156
KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & T URISM MAGAZINE OCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2013 YIL / YEAR: 4 SAYI / EDITION: 20 O Ege’nin bereket timsali turizmin yeni adresi Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism ÖDEMİŞ Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu Time travel with the Selçuk Efes City Archive Ege’nin bereket timsali turizmin yeni adresi Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism ÖDEMİŞ Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu Time travel with the Selçuk Efes City Archive

20- izmir tourism culture

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İzmir Kültür Turizm Dergisi 20. Sayı Güliz İlgen İrfan Işık Derya Şahin Rahşan Aksoy

Citation preview

Page 1: 20- izmir tourism culture

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & T URISM MAGAZINEOCAK-ŞUBAT / JANUARY-FEBRUARY 2013YIL / YEAR: 4 SAYI / EDITION: 20

O

Ege’nin bereket timsaliturizmin yeni adresiAegean’s symbol of fertilityand the new address of tourism

ÖDEMİŞSelçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğuTime travel with the Selçuk Efes City Archive

Ege’nin bereket timsaliturizmin yeni adresiAegean’s symbol of fertilityand the new address of tourism

ÖDEMİŞSelçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğuTime travel with the Selçuk Efes City Archive

Page 2: 20- izmir tourism culture

www.egeperla.com.tr

44 İŞ GYO / 444 74 96

Tamamı körfez manzaralı konutlardan ve home-ofislerden oluşan iki kulesi, yarı açık alışveriş merkezi ve kentin tüm güzelliklerini içinde barındıran Ege Perla, sizi yepyeni bir yaşama davet ediyor.

Şimdi İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’ndan beklenen değer Ege Perla, İzmir’in yeni kent merkezinde yükseliyor.

Page 3: 20- izmir tourism culture

1İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 4: 20- izmir tourism culture

İmtiyaz Sahibi / Publisher on BehalfİZMİR VALİLİĞİ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü / Director of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Responsible Manager of Editorial DepartmentAli AKSAKALİl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu / Editorial BoardYayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial Board

Doç. Dr. Gözde EMEKLİ

Prof. Dr.Şadan GÖKOVALI - Prof. Dr. Füsun BAYKAL Deniz SİPAHİ - Hamdi TÜRKMEN - Sirel EKŞİM. Kaan ERGE - Talat AYDİLEK - İsmail GÖÇMEN Güzfent DİLEMRE - Nalân MELEKZeynep GÜVERCİN GÖÇMEN

Mehmet İŞLERETİK BaşkanıPresedent of ETİK

Bülent TERCANETİK Başkan YardımcısıVice Presedent of ETİK

Danışma Kurulu / Consultative Board

Başkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTA - Prof. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNAR - Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI - Dilek GAPPİÖzer MUMCU - Veysi ÖNCEL

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

ISSN: 977-1309 2642

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]

www.izmirkulturturizm.gov.trYayın Türü: Yerel, iki aylık

2020 / Metropolis’in uyuyan güzeli gün ışığını gördü The sleeping beauty of Metropolis sees daylight

22 / Büyükelçiler Konferansı’ndan EXPO’ya destek çıktı Support for EXPO during the Ambassadors Conference

26 / Turizm sektörü İzmir’de buluştu Tourism sector gathered in Izmir

40 / İzmir artık mobil İzmir is now mobile

44 / Batı Anadolu’nun bilinmeyen tarihi: Panaztepe The Unknown History of Western Anatolia

52 / “İzmir mübadillerle şahsiyet kazandı” “İzmir gained identity with population exchanges”

60 / Ege’nin bereket timsali, turizmin yeni adresi: Ödemiş Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism

2 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 5: 20- izmir tourism culture

60 110

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti.1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr [email protected]

Baskı Yeri /Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti 5627 Sk. No:37 Çamdibi-İZMİRTel: 0232 433 33 55

Baskı Tarihi /Printing Date:

142Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın KoordinatörüEditorial CoordinatorDerya ŞAHİN

Muhabir / InterviewerElif Işıl BAŞKAYAOnur ŞAN Grafik Tasarım / Graphic DesignRahşan AKSOYNeslihan EDİZ Sibel KAŞIKÇI

Çeviri / TranslationRoxanne YURCHAK

REKLAM / ADVERTISINGReklam Direktörü Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri TemsilcisiCustomer RepresantativeSelen SAĞSÖZYonca ANAR SAVAŞIR

82 / “Heykel kuşaklar arasında bellek oluşturur” “Sculpture creates a memory between generations”

92 / Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu Time travel with the Selçuk Efes City Archive

110 / Sessiz ama capcanlı Havra Sokak Quiet but alive: Havra Street

118 / Tarihin izleri Imprints of history

126 / “İnanç turizmi İzmir’in kalesi” “Religious tourism is Izmir’s trump card”

132 / Işığın ve medeniyetin merkezi Roma’da bir gün A day in Rome: The center of light and civilization

142 / Emektarları eski ritmine kavuşturuyor Restoresveterans to their former rhythm

3İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 6: 20- izmir tourism culture

Cultural and historical heritage is very important in the tourism of Izmir, a city that has hosted 36 civilizations throughout its history. Such so, that over 3 million people visited the muse-ums and excursion sites in the city last year. This potential clearly proves that Izmir needs to further protect and place importance on its cultural and historical heritage.

With this regard, projects geared to-wards shaping the city’s tourism are being formulated with the support of the ministry. Excavations are the ut-most important projects that will shape Izmir’s future in this sector. Teos, Me-tropolis, Klaros, Klazomenai and Smyr-na excavation sites will hopefully be opened to the public in 2013 and 2014, giving Izmir 5 more outdoor museums. The restoration of the Forbes Mansion, a symbol of Levantine culture in Izmir and the Red Courtyard, the most im-portant structure of antique Pergamum have begun within the context of revi-talizing culturally important structures in the city.

Izmir also continues its development in health tourism. The city, which has cho-sen the theme “New Roads for a Better

World/Health for Everyone” for EXPO 2020, is also getting ready to host the World Health and 3rd Age Tourism Congress. New bylaws which have been put into effect to improve health tour-ism will most certainly increase invest-ments and diversification in tourism.

Our city, which is en route to becoming a brand city with these projects, also ad-vertises its touristic assets domestically and internationally. Izmir, which hosted Travel Turkey 2012 in December, at-tended the 17th Eastern Mediterranean International Tourism and Travel Fair. Fairs, in addition to advertising our touristic assets, greatly contribute to forming a public opinion of our bid to host EXPO 2020.

In short, Izmir is improving with its ac-celerated activity in culture and history, development moves in health tourism and brand values it has created.

I hope that 2013 will be a more fruit-ful year than the last and thank all our contributors.

Abdülaziz EDİZDirector of Culture and Tourism

Cultural potential in Izmir’s tourism

4 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 7: 20- izmir tourism culture

Geçmişinde 36 uygarlığa ev sahipliği yapan, arkeolojik ve tarihi zenginlik-leriyle öne çıkan İzmir’in turizminde, kültürel ve tarihi mirasın taşıdığı önem büyük. Öyle ki hali hazırda ziyarete açık olan müze ve ören yerlerimizi geç-tiğimiz yıl 3 milyon 255 bin 689 kişi ziyaret etti. Bu potansiyel İzmir’in kül-türel ve tarihi mirasına vermesi gereken önemi daha net bir biçimde gözler önü-ne seriyor.

Bu çerçevede Bakanlığımızın desteğiyle yürütülen projelerle kentin turizmine yön verecek adımlar atılıyor. Özellikle kazı alanlarında yürütülen çalışmalar İzmir’i geleceğe taşıyacak kültür pro-jelerin başında geliyor. Bu çerçevede Teos, Metropolis, Klaros, Klazomenai ve Smyrna kazı alanlarının 2013 ve 2014 yılları içerisinde ziyarete açılması planlanıyor. Böylece İzmir 5 açık hava müzesine daha kavuşacak.

Ören yerlerinde sürdürülen çalışmala-rın yanı sıra kent içindeki kültür varlık-larının ayağa kaldırılması için yürütü-len çalışmalar kapsamında İzmir’deki Levanten kültürün simge yapılarından Forbes Köşkü ve Antik Pergamon’un en seçkin yapısı olan Kızıl Avlu’nun resto-rasyon çalışmaları başlatılmıştır.

İzmir, tarih ve kültür turizminin yanı sıra sağlık turizmi alanında da girişim-lerini sürdürüyor. EXPO 2020 temasını “Daha iyi bir dünya için yeni yollar / Herkes için sağlık” olarak belirleyen ve bu yönde çalışmalarını sürdüren İzmir,

bir yandan da Dünya Sağlık ve 3. Yaş Turizm Kongresi’ne ev sahipliği yapma-ya hazırlanıyor. Sağlık turizmini geliş-tirmek üzere uygulamaya konulan yasal düzenlemeler, ülke genelinde olduğu gibi İzmir’de de sağlık turizmi yatırım-larının artması ve turizmin çeşitlendi-rilmesine ivme kazandıracaktır.

Bu ve benzeri projelerle turizmde çe-şitlendirme ve markalaşma yolunda emin adımlarla ilerleyen kentimiz bir yandan da sahip olduğu değerleri yur-tiçi ve yurtdışında tanıtıyor. Geçtiği-miz aylarda turizm sektörünü buluş-turan Travel Turkey 2012 İzmir Fuar ve Konferansı’na ev sahipliği yapan İzmir, son olarak 17. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMITT)’e katıldı. Fuarlar, kentimizin turizm değerlerinin tanıtımının yanı sıra EXPO 2020 adaylığımız ile ilgili kamuoyu oluşturulması açısından da büyük katkı sağlıyor.

Kısacası İzmir, kültür ve tarih turiz-minde kazandığı ivme, sağlık turizmi hamleleri ve yarattığı marka değerleri ile gelişmektedir.

2013’ün bir önceki yıldan daha verim-li geçmesini temenni ediyor, dergimize katkıda bulunan herkese teşekkür edi-yorum.

Abdülaziz EDİZİzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü

İzmir turizminde kültürel potansiyel

5İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 8: 20- izmir tourism culture

Bakan Günay’dan Kemeraltı’na tam destekKültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kemeraltı için yeni kurulan Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım ve Ticaret Şirketi (TARKEM) ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde bir toplantı yaptı. Toplantıya İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, İl Emniyet Müdürü Ali Birkay, İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, dernek yönetimi ve sorumlu birim amirleri katıldı. Bakan Günay, Kemeraltının tarihi dokusunu ayağa kaldırmak ve yaşatmak için her türlü desteği vermeğe hazır olduklarını söyledi. Günay, Ankara Samanpazarı örneğini vererek 40 yıl öncesinin daha güzel olduğunu, tarihi binalarda ‘şuraya balkon’ veya ‘buraya çıkıntı’ yapalım‘ şeklinde isteklere karşı olduğunu da kaydetti. TARKEM Başkanı Samim Sivri aralarında Musevi vatandaşların da olduğunu söyleyince, Bakan Günay havraların olduğu sokağın İzmir’e yakışmadığını söyledi.

Minister Günay fully supports Kemeraltı The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay conducted a meeting with the newly established Kemeraltı Construction, Investment and Trade Foundation (TARKEM) at the City Culture and Tourism Directorate. The meeting was also attended by the Governor of Izmir Mustafa Cahit Kıraç, Police Commissioner Ali Birkay, City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, the management of the foundation and other local authorities. Minister Günay said that they were ready to help in any way to restore and protect the historical structure of Kemeraltı. Günay stated that the area was prettier 40 years ago said that they were against new architectural suggestions. When TARKEM President Samim Sivri said that they had Jewish members, Minister Günay said that the streets that had synagogues needed to be renovated.

Antik tiyatro için büyük adım8 bin 500 yıllık geçmişi ile önemli medeniyetlere ev sahipliği yapan İzmir’de, ta-rihi mirasın ortaya çıkarılması ve korunması konusundaki çalışmalar aralıksız sü-rüyor. Bu çalışmaların sonuncusu, Kadifekale’de gerçekleştiriliyor. İzmir Büyük-şehir Belediyesi, bölgedeki Antik Roma Tiyatrosu’nun gün yüzüne çıkarılması amacıyla başlattığı kamulaştırmalarda bugüne kadar 7.2 milyon TL’lik bedel ödedi. Kadifekale’de gecekondular arasına sıkışıp kalan tiyatronun ortaya çıkarılması için yaklaşık 12 bin 972 metrekarelik alan üzerinde bulunan 164 adet parsel için İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırma kararı alındı. Büyükşehir Beledi-yesi, bugüne kadar 7 bin metrekarelik alanın tapusunu aldı. Bölgedeki tüm yapıla-rın kamulaştırılmasının ardından yıkım ve Antik Tiyatro’yu gün yüzüne çıkaracak çalışmaların başlatılacağı bildirildi.

A big step for the antique theatre Works to unearth and protect the 8500 year old history of Izmir continue. The last of these efforts continue in Kadifekale. The Izmir Metropolitan Municipality has paid 7, 32 million Liras so far for the nationalization of the antique Roman theatre excavation in the area. 164 parcels were nationalized on 12, 972 square meters for the theatre that was stuck between old houses in Kadifekale. The municipality ac-quired the deed of 7000 square meters so far. After the nationalization of all the structures in the region, the antique theatre will be unearthed and restoration works will start.

Güncel / Actual

6 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 9: 20- izmir tourism culture

7İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 10: 20- izmir tourism culture

Agora’ya “müze” geliyorTarihi Agora’da yıkık durumdaki tescilli bir binayı restore ederek “Kazı Evi” olarak hazırlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi, şimdi de İkiçeşmelik Caddesi üzerinde, iki ayrı yapıdan oluşan tescilli bir binayı “Agora Müze Evi” olarak kullanılmak üzere restore ediyor. Bina, çalışmaların tamamlanmasının ardından, Agora ören yerinden çıkarılan eserlerin de sergilenebileceği bir cazibe alanı olarak kente kazandırılacak. İki ayrı yapıdan oluşan tescilli bina, 18. yüzyıla ait tuğla, taş, ahşap karkas ve demir gergi sistemiyle dönemin özelliklerini gösteriyor. 2 ve 3 katlı olan bu yapılar, yak-laşık 60 metrekare büyüklüğünde bir avluyla birbirine bağlanıyor. Olumsuz iklim koşulları nedeniyle zaman içerisinde yapı karkası tamamen çürümüş durumda olan 2 katlı binadaki restorasyon çalışmalarında eski yapı olduğu gibi korunup, için-de çelik karkas ve cam malzemeden oluşan yeni yapı oluşturulacak. 3 katlı diğer binada ise geleneksel yapı sistemi korunarak binanın restorasyonu tamamlanacak. Çalışmaların ardından yapı “müze evi” olarak kullanılacak ve Agora’dan çıkan bu-luntuların sergileneceği bir müze alanı İzmir’e kazandırılacak.

A museum for Agora Izmir Metropolitan Municipality, which restored the collapsed building in Ago-ra and turned it into the excavation house, is now restoring the old building on İkiçeşmelik Avenue to be used as the Agora Museum. After the restoration, the building will house artifacts unearthed at the Agora excavation site. The registered building, which is made up of two separate structures, was built in the 18th century and was constructed with brick, stone and wood. These two and three storey struc-tures are connected to each other via a 60 square meter courtyard. The two storey building is completely ruined due to weather conditions but it will be restored to its original while the carcass will be reinforced with steel and glass. The other building will be restored by using its original elements. The structure will be turned into a museum which will include artifacts unearthed during the digs in the area.

KİTVAK’tan yılbaşı kermesiKanserle mücadele eden hasta ve hasta yakınlarına destek olmak için önemli çalış-malar yürüten Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Hastanesi Kurma ve Ge-liştirme Vakfı, 2013 yılında temeli atılması planlanan Dokuz Eylül Üniversitesi Konukevi projesine maddi kaynak sağlamak amacıyla bir yılbaşı kermesi düzenledi. Kültürpark Tenis Kulübü’nde yapılan kermeste tekstil ürünlerinden hediyelik eş-yaya ve teknolojik ürünlerine kadar yüzlerce ürün satışa sunuldu. Kermesten elde edilen gelir Konukevi projesinin yanı sıra, birçok farklı organizasyona da kaynak sağ-layacak. KİTVAK Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Soncul, dev projeleri olan ko-nukevinin yapımı için çalışmaların başladığını söyledi. Soncul, “Sivil toplumcular bu işlerin ne kadar zor olduğunu gayet iyi bilirler. Bağışçılarımız hep yanımızda” dedi.

A New Year’s Bazaar from KİTVAK The Bone Marrow Transplant and Oncology Hospital Construction and Develop-ment Foundation, aptly known as KITVAK, organized a bazaar to contribute to the construction of the Dokuz Eylül University Guesthouse, which will begin to be constructed in 2013. Souvenirs, clothes, electronic devices and many other things were sold during the bazaar which took place at the Kültürpark Tennis Club. Money that was made during the bazaar will be used for other pending projects besides the construction of the guesthouse. KİTVAK Chairman Ramazan Soncul said that the works for the construction of the guesthouse had already begun and added, “Repre-sentatives of NGOs know just how difficult these projects are and we are thankful for our contributors.”

8 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Güncel / Actual

Page 11: 20- izmir tourism culture

9İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 12: 20- izmir tourism culture

“Muhteşem Süleyman”ın dünya prömiyeri İzmir’de yapıldıİzmir Devlet Opera ve Balesi, otuzuncu yılını besteci Tevfik Akbaşlı’nın “Muh-teşem Süleyman” adlı eserinin dünya prömiyeri ile taçlandırdı. Librettosunu Işık Noyan’ın hazırladığı eser, şef Tulio Gagliardo Varas yönetiminde Mehmet Balkan’ın rejisi ile sahneleniyor. Solo, orkestra, koro ve bale sanatçılarından oluşan büyük bir sanatçı grubunun görev aldığı eserin dekorları Tayfun Çebi, kostümleri Sevda Ak-sakoğlu, koreografisi Neslihan Öztürk ve ışık tasarımları Müfit Özbek tarafından hazırlandı. Koro şef liğini konuk şef Slavil Zdravkov Dimitrov’un üstlendiği eserde Kanuni Sultan Süleyman’ı Gökhan Koç ve Cengiz Sayın, Hürrem Sultan’ı Aytül Büyüksaraç, Burcu Kılıç ve Ayşe Tek, Pargalı İbrahim’i Oğuz Çimen ve Levent Gündüz canlandırıyor. Osmanlı ve dünya tarihinin en büyük imparatorlarından biri olan Kanuni Sultan Süleyman’ın yaşamını anlatan “Muhteşem Süleyman”, 23 ve 25 Şubat’ta İzmir’de, 18 Mart’ta Bursa’da, 20 Mart’ta da Eskişehir’de sahnelenecek.

The world premier of “Suleiman the Magnificent” was in Izmir The Izmir State Opera and Ballet crowned its 30th anniversary with the world pre-mier of composer Tevfik Akbaşlı’s “Suleiman the Magnificent”. Işık Noyan wrote the libretto of the opera, which is conducted by Tulio Gagliardo Varas and directed by Mehmet Balkan. The opera has a huge cast that includes soloists, orchestra, cho-rus and ballet dancers, and décor is managed by Tayfun Çebi, costumes by Sevda Aksakoğlu, choreography by Neslihan Öztürk and lighting by Müfit Özbek. Dur-ing the opera where choir chef is Slavil Zdravkov Dimitrov, Suleiman is portrayed by Gökhan Koç and Cengiz Sayın, Hürrem Sultan by Aytül Büyüksaraç, Burcu Kılıç and Ayşe Tek, Pargalı İbrahim by Oğuz Çimen and Levent Gündüz. Sulei-man the Magnificent, which is about the life of one of the greatest emperors of the Ottoman period, will be staged in Izmir on February 23 and 25, in Bursa on March 18 and in Eskişehir on March 20, 2013.

Salvador Dali’nin eserleri İzmir’deSürrealizm akımının en önemli isimlerinden ressam Salvador Dali’nin eserleri İz-mirli sanatseverlerle buluştu. Dali’nin 46 adet özgün eserinin yer aldığı bu özel ser-gi, 17 Ocak’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde açıldı. İzmirliler, tarihin en önemli sanatçıları arasında yer alan Dali’nin eserlerinden oluşan bu sergiyi “üc-retsiz” olarak 2 Mart tarihine kadar ziyaret edebilecek. 1904-1989 yılları arasında yaşayan ve sanatçı kişiliğini “Ben sürrealizmin ta kendisiyim” sözleriyle tanımlayan Salvador Dali’nin sergisinde sanatçının 13’ü Zodyak serisinden olmak üzere toplam 46 adet özgün eseri yer alıyor. Gerçeküstücülük akımıyla neredeyse özdeşleşen Sal-vador Dali’nin anılarından ve düşlerinden esinlenerek yaptığı resimlerinde, eriyip akan saatler, gövdesinde çekmeceler taşıyan insanlar ya da boşlukta uçan eşyalar yer alıyor.

The works of Salvador Dali are in Izmir The works of Salvador Dali, one of the most important names in surrealist painting, were exhibited in Izmir. The exhibition, which includes 46 original paintings by Dali began on January 17, at Ahmed Adnan Saygun Art Center. The exhibition will continue until March 2. The exhibition includes a total of 46 original paintings by Dali, who described himself as “the embodiment of surrealism”. 13 of the paintings at the exhibition are from his Zodiac series. His paintings, which were inspired by his memories and dreams depict melting clocks, objects f loating in space and people with drawers in their bellies.

Güncel / Actual

10 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 13: 20- izmir tourism culture

11İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 14: 20- izmir tourism culture

Tarihi evlere 899 bin lira destek Eski Osmanlı evleri ve konaklarıyla, tarihi yapılar açısından çok sayıda örneği ba-rındıran İzmir’de, eserlerin bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın son altı yılda 899 bin lira destek sağladığı açıklandı. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, ilgili yönetmelik gereği gerçek ve tüzel kişilere, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlığı olan, tescilli tarihi evlerin bakımı ve onarımı için ayni, nakdi ve teknik yardım desteği sağlandığını belirtti. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ediz, 2006-2012 yılları arasında proje için başvuran 343 kişiden 25’ine 158 bin 904 TL, proje uygulama için başvuran 100 kişiden 32’sine ise 741 bin TL olmak üzere toplamda 899 bin 904 TL destek verildiğini kaydetti. Ediz, söz konusu restoras-yonların tamamlanmış durumda olduğunu da vurguladı.

Support for historical houses The Ministry of Culture and Tourism has spent 899 thousand Liras for the renova-tion of historical houses and mansions in Izmir. İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz stated that the ministry had given financial and techni-cal support to local authorities and communities for the upkeep and renovation of registered historical houses. Ediz, said that the ministry awarded 158 thousand 904 TL to 25 people out of 343 between the years 2006 and for proposed projects and 741 thousand TL for 32 out of 100 for project applications, making the total 889 thousand TL. Ediz also added that the renovations in question were finished.

EÜ öğrencileri gönüllü turizm elçiliği yaptıEge Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğrencileri, Fransa’nın Saint- Die-des-Vosges kentinde düzenlenen “Uluslararası Coğrafya Festivali”nde gönüllü turizm elçiliği yaptı. Bilimsel ortamda coğrafya konularını işlemek, coğrafya bilimini yaygınlaş-tırmak ve halkla buluşturmak amacıyla düzenlenen festivalde tanıtım standı açan Ege Üniversitesi öğrencileri ziyaretçilere İzmir’i ve Türk kültürünü tanıttı. Tür-kiye bilimsel koordinatörlüğünü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden Prof. Dr. Füsun Baykal ve Prof. Dr. Mustafa Mutluer’in yürüttüğü festivale, Ege Üniversitesi’nden 5 öğretim üyesi ve 24 öğrenci katıldı. Öğretim üye-si ve öğrenciler festival ziyaretçilerine hazırladıkları posterleri, fotoğraf sergilerini sunmanın yanı sıra bir de folklor gösterisi yaptılar. Sergi ve gösteriler ziyaretçilerin büyük beğenisi topladı.

Ege University students were volunteer tourism ambassadors Students of the Geography Department at Ege University were volunteer tourism ambassadors at the International Geography Festival that was organized in Saint- Die-des-Vosges, France. Students, who opened a stand at the festival which is or-ganized to widespread geography and take the topic to the people, advertised Izmir and Turkish culture. Five lecturers and 24 students attended the festival, where Prof. Dr. Füsun Baykal and Prof. Dr. Mustafa Mutluer from Ege University are Turkish science coordinators. Students and lecturers showed visitors their posters and photographs and put on a traditional Turkish folklore show. The exhibitions and show attracted a lot of attention from the visitors.

Güncel / Actual

12 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 15: 20- izmir tourism culture

13İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Mimar Kemalettin Cd. No:1 35260 Konak,İzmir Ph: +90(232) 482-1111 Fax: +90(232) 482-1110 www.keyhotel.com

E.Özgörkey Grubu kuruluşudur.An E.Özgörkey Groupstablishment.

THE OF PLEASURE.İN ANAHTARI.

Page 16: 20- izmir tourism culture

Blues dünyasının önde gelen isimleri İzmir’de buluştu23 yıldır ülkemizin dört bir yanına blues müziğini taşıyan Türkiye’nin ilk ve tek blues festivali “Efes Pilsen Blues Festival”, blues dünyasının önde gelen isimlerini İzmir’de buluşturdu. Bu yılki yolculuğunun 20. durağı olan İzmir’de iki gece üst üste düzenlenen organizasyona İzmirli müzikseverler yoğun ilgi gösterdi. Konserde sırasıyla dünyanın en iyi davulcularından Cedric Burnside, Teksas Blues tarzının en önemli temsilcilerinden olan elektronik blues gitaristi Smokin’ Joe Ku-bek & Bnois King, armonika blues üstadı Billy Branch ve grubu The Sons of Blues ve Mississippili blues sanatçısı Zora Young sahne aldı. Festival kapsamında İzmir’e gelen Emmy ve Grammy ödüllü blues sanatçıları konser öncesi Efes Antik Kenti ve Meryem Ana’nın evini ziyaret etti. Tarihi dokudan çok etkilen ve kent hakkında detaylı bilgiler alan sanatçılar, dilek duvarına dileklerini asmayı da ihmal etmedi.

Prominent names of the Blues world met in The Efes Pilsen Blues Festival, Turkey’s one and only blues festival that began 23 years ago, united the world’s most famous blues singers and bands in Izmir. The two night festival was a big hit with the people of Izmir. During the festival, famous drummer Cedric Burnside, blues guitarist Smokin’ Joe Kubek & Bnois King, har-monica legend Billy Branch and his band The Sons of Blues and blues singer Zora Young from Mississippi performed. Artists who came to Izmir to perform at the festival also visited Ephesus antique city and the House of Virgin Mary. Guests who were very impressed with the antique city, received information about the city from their guides and hung their wish notes to the wall.

Kahve Diyarı’nda dileğiniz gerçek oluyorKahve Diyarı ve Fikir Medya, İzmir’de ilk niteliği taşıyan bir projeye imza atıyor. “Dilek Ağacı” adı verilen projeyle Kahve Diyarı misafirlerine ücretsiz kahve keyfi sunuluyor. Proje kapsamında Kahve Diyarı mağazalarına yerleştirilen sürprizlerle dolu çam ağaçlarına dileklerini asan Kahve Diyarı misafirleri, dilek ağaçlarındaki QR kodlarını okutuyor ve karşılığında sürpriz hediyeler kazanıyor. 1 Ocak’ta baş-layan proje şimdiden birçok misafirin ilgisini çekiyor.

Your wish will come true at Kahve Diyarı Kahve Diyarı and Fikir Media have prepared a pioneer project in Izmir. You can have a free cup of coffee at Kahve Diyarı with the project called The Wish Tree. Customers who hang their wishes onto the branches of the pine trees in Kahve Diyarı will win surprise prizes. The project which began on January 1 has already attracted a lot of attention.

Güncel / Actual

14 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 17: 20- izmir tourism culture

15İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 18: 20- izmir tourism culture

En iyiler arasındaki tek Türk Swissotel Büyük Efes Genel Müdürü H. Rıza Elibol, kasım ayında dünya çapında gerçekleştirilen ve farklı kıtalardan adayların yer aldığı “Worldwide Hospitality Awards” Yarışması’nın “En İyi Genel Müdür” kategorisinde 3’üncülük ödülünü aldı. Elibol, MKG Grup tarafından 2000 yılından bu yana gerçekleştirilen, hizmet sektörüne yönelik en prestijli etkinlikler arasında yer alan ‘13. Uluslararası Hizmet Sektörü’ ödüllerinde seçilen ilk Türk müdür ünvanını elde etti. Uluslararası çapta-ki otellerin kendi içinden seçtiği yöneticileri aday olarak gösterdiği organizasyon, kasım ayında Fransa’nın tarihi yerlerinden Inter Continental Paris Le Grand’da gerçekleşti. Bini aşkın başvurunun yapıldığı ve toplam 150 ödülün verildiği ya-rışmada ilk üçe girmeyi hayal bile etmediğini söyleyen Elibol, “Bu yarışmada ilk Türk olmak güzel. 2 yıldır Swissotel ailesindeyim. Kısa sürede başarılı olmamın ve çalıştığım şirketin beni aday göstermesinin en önemli faktörü, personele verdiğim önem ve müşteri memnuniyetini sürekli yüksek tutmak. Çünkü bizim sektörü-müzde hiçbir başarı tek başına kazanılmaz” dedi.

The only Turk among the bests Swissotel Büyük Efes General Manger H. Rıza Elibol, placed third in the Best General Manager category at the Worldwide Hospitality Awards which was orga-nized in December. Elibol became the first Turkish manager to receive an award at the 13th International Service Sector awards, one of the most prestigious awards in the sector. The organization, which nominates managers from international chain hotels, took place in November at Inter Continental Paris Le Grand in France. Elibol, who stated that it was a surprise for him to be named one of the top three managers at the ceremony where 150 awards were handed out to winners among 1000 applicants, said, “It is nice to be the only Turkish person in the competition. I have been working for Swissotel for the past 2 years. The most important reason why my company nominated me for this competition is because I care about my staff and keep customer satisfaction high because this sector requires team effort.”

Sinemanın Sultanı, Ege lezzetlerine hayran oldu Türk sinemasının efsane ismi Türkan Şoray, ‘Sinemam ve Ben’ adlı kitabının imza günü için geldiği İzmir’de, Kordon sefası yaptı. Yoğun geçen imza gününün ardın-dan Kordon’daki Ümitköy Balıkçısı’nda dostlarıyla bir araya gelen Türkan Şoray, burada Ege lezzetlerinin tadına baktı. “İzmir demek benim için, güzellik, demok-rasi, sanat ve sıcacık insanlar demek. Bir diğer anlamı da Kordon. İzmir’e gelinir de Kordon sefası yapılmaz mı dedim ve soluğu dostlarımla birlikte burada aldım” di-yen Şoray, Ümitköy Balıkçısı’nın balık ve meze çeşitlerine hayran oldu. Bugüne ka-dar 220 filmde rol alan Şoray İzmir’den sevenlerine albüm ve film müjdesi de verdi.

The Sultan of Turkish Cinema loved Aegean dishes Famous Turkish actress Türkan Şoray, who came to Izmir for the signing of her latest book Me and My Movies, enjoyed herself at Kordon. Türkan Şoray, who go together with her friends at Ümitköy Fish Restaurant after a tiring day, sampled dishes from the Aegean cuisine. Şoray who said, “For me, İzmir means beauty, de-mocracy, art and warm people. Another thing that comes to mind is Kordon. I couldn’t pass up on the chance to come here and dine with my friends”, loved the fish and appetizers at Ümitköy Fish Restaurant. Şoray, who starred in over 220 movies so far, said that she was working on a new film and an a CD.

Güncel / Actual

16 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 19: 20- izmir tourism culture

17İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 20: 20- izmir tourism culture

TAV kurumsal yönetimde zirvedeHavalimanı işletmeciliği alanında Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından bu yıl üçüncü kez düzenlenen ödüllerde “En Yüksek Kurumsal Yönetim Derecelendir-me Notuna Sahip Şirket” oldu. TAV, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Kurumsal Yönetim Endeksi’nde 2012’de ilk sırada yer aldı. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı M. Sani Şener, “TAV, kuruluşundan bu yana şeffaf lık, adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine kurulan kurumsal yönetim anla-yışına sahip. Son üç yıldır Kurumsal Yönetim Endeksi’nin zirvesinde yer alarak bu yaklaşımımızı sürdürülebilir kıldığımızı da göstermiş olduk. Dünya genelinde etkileri süre giden kriz ortamında kurumsal yönetim ilkelerine bağlı ve onları iyi uygulayan şirketlerin başarısı ortada... TAV’ın başta finans kurumları olmak üzere tüm yatırımcıları ve diğer paydaşları nezdinde güvenilir ve tercih edilir bir iş orta-ğı olarak kabul edilmesinin arkasında bu yaklaşım yer alıyor” dedi.

TAV is at the top in corporate management TAV Airports, Turkey’s leading brand in airport management, was named the top company in corporate management during the awards presented by the Turkish Corporate Management Association. TAV was also number one in the Istanbul Stock Exchange Corporate Management Index in 2012. TAV CEO M. Sani Şener said, “TAV has been following a corporate governance principle based on transpar-ency, fairness and responsibility since its establishment. We have shown that this principle has been sustained by being at the top of the Corporate Management In-dex for the past three years. Companies who stick and continue to apply corporate governance principles continue to succeed during this global crisis. This is the rea-son why TAV is considered a reliable partner by investors and other stakeholders.”

Hollanda’da İzmir rüzgârı esti Hollandalıların tatil tercihlerini belirlemelerinde büyük öneme sahip olan ve bu yıl 42’ncisi düzenlenen Utrecht Uluslararası Turizm Fuarı’nda Türkiye standında İz-mir de tanıtıldı. 150 ülkeden, bin 400’’ü aşkın turizm kuruluşunun katıldığı fuar-da Türkiye yaklaşık 750 metrekarelik alanda 40 katılımcı kuruluş ile birlikte temsil edildi. Fuara katılan İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu, İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkan Yar-dımcısı Mehmet İşler, ETİK Yönetim Kurulu üyeleri Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Cengiz Güner ve Seyyar Kırmızısakal, İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusunda temaslarda bulundu. Fuarda kurulan ETİK standında, İzmir ve bölge turizmini tanıtan broşür, otel rehberi ve kitapçıklar, fuar ziyaretçilere sunuldu.

Izmir advertised in Holland Izmir was also advertised at the Turkish stand during the 42nd Utrecht International Tourism Fair. Turkey was represented at a 750 square meter stand with 40 partici-pants during the fair which was attended by over 1400 firms from 150 countries. İzmir deputy governor Adem Karahasanoğlu, İzmir City culture and tourism direc-tor Abdülaziz Ediz, the vice president of the Aegean Touristic Facilities and Accom-modations Mehmet İşler, ETİK board members Sadun Alp, Gökhan Angın, Şinasi Akçay, Cengiz Güner and Seyyar Kırmızısakal, who attended the fair, organized meetings regarding Izmir’s EXPO 2020 candidacy. Brochures advertising Izmir, hotel guides and booklets were given out to visitors at the ETIK stand.

Güncel / Actual

18 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 21: 20- izmir tourism culture

19İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

www.twitter.com/Swissotel_Izmir www.facebook.com/SwissotelBuyukEfes

Business_İlan_215*280.indd 1 1/7/13 3:57 PM

Page 22: 20- izmir tourism culture

Metropolis’in uyuyan güzeli gün ışığını gördüMetropolis Antik Kenti’nde bulunan 2 bin 500 yıllık kadın heykelinin, antik kent meclislerinin koruyucu figürü Hestia’a ait olabileceği tahmin ediliyor.

It is believed that the 2500 year old woman statue in the antique city of Metropolis could belong to Hestia, the protector of senates of antique cities.

The sleeping beauty of Metropolis sees daylight

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trakya Üniversitesi işbirliği, Sabancı Vakfı, Metropolis Se-

venler Derneği (MESEDER) ve Tor-balı Belediyesi desteğiyle 22 yıldır sür-dürülen Metropolis Antik Kenti kazı çalışmalarında yeni eserler gün ışığına çıkarılmaya devam ediyor. Toprağı kazarak heykel ve tarihi eser bulma-ya alışkın olan arkeologlar bu kez sur duvarında şüphelendikleri bir mermer parçayı çıkardıklarında heykel sürpri-ziyle karşılaştı. 2012 kazı çalışmaların-da, sur duvarına gömülmüş başsız, gi-yimli bir kadın heykeli ortaya çıkarıldı. Günümüzden yaklaşık bin yıl önce inşa edilen kale duvarlarında yapı taşı ola-rak kullanılan mantolu kadın heykeli, 2 metrelik boyu ile Metropolis’in Geç Hellenistik dönemdeki zenginliğini ve görkemini gözler önüne seriyor. Metro-polis Antik Kenti’ndeki yazıtlar, kadın heykelinin, Metropolis’te yöneticilik yapmış kadınlardan birine ya da an-tik kent meclislerinin koruyucu figürü Hestia’’a ait olabileceğini gösteriyor.

Surun yapımında kullanılmışKazı Başkanı Trakya Üniversitesi Ar-keoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Aybek, kadın heykelinin, Geç Hellenistik çağın en iyi korunmuş nadir örneklerinden birisi olan Meclis Binası’nın ortasından geçen sur duva-rının içinde yüzyıllardır gün ışığına çıkarılmayı beklediğini söyledi. Doç. Dr. Aybek, “Surun iki tarafından da görülebilen heykel, bir taraftan mermer bir taş parçasını, diğer taraftan ise bir heykelin boyun kısmını andırmakta ve birbirinden ayrı iki parçaymış izlenimi-ni uyandırmaktaydı. Günışığına çıka-rılan kadın heykeli, arkeoloji meraklı-larıyla buluşmak üzere İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenecek. Kale duvarla-rında bulduğumuz, Metropolis Meclis yapısına ait olan bu heykel ile birlikte yapının sunakları, mimari bloklar ve yazıtlar yapı taşı olarak kullanılmıştır. Arkeolojik kazılar sırasında sur çev-resinde bulmuş olduğumuz çok sayıda heykeli İzmir Müzesi’ne taşıdık” dedi.

New artifact are being un-earthed each day during the Metropolis antique

city excavation, which has been going on for the last 22 years with the support of the Ministry of culture and Tourism, Trakya Uni-versity, Sabancı Foundation, The Lovers of Metropolis Foundation (MESEDER) and the Municipal-ity of Torbalı. Archeologists, who are used to f inding statues and rel-ics while digging, were surprised to see a marble statue during the dig. During the 2012 dig sea-son, a headless, clothed woman’s statue was found embedded in the city wall. The 2 meter high statue which depicts a woman wearing a coat proves just how rich and glamorous the city was during the Late Hellenistic era. The statue is either of a woman who was a local authority in Metropolis or Hestia, the protector of senates of antique cities.

20 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Güncel / Actual

Page 23: 20- izmir tourism culture

“Kadın yönetici ihtimali heyecan verici”Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, kazı çalışmalarında bulu-nan kadın heykelinin Metropolis Antik Kenti’nde yöneticilik yapmış bir kadına ait olma ihtimalinin heyecan verici ol-duğuna dikkat çekti. Koyunsağan şun-ları söyledi: “Binlerce yıl önce kadın-ların toplumda önemli görev ve roller edinmelerinin, kent yönetiminde söz

sahibi olmalarının çok anlamlı olduğu-nu düşünüyorum. Bu heykelin bir kadın yöneticiye ait olma ihtimali oldukça he-yecan verici. Sabancı Vakfı olarak top-lumsal cinsiyet konusunda ülkemizde önemli çalışmalar üstleniyoruz. Destek verdiğimiz Metropolis kazılarında or-taya çıkan bu kadın yönetici heykelini de, Vakfımızın çalışmalarıyla örtüşmesi açısından ayrıca anlamlı buluyoruz.”

Was used in the construction of the wall The head of the excavation Serdar Aybek from Trakya University’s Archeology Department said that the statue, one of the best protected relics of the Late Hel-lenistic era, was waiting to be unearthed for centuries inside the city wall that passed through the middle of the Senate building. Dr. Aybek said, “The statue, which was visible from both sides of the wall, looks part like a marble stone piece and the neckline of a statue and seemed to be two different pieces. The statue will be exhibited at the Izmir Archeology Museum. This statue, along with the al-tars of the structure, architectural blocks and epigraphs, were used as construction materials for the wall. We have moved many statues we have found during the excavations to the Izmir Museum.”

“The possibility of a female authority is exciting”The General Manager of the Sabancı Foundation Zerrin Koyunsağan stated that the possibility of the statue found during the excavation belonging to a female authority was very exciting. Koyunsağan said: “I find it very mean-ingful that women had important roles in the community and were part of the local authority thousands of years ago. The possibility that this statue might belong to a female local authority is very exciting. As the Sabancı Foundation, we carry out important works regarding gender equality in Turkey. We find it very meaningful that such a statue was found during an excavation we support.”

21İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 24: 20- izmir tourism culture

Büyükelçiler Konferansı’ndan EXPO’ya destek çıktı

Support for EXPO during the Ambassadors Conference

Beşinci Büyükelçiler Konferansı’nda EXPO 2020 adaylığı hakkında görüş alışverişinde bulunuldu, katılımcılara EXPO adaylık ve oylama sistemi hakkında geniş bilgi verildi.

Opinions about EXPO 2020 were exchanged during the 5th Ambassadors Conference and participants were give detailed information on the EXPO candidacy and voting process.

Yurt dışında görev yapan diplo-matların katılımıyla İzmir’de düzenlenen 5’inci Büyükelçiler

Konferansı’nın 2’nci ayağı, Dışişleri Ba-kanı Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla 5-7 Ocak’ta Swissotel Grand Efes’te gerçekleşti. “İnsani diplomasi” temasıy-la düzenlenen ve 2 Ocak’ta Ankara’da başlayan konferansların İzmir ayağına, çeşitli ülkelerde görev yapan büyükel-çiler ve diplomatlar katıldı. İzmir’in EXPO 2020 adaylığının geniş kapsam-lı olarak görüşüldüğü konferansta, 120 ülkede görev yapan büyükelçiler ile 11 daimi temsilciye İzmir’in EXPO 2020 adaylığı ve oylama sistemi konusunda kapsamlı brifing verildi.

Büyükelçiler Konferansı’nın İzmir programı kapsamında büyükelçilerle İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusu görüşüldü. Ekonominin itici gücü ve dinamik çehresi niteliğindeki İzmir’in adaylığının başarıya ulaşması için atı-labilecek ilave adımlar hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Büyükelçiler, gelecek dönemde İzmir’in EXPO 2020

The second leg of the 5th Ambassa-dors Conference which was held in Izmir with the participation

of diplomats serving abroad, took place On January 5-7 at Swissotel Grand Efes. Ambassadors and diplomats working in various countries attended the second leg of the conference, themed “Humanitarian Diplomacy”, which began in Ankara on January 2, 2013. During the conference,

where Izmir’s EXPO 2020 candidacy was discussed in detail, 120 ambassadors and 11 diplomats were given detailed in-formation regarding Izmir’s EXPO 2020 candidacy and the voting process. Opin-ions were exchanged regarding additional steps that could secure the bid for Izmir. Ambassadors stated that they were going to do everything they could for Izmir to secure the bid to host EXPO 2020.

Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan

Güncel / Actual

22 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 25: 20- izmir tourism culture

adaylığının olumlu neticelendirilmesi için üzerlerine düşen görevi en iyi şekil-de yerine getirmeye kararlı olduklarını ifade ettiler.

Davutoğlu: “EXPO İzmir’i stratejik olarak yükseltecek”Bu kapsamda İzmir Valisi Cahit Kı-raç, EXPO adaylığı kapsamında yapı-lan çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi verdi. Ayrıca düzenlenen bölge-sel EXPO oturumlarında da İzmir’in adaylığına destek sağlanmasının yol-ları üzerinde durulurken, Dışişleri Ba-kanlığı olarak İzmir’in adaylığına tam destek verileceği vurgulandı. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İzmir Üniversiteleri Platformu’nun düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada, EXPO’nun sadece İzmir’in tanıtımına katkı sağlayacak bir proje olarak görülmemesi gerektiğine işaret ederek, EXPO’nun aynı zaman-da İzmir’i stratejik olarak yükseltecek bir proje olduğunun altını çizdi. İzmir’i “Ufuk Şehir” olarak tanımlayan Bakan Davutoğlu, “İzmir önümüzdeki süreç-te küresel gelişmelerin içindeki haklı

yerini alacaktır” diye konuştu. Beşinci Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve büyü-kelçiler Karşıyaka Ahmet Taner Kışlalı Parkı Şehit Diplomatlar Anıtında yapı-lan anma törenine de katıldılar. Törenin ardından sona eren konferansın altıncı-sının önümüzdeki dönemde Ankara ve Mersin’de düzenlenmesi öngörülüyor.

Davutoğlu: “EXPO will strategically elevate Izmir”The Governor of Cahit Kıraç gave de-tailed information regarding the works that were done for the city’s candidacy. Ways to support Izmir’s EXPO candi-dacy were discussed at regional sittings while the Ministry of Foreign Affairs expressed full support during the pro-cess. The Minister of Foreign Affairs Ahmet Davutoğlu, who spoke at the meeting organized by the İzmir Univer-sities Platform, stated that EXPO was not only a project that would contribute to the advertising of Izmir but a project that would strategically elevate Izmir. The Minister of Foreign Affairs Ahmet Davutoğlu, who described Izmir as “the city of new horizons”, said, “İzmir will take its rightful place in global devel-opments” The participants of the con-ference then went on to the memorial service held at the Karşıyaka Ahmet Taner Kışlalı Park Fallen Diplomats Monument. The 6th installment of the conference will be held in Ankara and Mersin.

Büyükelçiler, gelecek dönemde İzmir’in

EXPO 2020 adaylığının olumlu neticelendirilmesi

için üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde

yerine getirmeye kararlı olduklarını ifade ettiler.

Ambassadors stated that they were going to do everything they could for Izmir to secure the bid to host EXPO 2020.

23İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 26: 20- izmir tourism culture

Tarihi Kentler Birliği Selçuk’ta toplandı

The Historical Cities Association met in Selçuk

Tarihi Kentler Birliğinin Trak-ya Batı Karadeniz ve Göller havzasından sonra 4’üncü ve

2012’nin son toplantısı Selçuk Bele-diyesinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Toplantıya İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Tarihi Kentler Birli-ği Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vak-fı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür’ün yanı sıra, İzmir’den çok sa-yıda belediye başkanı ve Ege Bölge-si’ndeki pek çok kentin yerel yönetim temsilcileri katıldı.

İzmir ve çevresindeki tüm Tarihi Kentler Birliği üyelerini bir araya geti-ren toplantının ana başlığı “Ekonomik Kalkınma ve Sürdürülebilir Koruma Çalışmaları” olarak belirlendi. Günü-müzde kültürel mirasın yalnızca tarih-sel zenginliğin bir kanıtı değil, aynı zamanda kalkınmaya yönelik önemli kaynaklardan birisi olarak değerlendi-rildiğini vurgulayan İzmir Valisi Cahit Kıraç “Ülkeler kültürel değerlerini ön plana çıkarmak ve ekonomik bir değe-

İzmir ve çevrelerindeki tüm tarihi kentler birliği üyelerini bir araya getiren toplantının en büyük önceliği, ortak doğal ve kültürel değerlerin etrafında koruma öncelikli iş birliklerinin hayata geçirilmesi oldu.

The biggest priority of the meeting, which united all the members of the association, was putting into practice the projects concerning the protection of joint natural and cultural assets.

The fourth and last meeting of 2012 of the Historical Cities Association was hosted by the

Municipality of Selçuk. The meeting was attended by The Governor of Izmir Ca-hit Kıraç, İzmir Metropolitan Munici-pality Chief Magistrate Aziz Kocaoğlu, The President of the Historical Cities Association Consultancy Board and ÇEKÜL, Prof. Dr. Metin Sözen, Selçuk Chief Magistrate Hüseyin Vefa, many chief magistrates from Izmir and repre-sentatives of local authorities from the Aegean region. The main topic of the meeting, which united all members of the association from and around Izmir, was Economic Development and Sus-tainable Protection Efforts. The Gov-ernor of Izmir Cahit Kıraç, who stated that cultural heritage was not only proof of historical richness but an important source in financial development, said, “Countries are devising policies to high-light their cultural assets and turn them into financial revenues. As Turkey, we need a similar policy. But for that, we first need to protect and keep alive our cultural heritage.” İzmir Metropolitan Municipality Chief Magistrate Aziz

Güncel / Actual

24 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Vali Cahit Kıraç

Page 27: 20- izmir tourism culture

re dönüştürmek üzere politikalar üre-tiyor. Ülke olarak bizim de böyle po-litikalara ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle kültürel mirasımızı korumak ve yaşatmak zorundayız” dedi.

Akdeniz çanağı ile ilişkilerimizi güç-lendirmeliyiz diyen İzmir Büyükşehir Belediye Aziz Kocaoğlu ise “Kültüre da-yalı kalkınma yolumuz olacak. Dışarısı İzmir’i görüyor, izliyor. İzmir turizmde, hizmet sektöründe büyüyecek gelişecek. Ama kültür, sanat, tarih, ören yeri ol-madan bu gerçekleştirilemez. Tarihi Kentler Birliği’nin destekleri ve bilinçli belediye başkanlarımızın uğraşları ol-masa bu kentteki çok az tarihi eser açığa çıkar ve koruma altına alınır. Bu yüz-den yerel yönetimler güçlendirilmeli. O zaman bunun alt yapısı gerçekleştiril-meli. İşte biz bugün burada bu amaçla bulunuyoruz” şeklinde konuştu.

Toplantının ev sahibi Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür de faali-yetlerini 10 yıldır başarıyla sürdüren Tarihi Kentler Birliğinin kurucuları arasında yer almaktan büyük onur duy-duğunu ifade etti. Selçuk’taki tarihi ve kültürel yapıları korumak ve yaşama kazandırmak için Selçuk Belediyesi’nin yürüttüğü Ayasuluk Kalesi, Bizans Su Kemerleri, Selçuk- Efes Kent Belleği ve Efes Alan Yönetimi Projesi gibi çalış-malardan bahseden Başkan Ülgür “So-mut olmayan mirasını koruyan, İzmir ile, Ege ile, dünya ile bağlantıları güçlü bir kent oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.

Tarihi kentler Danışma Kurulu ve ÇE-KÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ise sözlerine “İzmir’de buluş-mak demek dünyada buluşmak demek. İzmir için konuşmak demek, dünya için konuşmak demek” diye başladı. Sözen Akdeniz potasındaki ülkelerde yaşanan ekonomik çalkantıların İzmir’i sahip olduğu kültürel ve tarihi değerleri ile Akdeniz’in odak noktası olmaya aday kıldığını ifade ederek, bunun için üni-versiteler, yerel yönetimler ve bürok-rasinin birlikte çalışmasının önemini vurguladı.

Kocaoğlu, who said that we needed to improve our relations with the Mediter-ranean basin, added, “Development based on culture will be our way. The outside world sees and watches Izmir. Izmir will improve in tourism and the service sec-tor but we can’t do this without having excursion sites and historical spaces, and art galleries. If it wasn’t for the support of this association and conscious chief magistrates, very few artifacts will be un-earthed and protected in this city. Local managements must be stronger and we need better infrastructure. This is why we are here today.” The host of the meeting, Selçuk Chief Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür said that he was honored to be one of the founding members of the associa-tion which continued to work successfully for the past 10 years. Ülgür, who spoke about their projects geared towards the protection and revitalization of the his-torical and cultural structures in Selçuk such as Ayasuluk Fortress, Byzantine aq-ueducts, the Selçuk- Efes City Archive and Efes Area Management, said “We are trying to establish a strong city that protects its abstract cultural heritage and a city that has connections to Izmir, the Aegean and the world.” The President of the Historical Cities Association Consul-tancy Board and ÇEKÜL (the Founda-tion for the Protection and Promotion of the Environment and Cultural Heritage)

Prof. Dr. Metin Sözen began by saying, “Meeting in Izmir means meeting in the world. Talking about Izmir, means talk-ing about the world.” Sözen, who contin-ued by saying that the economic unrest in Mediterranean countries might make Izmir the number one destination in the Mediterranean with its cultural and his-torical assets, pointed out to the impor-tance of collaborations between universi-ties, local authorities and the bureaucracy for the achievement of this goal.

During the second session of the meeting, other chief magistrates who are members of the association, talked about their proj-ects and efforts concerning the protection and use of the cultural and historical as-sets in their cities. After the meeting, at-tendees toured Selçuk.

İzmir Valisi Cahit Kıraç, kültürel mirasın kalkınmaya yönelik önemli kaynaklardan birisi olduğuna dikkat çekti.

The Governor of Izmir Cahit Kıraç stated that

cultural heritage was one of the most important

resources in development.

25İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 28: 20- izmir tourism culture

Turizm sektörüİzmir’de buluştuAralık ayında düzenlenen Travel Turkey İzmir’e 778 firma katılırken, fuarı 47 ülke ve 54 şehirden 25 bin 915 kişi ziyaret etti.

Türkiye’nin turizm endüstrisi açısından önemli etkinlikleri arasında yer alan Travel Tur-

key İzmir, ziyaretçi ve katılımcı sayısı-nı artırarak sektörü bir araya getirme-ye devam ediyor. İzmir’de 6-9 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen Travel Turkey İzmir - 6. Turizm Fuar ve Konferansı başarıyla sona erdi. 778 firmanın katıldığı fuarı, 47 ülkeden 25 bin 915 kişi ziyaret etti. Yeni iş bağlan-tıları ve ziyaretçi sayısındaki artış ile sektörü memnun bırakan fuarda, otel ve seyahat acentelerinin yanı sıra kalkınma ajansları, belediyeler, otel ekipmanla-rı tedarikçileri, araba kiralama ve hava yolu şirketleri, deniz ve kültür turizmi, inanç, sağlık, eğitim, yatçılık, golf, kış sporları, gastronomi alanında hizmet veren çeşitli kurum ve kuruluşlar, Va-lilik ve İl Kültür Turizm Müdürlükleri yerlerini alarak rekor kırdı. Fuarda, 60 destinasyon ve 20 ülkeden 778 katılım-cı, hizmet ve ürünlerini sektöre sundu.

Tourism sector gathered in Izmir

Travel Turkey İzmir, which is an important event for Turkish tourism, continues to bring the

sector closer together by increasing its visitors and participants with each pass-ing year. The 6th installment of the fair took place between 6 and 9 December 2012. A total of 25, 915 people visited the fair which was attended by 778 com-panies. The fair, which was a big success in term of visitor numbers and new busi-ness connections, had participants from all the components of the sector such as hotels, travel agencies, development agencies, municipalities, hotel equip-ment providers, rental car companies, airline companies, firms that specialize in sea, culture, religion, health, educa-tion, maritime, golf, winter sports and gastronomy tourism, Governorships and city culture and tourism manage-ment offices. 778 companies from 20 countries and 60 destinations advertised their products at the fair.

778 companies participated in Travel Turkey Izmir in December while the fair was visited by a total of 25, 915 people from 47 countries and 54 cities.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da fuarın açılışına katıldı.

The Minister of Culture and

Tourism Ertuğrul Günay attended

the opening of the fair.

Güncel / Actual

26 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 29: 20- izmir tourism culture

South Korea, Indonesia, the Maldives, Macedonia, Uzbekistan, Pakistan, Sri Lanka, Serbia and Oman were first time participants at the fair where part-ner country was Montenegro and part-

ner city was Kastamonu. Other coun-tries that participated in the fair were Germany, USA, Azerbaijan, Bosnia Herzegovina, Bulgaria, Algeria, The Czech Republic, Denmark, Dubai, Ec-

Karadağ’ın partner ülke, Kastamonu’nun ise partner il olarak yer aldığı Travel Turkey İzmir’e bu yıl ilk kez Güney Kore, Endonezya, Maldivler, Make-donya, Özbekistan, Pakistan, Sri Lan-ka, Sırbistan ve Umman katıldı. Fuara katılan diğer ülkeler arasında Alman-ya, ABD, Avustralya, Azerbeycan, Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Dubai, Ekvator, Fas, Fransa, Güney Afrika, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, İn-giltere, İran, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Kanada, Katar, Kenya, KKTC, Kosova, Litvanya, Macaristan, Make-donya, Mısır, Moldova, Nijerya, Polon-ya, Romanya, Rusya, Slovenya, Suriye, Tataristan, Uganda ve Yunanistan yer aldı. Kültürpark’ta 4 gün boyunca süren turizm fuarına 25 bin 915 kişi katıldı. 47 ülkeden ve Türkiye’nin 54 şehrinden gelen ziyaretçiler, gelecekteki turizm potansiyelini planlamak ve değerlendir-mek üzere İzmir’de buluştular.

Turizm sektörüİzmir’de buluştu

27İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 30: 20- izmir tourism culture

Fuarda turizm zenginlikleri sergilendi Türkiye’nin ve değişik ülkelerle bölgelerin turizm zenginliklerini, farklı destinas-yonlarını yerli ve yabancı turizm yatı-rımcılarına, acentelere, satın alıcılara ve tatil planı yapmakta olan son tüketicilere göstermeyi hedef leyen fuar, farklı des-tinasyonlardan çok sayıda katılımcıya ev sahipliği yaptı. Uluslararası turizm pro-fesyonelleri, katılımcı firmalarla işbirliği

yaparken, gerçekleştirilen özel program-lar çerçevesinde, yurtdışından gelen özel delegasyonla fuar alanında stand sahibi turizmciler bir araya getirildi. Dünya-nın farklı destinasyonlarını başta İzmir halkı olmak üzere çevre illerden turizm meraklılarıyla da buluşturan fuarın, son tüketiciye yönelik olan son iki gününde katılımcı firmalar tarafından etkinlikler düzenlendi. Yemek sunumları, çekilişler ve özel dans gösterileri gerçekleşti.

uador, Morocco, France, South Africa, Croatia, India, Netherland, Britain, Iran, Israel, Spain, Switzerland, Italy, Canada, Qatar, Kenya, KKTC, Koso-vo, Lithuania, Hungary, Macedonia, Egypt, Moldova, Nigeria, Poland, Ro-mania, Russia, Slovenia, Syria, Uganda and Greece. 25, 915 people visited the fair which took place at Kültürpark for four days. Visitors from 47 countries and 54 cities came to Izmir to plan their upcoming vacations.

Touristic assets on display The fair, which aimed to show Turkey’s touristic assets and products to foreign and domestic investors, travel agencies, buyers and consumers planning their vacations, hosted many participants from different destinations. While in-ternational tourism professionals did business with participating firms, tour-ism professionals who had stands at the fair were united with members of foreign delegations at various events. Participating companies organized dif-ferent events during the last two days of the fair geared towards consumers. Tastings, raff les and dance shows were also organized.

Fuar, dünyanın farklı destinasyonlarını, başta İzmir halkı olmak üzere çevre illerden turizm meraklılarıyla da buluşturdu.

The fair was the place where people from and around Izmir got the chance to see various touristic destinations in the world.

28 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 31: 20- izmir tourism culture

Yemek yarışması ilgi gördü

The food contest was a big hit

Travel Turkey İzmir kapsamında en çok ilgi gören etkinliklerden biri 2’nci Uluslararası Yemek Ya-rışması oldu. Fuara ayrı bir renk ve heyecan katan yarışma, Atlas Pavyonu’nda düzenlendi. Türkiye Aşçılar Federasyonu organizatör-lüğünde İzmir Aşçılar Derneği ve İZFAŞ tarafından organize edilen yarışmaya 22 dernek baş-kanı ve yardımcıları, 35 duayen şef ve gurme, 12 ülkeden yakla-şık 25’i yabancı olmak üzere 250 yarışmacı katıldı. Yarışmanın ilk gününde 18-25 yaş arası otel, res-taurant ve yemek fabrikalarında çalışan gençler ‘uluslararası ye-mekler’ kategorisinde yarışmaya katıldı. Yarışmanın ikinci günün-de şef ler ‘modern Türk mutfağı yemekleri’ ile yarışırken, yarışma-nın son günü ise lise ve üniversite öğrencileri yaptıkları yemekleri jürinin beğenisine sundu. Yarış-manın sonucunda; Modern Türk Mutfağı kategorisinde Ahmet Çalış ve ekibi birinci oldu. Jüri Ödülü’nü Melih Turgay Yılmaz ve ekibi alırken, Yılın Star Şefi kategorisinde Ozan Güngör ve ekibi birinci oldu. Genç Aşçılar kategorisinde Caner Yiğit Erdo-ğan birincilik ödülünün sahibi olurken, Soğuk Büfe Yemek kate-gorisinde Adem Günhan ve ekibi birinci oldu. Yarışmada; Turizm Okulları Üniversiteler katego-risinde Selen Pekoğuz, Turizm Okulları Liseler kategorisinde Duygu Almaç, Artistik Pastane Büfe Yarışması kategorisinde ise Serkan Şehirlioğlu birincilik ödü-lünün sahibi oldu.

One of the events that attracted a lot of attention during the fair was the 2nd International Cooking Competition. The competition took place at the At-las Pavilion. A total of 250 competitors participated in the competition which was organized by the İzmir Chefs as-sociation and İZFAŞ. On the first day of the competition, youngsters between the ages of 18 and 25 who worked in hotels, restaurants and food factories, competed in the internation-al dishes category. On the second day, chefs competed in the modern Turkish dishes category while on the last day, high school and university students

presented their dishes to the jury. Ah-met Çalış and his team became first in the modern Turkish cuisine category. While Melih Turgay Yılmaz and his team received the Jury Special Award, Ozan Güngör was named Chef of the Year. Caner Yiğit Erdoğan was the champion in the Young Chefs category while Adem Günhan and his team were placed Cold Appetizer Buffet category. Selen Pekoğuz was crowned champion in the Tourism Schools Universities category, Duygu Almaç in the high school category and Ser-kan Şehirlioğlu became the champion in the Artistic Bakery Buffet category.

29İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 32: 20- izmir tourism culture

The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, who attended the opening of the fair, visited the stand of Renkli Ka-lem Media, which publishes the tourism and culture magazines of 8 Governorships in Turkey. Minister Günay, who visited the stand with the Governor of İzmir Mustafa Cahit Kıraç and Izmir City Culture and Tour-ism Director Abdülaziz Ediz, received information from Ren-kli Kalem Media Group Chair-man Özer Kestane regarding the magazines. Minister Günay, who expressed his appreciation for the Izmir Culture and Tour-ism Magazine, thanked the team that worked on the publication.

The stand of Renkli Kalem Me-dia which also offers advertising and branding materials for vari-ous cities was also visited by the Governor of Balıkesir Ahmet Turhan, Balıkesir Deputy Gov-ernor Selda Dural and Balıkesir City Culture and Tourism Director Prof. Dr. Abdullah Soykan. Governor Turhan re-ceived information about the company’s projects regarding the advertising of the city from Özer Kestane. The Governor of Amasya Ab-dil Celil Öz, the Governor of Çanakkale Güngör Azim Tuna, the Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz, the Governor of Muğla Fatih Şahin, Çanakkale Deputy Governor Canan Han-çer Baştürk and Amasya Chief Magistrate Cafer Özdemir also paid a visit to the stand.

Dünya turizmini İzmir’de buluştu-ran Travel Turkey 6. Turizm Fuar ve Konferansı’nın açılışına katılan Kül-tür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Gü-nay, 8 ilin Valilik ve Kültür Turizm Müdürlükleri adına hazırladığı kül-tür ve turizm dergileriyle büyük be-ğeni toplayan Renkli Kalem Medya Grubu’nun fuardaki konuklarından biri oldu. İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç ve İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ile birlikte firmanın standını ziyaret eden Ba-kan Günay, Renkli Kalem Medya Grubu Başkanı Özer Kestane’den dergiler hakkında bilgi aldı. Medya Grubu tarafından İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına yayına hazırlanan ve 4 yıldır yayın hayatı-nı sürdüren İzmir Kültür ve Turizm Dergisi ile ilgili beğenisini dile ge-tiren Bakan Günay, dergileri hazır-layan ekibe çalışmalarından dolayı teşekkür etti.

Masaüstü yayıncılığın yanı sıra “Şe-hirleri Markalaştırıyoruz” sloganıyla çeşitli illerin valilikleri adına marka-laşma ve tanıtım projeleri de hayata ge-çiren Renkli Kalem Medya Grubu’nun standı, Balıkesir Valisi Ahmet Turhan, Balıkesir Vali Yardımcısı Selda Du-ral ve Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Dr. Abdullah Soykan tarafından da ziyaret edildi. Vali Tur-han, Travel Turkey 2012 için Balıkesir ilinin standını hazırlayan Renkli Ka-lem Medya Grubu’nun Başkanı Özer Kestane’den, firmanın Balıkesir için yürüttüğü projeler hakkında bilgi aldı.

Amasya Valisi Abdil Celil Öz, Çanak-kale Valisi Güngör Azim Tuna, Mani-sa Valisi Halil İbrahim Daşöz, Muğ-la Valisi Fatih Şahin, Çanakkale Vali Yardımcısı Canan Hançer Baştürk, Amasya Belediye Başkanı Cafer Özde-mir de Renkli Kalem Medya Grubu’nu ziyaret eden isimler arasında yer aldı.

Bakan Günay’dan Renkli Kalem Medya’ya teşekkürMinister Günay thanks Renkli Kalem Media

30 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 33: 20- izmir tourism culture

31İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 34: 20- izmir tourism culture

İzmir kültür ekonomisine yol haritası

A road map for Izmir’s cultural economy

İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), Dokuz Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nin işbirliğiyle 2014-

2023 İzmir Bölge Planı hazırlık çalış-maları kapsamında yürütülen “İzmir Kültür Ekonomisi Envanteri ve Ge-lişme Stratejisi Projesi” kapsamında “İzmir Kültür Ekonomisi Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda kentin kültürel zenginliklerinin artırılması ve ekono-miye yansıtılması için yol haritası be-lirlendi.

İzmir Hilton Oteli’nde gerçekleştiri-len çalıştaya konunun uzmanı akade-misyenler, özel sektör, kamu kurumu temsilcileri ve sivil toplum kuruluşla-rından çok sayıda konuk katıldı. İZKA Genel Sektereri Doç. Dr. Ergüder Can açılış konuşmasında çalıştaylar yoluyla katılımcı bir anlayış ile sektör temsilci-lerinin görüşlerini aldıklarını söyledi.İzmir’in yeni bölge planı olacak 2014-2023 İzmir Bölge Planı hazırlık sü-recinde sektör çalıştaylarının önem taşıdığını belirten Doç. Dr. Can, ka-tılımcı anlayışla hazırlanan plan ve stratejilerin yaşama geçirilmesi için de tüm kurum ve kuruluşların desteğini beklediklerini dile getirdi. Yıldız Tek-nik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zeynep Enlil de kısa süre önce İstanbul için gerçekleştirilen “İstanbul Kültür Eko-nomisi Envanteri Deneyimleri” konulu

bir sunum yaptı. Kültür ekonomisinin geliştirilmesinin kent kimliği, çevre, yaşam kalitesi, kent imajını güçlendir-diğini ve turizm konusunda çok önem-li katkı sağladığını anlatan Prof. Dr. Zeynep Enlil, dünyadaki birçok kentin sanayinin yanı sıra artık kent kimliği ve kültür ekonomisiyle söz sahibi ol-mak için çaba gösterdiklerini dile ge-tirdi.

“İzmir’in potansiyeli çok yüksek”Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Şebnem Gökçen Dündar ve Ege Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Meh-met Güçlü de çalışma kapsamında ger-

A cultural economy workshop was organized jointly by the Izmir Development Agency

(İZKA), Dokuz Eylül University and Ege University as part of the Izmir Cul-tural Economy Inventory and Develop-ment Strategic Project within the con-text of the 2014-2023 İzmir Regional Planning preparations. A road map to increase the city’s cultural assets and add them to economy was drawn up at the workshop.

The workshop, which was held at the İzmir Hilton, was attended by expert academics, representatives of the pub-lic and private sector and guests from NGOs. İZKA General Secretary Doc. Dr. Ergüder Can said that they received opinions from sector representatives during his opening speech.

Doc. Dr. Ergüder Can, who stated that these kinds of workshops were impor-tant during the preparations for the 2014-2023 İzmir Regional Planning, said that they were expecting sup-port from all institutions regarding the implementation of this plan. Prof. Dr. Zeynep Enlil from Yıldız Teknik Uni-versity gave a presentation called “Is-tanbul’s Cultural Economy Inventory Experiences” Prof. Dr. Zeynep Enlil, ho stated that improving a city’s cultural

İZKA, DEÜ ve EÜ işbirliğiyle düzenlenen çalıştayda İzmir’in kültür ekonomisi tartışıldı.

Opinions on how to improve Izmir’s cultural economy were exchanged during the workshop.

Doç. Dr. Ergüder Can

Güncel / Actual

32 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 35: 20- izmir tourism culture

çekleştirilen İzmir’in kültür altyapısı ve ekonomisi mevcut durum analizi so-nuçları hakkında bilgiler paylaştı. Doç. Dr. Dündar, İzmir’in kültürel anlamda önemli bir potansiyele sahip olduğunu fakat Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir’in, İstanbul ve Ankara’ya oranla geride kaldığını dile getirdi. Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Neşe Kumral, yerel ve bölgesel kalkınma an-lamında kültürün çok önemli olduğu-nu söyleyerek, kültürel değerlerden or-taya çıkan mal ve ürünlerin ekonomik anlamda büyük getirileri olduğunu özellikle tasarım konusunun kültürel ekonomi alanında belirleyici olduğunu sözlerine ekledi. Çalıştayda katılım-cılar, beş stratejik öncelik çerçevesin-de İzmir’de kültür ekonomisinin nasıl geliştirilebileceğini tartıştı. Buna göre kültür eğitimi altyapısının geliştiril-mesi ve potansiyelin değerlendirilme-si, tasarım alanındaki potansiyellerin değerlendirilebilmesi için strateji ve altyapıların geliştirilmesi, görüntülü ve gösteri sanatlarında şehrin üretkenlik kapasitesini besleyen araçların geliştiril-mesi, kültür ekonomisinin geliştirilmesi, kültür mekânı altyapısına ve kültürün fi-nansmanına ilişkin kurumsal yapılanma ve kapasitenin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

economy strengthened urban identity, a city’s image and life quality, and that it added greatly to tourism, said that many cities in the world were working hard to be known as a cultural and brand city in addition to being an industrial city.

“İzmir has great potential”Docent Dr. Şebnem Gökçen Dündar from Dokuz Eylül University and As-sistant Docent Dr. Mehmet Güçlü from Ege University shared informa-tion regarding Izmir’s latest cultural infrastructure and cultural economy. Docent Dr. Dündar said that Izmir had great potential in culture but was lag-ging behind Istanbul and Ankara in this regard.

Prof. Dr. Neşe Kumral from Ege Uni-versity said that, who stated that culture was very important in local and regional development, said that revenue was high for products that resulted from cultural values and added that design was espe-cially important in cultural economy.

During the workshop, attendees dis-cussed how to improve Izmir’s cultural economy within the context of five stra-

tegic priorities. According to this, it was concluded that there was a need to im-prove cultural education infrastructure and evaluate current potential, establish strategies and infrastructure to evaluate potential in designing, formulate tools to support the capacity of visual arts, improve cultural economy and develop a financial structure to support cultural infrastructure and institutionalizing.

Prof. Dr. Zeynep Enlil

33İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 36: 20- izmir tourism culture

İzmir’de otistik çocuklar için güç birliğiAnadolu Otizm Vakfı ile işadamı Rıza Akça tarafından restore ve tefrişi yapılan, Güzelbahçe Belediyesi’nin tahsis ettiği eski Yelki belediye binasında ‘Nermin Osman Akça Eğitim Merkezi’ törenle hizmete açıldı.

Anadolu Otizm Vakfı’nın Güzelbahçe’de hayata geçirdi-ği, Nermin-Osman Akça Eği-

tim Merkezi binasının açılışı gerçekleş-tirildi. Açılışa, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Güzelbahçe Bele-diye Başkanı Mustafa İnce, Anadolu Otizm Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Burhan Özfatura ve Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da katıldı.

Bakan Yıldırım, törende yaptığı ko-nuşmada, bakanlık olarak başlattıkları “Ulaşımda, İletişimde, Hayatın Her Ye-rinde Ben de Varım” projesinde, 30 en-gelli gençle yola çıktıklarını, bugün 330 gence iş imkânı sağlandığını kaydetti.Türkiye’de 15 yıl öncesine kadar 8 mil-yonu bulan engelli vatandaşın “yok” farz edildiğine ve engellilere yönelik söylem-lerin son 10 yılda geliştiğine dikkati çe-ken Bakan Yıldırım, son 10 yılda sosyal desteklere ilişkin bütçenin 1,3 milyar li-

The Nermin Osman Akça Edu-cational Center, built by the Anadolu Autism Foundation,

was opened in Güzelbahçe. The opening ceremony was attended by the Minister of Transportation, Maritime and Com-munication Yıldırım, The Governor of Izmir Cahit Kıraç, Güzelbahçe Chief Magistrate Mustafa İnce, the president of the Executive Board of the Anado-lu Autism Foundation Burhan Özfa-tura and Ege-Koop President Hüseyin

Güncel / Actual

34 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 37: 20- izmir tourism culture

“Nermin Osman Akça Educational Center”, which was restored and rebuilt by the Anadolu Autism Foundation and businessman Rıza Akça, was opened with a ceremony in a new

building allocated by the Güzelbahçe Municipality.

A place for autistic children in Izmir

radan 13 milyar liraya çıkarıldığını, en-gellilerin yasaya kavuştuğunu söyledi.Bakan Yıldırım, engellilere yönelik hiz-mette kendilerini halen yolun başında gördüklerini belirterek, hayır işlerinin sürmesini temenni ettiğini söyledi.

İzmir koruyucu ailede birinciİzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir’de 400 otistik engelliye yardımda bulundukla-rını ve İzmir’in koruyucu ailede birinci sırada olduğunu ifade etti. Vali Kıraç, “Yuvalarda, yurtlarda çocuk kalmasın istiyoruz. Özel İdare bütçesinden 6 mil-yon TL kaynağı sosyal işler için ayırdık. Özellikle bakıma muhtaç çocuğu olan aileler sıkıntı çekiyor. Sosyal hizmetler il müdürlüğümüze ait gündüz bakım evi kurduk. Aileler sosyal olarak rahatlaya-caklar. Ülkemizin gelişmişlik seviyesini gösteren en önemli gösterge sosyal çalış-malarıdır” dedi.

“Devlet kaynak aktarsın”Törende konuşan Anadolu Otizm Vakfı Onursal Başkanı Burhan Özfatura, ne metroyu açtığında ne de Büyük Kanal

Projesi’ni hayata geçirdiğinde bu kadar heyecan duymadığını söyledi. Özfatura, “Bu ülkede maalesef nüfusun yüzde 12’si engelli. Allah’ın bize verdiği sağlıklı ev-latların ve torunların minneti olarak bu tür etkinliklere ve projelere destek olma-lıyız. Başlangıçta bu işe kafamızda prob-lemler ve endişeler ile girdik ama büyük destek gördük. Kimden ne rica ettiysek partisi ne olursa olsun bize destek oldu. Hayır yaparak fakirleşen bir kişi görül-memiştir. Bundan sonra 600-700 ço-cuğumuzun eğitim, barınma ve meslek edinme kursunun verileceği bir kampusu yakın zamanda kuracağız. Bizimki de-nizden bir damla. Bunun gibi okulların açılması lazım. Devletin bu konuya kay-nak aktarmasını istiyoruz” diye konuştu.

En iyi projeGüzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce de, “Güzelbahçe’nin bir güzel yüzü de Yelki’dir. Burası eski bir belediye bi-nasıydı. Biz sosyal projelerde nasıl kulla-nırız diye düşünürken en önemli çalışma ortaya çıktı. Birçok kişi binayı istedi. Sosyal belediyecilik adına bu karara kat-

Aslan. Minister Yıldırım, who spoke at the ceremony, said that they now em-ployed 330 disabled youngsters as part of their social responsibility campaign. Minister Yıldırım, who stated that ser-vices for disabled people had improved in the last 10 years, said that the budget for social sponsorships was increased to 13 billion Liras in the last 10 years and that there were new regulations for dis-abled people.

Minister Yıldırım, who pointed out that they were still in the beginning when it came to the services geared towards dis-abled citizens, wished for the continu-ance of contributions from volunteers.

İzmir is number one in foster families The Governor of Izmir Cahit Kıraç said that they were helping 300 autistic children in Izmir and that the city was number one in foster families. Governor Kıraç said, “We don’t want any children to be left in government care. We have

İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir’in koruyucu

ailede birinci sırada olduğunu söyledi.

The Governor of Izmir Cahit Kıraç said

that İzmir was first in foster families.

35İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 38: 20- izmir tourism culture

kıda bulunan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Başkan İnce, vakfın kampusunda ça-lışan kişilerin yöre halkından olmasını da istedi. Merkezin yapılmasına katkı koyan İşadamı Rıza Akça ise yaptığı konuşmada, “Ben de bir aile olarak çocuklarımızın biz-den daha fazla işler yapmasını istiyorum. Keşke biz de Sıtkı Koçman, Kadir Has ve Salih İşgören gibi olsaydık. Onların bu ül-keye büyük katkıları var” dedi.

“Önceliğimiz insan”Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da Anadolu Otizm Vakfı’nın kurucu üyesi olmaktan onur duyduğunu söyledi. Aslan, “İzmir genelinde 100 bin kişinin barınma sorununu çözen kuruluş olarak önceliğimiz eğitim, sağlık ve insanın yaşamıdır. İzmir ve Ege’deki otistik yavrularımızı eğitmek, sos-yal yaşamda yer almalarını sağlamak böyle kampuslar ile mümkündür. Türkiye’de çok önemli bir eksikliği gidermiş oluyoruz. Biz, kuruluş olarak 4 bin metrekarenin üzerinde değeri 2,5 milyon TL olan araziyi bu proje-nin kampusu için bağışladık. Vakıf çok yeni kurulmasına rağmen çok hızlı bir noktaya geldi” diye konuştu.

Anadolu Otizm Vakfı Nermin-Osman Akça Eğitim Merkezi’nin açılışının yapıl-dığı törende, Ege-Koop tarafından eğitim kampusu kurulması için Anadolu Otizm Vakfı’na bağışlanan arazinin devir protokolü de imzalandı.

allocated 6 million Liras from our budget to social campaigns. Families with disabled children need our help. We have established a day care center. Families will at least have some time to socialize. Social responsibility cam-paigns show just how advanced a coun-try is.”

“Need for government funds”The Honorary President of the An-adolu Autism Foundation Burhan Özfatura, who spoke at the opening ceremony, said that he wasn’t this ex-cited even when he opened the subway or the Grand Canal project. Özfatura said, “Unfortunately, 12% of the popu-lation in this country is disabled. We need to support these kinds of social responsibility campaigns. We had wor-ries before we jumped into this project but we received a lot of support. You won’t be poor by helping. We will soon build a campus for 600-700 children where they will live and receive educa-tion. This is only a drop in the ocean. We need more schools like this and we want the government to allocate funds.”

The best projectGüzelbahçe Chief Magistrate Mustafa İnce said, “Yelki is another great face of

Güzelbahçe. This was an old munici-pality building. As we were thinking of using it for a social responsibility cam-paign this project came up. Many peo-ple wanted the building. I would like to thank everyone who voted for the building to be allocated to this project.” Magistrate İnce said that he wanted the locals to volunteer at the campus. Busi-nessman Rıza Akça who sponsored the construction said, “I want my children to do more than I did. I wish we could do more for our country.”

“Our priority is man”Ege-Koop President Hüseyin Aslan said that he was proud to be a founding member of the Anadolu Autism Foun-dation. Aslan said, “As an institution that solves the accommodation problem of 100 thousand people in Izmir, our priority is education, health and quality living. Autistic children in Izmir and the Aegean region can only be included in social life with campuses like these. We have donated this land to the proj-ect for the construction of this campus. Although the foundation is very young, it has achieved great things.” During the opening ceremony, the land that was donated to the foundation by Ege-Koop was officially handed over to the foundation.

36 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 39: 20- izmir tourism culture

37İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 40: 20- izmir tourism culture

Kütaş Tarım turizm elçiliği yapıyor

Kütaş Agriculture is a volunteerambassador for tourism

Yarattığı sağlıklı, kaliteli ve gü-venli baharat imajı ile dünya baharat sektörünün lideri olan

Kütaş Tarım, 5 farklı kıtaya defne, ke-kik ve adaçayı başta olmak üzere, önem-li çoğunluğu Türkiye’de yetişen baha-ratları işleyip, bitmiş ürün olarak ihraç ediyor. Firma, üyesi olduğu Amerika ve Avrupa baharat birliklerinde hazırladı-ğı ürün raporlarıyla da dünya baharat pazarına yön veriyor.

Kütaş Tarım ayrıca modern üretim te-sisleri, üstün kalite standartlarına uy-gun üretilmiş ürünleri ve başarılı müş-teri ilişkileri ile yurtdışında Türkiye’yi ve İzmir’i çok başarılı bir şekilde tanı-tıyor.

Yurtdışındaki başarılı tanıtımının yanı sıra her yıl farklı kültürlerden farklı amaçlarla gelen konuklarını İzmir’de ağırlayarak, İzmir’in gönüllü turizm el-çiliğini yapan Kütaş Tarım Ürünlerinin Genel Müdürü Dr. Tayfur Akın “Ge-

Türkiye’nin en büyük baharat üreticisi ve ihracatçısı olan Kütaş Tarım, 30 yıldır tüm dünyaya Türk baharatını tanıttığı gibi, her yıl ağırladığı 400’den fazla konuk ile gönüllü turizm elçiliği yapıyor.

Kütaş Agriculture, which is Turkey’s biggest spice producer andexporter, not only advertises Turkish spices to the world for

the past 30 years but is a volunteer ambassador for Turkishtourism by welcoming more than 400 foreign guests each year.

Güncel / Actual

38 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 41: 20- izmir tourism culture

Kütaş Agriculture, is the leader of the herb and spice industry in the world with its healthy and

high quality pure products, produces and Exports herbs and spices such as laurel leaf, Oregano, sage, thyme, savory, cumin, coriander, aniseed, to 5 different continents. The company also contrib-utes significantly to the global spice market by providing product reports to American and European Spice as-sociations.

Kütaş Agriculture also advertises Izmirand Turkey excellently with its mod-ern production facilities, tailor made high quality, pure products and suc-cessful customer relations. The General Manager of the company Dr. Tayfur Akın, who is known for his excellent international advertising campaigns and welcomes people from different cultures to Izmir each year making him a voluntary tourism ambassador says, “It is not enough that people who

come here to get to know our com-pany; first they need to be introduced to the nature of Izmir because our job is re-lated to the plants that nature gives us. For them to understandus, they need to understand this culture and nature.”

Kütaş Agriculture organizes agricul-tural tours to Izmir and neighboring cities to advertise Turkish agriculture, Turkish farmers and the natural beau-ties of the Aegean Region to foreign guests. During the tours to the vil-lages in İzmir, Salihli, Ödemiş, Denizli and Muğla, the guests are briefed on the nature and history of bay leaf, oregano and sage and then a touristic journey begins where guests are taken to İzmir Konak Square the historical Clock Tower, Kızlarağası Inn, Selçuk Efes and Şirince, Ancient city Sardes in Salihli, Kervansaray in Kusadasi. Guests return to their countries knowing all about Izmir, its people and products offered generously by this amazing na-ture.

len misafirlerimizin sadece firmamızı tanıması yetmez, gelen konuklarımızın öncelikle İzmir’in doğasını tanıması ge-rekir. Çünkü bizim işimiz doğanın bize sunduğu bitkilerle. Bizi anlamaları için bu doğayı, bu kültürü anlamaları gere-kir” diyor.

Kütaş Tarım, İzmir ve çevre illerine ta-rım tanıtım turları düzenleyerek Türk tarım kültürü, Türk çiftçisi ve Ege Bölgesi’nin doğal güzelliklerini yaban-cı konuklara tanıtıyor. İzmir, Salihli, Ödemiş, Denizli ve Muğla’nın köyleri-ne yapılan tanıtım turlarında defnenin, kekiğin ve adaçayının doğası, tarladan sofraya kadar gelen hikâyesi anlatılıyor. Ardından turistik gezi yapılıyor. Şehir turunun önemli durakları arasında İz-mir Konak Meydanı, Saat Kulesi, tarihi Kızlarağası Hanı, Selçuk Efes- Şirince, Sard harabeleri turları da var. Gelen konuklar tam anlamıyla İzmir’i, İzmir-liyi ve bu doğanın sunduğu ürünleri ta-nıyarak geri dönüyorlar.

39İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 42: 20- izmir tourism culture

İzmir artık mobil

İzmir is now mobile

Avrupa’da ilk niteliği taşıyan İzmir Mobil Kent Rehberi ile turistlere, kiralayacakları uydu bağlantılı tablet bilgisayarlarla mobil rehberlik hizmeti sunulacak.

With the Izmir Mobile City Guide, applied for the first time in Europe, tourists will relieve mobile guidance services through tablet PCs with Wi-Fi they will rent.

Bir yıldan uzun süredir yürütü-len titiz bir çalışmanın ürünü olan “İzmir Mobil Kent Reh-

beri” Alsancak Kruvaziyer Limanı’nda yapılan tören ile faaliyete başladı. Töre-ne İzmir Vali Yardımcıları Adem Kara-hasanoğlu ve Cengizhan Aksoy, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Ege Turizmciler Derneği Önder Kayı ve davetliler katıldı.

İlk etapta 5 dilde hazırlandıAvrupa’da ilk kez İzmir’de uygulanacak yeni bir bilgilendirme yöntemi olan “İz-mir Mobil Kent Rehberi”, ilk etapta İn-gilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Türkçe olmak üzere 5 dilde hazırlan-dı. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlü-ğünün Alsancak Kurvaziyer Limanı’nda 20 tablet bilgisayarla başlayan proje ile ili ziyaret eden yabancı turistlerin şehir hakkında doğru ve güncel bilgilere ulaş-ması ve ihtiyaçlarını kolayca karşılaması hedef leniyor. 10 euro karşılığında kira-lanan tabletlerin sayısının yıl sonuna kadar 100’e çıkarılması hedef leniyor.

13 binin üzerinde koordinat bilgisi Tamamı 3G internet bağlantısına ve GPS destekli haritaya sahip, 7” (7 inch) tablet bilgisayarlar ve özel oluşturulmuş bir yazılım ile verilen hizmet, öncelikle

The Izmir Mobile City Guide, the product of a work of more than a year, began services

with a ceremony on November 1 at the Alsancak Cruise Port. The ceremony was attended by assistant governors Adem Karahasanoğlu and Cengizhan Aksoy, İzmir City Culture and Tourism Direc-tor Abdülaziz Ediz, the Aegean Tourism Professionals Association and guests.

In five languagesIzmir Mobile City Guide, applied for the first time in Europe, is now available in English, German, French, Italian and Turkish. The service, which began with 20 tablet PCs, aims to assist tourists ac-cess correct and efficient information about the city. The number of tablets, which will cost 10 Euros to rent, will be increased 100 by the end of the year.

Over 13 thousand coordinates The service, which uses 7 inch tablets with 3G connections and GPS sup-ported maps with special software, was introduced to tourists at the cruise port. There is detailed information and pho-tographs on attraction points, a diction-ary, practical information such as safety, banks, and exchange offices and over 13 thousand coordinates. The project, devel-oped by the Aegean Tourism Association and No: 606 Graphic Workshop is being

Güncel / Actual

40 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 43: 20- izmir tourism culture

Kruvaziyer Limanı’nda turistlerle bu-luştu. Oluşturulan özel yazılımın içe-riğinde, ilin gezilip görülecek noktaları hakkında detaylı bilgi ve fotoğraf lar, sesli sözlük, genel pratik bilgiler yanın-da, turistlerin ihtiyacı olabilecek güven-lik, sağlık, banka ve döviz bürosu gibi 13 binin üzerinde noktaya ait koordi-nat bilgisi de sunuluyor. Ege Turizm Derneği ve No: 606 Graf ik Atölyesi tarafından geliştirilen proje Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Valiliği ve Başbakanlık Tanıtma Fonu tarafından da destekleniyor.

Farklı mobil bilgi sistemleri dünya-nın farklı bölge ve şehirlerinde kul-lanılıyor olsa da “İzmir Mobil Kent Rehberi”, geniş içeriği, şehir ve ül-keye yabancı bir prof il düşünülerek hazırlanması ve günlük olarak mobil cihaz ile birlikte sunuluyor olması gibi yönleri ile öne çıkıyor. Avrupa’nın pek çok kruvaziyer limanını geride bıra-karak önemli bir konuma gelen İzmir Limanı’nın, bu yenilikçi uygulama ile diğer destinasyonların bir adım önüne geçeceği düşünülüyor.

Kaybolma korkusu olmadan keşif keyfiTörende bir konuşma yapan İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğ-lu, “Şehrimizi ziyaret eden turistler

güvenlik veya sağlık ile ilgili bir sorun yaşandığında kullandıkları cihazlar ile hızla çözüm noktasına ulaşabi-lecekler. Böyle bir sorun yaşanmasa bile bu konuda endişe duymayacakları için kentin tadını çıkarabilecekler-dir. Güvenmediklerini belirttikleri farklı gruplar yerine daha güvenilir ve güncel bir yolla rehberlik hizmeti alabileceklerdir. Kaliteli bir rehberlik hizmeti sağlanmış, diledikleri şekilde İzmir’den mutlu bir şekilde ayrılarak kent ve ülke imajına ve tanıtımına olumlu katkı sağlayacak” dedi.

Avrupa’da bir ilkin İzmir’de yaşandı-ğının altını çizen İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ise, “Yabancı misaf irlerimiz, yanlarında bir başkası olmadan ve yönlendiril-meden kendi başlarına kentte geze-bilecek ve kendi deneyimlerini yaşa-yabileceklerdir. Yazılımın içerisinde bulunan GPS sistem ile entegre olan harita sayesinde kaybolma endişesi yaşamayacaklardır” diye konuştu.

Ediz, yazılımın içerisinde 5 dil için ayrı ayrı oluşturulan kalıp cümleler ve tekil kelimeler içeren sözlük sayesinde turistlerin kentte yaşadıkları başlıca sorunlardan olan “iletişim sorunları-nı” ciddi oranda çözmüş olacaklarını kaydetti.

İzmir Mobil Kent Rehberi ile 13 binin

üzerinde noktaya ait koordinat bilgisi

sunuluyor.

The Izmir Mobile City Guide includes over 13 thousand coordinates.

supported by the Ministry of culture and Tourism, the Governorship of Izmir and the Premiership Advertising Fund. Even though the system resembles its counterparts around the world, the Izmir Mobile City Guide has a wider content and comes with its own mobile device. It is believed that the Port of Izmir will differentiate itself from other destinations with this service.

Discover the city without getting lost Izmir Assistant Governor Adem Karahasanoğlu, who spoke at the cere-mony said, “With this device, tourists can solve their problems regarding health and safety easily. Even though they might not have a problem, they will feel safe to know that it can be solved easily. They now have a reliable guide service. They will leave happy knowing that they have received excellent guidance.” İzmir City Culture and Tourism Director Abdülaziz Ediz, who stated that this was a first in Europe, added, “Our foreign guests will be able to tour the city without being led by a guide and experience the city with their own methods. They will not be afraid of get-ting lost because of the map with a GPS system.” Ediz also said that tourists will be able to solve communication problems with single words or phrases embedded in the software.

41İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 44: 20- izmir tourism culture

DYO’nun ödüllü eserleri İzmir’de sergileniyor

DYO’s award winning artworks on display in Izmir

İlk kez 1967 yılında Ege’de başlayan ve 45 yılda uluslararası platforma taşınarak yüzlerce sanatçıyı kucak-

layan DYO Resim Yarışması’nın 35’in-cisinde ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan eserler, İzmirli sanatseverlerle buluştu.

İzmir Devlet Resim ve Heykel Müze-si Kültürpark Sanat Galerisi’nde, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı’nın ev sahipliğinde gerçekle-şen sergi açılışına, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gören Bulut, sanatçılar ve sanatseverler katıldı.

