Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HADİS DERSLERİ
Esselamu Aleykum ve Rahmetullah Eûzübillâhimine’ş-şeytâni’r-racim Bismillâhirrahmânirrahim.
Vesselatu Vesselamu ala Resuluna Muhammedin Seyyidel evvelin vel ahirin. Medet Ya Resulullah, Medet ya Sadat-ı Ashab-ı Resulullah,
Medet ya Meşayihina, Şeyh Muhammed Nazım el Hakkani, destur.
Gale Resulullah(s.a.v.) Efendimiz (s.a.v) Hadis-i Şerif’inde buyuruyor:
ALLAH’IN YARDIMI
“Dünya kurulduğundan kıyamete kadar, ne zaman iki saf savaş meydanında
karşılaştı ise, mutlaka Rahman’ın yed-i kudreti bir tarafta bulunmuştur. Kuluna yardım
etmek istediği zaman, kudret eliyle işaret eder, göz açıp yumana kadar düşman taraf
hezimete uğrar.” :
Allah’ın kulu cihada çıktığı vakit, o imanla çıkması lazım ki Allah’ın yardımı sizinle
olsun. Allah istedikten sonra kimse karşınızda duramaz. Allah yardımına koşar, Allah
yardım eder.
ABDESTLİ DOLAŞMAK
“Her ufak su döktüğünde abdest almakla emredilmedim. Eğer bunu yapsaydım,
ümmetime sünnet olurdu.” :
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir şey yaptı mı sünnet olur yahut farz olur. Onun
için, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazen abdest almadan da dolaşırdı ki mecburi olmasın.
Yoksa yapmayana günah olmasa da güzel de olmazdı. Ama gene de abdestli dolaşmak
bizim için daha hayırlıdır. Abdestsiz yere basmamak daha hayırlıdır.
KENDİ NEFSİNDEN DEĞİL
“Sizi ey Ashabım! Ben kendiliğimden cihada çıkarmadım. Ben onu bırakmış da
değilim. Lakin Allah sizi çıkartmıştır. Onu da bırakmıştır. Ben kendine emredilmiş olan bir
kulum. Emrolunduğumu yaparım. Bana ne vahyedilmişse ancak ona uyarım.” :
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in her hareketi, her yaptığı, en ufak şey bile çok
mühimdir. Çünkü bizim izleyeceğimiz, yol göstericimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir.
Hiçbir şeyi nefsinden yapmaz. Her hareketi Allah’ın emriyledir. Onda bir hikmet var, onda
bir sevap var. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) cihada çıktı, oraya bir vekil bıraktı. Onu da
Allah’ın emriyle bıraktı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ancak Allah’ın vahyi olan şeyi yapar.
İLİM TALEP ETMEK
“Bir kimse ilim talep etmek için evinden çıkmak üzere elbise giyip hazırlansa,
kapının eşiğinden dışarı ayak basar basmaz Allah bütün günahlarını bağışlar.” :
Yani ilim dediği, işte bu meclisler de ilim meclisidir. Allah rızası için gelmişsiniz.
Bütün günahlar affolur Allah’ın izniyle.
FİTNE
“Bir millete akıllarının ermediği bir şey anlatırsan, mutlaka aralarında bir fitne
kopar.” :
Onun için şeytan, insanların arasında fitne çıkarmak için insanların bilmediği şeyleri
kullanır. Bir hadis duysalar herkes kafasına göre tevil yapar, ondan sonra aralarında fitne
olur.
BEDİR’DE ÖLEN MÜŞRİKLER
“Dediklerimi siz onlardan (Bedir’de ölen müşriklerden) daha iyi duyamazsınız. Ne
var ki onlar, azaptan ötürü bana bir cevap vermeye muktedir olamıyorlar” :
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), müşriklerin o çukura atıldığı vakit durdu da onlara
konuştu. Sahabeler de “Duyarlar mı?” diye sorunca, “Onlar sizden daha iyi duyar ama
cevap veremezler.” dedi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
HAVZIN KENARINDA
“Siz Ey Ashabım! Havzın kenarında yanıma geleceklerin yüz bin parçasından bir
parça bile değilsiniz.” :
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Havz-ı Kevser’de durur; Ümmet, herkes gelip içer.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara, “Yüz binde bir bile değilsiniz.” demiş. Yani ümmet o
kadar çoktur.
