk. Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, sa El-Babi El-

Halebi), I-IV, Kahire, 1979.

Mukatil, Ebü'l-Hasan b. Süleyman b. Beşir Mukatil b. Süleyman (150/767), Tefsiru

 Mukatil b. Süleyman, (tahkik Abdullah Mahmud Şehhate), I-V, el-Hey'etü'l-

Mısriyyetü'l-Amme li’l-Kitâb, Kahire, 1979.

Page 96: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 96/98

  90

Müslim, Ebü'l-Hüseyin el-Kuşeyri en-Nisaburi b. el-Haccac (261/875), Sahihi

 Müslim, (neşr. Muhammed Fuad Abdülbaki), I-V, El-Mektebetü'l-slamiyye,

stanbul, t.y.

Nesai, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. Şuayb (303/915), Sünenü'l-Kübra, (thk.

Abdülgaffar Süleyman Bündari, Seyyid Kesrevi Hasan), I-VI, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1991.

Nesefi, Ebü'l-Berekat Hafızüddin Abdullah b. Ahmed b. Mahmud (710/1310),

Tefsirü’n- Nesefi, Medarikü’t-Tenzil ve Hakaiki’t-Te’vil, (racaahu ve zabtuhu

ve eşrefe aleyh brahim Muhammed Ramazan), Darü’l- Kalem, I-III, Beyrut,

1989.

Nursi, Bediüzzaman Said (1380/1960), Ş ualar , Sözler Yayınevi, stanbul, t.y.

Özsoy, Ömer, Kur’an’ın Metinle şme Tarihi, lahiyat, Ankara, 2002.

Öztürk, Yaşar Nuri, Kur'an'ın Temel Kavramları, 5. bs. Yeni Boyut Yayınları,stanbul, 1995.

Cevap Veriyorum, Gerçek Dini Arayanlarla Ba ş Ba şa [Bütün eserleri; 32], 2.

bs. Yeni Boyut, stanbul, 2001.

er-Razi, Ebû Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin (606/1209), et-

Tefsirü'l-  Kebir (Mefatihü'l-Gayb), I-XXXII, Daru hyai't-Türasi'l-Arabi,

Beyrut, 1934. 

Reşid Rıza, Muhammed (354/1935), Tefsirü'l-Kur'ani'l-Hakim, I-XII, 4. bs. y.y.

Darü'l- Menar, 1954.

Semerkandi, Ebü'l-Leys mamülhüda Nasr b. Muhammed b. Ahmed (373/983),

Tefsirü's- Semerkandi, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1993. 

Sinanoğlu, Mustafa, “Kelime” ,   A, XXV.

Mustafa, “Küfür”,  .A, XXVI.

Suyuti, Ebü'l-Fazl Celaleddin Abdurrahman b. Ebî Bekr (911/1505), el-  tkan fî 

Ulumi'l- Kur'an, I-II, Darü'l-Kütübi'l-lmiyye, Beyrut, 1987.

Süleyman, Semir, Hitabu’l-Kelime fil-Kur’an, Tahran, 1979.

Şevkani, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlani (1250/1834),

Fethül- Kadir: el-Cami’ Beyne Fenni er-Rivaye ve’d-Diraye, I-V, Darü’l-Fikr,

Beyrut, 1983/1403.

Şimşek, M. Said, Günümüz Tefsir Problemleri, Esra Yayınları, Konya, 1997.

et-Taberi, Ebû Cafer bn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid (310/923), Tefsirü't-

Page 97: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 97/98

  91

Taberi, (thk. Mahmud Muhammed Şakir, Ahmed Muhammed Şakir), I-XVI,

2. bs. Darü'l-Maarif, Kahire, 1969.

Tabersi, Ebû Ali Eminüddin Fazl b. Hasan b. Fazl (548/1153),  Mecmaü'l-Beyan fî 

Tefsiri'l- Kur'an, I-V, Müessesetü'l-'lam Li'l-Matbua, Beyrut, 1995/1415. 

Tekin, Ahmet, Türk’ü Hıristiyanla ştırma,  slam’ı Tasfiye Ta şeronlarına, Diyalogculara Kur’an Dersi, stanbul, Kelam Yayınları, 2006.

Topaloğlu, Bekir, Yusuf Şevki Yavuz, lyas Çelebi,  slam’da  nanç Esasları,

Marmara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Vakfı (FAV), stanbul, 1998.

Tirmizi, Ebû sa Muhamed b. sa b. Sevre es_Sülemi (279/892), el-Camiü’l-Kebir ,

(thk. Beşşar Avvad Ma’ruf), I-VI, 2. bs. Darü’l-Garbi’l-slami, Beyrut, 1998.

Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlü ğ ü, Marifet Yayınları, stanbul, 1991.

Ünal, Ali, Kur'an'da Temel Kavramlar , 2. bs. Beyan Yayınları, stanbul, 1990.

Wensinck, Arent Jean (1358/1939), el-Mu'cemü'l-Müfehres li-Elfazi'l-Hadisi'n- Nebevi (Concordance et   ndices de la Tradition Musulmane), I-VII, E. J. Brill,

Leiden, 1967.

Vahidi, Ebü'l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed en-Nisaburi (468/1075), Esbabü'n-

 Nüzul, (thr. Asım b. Abdülmuhs Hamidan), Müessesetü'r-Reyyan, Beyrut,

1991.

Yahya, Harun, Ahir Zaman ve Dabbetü’l-Arz, Kültür Yayıncılık, stanbul, 2001.

  Aids Kur’an’da Bahsi Geçen Dabbet-ül Arz mı? Ferşat Yayınevi, stanbul,

1987.

Yavuz, Yusuf Şevki,  .A, “Azab”, IV.

“Halku’l-Kur’an” ,   A, XV.

“Kelam” ,    A, XXV.

Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi (1361/1942), Hak Dini Kur'an Dili, (sdl. smail

Karaçam, Emin Işık), I-X, Feza Gazetecilik, stanbul, t.y.

Yolcu, Mehmet, Kur’an’da  nkâr Psikolojisi, Çıra Yayınları, stanbul, 2004.

Zebidi, Ebü'l-Feyz Murtaza Muhammed b. Muhammed b. Muhammed (1205/1790),

Tacü'l-    Arus min Cevahiri'l-Kamus, I-X, Matbaatü'l-Hayriyye, Kahire,

1888/1306.

Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed (538/1144), el-

Page 98: Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

8/3/2019 Kuran'da Kelime Kavrami the Conception of the Kelime in the Koran

http://slidepdf.com/reader/full/kuranda-kelime-kavrami-the-conception-of-the-kelime-in-the-koran 98/98

Ke şşaf An Hakaiki't-Tenzil ve Uyunü'l-Ekavil Fî Vücuhi't-Te’vil, I-IV, Beyrut,

Darü'l-Fikr, 1977/1397.

el-Faik fî Garibi'l-Hadis,  (thk. Muhammed Ebü'l-Fazl brahim, Ali

Muhammed Becavi), I-IV, 2. bs. sa El-Babi El-Halebi, Kahire,1971.

Zaman Gazetesi, 9 Şubat 2006.