Bu yıl 944 yarışmacının bin 585 eser ile katıldığı yarışmada 7 eser ödül alırken, 58 eser ise sergilenmeye layık görüldü. Prof. Dr. Atilla Atar, Burhan Dğançay, Yalçın Gökçebağ, Abdülkadir Günyaz, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar ve Prof. Dr. Mustafa Pilevneli gibi usta sanatçılardan oluşan jürinin değerlendirmesi sonucu pentür dalında M. Yoldan Aktürk’ün ‘Tanık’, Bülent Ufuk Çamlıbel’in ‘Arakhane’nin Günlüğü’, H. Gül Diri’nin ‘Aynada-ki İz’, Ayşegül Doğan’ın ‘İsimsiz’ adlı eseri ödül alırken, Özgün Baskı Da-lında Cansu Kuzu’nun ‘Format’, Hasan Kıran’ın ‘Çatalhöyük’te Yaşam I’ ve Ali Açıkalın’ın ‘İsimsiz’ adlı eseri ödül ka-zandı. Pentür dalında 4 esere 12’şer, özgün baskı dalında ise 3 esere 5’er bin lira ödül verildi. Sergi 28 Ocak’a kadar gezilebilecek.

The artworks which were award-ed and deemed worthy of ex-hibition during the 35th DYO

Painting Competition, a competition which began in the Aegean in 1967, were displayed during an exhibition.

The gala of the exhibition at the İzmir State Painting and Sculpture Museum Kültürpark Art Gallery, hosted by Yaşar Holding Chairman İdil Yiğitbaşı, was attended by the Dean of Yaşar Univer-sity Prof. Dr. Murat Barkan, the Dean of the Art and Design Faculty Prof. Dr. Gören Bulut, artists and art enthusiasts.

7 artworks out of 1585 by 944 art-ists received awards this year while 58 paintings were deemed worthy of exhi-bition. After the evaluation of the jury

panel that included artists such as Prof. Dr. Atilla Atar, Burhan Doğançay, Yalçın Gökçebağ, Abdülkadir Günyaz, Prof. Dr. Ergin İnan, Prof. Dr. Bedri Karayağmurlar and Prof. Dr. Mustafa Pilevneli, M. Yoldan Aktürk’s ‘Wit-ness’, Bülent Ufuk Çamlıbel’s ‘The diary of Arakhane”, H. Gül Diri’s ‘The clue in the Mirror’, and Ayşegül Doğan’s ‘Nameless’ received awards in the pentur category while Cansu Kuzu’s’ Format’, Hasan Kıran’s ‘Life in Çatal-höyük I’ and Ali Açıkalın’s ‘Nameless’ received awards in the genuine print category. The 4 artworks in the pentur category received 12 thousand TL while the three artworks in the original print category received 5000 TL. The exhibi-tion is open until January 28. 2013.

Güncel / Actual

42 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Premia ve Lily marka kağıt havluların temas testlerinde Avrupa Parlamentosu’nun 1935/2004 no’lu regülasyonu ile 80/590/EEC ve 89/109/EEC no’lu gıda ile

temas direktiflerine uygun olduğu ISEGA tarafından tescil edilmiştir.

Türkiye’nin “gıdalar ile temasa uygun” ilk ve tek kağıt havlusu

Premia, emici ve yumuşak dokusuyla konforlu bir kullanım sunarken, Avrupa’nın sertifikasyon alanındaki en büyük bağımsız otoritelerinden birisi olan Alman ISEGA Enstitüsü’nden aldığı sertifika ile gıdalarla beraber güven içinde kullanılabiliyor.

Ailesinin sağlığı için en iyisini düşünenbilinçli anneler; sıcak, soğuk ve yağlı gıda testlerinden geçerek, içeriğinin hiçbir şekilde gıdalara nüfuz etmediği tescillenen Premia kağıt havluyu, mutfaklarında gönül rahatlığıyla kullanıyorlar.

www.lily.com.tr/premia

Premia!

Page 45: 20- izmir tourism culture

43İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Premia ve Lily marka kağıt havluların temas testlerinde Avrupa Parlamentosu’nun 1935/2004 no’lu regülasyonu ile 80/590/EEC ve 89/109/EEC no’lu gıda ile

temas direktiflerine uygun olduğu ISEGA tarafından tescil edilmiştir.

Türkiye’nin “gıdalar ile temasa uygun” ilk ve tek kağıt havlusu

Premia, emici ve yumuşak dokusuyla konforlu bir kullanım sunarken, Avrupa’nın sertifikasyon alanındaki en büyük bağımsız otoritelerinden birisi olan Alman ISEGA Enstitüsü’nden aldığı sertifika ile gıdalarla beraber güven içinde kullanılabiliyor.

Ailesinin sağlığı için en iyisini düşünenbilinçli anneler; sıcak, soğuk ve yağlı gıda testlerinden geçerek, içeriğinin hiçbir şekilde gıdalara nüfuz etmediği tescillenen Premia kağıt havluyu, mutfaklarında gönül rahatlığıyla kullanıyorlar.

www.lily.com.tr/premia

Premia!

Page 46: 20- izmir tourism culture

Batı Anadolu’nun bilinmeyen tarihi

PanaztepeBatı Anadolu kültür tarihi açısından çok önemli olan Panaztepe, stratejik konumuyla kendine özgü yerel kültürel karakterini ve bu kültürün İç Anadolu ve Ege dünyası ile ilişkilerini aydınlatır.

Panaztepe, which is very important in Western Anatolian cultural history, sheds light on its unique cultural character and its relationship with

Central Anatolia and the Aegean world with its strategic location.

The Unknown History of Western Anatolia

Bilindiği üzere Anadolu, M.Ö. 2 bin yılının başında Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde yazıyla

tanışmıştır. Ne yazık ki ele geçirilen binlerce tablete rağmen Anadolu’nun tarihi coğrafyası sınırlı olarak bilinmek-tedir. Hitit İmparatorluk Dönemi yazılı belgelerinde ise, Batı Anadolu’ya ilişkin kayıtlar sayesinde M.Ö. 2 bin yılının başından itibaren yerel beylikler teme-lindeki politik sistemin bu dönem zar-fında devam ettiği görülür. Bu beylikler bazen birbirleriyle ittifak halinde iken kimi zaman da Hitit İmparatorluğu’na bağlı yasal krallıklar olarak karşımıza çıkar.

Panaztepe’nin de kenarında yer aldığı Gediz Nehri asırlar boyu doğal bir sınır olmuştur. Kuzeydeki Aiol ve güneydeki İon yerleşimlerinin de Gediz ile birbi-rinden ayrılmış olması; M.Ö. 2 bin yı-lında Gediz Nehri’nin benzer bir role sahip olduğunu düşündürür. Hitit me-tinlerinde geçen Seha Nehri’nin (Her-mos) Gediz olduğu genel olarak kabul

As you may know, Anatolia was introduced to inscription at the start of 2000 B.C, during the

Assyrian Trade Colonies Period. Un-fortunately, the historical geography of Anatolia isn’t clear despite the thou-sands of epigraphs that were unearthed. Thanks to the registries regarding Western Anatolia found in Hittite Em-perorship Period documents, we know that the basic political system of the Seigniory period continued in the area from the start of 2000 B.C. these prin-cipalities sometimes formed an alliance between them and were sometimes le-gal kingdoms affiliated with the Hittite Empire.

The Gediz River, where Panaztepe is lo-cated, has always been a natural border. The fact that Aiol in the north and Ion in the south were separated by Gediz, suggests that the river had a similar role in 2000 B.C. Seha River, mentioned in Hittite texts, is believed to be Hermosa, Gediz, and that Seha Country was in

the north and Mire was in the south.

Panaztepe is located in the borough of Menemen, 13 kilometers to the west of the city center, on the northern tip of the region known as Yeditepeler, on a natural hill and its slopes. Alluvium carried by the Gediz River filled the city and its vicinity in time. Today, it is believed that the city, which had a stra-tegic location in the north of Izmir Bay, was an island settlement.

From Panişa to PanaztepeThe excavations at Panaztepe are im-portant for the cultural history of West-ern Anatolia. However, the material cultural assets of this antique city are being unearthed today and the name of the city hasn’t been determined yet. Et-ymologically, the name of the city could be Panişa.

In 1982, a group of artifacts that came from the Miken cemetery was acquired by the Manisa Archeology Museum.

Yazı / Article: Prof. Dr. Armağan Erkanal-Panaztepe Kazı Başkanı

44 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Ören yeri - Ruin

Page 47: 20- izmir tourism culture

görmekte olup, kuzeyde Seha Nehri Ül-kesi, güneyde ise Arzawa / Mira kral-lıklarının egemen olduğu bilinir.

Panaztepe İzmir ili Menemen ilçe merkezinin 13 kilometre batısında, Yeditepeler olarak da anılan kesimin kuzey ucunda, bir doğal tepe ve yamaç-ların üzerinde yer almaktadır. Gediz Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar, Panaz-tepe ve çevresinin zaman içinde dol-masına yol açmıştır. Bugün kıyıdan 10 kilometre içeride yer alan tepenin tarih öncesi dönemlerde İzmir Körfezi’nin

kuzey kesiminde stratejik bir konuma sahip olan bir ada yerleşimi olduğu dü-şünülmektedir.

Panişa’dan Panaztepe’yePanaztepe kazıları Batı Anadolu kültür tarihi açısından önemlidir. Ancak antik adı kesin olarak bilinmeyen bir kentin maddi kültür değerleri açığa çıkarıl-maktadır. Bu kentin adı etimolojik ola-rak incelenirse Panişa olabilir.

1982 yılında bir Miken mezarlığından geldiği anlaşılan bir grup eser, Manisa

After evaluation, it was determined that these artifacts were unearthed during illegal digs at Panaztepe in Menemen. In 1983, a surface research was con-ducted; ceramic fragments dating back to 2000 B.C. and pits that were dug for the illegal excavation were found along with stones that were taken out from the dig site.

During the scientific excavations that began in 1985 which I headed along with academics and students from Hacettepe University, we found out that Panaztepe was inhabited continu-ously from the end of the Late Bronze Age until the Classic Age. In addition, remains from the Late Roman and Ot-toman eras suggest that the area was populated even after it lost its strategic importance.

Panaztepe, which is very important in Western Anatolian cultural history, sheds light on its unique cultural char-acter and its relationship with Central Anatolia and the Aegean world with its strategic location. The city had close relations with Greece, Crete, Aegean islands, Egypt and Eastern Mediterra-nean.

The favorite of the Archaic Age: AcropolisCultural assets that were found during the excavations at the acropolis revealed that population was dense in the first half of 2000 B.C. and the Archaic Age.

Additional spaces belonging to a struc-tural complex used in the Mid Bronze Age were found under monumental structures from the Archaic Age at the acropolis. The entire plan of the acropo-lis wasn’t found due to damage from late period constructions. Although this may be the case, it is believed that the structure was either a palace or a man-agement building, judging by its loca-tion and context.

Even though the acropolis of Panaztepe was highly important for the region

45İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 48: 20- izmir tourism culture

Arkeoloji Müzesi tarafından satın alın-mıştır. Yapılan araştırmalar sonucu bu eserlerin İzmir’in Menemen ilçesi sınır-larındaki Panaztepe’de gerçekleştirilen kaçak kazılar sonrasında ele geçirilmiş olduğu anlaşılmıştır. Ardından 1983 yılında bir yüzey araştırması yapılmış ve burada M.Ö. 2 bin yılına ait sera-mik parçaları ve soyulan mezarlara ait çukurlar bulunmuş, buralardan sökülen çeşitli taşların da etrafa yayıldığı sap-tanmıştır.

1985 yılından itibaren benim başkanlı-ğımda Hacettepe Üniversitesi öğretim

elemanları ve öğrencilerinden oluşan bir ekip tarafından Panaztepe’de yürütülen bilimsel kazı çalışmaları, Panaztepe’nin Erken Tunç Çağı’nın sonundan Klasik Çağa kadar uzanan süreç boyunca ke-sintisiz iskân edildiğini ortaya çıkar-mıştır. Bunun yanı sıra Geç Roma ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar te-penin önemini kaybettikten sonra bile iskân faaliyetlerinin devam ettiğini gösterir.

Panaztepe, Ege dünyasının kuzey ve güney iletişim ağlarının kesiştiği nok-tadaki konumu ile kendine özgü yerel

during the Archaic Age, this interesting and huge settlement that had spread all over Panaztepe, was most important at the beginning of 2000 B.C. The lat-est settlement in the acropolis has been dated to the Hellenistic era.

A port cityWithin the context of the Port City excavations in the east of Panaztepe, a continuous layering was discovered from the start of the Early Bronze Age up until the end of the Late Bronze Age at spots referred to as the f irst, second and fourth utility poles.

The Late Bronze Age 1st structural level that was found during the ex-cavations carried out in the southern dig site has some partially protected architectural remains but were some-what damaged because of late period constructions. The said structural level corresponds to the mid and end periods of the Late Hellas IIIC era. There is a multi spaced structure with a stone lined courtyard and a well in the 2nd structural level. The third structural level has a large structural complex with seven spaces and dates back to the Late Hellas IIIB period.

During the digs at the northern ex-cavation site, two different religious structures dating back to the Late Byzantine era were found. Due to heavy damage in the area, only a workshop remains today. From the context of this large rectangular struc-ture, we believe that this building had a religious function. A long, rectan-gular building, with at least three rooms, constructed at the end of the Early Bronze Age, was also found at this area.

The thick alluvium filling that cov-ers the settlement, the lead net weights found in the layers dating back to 2000 B.C., many seashells and remains of sea creatures suggest that this was a port city. The fact that the city doesn’t have a wall system supports this theory.

46 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 49: 20- izmir tourism culture

kültürel karakterini ve bu kültürün do-ğuda İç Anadolu ve batıda Ege dünyası ile olan ilişkilerini aydınlatır. Anado-lu’daki diğer komşu kültür bölgelerinin yanı sıra Yunanistan, Girit, Ege Ada-ları, Mısır ve Doğu Akdeniz gibi çevre kültür bölgeleri ile yakın ilişkilere sahip olmuştur.

Arkaik Dönem’in gözdesi: Akropol1986-1991 yılları arasında akropolde yürütülen kazı çalışmaları sırasında karşılaşılan kültürel kalıntılar, yerleş-menin M.Ö. 2 bin yılının ilk yarısı ile Arkaik Dönem’de yoğunlaştığını gös-termiştir.

Akropol kesiminde açığa çıkartılan Ar-kaik Dönem’e ait anıtsal yapılar ve sır temellerinin altında, Orta Tunç Çağı başlarından itibaren kullanılmış olan büyük bir yapı kompleksine ait yan mekânlar saptanmıştır. Geç dönem ya-pılaşmasının yarattığı tahribat dolayı-sıyla bütün evreleri ve tam planı ortaya konulamamıştır. Buna karşılık yapının

Anatolia’s biggest cemetery Besides harboring the most populated cemetery, Panaztepe is unique in West-ern Anatolia and the Aegean region in terms of types of tombs, rich artifacts and burial rituals.

The fact that this area was used as a cemetery in the Last Bronze Age, the Roman and Islamic periods, points to cultural continuity. The cemetery, which dates back to the Late Bronze Age, is the biggest cemetery of its kind in Anatolia and attracts attention with its unique interior design. It is believed that this area, which was used for a long period of time, was used for other pur-poses during various stages. Many arti-facts were found at the site during the digs and important results concerning the burial traditions of the time were exerted. It was concluded that the Late Bronze Age cemetery was used in dif-ferent periods and at different struc-tural levels. According to this, the 2nd Cemetery Horizon is located at the bottom, which damaged the early and

Panaztepe’nin geçmişte İzmir

Körfezi’nin kuzey kesiminde, bir ada yerleşimi olduğu düşünülmektedir.

It is believed that in the past,

Panaztepe was an island settlement in the north of the Izmir Bay.

47İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 50: 20- izmir tourism culture

bulunduğu konum ve içerdiği konteks dolayısıyla saray ya da idari bir yapı ol-duğu düşünülmektedir. Her ne kadar Panaztepe Akropolü, Ar-kaik Dönem’de yöre için büyük önem taşısa da, Panaztepe’nin tümüne yayıl-mış olan bu ilginç ve büyük yerleşme, M.Ö. 2 bin yılının başlarına tarihlenen yerleşmedir. Akropoldeki son yerleşme ise Helenistik Dönem’e aittir.

Bir liman kentiPanaztepe’nin doğu kesiminde yer alan Liman Kent çalışmaları kapsamında I, II ve IV. Elektrik direkleri olarak ad-landırılan noktalarda yapılan kazı çalış-malarında Erken Tunç Çağı sonundan Geç Tunç Çağı sonuna kadar kesintisiz bir tabakalaşma ortaya konulabilmiştir.Güney kazı alanında yürütülen çalış-malarda saptanan Geç Tunç Çağı 1. yapı katı kısmen korunmuş mimari kalıntılarla karakterize edilmekte olup geç dönem yapılaşmasına bağlı olarak tahribata uğradığı görülmektedir. Söz konusu yapı katı Geç Hellas IIIC döne-minin orta ve geç evreleri ile çağdaştır. Geç Hellas IIIC döneminin erken ev-

resi ile çağdaş olan Geç Tunç Çağı 2. yapı katı yassı taşlarla döşeli avlulu ve çok mekânlı bir yapı ve kuyu ile tem-sil edilmektedir. Geç Tunç Çağı’nın 3. yapı katı şu ana kadar yedi mekânı sap-tanabilmiş büyük bir yapı kompleksi ile temsil edilmekte olup Geç Hellas IIIB dönemi ile çağdaştır.

Kuzey kazı alanında yürütülen çalış-malarda Geç Bizans Dönemine ait iki farklı profan yapı açığa çıkartılmıştır. Bu kesimdeki yoğun tahribata bağlı olarak Geç Tunç Çağı yapılaşması, sı-nırlı ölçüde yalnızca bu dönemin sonla-rına ait olan ve buluntular ışığında işlik olarak değerlendirilen bir mekan ile ta-nınmaktadır. Orta Tunç Çağı II döne-mine tarihlendirilen büyük dikdörtgen bir yapının konteksine dayanarak söz konusu yapının dinsel işlevli olabilece-ği düşünülmektedir. Bu kazı alanında, Erken Tunç Çağı sonunda inşa edilmiş ve Orta Tunç Çağı’nda da kullanılmaya devam etmiş olan en az üç mekânlı uzun dikdörtgen bir yapı iki evreli olarak açı-ğa çıkartılmıştır.

mid Bronze Age levels. This cemetery, which is roughly dated to 14th cen-tury B.C., is characterized with tomb chambers. The 1st Cemetery Horizon has been completely sealed with a stone platform. Pithos, stone box and com-posite tomb types were unearthed at this level. Tombs were separated from each other with parcels and in an orderly manner, which is a unique application in Anatolia, the Aegean and Eastern Mediterranean. The 1st Cemetery Ho-rizon yielded important information about the big activity in the area at the end of 13th century B.C., which is re-ferred to as “Sea Clans” in texts from this period.

During the excavation in the area of Panaztepe which is represented with three structural layers from the Mid Bronze Age, areas which we refer to as avenues/roads, structural complexes, neighborhoods that represent organized settlements and workshops were found. Ovens that have similar architectural structures that were found at commu-

Panaztepe, Erken Tunç Çağı’nın sonundan Klasik Çağ’a kadar uzanan süreç boyunca kesintisiz iskân edilmiştir.

Panaztepe was continually populated from the end of the Early Bronze Age until the Classic Age.

48 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 51: 20- izmir tourism culture

Gerek yerleşimin üstünü kaplayan kalın alüvyon dolgusu, gerekse M.Ö. 2 bin yılının ikinci yarısına ait tabakalarda ele geçirilen açık deniz avcılığına işaret eden kurşun ağ ağırlıkları; bol miktarda deniz kabuğu ile denizsel canlılara ait kalıntılar, bu kesimin bir liman kenti olduğunu ortaya koyar. Ayrıca burada kurulan kentlerin sur sisteminin olma-yışı da bu olguyu destekler niteliktedir.

Anadolu’nun bilinen en büyük mezarlığıPanaztepe nüfus açısından en kalaba-lık mezarlık olma özelliğinin yanı sıra, yansıttığı birçok mezar biçimi, zengin buluntuları ve ölü gömme gelenekleri açısından da Batı Anadolu ve Ege dün-yası için özgün bir yere sahiptir.

Bu kesimin, araştırmaların asıl odak noktasını oluşturan Geç Tunç Çağı’nın yanı sıra Roma ve İslami Dönemde de mezarlık olarak kullanılmış olması kültürel sürekliliğe işaret etmesi açı-sından anlamlıdır. Geç Tunç Çağı’na tarihlenen mezarlık alanı Anadolu’da diğer örnekler arasında bilinen en bü-yük mezarlık olup ünik mezarlık içi düzenlemesi ile dikkat çekmektedir. Uzun bir zaman dilimi boyunca kul-lanılan bu mezarlık alanının farklı alt kullanım evrelerine sahip olduğu dü-şünülmektedir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda çeşitli mezar tiplerinde zen-gin bir buluntu topluluğu gün yüzüne çıkartılmış, ayrıca bölgenin ölü göm-me adetlerine ilişkin önemli sonuçlar ortaya konulmuştur. Geç Tunç Çağı mezarlığının iki farklı çevren olarak birbirinden bağımsız dönemlerde kulla-nıldığı kesin olarak saptanmıştır. Buna göre en altta Erken ve Orta Tunç Çağı tabakalarını da tahrip eden II. Mezarlık çevreni yer almaktadır. Kabaca M.Ö. 14. yüzyıla tarihlendirilen bu mezarlık Batı Anadolu için yabancı tholos ve oda mezarlar ile karakterize edilmektedir. Bunu takip eden I. Mezarlık çevrenin-de ise alttaki mezarlık alanı bütünüy-le taş bir platformla kapatılarak adeta

mühürlenmiştir. Taş platforma bağlı olarak pithos, taş sanduka ve kompozit mezar tiplerine ait çeşitli örnekler açı-ğa çıkartılmıştır. Söz konusu çevrenin en karakteristik özelliği olan mezarla-rın belirli bir düzenleme ile parsellerle birbirinden ayrılması uygulaması gerek Anadolu, gerekse de Ege ve Doğu Ak-deniz dünyasında bilinmeyen ünik bir uygulamadır. I. Mezarlık çevreni M.Ö. 13. yüzyıl sonlarında meydana gelen ve bu döneme ait yazılı belgelerde “Deniz Kavimleri” olarak adlandırılan büyük hareketlilik konusunda önemli veriler ortaya koymaktadır.Panaztepe’nin Orta Tunç Çağı’na ait olarak açığa çıkartılan 3 yapı katı ile

nal spaces exhibit the social and cultural development within the city structure. Bowls and earthenware, bones belong-ing to sheep and goats and seashells found near the ovens give us clues about their nutrition choices. So we now know that the people of Panaztepe, a port city, consumed animals besides fruits of the sea.

The excavations at Panaztepe will con-tinue to contribute to Western Anato-lian archeology by unearthing more relics from the Assyrian Trade Colonies period.

Data that has been collected through

49İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 52: 20- izmir tourism culture

temsil edilen söz konusu kesiminde yü-rütülen çalışmalarda yol/ cadde olarak tanımladığımız alanlar ile bağlantı-lı çeşitli mekânların oluşturduğu yapı kompleksleri, belirli bir plan içerisin-de düzenlenen yerleşimi temsil eden mahalleler ve atölyeler tanımlanmaya başlamıştır. Her üç yapı katına ait olarak yapıları oluşturan mekânlar içerisinde özellikle pişirmeye yöne-lik fırınların açığa çıkartılması ve bu fırınların mimari açıdan birbiriyle benzer olması yanında ortak kullanım alanları içerisinde yer almaları kent dokusu içindeki yaşamsal ve kültürel gelişimi de ortaya koymaktadır. Fırın-ların yakın çevresinde pişirmeye yöne-lik olarak çömlek ve kase formundaki

kaplar ile deniz kabuğu ve keçi koyun gibi hayvanlara ait kemiklerin ele geçmesi günlük yaşamdaki beslenme standartlarına ve yaşam koşullarına bağlanmaktadır. Bir Liman yerleşme-si olan Panaztepe halkının Orta Tunç Çağı’nda denizden elde edilen kabuk-lular dışında küçükbaş hayvanlarında diğer besinler ile birlikte tüketildiğini ele geçen kalıntılar desteklenmekte-dir.

Özellikle Assur Ticaret Kolonileri Çağı ile çağdaş seramik repartuva-rının artması ve zengin örnekler ile temsil edilmesi, Batı Anadolu arkeo-lojik araştırmaları kapsamında Panaz-tepe Kazıları bu döneme ait verilerin artmasına ve bilim dünyasına olan katkısının devam edeceği aşikârdır.

Bugüne kadar yapılan kazı çalışma-ları sonucunda elde edilen veriler, Panaztepe’nin yalnızca Anadolu’da-ki diğer komşu kültürlerle değil aynı zamanda Kıta Yunanistan, Girit, Ege Adaları, Mısır ve Doğu Akde-niz gibi çevre kültür bölgeleriyle de köklü ilişkilere sahip olduğunu gös-termektedir. Bu bağlamda Panaztepe gibi bölgesel olarak büyük ve önemli bir merkezi yerleşimde yürütülmekte olan kazı, yüzey araştırması ve disip-linler arası çalışmaların gelecekte Batı Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerine ilişkin soruların yanıtlanmasında cid-di katkıları olacaktır.

the excavations at Panaztepe shows that the city had cultural relations with not only its neighbors in Anatolia but Greece, Crete, Aegean Islands, Egypt and Eastern Mediterranean. With re-gards to this, the excavation that is be-ing carried out at Panaztepe, an impor-tant large settlement, will answer many of the questions raised about the prehis-toric condition of Western Anatolia.

Kent, Yunanistan, Girit, Ege Adaları,

Mısır ve Doğu Akdeniz gibi çevre

kültür bölgeleri ile yakın ilişkilere sahip olmuştur.

The city had close relations with Greece, Crete,

Aegean islands, Egypt and Eastern

Mediterranean.

50 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 53: 20- izmir tourism culture

51İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 54: 20- izmir tourism culture

“İzmir mübadillerle şahsiyet kazandı”“İzmir insanının bakışlarında nem var” diyor Yılmaz Karakoyunlu. 10 yıldır yaşamını sürdürdüğü Urla’da, insanın içine işleyen öyküleri kaleme almaya devam eden Karakoyunlu, kapı komşusuyken komşu coğrafyalara savrulan hayatları anlatıyor tüm gerçekliğiyle.

Salkım Hanım’ın Taneleri, Güz Sancısı, Üç Aliler Divanı, Çiçek-li Mumlar Sokağı, Yorgun Mayıs

Kısrakları, Ezan Vakti Beethoven, Be-yaz Mahşer Gergefi, Mevsimler Es-kidi Biraz, Serçe Kuşun Sonbaharı ve son olarak da Mor Kaftanlı Selanik… Okuyucusunu ilk satırından sonuna dek tutsak eden bu kitapların yazarı Yılmaz Karakoyunlu. Sadece bunların değil tabii, nice şiir, şarkı ve oyunun da ya-zarı. Sanatçı ve yazarlığı bir yana aynı zamanda bir ekonomist, siyasetçi ve de devlet adamı.

Siyaseti bırakınca kendine verdiği sözü tutup Urla’ya yerleşen Karakoyunlu, 10 yıldır yaşamının sürdürdüğü İzmir’in bu şirin ilçesinde yüzyılımızın en önemli

“İzmir gained identity withpopulation exchanges”

“Yılmaz Karakoyunlu says “the people of Izmir have humidity in their eyes.” Karakoyunlu, who continues to write emotional stories

in Urla, a place he has been living for the past 10 years, tells the story of lives that have been ruined by the population exchange.

Salkım Hanım’ın Taneleri, Güz Sancısı, Üç Aliler Divanı, Çiçekli Mumlar Sokağı, Yorgun Mayıs

Kısrakları, Ezan Vakti Beethoven, Bey-az Mahşer Gergefi, Mevsimler Eskidi Biraz, Serçe Kuşun Sonbaharı and final-ly Mor Kaftanlı Selanik… Yılmaz Kara-koyunlu is a writer who captivates his readers from the first line. He has also written many poems, songs and plays. At the same time, he is an economist, a poli-tician and statesman.

Karakoyunlu, who settled in Urla after leaving politics, follows the traces of the population exchange, an important event in the history of Turkey. He conveys the sorrows of the immigrants so well that you feel the sadness in your gut. Kara-

Söyleşi / Interview: Derya Şahin - Fotoğraflar / Photographs: Onur Şan

1924 Lozan Anlaşması’ndan sonra

mübadiller İzmir’e gelince bu kentin kimliği değişti.

When immigrants came to Izmir via the population exchange

after the 1924 Lausanne Accord, the identity of Izmir changed.

52 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

İzmir Söyleşisi / İzmir Interview

Page 55: 20- izmir tourism culture

tarihsel ve toplumsal dönemeçlerinden biri olan mübadelenin izini sürüyor. Mübadillerin çektikleri memleket has-retini öyle gerçekçi aktarıyor ki, onların hüzünlerini ruhunuzun derinliklerinde hissediyorsunuz. Urla ve İzmir dâhil, mübadeleye sahne olan topraklarda ya-şananlara dönemin koşullarında bak-mayı başaran Karakoyunlu, eserlerinde kapı komşusuyken komşu coğrafyalara savrulan hayatları tüm gerçekliğiyle yansıtıyor. “İzmir insanının bakışların-da nem var” diyen Karakoyunlu, müba-dele ile gelenlerin kente şahsiyet kazan-dırdığını ifade ediyor.

10 yıldır Urla’da yaşıyorsunuz. Neden Urla’yı tercih ettiniz? Karakoyunlu: Kabinede devlet bakanı, hükümet sözcüsü olduğum dönemde konuşmacı olarak davetli olduğum bir toplantı için Çeşme’ye geldim. Toplan-tıdan sonra bir balık yiyeyim dedim. Aynı dönemden bakan dostum, sevgi-li arkadaşım Prof. Dr. Suat Çağlayan, “Gel seni bir yere götüreyim” dedi, Urla iskelede bir mekâna geldik. Yemeğimizi yedikten sonra da beni evine davet etti. O gün öğle uykumu Urla’da uyudum. Uyandığımda hava çok güzeldi. Yürü-yüşe çıktım, şu anda evimin bulunduğu noktadan manzarayı seyrettim ve ken-di kendime “Siyaseti bırakınca buraya yerleşeceğim” dedim. Aslında aklımda üç yer vardı; İzmir Urla, Antalya Aksu, Edirne Enez. Ama ben Urla’yı tercih ettim. Siyaseti bıraktım ve zamanında Urla’yı seyrettiğim o yere yerleştim.

Urla sizin için bir inziva yeri mi? Karakoyunlu: Burası benim için kafa dinlemekten çok öte. Burada roman ya-zıyorum, bilimsel çalışma hazırlıyorum. Bunları İstanbul’da yapamıyorum, çün-kü çok gürültülü bir şehir İstanbul.

Urla’da yaşamanız yazınsal hayatınızı olumlu etkiledi mi? Karakoyunlu: Evet, son 10 yılda 4 ro-man yazdım. İlk olarak, ihtilal öncesi dönemde iddialı bir solcu ile bir mu-siki muallimesinin hikâyesini anlat-tığım ‘Perize, Ezan Vakti Beethoven’ romanını yazdım. Onu ‘Yorgun Mayıs

Kısrakları’ ve ‘Serçe Kuşun Sonbaharı izledi. Yorgun Mayıs Kısrakları’nda, Menderes’in aşkı etrafında demokrasi mücadelesine ağırlık verdim. Serçe Ku-şun Sonbaharı’nda ise Şeyh Bedrettin’in hayatını ele aldım. Son olarak ‘Mor Kaftanlı Selanik’i yazdım. Kitabı ya-zarken romanın konu aldığı yerlerin coğrafyasını görmek istedim. Selanik, Girit, Sakız, Samos ve Midilli’ye git-tim. İzlenimlerim ve tespitlerim bu romanın hem duygusal dünyasını, hem coğrafyasını çok etkiledi ve yararlı oldu. Öykülerimden oluşan kitabımın çalış-malarını da yakın zamanda tamamla-dım. Şimdilik ismini “Neşide Hanım’ın Konağı” olarak düşünüyorum. Ayvalık zeytin hasadı sırasında gözlediklerim beni çok etkiledi. Ve Ege bölgesinin

koyunlu, who refrains from making po-litical statements and conclusions, tells the story of lives that have been ruined by the population exchange. Karakoyunlu, who says that “the people of Izmir have humidity in their eyes, believes that the exchange shaped the identity of Izmir.

You have been living in Urla for the past 10 years. Why did you choose Urla? Karakoyunlu: When I was working for the government, I came to Çeşme as a key-note speaker at a meeting. I thought I’d have some fish after the meeting. A friend of mine, Prof. Dr. Suat Çağlayan, said he’d take me to a special place. We went to a restaurant in Urla pier. He invited me to his house after lunch. I took a nap after lunch. The weather was beautiful when I woke up.

53İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 56: 20- izmir tourism culture

dokuz değişik yöresinden dokuz ka-dının mahrem maceralarını anlatan hikâyelerimi kaleme aldım.

Mübadeleyi konu alan kitaplar yazı-yor, mübadillerin yaşadığı bölgelerde araştırmalar yapıyorsunuz. İzmir’in kent kimliğinde mübadele ve müba-dillerin önemi nedir sizce? Karakoyunlu: 1924 Lozan Anlaşması’ndan sonra mübadiller İzmir’e gelince bu kentin kimliği de-

ğişti. Mübadiller çok değişik yerden ve şehirlerden geldiler. Gelenler evlerini terk etmiş insanlardı. Göçmen olarak gelen insanların çevreyle uyum sağla-maları kolay olmaz, ama bu kadrolar, çok sağlam ahlak değerleri ile gelirler. İradeleri çok düzgün ve sağlam olur. O dönemde gerek Selanik’ten, gerek Makedonya’dan kente gelen mübadil-lerin İzmir’e şahsiyet kazandırdığını düşünüyorum.

Hem adalardan hem de Yunan anaka-rasından gelenler, bilgilerini, tecrübe-lerini getirirken aynı zamanda duygu-larını ve terbiyelerini de getirdiler. Ege Bölgesi’nde yerleştirildikleri yerlere bu terbiye ve irade etkinliğini yerleştirdi-ler.

Yazılarınızda Türkiye’de kentsel de-ğerlendirme ölçütlerinin yeterli ol-madığını belirtiyorsunuz. Sizce bir kenti, örneğin İzmir’i değerlendirir-ken hangi ölçütler göz önünde bulun-durulmalı? Karakoyunlu: İzmir benim çocuklu-ğumdan beri, tarih coğrafya kitapla-rında, “Türkiye’nin ihracat limanı” diye anlatılırdı. Peki, ne ihraç eder İzmir? Uçak mı, elektrik santralimi? Hayır, zeytinyağı, zeytin, üzüm, incir, yani ta-rımsal ürün ihraç eder bu kent. Elbette ki İzmir’i tanıtırken bunları da anlat-mak gerekir; ama İzmir’i tanımlamak için tek başına yeter mi bu ölçüt? Bence yetmez.

İzmir’in öncelikle nasıl bir şehir oldu-ğunu anlatması gerekir. ABD’nin bir eyaleti olan Kansas’ı ele alalım. Nüfusu 2,5 milyon olan Kansas’ın yüzölçümü ise İzmir’in iki katı kadardır. İzmir’de 9 üniversite vardır, Kansas’ta ise 49. İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyük şeh-ri ama birinci ligde takımı yok. Benim gençliğimde 6 takım vardı. Hepsini hayranlıkla izlerdim. Altay, Göztepe, Karşıyaka, Altın Ordu, İzmirspor ne muhteşem takımlardı. Bugün ise bun-lardan etkin olan ne kaldı. İstanbul’da yaşardım; ama Altay denilince içim tit-rerdi. Çünkü, İstanbul’da Beşiktaşlıy-dım. Örneklerden de anlaşıldığı üzere

I went for a walk, looked at the view and promised myself I would move here after I left politics. Actually I had three spots in mind: İzmir Urla, Antalya Aksu and Ed-irne Enez. But I preferred Urla.

Is Urla seclusion for you? Karakoyunlu: This place for me is more than a spot to rest. I write here and pre-pare scientific papers. I can’t do those in Istanbul because it is very noisy.

Has living in Urla positively affected your writing? Karakoyunlu: Yes, I have written 4 novels in the past 10 years. The first book I wrote was “Perize, Ezan Vakti Beethoven’ which tells the story of a communist and a music teacher before the revolution period. That was followed by ‘Yorgun Mayıs Kısrakları’ and ‘Serçe Kuşun Sonbaharı. In Yorgun Mayıs Kısrakları, I wrote about the fight for democracy during the presidency of Men-deres. Serçe Kuşun Sonbaharı was about the life of Şeyh Bedrettin. My latest novel is ‘Mor Kaftanlı Selanik’. When I wrote the book, I wanted to personally see the locations I was writing about. I went to Thessaloniki, Crete, Chios, Samos and Lesbos Island. My impressions and re-search greatly affected the soul and geog-raphy of the novel. I recently finished a book where I compiled my short stories. For now, its name is “Neşide Hanım’ın Konağı”. The things I saw in Ayvalık during the olive harvest deeply affected me and I penned a story about the esca-pades of nine women from nine different regions in the Aegean.

You write books about the population exchange and conduct research in re-gions where immigrants live. What is the importance of the population exchange in terms of the identity of Izmir? Karakoyunlu: When immigrants came to Izmir via the population exchange af-ter the 1924 Lausanne Accord, the iden-tity of Izmir changed. Immigrants came from various regions and cities. They had left their homes behind. It is not easy for immigrants to adjust to their new envi-

Kendinizi üç şeyle sınırlamışsınız; birincisi Demeter heykeli, ikincisi

Efes, üçüncüsü de Meryem Ana’nın mezarı.

Hâlbuki Bergama gibi bir değeri var İzmir’in.

You are concentrating on three things; the statue of Demeter, Ephesus and

the house of Virgin Mary. But Izmir has more

assets, such as Bergama.

54 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 57: 20- izmir tourism culture

bazı şeyler, kendi kendine değer taşır.

İzmir için öngörülen turizm, kültür, fuarlar, kongreler şehri yakıştırmala-rı bu açıdan birer ölçüt olarak kabul edilebilir mi sizce? Karakoyunlu: İzmir bir kültür ve tu-rizm şehri diyemezsiniz. Çünkü deniz turizminde sadece Çeşme’yi satıyor İz-mir. Dikili aynı ölçüde satılıyor mu? Ya da tarihi ve kültürel değerlerini yeterin-ce kullanabiliyor mu tanıtımı için? Ha-yır. Kendinizi üç şeyle sınırlamışsınız; birincisi Demeter heykeli, ikincisi Efes, üçüncüsü de Meryem Ana’nın mezarı. Hâlbuki Bergama gibi bir değeri var İzmir’in. Yeterince tanınmıyor, bilin-miyor.

“Gençler daha aktif olmalı” Siz İzmir’in geleceğini nerede görü-yorsunuz? Karakoyunlu: Kültür, turizm ve fu-arlarda İzmir çok önemsenmesi gere-ken bir uygar ve cesaretli kenttir. Son dönemde kültürel anlamda iyi şeyler de oluyor İzmir’de. Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay, dünya ça-pında örnek gösterilebilecek nitelikte bir şey yaparak; Anadolu Filarmoni Orkestrası’nı İzmir’de kurdu. Halk ile klasik müziği bir araya getiren bu or-kestranın benzeri başka bir yerde yok. Bunu İzmir için çok önemli bir faaliyet sayıyorum. Bunun yanı sıra eğitim an-lamında da önemli yatırımlar yapılıyor, yeni üniversiteler kuruluyor. Örneğin İzmir Üniversitesi adıyla bir üniversite kuruldu bu şehirde. Bunun da benzeri yok. Türkiye’de şehirlerin adıyla anılan üniversitelere baktığımızda hepsinin devlet üniversitesi olduğunu görüyoruz, İzmir Üniversitesi ise özel üniversite.

Ancak İzmir’deki üniversitelerin ve üniversite öğrencilerinin yeterince aktif olmadığını düşünüyorum. İzmir’deki 9 üniversite arasında düzenlenen bir ya-rışma var mı örneğin? Benim bildiğim kadarıyla yok. En basitinden üniversite-ler arası bir futbol müsabakası bile ya-pılmıyor. Bir tiyatro festivali yapılsa, bir münazara müsabakası yapılsa, ne kadar ilginç olur değil mi? Dolayısıyla gençler

ronment. But these groups come with firm ethical beliefs. They have strong will power. I believe that the people who came to Izmir during that time shaped the character of the city.

People who came from Greece and the Greek islands brought their knowledge, expertise along with their feelings and tra-ditions. They implanted all these things in the placed they were made to settle.

In your articles, you say that the urban evaluation criteria in Turkey are in-sufficient. According to your opinion, which criteria must be taken into ac-count when evaluating Izmir? Karakoyunlu: When I was a kid, Izmir was referred to as the export port of Tur-key. So, what does Izmir export? Planes or electricity? No, it exports olive oil, olive, sultanas, dried figs; so it exports agricul-tural products. Of course these need to be mentioned while advertising Izmir but they are not enough.

For of all, Izmir needs to define what kind of a city it is. Let’s take Kansas for exam-ple. Kansas is twice as big as Izmir and has a population on 2, 5 million. There are nine universities in Izmir and 49 in Kan-sas. Izmir is the third biggest city in Tur-key but it doesn’t have a team in the major soccer league. When I was young, it had six. All of them were great teams.

Is referring to Izmir as a tourism, cul-ture, air and congress city considered a correct assessment in terms of identify-ing criteria? Karakoyunlu: You can’t say that İzmir is a culture and tourism city because it only sells Çeşme when it comes to sea tourism. Does it use its other historical and cultural assets in advertising? No. You are concentrating on three things; the statue of Demeter, Ephesus and the house of Virgin Mary. But Izmir has more assets, such as Bergama.

“Youngsters must be more active” What do you think about the future of Izmir? Karakoyunlu: Izmir is a brave and civilized city and a serious city when it comes to culture, tourism and fairs. Lately, important cultural events are being organized in Izmir. The Minis-ter of Culture and Tourism Ertuğrul Günay established the Anatolian Philharmonic Orchestra in Izmir. There is no other like the Anatolian Philharmonic Orchestra with com-bines folk music and classical mu-sic. This is an important activity for Izmir. In addition, new investments in education are being realized and new universities are being built. For example, the Izmir University is a very important university.

55İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 58: 20- izmir tourism culture

okuduğu üniversitenin armasını bile bilmiyor. Hâlbuki Dokuz Eylül Üni-versitesi ile Ege Üniversitesi ile futbol maçı yapsa, maçı da Urla’da bir statta yapsa ne kadar tesirli olur düşünebili-yor musunuz? Bir kentin genç nüfu-su o kentin kültürel, sanatsal, sportif faaliyetlerine katkıda bulunmazsa o kentin gelişmesi mümkün değildir. Bu sadece İzmir’in değil, Türkiye’de-ki pek çok kentin sorunudur… Ancak İstanbul’da ya da Ankara’da böyle bir sorun yok. İstanbul öğrencisini hoca-ları yönlendirir çünkü. Ben Ankara’da Mülkiye’de okudum. Üniversiteye ge-lene kadar Diyarbakır’da opera ve bale görmemiştim. Hocalarımız bizi yön-lendirirdi.

“EXPO’ya en layık kent İzmir” İzmir’in EXPO adaylığı hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? İzmir’in

şansını nasıl görüyorsunuz? Karakoyunlu: EXPO’ya en layık ket olarak İzmir’i görüyorum. Kentin ken-disini ispatlayabilmesi için ne yapması gerekiyor diye sorarsanız; öncelik-le kendini iyi tarif etmesi, ardından da halkını teşhir etmesi lazım derim. İzmir insanı ince huylu, duygusal, ba-kışlarında nem var. İzmirli ıstırabın ne olduğunu biliyor, şefkat ile merhamet arasındaki farkı ayırabiliyor. Merhamet bir insanın talep edilme halinde ona göstermeniz gereken yakınlığın ifadesi-dir. Acıyarak hizmet verirsiniz. Şefkat-te ise talebe ihtiyaç yoktur. Şefkat sizin yarattığınız duyguların harekete geçişi-dir. Otorite sizsinizdir.

İnsan ve kent arasındaki en can alıcı ilişki ortak bir kültür oluşturma ira-desine yatkınlıklarıdır diyorsunuz. Bu açıdan baktığınızda İzmir’de ya-

But I think that the universities and university students in Izmir are not very active. For example, is there a competition that is orga-nized between the 9 universities in the city? Not that I know of. There isn’t even a soccer competition. It would be great if we had a theatre festival or a debate between uni-versities. If the young population in a city doesn’t contribute to the cultural and sportive activities in the city, that city cannot improve. This is not only Izmir’s problem but a problem in many Turkish cities. This isn’t a problem in Istanbul or Ankara because teachers encourage their students in these cities. I went to college in Ankara and hadn’t seen a ballet or opera in Diyarbakır. My teachers encouraged me.

56 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 59: 20- izmir tourism culture

şayanlar ile İzmir kenti ortak kültür oluşturabilmiş mi? Karakoyunlu: Pek sayılmaz. Dikkat ederseniz ortak bir kültür oluştur-ma noktasında irade yatkınlığından bahsetmişim. İrade bir kararı mutlaka yerine getirmenin azmidir. Azim tek başına bir mana ifade etmez. Azmi bir karara bağlamak gerekir. Bu ne-denle Türkiye Cumhuriyeti bu mese-leyi çözmeye azim ve kararlıdır denir. İzmir’de bu iradeyi göremiyorum. Kentsel nüfus ile kırsal nüfus arasın-daki fark bu iradenin oluşmasını en-geller. Kentsel nüfus kırsallaşamadığı gibi, kırsal nüfusun kentleşmesi de 50 seneyi bulur. O zaman kırsal sınıfın egemen olduğu bir coğrafyada sizin kentselliğiniz sadece ana şehre bağlı-lık olur. Bu da ortak kültür oluşturma idaresine el vermez.