KIYAMETE YAKIN
“Dine önem verilmediği, kan akıtıldığı, zina zahir olduğu, güzel yapılar inşa edildiği,
kardeşlerin anlaşmazlığa düştüğü, Beyt-i Atik (Kâbe) yandığı vakit, sizin haliniz nice
olacaktır!” :
Bunların hepsi oluyor. Kıyamete yakın, en sonunda da Kâbe’yi de yakarlar.
ŞEFAAT MAKAMI
“Allah bana; ‘Ve le sevfe yu'tıyke rabbüke fe terda,’ ” : Bu, Duha Suresi’nde bir
ayettir.
“ ‘Gerçekten Rabbin sana şefaat makamını verecek de hoşnut olacaksın.’ ayetinden
daha ümit verici bir ayet indirmemiştir. Onu (şefaatimi) ümmetim için kıyamete
sakladım.”:
Yani Peygamber Efendimiz (s.a.v.) devamlı şefaati ister. Allah Azze ve Celle,
“Bunu sana vereceğim.” diye yeminle söyledi. “Razı olana kadar, hoşnut olana kadar bunu
sana vereceğim.” diyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çoğu hadislerde ümmetine müjdeleyici haberler
verir. Ona tâbi olanlar, onu sevenler muhakkak o şefaatinden faydalanacaklar.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’i sevenler, Ehl-i Sünnet Vel Cemaat ve tarikat ehli, hep bu
rahmet kapısından umut eder. İnşallah umduğuna nail olur. Ama Ehli Sünnet olmayan,
onun dışında olanlar, sırf azabı, cehennemi, Allah’ın gazabını, Allah ne kadar insanı
cehenneme atacak, ne kadar eziyet edecek diye konuşur. İşte aramızdaki fark budur. Biz
Allah’ın rahmetini takip ediyoruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bütün hadisleri buna
işaret ediyor. Onlar da ateşi, cehennemi istiyorlar. Allah herkese niyetine göre verir.
“ELHAMDÜLİLLAH” DEMENİN FAYDALARI
“Allah kuluna bir nimet verdiği zaman, kul “Elhamdülillah” derse, şükrünü eda
etmiş olur.” :
Allah bütün nimetleri veriyor; senden para istemiyor, pul istemiyor. Bir
“Elhamdülillah” dedin mi şükrü yapmış oluyorsun. Yani şükretmek o kadar zor değil. En
ufak bir şey olur, bazen insanların arasında, adama teşekkür ede ede dili kurur insanın.
Ama bu Allah Azze ve Celle! Elhamdülilah diyeceksin, o kadar. Hem şükretmiş olursun
hem eda etmiş olursun.
“İkinci defa derse sevabı yenilenir. Üçüncü defa derse Allah günahlarını affeder.” :
Yani kaç defa “Elhamdülillah” dersen daha fazla sevap alırsın.
HAMD ETMEK
“Allah Azze ve Celle, kuluna bir nimet ihsan ettiğinde, kul “Elhamdülillah” derse,
bu hamd o nimetten daha efdâl olur.” :
Yani hem nimeti alıyorsun hem de “Elhamdülillah” demen, o nimetten daha
hayırlıdır sana.
MAŞALLAH LA KUVVETE İLLA BİLLAH
“Allah bir kuluna kadın, evlat, mal ihsan edip de kul; “Maşallah La Kuvvete İlla
Billah” derse, onlarda mukadder olan ölümden başka hiç bir felaket görmez.” :
Bu çok mühim bir hadistir. Her şeye “Maşallah La Kuvvete İlla Billah” diyeceksiniz
ki nazardan muhafaza olun. Bütün kötülüklerden muhafaza olursunuz, bir de sevap verilir
onun üstüne.
CİMRİLİK
“Allah bir kuluna bolca nimet ihsan edip, sonra insanlardan bir kısmını ona muhtaç
ederse, kul da onlara karşı aşırı cimrilik gösterirse, mutlaka o nimetin elinden gitmesini
takdir eder.” :
Yani Allah bir nimet verdiyse, ihtiyacı olan insanlara da ver. Çünkü o nimet
Allah’ın elindedir. İnsanın zengin olması kendi aklıyla değil, Allah’ın takdiri ile oluyor.
Allah isterse onu alır.
KURBAN PARASI
“Allah katında bayramda kesilecek kurbana verilen paradan sevimli hiçbir para
yoktur.” :
Yani kurban kesmek o kadar sevaptır, o kadar Allah katında makbüldür, sevilen bir
şeydir.
