Present perfect i have just completed

Preview:

Citation preview

just

az önce

completed

tamamladı(...)

Raporumu az önce tamamladım.

I have just completed my report.

Raporumu az önce tamamladım.

full

tok

had

yedi(...)

Tokum. Az önce öğle yemeğimi yedim.

I am full. I have just had my lunch.

Tokum. Az önce öğle yemeğimi yedim.

room

oda

clean

temiz

cleaned

temizledi(...)

Odam temiz. (Onu) az önce temizledim.

My room is clean.I have just cleaned it.

Odam temiz. (Onu) az önce temizledim.

to speak

konuşmak

finished

bitirdi(...)

already

çoktan

O(bayan) İngilizceyi iyi konuşabilir. 3. seviyeyi çoktan bitirmiş.

She can speak English well. She has already finished Level 3.

O(bayan) İngilizceyi iyi konuşabilir. 3. seviyeyi çoktan bitirmiş.

on time

zamanında

missed

kaçırdı(...) (yetişememek)

unfortunately

ne yazık ki

İşe zamanında gidemiyorum. Ne yazık ki az önce otobüsü kaçırdım.

I can’t go to work on time. Unfortunately I have just missed the bus.

İşe zamanında gidemiyorum. Ne yazık ki az önce otobüsü kaçırdım.

to use

kullanmak

permission

izin

without

…siz (… olmadan)

Az önce bilgisayarımı izinsiz kullandın.

You have just used my computer without permission.

Az önce bilgisayarımı izinsiz kullandın.

to be angry with

(birine) kızgın olmak

Ona(bayan) kızgınım. Az önce bilgisayarımı izinsiz kullandı.

I am angry with her. She has just used my computer without permission.

Ona(bayan) kızgınım. Az önce bilgisayarımı izinsiz kullandı.

upset

üzgün (kızgın gibi)

changed

değiştirmiş(...)

Üzgünüm çünkü o(bay) az önce hafta sonu için planlarımızı değiştirmiş.

I am upset because he has just changed our plans for the weekend.

Üzgünüm çünkü o(bay) az önce hafta sonu için planlarımızı değiştirmiş.

talked to

(biriyle) konuştu(...)

Üzgünüm çünkü o(bay) çoktan hafta sonu için planlarımızı değiştirmiş ama benimle az önce konuştu.

I am upset because he has already changed our plans for the weekend but he has just talked to me.

Üzgünüm çünkü o(bay) çoktan hafta sonu için planlarımızı değiştirmiş ama benimle az önce konuştu.

baked

(fırında) pişirmiş(...)

a piece

bir parça

Annem az önce bir pasta pişirmiş. Bir parça ister misin?

My mother has just baked a cake. Would you like a piece?

Annem az önce bir pasta pişirmiş. Bir parça ister misin?

to look

görünmek

I think

sanırım

Babam yorgun görünüyor. Sanırım az önce raporunu tamamladı.

My father looks tired. I think he has just completed his report.

Babam yorgun görünüyor. Sanırım az önce raporunu tamamladı.

I have = I’ve

Her iki kullanım da aynı anlama gelir.

Seninle akşam yemeği yiyemem çünkü çoktan ailemle bir şeyler yedim.

I can’t have dinner with you as I’ve already had something with my family.

Seninle akşam yemeği yiyemem çünkü çoktan ailemle bir şeyler yedim.

Recommended