“İzmir’in kadınları uygar” İzmirli araştırmacı yazar Yaşar Ürük kendisiyle yaptığımız söyleşide, İzmir’in Türkiye’deki en yaşanılası kent olduğunu söyledi. Buna katılıyor musunuz? Karakoyunlu: Evet katılıyorum. İzmir’de insanlar başka şehirlerdeki gibi birbirini rahatsız etmiyor. İzmir’de insanlar bir şey sorduğunuzda size ce-vap veriyor. Esnafı insanı adam yerine koyuyor. Özellikle İzmir’in kadınla-rında uygar insan davranışı Türkiye’nin diğer şehirlerinkinden çok çok fazla te-zahür ediyor. Bu çok önemli bir şey...

İzmir’in kadınlarının farklı olduğuna dair söylenenler sizce de doğru mu? Karakoyunlu: Bu şehirde yaşayan ka-dınların algıları zengin; bir şey anlat-tığınız zaman hızla anlıyor işin önemi-ni… İzmir kadını. Özgüvenleri yüksek. Tıpkı Sezen Aksu’nun şarkısındaki gibi İzmir kadınları yürürken topuklarının sesiyle erkek ayartabilir. Kadın kalçası-nı sallamıyor, saçını savunmuyor, göğüs çatalını göstermek için çaba harcamı-yor; ama öyle bir zarafetle yürüyor ki, Allah nasıl yaratmış diye bir hayranlık ifade ediyorsunuz. Ayrıca bu şehirdeki kadınlar çok aktif, çok sosyal; toplumsal sorumluluk idrakleri de çok yüksek…

Romanlarınız çevrenizdeki ve Ur-la’daki insan tipleri ile mekânlara iliş-kin izler de taşıyor mu? Karakoyunlu: Elbette. Bir orman ha-yalsiz olmayacağı gibi sadece hayal ede-rek de olmaz. Ben de romanlarımda, mekân ve insan tarifinde yaşadığım coğ-rafyayı kullanıyorum. Örneğin iskelede-ki bir balık lokantasında çalışan bir gar-son romanlarımda anlattığım tiplerden biri. Çineli Müyesser diye bir karakte-rim var, o karakter bana annemin ilham ettiği bir şahsiyettir Bir başka romanım-da eşimin karakterini kullandım. Yine romanlarımın birinde anlattığım cami Urla İskelesi’nin arkasındaki camidir.

Şu an üzerinde çalıştığınız yeni proje-leriniz var mı? Karakoyunlu: Elimin altında iki kitap projesi var. Bunlarından ilkinde Türkiye’de

“Izmir deserves EXPO” What do you think about Izmir’s EXPO candidacy? What do you think Izmir’s chances are? Karakoyunlu: Izmir deserves to host EXPO. But first all, the city must de-scribe itself efficiently and advertise its people. The people of Izmir are kind and emotional. The people of Izmir know what sadness is; they can differen-tiate between compassion and pity. Pity is the emotion you show when someone asks for it. You don’t need that compas-sion.

You say that the most important rela-tionship between a person and a city is their will power to form a joint cul-ture. In your opinion, do you think the people of Izmir have established a joint culture with the city? Karakoyunlu: Not really. If you look carefully, I talked about the willpower about forming a joint culture. Will-power is the resolution to see some-thing through but resolution doesn’t mean anything on its own. You need to tie resolution to a decision. I cannot see this resolve in Izmir. The difference between the urban population and ru-ral population prevents this resolution. It takes 50 years for rural population to urbanize. So your urbanization is only your devotion to the main city in a geography where rural population in dense and this prevents the formation of a joint culture.

“The women in Izmir are civilized” During an interview with author Yaşar Ürük, he said that Izmir was the best place to live in Turkey. Do you agree? Karakoyunlu: Yes, I agree. People don’t bother each other in Izmir like it is the case in other cities. When you ask a question, they answer. The vendors are kind. The women of Izmir are civilized. These are important...

They say the women in Izmir are dif-ferent. Do you agree? Karakoyunlu: Women in this city are very perceptive. They understand

57İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 60: 20- izmir tourism culture

liberalizmin tarihini işliyorum; ikincisinde ise Abdülhamit’in hayatını yazıyorum.

Urla’da yapmaktan keyif aldığınız şey-ler neler? Karakoyunlu: Genellikle evimde vakit geçiriyorum, haftada bir-iki gün kente inip yemek yiyorum, diğer günler yeme-ğimi kendim yapıyorum.

İzmir ve Ege mutfağına ilginiz var mı peki? Karakoyunlu: Ege mutfağının üçaya-ğı var. Birincisi Giritlilerin, ikincisi

Selaniklilerin, üçüncüsü ise İzmir’e sağdan soldan gelenlerin yaşattıkları mutfaklardır. Bence en güzeli Sela-niklilerin mutfağıdır. Belki de an-nem ve eşim Selanik kökenli olduğu için böyle düşünüyorum. Benim bilgi ve tecrübelerim bu yönde. Selanik ve Girit mutfağı arasında ne fark var der-seniz; Selanikliler pişirdikleri bütün zeytinyağlı yemeklerin içine şeker ka-tarlar, hem de adamakıllı. Bu yüzden Selaniklilerin pişirdiği zeytinyağlılar insana parmaklarını yedirtecek kadar lezzetlidir.

quickly. They are very self confident. As Sezen Aksu said in her song; they can pick up men with the sound of their high heels. They don’t use their sex appeal but they walk o gracefully that you are amazed. In addition, the women in the city are very active and social.

Are there any clues to the people and spaces in Urla in your novels? Karakoyunlu: Of course. You cannot just imagine things. I use the geogra-phy I live in my novels. For example, a waiter in a fish restaurant on the pier was one of the characters I mentioned in one of my books. I wrote about a character called Çineli Müyesser, who was inspired by my mother. I based one of the characters on my wife. The mosque I wrote about in one of my novels is the mosque be-hind Urla Pier.

Do you have any projects you are work-ing on? Karakoyunlu: actually I have two books I’m working in. The first is about the history of liberalism in Turkey and the second one is the life of Abdülha-mid.

What do you enjoy doing in Urla? Karakoyunlu: I usually spend my time at home. I do to the city to dine twice a week and I cook for the rest.

Are you interested in Izmir and Ae-gean cuisine? Karakoyunlu: The Aegean cuisine has three categories; the one from people who came from Crete, the one from people who came from Thessa-loniki and one from the people who came from other regions. I think the best cuisine is the Thessaloniki cui-sine. Maybe this is a biased opinion since my mother and wife comes from Thessaloniki. Is you ask me the dif-ference between the Thessaloniki and Crete cuisines; the people of Thessa-loniki put sugar in all their olive oil dishes which makes the food finger licking good.

58 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 61: 20- izmir tourism culture

59İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 62: 20- izmir tourism culture

60 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

ÖDEMİŞ

Page 63: 20- izmir tourism culture

Ege’nin bereket timsali turizmin yeni adresi

Bu güne kadar, bire bin veren bereketli toprakları, bozulmamış doğası, kent ile köy yaşamını bir arada barındıran samimi yapısı, sıcak ve sevecen halkıyla tanınan Ödemiş, şimdilerde köklü geçmişini yansıtan tarihi dokusunu, zengin kültürel değerlerini ve binlerce yıllık geleneklerini turizm yolunda yeniden keşfediyor.

Ege efelerinin piri Çakırcalı Mehmet Efe’nin mesken tuttu-ğu, haşmetinden sual olunmaz

Bozdağlar’ın eteğinde, bereketiyle dün-yada ilk üçe giren bir ovanın üzerinde yükseliyor Ödemiş. Koyu yeşil çam or-manları arasında gizlenen Gölcük, eşsiz manzarasıyla insanı büyüleyen Bozdağ, tarihi dokusunu bozulmadan bu günlere taşımış Birgi, rengarenk süs bitkileri, öz-gün mimari yapıları, ilmek ilmek işlenen el sanatları ve birbirinden leziz yöresel yemekleriyle buram buram Ege kokuyor.

Dört mevsim turizme hazır olan Öde-

miş, kayaktan doğa yürüyüşlerine, dağ-cılıktan foto safariye, yayla turizminden gastronomi turizmine kadar alternatif turizm meraklılarının aradığı her şeyi bir arada sunuyor.

Batı Anadolu’nun en eski insan kültürü buradaÖdemişli tarih araştırmacısı ve yazar Behiç Galip Yavuz, Ödemiş Ovası’nda-ki en eski insan kültürünün günümüz-den 13 bin (M.Ö. 11 bin) yıl öncesine uzandığını belirtir. İlçenin güneyinde yer alan Konaklı Beldesi’nin 700 met-re güneydoğusundaki Soğukluk De-

Ödemiş rises on the outskirts of Bozdağlar, on one of the most three fruitful plains in

the world. The borough is a typical Ae-gean spot with Gölcük, nestled inside dark green pine forests, Bozdağ, which amazes its visitors with an amazing pan-orama, Birgi, a well protected historical area, colorful plants, unique houses, tra-ditional handicrafts and local dishes.

Ödemiş, which is available for touris-tic activities throughout the year, offers hiking, skiing, mountaineering, photo safari, plateau tourism and gastronomy.

Aegean’s symbol of fertility and the new address of tourism

Ödemiş, which was known for its fruitful lands, untapped nature, warm nature that includes a mixture of urban and rural life and hospitable people until

today, is being rediscovered as a touristic destination with its profound historical structure, rich cultural assets and thousands of years old traditions.

Fotoğraflar/ Photographs: Derya Şahin – RK Arşivi - Ödemiş ve Birgi Belediyesi Arşivi

Ödemiş

61İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 64: 20- izmir tourism culture

The oldest culture in Western Anatolia Historical researcher and author Behiç Galip Yavuz from Ödemiş says that life began in Ödemiş Plain 13000 years before our time. The schematic carv-ings inside the cave in the canyon in Soğukluk Creek located 700 meters to the southeast of Konaklı town sup-port this theory. These carved figures, which were made at the end of the Paleolithic age, present western Ana-tolia’s oldest human culture. Settle-ment in Ödemiş Plain began in late Chalcolithic age. Tumuli are the oldest settlements in the region. It has been discovered that all the tumuli were inhabited in 3000 B.C. and scarcely inhabited in 2000 B.C. in order, Hit-tites, Phrygians, Lydians, Persians, Romans, Byzantine and Ottomans ruled the region. Hypaia (Günlüce) antique city, which is believed to be built in 7 or 6th century B.C. on the southern outskirts of Bozdağ, sheds light on the prehistoric periods of the region. It is believed that the name of

resi’ndeki kanyonda bulunan kaya altı sığınağındaki şematik kazıma figürleri bu görüşü doğrular niteliktedir. Pre-historik (tarih öncesi) devrin, paleolitik (eskitaş) dönemi sonlarında yapılmış olan ve dinsel bir ayini ifade eden bu fi-gürler, aynı zamanda Batı Anadolu’daki en eski insan kültürünü de ortaya ko-yar. Ödemiş Ovası’nın yerleşim tarihi ise geç kalkolitik (madentaş) çağından başlar. Bu çağda en eski yerleşmeleri ovadaki höyükler oluşturur. Bütün hö-yüklerin özellikle M.Ö. 3 binde, erken Tunç çağında yoğun biçimde yerleşim gördüğü, ayrıca M.Ö. 2 binde de yay-gın yerleşimin var olduğu bilinir. Böl-gede sırasıyla Hitit, Frig, Lidya, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyet-leri hakim olmuştur. Bozdağ-Keldağ uzantısının güney eteklerinde yer alan ve M.Ö 7 ya da 6’ncı yüzyıllarda ku-rulduğu düşünülen Hypaipa (Günlüce) Antik Kenti, yörenin milattan önceki dönemlerine ışık tutar. Ödemiş adı ve şehrin kuruluşuna dair çeşitli rivayetler olsa da en kabul göreni 17’nci yüzyılın ikinci yarısında bölgeye gelip yerleşen

Ödemişli tarih araştırmacısı ve yazar

Behiç Galip Yavuz, Ödemiş ovasındaki en eski insan kültürünün

günümüzden 13 bin (M.Ö. 11

bin) yıl öncesine uzandığını belirtir.

Historical researcher and author Behiç Galip

Yavuz from Ödemiş says that life began in Ödemiş Plain 13000 years before our time.

62 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 65: 20- izmir tourism culture

the borough comes from Ötemiş Tur-coman who settled in the region in the second half of the 17th century.

The city that was touched by the wrath of Athena: HypaiaGünlüce village, located 6 kilometers to the northwest of Ödemiş, hosts Hypaia antique city. The word Hypaia, which comes from Greek, means steep cliff. Hypaia is famous for its beauti-ful women and the legend of Arachne, written by Roman poet Ovidius. Ac-cording to legend, Arachne is a tal-ented girl from Hypaia. Her father Idmon dyes wool with his purple paint and sells them. His daughter befriends ferries in the forest. They are amazed at her talent for wool weaving; they say she is even better than Athena. Upon hearing this, Athena meets her. They start competing. In her fabrics, Athena depicts the wrath of Gods and Goddesses against those who discover the power of the gods and how they are punished. Arachne on the other hand, depicts the poor behavior of the

Ötemiş Türkmenlerinin ilçeye adını verdiğidir.

Athena’nın öfkesini taşıyan kent: HypaipaÖdemiş’in 6 kilometre kuzey batısında bulunan ve eski adı Datbey olan Gün-lüce Köyü Hypaipa Antik Kenti’ne ev sahipliği yapar. Hellen dilinden bo-zulmuş bir sözcük olan Hypaipa “yal-çın kayalık” anlamına gelir. Hypaipa, kadınlarının olağanüstü güzelliği ve bir de Arakhne (örümcek) mitosu ile ünlüdür. Bu efsaneyi Romalı şair Ovi-dius günümüze yansıtmıştır. Efsaneye göre Arakhne, Hypaipalı, yetenekli bir genç kızdır. Babası Idmon, Kolophonlu olup Phokaia’nın (Foça) mor boyasıyla yünleri boyar ve satar. Kızı Arakhne, Lydia’da becerisiyle tanınmış olup, kır perileri ile yakınlık kurar. Onu nakış iş-lerken görenler becerisine hayran kalır, ustalığını Athena’nın aldığını, ancak yün dokuma becerisinin Athena’dan daha önde olduğunu söylerler. Buna du-yan Athena, Arakhne’nin yanına gelir. İki dokuma tezgahı kurarak yarışmaya

Günlüce Köyü

Ödemiş Müzesi pişmiş toprak heykelcikler

63İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 66: 20- izmir tourism culture

gods. Athena becomes furious and tears her opponent’s fabrics. Right at that mo-ment, Arachne turns into a spider. The establishment of the city is identified with this legend. No remains from the city have made it to this date.

Ödemiş MuseumArcheological and ethnographical items are on display in the museum which was the Ethnography Museum until 1983. Ceramics, idols, axes, candelabrum, bronze items, glass items, decorative ele-ments, terracotta statuettes, marble stat-ues and statuettes are on display at the ar-

başlarlar. Athena dokuduğu kumaşla-rı tanrıların ve tanrıçaların gücünü ve kendilerine karşı gelenlerin nasıl ceza-landırıldığını gösteren resimlerle bezer. Arakhne ise, tanrıların, tanrıçaların kötü yönlerini dokur kumaşında. Athena içini kaplayan kıskançlıkla, Arakhne’nin dokuduklarını yırtıp kızın üzerine fırla-tır. O anda Arakhne bir örümceğe dö-nüşür. Hypaipa’nın kuruluşu da bu mitos ile özdeşleştirilir. Günümüze bu kentle ilgili bir kalıntı gelemediği gibi yörede de herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Ödemiş MüzesiEtnografya Müzesi olarak 1983 yılında yapımı tamamlanan binada, mevcut et-nografik malzemelerin yanı sıra bölgeye ait arkeolojik eserler de teşhir ediliyor. Arkeoloji bölümünde seramikler, idol-ler, kekse ve baltalar, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eşyaları, pişmiş toprak heykelcikler, mermer heykel ve heykelciklerin sergilendiği müzenin Etnografya bölümde; Osmanlı döne-mine ait çeşitli silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam eserler, süs eşyaları, el işle-meleri, giysi örnekleri sergileniyor. Ar-keolojik eser koleksiyonunda 3 bin 106 adet, etnografik eser koleksiyonunda 870 adet eser ile sikke koleksiyonunda 12 bin 130 adet sikke olmak üzere toplam 16 bin 106 adet envantere kayıtlı eser bu-lunuyor.

İbrahim Hakkı Ayvaz Kent MüzesiBelediye tarafından düzenlemesi yapılan ve 2008 Haziran ayında hizmete sunu-lan İbrahim Hakkı Ayvaz Kent Müzesi, aileye ait tarihi belge ve bilgilerin bulun-duğu bölüm ile Türk Halk Müziği’nin güçlü sesi Bedia Akartürk Sanat Müzesi olarak iki ayrı bölümden oluşuyor.

Ödemiş Yıldız Kent Arşivi ve MüzesiCumhuriyet’in ilk otellerinden olan ve Ödemiş Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülen, eski adıyla Yıldız Oteli

Ödemiş Müzesi süs eşyaları

Ödemiş Müzesi Etnoğrafya bölümü

Ödemiş Müzesi’nde, toplam 16 bin 106

adet envantere kayıtlı eser bulunuyor.

There are 16, 106 registered artifacts in the Ödemiş Museum.

64 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 67: 20- izmir tourism culture

Ödemiş Müzesi pişmş toprak kaseler

65İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 68: 20- izmir tourism culture

yeni adıyla Yıldız Kent Arşivi ve Müze-si ilçenin zengin kültürel mirasını gele-ceğe taşıyor. Türkiye’de kent müzeciliği alanında ikinci bir örnek olan Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi’nde 956 taşınır kültür varlığı ve bin 162 adet matbu eser bulunuyor. Müzede, Ödemiş tarihi oda-sı, Ödemiş’in yerel oturma odası, çeyiz odası, efeler odası, Ödemişli sanatçılar odası ile ilçenin mutfağının tanıtıldı-ğı özel odalar var. Sanatkarların kul-landığı makineler, berber odası, tütün odası, çok sayıda fotoğraf ve el aletinin sergilendiği müzede en önemli bölü-mü kütüphane oluşturuyor. Buradaki kitapların bazıları tek nüsha ve akade-misyenlerin araştırma yapabilmesi için arşivlenmiş. Türkiye’nin ilk sözlük kü-tüphanesinin oluşturulacağı müzede 367 adet sözlük var. Projeyle en az bin adet farklı dillerden çeviri yapan sözlük bir araya getirilerek Türkiye’de bir ilkin başarılması hedef leniyor.

Tarihi Arasta Çarşısı1800’lü yıllardan günümüze değin var-lığını koruyan Ödemiş Tarihi Arasta Çarşısı, Osmanlı Dönemi açık arasta türünün ender örneklerinden biridir. Üç cami arasında olması ve çevresindeki 17 hanın ortasında yer alması nedeniyle ticari bir merkez durumunda olan çarşı-da, günümüzde yok olmaya yüz tutmuş el zanaatları zamana karşı direniyor.

Küçükmenderes Havzası’nın açık hava müzesi BirgiBir zamanlar Aydınoğlu Beyliği’ne baş-kentlik yapan, zengin bir kültüre ve bir o kadar da etkileyici bir doğaya sahip olan Birgi kasabası, Bozdağlar’ın gü-ney eteklerinde, Ödemiş’e 9 kilometre uzaklıkta bulunur. İlginç doğası, yer-yüzü şekilleri, binlerce yıldır bereket-le akan Birgi Deresi, zamana meydan okuyan konakları, camileri, medreseleri ile Birgi, Ödemiş ve çevresinin tarih, kültür ve inanç turizmi merkezidir. Bütün bu özellikleriyle Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Birgi, Ödemiş çevresi ve Küçükmenderes Havzası’nın açık hava müzesidir adeta. Birgi tarih ve kültür turlarının yanı sıra

cheology section while various weapons from the Ottoman period, copper and silver items, glass items, handicrafts and clothes are exhibited in the ethnography section. There are 16, 106 registered arti-facts in the Ödemiş Museum; 3,106 in the archeology wing, 870 in the ethnography wing and 12, 130 coins in the coin section.

İbrahim Hakkı Ayvaz City Museumİbrahim Hakkı Ayvaz City Museum, which opened in June 2008 by the municipality, has two sections; one is where documents and items belonging to the family are displayed and the other section has been dedicated to famous Turkish singer Bedia Akartürk.

Yıldız Kent Arşivi Müzesi

Birgi

66 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 69: 20- izmir tourism culture

alternatif turizm aktiviteleri için de ol-dukça elverişli bir doğal yapıya sahip-tir. Birgi Deresi boyunca ve Hacıhasan Köyü yolu üzeri, kent içi kültür yürü-yüşleri, foto safari ve bisiklet turları için ideal bir ortam sunar. Korunmuş kentsel dokusu ve geleneksel kültürü ile Birgi, İzmir’in önemli ekoturizm gü-zergahlarından da biridir.

Birgi’de ziyaret edilecek en önemli un-surlar; Aydınoğlu Mehmet Bey Camii (Ulu Camii), Aydınoğlu Mehmet Bey Türbesi, Sultan Şah Türbesi, Çakırağa Konağı, Kale Medresesi, Sasalı Hama-mı, Çarşı Hamamı, Sandıkkerimoğul-ları Konağı, Beyler Çeşmesi, Karaoğlu Camii, Dervişağa Hamamı, Dervişağa Medresesi, Dervişağa Camii, Bıçakcı Esseyit Hacı Ali Ağa Çeşmesi, Pan-kunduz (Küp Uçuranlar Kulesi), Kütüp-hane, Güdük Minare Mescidi, Demir Mağaza, Umurbey Heykeli, İmam – ı Birgivi Kabri’dir. Ayrıca restore edile-

Ödemiş Yıldız City Archive and MuseumThe city archive and museum, which was a former hotel and reorganized as a museum by the municipality of Ödemiş, transports the borough’s rich cultural heritage to the future. There are 956 movable cultural assets and 1162 print-ed artworks in the Yıldız City Archive and Museum. There are special rooms inside the space such as the Ödemiş his-tory room, a traditional Ödemiş living room, dowry room, a room dedicated to the heroes of Western Anatolia, a room reserved for the artists of Ödemiş and the culinary delights room. The library is the most important space in the mu-seum which sports machines used by artists, a barbershop, tobacco room, many photographs and tools. Some of the books in the library are the only cop-ies and have been archived for the use of academics. There are 367 dictionaries in the library and they will soon be moved

Birgi

Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan Birgi, Ödemiş çevresi ve Küçükmenderes Havzası’nın açık hava müzesidir adeta.

Birgi, which has been included in the World Heritage List, is like the outdoor museum of Ödemiş and the Küçükmenderes Basin.

67İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 70: 20- izmir tourism culture

rek kazanılan Birgi evleri ve sivil mima-ri örnekleri, sokaklar ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasındadır.

Çakırağa KonağıEge Bölgesi’nin, yapılışındaki mimari üslubu korunmuş ender konak yapıla-rından biri olan Çakırağa Konağı’nın, 18’inci yüzyıl sonu, 19’uncu yüzyıl başlarında Çakıroğlu Şeref Ali Ağa tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Konaktaki duvar resimleri uzmanlarca 19’uncu yüzyıla tarihlendirilir. Üç kat-lı, dış sofalı, çift köşk odalıdır. Alt kat duvarları taş örgü, diğer duvarları ahşap çatı içine dolma teknikle inşa edilmiş-tir. Taş döşemeli alt katta hizmetli, nö-betçi, bekleme odaları ve ahır yer alır. Dik merdivenle çıkılan ara katta kışın kullanıldığı düşünülen alçak tavanlı odalar bulunur. Üçüncü kat yazın kul-lanılmakta olup, zengin süslemelerle bezenmiştir. Köşkün giriş katı hariç 14 odası vardır. Bu odalardan üçüncü katta bulunan iki tanesi çok ünlü olup, İstan-

to a brand new dictionary library.

Historical Bazaar The historical bazaar in the borough which was built in the 1800’s, is one of the rare examples of outdoor markets in the Ottoman period. In the bazaar, this looks like a trade center in the middle of 15 business centers, stands against time by keeping traditional handcrafted arts.

Birgi: the outdoor museum of the Küçükmenderes Basin The town of Birgi, which was once the capital of the Aydınoğlu Seigniory and has a rich culture and amazing nature, is located on the southern outskirts of Bozdağlar and 9 kilometers from Ödemiş. It is a center for history, cul-ture and religious tourism with its in-teresting nature, Birgi Creek, mansion, mosques, and madrasah. Birgi, which has been included in the World Heri-tage List, is like the outdoor museum of Ödemiş and the Küçükmenderes Basin.

Çakırağa Konağı

Çakırağa Konağı, Ege Bölgesi’nin, ilk

yapılışındaki mimari üslubu korunmuş

ender konak yapılarından biridir.

Çakırağa Mansion is the best preserved

architectural structure in the Aegean region.

68 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 71: 20- izmir tourism culture

Birgi, in addition to history and culture tours, is an ideal spot for alternative tourism activities. The banks of Birgi Creek and the road to Hacıhasan village are ideal for hiking, photo safari and bi-cycle tours. Birgi, with its protected ur-ban structure and traditional culture, is one of Izmir’s most important ecotour-ism routes.

Here are some of the touristic spots that should be visited in Birgi: Aydınoğlu Mehmet Bey Mosque (Ulu Camii), the mausoleum of Aydınoğlu Mehmet Bey, the mausoleum of Sultan Şah, Çakırağa

bul ve İzmir resimleri ile süslüdür. Söy-lentiye göre Çakıroğlu Mehmet Bey bu resimleri, biri İstanbullu diğeri İzmirli olan iki eşinin odalarına memleket has-reti çekmemesi için yaptırmıştır. 1977 yılında Kültür ve Turizm Bakan-lığı tarafından restore ettirilen ve 1983 yılında çevresi kamulaştırılarak mima-ri dokusunun bozulmaması sağlanan konak, 1995 yılından beri müze olarak hizmet veriyor.

Birgivi Mehmet Efendi MedresesiSultan II. Selim’in hocası Ataullah Efendi tarafından 1554 yılında taş ve tuğla kullanılarak inşa edilen çok kub-beli medresenin zemini taştandır. Kub-beli yedi odası bulunan medresenin her bir odasında ocak, mermer pencere ki-rişleri, pencerelerin üzerinde ışık sağla-mak için yatay boşluklar, kitap ve kan-diller için de duvarlarda nişler vardır.

Ulu CamiAydınoğlu Mehmet Bey tarafından 1308 – 1312 yılları arasında inşa ettiri-len kare planlı caminin yapımında daha önceki medeniyetlerin izinden gidile-rek kesme taşlar kullanılmış. Tuğladan zarif minaresi ilgi çeken Ulu Cami’nin mihrabı çifte kıvrık dallı, barok tarzı süslemelerle çevrili, firuze ve mor renk-li geometrik yıldız ve geçmelerle süslü çinilerle kaplıdır. Selçuklu süsleme sa-natının en güzel örneklerinden biri olan ceviz ağacından kündekari tekniği ile yapılmış minber tek bir çivi bile kulla-nılmadan yapılmış.

Sultan Şah Türbesi1310 yılında inşa edilen ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in kız kardeşine ait olan türbe Ulu Cami’nin doğusunda yer alı-yor. Aydınoğulları’nın genelde kare ve sekizgen olarak planladıkları türbeler-den farklı olarak Sultan Şah Türbesi al-tıgen olarak taş ve tuğladan inşa edilmiş. Üzerinde çiçek ve dairesel motif ler bu-lunan kapı çerçevesi mermerden yapılmış. Doğu ve batı cephelerinde yer alan pence-relerinden ışık sağlanan türbenin kitabe-sinde şöyle yazıyor; “Kadınların efendisi,

Aydın Bey’in kızkardeşi Hanzade Hatun Muharrem ayının başında Hakk’ın rah-metine kavuşmuştur.”

Aydınoğlu Mehmet Bey TürbesiUlu Cami’nin bahçesinde bulunan 1334 yılında inşa edilmiş. Çinko ile kaplan-mış, kare planlı, altıgen kubbeli ve ana kapısı mermerden olan türbede Aydınoğ-lu Mehmet Bey, oğulları İsabey, Bahadır Bey ve Gazi Umurbey’e ait dört mezar bulunuyor.

Derviş Ağa CamiSekiz kemer ile desteklenmiş tek bir kub-

Çakırağa Konağı

69İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 72: 20- izmir tourism culture

“Ödemiş is becoming a brand in tourism”

“Ödemiş turizmde markalaşıyor”

“İzmir’e 110 kilometre uzaklıkta bulunan Ödemiş, farklı turizm ak-tivitelerine olanak sağlayan doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve verimli toprakları ile İzmir’in dört mevsim turizm hedefine ulaşmada en önemli değerlerinden biridir. İlçenin tarih ve kültür turizminde yükselen değeri

Birgi, ünü İzmir ve ülkemiz sınırla-rını aşıp dünyada tanınır hale gel-miştir. Birgi’deki bin konutun 300’e yakını aslına uygun olarak restore edilerek otantik bir ortam sağlan-mıştır. İnanç turizmi açısından da oldukça önemli bir potansiyele sa-hip olan yöre, özellikle hafta sonları tarih ve kültür meraklılarını ağırla-maktadır. Bölgede İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle yürütülen Birgi Kültür Yolu Projesi kapsamında da çok önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın büyük katkıları olmuştur. Kendisine tüm Ödemişliler adına teşekkürleri-mi sunuyorum.

Bozdağ, ilçemizin bir diğer önem-li turizm değeridir. Gölcük beldesi ile birlikte dağ, kış, yayla turizmi ve ekoturizme elverişli bir yapıya sahip olan Bozdağ’ın mevcut potansiyeli-nin daha iyi değerlendirilmesi için

tanıtım faaliyetlerine ağırlık vermeyi planlamaktayız. Bu kapsamda böl-gede, belirlenecek bir spor dalında Türkiye şampiyonası düzenlemeyi hedef liyoruz. Bir diğer projeyle de bölgenin tanıtımını sağlamak adına Türk ve dünya basınının önde gelen temsilcilerini ilçemizde ağırlamayı düşünüyoruz. Ancak bütün bu ça-lışmalardan önce yapmamız gereken bir şey var ki; o da İzmir ile aramız-daki mesafeyi kısaltmak ve Bozdağ’a ulaşımı kolaylaştırmak. Bu noktada Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın talimatıyla çeşitli çalışmalar yürütü-lüyor. Kendisine bu açıdan teşekkürü borç bilirim. Nihayetinde ulaşım ve altyapı sorunu çözüldüğünde kültü-rün de, turizmin de, yatırımın da önü açılıyor. Bu sayede Ödemiş’in tarih, kültür, inanç, spor, kış, yayla turizm değerlerinin markalaşması-nın önündeki engeller de kalkmış oluyor.”

“Ödemiş, which is 110 kilometers from Izmir, is one of Izmir’s most valuable assets in extending tourism to 12 months with its scenic beauties, historical structure and fruitful lands. Birgi, the borough’s rising star in his-tory and culture, is now a well known destination in the world. nearly 300 of the 1000 historical houses in Birgi have been restored to their original state, establishing an authentic envi-ronment. The region, which has im-mense potential on religious tourism, welcomes history and culture enthusi-asts during the weekends. Many im-portant works have been done in ac-cordance with the Bilgi Culture Road

Project sponsored by the Izmir Devel-opment Agency. Our Minister of Cul-ture and Tourism Ertuğrul Günay has had contributed immensely to these efforts and I’d like to thank him on behalf the people of Ödemiş.

Bozdağ is another important touristic destination in our borough. We are planning on accelerating advertising efforts to take better advantage of the potential of Bozdağ, which is ideal for winter, mountain, plateau and ecotourism. Within this context, we are thinking about hosting a national sports competition in the region. On the other hand, we are planning to

invite members of the national and international press to our borough for advertising purposes. However, we even tackle these issues, we need to shorten the distance between our borough and Izmir and make trans-portation to Bozdağ easier. We are coordinating with the Minister of Transportation, Maritime and Com-munication Binali Yıldırım on this. I would also like to thank him for his efforts. When issues like transporta-tion and infrastructure are solved, tourism and related investment be-come available, and that will make Ödemiş a brand in history, culture, religion, sports and winter tourism.”

Abdullah DölekÖdemiş Kaymakamı The district governor of Ödemiş

70 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 73: 20- izmir tourism culture

beye sahip Derviş Ağa Cami, 1663 yı-lında inşa edilmiş. İnce ve tek şerefeli bir minareye sahip olan camide iki sıra halin-de bulunan pencerelerden ışık sağlanıyor. Son cemaat mahalinde yer alan, iç tonozu taşıyan dört kolon korint stilinde.

Karaoğlu Cami ve Çeşmesi1762 yılında inşa edilen cami ve çeşmesi Osmanlı mimarisine iyi bir örnek. Mer-kezi kubbe iki yarım kubbe ile destek-leniyor. Son cemaat mahallinde üç sivri kemer bulunmakta. Mihrap, minber ve

müezzinin bulunduğu yer mermerdir, kubbeler ise çinko kaplı. Çeşmenin altı kolonu yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı ve çeşmenin 12 cephesinde mus-luklar bulunuyor.

KuleYuvarlak temel üzerinde on cephe-li olarak inşa edilen kule Bizans dö-nemine ait. Taş ve harç kullanılarak yapılan kulenin tek kapısı güney ta-rafında bulunuyor. 1997-1998 yılla-rında restore edilerek restoran olarak

Mansion, Kale Madrasah, Sasalı Turkish Bath, Çarşı Turkish Bath, Sandıkkerimoğulları Mansion, Beyler Fountain, Karaoğlu Mosque, Dervişağa Turkish Bath, Dervişağa Madrasah, Dervişağa Mosque, Bıçakcı Esseyit Hacı Ali Ağa Fountain, Pankunduz (Küp Uçuranlar Fortress), Library, Güdük Minare small mosque, Demir Shop, Umurbey Statue, and the tomb of İmam – ı Birgivi. Also, the renovated historical Birgi houses and civilian ar-chitectural examples must also be seen.

Çakırağa MansionIt is believed that the mansion, one of the rare examples that have managed to preserve its original state in the Aegean region, was built at the end of 18th cen-tury or the beginning of 19th century by Çakıroğlu Şeref Ali Ağa. The wall paintings in the mansion have been dated to 19th century by experts. It has three f loors, an outer anteroom and two master suites. The walls on the lower f loors were made with stone braiding and the rest with wood with a filling technique. The servant rooms, wait-ing rooms and stable are located on the stone covered ground f loor. There are low ceiling rooms which were probably used during the winter in the mezzanine which is accessed via steep stairs. The third f loor was used during the summer and is decorated richly. There are 14 bedrooms in the mansion excluding the entrance level. Two of these rooms lo-cated on the third f loor are famous and adorned with paintings of Istanbul and Izmir. According to legend, Çakıroğlu Mehmet Bey had commissioned these paintings for his two wives- one from Izmir and one from Istanbul- to ease their yearning for their hometowns. The mansion, which was restored in 1977 by the Ministry of Culture and Tourism, has been serving as a museum since 1995.

Birgivi Mehmet Efendi MadrasahThe ground f loor of the madrasah, con-structed by Sultan Selim II’s teacher

Dervişağa Cami

Ulu cami

71İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 74: 20- izmir tourism culture

“Ödemiş is waiting to be discovered”

“Ödemiş keşfedilmeyi bekliyor”

“Tarihi, kültürü ve doğasıyla İzmir’in en güzel ilçelerinden biri olan Öde-miş, Küçük Menderes Havzası’nın merkez ilçesi konumundadır. İlle-ri birbirine bağlayan ana yollardan uzak olması nedeniyle, Ödemiş’te turizm faaliyetleri yeterince geliş-memiştir. Bu nedenle Ödemiş Bele-

diyesi olarak, ilçemiz ve bölgemizin turizme açılmasına yönelik iddialı projeleri uygulamaya çalışıyoruz.İlçemiz ve bölgemize ait taşınır kül-tür varlıklarını koruma altına alıp, sergilemek amacıyla oluşturduğumuz Yıldız Kent Arşivi ve Müzesi (ÖY-KAM), ilçemizin iç ve dış turizme açılması yönünde önemli bir adım olmuştur. Binlerce obje, on binlerce doküman ve görsel ile önemli bir bö-lümü eski Türkçe olan nadide eserlere ev sahipliği yapan ÖYKAM, 11 ayda yerli ve yabancı 12 bin kişi tarafından ziyaret edilmiştir. ÖYKAM’ın Öde-miş dışında Bergama, Balıkesir ve Burhaniye’de açtığı “Yunan Ordusu Anadolu’da” başlıklı fotoğraf ve obje sergisi yaklaşık 10 bin kişi tarafından gezilmiştir.

İlçemiz tarım ve hayvancılık sek-töründe, bölgenin en büyük halk pazarına sahiptir. Cumartesi gün-leri kurulan bu pazarın içinde, 2011

Kasım’ında oluşturduğumuz “Köylü Üretici Pazarı”, organik ve taze ürün almak isteyen yerli turistlerin akınına uğramaktadır.

Kadın El Sanatları sergimiz ise, köklü kültürümüzden süzülen zen-ginliklerimizi günümüze taşımak-tadır. Cumartesi Pazarı içinde ku-rulan sergide, Ödemişli kadınların el emeği göz nuruyla hazırladıkları ürünler satışa sunulmaktadır. Bele-diyemiz bünyesinde açılan el işleri kurslarının ürünleri de, bu sergide açılmaktadır. 2011 yılında kurulan Kadın Kooperatifimiz, kadın el sa-natlarının yaşatılıp zenginleştiril-mesi, içeride ve dışarıda sergilenip pazarlanması konusunda çalışmalar yürütmektedir.

Ödemiş, çevre ilçelerle birlikte, Ege’nin görülmeye değer ve değerleri keşfedilmeyi bekleyen önemli bir yer-leşmesidir.”

“Ödemiş, which is one of Izmir’s most beautiful boroughs with its his-tory, culture and nature, is the cen-tral borough of the Küçük Menderes Basin. Because our borough is far from main highways that connect the cities, tourism is not well developed. For this reason, as the Municipality of Ödemiş, we are trying to imple-ment assertive projects to develop tourism in our region.

The Yıldız City Archive and Mu-seum, which we have established to protect and exhibit the cultural assets in our region, is a big step in devel-

oping tourism in the borough. The museum, which exhibits thousands of objects, tens of thousands of docu-ments and rare books, was visited by 12 thousand people in the last 11 months. The museum’s “The Greek Army is in Anatolia” photography exhibition which was also opened in Bergama, Balıkesir and Burhaniye, was visited by nearly 10 thousand people.

Our borough has the biggest outdoor market in the region. The market, which is set up every Saturday, in-cludes organic fruits and vegetables.

Our Women’s Handicrafts exhibition carries our past culture and traditions into the future. Products handmade by the women of the borough are sold every Saturday at the outdoor market. Products made during our handicraft workshops are also exhib-ited here. The Women’s Cooperative, which was established in 2011, works to enrich and revitalize handicrafts and oversee the sale and exhibition of handcrafted products.

Ödemiş is an important settlement in the Aegean Region worthy of dis-covery.”

Bekir KeskinÖdemiş Belediye Başkanı Ödemiş Chief Magistrate

72 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 75: 20- izmir tourism culture

hizmete açılan kule günümüzde ise atıl durumda.

Gazi Umur BeyGazi Mehmet Bey’in oğlu olan ve 18 yaşında denizcilik hayatına başla-yan Umurbey, Aydınoğlu Beyliği’nin üçüncü hükümdarı olduğunda 25 ya-şındaydı. Düşmana karşıson derece atak ve taktik baskın şeklinde manev-ralar yapmasıyla tanınan Umurbey, 1348 yılında Haçlı donanmasına karşı yapılan bir deniz muharebesinde, 39 yaşında şehit oldu. Kabri Birgi’de ba-basının türbesindedir.

Yeryüzü cenneti Bozdağİzmir ve Manisa illeri arasında doğal bir sınır oluşturan ve yüksekliği 2 bin 159 metre olan Bozdağlar, Ege’nin bereketli topraklarıyla çevrilidir. Tu-rizmi 12 aya yayma hedefinde İzmir’in

Ataullah Efendi in 1554 with stone and brick, is stone and the madrasah has multiple domes. In each of the seven rooms covered with domes, there are ovens, marble window beams, vertical spaces above the windows for lighting and niches inside walls for books and candelabrum.

Ulu MosqueCut stones were used in the construction of this square planned mosque which was commissioned by Aydınoğlu Mehmet Bey between the years 1308 and 1312. The altar of the mosque, which attracts attention with its elegant minaret made from brick, is surrounded with baroque style decorations and covered with pur-ple geometric and star shaped tiles. The pulpit, made from walnut tree with the kündekari technique, was built without the use of a single nail.

The Mausoleum of Sultan Şah The mausoleum, which was built in 1310 and belongs to the sister of Aydınoğlu Mehmet Bey, is located in the east of Ulu Mosque. The mausole-um, unlike the other square and octago-nal mausoleums built by Aydınoğulları, is hexagonal and built with stone and bricks. The frame of the door which has f lower and circular decorations is made from marble. The mausoleum has an epigraph which establishes the date of death of Hanzade Hatun.

Aydınoğlu Mehmet Bey MausoleumThe mausoleum built in 1334 is inside the yard of Ulu Mosque. The main door of the square planned mausoleum, cov-ered with zinc and a hexagonal dome, is made from marble. There are four tombs inside the structure belonging to Aydınoğlu Mehmet Bey, and his sons İsabey, Bahadır Bey and Gazi Umurbey.

Derviş Ağa MosqueThe mosque, which has a single dome supported by eight arches, was built in 1663. Lighting is provided by two rows of windows on the mosque which has a slender minaret. There are four Corinth style columns in the last congregation area that carry the inner vault.

Karaoğlu Mosque and FountainThe two structures built in 1762 are good examples of Ottoman architec-ture. The central dome is supported by two semi circular domes. There are three pointy arches in the last congre-gation area. The altar, pulpit and the desk of the muezzin are marble and the domes are covered with zinc. The six columns of the fountain are connected to each other with round arches and there are taps in all the 12 fronts.

TowerThe tower, which was built on a round foundation with 10 fronts, is from the Byzantine era. The only door of the stone and mortar tower is in the south. It was

Gazi Umur Bey

73İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 76: 20- izmir tourism culture

Brand products

The economy of the borough, which has fruitful lands, is based on agricul-ture. 36% of its acreage is agricultural lands. More than 21 thousand people work in agriculture. Potato, figs, olive, sesame, chestnut, tobacco, grape and vegetable are grown in the borough. Yellow figs, the fig of the Aegean and the Ödemiş Potato are the registered brands of the borough. Nearly 50% of chest-nut production is undertaken in Ödemiş and its vicinity although Bursa is the first city that comes to mind in Turkey in chestnut production. In addition, bademli and its vicinity have great ratios in Turkish economy when it comes to fruit sapling growth and cherry production. The Bademli Agricultural De-velopment Cooperative, which was established in 1986, is one of the oldest and biggest cooperatives in Turkey. The cooperative, which has 300 members, produces fruit saplings, ornamental plants, olive oil, milk, yoghurt and ayran. Another important product that comes from Ödemiş is the Ödemiş Deri Tu-lum Cheese, which is incredibly tasty.

Marka ürünleri

Yılda üç kez ürün alınabilen verim-li topraklara sahip olan Ödemiş’in ekonomisi tarıma dayalıdır. İlçe yüzölçümünün yüzde 36’sı tarım arazisidir. İlçede yaşayan 21 bin aileden fazlası tarımla uğraşmak-tadır. Ödemiş’te yetişen başlıca ta-rım ürünleri patates, incir, zeytin, susam, kestane, tütün, üzüm ve yaş sebzelerdir. Sarı lop incir “Ege İn-ciri” ve “Ödemiş Patatesi” ilçenin coğrafi işaret sistemi ile tescillen-miş ürünleridir. Türkiye’de kes-tane denildiğinde akla ilk olarak Bursa gelse de, ülkedeki kestane üretiminin yüzde 50’ye yakını Öde-miş ve çevresinde yapılıyor. Bursa ile özdeşleşmiş kestane şekerinin kestanesi de Ödemiş’ten gidiyor. Bunların yanı sıra Bademli yöre-si meyve fidanı yetiştiriliciliği ve kiraz üretimi alanlarında Türkiye ekonomisinde büyük bir paya sahip. Yörede 1968 yılından bu yana faa-liyet gösteren Bademli Fidancılık ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Türkiye’nin en eski ve en büyük ko-operatif lerinden biri. 300 üreyi bu-lunan kooperatif meyve fidanı, süs bitkileri, zeytinyağı, süt, yoğurt ve ayran üretiyor. Ödemiş’te üretilen bir diğer önemli ürün ise Ödemiş Deri Tulum Peyniri. Ege bölge-sinde sadece Ödemiş’te yapılan bu peynir çeşidinin lezzetini bilmeyen yoktur.

74 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 77: 20- izmir tourism culture

elindeki en önemli koz Bozdağlar’dır. Kayak merkezi ile kış ve dağ turizmi-ne, çevresindeki Gölcük, Subatan, El-mabağı, Bozdağ, Çamyayla, Başova, Ayvacık, Gündalan, Küçük ve Büyük Çavdar yaylaları ile de yayla turizmi ve ekoturizme uygun alanlar sunar. Geç-mişten günümüze Ege’deki yaylacılık

faaliyetlerinin merkezi olan Bozdağlar üzerindeki yaylaların en büyüğü Göl-cük Yaylası’dır. Yayla, içinde bulunan yaklaşık 1 kilometrekarelik alüvyon set gölü ile turistik açıdan önemlidir. Göl çevresindeki düzlükler ve gerisindeki orman dokusu ekoturizm için uygun alanlardır. Günümüzde göl ve çevresi

restored in 1997-1998 and used as a res-taurant for a while but it is empty now.