NİMETİN ZEVALİ
“Allah bir kuluna nimet ihsan etti mi mutlaka insanları ona muhtaç kılar. Eğer o,
onların ihtiyaçlarını karşılamazsa, kendine verilen nimete zeval arız olur yani nimeti
elinden kaçırır.” :
Allah herhangi bir nimet verdi mi insanların da ihtiyacı varsa, onu onlardan
esirgeme, cimrilik yapma diyor.
NİMET VERENİ BİLMEK
“Allah bir kuluna bir nimet ihsan ettiği zaman, kul bunun Allah’tan olduğunu
bilirse, hamd etmeden önce şükrünü de eda etmiş gibi sevap yazılır.” :
Yani “Bu nimet geldi; bu benim ustalığımla, aklımla değil de Allah’ın nimeti olarak
geldi.” diye bilirse, daha “Elhamdülillah” demeden onun şükrünü eda etmiş olur. Çünkü
Allah’tan olduğunu, Allah’tan geldiğini bilir.
“İşlediği günaha pişmanlık duyarsa, tövbe etmeden önce Allah onu affeder.” : Bir
günah işledi, daha tövbe etmeden pişman olursa, o tövbeye daha varmadan Allah onun
günahını affetmiş olur.
“Kul bir veya yarım dinar verip bir elbiseyi satın alıp, “Elhamdülillah” diyerek
giyerse, elbise henüz dizlerine gelmeden affolunur.”
HİKMETLİ SÖZLER
“Müslüman kardeşine takdim edecek olduğu en iyi hediye, onu doğru yola iletecek
yahut kötü yoldan alıkoyacak olan hikmetli bir sözdür.” : Eskiden insanlar nasihati severdi.
Onun için, böyle nasihat ve hikmetli sözler en iyi hediyeydi.
EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN SÜNNETLERİ
“Şu cemaate ne oluyor ki benim yaptığım (evlenmek ve buna benzer) amellerden
çekiniyorlar. Allah’a yemin olsun ki ben Allah’ı onlardan daha iyi bilir ve daha çok
korkarım.” :
Şimdi bazı insanlar var, “Evlenmeyin, hizmet edin, bilmem ne yapın…” diye
söylüyorlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetidir evlenmek ve hadisle bunu
söylüyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den daha mı takvalı oluyorsunuz siz? Ondan sonra
millete, çoluk çocuğa din öğretiyorlar, talim ediyorlar. Böyle bir sünneti bırakıp da yoluna
devam eden, yoldan çıkmış oluyor o vakit.
Onun için, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yaptığı şeyler bahusus evlilik çok
mühimdir. Evlilik dinin yarısıdır. İhtiyaç sahibi olmayan, iktidarı olan insan evlensin diyor
Peygamber Efendimiz (s.a.v.). Ama fakir fukara olup da evlenemiyorsa o başka bir şey.
Halin vaktin yerindeyse evlenebilirsin. Sırf Allah’a hizmet olsun diye evlenmemek olmaz.
Hadi nadiren tek tük öyle insan olabilir ama bütün milleti öyle yönlendirmek
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in emrine karşı gelmektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
burada tazir ediyor yani kızıyor. Koskoca Peygamber, “Benden iyi mi biliyorlar?” diyor.
BOŞANMA
“Ne oluyor bu insanlara ki Allah’ın hududu ile oynuyorlar, hanımlarına: ‘Seni
boşadım, tekrar aldım, boşadım, tekrar aldım.’ deyip duruyorlar.” : Boşanma meselesinde
oyun olmaz.
PEYGAMBERLER
“Allah ancak peygamberleri genç olarak göndermiştir. (Yalnız Nuh Aleyhisselam
iki yüz yaşından sonra ba’s edilmiştir.) :
Hepsi kırk yaşlarında Peygamber olmuşlar. Bazıları daha genç olarak peygamber
olmuş. Sadece Nuh Aleyhisselam iki yüz yaşındayken peygamber olmuştur.
KADERİYYE VE MURCİE
“Allah, hiçbir Peygamber göndermemiştir ki ümmeti içinde, insanların kafasını
karıştıracak kaderiyye (kaderi inkar edenler yahut kaderi kendi kafalarından tebdil edenler,
yorumlayanlar, kul fiilinin yaratıcısı diyenler) ve murciler (kulun yaptığı işler Allah’a aittir.