Gazi Umur BeyUmurbey, the son of Gazi Mehmet Bey, who began sailing when he was 18 years old, was 25 when he became the third ruler of the Aydınoğlu Seigniory. Umur-bey, who was known as a skillful warrior, died at the age of 39 in 1348 during a battle against the crusaders. His tomb is located inside the mausoleum built for his father,

Bozdağ: Heaven on earth The 2159 meter high Bozdağlar, which form a natural border between İzmir and Manisa, are surrounded with the fruit-ful lands of the Aegean. Bozdağlar are Izmir’s best bet in spreading tourism to 12 months. They provide various alter-natives with the ski center in the win-ter and options for plateau tourism and ecotourism during the summer with Gölcük, Subatan, Elmabağı, Bozdağ, Çamyayla, Başova, Ayvacık, Gündalan, and Küçük and Büyük Çavdar plateaus.The biggest plateau on Bozdağlar is the Gölcük Plateau. 1 one kilometer square alluvium set lake on the plateau is an

Bozdağ

Bozdağ

75İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 78: 20- izmir tourism culture

important touristic destination. The f lat areas around the lake and the forest behind it are ideal spaces for ecotour-ism. The lake and its vicinity are im-portant recreational areas. The lake also provides an ideal atmosphere for fish-ing and small boat rides. Gölcük, were plenty of accommodation is available, is swarmed with visitors during the sum-mer who take advantage of the cool air and green nature. The Bozdağ and Elmabağı plateaus covered with lush forest are the best places for ecotourism with their rich f lora, water resources and cool air.

The peak of Bozdağ that is on the east of the plateau with the same name is at 2159 meters and is Aegean’s winter sports center. There are chairlifts and ski courses from 1500 meters up until the peak at Büyük Çavdar Plateau. The hotel on the plateau and the small mo-tels in the village of Bozdağ are ideal for accommodation. The panorama of the peak is mesmerizing. Subatan, an-other plateau on Bozdağlar, takes its name from the small waterfall on the plateau. Subatan Plateau attracts atten-tion with its lush forests, clean air and cold waters. These plateaus are also the homeland of many healing plants.

Women’s handicraftsNeedle lace, laces, and canvases…All these products handcrafted by the women of Ödemiş are sold in the ba-zaar every Sunday. Threads that are used in embroidery are produced spe-cially by embroiders. Embroidery mo-tifs which are made for the corners of fabrics and head scarves can turn into larger elements by combination. The women in the borough also learn how manufacture souvenirs at workshops organized by the municipality. The items that attract the most attention are the clothes made with Ödemiş silk.

Festival and important eventsSeptember 3 is the day of the Inde-pendence Festival in Ödemiş. That is followed by the Ödemiş National Fair

önemli bir rekreasyon-piknik alanıdır. Gölü aynı zamanda balık avlama ve san-dal gezileri için ideal bir atmosfer sunar. Konaklama sorununun bulunmadığı Gölcük, serin havası ve yeşilin her to-nunu barındıran coğrafyasıyla özellikle yaz aylarında günübirlikçilerin akınına uğrar. Gür ormanlar ile kaplı Bozdağ ve Elmabağı Yaylaları da zengin f lorası, su kaynakları ve yazın bile 20-24 dere-celerdeki serin havasıyla Bozdağlar’ın

ekoturizm için en hazır bölümü olarak nitelendirilebilir.

Bozdağ Yaylası’nın doğusunda 2 bin 159 metreye kadar yükselen Bozdağ zirvesi Ege’nin kış sporları merkezidir. Kışın beyaz bir örtüyle kaplanan Bozdağ`dan Gündalan Yaylası’na oradan da Büyük Çavdar Yaylası’na ulaşıldığında, bin 500 metreden zirveye kadar uzanan bir tele-siyej ve kayak pistleri dikkat çeker. Yay-

Yapmadan dönmeyin

- Ödemiş kebabı ve Töngül Pidesi yemeden,

- Birgi – Çakırağa Konağı’nı görmeden,

- Kadın el sanatları pazarını gez-meden,

- Patatesinden, kestanesinden ve deri tulum peynirinden almadan,

- Bozdağ’da kayak yapmadan,

- Gölcük’e çıkmadan dönmeyin.

Don’t return before

- Eating Ödemiş kebab and Töngül Pita,

- Visiting Birgi – Çakırağa Mansion,

- Going to the Women’s handi-craft market,

- Buying potatoes, chestnuts and deri tulum cheese,

- Skiing in Bozdağ and,

- Going up to Gölcük.

Kadın el sanatları pazarı

76 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 79: 20- izmir tourism culture

ladaki otel ile Bozdağ köyündeki otel ve pansiyonlar konaklama için uygun yer-lerdir. Zirvenin manzarası ziyaretçileri büyüler.

Bozdağlar’ın bir diğer yaylası olan Su-batan Yaylası, adını içinde bulunan kü-çük ölçekli bir düdenden alır. Subatan Yaylası, çevresindeki Çamyayla, Artı-cak, Ayrıcak, Başova yaylaları ile birlik-te gür ormanları, oksijen deposu havası ve buz gibi sularıyla doğa meraklılarını cezbeder. Ulaşım sorununun bulunma-dığı Bozdağ yaylaları birbirinden şifalı bitkilerin de ana vatanıdır.

Kadın El Sanatlarıİğne oyaları, danteller, mekik oyaları, kanaviçeler… Ödemişli kadınların tüm hünerlerini ilmek ilmek işlediği bu ürün-ler ilçede her cumartesi kurulan pazarda satışa sunuluyor. Oya yapımında kulla-nılan iplikler, oyacılar tarafından özel olarak hazırlanıyor. Kumaş ve başörtüsü kenarına yapılan oya motif leri birleşti-

on September 3- 13, and the agricul-tural and children’s books fairs. The ornamental plants fair, is a colorful event. Other festival in the borough are; the first bullet festival, organized on the last Sunday of each May, Bademli Cherry Festival that takes place the last week in May, Davut Dede Festival in Konaklı’, Gencer Festival in Hamam-köy and Selli Holiday which takes place on Sunday after the religious holidays.

Traditional dishesÖdemiş is famous for its special kebab, keşkek, köpüoğlu Turkish dumplings, buttered bread, heybeli soup, dibile, kumpir çıyartma, gaygırtma, yağlı sulu akıtma, höşmerim, sinkonta, bez-dirme, kömbe, stuffed bread, kestirme soup, ısırgan avukması, spinach soup, rice with spinach, pan pita, stuffed cab-bage, pumpkin dessert, kurt baklava, kalburabastı and töngül pita. In addi-tion, many herbs that only grow in the region enrich its cuisine.

Nasıl gidilir?

İzmir kent merkezine 112 kilo-metre uzaklıkta olan Ödemiş’e ulaşım, karayolu ve demiryolu ile sağlanıyor. İlçe merkezinden ve İzmir otogarından sabah 05.00’ten akşam 21.00’e kadar yarım saat ara ile karşılıklı otobüs seferleri düzenleniyor. Ayrıca ilçe merkez-inden Alaşehir-Salihli-Selçuk-Kuşadası’na karşılıklı seferler bu-lunuyor. Ödemiş-Torbalı-İzmir demiryolu hattından günde beş kez karşılıklı seferler var.

How to get there?

Transportation to the borough, which is 112 kilometers from Izmir city center, is provided by high-way and railway. There are buses that run between the borough and Izmir from 5 in the morning until 9 at night with half hour intervals. There are also bus rides to and from Alaşehir-Salihli-Selçuk and Kuşadası. There are five sched-uled train rides on the Ödemiş-Torbalı-İzmir railway line.

77İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 80: 20- izmir tourism culture

rilerek çeşitli boylarda, farklı amaçlar-la kullanılabilecek örtüler de yapılıyor. Ödemişli kadınlar belediyenin açtığı kurslarda tel kırma ve hediyelik eşya üretimi de yapıyor. Bunlar arasında en çok ilgi çeken ise düzenlenen defilelerde sergilenen Ödemiş ipeğinden tasarlanan elbiseler.

Festival ve şenlikler Ödemiş’te 3 Eylül Kurtuluş şenlikleri günüdür. Bu günü 3- 13 Eylül tarihi arasında düzenlenen Ödemiş Milli Fu-arı, kültürel etkinlikleri ve Milli Fuar çerçevesinde tarım ve çocuk kitapları

fuarı izler. Ödemiş Süs Bitkileri Fuarı da her yıl renkli görüntülere sahne olur. Yörenin diğer festival ve şenlikleri ise, Mayıs ayının son haftası pazar günü kutlanan İlk kurşun Bayramı, Mayıs ayının son haftasında Bademli Kiraz Festivali, dini bayramların haftasın-da Konaklı’da Davut Dede Şenliği, Hamamköy’de Gencer Şenliği, dini bayramları takip eden haftanın pazar günü Bademli’de Selli Bayramı’dır.

Yöresel lezzetlerYörenin kendine has yemekleri, Ödemiş kebabı, keşkek, köpüoğlu mantısı, yağlı

ekmek, heybeli çorba, dibile, kumpir çı-yartma, gaygırtma, yağlı sulu akıtma, höşmerim, sinkonta, bezdirme, köm-be, ekmek dolması, kestirme çorbası, ısırgan avukması, ıspanak çorbası, ıspanak pilavı, tava pidesi, lahana sarması, kabak tatlısı, kurt baklava-sı, kalburabastı ve töngül pidesidir. Kar helvası, köpük helva, koru suyu, saç pidesi de meşhurdur. Ayrıca ebe-gümecinden pazıya, dakırdalaktan gelinciğe, semizotundan iğneliğe, bı-cıktan turpotuna yörede yetişen tüm otları Ödemiş sofralarını zenginleş-tiriyor.

Töngül pidesiÖdemiş köfte

78 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 81: 20- izmir tourism culture

79İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 82: 20- izmir tourism culture

Güncel / Actual

80 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 83: 20- izmir tourism culture

81İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 84: 20- izmir tourism culture

“Heykel kuşaklar arasında bellek oluşturur”“Yürümeyi yeni beceren bebelerin heykeli oyun parkı, kaydırak gibi bellemeleri ve ona tırmanmak için huysuzlanmaları benim için heykelin kullanılması demek oluyor.”

Doğma büyüme Karşıyakalı, sanatkâr bir ailenin ferdi Bihrat Mavitan. Rüyaları-

nı, umutlarını, hayallerini çocukluk yıllarından bu yana resme döken, ilk gençlik yıllarından bu yana da bun-ları heykele dönüştüren sanatçı, her şeyin resminin çizilebileceğini, res-mi çizilebilen her şeyin de heykeli-nin yapılabileceğini söylüyor.

Heykel sanatının insanların hayatı-na nüfuz ettiği ölçüde amacına ula-şacağını belirten Mavitan heykelin kuşaklar arasında bellek oluşturma gibi bir misyonu olduğuna dikkat çekiyor. Bu noktada heykelin kulla-nılabilir olmasının önemine değinen sanatçıya göre, bir heykel çocuk-lar altında oyun oynuyor, insanlar önünde fotoğraf çektiriyor, sevgililer yamacında buluşuyor ve anılara konu oluyorsa ise heykeldir.

“When toddlers learn to use the slides in the playground-which is their sculpture and their restlessness to climb these slides, means the using of this sculpture.”

Bihrat Mavitan was born and raised in Karşıyaka and is a member of a family filled with

artists. The artist, who has transferred all her hopes and dreams to her paint-ings at an early age and has moved on to sculpturing in her teens, says that ev-erything can be transferred to painting and everything that has been painted can be turned into a sculpture.

Mavitan, who states that the art of sculpturing can only reach its goal if it creeps into the lives of people, points out that sculptures act as a memory between generations. According to the artist, who points out to the importance of the sculpture’s disponibility at this point, a statue has fulfilled its purpose if children are playing under it and people are taking photographs in front of it. Mavitan, who says that Izmir is lucky with regards to piazzas and sculptures,

Söyleşi / İnterview: Derya ŞAHİNFotoğraflar / Photographs: Onur Şan-Bihrat Mavitan Arşivi

“Sculpture creates a memory between generations”

82 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Sanatçı / Artist

Page 85: 20- izmir tourism culture

İzmir’in meydanları ve barındırdığı heykeller açısından Türkiye’nin en şans-lı kentlerinden biri olduğunu ifade eden Mavitan, kentin tarihindeki önemli olay ve kişilerin heykelinin yapılması gerek-tiğini vurguluyor.

Geçmişi 8 bin 500 yıl öncesine daya-nan, onlarca medeniyete beşiklik et-miş, pek çok efsaneye konu olmuş bir kent İzmir. Böylesine zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olan İzmir’in bu değerleri kentin heykellerine yan-sımış mı sizce?Mavitan: İzmir’de, kentin 8 bin 500 yıllık geçmişine yaraşır, yeterli sayıda ve kalitede heykel olduğunu düşün-müyorum. Gerçi bu durum İstanbul, Ankara ve diğer şehirlerimiz için de geçerli. “Bir kenti yönetenler, atanmış ve seçilmiş bile olsalar, sanat eseri söz konusu olunca mimari, kent planlaması, kent mobilyaları ve heykellerin nasıl ve

nerede olması kararını, işin erbabı olan sanatçılar, mimarlar ve tasarımcılara bı-rakmalıdırlar.” Bu deyiş bir sanatçı dos-tumun düşüncelerinden alıntıdır. Ama ben bu konuda daha sert ve daha ........ düşünmekteyim...

Heykellerin kentler açısından önemi ve yüklendiği misyonlar nelerdir?Mavitan: Heykel çevresi için ihtiyaç duyduğu meydanı ile vardır. Meydan ise insanların toplanması, alkışlamak, alkışlanmak, reddetmek ya da kabul etmek için vardır. Bellek yoksulu ül-kemizde, anmak için, unutmamak için olmalıdır. Yani önce meydan sonra hey-kel gelir. Küçükken altında oyun oyna-nır, ilk gençlikte önünde arkadaşlarla fotoğraf çektirilir. Merak duyulursa incelenir; kimin, ne zaman, ne gerek-çeyle, hangi malzemeyle yaptığı ince-lenir. Daha sonra yavuklu ile oralarda buluşulur. Çocuklanınca babasının onu

adds that statues of important people and events in the history of the city must be produced.

Izmir is a city that has a past of 8500 years and a city that has hosted many civilizations. Do you think the profound history of Izmir has been reflected on the statues in the city? Mavitan: I don’t believe that Izmir has that many statues that reflect the 8500 year old history of the city, although this goes for Is-tanbul, Ankara and other cities in our coun-try. Even though the local authorities of a city are elected or appointed, they should leave the placement of sculptures and art-works and urban planning to artists. This is a quote from a friend of mine who is also an artists. I feel more strongly about this issue

What is the importance of sculptures for cities? Mavitan: A sculpture needs a piazza

83İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 86: 20- izmir tourism culture

bu heykele getirdiği yıllara dair anılar anlatılır. O heykel bir anda üç kuşağa bellek oluşturur. İşte heykelin misyonu budur ve son derece önemlidir.

Bu açıdan değerlendirdiğinizde İz-mir ile heykelleri arasında nasıl bir ilişki var?Mavitan: İzmir meydanları ve barın-dırdığı heykeller açısından en şanslı kentlerimizdendir. Küçücük Sakız,

Sisam ve Midilli Adalarında bu sayı akıl almaz derecede çoktur. Sanat ta-rihinde Yunan Heykel Sanatı Bölümü en çok yer tutanlardan biridir. Bizde 450 yıl önce heykel yapmak Tanrıya şirk koşmak olarak algılandığı için günah sayılırdı. Bugün geldiğimiz noktada ise dünya heykelcileri ile ya-rışacak sanatçılarımız ve eserlerimiz var. Avrupa’da “heykel” isimli oto-büs durağı yoktur örneğin; İzmir ve

and piazzas are needed for people to come together, applaud or reject the art. In our country, where people have short memories, we need statues to remember. So, first you need the piazza and then the statue. When you are a kid, you play under it and when you grow up you take a picture in front of it. If you are into it, you study it; you want to know what it is made of. Then, maybe you meet your loved one beside it. When you have

84 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 87: 20- izmir tourism culture

Bursa’da ise vardır.İzmir’deki heykeller içerisinde en önemlileri ve kenti en çok yansıtanlar hangileri sizce? Mavitan: Buna benim yaptıklarım da dâhil “böyle bir heykel yok” derim. Çünkü heykel kenti değil, tarihi yan-sıtmalıdır. Susurluk’ta ayran bardağı heykeli, Gemlik ’te çatala batmış zey-tin heykeli, Isparta’da pembeye bo-yanmış koca bir gül heykeli vardır ve

kids, you tell them that their father had brought you here. That statue creates a memory for three generations and this is the real mission of a sculpture.

When you look at the issue with this regard, what kind of a relationship ex-ists between Izmir and its sculptures? Mavitan: İzmir is one of the luckiest cities in turkey in terms of piazzas and sculptures. There are many sculptures on little Greek islands such as Chios, Samos and Lesbos. Greek Sculpture is very important in art history. 450 years ago, it was considered a sin to produce sculptures in our country, but today we have world class artists and artworks. There isn’t a bus stop in Europe called “sculpture” but we have one in Izmir and Bursa.

Which sculptures in Izmir are the most important ones and best ref lect the identity of the city? Mavitan: I would say none, including the ones I did because sculptures should ref lect history, not the city. There is the ayran glass sculpture in Susurluk, an olive on a fork statue in Gemlik and a huge pink rose sculpture in Isparta and they are horrible. The best ones are the Human Rights Monument, the Wom-en’s Right Monument and the Atatürk Monument in Selçuk. The first two are

in Karşıyaka, the other one is in Aydın. There is a very weird statue of a man on a donkey right across from the Atatürk Monument on Cumhuriyet Square and it is a disaster. Why and how it was put there I can’t imagine.

Are there any sculptures that you think should be in Izmir? Mavitan: I believe that the sculptures of important people and events in the history of Izmir must be in the city. For example, we have to have statues of teachers that are from Izmir, such as Şeker Kemal, Vehide Baha Pars, Nahit Ulvi Akgün etc… Nahit Ulvi Akgün was my teacher and I always thought of producing a sculpture of him sitting at a café. I suggest this as a project. The statue of Ahmet Piriştina must be se-lected through a competition. I believe that all important sculptures must be chosen through competitions. This will stop plagiarism. I’m sure you know which sculpture I’m talking about. I also propose street sings with busts.

You are working on a monument that symbolizes the sea trade of Izmir in Konak. Can you tell us about that? Mavitan: This sculpture was a silver piece of 24 centimeters at one of my exhibitions. The late Ahmet Piriştina wanted me to enlarge it 24 meters, I

85İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 88: 20- izmir tourism culture

korkunçturlar. Bu tarihe bakışla İnsan Hakları Anıtı, Kadın Hakları Anıtı ve Selçuk’taki Atatürk Anıtını söyle-yebilirim. İkisi Karşıyaka’da, diğeri Aydın’a aittir.

Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Heykeli ile alay edercesine, aynı aks üzerinde Botero nam kişinin neredeyse eşek üzerinde bir adem heykeli, arka-daki otelin girişine konmuştur. Bu ne aymazlıktır? Neden o heykel ve neden orası seçilmiştir?

İzmir’de mutlaka olması gerektiğini düşündüğünüz bir heykel ya da hey-keller var mı?Mavitan: İzmir’in tarihçesinde geçen önemli olayların ve kişilerin heykelleri gerekir diye düşünüyorum. İzmir’de adı geçen öğretmenlerimizin heykelleri olmalıdır: Şeker Kemal, Vehide Baha Pars, Nahit Ulvi Akgün ve benzeri… Nahit Ulvi Akgün hocam olmuştu ve hep Sevinç Pastanesi’nde bir sandalye-de otururken heykelini yapmayı düşle-

was honored that I was going to have a monument at a place I once fished and grew up. A colleague of mine had said that this sculpture- the keel of a ship- smelled of the sea and that also made me happy. Unfortunately Piriştina couldn’t see the end product but as far as I’m concerned this is for his memory.

You say that it is important that sculp-tures are usable. Do you think the sculptures in Izmir are used? Mavitan: Yes, a street vendor ties his cart to may galley sculptures before he goes home for the night. He comes back in the morning and unchains his tray and sells his stuff at Konak Pier- Konak Pier.

And yes, because of that sculpture I know who has fallen in love with whom…

Yes, soldiers who take a weekend leave pose in front of it and send the photos to their families. There is a guy who takes Polaroid pictures there… Yes, on summer nights, two retired gen-tleman eat and drink there. If I am ever there, I will sit and drink with them... When toddlers learn to use the slides in the playground-which is their sculp-ture- and their restlessness to climb these slides, means the using of this sculpture. Mine seems to be the only sculpture in Izmir that is used. And I want Okay Temiz to steal that sculp-ture. I will propose that one day.

İzmir is hosting an important orga-nization- the International Sculpture Workshop. Does this organization co-alesce with the city and change the way the people of Izmir look at sculptures? Mavitan: There is a line on the brochure for the Stockholm Metro Line that says ‘the world’s longest art gallery’ because they have given each station to a dif-ferent artist, which in return have pro-duced great works for their city. When I found out that the art produced during the workshop was going to be displayed at metro stops, I was very happy. I was

86 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 89: 20- izmir tourism culture

mişimdir. Bunu bir proje olarak İzmir’e öneriyorum… Ahmet Piriştina heykeli için bir yarışma açılmalıdır. Aynı şe-kilde bütün heykellerin yarışma ile ya-pılmasından yanayım. Böylece intihal de önlenmiş olur. İntihal derken hangi heykelden bahsettiğim anlaşılıyordur umarım. İçinde büstleri taşıyan sokak levhaları da bir önerimdir.

İzmir Konak’ta kıyı düzenlemesi için-de yer alan ve İzmir’in deniz ticareti simgeleyen tekne omurgası biçiminde bir anıt çalışmanız var. Bu anıtın ya-pım sürecinden ve sizin için taşıdığı anlamdan bahseder misiniz?Mavitan: Bu heykel, bir sergimde 24 santimetre boyunda ve gümüşten dö-külmüş bir parça idi. Rahmetli Ahmet Piriştina, “bu heykeli bana 24 metre büyütür müsün” teklifini yaptığında, büyüdüğüm, balık tuttuğum, durup seyrettiğim, ayaklarımı suya sallandır-dığım (tabii şimdikiyle aynı yer değil, o zamanlar sahil bandı yaklaşık 20 metre

doubly happy to be on the jury during the workshop.

You were born and raised in Karşıyaka but now you live in Kuzguncuk. Can you compare the sculptures in these two neighborhoods? Mavitan: It would be a shame to com-pare Kuzguncuk and Karşıyaka; one is an eggplant, the other is a diamond. Karşıyaka has a shoreline where you can walk for 1, 5 hours and there are many sculptures on that shoreline. I wish there were more. Many cities in the world have sculpture gardens, I wish we had too. Kuzguncuk has an equally long shoreline but it is invaded by waterfront mansion. There is a gap of 17, 5 meters where everyone looks at the sea.

When you look at the sculptures in Europe, we see that they are smaller than the ones in Turkey. Why are the sculptures in Turkey monumental? Mavitan: We have so few that maybe

“Kimin olursa olsun, gerçek ve özgün

bir heykelin, yeni nesillerde plastik

duygunun oluşmasında, gelişmesinde çok

rolü olur.”

“A genuine sculpture has a big role in creating a plastic emotion in young

generations.”

87İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 90: 20- izmir tourism culture

geride idi) yerde bir yapıtımın olması beni onurlandırmıştı. Heykeli yaptığım atölyede bir ressam hanım dostumun “Bu heykel deniz kokuyor” deyişi de mutlu etmişti beni. Rahmetli Piriştina montajını göremedi ama bu işim benim gözümde onun anısınadır.

Heykellerin kullanılabilir olmasının önemli olduğunu belirtiyorsunuz. Bu anlamda bir değerlendirme yapacak olursanız İzmir’in heykelleri kullanı-labiliyor mu sizce?Mavitan: Evet, benim kalyon heykeli-me bir gevrekçi tablasını zincirle bağlı-yor ve evine gidiyor. Sabah gevreklerini, boyozlarını alıp gelip tablasının zinciri-ni açıyor ve Konak Pier- Konak İskelesi arasında satışını yapıyor. Akşam gene aynı.

Evet, ben o heykel vasıtasıyla İzmir’de hangi genç erkek hangi genç kıza âşık öğrenebiliyorum…

Evet, evci çıkan asker kardeşlerimiz özellikle denizciler, onun önünde otu-rarak poz verip çektirdikleri fotoğraf-ları ailelerine yolluyorlar, orayı mesken tutan bir polaroid sanatçısı var…

Evet, yaz akşamüstleri gün batımının en güzel izlendiği bir yer olarak iki emekli dost, nevalelerini getirip, rakı-larını içiyor, mezelerini yiyorlar burada. Denk getirirsem onlara gerçek bir rakı masası kuracağım; cam bardaklı, çipu-ralı, tulum peynirli, rokalı...

Evet, yürümeyi yeni beceren bebelerin oyun parkı, kaydırak gibi bellemeleri ve tırmanmak için huysuzlanmaları be-nim için heykelin kullanılması demek oluyor. Bu anlamda İzmir’de başka bir heykel yok gibi sanki. Bir de Okay Temiz o heykeli bir çalsa çok iyi olur de-rim. Bir gün teklif edeceğim.

İzmir, Uluslararası Heykel Çalışta-yı gibi önemli bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Bu organizasyon halkla ve kentle yeterince bütünleşi-yor mu ve İzmir’de heykel sanatına ba-

kışı etkiliyor mu sizce? Mavitan: Stockholm Metro Hattı’nın broşüründe “dünyanın en uzun sanat galerisi” diye yazar. Çünkü her istasyo-nu bir sanatçıya teslim etmişlerdir. On-lar da şehirlerine bir şey yapma sevinci ile görülmeye değer işler yapmışlardır. Heykel çalıştayı sonucu yapılacak işle-rin İzmir metro duraklarında görücüye çıkacağını öğrendiğimde çok mutlu ol-muştum. “Eh başlıyor bizde de” diyerek daha bir sevmiştim Gavur İzmir’i. O

people think we should make big ones while we’re at it. We are waiting for the time when we will have small ones but much more. One of the best sculptures in this regard is the Bergama Atatürk Monument designed by Cengiz Bektaş and made by Saim Bugay. I also like the Atatürk sculpture in Ankara, Yenişehir by Ali Hadi Baran. I would also like to mention the Şair Eşref bust by Metin Haseki and the Vali Kazım Dirik bust by Namık Denizhan. The bust of Kazım

88 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 91: 20- izmir tourism culture

çalıştayda jüri olmam beni daha da ke-yif lendirdi.

Karşıyaka’da doğup büyüdünüz, şimdi Kuzguncuk’ta yaşıyorsunuz. Her iki semti heykelleri açısından kıyasladı-ğınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Mavitan: Kuzguncuk ile Karşıyaka’yı karşılaştırmak yazık olur; biri patlıcan diğeri elmastır. Karşıyaka’da bir uçtan öbür uca yaklaşık 1,5 saat yürüyebilece-ğiniz bir sahil bandı ve o sahil bandının üzerinde birçok heykel vardır. Gönül daha çok olsun ister. Birçok şehrin hey-kel bahçesi vardır, bizde de olur dileye-lim. Kuzguncuk ise aynı metrajda bir sahile sahiptir ama yalılarla işgal edil-miştir. Sadece 17,5 metrelik bir açıklık vardır. Oradan herkes denizi koklar.

Avrupa kentlerine baktığımızda biz-dekilerin aksine daha mütevazı boyut-larda heykeller görüyoruz. Türkiye’de heykellerin anıt boyutunda olmasını neye bağlıyorsunuz?Mavitan: Az yapıldığı için hiç olmaz-sa büyük olsun düşüncesi olabilir. ‘İn-sani ölçeklerde olsun, her yerde olsun’ düşüncesine kavuşulacak günleri bek-liyoruz. Bu konuda en beğendiğim iş-lerden biri Cengiz Bektaş’ın tasarladığı meydandaki Saim Bugay’ın yaptığı Ber-

gama Atatürk Anıtı’dır. Bir de Ankara Yenişehir’deki, Ali Hadi Baran’ın eli kılıcına dayalı Atatürk heykelini se-verim. Metin Haseki’nin yaptığı Şair Eşref, Namık Denizhan’ın yaptığı Vali Kazım Dirik büstlerini de anmak is-terim. Kazım Dirik büstü Gündoğdu

Dirik was removed from Gündoğdu Square and I don’t know where it is…

You had an exhibition called “What can a Bihrat Mavitan sculpture do”. So, what can a sculpture do and spe-cifically, what can a Bihrat Mavitan sculpture do”? Mavitan: This was the idea of Mazhar Bey from Bodrum Nurol Art Gallery. I had donated 20 of my pan-orama sculptures to the gallery for disabled children. This was the mot-to of the exhibition and it was very effective. Each of the children chose a sculpture and they made their own artwork. The ones who bought my sculptures also bought theirs. I think the proceeds were used to buy wheel-chairs…

A genuine sculpture has a big role in creating a plastic emotion in young generations. And if you witness the process and become friends with the artists, it will be utter joy…

And f inally, there can be no polyes-ter sculptures because it is cheaper; a sculpture must be traditional and made of wood, stone, bronze or steel.

“Heykel kenti değil, tarihi yansıtmalıdır.”

“A sculpture must reflect history, not the city.”

89İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 92: 20- izmir tourism culture

Meydanı’ndan kaldırıldı, nereye konul-du bilmiyorum…

“Bir Bihrat Mavitan heykeli neler yapabilir” konulu bir serginiz vardı. Buradan yola çıkarak soracak olursak, “bir heykel neler yapabilir” ve “bu hey-kel Bihrat Mavitan heykeli ise neler yapabilir”? Mavitan: Bu, Bodrum Nurol Sanat Galerisi Yetkilisi Mazhar Bey’in fikri idi. Serginin isim babası odur. Yakla-şık 20 adet manzara heykelimi, engelli çocuklar için kullanılsın diye bağışla-mıştım. Bunun üzerine bu cümle kul-lanıldı, etkili de oldu. Engelli çocuklar birer heykel seçtiler ve onu kendilerince yorumlayıp, birer eser oluşturdular. Sa-tışa çıkan heykellerim onların işleriyle beraber verildi satın alanlara. Bu da galiba 4 adet tekerlekli sandalye olarak onlara geri döndü…

Tekrar edeyim, kimin olursa olsun, ger-çek ve özgün bir heykelin, yeni nesiller-de plastik duygunun oluşmasında, geliş-mesinde çok rolü olur. Yapılışına şahit

olunursa, yapan kişiyle dost olunursa da tadından yenmez…

Ve sonsöz, daha ucuza mal olduğu için polyester heykel olmaz, geleneksel ol-malıdır; ahşap, taş, bronz, çelik gibi.

Yapıldı mı bilmiyorum ama “Şu İzmir’in Heykelleri” diye bir foto-kitap yapılma-lıdır, vaktidir…

I don’t know if it has been done yet but a photo-book on the sculptures of Izmir must be published. It is time…

“Daha ucuza mal olduğu için polyester

heykel olmaz, geleneksel olmalıdır; ahşap, taş,

bronz, çelik gibi.”

“There can be no polyester sculptures because it

is cheaper; a sculpture must be traditional and

made of wood, stone, bronze or steel.”

90 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 93: 20- izmir tourism culture

91İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 94: 20- izmir tourism culture

Selçuk Efes Kent Belleği ile zaman yolculuğu

Time travel with the Selçuk Efes City Archive

Selçukluların ve Selçuk tarihine ilgi duyanların paylaşım noktası olan Kent Belleği, bölgedeki yaşama ve yaşanmışlığa dair izlerinin sergilendiği bir mekân. Selçuk’ta yaşamın izini süren Kent Belleği, ilçenin köklü tarihinde bir zaman yolculuğuna çıkarıyor ziyaretçilerini...

The city archive, which is a sharing platform for those interested in the history of Selçuk and the Selçuk way of life, is a space where traces of the lifestyle of the era is on display. The archive,

which traces the footsteps of life in Selçuk, takes its visitors on a journey through history.

Fotoğraflar / Photographs: Selçuk Efes Kent Belleği Arşivi

92 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Tarih / History

Page 95: 20- izmir tourism culture

İnsanoğlu asırlardır iz bırakmak, unutulmamak isteğiyle yaşıyor. Bu uğurda kimi bir kitap yazıyor

kimi ise önemli bir iş yaparak tarihe geçiyor. Bazen ise anı olsun diye çek-tirilen bir fotoğraf farkında olmadan tarihe tanıklık ediyor. Selçuk Beledi-yesi Selçuk Efes Kent Belleği de böl-gedeki yaşama ve yaşanmışlıklara dair izleri geleceğe aktararak ölümsüzleşti-riyor.

8 bin yıllık geçmişinde birçok uygarlı-ğa ev sahipliği yapmış, bu uygarlıkla-rın yaratmış olduğu tarihi ve kültürel birikimin üzerine kendi kültürünü de ekleyerek köklü bir mirasın taşıyıcısı olmuş bir kent Selçuk. Kent Belleği de işte tam bu noktada, bugünün kültürü-nü bu köklü mirasa ekleyerek geleceğe aktarma fikrinden doğmuş. Selçuk Belediyesi, bu doğrultuda atıl durum-da olan eski tütün deposunu mekân olarak seçmiş ve binanın kendisini bir bellek taşıyıcısı haline getirmiş.

Humanity has strived for cen-turies to leave traces and be remembered. Some people

write books to be immortalized and some achieve great works to be includ-ed in the pages of history. And some-times, a picture taken to create a new memory becomes a witness to history by chance. The Selçuk Municipality Selçuk Efes City Archive immortal-izes traces of the city’s life by trans-ferring them to the future.

Selçuk is a city that has been home to many civilizations throughout its 8000 year old history. It is a city with profound cultural heritage that comes from these civilizations. The idea of a city archive arose from the need to transfer this profound cul-ture to future generations. The Mu-nicipality of Selçuk chose an old tobacco warehouse for this purpose, turning the building into virtual data storage.

Proje, klasik tarihin görmezden geldiği birçok şeyi kentin

kendi tarih yazımında kullanmayı hedefliyor.

The project aims to use unseen details about to city to reshape the history of the area.

93İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 96: 20- izmir tourism culture

Selçukluların kişisel deneyimleri ve “Selçuk” algıları üzerinden bir anlatı üretmeyi amaçlayan Selçuk-Efes Kent Belleği, klasik tarihin görmezden gel-diği birçok şeyi kentin kendi tarih ya-zımında kullanmayı ve böylece geçmiş, bugün ve gelecek arasında ilişki kurul-masını olanaklı hale getirmeyi hedef li-yor.

Reji ambarından Kent Belleği’neBugün Selçuk Efes Kent Belleği ola-rak hizmete veren ve 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen taş bina, Osmanlı İmparatorluğu döneminde reji ambarı olarak kullanılırken, Cumhuriyet döne-minde Tekel’e devredilmiş. 1985 yılına kadar tütün ambarı olarak kullanılan bina bu tarihten itibaren tasfiye edil-miş. Maliye Bakanlığı’na ait olan yapı, 10 Ağustos 1992 tarihinde Etnografik Müze ve Kütüphane olarak kullanıl-mak üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiş. İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun

The archive, which aims to create a leg-end based on the personal experiences of locals and perceptions, aims to use unseen details about to city to reshape its history and build a bridge between the past, the present and the future.

From a warehouse to the City Archive The stone building, which was built in the second half of the 19th century and now serves as the Selçuk Efes City Ar-chive, was used as a warehouse during the Ottoman Empire and was turned over to Tekel during the Republic era. The building, which was used as a to-bacco warehouse until 1985, was aban-doned that year. The structure, owned by the Ministry of Finance, was allocat-ed to the Ministry of Culture and Tour-ism on August 10, 1992 to be used as an ethnography museum and library. The old tobacco warehouse, which was reg-istered as a usable cultural asset in 1993, was redesigned as an agricultural mu-seum but the project was never finished

Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa

Ülgür, Kent Belleği’nin farklı düşünen

insanları birbirine yakınlaştıracağını

söylüyor.

Selçuk Chief Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür says that the city archive will

bring people who think differently

closer together.

94 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 97: 20- izmir tourism culture

4 Mart 1993 tarihli kararı ile 2. Grup Yapı (İşlevlendirilebilir kültür varlığı) olarak tescillenen Eski Tekel Binası, Tarım Kültürleri Müzesi olarak düzen-lenmek istenmiş, büyük ölçüde restore edilmiş ancak daha sonra bu projeden vazgeçilmiş. 19 Aralık 2006 tarihli pro-tokol ile Kültür ve Turizm Bakanlığı yapıyı Selçuk Belediyesi’ne devretmeyi kabul edince, Maliye Bakanlığı, 14 Şu-bat 2007 tarihinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan tahsisi kaldırarak yapıyı Selçuk Belediyesi’ne tahsis etmiş. Bizans Su Kemerleri, İsa Bey Camii, Artemis Tapınağı gibi kentin simgesel ve anlamsal değerleri arasında yer alan, Selçuk’un belirli bir dönemdeki ekono-mik, sosyal, politik ve teknolojik yapısı-nı yansıtan bir endüstri mirası olan bu yapı; Selçuk Belediyesi tarafından iç mekânlarda ve dış cephelerde gerekli ye-nilemeler yapıldıktan sonra, Selçuk’un sahip olduğu önemli tarihi dokunun ta-nınmasını sağlamak ve Selçuk halkının ortak kültür mirasını korumak amacıyla Selçuk Efes Kent Belleği Merkezi ola-rak kente kazandırılmış.

Selçuk Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür “bellek” fikrinin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor; ”Selçuk 8 bin yıllık bir yerleşim. Ancak Osmanlının son dö-nemlerinde, yüzyıla yakın terkedilmiş sayılabilecek kadar göç vermiş, Cum-huriyet döneminde tekrar kurulmasını göçlere borçlu. Ulusal sınırlardan gelen göçler, Balkanlardaki baskılar, müba-dele nedeniyle oluşmuş göçler…. Mer-yem Ana ve Efes’in bölgedeki kültürel ve coğrafi önemi nedeniyle uluslararası önemli ziyaretçilerimiz oluyor. Onlarla ilgili bir çalışma yapmamız gerektiğin-de belediyede hiçbir fotoğrafın hiçbir hediye edilen eşyanın ortada olmadı-ğını görünce bunları kayıt altına alacak bir yol yöntem bulalım, arşiv kuralım dedik. Sonra baktık ki arşiv yeterli de-ğil, bizim yaşanmışlıklarımızın, bizim hikâyelerimizin de biriktirilmesi kayıt altına alınması gerekiyor. Bu bölgede tütün ve incirin olmasından dolayı ku-rulmuş olan bir reji binası vardı. Bo-şalan bu binayı kent belleği yapabilir

and abandoned. Finally in February 14, 2007, the building was allocated to the Municipality of Selçuk.

This industrial structure, which is one of the symbols of the city just like the Byzantine era aqueduct, İsa Bey Mosque and the Temple of Artemis, was renovated by the municipality and turned into the city archive to protect the cultural and historical heritage of the area.

Here is how chief Magistrate Hüseyin Vefa Ülgür describes the idea for the city archive:”Selçuk is an 8000 year old settlement but people emigrated heavily

from other areas starting from the col-lapse of the Ottoman Empire. It owes its rebirth to these emigrants during the republic era. We have important inter-national guests coming in because of Virgin Mary and the cultural and geo-graphical importance of Ephesus. When we wanted to conduct a project regard-ing these visitors, we saw that we didn’t have any photographs or any gifts that we had presented them so we thought of a way to catalogue these and build an ar-chive. We thought that a simple archive wouldn’t be enough and we needed to record our experiences and our lives. There was a big warehouse here to store tobacco and figs. We thought we could

95İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 98: 20- izmir tourism culture

miyiz diye düşündük. Çünkü Selçuk’ta-ki mozaiği kaynaştıracak bir merke-ze ihtiyaç duyuyorduk. Bina Maliye Bakanlığı’na aitti sonra Kültür Bakan-lığ’ına devredildi. Tekel Tütün Deposu, tarım kültürleri müzesi olacaktı. Sonra bu projeden vazgeçilince belediye olarak bu yapıya talip olduk. Selçuk’un aidiyet duygusunu bir yerlere getirmek için bu işe başladık. Benim siyasi bir duruşum var ancak herkes benim gibi düşünme-yebilir. Kent Belleği farklı farklı düşü-nen herkesin katkısını almalı, onları da temsil etmeli. Bu proje bizim birbiri-mize yakınlaşmamızı sağlayacak. Bir-birimizin hikâyelerini dinleyerek bir-birimize karşı ön yargılarımızı ortadan kaldıracağız. Bu projenin sonunda daha iyi hemşehri olacağız.”

Hummalı bir çalışmanın ürünüKent Belleği çalışmaları kapsamında bugüne kadar 92 kişi ile sözlü tarih gö-rüşmesi yapılmış. Bu çalışmanın doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi için ise

turn it into a city archive. We needed a center to gather together the mosaic in the area. The building was first owned by the Ministry of Finance but then turned over to the Ministry of Culture. It was going to be turned into an agri-cultural museum. After that project was abandoned, we asked to buy the build-ing. We wanted the people of Selçuk to feel like they belonged. I have a cer-tain type of political view which many might not share but the archive must represent people from all walks of life. This project will draw us closer. We will eliminate our prejudices by listening to each other’s stories. And we will become closer.”

Product of grueling work Up to date, 92 people were interviewed within the context of the works regard-ing the establishment of the archive. In order to get this right, an oral history workshop was organized for the employ-ees of the Culture and Education Direc-

torate. Meetings were organized with volunteers and ideas were exchanged. Ideas and support were received from scientists working on city archives and meetings were conducted with the aca-demic consultancy board. In addition, a team from Ege University’s Psychology Department interviewed people in the area and asked them to make a mental map of Selçuk. Also, the Premiership Ottoman Archive in İstanbul, İzmir and Ankara, the Osmanlı Bank archive, the İzmir National Library, Ahmet Piriştina City Archive and Museum and the Premiership Republic Archive in Ankara were scoured and documents regarding exhibition themes were taken. All these documents were then trans-ferred to computers. Creative drama workshops geared towards youngsters between the ages of 12 and 17 and a Family History Project competition was organized. During the workshop, the historical buildings of Selçuk and Ephe-sus were visited and photography work-

96 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 99: 20- izmir tourism culture

Kültür ve Eğitim Müdürlüğü çalışanla-rına yönelik sözlü tarih atölyesi düzen-lenmiş. Selçukluların ve Selçuk’a ilgi duyanların oluşturduğu gönüllü grupla-rı ile yemek ve müzik kültürü üzerine çalışmalar da yapılmış, düzenlenen top-lantılarda Kent Belleği’nin yürüttüğü çalışmalar ile ilgili fikir alışverişinde bulunulmuş. Akademik Danışma Kuru-lu toplantıları ile kent müzeleri ve kent arşivleri üzerine çalışan birçok bilim insanının görüşü ve desteği alınmış, ça-lışmalarından faydalanılmış. Bunların yanı sıra saha çalışmaları kapsamında Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Melek Göregenli ve eki-bi tarafından Selçuk’un mahalleleri dolaşılarak insanlara zihinlerindeki Selçuk’un haritası çizdirilmiş. Ayrıca İstanbul, İzmir ve Ankara’da bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Osmanlı Bankası Arşivi, İzmir Milli Kütüphane, Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Mü-zesi, Ankara’da bulunan Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi taranmış ve sergi başlıkları ile ilgili belgeler alınmış. Alı-nan bu belgeler dijital arşive aktarılmış. 12-17 yaş grubu Selçuklu gençlere yö-nelik düzenlenen yaratıcı drama ve atöl-ye çalışmalarının yanı sıra Aile Tarihi Proje yarışması düzenlenmiş. Yaratıcı drama ve atölye çalışmaları kapsamında Selçuk’un tarihi yapıları, Efes gezilmiş ve fotoğraf larla Ayasuluk, Efes Müzesi, Şirince Köyü ve Mübadele, İki Dinin Merkezi Efes gibi konu başlıklarından oluşan atölyeler düzenlenmiş.

Merkezde neler var?Üç kattan oluşan binanın zemin katın-da, Selçuk’un bir zamanlar en önemli tarımsal faaliyeti olan ve binanın geç-mişine de uygun düşen tütün ve tütü-ne dair eşya ve hikâyelerin anlatıldığı panolar yer alıyor. Zemin kattaki tütün sergisinin karşısında yer alan dört bü-yük ekranda Selçuk Efes Kent Belleği sözlü tarih çalışmalarından seçilerek kurgulanmış 4 farklı konuda belgesel film, serginin bir parçası olarak ziya-retçilerle paylaşılıyor. Müzik Belleği “Hüseyin Yorulmaz”, Mutfak Kültü-rü, Tütün Zamanları ve Bir Zamanlar

Selçuk, belgesel filmlerin konu baş-lıklarını oluşturuyor. Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Melek Göregenli ve ekibi tarafından Selçuk’un her bir mahallesinde tek tek dolaşılarak yapılan çalışma da “Selçuk’un Zihin-sel Temsilleri” başlığıyla zemin katta sergileniyor. 12-17 yaş grubu Selçuklu gençlere yönelik düzenlenen Aile Tarihi Proje yarışmasında derece alan öğrenci-lerin çalışmaları da merkezin zemin ka-tında görülebilir.

Birinci kat ofisler, arşiv birimi ve kü-tüphanenin yanı sıra, Efes, Ayasuluğ ve Selçuk Kronolojileri; Demiryolu; Zım-parataşı; Yerel Yönetim Tarihi; Kültürel Zenginlik; Bunlarla Yaşadık gibi baş-lıklardan oluşan sergileme panoları ve sergilenen eşyalardan oluşuyor.

İkinci katta ise süreli sergi salonu ve konferans salonu yer alıyor. Süreli sergi salonu ilk olarak 1960-80 yılları arasında Selçuk’ta fotoğrafçılık ve gazetecilik yap-mış Cengiz Baykal’ın arşivinden seçilerek oluşturulmuş ‘Bir Zamanlar Selçuk’ta’ başlıklı 36 fotoğraftan oluşan sergiyle açılışı yapılan süreli sergi salonu, ardın-dan 29 Ekim’de Selçuk Başöğretmen Ce-mal Özkaynak Anıevi Yöneticisi Şükrü Özkaynak’ın fotoğraf koleksiyonundan

shops were organized with topics such as Ayasuluk, Efes Museum, Şirince Vil-lage and the population exchange and Ephesus: The Center of Two Religions.

What’s at the center?On the ground f loor of the three storey building, tobacco- once the most im-portant agricultural activity of Selçuk- and all things related to tobacco are on display. On the four big screens across the tobacco exhibition on the ground f loor, 4 different documentaries on the history of Selçuk are shown to visitors. These four documentaries are: Music History “Hüseyin Yorulmaz”, Culi-nary Culture, Tobacco Times and Once Upon a Time Selçuk. The exhibition called “The Mental Representations of Selçuk”, prepared after the interviews of locals by a team from Ege University’s Psychology Department, is also on dis-play on the ground f loor. The works of students who placed during the Family History Project can also be seen on the ground f loor.

On the first f loor are offices, the archive unit, library, in addition to paneled ex-hibitions with titles such as the Chro-nologies of Efes, Ayasuluğ and Selçuk, The Railway, Emery Rock, History of

97İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 100: 20- izmir tourism culture

seçilerek hazırlanmış “1950-70’li yıl-larda Selçuk’ta Cumhuriyet Bayramları” başlıklı sergi ile ziyaretçilerle buluştu.

Onur Gülbay ve Hasan Kireç’in ortak ça-lışması “Efes Kurşun Tesseraeları”, Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Cahit Telci’nin “Ücra Yerde Deniz Kenarında İhtiyatlı Mahalde Bir Şehir Ayasuluğ”,

Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden Doç Dr.Vedat Çalışkan’ın hazırladığı “Kültü-rel Bir Miras’ın Coğrafyası Türkiye’de Deve Güreşleri” ve yerel tarihçi Ali Can’ın editörlüğünü yaptığı “Eski Kart-postallarda Ayasuluğ/Efes - Souvenir d’Ephese” isimli eserler Selçuk Efes Kent Belleği Merkezi’nin topluma kazandırdı-ğı yayınlar.

Local Management, Cultural Richness and The Way We Lived. The periodic exhibition hall and the conference hall are located on the second f loor. The first exhibition in the periodic exhibi-tion hall was an exhibition called “Once Upon a Time in Selçuk” which included 36 photographs from the personal ar-chive of journalist and photographer Cengiz Baykal, followed by “Celebrat-ing the Republic Holiday during the 50’s through 70’s’, which included pho-tographs from Şükrü Özkaynak.

The publications of the archive include Onur Gülbay and Hasan Kireç’s “The Lead Tesserae of Ephesus”, Cahit Tel-ci’s “Ayasuluğ: A city near the city in a secluded neighborhood”, Docent Doc-tor Vedat Çalışkan’s “Camel Wrestling Competitions in Turkey- the geography of a cultural heritage” and local histo-rian Ali Can’s “Ayasuluğ/Efes in old postcards - Souvenir d’Ephese”.

98 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 101: 20- izmir tourism culture

99İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 102: 20- izmir tourism culture

“İzmir Limanı Tanrı’nın bir lütfu”TCDD İzmir Liman İşletme Müdürü Turan Yalçın, İzmir Kruvaziyer Limanı’nın özelleştirme sürecinin devam ettiğini bu doğrultudaki çalışmaların Başbakanlık Özelleştirme İdaresince yürütüldüğünü belirtiyor. İzmir Limanı’nı “Tanrı’nın bir lütfu” olarak tanımlayan Yalçın, kruvaziyer yolcu gemilerine en iyi şekilde hizmet vermek suretiyle ülke turizmine sağlanan devlet desteğinin önemine değiniyor.

The Managing Director of the TCDD İzmir Port Management Turan Yalçın stated that privatization works for the port continued through the Premiership Privatization Bureau.

Yalçın, who describes the port as a blessing from God, points out to the importance of contributions to government funds through excellent services to cruise ships.

Kruvaziyer turizminde gelişimini sürdüren İzmir’de artık limana

aynı anda 300 metrelik 2 gemi rahatlık-la yanaşabiliyor. Bu gelişmeyle İzmir’in kruvaziyer turizminde büyük bir aşa-ma kaydettiğini belirten TCDD İzmir Liman İşletme Müdürü Turan Yalçın, 2004 yılında birkaç gemiye hizmet ve-rirken, bugün ise bu rakamın 300’e ulaş-tığına dikkat çekiyor. Yalçın, gemi sayısı artıkça limanın imkânlarının da talebe göre geliştirildiğini kaydederek, “2011 yılında limanımıza 272 gemi geldi, 2012 yılında ise bu sayı 289’a ulaştı. Yüzde 6 oranında bir artış yaşandı. 2011 yılında-ki yolcu sayımız 488 bin 448 iken, 2012 yılında bu sayı 510 bin 280’e yükseldi. Rakamlar geometrik artışla yükseliyor. Biz bu rakamların daha da yükseleceğini düşünüyoruz” diyor.

Kruvaziyer turizminin İzmir ve Türkiye’nin tanıtımı açısından çok bü-yük fayda sağladığını belirten Yalçın, bu

“The Port of Izmir is a blessing from God”

After the development of infrastruc-ture, two 300 meter long ships can

now easily dock at the Port of Izmir the same time. The Managing Director of the TCDD İzmir Port Management Turan Yalçın, who stated that Izmir had made a big leap in cruise tourism with this latest improvement, says that the port now welcomes 300 ships a year. Yalçın, who stated that they were im-proving the capacity of the port as the number of ships increased, said, “227 cruise ships came to our port in 2011 and this number increased to 289 in 2012. A 6% increase was recorded. While pas-senger numbers was 448, 448 in 2011, this number increased to 510, 280 last year. We believe that these numbers will increase further.”

Yalçın, who stated that cruise tourism was contributing greatly to the advertis-ing and recognition of Izmir and Tur-key, adds to the importance of treating

Haber-Fotoğraflar/ News- Photographs: Elif Işıl Başkaya

100 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Söyleşi / İnterview

Page 103: 20- izmir tourism culture

açıdan gelen turistlere iyi davranılması-nın önemine de dikkat çekiyor. Turist-leri “barış elçileri” olarak nitelendiren Yalçın, “Turist, turisti gönderiyor. Turist geldiğinde ise bundan herkes fayda sağ-lıyor, İzmir kazanıyor” diyor.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın kent ekonomi-sinin kazanması için ayakbastı parasını 1 dolara indirdiğini anımsatan Turan Yalçın, Türkiye’nin güvenilir bir ülke ol-duğunu, bu nedenle limanın ve İzmir’in bütün yıl turist ağırladığını dile geti-riyor. Yalçın, Alsancak Limanı’nda 22 rıhtım bulunduğunu, bunlardan ikisinin 300 metre ve üzerindeki kruvaziyer ge-milere hizmet edebildiğini söylüyor.

Turist şehir trafiğine takılmayacak25 Ekim 2010 tarihli ÖYK Kararı ile İzmir Limanı’nın yük ve yolcu olarak ikiye ayrılmasına ve sonrasında Yap-

our guests appropriately. Yalçın, who describes the visitors as peace ambassa-dors, says, “If a tourist is happy, he will encourage others and this in return con-tributes to our economy.”

Turan Yalçın, who stated that the Min-ister of Transportation, Maritime and Communication Binali Yıldırım has lowered the city toll to 1 dollar for the benefit of city economy, said that Tur-key was regarded as a safe country and that is why Izmir welcomed tourists all year long. Yalçın stated that there were 22 piers at Alsancak Port and two of them were capable of servicing ships of 300 meters.

Tourists will not be bothered with the traffic Yalçın, who stated that the port was going to be privatized, added that the process still continued. Here is the in-formation Yalçın provided concerning

İzmir Alsancak Limanı 2012 yılında 289 kruvaziyer gemisi ile 510 bin 280 turisti ağırladı. 2013 yılı için beklentiler yüksek.

The İzmir Alsancak Port welcomed 389 cruise ships and 510, 280 tourists in 2012. Expectations are high for 2013.

101İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 104: 20- izmir tourism culture

İşlet-Devret (YİD) Modeli ile özelleş-tirilmesine karar verildiğini hatırlatan Yalçın, özelleştirme sürecinin devam ettiğini belirtiyor. Yalçın bu yıl içinde tamamlanması planlanan çalışmalar hakkında şu bilgileri veriyor: “Kru-vaziyer yolcularının, Sayın Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanımız Binali Yıldırım’ın talimatlıyla limanın içerisine indirilen viyadük ayağı ve yine kendileri tarafından açılışı yapılan, li-manla şehir trafiğini birbirinden ayıran yeni kapıdan çıkışı sağlanacaktır. Dola-yısıyla turistlerin şehrin trafiğine takıl-madan Meryemana gibi ibadet merkez-leri ve ören yerlerine daha kısa sürede gidiş gelişleri sağlanmış olacaktır.”

İzmir Limanı’na yaklaşık 300 milyon dolarlık yatırım İzmir Limanı’nı ‘Tanrı’nın bir lütfu’ olarak tanımlayan Turan Yalçın, bu ta-nımlamasının nedenini de şöyle ifade ediyor; “İzmir Limanı hava şartların-dan etkilenmeyen, doğal korunaklı bir liman. Dolayısıyla gemilerin yanaşma-sında ve kalkmasında can ve mal em-niyeti açısından oldukça güvenli. Li-mana herkes sahip çıkmalı. Özellikle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın 20 Haziran 2010 tarihli deklarasyonu ile TCDD Genel Müdürümüz Sayın Sü-leyman Karaman, İzmir Limanı’nın

the works that will be finished this year: “Cruise passangers will exit the port via a new door that will separate port traf-fic from city traffic through a new cross road which was opened by the Minister of Transportation, Maritime and Com-munication Binali Yıldırım. This will enable tourists to get to excursion sites and religious spots such as the House of Virgin Mary quickly without being stuck in city traffic.” 300 million dollars worth of investment Turan Yalçın, who described the port as a blessing from God, elaborates; “The Port of Izmir is a naturally protected port that isn’t affected by the changes in weather. So it is a safe port in terms of docking and embarking. Important investments have begun for the im-provement of the port. 300 million dollars worth of investments have been planned. Our general manager is closely following the investments and this gives us even more motivation. Investments are on the way which ac-centuates the importance of maritime transportation in our country. Paral-lel to these, investments in roads and railways are improved, eradicating traff ic jams. Our institution and our country benefit greatly from all these projects. The port, which has access to roads and railways, will become a very

Liman işçiliğinden müdürlüğe

Haydarpaşa Limanı’nda geminin sıfır noktasında işçi olarak çalışma yaşamına adımını atan Yalçın, ilk ve orta öğrenimini doğum yeri olan Kars’ın Susuz İlçesi’nde, lise ve üni-versite öğrenimini ise İstanbul’da tamamlamış. Öğrencilik yıllarında çalışmaya başlayan ve hem çalı-şıp hem okuyan Yalçın, iş hayatına başladığı Haydarpaşa Limanı’nda liman şef liği, liman servis şef liği, yükleme boşaltma şef liği, işletme amirliği görevlerini yürütmüş, ar-dından İzmir Limanı’na operasyon müdürü olarak atanmış. Haydarpaşa Limanı’nda İşletme Müdür Yardım-cılığı görevini yürütürken, Bandır-ma Liman İşletme Müdürlüğü’ne atanan Yalçın, ardından halen görev yaptığı İzmir Limanı’nın İşletme Müdürü olmuş. Yalçın, limanın her kademesinde çalışıp, basamakları teker teker çıkarak bu noktaya ulaş-tığını söylüyor.

From port worker to manager

Yalçın, who began his career as a dock worker at Haydarpaşa Port, went to middle school in his home-town of Susuz and completed his high school and university in Is-tanbul. Yalçın, who worked while going to school, worked at many levels at Haydarpaşa Port and then was sent to Izmir as the operational manager of Port Izmir. Yalçın says that working at every level in a port had made him climb the steps and become a manager.

102 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 105: 20- izmir tourism culture

geliştirilmesi noktasında çok büyük yatırımlar başlattı. Bu çerçevede yak-laşık 300 milyon dolara yakın yatırım planlandı. Sayın Genel Müdürümüzün yatırımların takibinde gösterdiği has-sasiyet bizlerin çalışma motivasyonuna güç katıyor. Kamu Liman İşletmeciliği anlayışını geliştiren ve deniz taşımacılı-ğının ülke ekonomisindeki yeri ve öne-mini vurgulayan yatırımlar hayata geçi-riliyor. Buna paralel olarak yapılan kara ve demiryolları yatırımları ile intermo-dal taşımacılığın gelişimi desteklenerek trafik anarşisi önleniyor. Tüm bu çalış-malar ile kurumumuza ve ülke ekono-misine artı değer sağlanıyor. Bütün bu çalışmalar ışığında kara ve demiryolu bağlantılarına sahip İzmir Limanı’nın, dünya ölçeğinde bu tür taşımacılığa çok uygun bir liman olduğunu söyleyebili-rim.

Liman kapasitesi 2,5 milyon TEU olacakİşletme Müdürü Yalçın, limanda 5 konteyner vincinin (Gantry Crane) revizyona tabi tutulduğunu, ikisinin tamamlandığını, üçünün ise yükleni-ci firmanın elinde bulunduğunu be-lirterek ve devam eden yatırımları şu sözlerle anlatıyor; “2013 yılı içerisinde revizyonlar tamamlanarak, vinçler ye-

nilenmiş olacak. Arızi faktörlerin or-tadan kalkması ile hizmetin kalitesi, iş emniyeti ve güvenliği sağlanacak olup, verimlilik artışıyla daha çok gemiye hizmet verilecek. Ekipman parkı güç-lendirilerek, 8 çeker seti teslim alınarak iş altı edildi. 4 transtainer’in ihalesi ya-pıldı, imalatı başladı. 3 adet MHC vin-cinin ihale hazırlıkları tamamlandı. Bin 80 metrelik vinç yolunun yenilenmesi de sürüyor. Ayrıca otomasyona geçiş ça-lışmaları son aşamaya geldi, artık liman hizmetleri bilgisayar ortamında üreti-lecek. Gümrük ile koordinasyon içinde aynı pencereden hizmet vereceğiz. Sı-rada yeni silodaki 90 metrelik rıhtımın tamir ve onarımı var. İhalesi yapılan iş sözleşmesi imza aşamasında olup, kısa sürede teslim edilecek. Ayrıca, 2 adet 16 tonluk ağır iş forklifti de gelecek. 80 bin metrekarelik sahanın kamera ile görün-tüleme projesi gelecek için hedef lediği-miz işler arasında. 110 bin metrekarelik bir alanı geçtiğimiz ay hizmete açtık; beton döküldü, ışıklandırıldı, çizimleri yapıldı. Konteyner ve Ro-Ro gemileri-ne hizmet verilmeye başlandı. Bu ya-tırımlara ilaveten II. Kısım Konteyner Terminali inşası ile yanaşma kanalı ta-rama projeleri tamamlandığında lima-nın kapasitesi de 2,5 milyon TEU’ya yükselecek.”

important port in the world after these investments.

Port capacity will increase Yalçın stated that the 5 gantry cranes in the port were being repaired and continued to tell us about other invest-ments: “We will f inish the repairing the cranes in 2013. After the repairs, quality service, efficiency and work safety will increase and we will be able to service more ships. Our equipment park will be strengthened and we have already bought 8 hauling sets. 4 trans-tainers are being built. The public bid for 3 MHC cranes will start soon. We are also renovating the 1800 meter long crane road. We are completing automa-tion systems; port services will now be provided by computers. We will work with the customs off ice. Next is the repairing the 90 meter pier at the new warehouse. We are also buying two 16 ton forklifts. We will install cameras to inspect the 80 thousand square me-ter f ield. We just opened a new 110 thousand square meter area which now serves container and ve Ro-Ro ships. When these and other projects are concluded, the capacity of the port will increase to 2, 5 million TEU.”

103İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 106: 20- izmir tourism culture

104 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

İnanç Turizmi / Belief Tourism

Page 107: 20- izmir tourism culture

Barok esintilerin izinde

Salepçioğlu CamisiKendine özgü ve barok esintiler taşıyan mimarisiyle İzmir’in en göz alıcı camilerinden olan Salepçioğlu Camisi, ambiansı ile ziyaretçilerini büyülüyor. İzmir Ticaret Odası tarafından 2012 yılının Mart-Eylül ayları arasında restore ettirilen cami, anıtsal yapısıyla da Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na ihtişam katıyor.

Salepçioğlu Camisi, 1897-1907 yıl-ları arasında, Salepçizade Hacı Ahmet Efendi’nin vasiyeti gereği

İzmir Kadısı Mehmet Emin Efendi’nin nezaretinde inşa edilmiştir. Esnaf Şeyhi Mahallesi’nde, eski adıyla Şamil Sokak, şimdiki adıyla Dr. Faik Muhittin Adam Sokağı (850 sokak) üzerinde, Kemeral-tı Caddesi ve Birinci Beyler Sokağı ile Kestelli Caddesi arasında kalan bölge-de, eski Büyük ve Küçük Salepçioğlu hanlarından Büyük Salepçioğlu Han’ın arkasında yer alır. Büyük ve Küçük Sa-lepçioğlu hanlarının yerinde bugün Sa-lepçioğlu Çarşısı bulunur.

Cami, kuzeyinde bulunan bu çarşı-sının içinden geçildiğinde Kemeraltı ile ilişkilenir. İzmir’de 20’nci yüzyıl

Salepçioğlu Mosque:Inspired by baroque art

Salepçioğlu Mosque, which is one of the most magnificent mosques in Izmir with its unique, baroque inspired architecture, fascinates its visitors with its ambiance.

The mosque, which was restored in March 2012 by the Izmir Chamber of Commerce, adds grandeur to the historical Kemeraltı bazaar with its magnificence.

Salepçioğlu Mosque was built be-tween the years 1897 and 1907 by the Muslim judge of Izmir Mehmet

Emin Efendi as per the will of Salepçizade Hacı Ahmet Efendi. The mosque is lo-cated on Dr. Faik Muhittin Adam Street, behind the old Büyük Salepçioğlu Inn. Instead of Büyük and Küçük Salepçioğlu inns, Salepçioğlu Bazaar was built.

The mosque connects to Kemeraltı via this bazaar which is in the north of the struc-ture. The most important characteristic of the mosque, one of the structures built at the start of the 20th century in Izmir, is that it has a second f loor. The upper f loor is the mosque while the lower f loor is the madrasah. Another example of this type of mosque is the Hüdavendigar Mosque in

Yazı-Article: Yrd. Doç. Dr. Hasan Begeç / DEÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Fotoğraflar/ Photographs: Onur Şan

105İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 108: 20- izmir tourism culture

başlarında inşa edilen camilerden biri olan Salepçioğlu Camisi’nin en önemli özelliği fevkani (üst katı olan) bir yapı olmasıdır. Üst kat cami, alt kat medrese olarak ana simetri ekseni üzerinde bir bütünlük içinde tasarlanmıştır. Aynı yapıda cami ve medresenin olduğu di-ğer bir örnek Bursa’daki Hüdavendi-gar Camisi’dir. Ancak Hüdavendigar Camisi’nde, Salepçioğlu Camisi’nden farklı olarak medrese üst katta, cami ait katta yer alır. Bu açıdan da cami ilginç bir örnek oluşturur.

Caminin dikkat çeken bir diğer özelliği büyük bir vakfiyeye sahip ‘vakıf eseri’ olmasıdır. Camiyi yaptıran Salepçizade Hacı Ahmet Efendi, 16 Rebi ül- evvel 1311 tarihinde hazırlattığı vakfiyesinde yaklaşık 80 adet dükkan ve iki büyük hanın gelirlerini cami için kullanılmak üzere bırakmıştır. Cami, Kemeraltı’nda eğimli yamacın başladığı yerde, mihrap (güney) tarafında 2 metre kadar hafriyat yapılarak düzleştirilen arazi üzerinde,

Bursa but in Hüdavendigar Mosque, the madrasah is on the upper f loor and the mosque is on the ground f loor.

Another characteristic of the mosque is that it is a foundation structure. Salep-çizade Hacı Ahmet Efendi, who commis-sioned the mosque, had left the revenues from his properties and businesses to be used in the construction and upkeep of the mosque. The mosque was constructed within a geometrical garden surrounded by iron gates on three sides. In the eastern front of the garden, there is a pool made from red stones which were also used in the construction of the mosque. The plans of the east and north fronts of the mosque which were drawn up in 1904 is on display in the last congregation area. The eastern front is shown without a dome and the basement that is built below the madrasah isn’t in the plans.

The body walls of the ground f loor, used as a madrasah, were built with red and

dark green cut stones. Support for jambs and iron railings in the courtyard were also made from red stones. The upper f loor was constructed with dark green cut stones with white marble jambs and an addition of four plasters covered with marble. The main entrance of the mosque attracts attention with its apron, balconies in front of the windows of the gathering place and plasters that divide the exterior into vertical panels. This paneling system continues in the side exteriors. The altar is simpler compared to other parts besides its salience.

The most advanced construction technology of the period There are two marble fountains next to the main entrance and two more on each side outside. One of the fountains inside the mosque and one at the right of the entrance are still in use today. On the ground floor, the mosque is divided into two via a passage-way that cuts the central area vertically. The

Salepçioğlu Cami süslemeleri

106 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 109: 20- izmir tourism culture

üç tarafı demir parmaklıklı geometrik bir bahçe içinde inşa edilmiştir. Doğu cephesinde camide kullanılan kırmı-zı taştan yapılmış bir de havuz vardır. Salepçioğlu Camisi’nin 1904 yılında yapılan ön (kuzey) ve doğu cephesinin çizimleri günümüzde caminin son ce-maat mahallinde sergilenmektedir. Bu çizimlerde doğu cephesi kubbesiz çizil-miş ve inşaat sırasında karar verilerek medrese altına yapılan bodrum kat ila-vesi de gösterilmemiştir.

Camide medrese olan zemin kat duvar-ları, kırmızı ve koyu nefti (yeşil) renkli kesme taşların ardışık uygulanması ile inşa edilmiştir. Söveler ve avlu demir korkuluklarına destek olan babalar kırmızı taştandır. Cami kitlesi olan üst kat, koyu nefti (yeşil) renkli kesme taş duvarlara beyaz mermer söveler ve tamamı ön cephede bulunan, mermer kaplı dört pilastr ilavesi ile inşa edil-miştir. Caminin giriş cephesi, rüzgarlı-ğı, mahfel pencerelerinin önündeki bal-konları, cepheyi düşey panolara ayıran pilastrları ile dikkat çekmektedir. Yan cephelerde de pilastrlar ile cephenin düşey panolara ayrılması tekrarlanmış-tır. Mihrap cephesi, mihrap bölümünün çıkıntısı dışında diğer cephelere göre daha sade bırakılmıştır.

Zamanının en gelişmiş yapı teknolojisiAna girişin iki yanında, dışarıda ve içeri girince iki yanda dört adet mermer çeş-me vardır. Bugün içerideki çeşmelerden biri, dışarıdaki çeşmelerden ise girişin solundaki ikisi kullanılmaktadır. Cami; zemin katta, merkezi girişi dik kesen doğu batı yönlü bir geçitle ikiye ayrı-lır. Yol tarafı günümüzde Kuran kursu dershane odaları olarak kullanılmakta-dır. Güney (kıble) tarafı -caminin altı-na gelen kısım- ise etrafı demir korku-luklarla çevre dolaşımından ayrılan bir namazgah bölümü ve bunun iki yanında merdivenle çıkılan, altlarında bodrum-ları bulunan her bir yanda iki oda olmak üzere toplam dört oda ile tasarlanmıştır. Caminin bir diğer özelliği odalarda bu-lunan bacaların üst katta (avluda) demir

side that overlooks the road is now used as classrooms for Quran lessons. The southern part includes a prayer room surrounded by iron railings and four rooms with basements which are accessed via a stairway. The chim-neys in the rooms act as support for the rail-ings in the courtyard. The ceiling was made with hitch upholstery carried by four cast iron columns. Keeping in mind the characteristics of the period in which the mosque was built, we can say that the era’s most advanced con-struction techniques were applied.

Baroque influences in architecture The courtyard on the second f loor is accessed via a double stairway system inf luenced by baroque style art. The courtyard is completely covered with marble parquet and continues all the way to the front, east and west of the mosque. There are balustrades in the courtyard made from red stone which support the iron railings. You enter the mosque through an apron with a pyra-

Salepçioğlu Cami süslemeleri

107İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 110: 20- izmir tourism culture

korkuluklara destek olan babalar ol-masıdır. Tavan, merkezi dört adet yivli dökme demir kolon tarafından taşınan volta döşeme ile yapılmıştır. Caminin yapıldığı dönemin özellikleri göz önün-de tutulursa zamanının en gelişmiş yapı teknolojisi uygulanmıştır denilebilir.

Mimaride barok etkilerZemin kat girişinin iki tarafındaki çeş-melerin yanlarından barok etkili kıvrık ikili bir merdiven düzeni ile fevkani avluya ulaşılır. Avlu tamamen mermer parke kaplıdır ve caminin ön, doğu ve batı tarafında devam etmektedir. Av-luda demir korkuluklara destek olan ve kırmızı taştan yapılmış babalar bu-lunmaktadır. Camiye, çizimlerinde ol-mayan, bu nedenle de yapıya sonradan yapılmış bir ilave olup olmadığı konu-sunda belirsizlik yaratan, ancak cami çizimleri ile cami uygulanması arasında farkların olmasından dolayı da sonra-dan değil, yapım sırasında karar veri-lerek yapılmış olabilecek, piramidali saç çatılı ve dökme demir sütunlu bir

rüzgârlık bölümünden girilir. Rüzgârlık bölümünden içi tamamen mermer kaplı ve mahfeli de kapsayan son cemaat ma-halline girilir. Son cemaat mahallinin rüzgarlık bölümü girişi dışında yine aynı cephede rüzgarlığın iki yanında iki girişi daha vardır. Mahfele çıkan ahşap döner merdivenler sağ ve sol yanlar-dadır. Son cemaat mahalli üzerindeki mahfel katı, uçları sivriltilmiş ve barok tarzı süslemeli üç kubbeyle örtülüdür. Mahfel pencereleri önlerindeki balkona açılan kapılar biçimindedir. Bugün son cemaat mahallinin sağ ve sol yanlarında müezzin ve imamın kullandığı iki ayrı oda ilavesi vardır.

Son cemaat mahallinden üç kapılı esas ibadet mekânına geçilir. Kare planlı ibadet mekânını örten kubbe yarım kü-reklen daha yüksek etki yaratmaktadır. Kareden eşit kenarlı sekizgene ve ondan kubbeye geçişte oluşan kasnağın her ke-narına ikişer vitraylı pencere açılmıştır. Kare mekanın üzerine oturan kubbe sanki duvarlara ilave (dışta ve içte çıkın-tılı olan) sekiz sütun ve bunlara oturan sekiz yarım daire kemerle taşınmakta-dır. Kubbe kasnağının altı ve üstü yatay kartonpiyerlerle vurgulanmıştır.

Kubbe 16 dilimli radyan bölmelidir ve bu bölmelerin her birinin merkezi,

mid rood and cast iron. This doesn’t ap-pear on the original plans so we assume it was decided on during the actual con-struction and not added later on. Via the apron, you can access the last congrega-tion area which is completely covered with marble and includes the gathering place. The last congregation area has two more entrances. The wooden wind-ing stairways that lead to the gathering area are on the right and left. This area above the last congregation space is cov-ered with three domes decorated with baroque style decorations. The win-dows of the gathering hall are like doors that open up to the balcony. Two more rooms used by the imam and muezzin on the right and left of the last congre-gation area were added later on.

The main prayer area is accessed via a gateway with three doors from the last congregation area. The dome that cov-ers the square planned prayer area makes the structure seem taller. There are double windows with tiles on both sides of the rim which is formed by the transi-tion from a square plan to an octagonal plan. The dome above the square space seems to be supported by eight columns and eight semi circle arches on top of these columns. The upper and lower

Cami yapıldığı dönemin en

gelişmiş yapı teknolojisiyle inşa edilmiş.

The mosque was built with the

most developed technology of its era.

Salepçioğlu Cami

108 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 111: 20- izmir tourism culture

kubbenin merkezi ve radyan bantların uç noktaları, üç boyutlu yeşil bitki mo-tif leri ile süslenmiştir. Kubbede, zemin yeşil, bantlar kahverengi seçilmiştir. Sütun başlıkları ile kemerler arasında özel tasarlanmış sekizgen levhalar var-dır.

Vaiz kürsüsü, minber ve mihrap sivri dikitlerle süslenmiştir. Mihrapta beyaz çevre içine gri sütunlar ilave edilmiştir. Mihrap nişi de gridir. İzmir cami mih-raplarının kendine özgü elemanı olan mermerden işlenmiş kıvrımlı perde mihrabı süslemektedir. Sekiz kolondaki üç lambalı aplikler ve merkezi avize, dö-nemin kaliteli kristal işçiliğinin örneği olarak mekanı zenginleştirmektedir.

Minaresi iki kez yıkıldı Cami kitlesinden ayrı, yüksek sekiz-gen kaide üzerinde daire kesitli olarak inşa edilmiştir. Minarenin, cami kitle-sinin saçağına kadar yükselen sekizgen kaidesi koyu nefti (yeşil) kesme taş ve beyaz mermer ile oluşturulmuştur. Mi-nare iki defa yıkılmıştır. 1927 yılında yıkılan ilk minare İzmir Valisi Kazım Dirik zamanında, 1974 yıllındaki dep-rem sonrasında yıkılan minare ise 1982 yılında yaptırılmıştır.

Camide şadırvan ve tuvalet eksikliği ilave yapılarla giderilmiştir. Caminin batı cephesinde bulunan tuvalet ve şa-dırvan işlevi gören demir konstrüksi-yonlu üstü kirernit kaplı yapı ve avlunun doğu tarafında bulunan çeşme ilaveleri iyi niyetle yapılmış olsalar bile tasar-lanmadan yapıldıkları için caminin bu cephelerinde iyi bir görüntü oluşturma-maktadır.

Caminin medrese bölümü, medresele-rin kapatılmasından sonra Güreş İhti-sas Kulübü ve Yeşilay Cemiyeti gibi ku-ruluşlar tarafından 1945 - 1967 yılları arasında kullanılmıştır. Bir süre keres-te deposu olarak da kullanılan bölüm, 1967 - 1985 yılları arasında Vakıf lar Bölge Müdürlüğü deposu olarak kul-lanıldıktan sonra 1985’de ibadete açıl-mıştır. Medrese bölümü günümüzde Kuran kursu olarak kullanılmaktadır.

parts of the dome rim were accentuated with crown moldings.

The dome has 16 pieces of radiant parts and the centers of each of these pieces, the center of the dome, and the tips of the radiant bands are decorated with three dimensional green plant motifs. The base of the dome is green and the bands around it are brown. There are intricately designed octagonal plaques between column heads and arches.

The preacher’s bench, pulpit and altar are decorated with pointy stalagmites. Gray columns inside white borders were added to the altar. The altar niche is also gray. A plaited curtain made from marble decorates the altar. The sconces with three lamps on the columns and the central chandelier enrich the space as important elements of crystal work-manship of the era.

Its minaret collapsed twice The minaret was built separate from

the mosque structure and stands on a high octagonal base. Its octagonal base, which rises until the canopy of the mosque, was built with dark green cut stones and white marble. The mina-ret collapsed twice; the minaret which collapsed for the first time in 1927 was rebuilt during the time of former Gov-ernor Kazım Dirik, and it collapsed a second time in 1974 and rebuilt in 1982. A fountain and toilets were built in later years. Although the toilet, in the western exterior of the mosque and the iron structure which serves as a foun-tain, were built with good intentions, they look awkward since they were built without careful planning.

The madrasah inside the structure was used by various institutions after the abolishment of these institutions be-tween the years 1945 and 1967. The space, which was also used as a lumber warehouse for a time, was reopened for services in 1985. This space is being used as a Quran reading school today.

Salepçioğlu Cami

109İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 112: 20- izmir tourism culture

Sessiz ama capcanlı

Havra SokakSabahın ilk ışıklarından akşamın karanlığına kadar cıvıl cıvıl, yaşayan bir sokaktır Havra Sokak. İzmir sofralarını süsleyen sebze ve meyvenin en tazesini İzmirliyle buluşturan da, kent kimliğinin yapı taşlarından Yahudilerin tarih ve kültürüne ışık tutan da bu sokaktır.

Yazı / Article: Sara Pardo - Profesyonel turist rehberi / Professional tour guideFotoğraflar / Photographs: Derya Şahin - Onur Şan

Quiet but alive: Havra StreetHavra Street is filled with life and activity from dawn to dusk. This

street provides fresh fruit to the people of Izmir while shedding light on the history and culture of Jews living in the city.

110 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Gezi / Trip

Page 113: 20- izmir tourism culture

Our city of Izmir has a profound history, and this is why we call it a mosaic city. It is impossible

to fit the history of into one article, let alone the other historical and cultural assets. Let us take a short journey into the history of Kemeraltı. ‘Kemeraltı’, which begins at Konak Squares, includes hundreds of shops, narrow streets, Beyler Streets where many prominent gentlemen used to live, restaurants, cinemas, fountains, beautiful mosques, inns and is alive all throughout the day. In the center of

all this commotion is Havra Street, a street filled with colorful fruit and veg-etable stands. The entire region and the streets surrounding this area is the Jew-ish settlement. Whether you enter from İkiçeşmelik or Kemeraltı, history is still there- quietly but lively!

The city of Izmir, which stretched all the way from the inner port and the hills of Hisarönü, Basmane, and Kadifekale to Bahribaba, began developing in the 17th century when European consulates moved to the city. The Jews of Izmir, which were only documented for the

Sabahın ilk ışıklarından akşamın karanlığına kadar cıvıl cıvıl, yaşayan bir sokaktır Havra Sokak. İzmir sofralarını süsleyen sebze ve meyvenin en tazesini İzmirliyle buluşturan da, kent kimliğinin yapı taşlarından Yahudilerin tarih ve kültürüne ışık tutan da bu sokaktır.

İzmir’imizin tarihi öylesine eski, öylesine derin ve renklidir ki! ‘Mo-zaik’ şehir dediğimiz burasıdır şüp-

hesiz. Bu değerlerin tümünü bir yana bırakın, sadece Kemeraltı denilen yö-reyi bir yazıya sığdırmak imkânsızdır; isterseniz bir çok ilginç kesitine birlikte kısa bir gezinti yapalım. ‘Kemeraltı’, Konak Meydanı’ndan baş-layıp, bir boynuzu andıran eski iç liman kavisini takip ederek, yüzlerce dükkân, daracık sokaklar, onurlu ve zengin Türk beylerinin yaşamış olduğu ‘Beyler’ so-kakları, lokanta, sinema, çeşme, sebil ve hanları; güzelim camileri, meydanları ve sabahın erken saatlerinden akşamın ka-ranlığına kadar süren kargaşa demektir. İşte tam bunların merkezinde, göz alıcı bir sebze-meyve pazarı olan uzunca bir sokak vardır. Burası ‘Havra Sokak’tır. Bu sokağın çevresinde yer alan dar so-kaklar ve tüm bölge, eski Yahudi yerle-şim bölgesidir. İster İkiçeşmelik’ten gi-rin, ister Kemeraltı’ndan! Hala oradadır tarih, sessiz ama capcanlı! 17’nci yüzyıla kadar, sadece iç liman, Hisarönü, Basmane, Kadifekale tepe-lerine ve oradan Bahribaba’ya kadar uzanan İzmir şehri, 17’nci yüzyıl baş-larında, Avrupa konsolosluklarının bu-raya taşınmasıyla önem kazanmaya ve gelişmeye başlar. Varlığı ancak birinci yüzyılda belgelenmiş İzmir Yahudileri, 16’ncı yüzyıla kadar birkaç yüz kişiden ibarettir. Bu tarihten itibaren civar kasa-balardan, Selanik, Edirne, İstanbul’dan yeni göç dalgaları gelir. 1620’lerden sonra ise 8-10 bin nüfuslu hatırı sayılır bir cemaat oluşur. Yüzyıllar boyunca, nüfusta dalgalanmalar olur. Nüfusun 40 bine kadar çıktığı görülmüştür. Yahudilerin tümü, geleneklerinin ve dinlerinin icabı, hep bir arada, Havra Sokağı ve civarına yerleşir. 17’nci yüz-yılda Selanikli din adamı ‘Josef Eskapa’ liderliğinde en parlak dönemi yaşar. Es-kapa, hahambaşılık müessesesini kura-rak Yahudileri örgütler ve dönemin en saygın cemaati yapar. Mesih diye bili-

111İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 114: 20- izmir tourism culture

nen ‘Sabetay Sevi’ onun zamanında ya-şamış ve büyük olaylara sebep olmuştur. İspanya ve Portekiz’den İzmir’e gelen her Yahudi grubu, kendine bir havra inşa eder. Neticede, bugün dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan bir manzara ortaya çıkar. Yan yana, sırtı sırta duran onlarca havra… Bunların yanında evlerde, bir odanın oluşturduğu özel havralar; top-lam sayıları elliye varan ibadethaneler… Çoğu bugün ayakta olmayan, ayakta olanların bir kısmının ise son nefeslerini verdiği, birkaç tanesinin de İzmirimizin çok değerli kültür hazinesi olduğu bu daracık sokaklara kendimizi atıp, nos-taljik bir gezi yapmaya ne dersiniz? İkiçeşmelik Caddesi’nin kalabalık kaldırımlarını bir çırpıda geçiyor ve ‘Havra Sokağı’ tabelasından içeri giri-yorum. Yanımda, elinde kocaman bir tomar anahtarla gelen Avram Bey var. Pırıl pırıl, rengârenk sebze, meyve ve her tür yiyeceğin satıldığı dükkânların

first time in the 1st century, were only a couple of hundred until the 16th centu-ry. After this date, waved of Jews came from neighboring towns, Thessaloniki and Edirne. After the 1620’s, a seri-ous society of 8-10 thousand people is formed. During f luctuations in popula-tion, this number even rose to 40 thou-sand. All the Jews in Izmir, because of their traditions and religions, settle in and around Havra Street. They live their most glorious days under the leadership of Rabbi Josef Eskapa from Thessalon-iki. Eskapa unites the Jews and makes them the most respected society of the era. ‘Sabetay Sevi’, known as the Mes-siah, lived during this era and was the cause of many dramatic events. Each Jewish group that came to Izmir from Spain or Portugal builds a different synagogue, creating a unique panorama that isn’t available in any other part of

Bir zamanlar bu sokak Yahudi

dükkânları, meyhaneleri,

evleri ile hayat bulurdu.

Once upon a time, this street

was filledwith shops, homes

and bars owned by Jewish people.

112 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 115: 20- izmir tourism culture

arasından geçerken, güleryüzlü ve ko-nuksever satıcıların davetkâr sesleri bizi hemen güzel bir günün havasına sokuyor. Henüz otuz metre kadar yü-rüyor ve sağımızda bir kapı kirişinin üstünde alçı kabartma ile yazılmış İb-rani takvimine göre bir tarih ve üzüm salkımları; eski Yahudi şaraphane ve meyhanesi. Evet, bir zamanlar bu sokak Yahudi dükkânları, meyhaneleri, evleri ile hayat bulurdu. Yahudiler buraları terk edip göç ettiler veya başka semtlere taşındılar. Tarihi yaşamaya başlıyoruz. İşte balık pazarı. Hemen sağdaki soka-ğa sapıyoruz. Hayret! Bunca gürültüden ve karmaşadan sonra bu denli sessizlik. Tümüyle terkedilmiş, hayat emaresi yok. İşte buraları havraların en yoğun olduğu sokaklar. Onlarca dükkân ve hepsi kapalı. Beş yıl öncesine kadar ayakkabıcılar çarşısı olan bu yörede, bir zamanlar yere iğne atsak düşmezdi. Burası harika bir turistik bölgeye dö-nüştürülebilir ve dönüştürülecek.

the world. Hundreds of synagogues, ad-jacent to each other, in addition to pri-vate synagogues established in homes… How about we take a trip down memory lane and visit some of these synagogues in Izmir, which are cultural heritages in narrow streets? I quickly pass by the crowded side-walks of İkiçeşmelik Avenue and enter Havra Street. Mr. Avram accompanies me with a bunch of keys. We grow ex-cited as we pass through colorful fruit and vegetable stands manned by hospi-table vendors. As we walk for 30 meters, we see a bass relief epigraph above a door in Hebrew, with the date and or-ange bunches. This was an old Jewish bar. Yes, once upon a time, this street was filled with shops, homes and bars owned by Jewish people. Jews immi-grated or moved to different neigh-borhoods. We begin to relive history. This is the fish market. We turn to the street on the right and surprised to see

the calmness right next to the com-motion. It is completely abandoned and there is no sign of life. This area is where most of the synagogues are. Many closed shops… 5 years ago, this street would be bustling with people. This could be turned into an amazing touristic destination and it will be. We are looking for the synagogues but nothing that we can see. It is all con-cealed. You can only tour these places with a professional guide. Synagogues are nestled inside simple and high walls but stand quietly defying time. The buildings are virtually impossible to spot if not for their large doors. To our right is the ‘Etz Hayim (tree of life)’ sign. It is Izmir’s oldest synagogue. It was built during the Roman period but its exact construction date is un-known. It still stands but it needs res-toration because it is about to collapse.

113İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 116: 20- izmir tourism culture

Havraları arıyoruz. Görünürde bir şey yok. Her şey gizli. Tabii ki buraları ancak bir bilenle gezilebilir. Havra-lar, basit ve yüksek duvarların ardında, küçük bahçelerin içinde gösterişsiz ve sessiz, yüzyıllardır ayakta duruyor. So-kağa açılan kapılar diğer binalarınkin-den büyük ve eski olmasa, asla farkına varılmayacak.

Sağımızda ‘Etz Hayim (Hayat Ağacı)’ levhası. İzmir’in en eski havrası. Bi-zans devrinden kalma ancak kesin ya-pılış tarihi belli değil. Ayakta ama bü-yük bir restorasyona ihtiyacı var, çünkü çökmek üzere. Tam karşısında dört yıl önce çatısı çökünce tümüyle bir yıkıntı

haline gelmiş, zamanın en büyük hav-rası, ‘Hevra’ var. 18’inci yüzyıl başla-rında yapılan bu havranın restore edilip Türk-Yahudi müzesine dönüştürülme projesi yürürlükte. Etrafımızı merak ve hayranlıkla seyrederken, kulağımızın dibinde ezan sesiyle duygularımız karı-şıyor. Ne hoş bir kaynaşma!

Yolumuza devam ederken köşeyi dönü-yoruz ve ‘Hevra’ya omuz vermiş, yine bir 18’inci yüzyıl havrası ‘Algazi’yi gö-rüyoruz. Kocaman gri kapısının ardın-da bir avlu, bir merdiven ve geniş bir salon var. Tipik bir Anadolu havrası; çatılar ahşap, okuma masası ‘teva’ orta-da ve yüksekte, rengarenk Türk halıları,

Across from it is the biggest synagogue of its period, Hevra, now on the verge of collapsing. The synagogue, built in the beginning of the 18th century, will be renovated and turned in the Turkish-Jewish Museum. As we take in our surroundings with admiration, we feel a mix of emotions as the call to prayer begins. What a nice fusion! We continue our journey and come across Algazi as we round the corner; another 18th century synagogue. There is a courtyard, a stairway and a large hall behind its huge gray door. It is a typical Anatolian synagogue; the roof is wood-en, the reading bench is in the middle and high up, colorful Turkish rugs and sacred objects… This synagogue is still used frequently and is in tip top shape. We exit and round the corner. An old iron shutter…It is always closed but I know its secret. Mr. Avram opens the rusted lock upon my insistence. A large courtyard, trees and a narrow staircase… We head upstairs to enter a space with-out a roof and only four walls. This is the Foresteros Synagogue that burned down in 1940. It was built in the 18th century. Most parts of Izmir, especially this street and its vicinity was devastated by fires for a long time and resorted. One wall of the Foresteros rests on Hevra, another on Algazi and to Signora with the corridor below. You can only see this peculiar sit-uation in Prague. We exit and enter the large door on our left. “The long, narrow hall of Signora Synagogue leads us to a cute garden surrounded with high walls. The 500 year old orange tree ahs deco-rated its branches with fruits! What a lovely sight! As we enter the synagogue, we see how well suited this space is for someone so grand like Donna Gracia Mendes, known as La Signora. “La Si-gnora” has immigrated to the Ottoman Empire from Portugal and she is one of the most famous women in Jewish his-tory. La Signora, who was the inspiration of many poems, books and songs, was probably the sponsor of the synagogue. This synagogue still stands with an en-chanting royalty. We hear the noises of

Sefarad Havrası

114 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 117: 20- izmir tourism culture

the bazaar. Yes! We are in the back alley of Kemeraltı Avenue. Before us, we see the protective shadows of Kestane Pazarı and Şadırvanaltı mosques and their min-arets… We head back and turn left. This street is a little more crowded. The vendors are kind and they invite us in. Then they va-cate the space and we open a large grey door. This is the Shalom Synagogue, which reeks of history. I feel I have been transported back to my grandmother’s house as I see the couches adorned with colorful pillows. Then I start reminisc-ing in a space filled with mold and hu-midity.