Onda kulun bir hakkı yoktur diyenler) bulunmasın. Şunu iyi bilin ki Allah, hem
kaderiyyeye hem murcieye yetmiş Peygamber dilinde lanet etmiştir.” :
Şimdi böyle insanlar çıkıyor. “Allah istemezse olmaz.” Sen orda mıydın? Bu
kaderiyye, merciye dedikleri tipler felsefe yapan insanların, felsefecilerin bir işidir. Onlar da
mel’undur. Bu yeni değil. İnsanlar bazen duyuyorlar ve zannediyorlar ki bu şey yeni
çıkmış. Yok, insanların var olduğu vakitten beri, insanları şaşırtsın diye, şeytan bunların
kafalarına bunu koymuş. “Ben hiçbir şey yapamıyorum, ben namaz kılamıyorum, her şey
Allah’tandır.” diyorlar. Tembelliğinden kılmıyorsun. Namaz kılamıyorsun ama yemek
yiyebiliyorsun, her haltı yapabiliyorsun. Onlar bir şey değil de kabahati kendinde
bulmuyorsun. Bunlar tövbe istiğfar etsinler. Çünkü hem Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in
hem de yetmiş Peygamberin dilinde lanetlenmişler onlar.
CENNET BAHÇESİ
“Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de
havzımın üzerindedir.” : Yani Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in kabri şerifi ile minberi arası
cennet bahçelerindendir.
İNSANIN TOHUMU
“İki nefha (sur üfürülüşü) arasında kırk yıl geçecektir.” : Yani bir defa İsrafil
Aleyhisselam suru üfleyecek, hiçbir canlı kalmayacak, hepsi ölecek. Ondan sonra ikinci
suru üflediği vakit kırk sene geçmiş olacak aradan. Bu kırk sene arasında gökten su
indirilir. İnsanlar bakla gibi yerden biterler.
“İnsanın kuyruk sokumundaki tek bir kemik hariç her şey çürüyecek.” : İnsanın
çok ufak bir parçasıdır. Mercimek tanesinden daha küçük bir kemiktir ki insanlar tohum
gibi, ondan yeni baştan çıkacak.
“Kıyamet gününde insanlar tekrar bu kemikten yaratılacaktır.” : Şimdiki insanlar
“dna mna” diyorlar ya, o ufacık şeyden, herkes oradan çıkacak. Çünkü yeni baştan
çıkmaları için bir eser kalmış oluyor.
DECCALİN ÇIKMASI
“Âdem’in yaratılışı (Âdem Aleyhisselam) ile kıyamet arasında Deccal’in çıkışından
daha büyük bir olay yoktur.” : En büyük şey Deccal’in çıkması olacak.
HER KAFADAN BİR SES
“Cemaat bir yerde toplandığında, birbirlerini dinlemeyip, her taraftan bir ses
çıkarsa, Allah o meclisten bereketi kaldırır.”
ALLAH YOLUNDA
“Allah yolunda sevişen iki insanı, onlardan birinin işleyeceği günahtan başka hiçbir
şey ayıramaz.” :
Yani onlar Allah yolunda sevişirlerse, doğru yolda giderlerse öyle kalırlar. Yok,
günah işlerlerse ayrılırlar.
BÂTIL MÂBUD
“Gök gölgesi altında Allah’tan başka kendine tapılan en büyük bâtıl mâbud
kendisine boyun eğdiren hevadır. (Nefs-i Hevana uyma çünkü o seni Allah yolundan
saptırır.) :
Yani sen Allah’a tapacağına hevesinin, arzularının arkasından gidince, ona tapar
gibi oluyor. O da büyük bir günahtır.
ALLAH RIZASI İÇİN
“Kul bir işi sırf Allah için bırakırsa, Allah ona dini veya dünyası hususunda mutlaka
ondan daha hayırlısını ihsan eder.” :
Herhangi bir şeyi Allah rızası için, Allah’ın emrine uyarak bırakırsa, kendisine zor
da olsa, Allah mutlaka o bıraktığı şeyin çok daha hayırlısını verir. Yani maddi olsun,
manevi olsun, nefsine zor olarak Allah rızası için bırakılan ne varsa Allah mutlaka ondan
daha hayırlısını verecektir.
Sadaka Resûlullah fî mâkâl ev kemâkâl Ve Min Allahu Tevfik El Fatiha
Şeyh Muhammed Mehmet Adil Hazretleri’nin 16 Haziran 2015/29 Şaban 1436 Tarihli Hadis Dersi
Beylerbeyi Dergâhı