What things has this place seen! Sabe-tay Sevi was educated here. Rabbi Josef Eskapa taught her for years. The teva is still in the middle like a 15th century Spanish galley. Jews that emigrated from Spain to the Ottoman Empire in 1492 used ships just like these. I look at the

kutsal objeler. Burası çok sık kullanılan bir ibadethane. Her yer tertemiz. Sokağa çıkıp köşeyi dönüyoruz. Eski demir bir kepenk. Daima kapalı ama buranın sırrını biliyorum. Avram Bey ısrarım üzerine paslı kilidi açıyor. Bü-yükçe bir avlu, ağaçlar ve dar bir merdi-ven. Yukarı çıkıyoruz. Sadece dört du-varı mevcut, çatısız bir alana giriyoruz. Burası 1940 yılında yanmış olan ‘Fo-resteros’ Havrası.’ 18’inci yüzyılda ya-pılmış. İzmir’in çeşitli bölgeleri, Havra Sokağı ve civarı başta olmak üzere, sık sık yangınlarla harap olmuş ve tekrar tekrar restore edilmiş. ‘Foresteros’un bir duvarı “Hevra”ya, bir duvarı ‘Algazi’ye ve aşağıdaki koridorla ‘Singora’ya da-yanmış. Böylesine ilginç bir duruma, yani dört havranın bir arada olması-na, burada ve sadece Prag’da rastlanır. Sokağa çıkıyor ve solumuzdaki koca-man kapıdan içeri giriyoruz. “Sinyora Havrası”nın uzun dar koridoru ve yük-sek duvarları bizi sevimli bir bahçeye

götürüyor. Yarım asırlık turunç ağacı hiç bıkmadan, ümit saçarak dallarını meyvelerle donatmış! Ne kadar iç açıcı bir manzara. İçeri girdiğimizde, hav-ranın adını aldığı “La Sinyora”, laka-bıyla anılan “Donna Gracia Mendes”in haşmetine ne denli uygun olduğuna ta-nık oluyoruz. “La Signora”, yani hanı-mefendi, Portekiz’den Osmanlı’ya göç etmiş, Yahudi tarihinin en ünlü kadın-larından biridir. Adına şiirler, kitaplar yazılmış, şarkılar bestelenmiş olan “La Signora”, belki de bu havranın sponso-ruydu. Bu havra bugün halen büyüleyi-ci bir asaletle varlığını sürdürüyor. Çarşı sesleri geliyor. Evet! Kemeral-tı Caddesi’nin bir arka sokağındayız. Önümüzde Kestane Pazarı ve Şadır-vanaltı camilerinin koruyucu göl-geleri ve “merak etmeyin buradayız” dercesine göğe yükselen minareleri... Geri dönüp sola sapıyoruz. Bu so-kak biraz daha hareketli. Esnaf da-

Algazi Sinagogu

115İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 118: 20- izmir tourism culture

ima güleryüzlü, samimi ve dostça selamlarıyla bizi buyur ediyorlar. Ardından kapının önünü boşaltıyor-lar ve kocaman bir kilitle gri kapıyı açıyoruz. Burası buram buram tarih kokan ‘Şalom Havrası’ndayız. San-ki büyükannemin evindeymişim ve sanki sandıklardan çıkma rengârenk yastıklarla döşenmiş sedirler ve ben buradaymışım gibi hissediyorum. Ar-dından bu küf ve nem kokuları ara-sında düşlere dalıyorum. Neler görmüş, neler geçirmiş burası! “Sabetay Sevi” burada yetişmiş. Bü-yük Hoca Josef Eskapa yıllarca bu-rada görev yapmış. Bir zamanlar orta yerde olan “teva” tıpkı 15’inci yüz-yıl İspanyol kadırgası. İspanya’dan Osmanlı’ya 1492’de göç etmiş Yahu-

diler, bu tip kalyonları kullanmışlar. Harika kalem işleriyle süslü, neredey-se çökmek üzere olan ahşap tavana bakıyorum. Zengin bir Türk evinde miyim, yoksa bir havrada mı? İnanıl-maz gibi geliyor ama, evet, Türkiye Yahudileri İspanya’yı, İspanyolca’yı, İspanya hayatını, müziğini, mutfağı-nı hiç unutmadılar ama eskileri yeni vatanlarıyla öyle güzel kaynaştırdılar ki! Benzersiz sonuç…

Tekrar Havra Sokağı çarşısına dönü-yoruz. Ters yönde 200 metre kadar yürüyüp sola kıvrılıyoruz. Köşeye sı-kışmış oldukça iyi durumda kiremit yapı. Baş tarafında işlemeli çok güzel bir mermer giriş. “Portekiz Havrası”, içeri girilemiyor. Portekiz göçmen-

amazing wooden ceiling adorned with pencil decorations and it is about to col-lapse. Am I in a rich Turkish house or a synagogue? It sounds amazing but Turk-ish Jews never forgot Spain, Spanish, the Spanish way of life, the music and the cuisine but they fused it perfectly with their new home. A unique result… We return to the Havra Street bazaar. We head backwards for 200 meters and turn left. A well preserved tile struc-ture stuck in the middle…A beautiful, decorated marble entrance… this is the Portugal Synagogue and entrance is forbidden. It was built on the 17th cen-tury. It is abandoned and screams for salvation. We continue as we turn right. I am amazed at the number of old structures in these narrow streets. There is an 11th century mansion up ahead inside a yard willed with trees surrounded by high walls. It has a rusted lock which seems to say it is abandoned. This structure served as the managerial building of the Izmir Jewish Society for 200 years. It was a gift from the Rotchild family. The building is on the brink of collapse but stands proudly, waiting to be res-cued. We leave it in sadness. Bet Hil-lel Synagogue is just three steps away; burned down and ruined. This build-ing, along with the house of İshak ve Abraham Palaçi, is waiting to be re-stored. We leave this profound silence and head for İkiçeşmelik Avenue. We turn left and stand in front of a regular door. This is Bilkur Holim Synagogue. A plain wall, a plain iron door, a small shop which sells musical instruments right next to it, an old street vendor crouched in front of the shop that sells olive oil and olives… How appropriate! We ascend the stairs to find two large rooms. This synagogue, built in the 18th century, was once a rich man’s house. The ceilings are adorned with perfect pencil decorations. The space is amazing with its teva placed high. Old marbles, columns decorated with bas re-

116 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 119: 20- izmir tourism culture

lerinin 17’nci yüzyılda inşa etmiş ol-duğu bir havra. Terkedilmiş ve sanki “beni kurtarın” diye bağırıyor. Yolumuza sağa saparak devam edi-yoruz. Bu daracık sokaklarda ne ka-dar çok eski eser varmış diye hayrete düşüyorum. Önümüzde yüksek du-varlarla çevrilmiş ağaçlıklı büyük bir bahçenin içinde 11’inci yüzyıl baş-larından kalma bir köşk. Kocaman demir kapı, paslı kilidiyle “artık beni göremezsiniz” der gibi duruyor. Bu-rası 200 yıl boyunca İzmir Yahudi Cemaati’nin yönetim binası olarak hizmet vermiş. Ünlü Rotchild ailesi-nin armağanlarından biri. Bina harap duruma, can çekişiyor ama zamana direnmekte, “pes etmem, beni kur-tarın” diyor. Hüzünle oradan ayrılı-yoruz. Üç adım ötede ayakta kalmış ender eski evlerden biri “Bet Hil-lel Havrası” var, yanmış, yıkılmış. 19’uncu yüzyıl Yahudi dünyasının en ünlü din adamlarından olan ve bu-gün bazı kişilerce aziz kabul edilen “İzhak ve Abraham Palaçi”lerin evi ve ibadethanesi olan bu yapı restore edilmeyi bekliyor. Artık bu derin sessizlikten ayrılıp İki-çeşmelik Caddesi’ne çıkıyoruz. Sola kıvrılıp sıradan bir kapının önünde duruyoruz. “Bilkur Holim Havrası.” Sade bir duvar, sade bir demir kapı, bitişiğinde müzik aletleri satan ufak bir dükkân, kapının önünde yere çö-melmiş yaşlı bir seyyar satıcı; sapsa-rı, yemyeşil zeytinyağ ve zeytin satı-yor. Bu mekâna ne kadar da uyumlu! Merdivenlerden çıkıyoruz. Oldukça geniş iki oda. İzmir’in en güzel ve en iyi durumda olan 18’inci yüzyıldan kalma bu havra bir zamanlar zengin bir kişiye ait bir evmiş. Bir köşeye ili-şip etrafımı doya doya seyrediyorum. Tavanlar kusursuz kalem işleriyle süslü. Yüksek tevası, eski mermerleri, alçı kabartmalı sütunları, geniş pen-cereleri, baharı çağrıştırıyor adeta. Üst üste sıralanmış dua kitapları, dua şalları… Bu atmosfer herkesi ibadete davet eder gibi…

Şaşkın ve huzur içinde ayrılıyoruz Havra Sokak’tan. İzmir Kemeraltı Çarşısı’nın sadece bir kesimini kısa-ca anlatmak istedik. Böyle bir turun, mutlaka detaylı tarih ve geleneklerle anlatılarak sunulması gerektiğini be-lirtmek isterim. İzmir’de gezilecek görülecek öyle çok yer var ki! Yeter ki şehrimizi sevelim, tanıyalım ve tanıt-mak için özveriyle örgütlenelim.

liefs and large windows. There are lines of religious books and items, inviting ev-eryone to service. We leave the area filled with amazement and peace. This is only a small part of the İzmir Kemeraltı Bazaar. This tour must be made with an expert tour guide. There are so many places to see in Izmir. We need to love and recognize our city.

117İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 120: 20- izmir tourism culture

Imprints of history

“Yok birbirimizden farkımız.” Osmanlı Bankası’nın bir dönemler reklam mot-tosu olan bu sözleri hepimiz hatırlıyo-ruz. Bu sözleri anımsatan O’na karşılık gelen anıt yapı ise şimdiki Konak Pier karşısında, kara tarafında yer alan ve İzmir Vakıf lar Bölge Müdürlüğü tarihi yapısının hemen karşısındaki, restoras-yonu İnşaat Mühendisi Mahir Kaplan tarafından yapılan şimdiki Garanti Bankası’dır.

Konak mevkiinde yer alan bu tarihi yapı 1926’da İtalyan asıllı Mimar G.Mongeri tarafından yapılmıştır. İzmir Osmanlı Bankası İzmir Şubesi tarihi yapısı, Bi-rinci Ulusal Mimari dönemi yapıların-dandır. Camlı tavanlı banka holü muh-teşemdir. Cephe süslemeleri ve üstü kapalı bir teras olarak projelendirilmiş olan en üst katıyla birlikte tarihi yapı, yine mimar G. Mongeri’nin elinden çıkmış ve Ankara’da yer alan Osmanlı Bankası’nın benzeridir.

“We are all alike.” We all remember these words, which were once the motto of Ottoman Bank in commercials. The monumental structure, which is located across Konak Pier and renovated by En-gineer Mahir Kaplan, is the embodi-ment of these words and now a branch of Garanti Bank.

This historical building in the district of Konak was built by Italian architect G.Mongeri in 1926. The Ottoman Bank’s Izmir branch is an example of the 1st National architecture period. The main hall of the bank which is covered with glass is magnificent. This historical building, which has exterior decorations and an upper f loor designed as a terrace, is similar to the Ottoman Bank in Ankara, was also designed by the Italian architect.

Later on, the terrace of the building was uncharacteristically covered with wood-

The old Ottoman Bank building in Izmir, which has made it to this date thanks to its proximity to the city center and important role

in trade, is an important element in the urban identity of Izmir.

Yazı/Article: Kemal Pehlivanoğlu / Mimar-Göstergebilimci Fotoğraflar/Photographs: Derya Şahin-Onur Şan

Tarihin izleriÇok önemli ticari konumu, kent merkezine yakınlığı, çevresindeki yapılarla oluşturduğu dokusal uyum nedeniyle günümüze kadar ulaşabilen İzmir Osmanlı Bankası yapısı, İzmir’in kentsel kimliğinde önemli bir yere sahiptir.

118 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Mimari / Architect

Page 121: 20- izmir tourism culture

Teras katı, sonraki yıllarda, yapının mimari karakterine aykırı gelen doğra-malar ile kapatılmış, özgününde banka ile birlikte tasarlanmış olan komşu par-seldeki iş hanı ise sonradan yıkılarak yerine bir şube binası inşa edilmiştir. Bankanın kapısı son yıllarda değişikli-ğe uğramıştır. İnsanın gözüyle gördü-ğünü hatırlaması onu hatırası yapması ne değerlidir! Döneminde yeni açılan birçok bulvar gibi Fevzi Paşa Bulvarı’nın da deniz tarafındaki başlangıcında köşe başını tutan bu tarihi yapı üç katlı olup, Cum-huriyet Bulvarı ile kesiştiği köşede üç köşeli bitişli kule yapısıyla bulvarı köşe taşı gibi taçlandırmıştır. Çatıya kadar çıkan bu köşe kule yapısı unsuru, erken Cumhuriyet Dönemi mimari yapı un-surlarını sergilemektedir.

20’inci yüzyılı 21’inci yüzyıla bağlayan bir köprüİzmir deki Cumhuriyet Dönemi yapıla-

rı, Mimar Kemalettin Caddesi, Fevzi Paşa Bulvarı ve Gazi Bulvarında yo-ğunluk gösterir. İzmir Osmanlı Banka-sı yapısı, çok önemli ticari konumu ve kent merkezine yakınlığı, çevresindeki yapılarla oluşturduğu dokusal uyum ne-deniyle günümüze kadar gelebilmiştir. Kentin ticari merkezindeki bir meydan ve kavşakta konumlanmasının yanı sıra köşe yapı olarak çarpıcı simgesel niteli-ğiyle Osmanlı Bankası binası, İzmir’in kentsel kimliğinde önemli bir yere sa-hiptir. Cumhuriyet Bulvarı ile Fevzi Paşa Bulvarı’nın köşesinde konumla-nan üç katlı yapı, çevresinde yer alan ve dokusal bütünlük oluşturan bankalar, Borsa Sarayı ve Kardıçalı Han ile 20’nci yüzyılı 21’inci yüzyıla bağlayan bir köp-rü gibidir.

Yapı, bulunduğu adanın güneybatı kesi-mine inşa edilmiştir. Bu sebeple parse-lin biçiminden kaynaklanan problemler, yapının plan şemasını etkilemiştir. Par-

working and the business center adja-cent to the building was torn down for the construction of a bank branch. This historical building is a three storey structure and crowns the boulevard like a cornerstone with its three tiered tower built on the intersection of Fevzi Paşa Boulevard and Cumhuriyet Boulevard. This tower exhibits early Republic Pe-riod architectural elements.

A bridge that connects the 20th century to the 21st century Republic period structures in Izmir are dense in Mimar Kemalettin Avenue, Fevzi Paşa Boulevard and Gazi Boule-vard. The old Ottoman Bank building in Izmir has made it to this date thanks to its proximity to the city center and important role in trade.

Besides being built on a square in the trade center of the city and an important intersection, the old Ottoman Bank

119İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 122: 20- izmir tourism culture

selin köşeleri belirli bir oranda kırılmış-tır. Planlama safhasında, köşeleri vur-gulama isteği aynı zamanda dönemin mimari üslubuyla da çakışmıştır.

Binanın, güney cephesindeki asıl girişin yanı sıra, bodrum kat seviyesinde, batı cephesinde ve doğu cephesinde müşte-milat girişleri, güney cephesinde lojman girişleri bulunur. Yapı tarihsel süreç içe-risinde cephe düzeni ve plan şeması ile ilgili bazı değişiklikler geçirmiştir.

Bodrum ve üç kattan oluşan binanın bodrum bölümünde, arşiv ve kasa da-iresi bulunmakta, zemin kat müşteri holü ve yönetim birimlerine ayrılmak-ta, üst katlar ise banka personelinin ve diğer birimlerin kullanım mekânlarını kapsamaktadır. Banka yapısı olarak inşa edilen yapı günümüzde yine Garanti Bankası İzmir Kurumsal Şubesi olarak kullanılmaktadır.

Selçuklu motifleriyle bezeliFevzi Paşa Bulvarı’ndan ulaşılan giriş holünden birkaç basamakla müşteri holü ve çevresindeki çalışma mekânlarına ge-

building is a striking symbol which has an important role in the urban culture of Izmir. The three storey building, which is located at the corner of Cum-huriyet Boulevard and Fevzi Paşa Bou-levard, is like a bridge that connects the 20th century to the 21st century by creating unison with the banks, Stock Exchange and Kardıçalı Inn around it.

The building was constructed on the southwestern part of its parcel, which in return affected the plan scheme of the building. The need to accentuate the corners during the planning coin-cides with the period’s architectural style.

Besides a main entrance at the south-ern exterior of the building, there are employee entrances on the basement level, western and eastern entrances and entrance to quarters on the south-ern exterior. Changes were made to the building’s plans and exterior decoration during its lifespan.

The archive and vault are located in the basement while the ground f loor is re-served for customers and manager of-fices and the upper f loor are allocated to bank personnel and other office spaces. The structure, which was constructed as a bank building, still serves as the cor-porate branch of Garanti Bank Izmir.

Banka yapısı olarak inşa edilen bina

günümüzde yine bu amaçla kullanılıyor.

The structure, which was constructed as a bank building, is

still used for the same purpose today.

120 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 123: 20- izmir tourism culture

çilmektedir. Hol galeri şeklinde oluştu-rulmuş olup, mekânın aydınlatması üst-ten yapılmaktadır. Birinci katta çalışma odaları, galeri boşluğunu çevreleyen ko-ridora ve yola bakmaktadır. İç mekânda hol ve galeri boşluğundaki bezemeler çarpıcı öğeler durumundadır. Dikey ta-şıyıcılar arası zemin katta Bursa kemeri, üst katta sivri kemerlerle bağlanmıştır. Bezemelerde yoğun olarak bitkisel mo-tif li kabartma panolar kullanılmış, kor-kuluklar Selçuklu geometrik deseninde yapılmıştır. Korkuluklarının yan yüzle-rindeki geometrik şekillerin, Selçuklu dönemi taş işçiliğinde çokça uygulanan geometrik süsleme formundan alındığı fark edilmektedir. İki kat boyunca yük-

selen dörtgen biçimindeki galeri, üst kat döşeme seviyesinde vitray cam örtüyle tamamlanmaktadır.

Yapının üst katında üç ayrı lojman bulunmakla beraber, bunlar özgün ol-mayıp, zaman içerisinde ihtiyaca göre şekillenmiştir. Ayrıca kullanılmayan ya da arşiv olarak kullanılan bölümler bulunur.

İzmir kültür tarihinin önemli yapı taşlarındanBitişik düzendeki köşe yapı, iki yön-de yan binalarla sınırlanmış olup, giriş cephesi Fevzi Paşa Bulvarı’na, yan cephe

Decorated with Seljuk motifs The customer hall and offices are ac-cessed via a few steps after entering the hall at Fevzi Paşa Boulevard. The hall is designed as a gallery and illumination is provided from above. The offices on the first f loor overlook the hall that sur-rounds the gallery space and the road. There are striking decorations in the hall and gallery space. The Bursa col-umn on the ground f loor is connected with steep arches at the top. For decora-tion, plant bas reliefs were used and rail-ings were made with Seljuk style geo-metric designs. The geometric shapes on the sides of the railings were inspired by Seljuk style decorating. The rectan-gular gallery that rises all the way to the second f loor is covered with a glass panel. There are three separate lodgings on the upper f loor and were renovated in time. There are also unused spaces and an archive on the third f loor.

An important cornerstone in Izmir’s cultural history The adjacent order corner structure is bordered by side buildings on both di-rections. Its main entrance overlooks Fevzi Paşa Boulevard while its side entrance overlooks Cumhuriyet Bou-levard. On the main entrance exterior, there is a wide door in the middle and a window on each side except the polygo-nal corner tower. On the upper f loor, at the upholstery level, there is an entrance fringe and open balconies on the sides. There are three windows on the upper f loors above the entrance axis and a window on the same line on the sides. The windows on the lower f loors are f lat, pointy on the first f loor and in the shape of Bursa arch in the mid section of the third f loor.

Round and square rosettes attract at-tention on the exterior. There are can-tilever elements that ref lect the same profile and stone railings with Seljuk motifs under the entrance canopy and open eaves. There are plant motifs on the window pediments.

121İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 124: 20- izmir tourism culture

ise (batı cephesi) Cumhuriyet Bulvarı’na bakmaktadır. Giriş cephesinde (güney cephe) poligonal köşe kulesi dışında, cephenin orta kısmında giriş kapısı, yanlarda birer pencere algılanmaktadır. Üst kat döşeme hizasında, giriş saçağı ve yanlarında da açık balkonlar yer al-maktadır. Giriş aksında üst katlarda üçer pencere, yan bölümlerde ise aynı hizalarda devam eden birer pencere bulunmaktadır. Pencereler alt katlarda basık, birinci katta sivri, üst katın orta bölümlerinde ise Bursa kemeri düzenin-dedir.

Cephede dairesel ve kare formlu rozet-ler dikkat çekmektedir. Giriş saçağı ile açık çıkmalar altında aynı profili yan-sıtan konsol elemanları, balkonlarda oyma düzeninde Selçuklu motif li taş korkuluklar görülmektedir. Pencere alınlıklarında da bitkisel motif li süsle-meler göze çarpmaktadır.

Poligonal köşe kule sekizgen olarak yükselip, çatı hizasını geçmekte, geniş saçaklı piramidal bir üst örtü ile son-lanmaktadır. Cephe düzeni prizmatik kütleye uyarlanarak sürmekte, birinci kat hizasında çepeçevre dönen açık bir çıkma oluşturmaktadır. Üst katta ise, köşelerinde sütunların yer aldığı sivri kemerli bir düzen oluşturmakta, bunun üst kısmında bitkisel ve geometrik be-zemelerle yapı bütününü vurgulayacak biçimde sonlanmaktadır.

Diğer cephede de aynı pencere düze-ni sürmektedir. Kule dışında iki yanda açık çıkma, alt katta beş pencere yer almaktadır. Pencereler aynı düzende alt katta basık, birinci katta sivri, üst katta ise Bursa kemeri biçimindedir. Pencere aralarında düşey bantlar yer almaktadır. Orta akstaki pencereler, birinci katta iki bölüm, en üst katta ise düşey bantlar arasını kapsayan geniş pencereler niteli-ğindedir. Köşe kule yanlarında bacalar ve altta dekoratif bezemeli plastik bir öğe niteliğinde çörtenler dikkati çek-mektedir.Yapının doğusunda yer alan, bodrumu da bulunan iki katlı yapı, bankanın loj-

The polygonal corner tower rises in an octagonal manner and surpasses the roof level and is finished with a wide pyramidal cover. The exterior continues in harmony to the prismatic mass and establishes an emergence that spirals at the first f loor level. It establishes a pointy arch system with columns in the corner on the upper levels, decorated with plant and geometrical motifs, ac-centuating the entirety of the structure.

The same window system continues on the other front. There are five windows on the lower f loor. The windows on the lower f loors are f lat, pointy on the first f loor and in the shape of Bursa arch in

the mid section of the third f loor. There are perpendicular straps between the windows. The windows in the middle axis are like wide windows that cover the space between the two sections on the first f loor and the perpendicu-lar straps on the third f loor. There are chimneys at the sides of the corner tow-ers and gargoyles at the bottom.

The two storey structure with a base-ment located in the east of the build-ing is the lodging of the bank and its exterior front was renovated. It is very similar to the bank structure in terms of its construction, decorations and ma-terials used and it was built at the same

122 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 125: 20- izmir tourism culture

man kısmı olup, dış cephesi sonradan değiştirilmiştir. Banka yapısı ile, kons-trüksiyon, malzeme ve iç süslemelerde, büyük benzerlikler taşımakta olup, ana yapıyla ayni zamanda yapılmıştır.

Yapı bodrum ve üstte üç katlı olup, betonarme karkastır. Dış duvarlar, be-tonarme kolonların arasına, moloz taş işlenerek, dışı ise taş taklidi imitasyon kaplama ile kaplanmıştır. Katlar arası, düşey sirkülasyon, betonarme merdi-venlerle gerçekleşmektedir. Bölücü du-varlar, yerine göre dolu ve delikli tuğ-lalarla imal edilmiştir. Dış cephelerdeki kemerler tamamen dolu tuğladan inşa edilmiştir.

Alt kat, dış duvarlar yaklaşık 45 santi-metre kalınlığında olup, bölücü duvar-lardır. Taşıyıcı sistemin bir bölümünü oluşturan kolonlar; 40/40 santimetre ebadındaki kare kesitli kolonlar, daire-sel kesitli kolonlar olmak üzere iki çe-şittir. Kolon aksları yaklaşık, dört metre kadardır.

Yapının dış duvarları bölücü olup, dol-gu malzemesi olarak, kullanılan moloz taşın üzeri dıştan yaklaşık 10 santi-metre kalınlığında imitasyon plaklarla kaplanmıştır. Bağlayıcı olarak, kireç harcı kullanılmıştır. Ara bölme duvar-lar 6/12/21 santimetre ebadında delik-li tuğlayla örülmüştür. Duvarlar içten

time as the bank itself. The structure has a basement and three f loors and was made with reinforced concrete. The outer walls were made by incorporating rubble stones into reinforced concrete columns and covered with fake stone material. Perpendicular circulation be-tween f loors is via reinforced concrete stairs. Separating walls were built with fraught or hollow bricks. The arches on the outer fronts were made with filled fraught bricks.

The outer walls on the ground f loor are 45 centimeters thick and are separation walls. There are two types of columns that make a part of the support system; 40x40 centimeter square cit columns and round cut columns. The axles of the columns are approximately four meters.

The outer walls of the structure are separation walls which were construct-ed with rubble stone and covered with 10 centimeter thick imitation plaques. Lime mortar was used as binding. Mid separation walls are braided with 6/12/21 centimeter hollow bricks. The walls are plastered with limestone mor-tar from the inside.

The outer walls of the structure are cov-ered with an unknown mixture about 10 centimeters thick. The outer surfaces were painted with acrylic paint in lat-er years. Doorjambs that make up the pointy arches on the ground f loor are made with fraught bricks and covered with lime mortar.

Bricks were used n the support arches above the windows and in the stone wall braiding. The inner support walls and separation walls are covered with plaster mixed in with hay and lime mortar and painted with whitewash.

The majority of the decorations on the outer walls were made with sandstone and the rest are stucco. The ceiling f lashing in the interior spaces, column heads and columns are plastered. Stair-case railings and the cages of the door

123İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 126: 20- izmir tourism culture

and windows were made wrought iron. The building has many more intricate details and is one of the most important cornerstones of Izmir’s cultural history. We would like to pay our respects to those who are revitalizing history. Res-toration is serious business.

kireç harcı ile sıvanmıştır. Yapının dış duvarları, yaklaşık 10 santimetre kalın-lığında, muhteviyatı, mimarı tarafından saklanan özel bir imitasyon malzeme ile kaplanmıştır. Dış yüzeyleri sonradan, ak-rilik boya ile boyanmıştır. Zemin kat siv-ri kemerleri oluşturan söveler, dolu tuğla olup, üzerleri kireç harçlı sıva örtülmüş-tür.Pencere üzerinde yer alan tahfif ke-merlerinde ve taş duvar örgüsünde tuğla kullanılmıştır. İç mekân taşıyıcı ve bölme duvarları kireç harçlı saman kıtıklı sıva ile örtülmüş olup, badana ile boyanmıştır.Dış cephe duvar süslemelerinin büyük bir kısmı, mevcut kaplamalarda kullanılan kum taşından mamuldür. Diğer bir kısmı ise stuko’dur. İç mekânlardaki tavan eteği mukarnas ve sütun başlıkları ile kaideleri alçıdır. Merdiven korkulukları ve dış cep-he kapı ve pencere ferforjeleri dövme de-mirden imal edilmiştir. Daha nice sayısız detaya sahip yapı İzmir kültür tarihinin önemli yapı taşlarındandır. Tarihi can-landıran dokunuşları veren elleri burada saygıyla anıyoruz. Restorasyon ciddi bir iştir.

Üç katlı yapı, çevresindeki

bankalar, Borsa Sarayı ve Kardıçalı

Han ile dokusal bütünlük oluşturur.

The three storey building forms a structural unison

with the banks, Stock exchange and Kardıçalı

Inn around it.

124 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 127: 20- izmir tourism culture

125İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Gıda SağlığıKontrolümüz Altında

Deppo Özel Gıda Kontrol LaboratuvarıGıda ve Gıda Katkı Maddeleri ile Yem ve Yem Katkı Maddelerinde

Türk Gıda Kodeksine göre kalite, hijyen ve saflık analizlerini yapmaktave böylece ürünlerin güvenilirliğini sağlamaktadır.

Deppo Özel Gıda Kontrol LaboratuvarıÜniversite Cad. No:71/B 35040 Bornova, İZMİRT +90 (232) 435 05 48 F +90 (232) 461 11 47 E [email protected]

ww

w.p

ixel

stu

dio

.co

m.t

r

DeppoÖzel Kontrol Laboratuvarı

Page 128: 20- izmir tourism culture

“İnanç turizmi

İzmir’in kalesi”İzmirli turizmci Dilek Araç, “Tarih boyu her millet ve inançtan insanın barış, dostluk ve kardeşlik içinde yaşadığı İzmir, geleceğini inanç ve hoşgörü çatısı altında rahatlıkla şekillendirecektir” diyor.

Dilek Araç, İzmir iş dünyasının başarılı isimlerinden. Sahibi olduğu seyahat acentesiyle tu-

rizm sektöründe faaliyet gösteren Araç, son yıllarda özellikle inanç turizmi alanında önemli çalışmalara imza atı-yor. KOSGEB’in desteğiyle üç ay önce hayata geçirdikleri “İnancın renkleri İzmir sizi çağırıyor” isimli proje kap-samında, dünyanın dört bir yanındaki inanç turizmi fuarlarında kentin tanıtı-mını yapan Araç’ın en büyük hayali ise 7 ülkedeki 7 inanç inanç merkezinin kardeş şehir ilan edilmesini öngören ““Globalleşmede Meryem Ana ve Tür-kiye – 7 Şehir 7 Ülke” projesinin hayata geçirildiğini görmek…

Uzun yıllardır inanç turizmi ile ilgili çalışmalar yapıyorsunuz. Bu alana yö-nelmenize etki eden ne oldu?Araç: 1982 yılında İzmir’de yapılan ilk otellerin (Billur ve Akpalas Otel-

Söyleşi / Interview: Derya Şahin

“Religious tourism is Izmir’s trump card”Tourism professional Dilek Araç says “Izmir, where people from every civilization

and religion have been living together in peace and brotherhood throughout history, will easily shape its future under the roof of faith and understanding.”

Dilek Araç is a successful busi-ness woman. Araç, who owns a travel agency, has under-

taken important projects in religious tourism in recent years. The biggest dream of Araç, who advertised the city’s potential in religious tourism wit in the context of a project called “The colors of faith are inviting you to Izmir” in fairs all around the world, is to see the completion of the project “Virgin Mary in Globalization and Turkey- 7 Cities, 7 Countries”, which involves announcing a brotherhood between seven religious cities.

You are working in religious tourism for years. What made you choose this type of tourism? Araç: In1982, I married into the Araç family, who owned the first two hotels in Izmir. I met the people in the field back then. We have been living with the fruits

126 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Turizim söyleşisi / Tourism interview

Page 129: 20- izmir tourism culture

leri) sahibi olan Araç Ailesi’ne, gelin gittim. Turizm camiası ile de o zaman tanıştım. 18 yıldır da seyahat acente-liği sektöründe çalışarak ülkemiz turizm pastasından ekmek yedik. Za-man zaman mutlu olduk, zaman za-man zor günler geçirdik ama turizm sektörünü hiç terk etmedik. Çünkü turizm bizim için bir yaşam şekli oldu. İşimiz gereği sık sık çıktığımız yurtdışı seyahatlerinde “bizim ülke-mizin hiçbir eksiği” diye hayıf landık. Bu beni daha çok araştırmaya itti. Özellikle kongre ve fuar turizmi ilgi alanım oldu. Yaptığım araştırmalarda kültür, kongre, sağlık ve inanç turiz-minin İzmir için büyük şans olduğu-nu, ancak bu alanların tanıtımın hep atlandığını fark ettim. İnanç turizmi konusunu araştırırken topladığım bil-giler ve yaptığım çalışmalar ışığında “Globalleşmede Meryem Ana ve Tür-kiye – 7 Şehir 7 Ülke” projesini hazır-

derived from the Turkish tourism sector for the past 18 years. We had some rough times we never left the sector because it has become our way of life. During our travels, we saw that our country wasn’t lacking anything and this led me to re-search. First, I was interested in fair and congress tourism. During my research, I realized that Izmir had great potential in culture, congress, health and religious tourism but they were not advertised. While researching the topic of religious tourism, we prepared a project called Virgin Mary in Globalization and Tur-key- 7 Cities, 7 Countries and entered the TURSAB Culture and Tourism Project Competition. Ours was the only project from Izmir. We placed in the top five and began our dream project…

What are the 7 countries and 7 cities mentioned in the project? Araç: Selçuk from Turkey, Lourdes from

France, Dülmen from Germany, Fatima from Portugal, Guadalupe from Mexico, Medjugorje from Bosnia Herzegovina and Bethlehem from Israel. The project involved assembling the chief magistrates of these cities and make them sister cit-ies. Our aim was to increase recognition and advertising for the House of Virgin Mary in Selçuk, which is considered a cultural heritage and an important reli-gious spot. One of my biggest wish is to see the signing of the protocol that will make these places sister cities in the Efes Antique theatre and for James Twyman to perform that day.

We know that you have other projects in this field. Araç: Yes. Our latest project is called the colors of faith are inviting you to Izmir. After building this project, we applied to KOSGEB. This project, which aims to better advertise Izmir abroad and

İzmir’in inanç turizmi alanında en önemli hazinesi Meryem Ana Evi’dir

The House of Virgin Mary is Izmir’s greatest treasure when it comes to the city’s religious tourism.

127İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 130: 20- izmir tourism culture

layarak TURSAB Kültür ve Turizm Proje Yarışması’na katıldık. Yarışma-ya İzmir’den katılan tek proje bizim-kiydi. 140 proje içinde ilk 5’e girdik ve mansiyon kazandık. Böylece bir düşe adım attık…

Projede bahsi geçen 7 şehir ve 7 ülke hangileri?Araç: Türkiye’de Selçuk, Fransa’da Lourdes, Almanya’da Dülmen, Portekiz’de Fatima, Meksika’da Gua-doluppe, Bosna Hersek’te Medjugorje ve İsrail’de Kudüs Bedlehem. Proje, bu şehirlerin belediye başkanlarının bir araya getirilerek kardeş şehir olmaları-nın sağlanmasını öngörüyordu. Böyle-likle dünya kültür mirası içinde önemli bir yeri olan ve tüm dünya dinleri tara-fından kutsal kabul edilen Selçuk’taki Meryemana Evi’nin tanıtımı ve turizm potansiyelinin artırılmasını hedef le-dik. En büyük hayallerimden biri bu 7 inanç merkezini kardeş şehir ilan eden protokolün Efes Antik Tiyatro önün-de imzalanması ve James Twyman’ın o günün anısına barış konseri vermesi.

Bildiğimiz kadarıyla bu alanda başka projeleriniz de var. Araç: Evet, son olarak “İnancın renk-leri İzmir sizi çağırıyor” ismini ver-

increase accommodation numbers, was also like by KOSGEB and we received a 50% donation. We are planning to fin-ish the project in 10 months and this is our third month. We have finished our printed materials and web site and we have participated in international fairs. We attend important religious tourism fairs in Germany, Spain, the US, Cana-da and Russia.

Can you give us detailed information about this project?Araç: The biggest handicap in culture tours in Izmir that overnight accommo-dations are very few. Overnights stays are usually in Selçuk and Kuşadası. We shaped our project with at least 2-3 over-night stays. Religious tourism tours usu-ally last 7, 14 or 21 days. As the duration of the tour increase, more people stay overnight in our country. We foresee at least 2 overnight stays in Izmir. These will positively affect the occupancy rate in ho-tel. We intend to increase tours that leave from Izmir. Direct international f lights to Izmir have helped us a lot and we were able to organize tours with 3-4 overnight stays. We have established great interna-tional contacts. People who participate in these tours aim to show their faiths freely. In the past, we had problems with permits

but the efforts of the Ministry of Culture and Tourism have been great help. I be-lieve that Izmir will greatly benefit from this in the future.

What did you have in mind when es-tablishing the routes for the tours? Araç: We concentrated on advertis-ing the places mentioned in the Bible. These places are important to Russians and Orthodox people. Our main prior-ity is USA, Canada and Russia. A plus category citizens who are over 40 are the biggest market in religious tourism.

What is the situation of religious tour-ism in terms of revenue in the global tourism sector?Araç: We are talking about a 19 billion dollar market that serves 300 million people every year. The share of religious tourism is increasing with each day. Re-ligious tourism has an important role in world peace and intercultural commu-nication. While people who live in dif-ferent regions get to practice their faiths at religious sites and communicate with others, whether they share the same re-ligious beliefs. According to the World Travel Association, increase in expendi-ture, cheap travel options and the inter-est in discovering new routes increases

“İnancın renkleri İzmir sizi çağırıyor” isimli projemizle

İzmir destinasyonunda minimum 2 gece

konaklama öngörüyoruz.

We foresee at least two overnight stays with the

context of our project called “The colors of faith are

inviting you to Izmir”.

128 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 131: 20- izmir tourism culture

diğimiz, yine inanç turizmi ile ilgili bir projemizi uygulamaya koyduk. Bu projeyi hazırladıktan sonra KOSGEB’e başvurduk. Hem İzmir’in yurt dışında tanıtımını yapmayı hem de kentin ko-naklama oranlarını artırmayı hedef le-diğimiz bu proje, KOSGEB tarafından da beğenildi ve yüzde 50 hibe desteği ile desteklendi. 10 aylık bir süreyi kap-saması planlanan projenin şu an üçüncü ayındayız. Baskılı materyallerin ve web sayfasının hazırlanması, nitelikli ele-man desteği ile yurtdışı fuarlara katılım proje çerçevesinde gerçekleştirilen faa-liyetler. Proje kapsamında Almanya, İs-panya, ABD, Kanada, Rusya’da düzen-lenen dünyanın en önemli inanç turizmi fuarlarına İzmir adına katılıyoruz.

Bu projenin içeriği hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verir misiniz?Araç: Kültür turlarında en büyük han-dikapı İzmir gecelemelerinde yoğunlu-ğun çok az olması. Gecelemeler çoğun-lukla Selçuk ve Kuşadası’nda yapılıyor. Bu projede biz turlarımızı belirlenen destinasyonlarda birer gece değil en az 2- 3 gece konaklanabilecek şekilde ha-zırladık. İnanç turizmi turları genellik-le 7, 14 veya 21 günlük süreleri kapsıyor. Süre uzadıkça otomatikman ülkemize gelecek olan kişi sayısı ve bununla bera-

ber de konaklama gün sayısı artıyor. İz-mir destinasyonunda minimum 2 gece kalınmasını öngörüyoruz. Bu otellerin doluluk oranlarının artmasını sağlaya-caktır. Amacımız İzmir destinasyonunu yoğunlaştırmak. Çünkü İzmir çıkışlı çok az tur var. Bu noktada havayolu şir-ketlerinin direkt yurtdışı çıkışlı uçuşla-ra başlaması çok faydalı oldu. Böylece 3-4 gecelik turlar ve paket programlar oluşturduk.

Şu anda yurtdışıyla çok güzel bağlantı-lar kurduk. Bu turlar ile gelenlerin bek-lentisi inançlarını özgürce gerçekleşti-rebilmek. Eskiden de bu konuyla ilgili izinlerin alınması noktasında sıkıntılar yaşanıyordu. Kültür ve Turizm Bakan-lığımızın bu sıkıntıları gidermiş olma-sı, özellikle de Sümela ve Akdamar’ın ibadetlere açılması yurt dışında olumlu karşılandı. İnanıyorum ki İzmir’in bu konuyla ilgili geleceği nokta çok büyük bir artı değer olacaktır.

Tur güzergahlarını belirlerken nelere dikkat ettiniz? Araç: Özellikle İncil’de adı geçen yer-lerle ilgili tanıtımlara önem verdik. So-nuçta bu bölgeler Ruslar için de önemli, Ortodokslar için de. Bizim öncelikli hedefimizde Amerika Birleşik Devlet-

interest for traditional or lesser known religious sites.

Does Izmir efficiently take advantage of its potential in religious tourism? Araç: I believe that religious tourism is Izmir’s trump card. The city, which is an important center for three major re-ligions, will easily shape its future un-der the roof of faith and understanding. You can see mosques, synagogues and churches side by side in this city where people from every civilization and reli-gion have been living together in peace and brotherhood throughout history. Three of the seven churches mentioned in the Bible, the biggest synagogue of the Middle East and Balkans, and many Seljuk and Ottoman period mosques are right here in Izmir. The House of Virgin Mary is Izmir’s greatest treasure when it comes to the city’s religious tourism. Unfortunately, all these religious as-sets are not advertised enough. A guy in America has replicated the House of Virgin Mary and it is visited by 8 million people a year. We have the real thing and not even 2 million people visit it. What needs to be done to improve re-ligious tourism in Turkey and Izmir? Araç: First of all, we need a website that details religious tourism with links to the

129İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 132: 20- izmir tourism culture

leri, Kanada ve Rusya var. Bu ülkelerde inanç turizmine ilgi duyan kitle A plus dediğimiz 40 yaş üzeri kitle.

İnanç turizmi dünya turizm pastasın-da ne kadarlık bir paya sahip?Araç: Yılda yaklaşık 300 milyon ki-şiye hizmet veren, 19 milyar dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. Üstelik inançla ilgili seyahatlerin dünya tu-rizm potansiyelindeki payı giderek artıyor. İnanç turizmi, dünya ba-rışının ve kültürlerarası iletişimin gelişmesinde de önemli rol oynuyor. Aynı dine mensup fakat dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanlar, dinlerinin kutsal mekanlarında bir araya gelerek dini inançlarını paylaş-manın yanı sıra, birbirleriyle ve aynı dine mensup olsun veya olmasın ye-rel halkla, sosyal ve kültürel anlamda bir etkileşim içerisine giriyor. Dünya Turizmi Örgütü’ne göre harcana-bilir gelir kalemindeki artış, ucuz

yolculuk maliyetleri ve yeni rotala-rı keşfetme isteği, gerek geleneksel, gerekse az bilinen yerlerdeki inanç merkezlerine ilginin artmasına ne-den oluyor.

Peki İzmir inanç turizmi potansiyeli-ni yeterince değerlendiriyor mu? Araç: Bence İzmir’in en büyük ka-lesi inanç turizmidir. Üç kutsal din açısından oldukça önemli bir merkez olan kent, geleceğini inanç ve hoşgö-rü çatısı altında çok rahatlıkla şekil-lendirecektir. Tarih boyu her millet ve inançtan insanın barış, dostluk ve kardeşlik içinde yaşadığı İzmir’de cami, kilise ve havra üçlüsünü aynı fotoğraf karesinde ve yan yana görme imkanı fazladır. İncil’de ismi geçen yedi kiliseden üçü, Ortadoğu’nun ve Balkanlar’ın en büyük havrası ve pek çok Selçuklu ile Osmanlı cami-si İzmir’de. İzmir’in inanç turizmi alanında, elindeki en önemli hazine

websites of synagogues or churches. The infrastructure of these important religious sites must be improved and advertising must be accelerated. The Ministry of Cul-ture and Tourism is already doing great things about these. Also, international journalists of important magazines must be invited to Turkey. Sector representa-tives must attend all fairs regarding reli-gious tourism. Another project we have offered was a movie about Virgin Mary. The movie is called Mary from Ephesus and we wanted Angelina Jolie to play Mary. But we need international connec-tions. After all, we are just tourism profes-sionals.

The theme of EXPO is health. Could the theme have been religious tour-ism? Araç: Religious tourism is a tricky sub-ject so health is a good theme for now. Speaking of EXPO, what are your thoughts on that?

130 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 133: 20- izmir tourism culture

Meryem Ana Evi’dir. Ancak bütün bu değerler yeterince tanıtılmıyor. Amerika’da adamın biri Meryem Ana Evi’nin aynısını yapmış ve pazar-lıyor; yılda 8 milyon ziyaretçi geliyor. İnanılır gibi değil. Bizde gerçeği var yılda 2 milyon insan gelmiyor.

Türkiye’de ve İzmir’de inanç turizmi-nin gelişmesi için neler yapılmalı peki? Araç: Öncelikle inanç turizmini an-latan birçok web sitesi hazırlanmalı ve bu sitelerin linki kilise veya sina-gog gibi ibadet yerlerinin internet sitelerine verilmeli. Semavi dinlerin günümüze kadar ulaşan önemli ziya-ret merkezlerinin çevre düzenlemesi, aydınlatma, ulaşım olanakları iyileş-tirilmeli ve tanıtım yapılarak ziyaret-çi sayısının artırılması hedeflenmeli. Zaten Kültür ve Turizm Bakanlığı-mız bu konuda çok başarılı çalışma-lar yapıyor. Bunların yanı sıra sektör ileri gelenleri aracılığıyla, yurt dı-şındaki dergi ve gazetelerin yazarları Türkiye’de ağırlanmalı. İnanç turiz-mi ile ilgili tüm fuarlara sektör yetki-lileri de katılmalı. İzmir için önerdi-ğimiz bir diğer proje de Meryem Ana ile ilgili bir filmin çekilmesi. “Efesli Meryem” adıyla senaryolaştırdığı-mız bu filmde Meryem Ana’yı An-gelina Jolie’nin oynamasını önerdik. Ancak bu konuda uluslararası görüş-meler yapmak gerekiyor. Biz sadece turizmciyiz.

EXPO teması yine sağlık olarak be-lirlendi. Tema inanç turizmi yönünde belirlenebilir miydi?Araç: İnanç turizmi daha farklı uçlara çekilebileceği için şu dönemde temanın “sağlık” olması çok daha iyi oldu.

EXPO demişken bu konudaki düşün-celerinizi alabilir miyiz? Araç: EXPO konusunda tanıtım aya-ğı çok önemli. Bu konuda da seyahat acentelerine çok önemli bir görev düşü-yor bence. Ancak Türkiye’ye 33 milyon insan getiren seyahat acenteleri, EXPO Yürütme Kurulu’nda temsil edilmiyor. Ben özellikle orada TURSAB Yönetim Kurulu Başkanımız Başaran Ulusoy’u

görmek isterdim. Bu da bizim hatamız herhalde, sessiz ve derinden çalışıyoruz. Ülkeye o kadar döviz kazandırıyoruz ama bizi ihracatçı olarak görmüyorlar. Benim getirdiğim paranın yüzde 100’ü ülkede kalıyor halbuki. Düşünün Türkiye çapın-daki 5 bin seyahat acentesi yurt dışı yazış-malarında EXPO logosunu kullansa nasıl büyük bir tanıtım yapılmış olur. EXPO Yürütme Kurulu istese bu kadarını yapa-maz. Biz yine EXPO için gönüllü olarak çalışıyoruz ama benim kişisel kanaatim seyahat acentelerinin varlığının yadsın-dığı yönünde. Biz her çatının altına girip çalışmaya hazırız. Sizce İzmir turizminin en önemli so-runu ne?Araç: Bence en önemli sorunumuz baş-sızlık. İzmir’de hep efe oynuyoruz, ama bizim horon tepmemiz lazım. Herkes baş, herkes bireysel olarak çalışıyor. Ego-ları bir tarafa bırakıp İzmir için çalışmak önemli.

Araç: Advertising is crucial during the EXPO process. I believe an important responsibility falls on travel agencies at this point. Unfortunately, travel agencies which bring 33 million people to Turkey every year are not even represented in the EXPO Executive Board. I would have at least liked to see the Chairman of TURS-AB Başaran Ulusoy. I believe this is our mistake, we are too quiet. We bring so much foreign currency to this country yet they don’t see us as exporters. If the 5000 travel agencies used the EXPO logo dur-ing their international correspondence, that would be great advertising. How-ever, we work voluntarily for EXPO but I think that travel agencies are being left out. We are ready to work with everyone.

In your opinion, what is the biggest problem in Izmir’s tourism? Araç: I think what we are lacking is a leader. We need to set aside our egos and work together.

131İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 134: 20- izmir tourism culture

Işığın ve medeniyetin merkezi Roma’da bir günBir zamanlar ışık ve medeniyetle özdeşleşen Roma, bugün hala ışığını oluşturan tüm renkleri, en güzel tonlarıyla yansıtmaya devam ediyor.

A day in Rome The center of light and civilization

Roma, which was once identified with light and civilization, still continues to reflect all the colors that make up its light with their most beautiful shades.

Yazı/Article: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Alper ArısoyFotoğraflar/ Photographs: R. Yücel Öner - Yrd. Doç. Dr. İbrahim Alper Arısoy

132 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Bir Başkent / A Capital City

Page 135: 20- izmir tourism culture

“Roma bir günde kurulmadı” derler, peki bu şehir bir günde gezilebilir mi? Elbette yalnızca bir ülkeye değil, bir medeniyete başkentlik yapan, hatta bir zamanlar “dünyanın başkenti” (caput mundi) olarak anılan bu şehri adama-kıllı tanımaya bir gün şöyle dursun, belki ömür yetmez. Fakat bir ufuk turu birkaç güne hatta bir güne pekâlâ sığa-bilir; tabii en kısa zamanda daha ayrın-tılı geziler, günlerce sürecek müze ziya-retleri için dönmek üzere.

İtalya’ya az çok aşina bir yaban-cı için Roma her şeyden önce İtalyan Yarımadası’nın tipik bir şehri görünü-mündedir. Bu durum en çok mima-ride kendini gösterir; pek çok İtalyan şehrine kimliğini kazandıran turuncu, toprak rengi, gülkurusuna çalan kırmı-zı gibi sıcak tonların hâkim olduğu ne-oklasik ve barok çizgilerle hareketlenen

binalar, dilimize “piyasa” sözcüğüyle uzanan geniş meydanlar (“piazza”lar) ve çoğu aynı mimarın elinden çıkmış gibi duran barok kiliseler dikkat çeker.

Üç bin yıla üç eser türüÜç bin yıl öncesine uzanan tarihine kar-şın Roma’da göreceğiniz eserler temelde üç kategoriye ayrılacaktır: İtalyan ulusal birliğinin kuruluş sürecinden itibaren inşa edilen ve eski devirlerin ihtişamı-nı yeniden canlandırmayı amaçlayan 19’uncu yüzyıl yapıları; Rönesans’tan itibaren ve özellikle de Karşı Reform döneminde papalar tarafından yürütü-len imar sürecinin mirası olan eserler ve imparatorluk dönemi Roma’sından kalanlar. Bunların bir kısmı tamamen ören yeri durumunda iken bir kısmı, özellikle tapınaktan kiliseye dönüşen yapılar eklektik bir görünüm sergiliyor. Fakat bunlar arasında bir grup yapı var

They say that Rome wasn’t built in a day, so can someone see all of it in just one day? Of course you might need a lifetime to really get to know this amaz-ing city, let alone a day but you can squeeze in a couple of scheduled tours a day, only to return in the future for a wide exploration.

First of all, Rome might look like a typ-ical Italian city for someone that knows a little bit about the country. This situ-ation presents itself especially in archi-tecture; neoclassic and baroque build-ings painted with warm colors, piazzas and baroque style churches that seemed to be built by the same architect attract attention in the city.

Three types of structures in 3000 years The structures you will see in Roman,

133İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 136: 20- izmir tourism culture

ki, bizim gibi eski Roma dünyasına pek de yabancı olmayan ülkelerin sakinleri için gerçekten heyecan verici. Zamanın tüm yıpratıcı etkilerine karşın çatı, to-noz veya kubbeleriyle ayakta kalmayı başaran bu yapıları gördüğünüzde: “İşte bizim Efes’te, Bergama’da izini sürdü-ğümüz Roma kısmen de olsa ayakta” izlenimine kapılıyorsunuz. Şehrin eski ihtişamını yansıtan bu yapılar, bütün Akdeniz dünyasının başkenti olduğu dönemden kalan “Roma ışıktır” (Roma lux est) sözünün nedenini de aydınlat-mış oluyor.

Bu sözünü ettiğimiz izlenim şehre var-dığınız ilk dakikalardan itibaren baş-lıyor. Ülkemizin hemen her tarafında gördüğümüz Roma hamamlarının bir imparatorluk başkentine yaraşır ölçek-teki örneğini Diokletianus hamamla-rında görüyoruz. Yapımı M.S. 4’üncü yüzyıl başına tarihlenen bu devasa kompleksin günümüze ulaşmasında-ki en önemli etken bir kısmının 16’ncı yüzyıl ortalarından itibaren kilise ola-

a city with a 3000 year history, could be divided into three basic categories; 19th century structures which were built at the beginning of the Italian national union that aims to revitalize the region’s former glory, structures that were com-missioned by Popes and those left from the Roman Empire period. Some of these are just excursion sites while some have been turned into churches from temples. But among these are a group of structures that are very familiar to us. When you see these structures which have managed to survive against all odds with domes and roofs, you will see that these are the types of structures we have been tracing in Bergama or Ephe-sus. These structures, which ref lect the former glory of the city, shed light on why Rome was called the light.

This impression begins the minute you enter the city. We see the monumental form of a Roman bath- something we come across often in our country- in Diocletian Bath. The 4th century bath

Şehrin eski ihtişamını yansıtan

yapılar, “Roma ışıktır” (Roma

lux est) sözünün nedenini de aydınlatıyor.

Structures that reflect the former glory of the city shed light

on why Rome was called the light.

134 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 137: 20- izmir tourism culture

rak yeniden imarı. Şehrin bu dönem-deki imar seferberliğinin parçası olan proje Michelangelo’ya ait. Dış görüntü bakımından hamamdan pek de ayırt edilemeyen kilise, Roma’daki diğer pek çok kilise gibi Meryem Ana’ya adanmış. “Santa Maria” olarak adlandırılan bu kiliseleri birbirinden ayırmak için isim-lerin sonuna kiliseyi diğerlerinden fark-lılaştıran özelliklerine ilişkin ifadeler ekleniyor. Burası da “Santa Maria degli Angeli e dei Martiri”, yani “meleklerin ve şehitlerin Azize Meryem”i. Dışarı-dan pek belli etmese de barok üslubun-daki iç mimarisi oldukça gösterişli.

“Forum”lardan “piazza”laraHamamları sağınıza alıp yürümeye devam ettiğinizde şehrin kalbi konu-mundaki Cumhuriyet Meydanı’nda bulacaksınız kendinizi (Piazza della Repubblica). Meydanı yarım daire şek-linde çevreleyen binaların tam orta-sından dümdüz devam eden Via Nazi-onale, yani “ulusal cadde” veya “millet caddesi” şehrin kalbine giden en kestir-

made it to this date because part of it was reconstructed as a church in the 16th century. The project of the bath belongs to Michelangelo, the head of the reconstruction in the city during that time. The church, which looks like a typical bath from the outside, was dedicated to Virgin Mary, like many of the churches in Rome. To differentiate the many churches called “Santa Maria” adjectives that detail the characteristics of the church are added to the name and this is “Santa Maria degli Angeli e dei Martiri”, which means the Virgin Mary of Angels and Martyrs. The interior decorations of the baroque church are impressive.

From “Forums” to “piazzas”When you keep on walking with the baths to your right, you will reach Piazza Della Repubblica, the heart of the city. Via Nazionale, which runs directly from the middle of the structures surround-ing the piazza like a semi circle, is the quickest route to the heart of the city.

After that, the first stop is the Traianus Forum (Foro di Traiano). You can sit on the steps on Magnanapoli Street that leads to the forum and see the famous Traianus column. At this point, which the avenue to your back, you will see a group of buildings on Capitolinus Hill, the management center of Rome. The name, which is in Latin, was turned into Capitolino, and to Campidoglio in Ro-man Italian. However, the National Al-tar and the Anonymous Soldier Monu-ment attract more attention than the museums that exhibit the most beau-tiful examples of baroque decorations dated back to the Renaissance. When you look at the monument dedicated to Italy’s first king Vittorio Emmanuelle II, you will see that it was inspired by the Bergama Zeus Altar.

The Palace of Venice screams of Italian identity On the other hand, when you climb the steps of this monument and face the piazza, the view that you will see will

135İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 138: 20- izmir tourism culture

me yol. Buradan sonra ilk durak Traia-nus Forumu (Foro di Traiano). Foruma açılan Magnanapoli sokağından inen merdivenlere oturup hem biraz dinlene-bilir hem de meşhur Traianus sütununu inceleyebilirsiniz. Bu noktadan caddeyi arkanıza aldığınızda karşıda yüksekçe bir yerde, Roma’nın yönetim merkezi konumundaki Capitolinus tepesinde konuşlanmış olan yapı grubuyla karşı-laşacaksınız. Latince bu isim İtalyanca Capitolino’ya Roma İtalyancasında ise Campidoglio’ya dönüşmüş. Ne var ki sırtını bu tepeye yaslamış olan “Vatan Sunağı” ve “Meçhul Asker Anıtı”, bü-yük kısmı Rönesans dönemine tarih-lenen barok cephe düzenlemelerinin en güzel örneklerini yansıtan müze-lerden daha çok dikkati çeker. Birleşik İtalya’nın ilk kralı Vittorio Emanuele II adına yapılmış olan anıta dikkatli bakınca neoklasik üsluptaki bu eserin Bergama Zeus Sunağı’na öykündüğünü fark edeceksiniz.

Venedik Sarayı İtalyan kimliğini haykırıyorDiğer taraftan bu anıtın merdivenleri-ne çıkıp yönünüzü meydana dönmeniz halinde göreceğiniz manzara çok daha sıcak ve otantiktir. Bulunduğunuz alan Venedik Meydanı (Piazza Venezia) olup adını hemen solunuza düşen turuncuya çalan toprak rengi duvarları, mermer söveli pencereleri ve köşesinde kule-siyle İtalyan kimliğini haykıran Vene-dik Sarayı’ndan (Palazzo Venezia) alır. Kökenleri Ortaçağ’a kadar uzanan ve mevcut biçimini Rönesans dönemin-de kazanmış olan bu yapı, yüzyıllarca Venedik Cumhuriyeti’nin elçiliği ola-rak kullanılmış, günümüzde ise erken Hristiyanlık döneminden Rönesans’a uzanan dönemi kapsayan bir sanat ta-rihi müzesidir.

Buradan sağa, Traianus sütununa doğ-ru baktığınızda barok çizgilerle bezeli fenerli kubbeleriyle iki kilise dikkati-nizi çekecek. Her ikisi de Meryem Ana adına yapılmış olan bu kiliselerden ilki, benzer mimari çizgilere sahip diğer pek çok yapı gibi 16’ncı yüzyıl Roma’sının

be much warmer and authentic. This is Piazza Venezia, which takes its name from Palazzo Venezia, a structure that screams of the Italian identity with its orange colored walls, windows with marble frames and tower at the cor-ner. This structure, which was built in the Middle Age and renovated dur-ing the Renaissance, was used as the Venice Embassy for centuries and is now an art museum. When you look to your right towards the Traianus col-umn, you will see two baroque style churches with lighted domes. The first of these churches, both dedicated to Virgin Mary, is a remnant of 16th cen-tury Rome, just like the majority of the

structures, and the other, similarly built church, was constructed in the 18th century. Pantheon is located a couple of blocks behind Palazzo Venezia. This glorious structure, which remains the same to this date, is like a moving ele-ment thanks to its oculus; the pictures you take in this former temple are like artworks of photography because of the ref lection of light on the marble.

You can reach the big forum by rounding the back of the National Altar or round-ing the hill at Traianus Forum. This large forum still manages to ref lect the glorious days of the city even though it is only a ruin site. Even though Renais-

136 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 139: 20- izmir tourism culture

mirası. Diğeri de hemen hemen aynı üslup ve modele göre 18’inci yüzyılda yapılmış. Venedik Sarayı’nın arkasına doğru birkaç cadde ötede Pantheon yer alıyor. Roma’nın hemen hiç değişmeden günümüze ulaşan bu en görkemli yapı-sının iç mekânı, kubbede fener görevi gören “oculus”dan (göz) süzülen ışıkla sanki sürekli hareket halinde gibidir, buradaki ışık oyunları ve mermerlerin durgun, dingin renkleri çekilen alelade fotoğraf ları bile birer sanat eserine dö-nüştürür. Vatan Sunağı’nın tam arkası-na düşen tarafa geçerek veya yine Trai-anus Forumu’na dönüp tepeyi aşağıdan dolanarak büyük foruma ulaşabilirsiniz. Bu devasa forum alanı, harabe haliyle dahi hala eski Romanın tüm ihtişamını yansıtıyor. Öyle ki, Rönesans yapıları şehrin bu kesimini ne denli güzelleş-tirse de, bir zamanlar ışığın ve mede-niyetin kendisiyle özdeşleşmiş olan İmparatorluk dönemi Roma’sını asla gölgelemiyor.

sance period structures make this part of the city beautiful, they are merely shadows of the magnificent structures of the Roman Empire period.

The original name of the forum is Fo-rum Romanum and it is called Foro Romano in Italian. Our first stop here is the Septimius Severus Arch. This monument, which was erected to honor the Emperor’s victory over the Persians at the end of 2nd century A.D., is one of the typical examples of Roman victory arch architecture. The massive brick structure adjacent to the monument is Curia Julia. “Curia” means senate and “Julia” or “Iulia” comes from Julius Cae-sar, who commissioned the structure. The building, which began to be con-structed during 1st century A.D., and completed during the reign of Augus-tus, is one of the oldest surviving build-ings in Rome along with the Pantheon. This is because the building was used as

Bu forum orijinal Latince tabiriyle Fo-rum Romanum, İtalyancada ise Foro Romano adıyla geçiyor. Buradaki ilk durağımız Septimius Severus Takı. İmparatorun İran tarafındaki Partlara karşı M.S. 2’nci yüzyılın son yıllarında kazandığı zaferlerin anısına inşa edilen bu anıt, Roma zafer takı mimarisinin klasik örneklerinden biri. Takın hemen yanındaki masif tuğla yapı Curia Julia. Buradaki anlamıyla “curia” senato bina-sı demek. “Julia” veya “Iulia” ise binayı yaptıran Julius Caesar’dan geliyor. İnşası M.S. 1’inci yüzyılın başında Augustus döneminde tamamlanan bina, Pantheon ile birlikte eski Roma’dan hemen hiç de-ğişmeden kalmış eserlerin başında gelir. Bu durum, diğer örneklerde olduğu gibi binanın yüzyıllar boyunca kilise olarak kullanılmasından kaynaklanır. Gerçi orijinal mimarinin yüzyıllarca olduğu gibi korunması her bina için söz konusu değildir. Biraz ilerideki Antoninus Ta-pınağından kiliseye dönüşmüş olan San

137İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 140: 20- izmir tourism culture

a church as it is the case with other ex-amples. However, not all the buildings have been protected although they were reconstructed as churches, such as San Lorenzo in Miranda, which was origi-nally the Temple of Antonius. In the far left, we will the Temple of Romulus, which was built at the start of the 4th century with a circular plan. A library was added to the structure which was turned into a church in the 6th cen-tury, dedicated to saints called Kozma and Damian. The most important char-acteristic of the library called Biblioteca Pacis is that famous doctor from Ber-gama Galenos was a teacher here.

Lorenzo in Miranda bu durumun tipik bir öreğidir.

İleride solda yine dairesel planla inşa edilmiş olup Rönesans döneminde ek-lenmiş fener kısmıyla dikkati çeken, M.S. 4’üncü yüzyılın başına tarihle-nen Romulus Tapınağı’nı göreceğiz. 6’ncı yüzyılda Kozma ve Damian adlı azizlere ithafen kiliseye dönüştürü-len yapıya arkada yer alan kütüphane binası da dahil edilmiş. Barış Kü-tüphanesi (Biblioteca Pacis) olarak adlandırılan bu kısmın özelliği 2’nci yüzyılda yaşamış olan Bergama-lı meşhur hekim Galenus’un burada ders vermiş olması.

Yedi tepeli şehirBu tapınağı solumuza alıp aşağı doğ-ru devam ederken sağımızda yükselen kesim yedi tepeli olduğu kabul edilen Roma’nın en merkezi konumdaki Pa-latino Tepesi’dir. Bu tepenin selvi ve çamlarının koyu yeşili ile gökyüzü-nün pembe ve kavuniçine çalan tonla-rı arasındaki uyumu görmek için bile buraya gelmeye değer. Bu arada solda Maxentius Bazilikası olarak da anılan devasa yapının ayakta kalan kısımla-rını göreceğiz. Bu bina, inşa edildiği 4’üncü yüzyıl başında Roma mima-risinin ulaştığı noktayı yansıtması ve döneminin yapı teknikleri hakkında f ikir vermesi bakımından son derece öğretici.

Sol tarafımıza bazilikayı alıp devam ettiğimizde ise bu kez Venüs Tapınağı ile sırt sırta verip iç içe geçmiş olan Santa Francesca Kilisesi ile karşılaşı-rız. 16’ncı yüzyıl mimarisinin karakte-ristiklerini yansıtan tipik barok cephe mermer ise de binanın ve bağlı bulun-duğu kompleksin hemen tamamı tuğ-ladan inşa edilmiştir. Tam bu noktada yolumuza bir başka zafer takı çıkacak. Birinci yüzyılın sonlarında yapılan ve “Titus Takı” olarak anılan anıt, M.S. 79-81 yılları arasında İmparator olan Titus’un savaşlarını, bilhassa da 70 yı-lındaki Kudüs kuşatmasını konu alan kabartmalarıyla ünlüdür.

Roma medeniyetinin en muhteşem eseri ColosseumBiraz daha aşağı yürüdüğümüzde meşhur Colosseum tüm heybetiyle birden ufkumuzu kaplayacaktır. Rö-nesans döneminde bir taş ocağı gibi kullanılıp büyük ölçüde tahrip edil-mesine rağmen hala devasa ölçülere sahip bu yapı, Roma medeniyetinin en büyük, mimari ve mühendisli-ğinin ise en muhteşem eseri. Zaten bugün kullanılan adı Latince “devasa nesne” anlamına geliyor. Bir başka özeliği de eliptik planıyla gerçek an-lamda bir amf iteatr olması. Bu nok-tada Michelangelo’nun meşhur Musa

138 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 141: 20- izmir tourism culture

The city with seven hills As we head down with the temple to our left, we will see Palatino Hill on our right, considered the most central part of Rome. This amazing place is worth seeing because it makes a great view to see the green of the trees in harmony with the pink and orange tones of the sky. While here, we will see the stand-ing parts of a giant structure called the Maxentius Basilica, on the left. This structure is important because it shows us how advanced Roman architecture was at the beginning of the 4th century. As we continue with the basilica to our left, we will see the Santa Francesca Church, which has its back to the Tem-ple of Venus. Even though the exterior of the church which ref lects the typical characteristics of 16th century architec-ture was built with marble, the entire building and the complex it is connect-

heykelinin de iki sokak ötedeki San Pietro in Vincoli Kilisesi’nde bulun-duğunu hatırlatalım. Forum’dan Tiber kıyısına doğru de-vam ediyoruz. Irmağın bu yakasında kaçırılmaması gereken iki eser daha var. Bunlardan ilki, yine dairesel planıyla dikkati çeken Herkül Tapınağı, diğeri İyon üslubunun son derece zarif bir ör-neğini temsil eden Portunus Tapınağı. Mevcut şeklini M.S. 1’inci yüzyılda al-dığı düşünülen Portunus Tapınağı’nın adı, bu bölgenin şehrin başlıca girişi olduğuna işaret ediyor. Zira Portunus, Roma mitolojisinde kapıların, limanla-rın ve depoların korunmasına ilişkin bir kült.

Yeşillikler arasında sessiz sakin bek-leyen bu iki yapının arasından devam ederek Tiber üzerindeki köprünün üze-rinden ırmağın karşı yakasına geçebili-

riz. Buradan sonraki hedefimiz Tiber’in bu yakasında yer alan Vatikan. Sabah, öğle öncesi veya ikindi üzerlerinde Ti-ber boyunda ister sağ ister sol kıyıda yapılacak bir yürüyüş başlı başına bir keyif olabilir. Irmağın sağ kıyısında gö-receğiniz kırmızı tuğladan yapılmış de-vasa dairesel yapı ise bu tatlı yürüyüşün sona erdiğinin habercisidir. İmparator Hadrianus’un kendisi ve ailesi için yap-tırdığı anıt mezar olan bu yapı, ilerleyen yüzyıllarda papalar tarafından kale ola-rak kullanıldığından günümüzdeki adı Castel Sant’Angelo, yani Sant’Angelo Kalesi’dir.

Vatikan’ın kabul salonu Castel Sant’Angelo’yu sağınıza alıp ne-hirden içeri sola doğru yürümeye baş-ladıktan kısa bir süre sonra kendinizi İtalyanların San Pietro dedikleri Aziz Petrus Bazilikası’nın önündeki devasa

139İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 142: 20- izmir tourism culture

meydanda bulacaksınız. Aslında burası için en uygun tabir meydandan çok “Vatikan’ın kabul salonu” olur. Buraya girişinizle birlik-te farkında olmadan sınır geçerek Vatikan topraklarına girmiş olacaksınız. Az önceki köprüde yer alan heykellerin de heykeltra-şı olan Gian Lorenzo Bernini tarafından 17’nci yüzyılda düzenlenmiş olan bu mey-danın sonunda, bütün heybetiyle yükselen Aziz Petrus Kilisesi, haliyle bu dönem sa-natının şahikası. Fakat bu kesimde birinci öncelikli olarak görülmesi gereken yer, ilk bakışta pek dikkati çekmeyen Sistina Kili-sesi.

Köprüyü geçtikten sonra devam edeceğimiz yolun küçükçe bir meydanla ayrıldığı nokta-da meydanın hemen arkasında yer alan asıl büyük meydan yani Piazza Navona, bu par-kur için ideal bir son durak olacaktır. İtalyan baroğunun enfes örneklerini kendinden ge-çercesine sergileyen bu meydan, bir bakıma modern Roma’nın forumudur. Akşamüstü gezintileri için uygun bir başlangıç nokta-sı teşkil eden bu meydandan birkaç sokak ötedeki meşhur Trevi Çeşmesi’ne, yine şehrin klasik “olmazsa olmaz”larından İs-panyol Merdivenleri’ne uzanılabilir.

ed to were made with brick. Right at this point, we will see another monu-mental arch. This monument, which was made at the end of the 1st century and named “Titus Arch”, is famous for its bas reliefs that depict the wars of Emperor Titus, especially his siege of Jerusalem in 70 A.D.

The most magnificent artwork of the Roman Civilization: ColiseumAs we walk further, we will see the Coliseum with all its grandeur. This giant structure, which still is huge despite being used as a stone mine during the Renaissance, is the biggest and most magnificent artwork of the Roman civilization. Its name means ‘giant thing’. It is an amphitheatre in the truest sense with its elliptical plan. By the way, Michelangelo’s fa-mous Moses sculpture is in San Pietro in Vincoli Church, just two streets down.

We continue from the forum towards the shores of Tiber. There are two

more artworks on this side that we shouldn’t miss. One of them is the Temple of Hercules, which attracts attention with its circular plan, and the other is Portunus Temple, an el-egant example of Ionian style. The name of the Portunus Temple suggest that this part of the city was the main entrance since Portunus is a cult in Roman mythology related to protec-tion of ports and gateways.

You can reach the other side of the river through a bridge on Tiber. Our next target is Vatican City. Even walking aling the banks of the river is an enjoyable pastime which will come to an end when you see the big round structure made from red bricks on the right bank of Tiber. This structure, which is a monumental tomb built by Emperor Hadrianus for himself and his family, is now known as Castel Sant’Angelo, the Castle of St. Angelo, and used as a fortress by priests.

The receiving hall of Vatican As you walk inside to the left with Castel Sant’Angelo on your right, you will find yourself at a giant pi-azza which includes San Pietro, St. Peter’s Basilica. The best definition for this place would be the receiving hall of Vatican. Actually, when you get to this area, you will be entering Vatican grounds. The basilica, which stands with all its glory at the end of the piazza adorned with sculpture from Bernini, is the most magnificent artwork of this period. But first, you must see the Sistine Chapel before en-tering the basilica.

Piazza Navona, which is a short dis-tance away after you cross the bridge and continue, will be the best last stop for this guided tour. This piaz-za, filled with amazing baroque style structures, is the forum of modern Rome. After this ideal meeting place, you can check out the Fountain of Trevi and the Spanish steps, which are very close to Navona.

Roma hala “lux”, sıcak fakat mesafeli, kelimenin tam anlamıyla efendice, olması gerektiği gibi…

Roma is still full of light, warm but a little distant; in other words, a gentleman…

140 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 143: 20- izmir tourism culture

141İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 144: 20- izmir tourism culture

Emektarlarıeski ritmine kavuşturuyorÜç kuşaktır saatçilik yapan Pamukoğlu ailesinin ferdi olan Fethi Usta, tamir eden kadar kullananın da antika saate gönül vermesi gerektiğini söylüyor.

Restoresveterans to their former rhythmFethi Usta, a member of the Pamukoğlu family who have been making and

repairing watches for three generations, says that the person restoring an antique clock should care about the product as much as the owner.

Yazı / Article: Derya ŞahinFotoğraflar / Photographs: Derya Şahin - Fethi Pamukoğlu Arşivi / Fethi Pamukoğlu Archive

142 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

El sanatları / Hands crafts

Page 145: 20- izmir tourism culture

İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda müze gibi bir dükkan Pamukoğlu Antik Saat. Burada saniyeler sani-

seleri kovalarken ‘tik tak’lar ‘guguk’lara karışıyor. Zaman kavramı daha bir derin-den hissettiriyor kendini. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı geliyor aklımıza. En çok da kita-bın kahramanı Hayri İrdal’ın “Sahibinin en mahrem dostu olan, bileğinde nabzı-nın atışına arkadaşlık eden, göğsünün üs-tünde bütün heyecanını paylaşan, hülasa onun hararetiyle ısınan ve onu uzviyetin-de benimseyen, yahut masasının üstünde, gün dediğimiz zaman bütününü onun-la beraber, bütün olup bittisiyle yaşayan saat, ister istemez sahibine temessül eder (benzeşir), onun gibi yaşamaya ve düşün-meye alışır” sözleri çınlıyor kulaklarımız-da. Hayri Bey’in bahsettiği türden saatler günümüzün son teknoloji ürünü saatleri değil de, bu dükkandakiler gibi olsa ge-rek diye düşünüyoruz. Şimdiki saatlerle kıyaslayınca eskimiş olsalar da birer sanat eserini andırıyor her biri.

“Saat kuleleri evladım gibi”Fethi Pamukoğlu da bir dönem efsane olan, ancak zamana yenik düşüp tekleyen bu emektar saatleri eski ritmine kavuştu-ruyor. Bu kimi zaman dededen kalma bir cep saati oluyor kimi zaman da gemi kro-nometresi. Üç nesildir saatçilik yapan bir ailenin ferdi olan Pamukoğlu, asırlık an-tika saatlerin yanı sıra İzmir Saat Kulesi başta olmak üzere Ege Bölgesi’ndeki pek çok ilin tarihi saat kulelerinin bakım ve onarımını da yapıyor. Bergama, Manisa, Balıkesir, Ayvalık, Çanakkale, Muğla’nın saat kuleleri ve daha niceleri hep ondan soruluyor. Şehirlerin simgesi haline gelen saat kulelerinin sorumluluğunu üstlen-mesinin kendisi için gurur kaynağı oldu-ğunu ifade eden Fethi Usta, bu yapıları evladı gibi gördüğünü söylüyor.

“Sevmeden yapılmaz”Yaptığı işe “horoloji” adı verildiğini on-dan öğreniyoruz. Fethi Usta, saat bilimi anlamına gelen bu işin inceliklerini şöyle anlatıyor: “Horoloji, matematik, fizik ve mekaniğin birleşimi bir bilim dalıdır. Biz bu bilime sanatı da ekliyoruz. Tamir ve bakım yaparken telkari, Edirnekari gibi

Pamukoğlu Antique Watches is a shop in the historical Kemeraltı bazaar that resem-

bles a museum. While minutes fol-low seconds, the tick tock of clocks are mixed in with cuckoo clocks. You are acutely aware of time in this space. You are reminded by Ahmet Hamdi Tanpınar’s book, the Insti-tute of Setting Clocks and especially the part where the hero of the book Hayri İrdal says, “A watch is the owner’s best friend. It accompanies his heartbeat, shares the excitement in his heart, and warms to its owner’s movements. Sometimes it sits on the desk and witnesses his entire day. In time, it inevitably resembles its own-er and learns to think like him.” We can’t help but feel that he was refer-ring to old watches, like the ones in this shop, not the new, modern ones. Antique watches look like works of art when compared to new watches.

“Clock Towers are like my children”Fethi Pamukoğlu restores rhythm to

these veteran watches which were once surely very popular. This could be a pocket watch or the chronometer of a ship. As a member of the Pamukoğlu, watch repairers for three generations, he also undertakes the upkeep and maintenance of clock towers in the Aegean region, like the one in Izmir. The clock towers in Bergama, Manisa, Balıkesir, Ayvalık, Çanakkale and Muğla are his responsibility. Fethi Usta, who says that this is a source of pride for him, adds that he sees the clock towers as his children.

“You have to love the job”He tells us that what he does is called horology. Here is how Fethi Usta de-scribes the secret to the art: “Horology is a combination math, physics and mechanics. We add art to the science. As we are repairing the watch, we also take care of the decoration. So it needs a lot of patience. Sometimes we work on a screw the whole day. That is why you need to love this job. I am the youngest of a handful of masters who still does this job. I want to teach a friend so that the art lives on.”

143İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 146: 20- izmir tourism culture

144 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 147: 20- izmir tourism culture

sanat dallarıyla, kadran konservasyonu ve porselen restorasyonuyla da ilgileni-yoruz. Dolayısıyla bizim işimiz sabır işi. Bazen bir vidayla bir gün uğraştığımız oluyor. Bu nedenle bu işi sevmeden yap-mak mümkün değil. Türkiye’de bu işi ya-pan 5-6 ustadan biriyim, hatta en gençleri benim. Ben de bir arkadaşıma öğreterek bu mesleğin yaşamasını sağlamak istiyo-rum.”

Antika saat tamirinin kendisi için işten öte, bir tutku olduğunu belirten Fethi

Usta, tamir eden kadar kullananın da bu işe gönül vermesi gerektiğini belirtiyor. Eskiye gönül vermenin yeniye gönül ver-mekten çok daha güç olduğunu da söyle-meden edemiyor.

Antika saat tutkunu koleksiyonerlere hiz-met veren Fethi Usta’nın küçük bir de saat koleksiyonu var. Mesleği bırakmaya niyet ettiğinde kendi koleksiyonundaki saatle-rin yer alacağı bir sergi açmayı arzulayan Fethi Usta, babasının 29 sene başkan-lığını yürüttüğü Saatçiler Odası’nın da desteğiyle seminerler verip, bildiklerini genç meslektaşlarıyla paylaşmayı hedef-liyor. Antika saat tamirinin ilmini gele-cek nesillere aktarmak istediğini belir-ten Fethi Usta, “Yaptığımız işin ciddi anlamda kursunu verip, insanlara antika saat tamirinin sadece pratikte öğrendik-leriyle sınırlı olmadığını, bu işin bir ilmi olduğunu ve belli kaidelere göre yapılma-sı gerektiğini anlatmak istiyorum. Bizim gibi işin içine girince bazı saatlerin bir sanat harikası olduğunu görüyorsunuz. Öyle ki bir fabrikanın bir saatin içine hapsedildiğini görüyorsunuz. Günümüz teknolojisinde bunu yapmak kolay elbette ancak mekanikte oldukça zor. İşte ben de bu işin inceliklerini öğretmek istiyorum” diyor.

Fethi Usta, who states that antique watch repairing is more of a pas-sion for him than a profession, says that people who are involved in the business must first be passionate. He also adds that being passionate about something old is more difficult than being passionate about something old.

Fethi Usta, who serves antique watch collectors, has a small collection of his own. Fethi Usta, who intends to open an exhibition after he leaves the business, aims to speak at seminars and share his expertise with young colleagues. Fethi Usta, who says that he wants to teach future generations about the science of repairing old watches, says, “I want to organize a serious workshop and tell people that this is an art and has various rules that need to be followed. When you work in the field like we do, you re-alize that some watches are works of art. You will see an entire factory en-cased inside the watch. Of course this is easy with new technology but very hard with mechanics. That is why I want to teach people the secrets of the trade.”

Fethi Pamukoğlu, şehirlerin simgesi haline gelen saat kulelerinin de bakım ve

onarımını yapıyor.

Fethi Pamukoğlu repairs and maintains clock towers that are the

symbols of their cities.

145İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 148: 20- izmir tourism culture

İzmir sofralarının vazgeçilmez lezzeti

İzmir Köfte

Zeytinyağlılar, ot yemekleri ve le-ziz balık çeşitleriyle ünlü İzmir mutfağında etli yemek denince

ilk önce İzmir Köfte gelir akla. Her yö-renin köftesi güzeldir elbette ama İzmir Köfte’nin damaklarda bıraktığı tat bir başkadır. İzmir Köfte öyle bildiğiniz köftelere benzemez çünkü. Kıymanın en iyi çekilmiş hali, İzmir’in bereketli topraklarında yetişen birbirinden lez-zetli domates, patates ve biber ile bir-leşince hem göze hem de mideye hitap eden bir şölene dönüşür.

Izmir meatballs are the first choice within meat dishes in the Izmir cuisine which is known for its de-

licious fish, olive oil and green dishes. All the meatballs in various regions are tasty but this one is different because it doesn’t look like all the others. Ground meat that is accompanied by tasty to-matoes, potatoes and green pepper turns into a feast for both the eyes and the stomach.

Malzemesi:- Kıyma- Bayat ekmek- Kuru soğan- Karabiber- Kimyon- Tuz- Domates- Patates- Yeşil biber- Et suyu- Zeytinyağı ya da tereyağı

A delicacy from Izmir İzmir Meatballs

Uygulama/Application: Kısmet Lokantası/Kısmet Restaurant

Mutfak / Cuisine

146 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 149: 20- izmir tourism culture

Yapılışı:Hayvanın kaburga kısmından çekilen kıymaya yüzde on oranında bayat ek-mek ufalanır. İki baş soğan ince ince kıyılıp kıymaya eklenir. Bir yumurta, göz kararı karabiber, kimyon ve tuz da katıldıktan sonra köfte yoğrulmaya başlanır. Hazırlanan harçtan parçalar koparılarak şekillendirilen köfteler fırına sürülür. Kızarana kadar pişi-rilen köftelerin yağı süzülür. Tekrar tepsiye dizilen köfteler, yuvarlak par-çalar halinde kesilen patates, domates ve uzunlamasına kesilen biberlerle süslenir. Üzerine et suyu sosu ve çok az miktarda zeytinyağı ya da tereyağı

eklenerek tekrar fırına sürülür. Bütün malzemeler nar gibi kızarana kadar pişirilir.

İzmir Köfte’nin lezzet sırrını merak edenlere de küçük bir tüyo verelim. Yolu Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na düşenleri, 1967’den beri damakla-rı şenlendiren lezzetlerle buluşturan Kısmet Lokantası’nın sahibi Urlalı Hasan Çağan, İzmir Köfte’ye lezzeti-ni sosunun verdiğine dikkat çekiyor. Hasan Usta, Kısmet Lokantası’nda hazırlanan İzmir Köfte’ye tas kebabı ya da kuzu kapamanın suyundan ek-lediklerini de söylüyor.

Ingredients: - Ground meat- Stale bread- Onion- Black pepper- Cumin- Salt- Tomato- Potato- Green pepper- Veal broth- Olive oil or butter

Reciple:10% of stale bread is added to ground meat from the rib of the animal. 2 large onions are cut thinly and added to the meat. The meat is kneaded af-ter the addition of one egg, black pep-per, cumin and salt. Round pieces are

separated and shaped into meatballs, then set inside the oven. Oil from the cooked meatballs is drained. Meat-balls are then placed inside a cooking pot and decorated with sliced toma-toes, potatoes and green peppers. Veal broth and a small amount of olive oil or butter are added to the pot which goes back into the oven. The dish is cooked until everything is golden brown. And here is a small tip for those who are curious about the secret of the dish. The owner of the Kısmet Res-taurant in Kemeraltı Bazaar Hasan Çağan says that what makes the dish tasty is its sauce. Hasan Usta says that they add the sauce of other meat dish-es while cooking Izmir meatballs.

147İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 150: 20- izmir tourism culture

OTEL KÂYAGaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

VİLLA SARAYİzmir Cad. Saray. Sk. IlıcaÇeşme / İZMİRTel: +90 232 723 02 66 Faks: +90 232 723 36 72www.villasaray-vip.comwww.viltur.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAGEMeryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

EGE PALASCumhuriyet Bulvarı No.210 35220 Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

Rehber / Guide

RESIDENCE BUTİK HOTELMürselpaşa Bulv. No:28 Fuar karşısı Kahramanlar / İZMİRTel: +90 0 232 441 90 90Faks: +90 232 441 60 [email protected]

KİLİM OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40Faks: +90 232 489 50 70 [email protected]

BİZİM GAZİNODalyan Mah. 4218 sok. No:29/A DALYAN /ÇEŞMETel: +90 232 724 70 11Kumsal Sok. No:10 N.Dere/İzmirTel: +90 232 238 30 49 www.bizimgazino.com

HİLTON İZMİR Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİRTel: +90 232 497 60 60Faks: +90 232 497 60 00www.İzmir.hilton.com sales.İ[email protected]

EGEFORM CLUBKıbrıs Şehitleri Caddesi No 39/101 Mazhar Zorlu İş Merkezi Alsancak / İzmirTel : +90 232 464 47 03 0232 464 24 24www.egeformclub.com

ENGİN OTELGazi Mahallesi 25. Sokak No:65 Gaziemir/İZMİR 35410 Tel:+90 232 220 22 20Faks:+90 232 220 22 23www.enginhotelizmir.com

MARLIGHT HOTELFevzipaşa Bulvarı 1367 Sk. No:3 Çankaya - İzmirTel:+90(232) 484 12 [email protected] www.marlightotel.com

İZMİR PALAS OTELAtatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.İzmirpalas.com.trinfo@İzmirpalas.com.tr

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

VERA PALAS OTEL1488 sok. No:7 Alsancak - İzmirTel:+90 232 421 1287-88Faks:+90 232 421 [email protected]

ORTY AIRPORT HOTELAdnan Menderes HavalimanıGaziemir - İzmirTel:+ 90 232 274 71 71 Faks: +90 232 274 76 15 www.ortyhotel.com

KARACA OTELNecatibey Blv. 1379 SokakNo:55 Alsancak - İZMİRTel: +90 232 489 19 40 Faks: +90 232 483 14 98www.otelkaraca.com

OĞLAKCIOĞLU PARK BOUTIQUE HOTEL1366 Sokak No:6Çankaya - İZMİRTel: +90 232 425 33 33 Faks: +90 232 425 34 33www.parkhotelizmir.com

BİR OPTİKMilli Kütüphane Cad.(Opera karşısı) B Blok No.14/C Konak İZMİRTel: +90 232 445 45 75e-mail: [email protected]

ALTINOLUK RESTAURANTMithatpaşa Cad. Limanreis Mah. No:606 Narlıdere / İZMİRTel: +90 232 234 12 12 Faks: +90 232 234 53 43 www. altinolukrestaurant.com e-mail altinolukcaterin.com

ALTINOLUKKAHVALTI & BALIK

148 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 151: 20- izmir tourism culture

GÜVERTE BALIK RESTAURANTFish& MeatBalıkçı Barınağı MevkiiÖzdere/İzmirTel: +90 232 797 82 84 + 90 232 797 84 36www.guverterestoran.com

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel:+ 90 232 421 5988 Faks: +90 232 464 9088 www.ipeksitatlar.com

YİĞİT GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ LTD. ŞTİ.1479 Sk. No:16 Kenet Sitesi Kat:2 Daire:7 Alsancak/İZMİRTel: 0(232) 464 99 00 (pbx)Tel: 0(232) 464 18 94 [email protected]

LA CIGALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sk. N:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.İzmirbalikpisiricisi.com

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel:+ 90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

KEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35info@kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.orgwww.kedikultursanat.com

A&A ÇİFTE KUMRULARİnciraltı Cd:49-136 Balçova/İzmirTel Plus: 0 232 259 75 85Tel Merkez: 0 232 277 91 58Fax: 0 232 277 04 [email protected]

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

NOTTINGHAM BARGazi Kadınlar Sokağı No:13 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 36 72www.nottingham.com.tr

SİMMSAR GAYRİMENKUL DeğerlendirmeYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

DİKİLİ LİMAN VE TURİZM İŞLETMELERİ TİCARET A.Ş.Atatürk Caddesi No: 11 35980 Dikili – İZMİRTel: +90 232 671 44 00Faks: +90 232 671 20 [email protected]

TAVACI RECEP USTAAtatürk Caddesi No.364 Alsancak / İZMİRTel:+90 232 444 19 78 +90 232 463 87 97Faks:+90 232 422 61 71www.tavacirecepusta.com

GAYRİMENKUL DÜNYASI YATIRIM DANIŞMANLIK DÜNYASIMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 71www.gayrimenkuldunyasi.com.tr

KORDONBOYU BALIK PİŞİRİCİSİAtatürk Caddesi 196/A 1.Kordon Alsancak - İZMİRTel: +90 232 422 40 01 Tel: +90 232 422 15 90www.kordonboyu.com.tr

SEDEKO 1399 Sok. No.9 K.2 D.5 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 465 18 00 Fax: +90 232 465 29 [email protected]

G ü m r ü k l e m eMAS

MAS GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ1471 Sokak No:45 Karabulut Apt. K:3 D:5 Alsancak - İZMİRTel:+ 90 232 463 35 93 Faks: +90 232 463 98 00 www.masgumrukleme.net

SAVAŞ YANGIN SÖNDÜRME ARAÇLARI6171 Sokak No:4/BIşıkkent - İZMİRTel:+90 232 472 17 59 Faks:+90 232 472 08 17www.savasyangin.com.tr

ABC İŞİTME CİHAZLARI SATIŞ VE UYGULAMA MERKEZİŞair Eşref Blv. 66/1-AAlsancak - İZMİRTel: +90 232 422 25 46Fax: +90 232 422 25 47www.abcisitmecihazlari.com

ÜMAY İNŞAAT1550 Sokak No:1 Doğanlar Mah. Bornova - İZMİRTel: +90 232 479 42 52 Fax: +90 232 478 01 11www.umayinsaatmalzemeleri.com

İnşaatÜmay

149İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 152: 20- izmir tourism culture

BULMACANIN ÇÖZÜMÜ

WEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic

zone. The fact that mountains run per-pendicular to the sea and plains edge

in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects spread

through inner regions. However, physical geography differences such

as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast

cause climate differences that can be assumed as important in terms of

rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, an-nual average temperature changes

between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3

ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January (8.6 ºC) and Feb-ruary (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally

due to maritime air mass coming from the north and the northwest.

İZMİR’DE HAVA DURUMU

Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Dağların

denize dik uzanması ve ovaların İç Batı Anadolu eşiğine kadar

sokulması, denizel etkilerin iç kes-imlere kadar yayılmasına olanak vermektedir. Ancak, İl bütününde yükseklik, batı ve kıyıdan uzaklık gibi fiziksel coğrafya farklılıkları,

yağış, sıcaklık ve güneş açısından önemli sayılabilecek iklim

farklılıklarına da yol açmaktadır.

Yıllık ortalama sıcaklık, kıyı kesimlerde 14-18 ºC arasında

değişmektedir. En sıcak aylar Tem-muz (27.3 ºC ) ve Ağustos (27.6 ºC ), en soğuk aylar ise Ocak (8.6 ºC)

ve Şubat (9.6 ºC)’tır. Yazın kıyı kesi-minde sıcaklık, deniz melteminin (İmbat) etkisiyle iç kesimlere göre

1-2 ºC daha düşük olmaktadır. Kış mevsiminde ortalama 7 ºC olan sıcaklık zaman zaman kuzey ve

kuzeybatıdan sokulan denizel hava kütlesi nedeniyle düşmektedir.

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim.

1 YILLIK ABONELİK 90 TL

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADI SOYADI

ADRESİ

ŞEHİR ÜLKEPOSTA KODU

KURUMU GÖREVİ E-MAIL VERGİ DAİRESİ/NO

TELEFON FAX

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL [email protected]

150 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 153: 20- izmir tourism culture

151İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Page 154: 20- izmir tourism culture

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

152 İZMİR Ocak - Şubat / January - February 2013

Bulmaca / Crossword

Page 155: 20- izmir tourism culture

www . t a v a c i r e c e p u s t a . c o m

Ankara Ümitköy (Merkez)Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi Alaca Atlı Caddesi Barlas City

J Blok No:1 Yenimahalle / ANKARA

Tel: 0.312 240 4000

Ankara Park VadiAnkara Park VadiDikmen Vadisi HoşgereGirişi 5. Kapı Çankaya

Tel. 0312 442 29 45

Ankara Emek8. Cadde No. 60 Emek

Tel. 0312 436 30 60

İstanbul Etilerİstanbul EtilerLavinya Sokak No. 2 Levent

Tel. 0212 280 04 24

İzmir AlsancakAtatürk Caddesi

No. 364 AlsancakTel. 0232 463 87 97

Bursa NilüferBursa NilüferOdunluk Mah. Erdoğan

Binyücel Cad. No.5/1 NilüferTel. 0224 453 44 55

Page 156: 20- izmir tourism culture

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

artan_parafpara_21,5x28.pdf 1 24.01.2013 16:13